YEDİKITA 100 (ARALIK 2016)

February 4, 2018 | Author: hamza.firat | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

TR YEDİKITA DERGİSİ SAYI 100 (ARALIK 2016)...

Description

. .. AYUK TARiH Vf KUlTUR arnGISI ARALIK 2016 SAYI 100 FİYATI 9URA

OSMANLI DEVLETİ'NİN

KADİM

HAFIZASI

.. .. ..

.

.

.

OSMANLILARDAN GUNUMUZE iNTiKAL EDEN ARŞiV . . . MALZEMESiNiN MiLYONLARCA EVRAK, . .. . . DEFTER , FOTOGRAF, MINYATUR VE DAHA PEK Ç~K ORIJ~NAL MATERYALDEN OLUŞAN HiKAYESi. .. '-'

Asırlarca huzur içinde ya§attığı topraklarda Osmanlılardan kalan

izler... crnaziye dair hasbihaller...

rilporlaJ ıorı.ı. 1

YEDİKITA

kltaplılı

Yedikıta Röportajları Serisi · 2 camlicakitap.com ve tüm kitap satı ş nokta ları nda



YEDIKITA

AYllK TARİH Vf KÜlTÜR Aralık

Yedikıta'dan

rncisi

2016 - Sayı 100

ÇAMLICA BASIM YAYIN VE TİC. A.Ş. Adına Sahibi Ahmet TEM İZ Yayın Yönetmeni (Sorumlu) Kemal ERKAN Yayın Koordinatörü Ahmet APAYDIN Editörler Tunahan KANICI - Veysel SEKMEN Editör Asistanı Emre BOYACI Tashih Selman SOYDEMİR - İbrahim COŞKUN Tasarım Uygulama Süleyman KÖKLÜ Grafik Koordinatörü Eyyüp ÇA~IRGÖZ Kurumsal İletişim Hüseyin GUNEY İsmail GÜR - Kemal AYDIN Dijital Arşiv Çamlıca Dijital Hukuk Müşaviri Av. Ali ÇAVUŞOGLU Web Tasarım Siraceddin EL Kütüphane ve Arşiv Kemal ÖNCEL - Abdullah AKAR Zeynel Abidin AYGÜN - Cemil KOCABIÇAK Yönetim Yeri Alemdar Mah. İncili Çavuş Sokak No:9A Sultanahmet / Fatih - İstanbul Baskı

ve Cilt Fazilet Neşriyat ve Tic. A.Ş. Mh. Mimar Sinan Cd. No 52 Güneşli - Bağcılar/ İSTANBUL Matbaa Sertifika Na: 16384 Bağlar

Dağıtım

YAY-SAT Süresi-Türü Aylık-Yerel Süreli ISSN 1308-5379

Yayın

Avrupa Bayii ENDER GMBH Melatener Weg 18 - 50825 KÖLN Tel.+49 221 69058 90- Fax. +49 221690589 29 [email protected] YEDİKITA Dergisi'nin bütün yayın hakkı, Çamlıca Basım Yayın ve Tic. A.Ş.'ye aittir. Dergiye gönderilen yazılar, yayınlansın yahut yayınlanmasın iade edilmez. Dergimiz yazılar üzerinde gerekli müdahaleyi yapma hakkına sahiptir. Dergide çıkan yazılar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir. Dergide yayınlanan yazı ve reklamların her türlü mesuliyeti yazarlarına ve sahiplerine aittir.

İRTİBAT ve ABONE (0212) 657 88 00 - 7102 Bağlar Mh. Mimar Sinan Cd. No: 52 Güneşli - Bağcılar/ İSTANBUL [email protected] Yazı İşleri (0212) 657 88 00 - 7103 WhatsApp Hattı : 0530 285 38 04 Çamlıca Basım Yayın ve Tic. A.Ş. Ziraat Bank. IBAN TR81 0001 0021 0550 7231 7750 02 Akbank IBAN TR60 0004 6011 9388 8000 0135 18 www.yedikita.com.tr [email protected]

IJ @

/yedikitadergisi

r:l /yedikita

izleri her zaman yanıbasımızda h issederek ulaştığımız bu 100. sayım ıza kadar pek çok makale ve fotograf neşrettik. Bütün bu çalışmalarım ızda en mühim kaynağımız Osmanlı' dan miras kalan arşivlerimiz ve kütüphanelerimiz oldu. Çok iyi biliyoruz ki bizler için en büyük hazine, bu miras. Esasında

1400 yıllık tarihimizde, özellikle bizim kültür coğrafyam ızda kağıdın muhafazası fikrinin ve ona gösterilen hürmetin kaynağı Mushaf-ı Şerif tir. Çünkü o, kağıt üzerine yazılıdır. Nitekim, Anadolu'da hala en ufak bir kağıt parçasına dahi hürmet gösterilir, yerde bulunsa alınıp yüksek bir mekana kaldırılır ya da bir tas kovuguna sıkıştırılır. Yukarıda bahsettiğimiz

üzere en büyük hazinemiz Osmanlı arşivleri oldugundan, bu sayımızda, belki biraz da vefa borcumuzu ödemiş olmak için arşivlerimizi kapağa taşıdık. Bizzat arşivin tozunu yutanlar tarafından hazırlanan bu dosyamızla, Osmanlı'dan günümüze ulasan milyonlarca vesika, defter serisi ve fotoğrafın nas ıl olustugu, tarihimizde hangi rolleri oynadığı ve bugüne nas ıl intikal ettiğine cevap arıyoruz. Osmanlı Arşivi'nin tarihçesini, Ebulfaruk Önal yazdı. Osmanlı'dan sonra arşivlerimizi Yrd. Ooç. Or. Rasit Gündoğdu kaleme aldı. Arş ivin emektarlarından İlhan Ovalıoğlu arşiv takviminden bir yaprak açarak Sultan İkinci Abdülhamid'e atılan iftira oldugunu nasıl anlad ıklarını a nlattı. Son zamanlarda İstanbul tarihine dair mühim b ir kesif yapılmıştı. Vaktiyle İbrahim Hakkı Konyalı'nın fotoğrafını çektiği tarihi eserlere ait bir albü mün hikayesini Fatih Oalgalı'yla konuştuk. Anadolu'nun asırlard ır bereket ve kazanç kapısı olan tarihi çarş ılarını Melih Uslu, Lozan kutlamaları bahanesiyle yap ılan Osmanlı düşmanlığını Prof. Or. Hamit Pehlivanlı, 18. asrın meşhur sadrazamı Koca Ragıb Pasa'yı Eyüp Çolak, 1887'de İstanbul'a gelen Alman bir seyyahın hatıralarını H arun Reşid Acaroğlu kaleme aldılar. Bu ayki Kitap Tenkit bölümümüzde Ooç. Or. Mustafa Gündüz, Türk ve İslam kültüründe kitabın kadim tarihine dair iki kitabı inceledi.

Vesikalar Arası bölümünü özellikle zikretmek isteriz. Zira meşhur Siyonist Theodore Herzl' in Hicaz O emiryolu inşaatına kendince yaptığı yardımın redded ilişini anlatıyoruz. 100 sayı daha beraber olmak dileğiyle ... SA'ı1100/ARAUK 2016 YEDİKJTA 3

i. Tahsin Özsoy OSMANLI ARŞİVİ'NDE MUHAFAZA EDİLEN ~~;

7 TARİHi OBJE

İlhan Ovalıoğlu -Ebul Faruk Önal Raşit Gündoğdu - Kasım Hızlı

OSMANLI . . .

ARŞM'NIN

Melih Uslu DOGU'NUN ÇARŞilARI 4

YEDİKJTAARA.UK 2016/SAYI 100

TARIHI

~arun Reşid Acaroğlu F-"'-'- -

ISTANBUL'DAN MASUM lv\RELER

SOSYAL DERCİ ARAL. LK'TA NE OillU? HABERLER İBRAHiM HAKKl

Prof. Dr. Hamit Pehlivanlı

LOZAN KUTlAMALARI

BAHANESiYLE OSMANLI .. ..., DUŞMANLIGI

6 7 8 16

KONYi\Ll'NIN

KAYJP KİTABI BULUNDU ANlN HİKı\.YESİ .. İSİMDEN MUSE~1AYA BERCESTE TJ\RİH AMBJ\RI .. .."TÜHK VE jSL\ı\1 KULTURUNDE KITAP''A

38 46 53

58 66

DAİR KİTAPlAR

VES~\Lı\R ARASINDA

OS

70 BASININDAN 74 BlJUıL\CA 78

Eyüp Çolak

KOCA BİR OSMANLI A

RAGIB PAŞA

SA'ı1100/ARAUK 2016 YEDİKITA

5

Sosyal Dergi Facebook Abdullah Enes Can Yed ikıta

dergisiyle bu ay tanışma fırsatı yakaladım. Çok beğendim. Allah uzun ömürlü kılsın ...

