Gaston Bachelard - Ateşin Psikanalizi

November 1, 2017 | Author: BulutYücel | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

Gaston Bachelard - Ateşin Psikanalizi...

Description

1

1

ATEŞiN PSiKANALiZi GASTON BACHELARD Fransızcadan Çeviren: Aytaç YİGİT

Q) RAGLAM

Bağlam Yayınları/ 96 İnceleme-Araştırma/ 53 Birinci Basım: Ekim

ISBN-

1995

975-7696-76-5

La psychana/yse du fen Gallimard Collection idCes

1949

Kapak Tasarımı: Canan Suner

Baskı: Bayrak Matbaası

BAÖLAM YAYINCILIK Ankara Caddesi, 13/1 34410 Cağaloğlu-İstanbul Tul: 513 59 68

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ. BİRİNCİ BÖLÜM

. . ... ... ................ ............. 7 Ateş ve Saygı Prometheus Karmaşası . . ..... ........... 13

İKİNCİ BÖLÜM

Ateş ve Hayal

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Ateş ve Tarihöncesi

Empedokles Karmaşası ......... ... ....... 19

Novalis Karmaşası ... . ........ ................ 25 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Cinselleşmiş Ateş

BEŞİNCİ BÖLÜM

·····

. . ........ 43

Ateşin Kimyası Yanlış Bir Sorunun Tarihi .. . . ......... 57

ALTINCI BÖLÜM

Alkol: Alev Saçan Su Punç: Hoffman Karmaşası Kendiliğinden Yanmalar.

YEDİNCİ BÖLÜM

Ateş ve Arılık . . . SONUÇ ..

. ... 79

Ülküleştirilmiş Ateş

. ............. 91 ... 99

ÖNSÖZ

Gerçekliği olduğu gibi görmemek gerekir. Paul Eluard.

Nesnel olduğumuzu sanmamız için, bir nesneden konuşma­

mız yeter. Ne var ki ilk seçimimizde, bizim nesneyi göstermemiz­

den ziyade, nesne bizi gösterir, ve dünya üstüne temel düşünce­

lerimiz diye bildiklerimiz, çok defa zihnimizin toyluğunu açığa

vurur. Bazan seçilmiş bir nesne karşısında hayrete düşer; hipo­ tezler ve hayaller kurup biriktirir; böylece bilgi görünümü veren kanaatler oluştururuz. Ne var ki kaynak kirlidir: ilk bakıştaki

apaçıklık temel bir hakikat değildir. Aslında bilimsel nesnellik önce dolayımsız nesneden kopulmuşsa. ilk seçimin baştan çıkarı­

cılığı reddedilmişse, ilk gözlemden doğan düşünceler bir yana itilip tersi söylenmişse ancak mümkündür. Gereğince doğrulan­ mış nesnellik nesneyle ilk teması yalanlar. Önce herşeyi eleştir­ meli: duyumu, sağduyuyu, hatta en değişmez geleneği,

ve

�on

olarak kelimelerin kökenini de; çiınkü söz ancak şarkı �tiylcyip baştan çıkarmaya yaradığı için dtişüm;cylc nadiren buluşur. Nes­

nel düşiınce, hayrete düşmek bir yana, alaycı olmalı. Bu kötü ni­ yetli uyanıklık olmadan asla hakikaten nesnel bir tavır almayaca­

ğız. İnsanlan, eşleri, kardeşleri irdelerken yöntemin temeli hoş­

laşma olur. Fakat bizim hayatımızı yaşamayan, bizim acılarımızın

hiçbirini çekmeyen ve bizim sevinçlerimizin hiç biriyle coşmayan şu cansız dünya karşısında bütün duygu taşmalarına son vermeli,

nefsimizi köreltmeliyiz. Şiir ile bilimin eksenleri önce terstir. Felsefenin bütün umabileceği, şiir ile bilimi birbirinin tamamla­

yıcısı kılmak, onlan iki yetkin karşıt halinde birleştirmektir. Böy­ lelikle taşkın şairane zihnin karşısına, daha baştan hoşlaşmamayı

sağlıklı bir ihtiyat bilen somurtkan bilimsel zihni koymak gere­ kir. Şimdi, nesnel tavnn asla gerçekleşemediği, ilk baştan çıkma­ nın en doğru zihinleri bile saptıracak ve düşüncelerin yerini da­ ima hayallerin aldığı şiir yuvasına geri götürecek kadar kesin ol­ duğu, şiirlerin teoremleri sakladığı.bir sorunu irdeleyeceğiz. Bu, ate� ustünc kanaatlerimizin oluşturduğu bir psikoloji sorunudur. Bu sorun bize öylesine doğrudan do ruya psikolojik görünüyor ki, ateşin psikanalizinden konuşmakta tereddüt etmiyoruz.



