Erol ULUBELEN - İNGİLİZ GİZLİ BELGELERİNDE TÜRKİYE

August 4, 2017 | Author: debian_8 | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

Bu kitap, 1896'dan itibaren ülkemizi parçalamak için oynanan oyunları açığa vuran İngiliz gizli belgelerini içeriyor...

Description

İN G İLİZ GİZLİ BELGELERİNDE

TÜRKİYE The British Documents on the origin of the war 1898 - 1914 His Majesty’s stationary office Loudon - 1927 BİRİNCİ KISIM 1 8 9 6 -1 9 0 8

ncelemeyi yapan:

İ EROL ULUBELEN

Satış Yeri : AYKAÇ K İTA B E V İ Ankara Caddesi No. 64 - 66 Kat 2, No. 1 İSTANBUL - 1967

Bu kitabın hazırlanmasında

büyük yardımları geçen

ablam Profesör Dr. Ayhan Ulubelen'e teşekkür ederim: 5.8.1967 Erol ULUBELEN

YAYLACIK MATBAASI İ S T A N B U L — 1967

ÖNSÖZ

Aşağıda okuyacağınız belgeler kırkaltı büyük cilt tu­ tan ve ortalama biner sahifelik İngiliz gizli belgelerinden alınmıştır. Bu kitaplar iki kısım olup birinci grubu teşkil edenler 1896 dan Kurtuluş Savaşımıza kadar geçen dev­ rede Osmanlı imparatorluğunu parçalamak için başta In­ giltere olmak üzere Avrupanm emperyalist devletlerinin çevirdiği bütün oyunları en açık şekilde ortaya koymak­ tadır, ikinci grup ise II nci Cihan Harbi arifesinde çevri­ len oyunları göstermektedir. Bu belgelerin bize öğreteceği pek çok şey vardır: ti­ ki emperyalizmin gerçek karekteri, dün, bugün ve belki yarın da aynı kalacak karekteri; İkincisi devletler arası ilişkileri mutlaka şahıslar arası dostluklardan ayırmak gerektiğidir. Devletler arası ilişkilerde devamlı dostluk­ lar ve devamlı düşmanlıklar yoktur, olamaz da. Akıllı idareciler için sadece millî menfaatler vardır, diğer bütün münasebetler bu nihaî gayeye varmak için birer vasıta­ dır. Devlet adamları için büyüklükte, ebedîlikte ancak bu­ nu anlamakla mümkündür. Ve nihayet bu vesikalar bize halklarına ihanet eden devlet adamları ile gerçek vatan­ perverler arasındaki farkı açıkça göstermektedir. Bu belgeler için neler söylediler : İlhan Selçuk:

Cumhuriyet gazetesinde defalarca bu belgeleri konu olarak aldı ve 7 Ocak 1967 de yazdığı gibi: «Çök önemli bir tarih döneminde yaşıyoruz ve yaşadığımız günlerin

değerini gereğince tartacak bilinçten yoksun görünüyo­ ruz. Çünkü Millî Kurtuluş Savaşımızın anlamım kavra­ makta yetersizlikler içindeyiz. Dün çıkan Yön dergisinde Ingiliz dış politikasının gizli belgeleri yayınlanmaya başlamıştır. İngiliz Dışişleri Bakanlığıyla çeşitli başkentlerde bulunan İngiliz yetkili­ leri arasındaki gizli yazışmalarda açığa vurulan korkunç plânları okumak ve dünden alacağımız derslerin ışığında öğünümüzü değerlendirmek bizleri uyaracaktır...» 15 Temmuz 1966 Yön Profesör Cahit Tanyol : «... Bu belgeler günümüzün ışığında bizim tarafımız­ dan değerlendirilince ortaya korkunç hakikatler çıkmak­ tadır ki bunların üzerinde düşünmek ve durmak gerekir. Ülkemizde devlet bilincine ve toplum mutluluğuna kendilerini adamış olan aydınlar Yön’de çıkan belgeleri okumak ve üzerinde düşünmek zorundadırlar. Şimdi bu belgelerden kaderimize ışık tutar diye bir kaç örnek alalım...» Çetin Altan : «Büyük ihanet, isimli makalesinde : Batı emperyalizmi 1918 den beri gözlerini dikmiştir Türkiyeye. Ve hep hesaplı bir /plânı hiç bir direnç gör­ meden adım adım uygulamaktadırlar. Bu konuda birçok belge yayınlanmıştır. Bu arada YÖn’ün son sayısında ya­ yınlanan belgeler Batı emperyalizminin Türkiye hakkındaki kanaatini iyice a ç ığ a çıkartmaktadır.» 5 Ağustos 1966 Yön Başyazı D. Avcıoğlu’nun yazdı­ ğına göre: Hüseyin Pesviz Hatemî, emperyalizmi din istirmar-

5 cılığmı ve komprador oyunlarım YÖn’deki vesikalara da­ yanarak açıklamıştır. İlhamS Soysal : «Tarih tekerrürdür :

... Tarih tekerrür eder mi etmez mi tartışmasını yet­ kililerine bırakarak, biraz kendi tarihimize bakmakta fay­ da olduğunu sanıyoruz. Geçenlerde sözünü ettiğimiz ya­ rım yüzyıl öncesine ait Ingiliz Devlet arşivlerinin yayın­ lanmakta olduğu gizli belgeleri tarihin tekerrür edip et­ mediği hususundaki tartışmalara ışık tutacak ölçüde­ dir ...» Ayrıca, muhtelif makale ve kitaplara atıflar hâlinde girmiş olan bu belgelerin bize öğretmesi gereken en bü­ yük gerçek Türk ulusunun savaşarak çok az şey kaybet­ tiği, fakat hile ile ve başka devletlere güveni yüzünden çok fazla şey kaybettiğidir. Bunu bir kere daha anlamak için 1916 senesinde harpte müşahit olarak bulunmuş olan bir Amerikan Kurmay Heyeti tarafından yazılan Çanak­ kale Muharebesini okumak faydalı ve Öğretici olacaktır. Aynı konuları işleyen Emperyalizm ve Milliyetçilik isim­ li kitabı da okumak, nerelerden geçerek bugüne geldiği­ mizi göstermesi bakımından ilginçtir. Erol ULUBELEN 1 Ağustos 1967 İSTANBUL

Vesika No 1

S a h ife No 1 14 Ocak 1905 Mr. J.A.C. Tilley tarafından :

....... Çin ve Japonya aralarında sulh yaptıktan sonra, Majestenin Hükümeti Çin Hükümetine 35 milyon Ster­ lin borç vereceğini söyledi. Fransa ve Almanya da borç vermeği çok istiyorlar. Rıısya da 16 milyon Sterlin borç vermeği taahhüt etti ...... Sahife No: 3

Vesika No 2

1 Aralık 1897 Sir. E. SatoYv’dan Markiz Salisbury’ye :

....... Kiao - Chan körfezinin Alman misyonerlerinin öldürülmesi gerekçesi ile işgali, Çin Hükümetinde karışıklıklara sebeb oldu. Gazeteler İngiltere de dahil bütün Avrupanın Çin’i parçalamak istediğini yazıyorlar. Sahife No 5

Vesika No 5

17 Ocak 1898 Markiz Salisbury’den Sir. N. O’Conor’a :

....... ((Gizlidir) Çin mevzuunda İngiltere ve Rusya birlikte çalışmağa karar verdiler ....... Sahife No 8

Vesika No 9 25 Ocak 1898

^ ,

Markiz Salisbııry’deıı Sir. N. O’Coııor'a : ....... (Gizlidir) ... Bizim fikrimize göre; Çin ve Türk

8 imparatorlukları öylesine zayıftır ki, bütün hayatî me­ selelerde bizim hâriciyemizin tavsiyelerine tamamen uya­ caklardır. Fakat İngiltere ve Rusya tavsiyelerde bulunur­ ken hep birbirlerine zıt hareket ediyorlar. Şayet Rusya ile anlaşırsak bunda her iki memleketin müşterek men­ faatleri vardır. Kendimi hiç bir kayda bağlamadan sırf gerçekleri teslim etmek için şöyle söyliyebilirim: Türki­ ye’nin Karadeniz’e çıkan boğazlan ve Bağdad’a kadar olan Fırat vadisi Rusları ilgilendirir. Diğer taraftan Tür­ kiye’nin Afrika toprakları ve Bağdat’tan aşağıda kalan kısımları bizi ilgilendirir; buralarda İngiliz menfaatleri vardır. Aynı şekilde Çin’de de Hoango vadisinde ve Kuzey Yangtze vadisinde müşterek menfaatlerimiz vardır. \ Şayet biz iki memleket birbirimizle anlaşır ve müş­ terek hareket edersek çok iyi olur. Zira bu iki memleket, söz konusu bölgelerdeki kendi menfaatlerinden haberdar değillerdir. Sahife No 9

Vesika Nb m 2 Şııbat 1898

Sir. N. O’Conor’dan Markiz Salisbury’ye :

...... (Gizlidir) İmparator (Rus) dün geceki baloda. teklif ettiğiniz anlaşmanın çok gizli tutulmak kaydı ile; yapılabileceğini söyledi ....... Sahife No 50

Vesika No 68; 2 Şubat 1898

Markiz Salisbury’den Sir. H. MacDonell'e: ....... Bu gün Portekiz Vekili, Almanların Portekiz’i

Afrikadaki kolonileri yüzünden tazyik ettiklerini söyledi.. Ben ise Portekizlilerin yeni gümrük kanunlarını kabul edemiyeceğimizi söyledim. Zira Türk İmparatorluğunda,.

9 Brezilyada, ve birçok yerlerde gümrük menfaatlerimiz vardır. Bu gümrük ipotekleri verdiğimiz borçlarla ilgili olup, doğrudan doğruya bizi ilgilendirir ...... ■ Sahife No 208

Vesika No 254 26 Mayıs 1899

Markiz Salisbury’den Anthopoul Paşa’ya : ....... Si2in, Majestelerinin Hükümetine ve Fransız; Cumhuriyetine yolladığınız notaları almak şerefine nail olduk. Majeste Sultanın Devletinden elde ettiğimiz top­ rakları derhal iade edeceğiz. Mısır’a gelince Majesteleri­ nin hükümeti burada kalmak kararındadır ...... Sahife No 249

Vesika No 310 2 Şubat 1900

Sir. H. Rumbold’dan Markiz Salisbury’ye : ...... (Gizlidir) ... Güney Amerikada harp mühim hâdiselere doğru gidiyor. Ruslar ise Afganistan ve İran üzerinde askerî hazırlıklara girişiyorlar. îngilterenin en küçük bir zaafiyeti dünya kuvvet muvazenesini bozabilir. İngiltere Donanmasını derhal Selanik ve Besika körfez­ lerine göndermelidir. Ecnebi basında aleyhimizdeki neş­ riyat artmaktadır, bu ilerde bize bir felâket hazırlıyabilir ....... Sahife No 290

Vesika No 360* 7 Mart 1902

M. Lansdovme’den. Lor d Curre’ye : ...... Majestelerinin Hükümeti Fransız Hükümeti ka­ dar hevesli olmasa bile, İtalyanların Trablusgarp ve Bengazi üstündeki isteklerini dosthane bir şekilde karşılıyacaktır. Anlaşmalar Italyan Hükümeti lehine değiştirile­ bilir .......

10 Sahife No 296

Vesika No 367 15 Şubat 1898

Mr. Milbanke'nin notları : ....... (Çok gizlidir) ....... Balkanlarda Bulgarlar, Sırplar ve Yunanlılar arasındaki anlaşmazlıklar çok ya­ kınlarda Mekadonya’da hâdiselere sebep olabilir. Ruslar en çok Yunanlılara ehemmiyet veriyorlar. Bulgaristan çok fazla kuvvetlenirse Ruslar boğazlardan hak elde etmök şartiyle Türklerle Bulgarların aralarına girebi­ lir ......

CİLT M

Sahife No 20

Vesika No 24 31 Ekim 1900

Sir. F„ Laseells’den Markiz Sal isiniry’ye :

....... Ruslar bütün anlaşmalara rağmen Çin’den bü­ yük parça koparmağa çalışıyorlar. Avrupanm büyük dev­ letlerinden başka Amerika ve Japonya da Çin’le ilgilidir. Çin’le herkesi tatmin edici bir anlaşmaya varılmalı­ dır ....... Sahife No 53

Vesika No 72 11 Nisan 1901

Sir. F, Lascells’deıı Markiz Laııdsdoune’e :

...... İngiltere’nin prestiji kendisine takdim edilen fırsatlardan istifade etmediği için azalmaktadır ve bunu görmek çok acıdır ...... Sahife No 73

Vesika No 94 9 Kasım 1901

Sir. Bertie’deıı notlar :

...... Almanya’nın Türkiye ile olan dostluğu çok önemlidir. Bu dostluk Almanlara İktisadî menfaatler sağ­ lamaktadır. Küveyt meselesinde hem Türkiye’yi hem de Rusya ile Avusturya’yı bize karşı kullanmağa çalışıyor­ lar. Şayet Almanlar Akdenizde bir liman ele geçirirlerse bizim bahri durumumuz bozulabilir ......

12 Sahife No 94

Vesika No İM 11 Eylül 1901

M. Leıısdowne,den Sir. F. Lascelles’e : ...... Türk Hükümetine, Küveyt meselesinde İngiliz menfaatleri olduğu anlatıldı. İran körfezi ve Küveytte Majestelerinin Hükümetinin menfaatleri vardır, bu böl­ gelerde Sultan’m başkalarına haklar vermesine taham­ mül edemeyiz ve bu durumlar Türk menfaatleriyle de ça­ tışabilir. Bütün bunlar Türk Hariciye Vekiline bildiril­ di .......

KISIM III BAĞDAD DEMİRYOLU

Konu ile ilgili vesikalara yer yer rastlıyacağız, biz mevzuun önemi sebebiyle -Emperyalizm ve Milliyetçilikisimli kitabın bu konudaki fikirlerini buraya almayı fay­ dalı gördük. * Ortadoğu Avrupalı emperyalist devletlerin dünyayı kontrol amacıyla yaptıkları büyük mücâdelelere sahne oldu, bu bölgenin zengin tabiî kaynakları, Uzak doğunun ticaret yollarını kontrol eden stratejik değeriyle birleşin■ce, batılılarm onu derhal yutmak istedikleri büyük bir mükâfat haline geldi. 1889 da Alman İmparatoru II nci William’ın Istanbulu ziyareti Ortadoğu’da yeni bir dev­ rin başlangıcı oldu. Bu ziyaret emperyalist Almanya’nın Ortadoğu’ya duyduğu ilginin bir delilidir. Almanya birliğini çok geç elde etmişti. 1871 de A l­ manya siyaset sahnesine çıktığı zaman dünyanın kıy­ metli kolonileri çoktan paylaşılmıştı. 1886 da bir Alman âlimi: (Doğu ihtiraslı milletlerin kontrolü altına girme­ yen tek yerdir, orası kolonileşmıek için şahane bir alan­ dır, şayet Almanya bu fırsatı kaçırmazsa, dünyanın pay­ laşılmasından en iyi parçayı almış olacaktır) dedi. Bu fi­ kir Kayzer’in dikkatini Ortadoğu’ya çevirmiştir. Kayzer Türklerin desteğini sağlamak için: (Dünyada yaşıyan 300 milyon İslâm Almanların kendilerinin dostu olduğunu bilsin) dedi. G. P. Göoch Modern Avrupa tarihi S. 262 bu ziyaretin neticesi olarak Haydarpaşa İstasyonu bir Alman firmasına yaptırıldı ve bunu Bağdad demir yolu

14 izledi. Bu yolun geçtiği yerler dünyanın en önemli yerle­ riydi, zengin maden stokları, ziraî maddeler ve stratejik önemi vardır. Avrupalı devletlerin bu yolu kontrollerinde tutmalarında hayatî menfaatleri vardı ...... (fazla bilgi için Emperyalizm ve Milliyetçilik) ....... 1888 de İstanbul nihayet Orta Avrupaya demiryoluyla bağlanınca Türk Hükümeti başta Deutsche Bank olmak üzere bir grup maliyeciyle temasa geçip,, Haydarpaşa, İzmit ve Ankara’ya kadar demiryolu döşet­ meğe karar verdi. 1889 da Anadolu demiryolu şirketi ku­ ruldu. 1890 da İngiliz kapitalistleri de bir milyon yatırım yaptılar. 1892 de Ankara'ya ulaşıldı. 1893 de Eskişehirile Konya arasında yeni bir hat garantisi alındı. 1896 da. tamamlandı. 1899’da Bağdad Basra demiryolu yapımı ga­ ranti altına alındı, 1903’de Bağdad demiryolu kumpan­ yası kuruldu. Bu hat Konya, Adana, Musul ve Bağdat'ı, geçerek gidecekti. Bu yeni anlaşma geniş kilometre ga­ rantileri yanında maden hakları, liman kolaylıkları ve içtopraklarda araştırma imtiyazları veriyordu. İngiliz ra­ porları Bağdad demiryolu adı altında Quarterly - Review 1917 Ekim ve Prof. E. M. EARL’nün Türkiye büyük kuv­ vetler ve Bağdad demiryolu isimli ve 1923’de New Yorkta çıkan araştırmasında yazıyor ...... Salıife No 174

Vesika No 202' 29 Nisan 1903

Sir. N. O’Conor’dan Sir T. Sanderson’a :

...... Bu sahada Türkiye’nin ciddî bir rakibi yoktur.. İngiliz iş adamları bu projeyi hattâ Almanların kabul et­ tikleri şartlarla bile kabule yanaşmıyorlar. İlk olarak belli bir kilometre garantisi yoktur. Sultan’m bu yolu yap­ tırmak fikri komiktir. Ben Almanlarla anlaşarak İngi­ liz kapitalistlerini korumayı tercih ederim. Almanlar bir

uzmanlar heyeti, göndermişler, müzakereyle meşguller,, ençok kilometre garantisi üstünde duruyorlar. Dr. von. Siemens Ktiveyt’e gidecek demiryolunu yapmağa çalışı­ yor, zira Şeyh ile Majestelerinin hükümeti arasındaki dostluğu sezdi. Almanların dostluklarını minnetle karşı­ larız fakat İngiliz kapitalistlerini de tehlikeye atamayız. Şayet Osmanlı Hükümeti kilometre garantisi verirse o zaman 20 milyon Sterlin borç verilebilir. Yoksa gümrük vergilerini arttırmanın bize faydası yoktur, İngiliz mal-larımn satışını zorlaştırır. Diğer taraftan Anadoluyu baştan başa geçen ve İran körfezine giden bir demiryo­ lunda bizim de hissemizin bulunmaması gayet tatsız birşey olur. Benim inancıma göre Türkiye bir parça gelişirse, bizim de ticaretimiz çok artar. Aydın demiryolu başlan­ gıçta karanlık görünüyordu, fakat şimdi ne kadar k â r ­ lıdır. Hazır elimizde fırsat varken gümrük resimlerinin, arttırılmasına karşılık demiryolunun yarısını istiyelim. (Gümrük resimlerinin arttırılması bizden çok alıcıya za­ rarlıdır.) ...... Sahife No 191

Vesika No 221 28 Nisan 1903



Sir N. O’Conor’daıı M. Laııdsdovvııe’a : ....... Unutmıyalım ki bu demiryolu projesi kıymetli avantajlar ve imtiyazlar taşımaktadır. Bu yolun inşaası için ısmarlanacak yığınla malzemeden başka, yolun iki ta­ rafında maden hakları olacaktır. Ayrıca inşaat sırasında Dicle ve Fırat kıyısında her türlü araştırma hakkı­ mız olacaktır. Ayrıca bu proje Kuveyt ve İran körfezin-de sonsuz ticaret imkânları hazırlamaktadır. Mezopotamyanın sulanmasında da istikbâlde bize üstün bir yer hazırlıyaeaktır. Bütün bu sularda İngiliz gemilerine fırsat* lar çıkacaktır .......

CİLT IV Sahife No 44

Vesika No 34 10 Ocak 1903

Sîr R. Rodd’dan M. Laııdsdowne’ye: ...... Rus harp gemilerinin boğazlardan geçtiğini size haber verdirdim. Avusturya ile Rusya’nın arası iyi görü­ nüyor. Şimdi İngiltere, Avusturya, İtalya ve Rusya bir­ leşirse hem Türk Hükümetini idare etmek hem de Bal­ kanlardaki esas kuvvetleri elde tutmak bakımından çok iyi olur. Dört devletin aralarındaki anlaşmazlıklar izale edilirse bu hepimizin menfaatine olacaktır ...... Sahife No 50

Vesika No 43 29 Nisan 1904

M. Landsdowne’deıı Sir E. Moıısson’a : ...... Fransa, Ingiltereyle Rusya'nın münasebetlerini sordu. Ben, yegâne tehlikeli noktanın Boğazlardan geçen Rus gemilerinin bizim uzak deniz filomuzu vurmiası ihti­ malidir, dedim ....... Sahife No 50

Vesika No 44 29 Mayıs 1904

Sir F. Plunkett’ten M. Landsdowne’a : ...... Japon Vekili Petresburg'dan gelen iki vesikayı gizlice bana verdi. Bu vesikalara göre Rus Hükümeti ge­ milerini Karadeniz’den Akdeniz’e geçirmek için müsaade istemiş, Türk Hükümeti çok gizli tutulmak kaydı ile bu­ nu kabul etmiş. Japonlar buna mani olunmasını istedi­ ler ......

17 Sahife No 51

Vesika No 46 7 Haziran 1904

M. LamIsdo\vıte’den Sir N. O.C'onor” a : „....... Şayet bize verilen haberler doğruysa bunu Türk Hükümetine baskı yapmakta kullanabiliriz. «Bizim yatı­ mızda iki top var diye durdurdunuz, başkalarının harp gemilerinin geçişine müsaade ediyorsunuz» deriz. •Sahife No 56

Vesika No 53 7 Kasım 1904

Mr. Townley*den M. Landsdovvne’a : ...... Sizin telgrafınızı Majeste Sultan’a aksettirdim. Majeste Sultan: Rusların ricası üzerine sadece iki harp gemisinin Boğazlardan geçişine müsaade ettiğini söyle­ di ...... Sahife No 178

Vesika No 172 9 Eylül 1905

Sir C. HaTdinge’den M. Landsdowne’a : ....... Ruslar Ortadoğu’daki menfaatlerinin henüz far­ kında değiller, fakat yakın bir gelecekte bunu fark ede­ bilirler ...... Sahife No 228

Vesika No 213 26 Mart 1906

Sir E. Grey’den Mr. S. Rice’e : ...... Rusya, bizim Japonyayla birlikte Türkiye’nin toprak bütünlüğünü garanti ettiğimizi sanıyor. Biz hiç bir şekilde Türkiye’nin toprak bütünlüğünü garanti et­ medik. Bu mevzunda Ruslara istedikleri her garantiyi vermeğe hazırız .......

18 Sahife No 286

Vesika No 220i 28 Mayıs 1906

Sir E. Grey’den Sir C. MacDonaPa : ....... Japon Hükümetine Ruslarla yaptığımız anlaş­ mayı bugün söyledim. Biz Girit, Mekadonya ve Türk îran sınırı için Ruslarla anlaşmağa vardık. Türkiye hu­ susunda senelerce önce Ruslarla yaptığımız haritada ol­ duğu gibi her ikimizin menfaatine uygun hareket ediyo­ ruz ...... Sahife No 289

Vesika No 267: 30 Nisan 1907

Sir N. O’Coııor’daii Sir E. Grey’e : ...... Sultan’m yardımcılarından Galip Paşa sekizin­ ci defadır ki % 3 ile ilgili olarak beni aradı. Ayrıca Sultan’m Ingiliz - Rus münasebetlerinden şüphelendiğini söy­ ledi. Ben «Türkiyeyle ilgili hiç bir şey konuşmadığımızı» söyledim. Sultan'm Boğazlardan hiç bir harp gemisini ge­ çireceğim sanmıyorum .......

