Fernand Braudel Kapitalizmin Kısa Tarihi Say Yayınları

October 29, 2017 | Author: zor | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

Kapitalizmin Kısa Tarihi Fernand Braudel Say Yayınları...

Description

Say Yayınlan Tarih Dizisi

Kapitalizmin Kısa Tarihi

1

Fernand Braudel

Özgün adı: La dynamique du capitalisme © &litions Flammariorı,. 2008 © Les �ditions Arthaud , Paris, 1985

Türkçe yayın haklan ©Say Yayınlan, 2013 Bu eserin tüm haklan saklıdır. Yayınevinden yazılı izin ahrunaksızın kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopyalanamiız, ço�altılamaz ve yayımlanamaz. ISBN 978-605-02-0294-6 Sertifika no: 10962 Fransızcadan çeviren: !smail Yerguz Editör: Sinan Köseo�u Sayfa düzeni: Tülay Malkoç Kapak tasarımı: Artemis Iren Baskı: Gülmat Matbaacılık Topkapı/Istanbul Tel.: (0212) 577 79 77 Matbaa sertifika no: 18005

1. baskı: Say Yayınları, 2013 2. baskı: Say Yayınları, 2014 Say Yayınlan Ankara Cad. 22/12



TR-34110 Sirkeci-lstanbul

Telefon: (0212) 512 21 58



Faks: (0212) 512 SO 80

www.sayyayincilik.com



e-posta: [email protected]

www.facebook.com/ sayyayinlari



www.twitter.com/ sayyayinlari

Genel Da&tım: Say Da&tım Ltd. Şti. Ankara Cad. 22/4



TR-34110 Sirkeci-lstanbul

Telefon: (0212) 528 17 54 • Faks: (0212) 512 SO 80 internet satış: www.saykitap.com



e-posta: [email protected]

İÇİNDEKİLER

Önsöz

..................................................................................

7

1 Maddi Yaşamı ve Ekonomik Yaşamı Gözden Geçirirken 2 Değişim Oyunlan

9 39

3 Dünyanın Zamanı

73

...... .................................................................

........................................................

.. ........ .............................................

ÖNSÖZ

B

u elkitabı 1976'da ABD' de John Hopkins üni­ versitesinde verdi� üç konfarans metnin­

den oluşuyor. Metin İngilizceye Afterthougs on Material Cilvilisation and Capitalism adıyla çevrildi; daha sonra da İtalyancaya çevrildi: La Dinamica del Capitalismo. Elinizdeki nüsha ilk metnin aynısıdır ve 1979'da Arınand Colin yayınlan arasında çıkan Ci­ vilisation maUrielle, Economie et Capitalisme'den önce kaleme alınnuştır. O dönemde tamamlannuş oldu­ �u söyleyebilec� bu çalışmanın kabaca bir su­ numu istenmişti benden.

F. B.

Birinci Bölüm MADDİ YAŞAMI VE EKONOMİK YAŞAMI GÖZDEN GEÇİRİRKEN

C

ivilisation materielle, Economie et Capitalisme (Maddi uygarlık, Ekonomi ve Kapitalizm) adlı iddialı çalışmayı yıllar önce 1950'de ta­

sarlamaya başladım. O dönemde bu konuyu bana öneren ya da dostça empoze eden Lucien Febvre olmuştu; Febvre o sırada bir genel tarih dizisi olan "Destins du Monde"u yönetiyordu ve onun 1956'da ölümünden sonra bu zor işi ben sürdürmek zorun­ da kalmıştım. Febvre Pensüs et croyances d'Occident,

du XVe au XVllle siecle (XV. Yüzyıldan XVD. Yüzyıla Dog-tı Düşünceleri ve İnançlan) adlı bir yapıt yazma ug-raşı içindeydi. Benim sözünü ettig-im yapıtıma eş­ lik edecek ve onu tamamlayacak, onunla bakışım­ lı bir kitap olacakb bu ama yazık ki gerçekleşmedi

