November 15, 2017 | Author: Metin KILIÇ | Category: N/A
ZigZag
BEYİN EVREN/İNSAN
KAYNAK
Hans Von AIBERG
Derleyen Metin KILIÇ
[email protected] 1.Yayım MART 2006 2.Yayım ARALIK 2009 Amacımız, HANİF kazanmaktır, onlara hangi milletten olursa olsun ulaşmaktır. Hans Von AIBERG
ÖNSÖZ BÖLÜM 1 DOĞUM ANA BÖLÜM BEYİN BÖLÜM A ARAÇ BÖLÜM B BİLİNÇ Alt Bölüm Alternatif Tıp Alt Bölüm Algı BÖLÜM C BEYYİNE BÖLÜM 2 CİFİR BÖLÜM 3 HANİF BİLİNÇ BÖLÜM 4 CEVİZ BÖLÜM 5 HAYAL Alt Bölüm 5A RÜYA Alt Bölüm 5B DÜŞ Alt Bölüm 5C HOLOGRAM BÖLÜM 6 DUYU Alt Bölüm 6A SES Alt Bölüm 6B DİL Alt Bölüm 6C TELEPATİ Alt Bölüm 6D KOKU BÖLÜM 7 KAPI BÖLÜM 8 BİLGİ/SAYAR Alt Bölüm 8A BELLEK/GEN Alt Bölüm 8B MELEİ ALA AltBölüm 8C Akıl/Mantık/Zeka Alt Bölüm 8D HAFIZA Alt Bölüm 8E 2.HAFIZA Alt Bölüm 8F SAYI BÖLÜM 9 LEVHİ MAHFUZ BÖLÜM 10 DİN NEDEN GELMİŞTİR?
BÖLÜM 11 VUSTA BÖLÜM 12 BEDEN Alt Bölüm 12A BEYİN(BİLİNÇ) Alt Bölüm 12B AKCİĞER(KEHF) Alt Bölüm 12C KALP(GÖNÜL) Alt Bölüm 12D ZAR(OSMOS) BÖLÜM 13 BLOK ZAMAN/UZAY BÖLÜM 14 ÖLÜM SONSÖZ
ÖNSÖZ
Ben hiçbir şey değilim, beni böyle yüceltmeyin. Benden BİLGİYİ alıp götürün, geriye sıfır kalırım. İşte bu benim MELAMİ olarak gerçek değerim Melami karşısındakine DEĞER verir, sevgideğer der ona... Bendeki BİLGİ=KUR'AN'dır ve Kur'an=Tüm mahlukatın kitabıdır. Her Kur'an bilen=Bilgi sahibidir Kur'an Şarkıcılığını yapan değil; Onu O K U 'yan herkes BİLGE'dir Allah her kulunu BİR D E Ğ E R olarak yarattı. DEĞERLİDİR HER KUL! İki kez selam selam Barış ve barış
Hans Von AIBERG
BÖLÜM 1 DOĞUM Allah İbrahim'i dost edinirken RAHMAN=BABA dostu Halilurrahman olarak niteledi. Ama biliyor musunuz, O Allah'ın tek dostunun adı içinde ANNE var; ib+RAHİM Bir Hanif Annesinin değerini en iyi bilendir. Her kadri bilinen Anne bir meryemdir ve oğlu da İsa kadar Azizdir... Ben annemin öldüğüne, Rabbine kavuştuğuna değil, Ayrıldığımıza ve özlediğime üzülüyorum... Ölenin arkasından YAS tutulmaz Ama bir şiir, bir şarkı ya da içli bir lyrics yapılmadan da olmuyor işte... Pekiyi babalar? Onlar ikinci sınıftır... Bu da ADALETTİR. 9 küsur ay hamallık mı yaptım? Günbegün istifra mı ettim, aşa mı erdim? Hormon dengem altüst mü oldu? O karnımda diye, adım atışıma, beslenmeme ve her itinaya dakik uydum mu? Kadınlar mı erkekler mi üstün? Saçma bu... Kadın inanılmaz bir şey yapıyor. DOĞURUYOR... Nereden bileceğiz babalar bunu... Soy-sop bu RAHİM'DEN devam ediyor. Allah RUH'u oraya üflüyor... Oradan bir YAŞAM doğuyor, baba ne yapıyor? Elinden geleni yapıyor ama, asla ve asla doğum acısını ve benzeri (Hamilelik ve bekaret korkusu) duyguları tanımıyor... Erkek kadının dünyası yanında KARACAHİL'dir... Erkeğin olamayacağı tek şey var ANNE=RAHİM Ruh üflenmesi için verilen tarih, KİRLİAN fotoğrafçılığındaki hamilelik testlerinde 13 x7 = 91 gün diye bir peryod izliyor. Şöyle de anlayabiliyoruz: dölütün başparmağına BESLENME duygusuyla yönelmesi bir bilinç eylemidir. Bu da 100.günlere varmadan oluyor. Bu da bir kanıt. Beyinde hiç bir kıvrımı (Yani anımsaması vb.) olmayan bebek adayı acısız ölüyor-Allah korusun Ama bebek CANLI bir organizma...
Annesinin acısını hissediyor. Annesinin sevincini de Bu bir photocell olayı olamaz olmamalı zaten Canlanma aniden oluyor: Parmağını ve pozisyonunu değiştirebiliyor o andan itibaren. Yaw işi gücü bıraktırdınız bana tıb mı yaptırıyorsunuz? Neyse işin öteki yönlerini de söyleyeyim. Ruh Cifir biliminde "Spesifik doğum tarihi" denen bir dönemde üflenir (Gizil anlamında gizli ve özel anlamında değil) Bu doğduğunuz tarihten üç ay sonrasıdır. Diyelim ki bugün doğan biri (Bugün yılbaşı olsun) Nisan 1 itibariyle Gizil burca sahiptir. Bu üç aylık evreye Tunus evresi denir. Tunus evresinde CANSIZ bir et parçasından ibaretiz. Sanki Rahim'de bir tümörcük oluşmuş gibi... 1 Nisan ile 1 Temmuz arasına da Yunus evresi diyoruz. Artık bebek adayı embrio'yu "Oksijen dolaşımı" beslemiyor... Amniyöz akvaryumunda/Plesenta sıvısında inanılmaz bir şeyi başarıyor. Kendi başına buyruk olarak ve Balina'nın karnındaki Yunus Aleyhisselam gibi ya da yunus balığı gibi bir ATLANTİSLİ gibi solungaçlı olarak erimiş oksijeni soluyor ama AKCİĞERLERİ YOK (Var da boğulmuş insanınki gibi su dolu ve işlevsiz. Üstelik atmayan bir kalp gibi İPTAL durumunda) Gördünüz mü şu RAHİM neler başarıyor? Bizi BALIK yapıyor önce... Spesifik tarih aynı zamanda geriye gidersen annee ve babanın cinsel buluşma tarihidir Yani doğum gününden geriye 9 ay kadar gitmekle ileriye üç ay gitmek aynı şey gibidir. Bu ilkah başlangıcıdır. Buna tunus evresi üç ay (100 gün) ve Yunus Evresi 100 günü koyalım. 1 Ocak doğumlu çocuk üç ay sonra/ve veya dokuz ay önce İLK gününü idrak etmiştir. 1 Nisan ila 10 Temmuz arasında TUNUS'tur 10 Temmuz ile 23 Ekim arasında YUNUS'tur Artık kendibaşınadır, annesinden bağımsız solumaktadır (Ruhu var artık) Hem de BALIK gibi soluyor, akciğerleri dumur olduğu için solungaç-trake vb. gibi soluyor, bu düşünürseniz İNANILMAZ bir şey, Allah'ın bir mucizesidir adeta! 6 aylık doğup da kuvözde yaşayan parmak çocukları unutmaylalım. mitokondrial DNA, neden anne ile ilgili? Çünkü, Doğa sistetemleri ANAERKİL'dir. Arı kovanında ve Karınca, Termit vb. lerde KADIN (Ana kraliçe) E S A S T I R. Bunu tüm erkekler bilseydi, şaşar kalırlardı. Arı beyi sadece kraliçenin veziri gibidir Ve o oğul vermeye falan kalkışamaz, onu kimse izlemez. Araplar ve barbarlar hariç doğa sistemleri ANA ERKİL'dir (Maderşahi) Araplar ise Pederşahidir. Doğaya ters bir durum. Araplaşmış kabileler de ataerkildir (Afgan, Fars,
Pakistan, Kürt aşiretleri tamemen araplaşmışlardır.) Damarlar başta olmak üzere bir çok şeyi ANNEDEN alırız, babadan gelmezler bize... Ve annemizden aldığımız (Hanımlar adına konuşuyorum) yeniden iletiriz ...Böylece EN BAŞTA HAVVA'dan gelen kadıncıl materyal, kesintisiz iletilir. Arı kovanlarındaki, karınca toplumundaki tüm işçilerin kısır DİŞİ olması gibi, erkeğin de bir yanı kısır dişidir. Yani süt veremez, doğuramaz bir X kromozomu vardır. Bunun diğer adı KISIR DİŞİ olgusudur. (Homoseksüellik de tam anlamıyla kısır dişi olmak halidir)
ANA BÖLÜM BEYİN
BÖLÜM A ARAÇ Hala günümüz tıbbı bilinç, olayını açıklayamamıştır. Beynin içinde limbik sistem ruhumuz: zevklerimiz,isteklerimiz, cinsellik, öfkeyi kodluyor ancak bilinç beyin sapında Retiküler Formation denen çok grift henüz anlaşılamamış sibernetik sinirsel ağlardan oluşmaktadır. Bilinç Allah'ın bir lutfudur. Dediğiniz gibi beyin bir araçtır amaç değildir. Beyin asla ve asla düşünce üreten jeneratör değildir. Bir örnek vereyim: Bir kedi ile bir köpek bilirsiniz birbirinin düşmanıdır. Kediyi seviyorsunuz, bu arada deney gereği birden kurt köpeğini içeri alıyorsunuz. Kirlian alanında, kedinin içindeki o ışıklı kedi (Nefsi) kamburlaşıyor ve saçakları diken diken oluyor. Yaklaşık 2,2 salise sonra bu intikal süreci bedene taşınıyor. Önce sanki fantomu kamburlaşmış olan kedinin, bu kez de fizik bedeni kamburlaşıyor ve korkutur bir hal alıyor. Örneğin beni birdenbire korkutuyorsunuz. Benden önce parmağımın ucundan çektiğimiz rengarenk aura, birden sapsarı oluyor. Sonra da benim ten rengim sararıyor. Ya da tersine, beni sinirlendirdiğinizde ya da utandırdığınızda, önce parmak fotoğrafım kızarıyor, sonra da yüzüm kızarıyor. Halbuki sararmak ve kızarmak tansiyon değişmesiyle (Düşmesi ve
çıkmasıyla) bağlantılı değil midir? Yani beyin sadece bir aracı. Ancak o olmazsa hiçbir şey olmuyor, çünkü bedden bir makine ve makineyi yöneten ise sanal şoför olan Ruh'un, direksiyonu olan beyin. Beyin araçtır, amaç değildir. Önce ruhta yaşanıyor sonra beyin aracılığıyla bedene yansıyor, doğru mu? Evet bu böyle, bize sonradan yansıması, bedenin ruhu yönetmediğini tam tersine bilincin bedeni yönettiğini gösteriyor. Hocam bahsettiğiniz durumlar hayvanlar için geçerli. Ancak insan düşünebiliyor bunun nasıl oluştuğunu henüz bilemiyorlar. Frontal korteks düşüncenin merkezi. Ama düşünce süreçi nasıl başlatılıyor belli değil Hayvanlarla ortak bir düşüncemiz var: İyi bir hipnozitör, rastgele (sokaktan geçen) bir köpeği hipnoz ediyor, ona "Şu eve gir, şu fırını aç içindeki, telefon rehberini bana getir" diyebiliyor. Köpek de mutfak kapısından giriyor, fırının kapısını ağzıyla açıyor ve telefon rehberini getirip hipnozitöre veriyor ve hiçbirşey oylmamış gibi yoluna devam ediyor. Çünkü o bir sokak köpeğiydi. Düşüncenin harflerle anlatılan bir dili yok. Düşünce bir RESİM yazı gibi. Hipnozitör esir içinde bir resim çiziyor. Köpeğe hiç girmediği evin , fırının, rehberin RESMİNİ çiziyor. Yani düşüncenin bir dili yok. Biyosfer olarak her canlıyla (Bitkilerle bile) paylaştığımız bir yapısı var. Bitkiler de düşünüyor, korkuyorlar, endişeleniyorlar. Kendilerine bakan kişi hastalandığında onlar da hastalanırlar. Bu biyosfer (Kur'an'da Tayyar sema=Uçucuların üst limitine kadar süren bölge) bizim akvaryumumuz gibi. Telepati de orada vukubuluyor. Bir aslan saatlerce oturup bir sürüyü izliyor. İlginç olan şu, ölümü hisseden daima hasta bir hayvan oluyor. Aşırı huzursuzlaşıyor. Fazlaca hareket ediyor. Sürü koşuyor ve onu aslan ya da aslan ailesi yakalıyor. Av ve avcı arasında bir telepatik bağ var. Avcı zevk için değil, doymak için yiyor. İnsan ise zevk için öldürüyor:-(( Bu kadar ayrıntı içinde şunu söylemek istiyorum: Hayvanlarla birlikte Vital olarak aynı şeyleri (Beslenme, savunma üreme vb.) düşünüyoruz.
Ama ön alın lobundaki bir boşlukta sanki gizli bir "Görünmez beyin var" Zaten düşünce denen şey, çabasız bir süreçtir. Şu anda düşünüyoruz, kalori gerekmiyor, gece rüyada düşünüyoruz, (Aksi halde rüya görmezdik) Ömürboyu düşüneceğiz, öleceğiz, düşünen mekanizmamız olan bilinç DÜŞÜNMEYE devam edecektir. Kabir azabında ya da sefasında, alemi Ervah'ta, hep ama hep düşüneceğiz. Yeniden yaratılacağız yine düşüneceğiz. Ebediyen cennet ve cehennemde düşüneceğiz. Düşünmek için hiçbir çaba gerekmiyor, O kendinden olan bir süreç. Bakın şu halinize/halime hep düşünmüyor muyuz? İnsanın hayvandan farkı şu: BİLİMİ düşünebiliyor. Bilimin, uygarlık oluşturmanın, görgünün ve sosyal boyutların kesinlikle içgüdülerimizle (Üremek gibi) ilgisi yok. Sadece insana verilmiş bir yeti. Eksi bedenimiz (Bilincimiz, Kur'an Ruh diyor) aynadaki bir görüntümüz ama ters : kalp mesela sağda.. Buna suptil duble deniyor. Onun bizimle iki bağlantısı var. Birincisi beyinle ortak bir kesişim/bilmeşim alanı oluşturuyorlar. İkincisi çok tuhaf ama bir GÖBEK bağı. işte bu ikisiyle fizik beden (Ceset) ve para-fizik beden birbirine bağlanıyorlar. Madde ile Maddeötesi bedeni bağlayan GÖBEK bağı ne anlama geliyor açabilirmisiniz?
BÖLÜM B BİLİNÇ Bu sistemi (Odanızı, kentinizi, dünyayı vb.) HIZLANDIRIN. Bitki, hayvan türleri, tüm insan popülasyonu ve eşyalarınız ve de SEVGİLERİNİZ (Allah'a, Resulüne, Eşinize, annebabanıza, çocuklarınıza ve sılayı Rahime olan tüm sevgileriniz, tutkularınız da SİZİNLE BİRLİKTE A Y N E N korunur. Çünkü asıl olan Enerji ve madde (E ve m değil) C2=RUH'dur Yani sevgileri tutkuları belirleyen enerji/madde beden (ceset) değil; doğrudan RUHUMUZ(Bilincimiz)dur. İster onlar yavaşlasın (Maddeye secde etsin) İster tersine biz hızlanalım (Enerjiye dönüşelim) sonuçta duygularımızı zihinsel boyut yani BİLİNÇ oluşturmaktadır.
Bazıları o kadar tutkuludur ki ve de tutkundur ki, İnsana aşık olabilirler, sanal evlilik yapabilirler (Beyindeki seks merkezlerini irrite ederek) Bu da onların çok tutkulu olduğunun göstergeleridir ve Gayrı resmi TIB konusudur. Tıb bunu ŞİMDİLİK kabul etmemekle iyi etmektedir. Çünkü bilimin gelenekselliğinin bozulmasına en başta ben karşıyım. Bilimin(Tıbbın da keza) sceptic olması çok yerinde bir durum Cinleri beyni yoktur. Bunun önemli bir sonucu vardır: Beyin amaç değil araçtır. Yani Ruh'un, cinin BEYNİ olmadan BİLİNÇLİ olması gösteriyor ki, BEYİN SAHİBİ olmak şart değil... İnsandaki beyin sadece vücut ile bilincin bir ARAYÜZÜ'dür. (Bilgisayardaki FACE gibi) Bilinç, cesedi (Bedeni) İŞGAL eder, böylece o bedene sahip oluruz. Şu andaki bedenlerinimizi İŞGAL etmiş bulunuyoruz. Çünkü üflenen ruh, üflendiği NESNENİN işgalcisidir. Zaten Cennetteki bedenimiz bu değildi. Bu sadece Maymunlar gibi "DÜNYA ŞARTLARINA" uyumdan ibarettir. Tüm hücrelerimiz, aslında BİRER tek hücreli mikro organizmadır. Arı kovanı gibi, Karınca yuvası gibi SEMBİOZ olarak ortaklaşa bir araya gelmişlerdir. Hücrelerde de öyle mitokondriler hücreden bağımsız başka bir HAYVANCIK'tır. Yani beden fonksiyonlarıyla birlikte RUHUN bir arayüzüdür. Hiç bu açıdan bakmayı denediniz mi? Vücut bizim değil (Demir tozları) emanet. Acaba Doktorlarımız bu bakışa nasıl bir tepki vereveklerdir? Herneyse. Cinlerde BEYİN yoktur(Yani beyin salatası olarak, sakatat olarak çıkarılan beyin bulunmaz.) Beyin ARAÇTIR, ışıktan hızlı olan bilinci arayüz olan NEFSE (Işık hızındaki Kirlian bedenimize) ve oradan da CESEDE amortisörler gibi HAFİFLETEREK ulaştırır İnsanın ruh boyutunda cinlerle rezonans olması halinde beyni kullanmaz mı? HIZLI olan onlar. Onlar kullanabilmeye daha avantajlıdırlar. (Vesvese veren şeytan, vesvasil Hannas(ı anımsayınız) Biz(Madde) onlara (Enerjiye) vesvese ve vehim veremiyoruz Ama onlar verebiliyor. Dolayısıyla BEYNE hakim olmaları daha kolay. Bir çok Ruh hastalığının nedeni bu şeytani telkinlerdir. (Paranoya gibi)
Akıl hastalıkları ALLAH'tan'dır ve kişi sorumlu değildir, çocuk kadar saf ve günahsızdır. Ama Psikolojik hastalıklarda CİN etkisi vardır. (Psikopati, Psikoz vb.) Elbette buna bizim vücudumuz da katılır. (Örneğin pisko-nevroz'un nevroz=Siniri ilgilendiren bölümü gibi) Psikoz kendi başına vesveseden etkilenirken, psikonevroz'da kendi katılımımız da vardır. Histeris (İsteri ve tetari) ise Cinlerin sinir sistemine etkilerinden meydana gelmektedir. Nörolojik tarafımız elektriksel (Pion elektriği) olduğundan romatizma, lumbago, siyatik, gut vb. gibi acılı rahatsızlıklarım ise klasik deyimiyle YEL (Cin=Enerji rüzgarı) sonucudur. Ama bunlar tedavi edilebilir. Ara Bölüm Alternatif Tıp Amino salisilat asitleri, Kirlian bedenimizi (Nefsim, fotoğrafı çekilen ara yüzümüz) üzerinde kanı sulandırıcı etki nedeniyle bir rahatlık yaratmaktadır. Çünkü tüm rengarenk kirlian noktaları, şampanya rengine doğru homojen bir karışım halinde görünmektedir. Kısacası Aspirin denen şu meret , tüm sinirsel ağrılara iyi gelmektedir, kanı (ve dolayısıyla Kirlian bedeni) regüle etmektedir. Aspirin anı kurtarır, iyileştirmez. Mesela kansere iyi geldiği söylenmektedir. Oysa aspirin doğrudan PSİKOLOJİ bir regülatör olarak KİRLİAN bedenimize (Nefsimize) DİREKT etki etmektedir. Aspirin sanıldığının tersine PSİKOLOJİK bir ilaçtır. Kanseri vb. TEHİR etmektedir. Kirlian bedenimiz (Nefsimiz) Kodein, Kafein, Karoten ve Kakao'yu da aspirin gibi yatıştırıcı ve regülatör ilaç kabul etmektedir. Oysa Tein (Çay) böyle değildir. Çay içildiğinde Kirlian beden (Resmi çekilebilen Nefs) yatışmamakta, tam tersine çiçekli ve cırtlak desenler oluşmaktadır. Tabii her etkinin bir tepkisi vardır. Mesela Amino salisilat gruplarında mide, sübop görevini oynamak istemektedir. Bu da gastrid hatta ülser sonuçlara neden olur. Kafein ve Peyote otunda METİL oranı aynıdır. Thein maddesi bu bakımdan metilenden değil Etilenden sayılagelmektedir. (Kirlian alan resimleri görüntülenebildiğinden bunları kolayca tes edebilirsiniz. Etil alkol ile metil alkol farkı gibi , Çay ve Kahve baş başka tabiatları vardır. Kahvenin zihni açıcı etkisi vardır. (Alkole oranla çok azdır, Alkolün MENAFİ=Yararlı yanlarından biri de budur) Bunları biyolojik olarak değil; biyo-elektromagnetik olarak RESİMLEMEKTEYİZ. Dolayısıyla ilaçlar ve eczaların etkileri, aslında KİRLİAN ALANI regüle etmekten geçiyor.
Uyuşturucular METİLEN ALKOL gibi davranıyorlar (Öldürücüdür) Ama içki ETİL ALKOL olarak regülatör olarak katılıyor. Her meyveden her sebzeden bu alkolü zaten alıyoruz. 7 kilo üzüm (Ki helaldir) yerseniz ve mide asidi onu mayaladığında artık "Sarhoş" olduğunuz için namaza yaklaşamazsınız. Evin yolunu zor bulursunuz ;) İçmeden sarhoş olursunuz... En iyisi üzümü 6 kilo yemek ve bir litreden az sirke içmek gerekli (Fazlası sarhoş ediyor, Hans söylemedi demeyin, karışmam! Allah'ımız S A R H O Ş sevmiyor. Benden söylemesi!) Ara Bölüm Algı Gelecegin tibbinda "Koloni hastaliklari" yaninda bir de "Zaman vurgunu, zaman sok dalgasi sendromu, zamanda VEN (Toplar damar=Zamanda geriye yolculuk) Zaman gezmeninde apopleks Ve beyin ile ilgili üçyüz kadar yeni terim de var. Yeni bir çag yeni bir hastalik literatürü olusturur. Bilimin tikanmasi=EL ALIM (tanri) IN HIÇ YARATILMAMIS OLMASIDIR. O yoksa bilim de tikanir ya da hiç baslamaz. Alginin mekanizmasi nedir? Beyin merkezleri mi? Göz yanilsamalari veya görme bozukluklari mi? ALGI (sezin ve idrak)
Cinler gittiler Ay'a ve orada KEHF ve RAKİM oldular. Krater (Soğumamıştı) içi sıcak ortamı çok sevdiklerinden, KEHF oldular. Bir de o bölgeye RAKİM (Bir anıt ) bıraktılar. Dünyadan bakılınca görünür ümidiyle... Ama elbette görünemezdi. O garip yapının resmi var. Ayda'ki o acaip tepenin fotoğrafı ya da linki var mı sizlerde? (Cinlerin Rakim'i) Hani gölge oyunlarıyla insan başına benzeyen.... Anıttan öte bir koca tepe o! Cinler (Süleyman hikayesinden biliyoruz) ayetlere göre çok güçlüler. İfrit denen bir grup var ki, Dalgıçlık yapabiliyor, deniz dibindeki maden yumrularını ve kayalarını getirebiliyor, dev HEYKELLER ve eşyalar yapabiliyorlar... (Süleyman Cinleri böyle teshir etmişti. Ayetlere bakınız.) Neyse onu bulursunuz. En azından bir yerlerde görmüş olmalısınız. İki gözü, burnu ağzı olan bir insan başı. Koskoca bir tepe Ağzı açıkk insan yüzüne benziyordu Evet o, bir doğa harikası değil. Bazı şeyler YAPAYDIR. Yapaylar konusunda hem Süleyman'ın ayetleri hem de Kehf suresinin RAKİM bölümü ipuçları vermektedir. Eğer candaşlar Kehf suresinde 7 uyurların bittiği bölüme doğru olan ayetlerde "Bir mescid
yapalım, bir bina yapalım" kelimesini anamsarlarsa YAPAY Harikalar (Rakim'in 7 anlamından biri bu) dünyasıyla tanışacaktır. Böylece, Allah'in va'dinin hak oldugunu ve gerçekten kiyametin, kendisinde süphe bulunmadigini bilmeleri için (sehir halkina ve sonraki insan kusaklarina) onlari buldurmus olduk. (Onlari görenler) Kendi aralarinda durumlarini tartisiyorlardi, (bir kismi) dedi ki: "Onlarin üstüne bir bina insa edin, Rableri onlari daha iyi bilir." Onlarin isine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmaliyiz" dediler. (21) Ne diyor? Şimdi, bunun altına hemen Kamer suresinin 50-51.ayetlerini yazmalısın Bizim emrimiz, bir göz kirpma gibi yalnizca 'bir keredir.' (50) Andolsun Biz sizin benzerlerinizi yikima ugrattik. Fakat ögüt alip-düsünen var mi? (51) . Kiyamet saati yaklasir, ay yarilir; onlar bir delil gorunce hala yuz cevirirler ve: "Suregelen bir sihir" derler. 54/3. Yalanlarlar da kendi heveslerine uyarlar. Ama her isin karar kilacagi bir sonucu vardir. 54/4. And olsun ki, onlari bu hallerinden vazgecirecek nice haberler gelmistir. 54/5. Bu haberlerin herbirinde ustun hikmet vardir; ama uyarmalar fayda vermiyor Şimdi parantezlerden arındılım: Böylece, Allah'in va'dinin hak oldugunu ve gerçekten kiyametin, kendisinde süphe bulunmadigini bilmeleri için onları buldurmuş olduk. (BULDURMUŞ!!!!!) Kendi aralarinda durumlarini tartisiyorlardi, dedi ki: "Onlarin üstüne bir bina insa edin, Rableri onlari daha iyi bilir." Onlarin isine galip gelen ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmaliyiz" dediler. Kur'an C İ N L E R İ N de Kur'an'ı Resulullah efendim onların da Resulullah'ı Şimdi Kehf'i ve Kamer'i bir de C İ N açısından düşünelim. Aya gidildiği oraya BİR İMZA / İŞARET bırakıldığı apaçık bellidir. Ay'a imza konmuştur. Bu imzalar türlü türlüdür. Mesela bir tanesi. Onlarin isine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmaliyiz" dediler. (21) uyarınca yapılan ANIT-TEPE'dir. Ayetin insanlara özgü diğer anlamları da bu kadar şaşırtıcı. Ama onları bir başka söyleşimize erteleyelim. Unutmayınız ki AY (The Moon) sadece bizim ay değil; her gezegenin AY'ını kapsıyor. Mesela Jüpiter topraksı değildir, gazsı gezegendir ve çekim öyle güçlüdür ki, neredeyse her şey orada iki boyutludur (Pestil gibi basılmıştır, kalkanbalığı gibi olurdu filler ve dinezorlar) Ama İO ve Europa gibi topraksı AY'larda insanlar konuşlanacaklardır. Her
gezegenin kutupları mutlaka SU içerir. Kanallar oluşur. Yani ARZ =TÜM GEZEGENLER'dir (Necm=Yıldız'a ayak basılmaz, Güneş de bir yıldızdır.) AY'da gezegendir, yani ARZ'dır. Tüm K A M E R 'lerde güneş uydusunun uydusu anlamına gelir.
BÖLÜM C BEYYİNE
Beyyine suresi... İyi de omurga ve kaburgasını sen yazacaksın, Hangi ayet ve niye? 98/1 Ehlikitap'tan küfre sapanlarla, müşrikler, kendilerine beyyine/açık kanıt gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi. 98/2 Allah tarafından gönderilen, tertemiz sayfalar okuyan bir resul gelinceye dek. OK. Anlaşıldı. Beyyine>>>>Beyan+at, demeç..... (Beyin ile ilgisi var, beyin sahibine hitaptır.) Ama şu arapların sözlükleri ne yazar bilemem! Onlar boş atıp boş tuttururlar... Dabbet ise atmadan DOLUDUR. Fark var tabi. Dabbet kulunuz farklıdır/furkanlıdır. Beyyine neymiş??????????????????? Ne diyorlar anlamına? Beyyine kanıt değil: A Y E T kanıt delil/kanıtlar kanıttır. Beyyine ile kanıtın NNNNNNNEEEEEEEEE alakası varmış o sözlüklerde? Hanif kelimesinde BEYYİNE vardır. ÜLTİMATOM, MANİFESTO, DEKLARASYON gibi... İşte beyyine bu beyanatlardır AMR İBNÜL AS Aşağılık kafir! İbnül Hakem! Ona beyyine gelmişti Ali İmran suresinde... O gece okudu... Musa'ya takacaktı yüzüğü, tuttu muaviyeye taktı. Ali İmran diyordu ki, (Galiba 102 ya da 101 belki de 103) sıcağı sıcağına bu ayetler geldikten sonra dini MEZHEBLERE/DÜŞMAN KAMPLARA bölenlerden olmayın (Mesela Aleviye düşman olmayın, şii de size düşman olmasın, TEMELDE z a t e n mezheb yoktur, Allah'ın ipi=Sünnetullah vardır. 105-106 lütfen (104c SİZSİNİZ)
105- Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır. 106- O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara: "İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın" (denecektir). 105- Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır. Evet bu, apaçık deliller. Beyyine buna KARDEŞ, parçalanıp ayrılığa düşenler, MEZHEB KURANLAR, m e z h e b i m v a r d i y e n l e r. MEZHEB HARAM! O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin. 103- Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. AYRILDIK Ayrılan Kafirdir Kafirin daniskasıdır. Oh maşallah! Biz Ehli sünnet mezhebindeniz! Hem de mesela Hanefiyiz, Hanbeliyiz, HAK mezhebiyiz! İyi bir masturbator! HAK (Şimdiki arapçada masturbatorun argocası) H A K K değil, Hakk mezhebi değil, HAKIYKATÜ değil! En'am 159: Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir. Müminûn 53: Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli kitaplara ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir. Rûm 32: Onlardan ki, dinlerini parçalayıp fırkalar haline geldiler. Her fırka kendi elindekiyle sevinip övünür. Evet, gidin şimdi bir NUR evine, ya da patırdıtıcı bir Halveti toplu ayinine bunları görürsün. "Biz kalabalığız, herkes aynı fikirde" derler! ALLAH'ın DEMEDİĞİ tek şey budur! Gidin Taliban, Kaide karargahlarına.... "BİZ KALABALIĞIZ" derler ve aralarındaki anketten % 100 HAK dini (Hakk dini değil) olduğunu size savunacaklar. Hizbullah>>>>>>>>>105- Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır. 106- O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara: "İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın"
BÖLÜM D SİGARA
Düşünen beyin SİGARAYI sabırsızlıkla ve sonuna kadar içine çekerek içer sigaranın tek iyi tarafı bu Mesela sigaranızı ucundan ya da yanında o yağa bulaştırıp içerseniz. Doymamış asit oranı ile o mutluluk maddesi birbirini nötralize eder. Dolayısıyla içtiğiniz sigaradan HİÇBİR tad ve MUTLULUK alamazsınız. Bu da bırakmaya neden olur. (İkrah, iğrenme duygusunu yaratarak, psikolojik olarak o an terk ebilirsiniz belki de) Sigara, Çay, Kahve ve Çukulatanın "Düşünen beyin için" büyük bir uyarıcılığı var. 50 ccl alkol de öyle. Beyni ÖNCE zehir gibi çalıştırıyor, zihni açıyor Ama bunlar doping ... Keramet yine sizde Beyni en açan şey "RABBİ ZIDNİ İLMİ"dir İlminiz genişledikçe ve genleştikçe, artık beyninizin açılmasına gerek yoktur. Beyniniz hep açıktır artık. İŞTE bu diolinsiz MUTLULUKTUR
BÖLÜM 2 CİFİR
kewkeb? Cifirdeki karşılığı şudur: KEW=Çevresinde dönülen, ana nirengi Kevkeb=Onun uyduları
Kevkebbeb=Sonuncunun uyduları. Bunların tümü dişi olarak Kewakib diye çoğul yapılır. Cifirde yinelenenler şöyledir: Zil(Çıktı)zal(İndi)=İndi çıktı. Dül=Yavaş giden büyükbaş, Düldül=Hızlı giden (At) Fül = Tatlı olmayan, fülfül=Acı (Biber) Sal=Çamur Salsal=Çamurun da özü (Adenin guanin cytosin ve timin) Yinelenen kelimelerin birer karşılığı vardır ayrıca. Meddi Cezir ve Zilzal aynı şeydir. (İlki Zilzal'ın denize indirgenmiş özel biçimi yani gel git) Oysa Zilzal doğrudan tüm gel-gitler, tüm doğanın etkileşimleridir. Zem = Artmak, ZAM (Hükümet zam yaptı gibi) ZemZem=Sınırsız artmak vb. Cifir'den bir KUR'AN ALFABESİ daha oluşturabilirsiniz. Cifir'den ANA DİL Sankritçe'ye bağlanabilirsiniz. Daha önce bazı örnekler vermiştim. KWN=Yaratılış (teKWiN, müteKeWwiN, Kwn=Kun=Ol! emri gibi Kâ(w)iNat=Kâinat gibi meKÂN Evet Mekwan Ve KUN=OL aslında sankritçe KUN+NES'den gelmektedir. Bir de HUN+NES var ya! Araplar onu türetmemişler. HUN=ÖL (chaos) Ha(w)inat (Yaratılmamış ya da yok edilmişş BOŞ/bimekân evren YERİ Allah'ın GİZLİ SIFATI= MüteHaVviN TeHWiN=Yaratılmama hali ve/veya yokedilme Kolojisi (Kaogeni, kaoloji/Chaogony, Chaology vb.) Bunun tersi Künnes (Cosmos) ve bundan türetilen Kozmogoni, Kozmoloji, Kozmogeni gibi... Dolayısıyla KUR'an'da bir şeyin ZITTI vardır ve onu KEŞFEDERSENİZ, zıttını kullanarak Kur'an'ın detaylarına mükemmel biçimde girersiniz. Mesela bana Kur'an'dan bir tek KELİME söyleyiniz. Mesela KİTAB'ı biliyorsunuz sadece anımsatayım.