Twitter @farukaman @yedikita İştah kabartan bir sayı. Emeğinize sağlık.

Instagram @sefergktpl Devamını

bekleriz

@f.haks İnsanlar da bir sonbahar misali ...

@etaytan Yedikıta

yine orijinalliğini konuşturmuş. Diğer tarih dergilerine bakıyorum aynı konuları ısıtıp ısıtıp okurlarına sunuyor. Hiçbir özgünlüğÜ yok ama Yedikıta kaliteyi aşılıyor okurlarına.

Bu Sayfa Sizin .. Siz de yorum ve fotoğraflarınızı Yedikıta Dergisi'nin facebook, twitter ve instagram hesaplarına mesaj atarak veya #yedikita etiketiyle paylaşabilirsiniz.

6

YEDİKJTAARA.UK 2016/SAYI 100

KAYI HAN ÇAGLAR

ARALIK'TA

Erzincan'da Deprem =~~cıı::~ın:ı= OldU ..,ı.,,ı. "*""" - "'"''"' ı, k;uwl.ı ....... Erzincan ve çevresi, 8 şiddetinde bir !~.::"! IWl

------·-

ı:,.ı-



Tol.oJJ.--ı.ı. .ı.- .ı,.,,ku

6uuJ,,r

··· · ··· · ··· · ··· · ··· · ··· · ··· ·· ··· · ····· · ··· · ····· · ·

,.y_ _ _ _ _ , . ,

lfj

Kıbns'ta

EOKA

Katliam Yaptı

dep~emle sa~~ıldı.' ~r~~n~an ilinin tamamen ~t harıtadan sılındığı buyuk zelzelede, yardım ~ ~ ekipleri bölgeye 3 günde ancak ulaşabildiler. ..... =-" E---R-,s.~ Depremde 40 bin kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 100 bin kişi de yaralandı.

( 27 Aralık 1939)

Kıbrıs't Yunanistan'a bağlamak amacıyla kurulan EOKA örgütü üyeleri, 950 kişilik Yunan Alayı mensuplarıyla adanın her tarafındaki Türklere karş ı saldırı başlattılar. Yapılan

saldırılarda 364 Türk şehit

oldu. 103 köy yakılıp yıkılarak 30 bin kişi evlerini terk etti. Kıbrıs Türklerini hedef alan s ilahlı sald ırı ve katliamlar Türkiye' de tepkiyle karşılandı.

( 20 Aralık 1963)

Dayton Antlaşması İmzalandı Bosna'da 1992-1995'te vuku bulan, yaklaş ık 200 bin masum insanın öldürüldüğü ve 2 milyon kişinin yerinden ed ildiği Bosna Savaşı'nda silahları susturan Dayton Antlaşması imzalandı. H er ne kadar adil bir antlaşma olamasa da, yapılan sulh ile Bosna-Hersek bağımsız bir devlet statüsüne kavuştu.

(14 Aralık 1995)

Kore' de Kunuri

Zaferi Kazanıldı Soğuk savaşın ısındığı

dönemde meydana gelen Kore Savaşı'na, 5083 askerle 1950 tarihinde Türkiye de katılmıştı. Türk Tugayı, Kunuri'de büyük bir zafer kazandı ve ABD ordusunun imhasını önledi. Çarpışmalarda 918 Mehmetçik şehit oldu. Kore Savaşı'na 16 ülke askeri birlikleriyle, 6 ülke ise tıbbi yardım aracıyla katılmıştır.

( 1 Aralık 1950)

SA'ı1100/ARAUK 2016 YEDİKITA 7

EMRE



ESKi OSMANLI SARAYI KÜTÜPHANE OLDU

L

BOYAC I

übnan'ın

Biaklin beldesindeki eski Osmanlı sarayı, gün ümüzde 140 bin kitap ve 300 bin gazete ve dergiyle ülkenin en büyük kütüphanesi olarak h izmet veriyor. 1897 yılında dönem in Lübnan Emiri Mustafa Arslan adına İkinci Abdülhamid Han' ın emriyle yap ılan iki katlı saray, ziyaretçilerini giriş indeki Os manlı armas ıyla karş ılıyor. İkinci Dü nya Savaşı' ndan sonra okul, mahkeme, hapishane gibi çeş itli maksatlarla kullanılan saray, 1996 yılında Lübnan Kültür Bakanlığı tarafından milli kütüphan e olarak düzenlenmiş.

TUGRUL KULESİ ASIRLARA MEYDAN OKUYOR üyük Selçuklu Devleti'nin kurucusu Tuğrul Bey'in anıtmezarı "Tuğrul Kulesi" farklı mimarı yapısıyla merak uyand ırıyor. 10 asır önce Selçukluların başşehri Rey'de inşa edilen kümbette T ugrul Bey' in kabri de b ulunuyor. Zamanının ilmi teknikleriyle yap ılan kümbetin etrafındaki üçgen sütunlar bize zamanı bildiriyor. Gü neş in doğuşu ndan sonra kuzey kap ısından sola doğru sayıldığında güneş ışınlarının düştüğÜ sütun saatin kaç olduğunu gösteriyor. T ürbe b ugün İran' ın başşehriTahran'a bağlı Rey'de ziyaretçilerini bekliyor.

B 8 YEDİKJTAARA.UK 2016/SAYI 100

138 YILLIK MEZAR TAŞINDA • "ET VE DOMATES" FIYATI



zmir'in Konak ilçesindeki Ali Ağa Camii h aziresinde bulunan 138 yıllık kabir taşında o güne ait et ve domates fiyatları yer alıyor. 30 yaşına girmeden vefat eden Cemile Hanım'a ait mezar taş ında şunlar yazıyor: "On para domat, altmış para lahm (et), bir ekmek, yirmi kömür ve bamya idi aşım. On üç sal (yıl, sene), bu hal-i yevmiye tamam şükür edip dört evlat ile müdam Urlalı Mustafa Efendi-i bi-rahm, tahammül edip sabr ile büküldü belim, ayağım. Baş parmağımda mercimek d anesi ş işim, ömr vefa etmedi otuz yaşım ..."

I

ÇİVİ

KULLANILMADAN YAPILANB • ASIRLIK CAMI

okat' ın Sulusaray ilçesinde bulunan 8 asırlık Malum Seyit Camii, çivi kullanılmadan inşa edilmesi, a~~ap ~avanı ve taşıyıcı~arın üzeri~e oyma teknığıyle ışlenen geo metrık desenlerıyle dikkat çekiyor. Malum Seyit Tekke köyünde bu lunan caminin duvarları bir s ıra kesme taş , üç s ıra tuğla dizilerek örülmüş. 1200'lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen caminin duvarları 32 demir dövülerek birbirin e geçirilmiş. 1940'ta çatı kıs mı tamir edilen cami, 1970'te ve son olarak 2006 yılında aslına uygun olarak restore edilmiş.

T

SA'ı1100/ARAUK 2016 YEDİKITA 9

Sultan Dördüncü Murad devrine ait sikkenin ön ve arka yüzü

GERMİYANOGULLARINA AİT HAMAM VE MESCİT BULUNDU

K

ütahya'nın şehir

merkezindeki Ulu Cami'nin arkasında 2. Yakup Külliyesi çevresinde yapılan kazı çalışmalarında 1380'li yıllarda Süleyman $ah tarafından yaptırılan tarihi hamam ve mescit kalıntıları bulundu. O devirde Ulu Cami henüz yapılmadığı için, namazların bu mescitte kılındığı tahmin ediliyor.

JAPONYA'DA •• • 17. YUZYILA AiT OSMANLI SİKKESİ BULUNDU Japonya'nın

Okinawa eyaletinin Uruma şehrinde UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Katsuren Kalesi'nde yapılan kazılarda 4'ünün 3. ve 4. yüzyıl Roma döneminden, birinin 17. yüzyıl Osmanlı döneminden kalma oldugu belirlenen 10 sikke bulundu. Gangoji Enstitüsü Kültürel Miras Araştırmaları biriminin yaptığı açıklamaya göre Osmanlı sikkesi 1687 yılına tarihli. O dönemde O kinawa Adası'nın Avrupa ile doğrudan bir ticareti bulunmuyor. Bu yüzden Japon yetkililer sikkelerin oraya nasıl ulaştığını araştırıyor.