proje. Ve benim yapıtım bu şefkatten yoksun kaldı. Öte yandan, kabaca bakıldıg-ııtda ekonomi ala­ nında sınırlı oldug-u söylenebilecek bu kitap muaz­ zam bir bilgi yıg-ını topadama gereklilig-i, konuyla ilgili zorluklar, yavaş yavaş da olsa, ister istemez, kaçınılmaz bic:iınde öteki insan bilimlerini de içine alması dolayısıyla sürekli gelişen tarih biliminin ge­

tirdig-i zorluklar nedeniyle bana sorun çıkarnuştır; dog-al olarak ekonomi ekonomiden ibaret deg-ildir. 11

KAPiTALiZMiN KıSA TARiHi

Sürekli do�m halinde olan, bir yıldan ötekine de�­ şen bu tarih bilimini ancak koşuşturarak ve günde­ lik çalışmalanmızın arasına sıkıştırarak, kendimizi sürekli de�şen ihtiyaçlara ve taleplere uyarlamaya çalışarak izleyebiliyoruz. Ben bu büyülü sesi duy­ maktan büyük bir zevk alıyorum. Ve yıllar geçiyor. Kıyıya ulaşmaktan umut kesiliyor. Hayatınun yirmi beş yılını Akdeniz tarihine ve aşa� yukan bir yirmi beş yılını da Mıuldi Uygarlık'a vermiş oluyorum. Çok fazla, çok, kesinlikle çok.

I

Ekonomi tarihi denen şey inşa aşamasındadır ve karşısında sürekli önyargılar bulmaktadır: yüce, görkemli bir tarih de�dir bu. Yüce ve görkemli ta­ rih Lucien Febvre'in inşa etti� gemidir: Jakob Fu­ gger de� Martin Luther, François Rabelais. Yüce ve görkemli ya da de�l veya başka bir tarihe göre daha az yüce ve daha az görkemli ekonomi tari­ hi de bizim mesle�e ilgili bütün problemleri banndınr içinde: bir açıdan bakıldı�da bu tarih de bütünüyle insaniann tarihidir. Aynı zamanda büyük aktörler olarak kabul edilenlerin tarihidir ... sözgelimi bir Jacques Coeur, bir John Law; büyük olayiann tarihi, konjonktürün ve krizierin tarihi ve nihayet uzun bir süreç içinde a� a� gelişen çok yoıwt ve yapısal bir tarih. Ve bizim zorlu�uz da buradadır çünkü dört yüzyıl ve bütün dünya 12

Maddi Ya�amı ve Ekonomik Ya�amı Gözden Geçirirken

söz konusu oldu�da böyle bir olgular ve açıkla­ malar yı� nasıl düzenlenebilir? Kesinlikle tercih yapmak gerekiyordu. Ben kendi açımdan uzun bir zaman diliminin dengeleri ve dengesizliklerini ter­ cih ettim. Gerçekten de sanayi öncesi ekonomide bana göre en önemli unsur sınırlı ve küçük hareket­ lenmelerle henüz başlangıç aşamasında ama katı özellikleri, durgunluklan ve a�lık noktalanyla canlı ve güçlü bir ekonomiyle modem bir büyü­ menin birlikte görülmesidir. Bir yanda köylerinde neredeyse özerklik içinde ve kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılayarak yaşayan köylüler; öbür yan­ da yayılan, yavaş yavaş üreten, içinde yaşadıgımız dünyayı belirlemeye başlayan bir pazar ekonomisi ve gelişmekte olan bir kapitalizm. Dolayısıyla en azından iki dünya, birbirine yabancı ama bireyleri birbirleriyle açıklanabilen iki yaşam biçimi. İşe durgunluklardan başlamak istedim. Bu oyun­ da, ilk bakışta, insaniann açık seçik bilinci dışında aktörlerden daha çok etkili olan karanlık bir dünya. 1967'de ilk basımında çalışmanun ilk cildinde elim­