Yazının icad edilmediği çağda HıTeBe (Hitab, Hitap, sözlü kitap) Yazının icad edildiğinden itibaren KeTeBe (Yazmaktan) Kitab yani yazılı Hitab) Kökünü ORTAK harflerde buluyoruz. O da T ve B Yani TAB etmek Kur'an'da bu yer alsaydı şöyle yazılacaktı: Tabbes! KeTeBe'den Katib>>>Hatib Hutbe>>>Kutbe Hitabe-Kitabe Mektub>>>Mahtub (Sözlü ileti) Mekteb >>>Mehteb (Öğretmensiz eğitim, mesela bilgisayar CD'leriyle ya da interaktif .NET dersleriyle vb.) muHaTaB (Muhatab almak) MuKâtab>>>>Kitabın muhatap aldığı kişiler (Resulullah'a DE Kİ emri gibi , Zülkarneyn'den sorarlar sana gibi....) Ve Bir başka örnek Kelam (Kelime gibi) Kalem(Yazılı kelime ya da formül ya da bilgisayar programlamak vb.) Biri Kalın (Gaf) diğeri ince (Qef) yazılmıştır. ortak harfler L ve M'dir. Lema=Işık gibi İşte böylece Kur'an'a asla TERS düşmeden bir kelimenin zıttını bularak da Kur'an'ı deşifre edebilirsiniz. Helak (Kalın Hı ile ) daha önce yazmıştım Halk, Hallak, Halik vb. diye Bunlar yaradılış üzerine Helak ise yaradılışın iptali, yaratılmışın yok edilmesi (Latince annihilation) Örneğin Hallak(Allah'ın yaratan adı) BOŞLUKTAN YARATAN demek Halik yine Allah'ın adı ama farklı. (Ğani, Muğni, Hayy, Muhyi gibi. Birincide kendisi zengin ve diri; ikincisinde insanı zengin eden ve Hayat veren bunları hatırladımışsınızdır. Hallak ve Halik de böyle... Birincisi BOŞLUKTAN var eden; ikincisi hiçten var eden (Yani yaratan) (Hatta bu ikisini ayırt etmek için ben birine Yaratan diğerine Yaradan diyorum) Şimdi Helak ve Hallak'a bakalım. Boşluk kelimesini aramanız gerekiyor. Bu kelime arapça da muALlaK'tır (Muallakta kalmak=Havada kalmak, boşlukta kalmak) Bu kelimenin Kur'an'daki gizli karşılığını yakaladık bile: Alak! Yani ilk suresin adı.
Araplar "Bir çiğnemlik et" diyorlar Geçelim artık şu arapları... Alak, Aleka "Asılıp tutunan" demektir. Boşlukta asılı duran demektir. Alak suresindeki embrionun ilk halini anlatmaktadır. Gerçekten de aşılanan yumurta "YUKARI" tırmanışa geçer ve Rahim cidarına tutunup yapışır. Muallak'ta ayrıca âlâ=Yukarı, üst anlamı da vardır. Muallak ve allak "Yer ve gök" ikisilisinin ARASINDAKİLER anlamına da gelir. Hocam gecenlerde birisi bana israrla Kuran'i "Bosluk" acisinda incele dedi. Ben ne demek istedigini anlayamamistim. Bunu soyleyen Japon Ah, Kur'an'da YOK YOK... Bildiğimi bilsen 24 saat elinden bırakmazdın. Ona ne kadar zaman ayırırsan ve dostu olursan, o da senin o kadar dostun olmaktadır Kur'an'da bir BOŞLUK bilimi olduğu muhakkak (ile, ve, veya ya da zıtlarını ve bağlaçları çıkarırsan) sayısız kombinezon kurabilirsin. Sanki her biri ayrı bir element gibidir 11:56 "Ben gercekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkul ettim. O'nun, alnindan yakalayip-denetlemedigi hic bir canli yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdogru bir yol uzerinedir "Maa min daaabbetin illaa huwe aahizun bi naasiyetihaa" Dabbet burada "Debelenen, toprak katmanına saklı" anlamında Perçem ve topuk da 7 anlamlı Mikronik anlamlarından biri (Eğer biz DONA yapıtaşları kadar küçülseyebilseydik)200 milyon km uzunluğundaki bir sarmal dan oluşmuş kromozomda kaybolurduk Yani ölçeklerimiz aynı olsaydı bir makro molekül bizim için dev bir evren olurdu DNA kodlamasında bir baş (Perçem) ve bir de son (Topuk) düşünmelisin. Bir de hücre göçü var. Perçem ve topuk'dan maksat burada "Tepeden tırnağa" teşbihini oluşturmak. Bir topak, bir küre olmaksızın, Cenin bu hücre göçünü başarır. Topuk=Kuyruk (Embrio'da) Ve bir kurbağa larvasına benzeyen o başta ilk oluşan katman bir kıvrım sanki takke gibi duran ve alından geriye yapılanan özel bir katman. Tüm HAYVANLARLA bunu paylaşıyoruz.
Hücre göçünde, gittiğimiz iki EN UC kutbun adı PERÇEM(Beyin zarı korteks) ve TOPUK(Kuyruk) bu ikisi arasındaki matriksde hücre göçü oluşuyor. Hücrenin kendisi de kutuplaşır. Polar bölünmelerde hücre çekirdeği parçalanır ve iplikçikler halinde iki kutba giderler. (Mitoz, Amitoz ve Amilaz maddelerine bakabilirsiniz.) Bu da 7 anlamlı Kur'an'da iki kutub PERÇEM ve TOPUK olarak verilmektedir. Normal bir insan Karadeliğe yakalandığında, incelerek ve uzayarak çekilir. Olay ufkunu geçtiği anda boyu bir buçuk km. olur (Oysa bir buçuk METRE idi) Başı ve topuğu arasındaki bu uzaklık nedeniyle topuğu şiddet olaylarına daha yakın ve açıktır(Maruz kalmıştır) Cehennem de böyle bir karadelik çekimi sahibi dev bir gezegendir. O kuyular (Hutame, Ğayyya kuyusu weyl uçurumu vb.) bu karadelik çekmesiyle ÖZDEŞTİR ve azaplardan sadece biridir. Burada GRAVİTATİON azabı vardır. Nur 35'in anlamlari nasil elektriksel olaylari anlatiyorsa Hud 56 da genetik ve biyolojik olaylari anlatiyor diyebilir miyiz? Evet Diyebiliriz Ve bu Sırat (İncelip uzayan) köprünün bir başı PERÇEM öteki de TOPUK oluyor Reklam: Biyoloji ve Genetik de Hans'la ogrenilir Reklamına %=)) bayıldım. Beni kendi reklamımı yapmaktan kurtardın teşekkür ederim. Bu da reklamcının reklamı oldu Esir içinde yol alan takyon dalgalarının gönderdiği holograf biçimlere telepati denir. Levitasyon eksi (Sıfırdan küçük sanal maddenin) yere değil GÖĞE düşmesine denir. Allah'ın seriul Hısab olması doğrudan SİBERNETİK bir yaratanımız olduğunu gösteriyor. Muhsi, Hasib. Bunlar da Allah'ımızın her bir şeyi tek tek sayması ve Levhimahfuza yazmasıdır. Buna Noctura Calamus programı deniyor. Acaba ne demek? Yanıtı belli: Kalem suresinin ilk ve ikinci kelimelerini yazın yeter. Arapça tabii. 1. Nun velkalemi ve ma yesturune. 2. Ma ente bini'meti rabbike bimecnunin. Evet: Nun=NOKTA=NOCTURA ve KALEMİ=CALAMUS=Kalem yani program... Nun=Nokta=Sıfır Ve (AND)
Kalem=1 sıfır ve bir Kalem=Elif harfi=Bir rakamı onun icin BİR k+al+le+m k 1/0 m Bunu (Kalemi) yazdığına bölersiniz. kalem ne yazar? Kelam (Kelime) yazar (Kaf ve Qef aynı harf sayılıyor) K ve M'ler birbirini götürür. hepsi şudur: nun (sıfır) vel (and+1) k--Ale(I/O)--m Bunları aklınızda tutunuz, çünkü CİFİR öğretisine geçtiğimizde nokta ve Kalem programına ihtiyacımız var. Onunla input/output'lar yapacağız.
BÖLÜM 3 HANİF BİLİNÇ
Haniflik bir DOSTLUK protokolüdür. O artık din gibi UCUZ gitmez. O din gününde (Ahırette) anlaşılacaktır. Din ucuzdur. 7 milyar insanın dini var. ucuz ucuz ucuz! Ama bir avuç insanın dini yerine HANİF DİNİ var. Demek ki din ucuz ve salak bir şey Fakat HANİF din "Maliki yevmiddin" denen AHIRET dini bu DÜNYAYA ahırete gitmeden ÖNCE ithal eden yani ölmeden ölmek sırrına erdiren bambaşka bir şey Allah'ın indindeki dini anlatan-bildiğimiz-ayetleri bir daha yazınız lütfen belki bu yazıyı ilk kez okuyan biri vardır. O ayetlerle bir MİFTAH (anahtar) yani beyin fırtınası yaşar- o birileri için yazınız! İslam dindir HANİF İSLAM ise Allah indindeki TEK DİNDİR. Bakın Allah indindeki diyorum. Yani burası bu dünya değil. Taaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa Allah'ın bizzatihi kendisinin katındaki tek dindir.
Bundan güzeli olabilir mi? Ve onu bize sunan İbrahim Atamızın milletinin yaşam ve ahlak biçimidir. Allahını seven DİN (mesela islam idin) ile HANİF DİNİ birbirine karıştırmasın 2/130 Öz benliğini beyinsizliğe itenden başka kim, İbrahim'in milletinden yüz çevirir? Yemin olsun ki biz onu dünyada seçip yüceltmiştik.Ve o, ahirette de barış ve iyilik sevenlerden biri olacaktır elbette... hocam gercekten HANiF kelimesi su anda cok yabanci klasik islam dunyasina Evet, Allah o kelimeyi BİZE sakladı. 6000 yıl sonra bize ihsan etti. Gelecek size çooooooooooooooooooooooooook şey borçlu. O geleceği siz kuruyorsunuz. Hanifliğin ÇIKIŞ TARİHİ 2001 yılı kabul edildiğinden GELECEĞİ isman tek tek sizler inşa ediyorsunuz. Nasıl ki Resulullah'ın çevresindeki on ismi sayabiliyorsak. Mehdi'de sizleri tek tek sayabiliyor. Mehdi bir EKİBİN başıdır Ekip ise zamanın İKİ UCUNU tutmuş sizlersiniz ya da hep beraber BİZLERİZ O bizim imamımız Hiç bir imam gibi DEVAMLI değil! Yerini MESİH (İsa'ya) e bırakacak Mesih de sizden haberdar. Tarihin içinde 2000 yıl önce öldüğünü sandığınız MESİH aslında SİZİN geleceğinizde... 6000 yıl önceki "Arkeolojik kalıntı sandığınız H A N İ F din, Milletin babası İbrahim ile birlikte ŞİMDİDEN başlayarak sizlerin geleceğinde... Sizlerden ÖRNEK alarak MESİH HANİF oldu MEHDİ HANİF OLDU Siz daha önce HANİF oldunuz... Allah'ın indinde HANİF dinden daha güzel bir din var mıdır? Tüm dinler İslam ama birbirinden çirkinleştirilmiş. HANİF dinden güzel bir islamiyet daha var mı?
İki kez iman eden iki kez selam (Barış) diyen İkinci cenneti isteyen İki kez razı olan ve rıza veren itikadda, imanda, inrsanlıkta, iyilikte, irfanda ve ilimde iki defa başarılı iki kez müslüman işte bu BİZLERİZ HANİFLER... Ve Haniflik kıtasını keşfettik ya Artık o kıtaya Mehdi yerleşecek Mesih yerleşecek Ama Kristof kolomb olmak BİZE DÜŞTÜ biz keşfettik. Geleceğin The Khaniff World'u onlar tarafından kurulsun Tek din, tek mezheb, tek şeriat, tek çelişiksizlik, tek adres, tek konfor, tek refah, tek paylaşan, tek yarışmayan, tek yakışan din HANİFLİKTİR Hangi din?????????????????????? Atalar çocuklarına RAİNA söylemiyle kendi dinlerinin eğitimini aldırıyorlar. Bol bol Hadis (Yani Tevratın sinsi katkıları) Bunun yanında "Maaşlı imam"lar da yetişecek elbette, HARAM'a koşturuyorlar çocuklarını. İmam-Hatiplerde PATLAMA olacak. Saf milletim çocuklarını diğer liseler yerine buralara yazdıracaklar. Zihniyet baştan saptanmış beyin yıkanmış ve Muaviyeciliğin direksiyonuna teslim olacaklar. Diyeceksiniz bundan bize ne, işimize bakalım. Ama eğer gelecekten baksaydınız, görecektiniz ki Mighty karşısına yeni yeni neferler dikecekler... Süfyani ordusu daha da kalabalıklaşacak. Daha çok Mehdist öldürülecek. Ben BUGÜN değil, gelecek açısından bunu yazdım. [009.034] [E0] Ey o bütün iyman edenler! haberiniz olsun ki Ahbar ve Ruhbandan bir çoğu nâsın mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan çevirirler, altını, gümüşü hasineye tıkıb da onu Allah yolunda sarfetmiyenler ise işte onları elîm bir azâb ile müjdele Onlar Kural değil ATA DİNİYDİ Kural=Kur'an'dır başka kural yoktur. Allah kurallarıdır... Sünnetullah'tır
ASLA DEĞİŞMEZ. Yezid bile değiştiremez... kimse değiştiremez... Değiştirilen beyin yıkanmış BEYİNLER Hanif öyle özgürdür ki, babası AZERİ bile sorguya çeker! Elimden gelseydi, giderdim Mekke'deki kuralları bir gecede yıkardım. Sonra balyozumu Suudi kralının tahtına bırakır ve "O yaptı" diye yalan söylerdim. ben de arkandan gelirdim :) Ben de arkamdan gelenlerin arkasından giderdim. Yani TÜMLEŞİK olurduk tek vücut. Ruhlar gibi =RUH gibi Torun fabrikası olmanın yolu, genlerimizi HANİFLİK kabuk değiştirmesine TESLİM etmektir. hocam ibrahimin soyu hala allah dostumudur İbrahim'in soyu İsrail lakaplı torunuyla BİTTİ Ama milleti BEN-SEN yaşıyoruz. Milleti İbrahiym der ayetler... İbrahim milleti... BU KUTSAL BİR SÖZDÜR. BUNU ALLAH BÖYLE KUTSAMIŞTIR. peygamberimiz hanif olarak mi can verdi? Resulullah'in "HANIF" olarak canverdigine iliskin hiçbir ayet yok. Daha dogrusu verecegine dair... Ama Allah'imiz siddetle ve önemle Resullullah efendimize "Sen de A T A N IBRAHIM gibi H A N I F ol" diye emrediyor. Ya da "Yüzünü Hanif dine çevir" buyurUYOR. Müslüman olmak baska Hanif müslüman olmak bambaska... Yani Hanif olarak can verip vermedigini anlatirken cennet mekani neden farkli geliyor... Resulullah'in Hanif olarak can verip vermedigini ya da can verecegini bilmiyoruz. Ayet söyle diyor "Umulur ki sana Rabbin Mahmudiye makamini verir" UMULUR KI... diyor GARANTISI YOK yani... Aslinda Aserei Mübasere de yalan bir Hadis oyunudur. Resulullah'in garantisi yok ken ON KISI NASIL CENNELE MÜJDEENDI. Cennetle müjdeleyenler zaten hristiyon alemindeki PAPAZLAR degil mi? Bizdeki Muhaddis
Papazlar da Cennet ile müjdeliyorlar. Hashasinlerin tamami yani islami Kamikazeciler ya da intihar komandolari resulullah henuz olmedimiki can verip vermiyecegini diyosunuz? Müslüman olarak CAN VERECEGI ayet ile bildirilmistir. Hanifligi ise bilinmemektedir. Ama su ipuçlarini degerlendirebilirsiniz. Üç sinif olunacak: Cehennemlikler, cennetlikler ve Cennet üstündekiler olmak üzere... (Vakia suresi) Cennetliklerin yeri Firdevs'ten basliyor Aden'e kadar gidiyor. O zirvedeki bölgenin adi ADEN'dir. Aden'in (ADN) zirvesindeki en üst bölgeye de Makami mahmut deniyor Makami Mahmud Cennetin en üst zirvesidir. Buraya SIDRE deniyor ki, ayni zamanda Cibril'in makamidir Yani "Sidretül münteha" denen varilacak Cennet orasidir. Muhammedül Emin ile Cibril ül Emin "KARDES"tirler ve BIR BEVIYEDE basbasa yerleceklerdir. Sidre ile Mahmudiye Köskü AYNI HIZADADIR. Cennet'e gidenlerin EN ÜSTÜ kuskusuz Resulullah.... Ammaaaa Onun üstünde bir de NAIM ya da Sabikun ya da Mukarrebun denen ÜÇÜNCÜ SINIF basliyor. Hz. Ibrahim ise onun zirvesinde ve ARS ile komsu. ALLAH'in biricik dostu çünkü... Simdi bir daha toparliyorum: Kur'an'a göre: Resulullah'in gidecegi Cennet "Sidretül Münteha'daki Mahmudiye kösküdür." Yine Kur'an'a göre: bunun üstünde CENNET ÜSTÜ bir MAKAMI IBRAHIM cenneti var. Resulullah oraya gitmiyor.... Evet yanlis duymadiniz. Resulullah sadece Cennetin EN ÜSTÜNE gidiyor. Cennetin üstündeki "ÜÇÜNCÜ ve EN ÜST" bölgeye gitmiyor. Allah ona cennetin en üst makami olan "Mahmudiye"yi garanti bile etmiyor... "UMULUR KI MAHMUDIYE'YE GIDERSIN" diyor.... Evet yorumlarinizi bekliyorum... Sasirdiniz degil mi? Biz o konuyu daha önce yazdik. Üç sinif olacagiz. En altta Cehennemlikler, Ortada Cennetlikler ve onun üstünde de ???????????????????????????????????????// bunun bir sebebi bize örnek olsun pesin olarak hiçbirimizin garantisi olmadiginin bilelim olabilir mi ? Haniftürk dogruyu bir çirpida söyledi. Eger Resulullah ALIM olsaydi ya da HANIF olsaydi... Acaba ne olurdu? Mahmudiye'nin lafi bile edilmezdi... Ibrahim ve Idris ile ayni yere konurdu. Öyle degil mi? Resulullah'i kuskusuz çok seviyorum. Kurban olurum ona...
Ama Bu ayetleri de okuyunca "Sefaat makinesi olmadigini, Alemlerin onun yüzüsuyu hürmetine yaratilmadigini... "Sen olmasaydin sen olmasaydin felekleri yaratmazdim" gibi tamamen yalan Hadisleri Hele hele Allah'in "Nuru Muhammedi"den evreni yarattigi.... Hatta Allah'in Resulullah'i yaratmak için kendini vacibülvücud olarak vacid kildigi. Aman Allah'im bunlarin tümü sapiklik... Resullullahdan kasit ne; Resuller mi yoksa Hz Muhammed (AS) mi Hz. Muhammed sas Sadece su ayet var: "Wema ersalnake illa Rahmetellil Alemin" Bunun disinda Resulullah'a yükleme yapilmamistir. Diyorum ya onun tirnagina kurban olurum ama T A PMAM Makami -Mahmudiye nin daha altta oldugunu nasil ve nerden anliyoruz? Hangi ayetlerden bunu çikarabiliriz.? Vakia suresini aç bak, 5. ayet sanirim. Sabikunüs sabikun diyor onlarin "Mukarrebun=Allah'in ars'i ile komsu oldugunu" ve N A I M cennette oldugunu söylüyor. Önce bunu GÖRMEN gerekir. Vakia'yi açip bakalim: 56/4-7. Ey insanlar! Yer sarsildikca sarsildigi, daglar ufalandikca ufalanip da toz duman haline geldigi zaman, siz de uc sinif olursunuz. 56/8. Iyi isler islediklerini belirtmek icin, amel defterleri sagdan verilenler; ne mutlu o sagcilara! Evet sagcilar BIRINCI sinif. Devam edelim 56/9. Kotuluk islediklerini belirtmek uzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazik o solculara! Cehennemlikler ise ikinci sinif. Gelelim ÜÇÜNCÜ SINIFA: (10.ayet) 56/10. Iyilik islemekte onde olanlar, karsiliklarini almakta da onde olanlardir.. Naim cennetlerinde Allah'a en cok yaklastirilmis olanlar iste bunlardir. Resulullah CENNET'IN EN ÜSTÜ'nde (Mahmudiye) yer aliyor. Dikkat ediniz N A I M Cennet (Nimetler) deniyor... Resulullah'in yeri NAIM de degil Mahmudiye'de yani FIRDEVS'de
12. Naîm cennetlerinde . 13. (Onlarin) çogu önceki ümmetlerden, 14. Birazi da sonrakilerdendir. 15. Cevherlerle islenmis tahtlar üzerindedirler, 16. Onlarin üzerlerinde karsilikli olarak oturup yaslanirlar. 17. Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolasir; Evet Bu ayetler 25.ayete kadar gidiyor, Sonra da "CENNETLIKLER" anlatiliyor. Istersen yazabilirsin 25'e kadar az bir sey kalmis. 18. Maîn çesmesinden doldurulmus testiler, ibrikler ve kadehlerle. 19. Bu saraptan ne baslari agritilir, ne de akillari giderilir. 20. (Onlara) begendikleri meyveler, 21. Canlarinin çektigi kus etleri, 22. Iri gözlü hûriler, 23. Sakli inciler gibi. 24. Yaptiklarina karsilik olarak (verilir). 25. Orada bos bir söz ve günaha sokan bir laf isitmezler. 26. Söylenen, yalnizca "selâm, selâm" dir. Iste burada ÜÇÜNCÜ SINIF bitiyor 26. ayette ise IKINCI SINIF (Resulullah'da bunun içinde) anlatiliyor. Pardon 27. ayet diyecektim. 27. Sagdakiler, ne mutlu o sagdakilere! 28. Düzgün kiraz agaci, 29. Meyveleri salkim salkim dizili muz agaçlari, 30. Uzamis gölgeler, 31. Çaglayarak akan sular, 32. Sayisiz meyveler içindedirler; 33. Tükenmeyen ve yasaklanmayan. 34. Ve kabartilmis dösekler üstündedirler. 35. Gerçekten biz hûrileri apayri biçimde yeni yarattik. 36. Onlari, bâkireler kildik. 37. Eslerine düskün ve yasit. 38. Bütün bunlar sagdakiler içindir.. Evet sagdakiler diye basladi yani bildigimiz Cennet. Burasi ORTA sinif.... Üstün bir ALTI yani... Sidre'yi TAVAN tutuyor burasi. Halbuki onun üstünde ise Sirde "TABAN" Ars Tavan oluyor. Cebrail as. Resulullah'a miraçcinda diyor ki: "Ya Resulullah, ben buradan öteye geçemem...Çünkü tüm mekanlar burada(Sidre'de) biter... " Hatirladiniz mi??? Ve IDRIS'i bulalim Kur'an'da iki yerde geçiyor. Bulmasi kolay olacaktir. O ayetleri buraya yazarsaniz mutlu
olurum. Birisi "Idris'i de an=Yad et=Zikret" idi. 21/85. ismail, idris ve Zulkifl hakkinda anlattigimizi da an; onlarin herbiri sabredenlerdendi. 19/56. Kitap'da Idris'i de zikret, cunku o dosdogru bir peygamberdi. 19/57. Biz onu yuce bir yere yukselttik. Iste bu "YÜCE BIR YERE YÜKSELTTIK" onun ölümsüzlügüdür. Yeri Sabikun=Üçüncü sinifin yeridir Evrende ALLAH'tan sonraki EN Y Ü C E yerin adidir. Idris ayette=Ademin soyundan'dir. ILIM almistir. Ibrahim ayette NUH'un soyundandir=RAHMET almistir. Bizler ŞAKİR olarak Eş-Şekur'a Şükretmekteyiz. İnsanın insana selam(Barış) ve dua(Gizli) etmesi. Yani ikisinin toplamı=Şükran. Bu da ALLAH'a BORÇ/Ödünç verilen bir virüel ritüeldir Şükürde "Fark ettiğiniz şeye" HAMD da ise bilmediğiniz tüm yaşam-desteklere (Eritrosit-lökosit, kaybin istem dışı pulsasyonları, yutağın hem solunum hem beslenme için otomatik kullanılması, karaciğer fonksiyonları, midenin hazmetmesi, gözün kör olmayıp görmesi v.) bunlar HAMD'dır. Ama biri beni karşıdan karşıya geçirirse o "Şükür" dür, teşekkürdür, şükrandır. Bizi yaşatan mikro dünya (Atomlardan başlayarak) bir HAMD konusudur. Zaten onlar da Allah'ımızı frekanslarıyla HAMD ederler ve HAMD'ın enerjisi ZİKR(Anmak) olarak dilimizden dökülür... Gördüğümüz yardımlar ŞÜKÜR, görmediğimiz (Mikro alem ve devasa Galaktik evren) fenomenler için ise HAMD vardır, doğamızda HAMD vardır Ve birbirimize teşekkür etmek ALLAH'a borç vermektir. Başta ben sizlere bunun için teşekkür ediyor ve (Birşey değil) diyorum Karasancağın/siyahbayrağımızın değerini ÇOK İYİ BİLİNİZ! Misak'ın ve 3M'nin elinde yükselecektir o! Rahman suresindeki gibi >>>İKİ DOĞU ve İKİ BATI'NIN RABBİ sembolüdür o! O dört rengin değerini de biliniz, çünkü WEMB renkleridir onlar... Efendimizin sakalı, makalı, ayak izi, süslü kılıçları, mektubu vb. hep yalandır. Öyle bir şey yoktur! Osman Kur'an'ının DOSDOĞRU olması için, İNİŞ sırasına göre yazılı olması gerekir. Bizans mektubunun doğru olması için, Kufi karakterli Nıbti alfabesi üzerine olması gerekir. Daha S ve Ş (Sin ve şın) harflerini ayırt etmeden nasıl mektup yazarsınız?
Bunu bizanslı NASIL okuyacak? İşte sizlere MUKADDES EMANETLER palavraları... Topkapı sarayı Turizminden ibaret palavralar! Spil dağındaki ağlayan NİOBE kayası gibi... Niobe'yi Zeus taşlaştırmış! Ne farkı var şimdi? Mesaj yerine ulaştı mı? aydınlık ve düşünen berrak beyinlere mesaj ulaştı mı?
BÖLÜM 4 CEVİZ
Ceviz nereden çıktı? Şöyle bir baktım da ceviz çok geçiyordu. Ondan sordum Taradık fakat bulamadık... Kur'an'da her şey var: siz KELİME/sözlük olarak taramışsınız. Etimolojisi: 1. Arapça (en eski samice) İKİZ kelimesidir 2. Lut döneminde "İzin" kelimesidir 3. Sanskritçe Gaus Yani beyin O halde böyle aramak gerekir. "ûlü el elbâb" ile ya da "lûb" ile ilgisi var mı? Cevza ile ilgisi var. Arapça burçlara bakınız, üçüncü burcun adıdır. Bunun da sanskritçesi var: Cemin (Gemini=Cewza) Lut döneminde İCZ (icazet, caizlik, cevaz vermek vb.) Gaus'tur (Türkçede de biz KOZ diyoruz) Gaus>>>>KOZ Koz Turancadır. Cewz de Aria dilindendir yine ve Gemini >>>Cevza ikiz koz demek. Arapça üçüncü burcun adıdır. (Hamel-Sevr-Cevza vb.) İkizler demek, ayrıca iki beyinli demek (Zaten cevizin içi de beyine benziyor) CWZ den zevc, zevce izdivaç vb türer. C başta olursa anlamı çift=Partner, çiftleşmek vb. demek, ayrıca çift çift demek. Eş ve nikah da demek, bir oyunda eşleşmek demek vb. Ama bu ZEVC için geçerli. Bizimki CEVZ (Cewza) 18/62. Felemma caveza kaleli fetahü atina ğadaena le kad lekyyna min seferina haza nesaba
Caveza>>>>Caizlik, icazet=İzin vermek, onu daha önce yazdım. Gaus-Cevza-Koz, bunlar aynı KÖKTEN gelme (biri sanskrit, öteki Ari diğeri turani) belki cevize "Koz" denildiğini duymuşsunuzdur. Kozalak kelimesi de buradan geliyor (İpucunu verdim bile) Ortaasya'da misket yerine Cevizlerle oynarlar, iri cevize KOZ denir (İskambilde bile aynı kelime var.) Gelelim sorunun yanıtına Kur'an'da Ceviz KEHF olarak var. Kehf hem Cave=Mağara ama hem de en önemli anlam olarak KOZA yani koza örme işlemi. O halde nasıl ki KALEM suresinde kalem kelimesi KAĞIDI da çağrıştırıyorsa Koza da İpekböceğini çağrıştırır (İşlevsel ikizi) 1. Ya eyyuhelmuddessiru. 74/1 Ey örtüsüne bürünen! Evet Mesturdan gelmiyor Yani teSeTtüR değil müdDeSiR. Farklı burada Madde+SIR gibi (Sad ile yazılmıyor ) İşte Ceviz'i böyle aramak gerekiyor. Yani birebir bulmanız sözlük işidir. Ama TEFSİR işi değildir. Tüm Koz+a+lak+lılar Kur'an'da geçen>>>>ailenin içinde ceviz de vardır.
