tekstil lojistigi

April 29, 2017 | Author: cadoglu | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

Download tekstil lojistigi...

Description

T.C. BEYKOZ LOJİSTİK MESLEK YÜKSEKOKULU İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER BÖLÜMÜ ULUSLARARASI LOJİSTİK PROGRAMI

TEKSTİL ÜRÜNLERİNİN DEPOLANMASI ve LOJİSTİK FAALİYETLERİ

Bitirme Projesi

KADİR KOZHAN

İstanbul, 2010

T.C. BEYKOZ LOJİSTİK MESLEK YÜKSEKOKULU İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER BÖLÜMÜ ULUSLARARASI LOJİSTİK PROGRAMI

TEKSTİL ÜRÜNLERİNİN DEPOLANMASI ve LOJİSTİK FAALİYETLERİ

Bitirme Projesi

Hazırlayan KADİR KOZHAN Danışman: Öğr. Gör. Oruç KAYA

İstanbul, 2010

ÖNSÖZ Dünyadaki en önemli sektörlerden biri olan tekstil sektörü ülkemiz için de daima lokomotif sektörlerden biri olmuştur.Özellikle küreselleşen dünyada ithalat ve ihracat adına ülkelerin birbirine daha da yakınlaşmış olması şüphesiz lojistik faaliyetleride daha canlı hale getirmiştir. Tekstil ürünleri lojistik faaliyetlerinde de bu durumdan

doğan

bir

ivme

gün

geçtikçe

artmaktadır.Tekstil

ürünlerinin

taşınması,depolanması kısaca üreticiden tüketiciye kadar olan tüm sürecinde en doğru şekilde yönetilmesi gerekmektedir. “Tekstil Ürünlerinin Depolanması ve Lojistik Faaliyetleri “ konusunu ele aldığım bu bitirme projesinin,ilgililere faydalı olmasını ve bu konuda araştırma yapanlarıda en iyi şekilde aydınlatmasını diler yardımlarından ötürü hocalarım sn. Oruç Kaya ve sn. Turhan Bilgili ye de teşekkürlerimi sunarım.

İstanbul,2010

Kadir Kozhan

i

ÖZET “ Tekstil Ürünlerinin Depolanması ve Lojistik Faaliyetleri “ başlığı altında oluşturulan bu bitirme projesinde ; lojistiğin tanımı ve özellikleri,depolamaya ilişkin genel kavram ve hizmetler ile tekstil sektörünün genel görünümü,tekstil ürünlerinin depolanmasındaki riskli durumlar ve bu durumların kontrol yöntemleri işlenmiştir.

Anahtar Kelimeler : Lojistil, Tekstil, Depolama

ii

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ………………………………………………………………………………….i ÖZET…………………………………………………………………………………....ii İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………… iii ŞEKİLLİSTESİ…………………………………………………………………...…...vi KISALTMALAR……………………………………………………………………….v 1.GİRİŞ…………………………………………………………………………………1 1.1 Lojistik Yönetimi……………………………………………………………………2 1.2 Lojistiğin Tarihsel Gelişimi………………………………………………………….3 1.3 Tekstil Nedir…………………………………………………………………………4 2. TAŞIMA VELOJİSTİK…………………………………………………………….6 2.1 Lojistik Faaliyetler…………………………………………………………………...7 2.1.1 Temel Lojistik Faaliyetler……………………………………………………...8 2.2 Lojistik Maliyetleri…………………………………………………………………..9 2.3 Türkiye’de LojistikEğitimi…………………………………………………………..9 2.3.1 Türkiye’de Lojistik Danışmanlık Hizmetleri…………………………………10 2.4 Üçüncü Parti Lojistik (3PL)………………………………………………………..11 2.4.1 Lojistikte Dış Kaynak Kullanımı ……………………………………………..11 2.5 Türkiye’de Lojistik Faaliyetler……………………………………………………..11 2.5.1 Türkiye’de Faaliyet Gösteren Lojistik Firmaları……………………………...14 2.5.2 İzmit Bölgesinde Lojistik Sektörü…………………………………………….16 2.5.3 Türkiye’de İzmit’e Rakip Olabilecek Lojistik Merkezleri……………………17 2.6 Lojistik Yönetiminde Kritik Başarı Faktörleri……………………………………..18 2.6.1 Lojistikteki Başarı Faktörlerinin Tekstile Etkileri…………………………….19

iii

3.DEPOLAMA VE DEPOLAMA HİZMETLERİ…………………………………20 3.1 Depo Hizmetinin Alınması yada Sunulmasında Dikkat Edilecek Unsurlar………..20 3.2 Depo Yönetiminde Amaçlar……………………………………………………….22 3.2.1 Depo Yönetiminde Operasyonel Amaçlar…………………………………….22 3.3 Depolamada Ekonomik Faydalar…………………………………………………..23 3.4 Deponun Dünü ve Bugünü…………………………………………………………23 3.5 Dağıtım Operasyonlarının İşletmelere Katkısı……………………………………..24 3.6 Depolardaki Faaliyetler…………………………………………………………….25 3.6.1 Depolardaki Belirgin Görevler………………………………………………..25 3.7 Depolamada Ek Hizmetler………………………………………………………….26 3.7.1 Dağıtım Merkezlerinin İşlevleri………………………………………………26 3.7.2 Depo Tesis Yönetimi………………………………………………………….26 3.8 Depo Araçları………………………………………………………………………27 4. TEKSTİL ÜRÜNLERİ DEPOLANMASI ve YANGIN RİSKLERİ………...….29 4.1 Tekstil Ürünlerinin Depolanmasında Oluşabilecek Riskler………………………..30 4.1.1 Pasif Önlemler………………………………………………………………..31 4.1.2 Aktif Önlemler………………………………………………………………..33 5. TEKSTİL SEKTÖRÜNÜN GENEL GÖRÜNÜMÜ……………………………..35 5.1 Sektörün Temel Sorunları…………………………………………………………..37 5.1.1 Kayıt Dışı İstihdam……………………………………………………………37 5.1.2 Yapısal Sorunlar………………………………………………………………39 5.1.3 Enerji Sorunu………………………………………………………………….39 5.1.4 Atıl Kapasite…………………………………………………………………..41 5.1.5 Teşvik Sorunu…………………………………………………………………41 5.2 Tekstilde Yaşanan Sorunlara Çözüm Önerileri…………………………………….42 6. SONUÇ……………………………………………………………………………...45 KAYNAKÇA…………………………………………………………………………..51 iv

ŞEKİL LİSTESİ

Şekil 1: Şekil 2: Şekil 3: Şekil 4: Şekil 5: Şekil 6: Şekil 7: Şekil 8: Şekil 9: Şekil 10:

Lojistiğin Genel Görünümü Temel Taşıma Türleri Depodan Genel Görünüm Forklift Tekstil Deposundan Bir Görünüm Kullanımda ve Depolamada Yangın Riskini Etkileyen Fakt. Pamuk Balyalarını Taşıyan Forklift Akü Şarz Bölgesi Doğru Depolama Örnekleri Kafesle Çevrilmiş Elektrik Panosu

v

4 7 22 28 29 30 31 32 33 34

KISALTMALAR

ABD

: Amerika Birleşik Devletleri

BLMYO : Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu CLM

: The Council of Logictics Management

DOÇ.

: Doçent

DR.

: Doktor

FAKT.

: Faktörler

KWS

: Kilowatt Saat

UTİKAD: Uluslar arası Taşımacılık ve Lojistik Hizmeti Üretenleri Derneği VB.

: Ve Benzeri

YRD.

: Yardımcı

vi

1. GĠRĠġ Lojistik; müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürünün, servis hizmetinin ve bilgi akışının, başlangıç noktasından (kaynağından) tüketildiği son noktaya (nihai tüketiciye) kadar olan tedarik zinciri içindeki hareketinin etkili ve verimli bir şekilde planlanması, uygulanması, taşınması, depolanması ve kontrol altında tutulmasıdır. Doğal kaynakların dünyaya eşit olarak dağılmamış olması, insanların başka ülkeleri görme arzusu ve en basit olarak günlük hayatımızda bir yerlere gitme çabası sonucu ulaştırma ortaya çıkmıştır. Ulaştırma, zamanla artan tüketici taleplerini karşılamak isteyen işletmelerin rekabetlerinin yoğunlaşmasıyla zenginleşerek farklı bir boyut kazanmıştır. 1990'lı yıllarda küreselleşmenin artmasıyla birlikte, işletmeler daha fazla ithalat ve ihracat yapmaya başlamışlardır. Böylelikle ulaştırma, işletmeler için hem maliyet açısından hem de zamanında pazarda yer alma isteğinden dolayı önemli bir faktör haline gelmiştir. Bu sebeplerden dolayı işletmeler rekabet ortamında varlıklarını sürdürebilmek için ulaştırmaya önem vermişlerdir. Fakat mesafelerin uzunluğu ve zamanın önemli bir rekabet unsuru olması çeşitli ulaşım sistemlerini entegre ederek hareket etmelerini gerektirmiştir. Yani 1960'a kadar kullanılan 'unimodal sistem'den (tek seçenekli taşıma sistemi), 'multimodal sistem'e (en az iki seçenekli taşıma sistemi) geçilmiştir. Bu durumda işletmelerin ulaşım sistemlerinin kontrolü giderek zorlaşmaya başlamıştır.

Bununla

birlikte

ulaşım

sistemlerinin

birleştirilmesi

işletmenin

faaliyetlerine hız katmasına rağmen, maliyetlerinin artışına sebep olmuştur. İşletmeler hem faaliyetlerindeki hızlarını korumak hem de bunun sayesinde içinde bulundukları pazarı kaybetmemek adına ulaştırmacılığı stratejik olarak daha önemli görmüşler ve böylece maliyetlerini düşürmeyi hedeflemişlerdir. Bunun sonucunda ulaştırma operasyonlarının yerine getirilmesini sağlayacak bütün kademeleri içinde barındıran 'lojistik yönetimi' ortaya çıkmıştır. 1

1

http://www.logisticsclub.com/modules.php?name=News&file=article&sid=2, 22.04.2010

1

1.1.LOJĠSTĠK YÖNETĠMĠ Lojistik kelime kökeni itibariyle Latin dilinde lojik (mantık) ve static (istatistik) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir ki sözlük anlamı olarak mantıki istatistiktir. Lojistik esas olarak askerî bir terimdir, bundan dolayı ilk uygulamaları askerî alanlar ve savaş alanları olmuştur. Fakat esas önemi 2. Dünya Savaşı'nda anlaşılmış ve sonrasında lojistiğe bilimsel bir konu gözüyle bakılmaya başlanılmıştır.2. Dünya Savaşı sonrası ABD'de birçok işletme lojistiğin önemini kavramış ve 1960'dan günümüze kadar süren gelişim süreci içerisinde lojistik hizmetlerinden faydalanmaya başlamıştır. The Council of Logistics Management (CLM) kuruluşu tarafından yapılan tanımda açıklanması gereken 2 unsur var, bunlar; müşteri ve tedarik zinciri. Lojistikçiler için müşteri her türlü teslim noktalarıdır. Tedarik zinciri;

tedarikçilerden,

üreticilerden,

dağıtıcılardan,

toptancılardan

ve

perakendecilerden meydana gelir. Lojistikçiler tedarik zinciri içerisinde malzeme ve bilgi akışını sağlayarak tedarikçi ve müşteri arasında köprü görevi üstlenir. Ülkemizde lojistik şirketlerinin geçmişte taşımacılık sektöründe faaliyet göstermeleri ve insanların yeterli

derecede

bilgilendirilmemesinden

dolayı

lojistik,

taşımacılık

olarak

değerlendirilmektedir. Hâlbuki tanımdan da anlaşılacağı gibi lojistik, taşımacılığın yanında tanımda sözü edilen diğer faaliyetleri de içermektedir. Lojistiğin tanımı işletmeler tarafından iyi anlaşılmalıdır ki; planladıkları hedefleri mantıki hesaba dayalı malzeme, personel ve bilgi akışı ile destekleyerek gerçekleştirilebilsinler." 2 Bir diğer tanıma göre ise lojistik ürün, hizmet ve insan gibi kaynakların, ihtiyaç duyulan yerde ve istenen zamanda temin edilmesi için bir araç olarak tanımlanabilir. Herhangi bir pazarlama veya üretim organizasyonunun lojistik destek olmadan başarılması çok zordur. Lojistik, nakliye, envanter, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama bilgilerinin birleştirilmesini kapsar. Lojistik işletme sorumluluğu, hammaddenin coğrafik konumlanması, prosesin işletilmesi ve ihtiyaçların mümkün olan en düşük maliyetle karşılanarak işin bitirilmesidir.