1OYEDİKITA ARALIK2016/SAY1100





EDIRNE'DEKI

TARİHİ

ESERLER ~.ime' de Selimiye, Uç Şerefeli ve eski camilerin de aralarında b ulunduğu toplam 27 tarihi yapmm kurşu n örtü bakım ve

E

o narım çalış malan yapılıyor.

Bu çerçevede, Selimiye Camii'nin 31 metrelik genişliği ile 8 fil ayağı üzerinde d uran kubbesinin kurşun bakım ve onarım çalışmaları sona erdi.

••



SULTAN 2. ABDULHAMID HAN'IN MAL VARLIGI ORTAYA ÇIKTI ultan İkinci Abdülhamid Han' ın Anadolu, Ortadogu, Balkanlar ve Trakya'daki mal varlığına dair 7 bin 756 taş ınmazın tapu kayıtları Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivlerinde muhafaza ediliyor. Tapu Genel Müdürlüğil 'nce yap ılan açıklamaya göre; Abdülh amid Han' ın 1869 - 1908 yıllarına ait tapu kayıtlarında Anadolu'da 2 bin 369, Balkan lar' da 4 bin 280, Ortadoğu' da bin 107 taşınmaz kaydı bulunuyor. Bu mal varlıklarının bir kıs mı hala Abdülhamid Han adına kayıtlı durmakta olu p, vefatmdan sonra bir kıs mı hazineye, bir kısmı da şah ıslar adma geçm iş .

S

t'-4'~ -

••h, ...

,ıı,..,.""-

#,,..,, .. ,

w.;;;.:

·--~

./,ı,.., ,.

, ..

,ı, ._,

.... -

SAYI 100/ARAIJK 201 6YEDİKITA

11

OSMANLI ARŞİVİ'NDE MUHAFAZA EDİLEN

7 Tarihi Obje Söğüt'te

ufak bir beylik olarak tarih sahnesine çıkan Osmanlılar, en başta mukaddesata olan hürmetleri ve bağlılıkları, tarihlerinden gelen devlet yönetme yetenekleri ve zaman içinde geliştirdikleri mükemmel sistemlerle altı asır boyunca, dünyanın en stratejik noktalarını huzur ile idare edip kurumlarında ideal devlet anlayışını yakaladılar. Bu uzun soluklu devlet, tarih sahnesinden çekilirken kökleri yüzlerce yıl eskiye dayanan bir hazine bırakmıştı. O hazineden seçtiğimiz 7 obje sizlerle... İ . TAHSİN ÖZSOY

12YEDİKITA ARALIK2016/SAY1 100

N İ Ş A N K E SES İ

+ Osmanlı'nın

LE V HA S I

+ Bugünkü devlet arş ivinin karş ılıgı olan Hazine-i Evrak tabiri, 1846'da Babıali daireleri arasına katılan, eski yeni bütün önemli belgelerle defterlerin saklandıgı b inadır. Sultan Abdülmecid tarafından İtalyan mimar Fossati'ye yaptırıldı. 19. yüzyılın ikinci yansında birkaç kez düzenlenmiş, taşrada ve İstanbul' da kapatılan bazı dairelerin arş ivleri buraya taşınmıştı. 2013 yılına kadar Osmanlı Arşivi araştırma salonu olarak kullanılan Hazine-i Evrak b inası, arşivin Kagıthane'ye

taş ınmasının ardından

eskisi kadar yogu n kullanılmasa da arşiv bünyesinde faaliyetini devam ettiriyor. Hazine-i Evrak yazılı bu levha muhtemelen arşiv binas ında bir fonksiyon icra etmiştir. Tıpkı Hazine-i Evrak binas ını halen süsleyen " Kıya.mü '1-hikmeti b i'l-kalem" kelam-ı kibarı gibi.

+c

zamanlarına

ait, b ir hizmet ve liyakat karşılıgı olarak tevcih edilmiş olan nişanlar vardı. Bunların en meş hurları Mecidi, Osmani ve İmtiyaz nişanları id i. Bir de Osmanlı hanedanı mensuplarına mahsus olan Hanedan-ı Al-i Osman nişanı ve kadınlara mahsus Şefkat N işanı vard ı. Madalyalar ise, bunlardan daha düşük alametlerd i. Üzeri Sultan Mehmed Reşad tugrası işle meli bu atlas kese, Os manlı' nın belki de son nişanlarından birini bagrında taşıdı, kim bilir ...

HAZİ N E - İ EVRAK

son

SU RRE KE S E S İ

+ Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münewere'ye her yıl gönderilmesi adet olan para ve hediyeye Surre denmekte idi. Surre-i Hümayunla, Mekke-i Mükerreme Şerifi için inci ve elmaslarla süslü cübbe ve bir mektub, halk için de çok miktarda para gönderilirdi. Surre Alayı kend ine mahsus merasim ile ugurlanır, kervandaki h ediyeler dervişler, talebeler ve yoksullara dagıtılırdı. Bu hediyelerin muhafaza edild igi keselere Surre Kesesi denirdi. Çantanın ön yüzünde hediyenin Medine-i Münewere ahalisinden ve şeriflerden Muhammed Sakkaf Efe nd i'ye gönderildigini belirten, "Bimennihi Teala, Medine-i Münewere ahalisinden ve şürefa-yı kiramdan Şerif Muhammed Sakkaf Efendi'ye, sene 1333/ 1914" yazıs ı okunuyor. SAYI 100/ARAIJK 201 6YEDİKITA

13

ME C İD! NİŞANI

+

~ Osmanlı nişanlarından

birinin adıdır. H alk aras ında Mecidiye N işanı suretinde de kullanılırdı. 185 2' de ihdas olunmuştu. Sultan Abdülmecid'e nisbetle bu adı aldı. Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci rütbeleri oldugu gibi murassa, yani mücevherli olanı da vardı. Kayd-ı hayat şartıyla verilirdi. Birinci rütbesi elli, ikinci rütbesi yüz elli, üçüncü rütbesi sekiz yüz, dördüncü rütbesi üç bin, beşinci rütbesi de altı bin tane olmak üzere sınırlı sayıda ürettirilmişti. Nişanda, devletin hususi alameti olan birer ay yıld ız olmak üzere üçer şubeli yedi şua' dan ibaret gü mü ş bir güneş görünüyor. O rta kıs ımda ise tuğra ve etrafında güvez mina üzerine altın yazı ile "sadakat, hamiyyet, gayret," kelimeleri ve tesis tarihi olan 1268 rakamı yazılı. N işanın arkas ında Ayyıld ız

içinde "Darbhane-i Amire" yazısı ile hemen üstündeki "sah" yazıs ı d ikkat çekiyor.

14YEDİKITA ARALIK2016/SAY1100

CÜZ DA N

+ Evrak, kart ya da para koymak için üretilen, kitap kab ı şeklinde veya çantaya benzer şekilleri olan bir tür mahfaza . H acmine göre cepte veya elde taşınır. Son as ırda daha çok para taş ımak için kulla nılmıştır. Pad işahlar, belki sıradan insanlar gibi her zaman cüzdana ihtiyaç duymuyorlardı. Fakat onların da cüzdanları ve keseleri mevcuttu. Sultan İkinci Abdülhamid'in bu cüzdanı, kuwetle muhtemel şehzadelik yıllarına ait.

MÜHÜR

+

Üzerinde isim veya işaret kaztlı olup mektuplara, senetlere ve diğer kagttlara bastlan taştan yahut madenden yaptlma aletin adtdtr. Şahts için yaptlanlara "Mühr-i Zati", resmi daireler için yapılanlara "Mühr-i Resmi" denilirdi. Osmanlılarda İkinci Meşrutiyet' e gelinceye kadar memurlar resmi kagttlara imza atmazlar, mühür basarlardı. Ortasında devletin resmi armas ı bulunan bu mühür, keşke hep Osmanlı'nın ihtişa mlı ytllanndaki gibi zafer anlaşmalarına hatime çekebilseydi. ..

ANTLAŞMA

+

İki yahut daha çok devletin karşılıklt olarak üstlendikleri

yükümlülüklerin yazıya geçirilerek imzalanmastyla oluşan belgelerdir. Tarihi bilinen ilk yazılı banş ve dostluk antlaşması, M.Ö. 1280 yılında Mısırlılarla Hititler arasında, bölgedeki Asur tehlikesine karşı imzalanan Kadeş Banş Antlaşması' dır. Gayet güzel bir ciltle kaplanmış olan bu dostluk ve ticaret antlaş ması ise 1866 ytlında Os manlı Devleti ile Meksika arasında imzalanmtş .