BÖLÜM 5 HAYAL
Evren o kadar aydınlık o kadar aydınlık idi ki en baştaki ilk saliselerde foton yaratılmadığından bu aydınlık K A R A N L I K olarak göründü. Ne zaman ki fotonlar yaratıldı, o zaman "Haaa! Bu aydınlık!" dedik. Oysa o karanlıkta NUR üstüne NUR vardı (Nurün ala nur) O yüzden göremiyorduk karanlığın aydınlık olduğunu. Allah bile ZULMET HİCABLARI ardındadır. Karanlık perdeler anlamında değil. Çoooook aydınlık anlamında... Gözlerimiz fotonu görür. Görmezse karanlık sanırız. Gözün biyolojisi belli Ama bir de şu var: RÜYA
acaba düşleri hangi G Ö Z L E görüyoruz? Hangi kulakla sesleri düşlerde duyuyoru ve konuşuyoruz? Hangi dille? Bu da gösteriyor ki BEDEN=CESET bir araçtır amaç değildir. Beyin de bir araçtır Rüyada beynin ZERRECE KATKISI yoktur Rüyayı kök içinde eksi 4900 kg olan bir SANAL BEDENimiz görür Onun göz olmayan gözleri görür, kulak olmayan kulakları dinler ve ağız olmayan ağzı söyler. Bu da şu demektir: Allah'ımızın BASAR, SEMİ, VE MÜTEKELLİM sıfat/isimleri GÖZ-KULAK-AĞIZ gerektirmiyor. Çünkü Allah bize RUHUNDAN ÜFLEDİ Ruh bizim değil A L L A H'ın O duyuyor, konuşuyor ve görüyor Rüyayı biz görmüyoruz. Hem göz-kulak kapalı hem de uykuda MUTLAKA CANIMIZ ALINIYOR VE ÖLDÜRÜLÜYORUZ Ölü olan CESED, cesedin gözü görür mü? Gördüğümüz Allah'ımızın BASİR isminin gördüğüdür Allah biz'de Ama biz Allah'da değiliz İnsan Kenud=Nankör'dür Allah'ın ruhuna sahibiz Bunun ne demek olduğunu bilseydik HİÇ YARATılmAMAyı Dilerdik Allah tüm mahlukata üfleyeceği ruhunu TEKLİF etti taşır mısın? Dağlar (Arz) bile hayır dedi sadece İ N S A N aldı bu üflentiyi Bilseydi almazdı zaten O yüzden Allah buyuruyor: "Ya Rabbi kaldıramayacağım yükü bana yükleme" diye dua etmemizi Allah'ımız emrediyor teklif ve kabul aslında ikisi de aslında tanrısal kavramlar ve bu bize bazı özellikler
yüklüyor Evet bu iki kelimeye M İ S A K deniyor
Alt Bölüm 5A RÜYA
[048.027] [E0] Şanına kasem olsun ki Allah hakikaten Resulüne o rü'yayı hakkıyle sadık gösterdi, Allah hakikaten Resulüne o rü'yayı hakkıyle sadık gösterdi. Resulüne o rü'yayı Resulüne o rü'yayı Resulüne o rü'yayı rü'yayı rü'yayı rü'yayı Bu rüya nedir?????? ipuçlarını sunuyorum: 1. Haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. (oysa sözü edilen hiçbir elçi öldürülmedi. Örneğin İsa, yahya, zekeriya vb.) 2.İdris yüce bir makama alındı 3.öldürdüklerini sandılar (+Lokman, Üzeyr vb.) 4.CEBRAİL'i ....gördü (iki yay mesafesi) 5. İsa ölü ama MESİH illa ki DİRİ 6. Yahya öldürüldü ama İLLA Kİ DİRİ (Almighty) "Haksız yere öldürüldü" denen hiçbir peygamber ÖLMEDİ!!!!!! Allah kendisiyle mi çelişiyor? (Haşa) Pekiyi ne? (Yeniden yorumlarınızı bekliyorum-helogram gereği) 6 ipucunu birleştirin 7inciyi ben açıklayacağım. [044.056] [E2] Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur. (takviye: Derler ki "Ey Rabbimiz bizi iki kere öldürüp iki kere dirilttin" FAKAT bunu sözünü ettiğimiz elçiler söylemiyor????? Başka herkes söylüyor. "Haksız yere
ÖLDÜRÜLEN peygamberler SÖYLEMİYOR bu ayeti" Bağlantıyı kurunuz ltf.) (Bana emredilen sizlerde DÜŞÜN yaratıp, beyin fırtınası yürütmük, bana emrolunan gereği böyle bir söylemle yazıyorum) İPUÇLARINI değerlendiriniz ltf. 37/105 "Sen rüyayı gerçekleştirdin. İşte biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz." Eveeet. Sanskritçe GEBRO GEBRO (yunanca Zorba) Arapça CEBR>>>Zorlayıcı Gelin bakalım GABRİEL (Cibril, Cebrail)'i Ö L D Ü R E L İ M! Evet Cebrail ismi İKİ TARAFLI'DIR eğer bir takyon buraya geçerse ÖLÜR! (Niçin ölür? Çünkü özkütlesi sıfırdan küçüktür) (Limit formülleri ve faktöryel formüller gereği ÖLMELİDİR) pekiyi CEBRAİL'i nasıl öldürebilirsiniz? "İKİ yaya mesafesi yaklaştı.... ayetlerini yazar mısınız? iki yay (Kaws=Radyan) 53/9 Mesafe iki yay kadar veya daha yakın oldu. İşte buna LİM(it) deniyor (Matematikçilere duyuru) a) Eğer iki radyandan BELKİ daha yakın olursa LİMİT altına geçiyor ve NEREDEYSE ölmüş oluyor. Hani neredeyse (İdris ile ilgili ayetteki gibi) neredeyse (almost) ölü-ölecek. Mikail ölmez. Çünkü zaten bu evrenin/dünyanın ADAPTOSYONU olan bir logo meleği... (Bize ait, bizim meleğimiz) ama taaaaaaaa en uzaktaki SİDRE'de duran bir melek BU EVRENE girdiğinde (Gödel formülleri gereği) ÖLMEK zorunda. Hoppala bu GÖDEL de kim? (Beyin kanallarındaki tıkanıkları açıyoruz) GÖDEL KİM? daha derin ve paranormal bilgi için araştırınız. GÖDEL beyin kanalları en en en en açık bir insandır "Avusturyalı matematikçi Kurt Gödel 1949 yılında şunu kanıtlamıştır: Genel Görecelik Kuramı, kimi koşullar altında, zaman içinde geziye bile izin verir." En küçük parçacıklardaki hareketi tanımlayan fizik, kuvantum mekaniği içinde de aynı şey. Gözlem oluştuğu anda bizim kaçındığımız zamanın gidiş uzunluğunun nasıl olduğu orada da herhangi bir rol oynamaz. Olmamış bir gözlem yapılamayacağı için, elbette o zaman kaçınılamayan bir zaman yönü ortaya çıkar. Ancak, o zaman yalnızca gözlemci ve gözlemlediği arasındaki ilişkidir söz konusu olan. Hatta zamanın herhangi bir yönü olacağını söyleyen bu teoriler içinde de hiçbir şey yoktur. Aksine, bizi Ay'a indiren aynı
doğa yasaları, zamanın geçmiş zaman mı gelecek zaman mı olduğunu umursamaz. Burada tüm sağlıklı düşünme yetisine ve insani deneyime baskaldırır. Hepimizin bildiği gibi, bugün, günlük yaşamda, "dün" ile "yarın" arasındaki farklılık muazzamdır. Gelecek gün bir sır olduğu ve olmayı sürdüreceği halde, geçen günü ayrıntılarıyla tanımlayabiliriz.. ben tercüme edeyim: MATRİX'i denetleyen (Evren bir hayaldir) ÖLÜMÜ DE DENETLER hiç doğmamış olmak===EŞİT VE ÖZDEŞ=====ÖLÜ OLMAYA Ölüm şudur: hiç doğmamak veya ölmek ikisi de ölümdür birincisi 0 (kangurubu evreninde)ikincisi de AB evreninde YAŞAM ise A ve B paralel(eşit % 50) evrenlerinde... GÖDEL BUDUR! Gödel yasasına göre Cebrail>>>kendisinin öleceği ölüm bölgesine ZORLA (CEBREN) sokulabilen fakat iki yay mesafesi bir LİMİT'te ÖLÜMÜ hem 0 (kangurubu) olarak tadan ve/veya AB kangrubu setinde ÖLMEYEN kişidir. CEBR bölgesinde TERSİNE bir süreçle siz İDRİS'i, YAHYA'yı, İSA'yı, LOKMAN'ı, Üzeyr'i, Zülkarneyn (orijinal olanı) ÖLDÜREMEZSİNİZ. Çok amiyane bir anlatımla, schrödinger kedisinin ÖLÜ/VE/YA DA /DİRİ olduğuna hükmedemezsiniz. (Gödel yasası) Ölü kedi diridir ve/veya diri kedi ölüdür, ikisi birdendir. % 50'ler arasında EŞİTLİK BAKİ kaldığından SİZ o sayılan elçileri öldüremezsiniz. EVET: H A K S I Z yere elçileri ÖLDÜREBİLİRSİNİZ! Ama onlar İKİ YAYA mesafesinden (BELKİ) biraz LİM(it) uzak durarak Ö L M E Z L E R ! Şimdi bir başka limite değineceğim: Tıpkı klonlamadaki gibi, 8 karesi olan 64 gibi kök hücreleri çoğaltabilirsiniz. Ama 65 yoktur. Bakınız bir formül daha: 1. sekiz çift hayvan ile 2.Bugün rabbinizin hangi nimetlerini inkar edebilirsiniz? Ayetlerini (Rahman suresi KLONLARI) adet olarak sayınız. Ben beklemedeyim (Kaç kez yineleniyor AYNI AYET????) 30 Evet. Bu ayet (kanıt delil, ipucu) NEDEN 1 kendisi ve 30 da kendi tekrarı olarak YİNELENMİŞ (klonlanmış) ???? Clone neden bu kadar önemli (taaa eyetlere girecek kadar)
(Tıkalı kanalları açmak için soruyorum, kendiniz açacaksınız kendiniz kendinizi aşacaksınız) Rahman suresinde ALLAH baştan sona HEP Ç İ F T LERİ sayıyor ayrıca 30+1 kez KLONLUYOR AYETİ neden????? 2 x 31 = 62 ve 8 çift hayvan 2 yerde 'sekiz çift' geçiyor 2 yerde sekiz çift demek Enam Suresi 143. Ayet sekiz çift: Koyundan iki, keçiden de iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerinin kuşattığını mı? Eğer doğru sözlü iseniz bana ilimle haber verin." Zümer Suresi 6. Ayet Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir 2 x 2(16)=64 demek Rahman suresinde ise 62 geçiyor sırrı nedir? 2 kayıp KLON aynı surede nerede? (Lokman suresinde yanıtı var>>>ÖLÜMSÜZLÜK) (Yasaklanmadan lütfen hızla yorumlayınız) 63>>>Fetih 27 (Rüya=Hologram) EFENDİMİZ>>>>>>>>>>>MİR'AC'DA (enine yaşadı) DİKİNE ÖLDÜ (64) Fetih 27 Rüya (Hologram) 62 çiftten sonra pardon 31 TEK'den sonra pardon (bunlar bilinçli pardonlardır) 31 çiftten sonra (A,B, AB) yeniden yatağı soğumamış halde (0 kan grubu) geri döndü ve ÖLMÜŞKEN YAŞAMAYA DEVAM ETTİ! Ta ki "Onlar derler ki, "Ey bizim rabbimiz, bizi iki kez dirilltin ve iki kez öldürdün" "Çıkmaya bir yol var mı?" Başkaları için no way out ama ismi geçen resuller ve rasuller için EVET ÇIKMAYA YOL VAR! Çıkış yolu kurtuluş yolu var>>LİMİT var >>>>BELKİ DE >>>>iki yaya mesafesinden yakındı ;) bana yasak geldi siz devam ediniz size yasak yok lütfen cesuryürek gibi devam ediniz. Helixogram'ı oluşturunuz.
artık SİZLERDE comment! SİZ=BİZLERİZ Uzay yürüyümü, uzay kendisine getirildi, 0 sıfır noktasında uzay yürüyümü AB noktasında uzay yürüyümünün getirilişi [002.098] [SY] Kim Allah’a, meleklerine, resullerine, Cebrâile, Mikâil’e düşman ise, iyi bilsin ki Allah da kâfirlerin düşmanıdır. Cibrîl ve Mîkâil, "melekler"den ayrıca tekrar veriliyor. Sanki "no way out" hâricindekilere bir işâret var. Yazdıkların TAMAMEN doğru. 4 kategori var schrödinger'in kedisi gibi. ÖLÜ=DİRİ birlikteler RÜYA da RÜYAnın gerçekleşmesi, hem ölü hem ölmemiş Schrödinger'in kedisi [040.068] [E0] O odur ki hem diriltir, hem öldürür, hasılı o bir emri istediği vakıt ona sâde «ol!» der oluverir Evet, bu yazdığın aleph sıfır (titrek N altına konan küçük sıfır) Veya açalım bunu: Cebrail her vahy getirişinde ADETA ÖLÜYORDU evet ölüyordu ama ÖLMÜYORDU Efendimiz her vahy alışında adeta ÖLÜYORDU ama ölmüyordu (Beni örtün...gibi hezeyanlar ölüm SEKRE'leridir) sekre???? ???? [050.019] [DI] Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir, ey insan, işte bu senin öteden beri korkup kaçtığın şeydir. SEKRE Alef SIFIR ve/veya 2 yay mesafesi-BELKİ daha az denen-LİM(it)tir bu kaçış noktası olmaya ADAYDIR Schrödinger kedisi ya ÖLÜ olmayı ya da diri olmayı özgür iradeyle seçecektir. (GÖDEL'i anımsayınız, siz bilinç boyutuyla yani canlı olarak CANSIZ evreni denetleyecektir BİLİNÇ maddeyi (cansız fiziği) etkileyecektir kedinin ölü veya diri olduğuna k A R A R verecektir ÖLÜ VEYA ŞEHİD olmaya BİLİNÇ KARAR VERECEKTİR Efendimiz ÖLÜ OLARAK DİKİNE RÜYA İLE (hologramla) YUKARI alındı isteseydi D Ö N M E Z D İ dönmeseydi İdris gibi, Yahya gibi YUKARIDA kalacaktı
ama dönmeyi (=ölümlü olmayı) TERCİH ETTİ bunun sonuçları çok önemli: Kur'an KESİLMEDİ döndügü için devam etti* beni hissediyor musunuz? Eğer efendimiz Ölüm meleği gelip de yaşamaya devam etmek ister misin diye bir fitne/sınav sorduğunda evet, 63 değil 630 yıl yaşamak isterim deseydi LEVHİ MAHFUZ inmeye devam edecekti. İnen ayetlerde neler olacaktı? merak ediyor musunuz? BİLİŞİM İLETİŞİM Bilgisayar PC'nin tüm arabirimleri çevrebirimleri (Kamera>>>Basar gibi) Bu teknikler daha önce de indi: Atlantis döneminde>>>>>>>NUH transtatlantiğinin çizimleri Davut ve Süleyman döneminde )(mesela) UÇAK modelleri gibi bunlar devam etseydi VALHALLA çizimleri bile inecekti. Beni hissediyor musunuz? "Herşey ana bir kitapta kayıtlıdır" ayeti uyarınca tüm TAFSİL kur'an inecekti! NUH'a imal ettirilen mühendislik harikası gemi gibi bize de bugün VALHALLA'nın her cıvatası her somunu her elektronik devresi çizimlerle indirilecekti. Bu nasıl olur demeyiniz! Ben YASAKLANMASAYDIM sizlere ilk çizimler (Asal sayılar, Arş direkleri, felsefe taşları gibi....) CİFRİN bugüne kadar sayfalar dolusu çizimini verebilirdim. Sadece iki tane çizimle nasıl şaşırdığınız hatırlıyor musunuz? Yasaklanmasaydı ben size daha neler neler neler çizecektim, bundan kuşkusu OLAN VAR MI? EFENDİMİZ Allah'ına kavuşmayı bizden daha çok sevdi... 630 yıl yerine 63 yıl yaşamayı dilediğinde efendimize (selam selam) ayet geldi: "Ala suresi>>>>>> ??????????????? (Sana unutturacağız....ayeti) 87/6 Bundan böyle sana Kur'an okutacağız da unutmayacaksın. 87/7 Yalnız Allah'ın dilediği başka; çünkü O, açığı da bilir, gizliyi de. Efendimiz için farketmezdi: O karbon kimyasını, Petrokimyayı vb vb vb. sonsuz vb. yi
gördü, 630 yıllık vb.leri. Yaşamayı dilemedi, allah(a kavuşmayı (Rücu) diledi. Emanet olarak geriye (Alim gibi amil olmaya aday kimseleri vekil bırakarak, kendi yerine atayarak, dönmeyi yeğledi) Allah'da bu güzelliği (Yusuf'un güzelliğinin yarısının tüm diğer onmilyonlarca insan ve nisa'ya) Alimlerine paylaştırdı. Allah'ın kaç alimi var? Lütfen o kalın ciltli kitaplarınıza bakmayın, o şatafatlı isimlere, o imam diye başlayan isimlere bakmayınız? Orada bir DENEME kitapları var. D e n e m e >>>>>>>>"Bana göre şu ayet şu demektir....Filanca meşhuuur zata göre bu ayet ile Allah şunu murad etti.... diyerek hepsi ALLAH oldular! Allah onları kahretsin! Allah onların belalarını versin Gençlere teyemmüm abdesti aldırmayarak onları ömürlerinin yarısında cünub gezdiren o z+alimlere Alim diyenleri kahretsin Allah! Bunlar nasıl ölçüp biçiyorlar kahrolasılar!!!!! "Bana göre sana göre" olur mu? ALLAH'A GÖRE diyen bir tek Allah kulu çıkmadı. Elbette ki bunların TÜMÜNÜN KREDİLERİ bitti. ("O yüzleri kararanlara (Mezheb=Zehab=Bana göre vb.) gelince...onlar ebediyen cehennemde kalacaklardır" Ali İmran ayeti sırrınca) O Atalarının tekrarı olan zihniyeti Allah kahretsin! Allah, o süslü püslü CİLTLİ, kütüphaneler dolusu KİTAPLARI KAHRETSİN Ki onlar bir CUMA gününün bir TATİL günü olmadığını, Gündüz 4 rekattan fazla kılmanın HARAM olduğunu (eğer emekli vb değilseniz) GÖRMEMİŞLER Mİ? Bunlardan nasıl ALİM oldu? Bunlar alim ise ben KARACAHİLİM ben yılda dört ay hacca gidiyorsam karacahilim Ben orucu biraz geç açıyorsam Karacahilim çünkü onlar ALİM benim ne haddime onların yanında olmak ciltli kitaplarının yanında olmak! ben haddimi bilirim ben HANİF'İM! Hanif haddini bilir! Yunus / 30: "Sen artik yüzünü hakka yönelmis Hanif dine dön ki, Haniflik Allah'in mayasidir. Insanlari o maya üzerine yaratmistir. Allah'in yaratisinda hiç bir degistirme ve degisiklik bulunmaz. Iste En dogru ve en saglam din Haniflik'tir; fakat insanlarin çogu bilmezler."
2/159. İndirdiğimiz açık-seçik delillerle, kılavuz mesajı; biz onu Kitap'ta insanlara ayanbeyan gösterdikten sonra gizleyenlere, işte onlara, hem Allah lanet eder hem de diğer lanet okuyanlar lanet ederler. Saffat-99 "Rabbime gideceğim,0 bana yol gösterir" bu söz öyle güzel bir bağlanış ve inanış ki,kalbinde olmayan ve olması bile yer etmeyen tanrı anlayışını bir çırpıda yok ediyor.0 biliyor ki hanifliğin tek merkezli yolu bu öylemde. sorgulayarak geldiği tüm aşamalar kurban edilen kötülükler değimli? Duhan44/5- Biz indimizden bir emirle, mürselleri görevlendiririz. Rum30/60- Sabret. Kuşkusuz Allah'ın va'di bir hakikattır. Ve sen hafif olma! o kimseler ki imanları kalplerine inmemiştir.
Alt Bölüm 5B DÜŞ
Vallahi Jana'dan bize de geçti mi acaba! O cadı beyin okur. Hatta rüyaya da girer... (Rüya görme merkezini manüple ve irrite edebiliyor) (Özelden sordular: O nasıl manüple edilirmiş olurmu öyle şey?) Yahu Geller kaşıkları bükerken bir şey demiyorsunuz Jana kaşık bükmeden, rüyayı güdümlü yapabiliyor dersem itiraz ediyorsunuz. Nörolojik yorumdan çok elektronik yorum demek gerekir. Snapslardan kurulu ağı HDD gibi düşünürsek, Monitor (Ki dpi, solüsyon vb.) burada göz oluyor. Göz açıkken DIŞA bakıyor. Yani sinirlerdeki piyon elektriği görme merkezinden göze doğru. (İçi + dışı - olmak üzere) İşitme merkezinden de öyle. Yaşarken rüya görünmüyor. Ama ölünce (Ki uykuda ölürüz) REM denen hızlı göz hareketleri hemen "Düş görme merkezini) yani o gündüz uyuyan merkezi UYANDIRIYOR. Bu kez düş görme merkezi görme merkezinin görevini devralıyor. Monitor kapalı ama Güç koruması ya da screensaver ardında HDD çalışıyor. Monitoru açmadan da (Gözleri açmadan da) bilgisayar NORMAL işlerini görür (Mesela Disk birleştiricisini kullandığınızda ya da uzun bir programı indirdiğinizde monitoru kapatabilirsiniz. O geri planda çalışır) Şimdi gelelim önemli konuya: Düş nedir?
Düş şudur. "Biz GÖĞE düşüyoruz" Yani elektrik alanımız yatakta CESET olarak yatarken, magnetik alanımız ise SIFIRDAN KÜÇÜK bir kütle olarak (Mesela V-1 kg eksi kök gibi = gökçekimine (Parapsikolojideki adı levitation) tabii oluyor Göge dipole olup düşünce eksi bedenimiz (Zihinsel boyut) kendine uygun olan koordinatları oluşturur (Benim yatağım x . y . z 'den oluşuyorsa, "Yukarıdaki yatak" ise bunların imajiner olanlarından oluşur. Ben nasıl ki burada bir elmayı (Faruk elma yiyor) gerçek olarak yersem öteki BEN (Zihinsel boyut, bilinç boyutundan oluşan bedenim) de KENDİ elmasını yiyor, iyi ama adı da RÜYA oluyor. Rüya uyku denen ölümdeki 5 duyumuzdan ibarettir. Yani bedene ihtiyacımız olmadığını, aslında beynin aracı olduğunu anlatan bir MİSAL'dir ve Allah Haniflik kadar, Misallerin çözülmesini de çok sever. Bu bizim öteki dünyada ÖLMEYECEĞİMİZİ gösterir. Yani kabirde yaşamın süreceğini anlatır. Rüyayı gören UYKUDAKİ cesedimiz değil... Bedene ihtiyacı yok ki... Beden sadece bizim (BARDAK=NEFSİMİZ) olarak rezerve edilmiş BİLİNÇ denen evrensel okyanustan bir içimlik şey Rüyada koku ve Lemis de var. Çoğu insan uyanınca "Mis gibi kokan mesela portakalı hisseder. Hala burnuma kokuyor der. Rüya ve telepati birbiriyle bağlantılıdır. Ayette babası Yusuf için "Sanki Yusuf'umun K O K U S U N U duyuyorum" diyor... Ve Peygamber yaşlıdır ve bir anlamda da gözleri körelmiştir. Koku, tad ve hatta dokunma duygusu bile süregen bir telepati gibidir. Rüyada yüksek bir yerden aşağı düşersiniz uyandığınızda düştüğünüz yer acıyordur Ve düşmediğiniz halde acıyordur. Düş görme merkezi EVRENSEL BİLİNÇ BOYUTUNUN içinde herşeyi (Dejavu dahil) görür. Yarını da görür: Çünkü o evrensel TEK BİR BİLİNCİN üyesidir Yarını rüyasında görüp de "Ben bu anı sanki yaşadım" der insan Haberci rüyalar var, şeytani rüyalar var, absürt rüyalar var, karabasan kabusları bile var... Her biri ayrı bir mekanizmadır. Yani rastgele snapsların birbirinden etkilenmesiyle (Satranç oynar gibi, 40 adım ötesini şimdiden göreceksiniz) tuhaf rüyalar vardır ve anlamsız gelir insana... Aslında onlar da bir mesaj testidir. Yani kalite kontrolü yapılıyor ama bize saçma rüyalar gibi geliyor. Rüyada gözden beyindeki düş görme merkezine tersinen bir akım vardır. Dışa Nazar değmesi olarak vuran bu akım, içeride de DÜŞ kurgular.
Düş>>>>Hologramın bir parçasıdır. Yani o akım bir Laser Beam'dir. Nazar olarak değebildiği gibi Negatif NAZAR yani DÜŞ olarak da ortaya çıkıyor. Kötü yürekli isek, başklarına nazar değdirircesine kendimize de zarar veririz.
Alt Bölüm 5C HOLOGRAM
Ve YUFKA yani mahşer meydanı böyle betimleniyor. Tabii buğday/undan yapılmıyor bu. Cam! Evet silisyum=CAM (Toprak elementidir bilirsiniz. Bu camın "YUKARI bakan yüzeyi"nde Güneş de UZATILMIŞ. Beyinler kaynıyor. Elinizde bir kargı varsa, güneşe dokunabiliyorsunuz... Caman yüzeyi böyle. Pekiyi alt yüzeyi? SIR>>>KARANLIK (kalınlığı MEZAR kalınlığında 70 cm.) SIR>>>Bunun altında hiçbir şey yok. SIR>>>Camların arkasına sürüyer Gümüş ve benzeri YANSITICI. SIR>>>Böylece saydam ve geçirgen cam AYNA oluverir. Ve bu sır>>>SİLİSYUM/Toprak yani materyalimizden ibaret. Ayna'yı anlatmıştım. Bu haliyle ayna, iki boyutludur, yüksekliği yoktur. Sahte bir derinliği vardır, sanırsınız ki ayna'nın arkasındra ÜÇÜNCÜ boyut (Kalınlık, derinlik, yükseklik vb.) vardır. Ama yoktur! Ve MAHŞER HALKI, bu AYNA'DAN dışarı çıkamazlar. Aynadan hiç bir görüntü dışarı çıkamaz!. Gazetedeki birinin resmi ORAYA HAPİSTİR. Çıkması için ÜÇ BOYUTLU olması gerekir. Resim>>>Rakim>>>>İki boyutlu matriss Üçüncü boyut yani HOLOGRAM ise K E H F (Geometri matrixi, kalıbı) Rahman suresi 33 ayette, bir RESMİN, iki boyutlu aynadan nasıl HOLOGRAM olarak ÜÇÜNCÜ boyuta çıkacağı ya da çıkamayacağı açıklanmıştır. Enerji(Cinler)
ve
Madde
(İnsan
vb.)
bu
iki
boyutlu
MAHŞER
aynasından
çıkamamaktadırlar Velev ki bir ÜÇÜNCÜ boyut (Hologram boyutu, Z dikmesi) gibi kartezyanizmin tümüne karşılık gelen SULTAN kuvvet adıyla anılmaktadır. Ayet diyor ki: "Ey cin ve insan toplumu, gücünüz yeterse, çıkın bakalım AKTARIS SEMAVAT'tan! Çıkamazsınız, SULTAN bir kuvvetiniz olmadıkça" Sultan kuvvet, AYNA'dan dışarı (Resim çıkamaz ama,) ÇIKABİLEN HOLOGRAMDAN ibarettir. O hologram ki bizim EKSİ bedenimiz (Takyon ve ruhsal boyutlar, ya da zihinsel boyutlar ya da Bilinç boyutu) den başkası değildir. İLK YARATILIŞTA DA bizler HOLOGRAM olarak yaratıldık. Buna en iyi örneği daima mıknatıs akılarından veriyordum. Diyordum ki, mıknatıs akıları, yayan kutuptan, yutan kutbü doğru SÜREKLİ (Continuum anlamında) bir GÖRÜNMEZ magnetik akı oluştururlar. Bu MAGNETİK akıyı görünür eden ise elektrik alandır. O nedir: Örneğimizde demir tozları, demir kırıntıları... Bu kırıntıları bir kağıt üzerine dökelim. Biçimsizler... Fakat kağıdın altına mıknatıs (Magnetizma) koyduk mu, HOLOGRAM'ın biçimine uyan demir tozları, akı çizgilerine düzgün biçimde yerleşiyorlar. Yani Chaos denen düzensizlik, Commos denen DÜZENLİLİĞE giriyor. Cosmos (Künnes) Bir de şu hatırlatılmalı: "DEMİR TOZLARI >>>Elektrik somut alan/Nicelik/Kuantalardır Görünmeyen magnetik akılar>>>>>Soyut Magnetik alan(Tünel içi) ve en önemlisi quantlaşmayan NİTELİKTİR. NİTELİK denen Cosmos'a Nicelik denen (Demir tozları, hücreler, atomlar, subatomal parçacıklar vb.) quantlar/chaos gelip oturuyor. HOLOGRAMA BEDEN gelip oturuyor. İşte biz böyle yaratılmıştık ve ikinci yaratılışta yani MAHŞERDE'de böyle AYNEN iadeyle yaratılacağız. 104. Gün olur göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız. 33. Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin bucaklarından/köşelerinden geçip gitmeye gücünüz yeterse, hadi geçin gidin. Bilgi ve güç dışında birşeyle geçip gidemezsiniz! İLK YARATILIŞTA DA bizler HOLOGRAM olarak yaratıldık.
Buna en iyi örneği daima mıknatıs akılarından veriyordum. Diyordum ki, mıknatıs akıları, yayan kutuptan, yutan kutbü doğru SÜREKLİ (Continuum anlamında) bir GÖRÜNMEZ magnetik akı oluştururlar. Bu MAGNETİK akıyı görünür eden ise elektrik alandır. O nedir: Örneğimizde demir tozları, demir kırıntıları... " bir KAĞIT'tan söz ediliyor, ama KÜLAH biçimi verilmiş bir kağıttan... Rahman 33'de de aynı durum var. O kağıt KIVRILMIŞ "Göklerin ve yerin bucaklarından/köşelerinden" Buradaki kelime şu: Aktar>>>Çaplar ve Semavat>>>>Gökler(in) Göklerin çaplarını oluşturan iki boyutlu kağıdın kendisidir. Açıldığında kağıdın sadece köşegenleri vardır. ÇAPLARI yoktur ama onu KIVIRDIĞINIZDA ( yazı tomarlarını dürer gibi düreriz.) uyarınca bu kağıt külahın ağzı geniş, giderek daralan ÇAPLARI (Aktar>>>Kuturlar) oluşur. Tekvir suresi latfen: (İlk ayetler) 1. Güneş büzülüp dürüldüğünde, 2. Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde, 3. Dağlar yürütüldüğünde, Teşekkür yeterli :) " Güneş büzülüp dürüldüğünde, " işte bu mahşerde başımıza dürümü açılarak konacak olan güneştir. Lütfen inşikak girişi 1. Gök yarılıp parçalandığı, 2. Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman! 3. Ve yer uzatıldığı, 4. Ve içindekini atıp boşaldığı, İşte yine mahşer AYNASI "3. Ve yer uzatıldığı, 4. Ve içindekini atıp boşaldığı, " Yani 6 BOYUTU ortadan simetrileyen 7. boyut>>>>>İşte bu aynadır. Ya da mahşer meydanı, Ayna konusu yeterli oldu mu? Konuyu başka bir yere çekelim mi? Ve de önemli Mahşer yani aynaya sıkışmak Mahşerde mümünlerin gölgesi nasıl birşey acaba? Gölge iki boyutludur. Yani bir kağıt üzerine düşmüş bir gölgedir. O gölgenin oluşmasına neden olan ise (Örneğin ARŞ) üç boyutludur ve SULTAN kuvvet'tedir. (Rahman 33'de) Dolayısıyla mahşer halkı üzerine düşecek olan koruyucu gölge ARŞ'ın gölgesidir. Tamam mı? Nefsi MUTMAİN'e tırmanmak için soruyorum.
Cinlenme Nasıldır Peki? Cin(enerji insan) ve madde (Biz) E, ve m formülleriyle gösteriliriz. E(enerji elemanı) m(madde)ye dönüşmek için ışık hızının karesiyle çarpılır. E=mc2 gibi c kare ise>>>km kare/ saniye karedir. KARE demek İKİ BOYUTLU demektir. Yani yeniden MİMMOR/Ayna/Mahşer olayı Mirror(Looking glass anlamında) Mimmor ise aynaya hapsolmuş RESİM anlamında Aynadaki görüntümüzün çıkması SULTAN KUVVET ile mümkündür. O zaman ayna'daki görüntü bu yana GELMİŞ olur. Fakat paradoksaldır: Çünkü Görüntünüz BU YANA gelince ASIL olur ve deplasman olarak SİZ görüntü olursunuz, ASL olma özelliğini yitirirsiniz. (Mahşer demek AYNAYA hapsolmak demek) Enerji(cin) ve madde(İnsan) buraya hapistirler. Orada YÜZEY ENERJİSİ formundadırlar. Üçüncü (yükseklik) koordinatı ise HOLOGRAM denen niteliktendir. Ama demir tozları NİCELİKTENDİR ve RESİM görünümündedir. Hologram AYNADAN dışarı çıkar. Fakat resim ASLA! Hologram>>>>RUH sana ruhtan (Hologramınızdan, magnetik akı kaynağınızdan) Sorarlar. İsra 85. Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden sadece az bir şey verilmiştir." De ki, "Ruh (Hologram) Rabbimin EMRİNDENDİR. İnsanlara KALİL (Soyut sayılar, sıfırdan küçük kütle, takyon kütlesi vb.) bir BİLGİ verilmiştir. Cinler(enerji) aynada nasıl bir yer tutar? Enerji İKİ BOYUTLU yüzeydedir. Üçüncü boyutu asla yoktur. (Nedeni cinlerin üçüncü boyut>>>GÖKLERİN) YASAKLANMASI uyarınca
SULTAN YÖNE "Yukarı, Arş'a doğru" çıkamaması, aynaya hapsolması. (Böyle bir yüzey enerjisinden dolayı DÜMDÜZ ve iki boyutlu bir uzay(Daha doğrusu mahşer meydanı) olduğunu bize Willem De Sitter bulmuştur. (Web search uzay olduğunu de Sitter (Hollandalı) bu matematik isbatı yapmıştır. Bundan bize çıkarım var mıdır? Vardır: Cinler YERYÜZÜNDEN ya da ayna yüzeyinden çıkamamaktadırlar. Mesela uzay'a çıkamaz, astronotluk yapamaz vb. İnsan zaten MADDE'dir yani enerji gibi iki boyutlu değil; ÜÇ boyutludur. İnsan Cennet'ten AYNAYA geçmiş (Dünya) ve buraya yapışmış SÜRGÜNDÜR. Hologram ve Halüsinasyonlar (Halügram diyoruz biz) Cerrahlar KIVAMLI KÖPÜĞÜ oluşturacaklardır. Bu ne demek? Yani bir LASER hologramı görüntüsü oluşturuyorsunuz. Bu ışık gösterisi aynızamanda magnetiktir. Bir görüntü (Mide, parmak vb.) ya da ünlü bir ü-artist oluşturabiliyorsunuz. Bu ışıklı ve magnetik ÜÇ boyutlu yapıya Mıknatıs akılarını nasıl ki demirtozlarıyla GÖRÜNÜR yapabiliyorsanız, Eğer iyi resmedilmiş bir organı ya da heykel gibi bir resmi üç boyutlu olarak boşlukta gösterirseniz bu aynı zamanda bu mıknatıs benzeri çizgilere birer demirtozu eklenebileceği anlamına geliyor. İşte bunun adlı kıvamlı köpüktür. Laser hologramına yani heykele kıvamlı köpüğü püskürtünüz Tutunamayanlar kayıp düşüp buharlaşacaklardır. Diğerleri ise magnetik çizgilere yapışacaktır. Böylece bir M A T R İ X (Matrix=KALIP demektir) oluşmuş olacaktır. İşte bu geometrik kıvamlı köpüğe bir anlamda K E H F diyoruz. Kıvamlı köpük bir topolojik geometriktir Bu köpüğün yapısı da şudur: C6 H1044 O 12 Evet böyle bir şey REDOX olayını reddeyor sanki. Yani biri diğerinin iki katı valanslı olmalıydı. Ama değil. Bu nasıl bir ASİMETRİ ki meydan okuyor Kimyaya? Ya bir de simyla(Alşimi) var ya.... Bunun için laboratuar kurmaya gerek yok. Bir harbi medyum bulunuz. Onun ağzından burnundan bir salgı (Perisperi) dışplazma (Ektoplazma) olarak dışarıda bir "GÖRÜNMEZ VARLIK HOLOGRAMI" bulur (Bu genelde Cin denen enerji kalıplarıdır)
Ruh çağırma dümenleriyle bunlar getirilebilir ve magnaetik görünmez akılarına bir medyumdan KIVAMLI KÖPÜK dışarıya alarak onu görünür bir hale getirebilirsiniz. Zaaten Cinlerin de yaptığı da bu değil mi? Kendilerini bir HALÜ-gram olarak gösteriyorlar... Kendilerinde KIVAMLI KÖPÜK olmadığı için Medyum (Anlamı aracı demek) denen CİNLENMİŞ'ten Sitoplazmasının bir metamorf dönüşümü olabilecek "KIVAMLI KÖPÜK" ödünç almaktan ibaret. İşte bu kıvamlı köpüğün teknik+biyolojik+Hz. Hızır'ın olmayan karnı ve olmayan parmak bağlantısı var. Onun yapısında H 1044 ... (Binkırkdört) HİDROJENE dev bir makromolekül var. Ama bu kimya yasalarına da aykırı. C 6 ise > H iki katı ve O da yine 6 katı olmalı mesela... C ve Oksijen 6 ise otomatikman Hidrojen 12 olmalıdır. 1044 denklemi ALTÜST ediyor. Hidroksil kökleri gibi (Ama OH biçiminde değil) bağlanıyorlar. Bu formülü nereden biliyoruz? Gayet Basit. Bir bölümü glikoz ile akraba Artanı'da MOL hesabıyla (Birtür avogadro sayısı sayımı gibi) yapılabiliyor. Kozyrev Glikozu yakma testleri uyguladı. (280 derecede yanmış glikoz Karamel adını alır ve bununla, Cola tiypi içecekler hem AZ bir tatlılandırılmış hem de renklendirilmiş olmaktadır. Colbalı içeceklerin tipik rengi, Colanın ünlü rengi yanmış ve seyreltilmiş glikozdan ibarettir. Bir varile (180 litre) on gram glikoz renklendirme ve hafifce tatlandırma için yeterli) (Pardon karamel diyecektim. Karamel glikozun vakum tanklarında alçak basınç ortamında işlemlenmesidir bilirsiniz. Bu ayrıntılar önemli değilse ben ana konuya geçeceğim.) Kozirev'in GLİKOZ yakma (Karamel oluşturma) testlerinde Glikoz olarak NORMAL yaşayan şeyin, yakılması sonucu bir tür "ÖLMEMEK İÇİN ZAMAN ENERJİSİNDEN ÇALMASI" anlamına geliyor. Glikoz başta zamanı bolca harcarken Kavrulup da kendi kıvamını kaybedeceği zaman "Suyun altında nefesini tutmaya başlıyor" Yani NEFESİNDEN tasarruf ediyor...(Terzion balanslar düzeyinde sanki vakum Hidrojeni çoğaltıyor) Glikoz NEDEN ucunda mutlu C6 H12 O6 Ama 280 derece üstünde "Ölüm korkusuna kapılıyor H birim olduğunda (H daima oksijenin iki katıdır) SONUÇ ucunda 522 kez daha SEYREK
nefes alıyor. Birim O değil H olduğundan iki katı da 1044 oluyor... Bu sanki mini minnacık bir MOTOR yapımıdır... Yani insanlar artık molekül düzeyinde MAKİNE yapabiliyorlar demek istiyorum... Bu bir SİMYADIR. Çünkü C ve O'ları H atomlarına çevirebiliyorsunuz. Tuhaf ama gerçek... Bu konuyu unutmayalım Çünkü bir ektoplazma/perisperi'den nasıl HIZIR'ınki gibi "BİORGANİC" köpüklü bir organizma yaratılacağını anlatmak istiyorum.