2

http://www.logisticsclub.com/modules.php?name=News&file=article&sid=2, 22.04.2010

2

Lojistik kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre anlamı, geri hizmet olarak verilmiştir. Genel olarak, lojistik mühendisliğin makina sistemlerinden ziyade insan sistemleri ile ilgilenen bir branşı olarak görülür. Lojistik, doğru zamanda doğru fiyatla, doğru miktara sahip olmak olarak tanımlanabilir. Lojistik bir proses bilimidir. Tüm endüstriyel sektörlerde, verimlilik, tedarik zinciri ve proje devreye alma sürelerinin istenen düzeyde olup olmadığı denetlenir. Lojistik , askerlerin ihtiyaçlarının kendileri tarafından karşılanması sürecinden, doğmuş bir konsepttir ve bu temelden yola çıkarak çok daha ileriye gitmiştir. Eski Yunan, Roma ve Bizans uygarlıklarında ihtiyaçların dağıtımı ve finanse edilmesinden sorumlu Logistikas denen bölümler ve subaylar vardı. Oxford Üniversitesi, sözlüğünde lojistik kelimesi; „Askerlik biliminin personel , teçhizat, malzeme taşıma , bakım ve sağlanması ile ilgili bir dalı‟ olarak tarif edilir. 1.2.LOJĠSTĠĞĠN TARĠHSEL GELĠġĠMĠ Tarihsel gelişim içinde lojistik, sanayi devriminin gerçekleşmesi ve küreselleşmenin gündemi işgal etmesine kadar sadece askeri alanda sınırlı kalırken, sanayi devrimi lojistiğin evriminde bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzün iş dünyası, savaşın yerini uluslararası rekabetin, erzak ve mühimmatın yerini mal, teknoloji ve varlıkların aldığı bir arenaya dönüşmüştür. Başarıya ulaşmak için kullanılan stratejiler ve bunlara uygun faaliyetlerin, yani lojistiğin önemi gittikçe artmıştır. Lojistik, 21. yüzyılda amaca ulaşmak için tüm organizasyonu ve kaynaklarını en uyumlu şekilde hareket ettirebilme yeteneği olarak iş dünyasının gündemine girmiştir. Bu çerçevede satın alma, nakliye (kara, hava, deniz, demiryolu), gümrük, sigorta, depolama, tedarikçi sipariş izleme, talep tahminleri, envanter yönetimi, lojistik bilgi sistemi, yedek parça desteği, dağıtım, iade işlemleri, üretime malzeme verme, katma değerli işlemler (etiketleme, fiyat-barkod, paketleme, birleştirme-ayırma, müşteri taleplerine göre ürün hazırlama vs.), rota planlaması ve araç optimizasyonu ile sevkiyat (yükleme ve varış zamanı planlama) gibi çok çeşitli faaliyetler günümüzde lojistik ile eş anlamlı hale gelmiştir. 3

Dünya üzerindeki gelişmiş ülkelerin tamamının entegre olduğu, günden güne gelişen lojistik sektörü, Türkiye‟de de 1980‟lerle 1990‟lı yıllar arasında kara, hava, deniz, demiryolu ve kombine taşımacılık alanlarındaki yatırımlarla alt yapısını oluşmuş ve 1990‟lı yıllarda atılıma geçmiştir 3.

ġekil 1: Lojistiğin Genel Görünümü 1.3. TEKSTĠL NEDĠR İnsanoğlunun temel ihtiyaçlarından biriside şüphesiz tekstil ürünlerinden doğan faydalardır.Bu faydaları giyim başta olmak üzere ; evde,iş yerinde kısacası hayatımızın her kısmında görmemiz mümkündür.Bu faydalardan ve tekstilin tanımından bahsetmek gerekirse ;

3

http://www.utikad.org.tr/srapor.asp , 05.06.2010

4

Tekstil hayvansal veya bitkisel lifli kullanım ürünleridir.Giyilebilen herşey ve bazı dekorasyon ürünlerini de içine alan imalat sektörüdür.Türkiye‟nin en önemli sektörlerinden biridir.

5

2. TAġIMA VE LOJĠSTĠK TaĢıma dar anlamda bir nesnenin (eşya, ürün, yük, veya mal ) bir yerden bir başka yere nakli demektir. Geniş anlamda taşımacılık, müşteri ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla üretilen malların ihtiyaç duyulan bölge ve merkezlere zamanında ulaştırılmasıdır. Bu yönüyle taşımacılık, ulaştırma sürecinin yanında yükün taşınması için gerekli evrakların ( yük, araç, sürücü, gümrük, vb. ) hazırlanmasından müşteri deposuna teslimine kadar, çeşitli hizmetleri de içeren daha kapsamlı ve karmaşık bir sektör haline gelmiştir. TaĢıma organizasyonunda iki önemli karar; 1. AĢama : Taşıma Türünün Belirlenmesi 2. AĢama: Lojistik İsletmesi Faaliyet Alanları                      

4

Uluslararası ve dahili taşımacılık İhracat-ithalat işlemleri ve gümrükleme Taşıma türünün belirlenmesi ( kara / deniz / hava / demiryolu/ nehiryolu / boru hattı/ kombine) Taşıma yönetimi ve taşıyıcı seçimi Taşıma sözleşmesi ve kapsamının belirlenmesi Taşıma belgelerinin hazırlanması Uluslararası yasal mevzuat ve uygulamalar hakkında danışmanlık hizmeti Dağıtım Depolama ve antrepo hizmetleri Elleçleme Sigortalama Ambalajlama, barkod ve etiketleme Operasyon ve sevk yönetimi Lojistik maliyet planlaması Tersine lojistik faaliyetleri (iade ürünler, tamir, vs.) Fabrika içi destek, montaj hattı vs. süreçler Stok yönetimi Hizmet pazarlaması Müşteri ilişkileri yönetimi Raporlama Talep yönetimi Lojistik performans değerlendirme 4

Doç.Dr.ERDAL Murat Power Poınt Sunumu 2009

6

ġekil 2: Temel Taşıma Türleri 2.1. LOJĠSTĠK FAALĠYETLER Lojistik faaliyetler, gerçekte binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. İnsanoğlunun hayatta kalma savaşının esası başlı başına lojistik uygulama bütünüdür. Lojistik; ilk olarak 1907 yılında "Orduların sevk ve tedariki ile ilgili savaş sanatı dalı" olarak tanımlanmış askeri kökenli bir kavramdır. II. Dünya Savaşı‟nda ve bunu takip eden savaşlarda, lojistik faaliyetleri başarı ile uygulayan ülkelerin, savaş meydanlarından zaferle dönmesi, konu üzerine yapılan çalışmalara hız kazanmıştır. Lojistik faaliyetler, gerçekte binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. İnsanoğlunun hayatta kalma savaşının esası başlı başına lojistik uygulama bütünüdür. Lojistik; ilk olarak 1907 yılında "Orduların sevk ve tedariki ile ilgili savaş sanatı dalı" olarak tanımlanmış askeri kökenli bir kavramdır. II. Dünya Savaşı‟nda ve

7

bunu takip eden savaşlarda, lojistik faaliyetleri başarı ile uygulayan ülkelerin, savaş meydanlarından zaferle dönmesi, konu üzerine yapılan çalışmalara hız kazanmıştır. 5 2.1.1 Temel Lojistik Faaliyetler 

Talep Yönetimi



Tedarik



Nakliye(Kara, Hava, Deniz, İç Suyolu, Demir, Boru, Kombine)



Kalite Kontrol-Gözetim



Gümrük, Antrepo, Sigorta



Depolama-Elleçleme-Palet Parkı-Ön/Son İşlemler



Fasona Gönderme Fasondan Aldırma



Stok Yönetimi



Lojistik Bilgi Sistemleri



Yük Yedek Parça Desteği



Dağıtım, Çapraz Sevkiyat(Cross Dock)



Filo Yönetimi



İade İşlemleri, Tersine Lojistik



Üretim Lojistiği-Üretime Anında Malzeme Verme



Hurda ve Iskartaların Elden Çıkarılması



Katma Değerli İşlemler

5

Doç.Dr.BİLGİLİ Turhan, Yayımlanmamış Ders Notları,BLMYO, 2009

8



Rota(Route), Döngüsel Sefer(Milk Run)



Sevkiyat Planlama



Proje, Mühendislik ve Danışmanlık Yükleme Optimizasyonu 2.2.LOJĠSTĠK MALĠYETLERĠ



Navlun, Sigorta, Gümrükleme, Ara Taşıma Maliyetleri



Depolama Maliyetleri



Bozulma, Hasar ve Kayıp Maliyetleri



Geç Teslimat Maliyetleri



Ceza, Hata Maliyetleri



Bilgi Sistemleri / Bilgi İletişim Maliyetleri



Personel Maliyetleri



Optimum Olamayan Sipariş Miktarları Maliyetleri



Stok Bulundurma Maliyetleri



Atıl Kapasite(depo, taşıma aracı, vd.) Maliyetleri



Kullanılan Araç ve Donanımın Amortismanı veya Kirası 6 2.3.TÜRKĠYE’DE LOJĠSTĠK EĞĠTĠMĠ Lojistik eğitimi Türkiye için oldukça önem arz eden bir yere gelmiştir. Tüm

ürün veya hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan lojistik maliyetlerin kontrolü, yönetilmesi ve optimum seviyelerde tutulması akademik olarak takip edilmekte ve çeşitli yaklaşımlar ile sürece katkı sağlanması hedeflenmektedir. 2005 yılında Türkiyenin ilk Lojistik meslek lisesi olan Mehmet Emin Horoz Anadolu Lojistik 6

Doç.Dr.TANYAŞ Mehmet,Hastane Lojistik Yönetimi,Power Poınt Sunumu,10.11.2005

9

Meslek Lisesi kurulmuştur. Lojistik eğitiminin temelleri lise yıllarında atılmaya başlamıştır.Akademik eğitim vermek üzere İstanbul Üniversitesi bünyesinde Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu 4+1 (beş) yıllık bölüm kurulmuştur. Yeditepe Universitesi bunyesinde Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık bölümü de 4 yillik egitim vermektedir. Ayrıca Beykoz Lojistik Meslek Yuksekokulu, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Reyhanlı Meslek Yüksek Okulu Uluslararası Lojistik bölümü, İstanbul Arel Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi,İstanbul Aydın Üniversitesi, Beykent Üniversitesi 4+1 Ayazağa kampüsünde, Okan Üniversitesinde ve Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulunda da Lojistik bölümü bulunmaktadır. Ayrıca İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde Lojistik Yönetimi adıyla açılan ilk lisans programı bulunmaktadır. Ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesinde lojistik mühendisliği tezsiz yüksek lisans programı açılmıştır. Ayrıca yeni açılan Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu lojistik eğitimine yeni bir ivme kazandırmıştır. Bunlara ek olarak Kadir Has Üniversitesi de Uluslararası Lojistik Bölümü olarak bu alanda eğitim veren en önemli kurumlardan biridir. Devlet üniversitelerinde de lojistik bölümleri açılmıştır. Trakya Üniversitesi Lojistik Yönetimi ve son olarak 2009-2010 döneminde eğitime başlayan Gaziantep Üniversitesi 4 yıllık Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü bunlardan bazılarıdır. 2.3.1 Türkiye'de Lojistik DanıĢmanlık Hizmetleri Lojistik işletmeler için çok büyük önem arz eden bir alandır. Türkiye'de bir çok işletme lojistik süreçlerini etkin bir şekilde planlayamadığı için büyük maliyetlere katlanmak durumunda kalmaktadır. Bu noktada lojistik danışmanlığı devreye girmekte ve firmalar, planlamada ihtiyaç duydukları beyin gücünü, dışarıdan karşılama şansını elde etmektedirler. Bu kapsamda bireysel çalışan uzman kişilere başvurulabileceği gibi, lojistik

üzerine

uzmanlaşmış

kadrolar

ile

hizmet

veren

firmalardan

da

faydalanılabilinmektedir. Danışmanlar, firmanın süreçlerini incelemekte ve bilimsel yöntemler kullanarak planlama yapmaktadırlar. Talep tahminlemesinin ardından üretim planlama, sonrasında depo süreçlerinin optimizasyonu ve dağıtım süreçlerinin planlanması ile etkin bir tedarik zinciri geliştirilebilmektedir.