den geldi�ce bunu anlatmaya çalıştım: Le Possible

et l'lmpossible: les hommes face a leur vie quotidienne (Mümkün ve lmkinsız: Gündelik Yaşamlan Karşı­ sında İnsanlar). Daha sonra de�tirdim bu başlı� ve Les structures du quotidien (Gündelik Yaş amın Yapılan) yaptım. Ama başlık önemli degill Bu araş­ tırmanın

konusu, belirsiz, boşluklarla, tuzaklada

ve olası ihmallerle dolu oldu� kabul edildi�de 13

KAPiTAL iZMiN KısA TARi Hi

olabildigince açık seçiktir. Gerçekten de kullanılan bütün sözcükler -bilinçdışı, gündeliklik, yapılar, de­ rinlik- karanlıktır zaten. Ve bu baglarnda kendisi de tartışma konusu olmasına ragmen, gerçekligi Karl Gustav Jung'u çok etkileyen ve keşfedilmesi gere­ ken kolektif bir bilinçdışı olmasına ragiDen söz ko­ nusu olan kesinlikle psikanalizin bilinçdışıdır. Ama bu çok önemli konunun çok önemsiz özellikleri dı­ şında ele alınmış olması ender rastlanan bir durum­ dur. Tarihçisini bekliyor bu konu. Ben kendi payıma somut ölçütlerde kaldım. Gündelik olandan, yaşamda biz farkında olma­ dan bizi üstlenen şeylerden yola çıktım: alışkanlık -daha dogrusu rutin- kendiliklerinden oluşan ve kaybolan binlerce hareket ve tavır. Bunlarla ilgili olarak kimsenin karar alması mümkün degildir ve bu tavırlar ve hareketler gerçekten de bilincimizin dışında olup biter. Ben insanlıgın yansından fazla­ sının gündelik yaşamda gizli olduguna inaruyorurn. Bize miras kalan, karmakanşık biçimde biriken, bize gelinceye kadar sonsuzca yinelenen sayısız hareket ve taVU" yaşamamıza yardımcı olur, bizi hapseder, yaşam boyu bizim yerimize karar verir. Bunlar kış­ kırtmalar, itkiler, modeller, kimi zaman kökleri ha­ yal edilemeyecek kadar çok eski çaglarda olan ey­ lem biçimleri ve zorunluluklandır. Çok eski ve çok

canlı, yüzyıllar öncesine �ayanan bir geçmiş şimdiki zamana açılır; Amazan'un muazzam, kanşık su küt­ lesini Atlantik'e boşaltması gibi. 14

Maddi Yaşamı ve Ekonomik Yaşamı Gözden Geçirirken

Uygun düşen -ama anlamı çok geniş olan bütün sözcükler gibi aynı zamanda uygun düşmeyen­

Maddi Yaşam sözcü!ü altında bütün bu özellikleri bir araya getirmek istedim. Tabii ki aynı zamanda hem yaratıcı hem rutini izleyen insanlarm aktif yaşaırurun sadece bir parçasıdır bu. Ama yineli­ yorum, ilk başta etkin olmaktan çok edilgin olan bu yaşamın sırurlarını ya da do�asını belirlemekle ilgilenmedim. Vasat yaşanmış bu tarihi, genellikle iyi algılanamayan bu kütleyi görmek ve göstermek, bu kütlenin içine dalmak ve onunla yakınlaşmak istedim. Buradan çıkmanın zamanı daha sonra gelecektir. Deniz altında avlandıktan sonra bizde uyanan derin ve do�dan izlenim, çok eski sularda, adeta yaşı ol­ mayan bir tarih içinde yaşadı�, aynı zamanda iki üç yüzyıl ya da bin yıl öncesinde yaşadı�ımız ve

kimi zaman hala bugün ve kendi gözlerimizle görme imkciruna sahip olduğumuzdur.İnsanlık benim an­ ladı� şekliyle bu maddi yaşamı daha önceki yaşa­ nunda kendi yaşamıyla çok sıkı biçimde bütünleştir­ miştir. Bu tür eski deneyimleri ya da zehirlenmeleri gündelik yaşamın gereklilikleri ya da sıradanlıklan gibi kabul eden insaniann adeta ruhlarına işlemiştir bu maddi yaşam. Ve hiç kimse bunlan dikkatle göz­ lemlemez.