BÖLÜM 6 DUYU
Alt Bölüm 6A SES (RENK)
Tekbir'in sırrı İLAHİ MÜZİĞİN YAKALANMASI Herşey ama GÜRÜLTÜ ve MÜZİĞİ ayırmak şartıyla Metallica da çalabilirsin. Mevlana ise Majör'ünü yakalamıştı. Gürültü 7 nota, 5 ara nota (12 kabile) dışında kalan yüz trilyonlarca sesin adı. Milyonlarca şarkı ise sadece şu 7 nota ile yapılıyor kalbin ritmine uymazsa müzik değil mi? Zaten La ilahe illalah kalbin ritmi. Kalb darbe(İmpuls) olarak bir şeyle eşitlenmek ister. Beyinde ki görsel merkez ise hologramik olarak bu 7 notayı (7 rengi de) algılamaktadır. Bu merkezler üçgen gibi durmaktadır. Yani 1-12 arası bir gamı (evrodik gamı) beyin sevmiyor. Beyinin sevdiği şu: 7 sesten birincisini, üçüncüsünü ve beşincisini (Sekisinci=yine birinci)
hocam beyninde bir ritmi var değil mi? Evet beyin dalgaları SES olarak (Delta dalgaları) 1+3+5. sesleri seviyor, 2+4+6 da diyebilirsin. Birinci (Örneğin Do majör ise) ikincisi Re=2 olduğundan) Reminördür. Öyle değil mi? Böyle bir başarı yakalayabilirsin: Raven'in Bolero'su, domajör ve Reminörden ibarettir. Onun için çok etkilidir. (Bu misalleri Kur'an için veriyorum.) Nas suresi (Kul euzü birabbinnasi melikinnasi vb.) Hocam Elinize Elektro Gitarı ı ilk kez aldığınızda Hiç bilmeden Ondan Düzenli bir ses çıkardığınız doğru mu ? ( Sizi tanıdıgını soyleyen eski bir kitap satıcısından.. ) Evet ben Kur'an'ın tüm vurgularını çıkartabilirim Yeter ki Kur'andan olsun. Rodrigo neden bu kadar etkileyici (Gitar Konçertosu) 10hz 10khz yüksek gelir ve tiz bir sestir, uyandırır Bu frekanslarda barsaklar bile titriyor Rodrigo, Joaquin (1901 - 1999) Evet o. Bu konçerto'nun etkinliğinin ve hüzünle dinlenilmesinin nedeni şu: (Ayetleri yazacaktım ama çok uzun sıkılmayasınız diye onu erteliyorum.) Bu ayetlerdeki vurguların 1 ve 0'ların bir dizgesi, 7 notadan sonsuz beste yapılmış ama o BAZILARI neden farklı? Barış bile yakaladı Kur'an'ı bilerek ya da bilmeyerek. Dağlar Dağlar! Allah rahmet eylesin. da Çello parçalarında yakaladı. Kur'an'ın GİZLİ MÜZİĞİNİ YAKALADILAR. Kalem ve kelam dediğimde aynı şeyler var. Şaşılacak olan şu: Arapça 3 Harf olduğundan Kur'an en sade VALS'e yönelik duruyor. 3/4'ü izleyerek, 5/8'lik bir aksağı, 7/8'liği 9/8'liği ve 11/8'liği yani biraz oryantal olan aksak ve tek ritmleri. Öyle ayetler var ki, 5/8'lik olduğundan Bayon ve bigin ritmine uyuyor. Şaşırıyorsunuz, yahu bu Batı müziği diyorsunuz kendinize Ama buram buram Kur'an koktuğu için "Hayır bu bizimki" diyorsunuz Biguin Ve Bayon'u biliyorsun değil mi? bir-iki/ bir-iki-üç biçiminde (Son üçlü vals gibi) bir ki- bir ki üç, hatırladın mı? Bu ayetel kürsinin temposu. Bayon ve Biguin diye sonra araştırırsın (Tango, mambo, çaça, samba, bayon, foxtrot, biguin gibi Jazz, Reggea, Bolero, rumba vb.)
Ve beni ve beyinleri dinlendiren Blues. İşte blues içinde aşırı derecede Kur7an var. KuR'an bir tür Oriental Blues Ve keşke görsel olarak, bunları burada size çalabilseydim. Yani burada olmalısınız ya da ben orada. Size Kur'an'ı "OKU"tmak istiyorum. (Nota okumak anlamında) Birgün inşallah Evren öyle bir bütündür ki Sesiyle, matematiğiyle, digital sistemiyle kokusuyla herşeyiyle bir bütündür. KNur'an kainat kitabıdır ve Kainatın bütünlüğü yine kur'an'da vardır. HTB ve KTB gibi iki kelimeyi alıp (Hitab ve Kitab) Birinciyi minör, ikinciyi majör yapıyorsun, temposu ise TB Yani iki (Dörtlük) Biraz Country gibi Biraz da polkamsı. Ama KTB dediğinde Vals oluyor iki dörtlük olamıyor. Bu müziği sana anlatamam yaşaman gedekiyor. Kur'an aynı zamanda digital bir SANAT KTABI. Yemin ederim sayısız beste var içinde. Cennet seslerine İŞARET olsun diye konmuş sanki. Evet 7 değil 77777777777777777777777777777777777777777777777 ses. Gürültü hiç yok, tüm titreşimler birer NOTA, daha önce duymadığın sesler. 7 ses ile neler yapıyoruz. Neler besteliyoruz. Cennet sesleri sınırsız bestedir Dört tad var: Tuzlu acı ekşi ve tatlı Cennet tadları: 444444444444444444444444444444444444444444444444444444444 tad var Dünyada çok kısıtlıyız. Dör tad ile yiyoruz 4 tad düşün: ne kadar kısıtlı ve aciziz.. evet.. Evet. Bütün kozlar o güzel Cennetlerde Allah'ımız oraya saklamış 7 taneyi de buraya atıvermiş 7777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777 lerden biri olarak Asıl herşey ötede ve Yukarıda (Cennet'te) İnsan dünyanın yerlisi değildir. İnsan Cennet'ten İTHAL'dir. Oraya geri dönmek üzere buraya sürgüne gönderilmiştir. İçgüdüsünde bunu görürsün insanın... Hep yıldızlara bakar. Yıldızlara gitmek ister. Geldiği yere, dönmek ister. Yıldızlar onun tüm özlemidir.
Evren çok komplike bir bütün. Herşey herşeye dönüşebiliyor. La İlahe illalah gibi Aruz vezni /.// gibi Yeşil=La E=mc2 Hepsi evrensel/kozmik oluşumun birer parçası Herşey birbirine dönüşür Enerjinin maddeye dönüştüğü gibi Cennette Yeşili gördüğünde ayrı zamanda LA sesi verir ama 7777777777777777777777777777777777777777777777 nota var bir o kadar da renk La=Yeşil oluverir Renk=Ses olur ölmek güzel şey...! Vakti gelince Allah Hanif kullarının canını kolay alır ÜZMEK istemez Bir Hanif şöyle der, ölümün hemen ilk arkasında "Korktuğum ölüm bu muydu?" (Ayettir.) Ölmek kader. çünkü ÖLÜMSÜZLÜĞE doğmak için tek çare Sey cok ilginç öldükten sonra karadeliğe yakalanma anı ve dünyanın enerjisini bir anda tuketmek, once geleceğini, sonra geçmişini Evet ve Kulluk ve Allah'ı heryerde görmek. Notalar yazdık. İŞTE BUYDU buydu buydu T E S B İ H Bu tesbih idi. Hele ki sesli duysaydın ihtizâzât-ı zerrât mı tesbîh? Evet herşey ALLAH'ı tesbih eder, cennet sesleridir tesbih. Biz o seslere sağırızdır ama, TESBİH ile o seslere randevu veriyoruz. Bir gün onları duyacağımızı ümit ederek. Melekler öyle tesbihler çekerler ki Hepsi Kur'an'da müzik olmuştur. Şu Kur'an inanılmaz bir kitap. Müzik var. Evreni çalıştıran 1 ve 0 digitalizasyonu var. Hocam bunları keşfetmeniz kaç yılınızı aldı ? özel bir soru ama.. 300 yl diye bir şaka yapsam
Alt Bölüm 6B DİL (BİYOLOJİK RADYO)
Hz. Adem konusamiyor muydu? Maalesef Adem ve Havva beyinlerinin tamamini kullandiklari için konusma yerine biyolojik radyo ile konusuyorlardi. Bu radyo söyledir: Rüyalarinizda SESLI olarak konusup dinliyorsunuz degil mi? Iste bu "Sessiz-ses" bizim sözünü ettigimiz fonondur. ESP ise bireyseldir, evrensel degildir. Rüyanizdaki "Gürültü" anlaminda organik radyodan söz ettim. Beynin tamamini kullanan kimseler için "Rüyadaki dil-kulak iliskisi vardir. Bu telepatiden de öte muhtesem bir sey ve Ahiretin konusma biçimidir. Kelimelere ihtiyaç yoktur. Siz rüyanizda türkçe konustugunuzu saniyorsunuz ama aslinda o "Düsüncenin dili"dir. Ademcedir... Buradaki rüya bir benzetmedir. Yani "Uyanik" uyku=Teyakkuz halinde "Güdümlü" rüya görürsünüz ki buna en yakin anlatim bedensiz astronomi (OOBE) dir. Astral vizyon, gezici-durugörü falan da diyorlar. Clair-Voyance ya da astral perrpection falan gibi yiginla adi var... Bedensiz astronomi "Uyanik DÜS" olarak ve konferans biçiminde özgür katilimlarla bir arada olabilir. Bunun tek kosulu beynimizin hiç degilse dokuzda-ikisini çalistirmak"tan ibarettir. Beyinin tam bir örnegi AYSBERG'dir. Üstteki görünen bölümü "Bilinçüstü" yani uyumadigimiz ve paranormal bir duruma girmedigimiz dönemlerimizi gütmektedir. Ama altta sualti bölümündeki yetilerim ise tam anlamiyla bir "Bilinçalti" evrenidir. Orada bireyler yoktur. Bireyler birbirine baglanir. Tipki bilesik kablar gibi... Ya da adalar düsünün, herbiri bir nefs (Tekbasina) görünmekle birlikte aslinda sualtindan birbirlerine baglidirlar. Rüya dedigimiz sey MISAL ALEMININ TA KENDISIDIR. Yeniden Halügramlara, hologramlara girmek istemiyorum ama, MISAL alemi dedigimiz
kollektif bilinçalti SÜPER UZAYIMIZ bizim psikolojik ve psisik yeteneklerimizin arenasi gibidir. Beynimizin kapasitesini daha çok kullandikça daha "Sualti" kesimine dalmis ve öteki "Bilinçaltlari" ile bulusmus oluruz. Su durumda bunu yapmak olagan degil. Ama Adem ve Havva yapiyorlardi (Onlarin CENNET yasalariyla birlikte dünyaya sürgün edildigini biliyoruz. Adem esyayi isimlendirmistir ve bu yetenegi daha sonra "IDRIS"de meydana çikmistir. Idris as. hayvansal sesler yerine anlamli, siirsel müzikli ve gramerli bir "ISIMLENDIRME" akil etmistir. Yaziyi da o bulmustur. Ilk ögretmen ve basögretmen Idris'dir. Bileginin hakkiyla ALIM, MUCIT vb. olmustur. Insanlik uygarligini ona borçluyuz. Nasil ki Ibrahim "Dostlukta" tek ve essiz ise ya da Allah'in Resulü olmayi "ATAMAYLA" degil "KENDI LIYAKATIYLA" almistir. Hz. Hizir da "ILIM"in ilki olarak "hem resullügü hem de sözkonusu o YÜCE makami ve de ölümsüzlügü kendi "KOPARARAK" almistir. telepati yerine dille konusarak anlasmamiz beynimizin kullanilan bölümünü azaltmis midir? Sebep bu mu? Telepati unutmayiniz alici-verici arasinda olur. Benim sözünü ettigim biyolojik radyo insanligin mekani Yani M I S A L alemi (Rüya ve hologram alemi) dilidir. Misal=Hülyet=Hologram alemi demektir. Bunu kisisel telepati ya da kisisel düslerimizle karistirmayiniz. Yevmiddin'de bizim MISAL alemi dilimiz olacaktir. Bu dilin kelimelere ihtiyaci yok. Herkes hangi dili konusursa konusun O dil ADEM'in isimlendirme yöntemiyle dogrudan tek bir dile ADEM'In diline dönecektir. Rüyadaki konusmalarimiz unutmayiniz ki Türkçe ya da rüyayi görenin diliyle olmamaktadir. VAHY diliyle olmaktadir. Vahy Arapça ya da Ibranice inmez. Ademce iner, isimce ve vahyce iner. Bize "TERCÜME OLUR" cennete de ayni dil mi konusulacak? Evet Cennet'te ve cehennemde farkli diller var. Cennetteki dil Adem-Havva ve üçüncü cins Huri insanlarimizin ta en basinda konustugu dildir. Hani Adem esyayi isimlendirmisti ya? O dil orada devam edecektir. Biraktigimiz yerden insanoglu o dili alip konusacaktir. Insanin fitratinda o dil var. Bir kere Allah'in ilk emri "O K U " degil mi? NEYI OKUYORUZ sorusundan önce NASIL OKUYORUZ sorusunu sormaniz gerekiyor. O dil bizde DOGAL olarak var ve
hazir bekliyor. O dil beynimizin (Aslinda zihinsel boyutumuzun) kullanilmayan bölgelerinde birgün uyandirilmak ve kullanilmak üzere hazir bekliyor. Öyle olmasaydi asla rüyada konusamazdik ya da duyamazdik. O dili bize TALIM ettiren ya da prova ya da antreman ettirten iste bu rüyalardir. beynimizi nasil uyandirabiliriz? Beynimizi nasil uyandirabilecegimizi ben bilmiyorum ama KUR'an biliyor: "Rabbi ZIdni Ilmi" Allah böyle emrediyor. (Ta-Ha:114)
Alt Bölüm 6C TELEPATİ
Bu konuda Gurdjieff in bilgilerinden yararlanabilirmiyiz? Gurdjieff gelecegin insanidir. Onun yetenekleri akademiktir. Sadece o degil daha alti TiMessenger daha var. Messing, Hanusen, Haushoffer vb.yi bilmeniz yeterlidir. (Digerleri daha az önemli insanlar.) Biri hariç. Tesla telepatisyenligin "Makinesini" bile icad edecek kadar ilginç biri... Beyin dalgalari amplifike olur mu? Evet olur. Beyin dalgalari Elektrodlarla enerjiye çevrilebildigi gibi (Özellikle Delta dalgalari) bunun tersine de yeniden düsünceye çevrilebilir diyor Tesla TV vericisi de ayni yolla çalisiyor. Amplifikasyon yükseltmek demek. Amplifike etmek de o verileri yükseltgeçten geçirmek demek. Mesela ses amplifikatörleri ya da müzik aleti amplifikatörleri bu isi yapar. Stüdyodaki görüntü bilgileri elektromagnetik dalgalara çevrilerek aliciya iletiliyor. Oradan da yeniden "Elektronlara" çevrilerek görüntüyü eve getirebiliyoruz. Düsünce-enerji-düsünce de böyle bir üçleme olabilir diyor Tesla... Montauk project bile böyle bir sey...
Gurdjieff'in ogretisine gore bu yetenekler disiplinli bir egitimle zaten kendiliginden uyaniyor. Hatta karsimizdaki kisinin hangi duyguda oldugunu gorme yetiside... Ama gurdjieff tam bir majisyen... Yani sihirbaz gibi bir adam. Ouspensky bir kitabinda onun kilometrelerce uzaktayken bir aksam grub calismasina bir anda geldigini yaziyor. Evet bu adam Yani Gurdjieff çok ileri teknolojiler kullaniyor. Bu yüzden o teknolojileri sihirden ayirt edemiyoruz. Ama simdi "Yer-uydu-yer" metoduyla iki kisi konusabiliyor. Bireysel olarak da bir gemi gibi insan "isinlanabiliyor" Çünkü büyük elektrik yükleri (Örnegin yüz milyar volt) insani öldürmüyor, uzay-zamaninini yürütüyor ve yer degistiriyor. Insan bir yerden ötekine bu elektromagnetik asiri birikim ile (Magnetizma Tünel sürecidir) uzayda bir kurtçuk deliginden yürüyor. Gurdjieff gibi insaüstü insanlar bu isleri yapabiliyor. Aslinda tüm mavram kargasalarinin adini verdim. Yani biyolojik radyo=Toplu tepatisyon Gezici durugörü=Gurdjieff'in toplantiya gelmesi gibi.. Bastan itibaren okursaniz, aslinda mekanizma çok basit.. Insanoglunun kendisi bir BERMUDA'li ya da PHILADELPHIALI gibi uzay-zamanda yürüyor/isinlaniyorsa bu ise "PSISIK YETENEK" deniyor. peki gurdjieff ogretisi ve beyin gelistirme derslerini nerden bulabilecegiz? Bunlar nerede ögretilir, var midir bilen ögreten ben bilemeyecegim. Yani Gurdjieff ile ilgili ya da ögretisiyle ilgili yetistirme yerlerinin sorusunun muhatabi ben degilim. Çünkü bilmiyorum gerçekten... Ben sadece "Mekanizmayi" biliyorum. Yani kollektif bilinç alti, bellegin gizli devamliligi su sekilde çalisir diyebilirim ama, bunun ötesinde "Bu isi ben yaparim ya da yapan filancayi taniyorum" diyemem, o bakimdan sorunun muhatabi ben degilim. (Kelin melhemi olsa basina bürermis ;=)) keske böyle seyleri yapabilseydim....)
Alt Bölüm 6D KOKU
hocam beyin koku üretebilirmi burunla duyulan OBSESYONLA KOKU DUYULUR. Obsesyonun iki nedeni vardır: 1. Kendi ruhsal yapımızdan kaynaklanabilir; 2. UĞRAMA (Yanlış tesbih çekme, iyi olmayan saatte zikre oturma, yanlış şeyh yönetmesi vb.) Birincisinde "Hafızadaki koku" hatırlanır. Ama ikincisi Cinnidir. Mecnunlukla bağlantılıdır. :((
BÖLÜM 7 KAPI
Anneler günü ve ben bekarım, bir çocuğum yok. Ben anne olarak geldim Çocuğum vardı. Aynı yaştaydım şimdiki yaşımla orada evli bir anne, burada bakire. İnsan iki kez yaşarsa, İKİ FARKLI medeni konum mu olur? Ben burada anne değilim. Orada ise anneydim. Ben anneyim Meryem kadar. Ben bakireyim Meryem kadar. Ben bakire Meryem kadar anneyim. Ben çocuğumu bıraktım zaman turisti olarak, döndüğümde iki yaşındaki oğlum olacak benim yaşımın iki katı ve ölecek. Jana oğlunu artık göremeyecek! Jana bir anne ve jana kendi anneler gününü kutluyor. (Ben demiyorum o yazıyor, Kendine Jana diye söz ediyor)
Jana nasıl bir anne, doğurdu ama bakire Ve jana annesinin anneler gününü kutluyor. Hangisi İznoGoud, hangisi annem ve babam? Gelecekteki Annem mi, şimdiki annem mi? Hangisi annem. İkisi de beni doğurdu. İki anne aynı kişiyi tek kişiyi doğurdu. İki kadın bir evlat doğurdu. Evlat ikiye bölünmedi. Anneler ikileşti onun yerine... (Cadı da ağlamaya başladı, hemşire götürecekmiş) (Seslerini duyuyorum.) Vay be!!!! Şok oldum! Ben bunları düşünmemiştim. Ben şok oldumsa varın düşünün gerisini. Şok yaşadım şimdi. Ben şok oldum ve ufkum açıldı. Bakire Meryem'in NE OLDUĞUNU şimdi anlıyorum O İsa'yı doğurdu ama bakireydi Jana da doğurdu ama şimdi bakire Ve bu anneler gününde bir zaman yolcusunun İKİ ANNESİ var. Rahim anne ve Kaburga anne. İki anne AYNI çocuğu doğuruyor Ayet: "Onlar derler ki, ey bizim Rabbimiz, bizi İKİ KEZ öldürdün İKİ KEZ DİRİLTTİN, bundan kaçmaya bir yol var mı?" Gerçekten zaman gezmenlerinin işi çok zor. İyi ki iki yaşamı birbirine karıştırmıyorlar. F! akat mutlaka, anıların SAĞ beyin yarıküresine depolanması sadece Zaman gezmenlerinde olan bir durum. Normalde herkes SOL yarıya kayıtlarını depolar. Sempatik sistem parasempatik sistem aslında farklıdır ve birbiriyle yer değiştiremezler. Ama zaman gezmeninde bunu Allah'ımız bir şekilde yapıyor Ve kuşkusuz tıb buna çok yabancı. (Ben ileride kitaplar boyu anlatmazsam, iyice de yabancı kalınacaktır.) Kalbin sağda olması tek tük de olsa mümkün ama beyin içerik ve tutarının, öteki tarafa deplasman olması kuşkusuz çok tuhaf. Hz.isa’nın babasız dogduğu gibi gibi jana da babasız dogurdu (mu)? Jana evli ve normal yoldan doğurduğu çocuğunu bırakıp buraya geldi. Ve AYNI yaşa geldi Ama şu anda EVLİ değil (Hatta bakire) fakat JANA'nın bir çocuğu var. Bu da bir gerçek. Jana 2 yaşındayken burada, yine iki yaşında oğlu vardı. 2 yaşında annenin iki yaşında oğlu var... PARANORMALLERE alıştık mı artık? jana bir meryem A.s oluyor
Hayır fakat yaşadıkları çok benziyor bakire-anne meryem'e 9. Sırların/gizlilerin yoklanıp ortaya çıkarılacağı gün, 10. Artık onun için ne bir kuvvet vardır ne de bir yardımcı. 11. Yemin olsun o, dönüşle/döndürümle dolu göğe, İnanılmaz iki insan Jana-Hans sana öyle şeyler anlatıyorlar ki BİR DAHA KİMSE BÖYLE BİR ŞEY ANLATMAYACAK AKIL BİLE EDEMEYECEK. Bu fırsattan iyice yararlan. Bir daha böyle bilgiler veren BİR TEK KİŞİ BİLE gelmeyecek. Çünkü ZAMAN KAPISI KAPANDI geriye yolculuk yok artık! Nedeni belli değil mi? Kur'an'da zaten İKİ BAĞ SAHİPLERİ diyor, ÜÇ DÖRT demiyor. sAD sadece İ K İ (2) diyor. İki bağ sahibi diyor. Kapıyı kapatan Mesih-Mehdi. O Şira kapısı. Oradan artık zamanı ve tarihi değiştirecek hiç bir ARAÇ yola çıkmayacak. Janna telepattır. Candan isteyin selamınız GİDER, yemin ederim... Bir de Allah'ı düşünün ki, HER AN SİZİNLE, SİZİNLE BU KADAR İÇLİ DIŞLI OLAN RABBİNİZİN BİR ADI DA EL-SELAM Yani BARIŞ Allah ile barışalım ve O doğal telepattır. Tüm düşüncelerimizi ve alicenap yürek dilimizi Allah'ımıza açalım. O'ndan isteyelim. Allah'ımızdan RIZA , İLMİMİZİN ARTMASINI ve BİZLERİN BİZLER OLARAK KALMASINI hiç fire vermeden kenetlenip hakettiğimiz yere BARIŞ içinde gitmeyi diliyorum amin, Allah bizi Mehdi'ye ulastirsin Mehdi ve Mesih şu satırından haberdarlar. Onların kütüphanesi BİZLERİZ. Yazılanı okuyorlar, sen yazdığın anda... Yazılan tarihe geçiyor. Hangi tarihe? "HANİF kelimesinin YENİDEN KEŞFEDİLDİĞİ" bu günlere... 6 bin yıl aradan sonra BUGÜN keşfedilen bu kelimenin ŞU SATIRLARLA nasıl belirlendiğini ve belirginleştiğini GELECEK ve onun üç majisyeni BİRLİKTE OKUYORLAR. Bir güzel söz yazar mısın Mighty'ye. Mesela ben üç kez selam ve selam ve selam dedim. Magrurlanma Mighty senden buyuk Allah var
BU YAZILDIĞI ANDAN İTİBAREN GİTTİ ve G Ü L Ü M S E Y E R E K bu mesajı okudu
BÖLÜM 8 BİLGİ/SAYAR
Dabbe tül Arz: Bilgisayar teknolojisine işaret edebilir mi? Kur'an'da Adem'in yaratıldığı Salsal=Çamur diye çevrilir. Oysa metan-amonyak-su buharı ve Karbondioksit dörtlüsünün ilkel atmosfer olduğu gözönüne alınırsa, "Balçıktan süzülmüş bir Salsal" dendiğinde, bu ilkel atmosferin milyonlarca yıldırım ile Adeninguanin, cytosin ve Tymin denen dört çekirdek asidine (Nükleotik baza) döndüğünü görürsün. Bu işlemin adı SALSAL'dır. Şeytan, Adem'e "Topraktan" kurutulmuş bir çamur olduğu için secde etmemektedir: Gerekçesi ise basitti. Ben ateştenim (Enerji) sürekli yakanım. O Adem ise topraktır (Madde) sönmüştür, küllenmiştir... Sönmüş küllenmiş kelimesi ise canlıların oluştuğu Karbon kimyasını anlatmıyor mu? O halde Toprak iki türlü anlaşılmalıdır. 1. Karbon kimyası olan organik oluşum. 2. Silikon... Yani C ve Si elementleri de var işin içinde... İkisi de bize hitap ediyor. Şu seramik kilimiz, şu cam yapımında kullandığımız toprak silisyum değil mi? (Ayrıca Silisyum=Arz ve Germanyum=Gök kelimelerinden şutransistörlerin yapılımı da sözkonusu olmuş olabilir. German=Gök+ler demektir. Mesela Nur 35 böyle giriyor misale.) Hele ki "Silicon Walley" denen dünya merkezi vadi mikrochip'lerin hem ham madde hem mamul madde olarak üretildiği merkez bir fabrikalar dizisi değilmi? Şu anda mikroçip denen miniyongaların anamaddesi SİLİSYUM'dur. İşin tuhafı fiil olarak Debelenmek debelenmiş, tepili, yeraltında tepilmiş anlamına gelen DABBE ve ARZ=Silisyum gezegeni (Şu anlamda söylüyorum, dünyanın içi NifSial'den SiAl vb. katmanları halinde silisyum ile doludur. Magma ve Lava dediğimiz, zamanla kayaçlaşan yanardağ püskürükleri ile yeryüzü dağ-vadi oluşmuştur.
Dünyanın yüzeyi de öyle: Silme Silisyumdur ("Benim sadıh yarim gara torpahtır." diyen Aşık Veysel'in de kastettiği Turab...) ARZ=SİLİSYUM DABBET=MİNİ YONGA????? olabilir mi? Buna bakalım: Gelecekte silisyum yerine başka bir buluş gelirse ya da mikroçipler demode-out olunca savımız geçersiz kalacaktır. Dur biraz: Bir de antinom yapalım ve Bilgisayarı (Daha doğrusu Sibernetiği) savunalım: Şu anda bilgisayarlar üçüncü kuşakta seyrediyorlar. (PentiumIV, V, VI, VII, VIII, IX,X,XI bile olsa teknik olarak aynı kuşakta sayılırlar. Sonraki kuşak ise "En iyi hatırlayan, kendi kendine karar verebilen holografik hafıza yolundan geçecektir. Avni Çetinkurt'un söylediği gibi, "Cyborg=Yapay organizma" kapsamına girebilecektir. Bir sonraki kuşak bilgisayarlar ise doğrudan ZİHNİN ta kendisine ulaşacaktır. Yani holografik hafıza, şimdi insanda olduğu gibi, çekirdek asitlerine yüklenecektir. Biz nasıl anımsıyorsak, bilgisayar da öyle anımsayacaktır. (Üstelik de Kuduz gibi gerçek=organik olan virüslerden etkilenecektir.) Beynin keşfine bir yolculuktur Sibernetik zeka, yapay zeka vb... Bize anılarımızı anımsatanlar biliyorsun ki, adenin guanin Sitosin ve timin denen çekirdek asitleridir. Bu ileri teknoloji sayesinde çekirdek asitleri (A,G,C,T) ile bir bilgisayar (O zaman da adı bilgisayar değil, yapay beyin olur) yaparsak bunlar da Salsal ailesinden olacaktır. Aynı mantıkla Kur'an alimler için şifreler (misaller, bilimsel modellemeler) vermektedir. NUN=Nokta (Aynı zamanda arapça sıfır) KALEM=Program dili (Aynı zamanda şeklen BİR rakamı ve Elif harfi) İkisi birden 1 ve 0 olarak Bineer (Binary, Digital, İkili sistem, De Morgan matematiği vb.) gibi... Nokta boyutsuzdur, kalem ise tek boyuttur. Levhi Mahfuz ise iki boyutludur. İşte manyetik levha ve mahfuz=Bellek'te... Levhi Mahfuz bir Hard Disk'tir.
