Rusya'da Pan-Türkizm ve Müslümanlık.pdf
January 5, 2017 | Author: HandeAydın | Category: N/A
Short Description
Download Rusya'da Pan-Türkizm ve Müslümanlık.pdf...
Description
Ali Onur Kara
Rusya'da Pan-Türkizm ve Müslümanlık Serge A. Zenkovsky Çeviren
Prof. Dr. izzet Kantemir
r Rusya Araştırma Merkezi Tetkikleri 36 : Bu kitap Sovyetler Birliği'nde bugün sayıları yir mi milyonu aşan ve ikinci en büyük dil birliğini teşkil eden RusY.a'daki büyük Türk gruplarının ilk etraf.. lı politik ve kültürel tarihidir. Profesör Zenkovsky 11:üslümanlığın düşünce ve sosyal davranışını layık s.iyasi fikirlerin atmaya başladığı yirminci yüzyılın geçici devresini belirterek onlann tarihlerini baş langıcından 1920 ye kadar izlemiştir. Yazar bu Müslüman gruplann arasında kültü rel birliğin dağılmasına yol açan milliyetçi fikirle rin _başlangıcı _hakkında da incelemelerde bulun muştur . Çeşitli Türk gruplarının her birinin gelişme sini bunların arasında Tatar siyasi ve kültürel etki lerin doğuşunu ve neticede Kazak, Uzbek, Azerbay can ve Başkır milliyetçiliğinin gelişmesini tarif et mektedir. 1905 ve 1917 Rus ihtilallerinin ve bwıi.ı iz leyerek iç savaşın bu halkların milli yönleri ürerin deki etkileri, dini, kültürel ve siyasi geliş.meler ışığı altında incelenmiştir. 41 Bu araştırmada 1906 ve 1917 Müslüman kon · gresinin tutanakları, Rusya'daki Türk basını, · mec muaları ve belirli bazı Türk mülteci mecmuaları gi bir çok öncelere ait şimdiye kadar kullanılmamış malzeme kaynaklarından faydalanılmıştır. Serge A. Zenkovsky Indiana Üniversitesi, Harward Üniver�ite�i, Kolorado P�vers.ites_i, Hei�el; � berk Üniıve�ıtesı ve Ste�on Ü�ıver�ıte�ınde � $ vermiştir. Halen Vanderbilt Ünıversıtesı Fakülu/f� O sindedir. Aynı zamanda Medieval Russia's Epiv.,.:, Chronicles and Tales (1963; Almanca baskısı 1� ,& ve The Old Believers of Russia (1967) nın y�� N�� &�
§
�
llJ
0,
11
·------ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ 1
K�y Kafkasya'dan Türkiye'mbe göçeden Ku muk Türklerinden bi,r ailenin ferdi olaraık büyük ko�umuz Rusya'da geçmiş olan olaıylara karşı aşı· n denebilecek bir ilgi duyacağıımz çok tabiidir. Bu sebeple SAYIN SERGE A. ZENKOVSKY'nin çok sa bırlı bir araştırmaya dayanan bu eserini Türk� çevirmeyi kendim için �ınılma.z bir öd�v sayarak yayın evi 1832 11.336.000 > Ondokuzuncu yüzyılın son kısmında mübadele . l�rın �ması ve nakliyattaki gelişmeler ile kazanç nısbeti azalmış, fakat Orta Asya'da ve bilhassa Ka zak steplerinde ticaret avantajlı olarak devam et-
"
Türki zm ve Müslüınaaıtk Rusya ,da Pan-
.ması olan Husseınof Kardeş . .. nemıne ıniştir. Bu•• yük. Tatar fır . do dogrµ n yılı üz y rı e 1 ler'in ticari defter . bir malın Ka zalinsk'de (Ka a Orenburg' da satın alm n' dakinde� üç ila altı misli urg · de ) Ore_nb zak stepın me.yadana koymuştur. fazla fiatla satıldıgını N MEYDANA TATAR BURJUVAZlStNİ ÇIKIŞI v
i servet birikBu menfa.atlar Tatarların öneml . . . . . kılmış ki bu da R usya'• tir melerı. nı m�. mkun tesirlerini nın diğer kısım,arında on ların ekonomik ·· kuvvetlendir miştir. Ondokuzuncu yuz yılın sonunda z amanda Volga yalnız Orta Asya deg-il fakat.avnı , . a, Rusya nın uzak sah ası, Urallar , batı ve doğu Sıbıry . . atar doğusu ve merkezi Rusya'nın bır çok. şe h n· T . firmalarının ve ajanlarının iş şebekesıne . da�11l ol muştur. Tatar ticareti ve ekonomik faalıyetı doğu . ya doğru kaydığından bir ekonomık merkez olarak Kazanın önemi azalmış ve Kazan 1917 ye kadar Ta. tar hayatının kültür ve politika merkezi olarak kal mııtır. Yüzyılın dönemine doğru ticari faaliyet Oren: burg, Troitsk, Semipalatinsk ve Perm'de artmıştırk i bu şehirler sermaye birikmesi bakımından Uralsk, Astrahan, Orsk ve Kızlar'a raıkip olmuşlardır. BU· yük teşebbüslerin sür'atle gelişmesi ve bunlardan bazılarının sahalarında geniş tekeller kazan maları bu Tatar tüccar sınıfı için karakteristik bir çehre idi. Böyle bir firma olarak okuma yazması olmayan fakat parlak bir ticaret adam ı olan Huseinof Kazak stepleriyle Urallarda çok geniş ticari im p aratorluğun banisi olmuştur.Onun es as yeri Orenburg ve Kazan· da. idi, fakat Rusya'nın baş lıca şehirlerinde olduğu gi·
Tatarlano Yeniden Dofuşu
varf
bi Bet'lin, Londra ve New York'da aj�an ve bu teşebbü slerin sermayesi bir kaç mily�n nıb e idi. Buna benzer bir Tatar firma olan Yanışef .var dıki bu Troitsk'de bir tekel cinsinden duru.1:1 ışg� ediyordu. Alma Ata'da (Verny) p�lar� diger �ır 7.engin Tatar olan Valeef h akimdi. Hussemofla.r �e ı...- Kazan'da meşhur olan Selimyanof ve Karı be rauc1 . mof idiler ve Moskova'da Tatar milyone� K ar�muşef .. doğu ile Rusya'nın ticaretini yürüten butun f ırmalan idare ediyordu. , Orta ve doğu Asyanın yeni sahaları�a rr:ataı: eko tıomisinin nüfuzu çok kere Rusya'nın sıyası g�ış!11e sinden önce olmakta idi. Tatarlar Mançurıya ya. Uzak Doğuya ve Tuva'ya (1917 ihtilalinden evvel . Urjankhai denen saha) oralarda �a Rus ı�aresl başlamadan kendilerini göstermişlerdi.1:'at� t?cc� lan Çin1e ve bilhassa Sinkiang ile ticareti geliştirınış ler ve ondokuzuncu yüzyılın ilk zamanlarında Çugu· çak sınır pazarında sağtaın yer tutmuşlardır. Sanayi ticaret gibi Tatarların işlerinin ilgisini ve sermayesini çekmiştir. Kazan ve Volgayı Ural ların yeni sanayi sahalarıyla Büyük Petro zamanın da bağlayan yolun yapımından sonra Kazan aynı zamanda Sanayi için önemli bir merkez olmuştur. 1812 de Tatarlar Kazanda on büyük sanayi tesisle rin dokuzuna sahiptiler ve 1890 da oradak i bütün sanayiin üçte biri ellerinde idi. Akçura, Agişef, Apanaef, Burnabaef, Yunusof ve Rakhmatulin do ğu Rusy a mensucat mahsullerinin ve sabun ve deri sanayiinin önderliğini almışlardı. Ta.tarlar Ural larda altın madeni ve orman işlerini üzıerlerine al-
"
R05Y•'cla Paıı-Timdmı 'Ye Miialü�
hala doğudaki ticaret ve ununl beraber lar aliyet dı,rsBası T a�riarın ekonomik iştahlı fa rnış · . bo "Para t a ı T ar sosyeı..cı:sının en car borsas · li· kısnn o 1arak geH... • sahalanydı ve tüc tesır .uıs,nıış.. çok kuvvetll ve en çok tir. RUS REKABET1NlN l)()GUŞU Rusya'nın doğu sahalarında Tatar ticareti bolve şevı'k ihtilaline kadar devamlı olarak yayılmış gelişmiştir, fakat ondokuzuncu yüzyılı' n son 25 sene,. sinde Tatarların Orta Asya ticaretindeki tekeli Rus rekabetinin artmasıyla gerilemişıtir. Türkistan'm 1870 de zapbyla buranın ekonomisinin Rus İm paratorluğuna kaynaması ve gerek islam taassubu alınan önleyici ve gerekse mahalli Hanlarca tedbirler Rus sermayesinin Orta Asya'ya nUfu.. zu için ciddi engel olmuştur. Ondokuzuncu yüz yılın ortasında yalnız Moskova'dan P. V. Go lubkof ve Rostov'dan F. R. Pegulin gibi iş adam Türkistan'm Ru.sya'ya kaWmasıyla Rus ticaret ada� larmın sayısı çok hızlı olarak artmıştır. Rusya'nın or ta Asya'dan yaptığı başlıca ithalat hiç şüphesiz pe,. mukdu; zira Orta Asya sahaları bu zamanda impare,. torluk içinde yalnız pamuk yetiştiren sahalardı. Pa· muk istihsalinin büyüklug" ü bu devrede ticareti sa· n' nay..ım ve transportun ilgili şubelerinin baş yatın lıca · . � teşkıl etmekte idi ve 1914 • 1916 yıllarında 313 �y�n 1:1bleden fazla yatırım Rus sanayicileri ve malıy ecil� tarafından Orta Asya . 'da yapılmıştı. Türkis tandaki Tatar ekonomik tekeli pamuğun öneminin artması ve muaz�am de recede Rus sermayesinin bu· raya yatırılması ile kötü leşmiş ve bununla Tatarlar y
Tatarlana Yenfden Dofııfo
rekabet edememiştir. Hazer ve Orenburg - Taşkent tren yollarının yapılması Moskova sınat sahası ile Türkistan arasında Tatarların a.racılıklığını daha da bertaraf etmeyi hızlandırmıştır.
Kazakistandaki Tatar ticareti de Rus rekabeti yüzünden tehlikeye girmiştirki bu Kazak steplerinin sömürülmesi ve Rusların Kazak dilini ve adetlerini öğrenmeleriyle artmıştır. Ivanov, Lakthin ve Pervus hin isimli Rus firmaları ticari saha ve dükkanlarına ait teşkilatını genişletmişler ve görünüşte Kazakis tan ve Türkistan'daki Tatar ekonomik zirve tekelini kaybetmiş ve gerilemiş ve sonunda pamuk ticaretin de Rus sermayesinin küçük ortağı ve ajanı rolUnti al· nuşlardır.
Bununla beraber Tatar tüccarlarının Orta Alf ya'da yerli halkla olan dil ve kültür yakınlığı ve ti· cari saha9aki kabiliyetleri dolayısıyla Rus iş adam. lan Orta Asyada ciddi surette bir rekabet bulmq lar ve_ bu sebeple Tatarların faaliyetlerine karşı ma· halli selahiyetleri idari nizamlar ve Tatarlara hUkti· metce yapılan kredileri kısmak suretiyle tazyikle rini yapmışlardır. Bu tedbirler Türkistan'da Tatar teşebbüslerine ve Tatarlar tarafından büyük şir· ketlerin kurulmasına karşı hükümetce alman kısm ttlarla tesirini göstermiştir, fakat onlar Başbakan P. A. Stolypin (1907-19ll)'in iş başında olduğu ve 1914 de Maliye Bakanlığına Bark'ın atanmasından sonra devlet ve hususi bankaların Tatarların teşebbüslerini desteklenmesinin kısılmasını önleyememi§lerdl. Ge rek Stolypin ve gerekse Bark prensip olarak Tatar amılığına. karşı olanları ayırıcı olarak alınacak her
ROJY•'da Pan-Türklmı
'H
Müıliiınnlık
. " ,.... ıan reddetmişler ve Tata. r . fir. bangı ekonomık .......,ıntı a.lannd� a�ı zaman ıçm� malan hükumet bank alarak ışlenne devam etmııRus raki pleri gıöi kredi lerdir. rinde ve Orta Asyada ôte yandan Kazak steple ların ticaretinin önde ge. artan Rus rekabeti Tatar iş ve gitgide ge,. 1en duru mlarını kısmen kaybettirm .. meharet ve enerJilerın arla Tat isi nom eko Rus }işen olmuştur. Tatarlar rine karşı devamlı yeni engeller rindeki ilgilerini Volgadaki sanayi ve Ural madenle la kuvvetlendirmişler, Çin ve Monğolistan alış venı şme a yerle larınd lerini arttırmışlar ve Sibirya pazar yi hızlandırmışlardır. Rus topraklarındaki ekono mik sahalar faal bir halkın enerjilerini yoketmek için yeteri kadar geniş idi.
.·
KISIM 111 PAN lSLAMİZM VE lSMAİL BEY GASPRİNSKY Tatarların ondokuzuncu yüz yıldaki canla.nma., lan ekonomik hayatı daraltmamış fakat din ve kili· tür sahalarını g�letmiştir. 1788 nizamı imamların veya hocaların yetişmesi ve bir Müslüman ruhani idarenin doğması için lüzumlu olan dini eğitimin ge lişmesini ileri derecede kolaylaştırmıştır. Tatarların onsekizinci yüzyılın sonundaki bu okulları çok dil· şük skolastik seviyede olduğundan Tatarlar gözleri· ni orta Asyanın İslam eğitim tesislerine çevirmif· !erdir. Buharanın medreseleri veya dini okullan onuncu yüzyıldan.beri doğu müslüman dünyasında çok şöhret almıştı ve bu medreselere Tatar gençleri eğitimlerini tamamlamak için gönderilmişlerdir. Bu nunla beraber Tatar talebeleri Orta Asya okullann da kullanılan basma kalıp, orta çağ skolastik metod lardan tatmin olmamaya başlamışlardı ve ondokuzun cu yüzyılın başında Volgadan mümtaz Tatar din adamı Abdul Nasir Ku.rsavi (1775 - 1813) Buharalı din adamlannın anlaşılması güç sistemlerine karşı protestoda bulunmuştur. Fakat Tatarların kendile rine ait kültürel kalkınmasına yeni devreyi açmış olan Şehabeddin Merjani (1815 • 1889) ilk modern Tatar tarihçi ve reformcusu idi. Buhara'da on iki yıl kaldıktan sonra 1849 da dönen Merjani Volga mıntıkasında mü.slüman okulla.nn geJ.iımeai için savaşı açmıştır. O Kur'anın ve mü.slümanlığm
r Rıısya'da Pan-Türklzm ve MüsliiınalJıl
38
astik öğrenimi yerine daha az teo. b�m a. ka. lı�;kol p ik eğitimi ikame etnıiş ve a. çok rat rık, fa.k n kendisinin kur'anı anlayabUe. her hakı�:i mutekidi metnin vazıh olmadıgı" • ··ne su"rmuş"tur·.· o eski "" tevasının ve Muhammed'in nı Kur anın orıJ inal muh . . .,v ·ınıesi yollarını n karartı l dıgını b"ıldirı yord.a nin aynı dil za i m Rus da ._ a. oögrenlbun. dan baı:ık . o an an .ıslam "ınme ygu d du 1 v•t•ımı ve og··rvenilmesinin egı .. .. . k . . sı:t?,e a fakat mus 1 umanlara ıçm zararlı olmadığını, ın · · . " yeti · t·ur··seon ve k arın 1 ıyı daha için ıslamı · anlamak viyesinin artmasına. yardım edecegıne ınanıyordu.
cegını? v•
•
v
vO
•
Merjani aydınlatıcı olarak bir nazariyatcı de· ğildi, fakat daha ziyade bir pratik pedagogdu. O fi· kirlerini tatbik sahasma. koyuyor ve iyi medreseler yaratmak için sürekli olarak savaşıyordu. Yirmi yıl lık sav�tan sonra zengin bir Kazanlı tüccar olan İbrahim Yunusof'u yeni bir okulun yaraWması için yardım etmek üzere ikna etmeyi başarmıştır. Merj ani Volga Bulgarları ve Tatarlarının tarihi haklan· da müteaddit esaslı eserler yazmış ve l{azan ve Pe tersburg Üniversiteleri nin Rus bilim adamlarıyla yakın işbirliği kurmuştur. Onun tarihi eseri Tatar ların geçmişlerine karşı ilgilerini uyandırmak ve on· !arın milli şuurlanmalarmın teşekkülü gibi her iki bakımdan yardımcı idi. 1876 da altmış bir yaşında iken Merjani Kazandaki Ru s otoritelerince Tatarlar için öğretmen yetiştirmek gayesiyle kurulmuş olan okulda öğretmen oldu. �aha ziyade Merjani' r ak bır çok Tatarıar · nin gayretlerine bağlı ola· onced · en Rus diline ve «HriSti· • . yan kültUr ü» olan batıya ka rşı olan düşüncelerindeD
Pan-Jslamlmı ve 1small bey Gasprinsky
v�eçmek suretiyle başarı sağlamışlar ve onun gay· retlerinin sonucu olarak Tatarlar arasında uyanma başlamıştı. Merjani'nin önder öğrencisi Hüseyin Fe itskhani (1826 • 1866) idi ve Kazanda sonra Pe· tersburgda bir Üniversite doçenti oldu. Feitskhani sonralan Tatar okullarında yapılan reformda işe ya· rayan medreselerin modernleştirilmesine ait bir plan hazırladı. Bu plan enerjik Tatar yazarı ve matbaacı· sı olan Abdul Kaium Nasyri (1824 - 1907) ile Ta. tarların aydınlanmasında büyük bir rol oynamıştır. Onun bir sıra ders kitablan, lügatı ve takvimJ.erini halk kitleleri için anlaşılmaz olan geleneksel Türk edebiyatı dili olan Çağatayca yazmamış fakat ko nuşulan Tatar dilinde yazmıştır. Tatarlar için ilk de fa coğrafi, tarihi ve aynı zamanda ilmi bilgileri «Konuşma onla.rıın kendi dilinde hazırlamıştı. Volga birleşik ,ıın meyvalan» adlı kitabında Nasyri Tatar dilinde yazdığına göre «Tatar dili fikirleri ifa dede belagat ve uygunluğu baJnmmdan mükemmel idi ve bazı hususlarda hatta daha büyük imkan lar göstermektedir> diye yazmıştır. Sonra, yirminci yüzyılda bu dil Tatar edebi dili olmuştur. Nasyri konuşulan Tatarcayı literatüre sokan yalnız birinci insan değildi, aynı zamanda bir Ta.tar grameri ve Rusca - Tataı;ea ve Tatarca - Rusca lügatlannı da hazırlamıştır. Onun faaliyeti olarak zamanın. fen ve literatürü ilk defa. Orta taba ka Tatar için elde olunabilmişti ve Nasyri'nin eseri· n.in pratik etkisini Rus Lomonov ve Novikov ile kıyaslamak mümkündür.
ürkl.ım ve MUslümanıııc Ru,yıı'da ran-T
yETLERİ VE OKULLAR YAYDI FAALt yüzyılın ortasında eğitim ve mat,. Ondokuzuncu lan arasında al sahalarının Tatar baa Volg a ve Ur kilit" ur hay atının ştir. Tatar .one . m1ı· il��leme kaydetmi Tatar burjuvazisi okull-�1 .· uml u· olan b""y u ümesı ıçın sor için gemas ı ve kitap basmak . . nn ve camı"lerı·n yapıl r 1 ı kın pmıştır. Tatarla � �athe. niş maddi yardım ya iklen öz. e ett eld ra son . ,nın _ · eminıamesinden .. .. 1uman rıne 1ıga aı. t din s mu fa de ilk e nd esi ·· lük say r lisans almışlar ve �pla,r.ının basılmasına dai ak üz.ere bu kitap 1802 de Kur'an da dahil olm . lli yıl sonra 1853. lardan 14.300 adet basmışlardır E Tatar lisanıyl a 1859 da yalnız Kazan Üniversitesi 326.700 adet Kur'an ve diğer kitapları basmıştır. 1854 - 1864 de bu on yılda Tatarlar tarafından ba. sılan kitap sayısı bir milyonu geçmiştir. Müslüman dini cemaat i idaresinin kontrolü altında Tatar okul-. !arının yayılması yav� olmamıştır. 1844 de Kazan. da dört medrese (İslam teoloji semineri) ve 1860 d& Orta Volga sahas� ve güney Urallar dahil olarak 1.859 Tatar mektebi ( camide mollalar tarfından ida re edilen ilk okul) vardı. Bunlard an yalnız Kazan. ilinde 408 adet idi. TATAR NASYONALIZMt:NtN BAŞLANGICI Her hangi bir müttefikin kuvveti ve bağımsız. lığı ��arsa komşularını sıkmaya başlar. Ondokuzun· yılın ortalarında. Tatarlann sür'atli gelişen ��illt� l � ve ekonomik başarılarının Rus hükümeti Ç(!V· relerınde tedbirler almaya vesile o 1masın a şaşma.• mal1dır · Buna ilav eten !kinci Aleksan dr idaresinde·
• Pın·lılamlmı Ye tımaU bey Guprlmlıy
41
iken Rusya'nın milsltiman ve Türk soylu halkı sür'at le artmış ve 1865 de 10 milyonu bulmuştur. Tatar lar - ki Ruslann kendileri de onların yakınlarını ha.. mi olarak destekliyorlardı - Rusyadaki Türk asıllı azınlıkların kültür ve ekonomik olarak liderliği du rumunda idiler. Kazak steplerinin imparatorluğun içine alınması ve Orta Asyadaki Uzbek hanlıklarının zaptı ve Kafkasyada sükunun temini ile Slavlarla arasmçlaki Türkler ve çiftçilerle göçebelerin savaş sona ermişti. Türklerin dış dtişman olmaları artık sona ermiş fakat ohlann İmparatorluğa alın maaı problemi meydana çıkıyordu. Rus - Tatar ilişkilerinin gelişmesi idari çev relerdeki slavcılık modasının büyümesi ile daha da güç bir hal alıyordu. Ortodoks kilisesinin ve slavla· rm müdafii olarak Tiirkiye'ye karşı 1854 - 1855 ve 1877 - 1878 deki savaşlarla Rusların bu tutuınlan on ların müslü.ınan teb'alanna karşı devlet olarak al dıklan vaziyette ters bir tesir yaratmıştı. 1830 da Çar hükümetinin programında destan olan «Orto doksluk ve Nasyonalizm> (Pravoslavie i narodnost) sloganı imparatorlukta yeni Rus-Slavcı! milli ideo lojiyi yansıtıyordu. Fakat Avrupada ve R�y:ada.· nasyonalizmin büyümesiyle beraber Tatarı� a.raımı da. milli şuur büyümekte idi. Demir yollarının yapımı ve denizlerle ilişkilerin artması Rusyanm muhtelif Türk asıllı halkları arasında ve onlann Osmanlı Türkiyesiyle temaslannı kolaylaştırmıştı. Osmanlı Türkiye'sinin aynı zam anda Halife Sultan olarak başta gelmesi, Mekke ve Medinenin mukaddes yer. le;ı: -olarak tanınması anlaşılabileceği gibi - Rusyaıµn
,
42
-Tilrklzın ve Milslilınaııhk RusY•'d 8 Pan
etki yapıyor iit;erinde büytik bir lkı ha &n m slü mü du. REKET 'll'U y ,D a& tNDE HA Mt)SLüMANLIK J.. ar h ükumeti arasın.. s v Tat rlarla ç ana çıkması için ilk n �rak meyd . �� � � �� daki ılışkil erın cı di o 1854 de düşmanlığın başlama. tepkiyi hazırl� lisi K. K. Grot «Osmanlı Türki sında Samara tatsızl ığın başlaması ve esiyle Rusya . arasın da . takibe ugradıgının Ta. Y . Tü · .. rkiye,deki hrıstiyanlann "' ti• üzenne Rus h''ukume tarlar taraf . dan duyulması · lümanların da takibe ın mek üzere müs nin buna be nze nı» yazmıştır. ugrayacaklarını kafalarma koydukları ' .. t soy· Volga sabasında Tilrk ordusunun başarısına aı _:1ın m:-� alar caııı ,ue ıentiler dolaşmaya başlamış ve moll er dua etmel inin için yeti galibi 'Türk müslümanlarının tesiri olacağı sözleri yükselmiştir. Bu etki altında Ta· tarlar Rus ordusunda hizmet etmeye karşı protesix> etmeye başlamışlar ve yüzlerce Tatar celp efradı kaç· mışlardır. Kırım harbine yakın 1856 da 140.000 Kı· rım Tatarı - yarımadada yaşayan hepsinin yansın dan fazlası - Ttirkiye'ye sığınmışlar ve Osmanlı im paratorluğuna göç etmek arzusu Volga Tatarlarına da yayılmaya başlamıştı. lstanbul'a doğru bu hare ketin büyümesi Rusya'daki Tatarlar arasında ilk Pan - lslnmıizın ve Pan - Türk izm tohumu olmuştur. Tatarlar arası nda dini ve etnik birliğin artan duyulmasının diğer bir tezahüründe yeni olarak hrls tiyan olmuş Tatarların kitle halinde mü slüma.nlığa dönmesi, öte yandan Volga sahasındak i Rus olma. yan halklar arasında tnüslümanlık propogandasının başarısı da müessirdi. Volga ve Urall.ardaki bir çok w
w
w
Pan-1.slaııılmı ve bmall bey Gasprinsky
43
Çuvaş ve Fin - Ugur grupların müslüman olma.. lan ve Tatarların dönmeleri Rus otoriteleri tara.. fından Tatarların kültürel zaferleri olarak görül müştür. Bununla beraber Tatar - M�lüman kültü rünün ondokuzuncu yüzyılda Volga sahasına olan te sirinin btiyüklüğti ço_k fazla görülmemelidir. Çünkü Ortodoksluğun sonra eskiden dönmüş Tatarlar ve Volganın diğer kabiılelerindeki muh ted.ilerin arasında derin kökler salmış ol?,uğu kendini isbat etmiştir. (Bu 1905 de din serbestisinin ilanından sonraki hadise ile kendini göstermiş ve din değiştiren Tatarların dörtte biri müslümanlığa dönmüş ve yüz yılın dö neminden sonra Çuvaşlar arasında daha başkaca is lamiyete dönen olmamıştır. Hatta 1926 da Ortodoks kilisesinin Sovyet rej,imiyle başlayan tazyik devresinde 100.000 den fazla Tatarın kendilerinin Ortôdoksa. dönmüş olduklarını a�ıklamışlardır.) Bu nun yanında hükümet daima müslüman olmayan Vol �a grubu azınlıklarının Türkleşmesi ve Müslümanlı ğından korkmuştur ve Tatarlar Müslümanlık için kültürel faaliyeti ve propagandayı teksif ettikleri za· man İslamiyete dönüş Rus otoritelerini korkutmuş, fakat alman karşı tedbirler ise Tatarları kızd.ımııştı. 1877 - 1878 savaşından sonra Tatarların hepsinin zorla Ortodoks olmaya mecbur edildiği rivayeti çık mıştı ve bu bir kaç ayaklanma ve Kazanda, Sam.ara. ve Vietkada gösteriler ile sonuçlanmıştır. Bir çok Tatarlar bu karışıklığa kaWdıklan için cezalandı rılmışlar ve Sibirya'ya sürUlmüşler ve Rus otor itele ri Tatar aydınlarını esassız olan dooikod:nnun yapü masmı durdurmaya tedbir almalarını vey a nüma yişçilerin kontrolünü isteyerek suçla.ımşlardır .
"''
nıa . Tatarlar arasında korku. yarat n tdarenın .. okullarına olan arzuya !'af· l fun8ll us M -ve ı ayan halk ar başlamas ya•daki Rus olm . ıçın . . b"ır tedb"ır a&ındı 0o. gu·.. ..Rus n alcbr. ün kuvvetlenm.es ıne . Rus kül�c Catherine'den sonra misyonerlik � mamıştı. 1kin i :r-ı-. tı ve Tür"k , Fin • Ugur ıvw-L b alan bll"a)olınıŞ arına g itmelerinin zorlanması tee. kull 1 Rus kültürüne olan dQı. �:rt:ı:.ısız kalmıştı. ru arı Rus okull� bilmem·e· onl .. manlık ve Rus dilini :_ ı renmemış1.-.....ı cı.uıc. götürmemiş ve okulsuz da dı ı og JLM1NSKY'NİN EGtTtM PROGRAMI w
•
Kazan Ortodoks Tooloji Yüksek Okulunda Pro. fesör olan bir Rus eğitimcisi N. Droinsky Rus o yan halk için 1860 4a yeni bir tip eğitim sistemi 2'eıl·llldl�� tirmişti. Ilminsky Rus hükümetinin Müslüman o lannın ve İslam kültürünün Tatarlara olan e·--·-...._..... karşı savaş için bunların saf dışı bırakılmasmı.tee-: rübe edilmesini lojik olarak mülahaza etti bu tesir direkt olarak onların Rus devleti içinde ridine ve yabancı kalmalarına sebep olacaktı. Rus okulu Tatar halkı için Rusçayı bilmeınelerin uygun olmadığından Ilminsky Rus • Tatar okub•· için yeni bir program yapmış ve buda yerli dil .ile idare �ti. nk sınıflarda Tatar � �� k�cli dillerini ve «Rus uygarlığının esaaJ ın edile}'.ek> öğrenecekler. nen s nıflarda Ruı ı ___,_ n . dili okuyacnı.1 «Rus olmayan halkııı . . cu..ıa.ruı. mınsky k�di. dili w yle yapılan ilk egı .timin (R us okullarmda) . ilerde. R08 dilinin ve Rus adetlerinin yayılmasını dahi �k-vmedeıı bir yol duğuna> tam . ----·...., aıµen ınc1llJ.U.19 - ]l. mınsky yeni bir 'fa . tar alfabesı meydana çıtarmııtı.
�z:cume
PaJı.W@rnbm ve lımall bey Gaspriıısky
bu arap harfleri ile değil de Rus harfleriyle idi. «D minsky'nin alfabesi> talebeleri arasında arap harf lerinden daha çok kolay olmasından başarıyla karşı lanmıştı. nk Rus - Tatar okulu 1863 de Kazanda Ta tar öğretmenlerle açılmıştı.
Rus hükümeti başlangıçta Ilminsky'nin tecrü besine karşı çok şüphe gösteriyordu. Konservatifler onun Rus olmayan halkların nasyonalistik duygulan· nı tenbih etmek suretiyle kışkırttığını ve Rus kültü rünü kaybettireceğini ve bir ayn (separistist) ha· reketi yaratacağını yapmakla. suçladılar. Fakat ffiUw kaddes Sinodun müfettişi K. Pobedonostev Ortodoks kilisesinin yardımıyla Ilminsky'yi bu yolunda destek lemiş ve ondolruzuncu yüzyılın soumıda Tatarlar için olduğu kadar diğer Volga azınlık halkları ve bahu· sus Çuvaş, Maris ve Votiaklar için de yüzden fazla okul yapılmıştır. Ilminsky'nin okulları çok başarılı olduklarını göstermiş ve Çuvaş, hristiyan Tatar lar, Maris ve diğer Rus olmayan doğu illeri halkla· rının arasında ilk aydınların yetişmesi için çok başa· rılı olmuştur. Pedagojik bakımdan eğitimi ya Fa.rsca veya Arapca olan Kur'andan başka bir şey öğretil meyen müslüman okullarından ileri derecede yük sekti..
Ilminsky'nin Rus lisanını ve kültürünü Rus ol· mayan hallt arasında yayma metodumm pratik ola rak tatibik kabiliyetinde olduğu sonradan Sovyet hükümetinin onun siteminin esas p�iplerini adap te etmesiyle sabit olmuştur. Sovyetler· Rus olmayan ların okullarında Ilminsky'nin programımn esaala nnı ve onun alfabesini kabul etmiştir.
1
1
•• ,
Ro,ya'da Pan·Tilrldmı ve Miisıü -...... lan ve aydınla�ı bununla beraber Tatar .din adanı . sk ' n n projesini açıkça d üşmanca ka rgıla. m n ın y oı nda Ruslaştırma için 1ku.vvetli bir vaaı. . .. .. mışlar ve . şlerdir· Onların düşunce erm. e g ore bu ıın.. mü � r o " g man dm adamlarııuıı sl ü Mü sli ılma � a n n şıt okulla .. y n"' fuzunu tehlikeye düştı. Tatar .halk1 u�rine olan ü deger o1ara k Ta t ar d'ın adanı. recektir. Memnuniyete . . Rus hükümeti hemen her k..oyde o lan . mUsuı. lan ıçın d b man medreseleriyle rekabet e en u t'ıp yem Rus • Tatar okullarından yeteri kadar açm amışlardı. GASPRINSKY ve OSMANL'I UYANIŞI
Tatarların eğitimdeki ilerlemesi ve milli hisle· rin duyulmasının artmasında Rus eğitimi gör.ıntJı olan Kırımlı Tatar İsmail Bey Gasprinsky'nin onla. nn başlıca benimseyicisi olmasıyla bilhassa açıkça kendini göstermiştir. Ondokuzuncu yüz yılında Rua· ya'daki Türklerin tarihinde çok mUmtaz bir yer tut· mU§ olan Gasprinsky (1851-1914) eğitimini Bahçe. ray (Kırımda) ve Moskova'da görmtiş ve burada tah· siyetiyle çok tanınmış ve Moskovskie Vedomosti'nin ve Pan - Slavistliği öğrenmesine ve bu da onda kendi milli ideolojisinin doğmasına seb ep ol· mU§tur. Bahçesaraya dönd kten sonr a Gasp ü r�sky Chernysbevsky, Pisare v, Belinsky, Herzer ve . dlger hbe ral dtişi.\nceli Ru.s yazarla rın eserlerini ya· kından tanıınıştırki bun lann eserlerini çok tuhaf ola· ra.k mah� polis şefin in kitaplığında bulmuşt1lt, 870 de Gırı. dde Tlir:k idares t u: kaldır�ı esnasında ine karş ı YunanWarJD Gaaprinaky Tlirklere ol sempatısinı !sileri Bindirmek i çin Osmanlı ordarı u·
Pan-Jılamlmı ve 1mıa.JI bey Gasprinsky
41
suna katJJlmayı istemek suretiyle hemen göstermiş tir (bununla beraber kabul edilmemiştir.) Sonradan ı tstanbul'da ve daha sonra Paris'de kalması Gasp rinsky'nin istikbaldeki çalışmalan için onda liberal nasyonalizm ruhunun doğmasına önemli bir fırsat olmuştur. Pan Slavizm ve Fransada kazandığı intibalar dışında T ürkiyede cereyan eden iki aydın olay on da çok derin etki yapmıştır. Bunların birincisi ,:aza� ve gazeteci Kemal Paşa (Namık Kemal), Şınası Efendi ve Ziya Paşanın önderliğindeki genç Osman lı hareketi idi. Bu hareket Tanzimat denen (1840 1880) Osmanlı imparatorluğunda idari ve eğitim re formu devresi esnasında başlamıştı. Bu genç Os manlıı aydınları 1859 dan sonra başlamış olan Tür kiyedeki Kültür ihtilali ve edebi avrupalılaşmanm başlamasına ön ışık tutmuşlardı. Türk edebiyatının çok ı,ıümtaz tarihçisi E. J. Gibb Osmanlı kültürü için «!randa doğmuş ve devamıdır denir> diye söylemiş tir. 1859 dan sonra Türk yazarlar edebiyatta İran geleneğini keserek Firdevsi, Cami ve Fuzulinin şiir verasetinden Hugo, Balzac, Faubert ve Duma'nın eserlerine dönmüşlerdir. Gibb «Yeni öğrenişin Tür· kiye'yi ilimde orta çağdan bugünkü güne getirdiğini ve politikada jön Türk partisinin doğmasına yol aç. tığım» yazmıştır.
1stanbul'daki genç aydınları 1860 - 1870 dev· resinde etkileyen ve İsmail bey Ga.sprinsky için bir ilham kaynağı olan ikinci ideolojik olay Af ganlı din alimi ve reformcusu. Cemaleddin Afga.ni'nin (1839 - 1897) yarattığı Pan lslamizm'di. Cema·
Rıısya'da Pao·Türklmı Ye MiislömııııJıl:
.. 1um .. an ı"tilcadının temizlenmesinin ve onun leddin mus · elerinden ve onun batıl 'ınanlf-. · • kaba halk duşünc k�rıIması l"uzumu !arda n dini tatbikler aç.ısından _ bır sınıfın meydana nu ve aYdın ve eğitilmış . . ede ıse . .ı.ı:ıla •- m sevıy ık çıkmasın ı bildiriyordu. Polit . . " mleketlerini bristiyan Avrupanın hak ımıyetindeıı �ma. tslam Sosyetesindeki internatio nal en gellerin kaldırılmasını ve politik olarak bütün mtle lümanların bir kuvvetli devlet veya federasyon ola rak birleşmelerini düşünüyordu. Böyle bir birleşme _ veya Pan lslamizm - ondokuzuncu yüzyılın son zamanlarında müslüman gençler arasında çok ilgi görmüştür ve bu kuşkulu Sultan Abdülhamid'in (1876-1907) politik felsefesinin bir parçası idi. Hali.. fe Sultan Abdulhamid Osmanlı İmparatorluğunda Pan 1slamizm propogandası yapılmasını Müslüman birliğinin onu bütün müslüma.nlann önderi mevkil ne getireoeğini ümit ederek teşvik etmiştir. TERCUMAN
'
Gasprinsky Kınına dönünce pedagojik çalışma lıu-a başladı ve 1881 den sonra Cemaleddinin tavsiye lerini ta.kibederek Rusya'daki müslümanların bir leşmesi için propogandaya başladı. 10 Nis 1883 de an Şinasi Efendinin yayın organı olan Ter cüman-ı Ah· valden ismini aldığı Tereuman gaze tesinin ilk sayısı çıkt�. � aspriıısky'nin gazetesi 25 yıl kadar Rusya da� Tu- �ltl�rin düşüncelerine şekil vermesine yar. � etmiş�. F'akat pedagojik ve gazetecili faali· k ye �ı G!1,Sprın ky'nin enerji � ve ilgisini yitirmemiştir. O ilk ve en .onde gelen bir milli ve sosyal liderdi. O devamlı olarak Rusya nın muhtelif müslüman mem·
Pıo-lıılamlzm ve tımall bey Guprfaıı)ıy
leketlerini ziyaret ediyor ve şahsi temaslar kadar ya· aşı zıh metinlerle onun birleşmeye ait düşüncelerini asp de � lamaya çabalıyordu. 1880 - 1890 devresin rinsky Rusyada en çok sevilen ve nüfuzu olan lıder di ve onun sözleri hatta Rusya dışında da dikkatle izleniyordu. MOSLOMAN BtRLtGt Gasprinsky eserinin esasında «Birlik> için üç prensip koymuştu. Bunlar : Dil birliği, düşünce bir liği ve iş, birliği idi. Birlik deyince omm kastettiği Rusya'daki bütün müslümanlann birliği idıt Fakat Rusya'daki müslümanların büyük kısmı Türk asıllı hallklar olduğundan Gasprinsky'nin din birliği için olan çağnsı Rusyadaki bütün Türklerin milli birliği için yapılmış bir çağrı idi. Bu suretle belki başlangıçta gayri şuurl olarak Gasprinsky ve onu izleyenler Rusyada Türk nasyonalizminin kurulması na sebep olmuşlardı. Gasprinsky'nin ikinci prensibi olan dil birliği onun milli çağrısını daha da kuVYet· lendirmişti, zira kolayca anlaşılabilirki Rusyadaki müslümanlar için müşterek dil olarak yalnız Türk soyu bir lisan olabilirdi. Bununla beraber teorik ola rak Gasprinsky genel manada Müslüman dünyasının birliğini milli sınırlara ve müslüma.nlann dağılı§lan na bakmadan tasavvur ediyordu. Müsliimanlar ara sında yer tutmuş ve onların değişik kültürüyle so nuçlanmış olan Orta çağ psikolojisinden onların ayrıl maları modern avrupai kültüre girmeleri lüzumunu düşünüyor ve bunun için lüzumlu çaba gösteriyordu. O müslüman kadınlarının serbestliği noktalarından müslüman �ayatında bazı reformların yapılmasında
r Rusya'da ran-Tü.rldzm ve Müslü lllaıılık
lı değildi . . Aynı z����-b ununıa daha az kesin kar�r ı müsliıman kulturunu destek. beraber onun Program -·ıd·ı. B"ır degı k .. d üncelere dayanma sıZm da Tilrkçe�in okutulması :t�U:üman okulların edin ve İslam kill.. .. e sürerken Muhamm .. .. luzu munu on · 1uzurnunu .. ün dili ol an arapcayı ogrenmenın f" Fakat arapça granıe. r etmeye devam ediyordu. e !stanbul'dan getirttiği rininı eski !ran kitabı yer� . modern Türkçeyi ikame edıyordu Müslüman Kültür Birliği savaşında Gasprinsky ·· lüman okullarında ve Rus basınında Osrnanıı :kçesinin genel olarak edebi dil olara k kabulünü tasviye ediyordu. Tercuman gazetesin�e Gasprinsky Rusya Türklerinin yüz yıllardan ben onların yazı dili olarak kullandıkları ne Ortaçağ Çağataycasım, ne de ilk defa Nasyri tarafından kullanılan konuşu lan Volga Tatar dilini kulanı yordu. O Jön Türkler tarafından arapça ve farsça kelimelerden temizlen miş olan Osmanlı Türkiye'sinin modemleştirilmiı edebi dilini kullanıyordu. Bu dili Rusyadaki bütün Türk okullarına yaymak için zorlama o kadar ko. lay bir iş değildi, zira Osmanlı Türkçe si Rusya 'daki Türkler için Çağatayca gibi anlaşılabil inen bir dil değildi. Türkiye'ye yakın olmalarından Kının Türk leri onu anlayabi liyorlardı. Azerbaycan Türkleri ay· nı linguistik gruba ait olmalarından Gasprinsky'nin Tercuman'daki dilini büyük zor luk çekmeden anlı· yorlardı. Fakat Volga sahası ndaki, Kazak stepleri v��: Orta Asya'daki basit ok ur Osmanlı Tü rkçesi � 1:n meksizin anlay am ıyo rdu. Bu sebepten Gasp . r":8°;Y nın ve Tatar aydınlarının .. but..un çabalarına .. ragmen bu tün· Tü.. rkler için anlaşılabilen bir edebi
=
Pao-lslamizm ve tsmaU bey Gaspriıısky
51
dil yaratma deneyi başarısız kalmıştı. Türk asıllı halklar arasında hepsi için bir dil bulma çabası ara
taraı.
larındaki linguistik ayrılıklar ve binlerce yıllık yer ve dil birliklerinin kurulmuş olmasından dolayı ay nlnuştı. GASPRİNSKY ve RUSYA
•
Türk dini, kültür ve dil birliği fikri ile meşhur olan Gasprinsky'ni n her hangi bir açık milli si· yasi tahrikten kaçınmış olmasına inanılmaz gibi gö rünmektedir. Rusya'daki Türklerin kültür ve din esa sına göre birleşmesinin teşvikinde onun fikrinde bü tün müslüman dünyasının kuvvetlenmesi vardı. Bu nunla beraber ne Rus imparatorluk ve ne de Osman lı Türkiye'sinin rejimi ondokuzuncu yüzyılda bu sup ranational devletlerin zayıflamasına tevcih edi len her hangi bir açık politik çabaya tahammül edileceğini sanmadığını biliyordu. Müslüman kül tür birliğinin sebebinin hazırlanmasında Gasprinsky Rus devletine karşı tutumunda çok dikkatli hareket ediyordu. O Rusya ve Osmanlı imparatorluklarını ka çınılmayan tarihi badirelerin sonucu olarak teşek kill etmiş devletler olarak görmekte ve buna rağ men onların devamlı olarak hayatiyetleri için ken dini bir müdafi olarak görmektedir. «Rusya - Doğu .Anlaşması» isimli 1896 da neşredilen broşüründe «Müslümanların ve Rusların toprağı sürmeyi, ekme yi, hayvan beslemeyi, ticareti ve hayatlarını beraber yapabileceklerini veya yanyana yaşayabileceklerini> yazınıttır. 190Ş de ilave ettiğine göre «Ruslar ve Tüı-kler Altay ve Pamirlerin eteklerinde n Baltık De-
Ru.sya'da Pan·Türkimı ve Müsliinıaıııııı an muazzam müşterek ar k adar uzan w nizi bataklıkl ına riyl e bag lanmış lard ır. Bu mazide . bir s�a.da bi. rbiırle alde bu ha;lklar elele her ikisi için böyle ıdi ve ıstikb · ümeye ın..,. u bulmak için yür ..... IUzumlu hayatın yolun diye ı r.» yaz klard a mıştır, yac a anl bur olduklarını asıllı halkl arın Ruslarla bir O hatta gelecekte Türk e yaş ayacaklannı dü. devlet teşekkülünde beraberc . da Rıazan (sic), anların şünmüştür. «Tarihi zaruret ve hatta Tra nskaf. Kazan, Astrahan, Sibirya, Kırım bir par�ası old u� u a:nın kasya hanlıklarının Rusy ve yak ın bir vakitte Rus ımparatorlugu Rusya nın henüz tabii tarihi sınırlarının erişmediği Orta Asya'. nm bazı hanlıklarını içine alacaktı, fakat biz er veya geç Jtusya'nın sınırlarının bütün Tatar halklarını içi. ne alacağını sanmaktayı z. İstikbalde belki Rusya en önemli bir müslüman devletleri olacak ve ben onun büyük bir hristiyan kudreti olması önemini hiç bir zaman azaltmıyacağını zannetmekteyim.»
Gasprinsky Rusya'mn en çok acil politi kasının kendisiyle müslüman komşuları Iran ve Türkiye ara sında dostluk münasebetlerinin doğması olduğunu ve hatta onlarl a bir ittifak bile yapılmasını tahmin etmekteydi. «Rusyamn Türkiye ve Iranla dostane ilişkiler kurduğunu bir defa tasavvur edin ... Rusyanın gü· ney sınırlarının emniyeti... Müslüman krallıklarla uzun bir anlaşma ile Rusyanm bat ıda ve uzak doğu· da k udreti hiç şüphesiz destek bulmuş demektir... �rk�ın�a Türkiye ve Iran olarak Rusya bütün do � mus�um�arla. akraba olacak ve hiç şüphesiz İn· gilterenın daıma tecrübe t et iği Müslüman milletleri·
Pao-hlamizm ve 1mıail bey Gaspriıııky
53
nin ve onların uygarlıklarının başı olarak kalacak· l I tır.» Tarihi realitenin müsaadesi ve Rusyada Türkle rin durumu için Gasprinsky M'tisltiman inancı ve Türk soyu birliği'ni korumayı düşünüyordu. O bildirdiğine göre Türklerin ve Rww.arın birbir lerine yaklaşmaları · veya ifade ettiği gibi Türkler in «mo ral rusla.ştırılması» ancak Rus hükümetinin Tatar dilinin eğitimde tanıması ve Tat arların entellektUel seviyel erinin yükselmesi ile en iyi bir surette tahak kuk edebilecekd.i. YENİ
METOD - « USUL - t)' - CEDİD:ıt
Gasprinsky'nin gözlerinde eğitim müslüman c� miyetini korumak ve Türk asıll ı müslüm anların milli doğuş ve birliği için bilh�ssa Tatarların misa linde olduğu gibi başlıca silahdı. Netice ol arak onun başlıca gayretleri eğitime ve yeni reform geçiren okullara yönel tilmişti. Önceleri Kırım hanlığının başkenti doğduğu yer olan Bah�aray - orada Ter cmnan'ın yayınlanmasına borçlu olarak yine Tatar kültür merkezi olmuştur- Gasprinsky sonradan di ğer «yeni metod» okulları için bir misal olarak re form y apılmış bir okul kurmuştu. c Yeni meto ın aras ındaki ayrılık pa rl amento ve politikadaki tu tumlarının esasınd an farklı olmasındandL 1ttifak tamamen bir burjuvazi platformunda bulunuyordu ve ön sırada milli ve dini meselelere karşı ilgileni yordu. İşçiler sosyal program üzerinde duruyorlar ve İttifak «burjuvazi» K adetlerle işbirliğine yak laşıyor ve orta Rusya İşçi partisi gevşek, sıkı iliş ki kurulmamış sol ile işbirliğini tercih ediyorduki bunlar Duma'run köylü ve işçi mebuslarının her iki si ile birleşmişti. Duma gazetesini yayınlayan Müs lüman İşçi mebuslar takma ad olarak Duma'cılar (Dumalılar) ile kendilerini belli eden ismi a.lmı§ lardı. Bu grup ikinci Dumanın infisahından sonra sür'atle dağılmış ve onu destekleyenler ya sosyai demokratlar veya ihtilalci sosyalistlerle birleşlllݧ lerdi. 1905 - 1907 de Tatar lhtilalci sosyalistleri - ki bunlar Rus muhalifleri gibi tarım işçileri id.iler - İttifakın burjuvazi vatandaşları ve on ların Rus sosyalist meslekdaşlarının her ikisiyle işbirliği yapnuşla.rdı. Onların liderleri a rasında enerjik ve kuvvetli milliyetçi olan Ayaz Ishakof, Fuad Tuktarof ve A. Davletçin va rdı. MUmtaz bir yazar ve gazeteci olan Ishakof genç Tatarlar arasında büyük bir sevgi k azannuştı ve 1917 ihti lalinden sonra Tatar milli sol kanatta dinamik bir lider olmuştu. Onların başlıca organı Tan gazetesiy di ve onlara Tancılar denirdi. Daha ziyade tarım ve ticaretle uğraşan Tatar lar arasında. sosyal demokratlar kuvvetli değildi-
ı.ı
1905 de Paıtfler n Programlan
Yirminci yüzyılın başında Tatar işçi sınıfının büyümesi ve şiddeli sosyal demakrasi propoga nda sı bununla beraber onlara bir destek kazandırıyor. du. Tatar Sosyal demokratları Sadık Sagaef, za. rif Sadikof, Hüseyin Yamaşef, İbrahim Aktiamof ve Galimjan Seifu Kazanda Tatar işçileri a rasın. da propaganda faaliyetini yürütüyorlardı, fakat �nl�:111.. ufacık risalelerinin azami sayısı yalnız bin uçyüz.du. 1907 den sonra Hüseyin YanaJJef Orezı . burg'da UraJ isimli bir sosyal demokratik gazete yayınlanmaya başlamış, fakat otuz nüsha bas dıktan sonra kapanmıştı. Bu yayının b�lığmdan sosyal demokratlara hazan Ura.leılar da d enmişti �� ufak sosyal demokratik organizasyon on � ıçın� Tatar bolşevik grup için bir çekirdek etnnşti. ve onun üyeleri - bilhassa İbrahim Ahtia mof o· ��tar K� Muhafızların lide ri olmuşt u. • mı ıdarenın konservatif hocaları ve ari stokrat Petersburg müslüman lan Petersb urgda Ahun da S. Bayazidof başkan!ıg- da ve Sıratı Müst.akhıı partisini organize eden Ufa�da Müftü yar Sultanof Müsr·uman sag- kanadı teş ki l ederek Rus SAÖV-1 lanyla bır·ı·ıgı· yap mışlard1• Kadi. mı. stl -ı:.-· . enn· ku dsi lideri Din ve Maişet mec muasının n�iri M. Veli. hazret te liberallerle de amlı �av� içinde idi. Veli hazret Allah'm ve Peyg: m�nnin . me vcudiyetini in· kar eden ve hainler o1 . arak gord ug - u·· Cedidlere ve it. tifak liderleri ne karşı . kinı o kadar büy üktü.ki onlann yeni usul medresede p an TU'rkizm P pog malar ını polise ihb �? anda sı yaparda hiç t ereddut sebebten Bobinsky etmedi (bu kard Muhafazakar mollal ı:ler Okulu kapanmıştı). ar atından Rus rn ..H polls'me ı.u.ı.ı. ler.
teş:
ış·
13
yapılan ihbarlar saklanrruştı ve bolşevik ihtilalinden sonra yayınlanmış ve bunlar onların dar görüşlü sof talıklannı �österme bakımından ilgi çekici idi. Onlar hatta arapça yerine Tatarca olarak dua okuyan mol lalan da ihtilalci olarak görmekte ve Pan Turkizm propogandasını yaymak için modern ders kitablan· m kullanan her öğretmeni suçluyorlardL Söylemeye lüzum yok ki onlar meslek�ların bütün faaliyetle rinden polisi haberdar ediyorlardı. Bu partilerden ve gruplaşmadan - thtila.1den evvelki Rus siyasi hayatının tablosunun tamamı tamamına yansıtmakta idi - yalnız ittifak ve lşçi üyeler İkinci Duma'da temsil ediliyorlardı. Onlar müsl ümanlık için yaptıkları faaliyetlerini başlıca üç noktaya inhisar ettirmişlerdi : Müslüman okulla. nnı Rus hükümetinin her hangi bir müdahalesinden kurtarmak, Müslüman ve Rus halkının tam eşitliği ve Müslüman dini idarenin tekrar örgütlenmesini is tiyorlardı. Müftülerin tayini yerine onların seçilme le l erini ve Rus hükümetinin her hangi bir müdaha sinden kurtarmak istiyorlardı. Fakat müftülerin tayinleri ihtilale kadar devam �tti ve hükümet müs lUınanlan kontrol için böyle bir önemli hareketten vazgeçmey i istemedi. Bununla beraber Kadet parti· sinin yard.unı ile onlar okullarda.ki bağımsızlığını idameye deva m ettiler. Müsl ümanları ikinci Duma'da rahatsız eden ştirme diğer önemli bir sorun Rusların sömürgele ğu sa· siyaseti idi. Kazaklar ve Başkırlar güneydo ırı l and l ması· halannda Rusların yerleşmesinin sınır sömürgeleş. m ve göçebel erin topraklarının tarımsal esini istiyorlartirilme için müsaderesinin menedilm
__.....____ Rusya'cla Paıı-Tilrklmı n MliıHbnaül;
dı. Ural sahasından bir Kazak meb� olan Kara . . goçe ta.ef Duma'ya ve Rus hükUınetine �_lerm top. aklan üzerindeki haklannın tanınması ıçm mtıra. :aat etmiş ve Kadetlerin programına uyarak çiftlik sahiplerinin ellerindeki toprakların köylülere verfl. mek suretiyle tarımsal sorunun hallini tavsiye ed.i. yordu. Bu nutuklar, bununla beraber İttifakın son nefesleri idiler. İkinci Duma ile Rus hlikümeti arasın. daki çatışma Duma'nm 3 Haziran 1907 de dağılma.. sına sebep oldu ve durumun değişmesi mUsliimanla nn Rusya'daki siyasi faaliyetlerini sıfıra indirdi.
K I s·ı. M V KAZAK PROBLEMİ
Tatarlar ve Kazaklar din ve dil yakınlığı yü zünden birbirlerine hala bağh iken 1905 olaylarına sosyal ve ekonomik durumlarıyla ilgili olarak az karışmışlardı. Son göçebe Tatarları yüzlerce yıl ev· vel yerlerinde oturan köylüler veya şehirlerin sa kin insanları iken, Kazaklar onların doğu komşula n olan Kırgızlar gibi ondokuzuncu yüzyılın • sonu na kadar Türk soylarının göçebe hayatını ve adet lerini muhafaza etmişlerdi İran, Rus veya Çin kültür merkezlerinden çok uzak olan steplerde, avare dolaşmakta olan bunlar, dilerini yabancı etkilerden korumuşlar ve Tatar lar, Başkırla.r ve Uzbeklere nazaran daha. az islam topluluğundan müteessir olmuşlardır. Kazakların göçebelikten oturur hayata geç meleri ondokuzuncu yüzyılın son bir kaç on sene· sinde memleketlerinin çevresi etrafında ve Ruslar • tarafından kureyde Ruslar ve güneyde Uzbekler ta rafından sömürülen bölgelerde başl�tı. Steplerin çoğu göçebe ekonomisi saha.sı kalmı.şb. 1897 ista� tiklerine göre dört milyon kadar göçebe halk bugUn•
1925'e kadar Rus ldaff91 n Rııı Ye Batı ilim adımlanıwı MI' Udıl Kazaklara Kırgı:ı dtınişler, öte yandan Kırıız]ar Kua Kır· lü olarak ıösterUııılftlr. Okurlara kolaylık olmaıı n yul" ••· lııfrnazlıktaa bçmınak lçiıı bu eserde ıı:ıockm tabir olu Kazak - laıllaoılrnıştır,
---- · 86
Rıısya'da Pan·Türldım
Ye
MüıUiıııaııııt
kistan ve Kırgızistan'da eniş K aza kil gündekı. �k g klar Volga steplerinden A ltay dağ. yaşıyorlardıe vadilerinde nde güne·v Semirechi w 1 arının etek1 erı� n'ın insan. cografyası b aoturuyorlardı. Kazakista .. . lerın " . hallcın den bırı ozellık kıntından kara kteristik sınırlarınd a toplanıruş olm�sıydı. kuzey ve dogu� ·· ey ve batı k ısımlan o k a dar kuraktıki 0r öçebe ı U �: �t 1 Kızılkum ve Balkaş sahalar g K�kl� esas kısmını Uzbekistan ve Türkmen.is. tan'ın vahalarınd an tec.rit etmişti ve hatta Syri Der ya nehri boyuna yerleşmiş olan Kazak ren�berleri ni de. Rusya tarafından ilhaktan evvel Kazak step leri bilhassa üç kısma bölünmüştü (Zhus veya A,i retler) ki bu Altın Ordu devrinin sonu na doğru - bu onbeşinci veya onaltıncı yü zyılın başında demek teşekkül etmişti. Bir Zhus bir k abilenin arazisini çevreleyen ayn coğrafi ve siyasi bölge idi. Da ha ziyade d oğudaki «Senioru Zhus vey a Rusların ��dikleri gib� büyük aşiret Tien Shans, Balkash gö lu arasınd akı Semirechie bölge sinde şimdiki Çin 81• nın ve Altay Dağlarında da ğınık halde yaşıyor lardı. Kazak stepinin ortas ınd a, Syr Derya, Tobal . . ve !şım nehırleri arasınd a . orta Zhus,un (orta Aşıret) kabileleri yerl eşmişti' halbu ki S yr Ural nehirleri ve Derya ve Sihir a ormanları . · Y «G veya kü"ü.k enç» Zhus :t aşıretın arazilerini çev reliyordu. Volga Kalnıuklan Sinki . . an 'a g . ett ikt n Rus bü kü e · g oç sonra 1771 de .. ük"met� Volga ve Urallar olan kuç ara sındaki """' aşıret uvıı çü.k aşiretin b in bir kıs a ye leşm � iştiler. u kısmı Bu k Kü . �S.Şır yordu. eı etı olarak bilini-
Kazak Problemi
17
KAZAKLARIN RUSYA'YA AKTARILMASI Kazakl arın Rus 1mparatorluğu'na gitgide ka· tılm ası onyedinci yüzyılda Ruslar Sibirya'yı zap tettikten ve Kazak steplerine girdikten sonr a on dokuzuncu yüzyılın ortasın a kadar Uzbeklerin Hiy va ve Buh ar a hanlıklarının RU8lar tarafından zaptın dan sonra olm ak üzere iki yüzyıllık bir ol aydır. Söz· de bütün K azakların hamisi fakat asil kuvveti daha ziyade küçük aşiretin elind e tutulan Kazak hanı Abulhair 1726 da yeni Moğol baskınlarından Ruslar tar afınd an konınmasmı düşündü ve Rus hükümıe tinden Kazakların Rus imparatorluğuna alınması nı diledi. Bu esnada Kazak büyük aşireti bir Moğol kabilesi olan Jungar'lara t abi olmuşl ardı. Bunlar bu günkü Çin'in Merkezi Asyasınm büyük kısmını ve Ural nehrine kadar Kazakistan'ı zaptetmişlerdi, fa k at batı Kazakları Rus hakimiyeti altında kaim.ay, kabul etmişlerdi Bu yıllar arasında Petersburg'daki Hanedan durumundaki karışıklık Rusya'nm dikkatini Ka zak meselesinden çekmi.ş, fakat 1731 de İmparato riçe Anna'nın tahta çıkmasından sonra Rus hü kümeti bir Tatar olan A. Tevkelef'in başkanlığı al tında bir hususi heyeti Kazakistan'a gönderm:iş di. Aslında heyetin hepsi Tatar ve Başkır idiler ve hatta onların muhafızları da Başkır birliklerinden seçilmişti. Tevkelef'in diplomasisiyle Kazak aris tokraklannın ve askeri liderlerin muhalefeti berta raf edilmiş ve 1731 Ekim'de Abdulhair han ve küçük aşiretin Kazakları Rusya'ya sadakat yemini et mişlerdi.
••
u,uıyu'dıı Pıuı-Tllrklnu •• Müıtuııı._..
y ılın Ho�ıın� ' diye işaret et miştir. Rus aydınlarının dine karşı lakaydisi ve onun bir çoklarının inkarcı olması ilk «batılılaşmış> Ka zaklardan Valikhanof ve Altınsarın'ın yazılannda olduğu kadar ilk ve en öndeki Kazak şairi Abai'nin mısralarında da yansımıştır. VALİKHANOF Valikhanof
(Shokan Cengiz oğlu
Valikhanof
,,
Rıısyıı'dıı pan-Tilrkl:ım ve Müııu.ıı..ı..
an doğ�uya CenRla. disinin doğrud en k ) 0 86 n arıstokrat ır 1835 • 1 _ ..� sıyla. tefahür ede. . olma. ahf dı d e o.ka mı crı de ask hanın ki 0� ıı endı. omsk'da Ru s ordusunda. hb,., zak ailesind �rt Asya'da du, Sibl.ry a. v: e�ç yaşta coğra fyacı ve doğu an. met ettı ve ç k gyetişti. onun eserleri bugUne ka. tropoloğ 1 :k ta Asya'sının tetkiki için öneDJll �� d�r Rua \ 1 Or mış ve onun he mşehrilerlnbı kal bır kay nak olara k mfuJahedelen· . .h.o.. l"a . Kaza )dı. bayatları h akkında . · ant . ropo. 1OJısı. ıçın. bUyUk tan'ın sosyaI ve killtUrel hızmetınde ıken bJr değer taşımaktadır. Askerlık r!yla tanışmıı va sıra Rus ilim adamları ve aydınla bilhassa Doetoevsky, Murov, Potanın ve Seme� ile yakın dost olmuştur. Petersburg'da kaldığı 1kl yıl içinde (1859 • 1860) bu dostlarının yardımıyli doğrudan doğruya Nekrasov, Chernyahevsky, Mai,,. kov, Grigosief, tarihçi Kostomarov ve daha bqka,. !arıyla olmak üzere çağdaş Rus aydın çevrenin bıı temsi!cileriyle temasa geçmiştir. Ne yazıkki bulun· duğu yerdeki büyük iklim değişikliği kadar hay• tmJ uzun zaman okumaya ve edebi eserlere hasret,. mesi sonucu Valikhanof sağlığını bozdu ve tüber küloz odu. Otuz y�ında iken öldü. Valikhanof'un bilhassa Doatoyevskiyle olan Y8.ZJ3malan Rus dostlarına olan ilgisini ve Rusya 'ya karşı olan durumunu gösterm işt ir. Do toyevsk s y ona karşı duyduğu sempat iyi hiç bir kimseye duy �1 yazmıştır . Diğer bir mektubunda Ru s hi � -yecun «Rusya'ya . ste . 1erın . ve halkımızın önemiııl izah etmede ve ayn ı zaP man da halkımıza hizmet etmek ve onlara R y a ile aracılık etmede ilk insan ol: nıanız büy ük ve ':udsi bir öd ev değilmidir?>. Valik·
K.z.ak Problemi
hanof aslında «yurttWjlarma faydalı iş görmek ve onları Rusya'nm resmi makamlarına ve zengin Ka zak lara karşı savunmaya kendini hasretmişti. Gö· çebe halkın tera gidişinde onları uyandırmak için Valikhanof her şeyden evvel onların irfan ve eko· nomik seviyelerinin eğitim ve onların Ruıs ve Av rupa kUltürünü almalarını dli§Unüyordu. O zengin Kazak aristokrasısına kargı sav8Jjıyor ve basit Ka zakları refaha kavuşturmayı düşünüyordu. Kabile hayatı nizamı ve donmuş milaJUman kllltü.rünüıı Kazakların gelişmesinde diğer bir büyük engel ol· duğunu mtilahaza ediyordu. «Cehalet ve Fakirlik şimdi Mavera-i-nehr'e (Amu ve Syr Derya arasında Orta Asya'da bir il) hakimdir... Semerkant'ın, Ta.ş kent'in, Fergana, Hiyva ve Buhara'nın kUtUbaneleri ve Semerkant'daki Rasathane yerine konamıyacak bir surette Tatarların tak:ripkarlığı ve dinden başka her şeyi tel'in eden Buhara engizisyonu ile tahri· bedilmiştir ... Hatta büyük abideler ... Allahın ya ratılacağına karşı insanın günahkar savaşının sem bolleri olarak bunlar tekfir edilmişti.> Valiklıanof Kazak steplerini müslüman dini idaresinin vasiliğin den kurtarmak ve Rus hükumetinin Tatar mollaları nın Kazakistan'a atanmalanm durdurmasında israr ediyordu. Yalnız Kazakların Tatarlann yerine step lere tayinini istemekle kalmayıp bunların sayıları nın kesin olarak sınırlandırılmasında da direniyordu. «Tatarlardan uzak kalma ve az sofu bir Kazak> Hü kiımet Valikhanof'un sesine kulak verdi ve 1868 de Kazak dini hayatının Ufa müslüman idaresinin ne zaretinden kurtarılması için gerekli tedbirlerini aldı.
Rmya'da Pan·Tüıtimı ve M......... göçebelerin aydJı. .. luınan okulları yerine _ Müs . . k okul larının te şkiJl� Rus Kaza ı 1
l atılm�
ki.iltürel geli şllleleıtıı. 0 Kazakların ekl erine ina nıyor ... �_,_�en batıya yetişec . . taıebe diye yazıyordu. İs lam taraf dan Kazak liderleri bununla beraber ondo kuzuncu yüzyılın sonuna doğru azalmış ve az nafiz olmuşlardır. AB At
Valikhanof'un görüşlerini paylaşan diğer iki Kazak aydını step şairi Abai ve eğitimci Altınsann idiler. Kazak edebiyatının babası olan Abai Ku nanbaef (1845 - 1904) Semipalatinsk'te Rus aydın larını ve Rus edebiyatını tanı mıştı. Okulda yine bil hassa Rus şiirine karşı ilgi duyarmış ve onu Kazak lara Aitysu denen halk şarkıları şenliğinde halk şar kısı olarak sokmuştur. 1880 de Kazaklar hakkında bu zamana kadar bilinmeyen yazar ve şair rolünde görünmüş ve Ruscadan Kazakcaya aralarında Euge ne Onegin (Tatiana'nın meşhur mektubu da dahil) 'i çevirmiştir. Abai'nin çevirileriyle Kazaklar yalnız Pushkin, Lerrnontov, Krylov ve Tolstoy'u tanımak la kalmayarak fakat Byron ve Goethe gibi bir sı ra batı Avrupa yazarlarını da tanımışdır. Valik· hanof gibi Abai de halkını okullara teşvik ediyordu.
Rıısya'da pan-Turldzm n MüslülDaıılık
. ve ed biyatını öğreniniz. O, haya. i.ır t ül ,Rus k öğrenirseniz, hayatınız ko. · dır an t ah an tın Bununla berab er bu zamanda ıay ola caktır... ayatlannı idame ettirmek içindih ı la.ıın k u çoc halk n 1eyhine olmasına rağ me Rus- . eğit.L. . rı. ge - r Kazakların a ya rd.ımıy1a egıtıy in o dilin Rus ara nl . . Abaı. b"ır mine vererek.. ·o· ·· abullenmeyın Ka.» şu k lar· Bu-· . goru ı ır o m u· 1 al d a· ı d · · ıyor. onun zak egıtımınuı esası · ·şt · rın, · k t a � f a b 1anı yetı '"''" iyı du. c Çocuklar......am n ve es:ıs �� gıçta onlar kendi lisanını, r : a ınerı�ı. �a za cak an � r» rla alıdı leri okum ıye e diyordu. rendikten sonra Rus okulunu tavs · ·· dek"ı eg-ıti. erın 1 Abai'nin gözünde Tatar medr� min az değeri vardı. «Yalnız zengınler Arabca ve Farsca okuyabilirler:. diye bu lisanların yalnız do· ğunun müslüman kültürünü öğrenmek için önemi olan diller olduğunu kasdederek yazıyordu. Va likhanof'un örneğini izleyerek Abai halkın y�ama şartlarının düzelmesi için aristokratlarla savaşı yordu. Mahalli Kazak asillerinin muhalefeti ve Rus hükümeti t?,raf ından ona karşı şüphe beslenmesi - hasımlarının ihbarlarıyla onda tehlikeli ihtilal cilik görüldü - şairin kuvvetini erkenden zayıf· la.tmıştı.