,• 1,1ı.,

,.,ııı,

ıı

,f_,,.. .....~ ,.........._...,.. ~ ........ - ........... . , -- - ,. ~ _.,..,.

r-- • .,,..,,,,._." -4

.,ı--. ,,.. .. ___,_,._,,.,. A,ıı.,,,,,,_ _,.ı.., .........,..,,;_

A-,._,,_... • .... , ,,,,,_,.. ...,,ıııııl;

.,__

ıııı..,...,,..

A• ırı"­

• _,.,. •._. . . .,,,,.,,.__.."

",

/ ,,.ıı,ı,,..,_,

,_ ~

.... ... ,,,,.,,,,ı,. ... . ,

,,ı4.,,,ı.,,..,.,,_,,._._,,..,..,,._,

' - .. ~.,_,,..,

ıf -.H • •

, _. 4__

_ , ' - , ., ,._,,,,,,_,_,..,,,,._ ......,4,A "'-- •

__..._,;_.,,,,..,... ,p- ...,,;. _ .,,.._,,.. ....., u

Kaynak: Mehmed Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Teri mleri Sözlüğü

\\ ~.......

t1 " '

SA'ı199/KASIM2016YEDİKITA

15

16YEDİKITA ARALIK2016/SAY1 100

Son devrin

meşhur

kültür

simalarından İbrahim Hakkı Konyalı'nın hazırladığı

Mimar Sinan yapıları albümü nasıl bulundu? Albümdeki eserlerin yıkılışına şahit olan, kimini kurtaran, bazısı içinse elinden bir şey gelmeyen Konyalı hangi hadiselere şahit oldu? Tesadüfen bulunup titiz bir araştırma sonucunda kültür dünyamıza kazandırılan bir kitabın hikayesi ...



lbrahim Hakkı Konyalı'nın

Kayıp

Kitabı

Bulundu

İbrahim Hakkı Konyal ı ,

İstanbul'da

Mimar Sinan Eserleri, Haz: Fatih Dalgal ı , Kültür A . Ş . , İstanbul 201 6 SAYI 100/ARAIJK201 6YEDİKITA

17

RÖPOR TAJ : AHM ET APAYD I N

rzu ederseniz öncelikle kitabın müellifi İbrahim Hakkı Konyalı

Beyefendiden bahsedelim. Malumunuz İbrahim Hakkı Bey çok eser telif etmiş. Ancak eserlerinin adedi ve kalitesi nispetinde ismi duyulmuş bir şahıs değil. Bu vesileyle onun hakkını da teslim etmiş oluruz. İbrahim Hakkı Konyalı, 1896 yılında Konya' da,

Alaeddin Köşkü'nün Akıncılar Kapıs ı yakınında bir evde dünyaya gelm iştir. Atis olan soyad ı yerine Konyalı soyadını kullanması da bundan dolayıdır. Ko nyalı, Nalbandzade Mustafa Efendi ile Atazade İbrahim Aga'nın kızı Hatice Hanım'ın ogludur. Babas ı Nalbandzade Mustafa Efendi, Konya'nın Takva Hoca Medresesi'nden icazetname almıştır. Konyalı, soyunun Anadolu Sekuklulan'na kadar gittigini söyler. Hayatı boyunca çok sayıda degerli eser kaleme alan Konyalı; sorgulayan ve incelemeyi seven biridir. Kitaplarından başka, çok sayıda dergi ve gazetede de yazılar yazm ış, yazılarında kendi adını kullandıgı gibi Amber Reisoglu, Ayhan Atis, Ayhan Nalbantoglu, Nalbantzade İbrahim Hakkı, İbrahim

Atis,

Derviş

Karamanoglu, Hakkı Arayan, İbrahim Cimcoz, İbrahim Hakkı, İ. Atis, Ömer Ataoglu, Mediha Atis ve Vak'anüvis gibi çok sayıda müstear isim de kullanmıştır. Konyalı, yapmış

oldugu çalış malar ve bıraktıgı eserlerle kültür dünyamıza çok şey kazand ırm ıştır. Ayrıca Bulgaristan'a satılan evrakların durdurulması, bu konunun takipçisi olmas ı, bu vatana yaptıgı büyük hizmetlerinden biridir. Konyalı'nın dolu dolu geçen 18YEDİKITA ARALIK2016/SAY1100

r2·'

.,,

Y'_

... : ! '

hayatı, Akşehir'de

20 Agustos 1984'te geride birçok eser bırakarak son bulmuştur. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Karacaah met Mezarlıgı'nda topraga verilmiştir. İbrahim Hakkı Konyalı'nın bu çalışması münasebetiyle hatırasını yad eder, kendisine Allah'tan rahmet d ilerim.

Kitap, Mimar Sinan'ın İstanbul'daki eserlerinden mi bahsediyor? İbrahim Hakkı Konyalı tarafından 1940-1941

tarihlerinde yapılan albüm ve daktilo metninden yararlanılarak hazırlanan İbrahim Hakkı Konyalı'nın Kayıp Arşivinden İstanbul'da Mimar Sinan Eserleri adlı

kitapta, Mimar Sinan'ın İstanbul' da inşa ettigi cami, mescid, türbe, kütüphane, darülkurra ve mektepleri yer alıyor. Enkazcılara satılan cami ve hamamlar, tarihi: kıymeti yüksek olan çinilerin akıbeti, türbelerin bakımsızlıgı gibi pek çok bilginin Konyalı'nın agzından anlatıldıgı eser aynı zamanda İstanbul' da yapılan

Mimar Sinan'ın İstanbul'da inşa ettigi cami, mescid, türbe, kütüphane, darülkurra ve mektepleri bulunuyor. Enkazcılara satılan cami ve hamamlar, tarihi kıymeti yüksek olan çinilerin akıbeti, türbelerin bakımsızlığı gibi pek çok bilginin Konyalı 'nın ağzından anlatıldığı eser aynı zamanda İstanbul'da yapılan yıkımlara ve tarihi yapılara reva görülen muamelelere de ışık tutuyor.

yıkımlara ve

tarihi yapılara reva görülen muamelelere d e ışık tutuyor. İbrahim Hakkı Konyalı'nın hatırasına sahip çıkmak ve yap ılacak yeni çalışmalara kaynaklık etmesini sağlamak amacıyla elimizde bulunan iki albümü yayına hazırladığımız bu esere hatıraları ile katkı sağlayan Prof. Dr. Erdem Yücel'e ve değerli büyüğümüz Belkıs İbrahimhakkıoğlu Hanımefendi'ye teşekkürlerimizi sunuyoruz. Kitabın

ilginç de bir hikayesi var sanırım.

Evet. Şöyle ki, önümüzde " İstanbul' da Mimar Sinan Eserleri" baş lıklı iki fotoğraf albümü vardı. Bunlar üzerinde çalışmaya başladık. Fotoğrafların altında, daktilo edilerek yap ıştırılmış bilgiler bulunmas ına rağmen, çalış ma sürecinde albümlerin kime ve hangi tarihe ait olduğu konusunda malumat edinemedik. Albüm üzerinde bulunan etiket kısmı kazınmış oldugundan eser sahibinin adı da muammaydı. Dikkatimizi, albümdeki fotoğrafların bir kısmınd a arkası dönük yahut yan duran, bazen elindeki kağıd a not alan, kimi zaman eseri tetkik eden, kimi zaman da uzaktan görülen pardösülü, fötr şapkalı kiş inin ü zerine yogunlaştırdık. İşte bu kişi Cumhuriyet sonrası birçok eserin kurtarılmas ına, gün yüzüne çıkmasına ve tanıtılmasına vesile olmuş İbrahim Hakkı Ko nyalı'ydı. Konyalı'nın hazırlad ığı

bir çalışm anın elimizde bizi epey heyecanlandırmıştı. Ko nunun uzman ı olan kiş ilerle görüş meler yapmaya başlad ık. Bu esnada İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı'nda bulunan B/ 33 numaralı M imar S inan' ın Eserleri adlı 23 x 29.5 cm ebadında 473 varaklık yayınlanmamış bir çalışmaya ulaştık. Albümde yer alan fotoğraflar ve Atatürk Kitaplığı'nda bulunan daktilo metin ile kitap karş ılaştırıldığında dönemlerinin ayn ı o ldugu, metinlerin de albümde bulunan fotoğraflar için hazırlandığı anlaş ıldı. Yapmış olduğumuz bu çalışmada Ko nyalı'nın hazırladığı fotoğraf albümüne olması

• İbrahim Hakkı Konyalı'nın Karacaahmet Mezarlığı'nda bulunan kabri ~ Konyalı'mn kayıp kitabı için çektirdiği fotoğraf/,ardan, Merkezefendi Camii

SAYI 100/ARAIJK201 6YEDİKITA

19

baglı kalınmış

ve diger metinle de yine Ko nyalı'nın görüşlerine yer verilmiştir. Ayasofya Müzesi eski müdürlerinden Prof. Or. Erdem Yücel ile yaptıgımız görüşmede ise İbrahim Hakkı Konyalı'nın böyle bir çalışma hazırladıgını ancak bu dokümanların daha sonra kayboldugunu ögrendik. Konyalı 'nın yıllar önce hazırlıklarını yaptıgı çalışmanın kısmen de olsa hayat bulacak olması bizi daha fazla heyecanlandırdı.