10

2.4. ÜÇÜNCÜ PARTĠLOJĠSTĠK(3PL) 2.4.1 Lojistikte DıĢ Kaynak Kullanımı Günümüz ekonomik koşullarında şirketlerin asıl üretim ( uzmanlık ) alanlarının dışından çekilerek , maliyet azaltmayı hedeflemeleri nedeni ile bu sektör gelişimini hızlandırmıştır. Öncelikle neden 3. Parti dendiğini açıklamak gerekirse. 

1. parti ; Üretici , imalatçı , gönderici , toptancı vs. malın ve/veya

hizmetin üreticisidir. 

2. parti ; Birinci partinin doğrudan müşterisi veya akışa göre tedarikçisi

olan işletmedir. 

3. parti ; Dolayısıyla bu iki taraf arasındaki mal ve hizmet akışına giren

şirkettir. Kelime anlamıyla , lojistik hizmetlerinde dış kaynak kullanımı veya 3. Parti Lojistik tanımı geleneksel olarak halihazırda şirket bünyesindeki lojistik aktivitelerinin gerçekleştirmesi işinin 3. bir şirkete devredilmesidir [1]. Bu bağlamda şirketler uluslarası nakliye , depolama , stok kontrolü , paketleme , etiketleme , sevkiyat , dağıtım vb. işlerinde bu alanda uzmanlaşmış ve gerekli tesis , ekipman veya personele sahip şirketlere devretmektedirler.7 2.5.TÜRKĠYE’DE LOJĠSTĠK FAALĠYETLER Dünyadaki benzer uygulamalara paralel biçimde hizmetlerini çeşitlendiren ve uzmanlaştıran Türkiye‟de yerleşik lojistik sektörü 2000 yılının başına gelindiğinde, yerli ve uluslararası şirketlerle işbirliğine giden, yurtdışı bürolar açan hizmetlerinin kalitesini sürekli artıran, dinamik bir sektör haline gelmiştir.

7

Baziotopoulos (2008). "An Investigation of Logistics Outsourcing Practices In the Greek Manufacturing Sector".

PhD thesis- "".

11

Özellikle son 10 yıl içinde uluslararası pazarda çok ciddi bir gelişme gösteren lojistik sektörü ile ilgili yansımalar Türkiye ekonomisinde de görülmüş ve her geçen gün lojistik hizmetler daha fazla anılır bir hale gelmiştir. Büyüme potansiyelinin oldukça yüksek olduğu lojistik sektörünün önemi Türkiye‟de giderek artmaktadır. Hizmet sektörlerinden biri olan lojistik sektörünün, ülkemizde turizmden sonra en fazla potansiyeli bünyesinde barındıran ikinci sektör olduğu ifade edilmektedir. Türkiye ekonomisi için, lojistik faaliyetlerin gelişmiş düzeye ulaşması ve dünya standartlarına yaklaşmasının iki önemli yararı olacaktır. Türkiye sahip olduğu coğrafi konumu itibariyle yakın çevresinde lojistik hizmet verebilecek tek ülke olacaktır. Barındırdığı nüfus ve sahip olduğu büyük ekonomi nedeniyle, lojistik hizmetlerden yararlanacak olan milli üretici ve ihracatçı fayda sağlayacak, Türk ürünlerinin dış pazarlara erişim süre ve maliyeti azalacak, bu durum da talebi olumlu etkileyecektir. Türkiyedeki lojistik sektörünü şu şekilde analiz edebiliriz; Güçlü Yönler • Stratejik ve coğrafik konum, • Ekonomik büyüme, • Üretkenlik artışı , • Türkiye‟nin üç tarafının denizlerle çevrili olması, • Kara taşımacılığının gelişmiş olması ve bu alanda önemli bir filoya sahip olma, • Maliyetlerin Avrupa ülkelerine göre düşüklüğü,

12

Zayıf Yönler • Eğitimli/kalifiye personel yetersizliği, • Teknolojik altyapı eksikliği, • Demiryolu ve denizyolu taşımacılığı ve altyapısının yetersizliği, • Kombine taşımacılıktaki yetersizlikler, • Yaşlı taşıt filosu, • İş etiği eksiklikleri, • Mevcut tesis stoğunun çoğunluğunun kalitesiz olması, • Karayolu Taşıma Kanunu ve yönetmeliğinin getirdiği mali yükler, • Liman ve havalimanlarımız ile sınır kapılarının altyapı sorunları. Tehditler • Ekonomikdeki belirsizlik ve dalgalanmalar, • Taşıma ile bağlantılı devam eden bir takım projelerin tamamlanmama riski Fırsatlar • Yabancı firmaların sektöre girişi, • Sektörün dinamik yapısı ve gelişme göstermesi • Genç ve dinamik nüfus, • Liman inşaatına elverişli bir coğrafi altyapı • Karadeniz, Balkan, Arap ve BDT ülkeleri

13

• Avrupa Birliği üyeliği 2.5.1 Türkiye’de Faaliyet Gösteren Lojistik Firmaları Türkiye‟de gelişmekte olan sektörlerin başında gelen lojistiğin önemi, Türkiye‟nin coğrafi konumu gözönünde bulundurulduğunda, uluslararası boyutta daha da artmaktadır. Türkiye‟de dış ticaret yapan yaklaşık 50.000 şirket bulunmaktadır. Bu şirketlerin yaklaşık 5.000‟i 1 milyon doların üzerinde dış ticaret hacmine sahiptir. Dış ticaret şirketlerine verilen lojistik hizmetleri sağlayan yaklaşık 2.000 gümrükleme şirketi, 1.200 uluslararası kara taşımacılık şirketi, 1.000 uluslararası denizcilik şirketi, 250 taşıma işleri organizatörü (freight-forwarder) şirket ve 250 civarında antrepo bulunmaktadır.1Ayrıca nakliyat ambarı işletmecileri, taşıma işleri komisyoncuları, dağıtım şirketi, kargo ve kurye sektöründe çalışan şirketleri de sektör kapsamına dahil etmek mümkündür. Bu firmalardan bazıları şu şekildedir; •Omsan Lojistik • Ekol Lojistik • Reysaş Lojistik • Borusan Lojistik • Barsan Global Lojistik • Balnak • Mars Lojistik • Sıttnak • Yurtiçi Lojistik • Alişan Lojistik • DHL • Exel Lojistik • TNT

14

• Serlog • Gefco • Kuhne&Nagel • Rynart • UPS • Willi Betz • Nunner • Fedex • Expeditors • Maresk Denizcilik • Deutsche Post • Frans Maas • Gökbora Lojistik • Horoz Lojistik • İzmir Lojistik • Sertrans • Yeni Antalya • Schenker Arkas • Karınca / Meyer&Meyer / Geologıstıcs • Geopost&Yurtiçi Kargo • Galata Taşımacılık Lojistik sektöründe yer alan firmaları depolama alanı yerseçiminde bazı önemli kriterleri göz önünde bulundurmaktadırlar. Bu kriterlerden en önemlileri: • Şehir merkezlerine, havaalanı ve limanlara yakınlık 15

• Ulaşımı ve trafiği son derece kolay olması • Kamyon ve TIR trafiğinin serbestliği • Kamyon ve TIR park manevra alanlarına sahip olması • Depo tavan yüksekliği minimum 9 m. olması • Depoda mümkün olduğunca çok sayıda yükleme boşaltma kapıları ve rampalar bulunması olarak sıralanabilir. 2.5.2 Ġzmit Bölgesinde Lojistik Sektörü İzmit, Marmara bölgesinin ve Türkiye‟nin en önemli sanayi ve depolama alanlarından biridir. Bölgenin avantajları, İstanbul‟a yakınlığı, TEM, E-5 gibi önemli uluslararası karayollarına ulaşılabilirliği, deniz ve demiryolları gibi ulaşım çeşitliliğidir. Bölge, sanayi alanında kapasitesini doldurmakta olup buna rağmen lojistik sektöründe düzenli bir yapılaşmaya gidilememiştir. Ayrıca karayolu taşımacılığında kamyon ve tırların oldukça yoğun olan İstanbul trafiğine girerek bölgeye ulaşmasıda ve bölgeye ait havaalanının olmaması en önemli dezavantajlarındandır. Lojistik sektöründe stoka eklenen yeni binalarla birlikte bazı bölgelerdeki kira rakamlarında geçen yıla göre %10 ile %15 arasında artışlar meydana gelmiştir. Gelecek dönemde piyasadaki taleple bağlantılı olarak kira rakamlarındaki artış devam edeceği düşünülmektedir. Üretimin ve ticaret hacminin büyümeye devam ettiği 2008 yılının ilk iki çeyreğinde, artan ihtiyacı karşılamaya yönelik lojistik ve endüstri merkezlerine yapılan yatırımların arttığı gözlemlenmektedir. 2007 yılı verilerine göre İzmit genelindeki sanayi tesislerinin yaklaşık %85‟i İzmit ilinin kuzey kısmında, İstanbul iline yakın konumda yer almaktadır. Son dönemde Köseköy ve Uzunçiftlik bölgeleri, arsa maliyetleri açısından Gebze bölgesine kıyasla daha uygun olması sebebiyle lojistik alanında yatırım yapmak isteyen firmaların alternatifler arasına aldığı bölgeler olmuştur. İlerki yıllarda bölgeye desteğin sürmesi ile birlikte İstanbul trafik yoğunluğunun azaltılması çalışmaları, İzmit bölgesine alternatif lojistik bölgelerinin

16

yaratılması, sanayi bölgelerinin gelişimlerinin yavaş yavaş tamamlanması nedenleriyle lojistik alanında büyük yatırımlar beklenmemektedir. Ancak genel olarak sektördeki büyümenin devam etmesi ile birlikte kiraların normal seyrinde artabileceği ve İzmit‟in yakın çevresinde bulunan bölgelere doğru yeni depolama alanlarının büyüyebileceği düşünülmektedir. 2.5.3 Türkiye’de Ġzmit’e Rakip Olabilecek Lojistik Merkezleri Çorlu Bölgesi Özellikle Atatürk Havaalanı‟nın kargo yükünü ve İstanbul araç trafiğini azaltmak amacıyla Tekirdağ‟ın Çorlu Havalimanı yakınında lojistik köyü kurulması planlanmaktadır. Havayolu, demiryolu ve karayolu ile bağlantısı olacak olan Çorlu Lojistik Köyü projesinin yapım aşaması olduğu öğrenilmiştir. Mevcutta askeri havaalanı olarak kullanılan Çorlu havaalanının lojistik köyü projesinden sonra aktif hale gelmesi planlanmaktadır. Yaklaşık 1.100.000 m2 alan üzerine kurulacak olan köyün havayolu, demiryolu ve Tekirdağ'a yeni yapılan Akport Limanı'nın aynı üçgende birleştirilerek Türkiye'de tek olması planlanmaktadır. Lojistik köyün TOKİ tarafından inşa edilmesinin gündemdedir. Ġstanbul Bölgesi İstanbul‟da şehir merkezine yakın konumda bulunan Ümraniye, Sarıgazi, Kartal, Dudullu, Maltepe, İkitelli, Ayazağa ve Kemerburgaz bölgeleri E-5 ve TEM otoyollarına olan yakınlıkları dolayısıyla lojistik ve üretim amaçlı en fazla tercih edilen bölgeler konumundaydı. Ancak gelişen sanayi ve lojistik sektörü ile birlikte şehir merkezinde arsa fiyatlarının artması ve yeterli sanayi alanı üretilememesiyle birlikte bu bölgelere alternatif olarak 1970‟li yılların sonlarından itibaren Gebze, Beylikdüzü, Hadımköy, Samandıra, Tuzla, Güneşli, Yenibosna bölgeleri organize sanayi bölgelerinin de kurulmasıyla sanayi ve lojistik merkezlerine ev sahipliği yapmaya başlamıştır.