On:
ALTINSARIN
İlk Kazak aydınlarının üçü ncüsü lbr Altm ai s�rın (1841 - 1889) eğ.itimci ve bir sıra Kazak ders 'lritablarının müellifiydi. 1859 da o zaman OreJt· burg'da yaşayan ve bir Ka zak gramerini derleyen Rus pedagogu N. 1. Ilm insky (Kısım III e bak) ye rastladı. Uzun zaman dan beri Ta.tar ve müslüınaD
Kaz.ak Problemi
"
nüfuzunun azalmasını düşünmüş olan Ilminsky Ta tar dili yerine Kazak okullarında Kazak dilinin yer leşmesini görmeye çok istekli idi ve Altınsann üze rinde kuvvetli bir tesir yarattı. Onlar birbirleriyle Altınsann'ın ölümüne kadar samimi dost kaldılar. Ilminsky'nin etkisi altında Altınsann konuşulan Kazak dilinin edebi maksatlar için teorik ve pra tik gelişmesi üzerinde çalışmaya başladı. Uk Ka zak yazılı nesrini yarattı ve Rus klasiklerini · Kazak diline çevirdi. 1874 de Tugai bölgesine okul müfet tişi olarak atanmasından sonra Altınsann oralar da yerli Kazak dilinin öğrenme gayesi için kulla nılmasını soktu ve Kazak eğitiminde sağlam başa rılar elde etti. 1995 de Kazaklar tarafından idare edilen 128 Rus - Kazak okulu vardı. Buına kareı lık yalnız 135 müslüman mektebiydi. Aynı za manda önemli sayıdaki Kazaklar Kazakistandaki 2.011 tamamen Rus okullarında okuyorlardı ki burada öğrenim Rusca idi. Kazakistan'da Rus eği tim müesseselerindeki Türk soyundan öğrencilerin sayısı müslüman müesseseler.nden çok yüksek idi ve Kazakistan Ruslar tarafıqdan zorla hükmü altına alınan Rusya'nın yalnız bir Müslüman veya Türk soylu bölgesi olmuştu.
KAZAKİSTAN AYDIN SINIFININ TEŞEKK.0Lt) Kazaklan Tatar nüfuzundan kurtarmak ve Rus - Kazak okullarının gelişmesini kolayla§tır· mak üzere iki yeni emir Rus hükumeti tarafından verilmişti. Birinci 1868 de yapılan «Step bölgesin.. de idarenin geçici olarak durumu» ve onun Kazak lar arasında dağıtılmak Uı;ere Tatar diliyle yayın-
ve Müslümanlık Rusya'da Pan-TürldDD
ıet
de Tatar anlarda Step bölgesin ,. l��as1!ı:. d:��� m ası yasa klanmış (bu esnada dilinm_ ve Tatar tercüman da b vurmuş tu) Kazaki landırılmıştt :!elerindeki rolü sınır �� . . ı. n - "timın ların .bükuıne t d let1erın egı mil yan a . olm s «Ru .. . cı emır lkin ,.. ecrI ı en Kaz_:1_k �g0 de .ilan 187 rak ola > mesi len : üzen . d an egıtımını rad son a ınd llar oku s Ru · · ın .. .. rencı-1enn s�ıflann m�s1 uman kolaylaştırmak ii7,ere Rusca 14 Ekım 1904 okulların a konmasıydı. Bu tedbırler de bir emirle müslüman okulların Tatarca yerine .kendi dilleriyle id are.sini ve öğretmenlerin öğrenci lerin milletinden olmasını bundan sonra talebet mek suretiyle daha da şiddetlendirilmişti. Bu tedbirlerin, Kazak ve Rus eğitimcilerinin faaliyetleri sonucu olarak ondokuzuncu yüzyılın sonuna doğru bir Kazak milli uyanışıyla beraber bir Kazak edebi dili gelişmeye başlamıştı. Valikha nof zam anında Kazakların Tatar kültürünün nü fuzu altında şahsiyetini kaybettikieri söyleni yordu. Fakat bunun ondokuzuncu yüz yılın başla rında olması imkansızdı. Tatarlardan avrı özerk olarak Kazakların kültürel ilerlemesini . destekle yen Ru_s - Kazak okulları idarenin umabildiği gibi . yerlilerı ruslaştırmayı düşünmüyordu. Fakat bu . nun yenne kendi has 'psikolojili ve kül tür karakterli bir- Kazak mı·11,et·ının · dogma - sına ç�lışıyordu. hK�ak aydınları da yüz yılın dö nemecinde hiç a"'üpesız Rus kült'"ur nu··fuzu altın a . girmişti ve bunlar yıne de hakı. ki milliyet?1· ka l ma mış lar ne Ru s ne Tatar ve a .. rk olmayı ıste me miş lerdir. Kazak gazetesi e afTü ında toplanmış olan . B aıtur s unof, Dulatof, Karataef ' Bukeı"kh ano f • Tanışbaef ve diğerleri ,
ı
Kazak Problem.l
101
Ruslarla veya Tatarlarla dostluklarına rağmen Ka zak özerkliğinin savunucusu olarak kalmışlardır. Sosyal eğilim, kendini feda, idealizm ve öğrenmek için iştiyak onların bilhassa karakteristik taraf larıydı. Orneğin Kazak yazan M. S. Kaşatof «Ka zakların eğitilmesi» (1908) yazısında «Biz ilim, din ve ticaret okuyalım ve halkımız dünyanın önün de gitsin» diyordu. 1910 da Dulatof «Uyan, Ka zak» diye sesleniyordu. Kazak basını B. Ablaihairof tarafından ya yınlanan bir Kazak edebi gazete olan Dala Va.laI' aty Omsk'da çıkmaya başlayınca 1899 da doğmuş tu. Bu bir siyasi yol izlemiyor fakat esas eğilimi milli liberalizm idi. Onun Kazak edebi dilinin ve Ka zak sosyal eğiliminin teşekkülündeki rolü çok bü yüktü. Sonralan yüzyılın çok sonuna doğru Tur galskala ga.7.eta Orenburg'da çıkmaya başladı ve 1905 den sonra kısa hayat süreli olarak Kazak di· linde biri diğerini izleyen gazeteler çıktı. Taşkent'· te Şarkı yayınlanıyordu; Urda'da Kazakistan ve Ush Zhuz; Zatan Tili ve Ala.ş Taşkent'te, Aika.p Troitsk'de ve Abai Semipalatinsk'de çıkmışlardı. Pek az Kazak Tatar yayınlarına da kaW.mışlardı, örneğin Şura (Orenburg'da Tatar Rameef Kar deşler tarafından yayınlanıyordu) ve Akmola Troisk'de de. A. B. Baitursunof tarafından Oren burg'da. 1913 de bir K8.7.ak isimli gazete yayınlan maya başlamış ve kısa bir zamanda Kazak aydınla nnın ve milli hareketin önder organı olmuştur. Bir yıl içinde Kazak gazetesindeki yayınlarda iınzala nn sayısı üçbine, sonra sekiz bine ulaşmış ve diğer büyük bir gazete olan Kazakistan ve Aikap hiç bir
102
- ]dan ve MüsJüıııanlık Rıısya•cla Pan-Tıır
u basılmamış tı. B 1 a faz an ıd say zaman bir kaç yüz . U h Zhuz Rwusya ya w Yayınlardan yalnız güneydeki s çı· gelenege baglı t ıye ili. karşı çok mühafazakar ve m din bilhassa sert ve güney Kazaklara uymak üzere taraftarı vaziyet almıştı. da ., Baı·t�unof Kazak gazetesinin ilk sayısın bizi� kendı ede «Milli hüviyetimizi korumamız iç� sıne çalış_m� bi dilimizin aydınlanmasına ve gelışme dırki . kendı oz lıyız. Hiç bir zaman unutulmamalı . ak ozerk ya anc k hal n ata yar at biy ede bir yle dili bundan baş şama hakkına sahiptir». Baitursunof yükseltmezler . ka eğer kazaklar kültür seviyelerini diyor se Rus uygarlığı tarafından yutulacaklardır iriyor du Kazakların Rus okullarına gitmesini bild Rus fakat onların Kazak ruhu, dil ve 'geleneklerinin veya ·ratar hakimiyetinden korunmasını istiyor du . Diğer diller uğruna Kazak dilini küçümseyen vatandaşlarına karşı çok ağır tenkitte bulunuyoıdu. 1905 DE KAZAKİSTAN
1905 ihtilali devri Kazakistan'da fırtınalı idi, fakat karışıklık ve ihtilal taşkınhklan yalnız Rus ların ve Ukraynalıların yerl�miş oldukları böl gelerde idi. Kuzey Kazakistan'ın Avrupa'da yer leşenlerince ikinci Duma'ya seçilen dört milletve kilinden üçü Sosyal demokrat (Bolşevik) idiler. Göçebeler arasında ise proletarya partisi başarılı değildi. Buna ilaveten Kazak dilini tam bilen sos yal de�o�atl�r arasında çok az propogandacı var dı. Troıtsk deki 1. Muhammejin tarafından b ası_ . sindeki pek az gazete · lan Aikap Kazak gazete cı yerliler arasında ihtilal hareketini yayın aya ça -
Kazak Problemi
103
!ışıyordu. 1905 - 1907 ihtilal olaylarındaki Kazak ların katılması ihtilalci yerleşenlerin taşkınlıklarına karşı az mahalli gösteriler olmak üzere sosyai de mokratlar veya diğer ihtilalciler tarafından tertib lenen mitinglerde bazan bulunarak ve yeni okulların açılmasını temenni etmeye katılmışlardı. 1905 de bir grup Kazak aydınları ve kabilelerin yaşlıları Petersburg'a İkinci Nikola'dan Kazak steplerinin sömürülmesinin durdurulmasını ve Kazak dilinin mahkemelerde ve idarede Rusca yanında kullanıl ı:rıasına izin verilmesi için ricaya gittiler. Bu rica. te min edilmedi, fakat onların Petersburg'da kaldık lan esna.da Kazaklar Kadet partisiyle bağlarını düzeltmişlerdi. Aralık 1905 de A. B ukeikhanof ba.. ti Kazakistan'ın aydınları, yaşlılan ve aristokrat ları için bir konferans çağırdı ve bu da Kadetlerle yakın işbirliği yapmak, hatta bu partiyle biri� mek kararıyla sonuçlandı. Buna benzer karar M. Tanışbaef'in başkanlığındaki Verny (şimdi Al ma - Ata) mitinginde doğu Kazak liderlerinin tem silcileri tarafından alındı. Bu iki grubun ideolojis ti Kazak gazetesinin naşiri BaitUTSUnof'du ve aç.. mış olduğu seçim kampanyasıyla Kadetlerin zafe rini sağlamışb. (Kazaklar ve Kazakistan'a yerle şen Avrupalılar Duma için ayn ayn seçim yapmış lardı.) Valikhanof, Altınsann ve Abai'in yolunu iz leyen genç, Kazak aydınlarının gözünde Tatar lar tarafından yürütülen Türk milli hareketiyle işbirliği yapmak ve onun örgütü olan Ittifak'a kar şı soğuk tutumları zayıflatıcı değildi. Onlann dine karşı olan biganeliği Tercuman ve İsmail Bey
�---------------------
104
y·· k.lzın Rusya'da Pan· ur
ve
Mus .. Jüınaola.k
:ts tutulan Pan • Gasprinsky tarafından tamamen 1erı. nı· önlemekte, lamizm sloganlarına karşı heves mur}arına mol· diğer taraftan Tatar resmi me ihtiya tlı tutum· la ve tüccarlarına ��r!ı ol�� lüğe ait Tatar rel ustün ları onları liderlik, ve kuıtu . . · · çekingen yapmakta iddiaları karşısında kend11erını dad idi. Kazak dili Osmanlı Türkçesine �;e�den ha uzaktı ve Kazakların Osmanlı T;:. . . ılerının y ;. Gasprinsky'nin ithal ettiği dil yerine ken� ta ıı ni doğan edebi dillerini tercih edeeıeklerı çok idi., 1905-1906 da Rusya'daki bütün müslü��lar�
birinci ve ikinci kongresine Kazakların mühım lı· derlerinden hiç biri katılmamıştı. Üçüncü kongrede Bukei aşiretinden bir Kazak olan Duma üy� s� Ş3!1 . . Mardan Koşçegulof müzakereye katıldı ve olu �o� . muş olan Müslüman Halklan partisine seçilmışti. Fakat Bukei aşiretinin bir çok Kazakları gibi kuzey ve doğu Kazakistan'ın Kazak kitlesiyle az temas ida· · me etmiş ve Baitursunof, Bukeikbanof ve Tanışbaef etrafındaki aydın gruba dahil olmamıştı. Kadetlerle işbirliği yapan ve Baitursunof'un Kazak isimli gaze tesini fiilen destekleyen bu aydınlar 1917 de daha açık bir şekil alan Alaş Onla Kazak Milli partisinin çekirdeği olmuştur. KAZAKİSTAN'DA RUS SOMORüSO
1917 ihtilalinin başlangıcına kadar Kazak li derleri Kadetlerle yirminci yüzyılın başındaki Ka zak steplerinin Avrupa Rusya'sından göçlerle sö mürülmesi gibi çok ciddi problemlerinin hallini ümitle yakın işbirliğine devam etmişlerdi. Ka.za.kis-
Kazak Problemi
115
tanda Rus tarım sömürüsü ancak 1890 da büyük bir nisbeti bulmuştu. Bu tarihe kadar bölgedeki Rus halkı Ural ve Irtış nehirleri boyunca ve Semireçi'.. nin yarı dağlık topraklan, Kazak stepi varoş ları esas itibariyle Rus Kazaklarının iskanın dan ibaretti. . Buralarda 1857 de 77.000 Ural Rus Kazakları ve yüzyılın sonunda yalnız 30.000 kadar «Semirechian> Rus Kazakları vardı. Avrupa Rus y:a'sında 1891 - 1892 deki kuraklık ve mahsulün a.2r lığından sonra Rus hükümeti göçebelerin boş kalmış arazilerini istimlak etmesiyle yeni iskan edilenlerin sayısı sür'atle artmıştır. (Rus hükümeti geleneksel müslüman hükümleri olan Şeriatı göz önüne alarak bu toprakların eyaletin malı olduğunu hemen kabul etmişti) . Yeni iskanların başlıca bölgeleri iklimin ve toprağın tarım için fevkalade uygun olduğu Ka za.kistan'ın kuzey-batı, kuzey ve doğusu idi. 1904 de yeni iskanın yerleşme idaresi ve 1905 ihtilalinden sonra Rusya ekonomisinin süratle ge· lişmesi ikinci çok bilyük iskan dalgalarıyla sonuç landı. Rus Başbakanı P. A. Stolypin'in tanm siya.. seti büyük Rusya ve Ukrayna'daki tarım halkını azaltmak için teşebbüs eden yeni iskanların teksifi için çok elverişli idi. 1906 - 1912 yıllarında 438�000 den fazla Rusya ve Ukrayna köylü ailesi Kazakis tan'a göçetmiş ve bunlar, bu yıllarda d.aha 43.000.000 akr (bir akır 4.39 dönüm) göçebe top raklarının istimla.kına sebep olmuştur. Birinci dünya savaşının başlangıcında Kazak stepi Rusya için he men bir önemli buğday kaynağı olmuştu. İstimlak temposunun büyümesinin aksine Ka zak ekonomisi büyük değişikliğe uğradı. Bazı
b
106
ııl.ıt an-Tiirldmı ve Müslüma RusYa'da P
göçe başladıl8:1'• fakat a tarafa b elerın iskan aş er � gö1>eçeı . olm ayışı ve göçeb in ın s u� . r tarın ı tec ı geleneksel nefreti onlann al lere karş ş n la yap ile ı ? m. ani oluyordu. Onların çoğu ye ni . ı gen d°.. nmelerıne ız mer'alarını değil aynı zaman 1n isk�an olanlara ya kışlık yem veren çayırlarını terke da davarl arı ı. ç. n zakistanın çok fa ve güney. Ka . 1 ardı. Bunun mecbur kalarakı orta sogıdıyor . . rak topraklarına . · · ece kl · kır ve ku en yarının yıy .. belerin hayvan sürüle nucu goçe d ı a aç ık ba.ş sın ara Kazaklar vaş yavaş azalıyor ve lıyordu. rında Kazak Ond okuzuncu yüzyılın ilk zamanla men kat ıldığı steplerinin Rus imparatorluğuna res zamanda Step'in sulha kavuşması ve halkın bunun arkasından artması karşısında Kazaklar iç.in eski göçebe ekonomik sistemin muhafazasının güç oldu· ğu aşikardı. Steplerdeki Rus araştırıcılar 1860-1870 de göçebelerin büyük bir kısmının devamlı kötü bes· bildiriyorlardı. olduklarını lenme şartlarında rinin yansı maddele yiyecek 1896 da Stepin bütün kadarı Kazak halkının % 7 sine yetişiyordu, halbu ki bütün göçebe Kazakların % 50 - 70'i fakir kısmı idi.. Rus tarımsal iskandan sonra ekonomik aykı· nlık daha da artmıştı. Kazak halkının süra'le ar tan kötü şartları Kazak liderlerini alarma ge çirmiş ve onlar ancak Rus sömürüsünün ta· mamen durdurulmasının göçebeleri kurtarabilece ğini di.işünmi.işlerdi. 1907 de Troitsk Ore urg ve nb Kustanai'de Kazak temsilciler i konf�ranslar yaptı lar ve � stepinin köylü sömürüsünün Kazakların e � k �e sosyal şartlar : rn: ına bunun nasıl bozucu e 1 0 duguna dair deliller getirdiler. Göçebelerin
Kazak Problemi
117
topraklarına yapılan iskanın derhal durdurulma.sı nın talebedilmesi ve 1907 de tamamen ortadan kal dırılan Dumada Kazakların temsilinin tekrar ihya sına ait tavsiyeler benimsenmişti. Bu ricalar Rus liberal partilerince desteklendi, fakat hükümet a.çık ca onların sömürülmesi konusunu ve Kazak steple riniıı eski ve gelir getirmeyen bir ekonomik sistem le çalışan bu Kazak stepleri gibi 7.engin topraklan terketmenin imkansızlığı fu.erinde onlarla mesele yi tartışmaya meyletti. Yeni iskan Rusya için ta.. hıl kaynağı olduğu kadar Rus köylerinin çok kala balık durumunun rahatlığa kavuşması bakımından önemli bir kaynak olacakb. Steplerin sömtirülmesi göçebelerle yeni gelen çiftçiler arasında kaçınılmayan bir gerginlikle so nuçlandı. Anlaşmazlık Ruslarla Kazak göçebeleri arasında aracılık yapan seçilmiş Kazak yaşlıları, din adamları ve tercümanlara bağlı olan Rus idare sinden dolayı kendini sık sık gösteriyordu. Bu yüz den Kazak kitlesinin ihtiyaçtan anlaşılmayacak su rette idareye gidiyordu. Aynı zamanda seçilen Kazak resmi memurları arasında vicdansız elemanlar vardı ve köy (Aul) ve ya bölgenin yaşlıları ve kendileri kabile liderlerinin ve mahalli paralı ilgililerin baskısı altında idiler. Rus otoriteleri tarafından getirilen demokratik se çimler hala kabile örgütlü göçebeler arasında tutu namamıştı ve seçimlerin sonucu olarak gülünç hal ler oluyor ve seçilen idare bir uydurma ve fesat yu· va oluyordu. Rus otoriteleri de çok defa ortaya çıkan du rum için kabahatli oluyorlardı. Orta Asya ve Ka-
'
L
TÜJ'• Jdmı ve Müslümanlık Rusya'da Pan· .. k:rasinin her zaman en buro Rus nler gele zakistan'a . arasında Avruiyi temsilcileri değillerdı. On1arın ve bunlar nasıl tu pa Rusya' sını bilmeyenler de çok . d.. şünüyorlardı. Merolursa olsun çabuk yükselmeyı. uve ahalli halkın kezi idarenin yetersiz nezaretı e �anuna aykırı gevşekliğı karşısında yolsuzluk v de olanlar eksehalleri Rusya'nın orta dogu ıdaresın be bera T kadere ' riya irtikap ediyorlar:dı. Bununla karşı 1a.ıtibanna ve «Be yaz Çara> imparatorlugun . .. beler hoşnutsuzluk. l arını kayt ve mutı olan goçe açıkca göstermiyorlardı. 108
y.
y
y
•
•
•
•
İ.R.AN
1917 İhtilalinden evvel Kazak Stepleri ve Orta Asya
:ıoo
KISIM VI UZBEK LİBERALLERİ VE GENÇ BUHARALILAR
Rus imparatorluğunun Müslümanların oldu� hiç bir sahasında Avruoa kültürü ve veni liberal ruhun nufuzu Rusların İ865 - 1876 de�sinde zab tettikleri Orta Asya'daki kadar uzlaşılmayan bir di renmeyle karşılaşmamışb. Orta Asya yerlilerinin ve onların liderlerinin bütün yeni aydın akıma kar şı israrlı düşmanlıkları mamafi yerli halkın ibtidai liğine ait olmayıp fakat daha ziyade onların bir vakitlerdeki parlak kültürlerinin duraklamasından dı. · Orta Asya uygarlığının en çok nufuzlu alimle rinden W. Barthold'dun işaret ettiği gibi «Orta ça ğa zıt olarak ondokuzuncu yüzyılın Türkistanı İs lamın hala en çok geri kalmış memleketlerine aitti>. Yüzyıllarca evvel dünyaya Farabi ve İbn Sina (Avi cenna) gibi parlak Orta Çağ mütefekkirleri, ilimde Al Biruni ve Al Khwarizmi gibi önemli insanları ve Rusdaki ve Navoi gibi büyük şairleri veren bu bölge onaltıncı yüzyılın başında uzak doğu deniz yo . lunun keşfiyle Çin ve Hindistan'a Orta Asya vaha larından kara yolu ile yapılan ticaretteki inhisarcı · durum birden bire zeval bulunca onaltıcı yüzyıl başında kültür ve ekonomi yönünden aciz kalmaya başlamıştı. Cengiz Han tarafından kurulan Avrupa - Asya imparatorluğunun aynı zamanda çökmesi Çin ve Uzak doğu ile olan ticari ilişkileri daha da boz.. muştu. Bundan başka aynı zamanda Müslllınan Ak· deniz dünyasında devamlı olarak münasebette oldu ğu Buhara ve Semerkant'daki sünni rakiplerine karşı tran'ın şii müslümanlarının zaferi de bu rakip-
•
ürkl.ı.m ve Müsliima nlık RusYa'da Pan-T
ııo
. dan tecridini n zasya' nın durm a A a Ort ti. miş leri sil mesi bölgelerde ma lıgı ile de büyü ten cografi uzak ayla sonuçlanmış.tı. nevı· bir duraklam · · onu n Tü'rk ürel zev a1ı ıçın Orta Asya, ın kült � rafından yapılan bir çok fetihleri soylu göçe. bele�·ı � ! 'dan sonra 1000 ve 1500 ara sa az ö nemsız degı dı. rakl a n olan bu yerler ı ariyle lran .top . . .. ..k d algasını geçırsında esas ı·t·b . .te vlilerin uç buyu Türk soyu mus . .tı'la devrelerinde bu raların sul ama sıste.tı.. Bu ıs mış . . . ş ve bu s aha1ar· ' merkezleri tahnbedılmı.. ını ve şehır ı ıçın bur aları otud erle miş halkın büyük kısm ;ahalar olmuş ve yerlerine kültürü düşük göçebeler geçmişlerdir.Bilhass a bu istilaların onbe şinci yüzyılın sonundaki Uzbekler tarafından yapı lan sonuncusunun tepkisi önemli idi. Ve bunlar Syr ve Amu Deria nehirleri arasındaki vah alarda üç bu çuk yüzyıl hakim ol arak kalmışlardı. Bu Türk soylu muhariplerin yeni zaferleri yerli İranlı h a lkın Türk leştirilmesini hızlandırmı ş ve Ort a Asya'daki h akim unsurlar arasında bilh a ssa Uzbeklerce bütün ya bancılara veya yeni düşüncelere karşı en çok uzla şılmayan bir taassup ve muh alefet gösterilmiştir. Uzbek hanlıklarının hükümdarl arı geleneksel ha ya�anndaki her hangi bir değişikliğe ve sünniliğe baglılıktan her hangi bir sapmay a karşı koy· n_ıuşlardı.Orta Çağın felsefesi ve Uma atı lmı ş ve ye r�e orta Asya tefekkürünü ort adan kaldıran sert bır skolastizm gelmiş ve bu memleketi kü ltü r b a· kınımdan uyutmakla sonu çlannıışt ORTA ASYA HALKIN ı IN �RKİBİ Orta Asya 'da Rusya ı bakımdan homojen bir devlet veya dev1etle �tn'k r sıstemi olarak sayılmıyor. w
w
r:ı�az
Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar
111
fakat feodal beyliklerin yayılması ve çok karışık millet teşekküllerinin kabileler arazisiydi. Amu ve Syr Daria nehirleri arasında ki merkezi t arım Mezo pot amyası ve Fergana münbit vadileri bu zaman Bu h a r a , Kokand ve Hiyva olarak b a şlıc a üç hanlığa ve bir sıra ufak derebeyliklere ve müstakil mütegalli belere bölünmüştü.Bütün bu hanlıklarda ve beylik lerde Uzbekler aristokrasiyi ve h akim siyasi g rubu teşkil ediyorlardı. Rusya'nın buraları zaptından ev velki yü�yıllar esnasında Orta Asya'nın siyasi ha yatı devamlı savaş h ali, değişen sınli"iar ve çök müş hükümdarlar ve h anedan olarak tipik bir şekil de idi. Uzbeklerin idaresine ilaveten halk onların türk· leştirilmiş kardeşleri olan ve hala Farsca konuşan Tajiklerden, Sartlardan (bunlara da �imdi Uzbek deniyor) ve Orta Asya vah alarının zaptında Uzbek lerden evvelki çok eski Türk soyu grubundan ka la nlardan müteşekkildi. Syr ve Amu Daria nehirleri arasındaki bu d aimi olarak yerinde kalan öz diğer Türkçe konuşan göçebe kabilelerin topraklarıyla çevrilmişti : Türkmenler batıda, Ka zaklar kuzeyde ve Kırgızlar doğuda olarak hepsi onların İner'aları na ve Uzbek hanlarının tasallutuyle alınmış işlen miş tarlalarına gıpta ile b akiyorlardı. Orada aynı za ma nd a din ve kültür bakımında n önemli ayrılıkla'!" vardı. Yerlerinde daimi olarak kalan halk İslam hükmü ol a n Şeriate sıkı sıkıya bağlıydı, halbuki gö çebeler ancak sureta müslümandılar ve ·müslümanlı ğın örf ve adetlerini muh af aza ediyorlardı. Hanlık l::i.r içinde eskiden başlıca İranlıların köleleri olan dini azınlık şii müslümanlan ve yahudiler vardı.
Ul
•cıa
RıdY•
Pan-Tür ldı:m ve Müsliimaıılık
esi ve çeşitli rışık etnik büny ka ın an y As Or ta şuurun geliş. hangi bir açık milli r e � ı as olm n dilleri . yordu. İhtilalden evvelki ıı . ngel olu mesine pek ta� � an dünyasının din ve kültürle m zam anla . . rda mus 1u le Türkçe konuşan Uzbek-ler Fars. ken dını tan ıtması gu ratorlu nun dıpa lm us R de ler "k ı · ca konuşan T. aJ _ slüman gr. ubundan daha kuvger her hangı bir mü i bir mılli mefhumu bel'ırsı·z vetl.ıyd'ı ve bu her ha. ng geçmekte ı'd'ı. Dil mese1ekılmakta veya onun yerine uyanmayı daha kanş si her hangi imkanı olan milli i yüzyıllara ka tJrıyordu. Onbirinciden O nbeşinc sonra Türk dili darki Türk soyunun fetihlerin den büyük çapta olarak Farscanın yerini almış, İranlı Tajiklerin dili Orta Asya kültür hayatında nisbet edilmiyecek surette önemli rol oynamaya devam et mişti. Şiir ve hikayede Tajik ekseriya eski Uzbek Çağatayca kadar kullanılırdı ve Buhara emiri ve onun idaresi Tajiki Uzbeke tercih ederdi. Okumuş halk ve aydınlar iki dilide bilirlerdi ve bu edebiyat meslekine Tajikde başlamış ve I. Dünya savaşından sonra Uzbeke dönmüş olan tanınmış Uzbek • milli yetçisi ve alimi Abdul Rauf Fitrat'da vaki idi. Zıt geçiş - Uz�.kten Tajike - 1954 te ölen Tajıik ni� ler Akademısı Başkanı tecrübeli bir Cedid olan Sad reddin Aini'nin Buhara'daki hareketiyle olm uştur . •
«Uıheb tabiri burada kullanı lmıstır ve bu tetldldo daha Ue· rWade buoii •-n' il,&) •·--do1uıuı11 Uıbek So vyet SosyaUst Cumhurf· yeti'ndeld bütün l'ürk 50 u baJk için kullamlmı ş, yoksa 1550 locl yılda Ona Asya' :: y I olan kabile grubu için değil· dJr. 1939 da burada ' yoo Uzbek ve 1.l mllyoo Tajik Yardı,
:u�
Uz.bek Liberalleri Ye Genç BubanhJar
113
Buhara, Katta-Kurgan, Semerkand, Güney Buhara ve Fergana vadisinin batı kısmı gibi bölgeler bilhas sa iki dil kullanıyordu ve her iki dil diğer etkilerin altında .bünye ve lugatında değişikliğe uğramıştır. Orta Asya halkının büyük bir kısmı, hatta Uzbekçe konuşan sakinleri bir Indo - Avrupai fiziksel kal kınmayı koruyordu ve yalnız Taşkent bölgeleri, do ğu Fergana ve Kaşka Derya'da Türk çehresi ha kimdi. ORTA ASYA'DA RUS İDARESİ Ruslar güneye doğru ilerlerken lngiltere'nin husumetini tahrikten kaçınmak için - Asya'da on ların en büyük rakibi - onlar Orta Asya toprak larının hepsini direkt olarak ilhak etmemişlerdi. Buhara ve Hiyva topraklarının hepsi 1920 ye kadar Rusya•nın sınırları dışında kalmıştı ve kendi hanları tarafından idareye devam ediliyordu. Bu hanlar iç işlerinde müstakil hareket ediyorlar fakat aslında onlar Rus Tacının derebeyleriydiler. Orta Asya'nın ilhak edilen bölgeleri Taşkent'teki askeri vali olan generalin idaresindeki Türkistan genel valiliğince organize edilmişti. Genel valilik tersine üç ile bö lünmüştü. Fergana. Semerkant ve Syr Daria. Rus ların fethinden sonra yerli halkın teşkilatında bu yeni Rus illerinde büyült bir değişiklik yapılmallllŞ u ve bir çok gelenekler idari sistemlerinde mu hafaza edilmişti. Yüksek amirler - vilayetin valisi, onların muavinleri ve bölgelerin başlan - Rus ve Avrupa Rusya•sı teb'alanydılar (Ukraynalı lar, Tatarlar veya Baltık Almanları), küçük amir ler, yani Müslüman köylerinin ve şehirlerinin me·
�------................. 114
ve Müslümaalık Rusya'da Pan-Türldzm
murlar ı evvelki gibi halk tarafmdan seçilen yerlil�r . idiler. Mahkemeler de aynı prensip tatbık e di liyordu. Yalnız davalar yerli olmayanlar arasında açılırdı ve mutad dışı ciddi cınai vakalara R�sy a _ imparatorluk mahkemesinin Kazai mahkemesı al tında bakılırdı. Yerliler arasındaki bilhassa ailevi ve ticari davalara ait ekseri sivil davalar ve ufak cinai suçlar ye rliler tarafından seçi len Müs lüman hakim ler (Kadı) tarafından görülürdü. Orta Asya'ya doğu Rusya'nın çok başlangıç daki politikasının biri onlann kültür ve din hayat larına karışmamaktı. Orta Asya müslümanlannm 1876 da bütün Rusya imparato rluğunda tatbik edi l en m e cburi askeri hizmeti yapmayan tab'alar olma sından bu onların ruslaştırı lmasından ve asimile edilm e sinden kaçınmaya yardım ediyordu. Rus hü küm eti orta Asya' yı fethettikleri zaman İslam di nini O r ta Asya'nın itikadı olarak tanımıştı. Ve Türkistan'ın Hk genel valisi olan General K. P. Ka ufman (1867 - 1882) idaresi zamanında hatta Or todoks misyonerler in Orta Asya vilayetlerin e gir m esini yasaklamıştı. General Kaufman'ın siyaseti Rusya'nın Orta Asya'da yerlilerle çatışmadan kuvvetlenmesi ama cında idi. Ona göre atıl kalmış Müslüman kültürü n:luhtemelen dağılacak ve halk kendiliğinden daha çok ilerlemiş olan Rus kültürüne dönecekti r. Ma· mafi o bir meslekten kültür adamı değil, bir askeri idareciydi ve onun başlıca tutum u sulhü korumaktı. Bölg e de vaktinden evvel bir kültürel reform yapma· yı tecrübe e tmeye cesaretli değildi. Orta Asya'da
Uzbek Liberalleri •e Genç Bubaraıııa,
115
Rus idar :sinin bu ilk yıllarında hüküm etin başlıca meselelen Pax Rossica (Rusya'nın selameti) niıi korunması, köleliğin bastınlması ve eşkiyalığın ve feodal savaşın kökünün kazınmasıydı. ORTA ASYA'DA MOSLOMAN OKULLARI Mahalli müslüman okullarına karşı aynen ka.. ed ilmişti. Orta Asya' r ışmamak pol iti �ası tatbik . . da çarhık ıdaresının elli yılı içinde Rus dilini yerli okull ara sokmak veya onların hissiyatına ve prog ramlarına t esir edec ek h er hangi ciddi tecrübe yapıl mamıştı. Cemaat mektebleri ve yüksek medresele rin h er ikisi orta çağın son devresinde doğan sko lastik dini eğitim sistemini muhafaza ediyorlardı. Mamafi bu e ğitim sistemi ihtilalden evvelk-i Orta Asya'da kültürel gelişmeyi önleyen bütün gelenek sel müslüman okullarına yerleşmişti. 1911 statis tiklerine göre Orta Asyada 6.000 mekteo ve 328 medrese ve bunların hepsinde yuvarlak ol�ak hep si 100.000 üzer ind e öğrenci vardı. Buhara hanlığın da 120.000 öğrenci 6.440 okul ve 13.200 medrese de var dı. Or ta Asya Rusya'sının üç vilayetindeki otu ran halkın aşağı yukan 2.500.000'i için 6.000 yerli müslüman okulları düşük bir sayı değildi. Fiilen m e vcut olan okulların hepsi resmi olarak kaydo, lunmamıştı. Okul çağındaki (yediden önüçe) çocuklar ara sında okuyup yazma bilenlerin nisbeti bazı bölgeler d e 1919 da % 32 idi. Aynı zamanda bu sayılar bütün genel valilik için karakteristik değildi. Nü fus sayısının erkekler arasında okuyup yazma bile-
116
- n Müslümanlık � ......auı Rusya'cla Pan--
bütün or 2 olarak ni % 7.8 ve ka.dınlar arasında � .. o.. .. ugu �·· ibi 1897 ta Rusya vilayetleri halkında g�run� ıyord� Buha yılmdanberi aşikar bir ilerleme goster : beti % zanların nıs :_ rada. ihtilalden ..evvel okuyup y� da (ş1 lar ım kıs gu do · k ç ok d uşük"· tü , hatta. 2 ol a.ra Bu okullardaki Prog70 o •1 - 1 idi. di TaJı ··k·ıstan) °', " lüman a sı M"us r amda bu zamandaki Orta Asya Rusy di. Ara� ıle okullarındaki gibi din öğretimi hakim . yerli TaJı� ve öğrenim başta gelen engeldi ve bunu yerli ma ya Uzbek öğrenci yenmeliy di. öte yandan anı, ok as halli dili öğrenerek, hem okuyup hem Y_� _ ? nılıyo rdu. gari idi. Arapca metinler ezberden ogre kullanna Rus ve Avrupa seyyahlarının müslüman o ından rtas o ait tarifine göre ondokuzuncu yüzyılın eksel yirminci yüzyılın başlangıcına kadar bu gelen fet okulların değişmediğini göstermiştir. Rus:ann _ hinden evvel 1840 başlarında Buhara hanlıgmı zıya. ret eden N. V. Khanykov «Buhara caddelerini gezer ken öğrencilerin gayretlerinin çok gürültülü olm asın dan daha o kula gelmeden ona yakınlaştığımızı anlı yorduk> diyordu. thtilfil esnasında 1918 de Buhara şehrinde o lan A. Polovts off'un söylediklerinin ço ğu bunun aynı idi. «Talebeler koridorda çömeliyor lar ve öne yana sallanarak derslerini gırtlaklannı patlatırcasına bağırarak okuyorlardı. Başlıca konu Kur' an ın sureleripi ezbere öğrenmekti ve -hatt a bu· nu arapca m anasını anlamadan yapıyorlardı.
Monoton mutad öğrenim kadar öğretmenlerin yetersiz olarak yetişmesi mekteplerden mezun olanların oku dukları bir çok metinleri okumaya ek seriya muktedir olamadıklarını ve bir çoklarının
Uzbek Llbenıllm n �nç Bubıırahlar
117
pratik bakımd an okuma yazma bilme den kald ık larını göstermiştir. 1914 de Buhara'dan bir gru p ren�in �ajikli tüccarlar hanlıklarmda Rus diplo matik aJanlarına «Biz geleneksel okullanmızda ye di veya sekiz yıl okuduk ve hala. biz cahil kaldık. Biz o kula gitmeden dolayı bir şey kazanmadık> di ye yaznuştı. Orta Asya' daki eski müslüman okul· larının ekserisinin tarifinde öğrencilerin ileri dere cede zayıf ilerleme yaptıklarıdır. Bunların çok azı mektebe ye di sekiz yıl devam ettikten so nra o ku yup yazabiliyorlardı ve halkın yüzde 10 • 12 inden fazla olmamak üzere medreselerde eğitimlerine de vam etmişler ve kendilerini mo lla (okumuş adam) mesleği imam( hoca), müderris (Profesör) Kadı veya Reis (Ahlak kontrolörü) için hazırlamışlar dır. Medreselerde ne ilim ve ne beşeriyet, ne de hatta islam tarihi gösterilmiyordu. Teoloji ve adli mesleki eğitim den başka bir eğitim yoktu, tıp hak kında bazı bilgiler tbnisinanın Orta Çağ kitapla rından toplanabiliyordu. Öğrencilerin çalışması okuma ve skolastik tartışmalardı. Bir taraflı prog ramlarına rağmen Orta Asyanın bir ço k medresele ri bilhassa Buharanınkiler - şöhretli Mir Ar ab gibi - fevk alade teolojik, hukuki ve mantıki çaJ.ıı malan gösteriyordu ve bunlar ekseri ortodoks eği tim enstitülerinin olduğu kadar hatta ondokuzuııcu ytizyılda bütün islam d ünyasında şöhret bulmuştu. Mankit hanedanının müteassıp dindar emirleri Şah Muhad (1785 - 1800) ve Haydar (1800 - 1825) Buhara'nın şöhretine bilhassa İslam sofuluğunwi muhafızı olarak yardım ediyordu. Onun İslam dini
ııs
an•Tiirlumı ve Müslümanlık RusYa'da P
� ' Hindistan, Af. ği ona Cin li tiz ti n a ol . ve Avrupa Rusyasınd an şeh· k.aı·delerine ak stepı . z a K du. · . encileri çekıyor n , a ganıst r çok o. gvr i b k a r a ol r in itibarı LERİ EG1TtM GOÇLOK RUSYA'NIN . halk arasınel nufuzunu yerli .. · .. Rusya'nın kültiır. hükumetı musr ak Rus a 1 O ı l . s ve da yay maya he . Orta Ays' anıın Rus oku11anna . rı lüman ö�r���ıle . gayretler yaptı. Mahalli Rus . .. . . çekmek ıçın on emlı k ogrencı·1era Uzbek ve TaJı la . okul an çıl . halkı ıçın a üman top lulugunun ço. _ aydolun�a�alar: Müsl rin k larında eğitim görmelerine cuklarınm hrı stıyan kul t amen neticesiz kalmıştı. k ş olm r �. t �: :ı!:sa :s yerlileri için ahşap bin� �� ume Hük rag. lar' burslar vermek gibi teş vı'kler .yapmasına .. .. uman .. ogmusl rdakı men tamamen Rus olan okulla bazı başarıl ardan rencilerin sayıl arı başlangıçtaki sonra devamlı olarak azalmış ve 1912 de Orta �sa'daki Rus orta okulları ndaki 14.000 talebesıne �arşılık ancak 197 müslüman öğrenci kalmıştı. 1860 da Ilminsky tarafından tavsiye edilen p rogra mdan sonra başka tipte olarak · açılan hükü metin okullarıyla bununla be raber büyük başarıya ulaşılmıştır. Bu okullarda ilk sınıflarda öğrenim yerli diliyle başla mış ve ileri sınıflarda Rusca ya pılmıştı. İki dille eğitim yapılan bu okulların öğren· cileri ter cüman, mahalli idareci ve ha.kimler gibi meslekler için yetiştiriliyordu. 1909 da bu gibi iki dille öğretim yapan 8 9 okulda 2 552 mü slü an öğ m . renci var dı. 1911 de bu oku lların sayısı 120 ye yük seldi ve buraya isteklilerin sayısı gerekli kadroyu çok geçmişti Bu okulla rın yayıl ması bazı bakını· v
v
v
Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar
ıı,
!ardan müslüman belediyelerin tahsisat komaya itirazlarından dolayı engellenmişti. Rus otoriteleri Orta Asvanın üst tabaka müslümanlarına çocukla rını bu çift dille öğretim yapan okullara gönderme lerini tavsiye edince kendi öz çocukları yerine fa kir ailelerin çocuklarınıın bu okullara gitmelerini te min için ·kiralayan ebeveynler olmuştur. 1905 de Rus hükümetine müslümanların yaptı ğı r.icalann en önemlilerinden biri bu okullann kapatılması ve mektepl erde okumalannı tamamladıktan sonra on lardan okumaya devamlarını isteyenlere hükümetin yardı mını n kesilmesiydi. Rus çift dilli okullara yer li müslümanların bu itirazı Taşkent okullarına bi r inci dünya savaşından kısa bir zaman evvel kay dolunanlar ın sayısının çok artmasıyla göze batar derecede yatışmıştı. Rus idaresinin gayretleri niha yet meyvasını vermişti. Bu değiş me sonunda kısmen Rusyayı sevdirme deneyleri ve Taşkent'te Uzbekce yayınlanan hükü metin gazetesinin naşiri olan N. Ostroumov tara fından Orta Asya'daki kültürüne bağlıydı. Orta Asya top lumunun problemlerini iyi bilen bir oriyen talist olan Ostroumov onlarca yıl evvel Rus ya.zarla rından Rus hayatına, ekonomi ve kültürüne ait ma kaleleri tercüme ederek yayınlamış ve tanınmış ba zı liberal Uzbek yazarlarla işbirliğini kazanmıştı. Muhammet A. Kh. Mır zakhoja - Mukimi , (1850 1903), Zakiryan Khalmuhammet Furkat (1859 1919 Cedid İdeolojisti AbduJ Rauf Fitrat ile karış tırmamalı), Abdullar Salih Zavki (1853 - 1921), Khoja Muhitdin Muhtyi (1835 - !931) ve diğer ta-
ve Müslümanlık .._ Pan-Türkizm Rusya'wı
uo
.ır1eri , hikayeleri ve makalees . . n nn la nış hır oku.yunınmış ya zar ' ge için n ı lar yı a leri Ostr�umov un Ostroumov aynı zamanda bu ş 1 a k sı e zan?1 A upa kısmına seyahat et cu. çevr vr yazarlara Rusya nın i ve onun raporları ve ma işt tm e dım yar e lerin me . lkın .ara. sında tanınmasıkalelerı Ruscanın yerli ha etmıştı. nın yayılma sına da yardım
{ı
I UZBEK L1BERAL1ZMİNİN BAŞLAMAS Bütün Rusya imparatorluğu boyunca yapılacak mecburi eğitim için 1907 de Duma'da çıkarılan ve ancak 1920 de erişilebilen bir kararla Orta Asya'da Rus eğitimcilerini gerek halk ve gerekse hükümet olarak her iki tarafın kabul edebilecekleri yeni bir tip okul yapmaya zorlamışdı. Eğitim Bakanlığın da hususi bir konferans ya pılmış ve burada geleneksel mektepte bir reform için plan yapılması ve bunun yeni eğitim sisteminin esası olması kabul edilmişti. Matematik, tarih ve coğrafya gibi derslerin yerli diliyle mekteplere so kulması ve Rus dili üst sınıflar için düşünillüyordu. _Yerli halk sosyetesinin yükseltilmesi için ma mafı Orta Asya'nın Rus devletine alın ması ve onun ekonomik sı�. · t�mıne sokulması Rusya'nın bu bölgede yaptıgı egıtım gayretlerinden . da ha ço k barız ı"d'ı. Orta As a. h ı1ıklarının v. zaptından evv ık·ı kült"" aı ur l· egılmezlıgı teşvik ede e e . . n. engellerm . ka dır ılm ası on· ların daha gel'ışmesı ıçın hakından sonra Rusya zaruri ı'd·ı. Orta Asya, il· 'd an, Batı Avrupa' dan ve ya kın doğu müsl"'uman memle ketierın . den çıkan ideo· lojik cereyanlara m anız kalınıştı. Rusça, Tatarca, v
t
Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar
121
Farsça ve Türkçe kitaplar ve gazeteler Orta Asya şehirl erine doğru yollarını bulmuşlar ve yerlilerin kendileri bunları Ruslar, Tatarlar ve Avrupalılarla şahsi temaslarıyla devamlı olarak buluyorlardı. Nihayet ondokuzuncu yüzyılın ilk üç ayında Orta Asya vilayetleri imparatorluğun ekonomik hayatın ın içine girmiş bir kısmı olmuştu ve Rus do kuma sanayiin büyüklüğü pamuğu yerli Orta Asya tarım ürününün başlıca mahsulü yapmıştı. 1888 den 1916 ya kadar Rusya'nın Orta Asya'sında pa muk tarlaları 68.000 den 533.000 desiaten'e (bir desi aten 34 dönüme eşittir) yükselmişti. ·Bu yirmi sekiz yıl içinde pamuk istihsali % 50 den fazla art mış - 9.3 milyon puddan (bir pud 22 kiloya kadar eşittir) 14 milyon pud olmuştur. Buhara hanlığında 1916 da 110.000 Hiyve'de 60.000 desiaten pamuk tarlası vardı. Pamuk ihracı 1911-1914 de her iki hanlıkta 1.6 dan 4.4 milyona veya % 275 puda yük selmiştir. Her tarafta ticaretin genişlemesi bu tarı ma uymakta idi ve 1914 de Orta Asya Rusyası Av rupa Rusyasına ve dışarıya toplumu 301 milyon rub le ihraç yapmış, halbuki onun ithalatı 271 milyon et rafında idi. Orta Asya'daki adam başına v� bir ki· lometre kareye düşen ithalat ve ihracat bütün Rus imparatorluğunun ortalamasının dört misliydi : 1914 de Rus ticareti ortalama adam başına 15.2 rub le ve kilometre kareye 98 ruble ve Orta Asya'da bu ortalama 71.5 ruble ve 390 ruble idi. Ondokuzun cu yüzyılın sonuna doğru hatta Buhara'da pamuk Çırçır fabrikaları kurulmuştu ve burada ekonomi de sür'atle gelişmiştir. 1913 de Hanlıkta 26 Çırçır fab rikası vardı. 1916 da Buhara şehrinde Rus bankası-
'
122
Rıısya'da Pan·Türldzm ve Müslümanlık
ıı bunun yanında bütün ha ve dı var i bes nın altı şu ··rgu·· tü kurulmuştu. . o Iıkta aJan . Asya ekonomisini Orta . . Ticaret·ın büyu. mesi . yeter hır şehir . · durumdan kendıne tecrıt edilmış t kuvve lenmeçevirmiş ve onun . 1. ekonom·ısı· pazarına ıgı gın ve ıtibarı zen kın . 1e yerli orta tabaka hal sıy · fabrikat•·or1erı ve alıcıla· da artmıştı. Başlıca pamuk k da n olan tüccarlar ve para ikrazcıların n m üteşe a kil orta sınıf yüzyılın döneminden sonr yerli sos ye. m.işti. tenin en bariz ve nufuzlu kısmını teşkil e� Liderlikteki feodal ve kabile başlığını kaldırma ar zusu ve Uzbek ve Tajik sınıfı ile din adamlannın nufuzu ile rekabet etmek üzere liberal müslüman öğrenciler tarafından desteklenen Orta Asya sosye. tesinde bilhassa yeni düşünceleri kabullenen yeni bir tabaka teşekkül etmitşi. y.
•
Yeni düşüncelere eğilmenin ilk müjdecisi Orta Asya'da bir devlet adamı ve şair olan Ahmet Mah dum D�� (1827 · 1897) idi ve Petersburg'a ha· nm sef�rının sekreteri olarak Rusların Buhara' yı yenmesınden sonra gitmişti. Daniş Rus okullarının tam:men tesir! altında kalmış ve kad ları peç ın n esiz oldugunu ve hır dolu kitap ve mecm ualarla beraber · Rus ay� la1:111 ve yüksek hayat seviyesini görerek memleketıne ilk Orta Asya .. .. batılı duşun ce ı·ısı. o1arak dönmu·· şt.u.. B"ır siyasi filozof ik risale olan c.Mutad olmayan yolculuk» da D anış onlara yeni bir hayat yaratmak ıçın · · 8uharalıla ra çag rıda bulundu. Yazısında yeni nizam aydınla nmış mutlakıyet ve mevhum sosyalizmin b'ır kanşım .v ·· ·· yord ı olarak görunu . u. Diger bır eserde Daniş sürm ekte olan Mankit hanedanlı� y
Uzbek Liberalle ri ve Genç Buharalılar
123
ğın a, din adamlarına ve memleketin cahil idarecile· rine çatmıştı. «Emir ve Vezirler, din adam ları ve aristokrasinin hepsi birbirinin benzeri dir. Siz okuyucular Emirin kendisinin nasıl bir in san olduğunu kendiniz bulunuz, o müteassıp müs lü manların hakimi ve sizin sultanınız. Etrafınıza bakın ve göreceksinizki o bir ahlaksız ve zalimdir. Onun en büyük kadısı bir aşgözlü ve müraidir. Reis n ve emiyetin başı da aynı cinstendir. Sonuncu sa dece her zaman sarhoş, kumarbaz ve haydutlar ve hırsızlarla arkadaşlık edendir.» Daniş'in sözleri ondokuzuncu yüzyıl ın sonunda ve yirminci yüz yılın başlarında Buharalı liberaller tarafından Buhara.. nm bozuk ve geri kalmış rejimine karşı savaş iç.in baş delil olarak almmışdı. Daniş'in baş çömezleri şair Abdulkadir Sav do (1823 · 1873) ve Şemseddin Mahmud Şahin (1857 - 1893) ve bir,tarihci olan emirin şahsi sek reteri Somi Bustomi (1908 de ölmüştür) idiler. Bu yazarlar ve onlan destekleyenler olarak vaiz Yahya Hacı ve bir saatcı olan Mullah Şerif muhale fet faaliyetini rejimi tenkite sınırlamışlar ve da.mul lah'ın Ikram ve Evez gibi diğer liberalleri bilhassa eğitimde olmak üzere yapıcı reform düşünüyorlardı. Buhara emiri Muzaffereddin (1860 - 1885), ki Rus' lann zaptı esnasında hükmediyordu, muhalefete ve yeni fikirlerin yayılmasına karşı olan hanlığının sürmesini ancak Rusların yardımıyla temin edebi liyordu. Emirin zoru karşısında Buharanın bir çok genç liberalleri hanlığı terke mecbur olmuşlardı. 1Maksum ve inayet Maksum gibiler Semerkant ve Taşkent'e kaçtlıar ve diğerleri Şerif Maksum gi-
124
ve Müslümanlık Rıısya'da Pan-Türkiıın
, . ettiler. Ancak ihtiyar emirin öl biler Istanbul a . 1 5 - 1910) og u Abdul Ahad'ın ( 88 mesiyle ve onung�l onlar Buhara'ya döne tahta çık masından sonra bildiler. Avrupa Ru sya'. Abdul Ahad'ın hükümranlığı · kü. lt·ure · l uyanışı ın esin yet sos man u s ı·· .. mu sındak.ı . le b.ır ' . faah. yetlerıy zave 1smaı.1 Bey Gasprinsky nın . .. d. l era . lib uşunce 1eı ı yen mana rastlar. Gasprinsky'nin . . .�e gelmış tı. Buri Orta Asya'ya Tatar iskanı yolu u Ta kle bun TaJı r ve la beraber yerli Uzbekler ::ardan daha az kabullenmişd ifer. Orta Asya'da müslüman liberal hareketlere ilk önayak olanlar mu hafazakar çoğunukla şiddetli aykırılığa düştüler. Li beraller eğitrmin modernleşmesini geleneksel hayat tarzının değişmesinin yalnız müslüman toplumunu inkırazdan kurtaracaktır diyorlardı. Muhafazakal' lar hiç şüphesiz böyle bir değişikliğin aile hayatı ve müslüman uygarlığı için büyük tehlike olduğu nu müalahaza ediyorlardı,
UZBEKLER ARASINDA CEDİD IIAREKETt
Bu iki zıd ideolojilerin çatışması kendini daha ziyade okullar için yapılan mücadelede açığa çıkı yordu. 1890'ın sonunda Gasprinsky'nin Ter c�ı ve bem:eri mecmualar Avrupa Ru sya'sında, Türki ye ve !randa Uzbek ve Tajikler arasında bazı oku �cular kazandığı zaman liberal düşünüşlerin etki sı. kuvvetle �üyü?� 1893 de Gasprinsk y eğitim · reform�a aıt fikirl erini getirerek Orta As· yayı bızzat ziyaret etti. Kazak stepinde Tatar-
Uzbek Liberalleri -ve Genç Bubarahlar
125
lar tarafından orta Asyanın kuzeyindeki bazı şe hirlerinde reform görmüş bir çok okullar açılmıştı. Buhara medresesinin evvelce talebesi olan Münev ver Kari 1901 de ilk reform görmüş Uzbek mekte bini Tatarların reform görmüş okullarından bir ör nek olarak açmış ve iki yıl sonra Mahmud Hoja Beh· budi Semerkant'ta bir ikincisini yapmıştı. Muktedir bir eğitimci ve WJık bir gazeteci olan Behbudi eğitim reformu kampanyasına brujladı, aynı anda gelenek sel müslüman din adamları ilerlemeye karşı çıka rak, onu islam din ve hükümlerini tahrü etmekle it ham ederek hücum ediyorlardı . Münevver Kari ve Behbudi'nin olduğu kadar halkın aydınlanmasına karşı heyecanlı olan di ğerlerinin devamlı gayretleri orta Asya müslüman larının az katıldı.klan 1905 deki sonuç vermeyen Rus ihtilalinden sonra hakiki meyvalarını vermeye başlamıştı. 1905 yasası Orta Asya'nm Rusya Du· ma'sında temsilini sağlıyordu ve 1906 seçimleri Uz bek' ve Tajik siyasi gelişmesi için önemli idi. Tek bir istisna olan Mullah Abdul Karief dışındaki Or ta Asya'nın müslüman delegeleri muhafazakar gru ba aitti. Taşkent delegesi, bu kısa parlemento ha yatında Orta Asya'da Tatarların desteklediği liberal harekete yardım ediyordu. Taşkent ve Semerkant'ta ilk siyasi topş.ntıları yapan, Tatarlardı ve bura larda müslüman idaresinin yeniden teşkilatlanması sorumları, belediye müesseselerinde yerlilerin büyük sayıda temsili ve Orta Asya'daki Rus tarım sömü rüsünün durdurulması isteniyordu. Bu toplanblara müslüman halkın nufuzlu temsilcileri olarak tüccarlar; memurlar ve yerli idarenin üyeleri katı-
s nıa Rıısya'da Pan-Türkimı ve Mü lü nıık 126
'sının idari ve kültürel Asya Rusya a rt O tıyordu: t libe raller için can alıcı bir en aşk T an m erkezı ol . yer ol muştu. . etın başansından ce alıy fa lci ila iht , hareket Mül bera Rus ya daki ta Asya'da li or · ak a.r a.l ret sa ı , Ab· 1smaı·ı Ab.d · ır, Ahmejan Bentım nevver Karı,· . .Abdu llah Hocaef tarafından yü. dull ah Avl anı ve ir hal�ına y�yılmaya başlamış. rütülerek bütün şeh muteaddit me cmualar yatı. Taşkent'te Cedidler ve bun1ann baş1ıcası Hurşit yınlamaya başlamışlar ve Sedai Türk& (Güneş), Şöhret (Glory), Asia kent'teki Tatarlar tan (Türkistanın sesi) idiler. Taş rleri yayan bir da Uzbekler arasında liberal fiki gazete olan Tarakki (Progress) yi yayınlıyorlardı. Buhara hanlığına olan yakınlığından dolayı Semer kant Cedidlerin faaliyetleri için önemli ikinci bir merkez olmuştu. Burada Behbudi ve arkadaşları Semerkaııt ve Ayna'yı. çıkarıyorlardı. Fergana'da da hareket kök bulmuştu. Burada Cedidlerin ba· şında Namangan'da Nasır Han Tora, A bujan Mah· mud, Aşur Ali Zakir ve Kokand'da Sali Pulat var dı. Sonuncu Sa.da.i Fergana (Fergana'nın sesi) El Bayrağı (Vatanın Bayrakdarları) ve Yurt (Vat�n)'ı yayınl ıyordu. Cedidlerin bu yayınları 1905 de Rus Anayasası ilan edildikten sonra çıkmaya başla· :11ıştıkı. ?.u �asa az sansi.ır yapmıştır. Bunların ço· gu az surelıydi, fakat reformcu .. .. ya· d uşunce 1erın . . a.smda on yılm .. emli bir rol oynuyordu . Uzbek yayın evın ... . · · ve Milli Uzbek tiyatrosu � nun çJkışı ı·b . .· . ı eral ve mıll . rın 1" f1kırle ın ıç ma yay sı ıl diğe.r milessır · vasıtalardı. Taşkent ve Ko kand'daki
Uzbek Liberalleri ve Genç Bubanılıl.ar
127
yayıncılar milli şiirlere ve yazarların eserlerine ko laylık gösteriyorlar ve bunların arasında onaltıncı yü zyu:.n şairi Navoi bilhassa en çok okunandı. Şiir ve Nesir yanında onyedinci ve onsekizinci yüzyı lın Orta Asyası düşünürü olan Jassavi, Mirza Be dil ve Suphi Allajar gibilerin dini ve felsefi eserleri Cedid düşünüşüne yeni bir hız vermişti. Genç Uz. ·· ·· ·· ·· nun din d'' yerli bek aydınlan bu yazarları uşunuşu . . tebşircileri olarak görüyorlar ve onları Arap ve Fars teologlarından daha çok takdir ediyorlardı. Uzbek okurlar Cedid'lerin başarılarının bu yıllarında ma halli yayımlar için sınırlandınlmamışlardı. İran ve Türkiye'den getirilen büyük sayıdaki kitaplar onları ancak son zamanda denenmiş siyasi ve eğitim ihtila.· li dışında diğer orta doğu müslüman memleketleri· nin fikirleriyle tanıştırıyordu. Tatar tiyatro grupları «Sayer> ve «Nun'un ol duğu kadar ve bir Azerbaycan'lı grup da 1911 de Orta .Asya şehirlerine bir tur yapmaya başladı ve bununla mahalli oyuncuların modem Türk tiyatro su seviyesine erişmesi ve Türk soyu arasında kültü rel ve dil bağlarını büyütmesi temin ediliyordu. Ce· did basını milli sahnede Uzbek menfaatlerini sami miyetle desteklemiş ve başlangıçtaki bazı güçlükler den sonra ileri derecede bir sempatik kabul görmüş tür. Behbudi'nin oyunu «The Patricide> (Baba ka· tili) milli tiyatronun ilk «başarısi» olmuştur. Orta Asya'nın aydınlanması için bu öncü Cedid yazarın çağırıları bu halk arasında ve bir Uzbek aydınların teşekkülü lüzumu için sıcak bir cevap bulmuştu. ' Cedid gruplarının kuvvetlenmesine doğru da· ha ileri bir adım 1905 de bir Cedid kültür derneği \
'el Pan·Tilrldzm ve Müslilmaııltk RUBY• a
ııs
. mıy . le örgütlenince atılmıştı. Bu ıs m� rdı a Y , slar şeklinde ve liolarak . .beral bası nın konferan . ed'l ı 1 yet mi ı mışt'ı. Rus ce a tahsıs . sın ima ı a · n y nı .. y ber al duş ·unme ım» orta Asya'. . ı.�ı.y 1e· kurulan «Yard 0toritele rın . ·ın bütün kitablarında yeni Uz. erın . nın o..ne m1·ı şehırl temıne yarıyor du. yatım edebi k TU be k, Tatar ve . de reform görmüş yeni okulla Onun gayret 1 erıy 1; de büün Türkistan Gesavısı artıyor du. 1908. . n n ıd mektebı, bunların Ced iki an . doks ·· d e hgın Valı · nel Kokan d ve Ana·. IJan otuz beşı. Taş kent' Seme rkant, •t.e lnı z T ya a k de ş ent 1912 ı. . 1 ·nde olarak vard iehırerı . . ı. binden fazla öğrencili on ıkı okul vard T kent'te Tatarların liberal taşkınlıklarının tehlik: çoktanberi biliniyordu . 1870 in başında Ge neral Kaufman tarafından Orta Asya'da Kazak.hal kının Tatar dini idaresi tarafından yürütülmesi is tekleri reddedilmiş ve 1886 da Tatar nufuzu hristi. yan olmayan göçlerin Orta Asya'da geniş arazi par çalarını alınmasının yasaklanmasıyla. daha da kısıl· mıştı. 1907 de Genel valilik idaresi Tataı: propagan· dasına karşı sansürü arttırmak ve bir çok Cedid ya· ymlarını geçici olarak yasaklamak gibi tedbirlere başvurmuştu. Bütün Orta Asya'da çok radikal olan Tatar gazetesi Terakki onyedinci sayısı çıktıktan sonra menedilmişti. Orta Asya'da yerleşm iş Tatar· lann eğitimdeki nufuzu idarecilerin d-ikkatini çekmiş ve Ocak 1911 de kurulan mütea ddit reform görmilo okullar veya Fergana vil ay etinde Tatarlar tara fından idare edilenler ka patılmıştır. O vılın hazi· ��ınd a yeni bir usul çıkar ılmış ve buna göre müs· !uman okulla ndak'ı . . . � ogr etm e n nle rin . et öğrenciler gibi aynı mı. llıy ten olması zarureti konmuş ve bu su-
Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar
retle Uzbek, Kazak ve Tajik çocukları Tatar vesaye tinden kurtarılmıştı. Rus hükümeti bundan başka Orta Asyadaki resmi memurları ve eğitimcile�in�:n «diğer bölgelerden ve Türkiye veya İran'dan ihtıl�l ci fikirler taşıyan yeni gelenlerin sızmalarına. bil hassa dikkat edilmesinb istemiştir. Bu yeni tedbir ler reformcu �kulların büyümesini durdurmamış, mamafi, fakat Tatarların yerini Uzbek ve Tajik öğ retmenlerinin girmesini aslında hızlandırmıştır. Ta tar nufuzuna karşı idari savaşın nihai olarak bekle nilmeyen sonucu olmak üzere yerli Uzbek ve Tajik reform okullarının artması ve istiklali olmuştur. Cedid nüfuzuna karşı olarak Rus h ükümeti muhafazakar müslümanları desteklemeyi düşün müş ve konservatif müslüman okullarına ve din adamlarına büyük önem vermiştir. Taşkent'tek.i Rus otoriteleri Cedidlerin faaliyetine Ruslardan daha çok sinirlenen ve Cedidlerin onlar ve Orta Asya ce miyeti için en çok zararlı bir grup olduğunu söyle yen gelenekçi müslümanlara sempatik gelmiştir. Radikal Tatar Gazetesi «Terakki» muhafazakar okullara ve öğretmenlere 1907 yazında hücum edin ce gelenekçilerin veya Kadımistlerin (Eskiler) öf kesini ayaklandırmış ve Taşkentin bir müslüman ce maatı toplantısında Terakkinin yayıncıları ve onu destekleyenler münkir olarak ilan edilmiş ve camiden kovulmuşlardı. Bu suretle Orta Asya müslümanlan nın 1905-1906 daki bütün Rusya müslümanlan kon gresinde ittifaka çok az katılmış oldukları anlaşı labilmektedir . 1917 ihtilalinden evvel Kadimistler Orta Asya şehirli halkın ve hala büyük bir çoğunlu ğunu temsil ediyordu. Ve buralarda şehirli Cedid·
Rusya'da Pan·Türklmı ve MüsJİİınaıalık
130
,Qlardı · Türkistan Genel Vaiüı' k sa1ma,......� ler daha k" ? yetı' n de Cedidler ancak altı bin ila se. �· . uç ·· vila okulu kontrollerinde _ .... gının ogren cili bir kaç yüz kiz bm Kadimi stler ise yüzbin ö ğre ncili bulunduruyorlar iler. altı bin okula h akimd sUHARA'DA CEDİD OKULU da ve bu sebep. Ge ne1 Valiliğin sınırlan . �dışın . medıgı yer d e o 1 an .. Bu. 1e Rus kanunlarının erişe m ı duru er ı Ced'dl çın dab ve Hiyva hanlıklarında b�� uygundu. Liberallerle gelenek�i.ler .ar asınd a ideolojik duello . ki burada okullar ıçın bır savaş şekli almıştı - Rus vilayetlerinden daha çok şid detli idi. Bilhassa Buhara'da din adamlarının nüfu. zu sınırsızdı. Buhara'yı idare edenler liber al dü· güncelere az eğilmişlerdi ve Cedidler hanlık içinde yeni Buhara şehri gibi yalnız Rus imtiyazlı is kan sahasında müsait toprak buluyorlardı. Burada Buhara taassubundan Ruslar tarafından korunu yorlardı ve hatta bazan Rus diplomatik ajanlar ta. rafından desteklenmişlerdi ve bu sayede refo rm okullan olmuştu. 1900 da Pustindum m'da Mt.tllah Jurabay'un başarısız bir denemesind en sonra yeni Bu hara'daki Rus ıs · kAanındaki Tatar çocukları için . yen. ilk ı metod okulu Karim of isim li bir Tatar öğ retmen tarafından 1902 de açılmıştı. Bu okul bir kaç ay sonra kapanrm ·�atı, fakat 1907 de Rusya Tatar 1 arı olan Sabı. nof v.e " B urnaşef tarafından diğen örgütıenmişt' Bu ı an sahası içinde otura lar ara· ıb � sında de rhal n aza ndı ve �nun öğr sirli m etodları etimdeki teara b_a Buhara dini ma şkentınde ilgi uyandırdı. Mufti Ikramutti ; atın nufuzlu bir üyesi olan n ron Buhar a din cemaatinin ço· A
it;
Uzbek Liberalleri ve Genç Boharalılar
131
ğunluğu şeriata karşı muhalif olarak görmesine rağmen Cedid okulunun hiç bir şekilde Muhamme di öğrenmeyi küçümsemediği görüşünü cesaretle savunm�tu. Buhara burjuvazisinin liberal elemanla rının ve İsmail Bey Gasprinsky'nin kendisinin baskı· sı altnda Buhara emiri tab'alannın ve çocuklarının okutulması için böyle bir okulun Başkentte açılma sı için izni verdi. Bu okul 8 Ekim 1908 de açıldı ve Tajikler tarafından idare edildi - bu esnada Tajik ce Buhara'da tercih edilen edebi dili idi. Öğrencilere yıl sonunda yapılan imtihan halka açıktı ve bu su retle reform görmüş okulların öğrencilerinin gele neksel okullardan daha çok büyük ilerleme kaydet· tiği açıkça gösteriliyordu. Reform görmüş okulla rın başarısının Buharada muhafazakar okulların durumunu küçülteceğinden korkarak dini cemaat bu okulların devamını yasaklaması için Emire baş vurdular ve bu başkentte bir dini tassup dalgasına yol açtı ve bu da 1910 ocağında Sünnilerle Şiiler arasında ciddi ayaklanmalara sebep oldu. Buhara'da sükunet Emirin ricas:ıı üzerine gönderilen Rus bir liklerinin müdahalesiyle temin edildi. Bununla beraber yeni okula karşı Buhara halkı ilgisine devam etti. Kültürel mülahazalara ilaveten reformcu okullar tarafından temin edilen ti· cari avantajlar, emire olan nufuzlarını kullanarak kanun dışı okulu tekrar ihyaya teşebbüs etmelerinin sebebi idi. Esnafın kendisi yan okur-yazardı. Bunlar reform okulların programlarındaki hem Rusça ve hem Uzbekce (Tajikce), esas matematik ve coğraf· yanın faydalarını gördüler. Bütün bu dersler, Rus· larla ve diğer memleketlerle ticari ilişkilerin başa·
-Türkiun ve Müslümanbk RIJSYB'da Pan
132
. . n ıuzumlu vasıtalar idi ve bunla rın hiç ıçı ı as r�ı olm ordu. Bunun so . ullarda gösterilmiy bırı gelenekse! ok . baskısı ve Rus müdahalesinden çe· · ın zın va ru bu cu nu '�a yenı m et o d o kull� ra ha Bu e d 2 9 1 1 ir kinerek Em 3 emrettı ve 19 l de şehrm rının açılmasını tekrar llardan on tane ' leri arasında bu oku . sunnı ve şu sakın p: �a��k�1 şeh.ırler.ı .v: vardı. Bunu Kerki, Şehrisia .. nındu ki Buhar. a dını onu GıJuan ı'zledı·. Ve öyle go ul etmış oldu. tı nihayet Cedid'in zaferini kab ammül edildi. ��:; buna çok kısa bir zaman tah Emir ve din adamları hem Rus ve hem müslü· man siyasi çevrelerin her ikisini idare etm ek için yu muşak tavır takındılar. Buhara'daki keyfi rejim Rus· ya sosyetesindeki ilerici grupiarda öfkeye sebep ol· du ve1910 }arda Buhara hanlarının köylülerine kar şı insancıl olmayan muamelel erini ve idarede kul landıkları Ortaçağ metodlarından dolayı tenkit eden bir sıra kitaplar Rusya'da yayınlandı. Bu kitaplardan en çok dikkati çeken güzide bir coğrafyacı olan Albay D. N. Logofet tarafın· dan yazılmış olandır ve doğrudan doğruya Du maya hitabederek Rusya'nın hanhğa müdahalesi ni istiyordu. Aslında Uzbek Başlarının, reaksiyoncu din adamlarının ve para almadan çalışan - dolayı. siyle rüşvet yiyen - hükümet memurlarının idare sine day��n Buhara rejimi Uzbeklerin zaptı zama nındanben ılerlememiştir. Avrupa Rusya'sındaki Ta tarlar ve M.u. sr umanIar Hanlıktaki şartlardan dolayı korkuda idiler ve Buhara'nın iç iı:ı . -::ılerıne R usya nın • • •• n:1ud ahalesını destekliyorlardı. İsmail Bey Gasp nnsky «Tereuınan» da «Eğer yalnız Taşkent ve Pe. . tersburg cıddı olarak gayret eder se Buhara' ı iyi y A
••
Vz:tıek Liberalleri n Genç Buharalılar
133
teşkilatlanmış ve eğitilmiş iyi idare edilen bir mem leket yapmak mümkündür» diye yazmaktaydı. Du· ma'daki mü.slüman heyetin başı olan diğer Tatar S. Maksudof Orta Asya'yı ziyaret ettikten sonra 1910 da Buhara'daki duruma Rusya'nın Orta Asya vi!A· yetlerinin zıddına tahammül edilemiyeceğini bildi riyordu. 1910 da Emir Abdul Ahad'ın ölümünden sonra Türkistan'ın Rus Genel Valisi Buhara hanlığırun Rusya'ya ilhakını teklif etti, fakat Çar hükümeti Orta Asya'daki statünün değişmesinin İngiltere'yi tahrik edeceğinden korkarak bunu tehir etti. Yeni Emir Rus idaresinin maksadını farkederek Cedid leri daha da sıkıştırarak veya reform mektepleri nin açılmasına karşı direnmek suretiyle ziddiyetl daha da tahrik etmeden çekindi. Onun bu örnekteki rızası ne kendiliğinden ve ne de sürekli idi ve Rusla· nn dikkatinin ilk gevşemesinde o ve din adamları li· karşı misillemede bulundular. berallere / 1914 de Saray Bosna'da Arşidük Francis Ferdi nand'ın öldürülmesinden sonra Rusya'nın batı sı nırındaki siyasi durum gerginleşmişti. Buhara Em.i ri bu fırsatı verilen imtiyazın düzeltilmesi için bir avantaj olarak aldı ve liberallere iki yıl evvel yapılan ve din adamlarının Cedid okullarını kapama rica sını «kabul etti.> 18 Temmuz 1914 deki tebliğinde programlarında yeni metodu almış olan bütün okul ların kapanmasını ilan ediyordu. Bir çok eğitimci� ler batı Buha.raya geçtiler ve S. Aini gibi (Tajik nimler Akademisi başkanı oldu) Rusya'ya kaçtı. Ancak reform eğitimin yasaklanması tamamen
134
-'l'ilrklım vcı Milslllımınhk Rıısyu,1ıı Pnn
lib eral dUşUnce ve bu esnnda I ok tabı:ı.ka ı, zorlann.nınd tı!ıla.rın yUks ha.r B n�f nıı. ı ı ll ye ni eğit!� usu �\ �� ngin allolerin çocukları Ce ş1 larındıı kök salm a kalmış ve bu us İ vesayeti altınd tir hus n rı ala hoc id d . am etmi§ . yı dev ola ama ınl ayd suretle ALILAR GENÇ BUHAR n Orta Asya vllil.yetle Buhara'da Ru.sya.'nı asgari arzularm.ın ifadesi rindeki gibi liberallerin eti siyasi faalıyeti ço,k olan eğitim reformu harek tılanlar Maksumof ve yakından izliyordu. Buna ka haralı tliccarlardı, Hojacf aileleri gibi zengin Bu tları ve Buhara sonralan bunlar bolşeviklern dos rdı. Med· halk Cumhuriyeti idar ecilerinden olmuşla reselerin ateşli öğrencileri Liberal hareket için yetiş· tirilmiş öğretmenler ve propogandistlerdi. Behb u.di, Aini, Muncvver Kari, Nasirkhan Tora ve Abdul Ra uf Fitrat gibi bu hareket liderlerinin bir çoğunun �endileri Buharalı medreselerin mahsulleriydi, ki onlar burada münazaralı ve bir takım nazari dliştln celerle hazırlanmış skolastik mlinakaşalarla yetiş mişlerdi.