CİLT: V, KISIM: 30 Düşüş akşamında Türk İmparatorluğu : Mr. G. Barclay’m 18 Ocak 1907’de yazdığı 43 No’lu rapordan: Türk Hükümet mekanizması Ronald Macleay tarafından yazılmıştır. Sir E. Grey rapor için «Epey ma­ lûmat var fakat tam değil, çok enteresan» demiştir. 1906 senesinde Türkiye hakkında verilen senelik ra­ pordan alman kısımlar. A — Osmanlı İmparatorluğu tam bir monarşidir. Sultan bütün devlet otoritesini ve dinî kudreti elinde tu­ tar. Tebaasının hayat ve serveti elindedir. II nci Abdülhamid aynı zamanda halife olarak bütün İslâm dünyası­ nın dinî lideridir. Türk .Sultanı teorik olarak mutlak hâ­ kim olmasına rağmen pratikte bazı talıtitlere tâbidir. İlk olarak Avrupalı devletlerin baskı ve direk müdaha­ leleri vardır. Ayrıca millî âdetler, az da olsa halkın fikri, dinî kâideler hareketlerini tahdit eder. Hilâfet O sm a n lI­ lara 1517’de Sultan Selim devrinde geçmiştir. Halife yal­ nız Osmanlı tebaasına değil aynı zamanda Hindistan, Ara­ bistan ve Afrikadaki îslâmlara da hükmeder. Son zaman­ larda Türkiye ile İngiltere arasındaki Sınaî hududu yü­ zünden meydana gelen çatışmada Mısır’lı Islâmlar Ingilizlere karşı gösteriler yapmışlardır, bu da Sultan’m duru­ munu güçlendirmiştir. Türkiye’de şu sırada divan denilen bir konsül vardır. 16 ve 17 nci yüzyılda İmparatorluk Divanı, İçişleri Bakan­ lığı, Defterdarlık, Reis Efendi, Şeyhül İslâm’dan meyda-

30 na gelirdi. Baş Vezir Sultan tarafından rastgele seçilirdi. Bir zamanlar bu çok önemli bir makamdı. Dahiliye Neza­ reti ilk defa 1860’da kuruldu ve her zaman Sadrazamlı­ ğa bağlı kaldı. 1864'de Mithat Paşa tarafından Valilikler kuruldu. Vilâyetler Vali veya askerî vali, sancaklar vali veya mutasarrıf, Kazalar Kaymakam tarafından idare olunur. Adliye Vekâleti ilk defa 1879’da kuruldu (S. 4) Türkiye’nin deniz kuvvetleri fevkalâde önemsiz olmasına rağmen bir de bahriye nezareti vardır. Sultan Abdülhâmid uzun saltanatı sırasında bütün kudreti eline geçirdi. Onun iradesi dışında hiç bir iş ya­ pılamaz oldu. (S. 5) Sultan’m kudretini en iyi tahtit eden şey ecnebilere fevkalâde haklar veren kapitülasyonlardır. Avrupalı devletler yeni bir kanunu beğenmezlerse veya kendi millî menfaatlerine aykırı görürlerse onu derhal reddederler. Devletlerin yaptığı müdahalelerden bazıları : Lübnan’a Hristiyan bir vali tâyini, Somas adasına İngiltere, Fransa ve Rusya’nın müdahalesiyle özel hürri­ yetler verip bir prensi vali tâyin ettirdiler. Yenilerde Gi­ rit adasına Ingiltere, Fransa, Rusya ve İtalya müdahale ederek adayı Yunan Kralının emrine verdiler. Şimdi Sul­ tanın Ciritteki hâkimiyeti sadece bir isimden ibarettir. Mekadonya'da, Selânik, Kosava ve Manastır İçin ecnebi subaylar yerli jandarmayı organize ettiler. Bir .malî müessese olan Osmanlı Bankası çok özel müsaadelere sahiptir. Bu banka İngiliz ve Fransız men­ faat gruplan tarafından idare edilir. Gerçekte Osmanlı İmparatorluğunun bütün malî kaynakları ecnebiler tara­ fından kontrol edilir. ÎOOS’da vergilerin arttırılması Er­ zurum ve Kuzey Anadoluda İslamların isyanına sebeb ol­ muştur. B — Saray memurları .

7)

Baş kâtip : Tahsin Paşa Türk 47 yaşında Müsteşar

Ahmet beyin kızıyla evli. Ahmet bey Mahmut Nedim Paşa’nın damadı, Mahmud Nedim Pasa Başvezir, Rus Par­ tizanı İgnatieff’in âleti. Tahsin Paşa Sultan’ın tam iste­ diği itimad edilir bir adam. Şâhane bir kâtip ve jurnalci, Sultan’ın her istediği anda vazifeye hazır, en büyük düş­ manı îzzet Paşa, evine su gibi akan parayı gayet müsrif bir ev halkı etrafa saçmakta... İkinci kâtip îzzet Paşa : Halk tarafından Arap izzet diye isimlendiriliyor; Kürt asıllı olduğu sanılıyor. Bey­ rut’ta Jesvit Kolejinde okudu, güzel Fransızca konuşu­ yor. Sultan’m üstünde çok tesiri var. Sultan’m boş guru­ runu ve şahsî korkularını çok iyi kullanıyor. Birkaç kere yaptığı korkunç hatâları efendisinin karakterini çok iyi bilmesi sayesinde savuşturmuştur. İş hayatında en büyük başarısı Hicaz demiryolu projesiyle olmuştur. Sultanla îzzet Paşa birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Sultan’ın kulağına bütün İdarî mekanizmada olanları fısıldar. Mabeyinciler (Chamberlain) : I nci Mabeyinci Hacı Ali Paşa tipik bir eski Türktür. Budala, hemen hemen kara cahildir. (S. 9) çok yük­ sek mevkiine rağmen bir hiçtir. Nuri Paşa : II nci Mabeyinci : Yeni Mektepte oku­ muş askeri bir şahıstır. Alman modasına uygun çok doğ­ ru, sert bir şahıstır. Az zekîdir. Sultan’a veya etrafına tesir etmek arzusunda değildir. Mehmet Arif Bey : Eski Mabeyincilerin en tesirlisiydi, fakat kayınbiraderleri Riza Paşa ve Ahmet Paşa Avrupaya kaçtıklarından beri gözden düşmüştür. Sıhha­ tinin çok bozuk olduğunu sanıyorum. Ragıp Paşa : Sultan’a tesir edecek şahısların en önemlilerinden biridir. Ticari, endüstrü yollan ve saray­

22 daki nüfuzunu kullanarak ve pratik oyunlarla büyük bir servet kazanmıştır. Muktedir ve oldukça şerefli bir adam­ dır. îstanbuldaki İngiliz ticaret gruplarıyla yakın ilgisi vardır, İngiliz menfaatine mütemayildir. (S. 9) Faik ve Emin Beyler : Ragıb’ı taklit ederler, Türki­ ye’deki sanaı işleriyle olduğu kadar İngiliz tüccarlarıyla da yakın münasebetleri vardır. Her ikisi de İngiliz parti­ zanı sayılır. Teşrifatçılar : Galip bey: Malî Komitede âza olan Fahrettin efendi­ nin oğludur. 1857’de doğdiı 17 yaşından beri hükümette çalışıyor. 18 ay Belgrad’da kaldı. 1905’de Roma’ya gön­ derildi, bunlardan başka İstanbul’un dışına, hiç çıkmadı. Vazifesi Büyükelçileri Sultan’a takdimden ibarettir. Fev-. kalâde nazik ve centilmendir. İngiltere’ye meyilli görünür­ se de politikayla hiç ilgisi yoktur. Hayrettin bey: Büyük bir vatanperverdir. Başvezirin en büyük düşmanlarından biridir. Bu vazifeye Başvezirin muhalefetine rağmen gelmiştir. İyi huylu, iyi tahsilli, me­ denî bir adamdır. Liberal fikirleri vardır, İngilizleri sever görünür fakat gayet keskin görüşlü bir politikacıdır. Geç­ mişte çok tehlikeli durumlardan sıyrılmasını bilmiştir.. Özel hayatında haremlik selâmlık ayırmadan bir Avru­ palI gibi yaşar. Memduh bey: Hoş, kibar, fakat renksiz bir adamdır. Hilmi bey: Eski Bahriye Nazırı Haşan Paşa’nm oğ­ ludur. Haşan Paşa Bahriye Nezaretinden bir hayli ser­ vet elde"etmiştir. Hilmi bey önemli bir şahıs değildir. C — Hükümet memurları: (S. 10)

Baş vezir Ferit Paşa : 55 yaşındadır, Mustafa Paşa-

:nın oğludur. Hükümette kâtip olarak işe başlamıştır, Da­ hiliye ve' Adliye Nezaretlerinde çalıştıktan sonra 1898’de Konya Valisi olmuştur. Tahsili kısmen Yunan tahsili ol­ duğu için oldukça süratli çalışan aydın modern fikirli bir -adamdır, sulama; ziraat ve ulaştırmada bir hayli gelişme­ ler yapmıştır. Alman Büyükelçiliği tarafından devamlı desteklenmektedir, iyi bir Bakan olarak bazı kaliteli ta­ rafları vardır. Hâdiseleri çabuk kavrar ve çabuk karar verir. Mamafi politik ve genel bilgisi hudutludur. Bazı du­ rumlarda ona itimat edilemez, devamlı Almanya’yı des­ tekler, iki kardeşi İstanbul Hükümetinde vazife almıştır, bunlar Süreyya ve Namık beyler’dir. Meclis Reisi Sait Paşa : 77 yaşında bir Kürttür. De­ vamlı ve samimî bir İngiliz dostudur. Sultan’a sadıktır, •fakat politik tesiri yoktur. (S. 11) Hariciye Nazırı Ahmet Tevfik Paşa : 65 yaşında bir

Arnavut’tur. Hayatının çoğu elçiliklerde geçmiştir. İyi kalpli bir centilmendir. Büyük bir diplomatik kaabiliyeti yoktur. Hâdiseler hakkında da bilgili değildir. Fakat şim­ diye kadar hiç bir krizde vekârını kaybetmemiştir. Karı­ sı Alnian olmasına rağmen Alınanlardan şüphelidir, İngilizlere karşı bir şüphesi yoktur. Peşin hükümleri yok­ tur, geniş fikirlidir. Harici İşler Nazır Yardımcısı Nacun Paşa : Gabriel Duhany isimli bir Suriyeli bir doktorun oğludur. Amcası

Pera’daki Italyan tiyatrosunun sahibidir. İstanbul’daki bütün ecnebi sefirlerin itimadını kazanmıştır. Bundan ötürü 1892’de Lübnan’a Genel Vali tâyin ettirilmiştir. Doktor Franko Paşa’nın kızıyla evlidir, onun akrabası olan Yasef Franko ise Lübnan'a Vali olarak tâyin edile­ bilecektir.

24 Umum Müdürler : Mehmet Nuri bey : Chateauneuf isimli bir Fransız’ın: oğludur. Babası îzmir - Aydın Demiryolunda İmparator­ luk Komseriydi. Fransa’da tahsil yapmıştır. Maden, Or­ man ve Ziraat Vekâletinde çalışmıştır. Hamid idaresin­ den başka bir idarede olsaydı zekâsı çok faydalı olabilir­ di. Bugün ise Saray casuslarının en önemlilerinden biri­ dir. Raporlarının kalitesi Sultân’ı memnun etmek ve ilgi­ sini çekmek için hazırlanır. Harici görünüşünün bütün, güzelliğine rağmen tamamen çürümş bir insandır. (S. 12) Adil Müşavirler :

İbrahim Hakkı b e y ; Remzi efendinin oğludur. Mül­ kiye Mektebi mezunudur. Gayet kabiliyetlidir. Türklerde çok az rastlanan hakiki bir mantığı vardır. Çok iyi bir îslâm ve çok kuvvetli bir vatanperverdir. Karısı yeniler­ de ölmüştür. Bir kızı vardır, müzikten hoşlanır, Siyasî. İlimler okulunda hocadır. Milletler Hukuku mevzuunda bir çok eseri vardır. Gabriel efendi: 55 yaşında bir Ermenidir. İmparator­ luk askerlerinin ekmekçibaşı olan ve bu yoldan büyük bir servet yapan Kir kor efendinin oğludur. 19 yaşında kâtip olmuş 22 yaşında Paris'e ateşe olarak gönderilmiştir. Malî işlerde çok akıllıdır. Osmanlı Genel Sosyete Sigorta Şirketi ve Şirketi Hayriye’nin üyesidir. Ayrıca bir çok ticarî şirketlerde ortaklıkları vardır. (S. Î3) Şu ara hü­ kümette bulunan en önemli Ermenilerden biridir ve Patrikâne konsülünde üyedir. Mehmet Ali bey : Arap izzet Paşa’mn oğludur. Mes­ lektaşlarını casuslamakla vakit geçirir. Dahiliye Nâzın Memduh Paşa : 70 yaşında bir Türktür. Sivasta Valilik yapmıştır. Utanmaz derecede rüşvet.

25, yemesiyle şöhretlidir. Gayet dar kafalı ve Hristiyanlara karşıdır. Muhtelif zamanlarda İngiliz menfaatleri lehine hareket ettiği görülmüştür. Hükümet içindeki Alman aleyhtarı bütün vekilleri başvezire karşı birleştirmek is­ temektedir. Makamı oîmıyaıı Nazırlar : Şeyh-ül İslâm Mehmet Cemalettin efendi : AvrupalI­ larla az temasa geçer, fevkalâde aydın ve şahsiyet sahi­ bidir, fikirlerini oğlu Muhtar vasıtasıyla söyler, oğlu mo­ dern fikirlidir itimat telkin etmez. Harp Bakanı : Mehmet Rıza Paşa : Ordu arasındaki şöhretinden dolayı bu mevkie gelmiştir. Başlangıçta çok kuvvetli bir İngiliz dostuyken yavaş yavaş Almanların tarafına dönmüştür. Essen ile olan münasebeti müthiş servetinin kurulmasında yardımcı olmuştur. İstanbul'un en güzel evlerinden birine Rahiptir, sofrası İstanbul’un en zengin sofrasıdır. Siemens ve Halske ona çok faydası olan tesisler kurmuşlardır. Mustafa Zeki Paşa : Kuvvetli bir Alman dostudur. Fransızca, İngilizce ve Almanca bilir. Zekî değildir, ken­ dini beğenmiş dar kafalı, gösterişçi bir adamdır. Adliye Vekili: Afodurrahman Nurettin P aşa: Bir çok valiliklerde bulunmuştur. İngiliz kumpanyasının Fı­ rat vadisindeki demiryoluna şiddetle itiraz etmiştir. A y­ rıca 1906'da İzmir - Aydın demiryoluna en fazla itiraz, edenlerden biridir. Menfaatini görmekten âciz son derece de dik kafalı tipik bir eski Türk’dür. Kuvvetli bir Avrupa düşmanıdır, fakat yabancılarla münasebetinde çok ciddî ve terbiyelidir. Dış politikaya karşı çok zekîce olmasa bi­ le dikkatli bir ilgi gösterir. Para işlerinde ki namusuyla şöhret yapmıştır.

26 Evkaf Nazırı : Türklıan Paşa : 64 yaşında bir Arna­ vut’tur. (;S. 15) iyi kalpli bir centilmendir, uzun boylu ve yakışıklıdır, ticarî kapasitesi yoktur. Muhtelif memleket­ lerde elçilik yapmıştır. Kardeşlerinden biri Arnavut hare­ kâtına katıldığından beri mevkiini kaybetmiştir.

Gümrük İşleri Müdürü : (S, 16) Haşan Fehmi Faşa : Mısır müzakereleri sırasında Ingiltere’ye gönderilmiştir, iyi tahsil görmüş zekî bir adamdır. Hangi mevkii işgal ederse etsin liberal, ilerici ve halk tarafından sevilmiştir. Maden, Omıjaıı ve Ziraat Nâzın : Selim Paşa Malhame : Beyrutlu bir tefecinin oğludur. Akıllı ihtiraslı bir adamdır, ilerleme yolunun Saray vasıtasıyla mümkün ol­ duğunu anlayınca jurnalciler araşma katılmış ve Sul­ tan’m gizli ajanlarına dahil olmuştur. |5ir ara Lübnan Vali adayı idi. Osmanlı Borçları Dairesine girdi buradan :Sir Vincent Caillard tarafından kovuldu, 1893’de Na­ zır oldu. Türkiye’nin bütün maden zenginliklerini kendi kontrolünde tuttu, Türkiye’yi ikinci bir Transval olmak­ tan korumağa çalıştı, ecnebi macerâcılarm topraktan ve halktan istifade etmesine mani oldu. Bu yüzden -memle­ ketin müthiş maden kaynaklarının gelişmesine mani ol­ du. Bu ara kendisine ve bir grup yakınma müthiş maddî menfaat sağlamayı başardı. (S. 17) Cesur burjuva rolü oynamaktan hoşlanırdı. Kardeşi Necip Paşa Malhame ise gizli polisin resmî olmıyan başıydı. Ağbeysi Selim Suriyeden İstanbul’a gelince Necip Tunus’a gitti orada ticaret ve gazetecilikle meşgul oldu. Kuvvetli bir Ingiliz düşmanı olarak bilinir.

Eski Başvezirler : (S. 19) Sait Paşa : Buna küçük Said Paşa da denir. Ceride-i .Havadis gazetesinde mesleğe atılmış, çok enerjik hırslı Mr adamdı. Padişahın en yakın dostlarından biriydi, hü-

27 kûmetin bütün işleri elindeydi. Üç defa baş nâzır olmuş­ tur. Vatanı müthiş sever ve aşırı derecede zekîdir. Halen 'bütün devlet memurları tarafından aranmaktadır. İngilizleri sevdiği söylenmiştir, maraafi son zamanlarda Rus dostu diye tanınmıştır. Öyle sanıyorum ki İngiltere’ye karşı tutumu ne dostluk ne de düşmanlık açısından olmuş­ tur. Memleketinin menfaatini herşeyin üstünde tutmasını bilmiştir. Türkiye’nin menfaatlerine hizmet ettiği müd­ detçe İngiliz dostu bir politika izlemiş, fakat 1896’da ar­ tık İngiltere’ye itimat edilemiyeceğine karar verdikleri zaman Rusya’ya yakınlık göstermiştir. En büyük hatâsı sabırsız oluşu ve Sultan’a karşı çok açık davranışıdır. Kabinedeki nâzırların çoğunu açıkça hakir görmüş ve doğu’nun bir Bismark’ı olmiak istemiştir. İstifası İmpara­ torluk için son derecede önemlidir. 1880’de Duleigmo hâ­ disesinde Sultan’ı ikne edemediği için, 1885’de Doğu Rumeliye orduları yürütmek fikrini Sultan’a kabul ettire­ mediği için ve 1903’de Avrupa bölgesinde reformlara ih­ tilaç olduğunu Sultan’a kabul ettiremediği için istifa et­ miştir. • Kâmil Pasa : 79 yaşında Kıbrıs asıllı bir musevidir. Küçük Said Paşa’dan sonra Başnâzır olmuştur. Bir hayli iyi tahsili vardır. Kabiliyetli ve namusludur. Sultan onu ihtilâlci olmakla itham edip Suriye’ye sürmüştür. Daha sonra da İzmir’e Vali olmuştur. Oğlu Sait ve damadı Faik Paşa’lar son derece çürümüş şerefsiz insanlardır. (S. 20) Kâmil Paşa Mısır’da Pan İslâmik ve İngilizlere karşı olan hareketi yürütme emrini almıştır. Fakat birdenbire işinden alınıp Rodos adasına sürülmüş o da oradaki İn­ giliz Elçiliğine iltica etmiştir.

E — 1907 senesinde İstanbuldakî olaylar : Sultan rahatsız yorgun ve zayıf görünüyor. Son sene­ lerde kabinede iki değişiklik oldu. Haşan Fehmi Paşa Sa­

28 it Paşa’nm yerine geçti. Bahriye Nezaretinde ise Celâl' Paşa’nm yerine Haşan Rahmi Paşa tâyin edildi. Elçiliği­ mizin gümrük idaresindeki gelişmelerle ilgili gayreti Ha­ şan Fehmi Paşa tarafından desteklendi. Haşan Rahmi Paşa ise Yunanistanla harp hâlinde oldukları için işe ya­ ramaz bir grup gemiyi gösteri yaptırmak üzere Boğazla­ ra yolladı. Haşan Rahmi Paşa evvelce de söylendiği gibi 5 yıl İngiliz Bahriyesinde çalışmış olup bir Almanla ev­ lidir. Gümrüklerin basma Raif Paşa getirildi. Bu 70 yaşın­ da ve zekî bir adamdır. Üstelik namuslu ve doğru sözlü­ dür. Mithat Paşa’nın hususî kâtibi olduğu için uzun za­ man yan sürgün hayatı yaşamıştır. (S. 21} Bu sene herkez Fehim Paşa’nm şöhretini kaybettiği­ ni gördü. Gizli polisin başı olan bu adam, halkı uzun za­ man dehşet içinde tutmuş, hırsız, jurnalci, katil ve deh­ şetli bir adam olup, uzun zaman Sultan’m iltifatlarına mashar olmuş ve cinai mesleğini sürdürmüştür .Fakat Almanlara ait bir yük gemisine el koyduğu için Alman Hükümetinin İsrarıyla mesleğinden uzaklaştırılmış ve İs­ tanbul’dan sürülmüştür. Bir sefer de bir İngiliz’e 700 Sterlin vermezse derhal öldüreceğini söylemişti. Bu sebep- , le ben de Alman meslektaşımı destekledim. Sayısız Valiler değiştirmiştir. Kâmil Paşa Konsolos­ luğumuza sığınmıştır. Bu hâdise bizi bir hayli müşglü durumda bırakmakla birlikte Mr. Barcly’in zekâsı saye­ sinde halledilmiştir. Ayrıca Bulgarlar Türklerden demir­ yolu yapımı için müsaade almışlardır. E — 1907 yılında Edirne hâdiseleri: Bu yıl mahsûl çok kötü olmuş ve köylüler fecî duru­ ma düşmüştür. Hükümet 50 bin Sterlin tutarında yardım yapmış olmasına rağmen durum vehametini muhafaza

?J) etmektedir. Bu bölgedeki Bulgarların acıklı durumu be­ nim ve Alb. Samson tarafından Başvezire İsrarla duyurul­ muştur, fakat bir netice alınamamıştır. Bu bölgelerdeki Bulgar çeteleri Türk Hükümetinin bu tutumunu haklı göstermektedirler.