Belki de Kiramen Katibin bir REM Bellek... Arş katmanlarındaki şu bilgi-işlem merkezi incelemeye değer... Dabbetül Arz'da pekala Mikro Chip olabilir... Kürsi: Bir Monitor.... Akıllı mikrobiyomotorlar (amip büyüklüğünde) yapmak hatta nano teknolojiler ile bir tür dabbet kolonileri oluşturmak olasıdır. Hawking "Kıyamet virüsü=Dabbet"diyor. Şimdilik düşünen bilgisayar mümkün değil. Kuşaklar atlanması gerekiyor. Bilgisayar kuşaklarından söz ediyorum. Altıncı kuşak bilgisayar "Rüya görebilecek" bir teknoloji harikası olacaktır. Ama şimdilik, beklemeliyiz. Zaten teknoloji inanılmız bir hızla gelişiyor. Ne var ki, kapitalist imalatçılar, bilim adamlarının yolunu kesiyorlar. "Acele etme, depoda çok stok var. Ara modeller, yedek parçalar satalım" diyorlar mucitlere... Yani beynimizdeki bilgisayar atılımlarını bize yaptırtmayan egemen güçler var. Bunları bir daha tanımlamak bile gereksiz. Amerikalıların bilgisayarlarda elektron yerine foton kullanma denemeleri yaptığını, Japonların ise amino asitleri kullanma yöntemini araştırdıklarını bir belgeselde duymuştum. Onlar malumdur ve (ellerinizden öperler) Evet herşey prototip üretmek için. Dünyayı ellerine geçirme savaşları bunlar. (Tek merkezden yönetilen, tek tip bir insan oluşturmak) İşte bu "Karşı tarafın" Graceland üzerinde oynamak istediği oyun. Orwell'in 1984'ü gibi, biri bizi gözetliyor (Big Brother/Big Boss vb.) Evet orada neler oluyor bilmem ama, ben Büyük Birader konusuna girmek istemiyorum. Çünkü ardından gerçekten montauk'lar falan çıkacak, yine laf lafı açacak. Geleceğin siyonistleri "This world is mine, Jahow give this planet to me" diyorlar. Bu bir şarkının adıdır. Bilen var mı? Bu şarkının adı "Exodus"tur Evet sonunda bilgisayar kuşakları insan beynine ulaşacak! Yani dört çekirdek asidinde psitronik bellek oluşturulacak vb. vb,. Bilgisayarlarımıza gerçek VİRÜS'ler saldıracak (ötekilerin yazılımını biz yapıyoruz) Çünkü insan beynini imal etmiş olacaklar-kuşaklar boyuncaAma o beyin, insandan yapılmayacak, çekirdek asitlerinin uygun dizilimiyle (ki lazer bunu işaretleyecektir) mesela bir sinapsta bir terabyte bilgi olacaktır vs. vs.
Gelecekte internet çok geri bir teknoloji olarak unutulacak (Zaten internet ikide bir çökecek) gelecekte her akıllı birey (ya da kumllandığı bilgisayar) direkt ve aracısız birbirleriyle haberleşecekler. Bir link gerekmeyecek. Sadece organik bilgisayar bir HOLOGRAM dizesi gönderecek ve o dosya açılacak. Geleceğin bilgisayarlarında bir başka interaktif komut da "Herkes ile buluş" komutu olacak. Herkesin bilgisi bir tür Google bankasında hazır bulunduğundan istediğiniz bilgiyi arayacaksınız. Beynin yerini hiçbir şey tutamaz. Bu sadece çekirdek asitleri (AGCT) nin holografik hafızalaması üzerine kuruludur. Ama sinaps, axion ve Dendrit kullanılacağından beyne en yakın bilgisayar olacaktır (Deyimleri sonra araştırabilirsiniz) Buna DÜNYANIN TOPLAM SİNİR SİSTEMİ denecek. Tüm bilgilerin Total tankı olacak. Ama maalesef VİRÜS (DABBE) illeti her çağda olacaktır. Çünkü laboratuarda üretilecektir. Bir ülke diğerine düşman mı, al sana "Chizufreni virüsü" vb. vb.,
Alt Bölüm 8A BELLEK/GEN
bilinç denen düşünce hızının IŞIKTAN hızlı olduğu için ZAMANDA GERİ gitmesi bizi ne kadar geriye götürebilir ? Bilinciniz SİZİN YENİ BEDENİNİZDİR. Ama henüz ölmediğiniz için YENİDEN BEDENLENMESİ gerekir. O zaman İnsanlık tarihinden bu yana artan 2-4-8-16........n atalarımız piramidinde her bir yaşa karşılık 14 yıl (Bunu aşarsa kütlesi sonsuz olur) GERİYE gider. Verdiğim örnekte 20 yaşındaki kişi 1720 yılına gitmişti. Yani babası-annesinin de babası .......GENLERİ 1720 yılında HANGİ ATASINA RASTLIYORSA o atanın kadınında doğuyor (Rahimde değil, Göğüste özel bölmede) 2000 yılından 1720 yılına SIFIR yaşta doğan bir kişi 20 yaşındadır. Yani 21 yaşı yoktur. O halde yola çıktığı EN SON ANISI vardır. O anıda GELECEKTEKİ 20 yıllık bellek kaydı vardır.
Fakat bu yolculuk sırasında YAŞI giderek küçüldüğünden, önce NİÇİN yola çıktığını unutacaktır. 20-19-18-17-.....3-2-1-0 yaşına geldiğinde 280 yıl önce GENLERİNİ aldığı atasından doğacaktır. Yine bir şey hatırlamaksızın, kendisini o çağın (1720 yılının) ve o milletin parçası olarak algılayacaktır. Ta ki yola çıktığı 20 yaşın o saatinin, o dakikasının o SANİYESİ gelene kadar... Birden ÖTEKİ belleği, hatta ÖNCEKİ belleği (Gelecekteki ÖNCEKİDİR) diğerini itip onun yerine geçecektir. (Beyin yarım küreleri çaprazlaşacaktır) O zaman İKİ ANISI olduğunu İki annesi/babası (Gelecekteki ebeöveynleri ve 1720 yılındaki ikinci anne ve babası) Veya GELECEKTE müslüman iken, geçmişte Hristiyan olduğunu anlayacaktır. Yani bu konuları varyant edersek çok şey bulabilirsin. Pek çok çıkarımda bulunabilirsin zaman gezmeni birisi tarihte geri geldigi zaman DNA codelarinin hepsini getirebiliyor mu? sevgideger kapatan Zaman gezmeni Diyelim ki gelecekte sarışın anne-babadan doğmuştu. Ama 280 yıl önce atalarından biri esmer veya siyahiydi. Eğer ONA denk gelirse, gezmen siyahi doğacaktır. Eğer o bir akraba evliliğiyse gezmen bundan etkilenecektir. Zaten taaa gelecekteki atalarının NEDENİ yine geçmişteki ATALARI değil miydi? Genetiğini onlardan ALMAMIŞ MIYDI? Eğer bir ırk kazası (mongol, african vb.) olmadıysa, zaman gezmeni zaten ATALARININ GENETİĞİNİ almıştır. Daha da ilginci o TRANSMİTTER'dir Şöyle ki: Zaman gezmeni geliyor ve 1700 küsur yılında karşıt cinsiyle evleniyor. Ondan çocukları oluyor. Torunlar. Torunların torunları vb. AMA BİRİ yani çocuklarından biri ve torunlarından BİRİ ve torununun torunlarından biri O HEP BİRİ sonunda gidiyor gidiyor ve zaman gezmeninin ANNE-BABASININ BABASI veya annesi oluveriyor. Yumurta mı tavuktan çıkar yoksa tersi mi? Ve siz TRANSMİTTER'siniz. Yani gen iletiyorsunuz. Büyük büyük atanızın genini alıyorsunuz, biriyle evleniyorsunuz, onun genini soyağacı aralığıyla iletiyorsunuz.
Alt Bölüm 8B MELEİ ALA
Evet montauk ile dünyayı yönetmeye kalkışan sistemin engellenmesi gerekiyor. Bu "Öteki bağın" sahiplerinin iğrenç bir planı. Dünyayı yönetmeye hazır BİG BROTHER (Masonuk Büyük birader gibi) ve öteki adıyla Big Boss (Büyük Patron) bir diğer adıyla da BBG (Biri bizi gözetliyor gibi) Bu Kur'an'da da var. "Melei Ala"dan haber hırsızlığı Şifre şöyle Haber=Data hırsızlık=çalmak Mele=Empoze, yayın Ala=En üst sistemden yayın Bilmem anlatabildim mi? Hani cinler gökte bazı noktalara yerleşirlerdi ya/ oradan da melekleri dinlerlerdi. Bu birinci anlamıydı. İkinci anlamı ise magnetosfer. Üçüncü anlamı, Beyinlere yayın. İşte Montauk iğrenç bir proje. Bir tür hipnoz gibi peki hocam o project'teki uzaylilar melekler mi oluyor yani (Leverons, Orion, Antares, Pleiadiens gruplari diye geçiyor okudugum yazida) Onlar sansasyon. İnanmayınız. Doğru olan beyin kanallarından insanlara mesaj ulaştırılabileceğidir. Zaman yolculuğu nasıl saklanmış bir projeyse, Montauk'ta saklı projedir. Çünkü bundan sonraki bilgisayar kuşağı artık, çekirdek asitlerine dayandırılacak. Yani Adenin, Guanin, Cytosin ve Timin'in olası kombinezon tertiplerinden muazzam bir bilgisayar belleğ (milyon Terabyte gibi) sıçraması yapılacaktır. Beşinci kuşak bilgisayarlar insan beyni bazında olacaktır. Yani organik hafızalı olacak, mikrochip yerine çekirdek asidi konacaktır. O zaman da altıncı yedinci sekizinci kuşak bilgisayarlar insan beyniyle benzeşecektir. İşte o günlerde, bilgisayar ile insan beyni arasında 16 frekanstan küçük ve 20 bin
frekanstan büyük bir iletişim doğacaktır. Eğer merkezi bir Brain of Brian yapılırsa DTM'ne bile insanlar dalabilirler uçakla Bu bilgi maalesef öteki bağın sahipleri tarafından kaçırılmış ve siyonizmin parapsikolojik en üst bölümü b'nit Bniat, B teşkilatında yer almaktadır. Evet ama, Kur'an'da SAYHA denen bir ses var. İnsanların duyabileceği. Bazen o sayha bir uygarlığı bile yok eden ses topu olabiliyor. (Ad Semud gibi) Bazen de her insanın beynine girebilen bir FONON yani küresel olmayan ses Laser gibi tek bir yönde gidiyor. Şiddetinden bir şey kaybetmiyor. Hava gerektirmiyor. Küresel dalgalar yerine ışık gibi enine (Transversal) ses dalgaları. oluşturuyorsunuz. Havasız ortamda da duyuluyor. Ayda okunan Kur'an gibi. Ayda kur'an okunduğu doğrudur. Tüm kayıt cihazlarında. Diyelim ki beyinler yanılıyor. İyi de magnetik teypler yanılır mı? Artık "Bunlar toplu hiphozdur, halusinasyondur" diye kıvırtacak halimiz kalmadı. Evrende bir şeyler oluyor. Ses bile fonon denen bir parçacık aracılığıyla havasız ortamda istenen kişinin alıcısına iletiliyor. Alıcı dediğimiz ise kulak arkasındaki beynin duyma merkezi İşitme merkezi O istasyon irrite ediliyor. Yani kulağa ihtiyaç yok. kendimizi bunlara karşı nasıl koruyabiliriz? Kendinizi bunlara karşı korumanızı sağlayan MECHUL ASKERLER VAR merak etmeyin. Siz onları tanımazsınız ama, onlar "Hiç bir nefis olmasın ki, üstünde gözetleyeni olmasın" (Tarık suresi) ayeti gereği WATCHER'lik görevlerini yapıyorlar. Bu teknolojiyi şimdilik B'nit B'niat uyguluyor. Bunu bilen var mı? Nedir bu? B'NİTH diye bir search edebilir misiniz. B harfinden sonra apostrof var. Bulabilen var mı? Bir de B'niath var. Nith melegi deniyor, kaballa'da veriliyor. Ucunu buldun. B'nith B'niath ikisi devamlı beraberdir. Melei Ala teknolojisi Melekleri cinlerin dinlemesi, melekten meleğe haberin de gitmesi Nith haiah diye bir melek yer ve gok arasinda communication sagliyor
Bu işte şimşek gibisin. Bravo. Diğer arkadaşlarımız da türkçesi için mesela Yahudilik ile ilgili kitaplara baksınlar. Siyonizmin en tepesinde ÜÇ MAJİSYEN vardır. Bunlar işte siyonizmin PasTiMESSENGER'leridir. B'NAİ B'NİTH diye ararsan verecektir. In October 1843, twelve German-Jewish immigrants met on New York’s Lower East Side to help others like themselves. Pooling their ideas and their funds, they founded what would become the most enduring service organization in the United States. Its name-B’nai B’rith, "Children of the Covenant"-mirrored its idealistic mission: uniting Jews in service to their community and the world. Ben bir tane buldum, Harun Yahya'nın sitesinde Bu isim de Walhalla ve Wanen (1N) gibi geleceğin isimleri. B harfleri BRAİN demek Siz bundan ne anlam çıkarıyorsunuz. Unutmayın Hans Ayberg ile bir aradasınız. Bizde bilim kurgu, hayal kurmak yok. Kozmik sırlar var ve görevim onları açığa koymak Bizler o sirlara talibiz... O zaman doğru adres Hans Ayberg'dir. :-)) Ben asla, Daeniken gibi "Acaba şu şöyle mi, bu böyle mi, bunlar uzaylılar mı?" diye sizleri soru işaretlerine boğmam. Hans Ayberg direkt AÇIKLAR. siz sorarsınız ben yanıt veririm. Blim kurgu ve sansayon yazarları ise yanıt bir yana, onlar soruyu sorar okuyucusuna. İyi ki varsın Hans Ayberg!!!! EVET REKLAM ARASIYDI BİTTİ ;-)) Bir an beni megalomanyak sandınız değil mi? Bir önceki KMA da "Hans von Aiberg, insanlık için bir nimet ve Allah'tan rahmettir" yazmış ve yayınlaşımtı. Ben önce benden başkasından bahsediyor diye okudum, bir dakika sonra, "Yaw bu benim" diye zıpladım. 300 kişiyiz bir tek benim için yazmıştı. İşte o gün kendimi şımarttım. Çünkü bunu yazan insan çok çok çok çok çok yüce bir insan, Onun ölümünün üzerine (Eğer ölüm ise) 17 yıl geçti. O arada bu kurum (KMA) askıya alındı. Dr. Sigefried Saga tarafından yönetildi. 26 Ağustos'ta Sieg Saga çekildi. Zigzag enterne edilmekten kurtuldu. Ekim bey kurumu dağıtıldı. Yerine Zip-Zap geldi. Zip-Zap başında iki kişi var. Ekim bey yerine ben bakıyorum gibi oldu. Çünkü Doğu'ya en yakın batılı benim. Doğru doğuya en yakın batın batılı benim
313 kişi arasında gerçekten tekim. Arapça, tamam, Türkçe Tamüm, farsça tamam. Daha ne istiyor doğulu Batının dilleri zaten tamam
Alt Bölüm 8C AKIL/ZEKA/MANTIK
hocam akıllı insanın en büyük özelliği nedir? Akıllı insanın en büyük özelliği şudur: Allah'ı bilme borcu olan BİLİMİ yine Allah'ın misalleri kitabına dayanarak alıp-üretip-verendir. Akıllı insan bilmediğinin peşine düşmez. Bilmediğini deşifre ettikten SONRA yani bilmediğini BİLDİKTEN sonra kendini ortaya kor. (Benim 40 yaşıma kadar bekleme nedenim) Akıllı insan, tüm "Ya Eyyühelleziyne amenü...." ile başlayan ve "Salih ameller diye sayılan ve Takva elbisesi giyen insan olmakla başlar." Rabbi zıdni ilmi diyerek Akıllı insan olmaya niyetlenir. Akıllı insan merhamet (Allah'tan alınan rahmet) ile donanır (Takva elbisesi) ve buna bir de BİLİM denen "Allah'ı bulma/bilme borcunu ekler." Akıllı insanın yanılması son derece zordur. Akıllı insan cok bildiğinden AZ yanılır. (Atasözünün tersi) Önemli olan da az yanılmak değil midir? Akıllı insan aklını KUL gibi değil; Allah'ımızın, yaratanımızın AKLINDAN NE GEÇİYOR diye sorgulayan insandır. Allah'ın AKLINDAN ne geçiyor????? İşte bu HANS'ın bakış açısıdır! Çünkü Aklı yaratan kuşkusuz en AKILLI olan ALLAH'ımız'dır. O en ALİM'dir, bizler de o PAYDA'nın minik paydalarıyız. Akıllı insan, öncelikle ve özellikle, H A N İ F olandır. Çünkü aklımız diyor ki: "Allah'ın huzurundaki en güzel ve tek din olan HANİFLİĞİ" seçiniz! Bunu seçen akıllıdır. Diğerleri de kanallara taş tıkayan ukalalardır. Akıllı sanırlar
kendilerini. Herkes gidip kendi aklını alırmış ya! Yani akıl pazarlansaymış, herkes yine kendi aklını alırmış. Aklın en büyük afeti kendini beğenmesi (Kibir) ve aklın en güzel nimeti Melami/mütevazı olmaktır. O zaman akıl kendini begenmez. O zaman akıl Daha akıllı nasıl olabilirim? diye sorar durur (Araştırır) Aklın kaynağı ÇİFTTİR: 1. Mütefekkir olarak BEYİN 2. Sanatçı olarak KALB (Gönül) Aklın kaynağı İKİDİR, bu ikisi birden akıldır. Yoğun düşündüğünüzde, BEYNİNİZE yük bindiğini hissedersiniz. Ama bir YANIT bulduğunuzda, hemen beyninizdeki yoğunluk, taaaaa kalbe taşınır ve orada HEYECAN olur. Aklın bileşenleri de üçtür: 1. Akıl 2.Zeka 3.Mantık. Bu üçü de ayrı ayrı şeylerdir. Mantık MELEKLERİN akıl yordamlama biçimidir. ZEKA şeytanın Şu insanları nasıl daha çok günahkar yapar, öcümü alırım felsefesi gibi KÖTÜ'ye de çalışır. Ama AKIL, kalubela'da verilmiş olan AKLI KÜLL'ün ürünü Aklı Cüz'dür... O İlahidir. Orada şeytan parmağı yok! Mantık da olmadığı için MELEK parmağı da yok. Pekiyi ne var? Orada SALT AKIL VAR! O nedir? Eğer Allah'ımız MELEK (Mantık) ve Şeytan (Zeka) ikilisini yaratmasaydı, SALT ve sadece aklımızla bizler YİNE ALLAH'ı bulurduk. Aklın mantık ve zekaya ihtiyacı yoktur. Çünkü dilerse Rabbimiz en baştan melek ve şeytan zıt önermelerini yaratmazdı. Ama akıl akıl olarak kalırdı. Akıl evrenin SEVGİ kadar dokusudur. (aklı olan sever, sevgide ahmaklık yoktur) Allah aklı VAHYETTİ ama şöyle: 1. Cansızlara (örneğin kuantla DOĞA YASALARI diye 2. Canlıların tümüne İÇGÜDÜ diye... 3. İnsan'a da bunu bir üst planda AKIL diye verdi. Akıl en büyük nimettir! DELİ veya akıl hastası olan CENNET'e bile giremiyor! Çünkü AKLEN Allah'ı bulmak zorundayız. Naklen vb. değil. Akıl ile ilgili bu kadar söyleşi yeter mi? (Sabaha kadar bilmez yoksa) bitmez... hocam cinlerde Akıl var mı ? Evet cinlerde akıl var. Çünkü cinler biz insanların (maddenin) HIZLANDIRILMIŞ biçimidir. Yani evren o hızda titreşseydi cin-insan farketmeyecekti akıllı olacaktık. Ama bir daha anlatmamda yarar var:Akıl eşrefi mahmlukat olan insanın; Zeka denen akıl
türü Cin-şeytanın ve Mantık denen Akıl formu da Meleklerin formatlarıdır. Bizlerde Üçü de var. Meleklerde Zeka yok, mantık var. Cinlerde mantık ve akıl yerine ZEKA var. AKLI KÜL'den gelen akıl oluşumu cinlarda hocam? Cinlerin masumiyeti yoktur. İyi cin vardır mesela zekasını bu yönde kullanır. Ya da kötü cin vardır: Kasa hırsızıdır! Cinlerle ilgili bir sır var! Ayet diyor ki "İçimizdeki Ahmak...." (Cin suresi) işte bu ahmak kelimesinde AKIL'ın değil ZEKANIN olduğunu görürsün! İsterseniz o ayeti bulup yazabilirsiniz. Doğrusu, bizim beyinsiz, Allah hakkında saçma lakırdı ediyormuş. (Cinn, 4) Evet Cinn-4 bu kelimeye dikkat BEYİNSİZ Ve ennehu kane yekulu sefiyhuna 'alellahi şetatatan. Sefih>>>ZEKASIYLA katekulliyle kandıran demek! Soyguncu bankerler gibi, kasa hırsızları gibi... Önce uyanamazsın, sonra anlarsın... 1. De ki: "Cinlerden bir topluluğun dinleyip şunu söyledikleri bana vahyolundu: 'Gerçekten biz, hayranlık verici bir Kur'an dinledik." 2. "Doğruya ve hayra kılavuzluyor. Biz de inandık ona. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız." 3. "Rabbimizin adı/kudreti/işi/gayreti çok yücedir. O, ne bir dişi dost edinmiştir ne de bir çocuk." 4. "Doğrusu, bizim beyinsiz, Allah hakkında saçma lakırdı ediyormuş." 5. "Biz sanmıştık ki, ne insanlar ne de cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler." Şimdi ayetlerin derinine bir girelim: 'Gerçekten biz, hayranlık verici bir Kur'an dinledik." Çünkü Kur'an SADECE AKIL SAHİPLERİNE gelmiştir. Sadece AKIL EDENLERE gelmiştir. Sadece AKIL sahiplerine hitap eder... Akıl ise yalan söylemez (Bilimin doğruları ebedi kalıcı ve dosdoğrudur) 4. "Doğrusu, bizim beyinsiz, Allah hakkında saçma lakırdı ediyormuş." Ama BEYİNSİZ (Şeytan) akıllı değildi; zekiydi. Akıllı olsaydı Cennet haznedarı melek olarak orada EBEDİ kalırdı. Akıllı olsaydı , Allah kendisine secde et ve de tevbe et diye teklif ettiğinde "Ben tevbe ve secde etmem, illa ki intikam isterim" diyerek en büyük akılsızlığını yaptı! Şeytan AKILSIZ olduğu için ŞEYTAN oldu! Kim diyebilir ki şeytanın aklı var diye? Akılsız SEFİH yaratığın biridir şeytan! Zekasına güvenir, aklına değil! "Şu insanları nasıl baştan çıkarırım da cehenneme sokarım" diye...
Ben tersini düşünen AKILLI biriyim: Akıllıyım, çünkü insanları değil Cennet'e onun üstündeki Naim (Sabıkun) cennet'e adresliyorum. Demek ki bende zeka yok! Bende olan AKIL'dan ibaret! Eğer zekam olsaydı, bugün çok zengin bir tüccar olur ve ekonomi imparatorluğunun bir üyesi olarak hep sömürmeyi düşünürdüm. Zeka ile dünya nimetlerini alırdım kuşkusuz! Fakat AKLIM ile BİLİM'i aldım. Zeka ile bilim alınmaz! Akıl ile bilim alınır. Zeka ile bilim alınsaydı, Cin-Şeytan'ın bir ilim dehaları ve ileri teknolojileri olurdu. Onların ve maymunların bu AKILLIĞI yok! Akıl sadece bizde! Biz çok akıllı, bundan daha az mantıklı ve bundan da daha az zeki olmalıyız. Yani akıl en büyük nimettir. (Zeka ve mantık Kur'an'da teklif edilmez: Örneğin bu kuranı ZEKİ olanlar anlar demez. Ya da " Bu Kur'an'ı MANTIKLI olanlar" anlar denmez. "Bu kur'an'ı AKILLI olanlar anlar" diye kesin hükme bağlanmıştır. Mesela Allah'ın tüm insanlara verdiği kur'an+misallerini "Abidler" anlar demez, "Zahidler anlar" demez! "Zakirler anlar" demez! "Mü'min/müslimler anlar" demez! "Veliler, şeyhler, Arifler" anlar demez! Ya ne der? 1. Alimlerden başkası anlamaz! 2. Kulları içinde yalnızca Alimler Allah'tann korkar. 3. Sadece Korkanlar Akıllıdır! Anlayana kısa kısa yazdım! (Sonuç Alimler akıllıdır) 4. "Doğrusu, bizim beyinsiz, Allah hakkında saçma lakırdı ediyormuş." 5. "Biz sanmıştık ki, ne insanlar ne de cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler." Çünkü şeytan AKILLI değil ZEKİYDİ. Ve Meleklerin ZEKA öğretmeni Cennet haznedarı (Azazil) Şeytan MELEK sanıldığı için yalan söyleyebileceğini ne melekler ne cinler düşünemediler ve şeytan satanizmini böyle sürdürdü. İşte ayetlerin sırrı bu! Zeki olan bir cinin Allahı bulması beklenebilir mi?
Zeki olan cin/şeytan, zaten ALLAH'ı bulmuştu ve Cennet'e alınmıştı. Cinlerin Cenneti insanınkinden çok farklıdır. O cennetleri AKLEDEREK değil, zekayla >>>KURNAZLIKLA elde edilmiş de olabilirdi. Akılda masumiyet vardır. Cennet'te de hile-desise yoktur. Ama zekada masumiyet yoktur, kurnazoğlu kurnazdır. Andolsun ki,o sizden nice nice nesilleri baştan çıkardı hala akıllanmadınız mı 16-100 İblis kovuldu ama, bir yolunu bulup "YASAK MEYVE'yi masum, saf ademe yerdirmek için, birilerini kandırdı. Yani kurnazlık yaptı. Adem zeki/kurnaz değildi. Öyle olsaydı, o gidip Şeytan'ı kandırırdı. Şeytanın Cennet'e alınmasının nedeni var: Allah biliyordu ki, o mel'un artık ebediyen asla Cennet'e giremeyecekti. Bunun için en başta FIRSAT vermişti. İnsana da orada fırsat verdi. İkisi de bu fırsatları kullanamadılar. İblis "Ben artık cenneti istemiyorum" dedi. Allah ise tersine "Tevbe/secde et, yeniden cennette kal" diye öneriyordu. İblis : "Hayır, ben ebedi cehennemi istiyorum. Bir şartla ki, insanların pekçoğunu da ZEKAM ile oraya sürüklemem için bir fırsat ver. Cennet senin olsun ama benim ayartmam için fırsat ver" dedi rabbimize... Bakınız bunların AKIL ile bir ilgisi yok. ZEKA/KURNAZLIK/Pazarlık kokuyor ortalık! Ama Kuranı akıl sahipleri anlar diyor? Evet Akıl sahipleri (Zeka ve Mantık sahipleri değil) Şeytan değil cin tayfasının iman etmesi mümkün değil mi Cin tayfasının imanı mümkün ve bu onların da bir sınavı... Ama cinler de BİLİM yoktur. Yani İKİNCİ SINIF/ikinci mevkii yaratıklardır cinler... Örneğin bir cin ışık hızıyla gittiğinden "Uçağa binme, uçak imalatı, uçak hizmetleri, uçak yan endüstrileri" gibi sektörleri yoktur. Bunun anlamı şudur: Cinler de bilim, teknoloji ve dolayısıyla insana özgü uygarlık yoktur. Bu kıt akılla Allah'ı bulmaları bile mucize bence... Ne insana-kaldı ki-ne de cinne inanmayın. Yani onlara aldanmamak gerekir. "Kelimei tevhid çekti" diye o cinni aklamayınız. Ya da Hikmetyar ve usame 1000 laden'i...Bunların kıldığı namaz, oruç , hacc vb. sizi kandırmasın! Hizbullah bu kandırma yüzünden KATİL taraftarlar bulmadı mı? Yani insana ne kadar güvenirsiniz ki, CİNNİN
müslümanına ne kadar güvenelim? Enam-128- (Allah), onların hepsini topladığı gün, cinlere: "Ey cin topluluğu! İnsanların bir çoğunu hükmünüz altına aldınız" der. İnsanlardan cinlerin dostu olanlar da şöyle derler: "Rabbimiz! Biz birbirimizden faydalandık. Nihayet bize tayin ettiğin vademize ulaştık". Allah da:"Sizin durağınız cehennemdir. Orada, Allah'ın dilemesi müstesna, ebedi olarak kalacaksınız" der. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi bilendir. Her insan ! Buna ben de dahilim! Şu anda sizlere Kur'an arkadaşımızın sırlarını veriyorum. Ama günün birinde ya bilmem ne hastalığı yüzünden delirirsem? O zaman her söylediğime de inanacak ısınız? Her insanın bir fiyatı vardır. Mesela Tayyib'in fiyatı sadece 2 milyon dollardır. Bununla kapalı ardında ve Bilderberg'lerin içinde DİN değiştirebilir! Tayyib'e BUNDAN SONRA ne kadar güveneceğiz ki? İnsanın içini-dışını-önünü-ardını-sadrındakini sadece ve sadece AMENNA Allah bilir! Ceza günü bunun için var. Bunun için SERİUL HISAB'dır Rabbimizin bir adı... Şu da var ki, Cinler "Tipten tipe" girebiliyorlar. Bunun için insanın kendilerine teslim olması, yani beyin kanallarını açması gerekiyor. Böylece mıknatısın akıları gibi HALU alınıyor. O görünmez akılara (Demir tozları niyetine) Ekto=Dış*Plazma yerleşiyor ve halusinasyon oluyor Holografik (Foto+graf gibi holo+graf demek istiyorum.) Yani bir tür sanrı, bir tür paranoidler, illüzyonlar vb. somutlaşıyor. cinler yavaslarsa standart bir goruntuleri yok mu? Cinler yavaşlamazlar. (Işık da yavaşlamaz ya) Cinler, biz toprak (Proton) çevresinde ELEKTRON BULUTU olarak yer alırlar. Yani yavaşlamadan UYDUMUZ olurlar. Ama öncelikle, onlara (Hipnozdaki gibi) teslim olmak gerekiyor. Yani bu insanın rızasından kaynaklanmalıdır. ama uykuya yeni dalinca izin vermeden de giriyorlar sanki? Girdikleri zaman ruyalar sikinti oluyor Evet çok iyi bir konuya değindiniz. Uyku, hastalık (Sayıklama derecesinde) yüksek ateş, tok karnına ve kalbimizi yoracak biçimde yatarak tansiyon değişmeleri vb. etkilerle Onlarla aramızda bir kesişme (Polarizlenme) oluyor.
Çünkü biz uyanıkken, elektrik ve magnetik alanlarımız birbiriyle çakışıktır. Ama uyku moduna girince, beden (Elektrik alan) yatakta yatay iken antibeden (Ruh mesela, bilinç ya da zihinsel boyutumuz, hani şu sıfırdan 70 kg. küçük soyut bedenimiz.) YUKARI düşüyor. Yani bir kitabın sayfasının 90 açı derecesi dik durması gibi, Magnetik alan yukarı ayrışıyor. Cinler ise, bizim yatay (Ceset) ile dikey (bilinç) arasında 45 açı derecesi bir polarizlenme bölgesinde yer alıyorlar. Hem meleklerle hem bizimle SINIRDALAR, onun için gökleri dinleyebiliyorlardı. yani bizmi onlarin bolgesine giriyoruz yanlislikla, uykuya dalarken. İşte bu durumda KARABASAN olayı oluyor. Uykuya dalarken ya da rüya içinde-gerçek olan Katalepsi hali (Donup, kıpırdayamama, gölge oturması, karabasan falan diyorlar, kıpırdattırmaz sizi ve bildiğiniz bütün duaları okursunuz adeta... Lohusa humması (Göğüslerinden mikrop kapan kadınları kastediyorum.) Onlara da albasan/albastı geliyor ve onlar bunu görüyorlar. Ancak vücut ısımızın 40 üstünde olması koşulu var. Böyle ilginç ilginç cinni hastalıklar var işte... Karabasan Allah'ın El KABİD (Kabzadaki Dad hargfi) yani sıkan daraltan isminin talimidir. Bunun tersi olan El FEttah'ı okuduğunuzda hemen bırakıyor. Fettah=Açan, genişleten demek. Ya Fettah derseniz, anında bırakıyor. Hatta sadece Fettah derseniz de... Allah dan başka korkulacak yoktur Evet Bingo! Cinlerden bir devriye vardı. Şıhablardan kaçarken Fatiha'ya yakalandılar. Doğrusal olarak "İlham ettik...." biçiminde anladıkları fatihayı, Resulullah yöresinde "Alemlerin Rabbine Hamdolsun" biçiminde anlayıp çok şaşırdılar. Yani öyle bir evrensel dil oluşmuştu ki, Kur'an'da, Cinlere ve insanlara aynı anda hitap ediyordu. İnanılmaz bir mucizeydi bu. Şaşkınlıktan hayretten koştular ve reislerine (Klan başkanlarına) Şöyle dediler, "Doğrusu biz çok hayret verici bir Kur'an(=Okunan demektir.) dinledik. Ve daha bir sürü şeyler konuştular. Bu arada elbette bütün cinler kurultayı bu işi çok merak ettiler. Hepsi Resulullah'ın olduğu EMİN BELDEYE (Güvenilir bölgeye, Hira'ya koştular)
Bu sefer ikinci kez şok oldular. Niçin dersiniz???? ????? ???? 1- Deki: Hakikat bir takım cinnin Kur'ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi. Şüphesiz biz, hayret verici bir Kur'ân dinledik. Cinler neye hayret etmişler gördünüz mü? Hem insanlara hem cinlere iki ayrı dile aynı anda hitap eden bir kitap. Dolayısıyla onların da kitabı. Kur'an onların da kitabıdır. Doğal bir mucizedir ki, daha önce Tevrat ve İncil böyle değildi. İkinci olarak şok oldukları ise şuydu: Bir gün evvel aralarında konuştukları ve hiç bir insanın duyması mümkün olmayan sözleri, Resulullah BİR BİR SAYIYORDU. Yani dün aranızda konuştuğunuz bazı şeyleri, gizli şeyleri, benim burada saymam gibi... Buna şaşırmaz mıydınız? ????? ????? Fatiha'yı anlatırken, bu sefer de CİN SURESİ gelmişti. Cinler o zaman tam abondone oldular. Çünkü cinlerin milyarlarca yıllık tarihlerinde İLK KEZ GÖKLERDEKİ MEVKİLER YASAKLANMIŞTI. Yani bu DTM bir yana bütün NewYork'un havaya uçması gibi önemli bir olaydır. Cinler tarihinin en büyük olayı, Atlantis batması, Nuh tufanı gibi... Bu olay o kadar önemliydi ki... Devamını izleyelim: 2- O Kur'ân hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız. Çünkü Hiç bir zaman Cinleri hiç bir insanın komşuyu dinlemesi gibi dinlemesi mümkün değildir. (Hız farkından dolayı, sesler çok hızlı dönen bir bant, plak gibi incelir ve yuki sesi olur. Bunu hiç bir insan anlayamaz, çünkü ses ötesi bir hızdır bu...) Cinler şuna çok şaşırdılar: "Biri, O biri ALLAH evet Allah, o bildirmeseydi dün ne konuştuklarını, bugün de Resulullah, "Bana şu vahyoldu...." diye belirtmezdi. Bunu bildirecek tek GÜÇ herşeye her an şahid olan El Şehid Allah'tan başkası (Melek dahil) olamazdı. Bir tek güç=Allah sadece bu ses ötesini dekoder edebilirdi. Buna şaşırmışlardı. 3- Doğrusu, Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk. Nefilim denen dev adam ifritlerin tanrı çocuğu sayılması gibi bir hatayı anlamışlardı. Üzeyir, İsa vb.yi Allah'ın oğlu saydığımız gibi, haşa, onlar da ifritleri öyle sanıyorlardı. Ama gözleri açılmıştı artık. Gökleri dinleyemiyorlardı.