17

Diğer Bölgeler Türkiye‟de İzmit bölgesinin rekabet edebileceği diğer bölgeler olarak Mersin, İzmir ve Trabzon bölgeleri sayılabilir. Trabzon bölgesi havaalanına ve limana sahip olması ile birlikte büyük bir avantaj yakalamış olmasına rağmen

demiryolu

bağlantısının bulunmaması ve bölgenin coğrafi yapısı nedeniyle karayolu ulaşımının zorluğu en önemli dezavantajdır. Mersin bölgesinin ise en önemli dezavantajı ise havaalanının bulunmaması gösterilebilir. Ancak bölgeye havaalanı kurma çabaları devam etmektedir. Diğer yandan İzmir bölgesi oldukça güçlü bir lokasyona ve ulaşım ağına sahiptir. Özellikle İzmir limanı Türkiye‟nin önemli limanlarından sayılılabilir. 8 2.6. LOJĠSTĠK YÖNETĠMĠNDE KRĠTĠK BAġARI FAKTÖRLERĠ 

Maliyetlerin(Taşıma, Depolama, Stokta Taşıma, vb.) Düşürülmesi



Zamanında Teslim Oranının Yüksek Olması



Temin Süresinin Azaltılması



Esnekliğin Artırılması, Seçenek Çözüm Sayılarının Artırılması



Veri Güvenilirliğinin ve Hızlı Erişim Oranının Yükseltilmesi(miktar, zaman, yer, vb.), Bilgi/Evrak Eksikliğinin En Aza İndirgenmesi



Temel Yetkinliğe Odaklanmanın Sağlanması



Bozulma/Hasar/Kayıp Oranının En Aza İndirgenmesi



Tedarik Zinciri İçindeki Toplam Stokların En Aza İndirgenmesi



Lojistik Faaliyetlerin Etkinlik(planlara uyma) ve Verimlilik(çıktı/girdi) Oranlarının Artırılması



8

Müşteri İlişkilerinin Geliştirilmesi, Müşteri Odaklılığın Artırılması

http://www.utikad.org.tr/srapor.asp , 05.06.2010

18



Riskin ve Kazancın Adil Paylaşımı



Sabit Maliyetlerin Değişken Maliyet Haline Dönüştürülmesi



Lojistik Yönetim Giderlerinin Azaltılması

2.6.1 Lojistik BaĢarı Faktörlerinin Tekstile Etkileri Maliyetlerin Düşürülmesi : Tekstilde lojistik maliyetlerinin düşürülmesi daha çok ürün akışı meydana getireceğinden piyasadaki canlanmayı sağlar. Zamanında Teslim Oranının Yüksek Olması : Müşteri memnuniyetini sağlar ve daha çok satışın yapılmasında etkili olur. Esnekliğin Artırılması : Tekstil taşımalarında esnekliğin artırılması sürekli değişim içinde olan sektörün günümüze daha kolay adapte olmasını sağlar. Hasar-Bozulma-Kayıp Oranlarının En Aza İndirgenmesi : Teksil hammedde,

mamül

ve yarı mamül malzemelerin depolanmasında; malzemelerin etrafında tekstil mamullerine içine sinebilecek koku ve kimyasallardan bulunmaması gerekmektedir. Ayrıca tekstil ile ilgili mamüllerin bulunduğu bölümde aşırı rutubetli bir ortam alınmamalıdır. Aşırı rutubet mamül malların fonksiyonlarında bozulma meydana getirir. Tekstil mamüllerin bulunduğu ortam aşırı ve devamlı olarak ışık bulunmamaktadır.

19

3. DEPOLAMA ve DEPOLAMA HĠZMETLERĠ İşletmelerin üretim sürecinde kullanacakları hammade, kompenent, yardımcı malzemeler ile bakım-onarım sarf malzemeleri ve yedek parçaların stoklanması ve yönetilmesine malzeme depolama, üretim sonucundaki son mamullerin stoklanması ve envanterlerin yönetilmesine mamul depolama denilmektedir. Bu fonksiyon, işletmelerin yaşamsal faaliyetlerinin sürekliliklerini sağlayacak tüm maddelerin, ihtiyaçlara ve satışa yönelik olarak pazara uygun şekilde stoklanması bu stokların uygun şartlarda yönetilmesi için istifleme, makina, teçhizat, otomasyon ve bilgi akış sistemlerinin bir bütünü olarak görülmektedir. Depolar, firmalar için üretimde devamlılığı, pazara zamanında ürün yetiştirmeyi dolayısıyla pazarda rekabet edebilmeyi sağlamaktadır. Depo işletilmesinin maliyetleri yüksektir. Bu yüzden maliyetleri düşürerek kar etmeyi gözeten firmalar kendi bünyelerinde depo faaliyetlerini terk ederek bunu dışarıdan almaya (outsource) özen göstermektedirler. Hammadde, ara mamul ya da son mamullerin tedarikçilerden alınıp üreticilere sevkiyatı sırasında çeşitli aşamalarda kısa veya uzun süreli depolama hizmetlerinden de yararlanılmaktadır. Özellikle ithal edilen mamuller, öncelikle Antrepo‟larda tutularak gümrükleme işlemlerinin tamamlanmasını beklerler. Lojistik uygulamalarında, depolama önemli bir hizmet alanı olup deposunu dışarıda tutacak işletmelere %10-15 arasında maliyetlerinde ucuzluk getirmektedir. 3.1 DEPO HĠZMETĠNĠN ALINMASI VEYA SUNULMASINDA DĠKKAT EDĠLECEK UNSURLAR Doğru Yer Seçimi Depoların ulaşım açısından kolay erişebilir yerlerde olmasına dikkat edilmelidir. Özellikle TIR veya kamyon gibi yüksek tonajlı araçların giriş-çıkış yapacağı düşünülürse önemi daha kolay anlaşılır. Deponun bulunduğu yerdeki yolaltyapı ve telekom alt yapısının düzgün olmasına dikkat edilmelidir.

20

Doğru Raf Sistemleri ve Ġstif Makinalarının Seçimi Depolanacak mamüllere uygun raf sisteminin olması, bunlara yük konulması sırasında uygun istif makinalarının seçilmesi önemlidir. Özellikle depo içindeki hareket kabiliyetinin rahat

olması,

hızlı

ve

sorunsuz

yükleme-boşlatma

işlemlerinin

yapılabilmesine dikkat edilmelidir. Doğru Operasyon ġeklinin Seçimi Ürün toplama (picking), mal kabul (receving), mal yerleştirme (put away), besleme (replenishment), yükleme-boşaltma (loading-unloading) gibi operasyonlarda hız, maliyet, araç gibi unsurların göz önünde bulundurularak doğru operasyon yöntemlerinin belirlenmesi ve iş akışlarının çıkartılması gerekmektedir. Doğru Sayıda ve Nitelikte Elemanların Seçilmesi Depo içindeki operasyon sırasında yeterli sayı ve nitelikte elemanların bulunması önde gelen şartlardan biridir. Yetersiz eleman sayısı, operasyonların aksamasına, niteliksiz elemanların çalıştırılması operasyonların kalitesizliğine yol açacaktır. Doğru Bilgi Teknolojilerinin Seçilmesi Depo içindeki operasyonların doğru, zamanında ve hızlı bir biçimde yapılması için barkod sisteminin depo içindeki mal kabulunden çıkışına kadarki tüm aşamalarında, RF (Radyo Frekanslı) barkod okuyucularıyla okutularak sistemde takip edilmesi sağlanmalıdır. Depo içindeki tüm hareketlerin müşteriler tarafından izlenebilirliğinin sağlanması için Internet imkanlarından faydalanılmalıdır.

21

ġekil 3 : Depodan Genel Görünüm Depo yönetiminin iki temel amacı vardır.Bunlar karlılığın artırılması ve müşteri hizmetlerinin iyileştirilmesidir. 3.2. DEPO YÖNETĠMĠNDE AMAÇLAR 

En Az Alan/Hacim



En Fazla Depolama



Talepleri Hızla Karşılamak



En Az Fire



Etkin Güvenlik



Veri Güvenilirliği



En Az Hatalı Sevkiyat 9

3.2.1 Depo Yönetiminde Operasyonel Amaçlar 

Depo hacminin maksimum kullanımı



Depo ekipmanlarından maksimum faydalanma

9

Yrd. Doç. Dr. BİLGİLİ Turhan, BLMYO,Yayımlanmamış Ders Notları, 2009

22



İşgörenlerin azami istifade



Depo operasyon maliyetlerinin minimizasyonu



İşletme varlıklarının korunması



Malların korunması



Sipariş işleme zamanının minimizasyonu



Minimum stok düzeyi



Sevkiyat doğruluğu 10 3.3. DEPOLAMADA EKONOMĠK FAYDALAR Depolamanın ekonomik yararları; bir yada daha fazla tesisten faydalanarak

toplam lojistik maliyetlerin doğrudan indirgenmesiyle oluşur. Bir ekonomik faydanın yatırımların geri dönüşünü (ROI) şeklinde miktar olarak belirlemek ödünleşmeden yansıyacak direkt maliyet olmasından dolayı oldukça kolaydır. Bir lojistik sisteme bir deponun eklenmesiyle taşıma maliyelerinde sabit ve değişken depo maliyetlerinden daha fazla bir düşüş elde ediliyorsa bu durumda toplam maliyet te azalacaktır. Toplam maliyetlerde planlanan seviyelere ulaşıldığında deponun ekonomik süreçlere sahip olduğu kanıtlanmaktadır. 3.4. DEPONUN DÜNÜ ve BUGÜNÜ Depolar, lojistik sektörünün sürekli gelişmesinden dolayı buna paralel olarak yeni özellikler kazanmış ve değişmiştir. Aşağıda depoların geçmişten günümüze kadar olan değişimleri maddeler halinde belirtilmiştir. Klasik Depo Fabrika veya satış mağazası içinde veya çok yakınında bulunan yerlerdir. 

İmalat ve satış destek amaçlı



Malların ihtiyaç anına kadar,

çoğunlukla

uzun dönem,

bekletildikleri mekan  10

Giriş çıkış hareketlerinin düşük düzeyde olduğu statik ortamlar Yrd. Doç. Dr. BİLGİLİ Turhan, BLMYO,Yayımlanmamış Ders Notları, 2009

23

saklandıkları,



Bilgi yığınsal işlenir

Dağıtım Merkezi Müşterilere yakın, dağıtım fonksiyonuna ve perakendeye destek amaçlı tesis. 

Taşımalarda ölçeği büyütür



Ani talep değişikliklerine karşı koruma sağlar



Veri gerçek zamanlı işlenir

Toplama Merkezi Tedarikçilere yakın, üreticiye destek amaçlı tesis. 

Stokların düşük düzeyde tutulduğu, ancak stok devir hızlarının yüksek olduğu

mekanlar 

Ürün karması hazırlanır



Taşımalarda ölçeği büyütür



Veri gerçek zamanlı işlenir.

Aktarma Merkezi Genelde farklı taşıma modları veya aynı taşıma modu araçları arasında ürünlerin aktarıldığı, ürünlerin çok kısa süreli kaldığı tesis. 

Ürünlerin sadece giriş (ürün kabul) ve çıkış (sevk) işlemlerinin yapıldığı yerler



Çapraz sevkiyat (crossdocking) noktalarıdır



Taşıma maliyetlerinden tasarruf ve hızlı hizmet sağlama amaçları var. Örn;

kurye firmaların kullandığı aktarma merkezleri. 3.5. DAĞITIM OPERASYONLARININ ĠġLETMELERE KATKISI 

Entegre çözümler



Tedarikte/satınalmada maliyet avantajı



Operasyonun tüm sürecinde işletmelerde tasarruf



Satınalma yükünün tamamının üstlenilmesi 24



Envanter problemlerinin çözümü



Esnek öngörümleme



Zamanında teslimat,pazarda farkındalık yaratma,stoksuz çalışma modelleri

3.6. DEPOLARDAKĠ FAALĠYETLER 

Bir TZ‟nde kilit noktalarda emin ve güvenilir depolama sağlamak, muhafaza

edilen ürünleri iyi koşullarda ve hasara uğramaksızın elde bulundurmak. 

Ürünlerin elleçlenmesini, taşınmasını, çeşitlendirilmesini ve kontrolünü etkin

olarak sürdürmek 

Tedarikçiler ve müşteriler tarafından ihtiyaç duyulan bilginin işlenmesi ve

aktarılması ile doğru kayıtları tutmak 

Erteleme için nihai ürünlerin paketlenmesi gibi depoda değer katan diğer işleri

yapmak 

Belirsizlik, talepte dalgalanmalar, özel gereksinimler vb. cevap 3.6.1 Depolardaki Belirgin Görevler Tedarikçilerden teslimat için gelen araçların karşılanması ve geliş rampalarına

yönlendirilmesi. Teslim edilen ürünlerin tanımlanması ve talebe göre eşleştirilmesi. Ürünlerin araçlardan boşaltılması, miktar, kalite ve durumlarının kontrolü. Ürünlerin çeşitlendirilmesi ve depolama için uygun birimlere dönüştürülmesi

Ürünlerin

tanımlanacak şekilde etiketlenmesi (genellikle bar kod, manyetik bant veya RFID ile).Birimlendirilen ürünlerin istif sahasına taşınması. Gerek duyuluna kadar ürünlerin stokta bulundurulması. Lüzumunda, yığın depolama sahasından birimlerin alınması, daha küçük parçalara ayrıştırılması ve bir toplama alanına transferi. Müşteri siparişleri tarafından talep edildiğinde ürünlerin bu alandan toplanması, kontrolü ve taleplere göre konsolidasyonu. Siparişlerin ayrışma veya konsolidasyon sahalarına nakli. Siparişlerin kontrolü, ambalajlanması ve paketlenmesi.