KISIM 11 Türkiye’de tahsil ve halkın fikrî yapış? (S. 24) 1906 -1907 A — Türk basını ve tesiri : (G. H. Fitzmaurice tarafmdan rapor) Türkiye’de Batı memleketlerinde olduğu gibi bir ba­ sın tesiri yoktur. Sultan her çeşit basın özgürlüğünü kısıt­ lamıştır, böylece basın bir nevi gözü kapalı bağlılık orga­ nı hâline gelmiştir. İlk Türk gazetesi olan Ceride-i Hava­ dis Kırım Harbi sırasında Churchill isimli bir İngiliz tara­ fından yarı İngilizce ve yarı Türkçe olarak çıkarılmıştı. Bundan sonra Türkçe gazeteler çıkmağa başlamıştır. Bunlar çok süslü Arapça ve Farsça terimlerle doludur. Bir milyon mil karelik toprak işgâl eden imparatorluk­ taki bütün gazeteler 4 günlük gazete ve iki haftalık yap­ raktan ibarettir. Bu gazeteler devamlı olarak Batı aleyh­ tarı yazı yazarlar, Japonya’nın kapitülasyonlardan nasıl kurtulduğunu anlatırlar. Ingilizlerin Mısır’ı işgâllerindeki kötü niyeti protesto ederler. Bunların haricinde İzmir, Selânik, Beyrut ve Lübnan’da Türkçe, Yunanca - Fran.sızca, Arapça ve diğer lisanlarda çıkan bazı günlük gaze­ teler vardır. Fakat bunların hiç bir tesirleri yoktur. İstanbul gazeteleri üç’e ayrılır. 1 — Yukarıda sayılan gazeteler 2 — Altı adet haftalık, onbeş günlük ve aylık mec­

mua ki bunlar Harp Bakanlığı, Bahriye Nezareti gazeteleriyle resimli bir gazete ve Türk Kadınları için çıkan Hanım dergisidir.

! \

3 —- Bir düzine Türkçe olmıyan gazete bunların 5 adedi Rumca, 2 tanesi Ermenice, 1 adedi Fransızca diğer­ leri İngilizce, İtalyanca gazetelerdir. (S. 26) Türk basınının rolü sıfırdır. Siyasî askerî hiçbir mühim havadisi yazamazlar. İstanbul gazetelerinin isimleri:

\ s |

İkdam: 7000 İstanbul 2000 İstaübul harici satış ya­ par. Sabah : 5000 İstanbul 1500 İstanbul harici taşrada, satar. Saadet ve Tercüman-ı Hakikat ancak 1000’er adet. satabiliyorlar. Dahilî ve haricî politikada havadisleri ve Özgürlüğe^ ait en küçük fikirler korkunç bir sansür tarafından ezilinektedir. Sabah, İkdam ve Saadet gazeteleri Yıldızdan 600 Sterlin, Tercüman-ı Hakikat ise 1440 Sterlin para almaktadır. Gazetelerde kullanılması yasak olan kelime­ ler, ihtilâl, halk hareketi, grev, müstebit, iktidar değişme­ si, söz özgürlüğü ve bunlara benzer daha binlerce kelime­ dir. Gazetelerin havadisleri Mekke’de su çeşmesi yapımı için para verenlerin isim listesi, Hicaz demiryolu ve din ile ilgili bütün havadisler en ince teferruatına kadar yazıhr. Gazeteler Padişahın cami, çeşme ve okul tamiri için verdiği paraları en büyük cömertlik gibi gösterirler. Halbuki Türk gazetecileri isteselerdi dış Müslüman dünyasına çok fazla tesir edebilirlerdi. Fakat Sultan buna dahi müsaade etmemektedir. Türkleriıı çoğu kahvehanelerde vakitlerini öldürürler. Haberler kulaktan kulağa inanıl~ mıyacak kadar hızla yayılır.

L f \ :

f j I | i

; [

81 B — Tahsil (s. 29) Türkiyede teorik olarak tahsil mecburiyeti vardır,, çocuklarını mektebe göndermeyen aileler cezalandınla-. çaktır. Türk Ordusu Subaylarının bir kısmı okuma yaz­ ma bilmez tamamen cahil valiler vardır. Buna karşı memleketteki Hristiyanlarm hemen hepsi tahsillidir, bu tahsilleri de onları îslâmlara üstün yapmaktadır. Islâm dini bilhassa bu Sultan’ın idaresi altında Türkiye’deki her çeşit ilerlemeği durdurmuştur. Mekteplerde ise süslü . İslâm kaideleri öğretilir. Türk tarihî sadece bir krono­ loji olarak okutulur ve ancak zafer kısımları öğretilir,. Tarihi filozof i Türk mekteplerinde yer almaz. Kapitülas­ yonlara hiç dokunmadan devletler hukuku öğretilir. Bu bilgiler ise Sultan’a hiçbir zarar vermez. (!) Üst tabaka, Turkler bir yabancı dil öğrenebilir. Şayet Türkler de tahsil yapabilselerdi diğer insanlar gibi zekî olabilirlerdi. Türk kızlarının tahsili ise çok kötüdür. Hiç bir işe yaramıyan Fransız romanlarını edebiyat diye öğrenirler.. İmparatorluktaki ilkokul sayısı 24.000’dir. Bunlarda , okuma yazma, basit aritmetik, Kuran ve Arapça Öğretil lir. Haftada 24 saat tutan eğitimin 9 saati din’e ayrılmış­ tır. Rüştiye sayısı 500 kadardır. Bunlarda Türkçe, Arap­ ça, Farsça, Aritmetik, Türk ve İslâm Tarihi, coğrafya, ahlâk, yazı, resim, geometri öğretilir. İdadi sayısı 70 tanedir. Bunlarda kimya, fizik, koz­ moloji, matematik, politik ekonomi ve bioloji Öğretilir. Galatasaray İdadisi Fransızca tahsil yapar. İstanbul Üniversitesi memleketin tek üniversitesi olup 5 yıl önce kurulmuştur. Fen, Edebiyat ve Teoloji olarak üç kısma ayrılmıştır. Bunlara pek ilgi duyan yoktur, hattâ bunla­ rın binaları bile yoktur. îstanbulda ayrıca bir Mülkiye mektebi vardır. Burada hukuk, politik, ekonomi ve Fran­

'32 sızca öğretilir. 16 tane öğretmen okulu vardır. Bunlarda pedagoji öğretilir. Darüşafaka yetim çocuklar için ku­ rulmuştur. Bir de Hamidiye Ticaret Mektebi, Tıp ve Mü­ hendislik Mektebi vardır. Hristiyan çocukları için ise Fransız, İngiliz, Ameri­ kan ve İtalyan mektepleri vardır. «Bulgaristan bugün­ kü mevcudiyetini bu mekteplere borçludur» Sözü bu mek­ teplerin tesirini göstermek bakımından gerçeğe en ya­ kın ifadedir. (S. 31) Türk İmparatorluğunun Hükümet şekli :

(S. 32) İmparatorluk 30 vilâyete ayrılmıştır. Bunlar askerî valiler tarafından yönetilir. (Vali Generaller) Ayrıca 7 hür sancak vardır, bunlar da valiler tarafından idare edilir. Rumeli vilâyetleri Avrupanın ilgisini çek­ miş olup özgürlükleri için savaşmaktadırlar. Avrupa Mekadonya’nm geliştirilmesi için ısrar edince hükümet he­ men hemen Asya Vilâyetlerini tamamen soymuş ve Mekadonya’yı kalkındırmağa çalışmıştır. Fakat saray ken­ di öz. halkının mahvolmakta olduğunu görmüş ve üste­ lik AvrupalIların memnun edilmediğini de fark etmiştir. Valiler ve diğer memurlar sarayın himayesini satın al­ mağa mecburdurlar. Şüphesiz bunun için de birşeyler ödemelidirler, bölgelerindeki kaynaklara dalanlar tabii bu ara kendilerini de zengin etmeleri lâzımdır. Bu işin ise sayısız yolları vardır. Umumi işleri üstlerine almak, her cins komisyonlar, adâlet mevkilerini satmak, gün­ lük işlerin icrası sırasında halktan para almak örneğin: îstanbulda mühim bir mevkii işgal eden birisinin ekmek­ lerin gramajını azaltmakla mühim bir servet yaptığı söy­ lenir. Onu şiddetle tenkid eden bir hükümet adamı ise yakacak üstünden para yapmaktadır. Bir batılı için bu durumu anlamak çok zordur. Fakat Türk resmî dairele-

33 „ri kâtiplerle şu veya bu iş için pazarlık eden halkla do­ lup taşmaktadır. Türkiyede vali olan adamın kuvvetli karakter sahi­ bi olması istenmez, umumiyetle zayıf bir adam tâyin edi­ lir. Valiler sık sık yer değiştirirler, şu anda idarenin her yönünde mutlak bir anarşi vardır. Halk vergi vermeği, .askere gitmeği reddetmektedir. Valiler şehirlerin dışına sürülmekte bazen de öldürülmektedir. Sultan ise bütün ■■.¿bu işlerin üstesinden geleceğine rahatça inanmaktadır... KISIM 4

(S. 34)

Türk Ordusu ve Balıriyesi : (1906, -1907) (Aîbay H. C. Surtees tarafından rapor) A — Askeri bakımdan Türk İmparatorluğu : Türk Ordusu bir milyon yüzbin askerden meydana .gelmiştir. 1700 adet sahra topu vardır. Subayların talıt sili bütün Türkiye’nin vasat tahsilinin üstündedir. Oku­ madan subay olanlara alaylı denir, fakat okumuşların sayısı gittikçe artmaktadır, imparatorlukta devamlı hu­ zursuzluk olduğundan ordu Yunan, Bulgar ve Rus böl­ gelerine yığılmış vaziyettedir. Yemen’deki 7 nci Ordu’nun malzemeleri hemen hemen bitmiştir. Bir harp aracı ola­ rak kıymetini kaybetmektedir. Sultan çok şüpheci oldu­ ğu için subayların birbirlerini ispiyon etmelerini teşvik eder. Türk askerinin çok büyük ismi olmasına rağmen bu kabiliyetlerini yemden gösterecekleri şüphelidir. Türk askeri birçok kere malzemesiz, yiyeceksiz, ayakkabısız, barmaksız, yaşamış, yürümüş ve savaşmıştır. Avrupadaki bütün Türk kuvveti 345 bin kişi ve 700 top’tur. İstanbul Çatalca hattında 100 bin kişi vardır. Fakat Türklerin hareket kabiliyeti çok yavaştır. ErzinF. — 3

can, Harput, Diyarbakır bölgesinde 1-2-3 üncü Ordu’da: 108 bin kişi vardır. Şayet İngiltere Mısır’daki garnizo­ nunu kuvvetlendirirse Türk İmparatorluğunun diğer ta­ raflarına taarruza geçebilir. İngiliz filosunun Selânikte, görülmesi Mekadonyayı derhal ateşe verebilir. Bu şekil­ de Bulgar Ordusu harekete geçer. Ayrıca Hindistandaki' kuvvetlerimiz İran körfezinden Bağdad’a yürüyebilir­ ler, bu Araplar tarafından iyi karşılanacaktır. (S. 39) Ayaz Körfezi veya İskenderiye’den harekete geçen birbirliğimiz Suriye ile İstanbul arasındaki bütün bağları: kesebilir... B — Ordu (1907)

Türk Ordusunda son zamanlarda. Kurup’tan gelem: yeni silâhlar yer almaktadır. Doğu bölgesinde Ermeni; mıntıkalarında bazı harp hazırlıkları görülmektedir. Yüz­ başı Dickson Van’dan bana yolladığı haberde Muş böl­ gesinde 5 inci Ordu’nun geleneksel düşmanları olan Rus?lara karşı harp hazırlığı yaptığını bildirdi C — Türk Bahri politikası ve silâhlanması : (Kaptan Taylor tarafından rapor)

Türkiyede modern bir filoya sahip olmak fikri ilk. defa Kırım Harbinden sonra Abdülmecid tarafından dü­ şünüldü. Onun tarafından başlıyan donanma Abdülaziz tarafından geliştirildi. 1874’de Türk Donanması Avrupada 3 cü idi. Öyle ki Rus harbi sırasında Türk Donan­ ması Karadenizi tamamen kontrolü altında tuttu. Fakat Sultan Abdülhamid Dolmabahçe Sarayı kargısında kuv­ vetli bir donanma görmekten müthiş korktu. Ve donan­ mayı Halice iki köprü arasına çekip çürümeğe terk etti. Silâhları ve makinaları söküldü. 1897’de Yunan Donan­ ması Türk kasabalarını bombalamağa başlayınca halkta.

müthiş bir reaksiyon oldu ve Sultan donanmanın Akdenize çıkmasına karar verdi. Halk donanmayı seyir için toplandı ve zafer çığlıkları içinde yola çıkan donanma Sultan’m iradesine itaat edemedi (!) Amiral Haşan Tahsin Paşa 25 yıldır Bahriye Nazırı olup .3 milyon Sterlin servet toplamıştır. Her yıl gemi yaptırmak için para ve müsaade alır fakat hiçbir şey yaptırmazdı. 1900 yılında Almanya’dan yeni bir torpido bot gelince Sultan’m donanmaya karşı yeniden hevesi arttı. Bu ara Ermeni hâdiselerini bahane eden Amerika İsrarla para istiyordu. Bunun üstüne Amerika’ya, İngil­ tere’ye, İtalya’ya, Almanya’ya ve Fransa’ya gemiler ıs­ marlandı. Ölen Haşan Paşa’nın yerine Celâl Paşa isimli bir sivil, Bahriye Nezaretine tâyin edildi. Daha sonra bir Amerikan olan Bucknam Paşa Amiral olarak Türk Donanmasının başına getirildi. Bu şahıs Türk gemileri­ nin yapımından çok büyük kârlar elde etti. (S. 41) Böylece gemi yapımına müsaade eden Sultan onların denize açılıp manevra yapmasına hiç bir zaman izin vermedi. Şu anda Türk Donanması :

1. Harp gemisi Messudiye 8972 ton. 4 küçük silâhlı kravazör: Fethi - Bülent 2761 ton­ luk, Avni - ilâh. 2362 ton, Muinî-Zafer 2362 ton ve Asar-ı Tevfik 4613 ton. İki tane ikinci sınıf kravazör Abdülhamid 3830 toıı ve Abdülmecid 3250 ton, 3 adet torpido bod: Peyki Şev­ ket ve Peyi e4 Savet 1000 ton, Peleng-i Derya 850 ton, 3 adet Desturyel: Tayyar 270 ton, Bursa ve Samsun 290 ton. 15 tane birinci sınıf torpido bod: Ankara, Urfa, An­ talya, Tokat, Sivas, Kütahya, Mesrur, Akhisar, Alpazat, Hamidiye, Yunus, Hamid, Abad, Sıütanhisar, Tümürhi-

sar, Sivrihisar...... , Ayrıca 1 destroyel 15 tane birinci sı­ nıf gemi, iki tane işe yaramaz denizaltı, 8-9 tane küçük gambot Fransa’ya ısmarlanmıştır. Türkiye’de 80 tane 40 cm. lik torpido vardır, fakat gem iler 45 cm. lik torpi­ do kullanacak şekilde yapılmıştır. Dolayısıyla bunları kullanamazlar ve iki sene içinde bunları elde etmelerine de imkân yoktur. Türk Donanmasının Haliçten çıkıp çıkmayacağı, Türk subaylarının birşeyler öğrenip öğrenemiyecekleri şüphelidir. Almanya son zamanlarda genç deniz subay­ larının Alman bahriyesinde talim1görmesine müsaade et­ miştir. • İngiltere ve Amerika’nın da bu mevzuda teklifte bu­ lunması yerinde bir hareket olur. (S. 42)

HAM'fcr DİPLOMASÎSİ (S.' 43) Sultan Hamid’in idaresinin bilhassa son 10 yılı Patı Islâmik esaslara dayanmaktadır. Hicaz demiryolunu yap­ tırarak tebasına gelecek hayatın ve cennetin zevklerini aşılamıştır. Zavallı İslâm halkı, zalim hareketleri devlet memurlarına atfeder ve Halifeden hiç bir kötülük bek­ lemezler. Dış politikanın en önemli kısmı Almanlara yak­ laşmak olmuştur. Girit halkı bu arada OsmanlIlara kar­ şı ayaklandı. Almanlar ise hem Bağdad demiryolunun yapımım ellerine geçirmişler ve hem de Türk Ordusunu idareleri altına almışlardır. Endüstriyel ve ticarî birçok imtiyazlar elde etmişlerdir. Sultan’m Mekadonya ve Er­ menistan’daki politikası nefret edilecek kadar çirkindir. Sultan Rusya’ya karşı düşman olarak yetiştirilmesine rağmen son Rus - Japon harbinden beri Rusları tehlikeli

37 •görmemektedir. Almanların teşvikiyle Avusturyaya karşı tutumu oldukça yumuşaktır. Italyanlara güvenmez ve onların Trabulusgarp hakkmdaki fikirlerini bilir, fakat kendisi hayatta olduğu müddetçe oraya birşey yapamıyacaklarmdan emindir. Ölümünden sonra olacak hâdiseler ise Sultan’ı hiç ilgi­ lendirmez. Fransızlarla dosttur. Fransız maliyecilerinin desteği sayesinde İmparatorluğun ayakta kaldığına inan­ mıştır. Amerikalılara karşı tarafsızdır. Fakat Amerikan misyonerlerinin kendisinin karanlıkta kalmış toprakları­ na Hristiyanlığı ve medeniyeti yaymalarından çekinir. Romanya ve Bulgaristan’dan müthiş korkar ve onlara hiç itimat etmez, Yunanlılara ise aldırmaz onlara karşı bir korku duymaz. Sırbistan’a fazla ehemmiyet vermez... Sultan’m belli bir dış politikası olduğunu sanmıyorum, hâdiseleri gelişme göre ayarlamağa çalışır. (S. 44)

B — TİCARÎ MÜNASEBETLER : Türkiye kapitülasyonlar haricinde Yunanistan, İran, Romanya, Sırbistan, ve Bulgaristan’la ticarî münasebet­ lerde bulunur. Bunların haricinde kalan bütün münase­ betler büyük devletler tarafından yürütülür. G — Türk Mâliyesi ve Şirketleri: (1907) a — Maliye : Türk bütçesi hiçbir zaman kati ola­ rak bilinmemektedir fakat 20 milyon Sterlin civarında olduğu sanılmaktadır. Bunun 3.8 milyonu dış borçların faiz ve amortismanı olarak, 350 bin Sterlin’i Rusiara harp tazminatı olarak ve 691 bin Sterlin’i yabancı demir­ yolları şirketlerine Türk borçları olarak gitmektedir. Türk borçları 88 milyon tutmaktadır. Bu borçlar belli şirketlerin kontrolündedir. Bu borçlar tuz, tütün, pul.

38 ipek, içkiler, balıkçılık v.b. kaynaklardan garanti altına alınmıştır. Ruslara olan harp borçları 27 milyon’dur. Böylelikle bütün ödeyecekleri borç yekûnu 130 milyon olacaktır. b —- Diğer devletlerin sahip oldukları şirketler : Anadolu demiryolu şirketi Konya’ya kadar olan bölgede menfaatler sağlamaktadır. Şirket yeni hisse senetleri çı­ kararak sermayesi 67.500.000 frang’a yükselmiştir. Ital­ yan Hükümetinin baskısıyla Ansaldos firmasına bir kru­ vazör ısmarlanmıştır, gemi yapıldığı zaman diğer Türk gemileri gibi Haliç’te çürümeğe terk edilecektir. Bu ör­ nek bile Osmanlı maliyetinin tutumunu gösteren güzel bir örnektir. Almanlar eski tahta köprünün yerine bir yenisini yapmak için baskı yapmaktadırlar. Fransızlar ise Heraklea vadisinde haklar elde etmek için baskı yap­ maktadırlar. Osmanlı şirketi aslen bir Fransız grubu olup bütün kömür sahalarını elinde tutmaktadır. Diğer bütün milletler de bunlara benzer haklar elde etmişler­ dir. 1903 -1904 Mr. MaxweH’in Mekadonya’da milletler­ arası kontrol ve yapılacak reformlar hakkmdaki rapo­ ru : (S. 49) 1 Şubat 1904, son üç senedir, Mekadonya’daki hu­ zursuzluk arttı. 1901' yılının Ocak ayında Kosova vilâ­ yetinde ciddî hâdiseler oldu. Majeste’nin büyükelçisi al­ dığı talimat üzerine diğer devletlerin duruma dikkatini çekti. (Sir N. O’Cconor 19 Şubat 190Î) Mekadonya’daki Bulgar çetecilerinin hareketleri tehlikeli „şekilde artmaktadır. Majestenin Sofya’daki ge­ nel konsülü ve ajanı bu konu üstünde durmaktadır. (MrV; Elliot 27 Şubat 1901) 1901 -1902 senelerinde durumda hiçbir gelişme madı. Avusturya ve Rusya Hükümetleri İngiiiz Hükü­ metinin politikasını destekliyerek İstanbul ve Sofya’ya

39 I;, bu durumun düzeltilmesi için tazyik yaptılar. Ayrıca va|. lilere özel reformlar için talimatlar gönderildi. (Mr. de I Bunsen 23 Temmuz 1903) I Rus Büyükelçisi Sultanla görüşerek Arnavutluktaİ ki karışıklığa ve Mekadonya’daki duruma dikkati çekti. § Genel durumun mutlaka düzeltilmesi gerektiğini, jaııdarma ve memurların aylıklarını muntazam almalarının |y icap ettiğini ve jandarmaya Hristiyan grupların katılh ması gerektiğini bildirdi. Sultan Mekadonya Reform Kor mitesine Hilmi Paşa’yı müfettiş olarak tâyin etti. (Sir. I .'N. O’Gonor 1 Aralık 1902) r Hristiyanların jandarma teşkilâtına katılmaları bu­ ji yük devletlerin daha fazla müdahale imkânını sağlıyabi| lir. Sir N. O’Conor Hristiyanların komiteye katılmala| .Tini ve belli bir ücret almalarını teklif etti. Bu teklifi kabul edilmedi. (Sir N. O’Conor 9 Aralık 1902) I '

İ

Sahife No 55

Vesika No 7 20 Şubat 1903

Sir E. Monson’dan Markiz Larıdsdovvne’ye :

ir. ^ ir | | r | ; I i;, f,. |, K;• , t

....... (Gizlidir) ... Mekadonya durumunu öğrendim. Avusturya ve Rusya’nın İstanbul'a yapacakları baskıyı duydum. Majeste bu konuyu politik olmaktan çok İnsanî telakki ediyor. Aslında politik olan bütün meseleleri şımdilik gizleyiniz, gayemiz orada yaşayan insanlara adalet prensiplerini götürmek ve her adamın tabii hakkı olan çalışma imkânını sağlamaktır. Her insan işinin karşılığı olan meyvelerden rahatça faydalanmalı ve bu yüzden kötü davranışlara uğramamalıdır. Bütün Avrupa Hükûmetleri bu fikirleri müşterek olarak istiyeceklerdir. Sultan kendisini birleşmiş bir Avrupayla karşı karşıya bu~ lacaktır. Politik bakımından Mekadonya suali çok zor ve

40 karışık bir sorudur. Zira burada çok çeşitli milletler ya­ şamaktadır ....... Sahife No 57

Vesika No 11 22 Nisan 1903

Sir C. Scott’tan Markiz Lansdowne’ye :

...... Arnavutlukta hâdiseler olmakta ve Bulgar çe­ teleri Selânikte bombalar patlatmaktadır. Rus Konsolosu Mitrovıtza’ya hücum edilmiş ve aldığı yaralardan Ölmüş­ tür. Avrupalı subayların idaresindeki jandarmaların birgelişme yapamadıkları ortadadır. Bu vaziyet Türk Hür. kûmetine yeniden baskı yapmak gerekir ...... Sahife No 59

Vesika No İS 28 Ağustos 1903

Sir N. O’Conor’dan Markiz Laıısdovvıie’ye :

...... (Gizlidir) ... Mekadonya’da olan hâdiseleri bi­ liyorsunuz, Türklerin arasında huzursuzluk büyüyor. Türkler Avrupa topraklarını yavaş yavaş kaybetmekte maddî, manevî çöküntüye uğramaktadırlar. Türkler bu­ nu göze almaktansa Bulgaristan’la savaşa hazırlanıyor­ lar. Şayet Rus’lardan korkmasalar derhal harbe girecek­ ler. Bugün Mekadonya’daki Türk kuvvetinin 200 bin ol­ duğunu sanıyorum. Türk Ordusunda disiplini iyi olmak­ la birlikte, beslenme ve malzeme vaziyeti çok kötüdür. Rusya ise yakın doğu’da harbe girmek niyetinde değil­ dir. Osmanlı imparatorluğu gözleri önünde eriyor ve on­ lar bunu seyrediyorlar. Üstelik Ruslar Bulgar’ların da çok kuvvetlenmesini istemiyorlar ......