Kitap ile ya da malzeme ile oldu?

karşılaşmanız nasıl

İstanbul konulu kaynakların toplanması fikriyle

bugüne kadar çok sayıda görsel ve yazılı materyali İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. koleksiyonları arasına kattı ve katmaya da devam ediyor. Gazeteci Faik Şenol'un 1930'lu yılların İstanbul'unu kayıt altına aldıgı birbirinden kıymetli fotograflar da Kültür A.Ş. koleksiyonlarının önemli bir parças ını oluşturuyor. Elinizdeki bu çalış ma, Faik Şenol'un, belge niteligindeki çok sayıda görsel dokümanın bulundugu albümleri arasından çıkarılarak hazırlandı. Elbette bu albümleri elimize aldıgımızda, bunların Konyalı'ya ait oldugunu bilinmiyordu. Daha sonra üzerinde yaptıgımız incelemeler neticesinde yıllar önce kaybolan ve Ko nyalı'ya ait çalışmalar oldugu bilgisine ulaştık. Bu konuda bize yol gösterenlerden biri de Prof. Dr. Erdem Yücel oldu.

Efendi Hamamı'na dairdir. Bu hamam hakkında Konyalı: "S inan'ın yaptıgı Merkez Efendi Hamam ı, Merkez Efendi Camii'nin evkafındandı. Bir çok hamamlar gibi o da hususi ellere geçmiştir. İki sene ewel son sahibi tarafından 1300 liraya yıkıcı Kayserili Şevket' e satılmıştır. Enkazcı, bu abideyi yıkıyordu. Bu mamureyi tetkik ederken yıkma itap hazırlanırken ameliyesine şah it oldum. Bir gazetede yaptıgım özellikle dikkatinizi neşriyatla bu hamamın Sinan'a ait oldugunu çeken, ilginç bilgilerle haykırdım. Bu suretle yıkılmas ına mani oldum." karşılaştınız mı? şeklinde hatırasın ı yazmıştır. Bir diger anekdot ise Emir Buhari Camii hakkındadır. Bu yapı hakkında Elbette, bu çalış mada da "Sinan' ın bu kıymetli eserini; ben camii tetkik İbrahim Hakkı ederken 15 M art 1941 yılında yıkıyorlardı. Son şeyhi Konyalı'nın Mimar Sinan eserlerini yerinde tetkik ederkenki düşünceleri olan Hafız Mehmed Emin Efendi, 1939 senesi 13 Nisan' ında ölmüştür. Oglu ve mabedin mütevellisi toplanmıştır. Konyalı, eserleri incelemiş , kendisinde Hafız Ahmed Efendi de yıkılma ameliyesine nezaret uyandırdıgı duyguları açık bir şekilde yazmıştır. Ayrıca tetkiki es nas ında karş ılaştıgı hadiseleri de açık ediyor, mabedin avlusundaki meşrutanın da ahşap evine bahçe çıkacağı sevincini taşıyordu. " şeklindeki bir şekilde kaleme almıştır. Bunlarda biri Merkez 20YEDİKITA ARALIK2016/SAY1100

..... Konyalı'nın

kayıp kitabı

için

çektirdiği fotoğraflardan

Mihrimah Sultan Medresesi

ifadeleri, bizlere dönem hakkında ilgi çekici bilgiler vermektedir. Kitabı,

Mimar Sinan

hakkındaki diğer

kitaplardan ayıran özellikler neler? İstanbu l, tarih içinde çeş itli

Konyalı'nın

isyanlara, yağmalara, dogal afetlere ve yıkımlara şahit olmuş ve en acı şekilde bunların bedelini ödemiş bir şehir. Fetihle birlikte İstanbul'da yeni imar faaliyetleri başlayarak şehir şenlendirilmiş ve yeni bir görünüm kazanmıştı. İstanbul yeni yap ılarla tadand mlırken, önceki devirlerde yap ılan mimari yapılar da korunmuş, sonraki dönemlere en iyi

Mimar

Sinan'a olan hayranlıgı, metinlerinde rahatlıkla görülebilir. Bu düşüncesinden dolayı

eserleri en ince ayrıntısına kadar yerinde incelemiş ve birçok eserin korunmasını sağlayarak kaybolmasını

engellemiştir. İçinde Konyalı 'nın düşünceleri

ve

tetkik esnasında karşılaştıgı hadiselerin bulunması, bu çalışmayı farklı

şekilde aktarılmıştı. Konyalı'nın

Mimar Sinan'a olan hayranlıgı, metinlerinde rahatlıkla görülebilir. Bu düşüncesinden dolayı eserleri en ince ayrıntısına kadar yerinde incelemiş ve birçok eserin korunmasını sağlayarak kaybolmasını engellemiştir. İçinde Konyalı'nın düşünceleri bulunması,

ve tetkik esnasında karşılaştığı hadiselerin bu çalış mayı farklı kılmaktadır.

Yıllar önce İbrahim Hakkı Konyalı'nın yapm ış

oldugu bu çalışmanın yayınlanması münasebetiyle medeniyetimizin büyük mimarlarından biri olan Mimar Sinan'ın ve tarihi sahada çok sayıda eser kaleme alan velud yazar İbrahim Hakkı Konyalı'nın hatıralarını yad ediyor, Allah'tan rahmet diliyoruz. il

kılmaktadır.

SAYI 100/ARAIJK201 6YEDİKITA

21

22YEDİKITA ARALIK2016/SAY1100

Osmanlılardan

günümüze intikal eden arşiv malzemesini milyonlarca evrak, defter serileri, fotoğraflar, minyatürler ve daha pek çok orijinal materyal oluşturuyor. Peki ya günümüze gelemeyenler? Onlann sayısı muhakkak eldekilerden fazla. Tüm bu arşivlik malzemenin, Divan-ı Hümayun'dan nezaretlere ve müdürlüklere kadar pek çok devlet dairesi tarafından nasıl oluşturulduğunu ve bugüne nasıl kaldığını merak ediyor musunuz? ...

OSMANLI _ _ _A R $ İ V İ ' N İ N





TARiHi



EBUL FAR UK ÖNAL BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞ İ V İ

• •

-

İDARE

ve kültür

hayatım ızda arşiv tarihi

Orta Asya Türk tarihinin derinliklerine kadar uzanır. Göktürlerden kalan yazıl ı malzemeler, tarihi Uygur Devleti'nin şehirlerindeki zengin kütüphaneler, bize devlet hayatı ile ilgili kayıtların iyi muhafaza ed ildiğini gösteriyor.

T Türk tarihinde bizzat arşiv ve arşivcilik faaliyetleri için ilk defa 1849 yılında Fossaci'ye yaptırı lmı ş olan tarihi H azine-i Evrak binası. Bu bina 2013 Haziranı'na kadar Osmanlı arşiv binası olarak kull anılmıştır

Bilindiği gibi Hazret-i Ö mer (r.a.) tarafından bir devlet dairesi olarak kurulan Divan, Emeviler ve Abbasiler döneminde de

devam ettir ilmiştir. Çok daha sonraları Büyük Selçuklularda ise resmi yaz ışmaları n yapıldığı Dıvan-ı Ala veya Dıvan-ı Saltanat müessesesi vardır.