Siparişlerin çıkış ambarına nakli, sevk

araçlarına yüklenmesi ve müşterilere gönderme. Envanter kontrolü ve muhasebe gibi tüm işletim ve ilgili sistemlerin idaresi.

25

3.7. DEPOLAMADA EK HĠZMETLER Günümüzde depolar, teknolojinin de etkisi ile yerini dağıtım merkezlerine bırakmaktadırlar.Dağıtım merkezlerinde, ürünlerin saklanması dışında; 

Sipariş alma-işleme,



Siparişleri sevk etme,



Ambalajlama,



Envanter kontrol,



Faturalama, vb. pek çok diğer işlev de gerçekleştirilebilmektedir. 3.7.1 Dağıtım Merkezlerinin ĠĢlevleri



Toplama / Yığma - Ürünlerin stoklama ya da çapraz sevkiyat amacıyla içeri

alınması 

Tasnifleme - Aynı tipteki ürünleri bir araya koyma



Ayırma - Siparişlere göre ürün ayırma



Çeşitlendirme - Çoklu ürün gruplarıyla müşteri siparişi oluşturma 3.7.2 Depo Tesis Yönetimi Başlangıçta, depo deyiminden, içine az veya çok sayıda mamul veya

hammaddenin saklandığı, korunduğu mahaller anlaşılırdı. Depo kayıtları çoğunlukla elle yürütülürdü.Depo kayıtlarına göre mevcut görünen bir malın bulunmayışı sıkça görülürdü. Bu nedenle,

sayım gerekir ve/veya ürün bulunana kadar geçen süre

içerisinde fiyat dalgalanmaları ya da hurdaya ayırma gibi olaylarla karşılaşılırdı. Günümüzde, sınırlandırılmaktadır.

depolardaki Depolama

insan

faaliyetlerini

faaliyetlerinde,

kontrolüne girilmiştir.

26

elektronik

mümkün

olduğunca

düzenlerin

dolaylı

3.8. DEPO ARAÇLARI Dar Koridor Ġstif Araçları: Raf sistemi kurulmuş depolarda yüklerin raflara yerleştirilmesinde kullanılır. Ortalama 15 metreye kadar yükseklere çıkabilen araçlardır. Yazılı programı olan depolarda stok giriş ve çıkışlarını takip etmek ve sevk edilecek malın irsaliyesine göre malın hazırlanması için, ana bilgisayarla irtibat kurabilecek terminal montajı yapılabilir. Yatay Malzeme Hareketleri için Transport Araçları: Yatay malzeme hareketlerinde kullanılan transport araçları, operatörlerce kullanılabilen yükün yerden temasını keserek başka bir yere taşınmasında kullanılan akülü araçlardır. Trans palet, yaya kumandalı yükseğe istif yapma araçları, bu grubun içinde yer almaktadır. ProgramlanmıĢ Operatörsüz Yük TaĢıma ve Ġstifleme Sistemleri: Bu araçlar depo içinde belli noktalar arasında malzemenin taşınması, üretim alanlarında değişik adreslerde montaj hatları arasında irtibatı sağlayabilen ve herhangi bir şekilde operatörün kumanda etmediği ancak gerektiği zamanlarda operatör ile de kullanılabilen araçlardır. Belli Program Çerçevesinde Hareket Eden Robotlar ve Ġstif Araçları: Raf sistemi içinde otomatik stoklamayı gerçekleştirir. 30 metreye ve zaman zaman daha fazla yüksekliğe istif yapabilen ve kumanda merkezinden yönlendirilen sistemlerdir. Bu sistemler genelde konveyörle yük sevkine alternatif üretilmiştir. Konveyörler monte edildiğinde başka araçların veya yürüme imkanını ortadan kaldırır. Bu araçlar zemine yerleştirilen kabloları okuyarak giderler ve belli adreslerde durması ve bu adreslerde yük alıp yük bırakması programlanmışsa bu işlemleri operatör kumandası olmaksızın yaparlar. Yürürken önlerinde gittikleri yönde bir engel varsa dururlar, bu engel kalktığı zaman yollarına devam edebilirler. Bu sistemdeki araçlar istenirse operatör tarafından kumanda edilir halde üretilir. Hem operatör ile hem de operatörsüz kullanılabilir. Depolarda Kurulacak Raf Sistemleri Ġçin Her Tip Ġstif ve Stoklama Araçları: Konveyörler raf sistemleri müşterinin yüküne göre özel yapılmış istif araçları ve ekipmanlarıdır. Operatörler tarafından kullanılabilen yatay taşıyıcı ve yüksekliğe istif yapan ve müşterilerin yüklerinin özelliğine göre üretilen araçlardır. 27

Önden Çatallı Forkliftler: Önden çatallı forkliftler, 1 ton ile 10 ton arasında kaldırma kapasitesi olan akü veya dizel ile çalışabilen lastik tekerlikli araçlardır.

ġekil 4: Forklift

28

4. TEKSTĠL ÜRÜNLERĠ DEPOLANMASI VE YANGIN RĠSKLERĠ Kullanılan elyaf (lif) tipi ve depolama şekli yangın riskini belirleyen önemli faktörlerden biridir. Elyafın tipi, yapısı ve depolanma şekli yanma davranışını etkilemektedir. Örneğin pamuk elyafı içten içe sinsice yanarken, yün pamuğa göre biraz daha zor yanmaktadır. Aynı şekilde elyafın depolanma şekli de önemlidir. Aşağıdaki tabloda elyafın tipine ve depolanma şekline göre yangın riskinin nasıl değiştiği görülmektedir:

ġekil 5: Tekstil Deposundan Bir Görünüm

29

Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi elyaf tipi ve depolanma şekli tutuşma hızı ve yangının yayılma hızını direkt olarak etkilemektedir. Depolama ne kadar düzensiz ve yoğunsa, yangın riski de o oran da artmaktadır. Kaynak: http://www.allianzrisk.com/?p=209 , 07.06.2010

ġekil 6: Kullanımda ve Depolamada Yangın Riskini Etkileyen Faktörler 4.1.TEKSTĠL ÜRÜNLERĠNĠN DEPOLANMASINDA OLUġABĠLECEK RĠSKLER Tekstil malzemelerinin depolandığı alanlar yüksek yangın riskine sahip alanlar olarak belirlenmeli ve şu şekilde olmalıdır: 

Bağımsız bir bina veya bölümde;



Herhangi bir üretim alanının dışında bir alanda;



İşletmenin diğer alanlarından yangın duvarları, yangına dirençli kapı ve

pencerelerle ayrılmış bağımsız bir bölümde.

30

4.1.1 Pasif Önlemler 

Tekstil malzemelerinin depolandığı alanlar bağımsız olmalı, üretimle aynı

alanda depolama yapılmamalıdır. 

Depolarda farklı malzemeler (kimyasal madde vs.) depolanmamalıdır.



Depolar,

departmanlar

arası

geçiş

yolu

olarak

kullanılmamalıdır.

Yüksek yancılığa sahip tekstil malzemeleri bodrum katlarda depolanmamalıdır. Bodrum katlardaki yangınlara müdahale oldukça zordur. 

Özellikle pamuk balyalarının depolanmasında, balyaların taşıması esnasında da

yangın riski mevcuttur. Balyaların taşındığı forkliftlerin dizaynı çok önemlidir. Yükü alt kısımdan yukarı doğru kaldıran forkliftlerde, balyaların kaldırılması sırasında zeminle temaslarında kıvılcım çıkması olasıdır. Bu durumda ortaya çıkacak kıvılcımlar pamuk balyalarının içten içe yanmasına ve yangının sinsice başlamasına neden olabilir. Bu tür forkliftler yerine tekstil işletmelerinde balyaları yanlarından tutarak kaldıran forkliftlerin kullanılması tercih edilmelidir. 

Forkliftler elektrikliyse, akülerinin şarj edildiği bölümler, depolamadan uzak,

havalandırması olan yerler olmalıdır. Şarj cihazı yakın çevresinde kesinlikle depolama yapılmamalıdır.

ġekil 7: Pamuk Balyalarını Taşıyan Forklift

31



Özellikle elektrik panolarının yakın çevresine yapılan depolama yangın

açısından risk oluşturmaktadır. Elektrik şebekesinde meydana gelen dalgalanmalar, elektrik panolarına giren hav ve tozların kısa devreye yol açması vs. sebepler kıvılcımlara

neden

olup

yakında

depolanan

yanıcı

maddenin

tutuşmasını

sağlayabilmektedir. 

Öncelikle kablo bağlantı kutuları, elektrik sigortaları ve kablo kanallarının

kapakları uygun şekilde kapalı tutulmalı ve tesisatın sürekli bakımlı olmasına dikkat edilmelidir. Kabloların geçiş güzergahında, herhangi bir mekanik etkiye maruz kalarak zarar görmelerini engellemek için kanallar içerisine veya kırılmaz malzemeden oluşan kablo kutularına yerleştirilmesi tavsiye edilmektedir.

ġekil 8: Akü Şarj Bölgesi 

Aydınlatma armatürlerinin alt kısımlarına denk gelecek şekilde depolama

yapılmamalıdır. 

Olası bir depremden devrilmelere karşı, raflar birbirlerine bağlantılı olmalıdır.



Yangın dolaplarının ve portatif yangın söndürücülerin önlerine, acil durumlarda

kolay ulaşılmalarını engelleyecek şekilde depolama yapılmamasına dikkat edilmelidir. 32

4.1.2 Aktif Önlemler 

Olası bir yangını erken algılayabilmek ve yangına anında müdahale edebilmek

için depolara yangın algılama sistemi kurulması tavsiye edilir. Fakat proses gereği hav veya toz açığa çıkan bölümlerde duman dedektörleri yanlış alarm verebilmektedir. Bu durum dikkate alınarak bu bölümlerde duman dedektörü yerine alev ya da ısı dedektörleri kullanılması daha yararlı olacaktır. Yüksek yapılarda ise en uygun algılama sistemi bim dedektörleridir. 

Yangın Yönetmeliği‟nde belirtilen Tehlike Grubu‟ na göre uygun sayıda yangın

söndürücü temin edilmelidir. Bu söndürücüler, işletme içinde kolay görülebilecek yerlere asılmalı, önlerine kolay ulaşılmalarını önleyecek şekilde malzeme depolaması yapılmamalıdır.