41 Saîıife No 69

Vesika No 25 28 Şubat 1904

Markiz JLamlsdovvne’deıı Sir F. Bertie’ye : ....... Fransız ve İtalyan Hükümetleri de Balkan­ lardaki durumun kötüye gittiğini, Berlin anlaşmasını, imzalamış olan devletlerin müdahalesi gerektiğini, söyle­ diler. Biz, Mekadonya için Sultan tarafından bir vali tâ­ yinini ve bütün malî meselelerin milletlerarası bir komis­ yona bırakılmasını teklif ediyoruz ...... bu mevzuda İtal­ yanlarla işbirliği yapmaktan çok memnun olacağız ...... Sahîfe No 74

Vesika No 34 11 Mayıs 1904

Sir N. O’Conor’darı Markiz Lansdowne’ye : ....... Sultan Rus - Japon harbinin neticesinden çok mesut oldu. Yunanlıların Rusların elinde âlet olduğunu; söyledi. Kendisini bu görüşü sebebiyle tebrik ettim. O. Yunanistan, Romanya, Bulgaristan ve Sırbistan gibi kü­ çük devletlerin Rusların emriyle hareket ederek impara­ torluğa güçlükler çıkarttıklarını söyledi. Ve bütün Islâm Dünyasının Rusyadan nefret ettiğini, buna mukabil Gü­ ney Afrika harplerinde İngiltere’ye sempati duydukları­ nı ilâve etti ....... (S. 76) Mekadoııya’daki malî reformlar ve devletlerin talepleri : Sahife No 77

büyük

Vesika No 37 3 Şubat 1905

Markiz Lansdowne’den Sir E. Bertie’ye : ....... Fransız Büyükelçisi bugün benimle görüştü. Osmanlı Bankasının iştirakiyle süslü bir malî reform: plânı hazırlandı. Şu sırada kuvvetlerin birbirlerine düş-

m . memeleri için başka bir plân teklif edilmemelidir. Esa­ sen yapılan plân becerikli memurların eline bırakılmazsa zaten yürümez. Halbuki müfettiş olarak seçilen Hilmi Pa­ şa ve altı yardımcısı Türk'tür ...... 1905 yılında büyük devletlerin donanma gösterisi : Not : 8 Mayıs’ta 6 devlet Mekadonya’da malî re­ formlar yapılması için bir nota verdiler. Bu notada Fran­ sa, Almanya, İngiltere ve İtalya’nın malî delegeler, Avus­ turya - Macaristan’dan genel müfettiş ve Rusya’dan da bir sivil memur yollanacağı bildirildi. Osmanlılar bu nota­ ya cevap vermediler. İstanbul’a yapılan büyükelçi baskı­ ları da neticesiz kaldı. Büyük devletler şartlarını kabul ettirmek için hep birlikte donanma gösterisine karar ver­ diler .......

Sahife No 83

Vesika No 46 24 Aralık 1905

Markiz Lansdowne’den Sir N. O’Conor’a :

(Gizlidir) ... Amirallikle donanma gösterisinin en uygun olanı hakkında görüştüm. Mytelene ve belki de Lem'nos adalarının işgalinin en kolay olacağı, dört bü­ yük dörtte küçük geminin bu görevi rahatça başaraca­ ğını söylediler. Bu malumat sırf sizin içindir. Diğer dev­ letlerin büyükelçileri ile konuşmadan önce Avusturya ve Rus tekliflerini bekleyiniz ve bize telgrafla derhal bildi­ riniz ...... Sahife No 91

Vesika No 61 6 Kasım 1905

Markiz Lansdowne’den Mr. Spring - rice?e : ....... Rus Büyükelçisiyle görüştüm, bana aşağıdaki durumu bildirdi:

Sultan kuvvetlerin büyükelçileriyle toplu halde gö­ rüşmeği reddetmiş, bu yüzden Viyana ve Petersburg’da donanma gösterisine karar verdi. Gösteriye katılacak devletlerin herbiri en az bir gemi temin etmeiidir. Top­ lantı Pire limanında olacaktır. Pire’de toplanan gemile­ rin İstanbul üzerine ciddî baskı yapacağı meydandadır. Gemiler orada üç gün bekliyecekler ve İstanbul’dan müsbet bir cevap gelmediği takdirde Mitylene hareket ede­ ceklerdir. Orada 8 gün kalınacak ve daha sonra Tenedos’a hareket edilecektir. Burada posta ve gümrük dai­ releri işgal edilecektir. Bu yoldan Sultan’ın Mekadonya için teklif edilecek malî komisyonu kabul edeceği mey­ dandadır -----Nahife No 93

Vesika No 65 15 Kasım 1905

Sir N. O’Conor’dan Markiz Lansdovvneye :

...... (Gizlidir) ... öğrendiğime göre Almanlar ne Pire’ye ne de Mitylene gemi yollamıyorlar ...... Sahîfe No 97

Vesika No 70 25 Kasım 1905

Mr. Yaung’dan Markiz Lansdo\vııe’ye :

...... Milletlerarası gemiler Pire’yi terk ettiler. Ya­ rın sabah 8’de Mitylen’de olacaklar ...... Sahîfe No 97

Vesika No 71 25 Kasım 1905

Sir N. O'Conor’rîan Markiz Lansdovvne’ye :

...... Türk Hariciye Vekili beni çağırarak, kuvvetle­ rin tâyin edecekleri malî müşavirleri Türklerin emrine

44 verirlerse, devletlerin diğer şartlarım da kabul edecekle­ rini söyledi. Ben, bunun artık çok geç olduğunu bizi donanma, gösterisine mecbur ettiklerini ve henüz vakit varken bü­ tün şartları derhal kabul etmeleri gerektiğini bildir­ dim ...... SaMfe No 98

Vesika No 7S 27 Kasım 1905

Sır M. O’Çonor’dan Markiz iuınsdoune’ye : ...... Majestelerinin gemisi Lancaster'den: Milletler­ arası filo buraya geldi, gümrük ve posta idareleri işgal1 edildi. Vali bu hareketleri protesto etti. Herşey yolun­ da ....... Sahife No 98

Vesika No 75 27 Arakk 1905

Sir N. OConor'dan Markiz Lansdovvne’ye : ....... Türk Büyükelçisi Malî Komisyonu kabul ede­ ceklerini ve Sultan’m herkezin menfaatlerine uygun bir şekilde bazı değişiklikleri müzakereye hazır olduğunu bildirdi. N o t : Sultan kuvvetlerin isteklerini 2 Ocak 1906’da tamamen kabul etmiştir ....... (S. 100) Bulgar, Sırp, Yunan ve Mekadonya’dakî faaliyetleri: 1 dan :

Romaııya’hîarnı

— Bulgar faaliyetleri 1906 senesi yıllık raporun­

A — Yunan ve Sırp propagandası : 1896’da Yunan ve Bulgar Hükümetleri bir anlaşma yaptılar; Yunanlılar yeni bir hamle yapmak ve Mekadonya’yı elde etmek is­

tiyorlardı. Ancak bıı iş için Türklerle yapılacak bir harp felâketleri olurdu. Mekadonya’da belirsiz bir tarihten be­ ri kilisenin de gözü vardı. Patrik Yunan ırkındandı, bu sebebi e Bulgaristan ve Romanya’dan da toprak talebin­ de bulunuyordu. 1897’deki korkunç yenilgiden sonra Yu­ nanlılar Helenizme hizmet edecek en iyi yolun Türklerle Bulgarları birbirlerine düşürmek olacağına karar verdi­ ler. Aynı şekilde de Sırbistan Kosava Vilâyetinin kuzey­ batı kısmını istiyordu. 1888 ve 1898’de Papazlarla mek­ tep hocaları kesif bir propagandaya başladılar. B — Dahili organizasyonların faaliyeti ; Vinitza hâdisesinin neticeleri

Mekadonya’da 1896-1897’de kurulan dahâli teşki­ lât gizlice isyanı yayıyordu ve ülkeyi askerî bölgelere ayırıyor, köylüleri devamlı talim ettiriyordu. Türkler bu vaziyetin farkında değillerdi. Fakat Bulgar çeteciler Vinitza’da zengin bir Türk beyini öldürünce yapılan ara­ malarda bir silâh ve mühimmat deposu bulundu. Bu va­ riyette Türkler kütle tevkiflerine başladılar, bilhassa pa­ pazlar ve öğretmenler tevkif ediliyordu. Bu durum kar­ şısında teşkilât çete hareketine döndü etrafa dehşet saç­ mağa başladı. Bu teşkilâtın baş vazifesi katliamdı. Yu­ nanlıların bu ara Türkler hesabına gizli polislik vazifesi yapıyorlardı. Çeteler halktan zorla para alıyor, ve onla­ ra işkence ediyordu. Dinine bağlı olan Bulgarlar Yunanlı papazlarla çeteciler arasında en büyük acıyı çekiyorlar­ dı. 1898’den 1903’e kadar çetelerle Türk askerleri 130 defa savaşmışlardır. € — Rakip Komiteler :

1898’de kendisini başkan seçtiren Boris Sarafof’un

m kurduğu Merkez Komitesi veya dış teşkilât derhal cinaî metodları tatbike başladı. Bu komitenin gayesi bölgeyi hür bir hale getirip ilhak etmekti. D — Bulgar Hükümetinin

tutumu ve

Panisl&mik

ajanların tesiri:

Bulgar Hükümeti görünüşte çeteleri tenkid ediyor­ du. Gerçekte ise çetelerin faaliyeti kendi gayesiyle ay­ nıydı. Zahiren çetelere silâh satışını yasak etmişti, fakat askeri depolardaki silâhlar çetelere akıyordu. Rus Gene­ rali îgnatieff ise Bulgarlara millî ruhlarım canlı tutma­ larını tavsiye ediyordu ....... Sahile No 103

Vesika No 76' 28 Mart 1903

Sir N. O’Conor’dan Markiz Laıısdovvııe’ye :

/

...... Bugün Bulgar baş papazım ziyaret ederek si­ ze bir rapor göndermesini rica ettim. Baş papaz Avus­ turya - Rus reformlarının çok tesirsiz olduğunu, çetele­ rin yaptığı mfezalim’in orta sınıf halkta iyi tesir bırak­ madığını ve Sultan’m kendilerine iyi davrandığını; Rus tebası olmaktansa Türk Bayrağı altında yaşamayı tercih, ettiklerini söyledi. Devamla Prens Ferdinan’m politikası­ nın fırsatçılığa dayandığını, çetelere yardım ederek boş yere kan akıttığını ve Mr. Stambuloff’un prensiplerine dayanarak Türklerin büyük devletlerin müdahalesinden meydana gelen korkularından faydalanıyor, çeteciler ise Bulgarlardan farklı mezheplerde olanlara çok kötü dav­ ranıyor, dedi. Ben, bu kötülüğün ölçüsünü sordum ve bü­ yük devletlerin Osmanlı İmparatorluğuna baskı yapma­ sının uygun olacağım söyledim. (S. 110) 1907 senesinde Bulgaristan için verilen rapordan :

47 Majestelerinin Hükümetinin dostane münasebetleri r

Bulgar çetecileri Albay M liot’u elde etmeğe çalıştılar, fakat Majestelerinin Hükümetinin dostane temasları bu bölgelerde çetecilerin dehşet salan hareketlerine son ver­ di. (S. 111) Majestelerinin ajanları Mekadonya’daki ha­ reketin Türk idaresine karşı olduğu ve Yunanlılara kötü­ lük yapılmaması gerektiğini bildirdi. Bulgarların Mekadonya’da çok fazla yayılmaları Yunanlıların Helenizm gayelerini tehlikeye sokar ....... Sahife No 114

Vesika No 83 2 Aralık 1906

Sir G. Buchanon’dan Sir E. Grey’e :

....... Yapılan müzakerelerle İngiliz - Rus anlaşması­ na varıldı. Rus sivil ajanlarından M. Demeric İstanbul daki bir Bulgar ajanına; Rusya’nın Mekadbnya’da tek bir devletin hâkimiyetine tahammül edemiyeceğini, Rus­ ya ile Ingiltere’nin aralarında anlaşmış olduklarını ve her iki devletin de Bulgaristan’ı kaderiyle başbaşa bıra­ kabileceğini söyledi. Öte yandan Yunan Kralı İngiliz - Rus anlaşmasının Bulgarlardan çok Helenizm’in lehine oldu­ ğunu söyledi ....... Hiçbir İngiliz Hükümetinin Balkanlarda harp etmek istiyeceğini sanmıyorum. Bulgarlarla Yunanlılar arasın­ daki zıtlığı ortadan kaldırıp fırsat çıkınca İstanbul’a, müşterek baskı yapmalarını istiyoruz ...... (S. 116) Sırp faaliyetleri 1906 yıîmda Sırbistan hak­ kında verilen rapordan :

Sırbistan tarafından organize edilip ve malî yardım yapılan çetelerin sayısını kestirmek zordur. Bunlar Kosova Vilâyetinde faaliyet göstermektedirler. Emekli olmuş bütün subaylar Belgrad’daki Mekadonya Komitesine

amam

•4.8 mensupturlar. Üç Kasım’da aldıkları para yardımı 300 bin frang’dı. Mamafi bu yardım 1.350.000 frang’a kadar •çıkmaktadır; bu yardımlar bütçede millî menfaatle ilgili sarfiyatlar hanesinde gösterilmektedir. Propaganda için 300.000 frang, gizli servise ise 800 bin frang verilmekte­ dir. Ayrıca zengin banker ve tüccarlar devamlı olarak para vermektedirler. Mekadonya Komitesi başında pro­ fesörler, meslek adamları, subaylar, bankerler ve hattâ kral’ın kayın biraderi vardır. (S. 119) Yıman faaliyetleri 1906 yılında Yunanis­ tan hakkında verilen rapordan : Yunan çeteleri 1906 yılında Bulgarlara ve Romen­ 'lere karşı çok faaliyet göstermişlerdir. Yunan çetelerinin yaptığı rezaletler öylesine fazladır ki; Helenizme kargı duyulan sempati Avrupa’da hükümetlerin olduğu kadar halkın da desteğini kaybetmektedir. Ve Yunan Hükü­ metine baskı başlamıştır. Yunanlılar Bulgar vatandaşla­ rına Yunanlı olmalarını teklif ediyorlar. Bu teklifi kabul etmeyenlerin evleri, mektepleri ve kiliselerini yakıyor­ lar. (S. 119) 1907 senesine ait Yunanistan raporundan : 1907 senesi Yunanlıların daha az cinayetlerine s ne oldu. Şubat ayında çeteler Volo’ya gelmeğe başladılar, Mekadonya’da Yunan çetelerinin yaptığı tesir nisbeten azaldı. 15 Bulgar öldürüldü. Bulgarlar ise 6 kişiyi öldür­ düler. Çetelerin başına tâyin edilen Yunan subayları tec­ rübesiz ve bilgisiz çıktı. Nisan ayında çete hareketleri arttı. Rusya ile Avusturya Yunanistan’a baskı yapıyor. Teselya’da ise idareciler çeteleri teşvik etmiyorlar. Mayıs’ta çete hareketleri her iki tarafta da arttı. H aziran-da Bulgar çeteleri Yunanlılara saldırdı. Temmuz’da Os­ manlI imparatorluğu ve diğer devletler Atina'ya baskı

49 .yaptılar. Ağustos’ta Bulgar çeteleri faaliyetlerini arttır­ dılar. Türk askerleri bilhassa Bulgar çetelerine karşı sai; taşıyor. Eylülde Yunan çeteleri Selânikte katliama gi­ rişti. Ekim’de Bulgar çetelerinin cinayeti arttı. Kasım’da Bulgarların cinayeti nisbeten azaldı, Yunan çeteleri Bul­ gar işçilerini kestiler. Yunanlılar Türklerden kendi çete­ lerine dokunmamalarını istiyorlar. (S, 121) Romanya faaliyeti: 1905 yılında Sultan bir iradesiyle Romen kilise ve mekteplerini Patriğin emrinden çıkartıp özgür hale ge­ tirdi. Bu hareket Helenizm’e büyük bir darbe oldu. Pat­ rik Sultan’ın emrini kanunsuz olarak nitelendi... Romenler dinlerini kendi dilleriyle icra etmek isti­ yorlar, Yunanlılar ise bunu Helenizme aykırı görüyor.l 1ar... (S. 124) Sırbistan ve büyük devletler : İ Sahife No 135

Vesika No 111 23 Haziran 1903

Sir N. O’Conor’dan Markiz Lansdovvne’ye : ..... . Ecnebi basında Yıldız’da Sultan’a karşı bir darIbe teşebbüsü yapıldığı yolunda çıkan haberler Sul.tan’ı çok rahatsız etti. Bu haberin aslı Weissmen isminde ve ken­ disini Rus ajanı olarak tanıtan biri tarafından yazılmış. Majeste Sultan bu haberin Sırp trajedisini örtmek için uydurulduğunu söyledi. Böylelikle kral ve kraliçe’nin |katlinin tesirinin azaltılmak istendiğini ileri sürdü ...... i Sahife No 136

Vesika No l l l ’e ilâve 23 Haziran 1903

Levant Hcrald ve Doğu Ekspresinde çıkan haber : F. — 4

50 ....... Bütün medenî memleketler ve bütün devletler Belgrad’da Konak’ta olan hâdisenin faillerinin cezalandırılmasmı istemektedirler. Sırp Kral ailesini Öldürmek»Allahm iradesine karşı gelmektir. Bu katiller medenî dünyanın düşmanıdırlar, caniler cezalandırılmalıdır. Yeni: Kral ancak caniler cezalarını gördükten sonra tanınaçaktır; bunda bütün devletler ittifak halindedirler ...... Sahile No 142 23 Mayıs 1906

\ j | | i? I &•

Vesika No 12£ !| I ■

Siı* E. Grey’den İngiliz Kralına rapor :

...... Suçlular kâfi derecede cezalandırıldıktan sonra; | yeni Sırp Kralı ve Hükümetiyle diplomatik münasebet­ ler yeniden kurulmalıdır. Hareketi hazırlıyanlar 6 Albay f ve bir Yarbay’dır. Bunlardan bir kısmı derhal istifa et: | iniş diğerleri ise suçsuz oldukları iddiasıyla görevlerinde! j kalmışlardır. Hakiki kaatil Alb. Solorevitek’tir. Bu. zat | Askerî Akademi’nin Komutam’dır. Bu adamlar tekaüd’e | sevkedildikten sonra Sırbistan'la diplomatik münasebet- | leri yeniden kurmakta hiçbir sakınca yoktur. | (S. 168) Türkiye ve Büyük Devletler : 1906 yılı raporundan alınmıştır :

|

..... . Gümrük vergilerinin arttırılması müzakereleri"! Büyükelçiliğimiz gümrük vergilerinin % 8’den % l l ’e. I çıkarılmasını teklif etti. İngiltere’nin Türkiye’deki pres-1 tiji bugün en yüksek noktasındadır. Türk Hükümeti bıı | % 3lük arttırmayı elde etmek için çok gayret sarfet» f iniştir. Ecnebi hükümetler bu arttırmayı kabul etmek e için maden kanunu garantisi istemişlerdi. Gümrüklerdeki; f bu artış ise Mekadonya’ya gidecektir. Kuvvetlerin şim- e diki talepleri şöyledir : ^ 1 — Maden Kanunu ve kimyevi analizler büyük F

devletlerce hazırlanacaktır. 2 — Mekadonya bütçesindeki açık Osmanlılar tara­ fından kapanacaktır. 5 — Osmanlı askerî masrafları için Mekadonya büt­ çesinden para almmıyacaktır. 6 — Kuvvetlerin teklif ettiği jandarma icabında si­ lâhlı olarak müdahale edecektir. (S. 172) Başvezir Patriğin Yunan çeteleriyle ilgisi olduğunu ve aşırı milliyetçilik yaptığını söylüyor. Fazla olarak da Romenlere verilen dinî serbestliğe Patrik inat­ la karşı koyuyor ...... Sahife No 174

Vesika No 147 3

Sir N. O’Conor’dan Sir E. Grey’e :

.., >, Osmanlı Borçlan İdare Meclisinin İngiliz üyesi olan Mr. Black Türklerin Fransız ve Alman maliyecile­ riyle işbirliği yaptığını ve bu durumun İngiliz menfaatle­ rine zarar verebileceğini, Alman ve Fransız kapitalistle­ rinin Türkiye’de üstün durumda olduklarını, İngiliz kapi­ talistlerinin bu işte çekingen davranmalarının zararlı ol­ duğunu, bilhassa maden sahasında çok büyük ticarî kâr­ lar olduğunu söylüyor. Size Mr. Block’un raporunu gön­ deriyorum ...... Vesika No 147’e ilâve Mr. Block’ım raporu :

...... Alman maliyecileri Türkiye'ye 1888’den beri sızmağa başladılar. Almanlar şimdiye kadar Osmanlı Hü­ kümetine her sahada yatırım yaptılar 1888’de Mr. A. Kaulla württembergische Vereinsbank’m direktörü % 5 ile bir buçuk milyon borç verdi. Bu borca karşılık balık­ hane ve bazı diğer iş gelirlerinin paralarını toplama hak­ kını elde etti. Bu borca balıkçılık borcu adı verilmekte­