ARSİVCİLİGİN MAYASI:

K.A.GIDA HÜRMET Türk-İslam medeniyetinde kağıdın ayrı bir yeri vardır. Kağıt

bu hürmeti, mukaddes kitabımız Kur' an-ı Kerım'den alır. Köylerimizde hala İslamı harflerle yazılı bir kağıt görülse alınır ve ayak basmayacak bir yere konulur. Bu sebeple ecdad, üzerinde yaz bulunan.._e küçük.müsveddelerihle saklamıştır. SAYI 100/ARAIJK201 6YEDİKITA

23

Osmanlı

Devleti'nde arşivcilik ilk dönemlere kadar dayanmaktaysa da o devre ait evrak yok denecek kadar azdır. Ancak Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethinden sonra arşiv belgeleri çoğalmaya başlamıştır. Esas düzenli ve yoğun arşiv malzemesi ise, devletin müesseseleriyle gelişimini tamamladığı Kanuni Sultan Süleyman devri ve sonrasına aittir. Osmanlı

Devleti'nde önemli devlet işlerinin görüşüldüğü karar mercii, Oivan-ı Hümayun'du. Hangi dil ve milletten olursa olsun; erkek-kadın, Müslim-gayrimüslim herkese açık olan Oivan-ı Hümayun, devletin işlerini doğrudan, halkın işlerini de müracaat, itiraz ve ihtiyaç üzerine tetkik ederdi. Topla ntılarda alınan kararlar ivan katipleri tarafından herhangi bir tereddüde mahal vermeyecek şekilde defterlere kaydedilirdi. Osmanlı Arşivi'nin temelini oluşturan bu defter kayıtlarından emirler yazarak muhataplarına ulaştırmak, saklamak gibi görevler, Divan-ı Hümayun kalemlerine aitti. Usta-çırak ilişkisi şeklinde yetiştirilen, güvenilir ve bilgili işilerden oluşan katiplerin Oivan-ı Hümayun toplantılarında alınan karar ucebince yazdıkları ferman, berat, name, hidname gibi belgeler Nişancı tarafından tuğrası çekilerek muhatabına özel ulak ile gönderilirdi.

DEVLET SIRRINI ÇALANIN CEZASI stanbul'un fethinden sonra ilk arşiv Yedikule'de idi. Arşiv, daha sonra Atmeydanı'na taşındı. Haftanın dört günü toplan an Oivan-ı Hümayun'un karar defterleri, tahrir defterleriyle beraber Defterhane h azinesinde saklanırdı. Defterhane, her Divan toplantısından sonra çavuşbaşı tarafından padişahın veziriazamdaki mührüyle kapanan ve toplantı günleri açılan üç hazineden biriydi. Divan toplantıları önemini kaybettikten sonra bu hazine opkapı Sarayı birinci kapıs ı olan Bab-ı 24YEDİKJTA ARAUK2016/SAY1100

Hümayun'un üst kat odalarına, daha sonra Sultanahmed 'deki Saray-ı Atik denilen mahzene ve Bab-ı Ali'ye yakın Tomruk Dairesi'ne taşınmıştır. Maliye evrakı ise yine aynı bölgede eski Çadır Mehterleri Kışlası'nda saklanmıştı. 18. yüzyılın ortalarından itibaren Bab-ı Asafi ve daha sonra Bab-ı Ali önem kazanınca evraklar buralara yakın mahzenlere yerleştirilmiştir. Sarayda ise padişahın ve ailesinin özel arşivi teşekkül etmiştir. Osmanlı

bürokrasisinde, arşiv malzemesinin korunması, devlet sırlarının çalınmaması, kayıtlarda tahrifatın önlenmesi, bürokratik teamüllerin ciddiyetle takibi gibi hususlarda ciddi önlemler alınmıştı. Devletin varlığı ve intizamlı yaşayışı, dini hassasiyetin yanında arşivdeki belgelere dayanırdı. Gerektiğinde bilgi için hususi izinle arşiv belgesi hazineden çıkarılır, işi bitince tekrar yerine konulurdu. Üzerinde kazıntı, silinti ve tahrifat yapılmasına katiyetle müsaade edilmezdi. Buna cüret edenler olur ise şiddetle cezalandırılırd ı. N itekim 1590 tarihli bir kayıtta, baz ı belgelerin çalınma ve tahrifinde suçu görülen Oivan-ı Hümayun katiplerinin bazıs ının idam edildiği, bazısının ise ellerinin kesildiği görülmektedir.



Yıldız Sarayı'nda resmi yazışmaların takip ve

muhafaza edild igi Mabeyn-i Hü mayun Köşkü

.... Osmanlı Devleti'nde önemli devlet işler i nin görüşülüp karara baglandığı Divan-ı

Hümayun toplantı ların ın yapıldığ ı Kubbealtı

YABANCI GÖZÜYLE Osmanlı

bürokrasisin in ve arş ivlerinin mükemmel yapısı, yabancıların d ikkatini çekmiştir. Graf Marsilli, Osmanl bürokrasi zihn iyetini şöyle anlatır: "Türkiye kadar her hususta muntazam ve doğru kayıtları bulunan, diğer hükümetler ile akdedilen anlaşmaları bütün teferruatıyla düşünü lerek mevcu usul ve teşrifata göre tertip eden, emirname ve talimatnameleri ve imtiyazları dah i ihtimamla vesika haline getiren ve memurları vazifelerini tesbit eden, velhas ıl, her şeyin düşünülerek yapılm ış olmas ını kendisine hedef seçen ve yapan bir idare ve hükümeti dünyada mevcut olmadığını kemal-i cesaretle söyleyebilirim."

SAYI 100/ARAIJK201 6YEDİKITA

25

GAZA MEYDANINDAKİ

DEFTERLER evlet sefere çıktığı zaman ihtiyaç halinde üşkillerin acilen halli için defterler ordu ile beraber sefere götürülürdü. Ancak zaman zaman tedbir olarak bu defterler muhkem kalelerde bırakılmış, gerektiğinde cepheye ulaştırılmıştır. Özellikle son devirlerde, ordunun bozgunu sebebiyle bir kısım defterlerin düşman eline geçtiği biliniyor. 18. yüzyıl ortalarına kadar ihtimamla orunan arşiv malzemeleri, bir ara rehavet ve umursamazlığın doğurduğu birtakım ·hmal ve tahriplere de maruz kalm ıştı. Bakımsızlık, su baskını, taşımalar, yangınlar, kötü şartlar, yetersiz depolar başlıca sebeplerdi. Bu rehaveti Vak'anüvis ütfi Efendi, Tarih'inde şöyle ifade ediyor: "... Dairelerde biriken ve hükmü kalmayan evrak; gerek hatt-ı hümayunlar ve gerek resmi senetler, Üzerleri açık mahzenlere atılır, karmakarışık birbirleri üzerine yığılırdı. Muhafazalarına vazifeli müdür ve katip gibi memurlar olmayıp o kadar kayıtsızlık vard ı ki hamallara beş o n kuru ş vererek bir kimse güpegündüz o mahallere gitse alabildiği kadar şeyleri toplayıp götürse kimsenin wazifesi değil idi. Yalnız ivan kalemi defterler ve Öiğer kayıtları muhafaza ARŞİV altında bulunup diğer resmi evrakın topu bu halde idi.

Bundan başka mahzenlerin üstü zamanla eskiyip yağan yağmurlar evrak-ı

metrukeye sirayetle hemen yüzde ellisi rutubetten birbirine yapışıp telef olmuştur..."

26YEDİKITA ARALIK2016/SAY1100

ARŞİV, HAZİNEDİR 1750'lerden itibaren Divan toplantıları önce Paşakapısı denilen, Sultan Birinci Abdülhamid' den sonra da Bab-ı Ali olarak isimlendirilen sadrazam konağında yapılır olmuştu. Bugün İstanbul Valiliği'ni çevreleyen müştemilat içinde teşekkül eden Bab-ı Ali'nin saraya uzaklığı ve her zaman arş ive memur göndermenin zorluğu

TARİHİNİN

BAŞLANGICI erhum arşivci Prof. Dr. Atilla Çetin, arşiv tarihini milletlerin tarihiyle beraber başlatmak gerektiğini ifade eder. itekim Boğazköy Hattutaş' da yapılan kaz ılar sonucu M.Ö. 1800-1200 yılları arasında Hititlere ait arşiv bulunmuştur. Keza, Eski Mezopotamya' da Sümerler, surlar, Babiller gibi devletlerin arşivlerinin bu lunduğu bilinmektedir. ncak 14. yüzyılda n itibaren düzenli arşivlere sahip olmaya başlayan Avrupa devletlerinde arşive gereken önemi

veren ilk devlet, Fransa ol muştur. Fransa 1790 yılında ilk milli arşivi olan Archives Nationales' i, 1796' da bölge arşivlerini (Archives Departementales), İngiltere 1838' de Public Record Offıce'i kurmuştur. Almanya devlet arşivi ise 1867' de (Das Bundesarchiv) kurulmuştur. Amerika' da ise ilk arşivler devletlerin istiklalleri ile başlamaktadır. Osmanlı'd a resmi kurum olarak arşiv, 1846' da Hazine-i Evrak ad ıyla kurulmuştur.