4- Meğer bizim beyinsiz (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş. Cennet'te Allah'ın oğlu, Cennet haznedarı olan AZAZİL (Kutsal kitaplarda Azazeel" Allah'ın oğlu olduğunu söylemişti cinlere. Kur'an sayesinde Cinler Şeytan olan ırkdaşlarının tam bir yalancı olduğunu ve beyinsiz olduğunu anladılar. Evet İblis=Türkçesi Albız, Ablus. Kıpçak dillerinde Yılbız. 5- Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız. Şeytan, insanları eline geçirince yalan söyletiyordu. Dolayısıyla şeytan'ın yalanlarını doğru sandıkları için insanların da doğruyu söylediklerini sanıyorlardı. 6- Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı. Dr.un dediği gibi "Hipnoz, siz teslim olunca vukubulur." İşte böylece cincilerin, cindarların da foyası meydana çıkıyor. Oradaki kelime erkekler değil, onu düzelteyim, "Bazıları, bazılarımıza raptoluyorlardı, rabıta kuruyorlardı" anlamında 7- Doğrusu onlar sizin zannettiğiniz gibi, zannetmişlerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek. Oysa Resulullah SON ELÇİ OLARAK GELMİŞTİ. İsa'nın sonuncu olmadığını anladılar. İsa göğe alınırken yani bir gün=bin yıl relativistik hızında zorunlu olarak , onlarla "TEMAS" kurup geçiyordu. Bu temas, hani siz yavaş bir arabayla giderken, arkanızdan gelen çok hızlı bir arabanın şoförünü görmezsiniz. Ta ki sizinle AYNI hizaya gelince birbirinizi BİR AN görürsünüz. İşte İsa göğe alınırken BİR AN görmüşlerdi cinler ve bunun SON diye ilan etmişlerdi. Resulullah üzerine gelince hatalarını iyice anladılar. 8- (Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk." Bunları açıklamıştım. Melei Ala'ya gidiyorlar ama, oraları kozmik mermilerle dolu buluyorlar 9- "Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."
Magnetosferi ve mıknatısın ortasının ne itip ne çektiğini oranın EMİN belde olduğunu anlatmıştım. 10- "Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?" Ama artık bu onuncu ayetle, "MELEKLERDEN GELECEK HABERLERİNİ ALARAK BİLDİKLERİ ŞEYLER, O GÜNDEN İTİBAREN YASAKLANDI Yani "Biz ARTIK Bilemiyoruz, geleceği" demeye getiriyorlar. Evet artık yorum sırası sizde. Buyrun anlatılanları yorumlayalım.
Alt Bölüm 8D HAFIZA
"HANİFLİK" kavramı binlerce yıl boyunca unutturulup, sadece 2001 26 Ağustos'unda hatırlatıldı. Allah bu kavramı ve makamı sadece Milleniumlulara saklamış" diye geleceğin tarihinin BİZLERİ yazdığını öğrendim önce... İkinci olarak, Bizlerin , Mighty ve Messiah'ın zaman boşluğunu dolduran ve tarihin ZAMAN KEHF'ini dolduran yegane güç olduğumuzu öğrendim. Öğrendik ki, biz 300 yıl boşluğuna düşmüş Mighty ile 2000 yıl boşluğuna düşmüş Messiah'ın da bu boşluklarını gideren tek operatör güçleriz. Boşluklar (Kehf) her insanda vardır. Asabiyeci Dr.larımız çok iyi bilirler: Geçici HAFIZA kaybı bir KEHF olayıdır. (Trauma ardından oluşur veya beyin üzünç bir olayı unutmak ister. Nasıl ki, şiddetli acı ile bayılarak, çıldırmaktan kurtuluyoruz ve kendimize anestezi gibi bir şey yapıyorsak, zihin de böyledir: Eğer aklın sınırlarını zorlayacak ise o olayı UNUTUR... Yani kendi kendine narkoz ya da elektrik şoku yaratır. Geçici hafıza kaybında bellek yeniden yerine gelir. İkinci boşluk (Kehf) mekanizması ise "Bunu bana şeytan unutturdu" olayı.... Bu da bir boşluktur. (Şeytanın ileri-geri giden zaman oscilasyonunu yazmıştık.)
Bir de üçüncü mekanizma bir KEHF var (Boşluk) Zaten bu mekanizmanın tamamı boşluktan oluşur: Omurga-Kaburga BOŞLUĞUNDAN başlar... Oradan doğar. Hafıza kaydımız, beynin bir yarım küresine işlenir. Ötekisi daima YEDEKTİR. (Vücudumuzda suptil duble (Aynadaki görüntümüz) sağ-sol yer değiştirmiştir. SOL ELLİ olduğumuzdan (Canlının özeti budur) asıl yük SOLDADIR. (Kalp soldadır. SAĞ yanüstü yatarak ona yardımcı oluruz. Aksi halde, sola yatarsak vücudun ağırlığı KALB'in üzerine biner ve kan dolaşımını etkileyerek kalbi zorlar. (Karabasan görmenin bir nedeni de SOL YANÜSTÜ yatmaktır.) Erkekte ve Kadında SOL cinsellik uzun ve sarkıktır. (Sol testis ile Sol over canlıdır, bunlar üreme işini yaparlar) (Sağdakiler YEDEKTİR, stepnedir ve hatta çoğu kimsede İŞLEVSİZDİR. Bunu dr.larımız iyi bilirler) Polarizlenmiş ışığı SOLA kıran organik moleküller CANLI'nın ÖZÜ'dür. Işığın sola kırılması (Levo) demek CANLI/Bilinçli ve RUHLU olduğunuz anlamına gelir. Tersinde (Sakkarin gibi) ise CANSIZlık vardır. Kur'an'da SOLELLİ (LEVO) kelimesi geçmektedir: Allah'ımız Ankebut suresinde Resulullah efendim'e "Daha önce sen SAĞ ELİN İLE YAZMAMIŞTIN" buyurmaktadır. 7 anlamından biri LEVO, diğeri "Elektrik akımının yönünü bulmakta geçerli olan SAĞ el kaidesi. Diğeri SAĞ yumruğu kullanarak YÖN BULMAK. (Güneşin doğduğu yerde yüzünüzü DOĞU'ya dönerseniz, arkanız batıdır. Sağ ve sol elleriniz ise size Kuzey ve güney'i buldururlar. 7 anlamını tek tek saymayalım şimdi...) Beynin iki yarı küresinde ise iki yumruk vardır. Sağ ve sol hep ikilidir. Sempatik sistem, parasempatik sistem vb. diye adlandırılagelmiştir. Bundan önce sen hiç kitap okuyan degildin ve onu sag elinle de yazmiyordun. Böyle olsaydi, batilda olanlar kuskuya kapilirlardi. (48) Kur'an'daki AYRINTI/Tafsil'in farkındasınız değil mi? Fen ve hikmet bilimlerinin tamamı bir iki MİSAL kelimede gizli... Misal ise 49'a kadar ANLAM verilebiliyor.
Alt Bölüm 8E 2.HAFIZA
Janna küçülünce ve atalarından birinden doğunca içinde bulunduğu Nur-35 aracı da (Tarık) ASLINA döndü ve YOK Oldu. Sonra doğum ile birlikte zaman yeniden İ L E R İ doğru çalışınca, Janna doğdu ve büyüdü... Ta ki, YOLA ÇIKTIĞI yaşa ve Saniyeye ulaştı. O ana kadar kendisini bilmiyordu. Çünkü zamanda geri gitmek demek "Hafızadan öğrendiklerinin geriye doğru silinmesi" demektir. Janna yola çıktığı saniyeye ulaşınca "Gelecekteki yaşamını da anımsadı" O anda İKİ BELLEKLİ oldu. Normalde beyinin sol yarımküresi edindiğimiz bu bilgileri, taze verileri depolar. Aynı yarımkürede Janna'nın gelecekteki (Bize göre gelecek elbette...Ona göre geçmiş, olmuş, bitmiş.) ESKİ bilgileri depolanmış, ama zamanda geri gelirken silinmişti. O silinen bölgeye bu kez geçmişteki İKİNCİ anne-babası ve hatırası işlenmiş, depolanmıştı. Janna countdown-zero saniyesine geldiğinde İKİNCİ hafızası (Gelecekte hatırladığı) da AYNI bölgeye sığamayacağından Beynin Ö T E K İ yarım küresi diğer anıları flash biçimde birden kaydediyor veya gösteriyor. Bu zamanda geri gitmenin FÜtüristik H A S T A L I K L A R I N D A N biridir. İki yarım küre arasında bir seviye farkı olduğundan Zaman yolcusu (Geri gezmen) F E L Ç geçiriyor. Eğer iki yarım küre ve sempatik ile parasempatik sistemler arasında kişisel eşitsizlikler varsa O zaman (Şimdiki çağdaki Motor Neuron hastalığını) anımsatan) bir felç geliyor. Bu felç ani gelmiyor, ama zamanla vücudu işgal ediyor. (Captain Hawking gibi) Diğerlerin de ise BİRDEN ve Y A R I M felç geliyor.-ki normali bu- yaklaşık 150-180 günde yeniden düzelme oluyor. Janna'nın hastalığı, şimdiki hastalığı budur işte... Ve şimdi üç parmağını kullanarak bize de yazabiliyor. (Ben anında sizlere link edebilmiştim) Tarık bu araçtır işte... Nur-35'i lütfen bir daha yazalım. * 24/35. Allah goklerin ve yerin Nur'udur. O'nun nuru, icinde isik bulunan bir kandil yuvasina benzer. O isik bir cam icindedir, cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yildizdir; bu ne yalniz doguda ve ne de yalniz batida bulunan bereketli zeytin agacindan yakilir. Ates degmese bile, nerdeyse yagin kendisi aydinlatacak! Nur ustune nurdur. Allah diledigini nuruna kavusturur. Allah insanlara misaller verir. O, herseyi bilir
Alt Bölüm 8F SAYI
" o(?)ndan önce bir kitaptan dile getirmiş değildiñ we o(?)nu sağınla hattetmiş değildiñ" o nedir? "O'nda 19 vardır/O'nu Kadir gecesi indirdik" derken 7(Muhkem) 14(Müşabih) 49 (Misal) ANLAMI olunca "O" demektedir. Yani özneye 7 anlamdan hangisini oturtacaksan O yerine geçer. Örneğin Müddesir suresinde: "O'nda 19 vardır" derken. 1. Kur'an'da... 2. Cehennem altındaki SAKAR'da 19 Zebani 3. Sekar'a sadece 19 BÜYÜK alimin gideceği 4. vs. vs. var. Burada O=Cehennem, O=Kur'an, O=Zebani, O=19 büyük Alim anlamına geliyor... Tabii O=Fitna vb. dilediğini O yerine koyabilirsin. Ama bunların sayısı 7 misli(14 ve 49) dan eksik ve fazla olamaz. Yani kırk yorum diyemeyiz illa ki 40 maksimum "O" yorumu vardır. Kuran'daki 7 Mesani BİR ARADA olunca yani tek bir HAT'tan bakınca üstüste bindiğinden tüm farklı öznelere bir tek "O"denmektedir. Onu açmak bizlere bırakılmıştır. Dilediğin özneyi secebilirsin. O yüzden SOL elli'ler derken, Biyoloji, elektrik akımı vb. özneleri ben (Yorumcu değil, Te'vilci)seçtim. 15/87 ile 39/23'te 7 anlam değil mi Dr.? 87- Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti (Fatihayı) ve yüce Kur'ân'ı verdik. 23- Allah, kelamın en güzelini ikizli, ahenkli bir kitap olarak indirdi.(1) 7 DELİL (Fatiha 6 ayettir) 7 Mesani içiçe spektrum/tayf 7 renk Fatiha kuşkusuz Allah kelamıdır. Ama 6 ayettir. 7 gök ve MİSLİ (bir o kadarı) ARZ" gibi 14 vurgulanmış. Kur'an'da her kelimenin 7
anlamı var. Bunlar muhkemler. Ama müteşabihlerin MİSLİ (14) ve MİSAL'lerin de KARESİ (49) anlamı vardır. Neden 50 değil? Çünkü evrenin ömrü sınırsız ve sonsuz değil... Yani durması gereken bir KARE sayı var. Bu 49 yerine mesela 64 olsaydı, mutlak soğuk (Kelvin) derecenin -546 santigrad olması gerekirdi. Evren yaratıldığından beri 1-2-3-4-5-6 ve 7 sıra sayılarının karesi kadar ve kendi üzerine SALYANGOZ kabuğu gibi dolanarak genişlemektedir. Salyangoz kabuğundaki MATEMATİK'e (Rakim) dikkat ediniz: 1-4-16-25-36-49 olarak dolanmaktadır. İşte SALYANGOZ kabuğu=7 GÖKLER diye geçmektedir. Daha önce de yazmıştım: Evren balon gibi ÇAP boyunca genişlemiyor. Evren, kendi üzerine dolanıyor. Dolanmayı da zaman impulsları NABIZ gibi atarak ve itici bir güç olarak sağlıyorlar. Evren kendi üzerine -kurulduğundan bu yana- 7 kez dolanmıştır. Dolanması Mutlak soğuk derecede G E Ç E R S İ Z kalır. Yani ENERJİ yoksa hareket durur. Evrenin şimdiki sıcaklığı ise -271.4 santigrad derecedir. Mutlak soğuğa (-273,16 C) SADECE iki derece kaldı. Yani sekizinci bir gök daha olsaydı Kur'an'dan kuşkulanırdım ya da derdim ki, "Mutlak soğuk derece İYİ hesaplanmamış!" Bu da Kur'an mucizesinden biri işte.. Yani hakikaten detay/tafsilat var...(Amenna ve sadekna) Kur'an mufassaldır yani kılı kırk yarmaca ayrıntıyla/detayla/teferruatla doludur. Ama ÜSTÜSTE bindiğinden DİK bakarsanız "Onu" tek bir özne gibi görürsünüz ve BEYAZ IŞIK gibi durur. Eğer ona bir Newton prizması (Mesani) korsanız, iç-içe katlı 7 anlamı birden görürsünüz. İşte Kur'an'da bu 7 ve 19 çok önemli ve HAK olan şeylerdir.
BÖLÜM 9 LEVHİ MAHFUZ
LEVHİ MAHFUZ'u OKUMAK bizler için mümkün müdür? Mümkünse, buna ulaşmak için NE TAVSİYE edersiniz? Levhi mahfuz sonsuz kez sonsuz kez sonsuz sayıda evrenlerinin tümünün en küçük parçacığına kadar her şeyin istisnasız yazıldığı ve sonsuz kez sonsuz kez sonsuz
KUR'AN'ın indirildiği ANA KİTABIN ismidir. Böyle bir kitaptan ŞEHİT olmadan söz ettirmezdi Allah'ımız.. Onun için Resullerinin tamamını topladı ve onlardan MİSAK aldı. Misak peygamberi ikiydi: 1. Ölümlü kategoriden HIZIR 2. Ölümsüz Kategoriden YAHYA Hızır ölene kadar Misal ELÇİSİ olarak bu görevi deruhte eder. Hızır'ın Deccal tarafından şehid edilmesinden sonra da YAHYA peygamber Levhi Mahfuz'un misakını Levhi Mahfuz'un tanığı (Şimdilik Yahya değil, ama ileride devralacak görevini) Hızır'dır! Hızır ise Peygamberler peygamberidir. (Ayetteki Misak Resulü kelimesinden bunu anlıyoruz.) Ama ismen peygamber olduğu verilmez. Oysa Yahya ve İdris (ikisi de ölümsüzdür) ama peygamberlikleri tescil edilmiştir. Hızır ise bu peygamberlerin peygamberi konumundadır. (Yine de hiç bir elçi, diğerinden asla üstün değildir) hocam, Levhi Mahfuzdan cebrailin ayetleri aldıgı yere Kuranı kim indirdi? Hızır mı ? Hızır'dan başkası LEVHİ MAHFUZ'u görmedi! Cebrail ve hatta Yahya da henüz görmedi. Ama bir TANIK illa ki gerekli... Bir misak gerekli... Hızır, Cebrail'in yasak olduğu Sidre'nin üstüne gidebiliyor. Kürsi'nin altındaki sadece Zez-zağ arş katmanından (Tabanıdır) kendisine AYDINLATILAN bölümleri okuyabiliyor. Bunun sayesinde mesela gelip bir gemiyi deliyor, bir çocuğu öldürüyor bir duvarı düzeltiyor vb. Bunlar LEVHİ mahfuz'da yazılı olan ve o karanlığın içinde ışıyan (yani Hızır'a gösterilen, okutturulan) bölümlerdir. Hızır Levhi Mahfuz'un tek tanıgı ve okuyanıdır. O gelecekte 350 yıl sonra kadar vefat ettiğinde, görevi YAHYA alacak ve o da GÖRECEKTİR. (Daha önce hiç görmedi) 3/81 - Allah peygamberlerden şöyle söz almıştı: "Andolsun ki size kitab ve hikmet verdim, sonra yanınızda bulunan (kitaplar)ı doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde ona muhakkak inanacak ve ona yardım edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?" demişti. Onlar: "Kabul ettik" dediler. (Allah da) dedi ki: "Öyleyse şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım". Tüm peygamberler (Cin, insan ve melek) 228 bin peygamber... hepsini topluyor Rabbimiz... Buna resulullah da dahil. Çünkü Resulullah da KİTAB ve HİKMET aldı. Yani
efendimiz de o 228 bin içinde... Ama biri yukarıda ÜSTTE: Onun adı doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde ona muhakkak inanacak ve ona yardım edeceksiniz! Misak elçisidir. Allah ŞAHİT olun dedi. Kime? Misak elçisine! Ve de Allah da şahit oldu. Allah KENDİ ŞEHADETİ için, HIZIR dışında diğer tüm peygamberlere bir peygamber tayin etti. Ona "Allah gibi diri anlamında YAHYA" dedi. Hızır'ın görevi bitince, o katta (Levh'de) YAHYA peygamber KESİNTİSİZ görevine devam edecektir. Yahya ve İsa'nın (Ayrıca elbette Zekeriya ve Meryem'in) kıssalarını anlatmıştık değil mi? Bu dörtgen çok önemlidir. Bunlar HURİ(İmran) ailesindendirler. Ayrı bir peygamber kategorisidirler. Yahya bunun için KİTAP almamıştır. Ama ANA KİTABA şahit olmak sözü almıştır-ki tüm kitaplar Levhi Mahfuzdan indirilir. Yahya da bir anlamda Kitaplar kitabını okuyacak olan bir RESUL'dür. Kendisi kitap indirmemiştir ama, tüm kitapların indiği yerin TANIĞI'dır. Hem de Allah adına Vekalet almış bir tanıktır.
BÖLÜM 10 DİN NEDEN GELMİŞTİR?
BAKARA-her hangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır ve unutursak, onun yerine daha hayırlısını getiririz. ALLAH'ın her şeye kadir olduğunu bilmezmisiniz ayetini açarmısınız efendim “DİN” Neden Gelmiştir (!?) Tüm kitaplar zamanla bozulmuştur. Tahrif olmuştur, sonraki kitap onu tashih etmiştir. Bu komedi her kitap ve suhuf için (Mushafların tamamı için) süregelmiştir. Allah'ımızın orijinal ayetleri bozulmuştur. Ta ki EN SON KİTAP olan Kur'an'a kadar. Artık tashih edilecek yeni bir kitap ve tashihat yapacak elçi gelmeyeceğine göre, Kur'an SONSUZA KADAR korunmak durumundadır. Ama her zaman olduğu gibi mezheb dayatmalarıyla ve Kur'an'a alternatif kitap olan
Şeytan Hadisleriyle bu böyle devam edeCEK idi. Yani balık baştan kokmuştu. 111-Gerçekten onların kıssalarında akıllılar için bir ibret vardır! Bu Ku'ran uydurulur bir söz değil, ancak kendi önündekinin tasdiki, herşeyin açıklayıcısı ve iman edecek topluluk için bir hidayet, bir rahmettir! Allah'ımız nasıl ki Yusuf 111'de HADİSLERİ gizlice haber vermişse, aynı şey bu ayette de geçerli. Bir kere komedi şu: Her mezhebde DEĞİŞİK mensuh-nesih var. Sayısal olarak farklı: Hanefilikte 29, Şafii'likte 40 küsur gibi... Yani canı isteyen alıp, bir ayeti diğeriyle ortadan kaldırabiliyordu.. Mesela KEÇİ recm ayetini yiyerek (Hanbeliliğe göre) zina edenlerin taşlanması ayetini NESHETMİŞTİ. Bu bir komedidir. Kur'an eksilebiliyor ve/veya mensuh-nesih olarak ÇOĞALTILABİLİYORDU. Tam bir karamizah! Ayette diyor ki; "Allah bir ayetin yerine bir diğerini getip koymazsa, o ayetin hükmü değişmez" Yani önce ALLAH'ımızın bir ayeti kaldırmak için AYET GETİRMESİ gerekir. Allah diyor ki "BEN HİÇ BİR AYET GETİRMEDİM" Kur'an indirdiğim gibi aynıdır! (Ancak doğa sistemlerinde mesela ölçülerde, örneğin çekim sabitinde veya zaman tensorunda uzayıp-kısalma olur. Bunlar dışında konuşacağız) Allah ÖLÇÜ'ler üzerine nekire koymuştur. (İbrahim atamız zamanında ay, 7 x 4 değil tam 31 günde peryodunu dolduruyordu) Ama tahkim edilmiş ayetlerin hiçbirinde ASLA ve asla NESH (edilen ve yerine getirilen) hiçbir şey yoktur. Öyle olsaydı, 1. Kur'an eksik-fazla ve tastamam kaous doğardı. 2. Allah'ımızın "Deneyip, yanılması ya da unutması gibi" bir iftira doğardı. Sura 16 - Biz bir ayeti, bir (baska) ayetin yeriyle degistirdigimiz zaman, -Allah neyi indirdigini daha iyi bilir.- "Sen yalnizca iftira edicisin" dediler. Hayir, onlarin çogu bilmezler. Bu ayet ÖNCEKİ ümmetler içindir. Tevrat-Zebur-İncil böyle helak edildi. Bizimle ilgisi yok. Bizimle ilgili olan BAKARA suresinde candaşımızın yazdığı... Bu ayetin başını da yazabilir misiniz? nerden biliyoruz? Sura 100 - Onun zorlayici-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla
O'na (Allah'a) ortak kosanlar üzerindedir. Gördüğünüz gibi RESULULLAH ile ilgili değil! GENELLENMİŞ bir ayet! Yani ayet Resulullah'ı muhatap alarak "Kul/de ki ve ente/sen...." demiyor. Üstelik 100 ayette VELİ kelimesi bir daha ESASLI açılmış. Allah'tan başka bizim VELİ diye ittihaz ettiklerimizin tamamı ŞİRK koşmak diye ilan edilmiş. yani boyle demediig butun ayetler bize hitap etmiyor mu? Hayır, Mesela diyor ki Allah Resulullah'a, "SEN de ATAN İbrahim gibi HANİF dininden OL!" dikkat burada SEN diyor ve Resulullah'a hitab ediyor ama, İBRAHİM'İN HANİF DİNİ a s ı l o l a n ! Kur'an'ı böyle düşünmeye çalış. Çünkü Kur'an bilgisinin metodolojimizin TASTAMAM KUSURSUZ olması halinde ben bunları ayrıntıyla yazabilirim. Yani candaşımın bu konuda teoloji bilgisinin tamam olması gerekiyor. 16/123-Sonra da sana: "Hakperest (hanif) olarak İbrahim'in dinine tabi ol! O, hiçbir zaman Allah'a ortak koşanlardan olmadı." diye vahyettik. Resulullah'ın HANİF olup olmadığını tartışmaya açar bu ayet! Çünkü İSLAMİYET gelmiş... Yani SON NOKTA konmuş... Ama Allah'ımız son noktayı KOYMUYOR. resul acaba bu ayete ragmen hanif olmadi mi, bu sacma, yani kesinlikle olmustur 016.123](EM) Sonra da (ey Muhammed!) sana: "Hakk'a yönelen ve müşriklerden olmayan İbrahim'in dinine tabi ol" diye vahyettik. Müslümanlığı aş-geç-ATAN İBRAHİM'in dininden ol, Hanif-protastant ol" diyor. İslamiyetle YETİNDİRMİYOR! İslamiyet yani RESULULLAH'a gelen DİN SON DİN DEĞİL, dikkat ediniz, unutulmuş/ileride hatırlatılacak ASIL DİNDEN söz ediliyor. Candaş, saçma olan yeri inceleyebiliriz. Ben neresinin saçma olduğunu kayıtta bulamadım. sacma olan ayetler degil, resulun bu ayete ragmen hanif olmamasi bence Bu sorunun yanıtı "Makamı Mahmudiye" şifresinde... Böyle bir ayet var: BELKİ'li bir ayet! (Umulur ki diye....) Onu yazarsanız, Resulullah'ın da
tuzunun kuru olmadığını göreceksiniz. Makamı Mahmut! 17/79 - Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafile olmak üzere uykudan kalk, Kur'ân ile teheccüd namazı kıl, Rabbinin seni bir makam-ı mahmuda (şefaat makamına) göndermesi kesindir. HAMD makamı! Vakıa suresine Cennet iki bölümlüdür: SİDRETÜL MÜNTEHA'daki cennet ve bunun üstündeki NAİM (Sabıkun) cenneti ya da Mukarrebun=ARŞ'a yaklaştırılıp komşu edilen ÜST cennet. Üstteki Cennet'e CEBRAİL bile gidememektedir. Çünkü Sidre, Tüm mekanların bittiği (Varlık mekanda yaşar) bir yerdir. Bir nokta içinde yaşayamazsınız! En boy yükseklik gerekir! Bunun üzerindeki Cennet (Naim) ise ARŞ'a komşudur. Burada Makamı İbrahim vardır ve Allah dostunu EN yakın noktaya koymuştur. Ama Sidre'deki mekanın bittiği Cennetin doruğu yani Yukarı çıkabilen tek KAPI ise MAKAMI MAHMUD (Hamd Makamı)dır. OLA ki/Olasılıkla/Muhtemelen/Umulur ki/ sen bu MAKAMI MAHMUD'a gidip, bir YUKARI çıkabilirsin... Ayet bunu ima ediyor. Ben Resulullah'ı "Elçiler arasında üstünlük yok derken" veya "Misak elçisi DEĞİLDİR derken veya HANİFler için tescil edilmemiştir derken ALÇALTMIYORUM! Tam tersine Allah'tan sonra efendimize EMANET hissediyorum kendimi... Ben kendi fikirlerimi değil AYETLERİ yazdım. İşte siz de yazdınız ve okudunuz. Yani SAÇMALAMADIM! Ayeti AYNEN yazdım. size saçmaladınız demedim, sadece hanif ol demesine karşın Allah'ın, resulun hanif olmaması saçmadır dedim Ayetin MEALİ yanlış verilmiş. O öyle değil. Dostlar barış gezegeninde yaşıyoruz. Sakin olalım ve baştan tartışalım. Çünkü mutmainsiz HANİF olmaz. Eski öğretileri ve söylemleri de öküz gibi kabul eden protestlik de olmaz. Onun için, biz konuyu baştan ve sırayla alalım. Allah ve melekleri bile "Yeryüzünde yeni bir fesad mı yaratacaksın?" diye tartıştılar. Allah diyecegini demis zaten, resulu icin ne demesi gerektigini soylemis
Ayetinizin Meali KASITLI yanlıştı! herhalde konu hala anlasilmadi.. bir iletisimsizlik var kanimca Pekiyi baştan bir daha sorarsanız konuyu yeniden toplarız. ben demisim ki, resul acaba bu ayete ragmen hanif olmadi mi, bu sacma Tamam buna yanıt verelim: Resulullah efendimiz HANİF olsaydı/kesinlik kazansaydı "Ala" (Umulur ki, ola ki" diye muğlak bir nekire konmazdı. Yani sen HANİFSİN denirdi ve nokta konurdu. En azından SON AYETTE bunu yazar ve Allah Kur'an'ı bitirirdi. Şimdi son ayeti yazmanızı rica edeceğim. Orada HANİF kelimesi yok "İSLAM" kelimesi/müslümanlık dini var. (Son ayet, Maide-3 içindedir.) Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim Size din olarak İslâmı beğendim Bakınız Resulullah'a söylenen son söz: İçinde HANİF yok İSLAM var! Tıpkı Ali İmran 102 gibi 102. Ey iman edenler! Allah'tan, kendisinden korkmaya yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah'a teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can vermeyin. İman edenlerin dini İSLAMDIR ama iki kez iman edenlerin dini... ????? "ya eyühellezine amenu amenu billah.." Ey İMAN edenler (bir daha) İMAN edin ! Dikkat edin iki kez Amenu Amenu diyorum. İki kez iman! Ve İkra bismi rabbike....İkra ayetini hatırlayınız. İki kere OKU'mak var.
BÖLÜM 11 VUSTA
Bugünki namazdan nasıl bif feyiz aldım.
Onu yazmamı ister misiniz? Vusta >>>MİLAT demek birşeyi ortadan ikiye kırmak. Yani MÖ, MS gibi (İÖ, İS veya...) VÖ(Vustadan önce) Vustadan sonra >>>VS Ben bu ikincisine niyetlendim. Bu ikindi değil, ikinci (Tarafeyn en nehar ve etrafen en nehar) Bu cem falan da değil. VS'ye euzübesmeleyle niyet ettim, Allahuekber dedim. Sonra Fatiha'yı okudum. Tekbir ile eğilip yaşıma göre ya da hasta-halsiz olduğuma göre 13-5-7 gibi subhane rabbiyel azim dedim. Tekbir ile secde ettim (devamını biliyorsunuz) Sonra oturuşta "Ekmeltü...ayetini okudum. İki yanıma dönüp sadece SELAM SELAM diye namazdan çıktım. Kişisel dualarımı yaptım. (KİŞİSEL DEĞİLDİ HEPSİ SİZİNLE İLGİLİYDİ) Namaz içinde değil ama bu bölümde çok çok AMİN AMİN AMİN dedim. Bu namazın şekli gibi. Ama ben NE HİSSETTİM? Bunu anlatabilir miyim? Eğer sıkılmazsanız... ? Ben bir cemaattim. Cemaatin imamıydım. Cemaat sonsuza uzanan bir perspektif gibiydi. Aklım arkadaydı. Aklımı arkadan kurtardım: Bir de baktım ki, ömünme BİR İMAM VAR! Önümdeki imam! İnanılmaz bir şey ama, DOSDOĞRU Allahım'a yemin ederim ki bir İMAM VARDI! Beli anormal bükülebiliyordu. Sanki karnı yokmuş gibi... Sanki karnı yoktu. Karnı ona engel teşkil etmiyordu. Rahatlıkla rüku ediyordu. "NEDEN?" dedim. "Çünkü sen ARKANDAKİ cemaatle ilgiliydin" artık sen imam olamazdın! Eyvah dedim, Ve bu mesajı yazmalıydım. Allahaşkına iki rekatçık namazınızda ALLAH'tan, o önünde eğildiğinizden başka hiçbir şeyle ama hiçbirşeyle meşgul olmayın. Hiçbirşeyi düşünmeyin! Hiçbirşey zihninizde olmasın! Halının desenleri... Abdestin ıslaklığı... Veya sineğin size konması... Allahaşkına, sadece Allah'a kilitlenin! La Mavcude İlla HU!