Temm

53 dir. Bundan başka % 5 ile 7.427.240 ve % 4 ile 7.827.240 Osmanlı borcu % 4 ile 4.545.000 borç (Hepsi Sterlin’dir) verildi. 1894’de demiryolları için 40 milyon frang borç ve­ rildi. Buna koyunlardan alınacak 163.636 Sterlin tutarın­ daki vergi karşılık gösterildi. Ayrıca aynı banka 1.140.000 Sterlin borç vererek bazı bölgelerden vergi toplama hak­ kını elde etti. 1903 Mart ayında Türk Hükümeti Alınan­ lardan % 4 ile 2.160.000 Sterlin Bağdad demiryolu için aldı. Buna karşılık da bazı bölgelerin vergilerinin toplan­ masını Alınanlara bıraktı. Bu işe Fransızlar % 40 ile işti­ rak ettiler. 1903 Kasım’mda askeri teçhizat ismi altında °/o 4 faizli 2.424.240 dolar borç alındı. Buna karşılık da bazı gümrük vergilerini toplama hakkı verildi. 1905’de °/c 4 ile 2.424.240 Sterlin’e. çıkarıldı, (bu bir Fransız bor­ cudur) Böylece Türk Hükümeti % 4 faizli 29.762.520 Sterlin ile Fransızlara borçlanmış oldu. Fransız koıısorsiyom’u tek başına Türklerle birçok meseleyi halledecek durumdadır. Fransa ve Almanya’dan gayri diğer pazar­ lara stokların ne ölçüde gittiğini söylemek mümkün de­ ğildir. Şüphesiz Osmanlı Bankasına baskı yaparak bu öğrenilebilirse de asıl insiyatif Paris’tedir. Fransa ve Almanya bu memleketteki malî kudretini gittikçe arttırmakta ve malı ipi her gün biraz daha ger­ mektedir. Borç zinciri borçlunun ödeyemiyeceği kadar ağır bir hale gelince Hidiv İsmail devrinde Mısır’da ola­ nın aynının tekrarlanmasından korkuyorum. Bugün Al­ manya o gün Fransa’nın oynadığı malî rolü aynen oyna­ maktadır. Türkler başka borç almazlarsa bu borcun ödenmesi 1932’ye kadar sürer. Fransız konsorsiyum’u yeni malî faaliyetlere girmiş ve Almanya'da bunu % 25’ini talep etmiştir. Sultan ve Başvezir bu yeni oyunu fark etmedikleri için henüz itiraz etmemişlerdir. Her iki taraf da Türk Hükümetine yüksek faizli yeni borçlar teklif et­ mekte işe yaramaz atıl kapitali arttırarak Türk Hükû-

metini ellerinde tutmaktadırlar. Bu borçların sağladığı faydalar birkaç hafta veya birkaç ay zarfında bitmekte, halbuki bu borçlara karşılık bu iki devlete verilen men­ faatler 50-60 sene sürmektedir. Türkler sarfiyatlarını kontrol etmezlerse bu dahilde iflas’a kadar gidecektir, böylece bu iki devlet bekledikleri fırsatı elde edeceklerdir. Demiryollarına gelince : 1888’de Almanlar Haydar­ paşa - Ankara demiryolunu yaptılar. (Bu hattın İzmit’e kadar olan kısmı şimdiye kadar İngiliz grubunun elin­ deydi) Hattın İzmit’e kadar olan kısmı Î0.300 frang’a ve İzmit Ankara bölgesi 15.000 frang’a (kilometresi) ga­ ranti edildi, İlk iki senede şirketin topladığı ortalama vergi 200.399 Sterling’dir. Eskişehir - Konya bölgesi 445 kilometre olup kilometre başına 13.727 frang’a garanti ( edilmiştir. 1893’de aynı şirket tarafından yapılmıştır. Şirket buna karşılık Gümüşhane - Haydarpaşa bölgesinin vergilerini toplıyacaktır. İki senede 53.091 Sterlin vergi toplanmıştır. Ve ayrıca demiryolu üstünden 5 yılda 16.276 Sterlin toplanmıştır. 1890’da Alman Grubu Başkanı olan Mr. Kaulla Se­ lanik - Manastır demiryolunun 99 yıllık işletme hakkını aldı. 219 kilometre olan bu yol için Km. başına 14.300 frang garanti verildi ve Selânik - Manastır bölgelerinin vergi toplama hakkı elde olundu. Son iki yılda vergiler­ den 152.132 Sterlin, demiryolundan da 5 yılda 52.165 Sterlin topladılar. Selânik - İstanbul demiryolu bir Fran­ sız şirketine ait olup 1892’de M. R. Bandouy tarafından 99 yıllık işletme hakkı elde edilmiştir. 51*0,5 Km. olup, Dedeağaç, Gümülevne, Serez ve Draman bölgelerinin ver­ gi toplama hakkı ile kilometre başına 15.500 frang ga­ ranti alınmıştır. İki yılda toplanan vergilerden 132.296 Sterlin elde edilmiştir. 1893’de M. G. Nagelmackeres İz­

54 mir, Kasaba, Alaşehir demiryolunun 99 yıllık işletme hakkım elde etti. Bu bir İngiliz firması olmasına rağmen 1894’de bir Fransız firmasına satıldı. 266 km.' olan bu yola Türk Hükümeti 2.310.000 frang senelik garanti verdi. Bu yolun Alaşehir’den Afyon’a uzatılması halinde, Aydın, Denizli ve Sarukhan bölgelerinin vergi toplama garantisi verildi. Bu gelir iki senede 130.702 Sterlin’dir. 1893’de bir Fransız Şirketi Beyrut - Şam arası demiryolu garantisini aldı. Kayak - Hamak* & arası km. si 15.000 frang’dan Hamak - Aleppo (Halep) arası Km. si 13.600 frang’tan garantilendi bu garantiler Şam, Hamak ve Akhiah bölgelerinin vergileriyle garanti edildi. İki yılda toplanan vergi 166.717 Sterlin’dir. ^ 1902 yılmda bir Alman firması Konya - Bağdad lunun 99 yıllık işletme hakkını elde etti. Türk Hükümeti bu yol için 54 milyon frang garanti verdi. Ödemeler Konya, Halep, Urfa bölgelerinin vergileriyle garanti altına alındı. Demiryolunun ilk kısmı yapıldığından beri Türk Hükümeti şirkete 26.863 Sterlin para Ödedi. Bağ­ dad demiryolunun % 40 hissesi Fr ansızlar a aittir. Bu iki hükümet 2.657 Km. îik demiryolunu trafiğe açmışlar ve halktan 828.2Î0 Sterlin para toplamışlardır. Bu iki devletin Türkiye’niiı sırtından kazancı gittikçe artmaktadır. İngiltere ve İngiliz Mâliyesi açıkta bırakılmıştır. Bu iki memleketin ekonomik tesiri şimdilik sadece malî men­ faatler gibi görülmekteyse de çok yakında politik ve askerî tesir ve kontrol hâlini alacaktır. * ' w . Ingiltere Ortadoğu’dan elde ettiklerini kaybetmek üzeredir. Bir iş ya yürümeli veya çökmelidir. Yerinde duramaz. Diğer devletler ilerlerken İngiltere geriliyor, gözümüzü açalım ve hakikatleri görelim; Alman ve Fransız tesiri doklara, rıhtımlara ve tramvaylara girmeğe başladı

i: : [ i

| j | Î';' yo| \ ( i t" | if [ 1 jy t !■. | | î t

55 Osınanlı İmparatorluğunun akılsızca borçlanması ve korkunç israfı yüzünden Türk Devleti mahvolmakta ve korkunç malî kaosu meydana gelmektedir. İngiliz evleri bu hâdiseden hiçbir kâr ve hisse alamıyacaklardır ve bu ekonomik temeller üstünde yükselen Alman - Fransız -durumu çok yakında politik gelişmeler de gösterecek­ tir ......... (S. 175-180). (S, 189) Sınaî hudut hâdisesi ve İngiliz bahrî göste­ risi 1906 senesi raporundan (G. H. Fitzmourice tarafın­ dan) :: 3 Mayıs'da OsmanlIlara bir ültimatom verildi. Mısır -askerlerinin komutanı olan Bramley bey (bir İngiliz su­ bayı) Akabe'den Gazze bölgesine yakın bir yerde bir kamp kuruyor ve Türk bölgesinde bir karakol kurmak istiyor. Sultan bu vaziyeti İngiliz Büyükelçisine şikâyet ^ediyor, kuvvetlerin Türk hududundan çekilmesini rica

»

6 — Yağ presi 7 — » » 8 — Un değirmeni 9 — Halılar . 10 — Boya işleri

C. Whittall ve şürekası. D. Essingnis. Rankin ve Demas. Risse Kardeşler. Alfert Sanson. Albert ¡Smith (Bergama) R. Hatkinson (Aydm) Whiteman (Menemen) Şark Halı İmalâthanesi. Peterson ve şürekası. F. — 14

Aydm’m haricindeki İngiliz menfaatlerini bildiriyo­ rum : 1 — Osmanlı Bankası. 2 — Türkiye Millî Bankası. 3 — Mersin Adana demiryolu. (Bazı hisseleri.) 4 — Boraks Şirketi. Bursa, Karahisar, Sultan Sancak.« 5 — Keşan Kömür Madenleri. (Eğedeki Kömür Ma­ denleri.) 6 — Bursa civarındaki Krom Madeni. Peterson ve or­ takları. ,7 — Troad’di Altın Madeni Alexsandır Hill. 8 -— Trabzon civarındaki Bakır Madeni. 4 ayrı şirkete 9 — Mermer Ocakları. 10 11 12 13

— — — —

îstanbuldaki îstanbuldaki îstanbuldaki îstanbuldaki

Soğukhava Şirketi Telefon Şirketi. Doklar. Pamuklu Fabrikaları .......

Şatafe No: 792



Vesika; No: 523: 27 Eyîü! 1919

Albay Memertzîıageıı’den JLord Cıırzoıı’a : .......... Noel gayet tehlikeli bir şekilde Türklerin. aley­ hine çalışıp Kürt propagandası yapıyor ...... Sahife No: 782

Vesika No: 52Ö 29 Eylül 1919

H-ord Curzon’dan Sir E. Corwe’e : ...... Standart oil Türk Hükümetinden harpten ön­ ce müsaade aldığı'iddiasıyla Marmara, bölgesinde petrol aramaya başladı ......

211 Sahife No: 785

Vesika No: 530 30 Eylül 1919

Amiral Sir F. de Bobeck’ten Lord Curzon’a : ..... . Mustafa Kemal’in tesiri gittikçe yayılıyor. Sul­ tan İngiliz otoritelerinden kuvvet kullanarak milliyetçile­ ri durdurmalarım istedi ...... Sahife No: 788

Vesika No: 533 4 Ekim 1919

Mr. Hohler’den Mr. Kidston’a : ......... . Bizim bataryanın Samsun’dan çekilmesine çok müteessirim. Sanki Mustafa Kemal’in önünden çekiliyormuş gibi oldu, ve bir Şarklı’mn gözünden bu zayıflık alâmeti asla kaçmaz ....... Salıife No: 802

Vesika No: 543

Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a, : ...... Başvezir ve İçişleri Bakanı durumun vahame­ tini kabul ediyorlar ve âsileri bastırmak için müttefik­ lerden müsaade istiyorlar. Sivas Kongresinin en entere­ san tarafı, Avrupa Türkiye’sinin de millî hududlar içine katılmasıdır. Türk hududları içinde hür bir Ermenistan’a ve Kum­ lara müsaade edemiyeceklerini söylüyorlar. Ferit Paşa Hükümeti milliyetçilere karşı ilân edildi. İzmit civarında yarı bolşevık tipi haydud çeteleri türedi. Başvezir milli­ yetçilerle konuşulamıyacağma karar verdi... Bütün Türk gazeteleri Sivas Kongresinin aldığı kararları bir zafer gibi gösteriyorlar. Mustafa Kemal ve Rauf Bey’in asil bakışlı portreleri gazeteleri süslüyor. Aynı milliyetçi ga­ zeteler ordunun başı olan Cevat Paşa’mn vazifesinden atılmcaya kadar milliyetçilere yardım ettiğini yazdılar.

212 İ ' ' Yerli hristiyanlar milliyetçi hareketten müthiş korkuyor­ lar... Ingiltere Türklere karşı olan harpte baş rolü oyna­ dığı halde bugün Türk gazetelerinde ve hattâ milliyetçi gazetelerde bile Ingiltere iyi bir yer işgal ediyor ...... Sahile No: 817

Vesika No: 548'e ilâve 10 Ekim 1919

Harbord tarafından : ....... İstanbul'dan Mardin’e kadar olan bütün bölge­ leri gezdik. Milliyetçi hareketin amacı Türklüğün şere­ fini kurtarmaktır. Türkiye hastalık ve harplerden nüfu­ sunun %' 20’sini kaybetmiştir. Yerlerinden çıkarılan Ermeniler yavaş yavaş ve hiç bir korku duymadan yerle­ rine dönüyorlar. Bütün seyahatimiz boyunca Türklerin Ermenileri öldürmek istediklerine dair bir işaret görme­ dik. Ermeniler, Kürtler ve Tatarlar arasındaki düşmanlık eski .zayıf idareler yüzündendi. Ermenistan’da gördüğü­ müz bazı insanlar istikbâl hakkında bizi şüpheye düşür­ dü, çoğunlukla çürümüş insanlardı... Üç ay önce Ermeni’lerin tek bir adam kalmaymcaya kadar kesildiğini duymuştuk, halbuki duyduklarımı­ zın hiçbiri doğru değildi. Zaten ben bu katliamı her za­ man şüpheyle karşılamıştım. Fransızlar Türkleri man­ daları altına almak istiyorlardı bunun için de dünyanın şüphesini Türklerin üstüne çekmek gerekirdi ...... Sahife No: 826

Vesika No: 549 15 Ekim 1919

Amerikan Radyosu konuşmasından : ...... Mustafa Kemal bana dedi ki: Bizim Hükümetimiz yabancı hile ve müdahaleleriyle

zayıflatılmıştır. Milliyetçilerin İngiliz ve Oransızlardan yardım aldığı yalandır. İngiliz sermayesi Türkiye’yi mah­ vediyor. Biz Ingiltere’deki eski Türk Dostlan Cemiyeti Başkanı'Adil Bey’in iki yüz bin sterling, Konya Valisi­ nin yüz elli bin sterling ve belki de Ankara Valisinin bu miktar para aldığını biliyoruz ...... Sahîfe No: 827

Vesika No: 552 19 Ekim 1919

Amiral Sir .F. de Robeck’ten Lor d Cıırzon’a : ....... Ermeni ve Rum Patrikleri yüksek komisyona müracaatla, Türk Milleti hareketi muvaffak olursa hristiyanlar için çok kötü olacağını ve bu sebeple kendi sü­ rülerinin menfaatlerini ve güvenliklerini korumalarını talep ettiler ...... Sahife No: 828

Vesika No: 553’e îîâve 19 Ekim 1919

Mr. Byaıı’dan rapor : ...... . Millî kuvvetler gittikçe geliştiği için, silâhları bırakılmasına rağmen kırk bin kişilik bir hükümet kuv­ vetinin milliyetçilere karşı kullanılması istendi. Başve-. zir bu talebi derhal kabul etti. Fakat İzmir’de cinayetle­ re ve kadınlara yapılan tecavüzlere karşı kurulan kuv­ vetleri bunlarla karıştırmamak gerekir dedi. Ben İzmir-, deki Yunan kuvvetlerinin İngiliz Generali Milne’nin ko­ mutasına' verildiğini, bundan böyle kadınlara tecâvüz oimıyacağım bildirdim ...... Sahife No: 830

Vesika No: 554 19 Ekim 1919

Amiral Sir F. de Robeck5le*ı Lord Curzon’a,: .......... Size Tasviri Efkâr’da çıkan bir karikatürü yol-

itiyorum:. Karikatür çok çarpıcı bir şekilde milletin ru­ hunu ve idealini aksettiriyor. Bunda bir ayağı Trakyada olan ve Orta Anadolu üstüne rahatça ve erkekçe uza­ nıp dinlenen çekilmiş süngüsüyle Konya, Adana ve İz­ mir’den düşmanları temizleyen, sol kolunu kuvvetle Er­ menistan ve Kürdistan’a uzatan, Van’ı parmakları ara­ sında tutan yenilmemiş bir Türk var. Gölgesi Diyarbakır ve Suriye üstüne düşüyor. Harita İran hududundan, Ka~ radenizden Adana bölgesinden Mezapotamya içlerine ka­ dar uzanıyor ...... Sahîfe No: 831

Vesika No: 511 14 Ekim 1919

Ingiliz Yüksek Komiserliğinden Amiral Sir de foeck'e :

Ro-

...... İtalyanlar İzmir’deki Müslümanların dinlerini değiştirip İtalyan vatandaşı yapmak istiyorlar. Asker­ leri hergün ellerinde Küçük Asyadaki İtalyanlar çok ya­ şayın yazılı bayraklar taşıyarak geziyorlar. Fakat benim anladığım Türklerden çok korkuyorlar Ve bu bölgelerde kalabilmelerinin Türklerin lütfuna bağlı olduğunu bili­ yorlar ...... s Sahife No: 835

Vesika No: 558 21 Ekim 1919

Lord Curzon’un notu : ....... Mr. Venizeloş İngiltere’yi ziyareti sırasında Mustafa Kemal hareketinin mutlak suretle ve derhal ezilmesi lâzım geldiğini söyledi. Avrupa yemden Türkle­ rin ve İslamların eline teslim edilemez ......

Sahile No: 873

^ Vesika No: 585 11 Kasım 1919

Amiral Sür F. de Kobeck’ten Lord Curzon’a : ...... İstanbul’a Ermeni ve Rum göçmenler geliyor. Bunlar çadırlara yerleştiriliyor durumları iyi değil. Ame­ rikalılar bunlara yardım ediyorlar. Yunan mültecilerin .gelmesine müsaade ettiğimiz için milliyetçiler bize kızı­ yorlar. Ermeni ve Eum Patrikleri beraberce beni Ingiliz Elçiliğinde ziyaret ettiler. Mustafa Kemal bir iş karış­ tırmadıkları müddetçe hristiyanların hayatının emniyet­ te olduğunu söylediyse de bu mesuliyetsiz milliyetçi li­ dere kim jnamr, dediler. Ayrıca İzmir havalisinde evleri yandığı ve yıkıldığı için evsiz barksız kalan Müslümanla­ rın durumu da bizi hayli utandırıyor. Şimdi her tarafta milliyetçi adı altında çeteler türedi. Mustafa Kemal ve adamları bütün yabancıların ve bilhassa îngilizlerin git­ mesini istiyor ...... Nahife No: 893

Vesika No: 596 17 Aralık 1919

'

Sir E. Crovve’den Mr. Kidston’a : ....... Mustafa diye biri var Kürtleri ayaklandırabilir ve Erzurum ile merkezî Anadolu köylülerinin çarpışamıyacağı bir güç haline getirebilir ...... Sahife No: 907

Vesika No: 609 28 Kasım 1919

Mr. Ritstoıı’dan Sir E. Crowe’a : ...... Ermenilerin Müslüman komşularını kesmesin­ den hiç şüphe etmem ve Erivan'ı kontrol altında tutan Taşnak çetesine en küçük bir itimat göstermemek lâzım­

zm dır. Bu Taşnaklar müthiş bir vahşetle çalışıyorlar ve ta­ lihsiz Ermenilerin hiçte yararına hareket etmiyorlar. Sulh konferansının Türkiye hakkmdaki yayınları: Mustafa Kemal harekâtını yarattı. Rum’ların İzmir’e çı­ kıp orada yaptıkları da bu harekâtı körükledi. Kürtlere her ne kadar inanmazsak da onları kullanmamız men-' faatimiz icabıdır. Doğu Vilâyetlerine gelince Türklerle? harp etmeden o bölgeleri Ermenistan ve Kürdistan diye bölemeyiz. Çok korkarım ki geçen Haziran’da aldığımız; kararlan Türklere kabul ettiremiyeceğiz, keşke aksini dügünebilseydim ...... Sahife No: 917

Vesika No: 6XÎ> 28 Ekim 1919

27 köyün eşrafından Konya’daki İngiliz Yüksek K miserinin aldığı mektup : ....... Millî Kuvvetler adı altında bir grup Müslüman ve Hristiyanları öldürmektedir. Hayvanlarımızı elimiz­ den alıyorlar, telgraf hatlarımızı kesip bizim sizlere ha­ ber vermemizi onlüyorlar. Bizim hükümetimiz zayıf ol­ duğu için milliyetçileri ezemez. Milliyetçileri ezmek için. Ingiliz Hükümetinin bize yardım elini uzatması için yalvannz... Aşağıdaki köylerin eşrafı tarafından imzalanmıştır,: Soğuçak, Kovanlı, Hacı Yunuslar, Dumnu, Karabâyır, Huluslar, Seyit, Gitret Bekle, Sat, Yalnızca, Kiraz, Elma ağaç,Beybahin, Fakirtepesi, Ekitse, Sarıca, Sarıştat, Akçapınar, Ahırlı, Günce Gün, Ali Çerçi, Fatma, Sorkom, Mervesti ....... Sahife No: 921

Vesika No: 616 4 Aralık 1919

Mr. Uyan’ın Raporu : •..... Reşit Paşayla Kürt meselesini görüştüm ve Al-'

m bay Noel’in Malatya’yı ziyaretinin yanlış tefsir edildiği­ ni söyledim. Gerçi Majeste’nin hükümetinin Kürt mese­ lesinde büyük menfaati olduğu doğrudur, fakat bu sa­ dece Mezapotamya ile ilgilidir ve sırf orayı korumak içindir, Diyarbakır’daki Türk memurların Bedir Han’ı ve hattâ Albay Noel’i tevkiflerinin kötü bir şey olduğunu Albay Noel’in Kürt meselesinde bir mütehassıs olduğu­ nu, propaganda yapmadığını, Bedir Han’ın da Albay Noel’e kılavuzluk ettiğini, gayelerinin o bölgelere sulh ve: sükun götürmek olduğunu, söyledim ...... > Sahîfe No: 925

Vesika No:. 620? 9 Aralık 1919

Amiral Sir F. de Robeck’teıı Lord Cur/on’u : ...... Mr. Hohler Kürt meselesi hakkında Kürt Baş­ kanı olan Şsyh Sait Abdül Kâdir Paşayla görüştü. K ürt'­ ler bütün ümitlerini İngiliz Hükümetine bağlamış dürüm­ dalar. Bu ara Mustafa Kemal gittikçe tehlikeli olmaya 'başlıyor. Kuvvetler Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı kul­ lanmak için her parayı ödemeğe hazırlardır ...... Sahife No: 931

Vesika No: 624 11 Araîık 1919

Amiral Sir F. de Kobeok’ieu ÎLord Curzon’a : ....... İngiliz Birliklerinin Samsun’dan çekilmesi mil­ liyetçiler tarafından kullanıldı. Şimdi de demiryolların­ dan çekilirsek bu hâdiseyi milliyetçiler bir zafer olarak ilân edeceklerdir. Mustafa Kemal’in kuvvetleri bir köp­ rüyü havaya uçurup bir treni tahrip ettiler. Mustafa Ke­ mal’in İngiltere’ye ne kadar düşman olduğunu Harp Ba­ kanlığı herhalde anlıyamıyor .......

Nahife No: 932

, 12 Aralık 1919

Vesika No: 625

Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a : ..... : İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali her taraf­ ta protestolara sebep oluyor. Tahkikat Komisyonu uzak­ laşır uzaklaşmaz Yunanlılar Müslümanlara eziyetlere ^başladılar. Her Camiin başına bir jandarma koymuşlar, Yunanlıların işledikleri suçların ahlâk cezasını onları teş­ vik eden kuvvetler de çekeceklerdir ...... Sahife No: 956

Vesika No: 632 22 Aralık 1919

Türk meselesi hakkında ikinci toplantı: ....... Türk Hükümetinin malî bakımdan iflâs etti­ ğini, İstanbul’daki memurlara maaş verilmemesinin teh­ likeli neticeler doğuracağı, Çatalca hattı dışında Türklere yer verilmemesini, kapitülasyonlara çok benzer bir sis­ temin kurulmasını, Türk Ordu ve Donanmasının ancak jandarma teşkilâtı haline getirilmesini, Erzurum’un Er­ menistan'a verilmesini, 12 ada’nın Yunanlılara verilmesi­ ni, demiryolları v.fo, konuguldu ...... Sahife No: 966

Vesika No: 633 26 Aralık 1919

Türk meselesinde üçüncü toplantı: ...... Kürt kabileleri Ingiliz ve Fransız hâkimiyetine konacak, Kürdistan’da hiçbir şekilde Türk bırakılmıyacak. Bir tek Kürt devleti mi yoksa bir çok küçük Kürt devletleri mı kurulacağı düşünülecek. Ermenilere Ame­ rikalılar kanalıyla silâh temin edilecek ......