ġekil 9 : Doğru Depolama Örnekleri

33

ġekil 10 : Kafesle Çevrilmiş Elektrik Panosu 

Yangına suyla müdahale edebilmek amacıyla işletme içine yangın dolapları

kurulmalı, yeterli kapasitede su rezervi oluşturulmalıdır. Sistemin yeterli basınç ile desteklenmesi için elektrikli ve dizel yangın pompası tesis edilmelidir. 11

11

http://www.allianzrisk.com/?p=209 ,07.06.2010

34

5. TEKSTĠL SEKTÖRÜNÜN GENEL GÖRÜNÜMÜ Tekstil sektörünün, gerek ihracat, gerek istihdam, gerekse katma değer bakımından Türkiye için yeri ve önemi fevkalade büyüktür. İç ve dış gelişmelerden çok çabuk ve çok derin etkilenen bu sektör, kendisi ile birlikte Türk ihracatını ve diğer sektörleri adeta felç etmektedir. Tekstil sektörü, kriz ortamlarında Türkiye‟nin yumuşak karnı olurken, kalkınma ve büyüme yıllarında ise en büyük umut olmaktadır. Uzun yıllardan beri dış ticaretimizde “stratejik” bir sektör olma durumunu koruyan Tekstil ve Konfeksiyon Sektörünün; Tekstil Sektörü Genel Veriler Toplam Üretim İçindeki Payı (GSMH) %11 Sanayi Üretimi İçindeki Payı %14 İmalat Sanayi Üretimi İçindeki Payı %16 İstihdam İçerisindeki Payı %11 Sanayi İçindeki İstihdam Payı %28 Toplam İhracat İçerisindeki Payı %38 Toplam İthalat İçerisindeki Payı %8.2 12 Gibi önemli rakamlar olmasına rağmen; sektör uzun süredir çok ciddi sorunlarla boğuşmaktadır. Nitekim, Çin‟in kotasız rekabete başladığı 2005 yılı için Türkiye bir tekstil stratejisini resmen hala oluşturamamıştır. Bu safhada, sektörün bir bütün olduğu bilinciyle sosyal taraflar olarak (Merkezi Yönetim, İşveren-Sendikalar) ortaya konulacak yaklaşımlar ve çözümlerde ortak paydada buluşulması da ayrı bir önem taşımaktadır. Sektörün Üretim, İstihdam ve İhracat politikaları ve durum tespiti dönemler halinde, konjonktürel olarak değil, sürekli ve periyodik olarak izlenmeli ve sorunların ürememesi sağlanmalıdır. Bu da ulusal bir stratejik sektör politikası oluşturulmasıyla mümkündür. Türkiye, özellikle 1980‟li yıllarda başlayıp 1990‟lı yıllarla devam eden süreçte, Dünya pazarlarına ihracatının başını çektiği Tekstil ve Konfeksiyon Sektörüyle girdi. 12

Öz-İplik İş Sendikası, Tekstil Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Mart 2005, ANKARA

35

Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerin özellikle ihracata dayalı büyüme modeline örnek teşkil eden bir ivme içerisinde 1997 yılına kadar dönem dönem üretim-ihracat ve istihdamda iniş çıkışlar gösteren sektör, üretim-istihdam ve ihracatta lokomotif olma özelliğini korudu. Sektör; 1950 yılına kadar Tekstil, 1970 yılına kadar da konfeksiyon sektöründe ithalata kilitlenmiş ve 1980‟li yıllara kadar sadece iç piyasaya yönelik üretim yaparken 1980‟li (özellikle de 90‟lı) yıllarda ihracatın başını çektiği dışarıya açık büyüme politikaları ile beraber, hızla büyüyerek ihracatta büyük artışlar kaydetmiş ve ülkemizin de üretim,ihracat ve istihdamda olmazsa olmaz sektörü haline gelmiştir. Bu süreçte, Türkiye‟nin 1996 yılında girmiş olduğu Gümrük Birliği ile, artacağı düşünülen İhracatımız, gümrüklerin sıfırlanmasıyla birlikte aksine azalmış, ithalat ise artmıştır. “En avantajlı ve rekabet edebilecek sektör” olarak nitelendirilen Tekstil Sektörü, Gümrük Birliği sürecinde, (bugüne gelindiğinde) rekabet imkanlarını kaybeder hale gelmiştir. 90‟lı yıllarda Gümrük Birliği sürecinde sektörün önünde ne gibi engeller bulunduğu, fayda zarar

tablosunun hangi yönde gelişeceği gibi temel meseleler

tartışılmamış, „Ne olursa Olsun Gümrük Birliği‟ anlayışıyla girilen süreç, sektörün bugünkü sıkıntılarının önemli ölçüde besleyicisi olmuştur. Bugün Dünya tekstil ve konfeksiyon ticareti 395 milyar (169 milyar tekstil ve 226 milyar giyim, DTÖ) Amerikan dolarıdır. Başlıca hazır giyim tüketicisi ülkeler, ABD, AB ve Japonya olup, bu ülkelerin yıllık ithalatı sırasıyla 66 milyar, 52 milyar ve 19 milyar Amerikan doları dolayındadır. Avrupa Birliği ülkelerine yapılan tekstil ve konfeksiyon ihracatında Türkiye, Çin'in hemen arkasından başı çekmektedir. Ülkeler bazında ise Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Rusya Federasyonu, Türkiye'nin en önemli pazarları arasında yer almaktadır. Bu pazarın muazzam büyüklüğüne

rağmen,

Türkiye

henüz

yaklaşık

15

milyar

dolarlık

ihracat

gerçekleştirmektedir. Her halükarda; Tekstil sektörünün, gerek ihracat, gerek istihdam, gerekse katma değer bakımından Türkiye için yeri ve önemi fevkalade büyüktür. Sektörün Türk ihracatındaki payı yüzde 38‟e tekabül etmektedir. 1994-2001 tarihleri arasında tekstil sektörü büyük bir atılım yaparak ihracatta yüzde 52.9‟luk bir artış sağlamıştır. 2001‟de yaşanan Cumhuriyet tarihinin en büyük ikinci krizinden,

36

tahmin edileceği üzere en büyük zararı bu sektör görmüş olmakla birlikte, kendisini toparlayarak gelişim trendini yukarılara taşımayı başarmıştır. Türkiye İhracatının lokomotifi konumundaki hazır giyim ve konfeksiyon ürünlerinin ihracatı, (İTKİB verilerine göre) 2004 yılı 11.ay sonu itibariyle, yüzde 25.6 artışla 11 milyar 517 milyon 909 bin dolara, tekstil ve hammaddeleri ihracatı ise yüzde 23'lük artışla 3 milyar 663 milyon dolara çıkmıştır. Ancak bu iyi gelişmeye rağmen 2005 yılı için sektörde moraller bozuk durumdadır. Zira, Çin‟in kotasız rekabete başladığı 2005 yılı için Türkiye bir tekstil stratejisini resmen hala oluşturamamıştır. Tekstil sektörü, girdiği toz bulutunun içinde yolunu bulmaya çalışmaktadır. Yerli Sanayimiz için, sektördeki sıkıntılardan kaynaklanan önemli bir tehlike de, yerli sanayicilerin yurtdışına kaçmalarıdır. Krizlerden kaynaklanan nedenlerle tekstil ve konfeksiyon sektörü, ülkemizi terk etmeye, yerli sanayicimiz başka ülkelere kaymaya başlamıştır. Özellikle Balkan ülkeleri ve Orta Asya‟ya. Bu Tekstil ve Konfeksiyon sektörü için çok ciddi bir sıkıntı işaretidir.Dünyanın küçülmesi, uluslararası pazarların yerel pazarlara oranla çekim hızının yükselmesi, Türkiye‟nin stratejik sektörü olan Tekstil ve Konfeksiyonu da bu pazarlara yoğun olarak kaydırmıştır. Görüldüğü üzere; küreselleşmeyle birlikte açılan pazarlar, fırsat ve imkanlar getirdiği gibi risk ve krizleri de bünyesinde taşımaktadır. 5.1. SEKTÖRÜN TEMEL SORUNLARI 5.1.1 KayıtdıĢı Ġstihdam Türkiye‟nin İşgücü potansiyeline ilişkin son verilere bakacak olursak, DİE, 2004 yılının Ekim, Kasım, Aralık aylarını kapsayan dördüncü dönemine ilişkin Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçlarına göre; Türkiye'de toplam isthdam 21 milyon 870 bin kişidir. İstihdam oranı %43.6 olarak tahmin edilmiştir. Aynı dönemde işsiz sayısı 2 milyon 428 bin kişi işsizlik oranı ise % 10 olmuştur. Herhangi bir işgücüne dahil olmayanların sayısı da, 25 milyon 891 bin kişi olarak belirlenmiştir.

37

Kayıtdışı ekonomi, Türkiye‟nin en önemli sorunlarından biridir. Türkiye'de toplamisthdam 21 milyon 870 bin kişidir. Bu nüfusun yüzde 52.3'ü kayıt dışı çalışmaktadır. İstihdam edilen toplam 16 milyon 158 bin erkeğin yüzde 45.5'i, 5 milyon 712 kadının ise yüzde 71.4'ü "kayıt dışı" olarak faaliyet göstermektedir. Kayıt dışı istihdamın 2004‟te artış hızı gösterdiği de dikkat çekmektedir. Kayıtdışılığın geleneksel olarak yüksek olduğu tarım sektörü haricindeki rakamlara bakıldığında, 2004 yılında tarım dışında çalışanların üçte birinden fazlasının kayıt dışında çalıştığı görülmektedir. Bu veriler işgücü piyasasında çok ciddi bir kayıt dışına çıkma olgusuyla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymaktadır. Tekstil ve konfeksiyon sektörünün istihdama olan katkısı, Türkiye için çok önemlidir. Tekstil ve konfeksiyon sektörü, ülkemiz gibi yoğun genç nüfusa sahip ülkelerde önemli bir istihdam kaynağı olma özelliğine sahiptir. Sektör, 2.5 milyon kişiye doğrudan, 10 milyon kişiye de dolaylı istihdam sağlamaktadır. Buna mukabil kayıtlı istihdam ise 1/6 seviyesindedir. Tekstil ve Konfeksiyon Sektöründe yaklaşık 2 milyon kişi kayıt dışı çalışmaktadır. Yani kayıtdışılık % 80‟ler düzeyindedir. Emeklilik hakkı olmadan, sağlık sigortası olmadan insan çalıştırmanın işsizlikle de birleşerek vahim sosyal sorunlara yol açması kaçınılmazdır. Diğer taraftan bu durum sosyal güvenlik kurumlarının dengesini ve verginin adil dağılımını bozmakta, vergi kaybına yol açmakta ve yapısal kamu açıklarını arttırmaktadır. Devlet, gelir artırıcı önlemlerde öncelikle bu kayıtdışı kara deliklerin üzerine gitmelidir. Bu vahim durum sektörün hem ulusal hem de uluslar arası rekabet gücünü kırmaktadır. İşveren ve işçi üzerindeki vergi yükümlülükleri , sektörün içerisinde bulunduğu diğer sorunlar, kayıt dışına kaçışı hızlandıracak düzeydedir. Kayıt dışı İstihdam Sendikal örgütlenmenin önünü de tıkamaktadır. Örgütlenmenin en yoğun olması gereken Tekstil Sektörü ne yazık ki en düşük yoğunluklu sektörler arasındadır. Bu durum, ayrı bir sorun olan taşeronlaşmayı kışkırtmaktadır. Kayıt dışı olarak çalışan 2 milyon insan, sendikal örgütlülüğe kavuşamamanın ağır şartları altında her türlü sosyal hak ve güvenceden yoksun olarak

38

yaşam sürdürmektedir. Bu durum; nüfus artışımıza paralel olarak kapsamının genişlemesi gereken sosyal güvenlik kurumlarımızda çatı ve kapsam daralmasına da neden olmaktadır. Aynı zamanda anayasamızdaki Sosyal Devlet ilkesinden hızla uzaklaşmayı da beraberinde getirmektedir. Zira kayıtdışılık, beraberinde bir çok sosyal, psikolojik ve toplumsal sorunları ve gerilimleri de üretmektedir. Öncelikle sektörde kayıtdışılığı birinci tehdit olarak görüp, üreyeceği zeminleri ıslah etmek veya yok etmek sektörün kangren olmuş hayati damarlarından birine işlerlik kazandırmak olacaktır. Devlet teşvik ve kredileri kontrol altına alınarak, büyük bölümü nakdi olarak değil, enerji indirimi, istihdam oranında vergi indirimi şeklinde üretimi ve istihdamı fiilen teşvik edici şekilde uygulanmalıdır. 5.1.2 Yapısal Sorunlar Ülkemiz tekstil ve konfeksiyon firmalarının % 80‟den fazlasının KOBİ niteliğinde olması ve öz sermayelerinin rakiplerine göre yetersiz kalması, yeni teknolojileri uygulamaya koymalarını zorlaştırmaktadır. Tekstil ve konfeksiyon firmalarının işletme sermayelerinin yetersiz olması ise hem üretimi sürdürmek hem de dış pazarlara açılmada önlerindeki önemli engellerden birini oluşturmaktadır. Tekstil ve konfeksiyon firmalarımızın Araştırma-Geliştirme ve eğitim faaliyetlerine yeterli önemi vermemeleri sektörün nitelikli ve verimli işgücü temine ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimine imkan vermemektedir. Tekstil sektöründe halen katma değeri yüksek iplik, kumaş ve teknik tekstil ürünleri üretimi gerçekleştirilememekte ve bu alanda ithalat yoluna gidilmektedir. Konfeksiyon sektöründe fason imalatın yanısıra ülkemiz firmalarının kendi markaları ile üretime henüz yeni başlamaları, 2005 sonrasında kotaların kalkması sonucunda Asya ülkeleri karşısındaki rekabet şansımızın daha da azalmasına neden olabilecek bir unsurdur. 5.1.3 Enerji Sorunu Enerji maliyetlerinin pahalılığı, Türk sanayinin dünya ile rekabetinin önündeki en büyük engeldir. Ülkemizdeki enerji fiyatlarının rakip ülkelerin üstünde olması temel 39

girdilerden biri olan enerji alanında firmalarımızın rakiplerine göre dezavantajlı olarak ihracat mücadelesine başlamasına sebep olmaktadır. Hükümetimizin enerji fiyat indirimi doğrudur, daha da artarak devam etmelidir. Bu bağlamda, petrol ve petrol ürünleri üzerindeki fahiş vergi yükünün hafifletilmesi, önemli enerji indirimi ve teşviği anlamına gelecektir. Tekstil sektörünün Türk sanayi ve ihracatındaki önemli ve ayrıcalıklı yeri itibarı ile, özel enerji indirimine tabi tutulması mutlaka gerçekleştirilmesi lazım gelen bir husustur.Dünyada sanayide kullanılan elektrik enerjisi fiyatları karşılaştırmalı olarak aşağıdadır. KarĢılaĢtırmalı Enerji Maaliyetleri(Ülke $/KWS)                           13