Onların ilan edilen ideolojik lideri Fıtrat idi. Fitrat Buhara'da okumasını tamamladıktan sonra Cedidi destekleyen zenginler tarafından daha ileri e�itimi için tstanbul'a gönderildi. Osmanlı başk en· . tınde Fıtra t Jön Türklerle tanıştı ve onun ilk yayını ola� �unlzka (b!r sohbet) Buhara cedidler in bit' in tebliğı .oı�u. Bu rısalede Fitrat kendin i okutan öğret· menlerını müalümanlığın kuvvetı·n ı' ıs . l am dUnya· emı külture " l ve teknik ilerlemeden tecrit etm suek
Ur.bek Llbcrııller1 ve Ceoç Ouharıılılıtr
IJS
rctlylo tahrib et.meklo ve onn. ruhi duraklama ge· tirmcklo suçladı. «Dinimize kareı verdiğiniz felft.· keti dUştlntln» diye yazıyordu. «Muhammedin hü kümlerini cahilane vazcdlşimizdcn dolayı bize ne kadar bir bedhah tl1k oldu. Evet, İslam bUyUklUğU nlin zevali ellerinizin eseridir. Sizin ytizUntizden le lamiyctin tamamen çökmesi çabuk olacaktır. Siz ilerlemeyi engellediniz ve mUslümanların Uzerine büyUk bir cehalet perdesi serdiniz». Fıtrat aynı za manda din adamlarını ve medrese eğiticilerini İsla mın askeri kuvvetini zayıflatmaktan sorumlu tu tuyordu. Ve teçhizatı Kama ve Kılıçlar, ok ve yay. lara... kısıtladınız (memleketimizin) ve topla bera ber, silah, bomba, dinamit ve diğer cephanenin yapıl· rnasını yasakladınız... MüslUmanlan Sünni ve Şii, Zeydi ve Vahabi diye böldünüz ve bunları, biri birine düşman yaptınız... Mukaddes Kur'anı kendi baya ğı hisleriniz ve uslanmayan ihtiraslarınız için kur ban ettiniz». Başka bir broşürde Fıtrat yalnız Bu, hara din adamlannı değ.il emirin kendisini de tak· bih ediyordu. Emirin despot ve kanunsuz rejimine kargı ya pılan aydınlatıcı program ve savaşla aynı zaman· da Behbudi , Fitrat ve diğer genç Buharalıların pro pogandasmda Rusya'ya karşılık ve İslam birliği mo tifleri de vardı. Fitrat devamlı olarak MlislUman memleketlerinin Avrupalılar tarafından zaptının matemini tutuyor ve cahil din adamlarını ve Buha ralılar idaresinin her ikisini de Orta Asya' yı hristi yan nufuzundan savunmaya muktedir olamamak. la takbih ediyordu. O Muhammedin mukaddes sa vaşın zaruri olduğunu bildirdiğini hatırlamada ve
f
136
.. kiZD1 Tür RusYa'da Pan·
ve Müsliimaobls
ası için siaının savunm ı .. ,ts ın ın s a � �. _m� an vat halkın aydınl_an ve sı a m azırıan la.h ve merm ilerın h ına Yardı m edeceg ını bılis » kir ellerden kurtarııma y ordu. ve diğer genç Buharalılar Aynı zamanda Fıtrat yornı ts tanbula gönderi · proggibi Ced.ıd'ler de �,-ocu. kları ı k ve ev en ı ih tilald lardı. Orta Asya Ceaıdleri. n i (Kı izm'd tslam an P e .. k.ızm'den zıyad ramı Pan Tür için onun rası li Buha sıım IV, e bak) · Fitrat' ın yer ıuz Türkler olmayakudsi idi ve onun dışında al . ediyordu. Onun u un m üslümanlara h�urmet r a.� b"T" hitap . kardeşlerine ve savaşçılara» · munacaatı « dın " ve uy. o__r du. G . Buh aralılar için sla m d mı e dıy garlıgı ve b�u�t�un Orta Asyanın multinasyonal·· kül· ·· .. k"ızm duygusunun ustuntür dünyası h ala Pan T ur de idi.
ı
Fitrat'ın faaliyetleri Buh ara'da Cedid'lerin si yasi h areketinin şiddetlenmesiyle sonuçlandı. . Tah . t a gelmeden evvel idarenin reformunu, ruşvete mani olacağını, vergi sistemini yeniden teşkilatlan dıracağını, medreseleri düzelteceğini vadederek ilan eden yeni Emir Seid Alim (1910 - 1920) tatbik edil meyen vaadlerin den dolayı kötü duruma düşmüştü ve Cedidler yeni bir muhalif yeraltı cemiyeti örgüt lemişlerdi. Bu cemiyet cehalete, okuyup yazma maya ve hocalarla kadıların kötüye kullanm alarına, haksızlıklara uğrayan kurbanlarını savunmaya karşı s avaşa devam ediyorlardı. Em irin polislerinin ve m aiyetinin olduğu ka dar onun masraflarının kı sılmasının if� a edilmesiyle duru m daha da tahrik
Uzbek Liberalleri ve Genç Bubara War
137
edilmişti.° Bütün bunlar için yeni bir moral kalkınma· nın batıl inançlara, hakikati bilmede n verilen karar lara ve taassuba karşı lüzumunu bild iriyorlardı. Ce didlerin programı Liberal sünnileri ve Şiileri tasvip ediyordu. Sonuncular bilhassa Hanlık ta azınlıkta idi ler. Yeraltı cemiyeti onları destekliye n zenginlerden para toplayarak Buharalı talebeleri Tür kiye'deki ve tstanbul'daki Üniversiteye gönder meye devam ettiler ve Türk sempatizanların yar dımıyla Buha· ra'nın siyasi mültecilere benzeri bir teşkilat kurmuş lardı. İstanbul'da aynı zamanda Bu haralılar Jön Türk hareketini ve iktidara _yükselme lerini daha iyi öğrenmişler ve onların başanlı iht ilaline yakındal\ şahit olmuşlardı. Buharalı liberaller Jön Türkleri taklit ederek «Genç Buharalılar» ismini takmış lardı. Jön Türklerin siyasi programının ve ideolo jisinin tesiri altında kalarak genç Buharalılar Or ta Asya'da siyasi edebiyatı yayma ya başladılar. Tajikce yazılmış ve kamofile edilmi ş gazete ola· rak Buha.rai Şerif'in ilk sayısı yeni Buh ara'nın Rus bölge dışı iskan sahasında 12 Mart 1912 de çıktı. Onu kısa bir zaman sonra Uzbekçe eşi olan Turan izledi. Her iki mecmua hanlıktaki Rus diplomatik ajanlar tarafından tasvip edilmişti ve yayıncıları olan Mirza Muhiddin ve Mirza Sariji Hakim'e Cedid· lerle ilişkilerini bilmeden lisa nsını vermişle:rdi. Hanlıkta çok liberal bir olay olmasından bu mecmualar emirin ısrar ve zoru ile kısa zamanda kapanmıştı. Fakat çok kısa süren sonuna rağmen bunlar genç Buharalılar için çok tesirli bir vasıta
R�a'da Paıı-Türklzm ve Müstüınaııııt
138
• at ve olara k Maa.rif de iki örgüt 3 9 Ve i diler. 191 2 -� ���uşte ticaret ve dışardan kitap Baıf1lkat go r m ek Uzere meşgul olar ak kuruı. . . lar getir mecmua içınd e lıber al propagaıı. k lı an H a d n lı muş, fakat as Bgiliydı.. a dayı ya y makl . form okullarını kapatan 1914 deHanlıktak n l olarak libe.. ;.1� aynı zamanda ge e teb in � E ki . durdurmayı kasdediyordu. Tedbir r�!:�e�:: k içinde gizlice bir siyasi parti ola,. go antılarını açıkça hu ,cı olan ve topl u..-.t "tlaD.... rak teşkı'la . yapan genç Bu ha ralılara karşı susı grup1 ar halinde aklama k haret Onların buluşmalarını yas gizliliğe itti ve çok ::ı�tır madı, fakat onu daha terketme�eri v� ilti genç Buh aralılann memleketi calanna rağmen heyecanlan ve faalıyetlen de vam etti. 1914 birinci dünya savaşı başında bir çok Buharalı öğrenciler ve mülteciler lstanbul'dan Taş kent'e döndüler ve Buhara rejimine karşı savaşı daha da kuvvetli yaptılar. Bu dönem mülteciler ara sında Fıtrat vardı. Diğer bir hanlık arazisi Hiyva'da Cedid hare keti yirminci yüzyılın ilk on yılında kök tuttu. Li· beraller orad a hana yakın müşavirler' olan nüfuz. lu iki hami buldular. Bunlar, İslam Hoja ve Hüse yin Bek idi. İkincisi Hiyvanın başken tinde bir re form medresesi kurdu. Rus şarkıyatcı olan A. M. Samoilovich Hiyvada öğretmenleri Tatar olan dört Ced�d ���lunu. 1908 de meydana ç1kardı. Hiy va m�' ��fı �gı:ım meseleleriyle Buh ara'dan daha az it· gilıydl kı bu sebeple orada yeni usul ok ulların be· men olmayışını teyit ediyordu. Uzbeklerle Türk · menler arasında şiddet li rekabet Hiyvadaki siyasi
!: 1
Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar
havaya hakim odu. 1912 de Türkmen eşkıyaların· dan ancak Rus birliklerinin yardımıyla Hanın yıkıl· ması önlenmişti. 1. Dünya Savaşı başlamadan evvel ve 1917 Rus ihtilali arifesinde Müslümanlık Orta Asya'nın ha yat ve düşünceleri üzerine hakim olmaya devam et ti. Çar Hükümetinin Rus kültürünü Uzbek:lere ve Tajiklere götürme deneylerinin sürekli olmamasın dan başarı nisbeten olmamıştı. Halbuki liberal milli hareket onlar arasında muhafazakar kuvvetlerden dolayı kontrol altına alınmıştı. Cedidlerin başlan gıçtaki başarıları daha ziyade Tatarların yardı mıyla idi ve Rus idaresi tarafından kontrol edilen bölgelerde sınırlıydı ki buralarda imparatorluk oto riteleri maksatlı veya olmayarak liberallei müslü man taassubunun gazabından koruyorlardı. Gele nekçilerle her ne zaman ve her nerede açık bir savaş olursa ilerici milli hareket Orta Asya'da Orta Asya cemiyetinin bünye ve ruhuna karşı hala zayıf ol duğunu isbat ediyordu. Daha ziyade Orta Asya'nın büyüyen Türk milliyetçiliği Müslümanlığın refor mu ve uyanışı için ümitlerini karanlık görüyor lardı.
KISIM VII
lN uYANIŞI AZERBAYCAN' o kuzuncu � . b do on ın ' an Y.c . lRus Azerba ı . gelişmesinin en barız oze ve ir. 1stanbul'da yunca kültür :u yenmesid .� f an ayırma liği onun tr n madan» kül..türel tır aş 1 ü an tr c "',.. olan. . uzere her ı'k'ı baş1�""� dışında olmak ve d ın . ıç Türkiye'nin sının tabii bir olayı idi ma. an y u �lli mı .. · de 1ran tarafdan Türk .. Türklerle olan bolgeler ın . un . but u yerlerRus ya'nın uğ v e uzun sürmüş old . ı tl' . vve ku nun üfuzu için bilhassa önemlıydı. :e bu Azerbayc an . meni yay. . . . Kafkas silsileleri, Er Hazer Denızı, n Aras nehın ıra ay n 'da tran 'ı an lası ve Azerbayc anskafkasyan� b� ..�ak arasında ka lan d oğu Tr tran devletı külturune memleketi ikibin beş yüz yıl ird�ğ.i tr�nlı olmayıp, aitti hatta halkının esas çek . !sa dan e':el � fak.at Yafes menşeli Kafkasyalı ·ıdı Achaemenıdes ın tıncı yüz yılda ilk İran hanedanı olan ara· hükümranlığı esnasında şimdi Azerbaycan ve bu zi 1ran İmparatorluğunun bir kısmı olmuştu e leket mem zamandan itibar en İran kültürü ve dili iyice nüfuz etmişti. Bir sıra arka arkaya olan fe· tihler ve göçlere rağmen Azerbaycan İran karak· etmiş· terini hemen hemen binbeşyüz yıl muhafaza liği· tir. 1sa'dan sonra yedinci yüzyılda. Arap halife ne katılması ve sekizinci yüzyıl başında Türk göçe t· belerinin sızması onun etnik bünyesini esaslı sure te değiştirmemiştir. Bir arap olan Ibn Haukal lsa'· d an 950 yıl ka dar sonra yazdığına göre Azerbay can'ın hemen hemen bütün halkı «Farsca konuşur ve yalnız esnaf Arapca konuşur.>
Aurbaycan'm Uy&Dlfl
141
Durum Selçuk Türklerinin Orta Asya'dan !ran yolu ile gelerek yakın Doğuda görünmesi ve �r baycan'ı almasıyla 1054 de değişmiştir. Selçuk Sul · tanı Tuğrul Bey İran, Irak, Suriye, Azerbaycan ve
Anadolu'yu imparatorluğuna sokmuş ve sonradan
Osmanlı hanedanı ile dünya kuvveti kazanan kuv vetli Türk devletinin kurulmasını hazırlaınıştır. Sel çukların görünmesiyle Türk göçebeleri Azerbay· can halkını Türkleştirmek için yeteri kadar kuv vetli olmuşlar ve İran ile Kafkasyada dörtyüz yıl hükümranlıklarını sağlamışlardır. Doğu Transkaf· kasya'nın Türkleştirilmesi hadisesi bu güne kadar devam etmiştir. Farsca veya Kafkas dilleriyle ko nuşan mahalli sakinlerin sayısı gitgide azalmış, hal buki Azerbaycan Ttirkçesini konuşanların sayısı artmıştır. Mesela 1926 da Türkler Azerbaycan hal kının tamamının yüzde 62 sini teşkil ediyordu. İran şivesini konuşanlar Taliş ve Tat'lar ancak yüzde 5 ve Dağıstanlılar ise yüzde 2.4 idi. Gerisi Ermeni ve Rus idi 1926 - 1939 devresinde Türk olmayan . halkın kaynaşması ile Azerbaycanlıların sayısı yüz de 33 bir artma ile 2.3 milyona çıkmış, halbuki bü tün Sovyetler Birliği'nde bu ondört yıl içinde orta lama artan halk yüzde 15.9 idi. Türk olmayan ve hala: Kafkas dilleri konuşan halk ekseriya ·kendisi ni Azerbaycanlı addetmektedir. 1926 da 30.000 den fazla dağlılar kendilerini Azerbaycan Türkleri ola rak bilmekte ve Kafkas Yafetik lehçe kanu:şurlar. On altıncı yüzyılın başında başlayan Azerbay can'da bu Türkleştirme olayına rağmen İr anlılar mü· teakiben doğu Transkafkasyanın sakinlerini İran· laştırmayı tecrübe ettiler. 1501 de İran ve Azerbay-
n Türld:mı Rusya'da Pa
142
ve Müslümanlık
.. en Safavi hanedanının.. eli·. .ını. sur .. dur heb mez · . ıı Ş nn can . a can'ın mutaassıp su ı rb A vil fa Sa i. ne geçt ci Şah Ab : m� e e b�ladılar. Birin müslümanları yo et savaş e bas (1587 - 1628 zam:d: sünnilerl al· ek \ l ş ir i b a had . Ve 1ranlılaştırma o ayı· r1erı. ya o.1· lide ·· ı nn su · n · ını er d1· Türk kabı lel , r. öte yandan kog-uldula . . . dürüldü veya Azerbaycan ılm.ış veed e fıy tas ü rk Tü n yca ba dan binle rce il. nör di. Onsekızıncı yuzyıya 1ran'a yeniden yerleşmi�ler mları, okullar ve lın sonuna doğru idare, dm ada esnaflar tekrar aristokrasinin büyük kısmiyle oldular, hal Farsca kullanmaya başladılar ve Şii f olduğu buki Türk göçebe halkının bilhassa kesi da Azerbaycan'ın batısında halk sünni kaldı. 191� bugünkü Azerbaycan'ın müslüman halkının yüzde 60'1 Şii idiler. 1804 de Gürcü prensi Tsitsianov, Transkafkas· yadaki Çar birlikleri kumandanı, Ermeni yaylasıy la Hazer denizi arasındaki araziyi zapta başladı. 1805 de Bakü alındı ve 1813 ün Gülistan anlaşması maddelerine uyarak bugünkü Azerbaycan 'ın çoğu Rus mparatorluğuna ait oldu. Nahçıvan ve batı Aze baycan 1826 da zaptedildi ve 1828 deki Türkmenşa.· hı anlaşmasıyla Rus imparatorluğuna resmen katıldı. Rusya'nın fethine rağmen Farsca 184-0 re formuna kadar bu vilayetlerin idaresinin başlıca dili olarak kaldL Lokat amirler ya İranlı veya Fars ca konuşan mahalli aristokratlar idi ve Fars dili 1870'e kadar mahkemelerde konuşuldu. Okulları ve mahkemeleri kontrol eden Şü hocalar İran nüfu zu n� başlıca failleri idiler. Farsca aynı zam anda yüksek sın.ıfın ve edebiyatın dili olarak kaldı. .J:UiÇ
•
•
•
••
Azerbaycan'm UyaJUf}
143
AZERBAYCAN'DA TORKLOGON DOGUŞU Azerbaycanlılar arasında Türk diline karşı ilgi artınca 1860 - 1870 de İran nüfuzu aşikar surette azalmaya başladı. Azerbaycan'ın satirik dramcısı olup Şii din adamlarının körü körüne inanışına ve dini taassubuna karşı mücadele açmış olan Fath Ali Ahond - Zade tarafından 1859 da Azerbaycan diliyle müteaddit komediler yayınl anmıştı. Ahond · Zade AzerbaycanWarın Rus Batı kültürünü tanıma· !arını bildiriyor ve hatta kendi bulgusu olarak arap harflerinin yerine Rus Latin harflerinin konmasını tavsiye etmekte idi. Aydınlama için çağrısı, soful� ğa karşı oluşu ve onun yerli diliyle yazışmalan Ahond Zade'nin oyunlarının bütün programım teşkil ettiği Azerbaycan milli tiyatrosunun yaratılmasın· dan sonra yerli halk üzerinde bilhassa kuvvetli etki yaratmıştı. · Azerbaycan Türkçesiyle çıkan ilk gazetenin yayını az önemli değildi. Bakü'de bir Rus orta okul da öğretmen olan - ve Azerbaycan okul sahne sinde Ahond Zade'nin oyunlarını oynamayı müın· küıı kılan gayretleriyle - Hassan Melikof Zar badi 1875 de Akmcı' yı yayına başladı. Akıncı da ancak iki yıl çıktı ve Azerbaycan edebi dilinin ge lişmesi için daha az önemli değildi. Melikof · Zar badi de gazetesinde müteassıp Şii hocalara şiddet le hücum etmiş ve onun antiiran hareketi o kadar açıkca söylendiki mahalli asiller ve hocalar ona karşı çıktılar. Farsca konuşan asiller ona gazetesi ni «köylü şivesiyle» yayınlanmasından dolayı bu-
14'
lümaıılıl Rıısya'da Paıı-'J'ürldzdl •e Miiı
ı m h yerrı Türk dili olacağ illa aza, ın an ayc zerb A nu n sıyla hücum ettiler. un inde Rus imparatorluğun 1870 · ..1� devres dünya ekonomi sini n bir bire bu uzak koşes birden an Baleti milletlerarası bir p çıkar • Parçası oldu. etrO1 . da Petrol ıstihsa1·ı b"ır yılsmaı merkez Oldu · 1840 zla deg ilken 1885 de da 250.000, puddan fa de 377.000.000 pud ol115.000.000 a sıçradı ve 1895 ve bat ı Avrupa muştu. 1883 Azerbaycan'ı Rusya tren yolupa.zarlarıyIa bagl" ayan Bakü - Batum kolaylaştırnun tamamlanması lstanbul'la teması ve Azerbaycan'da Türk nüfuzunun kuvvetlen· :ıne yol açmıştır. Aynı zaman içinde Bakü sana yiinin büyümesi Türk milli duygusunun artması ya nında Azerbaycan'ın muhtelif milli grupları arasın· daki ilişkileri karıştırdı. Ermeni ve Rus işçileri yeni Petrol merkezlerine aktılar, öte yandan yabancı Jı adamları, müteahhitler, hemen Bakü petrol sanayiin· de monopol kazanmıştı. Bakü'nün kendisi sakin bir Asya şehrinden gürültülü bir ekonomik merker.e dönmüştü. Doğu Transkafkasya Bakü şehrinde bir multinational sanayi bölgesiyle bir Türk tarım sa hasına bölünmüştüki burada eski ve daha evvelce feodal, aristokrasi ve köylülük arasında atalardan ilişkiler kalmıştı. v
Yirminci yüzyılın başlangıcına doğru daha ön ce Bakü'de teşekkü l etmiş olan bir mahalli aydınlar grubu Azerbaycan asilleri ve esnafı sımfından çık· maya başladı. Bu yeni aydınlar grubu Pan lslamizm ve Pan Türkizın şuurunu old ukça erken göstermeye başladı. İsmail Bey Ga sprinsky'nin Tercumanı
Aıerl>aycm'ın U1•Dlfl
145
Azerbaycanlılar arasında uzun süre İran ve Şii he gemonyası altında uyuya kalan İslam ve Türklük dünyasına ait olduğunun hissedilmesi ile uyanIIll§ tı. «Internasyonah Baku ve etrafındaki Türk köy leri yabancı ve Ermeni sermayesinin sanayi ve tica retteki hakimiyeti arasındaki tezat ve Türklerle E:r menilerin arasındaki doğu Anadolu ve lstanbuldaki çatışmalar yeni uyanmış aydınların Ruslara ve Er· nıenilere karşı olan duygularının artmasına yar dım ediyordu. Sünni olan Türkiye'yi A7.erbaycan'dan ayıran lran kültürünün üstünlüğüne ve Şiiliğe kar şı olan düşmanlık az hızla büyümemişti. 1906 da kurulan mizahi ga.oote Molla Nas.reddin (yakın do ğu folklöründeki bir karakter ismi) Ahond Za· de'nin Akıncısının Antiiran ve Antişii geleneğini hu· lasa ediyordu. Aı.erbaycan'da liberal fikirlerin ve Türk milliyetçiliğinin ilk yayam Bakü ve Peters burgda eğitim gören bir yazar ve enerjik siyasi li der olan Ali Bey Hüseyin Zade idi. 1889 da Türki· ye'ye gitti ve orada jön Türklerle sıkı temasa geç ti. Türk siyasi hayatına faal olarak katıldı ve 1905 de liberal hava Rusya.'da esmeye başlayınca Ba kü'ye döndü ve liberal milliyetçi tutum olan populer haftalık Filyili:at'ı �ıkarmaya başladı. Bundan baş· ka Bakü'deki müteaddit diğer Azerbaycan gazete lerinde de yayında bulundu. Diğer bir tanınmış ve dinamik .Azerbeycaniı Ahmet Bey Agaef (Ağaoğlu), oda Rusya'dan onbeş· yıl uzak kaldıktan sonra Rusya'ya 1905 de döndü. Hüseyin Zade gibi Agaefde BakU'de, Petersburg'· da ve sonra Paris'te okudu. Burada fransız tarih çisi Ernest Renan, ve şarkiyatçılardan James Dar-
146
R�a'da Pan-Türklzm ve Müsliiınaııııt
ın talebesiydi. Bir Barbier de Meynar' . . . mestaeter ve . b ta bıı ır grup» dıye dUlen edi · . tayın . la Irk · · milietı « en yaı-._ .. n Renan'ın milliyetçı ve sıyası•teoril· . şune ranhlar» dedıg_ ı. u.ıuuı «Tu at fak bU. il, değ kler Tür bütün esi eşm nin sonraıa. tün Ural . Altay halklarının birl olan genç biri A zerbay rı başlıca teklifcilerinden h bir tesir etli kuvv usule ssa bilha ge.. canlı üzerinde ın iye yak Türk , doğu � tirdi. Pariste Agaef İran ar ı konul �akk eden nda Jo temas müsümanlığa ve le Nowvel Revııe urnal des D'ebats, Revue Bleue yazıyordu. mecmualarda O kıymetli Pariste gibi bir merkez ve jön Türklerle orada bir işbirli· ği de yaptı. Agaef'in gazetecilikteki kabiliyeti ona Paris'te büyük bir itibar kazandırdı, aynı zamanda sonradan edindiği Pan Türkizm ve anti Rus mef. humlar orada yayınladığı makalelerinde o zaman görün�mişti. 1891 · 1893 de NouveUe Revue'deki tebliğlerinde mesela İran kültürünün modernl mesine Türklerden daha büyük ilgi gösterdiğini e ha� etmekte ve hatta Paris'te oturan jön Türk· lerın . arasında bir protesto akımının çık masına se bep olan bazı Türklere karşı serzin işlerde bulun· :.uştu. �und� başka o zamanda Rusya'ya karşı yranlıgını ızhar etmiş ve lr an'da 1nı ge 1· tere 'ye nazar an ·· d f ah k do tla r bulduğunu şika· � � yet etmi:t�r. ;:k� �gud akı bu Rus sevgis_ini ırki bir tarafgirliğin olmayış ına ve basit Rusların aslın· da «iyi huylu> oImas ınar·bag-1ıyordu. Zamanının bir çok liberalleri gibi .. mus um anlara ve bilhassa Şülere, din adamıar ının cehaleti ıs . · t·ısmanna ve üstün bır teşekkül. o1mas ına şiddetie hucum .. ediyor ve Din adamlarının m us··1.. .. ve So uman kültur syal hayatına
!
147
Az.erbaycaıı'm Uyanışı
hakimiyetini müslüman memleketlerin fakirliğinin sebebi olarak görüyordı.ı. Agaef müslüman cemi yetinde reformu ve müslüman kadının serbestisini isteyen Bakü'de yayınlanan Kaspii ve Ka.vkaz ga· zetelerindeki makale�rde hocaların «dini tama men tersine çevirdiklerini> protesto ediyordu. Ba kü'de Agaef Hüseyin Zade ile Rusça çıkan A.7.er· baycan gazeteleri dahil Türkçe ve Rusça gazeteler:le makaleler yayınlıyorlardı. Kaspü Bakü milyonerle rinden Zeinulla Abidin Tagif tarafından çıkarılmış tı ve aslı !ranlı olmakla beraber A7.erbaycanda y;. ni doğan Türk milli hareketinin baş destekcisi ol muştu. Bu edebiyatın alicanap koruyucusunun ge niş desteğinin şükraıp olarak Bakü'de Azerbaycan yayın evleri, okullar, yardım teşkilatı ve tiyatrolar pek az değildi. Kaspii'in üçüncü önemli ya.zan 1905 de lttifa· ka tam sela.hiyetle öncülük eden ve ikinci Duma'· da müslüman topluluğun başı olan Ali Marden Bey Topçubaşef'di. Avrupa uygarlığının, batı imprializ· minin ve modern milliyetçiliğin etkisi altında uyan· mış olarak müslüman dünyasının kaçınılmayacak bir surette birleşeceğine inanıyordu. Bu sonuç Pan is lamistlerin ve eğitimini Rusya'da veya Avrupa okullarında tamamlamış olan müslümanların çalış malarının her ikisiyle hazırlanmıştı. A.7.erbaycan'm kısa devreli 1918 - 1920 yılları esnasında Topcuba. şef memleketin en aktif siyasi adamıydı ve sonra dan da Azerbaycan Cumhuriyetinin başkanı oldu. BASIN
Azerbaycanlılar yalnız kısa bir zaman evvel ba.·
•
1 48
ldmı 1'e MüslüınaııJıt Rusya'd a ran-Tür
w k b ı tmiş bir halk olarak şaşmaya lı gınt ; � e u tı yga.: endilerinin kabiliyetli gazeteciler t de ğer bır sur� t etmiş tiler Ye ni Bakü ba&nı old�t=� sba ştu ve .1905_ den 1908'e kadar mu kabı 1� le dol esnasında Azerbaycan bası· 1 olan lıbera. devre tı. Ziya, Keş kü·t ve Ziyaı nı mantar gibi çıknuş b�ka 1905 de� sonra KafkaS gazetelerinden Mahımat, Gun4!, TeHakikat, YenJ Hakikat, tkbal, . rakki' NeJ·at ve bir çokları. Bu mecmua tarın çogu yeterli paranın olmamasından ve yeterı· ka dar okuyucunun bulunmamasından, sa nsürün sıkılığından dolayı ömürleri kısa sürmüştü ve tecrübede de fakat bazıları kapanıyor ve başkaları çıkıyordu. Yal n ız Kas· pii bunların arasından Tagief'in desteği ne borçlu olarak Bakli'ye Bo�evikliğin gelmesine kadar de vam etti. Bu gazeteler Türk milliyetçiliği modası nın Azerbaycan aydınları, burjuvazi ve aristokrat· lan arasında büyümesinde hiç d e az olmayan önem li derecede rol oynamış ve ileri derece de desteklen· miştir. Hüseyin Zade, Agaef ve Topcubaşef'den baş ka �onradan Azerbaycan milliyetçileri n in başı olan Haşım bey Veziri, Mehmet Em i n Bev Resul Zade ve Mehmet Agw a Şahtanvı.1. .� • ı gı. b.ı dıgerl eri basında çalışıyorla rd ı .. • Şahtahvı'li' nın . Azerbaycan'Wara O1 an «Türklü k d"unyasını h r yın üstün de sev�. � mek:. bu yaz 1 Pan tur kızm gör üşlerini en iyi tasvir etmek:d:� Rusya'daki bütün . . soyundan gruplardan Azerbaycanlılar aras �k ınd a kı kad ının erkek gibi aynı hakka sahip olm ası h ar ek · eı·1 en erk en başlamıştır. Azerbaycan ka dın h ak la rını savunucusu Hamide hanım tarafın dan yay·,nı anan Kadın gazetesi olan
Aurbaycan'ıo Uyanışı
149
Müslüman kadınının bütün serbesti�. i . için . ını ya e n erjik olarak savaşıyor du. Molla Nasrettın yanın eşi ola n Hamide Ha n ım ve sonrada n Azer bayca n Başkanı olan Nassip bey Usubbekov'un (Yu sufbeyli) eşi Saadet Hanım diğerleri arasında basın katılmış da ve sosyal çalışmalarda aktif olarak lardı. Di ni mecmualar istis na bütün Azerbaycan b:;ısını müslüman kadınına serbestisi için yapılan sa· vaşı destekliyorlardı.
ı5ık
1905 DE AZERBAYCAN
Bir çok milletlerin tezadlıkları v e sosyal huzur suzluk Azerbaycan'da 1950 - 1907 ihtilal yılları na acıklı bir manzara vermişti. 1900 den son ra sosyal demokratlar Bakü petrol sahalarına nü fuz etmeyi başardılar ve Aralık 1904 de genel grev yapacak kadar kuvvetlenmişlerdi. Stalin'in kendi· si orada ihtilal gruplarının oraganizasyonuna, pro pagan danın yayılmasına, grev harekatına katılmış tı. 1904 d e Sosyal Demokratlar Baküde Hemmet hususi müslüman grubunu yarattılar ve bunun li derleri Azerbeycanlı Neriman N erimanof, Effen dief ve Meşadi Azizbekof idi. 1917 ihtilalinde.n sonra Azizbekof Bakü'de Bolşevik şefi oldu ve Transkafkasyayı başlıca sovyetleştirm eye çalıştı.. Bakü'de 1905 - 1907 yılları Ermenilerle mU.S. lümanlar arasında saldıncı faaliyetler, katiller, eşkiyalıklar ve gösterilerle ken disini gösteriyordu. Sosyal Demokratlann, Ermeni ihtilali cemiyeti Taş naksiyon ve onun gibi müslüman muarızlarının taı· kınlıkları karşılıklı kanlı çatışmalara gelişmişti.
Rusya'da Pan-Türk.izm ve MüslüınanJıt
ıs o
. . . ınaınafi Azerb aycan Türkleri Trans Bildirroelıdırkı iht ilalcı kısmıydı ve ancak ın en az kafkasya hal� de hakiki Rus düşmanlığı gös. nad_ ır O··rn eklerın dan Azerbaycan çiftlik sahipteı:yorlar dı· öte yan liği yapıyorlar ve revolüsa Ierı Ru s 1· aresiyle işbir · rlerı· teş kil e derek ı·nı·sı-· yona karşı e rnniyet tedbı . rdı. L"ıbera1 mı·ıı·ıyetçiler yatif.ı e11erı'nde tutu yorla � . . ıdame ed ıyorlarct. Rus Kade tleriyle sıkı baglarını Mamafi çiler arasında Ruslarla Azer. baycan lılann bu «Kardeş işbirliği» kendisini Ermem1 ere karşı eş· kiyalıklar olarak gösteriyordu ve bu �ki mill etin ayak takımı Ermeni dükkanlarının bır çok defa yağma edilmesi ve teşebbüslerine katılarak göste riyordu. Bu çatışmalar yanında Azerbaycanlılar ta rafından Ruslara veya bükümete karşı faaliyetle re ait şikayetler Rus polisinin ve idarecilerinin an cak pek az raporunda bulwıa biliyordu ve hatta bu raporlarda Azerb aycanlıların muhafazakarlığı be yan ediliy ordu. Mamafi Rus · Azerbaycan «An tier menian> işbirliği on yıl kadar sonra 191 7 - 1920 ih· tilfil hareketleri durumu değiştird ikten son ra durak· lamış ve Türk milliyetçiliğin in büyümesi Bakü'de Rus ve Ermenileri aralar ında bir ittifaka zorla· mıştı. 1906 da B akü'de ha yırsever faaliyetin ve ede. . b�yatın bu..yu.. mesıy le ilg ili Neşir-ı. . Şerı'f ısı . . "mli bır sosyal t �urulm�t u. Tagiev, Melikov Zarbadi _ �=:ı? a·�ıger b urJ.uva te yı ilk yayam - ve Azerbaycan'm msilcileri b na e . . n sam ımı � !erini yapmışlardı. destek Sosyetenın hare Iangıçta Tagief m ketlerini başadde . yeni· müsru· man oku ten desteklıyordu ve hır sıra llan onJ arın . ıdameleri için sosyeış·
Azerbaycaıı'ın UyanlŞI
151
teye borçlu idiler. Mamafi iki veya üç yıl sonra eği timin ilerlemesine karşı heves azaldı ve paranın bit mesiyle Neşir·i · Şerif birdenbre teşebbüsünü ke siverdi. Bu cemiyet ne de olsa Azerbaycan'ın liberal milli kuvvetlerinin birleşmesini kurmaya yol açmış ve bir tam Azerbaycan milli partisinin örnek tipiydi . Azerbaycanlı liberaller Nijni Novgorod ve Petersburg'daki bütün Rusya müslümanlan kon gresine ve İttifakın teşkilinde çok aktif olarak ka tılmışlardı. Bu toplantılardan bazılarına başkanlık eden ve ikinci Duma'da müslüman heyetinin başı ol� Topçubaşef kendisini çok kabiliyetli ve çok ma· haretli bir siyasi olarak göstermişti. İkinci Duma'nın dağılmasından ve müslüman parlemento temsilinin gerilemesinden sonra Azerbaycan'm libe· ralleri Dumanın politikasına karşı ilgilerini kaybet· tiler ve Kadetlerle olan bağlarını İttifaka karşı bazı lakayt tutuma rağmen gevşettiler. Onun yerine ken·· dilerini lokal Azerbaycan işleri özerine teksif et· tiler. Jön Türklerin devriminden sonra Pantürkizm Azerbaycan aydınlan ve burjuvazisi arasında sosyal ve dini problemlerden daha önde gelen bir du· rum yaratmıştı ve onlar Pantürkizm propogandasını şiddetlendirmişlerdi. İhtilal karışıklıklarının yatışmasından sonra idare Transkafkasyanın mahalli halkının siyasi faaliyetini yakından izlemeye başlayınca bir çok partilerin çalışmalarıı hatta engellenmiş olmasına rağmen bazı Azerbaycanlı liderler Rusya'yı terke karar verdiler. Bunlar temaslarını kaybetmedikleri muzaffer jön Türklere katılmaya can atarak Tür-
R�ya'da Pao-Türkb.ın Ye Mü,ıııı -... terkedenler aras ında 190e , er. Rusya'yı kiye 'ye gı. t�ıl e PantTUrkist yayınlan Ruay da len a' de İstan b ul a g liUaetıı.. da izle yen 1910 onu ve f Agae .,... y as aklanan . rdt va Zade 15%
MUSAVAT Başlarında Mehmet Emin Bey Resul Zade oı. .. re bir avuç dol usu aydınların ancak 1911. mak uze . ' .. . 912 de il k Azerbaycan sıyası. par tısını kesın olıı �ak teşe kkülü ile sol burjuvazi partisi Musavat G ruldu. Agae f ve daha bir çok Azerbaycanlılar glJıt Resul Zade bu mesleğinin başlangıcında TUrt mi lliye tçiliğinden ziyade müslüman birliğinin lıöe,,: ral savaşçısıydı. Stalin ile Sosyal demokratik grubu Hemm et'in yaratılmasına ve Bakü'de hilkfl., mete karşı yapıl an gösterilere katıldıktan 80Dl'l Resul Zade lran'a kaçtı ve orada Şahın mutlak mo narşisine karşı savaşın teşvik edilmesine yardı m el, ti. O iki dil l i ve hatta iki milliyetli aydın için iyi bir, örnekti ve Tahran'da trane Ahad ve İran Nn mecmualarını yayınladı. Mama fi İra n ihtililinbı mücadelesinde mağlup olarak Resul Zade o zamaıı bir defa daha 1stanbul'a göç etti. Burada Pan·Tllrı kizm hareke tine iltiha k etti ve o zaman iktidarda ol an Jön Türklerle işbirliği yaptı.Bakü'den ihtili.lci �eslekdaşı Agaef'in kurmuş olduğu tamamen mil· lı�e��� ':fürk Yurd u'nda yayın yapt ı. Pan - Türkist bır1ıgmm seb eb1· .. . e ileri derec uzerın ede heyecan du· yan Res ul Zad e l910 vey a 191 1 ve derhal m de Bakliye döndü ah· alli sıya.s . ı. hayatta önemli mev.ıu ,.: aldı.
Azerbaycao'ın UyaD.181
153
İsmine ve Kurucul arının sosyal demokrasiyi kabul etmelerine rağmen Musavat ne Türk milli ve,. ya ne Pan islamik değil, bir sosyalist partiydi. Par tinin kuruluşu dolayıs ıyle yayınlanan bir tebliğde Musavat• ın merkezi komitesi «İslamın asil halkı nın bir eli Pekin'e ulaşacak ... ve diğeri Avrupa' nın öteki ucunda Alhamra sarayı yapacaktır» diye çağrıda bulunuyor. «Asya, Avrupa ve Afrika gibJ dünyanın muazzam kısımlarının hakimi olmuş _ lamın şimdi ufacık parçalara ayrılma.sının» üzun tülerini bildiriyordu. Musavat'ın liderleri bu umutla· rını hiçb ir zaman kaybetmediler ve görünüşte Türk süvarilerinin eski kahramanlıklarını yadederek «Düşmanın mahvedilmesi için mümkün olan �er v� sıtanın hatta atların da hazır olmasını:. tavsıye edi· yordu. Musavat 'm programının esas noktaları hiç şüphesiz Türklerin kasdedil?iği büt� müslümanl a. rın eşitliğinden ziyade bırleşmesınden bahsedi yordu.Programı aşağıdaki konulardı : ı) Milliyet ve din farkı gözetmed en bu"tün mtislüman halkının birleştirilmesi. 2) istiklallerini kaybeden mtislüman mem leketlerine bunu temin. 3) İstiklalini koruma veya elde etmek için yapılacak sava.şda müslüman memleketlere mane vi ve maddi yardım. 4) Müslüman halklarının savunma ve sal dırma gücünün gelişmesi için yardım. 5) Bu fikirlerin yayılmasını engelleyen m&. niaları kaldırmak.
.!-8·
154
ldım ve Milıllhnııalık Ru.,y•'da Pan-Tilr
. . in e ve ilerlemesine yarırlig" B . an m lti Us 6) M ıni. tem ın a.s tem •1er. 1e dJ m edecek partı si için ça· .. refahı ve ilerleme 7) lnsanlı� temas ve fik ir mU rt erle icabında pa ı anc yab tışan ası. . . badclesinin yapılm ın ve onun tıcatın ye di vcu me 8). MUe lU man. esi için bUtUn k hayatının gelişm . rt ' sınat ve ekono mı kuvvetlendirllmesı. savaş vasıtatarının programı milli d'mı. ve Musavat'ın tebliği ve kötU bir karışımıydı. Transka.f808yal e 1 ogan1arın mükemmel surette kuya'daki ihtil!l hakkında ade Mwıavat'm yaptıg• ı tetkikinde Firuz Kazemz ·· ve c hern ideo1OJI> programının «iyi aydınlatılmaya yoksul:. olarak bangi bir sistemli siyasi felsefeden a vasıflandırmakta ve bu suretle onun «oldukç mUp· ismi inin . hem» kaldığını bildirmiıti Halbuki part ve programındaki savaşa çok mUtemayil noktalar Resul Zade'nin geçmiş Uıtil!lcıhğının yansıtı idi. Ve eseri hala tam milliyetçilikten daha az sosyaldl. Onun programına göre Musavat'ın enerjilerinin TUrk halklarının kurtanlmasına ve hepsinin 1stan· bul'un himayesi altında Atlas okyanusundan ve Faıı'dan Pasifik okyanuııuna ve Mogolistan'a kadar geniş Yeni MUslliman TUrk İmparatorluğunun ya ratılmasıydı . Aslında bununla beraber Musavat'ın siyasi faaliyeti programından daha çok barışçı idi. 1918 den evvel - TUrk birliklerinin Kafkasya'da görün · mealndcn evvel - Musavat liderleri Azerbaycan'ın bir mUstakil devlet olma.ııı veya onu Ttirkiye'ye il· hak için az çal şnuşlardı. Azerba yca n aydınları hiç �
Azerbaycan'ın Uyanıtı
15$
şüphe siz ikinci düşUnceye - doğu Transkafkasya halkının aynı dinden ve TUrkiye'nin Türk gençliğiy le siyasi birleşmesine taraftardılar. Fakat 1910 1914 yıllarında bağımsız bir Azerbaycan yaratı!· ması için az tarihi ve ekonomik zemin veya daha doğru.eu böyle bir devletin kurlu ması için gereken propaganda mevcut değildi. Musavat kendisini da· ha ziyade burjuvaziler ve aydınlar arasından des tekleyenler buldu, halbuki köylüler ve asiller Pan islamizmin muhafazakar fikirlerine karşı daha çok meyaldiler ve solcu aydınlara tamamen inan mıyorlardı . Genel olarak Transkafkasya köylille lerini tamamen anlamadıklan siyasi program me tinleri yerine mUslümanhk ve eski hUrmete layık ilişkileri altında uyandırmak daha kolaydı. Bakii'. de yaşayan ve durumu çok iyi bilen Rus Kadeti Bai kof hatıralarında parti teşkilatının çok zayıf ve bir kaç yüz kişiden ibaret olduğunu «halbuki onlar için de Han, Bey, Vali ve liderinin. ne derse onu yapma· ya bUlinmeyen bir zamandanberl alışmış olan · Ta tar kitlelerinin kümeleri:. olduğunu yazmakta idi Baikof fakat hükUmlerinde ancak kısmen haklıy· dı. Bir parti mekanizması bir çok hallerde hemen hemen bugünUn g ibi ufak siyasi liderler grundan ibarettir, halbuki kitle genel olarak yakın doğu memleketlerinde tipik olan siyaset bakımından il gisiuli. (1953 de lranda Musaddak'ın başanları v e düşmesi, İran halkının MUslüman lideri Kaşan'a veya 1945·1953 de Tudeh partisine karşı ilişkilerinde oynaklık ve lran'da bir gUney Azerbaycan «Sovyeb Cumhuriyetinin çıkışı ve dUşüşti siyasi ruh haletini yal..Qız birden gelip geçmek suretiyle göstermeye ka·
L
156
Rusya 'da Pan-Türk.lmı ve MüslünıaııJ ıt
y��,� yakın komşu!. biliyetli olan Rus A�rba � �n son tez ahurleri � . lıgın n nge çekı ve ın kaypaklığın tısını destekley enlerin dir). Baikof'un Musavat par olduğu hakkındaki ibaret n yalnız bir kaç yüz kişide düşüncesi yanlıştı. İktidara susamış Azerbaycan aydını, Ermeni rekabetinden huzursuz esnaf, daha çok itibar edilmesini isteyen Han, Bey ve Aga (Aris tokrat arazisi sahibi) gibi Musavat'ın arkasında onun açık olmayan prensiplerinden kendisine destek arayan bunlar gibi binlercesi vardı. Türk soyunoo dini ve milli beraberliği, onların yakınlan olan Tür kiye ile birleşmenin cazip ümidi ve «yabancı Rus hristiyanlarının» yürüttükleri anlaşılabilen infiali· nin hepsi Musavat'ın başarıları için sebeplerdi. İstanbul'daki Jön Türklerin iktidarı ele geçir mesi ile umutların artması 1908 - 1914 deki Türklü ğe karşı sempatinin kuvvetlenmesi için de bir fak tör. i�i. Müslümanlara dünya üstünde Doğunun za ferını ve Avrupaya hükmetmesini temin ederek A2,. ya. halklarının . d�nine ve kültürüne karş yine saygı duyu. larak yenı hır kuvvetin dog-acag-ı gönın··..uyor du.. Hak1katte mamafi Musavat'ın liderlerı açı · k ça pan • Türkis� olmaktan ziyade kalben sadece Tür k tara . - . fdan ıdile r. tstanbul'un ve Tür · kiye'nın· g e1 ecegıy 1e Tatar -... eya Uzbek kardeşlerinin isti . kba . llerinden daha çok heyecanlı bir ..şekilde . il. gilenıyorlardı. Bu Türklük lehindeki . d"uşunce nın hır gösterisi olarak 1913 de Türk hr 'B e t'ta Azerbay c�ı deleg� ler olarak Ag!:f, �e:! � ade ve Topçubaşef'in bu· lunduğu bir ko nferans yapıldı. .Mamaf ı Tür ' halk· k !arının gelec.ektek . i birleşmelerıne ait tartışmalar +-n-: ve sıyası yat fan� ırımdan başka bir �ey değ µdi.
-
Aı:erbaycan' ın UyUlfl
151
Musavat'ın teşebbüslerinde çok titizlikle gizli kal masının taahhüdü aslında idareye karşı açıkca reddinin onun düşmanlığını maskelemekten daha fazla birşey değildi. Bu, partinin bir bildirisinde aşa· ğıdaki şekilde çok iyi tasvir edilmiştir : «Bugünkü zamanda mevcudiyetinizi en ciddi bir gizlilikle koru maya devam etmeli ve Musavat üyelerine hükümeti ve onun ajanlarını açıkca tenkit etmekten kaçın· mayı ihtar etmektedir.» Bu tutum hatta Birinci Dünya Savaşına kadar değişmemiştir. Aynı zamanda Musavat Azerbeycan'da çabu cak başta giden bir parti oldu. Bununla beraber bil hassa Türk Azerbaycan sosyetesinin üst tabaka.at arasında olmak üzere memlekette müteaddit muha . lefet grupları vardı Yüzyıllardanberi İranla ilişki kurmuş olan Şii hocalar sünni olan Türkiye'ye kar şı sempatinin büyümesine hususi bir ilgi göstermi yerek bakıyorlardı. Mollalar ve diğer konserva.tif miilsümanlar da bir müslüman Türk imparatorluğu· nun destekleyenlerin öncülerinin hareketlerini ter viç etmiyorlardı. Musavat içindeki batı modası po· püler kadın haklarını ve kadının eşit hakka sahip ol masını nefret ile gören, harem ve peçeye alışmış olan müslüman aile ve sosyetesinin geleneksel gö rüşlerine karşıydılar. Yeni modanın, batı edebiya tına ve güzel san'atına taraftar, tiyatroya ilgi du· • yan - ki camilerde -ibadet yerine - f ransızca ve modern Türk edebiyat ve dilini aran ve Fars kla sikleri yerine öğrenmenin hepsi müslüman sosyal .nizamının eski cereyanını tahribine� yardım ediyor du. Sarık yerine şapkanın yer alması, yeni mobil ya ve resimler müslüman evinin görünüşünü değişti-
ısı
R�'da Pu-Türldzm n MüslüınınlıJı
şler Rusca, Fransıcdini gö. rü . . altın da kayboluy nyordu ve gelenek.sel , . etkısı or""' fikırıerın ca veya Türk�ar tarafı ınl nd ay an t va � . du. Liberaller ve Musa � daır yapı rıne .• anlıg·ın gelecektekı zafe lan mu·· s1um çı arm ilk k n alan y ın lar on � vaadlere rağmen bocalar nn sonunu görü tle ade ve ın am niz karşısında eski kl yorlardı. Bundan başka _eski_�i_zaı:11 des� :yiciler için _ din birliği nıhu ile egıtilrnış - musl umanlı ğın kozmopolit uluslararası inanışı milli ölçülerin üstünde idi ve bunlar Pan-Türkistlerin dar ırk ve dil teorileriyle bozuluyordu. Yusuf Akçora ve Agaef'in sözlerini yansıtan Musavatcılar Türk ırk ve milli idealini kesin bir surette dinin üstünde tutuyorlar dı. Netice olarak bir çok muhafazakar Azerbaycanlı grup Ruslann yardımıyla mevcut nizamın korunma· sını Pantürkistler tarafından vadedilen yeni liberal nizama tercih ediyorlardı. Bu zıdlık mollalar ın libe rallere karşı onların ka.f ir ve isyankar olmalarmı bildirmeleriyle çok defa açıkca düşmanlığa sebep oluyordu. usavat savaş ve ihtilal esnasında Azerbaycaa . � s�yası hayatının sol sektöründe onu destekleyenleriıi b� çog_ unun dahil olduğu Sosyal Demokr at Heınmeı. Azerbay�� işçileri arasında Musav at'tan hala dahe. ' rev�çta dı. Menşevik ve Bo � lşevikler arasındaki ıga ��men Hemmet bölün memişti ve 1905 - 190'1 : vresının çatışmalarını bertarafa muktedirdi B ununla beraber savaş öncesi gtirültü yıl} . arı olan. 1908 - 1914 de Hemmet de başlangıçtaki ihtilfil Di· zamından çok kay betti ve gost ·· erı ve propagandasını azalttı.
ay
Aarbayauı'm UyUIJI
Azerbaycan'daki ihtilalci ve milliyetçi göste riler başlarında Vicerof, 1. l Vorontsof · Da.şkof olan Rus amirlerin karşı tutumlarıyla kuvvetle frenlendi ve Transkafkasya İmparatorluk rejimi nin son on yılında 1905 ihtilalinin wru altında ta mamen sükunet buldu. Rus imparatorluğunda 1907 ve 1914 arasındaki sür'atli ekonomik ve eğitim iler lemeleri tamamen siyasi problemler açısından �r baycan 'ın sosyal liderlerinin dikkatini çekti. Birin· ci Dünya Savaşında Türkiye'nin mihver kuvveUe rine dahil olması bile Transkafkasya hayatının sat hi sfıkununu değiştirmemişt i
•
p_.Türtdstler n Tatarutler
KISIM VIII R ve TATARİSTLER PAN. TORK1STLE
!kinci Duma ile işbirliğini 3 Haziran 1907 de A. Stolypi� başkanlığın. açıkça imkansız gören P. 'yı feshettı. Bu esnada daki Çar hükumeti Duma. u bir tebliğle se !kinci Nikola'nın imzalamış olduğ ayalsal kalkın çim kanunu değişti. Stolypin'in «an parlementer ma> sı Rus tarihinde yalnız yeni bir devrenin başlamasıyla kendini göstermekle kal mayıp aynı zamanda Rusya'daki Türklerin siyasi hayatında da yeni bir devir açmış oldu. Yeni seçim kanunu stepler bölgesini ve Orta Asya'nın temsil ciliğini kaldırıyor ve Kafkasya ile Volga - Ural vila yetlerinin müslüman milletvekillerinin sayısını ile· ri derecede azaltıyordu. Müslümanlar y�ni (üçün cü) Duma'ya ancak dokuz milletvekili gönderebili· yorlardı ;e d?rdüncü Duma'da mahalli idari değiş meye baglı olarak yediye düşmüştü. Hükumet müs l�an mebuslannı iki sebepten azaltıyordu : Birin· cısı Kadetler� �e otuz üyeli işçi heyetini de böylece �ltıyor . . v�. ıkınc�s� Türklük siyasi hareketiyle bil· yuyen mus.l�man ıtıbar ve nüfuzuna karşı bir hava yaratmak ıçındi. 1907.. Y1:1a d� Türklük siyasi faaliyetin � büyü��i � kfımetını harekete geçirdi. Tatarlar � : Rusya'dakf · .. halkını. n - aslında b u · ·· t··un muslumanlann _ b'ır1eşmesı ve liderliği için inadla ça lışıyorlardı. Tatar okulların .. .. ın , b asının ve musluman kongrelerinin ba.şar ılan Tatarların kesin ola·
161
rak Türkiye'ye doğru kurulmuş aşikar bir kuvve te sahip olduklarını gösteriyordu. Rusya'dald· müs lüman okullarında . Osmanlı Türkçesinin kabulüne ait Üçüncü Tilin Müslümanlar kongresinin kararı Tatar milliyetçilerinin bütün Rusya'daki Türkler-i yabancı nüfuzuna ve hatta Rusya'ya karşı düşman olarak korumayı istediğini açıkca gösteriyordu. Hatta daha da fazla olarak onlar Müslüman • Türklük hakimiyeti altına Kafkasya dağlılarının. Orta Asya Tajik.leri ve Volga bölgesinin milis· lüman Finli halkı gibi Rus imparatorluğu nun Türk olmayan diğer müslüman halklarının da buna girmesini düşünüyorlardı. Hristiyanlı ğı onsekizinci yüzyılda kabul etmiş olan kırkdokuz biµ Volga Tatarının 1905 - 1907 de yine gerisin ge riye müslüman olmalan alarm için daha başka bir sebepti. Bu Müslümanlığın ve Türk milliyetçiliğinin Moskova kapılarında pok çarlak yeni zaferler kazan· dığını gösteriyordu. Peskopos Andrew Mamadysh (Prens Ukhtonisky) hükümete «müslüman Tatar lar tar�mdan Kazan'm ve bütün Volga bölgesinin zaptı hızım gözlerimiz önünde yavaş ve sessizce, fa kat devamlı olarak ilerliyordu . ..> diye yazıyordu. �men hükumetin ve bazı Rus milliyetçi çev' relenn Volga bölgesinin kaderi ile ilgili olarak imparatorluğun kalbi - müslüman okullarının 1905 • 1907 de hükumetin kontrolü altına girmesinin tecrübe edilmesini izah etmektedir. Sonra 1909-1912 de Eğitim Bakanlığı «Volga bölgesinde Tatar • müs lüm� m�.fuzun� karşı savaş tedbirlerini tetkik için> hususı hır komısyon teşkilatlandırdı ve imparator luğun doğu kısımlarında Rus kültürünün kuvvet-
162
-Türldzın ve Müsliiııuıııbk RusY•'dıı Pan
Uzere bir sıra kon nı tartışmak rı nla a m1t ı · ı . es lenm fer a nslar yapıl. dl... .. n delege sayısının ve dola 1 Duma'dak� u: ��� ası ve hükumetin siyasi � ı:n z çok ciddi yısıyla ku vvetının er 1 e i ve gösterileri propa gandayı, kongr verdi. Onlar dan 'ki türlü sonuç surette sınırlaması 1 illiyetçile:r _ Pantürkistler biri _olarak_ b_a ��� ;ye aktardılar ve onların esas faal yetlerını ikalizme yol açan gizli ı arındaki_ faaliy:tleri rad · · yurtl ı Aynı zaman .ıçın. de marnaf. . bir karakter kazandı. . ıl ı kı s mas gösterilerının Türk ,milliyetçilerinin açık rak· ar top Tat a ass - sahalarında, bilh Rusya nın dogu u. larında genel sükunete sebep old TORKlYE ve PANT0RK1STLER 1908 • 1910 yıllarında siyasi teşebbüsleri en gellenen bir sıra Türklük liderleri Türkiye'y= �öç ettiler ve İstanbul bir kere daha Ru sya Panturkist� !erinin baş merkezi oldu. 1908 de Jön Türklerin dar besinden sonra Türk hükumeti Türkiye'ye Rusya· da n göçeden Türk mlıltecilerine karşı tutumunu esaslı olarak değiştirdi ve onların öne sürdükleri bütün Türklüğün birleşmesi fikrine karşı ç�k is tekle eğildi. Halbuki Sultan Abdulhamit b�\tün si yasi mültecilere karşt onların ihtilalci ruhlarından korkarak şüpheli bakıyor ve evvelce gizli faaliyette olan Jön Türkler iktidara geldikten sonra Tatarlara ve Azerbaycan milliyetçilerine büylik sempati gös teriyorlardı. Abdulhamid'in yüreğine çok uygun olan Pan islamizmi Jön Türkler reddediyordu ve Osma nlı devletinin ideolojisi olan imparatorlu ğun bütün milletlerini Osmanlı hanedanı altı nd a. topla-
Pan-Tüıtdstler ve TatarlstJer
163
ma doktrinine bağlanıyorlardı. Başlangıçta Pantür kist olmayanlar gitgide daha fazla Pantürkist fi kirleri kabul ediyorlardı. Daha önce 1904 de Yusuf Akçora tarafından söylenen Pantürkizm, orıJını nin kürt olmasına rağmen genç bir Türk gazeteci ve Türk milli fikirlerinde dinamik yeni bir müjde ci olan Ziya Gökalp tarafından benimsendi. Gö· kalp ve arkadaşları Akagündüz, Abdullah Cevdet, Hüseyin Cahit (Tanin'i çıkaran) ve Halide Edip Hanım aşağıda bildirilen amacı taşıyan nüfuzlu. ku vvetli milliyetçi bir cemiyet olan Yeni I.Jsan'ı kurd ular : 1) Türk hayatından yabancı ve tehlikeli kileri silmek, eski Türk (Asya) kü ltürünü ihya Türk dilini fars ve arapca ödünç kelimelerinden mizlemek (bu sebepten .cemiyetin adı Yeni san).
et· ve te Li
2) Bütün Turanlıların - bunlar Türkler, Mo ğollar, Tunguz, Finno Ugurlar ve diğer Ural - Altay grubu halkları - etnik ve kültürel cemaatlarmın il· mi tarifi. Cemiyetin organı olan Genç Kalemler kısa bir zamanda Pantürkizmi yürüten basının borazancısı ol du lar. tık defa Selanik'te kurulan ve uzun süre Jön Türklerin merkezi olan buradan cemiyet sonra nüfu zunu daha kolay gösterebileceği 1stanbul'a nakletti. 1911 de Jön Türk partisinin merkez komitesinin bir toplantısında cemiyet bir karara geçmenin etki si altında - bu prensip itibariyle bir derece Os manlılık düşüncesinden mülhem olarak - «Türkçe' nin yayılmasının müsfüman hUkümranlığının yer-
Pan-Türkistler ve Tatarfstler ve Müslümanlık Rusya'da Pan-Türldım
164
surlan erit· . oyundan olmayan un leşme.sı. ve Tü' rk s u» hakkınl bir vasıta oldug ı ·· ; mek ıçın çok mükemme ylu ha��arın . ıdeo oJık �e da idi. Bütün Türk so u dıger bır adım Jon ırk birliğini tanımaya doğr Rusya komitesine çok tanınmış .y Tü. rklerin merkezi ı. sı m B�d' ı ·1 ün seç � Türk soylu milliyetçilerin üçün lı), Alı Bey Hu lar İsmail Bey Gasprinsky (Kırım suf �kço�a (Ta· seyin Zade (Azerbaycanlı) ve Yu . r bır Azer dıge a and zam ı ayn en hem en Hem tar) idi. beycanlı olan Ahmet Bey Agaef !stanbul'da bütün eğitim müesseselerinin genel müfettişiydi. v
İsmail Bey Gasprinsky hala Bahçesarayda ya şıyordu, fakat Ağaef, Hüseyin Zade, Akçora, Re sul Zade diğer Krımlı, Azerbaycanlı, Tatar ve Uır bek mültecilerle Truıkent ve. Buharalı öğrenciler ara sında !stanbul'da çalışıyorlardı. Akçora onların başkanı oldu ve 25 Mart 1912 de yeni bir örgüt olan Türk Ocağını kurdu. Burası kısa bir zamanda Tür kiye'nin her tarafına yayıldı. Akçora Pantürkizm fikirlerini Rusya'da yaymak üzere hususi propa· gandacı grublarını da örgütledi . Bu suretle Birinci Dünya Savaşı çıkmadan beş . veya altı yıl evvel İstanbul Panturk' " ızmın ve Rusv ya'dan iltı· ca eden Türklerin kuvvetlerin in sag laru· laştırılmasın1 . d.. nleyen bir yer olm � uştu. 1908 de �rn ogrencilerı birliği kuruldu. 1909 da haberlerın yayılmas � �· ç.ın Buharalıla r cemiyeti ve 1911 w de Türk B'ırligı, Tatar Millt cı·ıer �'-A::mı. yeü. ve � .. Rusya'daki Türk 80 � ogr encılerın cemiyeti ve d, ğerleri bunlan izledı. .. v
v
•
165
TURAN MİLLİYETÇİLIGI EFSANESİ 7 Aralık 1911 de Akçora'nın Pan-Türkist mec muası olan Türk Yurdu çıkmaya başladı. Başarı o kadar büyük olduki ilk sayı dört, ikincisi üç ve üçüncü ve dördüncü sayıları iki defa basıldL Hemen hemen her sayıda öğrenciliği günlerindeki !ran'a karşı beslediği eğilimi tamamen terkeden Türklük hareketlerinin ideolojisti ve teoricisi Agaef Akçora'nın 1904 de formüle ettiği Pantürkizm teo rileriı)i tartışmış ve daha geliştirmiştir. Aynı za manda Akçora ve Agaef'in her· ikisi Gasprinsky'nin eski nesline daha yakındılar. Bunların düşünceleri· nin artık müslümanlıkla ve rnüslüman kültürü ile il gisi yoktu ve bunların amaçlan Türk yurdu kuru cularına ilham veren Türkizm - veya daha sonra· lan dendiği gibi Turan'cılıktı. Agaef makalelerinde Türk soyu birliği ve dün· ya tarihinde ve uygarlığında Türklerin rolü hak kında yazıyordu. Yetmiş Seksen milyon Turanlının (Türkler ve Avrupa ile Asya'nın akraba olan Fin - Ugur ve Moğol halklarının her ikisi) birleş· mesi halinde onların yapmayı iştiyakla istediği kuvvetli bir imparatorluk olabileceğini söylüyor du. Onun Türk kültürü imkanlarına karşı büyük bir saygısı vardı ve - Çin, Hindistan, İran ve Arap kültürünü unutarak - «Japonlar müstesna Asya halkları arasında en ileri ve en çok kültürlü halkın Türk soylu halklar olduğunu söyleyebiliriz> diye yazıyordu. Aynı zamanda Ernest Renan'ın izinde yürUyen Pantürkister «milliyetçiliğin esas faktörünün ev-
166
ve Müslümanlık Rıısya'da Pan-Türldmı
. nd" e ve moral ve adetlerde ve vela. dilde, ı.k.ıncısı. dı derde yattı. .. şterek tarih, vatan ..ve ka � uçu .. .ncu..su.. mu " so .. slumanlı gı Türk ğını» mülahaza etmekte ve mu ndan ne milli dini olduğunu ve onların en azı nekçile rc::�ın nüfuzu altında ve ne de İslam gele ri olmadıklarını bildirmekte ,idi. Agaef «biz İslamı bilmiyoruz» «Yahut, bu daha doğru olarak söy lenirse, bize hiç kimse İslamı münasip surette an latmamıştır» diyordu. «Bir çok yerlerde {Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya) İslam kendini yalnız softaların sözlerinin ifade edilmesiyle gösteriyor ve sayısı olz olmayan müslümanlar hatta dini ayetle rin ne olduğunu bilmemektedirler» diye ilave edi yordu. Eskidenberi taassuba karşı sadık kalan Aga ef'e göre müslümanlık batıl inanışlardan ve boş dini merasimlerden temizlenmeli ve daha çok rasyonel bir din olmalıydı. Müs!ümanhğın kültür ve gelenekleri aslında Türk milli fikirlerin yeni okulları için az ilginçti . er ne İslam ve ne de Osmanlı Türkiye' ��tür�is :� _ sının, kült urel ve siyasi geleneklerini Türk millü va sıflarının hakiki ürünleri olarak görmemekte zira Osmanlı �ürkiye'sinin başlıca tarihi ve coğrafi ba· kımdan Bızansa varis olması onları n çıkardıkları bu sonuçlara önemli derecede hak ver dirmekteydi. Bun dan başka İslam kültürü tamamen . Türk aydın ve ar· . t'k tıs ı . k ab'li ı yetın m eyvası olmakt an dalı a zıyade arap eseri ve Fars ge1enekle rinin mahsul ..uyd.u. . Bu sebepten Arap ve Osmanlı . 1 . Ha1·� . e ı.ı.e erının zaferm karşı lak ayt olarak Pantür k'ıstler {veya Panturanistler) geçmişin Turanın da, {veya Türk . Moğol)
Pan-Türkistler ve Tataristler
167
bir ilham görüyorlardı. Atilla ve Oğuz Han'ın, Cen· giz Han ve Timurlenk'in kahramanlık hareketleri tarihi ve milli bir efsanenin yaratılması için gerekli malzemeyi teşkil ediyordu. Bir zamanlar Japon de nizinden Akdeniz'e kadar uzanan ve Hindistan ova larından Kuzey Rusya ormanlarına kadar yayılan Hunların ve Moğolların geçmiş imparatorluğunwı tekrar toplanması onlar için dayanılmaz bir cazibe idi . Türk - Moğol, hatta Fin - Uğur halklarını ve Cengiz hanla Atila'nın göçebe milletlerini eski top raklarını da içine alan böyle bir Türk - Moğol, Tu ran imparatorluğunun ve yeni bir Turan devletinin yaratılması 1908 - 1918 de Jön Türklerin sabit fi kirleri olmuştu. Genç Türk vatanseverlerinde çok tutulmuş olan Türklük şiirinde Ziya Gökalp yurttaşlarının vatan severlik şevkini tasvir ediyor ve onlara cedlerinin efsanevi yurtlarını unutmamalarını telkin ediyor du : Garb'm dinler sesini, Ga.rb'e sesler dinletir, Kalbini de söyletir, kalbini de inletir; Lakin asla unutmaz Oğuz Ha.n'm evladı Turan denen o yurdu, Turan elenen o adı. Ey Türklüğün düşmanı, kitaplara göz gerolr: Farabiler kimlerdir, Uluğ Beyler kimlerdir? Kimlerdendir unutma büyük ftm Sinalar, Kimlerdendir unutma, kahraman Attilala.r•.•
Rusya'da Pan-Türluzm ve Müslümaııh.lt
168
bir millet.. y Türkler bu gün bir kavim, ]ikin � bir li.net.. Ona uymayanlara benden yijce Türk hiç geriye gitmez, Türk ir�a.'ı_ �ilnıez; ükin büyük kalbinden altlın devn silinmez. Aynı hissiyat Ziya Gökal p'ın «Turan» isimli başka bir şiirinde de bulunabiliyordu. vat.an ne Türkiye'dir Türklere ne de Türldsta.ıı Vat.an müebbet büyük bir Olked.ir Turan.