219

Sahife No: 915

Vesika No: 63? 26 Aralık 1919

Amiral Sir F. de föolbeck’ten Lord Curzon’a : ...... Kâzım Karabekir Paşa Kürtîerin Kerkük ve Süley maniye’de îngiüzlere kargı ayaklandığını Harp Ba­ kanlığına haber verdi. Mustafa Kemal Sivas’ta Türk, Kürt ve Arap şefleriyle bir Ermeni Devleti kurulmasına -karşı toplantı yaptı. Toplantıda bulunanlar : 13’üncü Kolordu’dan Cevat Bey. 20’inci » Ali Fuat Paşa. 3’üncü » Selâhaddin Paşa. 15’inci » Kâzım Karabekir Paşa, Hadi Paşa, Abuk Paşa, Abdurrahman Şeref Paşa, ve Salih Pa­ şalar Harp Bakanlığında Cemal Paşa’nm Başkanlığında toplanarak yeni bir askerî organizasyonun projelerini hazırladılar. Mustafa Kemal Kuvayi Islâmiye admda bir teşkilât kurdu. Bu teşkilât^ Kürtlerden, Araplardan ve Mardin bölgesindeki şeyhlerden müteşekkil... Türk. Su­ bayları bunları idare edecekler ve Baş Komutan Mustafa Kemal olacak. Burada İstanbul'da gizli bir teşkilât ku­ ruldu. Milliyetçileri vatan haini ilân ediyor ...... •Sahife No: 900

Vesika No: 643 30 Arabk 1919

Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a : ...... Yunan Birlikleri kendilerine verilen bölgeyi geçtiler. Şimdi muntazam hale gelen Türk Birlikleri de Afyon Karahisar’a ilerliyor .......•

S20' Sahife No: 992 4 Ocak 1920

Vesika No: 646 >

Lord Curzon’un notlan :

...... Türkler Avrupa’dan atılmalıdır. Amerikalı Se­ natör Lodge’m dediği gibi İstanbul Türklerden tamamen ’alınmalı, bir veba tohumu olan harplerin yaratıcısı komşuları için bir küfür olan Türkler Avrupa’dan silinmelidir ...... Sahife No: 1003

Vesika No: 64T 25 Aralık 1919

Mr. Ryan’m raporu :

....... Milliyetçiler şimdi iki yol kullanıyor: Milliyetçi ol’ çünkü İslâmî kurtaracak yegâne yol odur. İslama sâ­ dık ol çünkü senin millî varlığını kurtaracak yegâne yol odur. Bazı kuvvetler ezilebilirse de bolşeviklik ezilemez. Bu fikirlerin her ikisi de İslâm dünyasındaki İngiliz hâ­ kimiyetini mahvedebilir. Biz, gerçek ideali dinmiş gibi davranacak menfaatçi bir grubu idareci olarak taktime çalışacağız. Panislâmizmi ezemeyiz bu tıpkı Batı’daki milliyetçi^ Iik gibidir. Bizim şimdiki gayemiz bölmek, arkadaş gibi davranıp kazanmak ve sonra hükmetmek olmalıdır ...... Sahife No: 1011

■ 6 Ocak 1920

Vesika No: 652

Amiral Webî)5deiii Lor d Carzon’a : ...... Maliye Bakanlığı Fransızların 1 idaresine bıra­ kılır, borç işlerini ve bütçeyi onlar ayarlarlar, Ekonomi Bakanlığı İngilizlerde kalır ve şu kısımlara ayrılır:

Zil 1 — Ticaret ve sanayi

2 — Madenler 3 — Ziraat

:

4 — Ormancılık

-

5 — Malzeme 6 — Ulaştırma ve haberleşme. Bunların herbirinin başına bir ecnebi müdür getiri­ lir, bütün bu müdürlere birer yardımcı Türk verilir ve bu sayede durum kurtarılır ....... Nahife No: 1016

Vesika No: 658 11 Ocak 1920

Mr. Vansittart’tan Lord Curzon’a : ...... Türklerle yapılacak sulh 4 esas ihtiva eder : î — İstanbul ve Boğazlar. 2 — Anadolu ve Küçük Asya. 3 — Ermenistan. 4 — Suriye, Mezapotamya ve Arabistan. 1 — İstanbul’un Müslümanlardan temizlenmesi: Müslüman dünyası gözünde Osmanoğullarınm îstanbulu zaptla kazandıkları o esrarengiz kuvvet silinecektir. Türkler İstanbul’u alarak‘ Ortaçağı kattılar. Ve yeni bir devir açtılar. Bütün bunlar düşünülürse 800.000 Türk’ü burada bırakarak Boğazlan kontrol edemeyiz. Diğer ta­ raftan halifenin İstanbul’dan sürülmesine karşı çok ce­ reyanlar var. 30.000 kişilik bir müttefik ordusu tutarak ve hiçbir Türk askerinin İstanbul^ girmesine müsaade etmiyerek Türkler İstanbulda kalabilir. 2 — Anadolu ve Küçük Asya : Türkler Anadolu’da

222 bir uçtan Trabzon ve diğer uçtan Adanaya kadar olan bölgelerde kalabilirler. Erzurum yeni kurulacak Ermeni devletinin baş şehri olacaktır. Türklerin idaresi İngiliz, Fransız ve İtalyanların elinde olacaktır. Italyanlar işgal ettikleri Güney Anadolu bölgesinde ve bilhassa ekonomik menfaatleri olan bölgelerde kalacaktır. Meselâ: Haraclea’daki kömür madeni gibi yerlerdeki men­ faatleri korunacaktır.

3 — Ermenistan: Anadoluya dağılmış 500.000 E r meniyle, Amerika, İran, îstanbuldaki Ermeniler Rusya Ermenistanmdaki 1,5 milyon Ermeniyle birleşip büyük; Ermeni Krallığını maydana getireceklerdir. En büyük zorluk Ermenistanda hiç bir yerde Ermenilerin çoğun­ lukta olmamasıdır. Hakiki bir seçim yapılırsa çoğunluk daima Ermenilere düşman grupların eline geçecektir. Ha­ kikat ve mantık Trabzondan,. Adanaya kadar uzanan bü­ yük Ermenistan rüyasına karşıdır. Dünyanın dört bir tarafına, dağılmış bir kaç yüz bin Ermeni işterim ve yer­ lerini bırakıp buralara gelirler mi? Bu yerlere yüz mil­ yonlar sarfedip onarmak lâzım. Ve hepsinden daha mü­ him olanı burada yaşayan enerjik bir Türk toplumunaı karşı savaşmaları lâzım, Ermenilerin kendilerine güven­ leri yoktur, böyle bir savaşı yapamazlar. Bu problem an­ cak ve çok zor olarak Amerika ve milletler teşkilâtınca, çözülebilir....... Sahile No: 1028

Vesika No: 6*30 16 Ocak 1920

Amiral Webb’den Lord CıırzonJa :

'

....... Bolşevikler medeniyet ile savaşta Türk milliyet­ çileri ile işbirliği yapıyorlar.......

Sahife No: 1062

Vesika No: 667 22 Ocak 1920

Amiral Webb’deıı Lorıl Cıırzoıı’a : ....... Bayburt'ta Şeyh Kürt Ali milliyetçilere karşı harekete geçti..... . Sahife No: 1074

* 22 Ocak 1920

Vesika No: 673

Amiral VVebb’deıı Lord Ourzon’a : ....... Bolşevikler Müslümanları kendileriyle birleş­ meğe çağırıyorlar... Cevat Paşa, Kara, Vasıf Bey, Belin Sami Bey, Prens Abdülrahim ve Sultan adına Damat İs­ mail Hakkı’dan müteşekkil bir grup toplanarak Pan İslâmizm hakkında konuştular......

Sahife No: 1089 :

Kısım 4

17 Haziran Iran 19Î9, 12 Şubat 1920, Konferansta. İngiltere ve Fransamn görüştüğü mevzular : ...... Petrol kaynaklarındaki menfaatleri, Romanya, Küçük Asya, Galiçya, ayrıca Türk petrol şirketinin bütün haklarının İngil tereye geçtiği........... Sahife No: 1093

Vesika No: 684 17 Haziran 1919

Sir G. Clark’ten Mr. Kerr’e : ...... Majestenin hükümeti Türk , petrol şirketinde Fransızların % 10, % 20 hisse almaları için şu şartlan ileri sürer:'Boru döşenmesi işine yardım, edilmesi .ve Cezair petrol sahalarından hisse senedi satın alınması şartr. ile......

;m .

........ ■ .



’■'...SaMfe No: 1111

Vesika No: 703 13 Aralık 1919

...... İngiliz petrol şirketleri kendilerini Amerikan petrol şirketlerinden kurtarmak istiyorlarsa Batum, Tif­ lis, Bakü’den başka yeni kurulacak Ermeni devletindeki petrol işini de üstlerine alır. Bundan başka Musul, Ker­ kük ve Mezapotamyadaki petroller İngilizlerin tesirinde olacaktır. Mezapotamyadaki Türk petrol şirketinden Fransızlara verilecek hak Türk hükümetinin hissesinden , verilmelidir...... Not: Bu cildin geri kalan 250 cayfası İran olayları. na aittir. E. U.

CİLT 7 Sahife No: 42 14 Loııdi'.a Koısferaîîss °

Vesika No: 6 Şubat 1920

....... a — Türkiye mağlûp olmasına rağmen hür bir devlet olmalıdır. b — Boğazlar milletler arası olmalıdır. c „ Türkiye dünya sulhünü tehdit eden hiç bir askerî güçe sahip olamaz. d — Türkiye hür bir Ermenistanı tanıyacaktır, e — Türkiye, Suriye,. Mezapotamya, Filistindeki bü­ tün haklarından vaz geçecektir. Bütün azınlıklar kuvvet­ lerin himayesinde olacaktır. Ayrıca Sultan’m İstanbulda .kalıp kalamıyacağı düşünülecektir. Edirne ve Avrupa Türkiyeyesi Yunanistana verilecektir. Türkiyenin borçları meselesi; ve Türkiyenin deniz kuvveti bulunamıyacağı meselesi görüşüldü. Fransızlar, İstanbul'un Türklerde kalmasını istiyorlar ve İstanbul ialkmm % 80’i Türktür diyorlar, Lloyd George ise nufusün % 40’ı mn Türk olduğunu iddia ediyor, (Bu sebep­ le Türkler İstanbul’dan çıkartılmalı) diyor. Japon dele­ gesi Chinda bu mevzuda söz söylemiyor. Lloyd George’ye göre Türkler yüzlerce sene Avrupada kaldılar ve Avrupadaki bütün belaların başı oldular. İstanbul Türk değildir Yunandır, Türkler oradan atılma­ lıdır..- İtalyan delegesine göre: Türkler İstanbul’dan çı­ kartılırsa bütün İslâm dünyası ayaklanır. Boğazları F. — 15

22G

30.000 askerle işgal edelim, boğazlar işgal edilirse Türkler merhametimize kalır...... Sahife 54 — Yunanlıların İzmir’e çıkışına biz müsaade: ettik, Yunanlıların orada oluşu en dikenli meseledir, diyorlar. Lloyd George, Yunanlıların İzmir’de ticarî: menfaatleri vardır, orada kalmaları gerekir... Mr. Cambon Türkiye’de 7 sene kalıp Abdülhamid’e malı! reform plânları yapmıştır. Cambon’a göre: Türklerin malî kontrolü mümkündür, Türklerden hiç kim­ se bu işi anlayamaz, dolayısıyla sesleri çıkmaz....... Sahife 58 — Türklet ecnebi kontrolünü kabul ederler., Türk memurları maaşlarını aldıkları müddetçe ses­ leri çıkmaz. Mr. Gambon’a göre: Biz' bu durumdan yararlanarak Türkleri malî ve İdarî kontrole alırsak. durum her bakımdan hallolur...... Müttefiklerin Türkiyede çok mühim malî ve politik menfaatleri vardır., Boğazlan kontrol edip para alsak senede bir milyon sterlin top lam ....... Sahife 63 — İstanbul ve İzmir meselesi görüşülürken: Lloyd George Venizelos’u çağırdı, Venizelos İstan­ bul’daki Patriğin Türk ve Rum sayısını bulduğunu bildirerek aşağıdaki listeyi verdi. Yeri Çatalca Çanakkale . Aydın Adalar İzmir Burla Çeşme Karaburun Sivrihisar Foça

Türk 86.000 26.000 350.000 380.000 100.000 4.000 7.000 8.000 9.000 2.000

Rum . 145.00064.000 590.000 1.000.000 240.000 40.000 50.000 15.000 11.000 19.000

227 Tire Menemen Kuşadası Bayındır Ödemiş

20.000 Î0.000 8.000 9.000 19.000

Sahife No: 81

"

5.000 11.000 6.000 7.000 25.000

Vesika No: 10 16 Şubat 1920

Londra konferansı : ...... Ermenistana 6 vilâyetten başka Trabzon ve Adana’da verilmelidir. Amerika Ermenistana yardım ede­ cektir ve mandası altına almağı kabul ediyor. Fransa ise Adana’yı kendisi için istiyor. Trabzonda bir tane bile Er­ meni yok, Ermenisiz bir Ermenistan biraz gülünç olmu­ yor mu? deniyor...... Türkler için bir malî komisyon tertipleniyor...... Sahife 88 — Aynı toplantı: Küçük bir Türk devleti kur­ malı, kapitülasyonlar adlî işlere de uzatılabilir. Japonyadan kapitülasyonları kaldırdık zira onlar kuv­ vetliydi başka çaremiz yoktu. Türklerin kafası Japonlarmkinden çok daha az işler (Turkish mind Was far less precise than the Japanes) dolayısıyla kapitülasyonlar adlî işlere de uzatılabilir...... Sahife No: 99

Vesika tfo: 12

...... Lloyd George ile Amerikalıların Türkiye üstün­ de münakaşası: Lloyd George ve Lord Cûrzon biz neye karar verirsek Türkler onu kabule mecburdur, diyorlar ve Tüçkiyeye teknik uzmanlar da göndereceklerini açık­ lıyorlar...... Sahife 183 — Amerikalı Yahudiler de Lloyd George’a telgraf gönderip parçalanan Türk yurdundan hisse istiyorlar......

m Sahife 178’ — Tiirkleri yatıştırmak için İzmir üstündeki taleplerini kabul etmiş görünelim, Yunanlılar daha fazla asker çıkartsınlar sonra vazgeçeriz...... . Sahife 191 — İtalyan S. Nitti, Türklerin bütün arazi­ lerini ellerinden aldık bari ağır borç altına sokmıyalım, diyor. Sahife 231 — İzmir’e bir Türk bayrağı asarak Türk var­ lığını kabul etmiş görünelim, diyorlar....... Sahife 258 — Venizelos, Türk bayrağı şehrin dışına asıl­ sın Giritte’de Türk bayrağı ada dışında bir kayalık­ ta asılıydı, diyor....... Sahife 258 — İngilizler Kürt devleti kurmak istedikleri bölgede çok fazla maden olduğundan eminler...... Sahife 280 — Lord Curzon, Erzıneanın da Ermenilere verilmesini istiyor. Ve Karadenizde bir Lazistan ku­ rup Ermenilerin mandasına vermek istiyor, bu tek­ lifi diğer delegeler tarafından kabul edilmiyor. Sahife 293 *— Lord Curzon, İstanbul'u boşaltmak için bahane olarak Mustafa Kemal’in adamları olduğu ve • şehrin bu yüzden boşaltıldığını söyleriz, diyor. Sahife No: 291

Vesika No: 36 28 Şubat 1920

İngiliz hariciye vekâletindeki toplantı : ..... . Lloyd George, İstanbul’dan Türkleri çıkartma­ lı... Mr. Cambon, Ermeni Patriğinin sözüne göre, Maraş’ta Ermeniler kesildi. Fakat Majeste Bogos Nubar Paşa bu haberi yalanladı... Şimdi düşman Türklerin mun­ tazam askerleri ve milliyetçi çetelerdir. İstanbul’da olan İngiliz donanmasının bir kısmını Mersine sevkedeîim ve Türklere oradan müdahale edelim. İtalyan elçisi Türk-, ler bu barbar davranışlarına devam ederlerse biz de daha sert tedbirler alırız, diyor. Ve Yunanlılara daha geniş

229 haklar vermeği ve bahri gösteriler yapmayı teklif edi­ yor. Mr. Cambon’a göre ise fcütiin sıkıntı Mustafa. Kemal Pasa tarafından yaratılıyor ve Sultan onu kontrol ede­ miyor...... Sahife No: 297

Vesilcı No: 37 \

Aynı toplantı : ....... Maalesef milliyetçi Türkler Fransız birliklerin­ den çok fazladır. Fransız gruplarının 1/3 ü Fransız as­ kerlerinden gerisi yerli Ermenilerdendir. Ermeni asker­ leri ÎS bin kişidir. Bütün Anadolu hâdiselerinden Başveziri mes’ul tu­ talım... İstanbul’daki komserimiz Sultanı bu hâdiseleri önliyemezse İstanbul’dan atacağımızı bildirerek tehdit etsin...... Sahife No: 300

Vesika No: 33 28 Şubat 1920

Aynı toplantı : ...... Mustafa Kemal kendi kendisini Erzurum valisi ilân etmiş, Erzurum’un yeni kurulacak Ermeni devletine katılacağı bir sırada bu çok mânâh bir hareköttir. Bu. adam olmasaydı Ermenüerin bir şansı olurdu...... Lloyd George, Bogos Nubar Paşa’dan bir mektup aldı. Bu mektupta papaz Narayon’un telgrafı ekliydi. Bu tele göre: Fransız kuvvetlerinin hiç bir haber vermeden Maraş’ı terk etmelerinden habörsiz bin beş yüz Ermeni askeri ertesi gün Türklere karşı bir çıkış yapmaları so­ nucu hepsi ölmüştür... Türkler muhtemelen bazı Arapîarca da desteklenerek Fransızları Marag’tan atmışlar­ dır. Bu ara Türk askerlerinin yirmi bin kadar Ermeni askerini öldürdüğünü söylemesine rağmen hakikat böyle değildir.

230

Türklerle sulhe hazırlanan müttefikler kendilerini çok müşkül bir durum içinde bulmaktadırlar. Türk millî hareketi gittikçe büyüyor, tehlikeli karekteri gittikçe artıyor. Muhtemelen Fransız üniforması gi­ yen Ermenilerin aşın hareketleri Türkleri tahrik etmiş olmalıdır. Türkleri uyarmamız kâfi değildir daha sert hareket etmemiz lâzımdır. Türkler Ermenilerden nefret ediyorlar ve bıı nefret onları sokaklarda Fransız üniformasiyle görünce büsbütün arttı. Fakat Maraş’ta yirmi bin Ermeninin öldürüldüğü tamamen hayaldir. Donan­ ma gösterisi de yapamayız Mustafa Kemal’e bu yoldan tesir edemeyiz. Fakat Efrnir Faysal vasıtasıyla bir şeyler yapmağa çalışıyoruz. Mustafa Kemal'in askerleri nasıl yaşıyor? Bunları acaba İstanbul mu besliyor? Mr. Bertheltft’a göre Mustafa Kemal’in askerleri hiç para almı­ yor onları harekete getiren vatan aşkıdır. Sahife No: 313

Vesika No: 40 1 Mart 1920

Aynı toplantı : ...... Lord Curzon, Boğazları ve Marmara denizini içi­ ne alan bir teşkilât yapılıyor, ancak Yunanistan ve Ro­ manya gibi küçük devletleri de bu teşkilâta alalım, belki ilerde Bulgaristanı da bu teşkilâta alırız... Boğazlarda kat’î olarak Türk bayrağı bulunmıyacaktır...... Sahiie No: 338 2 Mart 1920

Vesika No: 42 /

Aynı toplantı : ...... Lloyd George, Bahriye uzmanlarının hazırladığı şu maddeleri ileri sürdü: 1 — Türkiye kendi sahillerini müdaafa edecek bir

donanmaya sahip olamaz.

231 İ

2 — Türk donanması sadece balıkçı gemilerini korııyacak bir polis kuvveti haline getirilecektir. 3 -— Türk sahilleri nereye kadar uzanacaktır? Lloyd George, Türk Malî Komitesi Başkanı olan Mr. Blaekett ile görüşerek Türkiyelin malî kontrolünün na­ sıl yapılacağını tetkik etti. İlk iş olarak gümrükler kont­ rol altına alınmalıdır. Malî Komisyon Maliye Vekâletinin I hür ve Türklerden kurulmasına tamamen karşıdır. Güm­ rüklerin başında da bir genel müfettiş konacaktır...... [ Netice: Malî işler Türklerin eline hiç bir şekilde bı? rakılamaz. Ayrıca bütün işgal masraflarını ve toplanan i bu komisyonların masraflarını da Türkler verecek. I. Sinyor Nitti, meselâ, Türkler İzmir’i istiyeceklerdir ^ biz de pekâlâ İzmir’i işgal için yaptığımız bütün masraf[f 4arı verin deriz, tabii Türkler bunu Ödeyemiyeceklerine l .göre İzmir de bize kalır, dedi. Buna karşılık: i LLoyd €îeorge, bizim Suriyedeki birliklerimiz oradan |,-çıkacak, yani bunun masrafını biz mi ödiyeceğiz? Hiç I böyle saçma şey olur mu hepsini Türkler ödemelidir, deI -di. İngiliz vergi mükellefleri bu iş için 750 milyon Sterlin I ödediler, bütün bunları Türklerden altın olarak alacağız, I Türklerin altm stoklarını ele geçirmeliyiz, diye devam I -etti...... î

I Sahife No: 358

I

Vesika No: 45 3 Mart 1290

I

Aynı toplantı :

...... Türkiye’de silâh yok deniyor halbuki Anadolu [ silâh doludur. Millî harekette İzmir’de Yunanlılara ve j Doğuda Ermenilere karşı bu silâhlar kullanılıyor. Türk; lere karşı mutlak silâhla savaşmak lâzımdır, Bulgar orü duşunu silâhsızlandırdık neden Türklere aynı şeyi yapa-

- \ :madık?

aM HiM BÜ İ

232 Mr. Carabon, ilk yapacağımız iş bunların milliyetçi [ liderlerini yok etmek olmalıdır. Türkler de bütün diğer [ şarklılara benzerler başları ezilirse sinerler... Sultana bu: j, adamları tevkif etmesi için baskı yapalım, müttefikler . kendi aralarında kararlı olup sağlam hareket etmezlerse- ; Türkler harekete geçeceklerdir, dedi. Lloyd George, Sultana söyle deriz: Biz bütün etleri: alıyoruz sen de bir kaç kemikle iktifa et. Hakikatte Tür-kiyeden geri ne kaldı? En zengin en verimli topraklarının hepsi ve imparatorluğun yarısı gitti. Bütün bunlara: ilâveten boğazlar işgal edildi üstelik bütün masrafları da. Türkler ödeyecek. Şimdi Sultana müjde verir gibi seni İstanbul’da bırakıyoruz, demenin mânâsı var mı? Mustafa Kemal'e gelince, Yunanlılar hariç Türkler herkezdea dayak yediler. Kendilerinin 1/3 ü kadar olan Bulgaristan tarafından bile dövüldüler. Türklerin şöhreti yalancı: bir şöhrettir ve müttefikler hâlâ bu şöhretten dehşet duymaktadırlar. İngiltere kendi hissesine düşeni yapmağa hazırdır. Ve Türklerle ancak savaşarak başa çıkılabilir....... ' ' Sahîfe No: 411

f ! | | l| | I i İ I

Vesika No; 50' : 5 Mart 1920

Aynı toplantı : ....... Lord Curzon, Millî hareketlerin gelişmesi kargısmda Türklerin İstanbul’da kalmasına müsaade edelim., Ve Yunanlıları İzmir’den çıkartalım (Bu çok zor olacaktır.) Türklerin Trakya’da kalmasına müsaade edelim;, (Bu bizim politikamıza tamamen terstir.) Fakat sullı şartlarına bütün bunları koyarsak bir Ermenistan kur­ ma hülyası tamamen ölecektir. Fakat bu bir Kürdistan kurulması mânâsı taşır. Lloyd George, Müttefik kuvvetler Türk kuvvetlerini

'r

i. -f i ji. i :

s

2KVgözlerinde fazla büyütüyorlar. Geçen harpte îngılizler Hintli askerleri kullandılar böyle olmasına rağmen Türkleri yendiler. Şimdi bizim 160 bin ve Türk'lerin 80 bin askeri var. Fransız, İngiliz, İtalyan ve Yunanlılardan müteşekkil her iki asker bir Türk askerini yenemez isebu konferansı durdurup Türklerin bütün isteklerini ka­ bul edelim. Mr. Cambon, Türklerle gözü kapalı bir savaşa atıl­ mamamız için yalvarırım, Türklerin hiç bir kaynaklan yoktur derken yanılıyorsunuz, şayet Türkler kızarlarsa. Yunanlıları İzmir’den denize dökerler...