Güney Afrika 0.02 Yeni Zelanda 0.03 İsveç 0.03 Kanada 0.04 Finlandiya 0.04 Polonya 0.04 ABD 0.04 Belçika 0.05 Çek Cumhuriyeti 0.05 Yunanistan 0.05 Macaristan 0.05 Meksika 0.05 Slovak Cumhuriyeti 0.05 İspanya 0.05 Tayvan 0.06 Danimarka 0.06 Almanya 0.06 Hollanda 0.06 Hindistan 0.07 İngiltere 0.07 Avusturya 0.08 Portekiz 0.08 Türkiye 0.08 İtalya 0.09 İsviçre 0.09 Japonya 0.1713

Öz-İplik İş Sendikası, Tekstil Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Mart 2005, ANKARA

40

5.1.4 Atıl Kapasite Türk Tekstil Sektöründe son beş yılda modernizasyon yaptırımları ile beraber yeni ve büyük kapasiteli yatırımlar yapılmıştır. Avrupa Birliği heyecanı ile yapılan bu yatırımlar kapasite fazlası oluşturmuştur. Üst üste gelen son yılların krizleri sektörde büyük hasara neden olmuştur. Kapasite kullanım oranları bir hayli düşmüş, son kriz ikinci darbeyi vurmuş ve bugün Kapasite Kullanım Oranları yüzde 50'ye inmiştir. Bugün Türkiye‟de kurulu ring iplik tesislerinin %20 ila %25‟inde bir kapasite daralması sözkonusudur. Open-end iplik tesislerinin yaklaşık %40‟ı oranında bir kapasite kullanamama sorunu vardır. Türkiye‟nin iğ ve open-end kapasitesi hesaplandığında, milyarlarca dolarlık bir paranın demir olarak yattığı görülmektedir. Borçlarını ödeyememekten, hammadde temin edememekten ve de talep yetersizliğinden birçok işyeri kapanmış, vardiya düşmüş, haftada 3-4 gün çalışmaya başlamış ve işçilerini çıkarmak durumunda kalmıştır. Özetle 2004 yılının ilk 9 ayında tekstil sektöründe % 4 civarında bir daralma yaşanmıştır. Bu daralmanın temel sebebi Çin faktörü nedeniyle sektördeki belirsizliğin sürmesidir. Örneğin 2003‟ün ilk dokuz ayında tekstil makinelerinin Leasingin toplam işlem hacminden aldığı pay % 19 seviyesindeyken 2004‟te bu rakam % 14ê düşmüştür. 2004 yılına kadar aşırı yatırım talebi gelen tekstil sektöründe özellikle Uzakdoğu faktörü nedeniyle bazı kollarda atıl kapasite oluşmuştur. 2005 le gelişen trend göz önüne alındığında ucuz sıradan malların üretiminde Dünya‟da mevcut ve daha da artacak olan kapasite fazlalığı ve rekabet büyüklüğü göz önüne alındığında, bu malların üretimine yönelik yatırımlara daha fazla rağbet edilmemelidir. Orta vadede üst sınıf modaya yönelik ürünler ve moda-marka ürünlerin üretimine yönelik yatırımlara ağırlık verilmesi doğru bir strateji olacaktır. 5.1.5 TeĢvik Sorunu Türkiye‟de yatırımların ve dolayısıyla sektörlerin yönlendirilmesinde en önemli etken “Yatırımlarda Devlet Yardımları ve Yatırımları Teşvik Fonu‟dur”. Geçmiş dönemlerdeki teşvik uygulamaları, bir taraftan bazı tekstil alt sektörlerinde aşırı kapasitelerin oluşmasına izin vererek, tüm sektöre zarar verirken, diğer taraftan da

41

teşvik alan bazı iyi niyetli yatırımcılar yanıltılmıştır. Hükümetler bugüne kadar tekstil ve konfeksiyon sektörünü bir stratejiye dayandırmadan teşvik etmiştir.Bu nedenle sektördeki teşvik uygulamaları muhakkak yeniden düzenlenmelidir. Bugün mevcut tasarı da kendi içinde birçok çarpıklığı barındırmaktadır. Teşvik kapsamındaki il sayısı 49'a çıkmıştır. Ancak iller belirlenirken milli gelir düzeyi değil, sosyal gelişmişlik düzeyinin esas alındığı açıklanmıştır. Dolayısıyla karar kimi illeri memnun ederken, bitmeyecek bir tartışmanın da kapılarını açmıştır. Zira, 1500 dolar baz alındığında kişi başına 1539 dolarlık milli gelire sahip ve önemli tekstil yatırımlarının merkezi konumundaki illerden birisi olan Gaziantep hayal kırıklığına uğramaktadır.Zira, teşvik alamayan bir ilde 100 işçi çalıştıran orta ölçekli bir tekstil fabrikası; gelir vergisi, SSK primi ve elektrik için ayda en az 95.000 YTL öderken, buna karşın aynı büyüklükteki teşvikli ildeki bir başka tekstil fabrikası aynı kalem ödemelerden dolayı ayda 35.500 YTL tasarruf sağlamaktadır. Ki bu da haksız rekabeti beraberinde getirmektedir. Bu nedenle sektörel teşvik politikasının uygulanması önemli olacaktır. Devlet teşvik ve kredileri kontrol altına alınarak, büyük bölümü nakdi olarak değil, istihdam oranında vergi indirimi şeklinde ve üretimi ve istihdamı fiilen teşvik edecek biçimde uygulanmalıdır. Kısa dönemde modernizasyon ve yenileme dışında, mevcut kapasitelerin arttırılmasına ve geliştirilmesine yönelik yatırımlar teşvik edilmelidir. Girişimcinin önündeki tüm engeller kaldırılmalı, teşvikler istihdama bağlı olarak kaydı ve yaygın olmalı, kaçak yabancı işçi çalıştırdığı tespit edilen firmalar ve sanayiciler hiçbir teşvik indiriminden yararlandırılmamalıdır. EXIMBANK kredi limitleri, dönemlere göre arttırılmalı ve sanayicilere “istihdam-üretim istihdamı kayıt içine alma” artışı endeksi oluşturularak verilmelidir. 5.2. TEKSTĠLDE YAġANAN SORUNLARA ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ Artık demokrasi, insan hakları, örgütlenme özgürlüğüyle birlikte dünyanın yükselen değerleri arasında rekabet de öne çıkmaktadır. Üretimde, Yönetimde, İhracatta, İthalatta, İstihdamda, Örgütlenmede REKABET.. Ancak Özgür ortamlarda, Özgür koşullar altında.. Rekabet artık küresel dünyanın olmazsa olmaz olgularından

42

birisidir. Durağan değil değişken bir olgudur. Bu olguyu lehimize çevirebilmek de geleceği görebilmeye bağlıdır. Çatışma halinde değil yarışma halinde rekabet ilkemiz olmalıdır. 2005 yılı ile tekstilde başlayacak olan liberal dönemde rekabet kavramı elbette daha boyutlu bir anlam taşıyor. Ülkemiz sanayinin bel kemiği olan tekstil ve konfeksiyon sektörü 2005 sonrasında gerek dünya pazarlarında, gerekse iç piyasada, kıyasıya rekabetin olacağı, yeni stratejik ilişkilerin kurulacağı, muhtemelen fiyatların gerileyeceği, verimlilik, kalite, standartların daha da öne çıkacağı, gümrük kontrolü ve benzer denetimlerin artacağı, yepyeni bir döneme giriyor. Bu noktada yeni ürün ve pazarlama stratejilerinin geliştirilmesi hayati bir önem taşıyacaktır. Sözkonusu zorlukların üstesinden gelebilmek için stratejik bir yaklaşım geliştirmelidir. Özel ve kamu sektörleri arasında kurulacak bir ortaklık olumlu sonuçlar getirecektir. Örneğin hükümet üretim ve ihracat için uygun ortamı ve iklim yaratırken, iş dünyası da pazarın gereklerini yerine getirmeli, sendikalar da sosyal taraf olma bilinciyle sorumluluklarını taşımalıdır. Her türlü değişikliğe uyum sağlayabilmiş olan Türk tekstil sektörünün bu sınavı da başaracağına inanılmaktadır. Ancak sektörümüz bugün için, İç piyasada talebin düşüklüğü, enerji maliyetlerinin yüksekliği, finansman maliyetlerindeki yükseklik ve kayıtdışı firmalar nedeniyle yaşanan haksız rekabet gibi sorunlarla boğuşmaktadır. Burada sektörümüzün sosyal taraflarından bir kuruluş olmaktan çok, bir anlamda (güncel kavramla) sosyal ortak olarak, bugünümüze ve yarınımıza sahip çıkmak durumunda olduğumuzu görülmektedir. Başlıklar halinde sıralamış olduğumuz Tekstil ve Konfeksiyon Sektörünün sorunlarının çözümleri, uygulamaya konulabilecek nitelikte olan önerilerdir. Üretimin ve İstihdamın korunması ulusal politikalarımızın öncelikli ve eşit öneme sahip politikaları olduğu gerçeğini gözden kaçırmadan bu doğrultuda politikalar üretmek gerekmektedir. Sektörün durumu ve girişimler, sosyal tarafların buna hazır olduğunu göstermektedir. Merkezi Yönetimin de acil eylem planı dahilinde Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü‟nün önünü açmada lokomotif olmalıdır.

43

3 Kasım 2003 seçimleriyle birlikte yakalanan Siyasi İstikrar‟ın Üretime dönük bir boyutu olarak öncelikle sektörümüze yönelik acil eylem planları geliştirmesi gerekmektedir. Bu eylemin giderek sektörün sosyal göstergelerine de yansımasını yani istihdam ve örgütlenmeyi hızlandırmasını ümit ediliyor. Sosyal boyuta yani istihdama yansımayan bir iyileşmenin uzun süreli olamayacağı açıktır ve üretimle birlikte istihdam kaynaklı olması gerekir. Umut ediliyor ki, tekstil ve giyim sektörü ülkemiz ekonomisine olan katkısını bu perspektifte 2005 sonrasında da başarı ile sürdürecektir. 14

14

Öz-İplik İş Sendikası, Tekstil Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Mart 2005, ANKARA

44

6. SONUÇ Dünya pazarlarında Türk tekstili hep başarıları ile gündeme gelmiş ve gelmekte. Bu başarıların devamında Tekstil Sektörü‟nün lojistik konularda yapacağı gelişmeler önemli yer tutacaktır, diğer sektörlerde olduğu üzere. Bundaki gereklilik; dünya pazarlarında Türk tekstili hep başarıları ile gündeme gelmiş ve gelmekte. Bu başarıların devamında Tekstil Sektörü‟nün lojistik konularda yapacağı gelişmeler önemli yer tutacaktır, diğer sektörlerde olduğu üzere. Bundaki gereklilik; Pazarın dış pazarlara kayması Ürün hareketlerindeki mevsimsel dalgalanmalar Fason üretimlerin ana depolara olan uzaklığı Müşterinin ambalaj standartlarının değişken olması Hammadde kumaştaki standart olmayan rulo çap ve uzunluk veya palet çeşitlere sahip olması Zincir mağazalara sahip firmaların rafta mal bulundurmama lüksünün olması Depolamada yukarıdaki nedenlere ve doğru istif şeklinin uygulanmamasından dolayı depolama sahasının efektif kullanılmaması Dağınık depolama nedeniyle verimsiz veya atıl kullanılan işgücü gibi sayılacak nedenlerden dolayıdır. Lojistik, artık tüm reel sektördeki firmaların rekabet silahı olmasına karşın , stratejik hedefler belirlenirken bu silahın nasıl kullanılması gerekliliği bir çok firma tarafından net olarak anlaşılamamıştır. Bu anlaşılamamanın nedeni lojistiğin sadece nakliyeci olarak düşünülmesi temel neden olarak görülmektedir. Bu firmaların %80-85 e yakın kısmı kendi lojistiklerini kendi yapmakta, depolamada %95 civarındaki firma kendi deposunu yönetmekte, % 50 „ye yakın kısmı ise dağılımları kendi araçları ile gerçekleştirmektedir. Türkiye, tekstilde başarısını ucuz işçilik ve kalitesine borçlu. Avrupa birliğinin koyduğu katı tedbirler ve uzakdoğuda büyüyen Çin Pazarı tekstilde maalesef kar marjlarını aşağılara çekmiş, çoğu firma sırf işletmeci hüvviyetlerinin devamı için başa baş noktalarında iş yapıyor olmuşlardır. Bu nereye kadar sürecek diye bir soruya ancak