Agaef, Ziya Gökalp ve onl arın milliyetçi yol· da.şiarı gayretlerinde Turan'ın Türk - Moğol halk larının efsanevi esas otağı olduğuna onların tebci linin bedbaht bir edebiyata ve ilmi yanlış anlamaya dayandJğıru bilmiyorlardı. «Turan» tabiri ondoku zuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başında Orta Asya'nm Türk · Moğol ülkesini gös termek U2e re hat�lı olarak kullanılmıştır Ya nlışlık daha ziya . de «Tü. rk> ve «Turan» kelime l eri arasındaki fo. netı_� benzerliğe bağlı idi İran destanı geleneğinde ve Firdevs inin destanı . şıırı . · · . şehname'de «Turan> kelımesı. Türk . Mogo ı halklarının eski yeri manasına kul!anıl ma�. f akat dah..a.. ziyade Milattan sonra altıncı yüzyıl a gal eden Kuze 1r kadar butun Orta A syayı işan �alkı ol arak orijinal manasın· da kulianıim.ışir . Neti ı ce olar ak b..ut..un pant··ur.auo termı.noloji ve b. ,..:"ı «es . muza.ffer Tu keti» ni bir mill� ran memle� bütün tecrübeler ;:� 01 �l araıc__ temsil etmek için bır cografi tabiri kullanıl ması ma n kötü hsulüd: .. . 1910 Pantür kis . Ulnitleri yalnız u...u:m Jerin ın sıy . ası. seviyesindeki uı efsanel er ını · · n yapıcı kuvveti· v
Pan-Tüıldıtler ve Tataristler
169
ne dayanmayıp fakat aynı zamanda Osmanlı Tür· kiye'si ve Alman askeri kuvvetine de dayanıyor du. Onların İstanbul hükümetine olan saygıları Jön Türkler ve Türk yurdunun ilk sayısı çıkması vesilesiyle «Türk yurdu» gazetesini kuranların ve yayıcılarının Türk ırkının takdire değer olduğunu bildiren himmetleri bunu göstermiştir. Bu «Onları bilhassa tebrik ederim» diye yazan onların kukla sultanınca takdir edilmeden kalmadı. Sultanın mesajını aldıktan sonra yayıncılar «Bu gün Türk milleti için tarihi bir gündür» diye cevaplandır dılar ve Sultan «Türk ırkının ruh, ideoloji ve kendi içinden liderleri tarafından birleştirilmiş bir mil· leb olduğunu göstermişti. Türk milliyetçile rinin Almanl ara olan eğilimi de kendini bu zamanda gösterdi. Türk Yurdu'nun Sultanın mesajının ba sıldığı aynı sayısında mecmuayı çıkaranlar «Kai natı idare edenler daima yalnız iki büyük millet olan Türk ve Almanlarca temsil edilmişlerdir» ve istikbalde dünyayı idare etmeye layık ancak bun lardır diye yazıyorlardı. Bu sırada Akçora Osmanlı Türkiye'siyle Almanların arasındaki ittifakın taze lenmesinin İstanbul'daki Rusyalı Türk soyu öğren cilerin faaliyetlerinin başarılı gelişmesi için çok büyük önemi olduğunu ilan ediyordu. Bir çok Türk mecmuaları tamamen siyasi bir Pantürkizmi methederek ve Akdenizden Pasifik'e kadar uzanan bir Turanlı milletin teşekkülünü ha yalinde hatta Türk Yurdunun miliyetçi rüyaların dan daha ileri olarak görüyorlardı. Bu tipten mil liyetçi bir gazeteci Kaçen Zade idi. O istikbalde
------- ------
170
Rusya'da Pan·Turkimı vıı �üslümanJıl
r - Moğol devletine : Ana. Turan veya Turko . Tata Azerbaycan, Krım, Volga ve dolu, Irak, Kuzey !ran, ste-oı,. Or1 ar, K�aza k .. · asındaki bütün ova. Uralıar ar v u ta Asya, Mogolistan, Batı Çın, Dog Sıbırya, Irı . erıne sa 'f'k h'll · ı kadar kutsk ve Amur nehrinin Pası lp de Göka Ziya u. Tur yord ancı,, olan sahalarını souku lığın heveska.r başlarından biriydi. O siyasi proje lerinde arkadaşlarından daha çok ihtiyatlı idi. O Türk milliyetçiliğinde ve yayılmasında üç arka ar kaya devreler tasarlıyordu. Birincisi Osmanlı Türk lerinin imparatorluğu üzerindeki pençesini pekleş, tirmek ve azınlıklarını Türkleştirmek. İkincisi «Pan türkizm» devresidirki Osmanlı Türklerinin - Rus ya ve !ran'ın Azerbaycanları (Türk halklarının gü· ney grubu), Türk devleti içine alınması. Üçüncü ba samak Asya'nın bütün. Turan halkını Türk çekir deği etrafında birleştirme. Pantürkizmin siyasi gösterilerinin zirvesin e Birinci Dünya savaşından hemen evvel erişilmişti. Vatanperver gazeteciler Rusyanın çöküşünü ve onun haraberleri üzerine Turan imparatorluğunun �kışını çokt�n tahayyül ediyorlardı.1914 • 1916 da bır �uçuk mılyon ermeninin katliamı Osmanlı Türk . lerını Azerbaycan Türklerı. nd en ayıran ermeni en· gelini kaldırınak ve «Og » ve gune" Y dogu gru uz bun arazilerinin birleş .. esını hazırlamak . zu1 � için lerın Jön ar arma gore g nış k e . surette yerine geTür mişti. tirilv
v
TOR.K YURDU VE RUSYA Türklerin birleşm esi gayretıe e rın·
rağmen
Ak·
Pan·Türk.istler ve Tataristİer
171
çora ve Agaef grubu Birinci Dünya Savaşından ön ceki yıllar esnasında açıkça Ruslara karşı propa· gandadan kaçınmışlar ve Rus hükumetine karşı düşmanhk göstermemişlerdi. Türk Yurdu kültürel ve fakat siyasi olmayan bir gazete olduğunu ve bunun daha ziyade Rus okullarına, edebiyat ve diline tamamlayıcı olduğunda ısrar edilıyordu. Mesela Ak· çora «her kim Türk'ün tarihini tetkik etmek isterse hiç şüphesiz Rusca öğrenmelidir, çünkü Rus dilinde Türkler hakkında her hangi bir diğer Avrupa dil lerinin birinden daha çok eserler vardır» diye ya zıyordu. Gazetedeki diğer yazarlar Rus okulları nın teşkilatını, Ushinsky'nin pedagojik sistemini, öğretimi ve Tolsto y'un idealizmini methetmekteydi ler ve bu Rusya'da Türklük milli şuurunun diğer Türk gruplarından daha erken ve daha kuvvetli geliştiğini göstermekte idi. Onlar «Rusya'da müs lümanların ve Ruslarm beraberce yaşamalarının faydalı sonuçları» olduğuna işaret etmekteydiler. Bu nisbeten itidalli havaya borçlu olarak Rus hükumeti Rusya'da Türk Yurdu'nun dağıtılmasına muhalefet etmedi. Rus şarkiyatcılarının muteber gazetesi Mir İslam (İslam dünyası) hatta Türk yurdunun çıkışını ve başarısını «Türk milli kültü rünün gelişmesinin yeni bir devresinin göze çarpar bir gösterisidir» diye hoş karşılamıştır. Bununla be raber Rus şarkiyatcılan «Türkizm» ve «Turanizm> tabirleriyle kasdolunandaki karışıklığa ve gazeteyi çıkaranların safiyane heveslerine değinmekteydi· diler.
172
Rusra'da Paıı-Turklzm ve MüslünıaııhJı
Tt)RKÇÜLERİN • TATARCILARIN ÇATIŞMASI
Akçora, Agaef ve Ziya Gökalp'ın teorileri Rusya'dak'1 Türk basınında da yankılara yol açtı.Ora. «Tatarlar da bun1ar hakkında bir polemik yaparak . ill e t• ımı m di r Tatar yahut Oskimdir? Onlar ayrı bir halkının Türk aynı yaln gibi ı manlı Türkleri ... z mahalli bir grubumudur?» Bir altın sanayıcısı ve şair olan Ramaef tarafından Orenburg'da çıkarılan en nüfuzlu Tatar gazetesi Vakit hatta «bir Türk gaı.e tesıb diye ikinci bir isim de eklemişti.Vakit'in ede bi ilavesi olan Şura'da Kazan'daki Hüseyni medre sesine profesör olan Cemalettin Validof lisanlan· nın Türkçe olmasından Tatarların kendilerine Türk demelerinde israr ediyordu. O Tatarların kendileri ni ayrı bir millet görmelerine inanıyordu. Çünkü onlar adetleri ve dilleriyle Ruslardan ayrılıyorlardı ve çünkü onlar Osmanlı Türkçesine benzeyen bir Türk şivesiyle konuşuyorlardı. Şura'daki diğe r ya zarlar bu görüşü devamlı olarak tekrar lıyorlardı. «Türk oğlu» müstear ismi altında biri hat ta «bizim Tatarlar olmayıp Türk olduğu muz ve Rusya'daki bütün Türk soylu halkların ayn ı kökden gelen nesil olduğumuza ikna edilmeli yiz» diyordu. Tatar ga1.etecilerinin bu Pan-Türkist göriişil Kazan ve Ufalı tarih çiler arasında önemli destek uı�u.Bütün in�anlığı Ari (Indo · Avrupai) ve Tu· :anı � plara bölen tarih ci Hasan Gaty tarafından Tatar ılk okulları için 1907 . 1909 d a Tü rk tarihi da iki ders kitabı yayınlanmıştı. Tu rani gru· :� Türkler, Moğollar, Japonlar, Çinliler, Finliler ve
Pan-Tüıtdstler ve Tataristler
173
Doğu Avrupa ve Asya'nın diğer halkları, dahildi ve bütün bunların hepsinin Gaty'ye göre ırk, dil ve kül· tür olarak müşterek bir orijini vardı.Son zamanda Rusya'ya karşı zafer kazanan Japonlara bilhassa il gi göstermişti. Onları Türklere Ç,Ok yakın akraba olarak buluyordu. Her iki halkların büyük askeıi ve diplomatik kabiliyeti vardı ve Gaty'nın görüşün de bu yakın bir işbirliği için mukadder olmuşlardı. Gaty diğer bütün Türk soyundan halklar arasında sıkı bağlar kurulmasını söylüyordu. Bir Başkır olan Ahmet Zeki Validof (sonra Zeki Velidi Togan ismiyle İstanbul Üniversitesinde tarih Profesörü. Yukarda bahsedilen Cemalettin Validof ile karış tırmamah) tarafından da Tatar ve Başkır okurlar arasında büyük haşan sağlayan Türk soyu halkla· rın tarihi isimli bir kitap yayınladı.Bu yayınlar Volga · Ural bölgesinin müslüman halkı arasında Türk problemi için ilginin arttığını ve onun gibi Pan·Türkizm propagandasında da ilerleme olduğu nu açıkca yansıtıyordu. Sayfalarmı samimiyetle Türk · Tatar nüshaıs na hasreden Şura'da «Tatarcı» Galimjan lbra himof ve Tatar gazeteci Hadi Maksudof anti - Tür kist makaleler yayınlıyorlardı. İbrahimof «Bizi� Tatar olmadığımız, fakat Türk olduğumuzun ısrarla iddia edilmesi mantığa aykındır» diyordu.«Hiç bir kimse inkar edemezki bizler Türküz · Türkler büyük bir ırktır, muhtelif kolalra böünmüştür ve her biri ismini almıştır. Biz bu kollardan birini teşkil ediyo ruz, müşterek isim olan «Türk soyu» isminden baş ka hususi bir isim olarak «Tatar» ismini taşıyo ruz ... Bir slav Rus olabiliyorsa o zaman bir Turk de
•
Rusya'da Pan -Türklmı ve Müslümanlık
174
. r biz Tatarız! Bizim dili miz Ta· Tatar olabil ır· ... Hayı ' r, atımız Tatar e. d.eb'ıyatıdı . . . bi· tarcadır, bızım edebiy d ml ır erı e b ve bl ızım 1.8• . ar pro zım problemlerimiz Tat . _ uygarlıgıclır.» bır Tatar a·· .. .. . ti"kbaldek.l uygarlığımız uşunurlen eserleri Üçüncü bir grup Tatar n lk Ta tar reformcu 1890 da ilk defa basılmış ola i Şehabeddini Merjani (Kısım III'e bak) 'm teo rileri· ni izliyordu. O aslında Tatarların «ne Tata r ve Mo· ğol, ne de Türk, fakat Bulgar» olduklarını ilan edi yordu. Bu iddia 1909 da Kazan'da basılmış olan «Bulgarların tarihi:. isimli eserin yazan tari hci Gainudin Akmarof tarafından destekleniyordu. Akmarof Kazan Tatar hanlığının (1438 · 1552) «es· k.i Bulgar Krallığının devamı olduğunu ve bağımsız olan Bulgar prenslerinin yerinin altın ordu tarafın· dan zorla alındığını ve halkın kendisinin kaldığm1> bildirmekteydi. Akhmarof'a göre bu Bulgarlara ye ni isim olan Tatarlar Altın Ordu hanları tarafından verilmiştir ve bugünkü Tatarlar Bulgarların eski kültürel ve ekonomik geleneklerini saıdıkane koru· muşlardır. Onların göçebe Türklerle hiç bir müşte reki yoktur ve gerçekten oturmuş bir halktır. Ak· marof Volga bölgesindeki bir çok müslüm anlann kendilerine Bulgar demeye devam etti klerini ve Ta tar demediklerini ilave etmiştir. B� tartışma yıllan esnasında . çıkan diğ er iki tarıhçı Abdulbari Battar ve A. Zabirof'un eserleri Akmarof ve MerJa · nı·, nın · tezlerini bir derece de stekliyordu. Onlar Bulgarlar ın Tü. r k ve F'ın - Ugur orı·. .. . Jını karışımı bir halk old uğu Altın Ord unun sonra. k.i -Moğol . Türk ıst . ila cıla rından tamamen ayrı. ol . dugunu mut alaa etmekteydiler · Her ı.kı. yazar Ka.•
A
A
Pao-Ti.iıtdstler ve Tatarlstler
175
zan'ın 1552 de Ruslar tarafından zaptının bir fela ket olduğunu mütalaa ve Bulgar - Tatar kültürünün üstünlüğünde ısrar ederek daha ziyade Ruslara kar şı Tatar milliyetçi duygulannı izhar etmekte idiler. Onlar orta çağ Rus prenslerini Tatar hanlarının işe yarar dalkavukları ve hünerli tabileri olarak tas vir ediyorlardı. Onların methettikleri bir Rus hü kümdarı olarak Boris Godunuf idi ve onun Tatar menşeini itinalı olarak münakaşa ediyorlardı. EDEBi DİL PROBLEMİ Tatarların milli hüviyeti problemiyle yakın iliş kisi olan onlann edebi dili sorusu idi. Gasprinsky ve Agaef tarafından tavsiye edildiği gibi müşterek tek bir Türk yazı dili fikri Kazanlı Cemalleddin Val.idof (Başkır tarihcisi Ahmet Zeki Validofla karıştırılma malı) tarafından beklenmeyen muhalefetle karşılaş tı. Validof Tatarların Türk milli hüviyetlerini des. tekliyordu, fakat müşterek bir edebi dilin tatbik edi· lemiyeceğini savundu. «Bunun yapılması eğitimin ve edebiyatın her ikisini engelleyecek ve yazarların yaratıcı çabaları nı sınırlayacaktır. Halkın çoğunluğu arasında böyle bir müşterek dille yazılan eserlere karşı her hangi bir okuyucu bulamıyacaktır. Bundan başka edebi maksatlar için seçilecek Türk şivesinin Gasprinsky' nin Tercuman'ı mı (Osmanlı Türkçesi) yoksa belki Tatar dilinin kendisimi olacaktır?» Aynı zamanda Validof Türk birliğinin önemini desteklemiş, bu bir liğin müşterek bir edebi dile lüzum göstermesine bağlı faraziyeyi reddetmiştir.
176
Rusy a'da Pan-Türkizm ve Müslöınanbk
1
Yanişef destekliyordu · c. Val'ıdof'u Nevşirvan. hır . . kımse Ter
hıç cuma nın «Azerbaycanlılar hariç r ze da ku ye ka giderseNe . dilini anlayamayacaktır . Tercumanı oku yacaktır.» Yanız, o kadar az halle . . ayanan b"ır ede. f mHate - rek linguıstı. k o1ayara d nışe " " ' d '" b. dilin yaratılmasım ve butun unya boy uncaki �k dilleri tarafından paylaşılan kelimelerin olmasını teklif ediyordu. Mesele daha ziyade sadece teorik idi. Bu yıllar içinde bazı yazarlar ve gazeteciler üçüncü müslü man kongresinin Osmanlı Türkçesini kullan ma tav2iyelerini izlediler, öte yandan başkaları - Galim yan lbrahimof, J. Validof, Yanişef ve Tatar şairi Ab dulla Tukaef gibi - Nasyri'nin edebiyatta ilk defa kullandığı Tatar dilini tercih ettiler. Duma'nın oldu ğu 1907 · 1917 yılları esnasında eski Çağatayca ve Osmanlı Türkçesinin her ikisinden ileri derecede ayrılan bit edebi dil olarak Tatar halk dili gelişmesi· ne devam etti. Tatarlar tarafından «Tatarların Pwjkin:. 'i de dikleri ve mısraları bütün genç Tatar neslince bili· nen şair Tukaef Tatar dilinin yeni ede bi dil olarak kullanılmasını yay mak için büyük ga yret sarfetti. Halkına olan derin aşkı ile Tu kaef'ın lirik şiir hal· kal�rı ve Rus lirik şiirlerini Tatarcaya tercüme et· mesı Rus-Tatar anlaşmasını çok teşvik ediyordu. Ta· tar basını Tukaef'in haşa rısını halk dilini arap fars ve Osmanlı kelimeıerın . · den emızl . . eyer ek yazan ilk' halk ş�ırı olmasıyla izah ediyorla rdı. Onun 1913 de vak· tınden evvel ölümü bütün Tatar basını hatta Ter cuman tarafından bile bu kabiliyetli ş�irin güney
Pao-Türtı.istıer ve Tataristler
177
Türkleri, Azerbaycanlılar, Kırımlılar ve Osmaniı Türkleri - ki bunların hepsi hiç şüphesiz Tatarca· yı anlamamaktadırlar - tarafından bilinmediğine esef ediliyordu. Bununla beraber Tercuma.n müşte rek bir Türk edebi dilinin olmayışından Tukaef'in geniş bir halk kitlesinden mahrum kaldığını, fakat aynı zamanda Rus Türkleri arasında Osmanlı Türk· çesinin başarısızlığını kabul ediyordu. Türk Yurdu'· nda da genç Tatar yazarların Türkçeden ziyade on· ların yerli dilleriyle yaznıalarma esef ederek «Her bir Türk halkının kendi dilini yaratması demokra· tik prensiplerle kabul edilen bir arzudur, fakat bu ilerisi için tehlikelidir» diyordu. Türk Yurdunun ve Pan·Türkistlerin hiç şüphe siz hayal ettikleri istikbal müşterek bir edebi dille kuvvetlenmiş bütün Türk halkları için geniş siyasi bir birlik idi. Tatarlar bu federasyona dahil olacak· !ardı ve onların Rus nufuzuna karşı tutumlarına Pan·Türkizmin savunucularınca muhalefet ediliyor du. Bununla beraber Tatarcılar realiteyle iş görme· . yi tercih ediyorlar ve Rus · Tatar işbirliğinin tarih · olarak aşmılmaz olduğunu mülahaza ederek kendi hüviyetlerini israrla savunuyorlardı. Tukaef'in öldüğü 1913 de Türkiye'deki Rusya.'· dan gelmiş Türk mültecileri aralarındaki uzun za· mandanberi süren Tata.reılık ve Türkçülük çekişme sine sonuncu lehine bir kararla son vermişlerdi. Rusya'daki Türkler arasında geçen gelişmeyi tam manasiyle dikkate alma.yan bu karar Akçora tara· fından 22/1/1922 de Rusya'dan gelen müslliman öğ· rencilerin bir toplantısında bir hal şekli olarak tek· lif edilerek öne sürülmüştü. Bu artan radikal Türk
ve Müslülllanlık Rusya'da Pan-Türldzm
178
f'ao-Tüıtdstler ve Tataristler
izmin siyasi .o.ncülügu·· olarak Pan-Türk . . n ·· rı mült ecı le k ametın· e dogru onemıi bir isti l e r u·· ı t · u k· oldugu kadar· ışından sonra aşikar lhassa savaşın çık b bu dı m adı ( : ın kendisi yazı dilinin gelişmesini at . olmuştu ) · H y tstan bul'da kı m ül' tecile · rın· n ıla yap · ın · s.. dürmek ıç E rdu ve ıyo alm debi te �ın· tu··uı arzularını dikka . ·ı gur .. geç-•ınd e one be t a k re e ı ı çes Türk . . . seyrın Tatar dıli Osmanlı Gel'ışmenın deki. bu u. yord i becer e l · ür'at meyı s .. uman kongreleri· a'daki Musı·· sy Ru en er st gö ü nüş ·dö rda Ta tar caya ol an kay nin metinlerine ait yayınla nlann Osmanlı Türkçe. ma idi. Rusya'daki müslüma daki üçüncü sini kullanmasını tavsiye ede n 1906 i kongre kararlarına göre bu yılın kongresin n hula· salan bu «ithal edilmiş» dille yayınlanmıştı. Bunun· la beraber 1917 deki birinci serbest ve demokratik müslüman toplantısının bir benzeri kararıyla bu yı· lın hulasaları Tata rca yayınlanmıştı ve bu dil bir çok Tatar cayı yaratıcı yazarlar ve siyasi broşürleri yayanlar tarafından benimsenmişti. Dil ve edebiyat üzerine yapıJan münak�alar Tatarca edebi ve yayın faaliyetinin daha da büyü· mesini önleyememişti. 1905 - 1914 yıllarında çoğu Tatarca olmak üz.ere «Müslüman» başlıklı üçbinden fazla kitap yayınlanmıştı. Bu üçbinin ancak doksan :�i siyasi -�o�ula�a �itti v� belki Tatar okuyucular as�da buyuk hır sıyası. ılgiyi göste rmiyordu. Halk e�ebıyatı, ders kitapları ve dini kita plar bu y ıllarda Türkçe basında daha fazla idi. v
v
SİYASİ TAHRİKLERİN AZALMASI Mi ·m pro blemlere karşı b ununla beraber ilgi kalmış tı. O smanlı T ürk'ıye, · sıne olan sempati Tatar-
/
ların kültür ve siyaset alanında çekici bir hususiyet olmada devam ediyordu. Fakat Kıırım ve Azerbay· can dışında bu aynı dil ve dini olan memlekete kar şı sadece platonik ve hissi bir bağlılıktı. Bazı küçük istisnaları dışında bu hal Rus 1mparatorluğu,nun si yasi birliğine karşı tevcih edilmiş faaliyetlere sebep olmuyordu. Tatarlar, Başkırlar ve Kazaklar kendi· terinin olduğu gibi Rusya'nın kültür, sosyal ve eko nomik problemleriyle gitgide daha çok meşgul olu yorlardı - Turkaef gibi yazarlar olarak Tatar tb ıahimof ve İshakof gibi halk nesir yazarlarının iş· !edikleri konular başlıca kendi vatandaşlannın ha· yatlarının sosyal ve kültürel görünüşünü yansıtı· yordu. Tatar halk kitlesinin siyasi meselelerden bu ayrılışı ve Rusya ile ilişkilerine artan ilgisi - ki Pan-Türkistlerin rüyalarına rağmen onlann memle ketinde kalmıştı - J. Validof'un entellektüel geliş· mesinde yansımıştı. 1911 - 1912 yıllarında bir Türk· cü olan Validof 1914 de Türkcülük ve Tatarcılıkla ilgili olarak sunduğu delilleri hulasa ettiği «Millet ve M illiyetçiik» isimli mühim bir eseri yayınl amış tı. Tatar milli problemi için uzlaşma çaresi olarak her iki tarafı tatmin eden ve 1917 de Tatarlar tara fından resmen kabul edilen «Türko - Tatarlar> is· mini tek.lif etmişti. O Agaef ve Ziya Gökalp'ın eski Türk kültürünü methetmesini de reddediyordu : «Çünkü vatanseverlik mülahazalarıyla bizim tarih· çilerimiz bizim büyük ve eski kültürümüz olduğunu isbata kalkıştılar. Fakat onlar gerçekten bu kültü· rün nerede ve ne zaman serpilip geliştiğini tayin et· meye muktedir değildirler» diyordu. Aşın derecede şişirilen milli efsane ve bütün Turani halkın birleş-
MÜSlümanJık Rusya'da Pan-Türldmı ve 180
paratorluğunda e. Validof Rus !m . erin Y lı a y a h mesi . ve Ta tarların durumun un kuv.. Un ki Tatar k"lf'rtın aklı başında ve pratik amaç vetl�nme�ı. � � daha a ,Tatarizm ve Rusya vat ndaşlığı» te�ıf ed�Y�;�: .. · a ya t yolu.muzun esa s sloganı ol· kelımelerı . ızu n h tarihçisi ve edebiya1 kritik· malıdır> dıye bu Tatar çisi sonuçlandınyordu. i l gi 1908 lerde Tlirk milli probl emlerine olan sonra Tatarlarda ve sapmaya başladı ve 1911 den . . ulmaya başla· diğer siyasi faaliyetlerde bılh�ss�,. d�y . al l ıstl sosy cı ihtıla r erin dı. Kuvvetli milliyetçi Tata ler T popu of ürk si Ishak z a Ay en çok şöhretli lideri sını sonra yasi partilere karşı i l ginin bu sa.pma n iktib Ruslarda rını as programla Türk partilerinin etme olayına ait olduğu şeklinde izah etmiştir : Rııslann 1908 - 1914 tepkisi bir bakıma Rusya Türkleri lçla faydalı idi. Çünkü onların bütün siyasi partileri - Rus siyasi ör gütlerinin (ittifak • Kadetler, Tangistler - Sosyalist lhtiUUdler, Uralcılar • Sosyal demokratları vesaire) kopyaları olarak koruJ. mu,lardı, hakiki Türk mlllı olay olmadıklanndan eriyip gltııılş lerdl. Onların yerine resmi olmayan bir merkez örgütlendi ve b• rısı Rusya'daki bütün Türle luılkının ilerine tevcih edilın lşd. BJ. rind Dünya Sava51 esnasında bu merkezin resmi organı Duma'· oıo müslüman kanadının bürosu idi.
Mamafi böyle bir iddia çok fazla bir mübalağa .ıdi. Çün kü bir gizli merkez aslında me vcut değildi v� ��ma kanadın ın kendisi .. ve .. · .. de 1907 den sonra pas· .. cu sıf ıdı · Üçun dordu· ncu Duma'da onun altı · dokuz temsilcisi müslüma n cemaatlerin dini hak larım savunmayı biraz daha fazla denemeden başka bir şey yapamıyordu.
Pao-Tüıkistler ve Tatarfstler
111
Duma devresinde Tatar kanadın başı Rusya'yı 1912 de Rusya Türklerini örgütlemek amacıyla. dola· şan Sadri Maksudof (Sadrettin Maksudof) idi. Du ma'daki nutuklarında Maksudof Tatar kanadın R� ya'daki yirmi milyon müslümanı temsil ettiğini ve bunların dinlerini ve milli kültürlerini bütün imkan· larla muhafaza etmeye hazır oldukannı iddia etti, fakat Tatarların İmparatorluğun diğer bütün müslü· manlan gibi Rus imparatorluğunun birliğini destek· lediklerini ısrarla ve şiddetle beyan etti. Ve onlann arasında ayrılmaya doğru eğilimler olduğunu inkar etti. Rusya'daki müslümanlar arasındaki siyasi faa liyetin genel olarak azalması Tatar çevrelerinde bil� Duma'daki kanadlannı desteklemede gevşediğini yansıtıyordu. Dördüncü Duma üyesi olan M.I. Jafa· rof 1913 de Rusya'daki müslümanların delegelerin bürosu için lüzumlu olan ikiyüz rubleyi toplamaya · güçleri yetmediğinden şikayet etmiş ve seçim komi· tesinin de hiç parası yoktu. Vakit, Tercuman, Yıldız ve diğer Türkçe gazeteler 1912-1913 tarihinde bir çok kereler Duma kanadının çalışmasını desteklemek· için ihtiyaçları olan yalnız yılda iki bin dört yüz ruble için müslümanlar arasında çağrıda bulundu· lar. ikbal müsliiroanların siyasi çalışmalara olan bi· ganeliğini ve onların seçim komitesine karşı da en zirvesine vardığını bildirmiştir : cMüslümanlar ken· di kanadlarıyla her hangi bir ilişkileri destekleme mektedirler ve ne de onlara hatta hali hazır işleri ve ihtiyaçlan için öğüt vermiyorlardı>. Mebuslar, ba3ta duygusuz olmuş ve bazan Duma'nın bütün cel· selerine katılmamışlardı. Onlar seçmenleriyle tat·
Pan·Türkizm n Miislünıaniık RusYS'da
ısı
rine ka rşı on. şl�r�. v oum a seçimle . am ediyorlardı th i min ediımemı \ıe elı bıgan lan tamamen çalışmalarını kanırmek ve . ı d n le vet D Parrıyı. kuv Kadet grubu ve uma'nın bir d 4 91 çılam� �r� :usları müslüman seçim ko me r e dıg n� merkezı 1907 de ka patılmış ber Duma'daki nın tekrar temsil be:� . ıle u yon mis . ile Orta Asya' ol� st:P .b lg nların projeleri ? te!ebbüse geçtiler. O edılmesı ıçın . Başkanı G · ı· Goremykin'e ulaşısı . . Mecl lar Bakan .. rliğine ver. ildı, fakat bu e ret sek m a u . 0 e r tırılm ak uze esıyle rt!ddedıl· gerekç ı• � ı lmad O g «zamana uygun mişti.
!
N BÇ'Yt)MESl RUS Kt)LTORO NUFUZUNU ik Siyasi ve milli sorulara olan ilgisizl kısa z&· yandan öte di. ver manda okulların durumuna zarar 1890 ve :Jı900 · 1907 yıllarında Rusya'daki müslü· manlar basınlarında kendi milli okulları için büyük gürültülerle bağırırlarken 1910 - 1914 devresinde Rus okullarına karşı gitgide daha çok ilgi gösterdi· ler. Koyu bir milliyetçi Tatar organı olan Vakit bile bazı hallerde Tatar okulları yerine Rus okullarının tercih edilmesini bildirmeye başladı. Tatar gazetele ri Rus Tatar ilk okullarının kurulmasına karşı bil· hassa sempatilerini gösteriyorlar ve halbuki daha evvel ce bunlara karşı muhalif idiler ve 1917 ihtila· linden evvelki yıllarda Rus eğitim müesseselerinde Tata� öğrencilerin sayısı sür'atle artmıştı. Vakit ga· zetesı 1912 de şunu yazıyordu «arzu ettiğiniz her hangi bir okula - Tatar medreses Tü i, rkçe, Arap,
Pan·Tiiıtdstler ve Tataristler
113
Rus, Avrupai - fakat bizim için en çok arzu edilen ilerde mahalli kendi hükümetimizde, şehir meclisin de hizmet edebilmek ve mekteplerimizde öğretmen lik yapmak için Rus okullarında okumaktır». Vakit gazetesindeki diğer muhabirler Rus okullarında oku yan Tatar çocukların sayısının artmasına işaret ede rek Tatar burjuvazilerine Rus üniversite ve gimnaz yum l arına devam etmeleri için burs vermeleri çağ rısında bulunuyorlardı. Hasanof isimli biri müslü· man din adamlarının yaşlı nesline hitabederek Rus okullarına ve mekteblere giden Tatar çocuklarının sayısının artması karşısında tatmin edildiğini belirt mekte ve Rus dilin.in Tatarlar için zaruretine ve fay dalı· bir vasıta olduğunu bildirmekte idi. Tatar din adamlarının ilerici bir organı olan Baian·ul - Hakk vi layet meclisi, Rus mahalli idareyi Tatarl ar için hu· susi Rus okulları örgütünün kurulmasındaki gayret leri ve modern Tatarca okul kitaplannın basılmasın dan dol ayı tebrik etmekteydiler. 1914 de vilayet meclisi Rus - Tatar okullarının inşası için progra mını ve okul kitaplarının dağıtılmasını geçici ola rak yavaşlatınca Tatar basını onların dedikleri gi bi ondolriızuncu yüz yılda teşebbüs edilmiş olan «Ruslaştırma» nın kesilmesine sevinmemişler, fa· kat - aksine - bundan şikayet etmişlerdi. Tatar basını ve sosyetesindeki bu yeni hava Türk milli idaresinin mecburi olarak reddi veya Ta tar. milli hareketin teslimiyeti manasına gel miyor, fakat Tatar ve müslüman eğitim meselelerinin hal line daha pratik yol bulmanın basitce sonucu idi. As lında, mamafi, Tatar basını ve Tatar sosyetesinin
� 184
Rusya'da Pan-Türklzm ve MüslünıanJık
her ikisi Tatarların ve Rusya'daki Türklerin Rus okullan ve dilinin nufuzundan korumaya çalışan li· derierinin ve Dumadaki mebuslarının faaliyetlerini reddediyorlardı. Rusya'daki Türkler ve bilhassa Tatarlar kül türlerinin ve okullannın daha gelişmesi, onlann genel olarak aydınlanmalarının hiç kaçınılmayacak surette Rusyaya bağlılıkla olabileceğini görmeye başladılar. Bu Tatarlar için bilhassa doğru idi, zira onlar Rus halkının tam ortasında yaşıyorlardı. �ü kfımetin yerli okullarının artması, milli ekonomiye yerli halkın girmesi, geniş doğu bölgelerine Rus ve Ukraynalıların yerleşmesi, Rus merkezlerine Donetz Basın, Sibirya ve Uzak Doğuya Tatarların göçü bunlann tamamı yüzyıllarca aynlmışlardı - müslü manları slavlardan uzun zaman ayırmıştı. Rus kitap· ları arijinal veya çeviri olarak Tatarlar · ve diğer Türkler tarafından gitgide daha fazla okunmaya baş· ladı ve Rusya'daki TürkÇ€ edebiyatta etkisini göster· di. Kazan, Ufa veya Taşkent'teki hayatın tasviri, Volga · Ural kır manzaralarının, steplerin köylüleri· nin ve esnafının tersimi ve imparatorluğun muhte lif halkının arasındaki ihtilal faaliyetlerine ait re simlerde Tatarlar ve Kazaklar Rus literatüründe Os· manlı Türkçesinden daha çok müşterek konular ve kahramanlar buluyorlardı. Rus yazarlann hakiki ru· hu onlara İstanbul veya Kahire'deki yazarlardan da· ha yakındı. Basın, mahkemeler, · iş dolayısıyla yapı· lan her günkü temas ve hatta genel tabelalarla Türkçeye gitgide artan Rusça kelimeler giriyordu. Aynı zamanda politikacılar Osmanlı Türkçesinin öğretilmesini tavsiye etmekte, hayatın kendisi Rus-
Pan-Türtd stler ve Tauıristler
. 185
canın bilinmesini istemekte ve Rusca ticari teknik edebi ve siyasi tabirler sayılan daima art�ak � re tatbik edilmekte idi. Tatar gazetesi İkbal Tatar· ların kendi edebi dillerine bağlılıklarında ısrar et· mekte ve Osm3:nlı Türkçesinin kabulünü reddetmek· teydiler. Fakat aynı zamanda Tatar dili tarafından pek çok Rusca ödünç kelimelerin kullanılmasına iti· raz eidlmekteydi. İkbal'in muhabiri iki Tatann dört dakikalık konuşma içinde elli Rus kelimesi kullanıl· dığını müşahede etmiştir. Bu muhabir Kazan'daki Yıldız adlı gazetede meslekdaşlarından biri tarafın dan yayınlanan bir makalede Rusçadan alınma yir miden fazla kelime ve tabir buimuştu. Tatarca yayımların tetkiki Rusça siyasi tabirlerin cömertce kullanıldığını ortaya koymuştu. 1906 ve 1917 müslüman kongrelerin hülasalarmın sayfalarında rastgele yapılan bir tetkik şu Rusça kelimelerin ( onlann çoğu Rusça heceli «enter nasyonal» kelimeler) kullanılmıştı : Zemstvo (V.Ua· yet meclisi), Doklat (tebliğ), Duma, Komisia (ko· misyon), Parlement, Pa.rtia, Telegrama, Protokol, Monastyr, Autonomia, Programa, Firma, Komitet,, , Jan· Konfederatria., Sobranie (toplantı), Kurialar cemi çe Türk e • 1ı.;.. ı'darenın · bulunduğu Jizak'ın yeni iskan kı sm ına geç-
tiler. Rukin ve onunla ka.rşılaşan müsltlman otori·· teler öldUrllldüler. Bir askeri birliğin görünmesi ka· labalıkla çatışma ile sonuçlandı Halk kitesi Jizak demiryolu istasyonunu tahribetti ve benzin tank tan ateşe verildi. Semerkant'm idaresinde halk köprüleri, demiryollannı ve telgraf hatlarını tahri betti. Ayaklanma sür'atle bölgeye yayıldı. Seksen üç Rus öldürüldü ve yetmiş kişi tutuklandı. Yakalanan kadınların hepsi kaçırıldı. Bu ayaklanmada dint ta assup başlıca rolü oynuyordu. İsyan cılar Ruslara karşı mukaddes savaş ilan ettiler. Türkistan genel valisi Semerkant'dan ve Taşkent'den isyancılara kar şı bir silahlı askeri birlik gönderdi ve isyan 21 tem muzda bastınldı. Karışıklıklar Orta Asya'nm Uzbek kısmındaki diğer şehirlerine yayıldı, fakat oralarda Jizak'daki kadar olmamıştı. Bununla beraber Kırgız halkının çoğunun örgütlenmiş askeri harekata katıl· mış olan Kırgızistan'm dağlık bölgelerinde ayaklan ma kendi kendine gelişen bir kitle hareketi manzara· sı almıştı . KIRGIZISTAN'DA tsYAN Batı Tien Şan dağlarının eteklerinde, Kuzey Se mirechie vadilerinde yaşayan Kırgız göçebe halkı Fergana 'nm varoşlarındaki topraklarının Rus ve Uk rayna göçmenleri tarafından istimlak edilmeleri kar şısında Kazaklardan daha çok muzdariptiler. Zengin hasadı ve yumuşak iklimi olan Semireclıie'nin bere ketli topraklan kuı.ey Ukrayna'nın Çernigof ve Pol· tava bölgelerinden sömürUcüleri petrol gibi � tan iklimine cezbetmişti. «Mev'ud toprak, Pişpek> denen Kırgizistan'm bu kısmı (en çok cazip şekillerin·
p ve Müslüm.ı•lık RusY•'cla Pao-Tiirldzm
gız göçebe lerin topraklarının içi· den biri olara k) ettig�i merkez idi Ka· I{ır · · enler_ın nUf" uz ne daha çok goçm � gibi Kırgızlar da me r'a topzaklar arasın da oldugu . o1arak azalması sonucu davar yetJı-. . raklarırun netıce .·ı ı.. Arazı·1 en Ka· . lerd miş ş irle fak e 1 tirmenin gerılemesı . ki yeni ve eski hal • az olan Kır gızıstan'da zakistan'dan ;ı:.-·. . . . n oğunlugu� asker toplamanın ua.ı.uır Y . . kın her ı kısını lilerın arasınyer . I{}rgız cülerle . dan evvel b.ı1e so.. m uru·. · , ve Kırgızıstan da aakeuştu olm bep se ara 1 a ışm çat da . bale geti.r . ı·ıa·nı durumunu en gergın re celbetmenın sonra Kırgız erke- . mişti. Kırgızlar askere çağnl�ktan l ği cepheye gidince göç�enlenn onların toprak armı ele geçireceklerinden bilhassa korkuyorlardı . Bundan � başka ayaklanmada onlar ilk mallarına tekrar olduklarını gördüler. Temmuzun ortasında �mırec hie'deki müslüman halkın bir kısmı askere çağrılma dan Çin'e geçmek suretiyle kaçdıla ve_ �ndoku� � cu yüz yılın yarısında Çin'den Rusya ya ıtlıca eden bir grup Dungan (Çin müslümanlan) 13 temmuzda tek rar Çin'e döndü ler. Ayaklanmanın kendisi Kırgıziıt tan'da 6 ağustosta Pişpek etrafından başladı ve sür' atle belki bütün Kırgızistan boyunda diğer bölgelere yayıldı. Yerliler sömürücüleri öldürmüşler, evlerini ve taralannı yakmışlardı. 14 ağustosta Kırgızlar Tokmak köyünü muhasara ettiler ve onu sekiz gUn tam tecrit etiler ve aynı zamanda diğer iskan yerleri ne karşı askeri harekata devam ettiler. Rus birlikle rinin yaklaşması Kırgızlann silahlı hareketlerine bir son verdi ve eylülün başında ayaklanma durdu ve fa· kat Kırgızlar Çin'e geçmeye başladılar. Rus ve Uk raynalı sömürücülerin kayıpları oldukça yüksekti : hepsi kadın ve çocuklanyla 2.222 göçm en asilerin
Birinci Diiııya Safllfl ve 1916 Orta Asya Ayaldaamuı
elinde ölmüşlerdi. Buna ilaveten bir çok Rus kadını Kırgızlar tarafından Çin'e götürülmüştü. 80 kadar Rus askeri ve memur da öldilrülmüştü. Kırgızlann kayıplan bilinmiyordu, fakat birlikler tarafından ayaklanmanın bastırılması esnasında ve yakınlarının öldürülmesine karşılık olarak gazaba gelen sömürü cülerin ellerinden uğradıkları kayıplan göçmenlerin kinden iki üç misli daha büyük idi. Bundan başka. Çin'e giden Kırgız göçebeler askere alınmadan kOI' karak ve bastıncı tedbirler yüzünden kaçmalanyla hem can ve hem de mal kaybına uğradılar. Büyük sayıda davar telef olmuştu. Resmi Rus istatistikleri ne göre Çin'e giden göçebelerin sayısı ortalama çok büyüktü - Kırgızların tümünün üçte birine yakın olan 300.000 kişi. Ancak 1916 nın kışında ve 1911 ekim ihtilalinden sonra Kırgızlar yurtlarına döndü· ler, bulaşıcı hastalık salgınınd an harap olmU§ ve bit kindiler. Kırgız ayaklanması geniş ve örgütlenmiş karak terde olduğunu gösteriyordu; çünkü eski kabile örgü tünün son temsilcileri olan kabile liderleri M.aııap baş kanları idi. Mukuş Şabdan ve ailesi - Kırgızistan ha la Kokand hanlığına ait olduğu zaman ondokuzuncu yüzyuln ortasında)p Kırgız kabile başlannın çocuk· lan ve torunlan - harekatın baş örgütçüleriydiler. Kanaat Abukin, Batır Han Nogai ve diğerieri gı"bi diğer Kırgız kabile aristok:ratlan Rus idare sistemi tarafından tabribedilen eski kabile oizammm yeniden ihya edileceğini umuyorlardı. Ayaklanmaya kaulmayan kabile şeflerinin bu lunduğu bölgelerde - örneğin Orta ve Güney �
ıos
kimı ve Müıı....... RusYa'da Pa�Tür
ve çabucak sona at çok zayıftı • k re a · ve f ak'ır sınıflan ....... ·an - h ıs ı dak ız t ıtın · a --.. g . n baskı mı. şt'ı. :Halkı terde sosyal hareket manzarıuı1 abrııı, e fı ndan bazı : : Rus köylüleri de bu na katıl� a tı ve hatta lerin bir grubunun ..__ .,. k"oyu"ndeki asi a k v o um a b Fol .. olan Mark Vlasenko ve Preobr azhen.ı.... .. 1u . k?Y ve bır .ınııı vaş lısı Rus kısmınd an 1. V. Karaşaet� .qıp bölges bundan -... ka . tılmış ve a ay ..... ,_ m an l ak ay . gız tarafınd,an n ç bır ok ste cın vakaJıı Bu . şti edilmi . .. termıy . yı sonra ı'dam or1ardı ve ... s go llık öze r nla bu o... t . ka a f vardı' R us ı'daresıne ve 1t1ıı ı as nm la ak ay ız rg rak Kı nel ola n olarak kalmıştı İli, . wüne karşı bir. isya "cülüg . . o"ldürül"mesı. bunu so..muru açılt göçm enının binden fazla Rus ca isbatlaroaktadır. çok zayıftı ve çı, Güney Kırgızistan - harekat ndaki ve fakir kı altı bas bucak sona ermişti. Halkın al hareket sınıfları tarafında n bazı yerlerde sosy manzarası almıştı ve hatta bazı Rus köylüleri de bıı na katılmışlardı. Folbaumovka köyündeki asillerin bir grubunun başı ve bir köylü olan Mark Vlasenko ve Preobrazhensky bölgesinin yaşlıs1ı Rus kısmından I. V. Karaşaef Kırgız tarafındaki ayaklanmaya ka· tılmış ve bundan dolayı sonra idam edilmişti. Bu cinsten bir çok vakalar vardı, f a;kat bunlar öı.ellik göstermiyorlardı ve genel olarak Kırgız ayaklanma· sı Rus idaresine ve Rus sömürücülüğüne karşı bir isyan olarak kalmıştı. tkibinden fazla Rus göçmeni· nin öldürülmesi bunu açıkca isbatlamaktadır. KAZ.AK STEPİNDE KARIŞIKLIKLAR Kazakisan'da halkın ve sömürücülerin sayısı göz önüne alınarak - ki Kırgızistan'dakinin bir kaç
Biriocl Dünya Savaıp n 1916 Orta Asya Ayaklanın-
ıo,
mislini g�mektedir - ayaklanma mahalli tabiatta idi ve genişleme mişti. Kazaklar arasında Lepsinsk, Ust · Kamenogorsk ve Semipalatinsk ili Karkarala bölgelerinde bazı yerli bölge idarecileri öldürülmüş tü. Burada da askere gitmek istemeye n ufak bir Ka zak göçebe grubu Çin'e geçtiler. Turgai'de ve Tur gai ilinin Irgız bölgelerinde karışıklıklar daha ciddi idiler. Bu bölgelerin çöl olan steplerinde geleceğin Kazak komünist lideri Amangeldi Imanof 1916 ha· ziranın sonunda hemen küçümsenemiyecek müfre zeleri birleştirdi. 1916 eylülünde Amangeldi Albay P. Tkaşenko komutasındaki bir Rus müfrezesiyle çarpıştı ve ekim 18 de onun taraftarları - iki binden fazla sayıda - Rus müfrezesini Irgız'e geri püskürt· tü. Kasımda Amangeldi Orta step bölgesini kontrol altında bulunduran Turgai şehrini muhasara altına aldı. Amangeldi'ye karşı General N. Lavrentief em rinde bir müfreze sevkedildi ve isyancılan uzaklaş tımayı başardılar. Amangeldi 24 şubata kadar Şab ti Kul ve Kara Kul gölleri arasında Turgai'ye kırk kilometrede tutundu. 24 Şubat 1917 de Batlakkara Ruslar tarafından alındı ve ihtilalden sonra ge çici hükumet genel af ilan ettikten sonra Amange1ldi si lahlarını bıraktL Bu devre boyunca Kazak liderler tarafından müstesna bir çe kingen davranış ve anlayış gösteril mesinden bahsedilmesi icabetmekte dir. Onlar Tebli ğin halka ilanından evvel işçilerin askere alınmasını önlemek için ellerinden geleni yaptılar. nandan sonra askere alınma şartlannı hafifletmeyi ve bazı gecıkme· lerin elde edilmesini takibettiler ve idare ile Kazak
F 210
'd pn-.Tückizm ve Müslümanlık Rusya a ....--
yaptılar 7 temmuzda, karıhalkı arasında aracılık son ra · A. Bukeihanof' O . nda n şıklıklann baş1aması nlığı altında Turun başka f' o a t 1 u D M Alına.rof ve arecileri arasında b'ır k onid e . v rı e · fl e ş k za Ka gai'de Çar ı'daresinden askere alın ferans yap�ldı: .Bu grup· an bir . ı talebettiler ve sonrad manın gecıktın1mesın ·ı ı l rafından kabu· ed en bu çokları Rus otorı'teleri ta · bir sıra tedbırlen teklif ete r yeyı. kolaylaştıran nı Kaza.k liderleri daitıler.ı Ay aklanma esnasında ay � teskin etmek, kanma Kadetlere yakın olarak halkı . man ı· o ımak " mek, kan dökülmesıne şıklığa son "er Bılhassa on!ann için ellerinden geleni yapmışlardı. sındakı ha gayretlerine borçlu olarak Kazaklar a�a �azak �a reket Kırgızardan daha az kurba_n verdı. e yu z uzer k yıpları Çindeki salgınlar da dahıl olma lerce olarak sayılırkEn Kırgızların kaybı onbinlerce olmuştu. Bundan başka Kazak'ın çağrısı ve Kazak liderlerinin aracılığı ile Orta Asya' nın diğer halkla· rma kıyasla Kazak ve Rus halkın kalblerinde daha az acı bırakmı ştı. Ayaklanma esnasında Kazak ga· zetesi okurlarına «kendinize hakim olun, kamına itaat edin. Kötü haberleri kışkırtanlardan kaçını· nız. Bir şeytan ruhunun yaydığı felaketten Al· lahın kullarını koruyun.» diyordu. Ayaklanmadan sonra Kazak'ın naşiri Baitursunof ve arkadaşları ba· rışı tavsiye ediyorlardı. M. Dulatof «Kazaklar mana· sız bir karışıklıkla harap oldular. Bu feci felaketin sebebi Kazakların geri kalmaları ve onlann kült� den yoksun olmalarındandır» diye yazmakta idi. Ya· zar sömürücülüğün bütün güçlüklerine rağmen top rak sorununda, idare ile anlaşmazlıklarda ve Kazak lar arasındaki kayıplardaki başlıca sebebinin müş·
Birinci Dünya Sav-.ı ve 1916 Orta A5ya Ayaklanmuı
211
terek- bir dilin olmayışı ve Kazakların gerçeklerle olaylara nüfuz etmelerine muhtedir olmamaların· dan olduğunu anlamıştı. Kazakların kendileri de bUr nu anlamışlar ve ihtilalle iç savaş boyunca liderleri ne karşı güvenlerini göstermişle rdi. 1917 de Baitur sunof Kurucu Meclise seçilmek için üstün bir çoğun· luk kazanmıştı. Rus idaresi ayaklanmadan ve onun sonuçlann· dan ileri derecede sorumlu idi. Askere çağrıyı bildi ren tebliğ ve müslüman işçilerin seçilmesine ait ni· zamname onları bağlayıcı olarak yazılmamıştı. Bir sıra liberal hareketlere rağmen - askere alınacak ların tayininin halkın temsilcileri tarafından tayini ve yedeklerin gönderilmesi hakkı gibi - emirname nin tebliğin ilan tarihi ile fiili olarak askere alma arasındaki zamanın - bir ay gibi - kısa oluşu, ba zı hususların kesinlik göstermemesi kaçınılmayan karışıklığa ve memnuniyetsizliklere yol açmıştı. öte yandan bu işler için seçilen idareciler kabiliyetli kimseler değildi, aynı zamanda yüksek dereceli me murlar yerlilerin ne dilini ve ne de adetlerini bilmi yorlardı. Orta Asyada ve Kazakistan'da yarım yüz· yıllık - hatta bazı yerlerde bir buçuk yüz yıllık · Rus hakimiyeti esnasında Rus hükumeti Rus kültü rünü ve dilini müslümanlar arasında yeteri kadar yaymamıştı. Rus sosyetesi müslümanların sorularına karşı hiç bir zaman yeteri kadar ilgi göstermemiş ve savaş esnasında da siyasi işlerle meş gul olmuştu. Müslümanları savaşa katılmak için ha zırlamakda çok az dikkat göstermişlerdi. Ayaklan ma ilk başladığı ve General A. N. Kuropatkin genel
.
•
ııı
Müsllimanhk Rasya'da p._.Türkiım .e
ki birliklerinin k°: Vali ve Rusya'mn Orta Asya'da lttifak'ın Dumadakı mutanlığına atandığı zaman ve K. M. Tev-, Tatar temsilcileri A. F. Kerensky komisyonu Duma'· kelef'in başkanlığında hususi bir i doğrudur. Komisyon nın Orta Asya'ya gönderdiğ sunmuş ve fakat bu tetkiklerinin neticesini Duma'ya maya karşı ge· çok geç olmuştu ve Dumada ayaklan rekli başkaca bir tedbir almamıştı. aplar yazıl Taşkınlıklar hakkında bir sıra kit n e olduğunu mıştır, fakat bugün de nihai amacın , n yalnız tam manasıyla tayin etmek güçtür. Hareketi ranın mahalli olarak örgütlendiği, bu hareketin hazi şik birinden eylülün birine kadar değişik yerlerde çleği zamanlarda başlamış olması hakikatinden ortaya çıkmaktadır. Cedidler buna hiç bir yerde katıl mamışlardı. Ancak bazı yazarla.n n bildirdiklerine göre ayaklanmalar onlar tarafından örgütlenmişti. Belki Jizak'taki kanşıklıklara katılmış olan pek az öğrencinin milliyetci liberal çevrelerle ilişkileri v� dı. Hareketin liderleri yardımcılarının ölümlerinden tamamen sorumlu idiler, zira onların ufak bölgeler deki ayaklanmalarının Rus idaresi ve birlikleri tara· fından kolaylıkla bastırılacağını bilmeleri lazımdı. Aslında da isyancılar için bir sonuç alma şansı yok· tu. Bu sebeple bu hareketi Türkler ve Ruslar yönün· den karşılıklı olarak anlaşmazlığa bağlı steplerde manasız yere kan dökülmeden başka bir şekilde yo. rumlamalc çok güçtür.
.KISIM X 1917 İHTIL.\U:NDE RUSYA MOSLOMANLA.Rı 1917 Ekim ihtilali Rwı topluluğunun btitUn ta· bakal �nnda hayranlık ve umut yaratınııtı. Herke. milletın maddi ve manevi güçlerinin daha gelifmeai n! vadeden_ RWJya'�m demokratik lnkiıJatı için yeni bır devrenm açıldıgına inanıyordu. 1789 Fr ansız ih· �Al� eski sloganlan - özgtirl11k, qitUk, kardet hk - msanlığın büyük bir kısmı tarafından tekrar duyulmaya başla.ımı, gibi görUnUyordu. Bu kelime ler Rusya'nın hürriyete qık bUtUn halkı için hür -ve demokratik bir gelecek için ümit kaynqı yıldıs ola rak parlamıştı. 1917 ekim ve ıubatı arumdaJd kar ma karışık sem ay içindeki kadar doğu Avrupa'nm tarihinde hiç bir zaman bu kadar çok nutuklar, • tirhaınlar, tebliğler yazılmamıı ve ititilmemitti in sanlar ve partiler demokrasi ve sosyal adalet fUdr leriyle sarhot olmuştu. Bunlardan· eğer varsa çok azı, mes'ut bir gelecek yaratabilmek için ı.teıll ıeda.· kat beyanlan kadar, pratik düşüncelerin ve baait işlemlerin de llzım geldiğini anlayabiliyorlardı. Yalnız Ruslar değil, aoıı Çar imparatorluğunun bUtün halkları bu qaftalu içinde iyinuıerlik ve hay ranlık içinde idiler ve Rusya'daki mtlalüman lider ler c monarıi idaresinin zincirlerinden tamamen ve kan dökmeden kurtulmayı, kutlamaya bqkalann dan daha az katılmaroıı1ardı. Müslüman liderler de
1
kizm ve Müslümanlık RmYa'da P an·Tür
214
iyle � · gru ıannın liderler et . :11ıll r diğe ın Rusya'n atik kucumh !,i etin demokr raber yeniden dogan müslü· v RJsya'rlın bütün rlar �yo in una ruluş :erı�ni ve işbirliğini tasavvur manlarının bırleşece ve milliyetçi 1 . de tamamen pol'tik edıyorlardı. .l917 lüzumu . larla örtbas edilmesi amaçlaı:m dını slog� soylu o l kleri - diğer Türk · ' · sona erınc..e Rusya ı · dını ve kül aynen - ıs am . mayan musl"umanlar da ·· lüettıler ve .mus .. afında birleşmeye devam t"uru etr _ . gi milli vey.a ırkı prog.. manlıgın kendısın ' . ın· her han gosterıyordu. nu uğu old i etl vv ku a. dah ramdan ' · de R usyaresın Yeni Rus Hükümetinin ilk dev nle:, artık kapan· daki İslam Birliği'ni teşvik e�� fakat nufuzlan mış ttifak'ın liderleri olan tecrubelı . !kin . N' ı· cı i. . olmayan 1905 . 1906 emekl�eriyd . hafta ıkı kola'nın tahtından indirilmesınden sonra onların Dumadaki temsilcileri Petrograd'da Rusya müslüman liderlerini bir konferansa çağırdı· lar. Konferans 15 · 17 Martta toplandı. Bu konfe rans Rusya müslümanlan için geçici bir merkezi büro seçti ve yeni bir - bu sefer engellenmeyen bütün Rusya müslümanlan için 1917 Mayısı başında bir kongre yapılmasını kararlruıtırdı. Konferans ye ni kongreye seçilecek mebuslar için bazı esaslar ha· zırladı ve bir gündem yaptı. Seçim idaresi şunlan te mµı ediyordu :
ı
1)
2)
Rusya'daki bütün müsl�man milletleri ya pılacak kongreye katılmak üzere davet edilmeli.
Katılacak temsilcilerin nisbeti prensibine mümkün olduğu kadar uyulmalı.
1917 tbtilallı:ıde Rusya Müslümanlan
3)
215
Bütün müslüman kültür ve eğitim kurulla· nnın, öğrenci cemiyetlerinin, akide birlik· lerinin, kooperatiflerin ve buna beııner örgütlerin temsilcilerinin bu yeni bütün Rusya müslümanlan kongresine katılma lan için davet edilmeleri.
Yeni Kurulan merkezi büronun üyeleri ve müs · lüman birliklerinin temsilcileri de Duma'nın müsl ü· man üyeleri gibi bu kongreye katılmalan için da vet edilmişti. Yapılacak kongrenin Türk soylu milli karakter y�ine «bütün Müslümanların» olması R us· yalı bir Türkün değil fakat bir Dağıstanlı olan Ah· met Tsalikof'u yirmisekiz kişilik Merkezi . büronun başkanlığına seçmekle kendini göstermişti. Kongre· nin .gündeminde Rusya'nın yeni kuruluş ve devlet örgütlenmesi, müslümanlann kültürel otonomileri, eğitim problemleri, müslüman idaresinin yeniden örgütlenmesi, işçi ve tanın sorulan, yeni iskanlar ve doğu illerinin sömürülmesi yer almıştı.
Rusların ve lmparatorluğun Avrupadaki diğer halklarııiın gelişme metodunu izleyerek, radikal sosyal olaylan d,estekleyenler Rus Müsümanlan arasında görünmeye ve gelişmeye başladı. Rilhassa Tatarlar, Başkırlar ve Azerbaycanlılar arasında. gö rünen radikal solun kuvvetlenmesi kısa bir zamanda gelenekçi milliyetçi liberallerle ihtilafa sebep oldu. Bu çatışmaların ilki Kazak ilinin idaresine ait soru üzerine çıktı. Duma'nm müslüman partisi partinin ihtilalden evvel beraberce tatmin edici çalışma yap tıklan eski vali P. Boyarsky'nın vilayetin başında tutulmasını istiyordu. Tatarların azınlıkta olduklan
216
Rusya'cla Pan-Türkizm n Müslümanlık
. ratorluğun diğer halklarından ve dah a zıyade impa il olan Kazandaki. Sovye tlerin . ve Ruslardan müteşekk . . ıdarec il erı. nın heps� r Ça esk eri erl � ask ve ri ile işç edıyorlardı. 4 martta Sos yalıst �kı·ımelerinde israr Ak'ım oldugu Sovyetler ihtilalciler ve Menşeviklerin ha mahalli askeri komutanı K. Sandetsky ve yardımcısı General A. Kamarof ve diğer yüksek rütbeli subay· ıann tutuklanmasını talebettiler. 6 martta Vali Ba· yarsky azledildi. Kazanda onun üzerine Tatar Sosya· · listleri Fuad Tuktarof ve R. Halfin ba§kanlığında bir hususi müslüman sosyalist komitesi J>rgütlediler ve bu komite Sovyetlerin mahalli askerleri ve işçile ri ile yakın bir işbirliği kurdular ve bu bütün Tatar müfritleri için toplanma yeri olmuştu. Kazan'da 7 Martta yapılan bu komitenin ilk toplantısında bir Tatar sosyal demokrat hatip olan Mullanur Vahi· tof bütün «meşakkat çeken müsümanları» gelecek sosyal ihtilale katılmaları için teşvik etti. Vahitof konuşmasında burjuva Müslüman Birliği, «Ittihad»'a d'.111il Tatarları Müslüman Tatar prol etar yasın da· a . hıl kitl elerden derin bir uçurumwı ayırdığın ı belirtti. Kazan'da. �e d'ıger - şehırlerde müslüman sos ya. . lıst komıtel erının teşekkülü ve Mullanu Va r hitof ve onun sosyalist yardımcılar ının söylevleri .. 1.. an sosyal ve politik birliğin sür' pa �usya'sının ve K afkas atle dağılmas:n: ;�. ya'nm m"usl"uman halkının ılerleyen radi . . kalizasyon wı ilk açık işaretleriy � di. Müslüman sıyas. cephe hır çok parti miia " E . _ � lere bölün· ""' tu. n sagda dın adamıarı ve muhafaza rJa vardı ve bunlar K ka r uzey Kafkasya ve Orta Asya'da halen kuv vetli idil . er. yenıde n örgütlenerek İttihat W
1917 tııtili linde Rusya Miuliimaolan
217
olan en son lttifakm orta derecedeki burjuazi libe ralleri tarafından merkezi mevki işgal edilmiştiki onların muhalefet etmeyen lideri Duma mebusu Sadri Maksudi'ydi. İşçilerin meselelerinden • ziyade milli ve tarım sorunlarıyla daha çok ilgilenen Sosya list kanat solda çabucak genişlemişti. En aşın solda bir enternasyonalci Menşevikler ve Bol§evikler grubu belirmişti, fakat 1917 baharında bu radikal kanat hala. çok zayıftı. MERKEZC1LER ve ARAZİ MUHTARİYETçtLERt Bu su-alarda Rusya'da Türk politik birliğine diğer bir engel de aramcilerle merkezciler arasında· ki ihtila.ftı. Sınır eyaletlerin Türk liderleri - özellik le Kafkaslar, Kırımlılar, Kazaklar, Başkırlar ve Or ta Asya müslümanlan - ulusal arazi muhtariyeti prensibini desteklemişlerdi. Bunlar Kınını, Azerbay can, Başkırya ve diğer müslüman sınır eyaletlerini, federasyonla. birleştirilmiş bir Rus cumhuriyetinin muhtar ulusal alt sınıfları olarak organize etmeyi is temişlerdi. Tatarlar, bunun yerine bütün Rusya Müs lümanlarının m�rkezi olarak yönetildiği kültürel bir muhtariyet teklif etmek suretiyle bu prensibe karşı koydular. Bunlar Müslüman - Türk birliğinin mu hafazasına yöneldiler ve Rusya'daki bütün Müslü man halk için merkezi bir idare organı teşkil etmek istediler. Buna göre Müslümanlar, toprak dağıtınıını bir tarafa bırakarak, bir tek ulusal · kültürel teşek külde organi.ze edilmeli ve bunun en üst organı mer kezi. Rus hük.ümetinin muhtar kısmı olmalıydı.