Sahile No: 450

Vesika No: 55> 10 Mart 1920

Aynı toplantıda alınan kararlar : ....... 1 — İstanbul resmen işgal edilecek ve buna, bahane olarak Türkiyedeki azınlıkları kötü davramldığı: ileri sürülecek. 2 — Türklere sulh şartlarını kabul ettirirken çıka­ cak ayaklanmalara karşı koymak için İstanbul’daki mil­ liyetçi liderler tevkif edilecek. Ve İstanbul hükümetine 24 saat mühlet verip Mustafa Kemal’i ve bütün kuvvetle­ rini dağıtması istenecek. Aksi halde Yunanlıların bu işi. yapacağı söylenecek. Mr. Churchill, Mr. Venizelos yanlış haber almış In­ giliz istikbaratma göre Aydm’da Mustafa Kemal’in 2500' kişisi vardır. Asıl kuvveti ise Ermenistan civarında olup12 bin kişi kadardır. Biz bir taraftan Mustafa Kemal’e bir mektup gönderelim, diğer taraftan da Yunanlılara fır­ sat verip Mustafa Kemal’in adamlarını yakalatalım, böy­ lelikle Türklerin prestijini sıfıra indiririz.

234 .Sahife N o: 506

'

Vesika N o: 62

16 Mart 1920 Akşam üstü saat 4 : ...... Lord Curzon arkadaşlarına dışarda açıklanma­ ması şartı ile bu sabah 11 de İstanbul’un fiilen işgal edil­ diğini, harbiye ve bahriye nezaretlerine el konduğunu ve bütün ulaşımın kontrol altına alındığını, örfî idâre ilân edildiğini ve karaya asker çıkarıldığını bildirdi. Ermeni meselesi ise milletler topluluğunca halledile­ cektir ve bütçelerine onlar tarafından yardım yapılacak­ tır. Paristen arkeoloji mütehassısları getirilerek bütün tarihî eserlere kıymet konacaktır. Kıymet tespit heyeti şu şahıslardan müteşekkildir: İngiltere adına Kumandan Fransa » Prof. İtalya » Senyor Amerika » Mr.

Hogarth. Cagnat. Parabeni Butler.

Tarihî ve artistik değeri olan mallar alınıp götürü­ lecektir. İtalyanlar kendileri için istediklerinin listesini veriyorlar. Sahife No: 523

Vesika N o:v63 18

Aynı toplantı : ..... . Venizelos Marmara adalarını tekrar talep edi­ yor. Bu talep bu adaların Yunanlılaştırılmasma imkân olmadığı gerekçesiyle reddediliyor. Hakiki sebep ise bo­ ğazlar civarında Yunanlı istememeleridir......

-ŞaMie H o: 536

Vesika No: 63se 3’üncü ilâve: 8 Mart 1920

...... Venizelos’un Marmara adaları hakkında verdiği rakamlar : Yer Palotia Aftoni Klosati Prostia Marmara Galini Paşa Limanı Bori Skopi Aloni B'ukhalia Jutali adası Apasia adası Kolonus adası

Yunan 3750 2000 350 2700 4600 2000 3007 2500 3700 2500 1900 2000 1800 Ï805

Sahife No: 570

Türk 20 -—

-



150 „ 37 — —

3 5 —

— —

Vesika. No: 66 20 Mart 1920

Ayın toplantı : ...... Lord Curzon, Türkler için askerlik mesleği ta­ mamen kapanmıştır. Şüphesiz Türkler askerlik yapmak isterlerse başka bir yere gidebilirler. Fransız Legion'u onları kabul edecektir. Mamafi İngiltere buna dahi iti­ raz eder.' Çünkü Türkler diğer düşmanlarımızdan çok farklıdır, başka bir yerde bile askerî terbiye görmeleri iyi değildir. Yeniden Türkiye'de askerî bir devre açıla­ bilir. Şu anda Fransa için en büyük tehlike Adana’dan çı­ kıyor. Fransız üniforması giymiş Afrikalılar ve Ermeniler

Türkleri müthiş kızdırıyor.bu ilerde de devamlı tehlike teşkil edeceklerdir...... Saidfe No: 601

Vesika No: 69?a üçüncü ilâve 11 Mart 1920

Mr, Camfoon’dan Mr. Lloyd George'a — Gizli— .......... Türklere verilecek cevaplar. Bu vesika açıklan­ mamıştır.) 5 inci ilâve: Türkiye, Mısır, Sudan ve Kıbrıs üstün­ deki bütün haklarından vaz geçecektr. 6 mcı ilâve: Türkiye Libya ve Ege denizindeki bü­ tün haklarından vaz geçecektir...... Salıife No: 628

'Vesika No: 70*e beşinci ilâve 14 Şubat 1920

Patrik L, ©oretheos?dan U oyö George’a : ...... Patrik sulh konferansına bir mektup gönderdi* Türkiyenin akibetinin tâyin edildiği şu günlerde, doğu meselesiyle 'çok yakın ilgileri ve menfaatleri olan Patrik, îstaııbulla ilgili olan ve millî arzulan açıklıyan bir beyan- ' name verdi. Bunda zavallı milletlerin selâmeti ve Doğu­ nun sulhu için ilk önce bu meselenin halli isteniyor. (Bu mektubun aslı açıklanmamıştır fakat özet olarak)-: Türklerin kötü idaresi devam ediyor. İstanbul hiç bir vakit ne kültür ne de nüfus olarak Türk olmamıştır. Müsiümanlar için değil fakat Yunanlılar için mukaddes bir şehirdir. Kuvvetlerin Türkleri İstanbul’dan atmama­ sı bir zaaf telâkki edilecektir. Halbuki İstanbul Yunanlatanla kuvvetli bir bağla bağlanmazsa Yunanlıların arzu­ ları hiç bir vakit yerine ’getirilmemiş olacaktır. Tûrklcr boğazları müdafaa edemedi halbuki Yunanlılar milletler arası bir rejimde ve kuvvetlerin de menfaatlerini koruya­ rak müdafaa edebilir. Bütün bu sebeplerden İstanbul ana­

237

vatanla birleştirilmelidir. Bunu boğazların nıilleüpr ara­ sı olması şartiyle en iyi bir çözüm yolu olarak teklif edi­ yoruz;. Biz İstanbul’a selfdeterminasyon ve kuvvetlerin menfaatlerini garanti ediyoruz. Bu kabul edilmez ise İstanbul’un mandasını da almağa razıyız. Artık yeniden dünyaya gelen Yunanistan Türk mayasına ta­ hammül edemez, İstanbul’dan Türk hükümeti ve Türk Sultanı atılmalıdır. Sulh konferansının en âdil hareketi, doğudaki cinayetlerin yeniden tekrarına mâni olmaktır, medeniyetin ve sulhun haklarını vermesidir. Sahife No: 642

Vesika No: 71’e ikinci ek 25 Mart 1920

...... İstikbaldeki Ermeni devletinin teşekkülü hak­ kında rapor : Ardahan, Batum ve îmer vâdisi verilecektir. Ermenistamn Kürdistan ve Türkiyeyle olan hududu şöyledir: Karadenizde Yan batı deresinin bir kilometre batısı, Erzurumda Zelfek dağına kadar olan yer. Güney batıda Hatap dağı, Erzurum vilâyetinin batı hududu. Karasu, Paîuk çayı, Bağır Paşa Çayı. Büyük Sultan Su, Aktaş, Maşla Deresi, Murat Suyu, Güldere, Bitlis Suyu, v.b. Sahîfe No: 664

Vesika No: 74 29 Mart 1920

....... Başkan Wilson bütün Türklerin Avrupa’dan -atılıp Edirne ve havalisinin de Bulgarlara verilmesini is­ tiyor.......

CİLT 8 Sahife No: 1

Vesika No: I 18 - 26 Nisan 1920

San Remo Konferansı : ...... Türklere anlaşmayı derhal kabul ettirmenin; icap ettiğine karar verildi. Ayrıca Türklerın hangi tarih­ te Paris'e geleceği ve Başkan Wilson’a verilecek cevap kararlaştırıldı...... Sahife No: 5

Vesika No: 2

Aynı toplantı : ...... Mezapotamya ve Filistin, İngiliz, Suriye Fransız mandasına girecek. Mr. Lloyd George, Amerikan Stan­ dart petrol şirketinin işleri karıştırmasını ve Fransızların petrolden % 50 hisse istemelerinden hoşlanmıyor...... Sahife No: 20

Vesika No: 4

Aynı toplantı: ...... Wilson*un Türklerle yapılacak sulh anlaşması hakkındaki notasının müzakeresi yapıldı. Lloyd George, Amerikanın İstanbul, Trakya ve Er­ menistan hakkında bir çok sual sorduğunu açıkladı. Ve Amerikalıların bu bölgelerde diğer kuvvetlerdan daha kö­ tü yer kapmaması lâzım geldiğini anlattı. Mr. Berthelot, Amerika Türklere harp ilân etmedi­ ğine göre birinci derecede rol oynamaya kalkması saç­ madır.

239 Lloyd George ve Lord Curzon, biz Türk meselesine çok fazla para sarf ettik bu bakımdan Amerika’dan önce kendimizi düşünürüz, tezini savundular. Türk delegesi sulh için Paris’e 10 Mayıs 1920’ye ka­ dar gelmiş olmalıdır. Türklere sulh şartlarım zorla kabul ettirmek için icap ederse mühim limanlar zaptedilecek, ve askerî gösteriler yapılacaktır. Ayrıca Osmanlı borç­ larının tahsili için bir komisyon kuruldu...... Sahife No: 31

Vesika No: 4’e ikinci ilâve

Aynı toplantı : ....... Amerikan notasına verilen cevap : 1 — Sultanın İstanbul’dan çıkarılmasının faydalı ve zararlı tarafları vardır. Bu konuyu çok dikkatli tetkik et­ mek lâzımdır. Her memleket menfaatleri ölçüsünde bu meseleyi tetkik edip tehlikeyi ve mes’uliyetleri paylaş­ maktadır. Ve Amerikayı da arzu ettiği taktirde bu mes’u­ liyetleri paylaşmağa çağırmaktadır. 2 — Türkiye’nin güney hududu.Adana bölgesi hak­ kında bir çok coğrafik mahallî ve ekonomik faktörler vardır. Bütün bunları çok dikkatli tetkik etmemiz icap, eder. 3 — Müttefikler boğazlar komisyonunda Rusya’nın da bulunması teklifinizi memnuniyetle kabul eder. 4 — Boğazlar ve serbest geçiş hakkında çok dik­ katli inceleme yapmış vaziyetteyiz. Türklerle yapılacak nihai anlaşmada Ruslara danışmak çok hayatidir. 5 — İstanbul’un dışında kalan Trakya hakkında Yu­ nan Kralının Amerikayla konuştuğu anlaşılıyor. Mamafi Edirne ve Kırk kilise’nin Bulgaristana verilmesi fikriniz hatalıdır. Zira orada Bulgar sayısı çok azdır. 6 — Türk hükümetinin Avrupalı kuvvetleri birbiri­

ne düşürmesi fikrinize gelince: Biz Avrupalı kuvvetler

::M0 ticari ve ekonomik meselelerde bir birimizle rekabet et­ kiyeceğimize anlaşmış vaziyetteyiz. T — Müttefikler Amerikanın Ermenistan hakkındaki bütün arzularını iyi karşılar. Ermenistamn istikbal■deki gelişmesi için teklif ettiğiniz yerler maalesef Türk askerlerinin işgâlinde bulunuyor. Müttefikler Ermenilerin azami arzuları ve kendi sempatileri ölçüsünde ol­ masa bile, Ermeni potansiyelinin son hududunda olan yerleri onlara vereceklerdir. Sürmene, Of ve Karadeniz­ 'de serbest bir liman Ermenilere vereceklerdir. Ayrıca yeni devletin selâmeti için Erzincan bölgesi de askersiz hale getirilecektir. 8 — Mezapotamya, Arabistan, Filistin, ve adalarda Türkiye'nin bütün haklarından vaz geçmesi gerekir. Bu mevzuda Amerika'nın bizimle aynı fikirde olduğunu öğrendimize çok memnun olduk.

9 — îzmir meselesi müttefiklerin karşılaştığı en zor .sualdir. Bu bölgenin Yunanlılara verilmesine bizi zorla­ yan muhtelif âmiller oldu. Mamafi bütün Batı Anadolunun hayatı buraya bağlı olduğundan bu çok zor halle­ dilecektir. îzmir Limanında Türklere bir hak tanımak sartıyle bu bölge Yunanlılara verilecektir. 10 — Yeni kurulacak Türk Devletiyle ekonomik an­ laşmaları yoluna koymak gereklidir. 11 —- Müttefik Hükümetler Türk anlaşmasında im­ tiyazlı şahıslardır. Amerikan vatandaşları ve şirketleri de korunacaktır. Not : 1 — Amerikalıların bizim memleketlerimizin istifade ettikleri avantalardan ve üstünlüklerden istifa­ de edeceklerini sanmıyoruz. 2 — Kapitülasyonlar imzası olan memleketler le ne geliştirilecektir. Almanya’nın menfaatlerini düşün­ müyoruz. Amerikalılar bundan istifade edebilirler.

241 3 — İmzası olan devletler her türlü masrafım ala­ caklardır. 4 — İmzası olan devletler Türkleri yeni ekonomik .şartları kabule zorlıyabilirler ...... Salıife No: 35

Vesika No: 5 19 Nisan 1920

Aynı toplantı : ...... Amerika’nın müdahalesi üstünde münakaşalar yapılıyor. Bundan pek memnun değiller. Şayet Edirneyi de Yunanlılar almağa kalkarsa işler bozulabilir. İtalyan Nitti, OsmanlIların en zengin yerleri Yunan­ lılara verilmeli, diyor. Türk borçlarına ait mesele görüşü­ lürken 1908’de Türk Hükümetine malî müşavirlik yap­ mış olan Mr. Laurent çağrılıp, OsmanlIlardan en iyi na­ sıl para alınabileceğini öğreniyorlar. Sir Adam Bîock’a göre: Ancak müttefiklerin koııtrolunda bir Türk mâliyesi olabilir. Türkler hiçbir zaman kendi mâliyelerini organize edemezler. Şayet Türkler :zenginleşirse biz de zenginleşiriz... Belçika da malî komisyonda yer almak istiyor. Kürdistan meselesine gelince: Lord Curzon, bunun çok mühim bir soru olduğu­ nu, İstanbul’dan Bağdad’a kadar bütün bölgelerde yap­ tığı incelemede Kürtleri temsil edecek hiç bir kimseye raslıyamadığmı, Şerif Paşa’nm kendisini Kürt temsilcisi gibi göstermesine rağmen bundan emin olmadığını, esa­ sen Kürtlerin Türklerle beraber yaşamaya alışmış oldu­ ğunu, Türklerle Kürtler’i birbirlerinden ayırmanın çök zor olduğunu, ancak İngiliz ve Fransızların manda yo­ luyla bu işi başarabileceklerini, Musul’da yaşayan Kürtlerin İngiliz mandasına girdiğini söyledi ...... F. — 16

242 Sahife No: 62

Vesika No: © 20 Nisan 1920

Aynı toplantı: ....... Amerika Ermenistan için on bin veya daha fazla insanla 4 - 5 milyon sterlin verebilir. Lloyd George, biz Amerika’dan derhal gelip yardım' etmesini istemeliyiz. Aksi halde bizlerin Ermenileri ko­ ruyamadığımızdan şikâyet etmemelidir. Böyle bir du­ rumda Kanada’nın da yardım yapacağına dair çok iyi: sebeplerim var ...... Sahife No: 93

Vesika No: 10? 22 Nisan 1920

Aynı toplantı : ...... Türkiye’nin sınırlan : Erzurum Ermenilere ve­ rilecektir, böylece büyük Ermeni Devleti teorisi tahak­ kuk edecektir. Italyan Nitti, Erzurum da 637.bin Türk,, 8.500 Rum ve 135 bin Ermeni olduğunu söyledi. Ve Türkler çoğunlukta olduğu için bir yolunu bulup Türkleri ora­ dan atmalıyız. Son zamanlarda Erzurum Millî hareketin; merkezi olmuştur ...... ' Sahife No: 99

Vesika No: 10

............ Mr. Berthelot (Fransız temsilcisi) Bolşeviklerle Mustafa Kemal birleşerek Batum’daki askerlerimizi sarabilirler ...... Sahife No: 110

Vesika No: 11

...... Lloyd George, Ermenilerin böyle lüzumsuz ümitler beslemeğe hiç haklan yok. Ermenilere kâğıt üs­ tünde, haklar vermenin ne mânâsı olabilir. Sanıyorum kr.

243 Amerika da Erzurum’u fethetmek için asker göndermez, belki biraz para toplıyacaklardır, hepsi okadar. Mr. Berthelot, Mustafa Kemal ve kuvvetleri rüşvet vermek veya başka bir yoldan ortadan kaldırılabilir, bu sebeple Erzurum meselesinde acele etmemek gerekir, de­ di ....... Sahife No: 119

Vesika No: 11 23 Nisan 1920

Aynı toplantı : ...... Mr. Aharonian, Mustafa Kemal’in Ordusu si­ zin sandığınızdan çok daha küçüktür. Ve başıboş bir or~ •dudur, bin veya iki bin Kürt veya köylüden müteşekkil­ dir. Nüfus hakkında hazırlanan istatistikler ise yalan­ dır. Ermenilerin istatistikleri Avrupa ayarında olup bun­ lara göre Hristiyanlar çoğunluktadır. Mareşal Foch, Ermeni Devleti başı bozuk ve düzen­ siz bir teşkilâttır, şimdiki Ermeni idareciler ise millî duy­ guları tahrik edilmiş sinirli bir sistemdir. Gayet iyi teş­ kilâtlı Türkler karşısında hiç birşey yapmalarına imkân yoktur. Türklerin en kuvvetli kalelerinden biri olan Er­ zurum’u elde etmelerine imkân yoktur ...... Sahife No: 139

Vesika No: 13

Aynı toplantı : ...... Lloyd George, şayet Erzurumsuz Ermenistan olmıyacaksa bu hiç bir zaman bir Ermenistan olamıyacaktır mânâsına gelir, dedi \..... Sahife No: 141

Vesika No: 13’e ilâve

Aynı toplantı : — Çok Gizli— ....... İngiliz, Fransız ve İtalyan Hükümetleri samı-

244. mi olarak Türkiye’nin gelişmesi ve geliştirmesini arzu ederler.

tabii

kaynaklarını

Şöyle ki : Bunun için Türk Hükümetinin Adliyesini, !Mâliyesini, Jandarmasını ve Polisini yeniden organize edeceklerdir. Azınlık gruplarının her türlü hakları koru­ nacaktır. İlerde hür bir Kürdistan kurulması temin edi­ lecek, Güney Anadolu’da İtalyan menfaatleri, Dicle’nin batısında İngiliz menfaatleri en müessir şekilde koruna­ caktır. Mersin, Tarsus, Adana demiryolu bu üç devletin idaresinde kalacaktır. Yunanlıların menfaati olan bölgeİer Yunanlılara verilecektir. Türkiye’nin herhangi bir yerinde Özel menfaati olan büyük devletler o bölgedeki azınlıkları da idaresi altına alacaktır __ _ Sahife No: 307

Vesika No: ?M 20 Haziran 1920

Lympne'de yapılan ikinci toplantı : ...... Lloyd George, Mr. Venizelos'un Yunan Gene­ rali Paraskevopulos’tan aldığı şu haberi bildirdi: Yunan kuvvetleri Bandırma hattını kolayca geçebilir. Türklere karşı derhal harekete geçmeliyiz. Her geçen gün aleyhimizedir... Mareşal Foch, bu Yunan Generalinin iyi bir adam olduğunu söylüyor. Yunanlılara harekete geçmeleri için' izin verelim. Gayemiz Mustafa Kemal’e bir darbe indir­ mektir. Ve gayemiz Mustafa Kemal’e, Adana’dan Fran­ sızların, İzmit’ten Ingilizlerin çıkmıyacağını hatırlatmak­ tır. Bizim bir iş yapacağımızı anlasın. Bu teklife Fransız delegesi razı oldu ve Yunanlıların derhal ilerlemesi için telgraf çekildi ...... Sahife No: 313 Aynı toplantı : Lloyd George, Mr. Chamberlain’e :

Vesika No: 27

T 245 | |

Mustafa Kemal’e çok kuvvetli bir yumruk indirelim, bu şarttır, dedi. Mr. Millerand, şayet becerebilirlerse Yunanlılar bu­ nu yapacak, dedi. Lloyd George, Mustafa Kemal’in muvaffakiyeti Araplara da sirayet edebilir, bu sebeple mutlaka ezilmesi gerekir, dedi ...... Sahife No: 346

Vesika No: 33 21 Haziran 1920

Villa Belle’deki toplantı: ; ; | l Î |

....... Lloyd George, Türkiye’deki son birkaç günlük gelişmeler çok tehlikeli olmaya başladı, son zamanlara kadar bu hareket İstanbul’u tehdid etmiyordu. Şimdi İzmitte mühim miktarda Mustafa Kemal kuvveti var. Mustafa Kemal hemen hemen Çanakkale’ye ulaştı. Çok büyük bir Yunan Birliğini Bandırmaya gönderip Mustafa Kemal’i arkadan çevirelim... Paris’e gelmekte olan Türk delegesiyle görüşme yapmanın hemen hemen mânâsı . kalmamıştır. İstanbul’daki kumandanlarımızdan Musta­ fa Kemal’in ilerlemesinden duyulan telâşı bildiren telgrafi îar almaktayız. | Kont Sforza, Yunan kuvvetlerinin hiç bir zaman Türkleri yenmesine imkân olmadığını söyledi... Lloyd George, belki Yunanlıların çarpışma kabiliye­ tini büyüttük ve Türkierınkini de küçülttük, durum tehj; likeli olabilir, dedi. [ Fransız delegesi, Türk sulh anlaşmasını geri bıra­ kalım, dedi. Lord Curzon, Mustafa Kemal maalesef çok kuvvetli durumda... Lloyd George, Türklere bir milyon Ermeni öldü de­ diğim zaman cevaben iki milyon da Türk öldü diyorlar.