ıs

KAPiTALiZMIN KıSA TARiHi

II Dk kitabınun ipucu budur; amacı: bir araşbrma. Bölümleri kendi kendilerini takdim eder; sadece maddi yaşamın bütününü ve onun da ötesinde ya da üstünde insanların bütün tarihini etkileyen ve ileri götüren karanlık güçlerin sınıflandırılması olan başlıklarından bile bellidir bu. Birinci bölüm: "İnsanların Sayısı." Bütün canlı varlıklar gibi insanları da üremeye götüren son dere­ ce

karakteristik biyolojik güçtür bu; Georges Lefeb­

vre "ilkbaharın yönelişi" diyordu buna. Ama başka yönelişler, başka detelli\İniZmler vardır. Sürekli ha­ reket halinde olan bu insan maddesi, bireyler farkm­ da olmadan canlılarm kaderlerini b üyük ölçüde yö­ netir. Canlı varlıklar şu ya da bu koşullarda zaman zaman kalabalıklar oluştururlar ya da oluşturmaz­ lar, nüfus durumu denge oluşturmaya çalışır ama ender olarak sag-layabilir bu dengeyi. Avrupa'da 1450'den başlayarak insanların sayısı hızla artmıştır ve Büyük Veba Salguu'ndan sonra bir önceki yüzyı­

lın b üyük insan kayıplannın telafi edilmesi böylece mümkün olmuştur. Bir sonraki geri dönüş olayına kadar bir telafi olmuştur. Tarihçilere göre önceden beklenen bu sürekli ileri ve geriye dog-ru hareketler belli eg-iliınlere işaret eden kurallar oluştururlar ve bunlan do�lar; xvın. yüzyıla kadar yürürlük­ te kalacak uzun süreli kurallar. xvm. yüzyılda im­

kansızın sınırlan ortadan

kalkmış,

16

o döneme kadar

Maddi Yaşamı ve Ekonomik Yaşamı Gözden Geçirirken

aşılamayan üst sınır aşılmıştır. O dönemden beri in­ san sayısı artmaktadır, artık duraklama ya da geriye dogru hareket söz konusu değildir. Yann böyle bir geriye dönüş olabilir mi? Her koşulda XVIII. yüzyıla kadar yaşayan sis­ tem neredeyse dokunulmaz bir çember içinde kalmıştır. Çemberin kapanmasıyla birlikte hemen hemen aynı zamanda bir çekilme ve gerileme söz konusudur. Dengeyi yeniden kurma biçimleri ve fırsatlan her zaman olmuştur: kıtlıklar, yokluklar, açlıklar, gündelik yaşamda baş gösteren zor koşul­ lar, savaşlar ve özellikle de ardı arkası kesilmeyen hastalıklar. Bugün de vardır bunlar; dün Tann'run felaketleriydi bunlar: Avrupa'yı ancak XVIII. yüz­ yılda terk edecek olan hiç eksilmeyen veba salgın­ lan; kış mevsimiyle birlikte Napolyon ve ordusu­ nu Rusya içlerinde hareketsiz bırakan tifüs salgını; bulaşıcı tifo ve çiçek; köylerde hızla yayılan ve XIX. yüzyılda kentleri istila edilen ve tipik romantik hastalık olan tüberküloz; ve cinsel ilişkiyle bula­ şan hastalıklar; yeniden hortlayan daha do�rusu Amerika'nın keşfinden sonra mikrop türlerinin birleşmesiyle patlayan frengi. Hijyen konusundaki eksiklikler, içme sulannın kaliteli olmayışı da ekle­ nir bu olumsuzluklara. Do�uştan kınlgan olan insan bütün bu saldırılar­ dan nasıl kurtulacakh? Günümüzün ya da dünün az gelişmiş ülkelerindeki çocuk ölüm oranı korkunç­ tur: genel sa�lık durumu da çok kırılgandır. XVI. 17