artmas ıyla

hem bürokrasi karmaşıklaş maya başlamış, hem de iş hacmi büyümüş, dolayısıyla merkez ve taşra bürokrasisinde ciddi bir arşiv s ıkmtısı ortaya çıkmıştı. 1845 tarihinde Maliye Nazırı Safveti Pasa, saklanan milyonlarca belgeyi günümüz arşiv tasnif anlayışma uygun olarak kalemlerine göre ayırtıp modern arsivcilige geçişin ilk ad ımlarmı attı. Saklanmasma lüzum görülmeyen evrakm imhası gibi rad ikal kararlar da aldı. Bu arada süratle artan evrak ve karışıklık yüzünden aranı lan

.A. Mimar Fossati tarafından Ayasofya'nın tamiratını

yürüttüğü s ırada

çizilen bir resimde Bab-ı Ali binaları ve yine Fossati'ye inşa ettirilen Hazine-i Evrak binası görülüyor

gözönüne almarak 1795'te bahçedeki bir binanm arşiv olarak kullanılmasma karar verildi. Defterlerin yerinden çıkarılıp tekrar konulması iş i de Reisülküttabm sorumluluguna verildi ve arşiv deposuna görevlisinden baskasmm girmesi yasaklandı.

Bu devirde, arşivlerin korunmasma dair gösterilen ihtimam ve titizligin en canlı örnegi Sultan Üçüncü Mustafa'nm (1757-1774) fermanıdır. Fermanda, mühimme, ahidname, name, şikayet ve ruus kayıt defterlerinin devletin hazinesi mesabesinde oldugu, tek bir harfine bile zarar gelmesi halinde hesabmı kimsenin veremeyecegi belirtilmektedir. Nitekim "devlet hazinesi" ifadesinde yerini bulan bu a nlay ış, sonraları da terk ed ilmemiş, Sultan Abdülmecid tarafmdan modern anlamda Bab-ı Ali' de inşa edilen arşiv binasma H azine-i Evrak, idarecisine de Hazine-i Evrak Nazırı adı verilmiştir.

belgenin zamanmda bulunamaması gibi sebeplerle, geniş ve muntazam bir binanm insasma başlandı (1846). Hazine-i Evrak diye isimlendirilecek olan bu binanm mimarı, Ayasofya'nm restorasyonu işini de yapan İtalyan mimar Fossati'ydi. Arşivle ilgili usulleri ortaya koyması için de Muhsin Efendi müdür tayin ed ilmişti. İki yıl sonra da "devletin kuvve-i hafızası" olan arşivlerimiz için ihtiyaca uygun arşivcilik prensipleri tespit edildi ve bir de nizamname yaymlandı. Bu tarihten itibaren H azine-i Evrak'ta genellikle Oivan-ı Hümayun, Bab-ı Asafi ve Bab-ı Defteri'ye ait önemli kayıt ve vesikalar toplandı.

HAZINE-İ EVR.A.K'IN

KURULUSU Osmanlı

devlet yapısmda Tanzimat'm (1839) getirdigi degişimler, arşivcilige de yeni bir çehre kazandırdı. Tanzimat'tan sonra merkez dairderdekLsorumlulug SAYI 100/ARAIJK201 6YEDİKITA

27

Hazine-i Evrak'ın sahip oldugu önemli defter serilerinin bir katalogda gösterilmesi bakımından kıymetli bir çalışma, 1870'te "Mahzen Defteri" adıyla iki cilt halinde eylikçi Kisedarı H asan Ziver Efendi tarafından hazırlanmıştır. Son günlere kadar uzmanlarınca kullanılan bu defter, özellikle defter serileri için "ilk arşiv envanteri" kabul edilebilir. 1870 tarihinde Ali Paşa'nın son sadrazamlıgı zamanında Mehterhane yakınındaki mahzende birikmiş evraktan Bab-ı Ali'ye ait olanlarının Hazine-i Evrak'a getirilmesine karar verilince, Sultan Birinci Mahmud'un saltanatı başlangıcından, Sultan İkinci Mahmud'un vefatına kadar olan 112 seneye ait 62312 adet evrak buraya aklolunmuştur. Bunlar, Hatt-ı Hümayun asnifi'nin özünü teşkil eder. Bu nakil sıras ında daha önceki devirlere ait evraka dokunulmamıştır.

Said Paşa'nın sadaretinde, 1884'te Hazine-i vrak'ın memur ve katipleri çogaltılmış, vesikalar numara altında tasnif edilmiş ve sicile kaydedilerek fihristleri yapılm ıştır. Cevad Paşa ise H azine-i Evrak yanına emurlar ve müstahdemler için 1892' de yeni bir bina inşa ettirdigi gibi, belgelerin tasnif ve düzenlenmesinde "Dosya Usulü " sistemi getirerek yeni bir uygulama başlattı. Belgeler muhteviyatı itibariyle ait oldugu dairelere göre, ayrı ayrı defterlere kaydedilmeye başladı. olapları da ayrıld ı.

ARŞİVİN

YILDIZI, YILDIZ TASNİFİ Sultan İkinci Abdülhamid an döneminde, Yıldız Sarayı'nda resmi işlerin titizlikle yü rütüldügü bir arşiv sistemi geliştirilmişti. Mabeyn-i Hümayun'da çok yetenekli, çalışkan, Mekteb-i Mülkiye'yi birincilikle bitirmiş, yabanc di 28YEDİKITA ARALIK2016/SAY1100

bilen katipler vard ı. Bugün Yıld ız Arşivi, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nin özel ve çok degerli bir bölü müdü r. İkinci Abdülhamid Han zamanında, Maliye Nezareti için Beyazıt'ta iki katlı bir arşiv binası inşa edildigi gibi, 1888-1889 yılında Şer'i mahkeme sicillerini bir araya toplamak amacıyla, Meşihat yakınında Şer'i Siciller Arşivi yaptırılmıştır.

Osmanlı

Vesikalarında Kullanılan Yazı

Çeşitleri

-Rik'a -Divani -Nesih -Sülüs -Siyakat -Talik

il. Meşrutiyet döneminde, Abdurrahman Şeref'in vakanüvisliginde ve Tarih-i Osmani Encümeni'nin kuruluşundan sonra, Topkapı Sarayı'nda Kubbealtı'na bitişik

mahzenlerdeki belgeler H azine-i Evrak'a nakledilir fakat Ayasofya Camii yan galerilerindekilere dokunulmaz. Birinci C ihan

Tanzimat'la birlikte bürokrasi de karmaşıklaşarak daha fazla belge üretmeye başlamış, dolayısıyla taşrada ciddi bir arşiv sıkıntısı ortaya çıkm ıştır. Taşra idarecilerinin müracaatları sonucu ilk kagir arşiv binası Manastır' da yapılmış, bunu Ruscuk, Prizrin, Edirne, Aydın, Karahisar-ı Sahip, Urfa ve Yemen gibi vilayetler takip etmiştir. Yangın, deprem, insanların yaptığı tahrifat

ve ihmal, savaş ve toprak kay ıpları gibi sebeplerle maalesef taşra arşivlerinin büyük bir kısm ı yok olmuştur. Bir kısım taşra arşivleri ise, bugün Osmanlı toprakları üzerinde kurulu devletlerin milli arşivlerini oluşturmuştur. il

.&. Divan'da

Harbi sırasında, Sadaret ve H ariciye

katiplerin oturdugu bölüm

savaş sebebiyle bu iş gerçekleşmez. Bilahare

..... Sultan İkinci Sü leyman'ın,

Kudüs'teki kiliseler hakkında 1099 (M.1688) tarihli bir fermanı

arş ivlerinin birleştirilmesi düşünüldüyse de,

Kaynaklar: BOA, A.DVNS.MHM.d, 168/ 306, 308, 309, 183/ 11; HAT, 1364/ 53956; HR.SFR.04, 778/ 50; İ.DH, 102/ 5152, 138/ 7066, 620/ 431; İ.HUS 85/ 80; İ.MSM, 25/ 658, 25/ 659; İ.MVL 173/ 5150, 91/1869; TŞH, 381, 466, 739, 765, 1065, 1484; Ahmet Mumcu, "Divan-, Hü mayun", DİA, c. 9, s. 430-432, İstanbul 1994; Ati lla Çetin, Bir Arşiv Sevdal ı sını n Yazıları Arşivlerin Tozunu Yutmak, Çam lı ca Basım-Yayın (Baskıda); Aydın Taneri, "Divan", Dİ A, c. 9, s. 383-385, İstanbul 1994; Fati h Ru kancı , "Osmanl ı Devleti'nde Arşivci l ik Çal ı şma la rı", Türk Kütüp ha neci li ği 22, 4 (2008), 414-434; İsmet Binark, Türk A rşivl erin in Kısa Tarihcesi ve Devlet Arşivleri Genel Müdürlügü'nün Faaliyetleri, Ankara 1994; Si nan Çuluk v'" Jl.,ıt1 f!: ı)a~\ ,ıJ.ı,fu, ~\ .~

Mektep

J _,...ıJ..s't} $"~"\::':! ..:.l.5'_,.