•
uı
Rusya'dıı Pıı...Tiirld:mı ve Mllıııı..._
ezileşmiş bir müsIUman idBPıııı _ Böy1ece merk :-� toplanmamış fak at btı ölg ede tL. her ha.ng ı· bir b · l d a o m an ru '"""' du Tat ır ar k b lar 1'111 ..._ Rusya'da dağını c ak Mn"l" An wı um an hı111 'd' · ı a şm nla a � tek elverişli , Tatarları herha.ngt esı eşm il kez mer i 'd ili bir şekilde bulundura1>111ıı ���teşkilatta etk bir buçuk yüzyıl bo ;, Bundan başka, geçen . YlUlııit de hder rol oynamaya işlerin iyet İ slam t in vle de mış olduklarından, merkezileşmiş M�s.lüman idııt sinde de bu rolü muhafaza edeceklerını umuyorlaıııı Kazan uzun yıllar önce Rusya müslümanlarınm &ııl kültür merkezi olmuştu, fakat Tatarlar, çeşitli 111" gelerin ve ulusal grupların toprak muhtari:J Kazan'ın önemini kaybedeceğini ve kendi böl sadece Tatarlara ait merkez .olacağını dli§•ıı..... lerdi. Kazan havalisinde Rusya'daki Tatarların lam sayısının ancak üçte biri yaşamaktaydı, geri lanı ı:ıüfusun % 15 ini teşkil ettikleri Volga · bölgesindeki diğer eyaletlere ve Rusya'nın yerlerine dağılmış durumdaydılar.
1'
alt
BOTON RUSYA MÜSLÜMANLARININ İLK KONGRESİ . �:3'1' tın ikinci yarısı ile Nisan ayı tamamen Ruı;f mtislumanlan Kongresine hazırlı kla geçti ve bu fer delegeler, Rusya'daki mü slüman halkın hemııf . .. hemen b . tun politik, sosyal ve ulusal gruplarııl � tems�. l edıyorlardı. Bu dönem içinde Müslüman 1Jillö g-elenn çoğunda m _..:ııı.ıı · aha1li� konferanslar tertip eoııuıı Bu konferanslar d a yapılacak olan kongrenin dele&" leri seçildi ve ..ült . . ure l ve dini yaşantı ile ilgqi sorıt lar tartı.şıfdı· ; atarlar ve diğer Türk mi li g l rup a# l
,ı
ı,11 tııtJJAUnde Rusya MUsliimunlan
21'
nın yarusıra, Kafkas dağlıları ve Orta Asya Tajik'· leri gibi, Rusya'da Türk olmayan MUslUmanlar da kongreye katılacaklardı. Mahalli konferansların hepsinde iki temel nok· ta ele alınmıştı. Bunlar MUslUman din idaresinin ye niden kurulması ile her bölgenin ulusal · kUltürel hayatının kurulması idi. Bu toplantılar içinde en gö ze çarpanı 10-15 nisanda Kazanda yapılan, Tatar konferansı idi. MUslüman Din 1daresinin Ufa'da ye niden teşkili için ve merkeziieşmiş tamamen Rusya müslilmanları kültür muhtariyetinin kurulması konu· su işlenmiş ve ilk Kongre için delegeler seçilmişti. Başkır 'konferansları daha ziyade sömürge sorun· lan ile ilgiliydiler. Avrupa Rusyasından gelenler uğruna el'lerinden alınmış olan t oprakların tekrar Başkırlara iadesi için yollar arıyorlardı. Taşkent'de- · ki Orta Asya MUslümanlan konferansı da yine is· kan meselesi ile ilgili idi, fakat burada muhafaza.· kar din adamları, mahalli halk ve okullar araamda İslam etkilerini kuvvetlendiren kilise fonu (vakıf) meselesini ilk safhaya koydular. Kınm'da 25 martta Simferopol'de yapılan ma· halli Tatarlar konferansı Kının ve Litvanya Mi.is· lümanları için yeni bir Müftü seçti; buna ilaveten kilise fonlarını Kının Müslümanlarının kullanması için bir tarafa ayırdı ve Kınm Tatarlarının killtü· rel ve toprak muhtariyetinin pratik gerçekleşmesine çalışması için kırkbeş üyeden ibaret özel bir yönetim kurulu teşkil etti. Türkler lehindeki çevrelerle ya· kından ilgisi olan radikal, milli grup «Vatan»m üye si molla M.C. Cihan'ın müftü olarak seçilmesi, da-
220
au.,ya'da Po-Türkimı ve Müslümanıı.
mlı Tatar liderleri..Q. takibedecekleha başından Kırı . . ıştı. rı· yo"nü tayin etm ·· ·· un ,nın bu t ya Rus bölgeve n ıla yap .. 1 .. Moskova'da M delege. yüz kadar � lerin den gelen dokuz ; ok e , 1 Mayıs 19 . �· i popt;. nin katıldığı İlk Kongr amların dan b ın o an Mu.aı. ler ve ilerici Tatar din ad bazı sur elerin . f tarafından açıldı. Kur'andan Bıgee . ' ı·· anlan ' us geçıc.ı Ille!' okunmasından sonra, Rusya M � lıkof, açılış konuş kez bürosu reisi olan Ahmet Tsa okrat aynı 1.1· al Dem masını yaptı. Bir solcu Sosy manda askeri ve işçi temsillcilerin Petrograd Sovyetı nin üyesi olan Tsaliko f konuşmasında, her zamanki Müslüman istekleri ile yeni devrimci amaçları birleş· tirdi ve «bu tarihi kongre» nin açılış töreni ve «� lığın zincirlerinden kurtuluş için» temsilcileri tebrik etti. Milletlerin, yüzyıllardan beri içinde ıstırap çektiğimiz ka, lık zindanı, balkın ayaldanmasmın patlamaları altında ezilıııı. lir. Bu salonda yaptığııım: toplantımız hürriyet şafağının ışıklın ile aydınlanmıştır. Fakat kalpleriın.iıi doldman mutluluk hissi, po, Utik sorumluluk duygusunun ve asırların tarihi derslerinin v� ği uyanıklığı örtbas etmemelidir. Şimdiye kadar MüstümaııJır Hıristiyanlarm ayakları aJtuıda ezildi ve ldııci hatta üçüncü suııf vatandaş muamelesi gördü- ...
Tsalikof'un konuşmasını takiben Kurul presid· unu (idare heyetini) seçti, bunlar Topçuba.şef, � Aktiamof, Dosmuhammedof, Abdullah Hojaef, Tsalikof' .kendisi ve diğer yedi kişi � idi. Bundan sonra çeşıtli parti ve politik gru pların temsilcileri t�mdan yapılan konuşma.ı ar b aşladı, bunların hepsınde esas konuyu heue . ' demokratik � ., can.Iı bır .. tikbal um . . teşkil ediyordu. Hr ıdı istiyan olmayan ıı-
J917 tııtiWhıde Rusya Miisliimanian
221
nıflar kısmı .başkanı olan Serge A. Kotliarevsky ge çici hükümet adına kongreyi selamladı ve onlara önlerindeki Rus Müslümanlarının kültürel ve politik hayatını yeniden organize etmeyi yüklenm'? sorum· luluğunu hatırlattı. Topçubaşef hükumet temsilcisine cevap vermek Ur.ere ayağa kalktı. İyi temennileri ve tavsiyeleri için Kotliarevsky'ye teşekkür etti, fakat oldukça acı bir şekilde Kotliarevsky'nin, Rusya'daki milyonlar ca müslümanın yüzyıllardanberi neden bu kadar ses siz bir şekilde beklediklerini açıklayan sebepleri kendi bölümünün kanunların da bulabileceğine işa ret etti. .. Fakat şimdi özgürlük giİDe$i üz.erimizde ve bir defa pollı bo yunduruğundan kurtulduktan soıın ger�kte neler yapabilec:eii mizi bütün dünyaya göstereceğiz... Hell4!yden önce tam bir dini hürriyet istiyoruz - ve Rus hükumetinin delegesi olan sizler, en
kısa zamanda melisiniz.
Müslümanlık işlerinin
idaresi yetkisini biz.e devret•
Bundan sonra Topçubaşef, İslam okullannda eğitim özgürlüğü li7.erinde israr etti, fakat - devle tin dili olan - Rus dilinin İslam okulları programın· daki yerini muhafaza etmesini kabul etmekteydi. Bundan sonra kürsüye gelen, bir Tatar ·sosyalist olan Ishakof delegelere «otuz milyon Müslüman>'a. karşı olan görevlerini hatırlattı ve kendilerini İslam• ın büyüklüğünü başarmaya zorladı. Bir işçi deıege olan Hojaef, «hürriyetin işçiılerin gayreti ile kazanıl· dığma» ve «ne yazıkki her ulusta hala ezilen ve ezen sınıfların mevcut olduğu> hususunda ısrar etmekle
222
aıısya'da Pao-Türkian ve Müslüllllıılıl
heyecanlı olan_ gidişint bir ın genellik. le ' n r ı a a i n uşı Norddeu ıa idd , ğini ri ve Avustralya ya kadar, Ame rika Birleşik Devletle on tipiyet ve federasy . . yet·ının, kurulmuş o. 1an çeşitli muhtar Rusya tarı muh . len. nı e1eştiren Tsalikof' arazi açlarını karşılay ihtiy. ıp .. .. . hesını Musluman haBurun gerçek · · 1·fade ettl; up daki ş . . ıyacagıw hnausun � karşılam ydana gel· .. r ç k sayıda muhta toprakların me çunkü·o · ..1e edil . kendilerini bir birinden ayrıımış ve ı.zo mesı . ul al gruplara bölecekti. «Parça1a ve H ukmet> ak s :ı:nsi:ni hatırlattı «ki bu halkı �bi kılm mak a· lanı ştır> dıy1e hainler tarafından başarı ıle kul ··lmı ına gore değil. ve Rusya Müslümanlan'nın toprak esas . 1 .. ır b eşme1en·. gore ına esas r siple pren rel kültü sosyo . . nin kendileri için çok daha pratık bır şey o1acagı sonucuna vardı. Böylece Rusya Müslümanları, coğra· fi balomdan bölünmüş olmalarına rağmen kendile rinin kanuni, icrai ve hukuki bir organizasyonu olan birleşmiş, merkezileşmiş bir kültürel - dini toplu· luk teşkil edeceklerdi. Ulusal parlementosu olan meclis, Rusya'nın bütün müslüman halkı tarafından seçilecekti. Azerbaycan'lı lider olan Resul Zade, federatif veya muhtar organizasyonun desteklenmesinden söz etti. Kendisinin uyanık ve mantıki bir şekilde öne sürdükleri, Tsalikof'un heyecanlı ve çok kere tena· kuza düşen konuşmasıyla büyük bir tezat teşkil edi· yordu. Resul Zade Tsalikof'un temel düşünceleri ile aynı fikirdeydi yani Rusya Müslümanları Ruslarla olan politik bağlılıklarını muhafaza etmeliydiler ve onlarla beraber demokrat bir halk cumhuriyeti kur malıydılar : v
·1917 thtilillode Rusya Müsliimaalan
22.5
Fakat KJuııÇ2tka'dan Karadeıılz'e ve Arkanjelsk'den tran'a kadar uzanan bir geniı, arazinln - bütün Asya latJıaı yüzeyinin aJhda blrinl teşkil ediyor ve yüz yetmiş milyona kadar blr nüfus ihtiva ediyordu - demokratik idaresini başarılı bil' ,ekilde organize etmek nasıl mümkün olabilirdi? Memleketin bir tarafında güneş doğarken öbür tarafında insanlar uyumaya hazırlanıyordu. Rus balkının isteklerini ancak ademi merkeziyet ve muhtariyet tatmhı edebilir, bir çok Ruslar da ademi merkezi.. yet preruıibinl destekleımldedirler. Benim fikrime göre gelecekte Rosya, muhtar arazileri ihtin eden blr federasyon olmalıdır. Rus ya'mn müstakbel politik orgaııi.ı.asyonu, her birinin kendi ulusal memleketi olması gereken bütün halkım tatmin etmelidir.
Fakat bütün İslam ulusları Rusya içinde bir kültürel federasyon teşkil edebilirler, bu kolayca ba· şarılabilecektir; çünkü bunıların arasında en kuvvet li ulu.sal gurup Türk·Tatarlandır. Bizler Türküz ve Türklerin oğullarıyız, böyle olduğumuz için gurur duymalıyız. Bir Türk benliğinden bir Türk kültürü yaratmak istiyoruz, buna mecburuz. Rusya'daki otuz milyon müslümandan yirmi dokuz milyonunun Türk olduğunu unutmamalıyız. Rusya'daki Türk halkı yüzyıllardan beri bölünmüşlerdir; fakat şimdi sadece birleşme konusunda değil aynı zamanda ken di ulusal mevcudiyetlerini kabul ettirme konusunda da kesin niyetlerini haykırmaktadırlar. Fakat ha· len çeşitli Türk dilleri vardı,r. Volga Tatarlarının kendi lisanları, edebiyatları, yayınevleri ve okullan vardır. Türkistanlıların kendilerine has Çağatayca edebi lisanları ve 7-engin edebiyatları vardır. Aynı şekilde Kazak lisanı da daha büyük bir gelişme gös· terirken, Azerbaycan Türkleri, Tanrının da yardı· miyle kendi kültürlerini yarattıkları gibi, kendi dil· lerinde bir edebiyat yaratmışlardır. Böylece bütün bu insanların kendilerine has yolları olmuştur. Müş-
:ı26
rklzm ve Müslümanı,.; Rusya'da Pan-Tü
una akmakta olan bu . çeşitli . Türk okyanUS lrec · terek bır . . bı. r Tü"rk den izi meydan. a. get . . ek n ne Türk hır ıe ,,� b"1r Türk otonorrusı ıstıyoruz. mahaıu li mil z . tir. Bı · . . a}ıh as kılmak için otonom bır Azeruş . Ta vsiyelerı �ıs Türkistan ve Kazakistan vesair a , baycan D g �, - rı;;ntrü bu halkl arı n kendilerine ı yaratılması i�ten � om devlet· n v'sar..u.ud·ır.· Bütün bu oton mah sus _o·· zellıkle işlerini kendil�ri yapmalı ve kendi ler kendı m�allı ip omalıdır. Bu otodileri sah .. .. l kalkınınalarının ko· ınilli idarelerıne ken . dini ve külture nom eyaletlerın la· maksadıyla büt. ün Rusya Müslüman . ' ordinasyonu 12..,�lan· . . ın . kurulması ıcabetmektedır. ..ı..x19 . nnın meelısın . . edılen ve Sadri Mak· sil tem an fınd tara rlar Tata ta _ iler başlanntarafından yönetilen Merkeziyetç beraber ı of'un bulun duğu arkadaşlarıyla da T sal.k . . . Resul Zad e 'nin milli eyaletler otonomı _proJesıne o kadar kızmışlardıki bu kararın üzerindeki oyla� yı sabote ederek toplantıyı t�rkettiler. Ey�!e�er le Me rke ziye tçiler arasındaki son açılmayı on.emek için başkanlık oylamayı 7 mayısa kadar erteleme ye, Tsalikof ile Resul Zade'nin fikirlerinin daha f8Jt' la tetkik e dilme si için anayasa komisyonun a gönde rilmesini ve her iki taraftan eşit sayıdaki konuşu cuların daha fazla tartışmalarına imkan vermeye karar ve rdi.
!:ı�
Savaş 7 Mayıs'da Kazak delegesi Dosmuh� medorun bir konuşınasıyle açıldı. Onun fikrine ı6' re merkeziyetçilerin tezi herhangi bir muhtariyet kavramına karşı idL Delege arkad�larının, Rusya'· daki diğer Türk halkı üzerinde Tatarların manevi • politik üstünlük sağlamak hususundaki hırslarından
1,11 thtiüliıule Rusya MüslümanJan
227
endişe duyduklarını ifade eden Kazak lideri, Tsali· , kof'a acı bir şekilde hücum etti. «Milliyetin ne oldu· ğu hakkında. hiç bir fikrin iz varını? Bu kan, ruh, ge· lenek, dil, Met ve toprak bütünlüğü dernektir. Top rak bütünlüğü olmayan, merkezileşmiş otonom esa sına dayanan bir «müslüman> ulus yaratamazsınız. Siz bir Pan·İslamiyetçi de ğilmisiniz? Pan-İslamiyet çiliğin arkasında, bir milliye tin diğerine hükmetmek istemesi gibi entrikaların gizli olduğunu biliyonı.z. (Dosmuhammedof bura.da, Tatarların liderlik id diasında olduğunu açıkca ima e tmiştir). Türkistan· lı delege olan Abdullah Hojaef, Dosmuhammedof ve Resul Zade'yi şiddetle desteklemiştir. «Biz Türkis· t anlılar oton omi ·istemekteyiz; çünkü ulusa l büttin lük elde etmenin tek yolu budur. Bizim gelenekleri miz, Rus geleneklerinden tamamen ayrıdır. Biz kendi ulusal topraklarımızın sınırları içinde yaşamak is tiyoruz. Hojaef, hiç bir şekilde demokratik prensibi tekzib etmeyen Amerikan hükümet sistemini, arazi federasyonunun en güzel bir örneği olarak g s ö � miştir. Onun fikrine göre arazi otonomları Müslü manları bölmeyecektir, çünkü bir oton ominin kapılan diğerinin halkına dalına açık olacaktır. Hojaef iddi asını daha fazla izah ederek dinleyicilerine, Rus ve Türk Müslüman halkı arasında politik sınırların ol masına rağmen bunların daima bir birlerine yakın lık duyduklarını hatırlatmıştır. T oprak otonomisini destekleyen yegane Tatar konuşmacı Fuat Tuktarof olmuş, merkeziyetçi ha reketin kabulünün ister istemez Merkezi Asya "'ve Kafka syalı delegeler tarafından kongr enin terke dilmesine yol a.çacağına ve - kendi ölçüsünde ger-
p 2ıs
1917 tbdliilinde Rusya Milslümanlan
n-TürldDn ve Müslüma nlı\ R usYt'da Pa
an kongre re olan _ bu müslüm ong k ilk r hü ten çek T atar arkadaJ}laso lanacağına . nin bozulmasıyle �:�tır. Bu, Müslüman men· nnı ikna etmeye ç k bir cinayete mal olacaktı. faatlerine kar şı gerçe omileri ve adece kendi oton Toktarof, T�ta�la1:1: anda huzam �çin değil aynı K azakların ustun1ugu.. . Müslümanların gerçek b'ır o tonod�t c.��arlar i at etmelerinin gerekt ğini ��� mısı. ıçın ça ış �rını isp ka, merkezileşme . tezi. . de arazı otobissettirmiştir. Bundan b aş ilerının kend rın .. anla .. um 1 mus .. , bulu nin ka Rus Hüktl· . e karşı olduklarını isp at ederek nomı.sın ·1•ahı o1acaktı metine etkili bir propog anda sı mü�a Arazi otonomisi pren sibinin �n şi�d:tli ıdı v:. kendiai filerinden biri de Ahmet Zeki V alıdof deg�l de � bir Başkır idi fakat bu ı:ıefer Başkırları V�· ta Asya Müslümanlarını temsil etmek�e!dı. a. Rusy dof «kendi problemlerimizi anlamamız ıçın, da bir Müslüman ulusun bulunmadığını idrak _etm: liyiz> demiştir. Bir politik acı olduğu kad�r bır on· yant alist olan V alidof, etnolojik gerçeklerı h at�a tutarak, müslümanların hem Türkleri hem de Türk olmayanları ihtiva ettiğini hatırlatmıştır : Türkler dolu, orta ve güney Türk guruptan ol.anık böliinıııif, ler n lı er birini.o ayn dlll, kültürü ve tarihi olnı11$tur... örnetlıı Orta Asya'da olduğu gibi Rusya'nın bazı kısımlarında Türkler top lam :yalet halkının yüzde 61 • 96 sı.nı teşkil ctmekttdlr. Bu ey• !etlere şüphesiz ulusal arazi otonomisi verilmeli ve batta bwılır Rusya sınırlan içinde bir federasyon teşkil etmelidirler. Eğer bi> ler sadece bir uluısal hayal değil de ulusal otonomi istiyorsak. bu Türk balkımo ulusal • coğrafi sınırlannı göz önünde tutarak, hi ve e� esaslara &öre kendi idaremizi organi:ı.e etmellyl.ı..
tari
229
Validof'un bu sözleri gürültfilü bir a lkışla kar andı ve Rusya'daki Türk hareketinin tecrübelile şıl rinden olan Topçubaşef kendisini tebrik etmek üze· re kürsüye geldi. Türkistan, Kazakistan ve Kafkasya'dan gelen muhafazakar de legeler federatif veya toprak otono misi fikrini destek lerken, Tatarlar ile sosyalist baş· kan lar hemen hemen hep birlikte merkezileşme ka· rarını desteklemişlerdir. Bir Tatar sosyalist g azete ci o lan İbrahim Hatasof, Rusya Müs lümanlarının ulu· sal idarelerinin çoğa lmasından doğacak olan masraf· ları ödeyebilecek kadar zengin olduğuna, federalist· lerin gerçekten inanıp inanmadıkları sorusunu or t aya attı. «Rusya'daki Müslümanların otonom ara zilere böltinmesi halinde bundan şüphesiz bir çok politik partiler yararlanacak fakat bunlann idare cilerini beslemek zorunda olan, halk olacaktır. Müıt \ümanlar işçi sınıfı ile birleşip iş birliği yapmalıdır. Halkın parti ler ve politikacılar tarafından istismar ,�ilmesi önlenmelidir, «çünkü partiler halk için ol· malıdır, halk, partiler için değil.> diyen Ha.ta.sof federalistlerin hiddetli bağırışları arasında sözleri. ne son verdi. Hatasof'un şiddetli tenkidini takip eden umumi gürültü neredeyse toplantının kesilme sine yol açacaktı; fakat başkanın enerjik bir müda halesi ile de legeler sükunetlerini muhafaz a ettiler. Fakat Müslüman otonomlıiinin organizasyonu hususunda Va lidof ve Resul Zade'nin ar azi ve len· guistik prensiplerinin aynen uygulanmasının saçma bir şey olduğuna işaret eden lshakof, bu gibi hu suslar harfi harfine ta.kip edilirse o zaman Kafkas·
-----�---
'
130
Rosya'da Pan-Türldmı ve Müslüınanıık
sya'da da on iki otonoın : k. ve Orta A ya'da �rk se u acağına işa ret etti. Bundan sonra cumhurıyet � . n�ı müdafaa etmek üzere tekrar k� esı . Tür.k .ıstan .. Tsalikof Pro:, n duş·· üncesın e gore 'da nu O di .. e gel · suy olanlar acak rlan sa ra de ya ce .. otonomı. sı·nd en ariaz v lıklı tabakasıydı, çunkU kuvvet yuk arı balkın ar ı ele geçirilmiş olacaktı. Fakat sınıflar ta raf ndan ·' d · il er1e k oy ·· 1·wer aha omide ışç oton . bir · şmış 1 .. e zı e ınerk . ı d ar çun kü ; kl a nac Ts . aUve konı ıy ı. e .il edilecek ümete . Hük h ci geçi aklın adan _ sonr gore kofta � . aşagı tabakalardakı Mus.. olan _ Rus sosyalistlen o yuc k ul an ı·di-· ru sınıflarının da aynı şe kild e 1.. �e iştir� ede 1::�üslümanların da merkezi �da1: ın ola� bir ceği ve kendi kültürel oto�o�enn � ak lfunan. anc Mus yetı hun merkezileşmiş Rus cum ların emellerini tatmin edebilirdi. Toplantıda bulunan kadın delegelerin çoğu mer kezile şmiş otonomi taraftarıydılar. Fatma Kul Ah· medof, Müslüman kadınlarını Tsalikof'un kararım desteklemeye çağırdı. Özellik.le doğu eyaletlerde ço ğu bala kocalarına satılan ve kaba bir şekilde mua mele edilen Müslüman kadınlara ancak me.rkezileı miş bır idarenin, serbestiyet ve hürriyet garanti edebileceğine inanmıştı. Aynı zamanda kendisi, Bakü'· nün Rusya'daki en ileri Müslüman şehri olarak ka· bul edilmesine rağmen Bakü'de yapılan en son Kaf· kas Müslümanları konferansı sırasında kadın dele gelere fena muamele edildiğini, kürsüye gelmeleri· nin önlendiği ve sonunda toplantıdan dışarı çıkarıl· dıltlarından bu toplantıyı protesto etmiştir. Rusya'da Müslüman otonomisiyle ilgili karar hakkındaki son oylama gergin ve karşılıklı güven·
1917 thtilillnde Rmya Müslümaıılan
231
sizlik havası: içinde vuku buldu. Oy sandıklan biz. zat Dosmuhammedof ve Uias Alkın tarafından mu hafaza edildi. Oyların gayet dikkatli bir tasnifi so nucunda Resul Zade inkar edilemez bir zafer ka· zanmış oldu ve Tsalikof'un merkeziyet hareketi için aldığı 271 oya karşılık 466 oy almıştı. Bu kararın Rusya' daki müslümanların resmi politik programı· nın esas maddelerinden biri olarak geçici Hükfune te sunulan metni aşağıdaki hususları tavsiye et· mekteyd.i :
1 - Ulusal, arazi ve federatif prensiplere da yanan otonom demokratik cumhuriyetler.
2 - Kendi ayn topraklan olmayan bu Mim· lüman halka ulusal - kültürel otonomi verilmelidir.
J - Rusya'daki bütün Müslüman halkların kültürel ve dini işlerini intizama koymak ve koor dine etmek için merkezi bir Müslüman idarenin ku· nılması gerekmektedir.
Toplantıyı iki muarız kısma bölen otonomi pro jesinin, kongrenin gündeminde tartışmalı konu ol duğu tahmin edilebilirdi . Fakat tahminlerin aksine şiddetli tartışmanın meydana gelmesine sebep olan olay kadınlara özgürlük1!lrinin verilmesi meselesi ol du Bu meselenin resmi raportörü olan Fatma Tuta.ş . kadının, Müslüman ailesindeki ikinci derecede ve utandırıcı durumundan acı bir şekilde şikayet etti ve müslüman topluluğu içinde kadına tam bir politik ve sosyal hürriyet talep eden, aynı zamanda çok . kadınla evlenmeyi yasaklandıran bir teklif sundlL Musa Bigeef, Hadi Atlasof ve toplantının bütün li·
232
ve Müs lülllaalık Rusya'da Pao-Türklzm
a. arafından desteklenen bu teklif, oyJ t d an l bera � �Junu ka zandı; fakat 10 mayısda kuvvet· ç ı O a.rl r, bu teklifin telııra.r topnlayan muhafazak "ddaetlı. bı. r karşı .. ına. rın_ nnı le �gt hucu .. .. mes·ını· isteyerek şı .. uşül . gor . ı·mam olan Abdullah HoJaef, «On ınil· geçtiler. Bır lüman» ·adına konuşarak, nıeee,. yon Ort a Asyalı Müs nemıy ecek k ad ar cı'dd"ı ol· . b.ır günde çözümle .. n ını.nın lenın ve bu teklifin Müsluma d' . ahllk ted _ ettiğini. söyledi. Sinirlen::ı:�le bir tezat teşkil . ve korkmuş olan delege «Benı bu kongreye gönmış . çık abıı..nm?> ıl nas ben na şısı kar rin sele kim deren lmezse b en onla· diye sordu. «Eğer bu teklif düz.el� m tarafından ıma 95 ra ne derim? Bunun üzerine 1 kongreye yazılı bir itiraz sunuldu ve diğer Orta Asya'lı ve Kafkas delegelerin çoğu imamların bu teklifini desteklediler.
Kongre, çok az veya hiç tartışmaksızın, Müslü· man dini idaresinin yeniden organizasyonunu kabul· etti; bu devletin mürakabesi nden tamamen ayn ola caktı. Kongre tarafından tavsiye edilen yeni Mi.is· lüman dini idaresi, özel bir Müslüman kurulu tara· fından seçölecek olan bir Müftü ve altı Kadı (hl· kim) 'den ibaret idi. Bu proje, henüz Rus hükumeti tarafından tasdik edilmeden kongre yeni mUftiiyll seçme yoluna gitti. Bu, liberal Tatar din adamı sım· fının tanınmış lideri ve 1905 denberi bütün politik toplantılara katılmış olan Galimjan Barudi idi. Fakat bu şahsın seçimi müslüman din ada mları sınıfı nın iıe ri Tatar kan �dın n hala büyi.ik ölçüde gelenekciler ve : Tatar muhalıflerı de hesaba katmak zoru da olduğu· n nu gösterdi, çünkü mevcut 90 0 delegenin sadece 292
1917 lbtilaliode Rusya Müslümanlan
233
si Barudi'ye oy verdiler, 257 temsilci Barudi'nin seçil mesine itiraz etti. Bu arada büyük çoğunluk da oy kullanmaktan çekindi. .Müslüman eğitim sisteminin yeniden organi?.a.s· yonu da: beklenmeyen anlaşmazlıklar olmadan karar laştırıldı. Komisyon tarafından tanzim edilip Tere gulof tarafından temsil edilen okullara ait bir prog rama göre müslüman eğitimi münhasıran bir miis lüman ulusal otonom organın yetkisi altında olacak tı. Müslüman okulıardan mezun olanların özel giriş imtihanlarına tabi olmadan yüksek Rus eğitim ens· titülerine girebilmelerini temin etmek maksadıyle müslüman okullarının programının Rus eğitim prog ramına paralel olmasına doğru olacağı kabul edmdi. Bu kararın üçüncü kısmı büyük bir anlam taşıyor du; çünkü bu madde Tatar ve Pan·Türk kanadın ıs ranyle, Müsüman ilk ve orta okullarda «mahalli milli dili» kabul ediyordu. «Müşterek Türkçe:t (yani Osmanlı Türkçesi) ise orta okullarda mecburi ders olacak, yüksek okullarda ise esas öğretim dili ola rak kullanılacaktı. Rus dili orta ve yüksek okullarda mecburi ders olarak okutulacaktı; fa.kat maha.lll milli dil olan «Müşterek Türkçe:. veya Osmanlıcadan daha düşük bir önem ve dereceye indirilecektir. fflrtı..AL HAREKETi ve ANTİ - EMPERYALiZM
Sol sosyalist savunucuların propogandasının bir etkisi olarak - savaşa devam etme hususundaki
bariz isteksizlik, Tsalikof'un kendini parlJk bir halk
savunucusu olarak tanıttığı konuşmasında dış iş-
Rusya'da Pan·Türkizm ve Müstü�'
in çoğ u tarafından k en. rken delegeler e d e .. z o s en de konuşanlar dan 'hı. · d re lerın ong K i. ett ....._ . ıkca belli dini aç mokrat kadar heyPtı .. De � al sy So -"s ı • i a uşm n Rusya . FrBJt amakla itham etti ve ·..n : çalamaYa hazırl arasın dak'ı gıuu anlaşnı.aıa. lya İta ve e ter il İng , sa ı mesini talep zamanda neşrea·ı rın hepsinin en �ısa yük Kuvvet. k Bü re mü ttefi gö a lar ma laş an bu i. ett ' ğunun önemli kı.sıınlaruıı ler osmanlı İmparatorlu . Tsalikof, yeni toprak ilhak etmeye niyetlenmişlerdi hiç bir tazminat lar ilhak edilmeden ve galiplere asını ta'V'Sl, ödemeksizin barış anlaşmasının yapılm ye etti. Bundan başka, müstakbel barış anla.şmaıı Konferansının yalnız Avrupa milletlerini değil, ay, nı zamanda Asya ve Afrikalıları da tatmin etmeıl gerektiği üzerinde ısrar etmiş\i. Tsalikof, «Bugünkü dünya katliamının anahta rı Avrupa'da bulunmaktadır». demişti. «Avrupa'ıuıl hükmeden sınıfları bütün insanlığa hakim olmak ·iyetindedir. İslam ulusları esasen Avrupaıı en pery�istlerin kurbanları olmuş bulunuyorlar. Şu hal de bızler, bu emperyalist savaşın devamına itini et�liyiz ve geçenlerde Stock holm'de toplanan O yalist partilerin tebliğine iştirak etmeliyfa. Aynı s manda dünya demokrasi temsilcilerine hitap ede ask�r ve işçi temsilcileri Petrograd So-vy,�t beyaDJII' ınesme bağ lanmalıyız.»
1917 thtilalinde Rusya Müslümanlan
235
Neşe içindeki kongre, Tsalikof'un tezini hep bir likt e kabul etti ve hemen Stokcholm'deki barış ta raftan kongreye telgrafla selamların bildirilmesi tavsiye edildi. Tsalikof'un bu gürültülü nutkundan sonra d�legelerin çoğu taşkın bir duruma gelmişlerdi, ve Tsalıkof omuzlar üzerinde divana taşındı, bütün kongre kendisini bir alkış kasırgası içinde selam ladı.
Toplantıların son günü olan 11 mayısta kongre partinin aday listesini Bütün Rusya Kurucu Meclisi· nin seçimine «Müslüman Demokratik Blok» ismi d tında sunmaya karar verdi. Rus sosyalist partileri ile koalisyonlar tavsiye edildi. Otonom Müslüman idare �urulana �adar Rusya'daki Müslüman politik faaıliye tin koordinasyonu geçici ınusal Şura'ya tevdi edil di. Kongrenin Tatar ve Pan·Türk gurubu, bu geçici Şura'ya Ulusal Türk - Tatar Konseyi adını verdiler ve K� şehrinin konseyin daimi yeri o1masını tav siye ettiler. Bu teklif genel bir gürültüye sebep ol du ve kongrenin çoğunluğu tarafından reddedildi Konseye Rus geçici Müslüman lnusal Konseyi (Mil li Merkezi Şura) ismi verilmesi kararlaştırıldı. Pet rograd bu teşkiatın devamlı merkezi oldu. Fakat ınusal otonomi konusundaki uzlaşma ka· rarına ve Resul Zade'nin «müşterek Türk denizi ümitlerine rağmen gerçek, Rusya'daki Türk han: � ��leşmesini değil, esasen zayıf bir durumda ·olan Bırligı tamamen dağıtması olarak görünüyordu. Kongre tarafından meydana getirilmiş olan tama· men Rusya Müslüman konseyinin genel olarak ölU doğmuş bir çocuk olan bu sahanın bir uyuşmazlık
Rusya'da Pan-Türkizm ve Müs1üınan1ık
_ u h en isbat etti. 1917 de Rusya'daki MUsld u o gun em eketn i diğer bö lgeleri gibi siyasi kav· · · lümanlar meml yışı hastaıgının etkısı alt ında yma u · kate . l k a h ramların ı er: bu yönde . ted"l eşit olmayı ıs idi· Hepsi hür ve ki gerçekte sosyal bır devlet kuokadar ilerı· gı"ttiler ı ka çırdılar. De· · mevcut hakiki fırsatlar . . ruluşu ıçın şıye deJenere old anar cak çabu et ferdiy ı· mokratik . t etmege g_e ınce bö Prensi veya şahsiyetlere ıtaa yet aşk ı, bütün gö bir du!ünce olamazdı. Hürri ıerin inkarına, sosyal veya devlet karakterindeki tün bağların reddedilmesine döndü. ŞURA.'NlN 1917 DEKİ ÇALIŞMASI Haziran'da Şura'da temsil edilen çeşitli gruplar arasındaki mücadele öyle kritik bir taya geldiki, Ishakof sonunda şöyle dedi, cŞ Türk-Tatar halkları birliğinin tarihi ayrılmasıyla ıı karşıyadır.» Şuranın 25 haziran oturu....,.............. Tatar ve Kazak temsilciler daha küçük anlaş lıklara düştüler ve Kazaklar kendi Kazak ko lerini kendilerinin organize etmesini istediler. arada Tatarlar ikinci bir Müslüman kongresinin harıgi bir mahalli organizasyon veya konfe yerini almasına itiraz ettiler. Sadri Mak sudof, olarak, Şura'nın kend isinin bütün Müslümanlar i bir icra kuvveti olduğunu düşünd ü. Bu nokta top otonomisi taraftarlarınca şid detle reddedildi'. F Maksudof'un gayretleri bo şunaydı . çünkü m alı merke i kuvvetler artma � ya deva� ettiler. K da tertıp edilen !k·mc · "" .. ı Mus1uman kongresinde, .. . seY uy elerın den biri olan M. Sulta ngalief • şura
J917 llıdhlllnde Rusya Müslümanlan
23'7
otuz üyesinden ancak yarısının son toplantıya işti rak ettiğinde n ve merkez komitesini teşkil eden beş kişiden ancak üçünün çalışmakta olduğundan şika· yet etti. Şura'nın İcra Heyeti kendi üyelerine karşı O kadar şüpheci idi ki geçici hükumet kendisinden Türkistan komitesi için bir başkan bulmasını istedi· ği zaman, bu göreve bir Müslüman değil de bir Rus aday teklif etmişti. Şura artık geçici hükumet ve Rusya'daki poli tik partilerle olan işlerinde başarılı değildi. Şura üyeleri, Bakanlar Kurulu müzakerelerine ancak iki defa katıldılar. Ve bu da politik olmayan, dini veya basit bölgesel konulardaki tartışmalara hasredildi. . Fakat Kurucu Meclisin seçim hazırlıklarını yapan komisyonun çalışmalarına katıldılar ve burada Türk ve diğer Müslüman azınlıkların menfaatlerini savun dular. ŞURA VE GEÇİCİ ııt)l{OME'J' Şura ile geçici Hükümet arasındaki önemli te mas Temmuz ayında, morali bozulmuş Petrograd garnizonu askerlerinin yaptığı Sovyet lehindeki gös terilerin başlamasından sonra ve Müslümanlar Prens Lvof'a işbirliği için teklifte bulunduklan za man Kadet bakanların çekilmesinden sonra olmuş· tur. Tsalikof ve Ishakof başkanlığındaki Şura mu· rahhas heyeti, güvensiz hükumetin başkanına bir ziyarette bulundular. Lvof'a hem Müslüman Parti lerin birleşmesini hem de gerek Rusların gerekse Şura'nın ihtilal ayaklanmalarına karşı özellikle
� 1
ve Müslütnanhlt Rıısya'da pan-Türkimı
aı· an asikleri müslüm . - nu kabul ett · · . mukavım oldugu T s ler. ıkof ile . desteklenmesini teklif etti kerle · nn "k· · d hükumetın e en .az. ı ı yer arkadaş1an yenı. koaılisyon ı; Kazak polıtıkacı ve elde edeceklerine inanıyorlard Tarım Bakanlığına tar,ım uzmanı olan Tanışbaef'ın . . . kendısını n d� �ura un kof' Tsali , eğini edilec tayin - . e ed���?ını umit başkanı olarak, boş bir bakanlık eld etmişlerdi. Kınmh lider Seydamet, Baku lu mutedil avukat olan Topçuba.şef ve Tatar burjuva politika· cılığından emekli Maksudof, diğer üç bakanlıkta müsteşarlık için Şura'nın en iyi adaylarıydılar. Gös teriden bezmiş ve sosyalistlerle yapılan mücadele den yorulmuş olan Lvof, Şura'nın ittifa k teklifini sempati ile karşıladı. Fakat Petrograd Sovyet baş kanı olan Chkheidze ile görüşmeyi üzerine aldığı zaman, bu Gürcü politikacı, milliyetlerin değil de partilerin hükumeti teşkil etmesi halinde, Müslü manların hükumete iştirak etmesini kesin olarak reddetti. Petrograd Sovyet'inde diğer bir gürcü Menşevik olan Tseretelli de aynı şekilde Müslümanların hükumete iştirakine karşı politik prestijinin bütün ağırlığını ortaya attı. Kerensky başkanlığında yeni koalisyon kurulduğu zaman Müslümanlardan hiç biri kendilerini kabinede bulamadılar. İki Gürc ü Menşevik lider tarafından yapılan bu umu lmadık müdahaleyi Tsalikof sonradan Gürcüle r ile Kafkas y�lı ?agısan Iılar arasındaki tarihi düş man lığa atfet· _ ınıştir (Tsalık of, Şura'da Kafkasyalı Dağı stanlıla nn temsilcisiydi). �amafi Şura ile Petrograd So vyetin .. rcü li· derlen arasınd aki bu ihtilaf sonrad an, ae:raı L.
191 7 lbti lillnde Rusya Müslümanlan
239
Komilof'a karşı ikisi istekle aynı safta olduklan zaman. işbirliği yapmalarına mani olmadı. General L. Kornilof, Kerensky'nin elinden kuvveti alıp Pet rog rad şehrini temizlemek istiyordu. Hatta ağus to s sonunda Kornilof'un kuvvetleri Petrograd'a kar şı yürüyüşe başlayıp bu sağlam teşekkülün moralini bozmakta ha.şan gösterdiği zaman Şura, tahrikçile rini Kafkasyalı süvari aılayına (buna vahşi tümen deniyordu) gönderdi. PERM •
•
E:KATER.IN8VRG
T.4TAJt ve 8A$KIRl1A UA$1w.o.\k'İ VlNi P4Tı 5AMA�A.
e
.s, ......
&zulcılf.,
-
1918-1920 deki
Tatar- ea,kır .A
1918 &har-ında Stalin lara[tıtdı:ıtt plcfolarıan Tatar-1';,aflıır- CUlflh. sıııırı.
1916 ete Tatar. P.,o�lıır Cumitıırly�(int so•utması Stalirı loro[ırıda,ı (sltnit.rı Çu.;aı, ve çuemis; lopraldarc.
� �
O
,1919 da :Sovyct P.>01iır anLaınııa. sı il e kurulan. ._ _ .l:ııçcı{ &şltırytı. IO
100
,so
MiL
Bütün Rusya sahnelerinde Şw·a ile Tsalikof' un en son görünmesi Eylül'de, sosyalist partilerin Demokrat Kongresinin Petrograd'da görülmeye baş-
p 241
1917 lhdlilinde Rusya Müslümaalıın
kof Kazak steplerinde lamasıyla old�. T a.li ' durdurulmasın ı isteye sal yerleşmenın ;erhal ak'ların firarilerden ve kongreden, Kırgız ve Kaz . · a�cil tedbirleri n �ııımı ın yerleşenlerden koruma sı ıç . an başka sosyalistlerden bak . ted1. Bund sını ıs . müslüman Devle t•ı Sekre teru-· gı . . de bır sevıyesın hemen toplantıya rulmasmı, Kurucu Meclisin Tarım Bakanı 'o . g-ınımasmı ve v. M. Chemof'un . . . t e d ı ı. ıs K rın ele lem tek des i sin lme rak tayin edi . yap enlerın istan ve K.ırgızistanda yeni �erleş ml� tutul yanlış hareketlerden Tsa.lıkof ..soru ıyetleri Fakat çoktan beri kendi demagoJık faal meşgul olan sosyalistler Tsalikof 'u ço� az des diler. Tsalikof'un Rus ve Gürcü sosyalıstlerden radığı hayal kınklığı sonradan Bolşeviklerl e kısa ömürlü flörtüne ve Kafkas Sosyal Demoaıi teşkilatında birlikte çalışırlarken tanıdığı lin ile olan temaslarına bir vasıta oldu.
Tatarlar tarafından kendilerine zorla verilen yeni «Tatar - Başkır otonomisi> ismini reddettiler. Hat ta Başkır'ların toplantıyı terketmesinden sonra bile ikinci kongre, sadece Volga ve Ural Müslümanları adına değil aynı zamanda «Orta Rusya ve Sibirya'nm bütün müslümanlan> adına bir karar almayı ba şardı. Fakat bu sefer Tatarlar bütün Türklerin li· deri olmak isteğinden vazgeçtiler ve Türk toprakla rının teşkili meselesini Kazaklara, Aı.erbaycanWara, Uzbekılere ve Kırımlılara bıraktılar. O sıralarda Ka· zan'da tertip edilmekte olan diğer iki müslüman ' kongresinin - askeri ve dini - iştirakçileri tara· fından birleştirilen bu toplantıda, orta Rusya ve Si birya Müslümanlarının (yani Tatarların) kültürel otonomisi resmen ilan edildi. Tebliğin okunması, «Halkımız yaşasın. İdil - Ural yaşasın.> (•) bağrı.ş malan ile karşılandı.
TATAR OTONOMİSİ Rusya'nın çeşitli Türk uluslarının temsilc:1111 arasındaki anlaşmazlık yüzünden, 21 Temm Kazan'da toplanan ikinci Müslüman Kon sadece Volga ve Ural bölgelerinden gelen d bulunuyordu. Azerbaycan, Kazakistan ve Orta ya temsilcileri Tatarıo.rla işbirliği yapmak diklerinden toplanuyı boykot ettiler. Bu Rusya'nın Müslüman Türk halkının kıs& cephesine son verdi. Hatta kongrede Baıkırlar Tatarların da arası açıldı ve Ufa'ya ıneınleke döndüler. Tatarların kendilerini ayn bir Türk kı olarak tanımayı reddetmelerine itiraz ettiler
241
Kültürel otonomi projesi, merkezileş�,in de vamlı bir müdafaacısı olan Maksudof tarafından hazırlanıp sunuldu. Ana hatları ulusal ve kültürel otonomi prensibine dayanıyordu. Projeye göre : 1 - Merkezi (Avrupa) Rusya. ve Sibirya. Müs lüman'ları, kanuni bir ulusal kuruluşun bütün hak· larına sahip olarak dini aynıı zamanda kültürel konu larda üyeleri üzerinde kanunı ımvveti olan, ayrı bir ulusal grup teşkil etmişlerdi. •)
delil • Urab deyimi Tatar Sosyalist olan G. Şarof ta.rafuıclaa ortaya ablmıştır (Mende sayfa 12) ddlb Volp'ma eski Türk lsıııidir Böylece tdll - Ural deyimi Volp • Ural l9it olmak1ııdır.
sömoe
ürldzm ve Mıislüntanlık RusYa'da Pan-T
. .n ·ıdare organı , Tatarların yaşaını m no to O i f ahalli kongreler A tara �d an seç , .--:2 m de er e. ! g dıgı bc, (Millı Meclıs) olaca.kal Parlem ento lus U n a ol ek lec göre Rusya'nın b.r vekil esasına tı. Beşbi.. n Tatar� . m an halkı olan her bölgesi ve. .. u"k 0,çüde mus1u� . . edıl buy ecektı. Ta· tıp •. . ter re ng ko bir i all ah m ıçm ·· .. 1 Ya kıc:...mı 1 uuıyer , ler ae • kuture k onu an ,r., arı ı kl d a Yaş . arın 1 r ta .ıdarı. veya kanuni meselelerini de li parlementov a, makamlarına havale edecekler ber z:ımankı g· ı·b'ı Rmı .. ·· 1 arı n tıeşkil et• . .. Buna karşılık çoğ unlugu Mus 1uman ·· ıdt M..us1uma un t on en n rlem tiği eyaletlerde bile Milli Pa kkı yoktu. o!mayanlar üz�rinde kaza ha 3 _ Müslüman otonomisinin idari organlan, Ufa'daki Müslüman Din idaresi ile eğitim ve maliye i•in özel müslüman Bakanlıklardan ibaret olacaktı. �aliye Bakanlığı Müslümanı1arın kültürel ihtiyaçlan ile okulların organizasyonuna bakacaktı. Mali yar dım, Müslüman halkın çokluğu ile orantılı olarak, hükumete ait veya bölgesel Rus teşkilatları vasıta.. sıyla ve Müslümanlara özel vergiler koyarak temiıı edilecektir. Eğitim Bakanlığı, Müslüman okul siste: mini yönetecektir.
242
w
w
4 - Avrupa Rusyası ile Sibirya Müslümanla· rı, Rus parlamentosunda bir oranda temsil edilme liydi�er ve Müslümanlara ait işler için Rus devle\ teşkilaA tında, bakan haklarına sahip öz.el bir sekreter bulunmalıydı. Bu projeye g'öre, Rusya Müslümanlarına müst&• kil otc-nom topraklar teşkil edilmeksizin kültürel h yatlarında bir muhtariyet garanti edil miş olacak
ıllııııı----
1917 thtiliUlnde Rusya Müslümanlan
243
b unların merkezi idare sistemi, Avrupa Rusyası ve Sibirya'daki Müslüman halk üzerinde kaza hakkına sahip olacaktı. Kongre kararını geçici Hükumete bildirdi ve kültürel otonomilerin gerçek!eşmesi için «Kurucu Meclisin derhal toplanmasını temin et· mek için beklenmemesini» söyledi. Kongrenin kararlarında biri tamamen Rus Ku· rucu meclisın gelecek seçimini ve Müslümanların Rus politik partile riyle o1an ilişkisini ele alıyordu. Tatar seçmen listelerine «Tamamen Müslüman De mokratik Sosyalist Blok» ismi verilmesinin kabulü, Müslümanlar arasında solcu radikal gurupların kuv· vetlenmekte olduğunu göste rdi . Ka rar, aynı zaman· · da günde sekiz saat çalışmanın kabulünü ve mülk sahiplerinin mallarının devletleştirilmesini tavsiye ediyordu. Bundan başka, Rus sosyalist partileriyle anlaşma yoluna gidilmesi tavsiye edilmişti. Burjuva teşekküllerle olan her türlü işbirliği tamamen redde dimişti. Kongre 1917 yılı sonbaharında Ufa'nın ta· rihi Başkır şehrinde bır «halk parlenıentosu» (Mil· li Meclis) kurulmasına karar verdi. Bu kararlar ve kongrenin Tatar (Müslüman) otonomisi tesisi hu· susunda oybirliği ile karar alması, Tatar ulusal şuu· runun uyanmasına doğru atılan kesin bir adım ol· muş ve Tatar'ların Rusya'daki bütün Müslümanları birleştirme konusunda uzun zamandanberi devam eden planıarınııı terk edilmesi Tatar Politik faa· Lıyetlerini kendi yakın akrabalarına münhasır kıl· mıştır. 17 Temmuz'da Kazan'da başlayan İkinci Müs lüm an Kongre toplantıları ile birlikte aynı zamanda tamamen Rusya Müslümanlaırı Askeri Kongresi de
j
%44
rkizm ve Müslümanlık aıısya'da pan-Tü
. ti. gerıı-ek. te bu sadece Moskov.a ve Ka· . rnış dil e l ' erı.ne ait Rus ordusunun çog un ter tip . . ukla 1 .. ge ı · bo1 erı il k erın c sıı as m meyn t� za . .. •te}erinden gelen uru n ola an . Müsltırn . 1erı. bir kongre idi. Bu gurup Taınadana get ırdik . Askeri Konsey (Harp Şura sı) , ku· ezı .. . rn en Rus Merk . sıwnanlar için ayrı ask erı. unıt eiler 1 k b rulmasın a ve M u. an o aş ara k .ıs edilrnesine karar verdi. Şu raya dan b bun ş �ka mi : Alkin (Başkan) seçil as men Asadulof, Yar.bay Pi· H Tokumbetof ' üsteğ sırof ve d•W ıgerlerı vardı. . · e Kuguşef , A · Mana .. an Ask . .. 1um . . Mus rınc en ıcı geç e önc an d ma (an tor t' • •• ' Konsey . tel n erı um teş an u üs '. Kom:ey başKanı oıan Alkin � � �a ş bulunuyor ın . kili için esasen Kerensky'nın ızn �. �� lar daıma ma ve şu noktaya işaret ediyordu «Mush� ? 7 dr Rus halkıyle el e1e yü.rümüşlerdir.» Şım 191 Tem i tak· ettiğ redd muz ıı.yında, askeri kongre, hükumet dirde Harp Şurasının «Müslümanların kendilerine ait bir askeri kuvvetlerinin olmasının çok zorunlu ol· duğu göz önüne alınarak, buna boyun eğmeyecekle rini> ilave ederek, bu taleple bir kerre daha hükume te başvurdular. Bunun üzerine müsaade verildi ve müslüman askerler en kısa zamanda özel birlikler ha.· linde toplanıp, Müslüman general Süleyman Sulkie· viç kumandasında Romanya sınırına gönderildi, bu arada Tatar ihtıyat askerleri, Kazan askeri bölgesine sevk edilmişlerdi w
Bu, Ekim llıtila.linden önce toplanacak olan son Tatar kongresi idi ve Tatarlar kendi Ulusal P arle ��n�la�ı açmaya hazırlanırlarken, Rus geçici hükumetı Bolşeviklerin hücumlan altında· çö · k müştü.
J917 ihtilalinde Rusya Müslümanlan
%45
BOLŞEVİKLERİN M1LUYETÇİLİK PROGRAMI Petrograd'daki merkezi idare ve nazari olarak bütün Rusya üzerinde Lenin'e ve Sovyet kuvvetlerine iktidarı temin eden 26 ekim 1917 ayaklauması başlangıçta Tatarların milli faaliyetlerine te sir etmemıştir. Marx ve Lenin'in teorilerinden, sa· dece bir kaç eğitim görmüş Tatar ve Azerbaycanlı· nın malumatı olmasına veya proletarya ihtilalinin bu havarilerinin bazı kitaplarını okumuş olma.lanna rağmen Rusya Müslümanlarının, Bolşevik ayaklan· masına karşı olan reaksiyonu hiç bir zaman düşmanca olmamıştı. Elbetteki Sadri Maksudof başkanlığın· daki liberal Müslüman Burjuvazisi,. «İşçi sınıfın» ka· zandığı zafere karşı duyduğu korkuyu giztenıemişti fakat bu artık Tatarlar arasında bile en kuvvetli gurup değildi. Müslüman politikacıların bit· kısmı, Rusya'daki ulusal mesele bakımından Bolşeviklerin beyannamelerini beğeniyorlar ve bunları imparator luğun son günlerinde Rus olmayan halkın gerçek dostları ve destekleyicileri olarak kabul ediyorlardı. Gerçekte Rusya'daki hiç bir partinin milliyetçilik problemi konusunda Bolşeviklerinki kadar radikal bir programları yoktu. Daha 1913 - 1914 de Lenin milliyetçilik konusunda bir takım makale ve l?eyan: namelerle ortaya �ıkımş ve bunlarda, bütün Rus hal· kının ulusal emellerinin desteklenmesinin müdafaa· sını yapmıştı. Bu kurnaz taktikçi Rus olmayan mil· !etlerde Komünist gayelerin başarılı olabilmesi için çok faydalı vasıtaların mevcut oldufunu gördü ve bunların mecburiyetini kazanmak için dikkatli bir
246
ürldı:m ve Müslümanlık RusY•'da pan-T
de Rus Sosyal D�m okrat l adı· 1913 r hazı m a ogr pr .k parti) Merk e z Komıtesi'nin t.şçi Partisi (Bolşevı milliyet problemi enilen topla ntıda d > tısı l top cyaz � . dı ve bura da şu hu· ır karar yayınla hakk ında ozel _b usya 'nın bir kısmını teşkil eden R suslar bil. dirildı • c z dev. oestÇe çekilme ve b agunsı bütün mılletıe re�: dilmesi için tedbirler alınma· i e ıe t olm asının g ]hak politikasının desteklenmesi ne ması bir ga s�_ ve ı er Rusya'da geniş ölçü de duyuldu fa· eşı·trır >. Bu sozl. bakımdan gerı. b ır akan, kokat bu beyan� pratik kısmı politikacılar tarafın· nuşmanın bun an sonraki me miştir. Lenin sözlerine dan pek O kadar benimsen · · e e tmiştir «Mıl1e tl e rın çekilme 1 dikk atle şunları ·lav anda ayn l� � sı�asehakkı' belli bir ulusun belli bir . . me kci sınıf b u . ık. ıncı meti ıle kar ıştn1mamalıdır · E . b.ır bu.. t·· un olarak sosyal d e mokr asını n men· seleyı, . . li a n zm ıçm sos� alan oletary pr e v an mınd bakı faati aptıklan sınıf mücadelesinin me nfaatlerı bakımın· � her özel durum için tamamen ayn olarak ka· r:aştırmalıdır.> Bu sebepten, Lenin'in fikrin� göre m1�e tlerin ke ndi kade rini tayin etme sadece milletle rin ke ndi arzularıyle de ğil, aynı zamanda Komünist Partinin de kararlan ve ihtiyaçlarıyle kararlaştırıla· cak idi. 1917 de Lenin, lsviçre'den Rusya'ya dönerek he men partisinin milliyet programını tekrar ortaya çı· kardı ve RSDRP (b) nin [ «Komünist Partisi> is· mi yalnız Mart 1918 de kabul edilmişti] Pe trograd Şehir Konferansı Birinci Bütün Rusya Müslümanları kongresinin arife sinde 14 · 29 nisan 1917 d e toplan mış ve 1913 ün kararları ciddi bir şekilde teyid e dildi ve bütün Rus halkının k e ndi kadeııle rini tayin ve
1917 lbtililinde Rusya Müslümanlan
2'7
batta a,yrılması tekrar ilan edildi. Lenin'in Self detcr mınasyon ve otonomi ile ilgilı cümleleri bu se fer, 1913 de kinden dana dikkatle işlenmişti. cSovyet demokra· sinin gayesi, prole tarya dünyasının milletle rarası, kiiltürünün kalkınmasından ibare t olduğu halde > ulu sal kültüre l otonom «işçilerle burjuvalar arasındaki bağlan kuvve tle ndirmeğe yol açacağını düşüne r�k. Lenin «kiiltüre ı otonomu proJ elerine itiraz e�ti. Fakat bu şartlar taktik maksadiyle, Bolşe vik askeri te şekkülle ri tarafından 16 · 29 haziranda. te rtip edile n konfe ransların kararlarında tekrarlan· maroıştı ve ke ndi kaderini tayin sloganı barış istei;i, kuvvetin Sovyetle rin eline teslimi ve bütün arazi sa· hiplerinin mallannın köylüle rin yararına he me n iE tirolak edimesi iste ği ile birlikte pek çok çoğunlu k topladı. Bütün Tatarlar arasında Bolş evikle rin pro· poganda sloganları, Kazan'daki Müslüman Sosyalist Komite 'nin organı olan Kızıl Ba.yrak'da Mu:]anur Vahitof tarafından e tkili bir şekilde yayınlandı. Bunun güçlenmesind en he men sonra 2 kasım 1917 de ilk Sovye t Hükumeti veya sonradan isimlen dirildiği gibi geçici lşçi ve Köylü Hükume ti Lenin il e Stalin'in meşhur Rusya Halklan Te bliği'ni yayıu· ladı. Bu tebliğde şunlar açıklanıyordu :
ı-
Rusya halklarının eşitliği ve hakimiy eti
2 - Rusya halklarının ke ndi kad erl e rini kendi leri tayin hatta ayrılmasını ve müstakil d evletler k kurmasını mümkün kılan hakı. 3 - Bütün ulusal ve dini imtiyazların ve ya sı· nırlandırmaların iptali.
paıı-Tü rkizm ve Müslü maıılık ' RIJSYS da
ında meskun olan ulusal us to rak lar ların serbest k alkınR ve e� gurup 4 rın kla azınlı ması. .. nıet teşkilatının kurul ması sınk Sov�et . hukü aşları milliyet pr ob le mine kad rasında, . Lenın il� lliyetçiilk i il :; er ve Stalin, yen Mi bü yük. dık�at. s : (�omissariat po delam nat sional n aleti vek rı lşle na··ts)'a başkan oldu. Ulu.s mese nostei veya Narkom . n ozeı olarak önem ver diği ve lesı uzun yıllar onu mesele olarak kaldı. Çün, kü gayret sarfettig"i bir Gürcü o�dug � ıç�n , R;:5 y� nın Stalin bir Slav. değil bir • hükümetındek ı bır ço k ımsedogu mese1 esı, Sovyet i un ruhuna yakındı. S talin'in , teşvik on k ço n de }er . ve .. . i ya dak «Rus t üme hük uzerıne 20 kasım l917 de ·· .. ; 1umanl ar• , a bu mus en çek d • daki bütün rorluk aşlar ve k � t�ğ yayınladı. Müslüman «ar�a� .. . � agoJı omeği 1er>'ine hitap eden bu parlak politık. dem ' M ksist ve Leninist öğretimin ateıstı k ve en temasyo�alist elemanlarının hepsini inkar e�yor; Müs ltl· manlann dini ve milli bifnerine hitap edıyordu : A
v
•
•
Dünya iıısaalanaı esir eden zorba yağmacıların biiküııuııııh ğı sona ermektedir. Rus ihtilalinin darbeleri altında köleliğin 'H yet çeken YI e sirliğin eski sistemi çökmektedir. Yeni bir dünya, e-ıl Bu ibtiWlıı ır. doğmaktad dünyası yeni yeni hür bırakılan imanların Ue Asya Orta ve Kırgızlar r, �ıada Rmya'daki Müslümanla Kaflıasy1ı Tatarları, ve Türkleri ya'aın Sarfları, T111DSkafkıısya'nın mn Çeçenleri ve Dağıstanlılan, camileri ve ibadethaneleri yıkılıuı bütün bu insanların inançları ve alL5k anlıkları, Çarlar ve Rusya'· ma :zalimleri larafındaıı ayak altında çiğnenmişti ... şimdiden so.... ıizin alışkaalıklanmzın, ulusa ve k ültürel kurul�larınızın hür Ye şeref ve haysiyetine dokunulamaz olduğu beyan edilmiştir. MiDi hayatının hür ve engel olunamaz şekilde tam.im edin. Artık b... yapmak hakkınız. Sizin haklarımıın da, Rusya'dald bütün balkm
sı,ır.
J917 thdlı1Unde Rusya Müslümanlan haklan gibi lbtiliil ile ihtilalin '>rganları tarafında n - l5çi, asker ve köylü delegelerin sovyetler), bu lhtilı'IU destekleyin, bu sizin nıemleketlıuzdir... Doğunun Müsliiınanlan olan tranlılar, Türkler, Araplar ve Hindular - Avrupa'mn yağmacılıkla geçinen soygun culan ta rafı ndan canları, maJlnn, aoavatanıan ve hürriyetleri, spe külasyon konıL�u olanlar, bugünkü savaşa başalayan bo:zguncular tıuırfıodan topraklan gaspedilenJer ... Sancaklarımız, dünya nın bü· tün ezilen balkının hürriyete kavuşmasım taşıyor.
Bu beyanatların sadece boş sözlerden ibaret ol madığını ispat etmek için Stalin bazı basit ve etkili adımlar attı. Özellikle İslam dünyasında büyük say· gı gös terilen tarihi kitap, Halife Osman'ın Kuran'ı, Pe trograd'da evvelce kraliyet umumi kütüphanesi olan yerden alınarak Müslümanlara iade edildi. Nar komnatlar, tarihi Tatar abidelerinin Kazan'daki Prenses Suyumbeka kalesinin ve Orenburg'daki ta· rihi Kervan Sarayının mahalli l.nusal Müslüman ko mi telerine devredilmesini emrettiler. Bundan baş: ka 19 ocak 1918 (N.S.) tarihinde Narkomnatlar içinde özel bir İslam işleri Komitesi teşkil edildi
Esasında Stalin islam işlerinin yönetilmesini Saratof'lu bir Tatar sosya.list olan Said Engali· çef'e tevdi etmeyi düşünmüştü; fakat Said En· galiçef daha başlangıçta, üç lider müslüman şahsı t ut uklamıştı. Bunlann arasında Dağıstanlılann öz· gürlüğü için savaşan Şamil'in yeğeni vardı. Engaliçef bunun Kurucu Meclisin seçim kampanyasına ka tılmasını önlemek istedi. Bu sırada. Şura başkanı ola rak Narkomnatlarla temas temin eden Ahmet Tsa likof, Engaliçef yerine bir komitenin idareyi ele aı: ması hususunda Stalin'e tavsiyede bulundu.
Stalin
de Tsalikof'un tavsiyesini tuttu ve Müslüman İşleri
ıs o
Rusya'da Pan-Türkizm v� Miisl �
, . ı. kurdu ve buna başkan olarak . emekli ..._ Komı. te sın olan ve Dog� ud a sosyal ıht ilaJ. deU sosyal O m ok rat _ ı 'ha... ki tslam İhtilal Kararg ah . . f'u t ayın sı ve ;azan'da . ett"ı . Vahıtof l� Vahıto 9J. kanı olan Mull anu.r M .. 1··uman1arı pro1etarya ın t us i U ber mart ayından rlamak taydı. lk"ıncı· aday, delesine katılm aya zo omisinin koyu bi_r deste tar, Ba.şkır topra k oton tar -�o�a�cı ve fılo7:°fu oıaıt yicisi olan, meşhur T� Galiman lbrahimof idi. üçuncusu, Başkır ihtil olan Şeref Manatof A. z. Validof'un yardm1cısı r otonomunun p ki bu şahıs tamamen bir Başkı zam olup Ba.şkır · Tatar müşterek çalışmasının manı idi. lshakof ve bir çok diğer Müslüman li lerce 1913 de Türkiye'de bir Okrana casusu• ol çalıştığından şüphe edilen Manatof komitenin i de huzursuzuk çıkaran bir eleman olduğu gibi, kere Vahitof ile lbrahimof'un faaliyetlerini mişti. UI(
J917 UıtiJilinde Rusya Müslümaolan
251
so nra artan bir hızla büyümüştü. Bütün Rusya'daki milli liderler, Bolşevik sistemi ile ilişkilerini ayır mak yolunu araştırdılar ve Ulusların Haklan Be· yan namesini, politik ayrılmanın kayıtsız ve şartsız selahiyeti olarak yorumladılar. Bu hakkı ilk uygula yan ulusal gurup Finlandiya oldu ve 6 aralık 1917 de bağımsızlığını ilan etti. Finlerin, Rus devletinden ay· rılmasl' o sıraıarda Helsinki'de olan Stalin tarafın· dan «eğer Fin halkının kendi kaderini kendisinin ta· yini için serbest bırakılması hakkı kesin olarak tanın· mazsa» Rus ve Fin halkı arasındaki karşılıklı itima· dm akıl almaz bir şey olacağı teminatı ile iyi karşı· landı. Ve Norkomnats, sözlü tanımasını «Halk Ko· miserleri Konseyi»'nin gecikmeden yürürlüğe kona· cak olan bir kanunu ile teyid edilmesinin önemli ol madığını ilave etti.
M
Sovyet hükumeti tarafından bu adımlar ve nunla beraber yapılan başarılı bir propoganda, lamlık ile Marksizmin bir biriyle birleştiği bir tek reketin doğmasına yol açmıştır. Bu Sovyet Şeria !arının (Şeriatı destekleyen Sovyetler) hareketi Bunların Dağıstan'daki lideri Tarko Haji idi, ler arasında Sultan Molla ve Kabardinlerde hanof idi. A. Rasulaef, Volga · Ural bölgesindeki tarlar arasında Sovyet Şeriatçılığının propogan ru yaptı. . . Fakat daha ciddi ve polit"k ı .onemı h aı. z otonomı. h�keti veya Sovyet Hü kfımetincıen a ma teşebbüsü Lenin'in ort aya çıkmasından lıe
•-----
Finlandiya örneğini takiben Rusya'daki diğer halk da «gecikmeksizin tanınm.a:.'ya gi.r·�ndiler. 11 aralık 1917 de Litva.nya, 12 ocak 1918 ete Leton· ya, 22 ocak'da, Ukrayna, 24 şubat'da da Estonya kendini hükümran bir devlet olarak ilan etti. Sadece bu ulusal guruplar değil aynı zamanda tamamen Rus olan bölgeler veya halkı karışık olan kısımlarda - bazan ufak mıntıkalar hatta köyler - kendi ka· derini kendisinin tayini prensibini tatbik sahasına koyarak Sovyet kontrolünden kaçmaya çalıştılar. Bu kimseler arasında, kendi otonomi:lerini ilan etmeye teşebbüs etmiş olan Müslümanlar da vardı. Başkırlar 15 kasım 1917 de ve Kazaklar da 10 aralık'da Rus ve Tatar otoritesinden ayrı otonomilerini ilan ettiler. Kokand'da toplanan Orta Asya Müslüman ve ıtus
p 252
Rosya'da Pıın-Tüırklzm ve Müslümanlık
. 27 kasım'da otonomilerini ilan et. . . halkı Teınsilcilen • daha tedbırlı o1an Tatarlar ise r • ile verd r ara k meye . ettiler. Ancak, Rus devleti ile bunu aralıkda takip . d'ıld ·"· ıgı Tran ska fkuvvetle hısse n ları bağ hi tari olan en ar, 1 l k d.ı b··1 uş o geleriu kur kasya'da mahalli ulusal önüne alarak bu konuda . politik durumunu göz Fakat Tür k ve Alman �:: karar almayı tehir ettiler. ld_i ten s?�a 25 nisan yüksek komutası ile tazyik edi � . ı 1918 de Transkafkasya da kendı Kadenn kendisi ta yini ve bağımsızlık hakkını ilan etti. Bu bağımsız otonom devletlerin çoğu uzun silre dayanmadılar. Sovyet hükumeti, orijinal milli prog ramının merkezcil etkisini derhal anladı ve hemen 1913-1917 de Lenin tarafından ayrıntılı olarak hazır. lanan şartlı maddelerini yürürlüğe koydu, bu maddeler «prctetaryaların. sosyalizm için yaptıt lan sınıf mücadelesindekı menfaatlerinde» kendi R derini kendisinin tayin hakkının geçici olarak e mesini temin ediyordu.