KAPiTALiZMiN KısA TARiHi

yüzyıldan bu yana gelen yüzlerce otopsi raporu var elimizde. Beden ve d.lt deformasyonlan, bozulma­ lan, cigerlere ve barsaklara yerleşmiş anormal sa­ yıda parazit bugün bir hekimi kesinlikle şaşırbrdı. Dolayısıyla insanlık tarihine yakın dönemlere kadar saglıksız bir biyolojik gerçeklik aamasızca egemen olmuştur. Kaç kişidir bunlar? Sıkıntılan nedir? Baş­ Ianna gelen felaketlerle mücadele edebilirler mi? gibi sorular soroldugunda düşünmek gerekir du­ rumu. Daha sonraki bölümlerde başka sorular sorul­ muştur: Ne yerler? Ne içerler? Nasıl giyinirler? Nerelerde banrurlar? Neredeyse bir keşif yolculu­ gu gerektiren uygunsuz sorular bunlar çünkü bil­ diginiz gibi klasik tarih kitaplarında insan ne yer ne de içer. Bununla birlikte uzun zaman önce şöyle denmiştir:

"Der Mensch ist was er isst" ("insan ne

yiyorsa odur"), ama bu laf belki Alman diline özgü bir sözcük oyunları zevkiyle söylenmiştir. Bunun­ la birlikte şeker, kahve, çaydan alkollü içeceklere kadar bir yıgın besin maddesinin ortaya çıkışını anekdotlarda bırakmamak gerektigini düşünüyo­ rum. Gerçekten de bunlar çok önemli ve bitmek tü­ kenmek bilmez tarih akışları içinde yer alırlar. Ve her koşulda eski beslenme tarzının başat bitkileri olan tahıllar önemlidir. Bugday, pirinç, mısır çok eski, sayısız ve birbirini izleyen deneylerden sonra gelen tercihierin sonuçlandır... Bunlar yüzyıllarca süren "hareketlilikler"in (en büyük Fransız cog18

Maddi Yaşamı ve Ekonomik Yaşamı Gözden Geçirirken

rafyacı Pierre Gourou'nun deyişiyle) sonucunda uygarlıkların tercihleri olmuşlardır. Topra�ı yu­ tan, topra�ın düzenli biçimde dinlenmesini gerek­ li kılan bu�day hayvan yetiştirme faaliyetinin de bir unsurudur ve bu faaliyeti mümkün kılar: evcil hayvanlan, sabanları, koşulu hayvanları, arabala­ n olmayan bir· Avrupa tarihi düşünebilir miyiz? Pirinç bir tür bahçıvanlıktan, insanın hayvaniara yer bırakmadı�ı yo� bir tanmcılıktan do�muş­ tur. Mısır hiç kuşkusuz gündelik besin maddeleri

içinde en prati�i, elde edilmesi en kolay alanıdır: boş zaman bırakır ve bu boş zamanlarda köylüler angaryalarda, Amerikan Yerlilerinin o görkemli anıtlarının inşaabnda çalışır. Kullanılmayan bir iş gücüne toplum el koymuştur. Bunların miktarları ve kalorileri, yüzyıllar içinde görülen beslenme ye­ tersizlikleri ve de�işiklikleri de tarbşılabilir. Bunlar da do�rusunu söylemek gerekirse Şarlken (V. Karl) imparatorlu�unun kaderi,

XIV.

Louis döneminde

Fransız üstünlü�ü denen şeyin klPılgan ve tartış­ malı göz kamaştırıcılı�ı kadar ilginç konular de�il midir? Ve hiç kuşkusuz sonuçlan a�ır konular: eski doping maddelerinin tarihi, alkol, tütün. Özellikle tütünün dünyaya baş döndürücü bir biçimde ha­ kim olması, bütün dünyayı kuşatması, bugün çok tehlikeli olan bu maddeler konusunda bir uyarı de­

View more...

Comments

Copyright ©2017 KUPDF Inc.
SUPPORT KUPDF