·

Çağdaş bilim, ateş olaylannın saf ruha vaz'ettiği bu hakikaten' asli sorundan neredeyse tamamen yüz çevirdi. Kimya kitapların­ da ateşle ilgili bölümlerin zamanla giderek kısaldığı görüldü. Pek çok modern Kimya kitabında ateş ve alev üstüne bir çalışma ara­ mak boşuna olur. Ate� artık bir bilim nesMsi değil. Ateş, göze ba­ tan dolayımsız nesne olarak, pek çok başka olayı yerinden edip bir ilk seçimde kendini kabul ettiren nesne olarak, artık bilimsel bir irdeleme için hiç bir ufuk açmıyor. Bu yüzden, bu fenomenolojik değerin düşüşünü izlemek ve yüzyıllar boyunca bilimsel araştınnayı ezen bir sorunun nasıl birdenbire parçalandığını veya henüz çözülmemişken rafa kaldırıldığını irdelemek bize psikoloji açısından öğretici görünüyor. Yetişmiş kişilere, hatta bil­ ginlere, benim defalarca yaptığım gibi: "Ateş nedir?" diye sorul­ duğunda, en eski ve en tuhaf felsefi teorileri bilinçsizce tekrarlayan müphem veya yuvarlak cevaplar alınır. Bunun sebebi, sorunun, kişisel sezgiler ile bilimsel deneylerin birbirine karıştığı kirli bir nesnel bölgede sorulmuş olmasıdır. Ateşe dair sezgilerin -belki herşeyden daha çok- ağır bir kusurla yüklü olduğunu açıkça göstereceğiz. Yalnız deneylerin ve ölçümlerin gerektiği bir sorunda, bu sezgiler dolayımsıı kanaatlere dönüşmektedir. Daha şimdiden eskimiş olan bir kitapta ısı veren olaylar hak­ kında iyice belirlenmiş bir bilimsel nesnelleştirme ekseni betim­ lemeyi denedik. 1 Deneyi bilimsel bir yola sokmak için geometri ile cebirin kendi soyut biçimlerini ve ilkelerini nasıl yerleştirdik­ lerini gösterdik. Şimdiyse, iyice tanımlanmış bile olsa özel bir gerçekliğin bilgisinin ortaya çıkardığı bütün sorunlara bağlanabiElude sur f'tvolwion d'u fı probleme de physique: la propagaıion themıiqııe dam ks solifks (Katıl arda 151 yayılması: bir fizık sorununun evrimi üstüne ir­ deleme). Paris, 1928.

"-

lecek çifte bakış açılarının bir örneğini vermek için, ters ek�rnı -nesnelleştirme eksenini değil de öznellik eksenini- araştırmak istiyoruz. Özne ile nesnenin gerçekten içiçe olduğu konusunda hakhysak, düşünceli adam ile düşünen adamı daha açık bir şekil­ de ayırmak gerekirdi; yine de bu ayırım hiç bir zaman tam değil­ dir. Her neyse, bizim burada irdelemek istediğimiz düşünceli adamdır, ocağında, yalnızlık içinde, ateş parlarken, yalnızlığın bilinci olan düşünceli adamdır. Böylece ilk izlenimlerin, hoşlaş­ malı bağlılıkların, rehavet hayallerinin bilimsel bilgi için tehlike­ lerini defalarca gösterme fırsatımız olacak. Ateşin gözleminin, bu değer verilmiş gözkmin, veya daha iyi söylemek gerekirse bü­ yülü uykudaki bu gözlemin ilkelerini iyice açığa çıkarmak için, gözlemciyi kolaylıkla gözlemleyebileceğiz. Son olarak, değişmez­ liğini yakaladığımız bu hafif büyülü uyku hali psikanaliz arn�lır­ masına girişmek için birebirdir. EJemli bir ruhun hem anılarını hem de acılarını anlatması için, bir kış akşamı, dışarda rıi:tgar, aydınlık bir ateş ger�kir yalnız:

ört ülmii§ bir ateş gibi 11mıp şarla söyleyen bu kalbi /Uşuı külü alımda Alçak sesle büyülemeli. Toulet

il 'Ne var ki, kitabımız satır satır ele alındığında kolay olsa da

onu iyi düzenlenmiş bir bütün haline getirmek bize imkansız gö­ rünüyor. İnsan hatalarının bir dökümü.nü çıkarmak, gerçekleş­ mesi mümkün olmayan bir girişimdir. Ozellikle de bizimki gibi bir çalışma tarihsel dökümü reddeder. Çünkü hayalin eski şartla­ n çağdaş bilimsel öğretim tarafından bertaraf edilmiş değildir.