Hz. İbrahimin secde Topragını görerek kılınır HANİF namazı. Topraga göz yaşı dökülmüyorsa o namaz Hanif namazı degil. O toprakda insan topragı degildir, ölü topragıdır. LA İLAHE İLLALLAH Allah'tan başka hiç bir şey (halı, sinek, ıslaklık) yoktur! Size bir tek şey verebilirim! O ESNADA AĞLIYORSANIZ, işte ona izin var. Yarım damla gözyaşı-ki Allah korkusundan kaynaklanıyorsaCEHENNEMİ söndürür. BigBang'i durdurur! Savulsun cehennem! Ağlayarak geliyorum! Kork benden cehennem. Ben senden değil; Sadece ALLAH'ımdan korkarım. Ben o'na müttekiyim! O'ndan başka pervam yoktur! Ayağım yerde/dünyadayım. Keyboard önümde, AMA DÜNYA ile birlikte KORKU EVRENİNDEYİM! Kutsal korku=İtteka, SEN GÖRMEDİĞİM ALLAH'IMIN TEK GÖLGESİSİN! Allah'tan korkun! Hakkıyla Allah'tan korkun. O gölgenin adı İTTEKA! İTTEKA! Bunları hissettim! Her namaz sizler için de bir DİZİ film olmalı. Hepsi ayrı bir konu olmalı. Her biri ayrı ürpertmeli Ayrı ayrı huşu almalıyız. Şu namazın Hakkını verelim HANİFLER! Şu namazın hakkını verelim hanifler, çünkü AHIRETTE, Cehennemde ve CENNET'te NAMAZ YOK, namaz HARAM olacak! Sadece bu dünyaya ait ise bu NAMAZ/Allah ile rabıtayı ikame etmek! Artık onu bir daha ebediyen göremeyeceksiniz demektir. O halde kılın bu namazı hanifcandaşlarım. Öyle kılın ki, İbrahim atam bile kıskançlıktan çatlasın! En vecidli namazlar sizin olsun. Namaz dinin direğidir.
Namaz bütün kötülüklerden alıkor, ıslah eder. Ve Namazın kendisi size şöyle der: "Beni ikame eden Allah'ın kulu, beni ZORA bindirmediğin, kolayına geleni okuduğun için ben sana teşekkür ederim. Beni sevdirdin, nefret ettirmedin. Bana Kur'an dışı hiç bir şeyamin-bile eklemedin. Ben senin Allah ile rabıtanın TEK YÖNTEMİYDİM. Beni ihya ettin, hakkını verdin" İşte namaz konuştu! Allah her namazınızı böyle MURABBIT/direk ilişkili kılsın. Namazı kılmak araçtır; AMAÇ ALLAH ile rabıtadır. Allah ile sürekli raptiye olunuz candaşlar.
BÖLÜM 12 BEDEN
İstiyorum ki beyin kanallarımız için birer jimnastik olsun. Yoksa bilmece sormuyorum, Kur'an deşifrelerinin yönteminin içine çekiyorum canları... Allah bizlere EY SAN'ATÇI diyor Ya-Sin > Ey Sanatçı Evet 14 anlamından biri budur. "ART" olacaktı. Artist sanatçı, Art ise san'at. Sadece insanlar yapabilmektedir. Melekler, cinler dahi SAN'ATÇI değildir. Bilim adamı vb. değildir. Teknolojileri yoktur: Basit bir kay kay bile yapamazlar. Tablo çizemezler. Dancing queen ve Delta Queen şarkılarını besteleyemezler. Süleyman sanatçıydı. Çizerdi heykelleri vazoları vb. İfritler onu "Pres kalıbı" gibi ya da enjeksiyon makinesi gibi kalıplarlardı. Sanatçı Süleyman Nebi idi. Ötekiler takım tezgah makinesi gibi çalışan yaratıklardı. İfritlar yani... Şeytanlardan sanatçı çıkar mı? Çıksaydı, o güzelim Cennet'ten hiç kovulmak ister miydi İblis? Cennet onun için TOPRAK ve SU idi, onun Cenneti olsa olsa yanardağ dipleri olurdu. Toprak ve SU'ya düşman bir ATEŞ idi İblis Adem'e düşman! Maddeye düşmandı
Eğer Secde etseydi Adem'e, kendisi de CİSİMLENENECEK yani Enerji>>>>Madde halinde BEDENLENECEKTİ E=mc2 uyarınca BEDENİ olacaktı. NÖTRİNO beden beden değildir, HİÇBİR ŞEYDİR adı üzerinde ŞEY'dir. ŞEY'den yapılma anlamında onlara ŞeyTIn>> Şeytan diyoruz. Şey demek tanımsız demek. Kendisinde bir beden yok ki bedensiz bir ŞEY işte... Onun için verdiği vereceği kendi gibi bedensiz bir YEL>>>>VESVESE'dir cisimlenmekten neden bu kadar korkmuş..bedenlenmenin nasıl bir aşağılık tarafı var? Halifelik savaşı bu. İktidar kavgası. Halef-selef meselesi şeytanın cehennemi nasıl dr SİCCİN diye bir yer. Ona özel bir cehennem katmanı(Şeytan Allah'a iman etmektedir, Allah'ın adaleti gereği en kötü yerde değildir.) En kötü yer İNKARCI ALİMLERİN sekarı'nı saymaz isek, Münafıkların bulunduğu çukurlar (Ğayya, Veyl, Hutame vortexleri) Siccinde sadece Şeytan sınıfı olan İblis mültikopyaları ve sadece KÖTÜLERİN kayıtları bulunur. Çünkü Cehennem ateştir Cinlere göre Cennet olması gerekirdi. Ama öyle olmaması için Yüksüz nötrinolardan oluşan şeytan sınıfı cinler ŞIHAB ile eziyer görürler. Çünkü iblisleri yakan tek şey kozmik primerlerdir. Siccin öyle bir yerdir. Siccin'in bir başka özelliği de Şeytanın zamanı artık bir ileri bir geri gitmiyor: Düz olarak ileriye akıyor, tıpkı sabıkun ehli gibi. Oysa Cennet ve Cehennem ehlinin zamanları bir ileri-bir geri biçimde SONSUZ EBEDİLEŞİYOR. Fakat İlliyyin katında bulunan SABIKUN ve bunun tam tersinde aşağıların aşağısında bulunan SİCCİN'de zaman SÜREKLİ ÖNE AKMAKTADIR. Bu farkı da Hanifcanlar öğrenmiş oldular Kur'an'dan...
Alt Bölüm 12A BEYİN (BİLİNÇ)
Anta rktika dünyanın sigortası Amazonlar akciğeri Kudüs'teki efendimizin yükseldiği mescit ise herşeyin kalbi Evrenin beyni sadece ve sadece HANİF İBRAHİM'dir ondan başka hiçbir beyin yoktur Alemin sağ eli Mekke sol eli Grönland (Bildiğiniz yerler) Dünya Anne bir CANLI yaşlı başlı fakat CAPCANLI görseydiniz, dünya bir NİNE bir anne anne ortayaşlı bir anne Beyin "Hologram" üreten yegane organımızdır. Elbette bunun iyileri yanında kötü leri de var. Kötü hologramlara örnek olarak: 1. Halocast 2. Hollow 3. Haloween 4. Halu (sinasyon) gibi elektro magnetik akılar "Bir kalıp=Matrix" edinirlerse gerçekmiş gibi görünürler. Tabii gerçek akıl hastaları dışındakilerden söz ediyorum. (Perilenmişlik vb.) Bunlardan korktuğunuz anda D-A-H denen bir tepkiyle size bulaşırlar. DAH'I şöyle anlatayım: Köpekler aslında korkaktır. Ama siz onlardan korkarsanız bu psikolojinize bağlı olarak anabolizmanız "Korku hormonu" üretir. Köpek bunu görerek değil "Koklayarak" aldı mı, artık size saldırabilir. Ve sizlerin de böyle bir DAH oluşturmanız şer ve şeytani güçlerin köpek psikolojisiyle size çullanmalarına neden olur. Özellikle gece ve gecenin ürünü olan Nötrinolar (Ki şeytanın vesvesesi) hele bir de karanlığa eklenen yalnızlık olunca çok korkutucudur. Daha doğrusu "Korku ürettiğiniz" kadar sizler/bizler "Vesvese" denen nötrino akımlarını absorbse ederiz. Ve yüklendikçe de daha çok korkarız. O halde köpekten korkmak yerine "Köpeği" korkutalım ya da dost edinelim... Evet dedim ki PK (Psycho-kinetism) ruhsal gücümüzdür ve HER İNSANDA
(Kullanılmayan onda-dokuz beyin evreninde, Aysberg'in altındaki gerçek kütlede) saklıdır. Onun aslı astarı sadece NUR (En-noorgy) denen SONSUZ ÖZÜNLÜ ENERJİDİR. Mesela ben 70 kg. ağırlığındayım Ama benim aynadaki aksim olan (Ruh=Takyon beden=Zihinsel boyut) da imajiner olarak -70(j) kg.dır. İkisini birbirine raptü zapt ettiren ise G (Çekimdir) Bir insan balkondan "Sıfıra" doğru düşer. Yani yerçekimi onu alıp 70 kg'dan SIFIR KG'a ve arkasından da -70i kg.a götürmek, aynadan arkadaki holograma geçirmek ister. Ancak ayna yüzeyi (ARZ-Zemin, Taban) onu tutar ve kişi yere çarpar. (Ölürse zaten öteye geçmiştir demektir.) Kur'an yerçekimini böyle anlatıyor. Ben de ARZ kelimesini ve "Cazibe" misalini açmak için KUR'AN söylemiyle yazıyorum. (Yani başka bir pencereden bakıyoruz, düşme mekanizmasına) Bizde +70 ve -70 dengededir. -70=Ruhsal boyutlarımızla biziz. Fakat -70 yerine PK sayesinde -80 uygularsanız. Yani ruhsal yoğunluğunuzu artırmak için, NUR enerjisinden (Sonsuz özenerji) bu tarafa 10 kg'lık bir kütle geçirirseniz, +70'e karşı -80 nedeniyle -10 kg bir SAFRA (Fazlalık edinirsiniz) -10 kg ise ARZ(Yerçekimine) değil; GÖK ÇEKİMİNE (Antigravitasyon, Levitation) tabi olduğundan, o kişi ağırlığınca yerden HAVALANIR. Mesela -10 için 15 cm yukarıya kalktığını görürsünüz süjenin... İşte bunlar PK'nın gücüdür. (Bu bir tek misaldi) PK=ESP+OBE'dir Extra Duyumlar, altıncu duyular vb. Bunun içine TELEPATİ denen biyolojik radyo da giriyor. Bir telepatın düşünmesi demek "Eksi evrende/Esirde düşüncenin hologram olarak bir OYUNTU yapması ve bu oyuntunun matematiksel değerlerine en yakın karşı kişinin de o oyuntuya yerleşmesi yani orada bildirilen heykel-yazıyı, heykel biçimi "Algılar" Bazen de ESP'i çok iyi kullananlar vardır ki, bunlar toplu HİPNOZ gücüne sahiptirler. O zaman pekçok kimseyi telkin altına alabilirler. Böyle toplumlarda AMNEZİA vardır. (Mesela bir hafta sonra Depremi unutur) Amnezia bir unutkanlık hastalığından ziyade, toplu hipnozun EN B A R İ Z sonucudur. 3 Majisyen işte böyle "İNsandan Şeytan"lardır. Onlara Hannas da denir. Cin-İfritŞeytan'ın yapacağı şeyi bu hannaslar AYNEN yapabilirler
(Dikkat İyi taraf olan 3M (Majisyen Mighty, Messiah, Maitrea(Almighty) ile B'N/B'N majisyenlerini karıştırmayınız. Ayrıca Hannas ile de HANS(Yahya ve Hunnes'i de karıştırmayın. Hunnes olan Hans iyi taraftandır; Hannas olan 3 M ise kötü taraftandır.) David Copperfield'in (Gizledikleri) gizlemedikleri içindedir. Yani Schiffer yüzyüze geldikten 5 saniye sonra onunla Astoria'da birlikte olmaya başlamıştır. Dünyanın en ünlü sayılan mankeninin, bir Top model'in (Hele ki son derece Mazbuttur, ailesiyle yaşar) bu kadar kolay pes etmesini ANEZY olarak terk etmeyelim unutulanlar listesine... Amnezi'yi kuşkusuz "Bunu bana şeytan unutturdu" ayeti içeriğinde analiz etmelisiniz. İnsanın kendi unutmuyor, Şeytan unutturuyor. Bu çok bariz bir fark... Ve TESHİR (Büyüleme, toplu hipnoz) Yani Hannas'ın majisyenleri(Mucizleri) gizli empathy safvaşlarından biridir. Yani ONLAR müslümanlara "Olmazsa olmaz bir şart olarak" eziyet edeceklerdir. Günah fiili başka türlü işlenemez (Düşünce suç ve günah değildir, çünkü eylemi yoktur.) Başka türlü ŞEHİD olunamaz. Başka türlü müminlerin SABRI imtihan edilemez.. Biliyorsunuz ki, beynimiz bir Aysberg/buzdağı... dokuzda biri su üstünde, diğerleri su altında... (aslında 7'de biri) Ve biz yedinin BİRİNİ kullanıyoruz. 6 birim BOŞTA! Kullandığımız bölüm için insan ARŞ'ı deniyor. Diğer saklı yani sualtında kalan bölümüne ise istiva sıvısı deniyor. (Cifir'de) Bu dr.larımızı ilgilendiriyor: Aslında kullandığımız bölüm yani beynimizin faal olan yanı NEFSİMİZE aittir. Kalanı ise hiyerarşiye aittir. NEFS denen birim beyinler AZALARAK 7. bölüme iniyorlar. O zaman bir TAKIMADA manzarası çıkıyor. Aslında adalar yok. Yani sal gibi okyanusta yüzmez adalar. Alttan birbirine bağlıdır. Peri bacaları gibi düşünün. Ve tepelerindeki külahlara kadar su altında bırakın. Hepsi adacık gibi görünecekse de, toprakta/zeminde BİTİŞİKTİRLER. Toprağa gelince: İşte onun adı da KOLLEKTİF BİLİNÇ! Yani HERKESİN BEYNİ! ORTAK BEYİN! ORTAK BİLİNÇALTI! TOPLAM BİLGİ ve ATALARIN MİRASI
Akl-ı küll mü? Evet, bizim iradei Cüziyemiz var. Beynimiz. Ama iradei Külliye (Allah'ın üflediği ruh) O AKLI KÜLL'dür. Ruh da aynı: TEK ama bölüştürülmüş. Yani NEFS denen adacıklara RUHU KÜLL'den bir bölüm serpiştirilmiş. Eğer derinlere inebilseydik yani 7/2 kullanabilseydik çok farklı olacaktı. Jana 2/7'yi kullanan bir cadı. Hawking bilinçsiz olduğundan ona erişemiyor. (Telepatlar komada veya hiphoz altında olanlara erişemez) Bu kez hem benim 2/7 istihkakını kullanıyor, Ama SACAYAĞI olmak zorunda olduğundan ve Tomahawking boş eleman verdiğinden, bu kez yine beni kullanıyor. Üç kişi 2/7 olacağına, bir kişi 1/7, Jana 2/7 ve hans ise 3/7 HAKSIZLIK bu ! Ve bu EMANETE ihanettir. Jana kendisi niçin 3/7 kullanmıyor? Akıl sağlığından korkuyor çünkü! YA ben, ben de bir insan değil miyim? Benim de bir sağlığım yok mu? Eğer zaman yolcusu GELECEKTEKİ anılarını depoladı beyin küresini geriye yolculukta boşaltıp, sonra geçmişte yeniden doğduğunda, o yeni anılarını aynı yarıküreye koyarsa, çakışma anında (yola çıktığı tarih ve saniye ile çakışan yaında) beynin anıları PARTİTİON oluyor ve gelecekte birden HATIRLANAN anıları öteki partition'a geçmek zorunda kalıyor. Bu da bizim MOTOR NÖRON dediğimiz bir arızaya neden oluyor. Bu geçici oluyor. Yeniden partition kaldırılıyor. iki anı da aynı yarıküreye konuyor. (Sabit D diskinden, C diskine dosyaların taınması bir zaman alır. Buna felç diye örnek verelim. Taıma işlemi bitince partisyonun ötekisi boşaltılmş ve yeniden formatlanmış oluyor. Ama sistemde PARTİSYON olamıyorsa, bu kez NÖRON'lar bu işlevi üstleniyorlar. Beyin motoru kalıcı hasar görüyor. Bu durumda o zaman yolcusu baştan felç olmuyor. Ama sonradan yavaş yavaş tüm vücudunu biteviye saran yarım değil-tam felç geliyor. Diğerleri için sorun yok. Çünkü beynin sağ yarısı çapraz olarak vücudun soy tarafını yönetiyor veya tersine sol beyin tarafımız, gövdemizin sağ yanını yönetiyor. Ayetteki SAĞ ve SOLA ÇEVİRMEYİ anladık mı? ??? (7-14-49 anlam bunların sonu gelmez ;)
Alt Bölüm 12B AKCİĞER (KEHF)
Kehf iki zamanı birden açık kimselerin (İsa, Ashabı kehf, Zülkarneyn, Hızır vb.) KOZASIDIR Ayet ne diyor? "Allah'ın diledikleri dışında herkes , Sur üflendiğinde BAYILIR" Yani Kehf'e giren (ki oraya çağıran Allah'tır) bu kozada bayılmaz Sur'dan bile korunur Kehf bir elif noktasıdır. Her yerde hazır ve nazırdır. Çünkü geometridir. Rakim ise matematiktir ve niceliğe dayanır. Ama Kehf geometrisi HOLOGRAMA yani niceliğe değil NİTELİĞE dayanır. Demir tozları=Quantlar Mıknatısın akılarının KEHF biçimi=NİTELİK Kalite, kalifiye olayı Kehf soğana soğan biçimini veren NİTELİKTİR. Onu dokuyan bu niteliktir Ötekiler (Soğan hücreleri) niceliktir ve aslında her bir kendi başına bir tek varlıktır. Ama NİTELİK hologramı yani KEHF onları tek tek değil BİR SOĞAN biçimi almaya zorlar. Mıknatısın akıları da bunu yapmıyor mu? Tek başına duran demirtozlarına, "Böllük Hizaya geeel, sıraya giiir!" komutu vermiyor mu? Ana rahminde bir topçuk iken... bir minyatür leblebi taneciği ve tostoparlak iken yani nicelik halinde ikiye katlanıp çoğalırken birden "Bölük ileri marş marş" deniyor ve hücreler birden GÖÇ ediyor. Beyin hücreleri bir yana, böbrek hücreleri öteki tarafa... Kehf olmasaydı herkes bir mikro organizma (Tek hücreli) olup kalırdı Hocam oraya nasil girilir? Kehf'e mi, yani kozaya mı? O hep var, heryerde Adı Elif noktası ve EVLERE SERVİS Özellikle SADRIMIZDA Orası inşirah olur (Kehf genişler) Omurga-kaburga bu ikisini hatırladınız mı? Tarık suresinde geçiyordu... O bölge yani kaburgalarımız ile omurgamızın arasında kalan EN BOŞ organımız. Ki adı Akciğer Ya da KEHF Resulullah'a Rabbi buyuruyor: Biz senin göğsünü genişletmedik mi?
Ve bunun tersi de var: "Mücrimler simalarından tanınır da canları alınırken, sanki gökyüzüne ekiliyormuş gibi gögüsleri daralır. Onlar Deve iğne deliğinden geçmedikçe Cennet'e giremezler" Suçlular perçemlerinden ve topuklarından yakalanırlar İşte bunlar KEHF'in DARALTILDIĞI ayetler...
Alt Bölüm 12C KALP (GÖNÜL)
kuranda kalp diye çevirdikleri fuad kelimesi. onu kalbine ağır ağır okutacağız diye meal edilen yerde fuade kelimesi geçiyor.. bazı sözlüklerde kalbin müşahede ile ilgili tarafı diye adlandırılmış Fuad, ya da en eski adıyla fohat, kalbin ferah alanı demektir. Allah şah damarından/aort'tan daha yakın. Ama Kalb mekanı ondan da GENİŞ Allah için kalb>>>>>>en geniş damar/çap anlamında, Allah'ın tecelli ettiği gönül mekanı anlamında Kalbe kadar TÜNELLER'in (Damarlar diyelim) dışındayız. Ama KALB ile açılan bu Allah virtual mekanında İÇİNDEYİZ. Allah'ımız: 1. Herşeyi İHATA eder (Kuşatır) 2. Herşeyi İSTİLA eder (Nüfuz eder) 3. Özel olarak ARŞ'ı istiva eder; 4. Özel olarak Kalbi FUAD eder. Kalb İÇ çekirdek; SADR (Göğüs, sine, kaburga diyelim) ise DIŞ ZARDIR. Kalbinde arıza (Maraz) olmayanların dışı sadr mekanı da genişler. Bu genişlemeye inşirah denir. Kalbin genişlemesine de FUAD denir. Aslında Kalb sadr=Sine gibi genişlemez. Kalbin genişlemesi>>>>>>>>>>>>>İÇ-DIŞ olması anlamına gelir. Yani işleviyle genişler, hacmıyla genişlemez, Tabii burada kastettiğim "ALLAH MEKANI olan GÖNÜL mekanı"dır. Tüm akıl-bilim nasıl ki bir kg beyin ile temsil ediliyorsa; tüm bunlar ve
duygular da KALB ile temsil edilir. Yapay kalb takılsa bile, GÖNÜL MEKANI bundan etkilenmez. Bizlerin CPT ilkesinin CP ikilemesine göre, bir de SUPTİL DUBLE'miz var. O dubledeki anatomi atlasında KALP sağdadır. Barsak sistemi yoktur, bunun yerine bir nihayetsiz/sonuşmaz metalik kordon benzerinde göbek bağı vardır. Yine suptil Duble'mizde RAHİM yoktur, bunun yerine geçen RAHMAN organının adresi Kaburga içinde ve diyafram üstünde görünmektedir. Bu bizim KALIBIMIZ>>>Kalbimizdir. Suptil Duble ile ilgili çok deney yapıldı. Şunu dikkatle izleyelim: 1. Sözde RUH çağırma seanslarına gelenler CİNLERDİR. 2. Cinler daima Media (aracı) kullanırlar ki bu kimseler kesinlikle cinlenmişlerdir=Medium'durlar. 3. Kendini Ruh diye yutturan Cin, "Transmission" ya da media/mezzo olarak Medyumu işgal eder. 4. Medyumun ağzından PERİSPERİ denen örümcek ağı kıvamında dokunma algısı veren bir fluid (seyyal) organik kirli beyaz bir maddeyi medyumun ağzından dışarı alır.(Suptil dublede bağırsak sistemi, kolon-anüs vb. yoktur. Ağız ise vardır, tek çıkış yoludur) 5. Çıkan madde tamamen bir KIVAMLI DOLGU maddesidir. 6. Bu maddeyi bizler de laboratuarda yapabiliriz: a. Laser hologramı oluşturulur-ki hayalidirb. Ancak lazer demeti bir SINIR çizme özelliğine sahiptir. Yani ışıktan 3D bir görüntüye "Kıvamlı köpük" verip dondurursanız, görüntünün KALIBI alanmış olur. 7. Sözüm ona Ruh da bu kıvamlı köpüğü bizden almakta, dışarı akıtmakta-medyumun ağzından elbette8. Sırada show vardır: Dışarı alınan "Kıvamlı köpük" ten cinler için pek kolay olan Hallugram (Hallucination denen gramm) oluşturulur ama bu görünmez. Onu görünür kılmak için medyumun "Kıvamlı köpüğüne" yani Matriks kalıbına ihtiyaç vardır. 9. Kurnaz cin, oradaki birinin (mesela dedesini soran bir katılımcının) dedesinin fotoğrafını üç boyutlu olarak çizer. Bu görünmezdir. Onu görünür yapacak olan Medyumdan akarak dışarı gelen Perisperi (Kıvamlı organik köpük) denen şekilsiz şeydir. Bu şey Laser ışığına duyarlıdır. Yani böyle seanslarda bildiğimiz ışık kullanılamaz, çünkü köpük şekillenmez. (Onun için hep mum ışığında ruh=cin çağrılır) 10. Suptil duble bunun gibi bir şeydir.
İşin tuhafı, Medyumun kendisi de olduğu gibi dışarı taşınabilir. Yani Medyum'un içi boşaltılır ve dışarıdaki kendisine nakledilir. Mesela, oturduğu yerde medyumun içinin boşaldığını sadece "Hologramının" kaldığını, içeriğinin ise "Ötedeki" kendi kalıbına (matriksine) dolduğunu görürsünüz. Bu çoook ender de olsa vardır. Bir tür Demateryalizasyon hatta bir tür kısa metrajlı ışınlama gibidir. Boşalan bedenin yerinde kalan VARLIK ise sadece "Hollowman" filmindeki karakterin su içinde şeffaf çizgi biçiminde görünür olması gibi saydam çizgilere sahiptir: Bu çizgilerde beden kalıbı aynı fakat iç organlarda CP simetrisi vardır: Kalb soldan sağa geçmiştir. Alın boşluğunda Nurani bir ışıma vardır. Boşaltım ve üreme sistemi yoktur.(Kirlian bedenimizde vardır halbuki...) Göğüs bölgesinde bir KEHF açıklığı dışında sanki beherglas içindeki su gibi dolu görüntüsü verir. Ancak su gibi büyüteç/mercek etkisi yoktur. Görüntüyü cam gibi görürsünüz, arkasındaki nesneleri de görürsünüz. Kemikler dahil tüm hücrelerimiz, Perisperi denen ÖZ maddeye dönüşebilir, zayii olabilir veya tersine bir başka yere taşınabilir. Ne var ki, burada konu CİNLERDİR. :(((((( Yani olan bitenin Rahmani ruhsal bir tarafı yoktur. Rahmani olan sadece Suptile Double'mizin Allah tarafından yaratıldığıdır. Tibet Lamaizminde ve Hinduizmde KALB (matriks) kelimesi >>>>>>>>KALIP demektir. Kalb bir şeyi bir başka şeye çevirmek (tekabül ettirmek, kalbettirmek) Hatta olumsuz anlamda KALB para basanlara Kalpazan deniyor. Soldaki kalbimiz yerine sibernetik bir kalb, yapay kalb takılsa bile, asıl işlevi gören Suptile Double'deki SAĞ TARAFTAKI kalb mekanıdır. Yapay kalbin işlevi mekaniktir, yani mekanik bir pompa görevi görür. Ama CP Kalb dublesinin vibrasyonu olmakla birlikte mekanik hiçbir tarafı yoktur. İşte bu duble kalbimizin titreşimlerine/impulslarına FOHAD denmektedir. Kur'an'daki karşılığı da FUAD'dır.
Alt Bölüm 12D ZAR (OSMOS)
Terin KİRLİAN fotoğraflarında (Ki makinesi piyasada satılıyor) TER'in bir regülatör olduğu yani keskin renk noktalarını "Homojene" ettiğini de görebilirsiniz. Bu aynı zamanda çamaşıra geçiyor (Olumlu anlamda) Çamaşır bu tedaviyi sürdürüyor. Aspirasyondan sonra duş, eğer önlem alınmazsa zatürre, zatülcenp bile yapabilir. Alt tarafı bir ciğer zarı Ve üst tarafı beyin zarı Ama o zarlara bir şey olursa, bağışıklık sistemi yeniliveriyor Ve Allah'ımız ZAR olayını kutsamıştır.(Osmos) ZAR bir şeyin limitleri, NEFSİdir, varlığın limitlerini çizer. Cosmos ile Chaos arasında bir OSMOS zarı vardır. Evrenin yüzeyinde yaşıyoruz ki ZARDIR 11 boyutlu süper sicimlerde de ZAR vardır Hücreden MAHŞERE kadar herşey MEMBRAN'dır Mahşer meydanı incecik bir ZARDIR Rahim cidarı, Mide Mukozası, Cortex falan ZAR olmadan hiç bir şey olmaz. Ve NEFS==============ZAR'dır zarın içinde kalan sizin nefsiniz, sizin topraklarınız. Dışında kalan ise sembioz yaşadıklarımızın topraklarıdır (Öteki nefisler ve tüm nefisler birbirlerine SELAM ve SELAM demelidirler)
BÖLÜM 13 BLOK ZAMAN/UZAY
25 Blok Zaman ve Blok Uzay Vira euzübillahbismillah Şimdi ÖZETLE biraz yukarılara doğru gidelim. Dünyadan yola çıktık. Valhalla-Allahlaw bağlantısıyla Şi'ra ya ulaştık. Şira'da bize NEGATİF EVREN teğet olarak değdi. Oraya geçtik.