45

şirket aktiflerini doğru kullanmaya başlayıncaya kadar diye bir cevap verilebilir. Şirket aktiflerinin ana işe odaklanma şeklinde kullanılması, uzman olduğu üretimde başarısını daha da arttıracaktır. Bir Tekstil Firması Aktiflerini; Hat ve ürün karlılığı bazında araştırmalarla, her ürünü kendi üretmeyerek ( karlılığı yüksek ürünlere odaklanarak), Lojistik ve idari hizmetleri (temizlik, servis, güvenlik hizmetleri) faaliyetlerinde dış kaynak kullanımına giderek, Teknoloji geliştirmelerine, otomasyona ayıracağı payı artırmaya yönelik kullanarak, Eğitimsel faaliyetlerde kullanarak, Pazara yönelik yeni girişimlerde sermaye olarak kullanarak

daha başarılı, daha

rekabetçi bir duruma gelebilir Tekstil sektöründe gerek iplik, gerekse de rulo top kumaş hammadde kaynaklardır. Çıktılar ise üzerimize giydiğiiz kumaş veya örme türevli herşey. Bu kapsamda hammadde ve ürün grupları için depolama aşamasında ciddi problemler yaşanmaktadır. Hammaddeler için belirli bir ambalaj, istif veya taşıma standardı ve sistemi oluşturma zorluğu ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu durum aşağıda örnek ve açıklamalarla anlatılacaktır Örnek 1: İncelenen bir tekstil firmasında iplik türevli ürünleri çuvallar içinde ve yerde depolayan firma yerini efektif kullanamadığı gibi, iş gücü bakımından da çok sayıda personeli depoda çalıştırmak zorunda kalmıştır. İplikleri üretim proseslerinde kullanarak ham kumaşa çevirmekte ve bu kumaşlar 120 cm – 250 cm arasında değişik genişliklerde ( Top kumaş boyu ) üretimden çıkarak depolanmakta ve depolama da aynen hammaddede olduğu gibi tahtalardan yapılmış kütleler üzerinde üst üste yıkılarak istiflenmekteydi.

46

Örnek 2 : Diğer bir firma da bu ham kumaşları hammadde olarak almakta ve depolamayı yukarıda bahsedilen

firma gibi yerde depolamakta, personel kumaşlar üzerinden

atlayarak veya koltuk altına aldıkları iki top kumaşı metrelerce taşıyarak depo operasyonlarını gerçekleştirmekteydi. Çıktı ürünler(t-shirt, sweet, pantalon gibi ürünler) de tekerlekli askılarda veya kolilerle üst üste konularak istiflenmekteydi. Yukarıda bahsedilen depolama problemlerine üretilen çözümler ise; İpliklerin imalatçıları ile görüşmeler sonucu istif şekillerini düzelterek (bağlayıcılar kullanarak ) ve ambalaj yapısını da palet üzerinde ( geçici veya uzun kullanımlı paletler ) sevk etmesi sağlandı. Bu uygulama ile müşteri firmanın iplikleri istiflemesinde bir standart yakalaması sağlanmış oldu. Akabinde bunların sevki, envanter takibi, yönetimi konusunda program değişiklikleri gerçekleştirildi. Bu sistem firmaya ayda 400 Adam saat / Ay işçilik ve %60 a yakın bir depolama kapasitesi artışını sağlayacak bir avantaj kazandırdı. Çıkan kumaşlar için etrafı dikey korkuluklu ( boru çubukları paletin dört köşesine bağlayarak) palet dizayn edilmiş, çıktı ürünlerin depolanması için raf seçimi de yapılarak depolamadaki yer kazancı %60 oranında artırılmış, personel tasarrufunda ise 6 personelden 4 personele düşmüştür. Yapılan yatırım miktarı 30.000 USD , yatırımın geri dönüş süresi ise 10 ay olmuştur. Bu durum, çıktı kumaşların diğer firma içinde kabulü ve depolanması aşamasında bir avantaj yaratmıştır. Aynı istif sistemi burada da uygulanmıştır. Burada da yıllık 24.000 USD tasarruf ve %65 depolama kapasite artışı sağlanmıştır. Bu ürün başına yaklaşık %2 maliyet tasarrufu getirmiştir. Örneklerden görülen o ki; ambalajlama standardizasyonu ,ürün hareketlerinin optimizasyonu ve envanter yönetimi tekstil firmalarının ilk etapta dikkat etmesi gereken bir konu gibi görünmektedir. Bu konuda yüksek volumlerle çalışan firmalar için geliştirilen otomasyon ağırlıklı, asklı conveyor sistemleri de ciddi tasarruflar sağlayan lojistik teknolojisidir.

47

Bu tip depolamada askı, kilit ambalaj veya taşıma aracı olduğundan üretimden depoya , depodan araçlara yapılan ürün hareketlerinde bu askının, üzerinde hareket edeceği veya bir motorla hareket ettirtilen conveyorle birlikte desteklenmesi, hareket kabiliyetinin arttırıldığı, ürünlerin otomatik barkodlanıp sisteme tanıtıldığı, ürün çeşitliliğine göre grup depolamanının sağlanıldığı, ürüne ulaşım hıznın arttırıldığı, insansız çalışan depo modellerini yaratmaktadır. Ürünlerin, tavanına bir profil eklenmiş araçla depoya ulaşması durumunda el dokunulmaksızın depo girişindeki conveyor sistemle bağlantılı mille bu profil arasında bir bağlantı kurulmakta ürünler depoya motor tahriki ile ilerlemektedir. Aynı şekilde ürünlerin sevkindede aynı modelle donatılmış araçlar kullanılmakta ve sevkiyatta da büyük bir işgücü tasarrufu sağlanmaktadır. Başka bir konu da tekstildeki fasona gönderilen ürünlerin depoya hareketinin optimizasyonudur. Çok sayıda firma ürünlerinin büyük bir kısmını , ön veya yan işlemleri için fason firmalarına devretmektedir. Bu sektördeki yatırım maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklanan sermaye problemleri nedeniyle düşünülen bir sistemdir. Düğme iliği açma, düğme dikme, kanal açma, teğer, kesme, boyama, aksesuar, yaka gibi bir çok işlemi aynı yerde yapmak için çok sayıda makina ve buna paralel olarak da ciddi sermaye gerekmektedir. Tekstil firmaları sermayelerini asıl para kazanmayı düşündükleri ana işlere yatırmakta ve küçük büyüklükteki firmalara da diğer işlemleri pas edip, finishi kendi işletmesinde yapıp, kendi markası ile piyasaya sunmaktadır. Peki tekstilcilerin bu fason operasyonlarda ilk dikkat edeceği konu ne kadar ucuza yapacağı mı? Kalite mi? Yoksa bunun içinde lojistik maliyetlerin de düşünülmesi gerek mi? Tüm optimizasyonun bu üçgen kullanılarak yapılması gerektiği görülmektedir.

KALİTE-FASON

OPERASYON

MALİYETİ-LOJİSTİK

OPERASYON MALİYETİ. Ara taşıma maliyetleri bu maliyet-fayda ücgeninde ciddiye alınacak rakamlara ulaştığından dağıtım gibi optimize edilmesi gerekli bir konudur.

48

Değinilmesi gerek diğer bir konu da; satışa sunulan ürünlerin depolarda elleçleme sayısının azaltılması, envanter tutarlılık oranlarının iyileştirilmesi – kabul edilir sınır genelde %2-3 oranıdır, yeni satış konseptleri ile satış oranını artırırken, dağıtım ve depolama maliyetlerini aşağıya çekmektir. Bu probleme bulunan çözümü en güzel şu uygulama ile belirtilebilir: Adidas bir dünya markası olan firma olarak bilinir. Sektöründe kalite, prestij, marka olarak simgeleşmiştir. Türkiye‟deki organizasyonunda uygulamasal olarak satış miktarlarını artırmak, lojistik maliyetlerini de azaltmak için geliştirlen sistem şu idi: Asorment. Nedir bu Asortment ? Aynı ürüne ait değişik ölçülerdeki ürünleri talep younluğuna göre setleştirme işidir. Örneğin t-shirt‟den en çok M ve L bedenler satılıyor, tek tük de XL , XXL beden satılıyor ise, geliştirlen ASORTİ‟ye örneğin 8 adet M beden, 8 adet L beden, 2 adet XL beden , 1 adet XXL beden konularak, tüm bedenlerin aynı anda ilgili bayiye ulaşması sağlanmaktadır. Bu vesile ile satış miktarı artırılmakta, hem de tek tek yollama yolu yerine müşteri bazında ürün grubuna göre konsolidasyon yapılarak müşteri bazında katlanılan lojistik maliyetler azaltılmaktadır. Bu sistem bayi müşteriye belli bir yüzde oranında iskontolu alım ve dolayısıyla da kar artışı sağlama imkanı yaratmaktadır.

Son olarak da zincir mağazalar kurarak Türkiye veya dış pazara ulşan Tekstil firmalarının

yaşadığı

STOK

BÜTÜNLEME,

MAGAZA-DEPO

entegrasyon

problemleridir. Bu konuda değişik yazılımlar her ne kadar stok miktarlarını takip yönünden barkod destekli çözümler sunsa da asıl konu mağazalarla depolar arasındaki stok bütünleme prosedürlerinin tanımlanması, bu stok tamamlama içerisinde nakliye masraflarının optimizasyonu ve rafında mal bulundurmama nın maliyetinin ölçümü konuları ince hesaplar gerektiren konular olmaya devam etmektedir. Firmaların öncelikle pazar araştırmalarını iyi yapmaları öncelikle gerekli bir konudur. Bu araştırma durumuna göre depo yerlerinin, sevkıyat planlarının, minimummaksimum stok miktarlarının tespiti kolaylaşarak; acil sevkıyatların minimize edilmesi

49

ve devamında da toplam stok maliyetlerinin ve dağıtım maliyetlerinin azaltılması kolaylaşacaktır.15 Sonuç olarak büyüyen bir tekstil sektörünün devamlı güç kazanması için lojistik firmaları ile global rekabette yan yana durması gerek bir dayanışma ve stratejik ortaklık olarak görülmektedir.

15

http://www.egitimilanlari.com/default.asp?pg=makale_detay&kid=1158 ,10.06.2010

50

KAYNAKÇA Doç.Dr.ERDAL Murat Power Poınt Sunumu, 2009 Yrd. Doç. Dr. BİLGİLİ Turhan, BLMYO,Yayımlanmamış Ders Notları, 2009 Doç.Dr.TANYAŞ Mehmet,Hastane Lojistik Yönetimi,Power Poınt Sunumu,10.11.2005

Baziotopoulos (2008). "An Investigation of Logistics Outsourcing Practices In the Greek Manufacturing Sector". PhD thesis- "". Öz-İplik İş Sendikası, Tekstil Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Mart 2005, ANKARA ĠNTERNET KAYNAKLARI http://www.logisticsclub.com/modules.php?name=News&file=article&sid=2, 22.04.2010 http://www.utikad.org.tr/srapor.asp , 05.06.2010 http://www.allianzrisk.com/?p=209 , 07.06.2010 http://www.egitimilanlari.com/default.asp?pg=makale_detay&kid=1158 ,10.06.2010

51

52

View more...

Comments

Copyright ©2017 KUPDF Inc.
SUPPORT KUPDF