KISIM XI İDİL · URAL RÜYALARI Volga · Ural bölgesinde Bolşeviklerin iktidarı ele geçirm€leri, Petrograd'daki kanşıkhklarla ay· nı zamanda vuku buldu. 26 ekim'den itibaren Kazan ve Ufa tamamen Kızılların ellerindeydi. Kazan'da Bolşevikler daha mart ayında A. Tikhomırnof baş· kanlığında politik ve askeri gruplar teşkil etmeye başladılar ve Lenin'in barış sloganı olan iktidann iş· çi ve a.sker sovyetlere devredilmesi ve arazi sahiple· rinin mallarının köylülerin yararına derhal istimlaki hakkındaki sloganları, Kızıl Bayrak'ın naşiri Vahitof tarafından Kazan Tatarlan arasında yayıldı. 26 ekim'de ancak bir kaç saat süren kısa bir mücadeleden sonra iktidarın Bolşevikler tarafın· dan elde edildiği Kazan'da Bolşevik hükumet dar besini yöneten Litvanya'lı bir komünist olan Karı Grassis idi. Bolşevik destekleyiciler arasında, Müs· lüman Sosyalist Komitesi tarafından teşkil edilen bir kaç muntazam Tatar müfrezesi ile, Z. Buluşef, Kamil Yakubof, Yakup Çanişef ve Tatar Sosyal Demokratların babası olan J. Akhtiamof kumandası altında ufak bir Kızıl Tatar muhafızlat bölüğü var dı. Kazanda ve civarında yerleşmiş diğer bir çok Tatar birlikleri vardı fakat bunlar Müslüman aske· ri Konseyi'nin (Harp Şurası) tarafsız kalma husu sundaki talimatına uyarak ne geçici Kerensky Hü-
p 154
rklzm ve Müslümaıılık R usY•' dıt p1n-Til
. . . sovyetler için hare kete geçı. . k aç guıı .. küınetı ıçın ve ne de . . en bır e ge çırmele rınd el n a lktid rd l ı. yora aşında Kazan Halk Vekilleri .. sonra Bolşevı'kler, b Şeinkman olmak uz.ere P ku Ya ı kan • ı . b aş Ko nsey · · · ·lan � ettil er B"ır T nı i atar . Kazan Sovyet Cum huriyetı . Garıef lç tşleri Bakanı oldu Kazan Cunıo lan Saı d . k"ı, Karı · ' · Gerş Olkenıc hurıyetının dı·ge" r liderleri . idı. �a2.an CumhuriGrassis ve Yakub Çanişkef smıye: bakımın�an yeti gerek keyfiyet gerekse re le e sadece bir Kazan «eyaleti> idi ve y nı Hal Vekillesa ri Konseyi (Soviet narodnykh ko mis �of, veya kend ı kendini ve Sovnarkom) ise yeni bir bölgesel yöeneten il meclisinden biraz daha ileri_ idi. 1917 yıhnın bozuk ihtilal lehçesinde «Cumhurıyeb gerçek· te «Sovyet otorite si> ne eşit idi ve fiilen müstakil veya hiç değilse otonom bir devletten ziyade «halk gücü> anlamına geliyordu. Ufa'da bu değişiklik herhangi silahlı bir milca· deleyi gerektirmeksizin daha sakin bir şe kilde oldu ve orada da mahalli bir bölgesel Sovnarkom teşekkül etti. 26 Ekim de (Kasım 8, N. S.) Ufa işçi ve asker meclisleri temsilcilerinin yaptıkları müşte rek toplan tıda kuvveti kendi ellerine alarak «En kısa zamanda devrimci bir demo kratik temele dayanan iktidar Ol" ganizasyonuna gidilmesi> ne karar verildi. Tanınımı bir bolşevik olan Alexander Tsiurupa başkanlığında Devrimci Komite (Revkom) teşkil edildi. Bir süre te reddütten sonra 29 Ekim'de (Kasım 11, N. S.) Ufa Müslüman Askeri Meclis de Sovyetlerin taratma geçmeye karar verdi. Meclis Başkanı Said Hudai berdin'in tavsiye ettiği bir teklife dayana bu karar, n
tdU • Ural Rüyılan
255
Ufa bölgesinde beş binden fazla askeri kuvvetin bu· ıunduğu Müslüman askeri müfrez.elerinin Kızılların tarafına ge çmesine - veya hiç değilse tarafsız kılın· malanna sebep oldu. Bir kısım Başkır sosyal lide� te rini ve işçi gruplarını kandınp Bolşevik davasına yöne lte n iki dinamik Müslüman Komünist Bagau Nurimanof ile Ş. Huseinof'un propaganda yoluyla yaptıkları faaliyetler Ufa bölgesindeki Sovyet etki· sini bu kadar kısa bir zaman süresi içinde göze çar pacak şe kilde kuvvetlendirmişti. Ufa ve Kazan'da Kızılların kuvveti ele geçirme sini takiben Sovyet merkezi hükümeti ile Kazan'daki Sovyet makamları ve lç Rusya Müslümanları Kültü· rel milli otonomi arasındaki, yeni Tatar ulusal idaresi de nilen acemice ilişkilerin geliştiği görülür. Takriben iki ay kadar bu teşekküller bir birlerinin işle rine karışmadan ahenkli bir şekilde mevcudiyet· !erini devam ettirdiler. Kurulmuş olan otonom ,Ta· tar eğitim ve maliye bakanlıkları Ufa, Kazan ve böl· genin diğer bazı şehirlerindeki eyalet so vye tle riyle paralel bir duruma getirildi; fakat halk, Müslüman veya Komünist idarelerin pek fazla etkisinde kalma· dan kendi işini yürütmeye devam etti. Ne Tatar mil· liyetçilerin ne de Sovyet makamlarının gerçe kte hiç bir gücü yoktu ve taraflardan hiç biri öteki sini resmen tanımamıştı. Bu işbirliği olmadan beraber mevcut olma idi. Fakat Sovye t hilküme ti gerçekte mahalli Tatar Makamlarını tanımış gibi görünüyo rdu, çünkü Osman'ın Kuran'ın.ın müslüman· lara devri sebebiyle ortaya çıkan bir fırsatta Stalin (İç İşleri Bakanı olarak) imzaladığı bir kararnamede
p 256
izm ve Müslüına Rusra'da Pan-Türk n1ı1ı
Askeri meclisi bııeı. u «Müslüman Usman Tokumbe tof' eri m Sagadof' u d a « (Tat ...,, ar) K . re·d·ıyord kan yardımcısı» Ve zık u. rak Fakat . � » ola mıllı par1emento üyesi ki Tatar mı·11·ı organların . -&J..,�11 ·1 n ar K aza n. ve Ufa'da bu bul en ka ed sm ıldiğini ndan �� merkezi hükümet tarafı e l r am nto (Pa ı ) clıs Me ve ne .. rmed"-i ıg gibi Tatar .. . . . ,. goste mın Lenın ın TeJı ın m eşru de nezaret ler tarafından ermeyen sadece t_esadtifi olarak tanındlğını da göst durumlardı. EMEKÇİLERİN ve İSTİSMAR EDİLEN HALKIN HAKLARINA AİT BEYANNAME
Ocak 1918 de Sovyet hükümeti yeni bir «Emek· çilerin ve istismar edilen halkın haklarına ait be yanname» yayınladı. Bunda 25/0cak/1918 de Sovyet· lerin Üçüncü Tamamen Ru sya Kongresinde, impara· torluğun müstakbel K urulması i çin bir zemin ol· ması resmen kabul edilmişti. Bu, Tat arlar ve diğer milletler tarafından hoş görü ile karşılanmış ve bunların Sovyetlere karşı olan düşüncelerini bariz bir şekilde rahatlandlrrnıştı. Bu beyannamenin Bi· rinci Kısım'mın İkinci Madde'si «Sovyet milli cum· huriyetleri federasyonu olarak, Rus Sovyet Cumhu· riyetinin hür milletlerin hür birliği prensibine göre tesis edildiğini» meydana koymuştu. Dördüncü Bö lüm'den alınan diğer bir pasaj Bolşevi klerin milliyet problemi hakkındaki teorilerini tekrarlamış ve hü· küm��� �federal hükümete, diğer federatif Sovyet �nstitul�rıne _ �e hangi şartlarda iştirak etm ek isteyip ıs_temedıklennı kendi Sovyet kongrelerinde müsta· kil olarak karar vermelerini her mi lli gurubun işçi
tdJl • Ural Rüyalan 1
257
ve köylülerine bıraktığını» yeniden teyid ediyordu. Tatar politika liderleri arasında bulunan optimistler bu beyannameyi itibari değerinde kabul etmişler ve artık Sovyet hükümetinin, kendilerini n Lenin reji· mini kabul edip etmemekte serbestçe karar verme· leri hu susunda resmen yetkili tamdığına inanmış lardı. Muhtemel düşmanlığı Tatarların ve Rusya'daki diğer milletlerin tarafına çevirmek Sovyetler ıçın önemli idi; çünkü gerçekte Bolşevik hükümetinin em rinde, Moskova ve Petrograd hariç herhangi büyük bir kuvvet yoktu . Nazari olarak Tatar «otonomisi > belki merkezi Sovyet otoritesinden daha kuvvetli idi, çünkü Harp Şu rası, Çar rejimi altında silah altına alınan ve Volga 1 Ural bölgesine yerleştirilen onbin· !erce Müslilinan askere ilaveten Alman - Avusturya sınırından kaçarak devamlı olarak memleketlerine dönmekte olan Müslüman askeri birliklerini de topla· yabilmişti. Bu Tatar askeri birlikleri ismen, Bulak nehrinin ötesinde (halk dilinde «Trans - Bulak Cu m huriyeti denilen Tatar otonom isine verilen bu ismin alındığı yer) Kazan'ın Tatar bölümünde bulanan Zabulaçi'de yerleşmiş olan Harp Şurasının ko· mutası altında idi. Harp Şurasında çoğunl uğu teş kil eden Tatar Sosyalistleri genellikle daha radi kal ve başarılı olan Bolşevik rakiplerinden şüphelen mekte idiler. Ve bu k uvvetleri yeni proletarya galip lerinin otoritesine vermekte acele etmiyorlardı. Bun dan başka Ufa'da yeni kurulmuş olan ve Kazan'da yapılan İkinci Müslüman kongresinde alınan kararla ra göre tesis edilen Tatar Milli Parlementosu · (Milli Meslic) Kasım 1917 de müzakerelerine başladı.
.ııııj
258
Rusyıı'dıı Pıııı-Tilrklzm ve Müslümanlık
Mİ BAŞKIR PROBLE
ma Tatar Meclisinin top lan · · sı tkı. sebep ten dolayı 1 t a ar ar T · ı ı. · ıld çın seç en rak Ufa .. " an n· . İ için toplantı yerı· ola mı daresi slum anı olan Mu • , . yükEek· d'iDi· 1'dare org ı bır esk ı Başkır tıpk ır bu şeh Ufa'da bulunuYordu ve Tata ı · Burada toplanmakla . . . rlar Başmerkezı. gı'b'ı 'di e almayı ı. s rı ıçın . nom ıdarele oto mış lan plan di ken 'ı kır Fakat Başkırl�lar - ken tediklerini göstermişlerdi. n A. Z. Valıdof ba şkan dilerinin menfaatlerini savuna olarını, (Kurultay) ment lıvında _ kendi ön - parle i V�lga·Ural bölgesinin en önemli üçüncü şehr olan Kaz ve an'd Ufa a· Orenburg'da toplantıya çağırdılar. i etler değ n et Sovy il . kuvv 'da kinin aksine Orenburg Anti·Komün ist ellerde idi. 27 Ekim 1917 de Orenburg «Anavatanın Kurtuluşu ve İhtilal Komitesi» Lenin'in iktidan elde etmesini tanımamaya karar verdi ve Başkır ve Kazak milliyetçileri ile seve seve işbirliği yapan Orenburg Rus Kazaklarının reisi General Alexander I. Dutof'a bu şehirde yetki verdi. 20 kasımda Ufa'daki Tatar Meclisi ilk (ve sonJ toplantısını açtı. Sadri Maksudof açık konuşmasınd «tç Rusya ve Sibirya'nın Türk - Tatar Müslüman! nın ilk milli meclisi» diye selamladı ve « bunların baeının sonu gelmeyen ve uzun ömürlü sonuçlar tire ceğini» ümit ettiğini söyledi. «Eski Ulug Türk · Tatar kültürüne» ve med reseler, matbaa! okullar ve sosyal teşekküller gibi med yetle · eni �laş!ığı_ sc� başarılara dayanarak «Mutlu bir gel ge» mandıgını foyid etti. Meclis müzakerelerinin açılo masından hemen sonra üç politik parti toplan
tdll - Unıl Rüyalan
ıs,
meydana çıktı. Başlangıçta din adamları, burjuvalar ve liberal münevver sınıf tarafından desteklenen da· ha mutedil kimseler Sadri Maksudof-un etrafında toplandılar ve merkeziyetci partiyi meydana getirdi· ler, bu parti bütün Rusya Mtislümanlarınm toprağa bağlı olmayan kültürel otonomisini destekliyordu. Bu parti, Meclisirt doksan altı üyesinin ellisinden bi· raz fazlasını teşkil ediyordu ki bunlar arasında Mak sudof'da-1'ı başka en_göze çarpanlar Ayaz lshakof (Ishakof bir sosyalist idi fakat arazicilerin inanmış bir düşmanı idi) Ömer Teregulof ve Gadi Atla.sof idi. Bunlar kendilerine Türkçüler diyorlar, böylece Volga Tatarlarına kültürel otonominiıı sınırlanması hususundaki isteksizliklerini belirtiyorlardı. Daha açık sosyalist olan sol gurubun otuz kadar delege· si vardı ve 1lias Alkin, Galimjan Şeref, Galimjan tbrahimof ve Nazib Halfin bu guruba başkanlık edi yordu. Bunlar Volga · Ural_ (İdil · Ural) bölgesinin otonom bir devlet (shtat) olmasında israr ettiler ve kendi arazi otonomilerine sadece T'tarları değil, ay· nı zamanda Başkırları da dahil etmeyi kararlaştır dılar. Netice itibariyle aralarında Engaliçef ile E. Atnagulof'un da sözü edilmesi gereken sekiz on Ta· tar ve Başkır delege, bu Kurucu Meclisin sol uç kanadını teşkil ettiler. Sovyet rejimine açıkça sem pati gösterdiler ve Lenin hükümetinin derhal tanın· masını savundular. Fakat ne bunların israrı ne de Ahmet Tsalikof'un meclisi merkezi Sovyet hükümeti ile temas kurmaya davet eden telgrafı delegelerin büyük bir çoğunluğunu nötralist durumlarından dön· dürmedi. Fakat sosyalist arazici temsilcilerin, Rus komünist hükumetine karşı olan davranışları açıkça
260
ve Müslümanlı k Rusya'da Pan-Türklzm
ayda işbirliği yap ma kla t rih edilmemişti. Müteakip a tereddüt ettiler, fakat 81 ahlı muhalefet arasınd . . · · s · , özellikle tç savaşın · rine uze· . . ona mec1 ısın çokmesı l ve Ga ımJan İb· · e· aralarında llias Alkin · uzenn ermesı· .... l na yuk b de bir rler � � � �w� rahimof gibi tanınmış lide b ın ya e i rejim � ışbıl'lıgı kurdu· � . � çoğunluk Sovyet lar hatta komünist Partı ile bırleşliler. Mutedil milli gurubun başkanı olarak Maksudof, Maliye nezareti de dahil olmak üzere bütün nezaret lerin idaresini elde etmekte başarı gösterdi. Ay nı şekilde Meclisin yönetim kurulu da çoğunlukla Mak· sudof'un merkeziyetçi ve burjuva destekleyicilerini ihtiva ediyordu.Fakat Harp Şurası ve ağustos'ta Kazanda tertip edilen İkinci Müslüman Kongresinde kurulan Anayasa Meclis Komisyonunun - bu komis· yon Tatar otonom devletinin teşkili maksadiyle ku· rulnıuştu - her ikisi de arazi otonomisinin sosya· list destekleyicileri elinde idi.Kanunlar koyan ay· rı bir Başkır millet meclisinin faaliyetlerinin, kendi «Parlemento> larırun prestijini zayıflatacağını ve Tatarların daha büyük bir otonom İdil · Ural devle· ti kurma hususundaki gayretlerini baltalayacağını anlayarak, Tatar arazicileri Başkır liderlerini kendi taraflanna çevirmek için ellerinden gelen gayreti sarfettiler. Başkır milliyetçilerin başkanı olan A. Z. Validof ile taraftarlarını Ufa'ya dönmeye ikna et· mek için, liderlerinden biri olan Galimjan !bra· himof"u Orenburg'a gönderdiler.Başkırlar m eclise kaulmayı bir kere daha reddettiler; fakat bir ka.ç hafta sonra özel bir iş için Ufa'ya giden Validof, Ta· tar toplantısında bulunmaya razı oldu.Fakat Baş· kırların İdil · Ural devletine dahil edilmesi için Mec· ·
;5
idil • Ural Rüyalllrı
261
liste müzakerede bulunmayı reddetti, aynı zaman· da ya Maksudof'un merkeziyetçileri ile ya da tbra· himof ve Şeref'i destekleyen arazicilerle işbiriiği yapmak hususunda isteksiz d�vrandı. üstelik Va· lidof'un Meclisi ziyareti, Başkırlarla Tatarlar ara· sındaki gerilimin artmasına yol açtı.Meclis toplan· tısında uzun çizmeler ve kış seyahat kıyafetiyle ö � rünmesi Tatarlar tarafından, kendi yüksek toplantı· larµıa açıkca yapılan bir haraket olarak alındı ve öfkeli bir itiraz fırtınasına sebep oldu. Validof'un toplantıdan çıkmasından sonra Ta· tarlar Meclise katılan ve başlarında sol sosyalist olan S.Atnagulof'un bulunduğu ufak bir Başkır gu rubu ile anlaşmaya vardılar.- Başkır ön • parle mentosu tarafından kendisine yetki verilmediği hal· de «bütün Başkır ulusu> namına Antagulof'un im· zaladığı - bu anlaşmaya göre Başkırlar kendi oto nomileri dahilinde, müstakbel İdil · Ural otonom Ta· tar devleti ile birleşecekti.Bu, «bir otonomi içinde otonomi:. Başkırların mahalli işlerini ilgilendiren me seleler ile ziraat ve kolonizasyon problemlerinin çö zülmesinde uygulanacaktı.Böylece Başkır otonomi meselesi iki ayn çözüm şeklini birden elde etmiş olu· yordu.Ufa'da Ba.şkırların ufak bir Tatar gurubu Mecliste Başkırlann İdil · Ural otonom cdevleb ine dahil olmaya ve «otonomi içinde otonomi» ye razı olurlarken Kurultay 15 kasımda Orenburg'da cmüs· takil otonom» u ilan etmişti. Merkeziyetçilerle arazi oton omi taraftarlan arasındaki Tatar · Başkır ihtila· fı aralık 1917 de o kadar çok zaman aldı ki İç Rusya Müslümanlarının ulusal otonomilerinin ilan edilmesi·
Rusya'dıı Pan-Türkl.ım ve Müslümanlık
26%
de Meclisi n Anayasa Ko misrag men ne Meclis ne isin Bolşevikler tara fında n l · ·· · · n sta t•un yonu Mart 1918 de Mec nomisi ıçı wı hazır.' en o.. nce Tatar oto feshınd adılar. !anmasını tamamlayam tRLEŞT1R1LMESt KIZIL. KUVVETLERİN n ne
v
ve Ku�cu Komis· Ocak 1918 de Harp Şurası at Sadrı Maksud.of, yo, n Kazan'a geri döndü; fak presidyumu Ufa. 'da kaldı.Kesin nezaretıer ve Meclis . 1 ecegı bu hafta· ırı olarak Sovyet kuvvetlerinin birleşt ne de Kızılların la.r içinde, Tatarlar ne Beyazların ve iği gibi «ne lend tarafını tuttular - o zamanlar söy Kornilof'u ne de Lenin'i» -. Sağcı burjuva Tatarlar Kazak'ların ve Başkırların Dutof ve di�r Anti · Ko münist kuvvetlerle yapmış oldukları anlaşmaya bağ· laınmak istedler; bu arada günden güne sesleri daha çok çıkmaya başlayan ve kuvvetlenen solcular ihti· lalin adaletine ve mantığına karşı olan inançlarında kararlı idiler ve Sovyet rejimi ile bir anlaşmaya va· racaklarını umuyorlardı. Bu arada Kızıllar muhale fet işini bir tarafa bırakmakta hiç zaman kaybet· mediler. 6 ocak 1918 de (19 ocak, N. S.) Petrograd'· daki tamamen Rus Kurucu meclisi feshedildi ve 27 ocak'da Karadeniz donanması Simferopol'u is· til.a etti ve oradaki Kınm Tatar otonomisine son vel" di. Bundan dört gün sonra Kızıl Muhafızlar Oren· burg'u ele geçirerek Kazak ve Başkır otonomilerinin merkezi yönetim kurullarını tasfiye ettiler ve Gene ral Dutof'un tarafını tutan ufak bir askeri birliği steplere kovaladılar. Şubat başlarında, An ti Bolşevik bır Sibirya hükümeti meydana getirme konusunda v,
•
idil • Ural Rüyalan
263
yap ıl·�- bir. �şebbüs, daha evvel davranılıp önlen di ve butun Sıbırya, Kızıl kontrolüne geçti. 8 şubat'· da Ukrayna Merkezi Rada (Kurul)'u Kızıl Ordu kar şısın da Kiev •·ı terk etti ve şubat sonunda Beyaz Ordu, K uzey Kafkas steplerine çekilerek Rostof ve No· vocherkask'ı bıraktı. Son olarak 20 şuba.t'da Sov yet birlikleri Kokand'a hücum ettiler ve Orta As a İslam otonomisinin icra organlarını feshettiler. BJy lece 1918 şubat sonunda, Transkafkasya idare�i ha· riç evvelce Rus İmparatorluğunun olan bütün ara· zi, General Dutof, General Popof ve General A!ekse· ef'in Kazak ve Kuzey Kafkasya steplerindeki Be yaz Orduları ve Tatar Meclisi resmen Sovyet kuvvet· !erine teslim edildi. Tatar milliyetçiler - hem sağ liberal kanatta· ki Sadri Maksudof hem de sol sosyalist kanattaki Alkin ve Şeref - kültürel ve arazi otonomu ile Başkır'lar hakkında münakaşa ederlerken, K12ılların Rusya'da gittikçe daha fazla kuvvet elde ettiklerini artık anlamışlardı. Kendi gözlerinin önünde Kızılla· rın durumu Kazan ve Tatar arazisinde bile daha kuvvetli olmaya başlamıştı.. Tatar otonomisi idari ku· ruluşlarının otoritesi ise mahvedilmeye çalışılmak· taydı. Sovyet karışıklığı sırasında Tatarlar hala. önem· li bir kuvvet ifade ediyorlardı. Meclis ve Harp Şu· ras1 sadece yoğun bir nüfus kesafet�e sahip olan Müslüman Tatar bölgeleri tarafından değil, aynı az· manda bölgedeki sayısız müslüman askeri alayları tarafından da desteklenmişlerdi. Volga Ural bölge sinde 1917 kışı başlarında Müslüman askerlerin sa y ısı hala on binlerce kadardı. Bu Müslüman birlik·
264
Rusya'da Pan-Türklzm ve Müslümanlık
. diğer an··ti. Komü nist Rus lerın General Dutof ve rda duşmana k. arşı harekuvvetlerin (bu nlar bu ayla .. . yuz asker. le ıdare edi· . ·. keti çok kere sadece bir kaç kadeovyet gucun·un · S sı, lma o a ınd Yan ) d 1 ar 1 r yo ·• ı b·1· ır 1 ı. a a· o F akat tör rini tayin etmekte kesin bir fak . asına ��slım o and rop ik şev Bol a � ard ayl � kip tea mü _ .. ı edilen bu askeri birlikler çozulme ış�re_tler . goster ı meye başladılar. Müslüman askeri bırlıkler nden ol· duğu gibi Rus ordusundan kaçaklar öyle bir orana ulaştı ki bütün tümenler ve kolordular bir ay içinde yok oldular. Mesela 1917 sonbaharı sonunda Rus yüksek kumandası ile Basarabya ve Odesa'da Ge neral Süleyman Sulkieviç emrinde ku,ruimuş bulu· nan ve başlangıçta sayısı yirnrisekiz bine ulaşan Müslüman Kolordusu kış sonunda tamamen yok ol muştu. 1918 ilkbaharı başında bu kolordunun sadece karargahı kalmıştı. Orta ve soldaki Rus meslekdaşla n gibi Tatar ulusal liderleri de kendi hesaplarına ay nı dertten muzda.rip idiler. Kendilerini «halk hürri· yetinin ve haklarının koruyucusu» olarak ilan eden Bolşeviklere karşı harekete geçmekte tereddüt ve I kararsızlık içinde idiler. Belki de Tatar politikacıla rı kendi askerlerinden bile o kadar emin değillerdi. Kitlenin sola meyletmesi çok çabuk oldu ve Tatarlar Rus halkı ile aynı derecede, anarşi ve radikalizasyo nun yayıldığını gördüler. O sıralarda askeri birlikl er, hakiki askeri birlikler olmaktan ziyade üniforma giymiş silahlı işçi ve köylü kalabalığından ibaretti, bu arada sivil halk da aynı şekilde bir ana rşi durıı _ mund� ıdi. ve hızla siyasi radikalizas y ona gidiyordlL 12 ekimde Kazan'da yapılaıı şeh ir seçimlerinde Tatar Komünistler altı, sosyalistle r ise onbir oy aldı.
--......----
idil • Ural Rüyalan
265
Halbuki Tatar Burjuvazisi yalnız bir oy aldılar. J{u rucu meclis için yapılan seçimlerde ilk olarak Ufa bö lgesinden seçilen sekiz Müslüman mebustan altısı Sosyalist gruplara aitti. 14 aralık 1917 de Kazan'da ki Komünist olmayan bütün gazeteler kapandı ve 28 ocak 1918 de şehir Meclisi dağıldı. Bir Sovyet ta. raftan «İlk Müslüman Sosyalist piyade taburu> teş kil edildi. Ufa'dan Kazan'a dönmesi üzerine Harp Şurası yeni ve hızla kötüye giden bir durumla karşılaş tı : Ayaklarının altındaki zemini daha emin hisseden K ızıllar to nlarını değiştirdiler ve müslüman rakip lerinin hepsini, mahalli idareden uzaklaştırmaya ha zırlandılar. Netice itibariyle Harp Şurası, sallantıda olan durumunu kuvvetlendirmek ve Tatar askeri kuv vetlerini silah altına almak için gerçekte sadece bir Tatar askeri konferansı olan yeni bir «tamamen Rus ya Müslümanları Kongresi> ni topladı. Müslüman su baylara seçkin hücum taburlan için Tatar askerler kaydetmeleri öğretilmişti, sonradan bu taburlar K urt Müfrezeleri ve Demir Müfrezeler diye adlandırıldı. General L. Rychkof kumandasında beş bin kadar evvelce Çar subayı talebesi ile K azan'a nüfuz etmeyi başaran Rus' subaylar grubu ile temaslar tesis edildi. Askeri birliklerin tesiri ve bunların yönetimi için ma li kaynakların bulunmayışı Tatar politikacılarım ev velce Sovyet hükümeti tarafından millileştirilmiş olan Kazan'daki bütün bankalardaki özel kapitali ha ciz etmek gibi şüpheli bir işe sevketti. Bütün ban· kalara ve tasarruf kuruluşlarına Tatar memurlar tayin edildi.
Rusya'da Pan-1'ürkiznı ve Müslünıllılılı
başlayan bu f . Tatar milliyetçilerinin yeniden ... ıs ı feshetmeye ata;e. liyeti, 0 sıralarda Tatar otonom_ � şebbüs etmiş olan Kazan Sovyetını korkuttu. Kazan•. d tertip edilen _ tam olarak söylenecek olursa Zab Jachie'de _ MüslUman askeri kongresinde, Kamil. Yakubof ve Yakub Çanişef başkanlığındak i Ta· tar Bolşevik partisi, kongrenin, Sovyet iktidarınuı resmen tanınmasına yö neltilmesini ifade eden bir teklif sundular. Aynı zamanda· meclis'in Anayasa Komisyonu Başkır komünist olan S. Atnag ulof ile Tatar Fatih Seyfi'nin teşviki ile, Tatar otonomisinin Sovyet şekline göre tanınmasına ve Sovyet rejiminin tanınmasına oy verdiler . Bu karar llias Alkin'in ko, misyondaki milli parti toplantısı tarafından redde, dildi ve Harp Ş�ası komisyonu, Sovyetleri tanıma hususundaki kararını geri çevirdi. Aynı zamanda ko, misyonun Şura ile birleşmesini kararlaştırdı. ZABULACHİE'DE KARŞI tHTtLA.L
Bu tedbirleri ve karşı tedbirleri 17 şubat'da tar organizasyonlarının ordular1.Qdaki çökme etti. Sovyetlerin askeri kongreye ve Tatar Otono idaresine kabulünü empoze etmenin imkansız old �u anlayan Bolşevik tarafdarı parti kongreyi terk tı ve Anayasa Komisyonu, Kazan'daki ön - So Müslüman Sosyalist Komitesi ile kuvv etleri birl di. Validof (Stalin'in Narkomnats'da ki yardıriıcuı ile Said Galief (Kazan Ulusal İşler Ba kam) dan hükmedilen bu komite, hemen Sovyet h'wıı.u.ı ' ile işbirliği yaptı ve Tatarlar arasın da Komünist liyetlerin başlıca aleti ol u. �
tdll • Ural Rüyalan
267
Sovyet tarafdarı ve aleyhtarı Tatar gurupları arasında 17 şubatda çıkan ihtilaf, Sovyetlerin Volga lJral bölgesindeki bölünmez otoritesi üzerinde açık savaş başlangıcım göstermiş ve Tatar otonomisinin (aslında bu hiç bir zaman resmen kabul edilmemişti) son �alıntılarının tasfiyesine yol açmıştı. Harp Şura· sının liderleri, Tatar milli otonomisi için bir müdafaa teşkil etmek maksadcyla son bir gayret sarfettiler ve General Dutof'un Beyaz Ordusu ile müzakerelere gi· riştiler. Tatar birlikleri, Kurt Müfrezeleri ve Demir Müfrezeler Kazan civannda toplanmaya başladılar ve Zabulachie silahlı bir kamp haline geldi. Tatar askeri kongresinde, Harp Şurası liderlerinden biri olan H. Tukumbetof, Bolşeviklere dönerek hiddetli bir ifade ile «kendi kendimizi nasıl idare edeceğimizi bire öğretmek sizin vazifeniz değildir. Bu bizim ken· di işimizdir. Eğer bizim işimize karışmaya niyet etti nizse, arkamızda bir milyon (Tatar) süngünün bu· lunduğunu bilmelisiniz.» Fakat Tukumbetof'un «bir milyon süngüsü» Kızılları korkutmadı, çünkü darbe yi vuran onlar oldu : Tukumbetof'un kendisi, Alkin ve diğerleri de dahil olmak üzere - takriben iki yüz kadar kimse - tutuklandılar. Buna karşılık, Zabu· lachie'de yerleştirilmiş olan Tatar askeri birlikleri takviye için getirildiler ve diğerleri de dahil olmak üzere Ishakof, Manasyrof ve diğer Tatar Anti-Ko münistlerinden müteşekkil geçici Devrimci askeri he yetini tertip ettier. Bir kaç gün ufak çarpışmalarla ve her iki tarafın belirsiz hareıtetleri ile geçti, fakat 28 şubat'da bir mütareke imzalandı, buna göre Kızıl· lar, tutuklamış bulundukları kimseleri serbest bırak· 1
268
Rusya'da Pan-Türkizm ve Müslüıtıaıı lık
usl tılar. '!'atarlar, aşağıda belirtilen hus arı yeri ne ge tirmek zorunda idiler : 1 _ İdil - Ural devletinin kurulmasınd an geçi· ci olarak vazgeçilecek. 2 _ Kazan'da ve «Kazan Cumhuriyetin de» bü tün kuvvetin Sovyetlere ait olduğu tanınacak. 3 _ Birlikler silahsızlanacak. 4 _ Harp Şurasını meydana getiren Beyaz Rus subaylar Kızıllara devredilecek.
ZAYIF MÜTAREKE
/
28 şubat 1918 Kazan mütarekesi Tatar otono misine.., veya daha iyi bir deyişle «Trans · Bulak Cum huriyeti» 'ne bir kaç hafta daha devam etme imkanı · nı vermişti. Bolşevikler, Tatar Milliyetçilerle bir nevi anlaşma yap.maya çalıştıkları için değil, daha ziyade zaman kazanmak için bu mütarekeye razı olm�lar· dı; çünkü, Almanya, Avusturya ve Türkiye ile bir ba· rış mütarekesi aktedilmeden önce Tatarlara karşı askeri bir hücuma geçmek istemiyorlardı. O sıralarda. Trotsky başkanlığındaki bir Sovyet delegasyonu, Brest·Litovsk'da, Mihver Kuvvetleri temsilcileriyle müzakerelerde buulunuyorlardı, fakat Berlin ve Vi yana hükümetleri tarafından ortaya atılan güç şart· lar yüzünden bu müzakereler muallakta kalmıştı. Sovyet delegasyonu ile uzlaşmanın. imkansız old\l'" ğunu gören Alman Yüksek Komitesi, 18 şubat'da mo rali bozulm� Rus ordusunun kalıntısına karşı bü tün cephe boyunca hücuma başladı. Bu günlerde Sovyet hükümeti, Tatarların dunımu ile değil, Al· man hücumunu durdurma meselesi ile meşguldü.
tdil • Ural Rüyalan
Mevcut bütün silahlı Bolşevik kuvvetleri cepheye
gönde rilmişti. «Sosyalist Vatan toprağı tehlikede� başlıklı beyannamesinde Lenin ve hükümeti Rus hal kına baş vurm�tu : «Alman militerleri, işçilerle köyl ülerin arazilerini mülk sahiplerine, fabrikalarla atelyeleri bankerlere ve kuvveti monarşistlere iade etmek için Rus ve Ukrayna işçileri ile köylülerini ez mek istemektedir. Alman generalleri, Petrograd ve Kiev'de kendi «emirlerini� tesis etmeye, çalışmak· tadı r. Sovyet Sosyalist• Cumhuriyetleri çok büyük bir tehlike· içindedir.» Aynı zamanda hükünıet bü tün askeri ve ekonomik kaynakların yeniden sefer· ber· edidiğini ilan etti. Bir kaç gün sonra Lenin'in baskısı altında Bol şevik Parti'nin Merkez Komitesi ile Sovyet hüküme ti, Alman ve Avusturya barış teklifinin şartlarını kabul etmeye karar verdiler. Artık uyuşulamayan bir kimse olan Trotsky'nin değil de anlayışlı eski bir diplomat olan Georgi Çiçerin'in başkanlık ettiği Sovyet delegasyonu tarafıncfan Brest - litovsk muae _ hedesinin 3 mart 1918 de verdiği karar, Bolşevik hükümetine hareket serbestisi veriyordu. Barış mua hedesi 6 - 8 mart'da RKP (b) nin altıncı Parti Kon· gresi tarafından ve 14 mart'ta da S�vyet�er� Döı-: .. duncu ·· Olag- anüstü Kongresi'nde tasdik edıldi. . Ellen .. çözülmüş, Sovyet hükümeti şimdi, mevcut ıç duşmanlarını tasfiye etme yolunu tutmuştu. BİR SOVYET KARŞI PROJESİ Yeni fakat bu .sefer Sovyet tarafdan - bir «halk hareketinin» yaratılmasıyla Trans-Bulak Cum·
27t
ı Rusya'dıı Pan-Türkim ve Müstüınaıııııı
··tun·· Milli Tatar otonomisinin Yok . . ve b u ın h rıyetin ın . . hazırlıklar başlamıştı. Har p Şurasın � mesı. ıçın edıl Sovnarkom ı·ıe Narkomnats'ın . . ve Şubatta Tatarlara ' . 1e Sovvet hükümetını tan.ıma lannı tavsiye . ayetıy , ın · ı - Uraı kler·ı ı·ıe b ı rl eşen ta·1 eden ve Kazan Bol::::"evi , Sovyet ta.rafdarı �yelert, . onunun Anayasa Komisy � 1er ı nd en T atar dele· dı. , bu.. tün Volga-Ural hükume· ta·şım .. . - nu edı1 ıgı· ol aga stti bölgelerin iştirak etmeye davet . . ladılar Kongre gesel idare meclisi kongresını top .. ı··. M us um yet an Sov otoUral'. Volga bölgesinde bir i. Kong r verd kara re aya nin kurm nom cumhuriyeti e u çiler hüc m iyet edil· kararlanndan birinde Tatar mill fından i r le tara yetçi çeşi milli tli juva miş ve sahte «Bur r ya atılan bütüıı ulusların proletar yaları arası nda n kaldırıla· ortada şekilde bir kesin sosyal engellerin cağı saatin yaklaştığını gösteren, Müslüman kitleleri nin teşekkülü başlamıştır.» diye ilan etmiştir. Bu ka, rar, o sıralarda Bolşeviklerin milli politikalarının bit tün iki yüzlülüğünü aç ı kca aksettirmişti. «Halk tar fından kendi kaderini .tayin etme prensibini men ilan ettikleri» halde, kongre üyeleri ihtilal' milliyetçilerin mevcudiyeti düşüncesini inkar et · ni kuvvetle belirtmişti. İşçi, asker ve köylülerin mahalli Sovyet de leri 6 martta Kazan'daki toplantısında, olağan tü bölgesel kongrenin kararı azimle desteklendi. t re meclisi «birkaç devlete ayrılmaya bağlı ol milli determinasyon prensibini kesin bir şekil.de d teklendiğinh ilan etti ve vaadedilen Sovyet :MUsl man Ural, - Volga Cumhuriyeti'nin tesisi için ge �azırlıklara başlamak maksadiyle Ufa ve Ore ıdare meclislerine baş vurdu. Tatar meclisi Ana
idil • Ural Rüyalan
271
Komisyonunun benzeri olarak kurulan ve Stalin'in Narkomnatlan ve Vahitof'un İslam İşleri Komitesi ile temas halinde ve bunların kontrolünde bulunan özel bir komisyon, yeni cumhuriyetin planlar ını ha zırlamaya başladı. Mart'ta ilk proje hazırlanmış ve
Stalin'in tetkikine sunulmuştu. 22 mart'ta Stalin'in
tavsiyesi ürerine RSFSR Halk Vekilleri Konseyi, Tatar - Başkır Sovyet Cumhuriyeti'nin kurulacağı n ı ilan eden bir kararname yayınladı : «Tatar - Baş kır ihtilalci kitlelerinin isteğini vermeye karar verdik ten sonra ve Rusya'yı bir «Sovyet Cumhuriyetleri Federasyonu» ol�ak ilan eden Üçüncü Sovyet Kon gresinin kararlarına uygun olarak. milliyetçilik İşle ri Halk Komiserliklerini, Halk Komiserleri Meclisiyle kabul ederek bir Tatar - Başkır Sovyet Cumhuriye ti kurulması için gerekli şartları ortaya serdiler. Bu cumhuriyetin ıidare meclisinin anayasa kongresi, statüsünün kesin şeklini ve oyn:ntılarını hazırla yacaktır.» Bu kararnamede ayrıca müstakbel RSFSR Ta tar - Başkır Cumhuriyetinin Güney Ural ve Orta Volga bölgesindeki topraklarda kurulacağına işaret edilmişti. Bütün Ufa, Orenburg ve Kazan eyaletleri . (Chuvash ve Mari bölgeleri hariç) ve Perm, Viatka, Şimbisk ve Samara eyaletlerinin de büyük kısımla rının yeni Müslüman Sovyet Cumhuriyetine dahil edilmesi planlanmıştı. Bu tasaı-lanan cumhuriyetin doğudaki Başkıır kısım ile batıdaki Tatar kısım ara sındaki ilişkilerin, kararnameye göre, iletj_de cum huriyetin idare meclisinin anayasa kongresi tarafın dan kar�laştırılacağı düşünülmüştür. Bu kararna· menin filen yürütülmesi ve Tatar - Başkır Sovyet
272
Rusra'd:ı Pao-Türldzm ve Miisıa....ı.
. . resini n tertip edil--. a kong nı......ı Cumhunye tı· anayas kornnatlar İsla a � ı, k � a · ınd _ lığ ııı için Vahitof başkan 1 mıştı. K m,.,.ı.. ararn ı elend a n vazif e r ı· · si t� --..... . �lerı �omit . · ı ım1en var dı : Sta.Iiu, altında bunu başlatanları?. � .. ongorülen otonom Tatar. Vah itof ve tbrahiınof. Bu in kurulmasıyle, kwtö, 8 kır Sovyet Cumhuriyetin ulusal otonomi için hazırl��ıkla�ı cesar etsiz Plan en Tatar ııw lan hiç bir zaman yerine getı�emı� şt liyetçilerle çok yararlı ?ir şekıl�e ugra ılar. Stalin'· na in teşvikiyle tanzim edilen yem_ k�rar me resıne:ı bir otonom cumhuriyet ilan etmıştı ve bu cumhuriye tin sınırlan, en radikal Tatar Milliyetçilerin bile dft. şündüğünden genişti. Sadece bütün Bruıkır toprakla rı değil, aynı zamanda Türk halkının azınlığını teşkil ettiği Volga · Ural bölgesinin büyük bir kısmı da bu yeni öngörülen cumhuriyete dahil edilecekti. ltiru etmelerine rağmen 1918 mayıs'da Chuvash ile C2ıe remiss (Mari) nin de dahil edilmesi kararlaştırıldı. (156 ncı sayfadaki haritaya bakınız). Böylece Narkomnat'lar, Tatar Milliyetçilerin emellerine başarı ile meydan o kudular ve kendi mil li otonom silahlan ile bunları yendiler. Tatar idari Komisyonu ve kuruluşları, onların Meclisi, Anayasa eti Cumhuriy ır Harp Şurası, öngörülen Tatar· Başk nin kuruluşu karşIBmda, eski� ve gereksiz olmuşdu.
re(-
iDİL · URAL OTONOMİSİNİN SONU oK münistler, ideolojik olarak ve tabiye bakı mından Tatar milliyetçilerini silahsızlandırdıktaD sonra, Tatar milli teşekküllerinin son bir tasfiyesi için teşebbüse geçtiler. Alman hücumu ve Har p şura·
tel.il Unıl RüyaJan
273
ile uyuşmazlık sırasında, şubat'ta yayınlanan bir Sovyet bildirisi, Tatar Milliyetçilerine ne umma lan gerek tiğini aç�ca söyledi. ;�üs��� Kardeşlere> }:ıitabeden teblıgde «mu kabıl ihtilalin alevin . i körük lemeye cesaret edenlere lanet olsun. Yoldaşlar, Mi.is· lümaJllar, k ardeşler, bütün manevi fiziki kuvvetle rinizi, Müslüman sosyalist ordus unun sancağı altı· na çağırın. Rus· ihtilalinin son d�manı yenilgiye uğ· radığı zaman ne fevkalade ve heybetli bir sonu!: ha· sıl olacak. Hürriyetiniz adına ve ulusal kalkınmanız adına, ihtilal kalesinin müdafileri saflanna katıl· makta acele ediniz.> deniyordu. 51
1918 mart sonunda «ihtilal kalesi> sadece «düş· manı lanetlemeye> değil aynı zamanda onu ezme ğe hazırlanmıştır. 26 mart'ta Millet İşleri Halk Mecli si, Stalin ve Vahitof'un imzaladığı bir kararname yayınladı, bu kararname ile tamamen Rusya Mlislü· man Harp Şurası ile birlikte bütün Trans · Bulak Cumhuriyeti ortadan kaldırılıyordu. Bundan iki gün sonra, 28 mart'ta Sta.lin ve Lenin'in emrindeki bir kaç yüz bahriyeli Kazan'a geldiler ve Kazan idare meclisi, Zabulachie'de toplantı halinde bulunan Harp Şurasının dört saat içinde şartsız teslimini iste di. Tatar otonomisinin bazı müdafileri Kızıllara dön· dliler fakat Harp Şurası ve geriye kalan Ta.tar aske ri birlikleri karşı koymaya karar verdiler. Bunun üzerine bahriyeliler Bulak Nehrinin yu karısına. doğ· ru ilerlediler ve bir ıK zıl Zırhlı aracı müdafaa. hat· tını keserek Zabulachie'ye giden k öprüyü kapattı. K l muhafızlar öteki taraflardan Zabula.chie'ye iler ızı ledi ve sokak çarpışma.l an bir kaç saat sürdü. 29
ı 1
1
1
1
1
Rusya'da Pan-Türkizm ve MüslU.....
ile Harp Şur asının Zabulacmart'ta Ta tar oton. omu . edilmiş oldu· . Ufa 'da k'ı Tat ar hıe tahkimat1 tasfiy e , er ve . 12 nisan'da görevl�rıne son verd"l ���m ,7 . en re tl gay , vo)ga. i kurma Tatar'ların milli otonom .. ara f t ın l d an ugu oneın çogun ··yük bir . Ural halkının b u. 5 . verı.1 me denı, sona ermiş oldu. .2 . nısan'da Harp bile hedildı ve 22 mayıs Şurasının Moskova bürosu fes ınlanan bir l918 de Narkomnat'lar tarafından yay am en Rus ki Tam ame Tsalikof başkanlığında k y:r�lüm�n Konseyini tasfiye etti; halbuki bu Kone · kurulacağı, 1917 mayıs Tamamen - Rusya Mwı �� Kongresi'nde ne büyük bir heyecan ve ümit ile müjdelenmişti. •
KISIM XII KIZIL TATAR'A GlDEN YOL
1918 İlkbaharında Tatar milli idarelerinin fes· hinden sonra, Müslüman Komünistler, ayn bir Müs lüman Komünist partisi olan Otonom Sovyet Tata ro - Başkıryayı kurmaya ve bunun çalışma esasını hazırlamaya teşebbüs ettiler. Bunların başında Vahi tof ile beraber Sultangalief, Galief, tbrahimof ve di· ğer Tatar aydınları bulunuyordu. Bunların ço ğu Stalin'in arkasındaki Müslüman ihtilalciler kata· rına katılmak için Tatar milliyetçiler saflarından ayrılmışlardı ve Sovyet hükümeti «Müslüman halkın Sovyet otonomisini> başarmaya söz verdi. Bizzat Sta· lin bunların arkasında idi ve 23 Mart'da Pravda'da yayınlanan bir mak.alesinde yazdığı gibi, ilk Otonom Sovyet Cumhuriyetinin ve Sovyet tarafdan Tatar · Başkır politik örgütün kurulması için bunların planlarını fazlasiyle desteklemekte idL tık defa Sov yetlerin 1918 Ocak'daki Üçüncü Kongresinde Sovyet Rusya'nın yeniden kurulması için federatif prensibe teşebbüs eden Stalin içlıı Tataro - Başkırya önem li bir deneme zemini teşkil etmiş ve şöyle demiştir: «Devrimci örgütleri, Sovyet Rusya ile federasyon iç.in belli bir planı ortaya koyan tek bölge» ve sözleri· ne şöyle devam etmişti «şimdi herkesin sözünü etti ği ve etkili Tatar ve Başkır - Sovyet teşekkülleri tarafından meydana getirilmiş olan bir Tatar · Baş-
p ffl
belirtu kır Sovyet Cumhuriyeti teşkilatının açıkca miş ana hatlarma işaret ediyoruz.> Tabii hem Stalin ve hem de Komünist Parti Ta· taro - Başkı:rya ile bir deney balonu olarak ilgileni yorlardı ve ortaya koyduklan bu yeni sistemin ilk safhasın� bütün doğu bölgesinin sempatisini ka.· zanacağını umuyorlardı. Stalin'in, Tataro · Başkırya sta tüsü hakkınd aki beyanabnm yanı sıra Pravda, doğu Rusya'nın ö7Jfillilde Orta Asya ve Kafk.asya'nm diğer halklan için benzer planların hazırlanmakta ol· duğunu açıkladı. Fakat 1918 de Stalin henüz Rusya' da bütün kuvveti elinde bulunduran kimse değildi, bunu ancak 1920 lerin sonunda elde etti; bll sebepten kendisinin desteklenmesine rağmen, partideki çeşit· li muhalefet çevreleri Volga - Ural bölgesinin oto nom organizasyonu hakkındaki planlarının ilk önce ertelenmesine, sonra da tamamen bir tarafa bırakıl· ma.sına sebep oldu. Orada büyük bir İslam cumhuri· yeti kurmak istemesi Ulusal işler vekili olarak ge niş bir arazinin ve kuvvetli bir yeni yönetimin kon· trolünU elde etmek istemesiyle izah edilebilirdi. Ne tice itibariyle Stalin sadece bütün kalbiyle Tatar Ko münistlerin planlarını desteklemekle kalmadı, aynı zamanda Ba.şkırlar, Maris (Cheremiss) ve Chuvash gibi diğer milli gurupların bölgelerinin de planlanmış Tatar arazisine dahil edilmesini araştırdı. Solcu in· temasyonalist Komünistler olan Başkırlar ve ba.zı Rus Komünistleri, Stalin'in, Volga - Ural feodal ege menliğini kurmak hususundaki planlarına karşı çık· tılar. Fakat bütün Tatar Komünistleri elbette ki bir leşik Tatar · Ba.şkır Sovyet Cumhuriyeti kurulmas ı taraftan idiler.
&mi Tmr'a Glıılcıı Yol
m
Kızıl askeri b�erin.in Or enburg 'u eld .md son ra, 1918 m başla.rma doğru 191 e etme s en 7 kasım' Ufa'da kurulan bir Başkır Kom� g urubU, f&Aır -� . yetlerını . 0re nburg'a kadar yaydı ve burad aki g� men vatandaşların yardımı ile şubat bıurnı --- da, Tür" itçe .ısmı. Baş kırya olan geçici Başkın stan lhtilil Konseyi (PRCB} cBaşkırstan>' ı kurdu (Bölüm xm bakı · nız}. Bu teşekkül, 20 şubat 1918 de Başkırya' bir yı Sovyet otonomu olarak ilan etti, sözü edilebilecek ilk otonom Sovyet Cumhuriyeti bu idi. Mart'ta PRCB Moskova'ya bir delegasyon gönderdi. Ba.şkır'lar bu· rada., Vahidof'un İslam Komitesindeki asistanların dan biri olan Şeref Manatof'un şahsında ayn bir Başkır otonomisinin gayretli bir desteklenini bul· dular. Başkır delegasyonu başkanı Şafaef ile diğer üyelerin yanı sıra Manatorun kendisi de bir Başkır Tatar Birliğine şiddetle karşı idiler, sadece Stalin'in m� nisan 1918 deki şahsi gayreti Tatar cblrlet tiricilt:rin> projesini geçici olarak kurtardı. Bu sıra· da, aynı şekilde Başkı.r Komünistler de, A. Z. Vali· dof ile diğer Baş.lor milliyetçilerin Tatarlara karşı olan safında birleştiler. Temınu.z'da, Ufa'daki Baş· kır Komserliği, Stalin'e açık bir mektup yayınladı, bu mektupta «hiç bir Ba.şlor, birleşik Tatar • Ba.şkır cumhuriyetinin anayasa kongresine iştirak etmeme lidir,> deniyordu ve 1920 de Ta.tarlar ile Stalin'in Ba.şkırya'yı elde etme teşebbüsleri, Başkır milliyetçi· lerinin Sovyet kuvvetine karşı açıkca isyan etmeleri· ne yol açtı. Bir Tatar • Başkır otonom Sovyet Cumhuriye · tPne kesin olarak itiraz edenlerden biri de, ne ıekil
--- - -
....
178
ı ve MüslüıııaııJılı Rıısya'da Pan-Türkim
elden re· dd� li otonom fikrini .tem de olursa o1sun mil t ıç savaşın sonu u ıer idi. Bu kana .. ·st ur den sow1 Kom .. elerinden çoğunun ..- bunlar sonradan ı na dogru uy k ettiler - dunya ih tT'a linin' ço T otskistleri wteşkil . bul ettiği ve kıymetli zaman ka u un ug old da n rkı ya · h arc anr teşki·ı edil mesıne ların milli otonom arazile ı tl' 'd' ı vve ı. ku e Atna, 'kl özelli mas ını düşün düğü sırada tli İslam sol Komünist gulof ve Şa migulof gibi çeşi War, Almanlar, Ya ler, Rusya'da yaşayan Litvanya ya'da kendi hudiler ve Polonyalılar gibi Sovyet Rus n temsilcileri milli arazileri olmayan milli gurupları ile beraber bunların yanında yer aldılar. Kazan ve Ufa Komünistlerinin, Karl Grassis, Goldberg. Mılkh, Sheinkman, Veger, Izrailovich, Zwllinger, Chodo rowski, Olkenicki ve diğer bir çok öncüleri. 1917 1920 de partinin bu otonomiye karşı olan merkeziyet çi gurubuna dahildi. Bunlar ihtilali sadece proletar yaların yönetmesi gerektiğine inanıyorlardı ve Müs· lümanlar arasında çok az proletarya bulunduğu için diğer milletlerin proletaryaları meşru iktidarı ele geçirmeli ve memlekette bir proletarya diktatörlü ğü tesis etmeliydi. Netice olarak, Başkırya, Kazakistan ve Doğu Rw.ya'nın diğer bölgelerindeki İslam otonomisi taraf· ta�lan, Başkır�arın ve mahalli Türk halkının, köylü· lerın daha yenı yerleştikleri toprakları ellerinden ala· caklarından korkan Rus Komun"18• tl erının · · sag k"oyl"u . ve lŞÇı. kanadı temsilcileri tarafından da muh efetle al karşılaştılar. Orta Asya'da Rus . çil erı, M'us ' l"uman !arın kuvvet kazanmalarını önlem eye çalıştılar bun� sebep olarak da «Müslüman '. he· ların oto nomı..ıçm nuz yeteri kadar olgunlaşmadı gını.::. gösteriyorlardı, w
ış·
y
·-------
Kızıl Tatara Giden Yol
279
TATAR KOMONtsTLERİN İDEOWJtSt
Fakat Tatar Komünistleri birleşmişlerdı ve Sta· lin' in öngördüğü Tatar Başkır Cumhuriyetini destek· lemekte azimliydiler. Bunda Tatar fikrinin zaferini gördüler ve ihtilalin, Tataro · Başkırya'dan bütün Doğuya kadar yayılacağını, böylece Doğuyu Avrupa sömürü b oyunduruğundan kurtaracağına inanmışlar dı. Gerçek şu idiki İslam Asya'nın oryantal «gösteri penceresi::. bunları şanslarından ve kuvvetlerinden emin yaptığı için, Komünist parti ile Sovyet hükü meti bunlara propoganda maksadiyle muhtaçtı. Ta tar Komünistleri makul bir sebeple Komünist Parti· nin Merkez Komitesi ile birleşmişlerdi, çünkü Tatar otonomisinin temin edilebilmesi için buna ihtiyaçları vardı. Bu Müslüman Komünistlerin her zaman· ki Marksist, enternasyonal ve proletarya anla mında kendilerini Komünist hissettiklerini düşün mek zordur. Kendilerini tamamen ihtilale hasretın.iş ler fakat bunu her şeyden önce doğunun - özellik le Müslüman Doğunun- Avrupalı sömürücülere kar şı bir ayaklanması ve zaferi olarak kabul ettiler. 1920 lerde bir Tatar yazar olan K. Kasimof, Stalin' in ilk Müslüman mesai arkadaşı Mullanır Vahitof'u anlatırken şunları yazmıştı : Vahitof eski arap kiiltiiriiııün, dünya ÇJtpındald sc,syallst bJ. kınmaom bir sonucu olarak meydana çık.an dünya kültürü üzerin deki etkisinin çok büyük olaaığında:n emlucli. Rüyalannda - etki si Anıp toprak.lanndan kutsal Ganj nehrine bdar yayılan - bu İslam kültürünü, büyük güzel ve derin olarak tahayyüJ ediyordu. Bu kültürün parçalanacağı veya ortadan yok olacağı lhthnaHnl di.İı$iinmenü adı altında daha geniş ve daha Umitvar bir organ halinde tekrar teşekkül etti. Rus komünist partisinin müslüman komünistlere karşı takındığı bu nisbeten muteber tavır, RKP (b) 'yi Doğu halklarının kurta� cısı olarak gösteren propogandacıların tesirleri ile ol· muştur. Bu kongre vesilesiyle yazdığı makalelerde Stalin
Dünya tarilıiııde ekim dnrimbıiıı, cıotımaa ezllııı)f tmaınlnı kitlesini asırlarca ıüftn uykııda uyandınn ilk denim olduğunu iddia ediyor ve onları dünya empery,ıllımtne karşı ıa•a şa katılmaya teşvik ediyordu. nın çalışan
Eldm devrimlDlıı dünya çapındaki öıııemL mllll)'et 9C>l'llllua alamm geo.iışleöp; Avnıpab milletlerin eıJJmesl olmaktan çıkarıp. b'ütün ezJlmlı, balklaruı, ıömiirpleriıı, yani ııömiirplerfıı empuya li.zmden kuı1llnlması genel ıorunUDa ıııı.,,,asıDd•dır. (Böylece) ekim Devrimi mnn lıaklann alıoınaıa lçl:a yapılan burju.a bartke tiııe son vermi,, ezllmlı, milletlerin lwnetbıe lwlı. içten pisin, dıştan gelsin bütün emperyalist ıüçlere bqı yeni bir ıoıya1lıt ça,, im başlamasına sebep olmll$hır.
tç savaş sırasında bile Stalin «Doğuyu bir an için bile unutmak imkanı yoktur, çünkü Doğu bitip tükenmek bilmeyen bir kaynak ve dünya emperya· lizmi için çok güvenilir bir hinterlanddır> demiştir.
. ın cadele 1920 yılı..nın ba.şlangıC'IJ, . mü . -... ıç k lı özerk alnız ozerk b'U' '!\,,...-. y rlar . ta Ta ''"'19 · ett1· için çalışmıyorlar ' ı..,: kadar devam sı lma ...,,. . uru . k ur�· Yetının ulm n kur as ı tinin i e çi devl _ � atar Başkır tfJ le şmış � ıı� Cephenin Volga 'dan- Ural'l-� d 1· l a.r ıs · rar edı yorç ldiği, iç sav �ın sonuna Yaklaşıldıit, eki Sıb ve subaylar . ı.rya 'Ya r komünistleri ta T a rda la sıra -. uuuriyetinin kurulmasını isteye n ...._ vuı-h . r ...... öz.erk T ata b�ladı. 1919 yılının 5?Dba.hlll'Uıdıl ler yükselmeye kasım sayısınd a bır Tatar • g. Kız:ıl ordu der ısının f «Devrimin Tata rlara hiç ııı, bayı Minbadus Kono ,: .. ,·ın et e d.ıyord u . Stauu - şey verme diğinde n > şikay ara kadar Tatar - Bapr mart ayında verdiği kar kl t• ·1 ec1· eş ın em ı. o. . rkliğinin kuruluşu gerçe fuıiat. :r.e 1919 kasımınnın sonunda, müslüınan kom lerin ikinci kongresi Moskova'da toplandı ve bir � önemli sorunlar konuşulmadan önce Tatar - Başlar devletinin kuruluşu işi ele alındı. Delegelerin büyük çoğunluğu kurulacak olan özerk Tatar Cumhuriye tinin Başkırlarla bir arada düşünülmesine bir kere daha karşı çıktılar. Bu kongre de Stalin'in bir konut masıyla açıldı. Stalin bir kere daha Müslüman ko münistlerine «Doğu halklannın uyandırılması> gö, revine işaret etti. Eğer Kızı.l kuvntlerimiz doğuya doğru hızla ilerle�lme bonda ôzio katkımı hiç de küçümsenecek kadar değildir, yoldıt
a.raa-.
A
una
delegeler. Eğer doğu yolo şimdi açıksa, devrim bunu burada baJı. mn delege yolılaşlanmınn üstün gayretlerine, ıson zamanlarda tı, mamladılıJan "lere borçludur....
Omidedeliınki birhx:i kongrede yükselen bu bayrak, doiımW emekçi kiitJeleriııiıı kuıtuluşunun bayrııiı empe ryalizmin yıkıbıı , nın bayrağı, Müslüman komünist örgütlerin ınilltaııJaruwı şmO,.
le hedefe dW.Jıııı. olJıııı. (�lar).
Kızıl Tatar'a Giden Yol
295
Böylec e, Stalin birleşik Tatar - B�kır devleti-· rulması n a izin vermiş oldu. Fakat Başkırlar ku ni n Tat arlarla birleşilmesine sürekli olarak karşı koy dular. Başkır birliklerinin Beyaz orduları cezbedip Kızıllara katıldığı şubat 1919 yılından beri zaten ku rulmuş bulunan bir özerk Ba.şkır Sovyet Cumhuri yeti vardı ve halk komiserleri konseyi mart 1919 ta· rihi n de Başkırların özerkliğini resmen tanımıştı. Gö rülüyorduki Ta tar - Ba.şkır tartışması daha uzunca bir zaman slirUp gidecekti. SOREKLI TATAR · BAŞKIR GOÇLOKI,ERJ Süregele n Tatar - Başkır sorunları aralık 1919 da ve 1920'nin başlangıcında Tatar özerkliği ya da Tatar - Ba.şkır özerkliği sonınu yeniden RKP'nin merkez komitesinde boşuna tartışıldı. Sonuçta. şu bat 1920 de, Lenin ve Stalin'in şahsen katılmış ol dukları Volga - Ural bölgesi komünistlerinin bir top lant ısında mart 1918 tarihli Tatar - Başlar Cumhu· riyetinin kuruluşuna ait olan eski durum, Başkırya'yı dışında bıraka:b koyu bir Tatar Sovyet Cumhuriye tinin kurulmasıyla değiştirilmiş oldu. Süregelen an· la.şmazlık Tatar komünistlerinin Başkırlardan daha güçlü ve daha nufuzlu olmaları gerçeğindeydi; ne Stalin ne de RKP'nin Merkez Komitesi Tatarların ümitlerinin aksine gitmek istemiyorlardı. Diğer yan dan kendi otonomilerine sahip oldukları için, aske ri birlikleri de bulunan B�kırlar, Tatarlarla flört etmek istemiyorlar ve Tatar ihtiraslarına karşı koy mak için silah elde bekliyorlardı. Ne Stalin ve ne de devlet zaten ilişkiler çok gergin olduğundan B�kır-
.....
JWı1 T_,..a Giden Yol
şmazlığın çıkmasını istemiyorJ.aı.. larla yem• hır· uyu dı. KARŞI MUHALEFET 'lATAB (Yl'ONOMİSİNE son biçimini ��asmdaıı Kızıl Tatar devletinin de Kazan komun ı.st Parti· en ciddi engellerden birisi arlar Parti ı. .. u..f" u tarafından yapılan itirazd Tat . . sı· org , teşkil edi· ını 8 de 19. üye sayısının 1922 yılında yüz 1�20 �� d aha az yorlardı ve bu rakam muhtemelen _ unıstın yal· dı. Tatar bölgesinde bulunan 3.125 kom nız 612 si parti üyesiydi. Buna rağmen 1922 de RKP içinde 3.943 Tatar bulunduğundan bütün Rus parti örgütü içinde Tatar gücü daha yüksekti. Bunla.nıı yüzde seksenbeşi RKP örgütlerine Tatar Cumhuri· yeti dışında katılmışlardı. Bunun sebebi ikidir. Bir çok Ta.tar Komünistleri Müslüman veya Kızıl ordu birlikle rine hizmet ediyorlar, veya I Rusya'nın diğer Müslüman bölgelerinde Komünist propogandasmın �sıl yükünün taşıyıcıları olarak Sovyet yetkilileriyle birlikte çalışıyorlardı. Tatarlar bir çok kuşaktanberi anayurtları olan Volga boylarından ayrılıp, sınırları, şehirlerine yerleştikleri Urallara, Kazakistana ve Or ta Asya'ya gidiyordu ve bu şehirlerdeki «proleterleı miş» Tatarlar Müslüman komünistler.in asıl kayna· ğını teşkil ediyorlardı. 1926 da 2.916.268 Tatardan 451.415'i şehirlere yerleşmiş bulunuyor (% 15,2), ve onlardan yalnız 64.905 (% 14.4) kişi de gerçek :atar topraklarında y�ıyorlardı. 1920 de kıtlığııi ve ıç �av�ın sonucu olarak bu şehirleşmiş Tat ard arl an çog� yu:tlarına döndüler ve asiller den almaıi toprak lar u.zerıne yerleştiler, bu sıralarda Tatar toprakla·
rında yaşayan Tatar şehirlilerin.in oranı en düşük && viyedeydi, şehirlerd.e yalnız 41.300 Tatar vardı. Volga Tatarlarının büyük çoğunluğunun dinsel anlayışlar ve toplumsa l tutuculukları kadar kırsal bölgelerde ve köylü kaynaktan olmalan da onlan partiye katıl· maktan alıkoyan bir sebep oluyordu; bu da komü nistle rin özerklik projelerinin aksine etki yapan bir faktördü. Şehirli Avrupalı nüfusu - Tatar bölgesindeki Tatarlardan hemen hemen altı defa daha kuvvet· liyd.i - «Köylü> Tatarların vesayeti altına girmek kadar, onların liomünist liderliği altında bulunmak ihtimaline de içerliyorlardı. Daha önemlisi, Grassis ve Chodorowsk.i önderliğindeki Kazan komünistleri, kendi proleteryası bultlnmayan bir milli gruba idare yetki.sinin verilemiyeceğini savunuyorlardı. Bu tartış· ma 1919 Nisanında Cumhuriyet içinde idarenin ku· rulabilmesi için yeteri kadar d.isiplinli ve tecrübeli Tatar komün.istlerinin bulunmadığı «için Tatar özerk· liğinin» «gereksiz, zararlı, imkansız» olduğu Chodo rovski tarafından ileri sürülüyordu. Böyle bir Tatar özerkliğinin bütün Volga bölgesinde anarşi doğura· cağını, bun unda Rusya'nın ekonomisini ciddi bir şe kilde tehlikeye düşüreceğinden korktuğunu söylü· yordu. Kızıl Ta.tar devletinin Doğu'dak.i devrim için stratejik önemi kadar, Tatar Komünistlerinin diğer Müslüma n bölgelerde yaptıkları meyva veren çalış malarını çok iyi bulan Lenin ve Stalin Tatar özerk· liğini desteklediler. Sonuç olarak 1920 ocak ayında B�kır, Kazakistan, Orta. Asya. &i,b i mUslüman top-
298
ausya'da Pan-Türkizm ve Miisl �
nemli bölgelerde durum belirluluklar ın bulunduğu ö .. ı ıye tçı.1en.nı.n hnıı. M'll' Turk . · · .. sızken, Merkez komitesi ,,. ı proje8i..ı.. ek ıçın ozerkl'k � nutsuzluklanna son ..verm . , . . tangali ef e verd . i gerçekleştirilmesi gorevını M. Sul .. t na s "t om yuru k Nar m,e lik kl1rQc kişi üç a Aynı zamand ıuna da atandı.
SON çöZOM RKP (b}'nin Merkez komitesinin bir karany)a 27 mayıs 1920 de nihayet O�nom Tat3:r �?vyet � yalist Cumhuriyetinin kuruluşu resmen ilan edildi İki hafta sonra, Said Galief (başkan), Chodorows)d, Goldbery, Bockof ve Muhtarof'dan oluşan Cumhuri yetin Revkom'u «İhtilal Komitesi» kurulmuştu . 2,G temmuzda, özerk Tatar Cumhuriyeti adına Revkom Sovyetlerin Kazan bölge yürütme komitesinden de? letin yönetimini üzerine aldı. Eylül ortalarında yeni kurulan Tatar Cumhuriyetinin Sovyet delegeleri içm seçimler yapıldı ve 25 eylülde Cumhuriyetin Sovyet lerinden oluşan Birinci· Seçmen Komitesi, Merkez Ko mitesini ve Halk Komiserleri konsülünü (SoVD81" kom) (Sovyet Halk Komitesi) seçtileF. Merkezi ko mitenin başına pek tanınmış bir kişi olmayan Ta· tar komünistlerinden Burkhan Mansurof · seçilirken Vahitof'un inceki yardımcısı Said Galief Sov;nar kom'un başkanı oldu. İkincisi aynı zamanda 1smailQf, Sultanof, Ishakof ve Muhtarof gibi tecrübeli Tatar komünistlerini de bünyesinde bulunduruyordu. Sta· lin'in 1918 mayısında söz vermesine rağmen uzun beklemeden sonra kurulmuş olan Tatar Cunt huriyeti bir milli özerklik değil, fakat bir Sovyet'dir,
Kızıl Tatar'a Giden Yol
299
Stalin'in kendisi de muhtemeldir ki Tatar komünist lerinden daha az zevk duymamıştır. Trotsky'nin sol komünistlerinin bütün itirazlarına rağmen yeni bir cumhuriyet yaratılmıştı. Fikrin asıl kaynaiı Nar komnats'dan, Stalin'in acemi çaylaklanndan geli yordu. Her ne kadar Tatar iyimserliği bir Sovyet otonomisinin, milli bir özerklik olamıyacağını, ki on lar asıl ikinciyi istiyorlardı, anmayı engelliyorsa da bununla Tatar milliyetçi istekleri de tatmin edilmiş oluyordu.