Evrenimizin KLONLARINDAN birindeyiz (Anti evren, negatif evren, paralel evren, antiparalel evren vb.) HEPSİ yaşıyor değil, bazıları kıyameti gördü. Yaşayan evrenlerin sayısı, Rahman suresinde sayılan "Bugün Rabbinizin hangi nimetlerini inkar edersiniz?" Bunlardan biri BİRAZ değişik yani tıpatıp tekrar değil. (Onu bir ara bulup bana yazabilirsiniz) O değişik olan BİZİM evrenimiz ile bize karşı gelen Antimadde evreni (İLK KLONUMUZ) Örneğin "Bundan 16 milyar yıl önce saat 12.00'de yaratıldık. İki evrenden biri yani bizimki>>Zamanda ileri; diğeri (antimadde evreni) zamanda geriye gitti ve bugün itibariyle saat 12.00 ayrımından itibaren birbirlerinden 32 milyar yıl uzaklaştılar Bizim evrenimizde zaman reel; antimadde evreninde ise zaman sanal olarak (biri ileri biri geri anlamında) işlemektedir. İki bakışık evren, ikisi de AYNI YERDE (mekan aynı) fakat zaman farklı. AYNI YERDE-AYRI ZAMANDA iki evren genişlemektedir. 31 adet rahman suresinde (başka surelerde aynı ayet varmı diye bakmadık)..rahman suresinde farklı okunan >> 59. Fe be eyyi alai rabbikuma tukezziban. Evet o farklı okunan ile baStaten'in SAD okunan SİN'i. İkisi bunun anahtarı. Bast kelimesi SAD (kalın S ile yazılıyor) olduğu halde üzerinde küçük bir SİN harfi var ve KURAL dışına çıkarak SAD okunuyor, pardon tersi. BİRİ FARKLI (nüans farkıyla farklı) tıpkı baSt'ın sad yazılıp SİN okunması gibi. SİN >>Seyirlik demek (Sinema, seyr ve yüzmek anlamında Sail'den seyr'etmek vb. hatırlayınız) (Geminin mesela tam yol SEYRETMESİ... Sanskritçe Sayla, ingilizce to sailanımsayınız) BAST'ın geçtiği ayeti bir search eder misiniz? BASTATEN veya Bestaten diye de telaffuz ediliyor Arapça bilenler bastaten'in SAD'ı üzerinde ince S (sin) diye küçücük bir harf göreceklerdir-kur'an'da 002.247] [E0] Peygamberleri onlara işte, demişti: Allah size melik olmak üzere Talutu gönderdi, A! dediler, ona bizim üzerimize melik olmak nereden? melikliğe biz ondan daha lâyık iken; malce bir genişliğe de nail edilmiş değil, onu, dedi: sizin üzerinize Allah intihab etmiş ve ilimde, cisimde ona ziyade bir vüs'at vermiş, hem Allah mülkünü dilediğine verir, Allah vasi'dir alîmdir bakara/247. Ve kale lehüm nebiyyühüm innellahe kad bease leküm talute melika* kalu
enna yekunü lehül mülkü aleyna ve nahnü ehakku bil mülki minhü ve lem yü'te seatem minel mal* kale innellahestafahü aleyküm ve zadehu betaten fil ılmi vel cism* vallahü yü'tı mülkehu mey yeşa'* vallahü vasiun aliym [007.069] [E0] Sizi inzar etmek için içinizden bir adam vasıtasiyle size rabbinizden bir ıhtar geldiğine inanmıyor da teaccüb mü ediyorsunuz? Düşünün ki o sizi kavmi Nuhtan sonra hulefa kıldı ve size hılkatte ziyade bir inbisat verdi, o halde Allahın ni'metlerini unutmayıb zikredin ki felâh bulabilesiniz 7/69. E ve acibtüm en caeküm zikrum mir rabbiküm ala racülim minküm li yünziraküm vezküru iz cealeküm hulefae mim ba'di kavmi nuhıv ve zadeküm fil halkı bestah fezküru alaellahi lealleküm tüflihun burada sad ile Üzerinde küçük bir SİN harfi var mı? (Yeri doğruysa mutlaka imla olarak OLMALI) Pekiyi bu imla NEDEN konmuş? Neden böyle bir istisna oldurulmuş? (Kur'an'ın başka hiçbir yerinde böyle bir ŞEY yok) Sin okunacaksa Sin diye yazılmalıydı -mantıken-değil mi? 2:247 de bu yok, 7:69 da var Evet. Bu istisna NEDEN? (İlk anlamı J harfiydi, candaşlar yazdılar) İkinci anlamı BİRİNDE SAF HALİNDE bulunmak; ikincisinde SEYİR etmek. Pekiyi sözlüklere bakınız>>Bestaten (bast, bastı, bast etmek) ne demek? (Bir matematik işlemidir) Matematik deyimidir, pardon terimidir. Matematikte BAST etmek ??????? bast=1. (i)., (bot). bazi agaçlarin hasir yapmak için kullanilan iç kabugu.,iç kabuk. 2. sak kabugu. lif. elyaf. kitabiye. 3. hasir. bast = kuvvetini hesap etmek? osmanlıca BAST etmek veya basti ne demek kalbin genişliği genisletmek acmak.. sadrneşrah TILSIM (Vefk matrisslerinde BAST) Bunu ince s ile yazarsanız B A S İ T (sade, en kolay) haline geliyor Yani Bastaten>>>Bistaten oluyor, bestaten. Şimdi if komutu vererek yazalım. Örnek ayet>>>"Kimi yüzlerin kararacağı kimi yüzlerin
ağaracağı o gün......" NEGATİF (kara) ile POZTİF (Ak) kimi (if) komutuyla verilmiş Şimdi Fİ olarak yazalım: Negatif>>SAD; Pozitif >>>SİN (Bu sayı da olabilir, sembol de ) SAD (Siyah) ile SİN (beyaz) ANTİ MADDE ile MADDE Veya anti EVREN ile bu EVREN biri siyah diğeri beyaz evren BASTATEN'de iki S'de aynı yerde? (aynı mekanda) Buyrun yorumlayalım, yorumlar ilk sizden olsun SAD-Negatif(-),SİN-Pozitif(+) if ile fi nin yer değiştirmesi. madde evren ile anti maddenin yer değiştirmesi blok zamandamı oluyor efendim bast-ı zaman İki bakışık evren, ikisi de AYNI YERDE (mekan aynı) fakat zaman farklı AYNI YERDE-AYRI ZAMANDA iki evren genişlemektedir. biri SAD (saat) yönünde diğeri SİN (filmin ileri akması) yönünde giriş kapısı (çakışma kapısı / kesişim kümesi) 45 derece açı kesişimi (3 lü vefk çıkarımı) madde ve anti madde karşılıklı olarak birbirinden ayrılmadılar, yani ayrık olma duurmları 180 derece değildi, 45 dereceydi, bu da aynı yerde olmalarını açıklar Tamamen doğru. O zaman bizlerin "Madde ile antimadde eşit miktarda bir arada vardılar, fakat tuhaf bir şey oldu ve madde, antimaddeye binde-999 oranında baskın (BASTI) geldi" diye bilinen tekerlemeleri birer YALAN oluyor. yani aslında SİN ve SAD (ayetteki gibi) bir arada/aynı mekanda BİRLİKTELERDİ. Madde asla antimaddeden ayrılmadı sadece BLOK ZAMAN yüzünden zamanları ayrıldı diyebilir miyiz? Madde ve antimadde ikisi de tıpatıp aynıdır yani soyut madde gibi EKSİ ağırlıklı değildir, maddeden bir kedi ile antimaddeden bir kedi tıpatıp aynıdır (Renk, ağırlık, kütle vb. değerleri tıpatıp aynıdır)
Farklı olanlar M'nin bildirdiği izotropik üçüncü bileşenlerinin TERS olması (Vefk ile örneksediği) bir diğer fark birinin antinötrino; ötekinin nötrino yayınlamayarak bozunması (Yani şeytan vesveseleri TERS duruyor) ve en önemlisi de iki evrenin zamanının BİRBİRİNE TERS olması. Bugün yaratılan madde evreni yarına genişlerken yine bugün yaratılan Antimadde evreni ise DÜNE genişlemektedir. Bugün Çarşamba yarın Perşembe ama antievrende (yarın) SALI, ikisi "Yarın buluşalım" diye saat 12.00'de sözleştiklerinde birbirlerini BOŞUNA bekleyeceklerdir. Şimdi en en önemlisi de her ikisinin elektrik yüklerinin birbirinin TERSİ olması bizim elektronumuz eksi; protonumuz artı iken ötekinin pozitron ve antiproton özelliği ortaya çıkıyor. Dikkat ediniz ki; ARTI ve EKSİ (Sad ve Sin) değişmiyor!!! sadece elektrik yükleri DEPLASMANA çıkıyor. OK? (yecüc mecüc deggal aynı mekanda farklı evreni yaşıyorlar gibi "bast-ı zaman"... şeytan anti madde evrende doğal olarak galip geliyor>> (Yani şeytan vesveseleri TERS duruyor) Elbette, şimdi ayete dikkat ediniz: 44. Ve kyyle ya erdubleyy maeki ve ya semaü akliyy ve ğydal maü ve kudyyel emru vestevet alel cudiyyi ve kyyle bu'del lil kavmiz zalimyn [011.044] [DV] (Nihayet) «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. Su çekildi; is bitirildi; (gemi de) Cûdî (daginin) üzerine yerlesti. Ve: «O zalimler toplulugunun cani cehenneme!» denildi. «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. SU (elektrik yükleri) DEĞİŞMİYOR sadece DEPLASMANDALAR YER ve GÖK iki ayrı öge, ama SU aynı GÖKTEKİ SU YERDEKİ SU Tufan nasıl bitti? Tufan şöyle bitti: Gökteki su ile yerdeki suyun ZAMANLARI (zaman okları) birbirine TERSİNDİLER. Gökteki su >>>MADDEYİ, fakat yerdeki su (ÇEKİLEN kaybolan su) ise ANTİMADDEYİ M İ S A L edindiler Nuh tufanı KESİNLİKLE oldu Ama bir şey eksik>>>>> GAZAP SULARI nerede? Her
hayvandan bir çift alındı , öteki fosiller nerede? Yüzmilyonlar ölçülen MUTANTlar nerede? Tufan içdenizi (Hazer, Ortaasya gölleri ve çölleri) orada duruyor! Fakat bu kadar mutant nerede? Bunu hiç merak etmiş miydiniz? «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. Birisi zamanda ileri gitti (Hazer denizi halen orada...Baykal ve Balkaş gölleri de orada) diğer SU da zamanda geri gitti, yeryüzünü sayısız cesetten SOYUTLAYARAK geri gitti! O cesetlerden tek tük iz kaldı İki suyun SPİNLERİ birbirinin tersidir, biri saat yönünde öteki buna ters dönü hareketi yaparlar (madde ve anti maddeyi kastediyorum) Biri SUYU (spini) tutmuş öteki de yutmuş....gibi Negatif evren bizim klon ikizimiz ama aynı zamanda ÇÖPLÜĞÜMÜZ! beni hissettiniz mi? Tufan öyle bir İKİNCİ yaratılıştır ki paranormaller seri halde vukubulmuştur, her hayvandan BİRER ÇİFT gemiye kendiliğinden girmiştir. Bu nasıl oldu? Bir kocaman gemi düşünün-yüzer hayvanat bahçesi-kapılar açılmış ve hayvanlar DIŞARI çıkıyorlar Ama biz bunu kameraya kaydediyoruz ve T E R S oynatıyoruz: O zaman ne olur? içeri girerler Evet, Hayvanlar BÖYLECE tersinen bir zamanda İÇERİ girmişlerdi. Kimse onları zorla içeri sokmadı. Bunu da hissediyor musunuz? Öteki hayvanlar ve mutant insanlara ne oldu? DEPLASMAN oldular çıkmadan nasıl girdiler /girmeden nasıl çıktılar? (veya zaten girmemişlerdi... bu sayede çıkmamış oldular) ankebut 14. ayette "Nuh binyıldan elli yıl eksik kaldı" ifadesinde yine blok zaman ile ilgili bir ipucu var mı? Ankebut Suresi 14. Ayet: Yemin olsun, biz Nûh'u toplumuna göndedik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar BLOK ZAMANA yavaş yavaş yaklaşıyoruz, evren nabız gibi (impuls) atarak ve kendi üzerine dolanarak genişler.
Nabız (pulsation) yani darbeleme demek. Evrenin her NABIZ atışıyla göreceli bir zaman dilimi içerir. Kalp gibi atarak genişlemektedir evren ve kalbin TİK-TAKları onun genişleme dilimlerini (mesela saniye olsun) cinsinden verir. Evren neden düzenli olarak GENİŞLEMİYOR da illa ki tik tak diyerek bir durarak bir atarak genişliyor? NEDEN? Çünkü uzay-zaman genişlerken genişleme ivmesi ZAMANI İTMEKTEDİR! Bir salise öncesinden bir salise sonrasına (şimdi) geçiyoruz ama NABIZ gibi darbelenerek. DOĞRUSAL değil diskret-kesintili ve interval (aralıklı) olarak genişlemekteyiz. İki AN (lahza) arasında biz ÖLÜYÜZ! KASKATI bir fotoğraf gibi öylece durmaktayız (Kehf suresindeki KORKULU anlatımı hatırlayınız) Çünkü o iki an arasında ZAMAN DURMUŞTUR (zamansız evrendeyiz) ve sizler de durmuşsunuzdur, sizler bir enstantane olarak öylece kalmışsınızdır. Bunu daha iyi gözönünde canlandırmak için "Onları görsen arkanı döner kaçardın, onları ölü sanırdır" Kehf Suresi 18. Ayet Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı. dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı. dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı. dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı. iki an arasında (mesela 1 ve 2 'yi tuşlamam arasında BİZLER ÖLÜYÜZ Pekiyi ben nasıl tuşladım-ölüydüm yaBunun muhtelif yanıtları vardır: 1. Ben Ashabı kehf idim takvimlerimiz farklıydı 2. Bir platformda bir gün bin yıldır 3. Dabbe olan için bir saniye 24 dakikadır (veya 18 dakikadır-iki durumlu-) 4. vs. vs. Eğer dışarıdan izleyen gözlemciye/raportöre göre ASHABI KEHF neredeyse ölüm ile uyku arasında yani slow motion durumundalar. Çünkü gözlemci onlara göre SPEEDY'dir Bunun tersine BLOK EVRENE tutulduysanız (yapıştıysanız) Bu kez yeraltı ile yerüstü
arasındaki yaşam dehşet vericidir. Yani Dabbe durumunda biri yeşile yapıştığında-ki bizler hepimiz dirileceğimiz gün o yeşili göreceğiz ve yapışacağız) derindeki hareketli ama toprak üstündeki ASHABI KEHF gibi donmuştur (ilk durumun tersi) Birine ulaşmaya çalışıyorsunuz. Siz cep telefonunuzu tuşluyorsunuz, sizin herşeyiniz normal zamanda akarken diğerinin elinde cep telefonu ve her saniyenize karşılık 24 dakika HİÇ KIPIRDAMIYOR. İçinizden birine dokunmak istiyorum. Ben dokunuyorum sorun yok. Ama siz iki impuls arasında BLOKLANDIĞINIZ için bir tür ölü veya ölümsü uyku (katalepsi=Sahte ölüm) halindesiniz. Aman Allah'ım siz ölüsünüz! Kaskatı kataleptik ölüler İşte ölüler ve ŞEHİTLER sizleri böyle görmekteler Çünkü onların iki impuls anı yok! O yeşil bölgede nabız gibi atarak genişleyen bir evren yok, yuvarlak şişen, balon veya semer gibi bir evren yok, DÜMDÜZ bir mahşer var ve siz onun DERİN'liğindesiniz. Orada ışık (beyaz) veya ateş (nar) yok, akkor yok, kızıl, turuncu ve sarı yok. Orada bu renk skalası atlanmış yerine YEŞİL-MAVİ bir renk gelmiştir. Güneş ışığı yok, güneş yok orada! Çünkü orası DÜMDÜZ bir mahşer düzlemi. Orada yuvarlak yok ki GÜNEŞ de y u v a r l a n m ı ş bir globe halinde başınızda dursun. Akkor ışığa sarıdan geçiş yok orada. YEŞİL'DE duracaksınız (bir kere yapışacaksınız-Allah'ın emri-) Yeşil'e yapışmazsanız devam ederseniz ne olur? Hiç! Mavi, Lacivert, Mor ve Morötesine geçersiniz. (Ama bunun için gerçekten ölü olmanız gerekiyor-Şehitler YEŞİL'e yapışıyorlar) Ölümlüler de tüm hücrelerinin son nefeste verdiği yoğun UV (morötesi) son yayınım ile ölüyorlar. Şehitler ise Maviye geçmiyorlar, YEŞİLE yapışıp kalıyorlar Hatta saçları bile yeşil-ciddi söylüyorum- Gözleri-herkesin-yemyeşil Akkor yok; sadece UV var (Ültraviole lambaları hatırlayınız: Bunlar sizi gün ışığı gibi rahatsız etmez ama karanlıkta beyazları inanılmaz parlatır. Ama beyazlar da akkor gün ışığı değildir) İşte yer DERİNLİKLERİNDE d i p l e r i n d e böyle tuhaf bir dünya var (aslında bir düzlem var) orada evren şişmiyor, kendi üzerine dolanmıyor, impuls gibi atmıyor. İki AN yok, tek an var (bir gün bin yıl veya 50 bin yıl gibi) Bunlar sözlerle anlatılacak gibi değil ama siz candaşlarım BENİ ANLADINIZ MI?
BLOK EVREN böyle bir şey Elbette konuyu ilerleteceğiz, bu sadece girişti (25.anlamına) Bir soru daha sormak istiyorum: ŞEHİTLERİ anladık mı? Neden ölmediklerini, neden aslında ölü olanların BİZ İKİ AN arasında yaşadığını sanan YUVARLANMIŞ (round) evrenliler olduğunu, Şehitlere neden YEŞİL BAŞLIKLILAR dendiğini? Bir şey daha arz ediyorum: Lütfen MÜSLÜMAN kökenli PHİLADELPHİA experiment crew'i ile ilgili ve de "YEŞİLE YAPIŞMAK" tanımı geçen verileri bulabilir misiniz? The above is an extract from a letter written on January 13, 1965, by Carlos Miguel Allende (also known as Carl Allen), a former seaman, to Dr. Morris Jessup, an astronomer and author of "The Case For The UFO" (1995). The experiment, claimed Allende, was an application, by a scientist called Dr. Franklin Reno, of Eintein's unified field theory (a theory that attempts to connect the fundamental forces of nature). Reno, Allende claimed, had successfully >> http://www.geocities.com/Area51/Corridor/8148/philly.html 22 Temmuz 1943'te saatler 09:00'ı gösterirken elektromanyetik alan jeneratörleri çalıştırılır. Eldridge'in etrafını önce yeşil bir duman kaplar. Gemiyi bu dumanın ardında görmek imkânsızlaşır. Alıcılar geminin kuvvetli bir elektormanyetik alanla çevrelendiğini göstermektedir. Duman çekildiğinde ise deneyin istenenden daha başarılı olduğu anlaşılır. Çünkü Eldridge sadece radarlardan değil, mürettebatıyla beraber "gözden de" kaybolmuştur! 15 dakika sonra şalterlerin indirilmesi emredildi. Yeşil duman yeniden belirdi ve duman çekilirken Eldridge yavaş yavaş yeniden materyalize oldu. Ancak bir şeylerin ters gittiği hemen anlaşılmıştı. Gemiye iletilen telsiz mesajlarına yanıt gelmiyordu. Ve deney sonrası bazı tayfaların (Anelka gibi müslüman olan) YEŞİL'e yapıştığını-tutkala tutulduğunu anlatır. "YEŞİLE YAPIŞMAK" Half of the officers & crew of that Ship are at Present, Mad as Hatters. A few, are even Yet confined to certain areas where they May receive trained Scientific aid when they either, "Go Blank" or "Go Blank" & Get Stuck."... The Man thusly stricken can Not Move of his own volition unless two or More of those who are within the field go & touch him, quickly, else he "Freezes". "donmuş lardı mürattebat" deniliyor yukarıda. Evet donmak ya da yapışmak>>>>>Ashabı Kehf'i görseydin....dehşetle kaçardın misalidir. Devam lütfen GREEN kelimesine devam ediniz (Frozen yerine >>>>>>>BLOCKED TİME
demek daha doğru) verdiğiniz kaynaklara devam ediniz. YEŞİLE yapışmak, bunu bulacaksınız When the actual test was put into motion, a number of unexpected and bizarre side effects occurred. As the electromagnetic field increased in strength, it began to extend as far as 100 yards out from the ship in all directions, forming a large sphere. Within this field, the ship became fuzzy and indistinct, and a greenish haze formed around the vessel, obscuring it from view. Eventually, the only visible object was the outline of the hull of the Eldrid>> http://surbrook.devermore.net/herosource/monphil.html MÜSLÜMAN 6 tayfanın söyledikleri>>>"YEŞİLE YAPIŞTIM" "Duvardan kapıdan geçtim" "duvardan kapıdan geçer gibi geçtim" "Tüm demirler bedenime yapışıyorlardı" While everyone watched, the Eldridge powered up its field generation equipment. As before, a strange green glow appeared and the ship began to fade from sight. On board, things started to go badly. Sailors became disoriented, couldnt see and some were burnt by the green mist. Others faded into the deck and superstructure of the ship. 5 asker geminin metal gövdesi ile kaynaşmıştı! İkisinin elleri çelik gövdenin içine geçmişti. Ellerini keserek adamları kurtardılar ve yerine protez eller taktılar. Normal durumda olan mürettebatın ileriki zamanda olağan üstü şeylerle karşılaştıkları rapor edilmiştir. Bulundukları yerde birden yokolup başka bir yerde görünebiliyorlardı. Duvarların içinden geçebiliyorlardı. Bir çoğu bu duvarların arasına sıkışarak can verdi. http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/philadelpdeneyi.htm Even when they return, at a moment's notice a runaway emotion can trigger becoming 'stuck in the green', a sense of displacement as time seems to speed up or slow down for the victim. They have been left with their time axis permanently wobbling. http://www.onceinoticediwasonfireidecidedtorelaxandenjoythefall.org/merkabah/archives /000751.html stuck in the green RGB ye geçelim şimdi. Üç renktir bu. Hangi renkler? RED>>>>>>kırmızı-turuncu-sarı-akkor dizini GREEN>>>>>ŞEHİD dizini BLUE>>>ÖLENLERİN DİZİNİ kaptanım şimdi siz her tür hayvan çiftinin gemiden çıkışları geri alındı açıklamanıza karşın sorduğumuz soruya bu P deneyi ve mürettebetı anlattığınıza göre şöyle mi düşünmeliyiz: Eğer böyle bir evrenin içinde maddenin katlı fazları bulunmasaydı, şaşılırdı.Bu fazların birisinden birisine geçilmesi bir yaşamdan ötekine geçmeye benzer. Boyutlar arası değişmedir yani dünyalar içinde dünyalar olabilir. Manyetik alanların karıştırıcı olarak değişimler yaratabileceğinden kuşkulanılıyordu, Maksatlı olarak, olağan dışı manyetik koşullar yaratılması hem fiziksel, hemde yaşamsal olarak maddenin fazını
değiştirebilir. Evet AYNI MEKANDA iki ayrı zamanda AYNI ŞEYLERİN (antisi ve kendisi olan ) EŞLENİKLERİ bir şekilde TAKAS olabiliyorlar. Aslında AŞIRI MAGNETİK bir alan (Bu tünelin ucudur) yuvarlak /eğri evreni >>>>>>>>>DÜZLEM biçiminde açmaya çalışır. O zaman da YEŞİL'in hakim olduğu bir DÜZLEM (mahşer evreni) gibi bir şey olmaya zorlanır evrenin çizgileri. Şöyle de diyebilirim: Aslında mıknatısın çizgileri (akıları) DÜMDÜZ ama evren eğri olduğundan böyle algılıyoruz. Hatırlayınız: Karadelik-Akdelik tüneli HEM BİTİŞİK hem de hortum gibi ÇOK UZUNDUR Hatırlayınız: Suptil Duble'nin göbek kordonu hem bir bebeğinki kadar KISA hem de ARŞ'a değecek kadar, oradan gelecek kadar uzundur. Beşinci boyut Magnetizma, quantum tünelinin AĞZINDA durur (elektrik alan dışarıda ona bitişiktir) (Dışarısı bizim evren; içerisi de SÜPER UZAY=Aşağı misal alemi)
BÖLÜM 14 ÖLÜM
beden ölünce ne oluyor? Eksi beden ayrılıyor(Mıknatısın akıları gibi düşün) kalan artı beden ise dağılıyor (Demirtozları gibi) sonra mahşer denen bir kağıdın üzerine demirtozları serpiliyor rastgele... (Nicelik) Kağıdın altına yeniden MIKNATIS konuyor. Demir tozları yeniden BEDENLENİYOR. İşte bu kısaca kabir azabi, ben berah+sehrayin ya da onu hisseden ruh mudur? Kabir azabının tam anlamını artık belirtelim ve Kabir azabını şu İmam Gazali denen tekelciden alıp, Kur'an'a iade edelim... Haniflerin bilmesi gereken bir Kabir azabı var ama Gazalinin uydurduğuyla ilgisi yok
Ben James Joyce'u sadece bir güçlü PARAZİT alıcısı sanıyordum. Ama bunun çooook üzerinde bir özel görevli, buna artık eminim. Sahi kimdir bu Joyce. Tezkirede ona "Şair" deniyor (Yazar denmiyor) yani yazdıkları şiir kabul ediliyor (nesir) değil nazım... Finnegan kimdir? Belli değil. Borges'in öyküleri de tıpatıp aynı. Borges'i biliyoruz ama Joyce kimdir nedir? Neden Hawking'in en en en sevdiği kitabı yazmış? Hawking onu anlıyor mu? Bu soruların yanıtını gerçekten bilmiyorum. İçinizde o kitabı okuyup ANLAYAN var mı? (Ben hemen hiç anlamıyorum) Nasıl olur da bir Zigzag dağının altından akan zemzem diye bir tek cümle büyü gibi beni 54 yıl ötedeki bir beyin ile irtibatlıyor? Adam yazıp geçmiş sanıyoruz. Ama onun bir tek cümlesi ANAHTAR oluyor paranormali başartıyor. Bence Joyce arkasında biri var. Bir üst-güç. Spilberg kelimesi de sihirli yani bu kelimeyi kullandığımda birşeyler oluşuyor, buna spielberg (şpilbörg) dediğimde HİÇBİR ŞEY olmuyor, ama spilberg dediğimde mesela çok yırtıcı yaban kedisi sakinleşiyor. Onun adı kedi ama o çok vahşi yani ruhundaki doğanın yabanıllığı var. Fakat ona spilberg dediğimde hep ev kedisi kadar munis ve uysal oluyordu. Tarzan ile konuşurken çok sık spilberg kelimesini kullanıyorduk. Bu kelimenin onu teskin ettiğini tesadüfen anladık. (Zaten başıma normal bir şey gelse en başta ben şaşarım) Kelimelerin sırrı nedir? Mesela fatiha'yı yukarıdan aşağıya okuduğumda otomatikman lokal uzay-zamanlarında ama aynı mekanda yaşayan cinlerin de burulma alanına girdiğini söyledi (Noel baba) ben hayatımda cin görmedim ve görmeyeceğim. (Dabbe olandan bu yeti alınmıştır) Dolayısıyla şeytan (ki cindir) bu dabbe bölgesine giremiyor çünkü o kırmızı cehennem alevi rengiyle donanmıştır. Yeşil olan onu adeta kovuyor. Yeraltında yeşil soğuk ateş var. İbrahime sakin olan ateş, nur, karanlık veya soğuk değil ve orası kafdağıyla spilberg'in kesiştiği bir yer. (Steven Spielberg duymasın kendini bir matah zannedecek) Oradan dirileceğiz bir gün-topluca- sizler de yeşil alemi göreceksiniz. Bu bir vaaddir. Ve bir şey daha öğrendim bir gün kadar önce... Büyük melekler mesela İsrafil, en büyük zevki kıyamet koparmak
mesela Mikail, en büyük zevki toplu ölümlere doğa afetlerine yol vermek Mesela Cebrail, adı üzerinde Cebbar=Zorba zorlayıcı, cebren zorlamak en büyük tutkusu... Ve bizi en çok seven meleğin adını artık tahmin edebilir misiniz? ? Azrail Evet ama azrail değil onun adı melekül Mevt (ölüm meleği diye yanmış tercüme ediliyor) mewt demek (mevtadan anımsayınız) Allah'tan geldik Allah'a döneceğiz eylemini yapan yani insanları Allah'a kavuşturan ve insan sevgisi maksimum bir melek. Ben sanırım bir ölümümde Azrail'i görür gibi oldum. Yahya da yanındaydı. Ben şeffaflaştırıldım ve mermilerden biri hariç ötekiler beni yokmuş gibi geçip gittiler, şeffaflaşma anında dalak ve yöresindeki organlarım da bedenimden çıkarıldı. Çooook iyi hatırlıyorum. O öldüğüm gündü. Eğer ölüm anında bir hayal veya vehim görmedimse... Azrail as.ın o kadar şefkatli o kadar merhametli o kadar acıması bol o kadar bana düşkün olduğunu GÖRDÜM ki inanamadım buna... Hatta "Sanki melek gördüm" diye yazmıştım -hatırlarsanız- çünkü asla Azrail as.ın böyle bir centilmen ve insan dostu sevgi dolu varlık olabileceğine hiç mi hiç ihtimal vermemiştim. Adı sadece Azrail olsaydı "Herkese acımasız olacaktı" ama Melekül mewt diyerek bir çifte sistem oluşturulmuştu: mü'minlere ŞEFKAT doluydu facirlere de diğer üç melekten sertti. Bir de bunun için adı SALT A z r a i l değildi. Kur'andaki adı MELEK ÜL MEWT. Allah sizlere de onun o enfes sevecen yüzünü GÖZYAŞLARINI göstersin, onun SEVİNÇTEN ağladığını anlayacaksınız. [032.011] [E0] De ki size müvekkel kılınmış olan melekül'mevt canınızı alacak, sonra döndürülüb rabbınıza götürüleceksiniz Azrail as. bize AVUKAT kılınmıştır, inanmışı SAVUNAN bir dost. Bunu biliyor muydunuz? Azrail adı geçmedi çünkü "Benden değil Allah'tan korkun" demek durumundaydı. Adı ölüm değildi. Ölüm bitmek, yitmek, hiç doğmamak, ebediyen yokolmak demektir. Azrail ÖLDÜRMEZ bizleri mevta kılar yani Allah'a, o tek sığınacağımız merciye götürür.
Ben Azrail'i de çoook seviyorum. Siz de seviniz. Ondan korkan ruhunuz değil nefsiniz yani kimliğiniz. Eğer o muhteşem nefs olmasaydı günde türkiye nüfusu kadar kişi rahatlıkla intihar eder veya intihar eylemi yapardı. Kaynanasına kızan canlı bomba olurdu... Nahl Sûresinin 32 . Ayetinde Melekler onların canlarını iyi kimseler olarak alırken, “Selâm size! Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete” derler. Evet MELEKLER diyor. Her bir virüs için dahi bir Azrail mültikopyası vardır. her bir hücre, bakteri veya virüs (Yani DNA sarmalı taşıyan her varlık) için bir AZRAİL vardır. Bu Azrail as.ın SAF-Saffat-Safiyyun tutmuş matrisslerinden her biridir. Bizdeki en eski hücre kaçyaşındadır düşündünüz mü? İçinizdeki en yaşlı hücre kaç yaşında??? İçimizdeki en yaşlı hücre kelebeklerin ömrü kadar birkaç günlüktür, geçen haftadan bir şey kalmaz, bizi hep yeniler sistem. Değişmeyen biziz sadece (kimliğimiz bilincimiz) beyin hücrelerimiz kalıcı değildir, devreder yeni bölünmelerle.. Biz doğduğumuz günki yapı değiliz, o günden bugüne her saat başı hücrelerimizi Azrail matrissleri öldürdü diyorum ya bizler sembiyoz (ortam yaşayan) bir bedene sahibiz. Yani biz hücre denen hayvancıklarla oluşturulmuşuz. (Darwin sadece bu konuda haklı) Bu beden bizim değil... Biz sadece anne babadan birer tek sarmal alıp bu hayvancıkların oluşumunu sağlıyoruz. Bu beden bizim değil. Rabbim Adem'e buyurdu: "Soyunun ve inin yeryüzüne!" Çoook güzel bedeni vardı insanın, tek parça, huri geni güzelliğinde ama burada başka bir elbise giydik. Hayvancıklardan oluşmuş bir elbise. Bunun şifresi de "Adem'in ZÜRRİYETİ" kelimesindedir. "Onların zürriyetleri" derken işte bu zerreler (canlı hayvancık mikroorganizmalardan örülü beden/cesedimiz) şifrelendirilmiş ve misallendirilmiştir. Bir kaç örnek "Zürriyet " ayetlerin yazabilirsiniz. Adem zürriyeti biçiminde geçiyor. Mülk Suresi 24. Ayet De ki: "O'dur sizi yeryüzünde zürriyet halinde yaratıp yayan! Nihayet hep toplanıp O'nun huzuruna getirileceksiniz!" Evet yaratıp sonra yayan ne yayılıyor burada? Araf Suresi 172. Ayet Hem Rabbin Ademoğullarının bellerinden zürriyetlerini alıp onları
nefislerine karşı şahit tutarak: "Rabbiniz değil miyim?" diye şahit gösterdiği zaman "Evet Rabbimizsin, şahidiz !" dediler. Kıyamet günü "Bizim bundan haberimiz yoktu!" demeyesiniz, Adem bir ZÜRRİYETTEN gelmiyor yani bedeni HÜCRELERDEN örülü değil. TEK HÜCRE kendisi zaten (Cennet ehli böyle olacak. Midesi barsağı falan olmayacak-eskisi gibi-) Fakat adem'e "Zürriyetleri" olacağı söyleniyor. Zürriyet diyelim ki nesiller olsun, pekiyi bunlar anne overium'unda ve baba sperm'indeki bir çift GEN değil midir? Bu hem zürriyet hem de H Ü C R E sistemi demek değil midir? mutmain olmayan söylesin ltf. Çok güzel bir elbisemiz vardı inanılmaz güzel bir beden tek parça, tek parça elmas gibi (elmas bile carbon atomlarından oluşuyor) bu tastamam tek parça ve inanılmaz, akılalmaz, tasavvur edilemez güzellikte bir beden. Cennet ilk durağınız Naim cennet mekanınız Allah da dostunuz olsun candaşlarım (Arkadasim Kur'an ile gaaaaaaayet iyi anlasiyoruz, benimle dertlesiyor, sirlarini veriyor sakinmadan. Ama benim agzim da hiç sir tutmayi bilmez, ne sirri varsa hemen BIZLERE yetistiriyorum.) (Aslinda bu sirlari öyle kisalttim ki, simdi bir GÖZ KÜRESI yapisindan girsem onun da TANIMI harfiyen var, ölçüleriyle birlikte.) Küçük bir örnek: Mahserde, dünya ve günes preslenip iki boyutlu (yufka) olacaklar, birbirlerine paralel olarak tepemizde duracaklar. Kürelerin kalkacagi o günde, göz küre de kalkacak ve Sidretül Münteha gibi ars gibi DÜMDÜZ görecektir Artik beyin merkezleri degil, ORGANLAR kendilerini yönetecektir. Yani beyindeki görme merkezi göze gelip yerlesecektir. Konusma merkezi gelip ELLERE , ayaklara yerlesecektir Baslayacak eller konusmaya... El konusur mu? Konusur hem de isbat bile edebilirim. DIL konusur da EL konusmaz mi? Ikisi de ayni DERIDEN yapilmamis mi? Orası havasız ortam (Iki boyutlu yufka gibi uzayda oksijen molekülü de gereksiz.)
(Çünkü o da küreselligini yitiriyor, kaleideskopta yer alan renkli kirintilar gibi iki boyutlu davraniyor.)
SONSÖZ
Ben bu küçük adamların yerinde olsam vallahi bu chatleri nefesimi tutup bir solukta hayretle okurdum ve imanım artardı, bilgim de... Allah bir nimet olarak ayetlerini açıklayıcı,. İbrahim dinini yeniden canlandırıcı bir ALAMET gönderdi. Vurun şunu yerden yere! Hani bir özdeyiş vardı. KÜÇÜK insanlar, ORTA insanlar ve Büyük insanlar. Bunlarin uğraşlarına göre büyüklükleri ortaya çıkıyor. Büyük beyinler FİKİRLERİ tartışır. Hep biz geçmişimizde küçük beyinlerin uğraş konusu olduk. AMGüven gibi... Neyi tartışıyor BENİ, çünkü küçük beyin/balık kadar sinek kadar bir beyni var, sığası bu, doğası bu! Bizler Orta beyni de aşmışız (Aktüaliteyi magazini keyf olsun diye yapıyoruz, bu sbizde bir tutku veya kapasite sorunu değil) Biz fikirleri tartışıyoruz. Bu fikirler neyin nesi? ALLAH'ın fikirleri>>>Çünkü KUR'AN! Ne kendi aramızda ne Allah ile tartışmıyoruz. Biz şunu yapıyoruz: MUTMAİN kılıyoruz insanı mutmain olana kadar SORUYORUZ ta ki "Tamam tatmin oldum" desin! O halde biz en büyük beyiniz! İbrahim atamızın o BEYNİ gibi Tatminliği arıyoruz. İşte HANİF her zaman BÜYÜK BEYİNDİR Allahını seven söylesin, TATMİN etmeden sizi bir kenarda hiç bıraktım mı? Sordunuz anında yanıt aldınız. "Yarın yazayım, durun araştırayım" veya saçmalama yaptım mı?
Anında görüntü ve illa ki AYETLERLE hemen orada var olmadım mı? HER ZAMAN SÖYLERİM SİZ BİR NİMETSİNİZ. Ve sizlere "Mutmain oldunuz mu" diye sordum "Olmadım" diyenler pek çoktu. Ama sonuna kadar mutmainlik yaptğım ve hemen herkes, en müşkülpesent ve skeptik olanlarınız bile "Evet vallahi tatmin oldum" demeden bırakmadım. Doğru mu? Onlar küçüldükçe BİZ büyüyoruz(KURAN BİZE YETER)Çünki biz Hanifiz Ben kur'an eriyim ve işim İbrahim atamızdan daha zor. Çünkü onu mutmain eden BİZZAT ALLAH idi o Anlattı, oldurdu ve İbrahim atamız mutmain oldu! İyi de ben bunu ALLAH olmadan yapmaya çalışıyorum. Yani Allah'ımız bana gökten birşeyler vermiyor veya şu dört kuşu kes karıştır dört tepeye koy çağır gelecek demiyor Allah bize bir tek şekilde GÖRÜNÜYOR>>>Onun kelamı olan KUR'AN! evet Kur'an ile bunun için MUTMAİN oluyoruz. Yazdığım herşey sadece Kur'an'dandır. Nefsimden bir şey söylersem onu KESİNLİKLE belirtirim ve "Ardına takılmayın" derim. Sağlam karakter de budur zaten. Evliya masalları yaratanlar bizleri ayetler dışına çıkarıp katletmediler mi? Beyin kıyımı yaşadık, beyin kanallarının temizlenmesinin tersine BARSAKLARI TEMİZLEMEK için HANİF islam tek çaredir. Çünkü İSLAM kelimesi yetmiyor, kabızlık yapıyor. Ben Usame 1000 Ladin ile Ebu Süfyan ile AYNI KABIZLIĞI YAŞAYAMAM BİZE GEREKLİ OLAN HANİF İ S LAM denen YENİ BİR DİN
Hans Von AIBERG