Bilim adamının kendisi de işinden aynlınca ilkel değerlendirme­ lere geri döner. Bu yüzden, bilimsel tarihin dersleriyle durma­ dan çelişen bir düşünceyi tarih sırasına göre betimlemek boşuna olurdu. Tersine, çabalarımızın bir kısmını, olgun düşüncenin ba­ şanlanna, bilimsel deneylerin aydınlatıcılığına rağmen hayalin il-

kel temaları tekrar tekrar ele aldığını, ilkel bir ruh gibi durma­ dan işlediğini göstermeye yönelteceğiz. Ateşe tapınmayı anlatmanın pek kolay olacağı uzak bir devir­ de konaklayacak da değiliz. Bize ilginç gelen, sadece bu tapın­ manın gizli sürekliliğini göstermek. Bu yüzden, kullanacağımız belge bize ne kadar yakın olursa tezimizi kanıtlama gücü de o kadar fazla olacak. Tarihte izini sürdüğümüz bu kalıcı belge, psi­

kolojik evrime karşı bir direncin kalıntısıdır: küçük çocuktaki yaşlı adamın, yaşlı adamdaki küçük çocuğun, mühendisin altın­

daki simyagerin izidir. Ama bize göre geçmiş bilgisizlik, hayal ise güçsüzlük olduğu için, amacımız; zihni mutluluklarından kurtar­ mak, ilk apaçıklığın verdiği narsisizmden çekip çıkarmak, ona el­ de etmeden başka glivenceler, sıcaktan ve coşkudan başka ikna güçleri, kısacası alev olmayan deliller vermek! Ama ateş olaylarının bilgisine ilişkin öznel kanaatlerin psika­ nalizinin, veya kısaca ateşin psikanalizinin anlamını duyumsat­ mak için yeterince konuştuk. Şimdi genel tezlerimizi özel kanıt­ larla belirteceğiz.

111 Yine de bir noktaya daha dikkat çekerek uyarmak istiyoruz. Okuyucumuz bu kitabı okuyup bitirdiği zaman bilgisini artırmış olmayacak. Belki bu tamamen bizim hatamızdan değil, daha çok seçilen yöntemin bir bedeli olacak. Kendimize döndüğümüz za­ man, hakikatten yüz çevirmiş oluruz. İç yaşantılarımızda kaçınıl­

maz olarak nesnel deneye ters düşeriz. Bir kere daha sırlarımızı ele verdiğimiz bu kitapta hataların dökümünü yapıyoruz. Bbylc­ ce kitabımız, bütün nesnel irdelemelerin temelinde yararlı oldu­ ğuna inandığımız bu özel psikanalizin bir örneğini sunuyor. Bu,

Bilimsel Zihnin Oluşumu üzerine, yakın zamanda çıkmış olan bir kitapta savunulan genel tezlerin örneklerle açıklamasıdır. Bilim­

sel zihnin pedagojisi, tümevarımları tahrif eden baştan çıkmaları açıkça ifade etmeyi böylece öğrenmiş olacaktır. Bizim burada ateş için yaptığımız taslağı su, hava, toprak, tuz, şarap, kan için yeniden yapmak zor olmaz. Doğrusu, derhal değer verilen, nes­ nel irdelemeyi genellikten yoksun temalara daldıran bu tözler

10

ateşe göre daha belirsiz şekilde çift yônlü, daha belirsiz şckildl· hem öznel hem de nesneldir; ama yine de bir sahte damga, tar" bşmasız değerlerin sahte ağırlığını taşırlar. Psikanalizi tbzcu (substantialiste) yaşantılara gorc daha makul, daha az dolayım­ sız, bu yüzden de daha az duygu yuklü olan apaçık görünüşlere indirmek daha zor, fa ka t
View more...

Comments

Copyright ©2017 KUPDF Inc.
SUPPORT KUPDF