K Is I M XIII
K BAŞKffiYASI VALtooF'lJN KOÇÜ muhtar bir Tata. · Tatar bölgesine sınırlı a. Volg . , ve Başkı r1 arın, Tatarlardaıı rıstan ın meydana gelişi kurma ar zu1an ve b··oyl� ayrı muh,tar bir devlet olmaması, Rusya'daki Türk Başkırya nın buna dahil · · darbe ınUJ · · ,l;lrd'ı. 1917 d evrı· rnın. sıya . sı..· b'ır1·ıgıne ciddı bır ıııı. arasınd a b.ır aııl-ı den once, Başkırlarla Tatarlar burg ve . diğer mazlık olduğu seziliyordu: U�a, ..oren an Doğu Ural eyaletlerind ekı muslum halkın bır kısmı, bazan kendilerine Başkır baza� .�� :atar• demek le milli kimliklerinde devamlı degı şildikler yapıyor, lardı. Bununla beraber, devrimin başlamasından ön· ce, Başkırlı liderler, kendi milliyetlerini nazarı itiba· ra almadan, Tatar siyasetine karışmadan, kendi böl· gelerinin mahalli problemlerini halle çalışmaya ke sin olarak niyet ettiler. v•
ü
• Tatarlara yakmları olan ve T m olan Başkırlar, Ural'laruı 1ıi, bölgesinde en aşağı 9 uncu yüzyıldan beri yerleş�lerdf. T• ney tarlar, Rusların Kazan Hanlığını fethetmelerioden sonra, mak 16 ve 17 ci yüzyıllarda Başkırya'ya nüfuz etmeğe başlamıştır. Bıt kırlano çoğu bütün Tatarlann gezici olmayan köylü olmaJanııı �ılık, 19. yüzyılın sonuna kadar göçebe olarak kaldılar. 1789 dı Rus hükümeö «Başlar Voisko» adı altında imtiyazlı muhtar " askeri bir orgaoiz.asyon kurunca, bir çok Tatar, Başkır olarak b yıt yaptırmaya ve kendilerine Başkır demeye başladılar. Başlar Vo, isko'nun dağılması ve ö:zel imtiyazlanmo sona ermesi üzerine, 8ıf, kır Tatarları kendilerine tekrar Tatar demeye başladılar. 8oüfus sayımındaki kanşıklıklaruı ana sebebi Tatarların Başlar Ve,, i&ka'ya kayıt olnıalan yüzündendi. Mesela, 1767 de 95.000 • 18'7 de 1.493.000 1926 741.000 Başkır olduğun ista&tilı.ler g&teri u yordu. Batta en sonuncudan, sadece 393.000 Başlurca di e l l r erl, Tatarca kon111>uyorlardı. Bu göçebe ve �kı rca konuşan u.ka' milli bareketiııhı özünü teşkil ettiler. Başkırlarla Tatarlar anısııt' 4ald agJıı,ımazlık, em itibariyle sosyal ve kültürel bir temele •
ı.
y,ılldof'IDI Küçük Ba,loryuı
ltl
yanır ki bu eski ve nomad yani köylülerin problemidir. Tatarlar, Ba$1urlan sa.d'tte göçebe ve geri saflardaki kabileler olarak kabul ediyorlardı ve bu telakki Başlar potitilı.acılan ve başkanlan tarafaa· dan yerili yordu.
19. yüzyılın sonlarından beri Başkırlann en önemli derdi, Avrupa Rusya'sından gelen köylüle rin B aşkır topraklarına gelip, yerleşmeleriydi. Baş· kırlar bilhassa, Stolypin'in tarım politikasının neti· cesi olarak 1905 Devriminden sonra, kendi memleket· ıerine gelip yerleşen ziraatle uğraşan köylülere kı· zıyorlardı. Başkır doğu taraflarında yerleşen Oren· burg ve Ufa eyaletlerinde, bu program neticesi, 1905 . 1911 yıllan arasında tahminen 180.500 köylü aile· leri ile beraber gelip yerleşmişlerdi. Yeni gelenlere, toprak satmaya mecbur edilmeleri bu bölgedeki balkın 1897 de % 99.3 ve 1926 da bala% 97.9 unu nu meydana getiıen, ziraatçı ve göçebe Başkırların hayat standartlarını epeyce düşürdü. Bundan dolayı, şubat Devriminden hemen son ra, 1917 baharında Ufa ve Orenburg'da, müslüman· ]arın yaptığı iki siyasi toplantıda, kendi bölgelerind& ki toprak durumunun t.ekrar gözden geçirilmesi me selesini ortaya attılar. 14 - 17 nisan aralarında, Ufa eyaletindeki topraklarında, Başkırlar eyalet başkanından (komi· serinden) «Birsk bölgesindeki dağlardaki orman katliamına ve köylü göçlerine engel olunması> is tendi. Bu toplantı zamanında bile, ziraat programla· ruıda Rus Sosyalist Devrimcileri ile aşağı yukaJ:ı hem fikir olan, Başkır sosyalistlerinin tesiri ağır bastı. Başkırlann tahminlerinin hilafına, Moskova'· da 1917 mayısında toplanan bu kongrede Başkırların
302
wn ve Müst� Rusya'da Pan·TÜ;fk
müslümanlar koıı. . ksine, bütün Rus tah�inlerı. etmedi. Ziraat ııo, : :Ograınlarını tasvip p � r top s1, gre n Başkır toprakları kararda' «Bütü . . e ısrar run uyla alaka.lı eden, &,. lılarındır» pr ensıbınd yalnız Baş kı toprak halk _ r· a vertı rş ılık «bütün kırlıların fıkrın e ka başka, kongr e Ufa ndan ndı. Bu melidir» kararı alı n erinde bu toprak soru unun ç6, ve Orenburg eyaletl hakları dışında kal dı gına ka· zümünü kendi kanuni zunda, Tatarl ar, .Kaza . n'da, rar verdı.. 1917 temmu re ı ng ı sın �o lar topla, slüman . İkinci bütün Rusya mü eder hım yı rya aye şkı Ba , dıkları zaman Tatarların a itiraz ederek, Orenburg'da Biriııgl·,.: ..,. davranışların d..uzen1ediler. 70 ci Bütün Başkı rlar milli toplantısını l da Baş kır delegesinin kattl�ı�ı bu �?p a�tı , .�aha ev, bır polıtik acı 1e Jık ener velce de gördüğümüz gıbı Orientalist olan Zeki Validof, bu toplantının kararla, nna tesir eden kuvvet oldu. 1917-1920 yıllan arasmda ki, bütün milli Başkır hareketlerinin, Validof'un ga,. retlerinin neticesi ol duğunu söylemek pek mübalağa olmaz. Validof olmasaydı, Volga · Ural bölgesindeki Türk milli hareketleri tamamen başka bir yön alır ve Başkırlarla Tatarlar arasındaki ciddi anlaşmazlik önlenmiş olurdu. Validof'un gayretleriyle, Başkır kongresi olduk· ça radikal bir program takip etti. Buna gör e, bölge sel milli muhtariyet Başkır askeri birlikleri teşekkü lü ve Başkırlardan gelenl er dolayısıyl a 1898 ·de alın· mış olan toprakların tekrar iadesi esas tutul uyordu. Kongre daha sonra, «Başkırlar dillerinin karakter lerinden de daha iyi anlaşılacağı gibi Başkır bölge sinde yerleşmiş diğer müslümanlardan ayrılırlar> di ye Tatarl ara karşı bir karar aldı ve bu karar Bat v
vaıtdoıf'un Küçük Ba,Jaryaııı
kırların Tatarlardan ayn bir hayat yaşamaları ge rektiğini kuvvetl e belirten bir istek""J. MİLLi OTONOMİ
26 kasım 1917 de Sovyet Ufa'da kuvveti ele geçirip, Başkırya Sovyet nüfuz sahasına katıldık tan sonra, Başkır milliyetçileri Tatarlarla ve Bolşeviklerle işbirliğini reddedip etkinlik merkezleri ni Ufa'dan Orenburg'a naklettiler. 8 kasımda Oren burg'daki tarihi Kervansaray'da general Dutof ve onun Kazaklarının askeri koruyuculuğu altında, Şa rof, Manatof ve Validof tarafından bir Ba.şkır ön meclisi (Kurultay) toplandı. Kurultay Başkıryanm milli böl gesel otonomisini ilan etti. Daha önce de be· lirtildiği gibi bu otonomi, Orenburg ve Ufa bölgele· rinin büyük bir bölümü ve Şimlersk, Samara, Perin ve Viatka bölgel erlııi de kısmen olmak üzere, «Büyük Başkırya» nın bütününü kapsıyordu. Tatarlar ve Ba.şkırlar bir arada düşünülecek olsa bile müslüman lar bu bölgelerdeki nüfuzun ancak % 20 - 30 unu teş kil ediyorlardı. Bu yü7.den kurultay öteki haftalar daki toplantılarında kararıni yeniden gözden geç� di 've iddialarını, kendi doğal dillerini koruyan g� be hayatlarını sürdüren Orenburg bölgesinin kum yindeki ve Ufa bölgesinin doğusundaki «küçük Baş kırya» için olmak üzere sınırladı. Fakat bölgedeki Tatarlar; Ba.şkır mil liyetcilerine ve karşı çalışmaya devam ettiler, hatta ufak tefek çatışmalar da ol du; her şeye rağmen Başkırlar onları Kurultaydan eleme yi başardılar ve Validof ile Muhta.rof tarafından yönetile n yeni bir merkez komitesi seçtiler.
R�a'da Paıı-Türlı.imı ve M" ·
ların ilk çarpışmalannda Beyazların ve Kızıl 917 yılındAa Başkır merkez kırlar 11 kasım 1 ı en ı'lk tebliğle tırılıp ı·ı an e d'l tesı. tarafından bas de menşevik.ız, b·zı ı er Baş ne . b' t ft «bı·zıer� ne Bolşevik Hıç ır ara an. Biz . taraftan ol malıyı z? vleti milletlere Rusya'daıı iP' !::eniz. Sovyet de verir. Bu hal onlar a ek olaııt rılmak hakkını bile ve f�rklılaşma hakkını 4' düzensizlik, kanunsuzluk bır du. rum alıyorlardı. . � demekle yan tarafsız verır 1 tÇ SAVAŞ YILLARI Sovyet birlikleri 31 ocakda Orenburg'u al ı n zaman Kurultay üyelerinden bazılar açık.ca lar. Hatta oldu yet' devletinin tarafına teslim tof, Stalin ve Vahitof tarafından Moskova'da nan Narkomnats'ın müslüman sorunları komi katılmak için yapılan çağrıyı kabul ederek bq� yardımcısı oldu. Şubat 1918 de Başkır otonomi d�üncesi umıı1, madık bir şekilde solcu müslüman gruplar ta.rafııt dan istismar edildi. Orenburg'un Sovyet patronu S. M. Zwilling'in en samimi yardımlarından yararlana rak bölgesel müslüman nufuzu adına Başkır'dım Bii gesel devrimci konseyi (PRCB) kuruldu. İki gUn R ra, 20 şubatta (PRCB) küçük Başkıryanın SoV)'lt Rusya federasyonunun otonom bir parçası olduğımı ilan etti (Bak bölüm XII). Orenburg'da ve Başlm" ya'da asıl kuvvet Zwilling'in ve Kızıl Devrimci 111' keri konseyin elinde olduğu için bu bildiri çok il önem taşıyordu. Eğer, durum « bağımsız ve kendi kendine karar vermiş bir müslüman milleti n Sovyet devletiyle birleşmeyi açıklayan isteği» olarak aprr
ValJdorım Küçük Bll'Şlaryuı
çık ortaya çıkarılmış olsaydı, belki önemsiz bir politik manevra sayılabilirdi. Böylece bu iş Sta lin'in Narkomnats'ı tarafından Sovyet milli � litikasının ilk uygulanışı olarak değerlendirildi. PRCB hemen bir Başkır delegasyonunu Orenburg' dan Moskova'ya gönderdi, bu «tam selalıiyetli tem silciler» Manatof aracılığıyla Stalin tarafından ka· bul edilmenin bir yolunu buldular. KARŞI DEVRİM Validof ve diğer Başkır önderleri 3 nisanda Orenb11rg'dan kaçtılar, fakat Otonom Başkırya'nm kurulması için çalışmalarını inatla sürdürdüler. Çe koslovak alaylarının devrimi ve doğu Rusya'nın alın masından sonra bu Başkır milliyetçileri Cheliabinsk' de tolparup Komuch (Seçmenler Mec�i Konseyi) lo bir anlaşmaya vardı lar. Bu anlaşma Başkırlara gele cekteki Sovyet olmayan Rus federasyonu içinde ör gütlelllll€yi ve Başkır birliklerinin kurulmasını sağ· lıyordu. Volga boylarındaki Samara'da yer alan sos· yalist Komuch'la ve daha Omsk Sibirya devleti ara sında becerikli manevralardan sonra Başkırlar bir likleri için gerekli donatımı sağladılar. Amiral A. V. Kolchak'm Omsk'daki 1918 ekim darbesiyle Rus Anti-Bolşevik güçlerin Türk soylu halklann otonomilerine karşı olan tutumu tama men değişti. Onların bir idare örgütlemelerinl) muktedir olamadıklarını ve Komuch'da sosyalist:�r le sıkı işbirliği yapmalarına - ki bunlar Oren?ıurg' daki Kolchak'm idaresini yıkmak için ortalığa fesat
ve Müsliimanlık Rusya'da Pan-Türldzm
Kolchak Başkır otomış1ard1 - Şahit olunca karıştır ı erı· .kıs· askerı• b'ırl'kl . . ı. tanımayı reddetmiş ve . � nomısın na sınırlebu ar ırl şk Ba i. işt lm edi men silahtan tecrit . ası" olarak yem. b··ı·· o unmesıy nce eri dil ken i nerek kend k aş ()r. za Al Ka de 1918 ye karar verdiler ve 6 aralık otonom . buluştular. Bu ·ıı" da hu. kumeti temsilcileriyle ' ı o tonomı·· lchak ın mı gru p. ıarın her ikisi Amiral Ko ·· .v. · gor erek Kızıilara }erini desteklemeyi istemedıgını ocak 1919 da r geçmeye karar verdiler. �lşevikl� 30 kır ve Bol· Baş ce Ural'ın bir kısmını tekrar ışgal edın şevik temsilcileri müzakereye geçtiler. Sovyet kuv· vetlerine katılmak için Başkırların maksadını öğre nince Kızıl yüksek komutanlığı Moskova'nın avsiye sini sordu. Mesele yalnız askeri bakımdan değil fakat siyasi bakımdan da önemliydi; zira Başkırların Sovyetler tarafına geçmesi onlar� otonomisini tanı· maya yol açması ve Sovyet rejiminin Başkır mu· haliflerin affının garanti edilmesiydi. Halk komiser leri meclisi cevabını hiç geciktirmeden verdi. 6 şubat 1919 da Lenin ve Stalin tarafından imzalanmış olan bir telgraf Ufa İhtilal komitesine «Başkır birlikleri· nin Sovyet ordusu ile Kolchak'a karşı birleşmiş bir cephe teşkil etmek şartıyla affını kabul edilebileceği· ni» bildiriyordu. Sovyet hükumeti Başkırlara tam bir milli otonomiyi temin ediyordu. İki gün sonra Baş· kırlılann askeri ve siyasi liderleri Kolchak'ı bırakma· ya karar verdiler ve Sovyetlerin şartlarını kabul et· tiler. Hepsi 6.556 Başkır askeri ve askeri personeli Kızıllara katılmıştı. Sınırlı olan Kızıl ve Beyaz savaş birliklerinin her ikisine göre bu sayı önemli bir aske ri kuvvetti. Sovyet rejiminin geleceği için çok önemli olan 1918 · 1919 kışında sonsuz Ural cephesi boyun·
Vulldorun Küçük Bıt5kıryası
307
ca karşı karşıya gelen Kızıl ve Beyaz orduların her biri ancak 100.000 insanı ihtiva ediyordu. Validof'un başkanlığında 19 şubat 1919 da Baş· kırlar Sovyet komutanlığı ile bir siyasi «hazırlayıcı ön anlaşma» yaptılar. Bu vesika resmi bir anlaşmaya esas olarak Halk Komiserliği Meclisi tarafından im· zalandı. Bu vesika Başkırlarla Moskova'nın ilişkileri· ni ve bu ilk Sovyet Türk Otonom Cumhuriyetin kesin toprak bütünlüğünü tayin ediyordu. Madde 13 Sov yetlerin Başkır Kongresi toplanıncaya kadar Başkır· ya'daki idare ikisi Ba.şkır üyesi, ikisi Moskova tara· fından atanan üye ve biri de karşılıklı anlaşmada mutabık kalman üyeden ibaret olmak üzere geçici Başkır ihtilal komitesi (Bashrevkom) tarafından ya pılacaktı. Sonra Cumhuriyet hükumeti temmuz 1918 deki beşinci bütün Rusya Sovyetler kongresinde tes· bit edilen Sovyı:t yasa.sına göre örgütlenecekti. Bu anlaşmaya göre Başkır ordusu, Sovyet yüksek ko mu tanlığı emrine verilmiş oluyordu. BAŞKm ffiTİLAL KOl\I:tnst SO'RGtJNDE Anlaşma Amiral Kolchak'ın son büyük saldırısı· nın arifesinde yapılmıştı. Bu saldın sonucu bütün Başkır toprakları tekrar Beyaz Ordu tarafından alın · mıştı. Öte yandan Validof'un liderliğindeki Başkır Revolüsyon Komitesi (= Ba.şrevkom) cephesinin ba· tısmdaki Saransk'a (şimdi Mordovian otonom Sov· yet Sosyalist Cumhuriyetin başkenti) geçmişti. Sa· ransk'a da kısa zamanda Sovyet hükumetinin tem· silcileri geldiler ve Ba.şkır Kh. Yumagulof ve bir Po-
• - paı,,Türklzm n Müsliimınıııı llDSJ•,.a.. 311 ' ı.ne y ı. st pa.rtıs a kouıün ıa.nn . · aş B ki a.e r a z ı bürosunu RKP yal örg ) (b Ut � ıan ususı ır zı.Jmalan için h lediler. ber Başkırlar ve bilhassa. Validof Bununla be. ra .ıne . ıeıniyerek gı.rdiler. Onl a.r k,en· partiS ist mUn Ko v Volia (ôzgürlUk) ismini veı-· ı.s dilerinin k�a.c�� :omüni st Partisi'ni tercih 'edi· mek istediklen «iltica> zamanında Za�cki ile yorlardı . saransk'taki nda «Volia'nın komınterne ınaları ifuUnediğ ini, fakat onu� RKP y tığı uzun ko:� �� gır . b g yec me g rıp e l oldugu�nu» bildiriyordu. Hıç şUpı den daha so cu . � . . (b) temelsiz sıyası ıyımsıer. un . dor Vali diası ıd bu hesız ığını açıklıyordu. tç sa· ligw ini ve durumu yanlış anlad ' zaman berı. h'ıç bır va.g zamanında bile 1918 yazından . . .. u"t ta i org lşevikler RKP (b) den başka bır sıya.s sosyalist ihti· Bo nıuıamışlardır· 1917 . 1918 de onlar.ın. ..: ,,, trca Wcilerle kısa süren işbirliğ i devresının sonu Sovyet Devletinde yalnız RKP (b) ye yer oldugunu göstermektedir. KomUnist işbirlikçileriyle konuşmalarında onun programının esas noktasının Başkı�a'da. aslında Başkırlann siyasi gücUnü idare eden bır otonom. Baf kırya kurulması olduğunu açıklamaktan çe� mişti. Başkır'm milli gelişmesini kolaylaştırmak i� yalnız Rus sömürücülUğünün durdurulmasını değil takat aynı zamanda Stolypin'in tarım politik� göçebe halkın mülklerini ellerinden alan yenı göç menlerden eski Ba.şkır arazilerinin geri alınmasını da iatlyordu. Validof bu sahaya. müslüman Türkl er'� yerleşmesini ve bu suretle tamamen Türk soyu J>ır
v.ucıoruo Küçük Baş.kıeyaıı
-
toprak bütünlüğü yaraWma.sını istiyordu. Milll ay rılığa doğnı olan bu eğilim yalnız sonucu değil fa· kat aynı zamanda Sovyet ve Başkır birlikleri ara· sındaki tekrarlayan olayların ve Başkır ve Başkır ol· mayan komünistler arasındaki çatışmaların sonucu değildi. Sovyet komutanlığı görünüşte Ba.şkırların seda.katından emin değildi ve onların tekrar Kolc hak'a döneceklerinden korkuyorlardı. Bu yüzden ba· zı Ba.şk.ır birlikleri sila.hta.n tecrit edildi ve buna ili.· veten onlarla. Sovyet birlikleri arasında gerginlik art· tL Bu gibi olaylar aslında bazı Başkır birliklerinin Beyazlara. dönmesine sebep oldu ve Bashrevkom ile Sovyetler arasındaki ilk ahenksizliğe yol açtı. BAŞKIRYA' YA DONOŞ 1919'un yazında ve sonunda Urallardaki iç sa· vaş sonuna. yaklaşmıştı. Kolchak'ın bahardaki saldı· nsı başarısızlıkla. sonuçlandıktan ve bunu izleyerek ordularmı Uralların arka.sına çektikten sonra B89kırya otonom hükümeti kendi topraklarına avdet et· ti. Aslında. küçük Başkırya'nın sınırları dışında ka· lan Sterli.tamak şehri Başkırya şehirlerinin dağların· da ve steplerinde büyük çapta iskanlar olmadığın· dan burası geçici olarak Cumhuriyetin başkenti se çilmişti. Sterlitamak'a Bashrevkom'un gelişinden ilk bir ka.ç hatta sonra Başkırya ile R usya'nın geri ka· lan kısımların arasındaki demiryolu ve telgraf bağ· lantılan o kadar itimat edilınezdiki Başkır hiikfuııeti tamamen tecrit edilmiş bir devlet olarak kalmıştı. Bu durum yeni doğan cumhuriyetdeki durum hakkında Moskova'nın kontrolünü önlüyordu.
t
kimı ve Müslülllaıılılı Rusya'da Paıı-Tür
319
partiden olmayan lider Komünist ve . şkırların Ba R s . . . endi parti yuvalarını kurarak u · her ıkısı k 1erın • ın uzak tutuyornndan kendilerini ve Tatar Y�ld la sayısı rinin e hak· nistl Başkır komü tu. lardı. 1920 tutulabi.lir bir istatistik yok lde e e man za o a kınd onun partiye katılan yardımcıları Fakat Valı'dof ve - 200 den dalıa fa zla o1 dugu •• •• nuş·· te 150 dışında goru irdi. Hatta 1922 de �ca� 272 gu.. ç tahmin olunabil hurıyetmdeki ün Başkır. cum . .. Başkır ve 256 Tatar büt partının kon tro 1und� t nis mü Ko dı ısıy . say komünist e arkadaşları. Moskova hüenge11enmeden Validof v nom 1_0!,al _ı�are ve bagımkfunetinden ayn olan oto ınış,,:._ eden Birinci Teblıg lerını yayımla sızlıgını lli:LU m Cumhurıyette yal· lardı. Bundan başka Bashrevko nu bildirmiş ve ruz kendisinin meşru otorite olduğu dışına ihracım an tarımsal ürünlerin Ba.şkırya sınırl yasaklamıştı.
:f
v
v
v
BAŞKIR llITtLll KOMİTESİNE KARŞI PROLETARYA VE KOYLt) MUHALEFETİ Başrevkom'un kendini ısrarla Sovyet vesayetin· den kurtarmak için gösterdiği itina açıkca görünti yordu ve bununla beraber demir madenleri ve fabri �larda çalışan işçiler için tarımsal yiyeceklerin da· ğıtılmasından ortaya çıkan güçlükler mahalli •komtl nistler ve ·bölgesel Sovyet idaresi arasındaki şüpheyi arttırdı. Ufa'nın Izvestüa gazetesi yazı heyeti mahal li Sovyet idarecileri ve bölgedeki Rus köylü ve İşçi leri arasında artan huzursuz luğu yansıtıyordu. Bil hassa yeni gelen köylü göçmenler (Novosiloy) hUZUl" suzdular ve arazilerinin Başkırlar tarafından elle-:
''alidof'uo Küçük B�kıryası
311
rinden alınacaklarından korkuyorlardı. Bu grup Ural parti örgütüne çok müessir idiler. Arazilerini on yıl evvelinden daha az bir zamanda alırlarsa yeni göç· menlerin ekonomik durumları iyi olmayacak ve ma· halli halkın en çok radikal kısmını teşkil edeceklerdi. Onlar ihtilalin ilk günlerindenberi Bolşevik gör� desteklerini bağlamışlardı ve içlerinden çoğu komü· nist partisine katılmıştı. Mahalli parti örgütünde mu· tad üstünde köylü yüzdesi - bütün üyelerin yüzde 55'i yeni göçmenlerin ihtilalci yönlerini ve onların parti politikasındaki önemlerini açıkca yansıtıyordu. Bu sebepten Ural'lardaki Sovyet idaresi ve hatta Moskova da onların seslerini dikkatle dinliyorlardı. Güney Ural Bolşeviklerinin şikayetleri Sovyet hükumetini harekete geçireli. Ekimin başında Baş· kır Cumhuriyetinde komünist güçlerini örgütlemek üzere yeni bir temsilci olp-a.k F. Samoilof'u Sterlita· mak'a gönderdi. 7 · 13 ekimde toplanın Başkır ko münistlerinin ilk konferansı Validof'un cmilli komü· nisb partisine karşı ağır hava estirdi ve onları vaz· geçirmeye meylettirdi. Mahalli parti bürosuna bir Tatar olan İsmailof ve bir hırçın Başkır antiotono misti Şamigulof - Volidof'un şahsi düşmanı - seçilmesi Validof'un partisi tarafından Baş· · kır'ın bağımsızlığına karşı Tatarların bir meydan okuması olarak kabul edileli ve küçük bir Başkırya' yı · çevreleyen bir Tatar · Başkırya birliği kurulacağın· dan korktular. Validof'un düşüncelerine Tatar kış· kırtıcılarınca böyl�bir birliğin kurulması Başk ır'ın özerkliğine düşmanların bir tehdidi olarak kalacaktı. Bu sebeple BaşkırWar bu konferansta Başkırya ba· ğımsızlığına karşı çıkan «başlıca Tatar ithamcıların
3 1l
RıısY a'da Pan- Tiir !dzm ve M iisr·
........
ni kabul ac inden takbih ve ihr 1:ı> fikri tis st � koınüni _P� .. ın tsiz bir harekete geçerek B ab u i ·.,.._ . ettirmek ıçın tılar. IR · KAZAK BlRıtGt yALtl)OF ve BAŞK istleri arasında bu endişe seı-...... ""'l'lll; Başkır otononı , d a yap kov� ıl Mos de imin � ikfat: değildi. 1919 ek t a l S u al sı ng gre ıe f ,e kon .. 1..UJDan komünistler m� r - Başkırya yı d rıef gibi birleşmiş birbaTata kim old uğu bu kongrede. !erin Tatarların tle bildirdiler ( ���iğin kurulmasını harare tik sebeplerde.ıı. XIl'a bak) ve aynı zamanda tak layı küçük Başkıry a'dan resmen söz ediline Bu Tatar «emperiyalizmine» karşı ol lidof bir Başkır - Kazak federasyonu için proje öne sürdü. Başkırlar !{azak liderleriyle hak'dan ilk ayrılma deneyleriyle ve Kızıl 1918 - 1919 kışında katıldıklarındanberi yakın da idiler. Yukarda bahsedilen ikinci müslü� gresinin arifesinde Validof kongredeki te «böyle bir federasyonun kurulması gayesiyle va'da bir müşterek Başkır - Kazak Konfer·an.swa rulması için» sorunun ortaya atılmasını telgr dirdi. Yarı göçebe Baş kırlar ve onların stepi ':(azak komşulan hiç şüphesiz birbirlerine ıı_ay�t tarzları açısından Tatar veya Rus köylü çilerınden daha yakın idiler. Her iki halk aynı leleri a l yorlardı : Göç ebelerin yerleş .� lu!, �� Rus koy somürüsüne direnme Tatar kültUr ekono mi hegemonyasın a karşı s�vunma ve _ cBenhkl eri» nin kuvvetıenmes . ı.
Validof'ım Küçük Başkıryası
313
Tatarlann ve parti merkez komitesinin tahı:iki ile bu yeni Başkır - Kazak konferansına ait Validof'· un planı reddedildi. Moskova'nın Başkırlaı: ve Kazak larla olan gerginleşmiş ilişkileri bir Kazak - Başlar b irliğini tasvip etmek için de çok az teşvik edici idi. Fakat bu ara.da Kazaklara ve hatta Orta Asya Müs lüman komünistleriyle şahsen temasa geçen Va.J.idof düşün celerinden vaz geçmedi ve Başkır - Kazak fe derasyonu kurulması için projesini izlemeye gizlice devam etti. OCAK 1920 DARBESİ Sterlitamak'da gerginlik gitgide büyüdü. Baş kırlar Tatar komünistlerinin üstünlüğü ve Mosko va kontrolünün sıkılaşması karşısında Kazakistan ile birleşme projelerinin başarısızlığından dolayı si nirlenmişlerdi. Başkır llıtila.1 komitesi sertliğini 1920 ocak ortasında kaybetti ve kendisini merkezi hüku metin ve Tatar komünistlerinin mahalli delegelerinin kontrolünden kurtarmaya karar verdi. 15 ocak ge cesi bu komitenin başkanı Yumagulof'un emri ile Başkır silahlı müfrezeleri Başkır halkının özerkliği ne karşı fesat ka.rıştırdıklan sebebiyle Tatarlarla İsmailof, Shamigulof, Murzabalief, Mustafin ve Va lief - federasyonu lokal destekleyenleri tutukladılar. 1 Başkır llıtila.l komitesi mahalli komünistlerin kontrolünden Sovyet hükumetinin hiddetini tahrik etmeden kendilerini kurtaracaklarını ümit edecek derecede safdildi. Fakat Sovyet askeri mekanizması-
314
Rusvu'dıı l'ıın-1'lirklzm ve l\tiislü.......
l'lardaki So,,,_ çti · GUncy Ura . ·,� derhal harekete ge mıttnn eden Frunzc ılo ımlRşe.rak ıa-.'. 1 lorln o ko b'ırl'k olan M. L. Mu rt .-. Hkço bi rliği .....� · , kırların yn.1 mz bUy ·ı · � vcrı cnıır dı lçın v idi r o tec b ,nın .. y • ın suvarı ıı.1 0 kır top r nkla rı dışına da bir kaç gUn sonra. Boş izon l{ızıl Ordunun tiler. Ste rlitamuk'doki Garn em rine verildi v e lığı rud an dogh·uya komutan ı ı. kır Bi rlikleri ha.r oko tton m ened'ld' B un1 ar S1om tutuklu Tı Rcvk ve ma.k'ta. tecrit edilmişti lnrı serbest bırnktı ve öto yandım Başkır İhtilll mitos! Bıuşkıını Yıımagulof Moskova'yu gerı ç llAŞKlU OTONOl\ılS1N1N SONU BUtUn bu ocak n.yı içindeki ka.rışıkhkla.rdı. lidof Moskova'da kaldı vo orada pıu·ti merku tosi Narkomnat'ın ve St.a.linin Başkırlara ve TUrk soylu hıı.lklnrn. Sovyet siyn.sotiı1i değlı nin lUzuınu ha.kkmdn. onları ikna etme teşebb dova.m ott.i. Stn.lin'in kendisini Uç yıl evvel orayı ıat göndermiş olma.smda.n dolayı bunu dUoUn nln Stn.lin tn.ra.fındım şahsen desteklenmesini umut oln,rnk görUyordu. Vnlidof önomli olan bir tada. bı\Ştırı sn!llndı. Ocnğm başmda hükümet tıır • Bnşkırytı konusundaki sllrcgolcn d ügün niha.t bir sonuç verdi Vt) içinde Başkır topraldart mnyım Otonom bir Tt\tnr Cunıhuriyoti kunıl karar verdi. Bnşkırm kendilerini Tnl ar Cumh tinden aymnalıuı sevinci kısa sUro li oldu. Bu doğnıdan doğruyı\ Moskova'dtu ı olmak ü:ıere milerinin smırh olnmı:u için yo ui bir tecrUbe 1930 yı.sda Ilaşkır Otonom Clımh uriyetiıı Dovlot
Daşkıryıu1 valldofun Küçük
ait resm i toblii önceden Ba.şklrlarm fikirleri ohu· �uulan ilan edildi. Bnşkırya'nın bUtUn ekonomik rjıı.nln.rı Moskovn'daki ilgili merkezi idııre orjtanla· :ını n em rinde ka.lnuştı. Başkır askeri örgütleri ve birlikleri nıaJın.lli bölgesel Sovyet komutanlığı emri· ne veril mişti. Ynlmz eğitim, halk sağlığı, ,Bosyal ödov ıor vo benzeri «siyaset bakımından tehlikesiz- ida· relerin kollan Otonom Bn.şkır hUkfımctinin selahi· yet ine bırakılmıştı. Tebliğ aynı zaınanda. Sovyet Merkezi HUlcümetin kontrolünü. de şart koşm akta w Bnşlur otonom hllkümetin bütUn ekonomik vo siyaai faaliyetlerini dUzcne koyma.ktaydı. Başkır milli oto nomisi bir ho.ya.l oluyordu. 0
OONEYDOGUt�OERASYONU Tebliğin yayınlandığı aman VaJidof Moskova'· da idi. Orayn Sovyot hUk"Ümotinin daveti Uıerino 80 nisanda gelmişti. Bu çı\gmlık devrosindo bu uimli politikacıların atılması lbım geldiğini tasavvur et- l so mek gUç değildi. Üç yıl Volga ve Ural'la.ruı 1'lrk yuna. ait topraklarında bir otonoın BI\Şk.ırya kurma· ya tnlışınış ve onun mukadder olan başksnlığını ya· paoakk� fı\.kat şimdi onun siyasi liderliğe olan ihti· rt\Sları kesin olRrnk kaybolmuştu. Rısa bir L'\mM sonra ise Validof\uı kafasında bunuuh\ oora.oo_r gö kUçUk &\Şkırya'nm bağunsııltğl �'Crlne }"'elli ve dn.lıa pı\rlt\k bir plan doğmuştu. Sovs�t sistemi için· do � bir otonom est\Sa göre veya � icab..."4.icl" sc bl�ımsıa kolnUnist olan bir ınUlct 018..n\k kurul, mu� Sovyetlôrdokl TUrk soyu halkl&nn geni� bir gü n �ııdoğu F\,"denı.sy-oınum yu�\tıı,a.ya �"huu)itı,
�oo
316
Rıısya'da Pan-Türldzm ve Mi.i.,Iİİııııılık
lü i?in olan an onuıı Ona göre bu fikrin kab� n da Alaş Orda li ısta zak Ka elinde olan bir şeydi. rsunof ve Bukheih an ot derleri _ milli liderleri Baitu e at Sed okr dem lniko al f Sosy . etrı, Rus ve enerjik _ bır devl et kurına fnda birleşmiş olarak - Otonom savaşında idiler. Taşkent'�ek\ Uzbek . komünistleri, ad l · başta eski Cedidler ve Valıdof un gençlık ark ll§ a rı olmak üzere, Orta Asya'da daha ziyade Sovyet ıq. kils.tının kontrolü altında idiler ve Lenin'in kurduğu Asya'.ıı m ihtilali hayallerini yürütme imk anlarını araştırıyorlardı. Durumlarını kuvvetlen dirmek ve Taşkent Otonomisi amacını yaymak umudu ile Uz. bek komünistleri Lenin'i görmek ti7.ere 1920 temmu zunun başında Moskova'ya geldiler. Validof Rusya'nın güney bölgelerinin biittiıı müslüman ıı:omünist ve sosyalistlerini içine alan ve sadece Rus komünist partisinin bir toprak kısmını oJ.. mayarak komitenin tam selahiyetli bir üyesi olacak bir Türk komünist partisi olan Volia'yı örgütleme planının şimdi gerçekleşmesini umuyordu. Validorım planının ve zamanının en vaadkar faktörü Sovyet hü kumetinin bulunduğu askeri ve diplomatik durumım sür'atle fenalaşması idi. Polonyalılar Ukrayna'ya ıal ciırnıJ§lar,. Kiyef'i almışlar ve saldırılarını daha ileı"' !etmeye hazırlanıyorlardı. General P. N. Wrangel'· in Beyaz Ordusu kışın tekrar örgütlenmişti ve Kı nm'dan güney Ukrayna'ya ve Kafkasya'ya hücuma başlamıştı. Orta Asya'da sür'atle büyüyen Basmacı hareketi Fergana'nın büyük bir kısmını kontrolü al tında bulunduruyor, öte yandan Kolchak ordusunun bakiyeleri Japonya'nın himayesi altın da Rusya'DJJl en uzak doğu kısmında tekrar top a.nmış l tı. Sovyet
vaHclof'ım Küçük Ba,kıryuı
311
R usya çaresizlik içinde idi ve Kızıl Ordu kuvvetini yi· tirmişti. Bütün işaretler temmuz 1920 tarihinin geniş bir otonom ve bunun yanında aynı zamand a Sovyet Rusya Türk soyu halklarının federasyonunu elde et· mek için çok müsait bir zaman olduğunu gösteriyor du. Fakat yine doğrudan doğruya tecrübesine rağ· men Validof Sovyet liderlerinin manevra kabiliyetini takdir edememişti. Lenin Polonya ile silahlı bir çatışma ile· olacak ibtilatlardan kaçınmayı hesabederek geniş bir Tür kistan otonomisi bakımından olan kararını erteledi ve Validof'u Ukrayna savunmasını hazırlamakta olan Stalin'e gönderdi. Lenin'den daha az manevracı olmayan Stalin Validof'a ve Uzbek komünistlerinin ihtiraslarına karşı her hangi bir kesin cevap verme· yi reddetti. Çok kısa bir zaman sonra Sovyet bükü· meti dUıruma ha.kim oldu. Temmuza doğru Polonya· War cepheden geri çekildiler ve nihayet cevap zama· nı geldi. Hiç şüphesiz bu cevap menfi idi. Merkezt komite Uzbek komünistlerine daha geniş bir sela.hi· yet vermeyi reddediyordu ve Başkır meselesi tama·' men halledilmiş olarak ilan ediliyordu. Validof ve müttefikleri için kalan yegane çare silahlı direnişti. BAŞKIR 1HTtLAL KOMİTESİNİN SONU Sterlitamak'da yardımları için temmuz başında yazdığı bir mektupta Validof siya.set arkadaşlarını Sovyet rejimiyle işbirliğine devamın manasızlığmdan dolayı onları uyardı ve komitenin Başkır başkentini terke ve Başkır ve Türk milli davası için yer altı sa· vaşına hazırlanmasını bildiriyordu. Validof hala Türk
318
Rusya'da Pan-Tiirkizm ve Müslüınıııı.
daha çok uzlaştırıcı . . . da govyetlerin dırenışı karş_ı sın ademi merkeziyete mü saade ede, ve tu��":1 aıaca gın� Onun fikrine göre RKP (b) niıa ceg ını �mu�o\�� a ı Asya'da ihtilalin ha.şansı için ik s m erk ezı. yetçı p ı o f bu zaınaııyıf latıyordu. vard . . a ı · . u. n ımkaA nl rı n za but · · h atta « tk·mcı· Nık ola'· . Sovyet prnın o nomı· ıçın ot ı a . ki a dah k""t"· o u den » olar ın ak s are id ' . in 'in nın ve Stolyp ı of un tav.. .. ordu. Başkır ihtilal komı•tesı. val"d , . go ruy . nda ızledı. Başkırya nın SterQ. ı baş n ı' r a haz 1· · erı n . . s·ıye1 . tı terkedıldı ve şaşkınlık . tamak'daki geçici başken n kad ar k omı·t esız, komiı, ü ong iyet lmr cum i dek · · ın ıç mecı·ı��ı. � ka�dı. Koyonsuz, toplantı sız, hey�t:siz ve mite başkanl ığındaki Mıllı Başkır komunıstlerı ve ba zı Anti-Sovyet Ruslardan da yardım görerek Novo . Usmanovo köyü dağlarına çekildi. Moskova ile ara nın n ihai olarak açılması Sovyet hükumeti ile onun 19 mayıs tebliği esasına göre artık bir işbirliğine olan imkansızlığı görüşüne dayanıyordu. Komitenin üye, Ieri Başkırya ve mü slüman dünyası için mücadelesi ne devam edebilmek ve bir gerçek Asya özerk komü. nist partisinin yaratılması için Orta Asya'ya gitme ye karar verdi. 1
Ne Valid of'un manevraları Moskova'da ve ne • de Başkır İhtilal Komitesinin Sterlitamak'tan ayrılışı siyaset bakımından başarılı değildi. Güney Ural'lardaki bütün askeri birliklerine komitenin ka· çışından haber verilmiş ve bir sıra Başkır milliyeti' leri tutuklanmıştı. Başkır birlikleri Ukrayna 1da Po lonyalılarla s avaştıklarından işe müdahale edeınedi l�r. K�akistan ve Orta Asya'nın müslüman komt nıstlerı kendilerini kötülemek iste miyorlardı ve Bat
Validoruo Küçük BW>kıryası
31,
kırlıla ra yardım için ne kolunu kaldırıyor ve ne de sesını yükseltemiyordu. Yalnız Tatarlar Başk.ır oto nomistlerinin mağlubiyetinden çok memnundu· ıar; çünkü onlar Kazan'ın Tatar · Başkır Birliği pla n ını bozmuşla rdı. 26 haziranda o zamanın düşünce lerine uyan yeni bir Başk.ır İhtilal Komitesi yaratıl· mıştı . Bunun başı Validofla anlaşmayan onun mu· halifi Galim Şamigalof'un başı olduğu solcu komü· nis t ve Anti-otonornist idi. Richard Pipes'in Başkır I ılann milli hareketlerini tetkik eden ayrıntılı es erin· de «Başkır Curnhuryeti. .. hükumeti yerli değildi (Şa· nigulof). Parti Tatar ve Rus sömürücüleriyle yakın ilişki kurmuş ve bu işte galip çıkmıştı» diye bildir mektedir Bununla beraber bu ne Başkır milli hareketin sonu ve ne de bu küçük Cumhuriyetin kötü durumu dernek değildi. Başk.ır köylülerinin ayaklanması, Kı· zıl ve Beyaz partizan kollarının a�ınlan ve komünist· !erin çeşirdiği entrikalar Başkırya'yı parçala· maya devam ediyordu. 1921 deki bütün Rus ya'ya yayılan büyük kıtlık Ural ve Volga arazilerini de içine almıştı, yalnız Başkır topraklarında 1917 1922 devresi esna sında halkın % 25,l'i azalmıştı. öte yandan Ural'lardaki Rus ve Tatar tarımsal saha halkının beşte veya altıda biri kaybolduğundan ya· n göçebe Başkırlar arasında halkın üçte birine yakın kısmı açlıktan ölmüştü. En kesin yol olarak açlık Başkır direnişi için mahva çalışan her hangi bir imkan olarak kalıyor ve gerek halk ve gerekse ya· rı göçebelik ekonomisinin her ikisini tahribediyordu. Kendi etnik sınırlan içinde hakiki bir milli eker nomi için Başkırlara son bir umut 1922 de belirmiş·
320
Rusya'da Pan·Tiirkizm ve M iiıııı-..
�
. haziran 1922 tebliği Başkırya'nı.. tı. so vyeilerin 4 o ge o1arak. hır ıı, o b"l · Uı ona d"rt ta 1f.. nırlarını ve halkın . t iabinsk vıT'�y�tle:1 o1arak dör '. la.yeti ve üç Cbel hemen ık ı mıs1ıne �ık arıbnııta. katılmasıyla he men kazanılması daglık 'R...L_ Yenı· münbit toprak ların .._... u d"uze ltt'ı. Bununla heıı, mun duru ik om ekon nın ya' ve T�t�� hal kın katıhııt ber Başkıryalılar yeni Rus ve «Buyuk Baş kırya:.'� sı nisbetine göre azalmış Başkır nüfuzu hiçe inmişti. t.şte bu suretle küçük Başkırya'nın kısa ömrt için Validof ve Başkır vatanseverlerinin milli otoııı,. mi savaşı uğruna yaptıkları hemen he men dört yıı, Iık savaşın sonu idi. Bunun yerine «Sosyalist muhte, vah» bir Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin Ba§kır Otonomisi yaratılmıştı, fakat burada Başkırlar ııı, cak dörtte birdi.
Ki S l·M XIV İÇ SAVAŞ VE KAZAKLAR iç �avaş ve ihtilalin olaylan halk!n coğrafi yer leşmesini ve sosyal bünyesini Kazak • steplerindeki kadar Rusya'nın çok az yeri açıkca yansıtıyordu. 1.011.111 mil kare Kazak topraklan - hemen hemen Birleşik Ame rika'nın üçte biri - Volga'dan Altay'· lara kadar 1.800 mil ve kuzeyde Omsk'den güne yde Taşkent'e kadar 900 mil olarak uzamaktadır. Bura· da halkın yoğunluğunun az oluşu idarenin işe yıs.· rar bir şekilde örgütlenmesini imkansıı kılıyordu. Kazakistan'm üçte bir halkı Rus ve Ukraynalı koy ıtiler veya şehirlilerdi. Geri kalan üçte ikisi göçebt: veya yan göçebe Kazaklardıki bunlardan 1920 den fazlası okuyup yazma bilmiyordu. (• )
Kazak Cumhuriyetine ve Kazak milletine 9 nisan 1925 kam uamesmin yayınına kadar resme.o Kırgız ve 1925 den 1936 y.. bcnır Kazak denmiştir. (1936 da sondak.l «b yerine ckb.. konmuşmr). Anlaşmazlıktan kaçınmak için bu kısımda da.in. «&azaklı» tabirini kullandım. 1917 • 1925 tarilıli resmi iQ... nınıameden yapılan iktibaslarda ve kongre isimlerinde her lkı tabir - Kazaklı ve Kırgblz - kullanılmıştır. M. SpargaUff, Vozniknovenie kazakbskol sevetskol gosudarstvenııoıtl {A,.. ma - Ata, 1948), ıayfa 88 • 89'a bakınız.
322
Rusya'da Pan-Türkiım ve Müslüınaıı1ı1t
bilenlerin . at tarzı • okuyup yazma . . Go. çebe hay sistemı K azakları . aba kabile da.�,u·k nis betı .ve• .k devresinde sıyas . ı. çek"ım.seruge«Proletarya ihtı1a1u ·st tabakası az sayıdaki ide.. r·u. Kazak u yaşlıları ve Baylar (göçegöt ürmUŞ in alist ayd ınl_ar, kabilen ve esnafı) denendi. Aydınlar _ leri belerin yenı zen gın r rolü oynayacak kadar ye. Kazaklar arasında önde buki çekıng · en k. ab"lı e yaş. _ -"llerdi hal ter sayı da degı olaylarını anlamaya mu.kte, lıları ve. Baylar · ihtilM · ı eıerm hl"k · den ka· . _ 1d.ı ve sı vasi mücadelenın te dır degı Orta As ya Kazak göçeçınmayı tercih ediyorlardı.·· 1· · · nden her hangı· bı.r besi Tatar veya Başkır koy usu ırlanmıştı ve siyasi faaliyet için hatta daha az haz bunun sonucu iç savaş esnas�?a Kazak to?rak· ları Kazakların kendilerinin mıllı hareketlerınden ziyade Kızıl ve Beyaz Rusların �rasındaki savaşa sahne olmuştu. Siyasi olaylara aıt haberler Step lerin davar besleyicilerine çok yavaş erişiyordu ve hala geçmtş yüzyılların dünya görüşüne göre ya şayan göçebeler için muhtelif ideolojik sloganlar az mana taşıyordu. Bu sebepten toplantılar, kararlar ve programlara rağmen Kazakların büyük kısmı 1917 · 1920 olayları dışında kalmışlardı. Bununla beraber Kazak hayatı için esas prob1.em olan Ruslar tarafından sömürülme 1917 de hem Kazak aydınlarını hem göçebelerin �inlerini işgal ediyordu. Savaşa ve 1916 daki ayaklanmaya rağ· men Steplere olan yerleşme akımı yerli ekonomiyi bozarak ve bir çok göçebelerin hayatlarını tehdit etmişti. Aynı zamanda Kazakların bazıları yavaş ya· vaş steplerin varoşları boyunca yerleşmişlerdi. Onla·
tç Sava, ve Kazaklar
323
rın «yerleşme» olayı onların yeni şartlara uymaları için olan problemleri kurtarmak için yeter hızda de· ğildi. 1917 baharındaki konferans ve kongreler Ka· zakların geleceklerine olan korkularını tamamen yansıtmıştı. Kararlar, sömürülmenin durdurulması, gasbedilen toprakların Kazaklara tekrar dağıtılma sı ve sığır beslemenin düzeltilmesiydi. 1913 denberi Kazak gazetesi çevresinde bir· leşmiş olan.. Kazak aydınlan 1917 martında Alaş Orda mutedil milli Kazak partisini teşkilatlandır dılar. Bu partinin programı Kadetlerinkine yakın dı ve onun liderleri göçebe nizamının yirminci yüz yılın şartlan altında ilanihaye tutunamıyacağını gereği gibi anlamışlardı. Onlar aynı zamanda yüz· Ierce yıllık eski göçebe alışkanlıklarının Kazakla rın sür'atle kitle halinde iskanları için hakkından gelinebilecek bir engel olmadığını idrak etmişlerdi. Mamafi onlar zoraki yapılan iskanın halklarının imhasına sebep olacağına kaniydiler. 1930 da Sov yet hükümetinin denemiş olduğu Kazakların mec· buri olarak kitle iskanları ölüm sayısınrla büyük bir artma ile sonuçlanmıştık.i onların bu konuda ne . kadar haklı olduklarını isbat etmekteydi. Esas olarak tarım problemini ele alan 1917 Bi rinci Kazak konferansı tamamen siyasi olan soru lara az önem vermişti. 28 Nisanda Orenburg'da bü tün Kazak stepleri temsilcilerinin katıldığı «Bütün Kırgız» (Kazak) kongresine kadar milli ve anaya· sal problemler ele alınmamıştı. Bu kongrenin var dığı kararlar Kazak dilinin ilk okullara ve ma·
32'
ve Müslümanlık Rıısya'da Pan-Türkimı
. ahkemelere eğitim örgütünün art m ve e ey r halli .ida gayret etmiş ve asının arzusuna ulm sok ıçın · ı a.s m rde kend.ı kendi· . yetle vila rı kla . u . ının yerl eşmesı.ne ç . Kazakların otur. d ·ıA yet meclıs a ..ıdare eden bır vı a nı «zafer ve so n umeti un a eçici hük . . lışmıştır. Kongre g ştı. lemı kadar devamı> destek tursunof, M. Tulatof ve . Bukeihanof A. Bai . i · Alaş Orda liderliğindek . sıyası grup1 Kh ADosmuh . amm�dof aşmayı hak ım p a s ı Kazaklar arasında s'ı a Moseleri..1917 M ayı nd ı ordu. Onun üy . teşk�ıl ed·y . ..slu man kongresıne ka.kova'da yapılan birincı mu R��a, nın b"t• u Un tılmışlardı ve onun idari orga°:1 ıki ak her Kaz delemüsltiman divanı idi. Divandakı aşef V. Tan ve Kaz of ak· med esi Kh. Dosmuham Tat ar te rın özerk siyasi gelişmesini savunurken rdı. Tat ıyorla savaş arlar inadla cavüzlerine karşı Kazak problemlerini ele almak üzere ikinci bir Ka mk konferansının toplanmasına muhalefet edince Kazaklar buna karşı çıkWar ve kendi milli konfe. ranslannı organize ettiler.
rt• .
fa
Bu ikinci bütün Kırgız (Kazak) kongresi �1 • 26 Temmuz 1917 de Orenburg'da yapıldı. Aynı tarihte Kazanda Tatar kongresi idi. Bu suretle Ka zaklar Başkırlarla beraber Tatar liderliğinden ayrı larak kendi arzularını özerk olarak göstermiş lerdi. Bu esnada milli siyasi sorulan tartışmak ii?Je re çok zaman ayrılmıştı ve kararlar Rusya'nın de mokratik ve federatif esas üzerine tekrar kurul· masında ısrar etmekti. Bununla beraber Rusya'da· ki diğer milli grupların kongrelerine benzemiyerek bu konferans ve milli otonom hükumet veya daha
tç Savaş ve Ka:ı.aklar
325
zıyade Kazakların sa.kin olduğu vilayetlerin birleş· tirilmesini talebetmemişti. Kendi vilayet meclisi ıdaresinin ve günlük idarede, mahkemelerde ve okullarda Kazak dilinin kullanılması Kazakların milli nefes almaları ve mevcudiyetleri için onları tat· roin ediyordu. Bu mütevazi talepler açıkça Kazak ııderlerinin Kazakistan'ın hususiyetlerini, ihtiyaç ıarım ve asıllarını, coğrafi ve sosyal olarak her iki açıdan açık bir surette anlaşılmasını yansıtıyordu. Onlar halklarının otonom bir hükumet için henüz çok 1lgunlaşmamış dl.duğunu ve Kazakların ayrı ayrı qi· retlere ayrılmasına daima meylettiren steplerin vüs' ati vilayetlerin idari olarak birleştirilmesinde ciddi bir engel yaratıyordu.
.
Bu konferans müşterek bir 'l'ürk dilinin okulıarda - bütün Rusya müslümanları kongresinde ·ratarların destekledikleri gibi - kabulüne önem vermekle kalmayıp Ruscanın ikinci sırada okutul· masını da tavsiye etmişti. Konferans aynı zaman· . da Ufa'daki Tatar müslüman idaresinden ayrılmış olarak ayrı bir Kazak dini idarenin kurulmasını da tavsiye ediyordu. Aşağı yukan aynı zamanlarda geçici hükumet iki Kazağı açık yerlere vali olarak tayin ediyordu : Bukeih anof Turgai vilayetine ve M. Tanışbaef'i Semirechie'ye.
.
GONEY KAZAK MUHALEFETl Alaş Orda Kazak öaş siyasi partisi olmakla oeraber muhalefetsiz değildi. Seslerini Taşkent ga· zetesi Ush Zhuz ile duyuran Kazak konferansına da katılmış olan bir güney Kazak grubu Alaş Or-
1
1
1
1
326
Rusy:a'da Pan-Tiirkizm ve MüslünıanJık
lar Pan - lal a• muhaliftiler. Bun da'n·n tutumuna ı sol radikaller ve Alaş Or da'. : d'ın ada mlar . tık roıs ra karş· ı olan milliyetçiler ola �a u R a zl a f a dan dah temsil edıyordu. M ama r·ı bu grup bu ru g k ı ş ı ar k r�kf y alnız Alaş Orda'nın olmayışından · ·1 · ı nu uzlu l.ıderlerin ucu Meclıse seçı mış er d 'ı. KuT rak la o rı 1 a ay d a stos'ta yapılan bir toplan. Taşkent'te 2 - 5 Ağu Ruslara ta�amen ka.rtı tıcla güney Kazakların tı. S yr Darıa ve Taşkent olan grub u meydana çık mış şları olan batı ve kuzey bölgeleri Kazakları yurtda na maruz kalmış. dekilerden daha az Rus nüfuzu n lardı. öte yandan Alaş Orda'nı Rus taraftan tu tumu Tatarlara karşı düşmanlığını yansıtıyordu, halbuki güney Kazakları böyle bir tezaddan mü· teessir değildiler. Syr Daria vadisi uzun süredir Ka· zak ve Uzbek (Sart) tarımsal iskanı için müşterek bir bölge idi ve bu iki milli grup - bazı ayrılığa rağmen - birbirleriyle barış içinde yaşıyorlardı. Daha medeni olan Uzbekler güney Kazaklarına önemli kültürel tesir etmişlerdi. Güney Kazak steplerinde çok trajik manzara yapan 1916 nın olayları güney Kazakların radika· liza,5yonu için aynı derecede önem taşıyordu. Syr Daria bölgesi Kazakları akrabalarına ve Semireo h_ie'den 1916 yıkılışında Çin'e göçeden ve şimdi �, rı gele�. Kırgızlara karşı yakınlık duyuyorlardı. On lar� goç ettikleri esnada Rus ve Ukrayna göçmen· lerı onların arazilerinin büyu.. k kısmını zaptetwıla. •...,. . 1e�a·1 · G.oçe� e yerliler ilk topraklarına tekrar göç _edınce yem sömürücüler buna şiddetle kar şı koy· dular. Kırgızların Ruslar ve Ukr ayna köylüleri t&-
tç Sa t'llŞ ve Kazaklar
317
rafından yağma edilmesi ve öldürülmeleri 1917 ba �ındaki gerilla savaşlarının manzarasını teşkil edt· yordu. Ve idare - Geçici hükumetin tayinlerini kaldırarak - otoritesini kaybetmiş ve silahlı kuv· vet açıkca araya girmişti. Semirechie'deki anarşi bu Ağustos kanfera.nin başlıca meşgul olduğu konuydu. Bu konferans nın kan una itaat etmeyen göçmenlerin mütecaviz el· lerinden hükumet tarafından korunulması ve Çin'· den dönen yerlilerin eski topraklarına tekrar iskan lanm istiyordu. Bu karar Rus birliklerinin hemşeh rilerini korumak için Semirechie'ye hemen gönde rilmeleri için Taşkent'te müslümanlann şiddetli gös terileri üzerine 5 Ağustosta alman kararla destek· lenmişti. Orta Asya'daki Rus otoriteleri cevap ver diler ve Kerensky'ye gönderilen bir telgrafda «Göçmenlerin silahsız Kırgızlara karşı giriştik leri tecavüze bir son vermek için bir komisyonun derhal tahkik için gönderildiği... aynı zamanda as keri birliklerin de hemen sevkedildiği> bildiriliyor du. Komisyon ve birlikler karışıklığı düzeltmek için bir derece müessir odu, fakat Semirechie'de durum tehlikeli halde kaldı. SOVYETLERİN NÜFUZU VE STEPLERDE KARŞI UITtLAL Ekim ayaklanması Kazak stepinde hemen et ki_şini göstermedi. Orenburg, Ural ve Semirlchie'de Kazakların varoşları boyunca yaşayan Rus göc; menler bölgelerinde hükumet idaresini kendi elleri-
328
Jlıısya'da Paıı-Türld.ım ve Müslülllaııhlı
bu yüz.den Kazaklar fiilen bir � ve r şla lmı a e n n ı rşı tecrit edilmişlerdi. Bq.. ay Sovv·.et. sızmas a ka lıgından sonra K azak u. vy et karışık kırlar gıbı So . aya kurm karar i ver,. ı'darelerin der1erı· ken dı oto nom Kazak us birlik R ve lerif Tuto d�ler..Gener �1 A 1 13 Aralıkdı Orenburg'da 5 .. b"ut··un Kazak k nın hı mayesı al�da ongreeı cu (18 - 26• N· S.) bir üçün o gesinbı lıkta bu kongre Ka.2ak b"l topland ı. 10 Ara A , Do ih f ano sm uhanıe ve Buk • · ı• 1·ıan etti .. otonomısın . rda u�eler� den medof . Tana.şef ve diğer Alaş. � ..ut şekki! bir icrai komite seçildi. Semıpalatiııak er ôzG. : :ent oldu fakat irtibatların güçlükl i g rleriyle dost � e alınar;k 1918 yazında . birbi nun . ib � agımsız Alq ancak güç işbirliği yapan ıkı Orda hükumetleri çıktı. Batıdakinin, merkezi Ural vi lay etinde Jambeitu şehrinde olmak üzere başkanı Dosmuhammedof idi. Doğudaki,. Bukeihanof'un b&f" kanlığında Semipalatinsk'di. Bunların her ikisi de antikomünisti ve basitce «Alaş Orda» deniyOTdlL Kazak otonomisinin başlıca gayesi KazaJtlar için da· ha ziyade kendi hükumetini yaratmak değildi - çün kü bunun için onların liderlerinin düşüncelerine gö re Kazaklar buna henüz hazır değildiler - fakat bil Dosmuhammed of'un yazdığı gibi «Stepe Bolşevilt· liğin nüfuzundan kaçınmak» içindi. 15 Step böl· gesinde Sovyet iktidarının yerleştiği ilk şehir Kuı tanai idi. Bu şehir 7 Ocak (20) 1918 de düşmüt tü. Aktiubinsk 8 Ocak (21), Orenburg 18 Oca (31) k . ve �mipalatinsk 21 Ocak (3 Şubat) 191 de ifga1 8 . edıld ı. Rus göçmenler en çok Semirechie' e kal· d dılarki burada Bolşevikler Verny (şimdi Alma· Ata) şehrini ancak Mart 3 (16) de ele geçirdi-
tç Sava$ ve Ka:ml sebeplerden do layı Sovyet taraftan posizyonu almışlardı. Son iki yüz yılda onlar Ural Rus 'Kazaklarıyla savaşta idi ler ve uzun süredir Rus hükumetine huzursuzluk veriyorlardı. Ural Rus Kazakları 1918 de Sovyet lere karşı harekete geçince Adai kabilesi otomatik olarak Kızıllarla birleşti. Kazakistan'da üçüncü ve en çok önemli Sovyet taraftarı Anti - Alaş Orda grubu daha önce bahsedi len güney birliği ve parti olan Ush Zhus (üç aşiret) idi ki bunun organı gazete aynı isinıle Taşkent' te basıldı. Burada yine bu güney Kazaklarla Rus idaresi kadar kuzey Alaş Orda taraftarı Kazak- . lan arasında uzun süren düşmanlık vardı. Bolşe vikler Sibiryada iktidarı ele geçirdikten sonra Ush Zhuz grubu Bukeihanof hükumetini kötü idaresiy, le suçladı ve 1918 de güney ve güneydoğu Kazaki& tan'da bir Sovyet tarafdan liderlik kurdu. Syr. Daria'nın mer'a topraklarında ve Semirechie ara zisi için muhtelif kabilelerin arasındaki iyice kök leşmiş zıddiyet de siyasi birleşmede önemli rol oy namıştı. Bununla beraber bazı Kazak kabilelerinin Sovyet taraftarı politikasını tayinde yalnız ideo lojik mülahazalar değil fakat aynı zamanda eski
•
...
---
•
332
Ru.sya'da Pan-Türkizm ve Müslü�
w manlık rol oyn uyordu. l{a. l ve d� . ak r;balı kabile . kabile ve zümre bağlıl ığı ve düşnı an zakların b gıbf" 51 de ha:la k idiki bunlar 19 li nem o e ec der . ol klar. o kaydolunmayı tayın d e rol oynuyv"'"r 1 .. e · ısın t' ar p nıst mu du. 'a 1917 yazından eVVel. Sovyetler Kazakistan a· .. ın ,.ı Y:rr Turgaı.. bolg e� Jang ti vye eabıe So ad . Petrogr 6 Orta. 1 9 1 dı. d akı der gon ı için Pması Aı, kışkırtma ya nmada Kıpçak kabileler(. la ayak ı karş ra a Rusl ya. 'da lşevı·k propogandası ıçı · ·n tat· nın katılması bunların bo · ard an mu.. te�ekkil' oldu. min edilmemiş şüpheli elem an1 geldın ve S. a ğunu göstermiştir. 1918 martınd Jan yet serbeıt 'da Sov tan ZwiFling Urallar ve Kazakis murahhas olarak Turgai'de ilk Sovyet taraftarı bfıı. !eşmeyi açtılar. 12/Mayıs/1918 de Narko�ats buq. si bir Kırgız (Kazak) bürosu açtı, Jangeldın ise SteJ bölgesinde yüksek komiser olarak tayin olunmuıtq.
ıı.
BEYAZLARIN ORDULARIYLA KAZAKLARIN ÇATIŞMASI
1918 yazından 1919 yazına kadar İç Savaş eış nasında Kazakistan tam bir anarşi içinde idi Yık nız şehirler Kızıl veya Beyazlarca kontrol al� idi. Step ve köyleri tarafsız kalmış, bazan BeyaıJiı rın, Kızılların ve Yeşillerin (hiç bir tarafa bağlaaı mamış köylüler) partizanları tarafından basılı� du. Yeni Göçmenler Kazaklara karşı savaşıyorlafıı dı. Rus Kazakları ve «en eski:. olanlar yeni göçme lere ve muhtelif kabileler de birbirlerine karşıydı, lar. Alaş Orda hükumeti lafzi olmaktan daha IIP ğı idi. Sir Olaf Caroe'nin çok doğru olarak işaret et-
tç Sava, ve Kazaklar
333
tiği gi bi Alaş Orda «kongreler yapan ve tebliğler yayınlayan bir komiteden fazla bir şey değildi:.. tık evvela antisovyet sosyalist Komuch'a sonra J{olchak birliğine geçmişti. Başkırlar ve bazı Uzbek lerle beraber Alaş Orda, Orta Asya'nın güney sı nırlarına Urallardan yayılmış olan Orenburg Rus Kazaklarının başı General Dutof'un emrinde muh· temelen güneydoğu Türk • Rus Kazak birliği kur mak için imkanlarını da arıyordu. Bu planlar m. mafi rüyalardan daha ileri gidememiştir, zira bu Türk halklarından hiç biri kendi topraklarını hat ta teşkilatlandıracak veya savunacak kudrette ye tecek liderlere ve vasıtalara sahip değildiler. Omsk'• daki Rus sosyalist, antibolşevik hükumet Kazakis. tan'daki karışık hükümranlık karşısında alarma ge çerek 4 Kasım 1918 de Kazak otonomisinin artık des· teklenmiyeceğini ila.n ettiği zaman Alaş Orda hükO. metinin durumu tamamen umutsuz olmuştu. Omsk hükumetinin ve sonra Amiral Kolclıak'm Kazaklara ve diğer milli otonomilere karşı tutumu her yerde aynı sonucu vermişti. Başkırlar gibi Ka· zakların da otonomilerinin sallanmasıyla cesaretle ri kırılmıştı. Bu sebeple siyasi durumlarını tekrar gözden geçirmeye başladılar. Onların Sovyet ta raf tan eğilimi o kadar çabuk geliştiki 7/Arahk/1918 de Batı Alaş OrGa hükumeti bir Sovyet tarafta n ayaklanmayı bastırmaya mecbur oldu. Bunun la beraber onların cepheden uzaklığı gözönUne alı nacak olursa Kazaklar için Kızıllara karşı çıkma· da Başkırlardan daha çok güçlükler va.rdı. Jangel din yalnız Mart 1919 da Orsk'da bir Alaş Oroa.