~r *.L- rV .:,,ı .._,... ·~ J. ...;, .Ç.I J,P. .:,~,ı J-~ J; .:} -! j , - .sh .r. ır!--J. .;-,. ~ı.,

.~

ı. uı, J- Jt,JJ' .4.J.ıı.1 ~,J L,.; • J \S ,M J)ıtf'" , • J• .... • ,,_

-

:)).,,..

~ ı.i_ft,;} :J). r.'

.;,;IJ

~,,. ~

•-' ',: ;,._,ı, ~ tı:11' ~.>'J,l,!dı

.Jıl- ~ ~ ~-,ı,, .JJ- .,J.ıı,I •>JJI ~ı ~\u,

~ .:.ı._ı

~ "-""' d-9\ 4\-» ~

~ ,;.,. ,:J,;.yı: J.

.sfa...ı....:.~

Kitaplarında Korsan Yayıncılık

...·~,ı.

S·.i.*'' .!l-=-:fa:-.J,-ı. ·r. ı.J-,

Önlensin

ı:.....:..,~ •.ı_ C "-!-.,i ~.)) I :Jh ~.,U. JIJ. .jftJI • .i.\..j .s)İ~ t} _,. .,.v-_ı, ~r Jc.r •*\öl ~.J}J\ ~ \.. ,:.,_.fl,:.,_.JjJI ) •r.' .!.ti_,.:-

Meyvelerin kurtlanmasını engellemek için herkesin yapabileceği kolay bir usul vardır. Bir litre suya on gram hesabıyla sirke konarak ortaya çıkan karışımı iki defa yani birincisi meyve çiçekleri solup toplanmaya başladıkları, ikincisi de meyve tomurcuklarının uçlarındaki çiçekler yere düşmeye başladıkları zaman, ufak bir el tulumbasıyla ağaçlara serpmeli. Sirke kokusu her nevi haşeratın meyveler üzerine gelmesine mani olur.

Umumi mekteplerde okutulmakta olan kitap ve risalelerin tabii olarak sürümü fazla olduğundan, bunlardan birçoğunun bazı matbaacılar ve kitapçılar tarafından taklit edilerek basılıp ucuz fiyatla satılmakta olduğu malumdur. Gerçi bu sahte kitapların ne kadar kötü ve hususiyle tertip hatalarıyla dolu olduğunu erbabı eline alır almaz anlarsa da mektep talebesinin bunu fark edemeyeceği aşikardır. Böyle yanlış harfler ve kelimeler okunmayacak derecede açık veya h iç çıkmamış şekilde kötü basılan bu kitaplardan ders okumaya mecbur olan öğrencilerin ne kadar güdük çekecekleri ve çekmekte oldukları izaha muhtaç değildir. Bundan dolayı hem kitapların taklitten muhafazası hem de öğrencilerin yanlışlıktan korunmuş olması için bu kabil taklit kitap ve risalelerin mekteplere sokulması ve öğrencilerin bunları satın almasının önlenmesi Maarif Nezareti'nin himmetinden beklenir..

(Servet-i Fünun, numara: 195, 24 Teşrin-i Sani 1310 [6 Aralık 18941)

(Sabah, numara: 6252, 16 Muharrem 1325 [1 Mart 19071)

.:,\..-1 .... ,

Meyyelerin

Kurtlannıasını

Engellenıek

icin

SAYI 100/ARAIJK201 6YEDİKITA

75

Osmanlı Basınından ........................................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................................ Erzurum' da Nüzhetü'l-hadra denilen

1

köşk

ve bahçe

~ ~ ~ 1; ~

!}) :: :: ::: : : :: : ::

~....... t~ [ 1; ~

:: :: :::: ::: :: : :: :: ::::: :: : :: .... ·-· : : ::: :: : : :: : : : ....... .. .. .. .. .... :....... : :: : :: : : ::::: : : :: : :: ....... .... ... .... .. .. .. .. .. : : :: : :: .......

~ ~ ; ~ l; ~ :....... : :: : :: l....... .;. ..~ ~ ..; ~ .;

.. ... .. .......

4f~, ~;:J)\.;:.> ,\~\ ~;.

Ti\

....... :....... : :: : :: : : :: : :: ....... .... ····· ·····

r'?} J , ~ı~ı u;.:ıı • .:,ı:~J, r ,ır

ll!ll!l ~~~~!~~

l j lllll

: : ::: :: ====.:

\===.

\===.

\:::.

l===.

j===.

)===.=

JI . . . . .. . : : :: : : : :: : : : : : : : :::::

76

..

,

....

,fo Ki,111,u rl d,c

, ,,,.,ı;,.

• :ıt' ,ı:heı

ııl

•.l. ,.,..;,ı\

..,l:..~·,, .,.••ıı lladra . ci /fr : UOHfN

Nüzhetü'l-hadra

Bu latif mahal, b üyük Osmanlı vezirlerinden Hacı İsmail Hakkı

Paşa'nın Erzurum valiligi esnasında şehir civarında ihya ettiği pek hoş bir mevkidir. Bu mevki, beldenin ümran ve tezyinatı noktasından gayet dikkat çekici olup bu bölgenin en latif gezinti mekanlarından biri haline gelmiştir.

.....................................................................................................

K20l6/SASlOO

(Malumat, numam, 25, 25

Cemaziyela/ıfr 1313 [12 Amhk 1895])

1-,'t~ I j~.rJJ -

İzmir' den

Yunan Hükünıeti

Protesto Edildi

mektup

u ayın on sekizinci Perşembe günü Şira (Siros) adasından bir Yunan vapuru gelmişti. Her gelen vapur için, limanda bulunan Osmanlı brikinden bir sandal gönderilerek mümkün mertebe muayenesi yapıldığ ı gibi buna da bir filika gönderilip filikad aki yüzbaş ı, gemide Yunanista n'ın askeri takımından ve asilerden on beş kadar adam görmesiyle bunları n kim olduklarını ve ellerinde pasaportları olup olmad ığını sor muştur. Gemi kaptanı ve diğer kişiler "senin burada iş in ve bu nu sormaya salahiyetin yoktur, çık git" yollu birtakım çirkin lakırd ılar söylemişler ve gem i o şahısları burada bırakıp o gün İstanbul 'a gitmiştir. Keyfiyet mü him bir şey olduğundan İzmir valiliği tarafından haber alınması üzerine telgrafla Babıali 'ye bildirilmiş ve onu müteakip bir de protesto meydana konulmuşsa da tesiri görü lemem iştir. Böyle vapurlar karantinadan patent a lmad ıkça hiçbir tarafa gidemeyeceğinden bu yönetmeliğe uyulup d a mezkur vapura patent verilmemesine teşebbüs olunmuş olsayd ı hakkında istenildiği gibi muamele olunabilirdi.

(Tasvir-i Efkar, numara: 69, 5 Ramazan 1279 [24 $ubat 18631) SAYI 100/ARAIJK 201 6YEDİKITA

77

Bulmaca SELMAN ASLAN Osmanlı'da mi).

hmdevtet~ nrı gönişulduOü yıikJekmem

C)s. M,na, manlı tııı mnıan

"+

Belge

ı

ôgüt

ı

Matemabkte 3,14 sabit

~nlık

o

...

t

değerli sayı

Nikelin slmgesl

T

T

Şeyhuks!Amlık makamı

...

o

a~s~ uzananarAzı

"+

kurusu

T

Türl
View more...

Comments

Copyright ©2017 KUPDF Inc.
SUPPORT KUPDF