Rusya'da Pan-Türklzm ve Mts)ü llllıılıt . geçebilm eyi başardı ve Baitıı--••. . grubu ile temasa eı. çıkmasın· a ı.kn a.etmı ş ti. Bu '4111 şı kar a ı llar , ı · ın başı o1 an nof u K z J ange}ı1ı.. et idaresın �q, nada Turga.ı Sovy Moskova ' ya telgr af çle ,...L. sevin k � ço . 22 martta tın.ı. l bayr Kızı agı al metın · � rek .' 1şçı. kö ·vlü hükü ır lkın b. l a h şmes ) ı şinıııı azak � bütün işçi Kır gız (K » diyordu. Fakat bu .bırleşme ol&,.. · tamamlan mıştır l't v l bır ve e k n ç �a a sın y ma lan am om fiilen tam . � zak bırhkleri step.. Ka ba ekı hed cep � ada esn mişti. Bu rı Beyazların tarafındı !ere çekilmişti. Fakat diğerle medof'un Batı Alıl" savaşa devam ettiler. Dosmuham Orda'sı Sovyet hükumetini ancak 10 Kasımda A.ımj; ral Kolchak'ın nihai mağlubiyetinden sonra tıııt, mıştı. Bir kaç hafta sonra Bukeikhanof idares' ki doğu Alaş Orda da Kızıllara katıldı. 334
4:
KIRREVKOM Bir ön anlaşmayı imzaladıktan sonra Orda'dan Baitursunof ve Sovyet'lerden Jangeldli'r bir Kazak heyetiyle Moskova'ya gittiler ve orıdlt Kazakistan'ın statüsü hakkında Lenin ve Stalin it müzakereye giriştiler. Bunun sonucu olarak Temmuz 1919 da S. Pestkowski'nin başkanlığuııı. Jangeldin (Kazak), Mendeşef (Kazak), A. Ka kov, J. Khaikus ve S. U. Dimanstein'in dahil oJdıı, ğu bir Kırgız (Kazak) ihtilal komitesi (KinWa kom) istikbalde Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuri,a ti olacak bir hükumet nüvesi kurulmuştu. Teorik oJa rak Kirrevkom'un kaza hakkı bütün Kazak stepiıııl uyuyordu, fakat pratikçe onun faaliyeti VoJga 11 Ural nehirleri arasındaki bugünkü Kazakistan'm dl'
2'
iç Sa•11$ n Kıı.ıaklar
335
ha ço k batı kısmını teşkil eden Bukeef aşiretine in· his ar ediyordu. Kazak Jangeldin ve Mindeşef Kirrev· kom'da sadece göstermelik figürandılar. Baş rolleri istikbalde Narkomnats'da Stalin'in sağ kolu ofan s. M. D imanstein ve S. Pestkowski oynuyorlardı. Kolchak'ın mağlubiyeti, Beyazların Sibirya'da faaliyetlerinin durması ve Doğu Rusya'nın sükfın.e.. te kavuşması Beyaz Ordu birliklerinin durmaksızın doğuya aktıktan sonra 1919 Mayısında kendini gös· terdi. Kızıl Ural ve Orta Asya orduları 13 Eylillde Aktiubinsk cephesinin dağılması sonucu olarak do ğuda serbestçe birleştiler. 11 Aralıkta Semipala7 tinsk düştü. Beyazlar 1920 Martına kadar yalnız Semirechie'de kalabildiler. İç savaşın alevleri git· gide yayılıyordu. Bütün Kazak topraklan Kızılla· rın ellerinde idi. Alaş Orda'nın Sovyetlere dönmesi mamafı Kazaklar arasında komünist davasının zaferine de· !alet etmiyordu. Onların arasına komünizmlıı gir mesi için yapılan ilk denemeler Amangeldi ve Jan· geldin tarafından organize edilen gruplarla kabi· leler arasında Kazakistanda Sovyet iktidarını pek az destekleyenler olduğunu gösteriyordu. Sovyet lerin stepleri ilk işgal ettikleri esnada 1918 Mart.ur da Sovyetlerin Turgai'de yaptklan birinci kongre de Bolşevikler mahalli idari komitede hepsi 55 olan üyeliklerden önce bir, sonra - güçlükle - üç yer almışlardı. İç savaş esnasında komünistlerin kad rosu önemli bir artma göstermedi. 1927 de Ka.za.k komünistlerinden 1916 danberi de (Jangeldin'iD kendisi) bir, 1917 de 9, 1918 de 148 ve 1919 danberi
1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1
1
1
336
7 1&1... " e ı"di• Bu sebebten 192 de 1917 ile ...._ . .I part 1d 345 k)§ n RKP (b) de Kazaklardan ,ıı. arasında katıtanlarda · kıkatte 1920 · 1927 de baı.ıJııı nız 503 kişi vardı. Ha ..ı:ı ... ia ve diğerleri iç - savaşta ö}dı-. tasf.ıye euıuu� ..... do a a un k pııı. � 9 191 � � at �� müştü, fak gı şu�h�li �- !e ,a tisi üyelerinin 700 - � u aştı ıs ın GD, kanda gösterildiği gıbi Kazak �mun �le� ğunluğu da Marksizme karşı baglılıkla samımi oıı. rak partiye katılmamışlar ve bu kabileler ara.s.ındül akrabalıkları ve çatışmalardandı. Bunların araımdı eğer varsa bile pek azı nufuzlu liderlercliler. Ama geldi tmanof ve A. Maikotof gibi ilk komüniıtler iç savaş esnasında ölmüşlerdi. Diğerleri, meıel Tunganchin, J angeldin ve Mindeşef gibileri Ka, zaklar arasında Baitursunof ve diğer Alaş Orclı siyasilerinin olduğu gibi otoriteye sahip değildiler. Bu sebepten başlangıcında Validof'un otonomiıt lari.ne bağlı olan Bolşevikler mesela Başlorya'ct., ki gibi Kazaki.etan'da da Kazaklar arasında idari " kültürel işlerde çalışanların özü başlıca Alaş Onla üyelerinden müteşekkildi. 1919 - 1920 döneminde Kazakistan'da iç • vaşın neticesi dışında durum diğer Sovyetler Bir liği bölgelerinde olduğu gibi çok gergindi. $oTJııt �Ukfı;1I1eti çok defa önceki Tatar sosyalistleri, Vı, li�ovıe!ler, önceki Alaş Ordistl er ve geniş, hakiki milli bır otonomi isteyen Ort a Cedidleri olduğu P' � �ahalli Rus komünistler (başlıca işçiler ve ,. nı g�� nler) gibi milliyetçi yoldaşlara iııd' mak ıstıyordu. So nraları bir Sovyet tarihi
3J1
si ,Kaz aklar arasında sağlam aktif komiini.st· Ukraynalılar, ıer mevcut değildi, diye yazınıttı. Yahudiler, La.tvianlılar ve Ermeniler gibi diğer Türk olmayan grupların doğrula destekledikleri rııa. b&llt Rus komünistleri otonomiye kuvvetle muhalif· diler ve onlar için en iyi olan Türk milliyetçilerinin t merke ziye çi planlanna karşı koymaktL MAma fi 1919 Eylülü ile 1920 Ocağı arasında durum de'"' ğişmiştL RKP (b) nin merkez komitesinin yardı mıyle Orta Asya'da Cedidler Sll'a8ından mtislüman komüniıstler iktidara geldiler. Turar Riskolof ve Ni zamettin Hojaef başkanlığında bu şahıslar i deo· lojik olarak Validof'un Bqkın destekleyenleri ve Alaş Orda'nın Kazakları destekleyenlerine yakın dılar ve Moskova'dan ça.lışmalarmda btiytik ıerbesti istiyorlardı. Bu çevreler Sovyet alemi içinde bir gü. ney doğu Türk birliğinin yaratılması için bir kere yine I;>I'Ojeler ve ayn bir komünist partlııi kurmayı da düşünüyorlardı. Bu istika.mette bir Mtislil.maJ:ı koministlerinin azirokirlığı 1920 Ocaktaki (Kısıım XIIl'e bakınız) ani Başktr darbesiyle kendin! açık ça göstermiştiki bu olay bir Kazak - Bqktr birliği fikrini güney doğu TUrk federasyonuna doğru bir adım olarak esas ),libariyle akla sığdıran Validof' la Alaş Orda arasındaki eski bağlan kudediyor du. Bununla beraber hala Sovyet hUkümeti mUslü man komünistleriyle arayı kesmek istemiyordu. Ve bunu zama.,ıa bırakıyordu. Bu da Kaza k otonom..iai probleminin hallindek.i gecikmeyi izah etmekte idi.
331
3�9
Rusya'da Pao-Türkizm ve MüslüınaııJık
tç Savaş ve Kazaklar
MUHALEFET
delnikof idi. Partinin mahalli merkezi komitesi üye leriyle işbirliği yapmayarak bu ikisi Mart 1920 so nunda Moskova'daki RKP (b) nin merkezi komi tes ine müracaat ettiler. Bir mektupta Kazakistan, Başkırya ve Orta Asya'nın mahalli parti teşkilatı için müşterek bir siyasi programını reform p!aru ola rak teklif ettiler ve Merkezi komitenin «Kazak, Başkır ve Türkis tan otonomi Cumhuriyetleri halk· Jannın kendilerinin tayini için fiili ve hakiki garan tiyi verir> şeklinde talebte bulundular. Bundan baş ka «otonom toprakların s ınai ve tarımsal siyaseti nin her şeyden evvel mahalli halkın ihtiyaçlarınt tatmin ederek mahalli ekonomik meclisler ve gıda teminiyle ilgili komiserler tarafından tayinini> is tediler. Bir Sovyet yazan olarak onlann nihai ama· cının Merkezi komiteden aşağıdaki hususların di� kat nazara alınması makul bir s urette bahsedilmiş· ti : 1) Bu cumhuriyetlerde Komünist partisi hük metmiyecektir. 2) Sovyet Hükumeti «proleterya dik· tat örlüğü» pren siplerine doğu bölgelerinde iltihak etmiyecektir. Ve 3) Mahalli Hükumet mahalli idareciler veya Sovyet tabirince «burjuvazi milli yetçiler» tarafından tanzim edilecektir.
komünistlerle şimdi ke>Ka.zakistan'da koyu a Sovyetler tarafına . birleşen vey · t partisiyle .. ıs mun . arasında · destekleyenlerın dönen Alaş Orda' yı ilk tı. Bu sa:aş Kaz�k bölge çetin bir savaş başlamış n Kırrevkom da daha sinin başlıca idari organı ola Kazakis tan Sov. barizdi. 11 Ekimde Kirrevkom in yetinin anay asayı değiştirme selahiyet i haiz bir e ait ka ve seçim dı kongreyi hazırlamak için toplan nunlar meEelesini tartıştı. Seçimi hazırlamak üzere hususi bir komite teşkil edildi. Bazı komünistler bütün din adamlarının, Çar ve Alaş Orda idaresi üyelerinin, zengin beylerin ve daha evvelce köy ve kabile ağalarının seçmen listelerinden çıkarılmasını teklif ettiler. Baiturs unof bunu şiddetle protesto t-•· ti ve bu insanların siyasi haklarının alınmasının «Kazak halkının kendisinin temsilinin kaldı nlmast · ve onun temsilcileri vasıta sıyla haklarını ifade et· meyi tatil etme:,; ile müsavi olduğunu bildirdi. Se çim hakkının bu sosyal gruplara garanti edilmesi için bir hareketi başardı. Fakat Kirrevkom'un baş· kanı Pestkowski sonradan Kirrevkom'un üyeliğin· de değişiklik yaptı ve sonradan yapılan konferans ta Kirrevkom bu grupların bir kıs mının bütün si· yasi haklarını kaldırdı. Milliyetçilerle koyu komünistler arasında· . kı e�as savaş 1 Ocak 1919 da yapılan mahalli kom..�ıst konferansında ken disini �ev • dana çıkardı. Millıyetçilerin aı .,·der1erı· Baıt . ursunof'un kendisi ve onun başlıca arkadaşı ilk Rus sosyal demokratı Se-
Sovyet kaynakları çok defa muhalefet faali yetlerinin önemini mübalağa ediyorlardı. Baitursu nof ve Sedelnikof (ilki bir orta Kazak aydını ikin· cisi Rus) 'un gizli olarak içinde Tatar Sultan Gali ef, Başkır Validof ve Uzbek Cedid liderleri Tursun Hojaef ve Turan Riskulof'un da iştirak ettikleri iddia edilen İttihat ve Terakki isimli Türk milli teşkilatına katıldıklarına dair olan tahmin muhtemelen esassızdı.
Rusya'da Pan-Türkizm ve Müslünıaııııt
milli liderlerin birleştikleri . bir ga,. Hiç şüphesiz bu . de idi. lerıyle devam . . lı temas halın bir bir . ve dı ye var B sen çok ıyı tanıyan aıturs un of 1er. Birbirlerini şah olmayara k Sovyet ı'ktıda · rına ve Validof hiç de az her ikisine karşı bir muvazene ;:tar ihtiraslarının şkır federasyonuna p ratik ola. olarak bir Kazak - Ba ediyorlardı. Komünistliğe ra.k inandıklarını izhar elnikof bu plana Sovyet karşı bir Rus olan Sed eti manasın ı taşıdığın. kontrolünün doğudaki zafiy dan iltifat ediyordu. Sedelnikof Moskova'daki Merkezi Komiteye gönderdiği mektuptan başka evvelce Sosyal de· mokrat partideki arkadaşı olan Lenin'e şahsen baş wrmuştu. O bildirisinde eski ihtilalci solculardan komünist partisinde hiç birinin kalmadığını ve ha· len partinin üyeliklerinin 1917 Martından sonra katılmış olan başlıca «Mart köpüğü» denen kim· selerden ibaret olduğunu söylüyordu. O yalnız sa vaş zamanı Bolşevikleri (askerler ve şantajcılar) ve cBonopartistler» gibi komünizmin «ham yedekle riİıin» şimdi Moskova'da iktidarda olduğuna esef ediyordu. Sedelnikof ve Baitursunof'un cesaretli muha· lefeti genç Kazak komünistlerince destek kazandı ve mahalli parti bürosu Moskova'ya «Sedelnikof'· �. �azak milliyetçilerinin liderliğini aldığını ve ko ainb munızme karşı şovinistik bir savaşı idare ettibbildirdi.
tç Sava ş ve Kazaklar
341
KAZAK OTONOM SOVYET SOSYALİST CUMIIUR1YETtNtN DOOUŞU Bu esn�da Merkezi Komite ve Sovyet hilldt metı. Sedelnikof ve Baitursunof'u yalnız · bıraktı. Ukrayna'da yeni bir saldırıya başlayan Polonyalı �arla ve Krımdan. hareket eden General Wrangel' ın Beyaz Ordusu ıle olan sav� bütün işe yarar Kı· zı1 kuvvetlere lüzum gösteriyordu. Cephede tehli ke azaldıktan sonra B�kır milliyetçileri iktidardan atıldılar ve Orta Asya'da gerginlik , azaldı. Başkır, Kazak ve Orta Asya muhalefetinin birleşmesi ve ya isyan ihtimali bertaraf edilmişti ve Bolşevikler 20 Ağustos 1920 tebliğinde bildirdikleri Kazak oto nomisini tanımayı hızlandırabildiler. Krızak (Kır gız) ASSR'nın şeklen doğuşu ile beraber aynı z&· manda Merkezi Komite tarafından Sede!nikof ve Baitursunof Kirrevkom'dan çıkarıldılar. Bunlar cumh�riyet� özünün en yüksek . organında oturmuş olan liderlerın muhalefetini engelliyorlardı. (Bir kaç ay sonra Baitursunof teslim olmuş milli sembol olarak Kirrevkom'da üyeliğe yeniden ka�u1 edildi ve Kazak ASSR'ın Eğitim Halk Komiseri oldu). Kirrevkom'daki diğer Kazaklar orada yalnız bet �östermelilf figüran olarak kaldılar. Geri kalan bej uye de Rus veya diğer Türk olmayanlardı. 4 • 12 Ekim 1920 de, ilk Kazak (Kırgız) Cum· huriye.tinin kuruluşunu bildiren tebHğden iki ay sonra Kazak Sovyetlerinin ilk kurucu meclis kon gresi Orenburg'da yapıldı. Buraya 700 den fazla . delege katıldı ve bunlardan 273'ü oy hakkını haiz.
......
341
ürklzın ve Milslilınaaıık Rusyıı'da Pıın·T
si komünisttUer· . kalanlar arasında 197' . &. ,...,.. . . rı · .1gesı. -ki. buralarUv dıl bö sk a.ı rg . al ve Tu Komu.. nı. st Ur d aı ve Kıpç ak kabi· A ldi ge an m ve A nu kuvvetlendiyor· d Jangeldiıı Sovyet nüfuz u . da sın ra a 1:ıeri elerı kongre tiyeleg dele t nis mü ko 1 rd 1 .....:. sağlam kil ed iyorlard. ı. Diğer azlasını teş f an nd v . r ısı . a � . rının ve partıye dahil - Ko mUnıstl er Kaz.ak delegeleri a liderleri Bai· - hala Alaş Ord er yel ü n aya olm gruplanmış· fınd a tr a heikhanof e tursunof ve Buk n A. N akhimjan bir kaç rden biri ola gele Dele dı. r ıa a şunu y azmıştı : yıl so nra hatıralarınd
geldik.... ek54!rtıl ne ız (Kazak) kon gresi Biz ilk bütün Kırg arı delegeleriyle ınl ayd Orda luınhğındakl Alaş Balhırsunof'un bıış dn ideolojlsl.ııiıa Or ş Ala nuolıı beraber halıl bir birteşnılş olaraklı, Bu z deiiJdl. pri sür bir miz me lst partisiyle birleş hakim oldugu kooıiio a Ord Uderlerl· Alaş el evv nsına gltnıedeo Komünist partisi konfera soma dan asın uşm bul ti par mat alırdık ve mJzden mutad üzere tali . dik irir bild orla rap bilenleri RKP (b) toplantısında olan
lmasından son· Dinamik Sedelnikof'un çıkarı rkezi kom itenin cid· ra solcu lidersiz muhalefet Me saade etmemesiyle di tenkitlere uzun süre artık mü u. H att a Baitur· kendisini kolaylıkla tasfiye ediyord methediyordu. sunof bir hitabede Sovyet sistemini ve halk Ko ngre cumhuriyetin santr al komitesini (Kazak) komiserliği meclisini seçti ve «İşçi Kırgız dıyla bir otonom cumhuriyetin h aklarının ilanı» a z kistan'uı anayasal tebliğ yayınladı. Bu vesika Ka a 5ovyet «bir otonom üye olarak serbest feder at if terek ih· So syalist Cumhuriyetleri Birliğine ... müş ak bSO tila.lci aileye» girdiğini teyit ediyordu. Kaz n ha.l· meselesi olan sömürülme de kongre tarafında tı. ledilmişti. Kazakistana b WJka göç yasaklanmış
tç
Sııva.� ve Kımıldar
343
Milletlera rası durum ve doğuda ko münist pro pogandası hakkındaki sorular kongre blinyesindeki toplantıla rda e le alınmıştı. Uzun bir açış nutkunda Stalin'in elçisi ve Na rko mna ts'daki yardımcısı Di manstein Kazakl arın doğudaki ihtilalin öncillen olabilecek'!erini ilin ediyordu. «Örneğin yeni bir hti· kfımet ve sosyal nizam olarak Kırgız Cumhuriyeti doğu halkları arasında komünizm fikrinin yayan· i bir ları olacaktır.. Doğu halklarına yapılan husus çağrıyla onların Sovyet ihtilalini izlemeleri ve on arı lara emperya listlerin ko ydukları zincirleri atmal t· uriye bildiriliyordu. Doğu'da Otonom Sovyet Cumh ·· leri örgütü Asya'da henüz bilinmeyen Başkan Wood isinin kf'nd tını row Wi·tson'un her milletin mukaddera tayini prensibi ele alınarak bu davet yapılıyordu. TARIM PROBLEMİ VE KAZAK TOPRAKLARININ B1RLEŞT1RtLMESt e Tarım problemini halletmek istikametind Şu· 2 önemli adımlar 1931 de atılmıştı. Aynı yılın asiller batınd a yapılan bir tebliğle eyalet, kilise ve rın akla Kaz lar le hususi şirketlere ait bütün to prak Ni a 19 mülkiyetine iade ediliyordu. Bundan başk ısındaki kıy sol n san tebliğine uyarak Ural nehrini arak alın dan bütün topraklar Ural Rus Kazakl arın irya'daki Rua Kazaklara veriliyor ve öte yandan Sib kendilerine ait Kazakl arı on yedinci yüzyıldanberi dar uzun bir olan lrtış nehri boyunc a altı millik ayet yen i bir sah adan mahrum bırakılıyordu. Nih ve Ukrayna kanunla Kazaklara ve Kırgızlara Rus tutulu Semirechie'de tarafından göçmenleri
b
344
Rusya'da Pan-Türldzm ve Müsliiıııaııııı
. azaklara veril iyordu. Kazak K zi ara tar k he 470.000 üstünde durdukları bu arzularuıı ları n uzun süredir liğler Sovyet iktidanna Şid· tatmin eden bu teb Kazaklarıyl a bazı eşkıyalık . detle karşı olan Rus nda bir baloi1 gibi patladı. yapan göçmenler arası otonom cum huriyetı Aslına bakılırsa Kazak ız bir kısım sahasın· idaresi altındak i bölgenin yaln zakistan'ın kuzey ba da Kazaklar sakindiler. Ka mol insk ve Semipa. tısındaki geniş topraklar ve Ak meskun bölümleri ara latinsk eyaletlerinin Kazakl Sibiryanın bölgesel idaresi altında kalıyordu, hal buki güney Kazakistan'ın bir kısmı Taşkentin kon trolü altında idi. Mahalli Rus Kazakları ve Rus Ukraynalı köy lülerin topraklarının alınmasına ait tarım reformu ,, bunlarla Kazaklar arasındaki münasebetlerin şid· detlenmesine sebep oldu. İç savaş esnasında onla· rı desteklemiş olan köylüler de Sovyet idaresine kar şı kızmışlardı. Bunun sonucu Batı Sibirya'da ve Doğu Kazakistan'da Sovyet rejimine karşı bazı �öylü ayaklanmaları oldu. öte yandan Batı Sihir· ya'daki Komünist Partisi ve Sovyet teşkilatı bü· yük çapta köylülerden müteşekkildi ve bunlar Se. mipalatinsk ve Akmolinsk itlerinin Kazakistan'a ter kedilmesini reddettiler. Köylüler arasında onlıı.rııı ))ütün mülklerinin Kazak idaresi tarafından istir dat edileceği hakkında kuvvetli bir kanaat· vardı. 1�21 Ş�ba�ı ?aşında Kazak Cumhuriyetin in merke .zı k_omıtesının ilk toplantısında Komit e Başkanı . Mindeşef aynı zamanda Kazak halkı komiserlik·
tç Savaş ve Kazaklar
HS
le�in çoğu, nun faaliyetlerine b�lam� olduklarını ve D� Kaz� to��aklarının hala Sibirya Sovyetin'in . elınde oldugunu ilan etti. Bu ayın sonuna do b Kaz� he!e.ti Kaza.kistana Semipalatinsk ve linsk illerının geçmesi için bölgesel Sibirya idare si �le ��ak�r�de bulunmak maksadıyla Omsk'a . gonderı!.di: Sibı�a .k�mün.istleri bu topraklarm . verılmesını kabul etmedil kontrol�un er ve bu gü ney dogu topraklarını Kazak cumhuriyetine 1921 yazına kadar vermeyi reddettiler. Sonra da hatta bunu Moskova'nın baskısıyla kabul ettiler.
�km: v
•
Syr .: Darla ve Semirechie bölgeleri Kazakları daha üç yıl Türkistan.otonom cumhuriyeti idaresin de kal dılar. 1921 yazındaki Alma · Ata'daki gü· ney Kazakların bir kongresi bu arazilerin Kazakis tan topraklarına katılmasını temin için boşuna ça baladılar. Ancak 1924 de yapılan ve komünist par tisinin milli problemlere karşı tutumunun aşikar olarak dönmüş olduğu RKP (b) VKP (b) nin on ikinci parti kongresinden sonra güney Kazakları kendi cumhuriyetlerine kaWdılar. Cumhuriyetin. şimdiki ismi Kazak SSR dir ve 1925 de kurulmwr tur. Bununla beraber bütün Kazak topraklarının bir cumhuriyette birleşmesi Kazak milliyetçilerin has· ret çektikleri bir zafer değildi. Aynı zamanda Ka zak milliyetçileri - Alaş Ordistler - Cumhuriye tin ilk yıllarında Kazakistan'm idaresinde önemli rol oynuyorlardı, ki komünistler milliyetçiliğin açı ğa vurulma.sına müsaade etmemek hususunda ye teri kadar uyanıkWar. !ki milyondan fazla Ka-
346
Rusya'da Pan-Türkizm ve l\füslüllllıılt
kuv. z ğı çektiği 1�2� kıtlı Ka akl� p ıra ' ızd ın zak ırla.r gıbı .. z �yıflatmıştı. Milliyetçi. vetini tıbkı Başk mun ıstler arasındaki rnas yonalist ko lerle ent e kesilmeden devam ediyordı.ı ça. tışma hiç arkası ndisi. K za�. ..otonomisinin dev: � Kazak dilinin ke k memurlar ve sek memıştı. Kuçu r ve olu en dili hem hükumet başlıca Rus ve Türk ol reterler müstesna RKP ca t ünistler elinde kalmış ı. An k maya n kom gresinden son ra Sovyet ida (b) nin yir minci kon a çok Kaza.k'm girmesi içiı recilerinin arasına dah mıştı. Bu nu nla • beraber ha,. ciddi teşebbüsler y apıl raklarında bağım sız bir nın. la Kazaklar kendi top a dev am etm ekt eydiler. Bir li geliş me için umutların şunu yazmıştı : clstik milliyetçi komünist 1922 de l e olm alıd ır : Biz şimdi balde bizirri metodumuz şöy zakistan'da) çabalamı herkesten üstü n ol maya (Ka izdir. Bunun için yoruz, fakat bu bizim hala g ayem ün ol mayacak· sava,şsak bile, onu elde etm ek mümk çliğin eğiti tır. Bu sebepten en büyük gayret gen on mine ve onu istikbal için bir kuvvet ka,ynağı sına hazırlamaya karşı gösterilecektir»:
KISIM XV ORTA ASYA VABALARINDA t:ırrtLAL Çağda ş Orta Asya'nm iki Alm an tarihçisi Ekim 191 7 de Taşkent'te Sovyet iktidarının ele geçirilmesi· Tür ni dest ekleyenler hakkındaki yazısında «yerli küst an lıların Rusların ve onların kendi ihtilalci traje ola disine karşı hiç bir ilgi duymayan müşahitler 1917 ra k kaldıklarını» bildirmektedir. Hiç şüphesiz ca onlar ip üt.eak Şubatından Ekimine kadar ve m aylar- yılların kaderini tayin edE:n bunların sonrakl Asya Orta rşı a k ine l d a da siyasi hayatın ge işmes ilgi az çok müsl qmaniannm büyük bir çoğunluğu a olmak göstermişlerdir. Bu tutum çok geniş çapt i «va ktak l ha bu üzere Orta Asya'ya yerleşmiş olan miş ve dağı ha psikolojisine:. bağlı idi. Tecrit edil rleşmiş olan nık bir halde olan vahalar oralara ye iyle az bağ Dekkanlarda (yerli köylüler) birbirler e ve ekseriya lanWarı olan parçalara bölünmelerin ılmalarına, ayr ken di kendiierine tutunan, bögelere birliklerin ge her han gi bir «milli» veya bölgese l bölgedeki ha lişememesine sebep olmuştu.r. Bu zayıf su y atiyet için yalnız esas kaynak olan çok te m ve su lam a kanalları sist.eminin verdiği tarı i· imk n direnişi mininin fevkalade güçlüğü de aktif mıyarak h att a nını yalnız manasız yapmakla kal zliğe de yol her han gi bir mücadeleye karşı istek.si e yıllık tarihindeki sa açmıştı. Or ta Asy a 'nm binlerc yerleşmiş halk yısız göçebe yayılmalarının oluşu bu imkansızlığına lı vaha böl gelerinin z aptedimesinin iktidarın h akimisebep olmuş ve bu da hak.sız bir
•
348
•
Rusya'da Pa.Türkiz m ve Mibl�
olarak kabulüne �ecbur kıl yeti. nı. bir kader devletin ve anayasal ıdare hak. ı ınıştır. Hukuk bir . bir açık anlayışın teşekkülüne "1kında her hangı ikinci yansına hatta 1920 ye kadoku�cu .. zyılın yu e Buhara hadiselerinde olduğu gibi Or. dar HıY1;7 a v hanların ve diğer feodal ta Asya da h akim volan aynı derecede tnaıd . lerı.n orta çag rejiınlen amır oluyordu. 1917 de bütün halkın beşte dördü Amu ve Syr . ehirleri arasındaki merkezi Mez.opotamya 0 v:1:a:ında büyük bir kal�b�ı� halinde �P.�an� . gutledik. tı. Onların su dağılımındaki ihtımamla or leri sist.em dışında gerek Dekkhans'lar veya onlar. la şehirde oturanlar arasına birlik şuurunun Nlht tülmesi için çok az faktör girmişti. Sahanın vamı, ları hakkında yalnız göçebeler arasında ka.b� hat ları mevcuttu , halbuki eski şehirli sanatkarlar ve • naf loncaları yerliler arasında Orta Asya'nm Ru. ya'ya ilhakından sonra meydana çıkan yeni ekoııo, mik şartların darbesi altında bir dağılma duııımuı da idi. Bu sahanın yerli halkının birleşmesine hizmet eden tek ku vvet Müsümanlığa olan itikatları, onuı din adamları ve camileriydi. Bununla beraber 1ıı itikat tehlikeye girmemiş ve buna karşı günah it lenmemişse bu inanış pasif bir güç olarak kaııiııı ve siya.si ve askeri olayların dini meselelere müda halesi olmadıkça müslüman din adamları ve mute kidler tarafsız kalmışlardı. Orta Asya'nın merkezi Mezopotamya'sının Vlf roşlanndaki yarı göçebe ve dağ lı kabileler - ve mesela Hiyva'daki Yomud Tü rkmenler, Fergana'·
()rtsı Agya Vabalannda lhtilil
349
(*) daki Kıpç aklar, Buhara'daki, Loka��ar ve �araki t y lar Karategin ve Darvaz ın (guneydogu Bu h:ra ) 'Tajik dağlıları - buraya göçeden yerlilerden davranış , düşünce ve askeri hazırlık bakımından çok farklı idiler .
Kurak steplerin ve yaylaların gen�liklerinde bir çok Türk ve Tajik kabileler hala da 1917 de ecdad dan kalma Hanlık teşkilatını ve yaşlıların ve başla rının müstebit idaresini muhafaza ediyorlardı. Yüz yıllarca bu kabileler Hanın idaresine direnen, göçet miş halkı talan eden bir savaş ruhi idame ediyor ve bereketli topraklara sahip olmak için devamlı harp haline cür'et ediyorlardı: 1920 den sonra Sovyet re jimine karşı steplerin ve dağlıların bu kabileleri çıka rılan güçlüklerin ve silahlı direnişlerin başlıca kayna ğı olmuş ve Orta Asya'da Komünist hakimiyetini cid di surette tehlikeye sokan Basmacı gerilla hare ketinin saflarını bunlar geniş surette doldurmuşlar dı. Bununla beraber onlar Sovyet idaresine karşı ancak iç savaşın sonuna doğru ve Buhara'nın zap tından sonra görünmeye başlayan onların gelenek sel hayat tarzına Bolşevikler tarafından bir tehli ke görünmeye başlayınca ayaklanmışlardı. Basmacı hareketinin başladığı 1918 yazında Fergana'nm istisnasıyla ihtilalin ilk iki yılı esnasında bu kabile ler komünistlerle bunların muanzları arasındaki savaşlara kanşmamışlardı. Bundan başka bu saha nın varoşlannın sakinleri çöller ve yüksek dağlar (*) Kazaklstan'ıo Kıpçaldanyla kanşbrmamalı. «Kıpçak> Kıu.ak· Jar ve Uzbekler arasuıda miioıterek Kabile ismi.dir ve bunlann hepsine oııildııci yüzyıla kadar Kıpçaklar deoiyordo.
350
Rusyıı'da Pıın-Tiirkizm ve MüsJüıııı.ı..
tecrit edilmişler ve n...ı._ . le birbirlerin den . . vq,ı sıls . ı.1 esıy ıdare merkezlerı tehlike şehir , ca başlı )" Asya nın beraber başlangıçta So eı . vy . ' gırmemı'ştiler. Bununla . her hangı . b ır cı'ddi çatışn.. .. ....... .. . · in .verli halkla reJımın As�a uzerın de kı' tutumunu Orta n eksizi lm girişi ya ı kadar zamanı vardı. sağlamlaştır mak için yeter şı aralıklı olarak fa. l9l 7 de bile bu halklara kar çok az azalmıştı ve tihlerin elde ettikleri üstünlüğü ü yeI'li halkın siyasi uyuşukluğu ve kült rel geri kaJ. urmasını icı, atle dold maklık Sovyet iktidarının sür' bettiren Çar idaresinin dağılmasından sonra iktidar da bir boşluk yaratmıştı. Taşkent'te kontrolü elinde tutarak onlar gitgide otorielerini sağlamlaştırdılar ve hakimiyetlerini bütün Orta Asya'da kabul ettirmlt lerdi. Bolşeviklerin tedbirli olması için diğer sebep Orta Asya'da komünistlerden daha çok sayıda olan ve 1919'un başına kadar mahalli Taşkent Sovyet htı kumetine hakim olan sol sosyalistlerle onların ittifak yapması idi. 1917 DE MOSLOMANLARIN
SİYASI YO;NLERİ
Orta Asya'daki müslümanların siyasi faaliyet leri 1917 de Volga · Ural bölgesi müsltimanlarm ve mahalli Tatarların (mutad olduğu gibi) 13 • 20 Nlııan 1917 de yaptıkları konferansla. başlamıt tır. Nisan'ın 16 sındaki bu toplantıya Martta şuray+ İ.slami etrafında birleşmiş olan başlıca Cedidler ol· mak üzere bazı Orta Asya Müslüman aydınla n ka· tılmıştı. Konferans Mart - Nisan 1917 devresi için tipik olarak müslümanlara aynı hakkın verilmesi
orta Asya Vahalarında ihtilal
351
ve müslüman din adamlarının şartlarının düzeltil mesi gibi demokratik ve fedaratif prensiplere da yanmak üzere bir Rus anayasasının tekamü1ü için çağrıldı. Bir Türkistan. müslüman din adamları bir� liği olan Ulema. Cemiyeti AK - Mechet'ten bir mol· la olan Şer Ai Liapin başkanlığında olarak organize edilmiş ve faaliyetini derhal kendini ileri derecede din adan:ıtarımn muhafazakar karakterinde olmak üze re izhar etmişti. Onun 26 Nisan'daki lwnferansın son oturumunda sonradan «Milli Merkez» olarak değiştirilen ve daha ziyade Tatarlar ve mahalli Cedidlerden müt�şekkil olan TMMŞ veya Türki� tan Müslümanları Merkezi Şurası olarak daimi bir icra organı ku�du. Onların liderleri Mustafa Çc,· kaef (Hıyva aristokrasisinden bir Kazak ve evvel· ce Duma'da müslüman kanadın ilk sekreteri), Ubey· dullah Hoca ve Asadullah Hoca idi. TMMS, hepsi nin başında Cedidlerin bulunduğu bazı il şehirlerin de şubeler kurdu. Semerkant şubesinin başında Behbudi'nin kendisi vardı. Fergana'da Nasır Han Tiuria, Semirechie de nüfuzlu Kazak mühendisi Ta nışbaef, Aşkabadda Rus ordusunda bir albay olan Türkmen aristokratı Oraz Serdar idiler. TMMŞ Rus ya'daki diğer Türk milli partileriyle münasebetle rini idame ettirdi, aynı zamanda bütün Rus milli Müslüman şurasına da katılmadılar. Milli merkezin siyaseti itidal ve ilgisizlik vas fın da idi. 1917 nin ilk aylarında Orta Asya otono misiyle ilgili her hangi bir mesele ortaya çıkmadı ve Taşkentteki Rus sosyal organizasyonların meclisiy le müzakerelerde 26 Nisanda MüslUmanların Orta
352
Rusya'da Pan-Türkimı ve MüsJ İİııııılt
nıaıı...
üne rağmen . olarak. µstünlüğ. Asya'da savı 111111 kendi idarelerindekı mevk ilenn sayıs� _. �µ.slardaı daha çok olması hakkını bahşetmedıgını göetııı, mişti.
TMMŞ ile Andijan'daki Rus sosyal orgaııuııı yonlar meclisi arasında bazı sürtüşmeler oldu. ranın mahalli şubesi müslümanların idari mey lere atanmasını onların siyasi bakımdan ol� mamış olmaları ve hala terkedilmiş sosyal sist:eme bağlı kaldıkları iddiasıyla reddediyorlardı. Taşkent'. teki Rus çevreleri genel olarak bu tutumu Tür]dı. tan müslümanlarına karşı da almışlardı. O zamaı başbakan olan Kerensky'ye verilen bir raporda lir , grup Taşkent hukukçusu «eğer müslümanlara Dim, di kendi mukadderatını tayin hakkı verilirse istik· halde ayrı ayrı kabileler arasında iktidar içm kanlı katliama sebep olacak derecede bir mücadele man zarası gösterecektir» diye yazmıştı. Orta Asya'dald bütün Rus partileri arasında yalnız Sosyal Demok· ratlar otonomiyi meydana çıkarmış ve onların 1911 Haziran kongresinde «bölgenin muhtelif halklarınm milli kültürel otonomisi üzerine dayana bir siyasi n bakımdan otonom Türkistan» teşe kkülünü tavsiye etmişlerdi. 1917 Mayısında Rusya'da ki bütün müslümaD ların birinci kongresind en sonra otonomi meselesi d�a çok had şekil a.'ld ı. TMMŞ de hakim olan Şıt raı İslamın Cedidleri bun u ele aldılar. 1917 de Rusya'· .. . daki di-ger mu slu. manlann olduğu gib onl da. otoJlO' i ar
Orta Asya Vahalanoda tlıtllil
353
mi vasıtasıyla milliyetler probleminin halli imk�ru na inanıyorlardı, fakat onlar için Ruslardan sıya si bakımdan aynlma bahis konU3u değildi. Onlar hatta bir Orta Asya'nın otonomisi için de az gayret gösteriyorlardı. 1917 de Cedidler Rus iktidar ve � tilalinden ziyade müslüman din adamlarının reaksı· yonuna daha çok hassastıla?- ve bu korkulannın � bebi esaslıydı. 1917 Ağustosunöc:ı. Taşkent şehır meclisinin tekrar seçimi Orta Asya'nın en çok Av rupai ve ilerici şehir olmasına rağmen m�afaza karlann büyük zaferiyle sonuçlanmıştı. Sagcı Rus grubu ile birleşmiş olarak reaksiyoner müslüman ulema oyların % 60 mı almıştı. Cedidler ve Şurai tslamın diğer Türk milliyetçileri % 10, Sosyalist ih tilalciler % 25, Bolşeviklerle beraber sosyal de mokratar ise meclise hepsi yüz olan üyed� ara larında biri Uzbek olmak üzere ancak üç temsilci göndermişlerdi. Taşkent mağlubiyetinden sonra Cc didler muhafazakar din adamlarının zaferinin iller arasında daha büyük olacağını açıkça. idrak et mişlerdi ve b u yüzden Ulemaya karşı tutumlarında ileri derecede ihtiyatlı oldular. mema ve din adamları ne otonomiye ve ne de bağımsızlığa karşı ilgisizdi, fakat onlar sadece din adamlanrun Orta Asya müslüman halk üzerindeki nüfuzunu korumayı istiyorlardı. Onların sağcı Ru& larla birleşmesi Allah'sız hainler diye suçladıkları C-edidlere ve diğer solcu partilere karşı olan düş manlıklarını açıkça gösteriyordu. 1917 yazı ve so nu..'"lda bazı liberal ve sosyalist müslümanlarm hat ta öldürülme vakaları oldu. i
354
Rusya'da Pan-Türkizm ve Müslüınaııbk
plan taslağına ba şla· TMMŞ otonomi için bir n otonominin hukuki Ulema din adamlan nı tünlüğün� �em inat al�ına =�:rai organla nnda � kontrolunu vermek ıçin almak ve onlara idarenın un üzerinde ısrarla dlf" gerekli hazırlığı yaparak bun makta idiler. Seçimlerin gösterdiği gibi Ulemanın Orta As· ya halkının büyük bir çoğunluğunu ve Ceddilerin Şu· ra·i . İslamda az ve fakat milli aydınlar grubu· nun aktif grubunu temsil etmelerinden sol sosya list müslüman teşkilatının pratik bakımdan her hangi bir desteği yoktu. Taşkent, Fergana (Skobe lev) ve Semerkant'da sosyalist eğilimli bazı müslü m:m işçi teşkilatlan vardı ve müslüman sosyalist ler bolşeviklerle işbirliği yapıyorlard:, fakat bu grtıpların kuvveti ileri derecede sınırlıydı. 3 Eylül 1917 de toplanan ikinci müslüman Or· ta Asya konferansmda yerli halk Nisanda yapılan birinci konferansdan daha tam olarak temsil edil· mişlerdi. İkinci konferans Orta Asya'nın demok· ratik Rus cumhuriyetinin bir kısmı olarak teşki· !atlanmak üzere mahalli otonomi için bir plan tas lağı kabul etmişti. Fergana, Syr Darla, Semerkant ve Transkafkasya vilayetleri otonom Türkistan fe deratif Cumhuriyetini teşkil edeceklerdi . Ulemanın arzusuna göre maha1li meclis Şeyh·ül·İslamın b · aş kanlığındaki bir müslüman dini «Senato» (Ma hke me·i·Şer'iye) olarak teşekkül edecekti. Kon ferans Orta Asya illerinde yerli halkın mah alli adetleriy1e uyuşmayan idari organların kanunsuz müdahalele _ rmden kendilerini korumak için kendi kaderine hük·
Orta Asya Vahalannda lbtilal
355
meden bir vilayet meclisini tavsiye ediyordu. Konfe ra nsın tavsiyeleri Taşkent ili hükumetinin temsilcisi General Korovnichenko tarafından sempati ile karşı· landı. Müslüman idare ile Rus teşkilatı arasında yeni Orta Asya vilayet meclisini tesis için derha1 müzake reler başladı, fakat otonomi için olan diğer bütün planlar gibi bu da bolşeviklerin Ekim darbesi ile ke silmişti. TAŞKENT'TE EKİM AYAKLANMASI Yerli müslümanların duygusuzluğu aksine R\IS ve diğer Orta Asya'nm Avrupalı göçmenleri hararetli siyasi faaliyet gösteriyorlardı. Türkistan' ın en büyük şehir merkezi olan Taşkent Şubat ih· tilaliııden sonra sosyal kışkırtıcılar için bir arı ko vanı olmuştu. Şehirin tren yolları binaları ve bara kalarında yedek askerler yerleşmişti (bunlann ço ğu sosyalist propogandası iç.in kolay kurban olmuş lardı) ve Taşkent bütün Orta Asya siyaset sahne lerine tamamen hakim bir ihtilalci radikalizmin ka lesi olarak büyümüştü. 1917 Ağustosu sonunda Başbakan Kerensky ile başkomutan general L. Karnilof arasında çatışma olduğu haberi Taşkent'e ulaşınca mahalli radikaller kendi saatlerinin artık geldiğine karar verdiler. Bolşevikler Taşkent'te ha la çok zayıftılar, fakat onların müttefikleri olan sol sosyalist ihtilalciler ve sol menşevikler beraber har eket ediyorlardı. Eylülün 12 sinde onsekizi sol ihtilalci sosyalist, onu sol menşevik ve yedisi bol-
356
m ve Müslütnaılık RusYa'da Pan-Türklz
meclisi ve ݧ· . re Taşkent .askerl. eri . r k gevık olmak u" ze � ı'tesı. ola. yenı yı kişi 12 rak ; a�li ı:�reye el çi meb usları ola . yeni teşekkü . \ rak seçtiler. Bu :ı ve ko ı bir zulmuş .��� h:rr;: koydu, moralleri bo . arzusu ve iktid�ı ih;ı a ' mut asını üzerine aldı ı. deruhte ett ve Sovyetler adına erken hareketi . beraber bolşeviklerin bu . Bununla rg da'rbesıy1. e son btionu takibeden Petersbu . " vılayet ıdare�ıne sadık bazı muştu. öte yandan geçici gana ya kaçtılar ve t dil ve Müslüman liderleri Fer de Sovyetlerin aley· �:o�elef ve Kokand şehirlerin masını tecrübe et ti· hine l:•,ğlılık gösterenlerin toplan arak onların a ter ve diğerleri Taşkent garnizonund kal t · dönüşünde solcuları tutuklamaya ve Taşken ayak !anmasına çabuk bir son vermeye baktılar. Geçici Vi· la.yet hükumetinin otoritesi 16 Eylül'de iade edil· mişti. Lenin'in Petersburg'da hakimiyeti kurduktan sonra Ekim 26 da Taşkent'in radikal sosyalist li· derleri Kızıl muhafızların, işçilerin ve sosyalist ihti· lal sebebiyle kazanılmış bazı muntazam bir liklerin ve az bir müslüman yedek erlerin des· teğiyle bir defa daha Taşkent'te idareyi ele geçirmeyi denediler. Savaş 28 Ekimde başladı ve geçici hükumetin mahalli temsilcisi general Ko t rovnichenko'nun teslim a!lınmasından sonra Sovye hakimiyeti Taşkent'te il� edildi. Gerçekten ilk haftalarda Sovyet hakimiyeti yalnız şehr e ve onun en yakın çevresinde sınırlıydı, fakat ()rt& Af' ya'nın baş şehri olması önemi ihtilalcileri bütün bölgenin az veya çok hakimi yapıyordu. Eyli.il ba·
Orta Asya Vahalanncla thtilil
357
şarısızlığı ve 1 Kasım'da iktidarın ele geçirilmesin in her iki::sinde rol oynayan Taşkent Sovyetinin ihti lalci komitesinin terkibi açıkca müslümanların Sov· yet kargaşalığında çok az payı olduğunu gösteri yordu. Revkom dört Rus · Kolesof, Kazakof, Pers hin ve Tomilin ile bir Alman Bauman'dan; dört ya hudi · Zwilling, Weinstein, Solkin ve Tobolin, bir moldavyalı Cirul, bir Polonyalı Czerniawsk.i'den mUteşekkildi. Siyasi bakımdan sol ihtilalci sosya listler hakimdi, komünistler hala zayıf ve Orta As ya'da bozuk teşkilatlı idiler. Yerlilerin arasında bağlantılann olmayışı ve mahalli Rus halkının bil· yük bir kısmı tarafından desteklenmiyerck bu kil· çük fakat azimka.r sergüzeşçi sosyalist grup bun dan sonraki iki yıl için Orta Asya'ya Sovyet hUkü· meti adına hükmediyordu. Onların nüfuzlu kimse· leri demiryolu işçileri (Orta Asya'da başlıca pro letarya kuvvet), Kızıl muhafızlığa dönen bazı mu vazzaf askerler, komünistler, Macaristan, Avus turya ve Alman savaş esirleri arasından center nasyonalisb ikmal taburlarıydı. Bu sonuncu ücret liler iç savaş esnasında Orta Asya'daki Kızıl zafe rinden büyük vi.is'atte sorumlu idiler. Ekim ihtilalini izleyen haftalarda Rus Kazak generali tarafından idare edilen Orta Asya'yı Mos kova ile Rusya'nm diğer kısımlarından tecrideden güney Urallarda bir antikomünist ayaklanma oldu. Bu suretle Taşkentin Kızıl amirleri ancak kendi kendilerini desteklediler ve 1919'un sonlarına ka dar Moskova'dan ayn olarak bağımsız kaldılar ve öte yandan iç savaş Rusya'yı tahribetmiştL
izm ve Müslümanlık Rusya'da Pan-Türk
358
SLOMANLARI ORTA ASYA Mt} VE soVYE'J'LER
.. u anları arasında varsa bile . . Orta Asya musl"m gramının n:y,ı vadetti. pro vik lşe Bo lı nda s çok azı a yerliler arasmne kadar uıema gını biliyordu. . Her . u teşkil ediyorsa da bunlar da �n çok nü uzlu grub atlanma.mıı f 1 'tlelerinin pasif ·ve ıeşkil· ' k · .,_ yerlı halk ..ı hangı b ır sı,.., v. .ı te şkil ediyorlardı ve her .. .. destegın s1umanııgın nı· u. Onların sloganı mu progranu yokt · . ' rdu. v edıyo " t"unl"ugu" nun" savunmasına inhısar han.ı us ve malaal· Şurayı İslam ve Cedidler kültür re�ormu l.i otonomi programıyla mücehhezdile�; fakat o� n destekleyenlerin bariz bir kuvvetı yoktu. Ekim kargaşalığında Sovyet iktidan müslüma�� tarı· fından henüz müslüınanlar için düşman bır ıdare ad· dedilmemişti, fakat bütün halklar için eşit olma fikrini taşıyanlann otoritesi doğunun ve müslti· manlığın uyanması için müsait şartları yerleştirebi lecek bir idare olabilir diye görüldü. Bunun sonu cu Orta Asya'daki liberal grup Bolşeviklerin iktidarı ele almasını ümitle karşıladılar. Şurai İslam lideri 'ft Aralık 1917 den sonra K�kand otonomisi başka.Dl olan Çokaef sonradan «Bizim inanmaya hazır ol· duğumuz ve gerçekte Moskova'daki Bolşe viklere inand:ğımız bir zamandı» diye yazmıştır. Ancak sonraları «Sovyet tatbikleri bütün memlekete bol bol yaydıkları ihtilalin sloganlarına olan inancımızı tah· ribetmişlerdi.» «Müfrit müslümanların» birlikleri Bolşeviklere karşı hatta çok sempati duyuyorlardı, fakat hiç beklenmeyen olay yeni Sovyet iktidarının v•
•
v
Orta Asya Vahalanoda ihtilal
35f
desteklenmesi ve Taşkent hükumetine katılma için Ulemanın karan idi. Şer · Ali Liafn ve Kon�ervatif müslüman din adanılan Bolşeviklerin milliyetçi slo ganlarına ve onlann doğun:.ın özgürlüğü çağırısma görünüşte açıkça değer veriyorlardı.
15 Kasın:ı'da Sovyetlerin üçüncü bölgesel Kon· gresi ve Orta Asya Müslüman Konferansı Taş· kent'te aynı zamanda toplanmıştı. Tamamen lflev manın hakim olduğu bu müslüman konfP.ransına Şer - Ali Liapin başkanlık ediyordu. Bazı müslU· man sosyalist gruplar da katılmıştı, fakat Cedidler ve onların Şurayı İslamı davet edilmemiş!erdi. Kon feranstaki mühafazaka.r çc-ğu.nluk Ekim darbesini yapan Taşkent galip!eriyle altısı Ulemayı te�l eden, üçü şehir meclisinden ve üçü Taşkent Sovye ti ve Revkom'dan olmak üzere bir koalisyon hükü meti teşkil ederek işbirliği yapmaya karar verdi ler. Sovyet ve Revkom Kongresi müslümanlann hU� kfımete katılmasını esassız bularak teklifi reddet tiler. Bunun yerine onlar sekizi sol sosyalist ihtilll ci ve altısı Bolşevik olarak F. Kolesof başkanlığın da bir halk komiserleri meclisi teşkil ettiler. Bun ların hepsi Rus veya diğer A vnıpa nremleketleri menşeliydi. Sovyet kongresi onyediye karşı dok sanyedi oyla şuna karar verdi : İhtilalci iktidanrl üst toprak örgütüne müslü· manların sokulması bu zamanda gerek yerli hallon Sovyet işçilerinin ve köylülerinin idaresine karşı olan belirsiz tutumu ve gerekse yerli sa.kinlerin arasında proletarya sınıfın olmamasından dolayı her iki ba kımdan kabul edilemezdi.
360
ve Müslütnaııblt Rıısya'da Pan-Türldmı
gelişmesine Tatar ve Baş . kır . B11 nun sonucu t Asya'nın sıyası merkezlerden benzeme� v� Or :orçlu olarak Bolşeviklerin ufa.it tecrit edilmesıne .ıstler mahalli halkın hükQ• yal sos sol ve u bir grub başardıılar. met dışında kalmasını «KOKAND OTONOMİSi' vet hükumeti tarafından reddedi Ta.şkent Sov . . ul - Müslimı.n d enen bır ' ı,,., . ' bır"'"l" len uıema ıttifak. . . ral e Şuraı Islama miş !sla.m teşkil etmek ıçın lib döndüler. Kasımın sonuna doğru Ulema ve Şurai İslam Kokand'da dördüncü müslüman Orta Asya konferansı olarak toplandı. Hiç şüphesiz Taşkent Sovyet rejiminin konferansın toplanmasl1'a mani olmayı tercih edeceğine şüphe edilemezdi, fakat onun iktidarı Orta Asya'nın bütün şehirlerinde yer leşmemişti ve toplanmayı engellemede acizdı. Ka· sım 1917 de Orta Asya'da hüküm süren ana.rp şartlarına bağlı olarak Kokand konferansındaki de legelerin hakiki bir halk oyunu emsil ettiği şüphe li idi. Her halde muht.elif bölgeler nisbetlerine gö?1' temsil edilmişlerdi. Fergana ili (Kokand şehr bu· i rada idi) 150 delege tarafından tem sil ediliyordt - �emen mevcut total sayının üçte dördüdür. Syr Darıa ve Semerkand bölgeler i 22 ve dolayısıyla 23 d�lege gö�dermişti. Tran skıJ,Spien bölgesi ya.lnı1 bır delege ıle msil edili . � yordu ve kongre açıldığı r.a ma� Semırechıe hiç te msil edilmiyordu. Müteaddi' antısovyet Rus temsilc ileri de - daha ziyade s ai sosyalist ihtilalci - or ta Asya teşk"lA ı atında ı'd"ı. Ka· sım 25 de konferans açılınca 180 delege vardı ve Ksr sım 28 de sayısı 203'e yükseldi.
a ()rta Asya Vabalannd thlilal
'
3'1
Gündemde dört esas mesele vardı
ı_
idare sistemi ve Sovyet hükumetiyle olan esası. ilgilerin 2 _ General Dutof'un Sovyetlerle bütün iliş· kilerin hazırlanmasına ait teklif ve Ural, Oren: burg, Sibirya ve Semirechie Rus Kazak bölgelen Başkır, Kazakistan ve Orta Asya'dan müteşekkil tasarlanan antikomünist güneydoğu birliğine gir me bakımından düşünülen tutum. 3 - lcra
komit.esinin seçimi.
4 - Orta Asya için bir kanun koyucu mecli· sin kurulması. Konferans ne Taşkent veya ne de Moskova ile ciddi ilişkilerin kurulmamasına karar verdi. Böy lece otomatik olarak güney doğu federasyonu için olan Dutov'un teklifi reddedilmişti ve Bolşeviklere karşı savaşta birleşmeye meylediliyordu. Böylece Orta Asyanın Tatar ve Başkırlan gibi Kokand kon gresinde ne Sovyet otoritesine tamamen dahil olun muş ve ne de onunla açık çatışmaya girişilmişti. Hatta Taşkent hükumet i - nasıl arızı olarak te şekkül ettiği önemli olmayarak Moskova tarafın dan desteklenmişti - Kokand konferansı tarafın dan tamamen meşru bir hükumet olarak kabul edilmişti. Orta Asya'lılar konferansda kendilerini Taşkent'in gazabına maruz bırakmaya isteksizdiler; ve. bu sebebten Taşkent'le olan karşılıklı ilişkilere dair müzakereye girmişlerdi.
362
�-
.........
Rusya 'da Pan-Türki zm ve Müıı
lıııııı
,. i cevabını be k lemeksizin il'_ Taşk ent ın niha qo. Kasım 1 917 d e Türkı'stan'ın ot.o. nferansı 27 kan Tebliğ konferansın Türkiııt-... � �� nı ila n etti. nomısı ' 1·� --ı . tien. Bır Cumhurıye ıgi i�«Rus Demokratik A � . ld o � mı ugun otono » ü b u ı'lan editopra k üt nlüklü u umet'ı ve ne de Ant,_ ıı.... du. Bu tebliğ ne Sovyet h""kA . ....,.. . k b" rea ır sı sıyon husu uy ında taraf an er dırıııı, şevikl dı. Doğu ve Rus halklarına 24 Kasım çağrılaruıdı Bolşevikler onların milli haklarını yalnız kendi kadderatlarını kendilerinin tay.in etmekle değil ı,, nı zamanda tamamen serbest bırakmaları sureu,. le tanıdıklarından onlar Orta Asya'nın otonoııı deklarasyonunu resmen protesto edemediler. Bıa dan başka Orta Asya'da bu esnada So9J1t iktidarı olarak a ncak bulunan Kolesof'un Tıı kent hükumeti Kokand'a karşı her hangi bir edWr t almak için çok zayıftı. Antisovyet Rusya grup1ın için onlar otonominin ilanım Sovyetlere karşı • ha lefetin bir tezahürü olarak hoş karşıladılar. X. ferans otuzaltısı Müslüman ve onsek izi Rus olıııık üzere yeni bir milli meclis için üye ler seçti. Pet rograd'ın ihtilalci sosyalist gazete si Volia ııaniı ağzında sakız gibi «Bolşevi kler in ilan ettikleri gibi milletlerin kendi mu k add eratlarını kendilffl. nin tayini formülü esasın a göre müslüman meıııle, ke�er kongresi Ekim da rbesinden sonra Tqk.eııt'· . t.e ı ktıd ar ın ge çic i bir öze r k hük ümetini teşkil• . InlŞ ve onu Türk istan'da biricik otorite ola rak lllı etmişti» diyordu. K�k - k onferansı· bundan başka her iı,ıi ayrı hır �� bolume ait olara . k on ı.kı k"�ı"den •-"'. mu".....,.. kil b"ır ıc · ra komitesi de seçiyordu. Aslında Tllıtİ'
Orta Asya Vahalannda thtilil
363
ta n hilkfımeti olan komite başlangıçta Kaza k Bele. Tanışbaef'in başkanlığında idi. Onun 17 Ocak �918 de ayrılmasından sonra diğer Kazak olen MU& tafa Çokaef başkan olmuştu. Yerli Orta Asya Uz�k liderlerinin olmayışından Kongre O�ta Asya mıl· !etlerine ait olmayan şahısları komıteye seçmeye zorluyordu. KomitE:de iki Kazak iki Azerbaycanh, bir Başkıt, bir Avusturyalı harp esiri ve dört Uzbek va.rdıı. Baimirza Hajit'in bildirdiğine göre Eğitim komiseri olan Nasır Han Tiuria o zaman Avrupa standartlarına uygun eğitilmiş ve modern idareye katılm aya elverişli topu topu kırk veya elli Uzbekin olduğunu şikayet ediyordu. Orta Asya'da sonuçlanan durum bir derece K&, rağmen Koka.n4 Taşkent'e bağlanmadı ve her iki idare aynı za.man J:a.rda yürüdü, yani nizamnameler yayınlandı ve tam bir mutabakat oldu. Mesela Kokand'ın şehir idar& si yalnız Taşkent'e tabi idi ve Kokand icra � tesinıin otoritesi yalnız 7 Şubat't a Kokand otoııo� sinin derhal düşeceğine inanıyordu. Moskova ihti yatlı olarak Taşkent - Kokand çatışmasına karış-, mamıştı. 14 Aralık 'ta Andijan müslüman işçileri Meclisi Stalin'den · t.elgrafla Taşkent hükumetini reddetmesini talebedince Stalin Kokand'ın askeri bir kudreti olmadığını bildiğinden alaylı bir cevap olarak «Sovyetler iç işlerinde otonomdurlar. Bu se bebten Türkistan'ın mücahitlerinin Taşkent'in Sov· yet komiserliğini tanımamak için Petrograda sorma larına lüzum yoktur, fakat eğer kuvvetleri varsa kendileri dağıtmalıdırlar:. diye cevap verdi. za.n'dakinin aynı idi. Görüşmelere
364
Rusya'da Pan-Türldzın ve Müaı İİıııııılılı
Aralıkta Taşkent hükumeti Rus subayları " yer altı .muhafazakar müslümanlar örgütü taratuı,. dan yapılan bir ayakl_anma� b�stırdı, s.onra Ollu Transcaspian bölgesinın otontesıne verdı ve Tiirt. men askeri birliklerini dağıttı. 1918 Ocağında Uraı•. lara ve Sibirya'ya !ran'dan geri çekilen bazı Rıı Kazak alayların ı silahtan tecrit etti. Bu sırada Ko kand hükumetinin nüfuz sahası yerli halkın biltilJt çatışmalara karşı ilgisizliğinden dolayı büyümeını. ti. Hatta Fergana vahalarında bile Kok and h� meti aktif destek bulmamıştı. 19 Ocak 1918 de Orenburg'un Kızıllar ta� dan alınması üzerine gitgide Moskova ile irtiba � rı açılmış ve General Dutof'un Orta Asya'yı Kıt, reybatıdan ayırmasını Taşkent'in silah ve mahıeıııı teminine müsaade ederek kesmişti. Cesaretleııeı; Taşkent idarecileri faaliyete başladılar. 31 Ocak 'fa Taşkent'teki Sovyet dördüncü bölgesel ko� �okand hükümetini dağıtmak için bir karara � t ı. Kızıl muhafızlar, Avusturya, Macar istan hıra, esirlerinden müteşekkil askeri mü frezeler ve Jlllı.t halli Ermeni milis birlikleri Ko lcand'a doğru h ket etmişlerdi. Kokand müslü manlarının Rus Ermenileri katlettikleri ve şehrin Avrupa kıs tahribettikleri rivayeti So vyet birliklerinin h,.ıoaıa• ni alevlendirmeye yara mıştı. Kokand hükumeti � ba�ı polis birlikleri ve atlı Kıpç�k mi slerin li ıbaretti. Ne şehrin kendisinden ve ne de Ferııa:lli : Vaha bölgesinin diğer kısımlarındaki hiç bir Yed! savun maya katılma mıştı. üç günün geçmesin sonra 19 Şubat'ta Türkist an otonomi idaresi d ve aynı zamanda şeh rin talanı sürdü. Binlerce
Orta Asya Vabalannda thtiW
365
. h ırli öldü ve ancak demir yolu işçrleri taburunun gelmesiyle kan dökülmesi durdu. Eski ve zengın es· af şehri Kokand yerle bir olm� v-e harabeleri yıl �a.rca kalmıştı. Kokand hükumeti inhilal etmişti, fa: kat onun ateşinden bir yerli mukavemet hareketi doğmuştu. 19 Şubat Fergana'da Basmacı hareke· tinin doğum günü oldu. Kokand'ın düşmesiyle Taşkent Sovyet Hafk lan Komiserleri Semirechie'yi kazandılar. Mart 1918 de Kolesof'un ordusu genç Buharalılann des· teğini umarak Buharaya hücum etti, fakat püskür tüldü. Nisan ve Mayıs büyük askeri çarpışmalara şahit olmadı, fakat Haziranda iç savaş orta Asya' yı karıştırdı. ORTA ASYA'DA iÇ SAVAŞ
Türkistan'ı Moskova'nın büyük bir kısmından ayıran iç savaşın bir buçuk yılı esnasında Taşkent Sovyet halk.lan komiserliği üç cephede savaşıyor du. 1 Temmuz 1918 de Sovyet ordusu ikinci defa olarak Rus antikomünist orduların baskısı altın da Orenburg'u terketti. Avrupa Rusya'sı ile bağ lantılan Orenburg - Taşkent demir yolu boF�a kurey·batı Orta Asya'da Aktiubinsk cephesı ile 13/10/1919'a kadar yapıımıştı. Orenburg'u� Bey�z lara düşmesinden iki hafta sonra Rus demıryolu ış çileri göçebe Türkmenler tarafından �e�teklenerek Transkaspiada tarihte ilk antisovyet ışçı ayaklan m ası başladı. Burada savaş bilhassa uzamıştı ve bu saha yalnız 6 Şubat 1920 ye kadar Kızıl�a; ��afm dan tutulmuştu. üçüncü cephe Semirechıe de ıdı. Bu·
366
Rusya'da Pan·Türkizın ve Müsı�
temmuz 1918 den mart 1920 rada Rus Kazakları Ye u ·· savaştı1 ar. -B''t . .un bu cephekadar Kızı 1 partız. anlarla · dan diğerine yer degışt ır mek üzel1'tl. lerde .b.ır vaha •ı:· 'da . 1941 • ın.."" • .:ıı::ı ı'di· Sav� Orta Asva tipik ço.1 sav"""' sav� çöl seferı . esn asında dekı. Genera1 Rom mel'in . . gıbı olu aynı . rol demiry u oynayı. Libyadaki Kuzey . yol emır la r n b v Oren e ve � Sibiryg an �� Transkaspi e ı ış erın yap . zgıl ç mış ı tı Tilıt. lant ana hattına bağ menler ve Kazaklar sav�a yalnız ara ara katılınıt lardı, Uzbekler ise Fergana'daki bazı B asmacı ın1if. rezeleri hariç hiç bir yerde katılmamışlardı. Her ikt tarafın orduları esas olarak Ruslardan müteıet. kildi ve Sovyetlerde ise savaşan Alman, Avusturya; Macar esirleri olarak «enternasyonal» alaylardı; Birliklerin kuvveti asgari derecede idi. Bu her hede ikiden on bine kadardı. Orta Asya'daki iç savaş 1919 - 1920'n.in sonu kışında. sona erdi. Bundan sonraki mücadele halkın pasif, Basmacılann aktif direnmesi ve münist parti içindeki iç siyasi çatışma şeklinde du. Fergana'da 1918 yazında b�lıya.n An· müslüman Basmacı gerilla hareketi 1921 de klstan boyunca yayıldı ve öte yandan 1919 - 1920 Uzbek Cedidleri Komünist partisine nüf uz ed Türkıistan'da iktidarı ele geçirmeyi den ediler. \.
KISIM XVI CED1DLER VE KOMÜNİST PARTİSİ
Taşkent Sovyetinin Kokand otonomisini boz guna uğratması Orta Asya'nın y�r� . m�lü�a.n temsilcileriyle Bolş·evikler arasındaki ı.c:ıbırlıgı ım ka.nını zahiren bertaraf etmiş oluyordu. Bununla beraber Şubat 1918 olaylarından hemen sonra bir grup Uzbek Taşkentte Sovyet halkları komiserle riyle temas kurmak istedi ve bu olay Orta Asya'da Sovyetlerin tutunmasını geniş surette kolaylaş� nyordu. Bunlar Buhara emarine karşı savaşlannaa bir müttefik arayan genç liberal Buharalılardı. Bunlar Ekim ihtilalinin ilk haftalarında Bu hara'da anayasal kurucu bir rejimin yapılması vaadi ile Petrograd ihtilalciler.inin örneğini izle mişlerdi. Rusya'daki olaylardan tedirgin olan Bu hara emiri genç Buharalılann arzularını tamamla maya zorlanmış ve 17 Mart 1917 de bir irade ile reformları ve bir anayasayı vadetmiştir. Önceki reaksiyoner müşavirler sürgün edilmişti ve Ortaçağ olmasına rağmen parlamento hayatı ve demokrasi doğmuş gibi görünüyordu. Bunun.la beraber hiç ummadan muhafazakA.r Buha ralılar Rus muarızlarından daha çok sadık ve daha çok muannit olduklarını isbat ediyorlardı. Emirin müşaviri Nizamettin hocanın - ekseriya Bu hara'nın zafer getireni denen - idaresinde nisanın
..
368
Rusya'da Pan-Türkizm ve Müslür lllılıl
. onerl er sürg ünden döndü ve bir 8.llt! başında reaksıy başladı. Bu halk üzerind e iYi te. ya . · . Ube ral kamoan irin tutumu d eg- ış tı. Bır a.nayaaa Em . sag� e v � sır _ am · · degıl fa k at Allah'sız Cedidleri ve Muh . re l'l'WIAı. ·"""111 1 üzıe k ırma y� i cezaland ler den ıır e . cı. .. k ın . � ı emırlerın ksiyon la dı. Genç Buharalı1an bır rea .. teri baş b\r gos YY'l,o. O ın t nlar çoğu tutuklandı, bir dalgas1 kap1au>-W;j' ı • • dl • k ence edıl nlara ış V&o kaçtılar ve kaçamaya a rı tar ın f kla d8.IJ uşa öl,. irin Em kısmı ya. ayak bkımı ve 'daki R us clipl dürilldüler. Yalnız Buhara . .. ·�� şefaati ve onların asken mudahalesmıı .anı imha edilmekten kur�bdi=e geı:ı.ç Buharalılar tuldular.
Bununla beraber emir.i mağlup etme umutla rını yitirmeyen bir grup Buharalılar E�m ayıt. ıanmasından sonra Müslüman kongresmden lıir yardım düşünerek Kokand'a gittiler ve Taşktııtlı temasa geçtiler. Heyete Buhara'nın rengin tiicW ailesinin bir ferdi olan Feyzullah Hojaef baş� ediyordu. Mart 1918 başında Hojaef Taşkent Sat yet Halkları komiseri Kolesof'u Buhara emhN karşı ask�ri bir sefer· yapmak üz.ere ikna etti. 1'f. sefer Orta Asya iç savaş tarihinde «Kolesof'un IIİ cerası:. diye anılır ve sonu da başarısızlık oımuıt& Kolesof ve onun birlikleri Avusturya, Macar, 4İ man ücretli askerleri, Kızıl muhafızlardan ve ıllt bela kaçmayı beceren bazı Buharalılardan mW.. şekkildi. Hayatta kalan genç Buharalılar Bulıal'Q yı acele terkettiler ve bundan sonraki iki, yılı 'r.t kent Bolşeviklerinin yardımıyla Semerkant ve Talı kent'te mülteci olarak geçirdiler. Onlar Cedidltll
Cedidler ve Komünist Par&i
369
katıldılar ve onların arasında Sovyet otorit�siyle sıkı bir işbirliği kurmak üzere aralarında birlik kurdular. Cedidler bu suretle komünist par· tisiyle birleşmeye başladılar ve muhtemelen 1919 - 1920 yıllarında Moskova'nın desteğiyle partinin kendisi içinde önemli bir kudret kazanmaya mu vaffak oldular. TAŞKENT'E MOSKOVA'NIN MÜDAHALESİ Şanssız Buhara seferi, Kızıl muhafızların yer li halka yaptıkları çapulculuk ve Taşkent idarecile · rinin «sosyalist görüşle ilgisi olmayan» tutumu kar şıs)Dda 1918 baharında Moskova'nın dikkati Türkis tan durumu üzerine çekilmeye başladı. Ha:la esas ola· rak sol sosy alist ihtilalciler ve Bolşeviklerden teşek· �ül eden Taşkent'i idare eden grubun faaliyeti Orta Asya'daki Sovyet siyasetini tehlikeye sokuyordu. Du rumu düzeltmek üzere Nisan 1918 de Moskova Ko bozef isimli birini hususi bir komiser larak Taş· kente gönderdi. Onun tarafından toplanan yeni ba şinci Orta Asya Sovyet kongresi 30 Nisanda RSFSR ile federal bir Türkistan Otonom cumhuriyetin ku rulduğunu ilan ediyordu. Daha ziyade Cedidler ol mak üzere aralarında beşi müslüman olan otuz altı" üyeden müteşekkil bir yeni Türkistan merkezi İcra komitesi (Turk Ts IK) kongre tarafından seçilmiş ti. Bununla beraber Taşkent idare grubu bir sene den fazla bir zaman Moskova'dan tamamen ayrı olarak yerli halkla işbirliği yapmaksızın işine d
View more...
Comments