246

Mamafi Türk Hükümeti Mustafa Kemal’e karşı onun için Damat Ferit’e anlaşmayı imzalatabiliriz. Anlaşma hiç bir sebeple geri bırakılmamalıdır ...... Sahife No: 443

Vesika No: 47 7 Temmuz 1920

Villa Frameuse’deki toplantı : t ..... Türkiye’ye teklif edilen sulh anlaşmasına cevap aldık. Sultan İstanbul’dan atılırsa bütün İslâm dünyası ayaklanabilir, buna karşı İstanbul Hükümeti yalnız bi­ zim için değil bütün dünya için tehlikeli olan Türk millî hareketini bastırmakta bize yardımcı olabilir. Mr. Venizelos, Türkiye’de doğduğu için Türkleri iyi bildiğini söyledi. Türkleri akıllandıracak en iyi yol Mus­ tafa Kemal’i her cephede mağlûp etmektir, dedi. İstan­ bul Hükümeti Mustafa Kemal’e karşı gibiyse de onun zaferiyle çok yakından ilgilidir... Lord Curzon, Boğazlar Komisyonuna ve Malî Ko­ misyona birer Türk alabiliriz... Yunan kuvvetleri ilerlemektedir, daha şimdiden Mus­ tafa Kemal'in prestijini havaya uçurmuşlardır... Lloyd George, Yunan Ordusunda İngiliz subayları vardır ve bunlar Yunan Ordularını çok beğeniyorlar... 1878’de İngiltere ve Fransa Türkiye’yi kurtarmışlardı, Avrupa kuvvetleri Türkiye’yi malî bakımdan ayakta tut­ muşlardır. Harp patlar patlamaz kapıları suratımıza ka­ payıp harbin iki yıl uzamasına sebep oldular, Türklere hiç bir şekilde merhamet edemeyiz... Mareşal Foch, Anadolu’daki hareketi 300 bin ki­ şiyle durdurabiliriz... Mr. Venizelos, şayet mümkün olsa Türklere silâh­ tan başka bir yol kullanabiliriz, fakat Türkler silâhtan başka bir şeyden anlamazlar...

247 Sonuç : Silâhsızlandırılmış olan bütün Yunan bölge­ lerinin derhal silâhlandırılıp Mareşal Foch’un emrine ve­ rilmesi için karar alındı ..... . Sahife No: 553

Vesika No: 62 11 Temmuz 1920

l ’îiıci ilâve : ....... Türk Hükümetine verilen cevap : Türk Hükü­ metinin mesajını dikkatle tetkik ettik. Harbin mesuliye­ tinin Türklerden çok müttefiklerinde olduğu kabul edile­ mez. Türk Hükümeti istiyerek bütün milletlerin özgür­ lüklerine kargı girişilen hiylelere karışmış ve diktatörce arzularını açıklamıştır. Türk Hükümeti 150 seneden beri dostu olan devletleri aldatmıştır... 1914’te harbin başın­ da Türkler tarafsız kalırlarsa dominyonlarının koruna­ cağı tarafımızdan garanti edilmişti. Fakat Türkler bunu dinlemediler ve bu müdahalesiyle insanlığın kayıplarına ve sefaletine sebep oldular. Türkler milletlerarası su yol­ larını müttefiklerin yüzüne kapıyarak milyonlarca in»sanın ölümüne ve milyarlarca Sterlin’in kaybına sebep olmuşlardır. Dünyada hürriyetin yeniden kurulması için Türkiye’nin ödeyeceği para korkunç fazladır... Bulgaristan, Mekadonya ve Ermenistan’da yaptığı­ nız zulüm insanlık vicdanını titretmiştir. 1914’te sözde isyan ettiler gerekçesiyle 800 bin Ermeni evlerinden atıl­ mış ve öldürülmüştür. Türklerden gayri ırklar devlet ha­ line getirilecektir. İzmir ve Trakya Türklerin elinden alı­ nacak, Amerikan Cumhurbaşkanının karar vereceği sı­ nırlar içinde hür bir Ermenistan kurulacaktır. Boğazla­ ra gelince, Türklerin medenî dünyaya bir daha ihanet et­ memesi için sıkı tedbirler alınacaktır, bu sebeple Türkiye Miçük bir devlet haline getirilecektir... Malî kontrollere gelince, bu Türkiye’nin aleyhine de-

248 ğıl bilakis lehinedir. Hükümetimizi düştüğü bataktan çıkaracak ve Türk halkının emperyalist arzularını sile­ cektir, onları iyi idare edilen bir halk haline getirecek­ tir. Boğazların hürriyet garantisine gelince : 1 — Sulhün imzalanmasından üç ay sonra bütün as­ kerî tesisler yıkılacaktır. Marmara sahilleri de dahil bü­ tün sahiller ve bütün adalar silâhsız hale getirilecektir.. 2 — Boğazlarda yapılacak bütün silâhsızlandırma., masrafları Türkler veya Yunanlılar tarafından verile­ cektir. 3 — Adalarda müttefik kuvvetler haricinde hiç bir asker bulunmıyacaktır. Türk jandarmaları bizim emrimiz altında olacaktır,. Türk borçlarına gelince, bunların hepsi Türkler ta­ rafından ödenecektir. Anlaşma Türklere zengin toprak­ lar bırakmaktadır, hattâ İstanbul’u da merkez olarak: bırakmaktadır. Şayet bu anlaşmayı imzalamazsanız Av­ rupa’dan nihai olarak atılacaksınız... Tetkik etmeniz için 10 gün müddet veriyoruz ...... Sahife No: 771

Vesika No: 87 2 2 -2 3 Ağustos 1920

İngiliz ve İtalyan Başvekilleri görüşmesi : ...... Mr. Lloyd George, Senyor Giotti’yi Türklere kargı daha fazla Italyan askeri göndermesi için iknaya çalışıyor... Mr. Lloyd George, İstanbul’daki Türkler in artık o eski yumuşak insanlar olmadıklarım ve İstanbul’da ba­ rınmanın zorlaştığım, söylüyor. Senyor Giolitti, Çanakkale’yi bombardıman ederek Türkleri yenebiliriz, demesi üzerine:

I

Mr. Lloyd George, biz Ingilizler Çanakkaleyi keş­ fettik, orada gemilerin hiç bir rolü olmuyor, biz Türklere hücum ettiğimiz zaman orada çok küçük bir kuv­ vetleri, vardı, şayet siz veya biz karadan asker göndermezsek Çanakkale Yunanlılara veya Bolşeviklere veri| lecektir, ayrıca İtalyanların madenlerini koruyabilmeleri için Çanakkaleyi mutlak elinde tutması gerekir. Mustafa | Kemal ise hemen hemen bitmiştir, elinde hiç bir harp malzemesi yoktur. Fakat bütün bunlara rağmen TürkîeI rin bilinemiyeceğini, söyledi ......

I

Sahife No: 844 i

|

;

...... Lloyd George, Mustafa Kemal Yunanlıları İz­ mir’den atabilir. Bu sebeple Yunanlılara her türlü yardımı yapmalıyız. Şayet Yunanlılar İzmir ve Trakya’yı kürklere geri vermek istiyorlarsa ona karışmayız. Müt­ tefikler Mustafa Kemal'e haber gönderseler o mutlaka bunu dinlemiyecektir ...... Sahife No: 846

\

i

Vesika No: 9&3 Aralık 1920

Vesika No: 98

....... Lloyd George, Bolşeviklerle Milliyetçi Türkler arasında bir menfaat ayrılığı yaratmalı. Türk fikri Pan Turanizm’dir, yâni Türkistan’a geri gitmektir, İzmir ve Trakya’ya bakmazlar. Bu yüzden Bolşevikjeri tehlikeli ve kendi düşmanları sayacaklardır. Mustafa Kemal’in bütün ihtirası doğu’dadır, şimdi Ermenistan’ı zaptetti ve Bolşeviklerle arası açıldı. Türkler bize ihanet ettiler, Çanakkale’de binlerce insanımız öldü, şimdi Türklerin ölü­ müne kim bakar .......

CİLT XİS lehinde olduğunu görüyoruz. Müş­ terek menfaatlerimizi düşünelim. İlâve : 1 — Fransızlar Türk sulhü ile ilgili olarak şunu söyledi: Biz Türk — Fransız dostluğunu unutmu­ yoruz. Türkiye’nin en talihsiz olduğu şu günde yardım elimizi uzatmak istiyoruz, Fransa ananelerine ihanet etmiyecektir... Bu propaganda Türkler’in gözünde Fransız prestiji­ ni arttırıp İngiliz prestijini düşürmektedir. 2 — Fransız Devlet Reisi Pichone, Türk tahtının va­ risine telgraf göndererek, Fransa ananelerini unutma­ yıp Türk menfaatlerini koruyacaktır, dedi. 3 — İstanbul’daki Fransız kumandanı İngiliz kuman­ danını küçük düşürmeğe çalışıyor. 4 — Fransız kumandanı, Peyam ve Sabah gazetelerine demeç vererek müttefiklerin Fransız görüsünü kabul ettiğini ve Türklerin İstanbul’da kalacağım söyledi ......

260 Sahife No: 14.

Vesika. No: 14 7 Mart 1920 Amiral Sir F. de lîöbeck’ten Lord Curzoıı’a : —Çok acelemdir.— ...... Başvezir milliyetçi hareketlere karşı çaresiz ol­ duğunu söyledi, istikbal gittikçe karanlık görünüyor. İs­ tanbul’u derhal işgal edip polis, jandarma, posta idaresi v.b., yerleri kontrol altına almak lâzım ...... Sahife No: 17

Vesika No: 17 9 Mart 1920

Amiral Sir F. de Kobeck’ten Lord Cıırzoıı’a ; ...... Boğazların milletlerarası bir hale getirilmesi ve Türkiye’nin tamamen malı kontrol altına alınmasına ra­ zıyım. Fakat İzmir’in ve Trakya’nın Yunanlılara veril­ mesi beni ciddi şekilde endişelendiriyor. Bütün bunlar ön Asya’da çok fazla kanlı olaylara sebep olacaktır. Türk­ ler Yunan idaresi altına girmezler, bilhassa Yunanlıların İzmir’de yaptıkları kepazeliklerden sonra. Mr. Venizelos Yunanlıların kudretini bu yoldan ispat edemez, kendisi tam bir Yunanlı bile değildir. Ingiliz subayları ve bizim adamlarımız Türkleri öldürmekte, Yunanlılarla is birliği yapıyorlar. İngiliz halkı bunu öğrendiği zaman rahatsız olacaktır. Biz Yunan menfaatini böyle korumağa devam ettikçe Türkler Bolşevikler’den silâh alacaklardır ve Ön Asya ateş içinde' kalacaktır. Bizim Türklere gösterdiği­ miz bu şiddet anlaşılır şey değildir. Bizim iyi ismimiz, şe­ refimiz ve Orta Doğu’daki bütün menfaatlerimiz tehlike­ dedir, bana inanınız ...... Sahife No: 20

Vesika No: 18 9 Mart 1920

Mr. Kerr’den Mr> CaıraipbelPe :

...... Venizelos, Türklere sulhü zorla

kabul

ettir­

261 mekte İsrar ediyor. Mustafa Kemal bir blöf’tür, diyor. Türkler bir zamanlar Balkanlar’da ve Asya’da milletler­ arası bir kuvvettiler ve şimdi nihai olarak ezilmelidirler. Şayet İtalya ve Fransa asker göndermekten korku­ yorsa Yunanlılar İngilizlerle birlikte Tiirkleri ezebilir, Yunanlılar Afyon’a ilerler ve Türk Hükümetinin sulhü imzalamasını sağlar ...... Sahife No: 22

Vesika No: 20 12 Mart 1920

Lord Curzon’dan Mr. Lindsay’a : (Washington) ...... Adana” da iki Amerikan vatandaşı öldürüldü ve Fransızlar Maraş’ı terk mecburiyetinde kaldılar. Fransızlar Adana’ya (Mersin) donanma yolladılar. Milliyetçi­ lerin lideri sulh şartlarını çok ağır bulduğundan direni­ yor. Türklere İzmir’i, Doğu Trakya’yı ve Ermenistan’ın bir kısmını bırakarak Sultan’m milliyetçilerden kurtul­ masını istiyelim mi? Amerikan Hükümeti Türkiye’deki menfaatleri dolayısıyla mesuliyetlerin de bir kısmına iş­ tirak etmelidir. Biz bunu çok iyi karşılarız ...... Sahife No: 26

Vesika No: 23 15 Mart 1920

Türkiye’deki genel durum hakkında Generallerin bil­ dirisi : — Gizli— ....... a — Politik durum : Bütün politik kudret mil­ liyetçi liderdedir. b — Moral durum : Halkın çoğu harplerden yor­ gundur. Bununla birlikte vatanlarını korumak için müt­ hiş bir şekilde savaşacaklardır, e — Malzeme : 1 — Snsan : Bütün ordu birlikleri milliyetçilerle bir­ leşmişlerdir.

262 2 — Malzeme : Normal birlikler (iyi silâhlı, iyi sili) 3 - 6 ay dayanabilirler.

' 3 — Haberleşme : Telgraf tesisi fena değildir. Doğu ile *Batı arasında haberleşme vardır. Erzurum, Van, Karakilise ve Beyazıt'ta, 4 adet telsiz vardır. 4 — Ulaşım : Ankara demiryolu Türklerin kont lündedir. Fakat yakında malzeme sıkıntısı çekeceklerdir. Bunlarda Ereğli kömürü ve odun yakıt olarak kullanıl­ maktadır. Motorlu vasıtaları hiç yoktur, at ve katır çok az’dır. d — Askerî kontrol ve teşkilât: Ankara, Sivas ve Erzurum’da kâfi derecede organize olmuş vaziyetteler. Konya’yı terk edersek orayı da üst olarak kullanacak­ lardır. e— Milliyetçi hareketlerin genişlemesi : İzmir, Trak­ ya ve Adana gibi Ermeni ve Avrupalı askerlerin baskı yaptığı yerlerde bilhassa artmaktadır. . f — Komşu lıalk : Araplar, aynı dinden olan Türklere sempati gösteriyorlar, milliyetçi hareket onlara te­ sir ediyor. Fakat Türklere yardım edecekleri sanılmıyor. Kürtler : İki kısımdır. Türkleri tutanlar ve İngiliz, Fransız tesirinde kalanlar. Azarbeycan : Türklere sempati duyuyorlar. Ermenilere çok teşekkür edilir ki, bunların ve Tatarların Türk­ lerle birleşmesini önlüyorlar.

II — Psikolojik ve h issî: a — İstanbul’un Türklerin elinde kalmasını isteyen Müslümanların düşüncesini anlamak çok zor. Herhalde Hindistan, Mısır, Arabistan, Afganistan, Mezapotamya, Suriye, ve Azerbeycan’da üstün zümreyi teşkil eden Türkler propaganda yapıyor olmalı. Şüphesiz mahallî hâdise­ lerin esas sebebi, İzmir’e Yunanlıların çıkması, Büyük

263 'Ermenistan’ın kurulması fikri ve Adana’ya Hristiyan as­ kerlerin sokulması olaylarıdır. b — Karakteristikleri : Türkler müthiş savaşçıdır. Bilhassa memleket müdafaasında. Ordudaki subaylar çok iyi yetişmişlerdir ve iyi organize olmuşlardır. Milliyetçi çetelerin silâhları vardır, cephaneleri azdır. Hiç ulaştırma vasıtaları yoktur, buna rağmen inanılmaz bir hareket ka­ biliyetleri vardır. 4 — Milliyetçilerin yapabilecekleri hareketler : Mil­ liyetçi çeteler haberleşme imkânsızlıkları ve maddî güç­ lüklere rağmen aşağıdaki yerlere hücum edebilirler. a — Trakyadaki Yunanlılara. b — İstanbul’da ayaklanmalar, İzmir’deki Yunanlı­ lara hücum. ‘ c — Adana’daki Fransızlara hücum. d — Ermenistan’a hücum. e — Mezapotamya’ya hücum. f — Gerilla metotları tatbiki. 5 — İstanbul ve Trakya : 1) Batı Trakya: 9 Yunan bölüğü, Xanthi’d-e 3500 si­ lâh. 2) Gümülcüne’de 3 batarya 3500 silâh ve 3 squad­ ron, bir batarya Italyan bir kampani. 3) Doğu Trakya : Türkler 2500 silâh ve kaba bir tahminle 30.000 silâh çetecilerin elinde. Müttefikler : İstanbul demiryolu üstünde bir' Yunan bataryonu. Edirne’de 2 Fransız Squadron’u, Edirne hal­ limin % 75 Türk olup silâhlanabilirler. İstanbul bölgesi : Umumî bir ayaklanma halinde - 20.000 kadar silâh çıkartabilirler. Müttefikler karada 24.000 silâh ve denizde bütün donanma. 6 — Aydın Vilâyetinde Yunanlılar : Türkler 17.000 kişiye sahip fakat Anadolu demiryolu üstünde 60.000 ki­ şi olabileceği tahmin ediliyor. Yunanlıların 60.000 Ba-

264

f

yonet’i var. Türklerin üstün durumu : a — Yunanlıların stratejik durumu iyi değil. b — Yunanlıların işgal sırasında kullandığı metotlar bütün halkı milliyetçilerle birleştirdi, ayrıca Yunanlıla­ rın moral durumu iyi değii.

Türklerin dez avantajları : a — İzmir bölgesinde çok fazla yerli Rum olması, b — Yunan kuvvetlerinin iyi organize olması. c — Müttefikler tarafından her çeşit yardımın ya­ pılması. 7 — Adana Bölgesi: 7.000 milliyetçi var, bir ayak­ lanmada 20.000 olabilir. Müttefikler ise 30.000 kişi. 8 — Ermenistan: 1B.500 milliyetçi kuvvete karşı 20.000 kişilik Ermeni ordusu ve 36 dağ topları (80.000 tüfek) leri var. 9 — Kuzey Mezapotamya: Türkler 2.400 kişi, müt­ tefikler bir Hint bölüğü. (Divişion) 10 — Pasif Mukavemet ve Gerilla tehdidleri: Za­ man Mustafa Kemirin lehinedir. Yunanlıların Anadoluda savaşması, depolara hücum, demiryolunu bloke et­ mek, Rus Ermeni sınırını kontrol etmek, müttefiklerin karaya asker çıkartmasına mani olmak, Fırat’ta İngilizlere karşı Araplarla birleşmek ve Adanada Fransızlarla savaş, bütün bunlara mani olmak istiyorsak tam teşek­ küllü ordular göndermemiz gereklidir.

KISIM II

1) Türklerle yapılacak sulh anlaşması: 1 — Bütün Avrupa Türkiyesi Yunanlılara verile- ■ cek. 2 — İzmir Yunanlılara verilecek.

265' 3 — Kürdistanda Türklerin hiç bir haklan kaimiyacak. 5 — Trabzonla Erzincan arasında 40 mil mesafe askersiz hale getirilecek. Bütün bunlara ilâveten Türki­ ye Mezapotamya, Suriye, Filistin ve Arabistan üstünde­ ki haklarından vaz geçecek. 2) Türkler bunlara karşı ne yapabilir: a — Sulhü imzalamaz. b — Genel bir ayaklanma olur ve Anadoluyla Trakyadaki bütün Hristiyanları keserler. c — Türkler Avrupada Bulgarlarla birleşip Yunan­ lılara karşı harekete geçerler. d — Asyada Araplarla ve Bolşeviklerle birleşebilirler. 3) Müttefiklerin müşterek hareketi: a — Trakya’daki Hristiyanları Fransızlar koruya­ caktır. b — Yunanlılar İzmirden Konya ve Eskişehir’e iler-' liyeceklerdh. c Fransızlar Adana’dan Maraş istikâmetine ilerliyeceklerdir. d — Aydında İtalyanların Türklere karşı ilerlemesi beklenemez. Kafi ölçüde kuvvet bile temin edemediler. e — İstanbul, boğazlar ve Karadeniz Ingilizler ta­ rafından korunacaktır. f — Kürdistanda durumdan emin olamayız, Kürtler bile ne istediklerini bilmiyorlar. g — Ermenlistjfın, ¿Erzurum Türklerin en kuvvetli kalelerinden biridir ve çok büyük bir Türk toprağının Ermenilere verilmesine göz yummazlar. Üstelik Ermeni or­ dusunun çarpışma kabiliyeti çok azdır. Şayet bu bölgeyi Ermenilere vermek istiyorsak mutlak silâhla müdahale etmemiz lâzımdır.. Blokaj ve ticareti kesmek Anado­ lu gibi fazlasıyla kendi kendine yeten bir memleket için

266 hiç bir şey ifade edemez. 1916’da. Ruslar iki misli kuv­ vetle bile bu bölgelerde ile diyemediler. Şimdi bisim iler­ lememiz için Türklerden çok daha fazla kuvvetli olma­ mız zaruridir. Bu bölgeler bizi yıllarca uğraştırır. 4) İngiliz kaynaklan : Ermeniler için lüzumlu askerî malzemeyi nereden bulacağımızı söyliyemeyiz. Bugünkü İngiliz kuvvetleri İngiliz imparatorluğuna zorlukla yetmektedir. 5) Kargı koyma hareketlerinin birden patlaması hali : Yunanlılar Anadolu demiryolunda ilerlemeğe bağlar­ sa Türkler Anadoluda yaşayan Hristiyanları Öldürebi­ lirler. Aynı derecede eminiz ki Ermeni ve Rum’lar da si­ lâhsız Müslümanları öldüreceklerdir. Bu hâdiseler bir kere başladımıydı artık durduramayız. 6) Diğer Müslümanlara tesiri : Filistin, Mezapotamya ve Hindistan müslümanları Türklere imzalatılan bu çok ağır anlaşmayı iyi karşıla­ mayacaklardır. Bu sebeple imzadan çok evvel bunları tehdid etmeliyiz. 7) Netice : Müttefikler hazır olmadıkları bir askerî durumla 'karşılaşabilirler. Sulh şartları bu memlekete sulh getirmiyecek kadar ağırdır. İngiliz İmparatorluğu bir zaman­ lar Türk İmparatorluğunun olan bütün bölgeleri elde et­ miştir. Ve bütün mes’uliyetlere hazır olması gerekir......

Sahife No: 38

Vesika No: 24 16 Mart 1920

Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzoıı’a : ...... Î6 Mart sabahı İstanbul işgal edildi : 1 -— Saat 10 da müttefikler İstanbul’u işgal ettiler. 2 — Askerî otoriteler her tedbiri aldı.

3 — Harbiye ve bahriye nezaretleri işgal edildi. Postahaneler, telefon ve telgraflar kontrol altına alındı. Bagvezir büyük bir hayrete düştü. Sultan müttefiklerle çalışmaktan hoşlandığını, fakat işgale üzüldüğünü bil­ dirdi. Muhtelif tevkifler yapıldı, mukavemet gösteren beş Türk askeri öldürüldü. Bir de İngiliz öldü. General Wilscn, karşı koyan herkezin en şiddetli cezalandırılaca­ ğını bildiren bir beyanname yayınladı. Türk halkı şimdi­ lik iyi hareket ediyor...... Salısfe No: 40

Vesika No 25

17 Mart 1920 Amiral Sir F. de Kobeck’ten Lor d Curzon’a : ...... Trakyadaki Türk birliklerinin kumandanı olan Albay Cafer Tayyar, İstanbul’un işgali üzerine : 1 — Edirne’nin kontrolünü üstüne aldığını ve İs­ tanbul’un emrini diniemiyeceğini, 2 — Aynı şekilde İzmit’i de kontrol ettiğini, 3 — İstanbul'a giden bütün telgraf hatlarını kesti­ ğini bildirdi. Ayrıca General Milne’ye şu haberi gönderdi. 1 — Edirne vilâyeti sulhü kabul etmez. 2 — Kuvvet yolanmağa kalkarsa karşı koyacağı. 3 — Bu hür vilâyette Hristiyanlarm hayatını koru­ mayı ümit ettiğini, 4 — Bütün kuvvetiyle karşı koymaya devam ede­ ceğini, bildirdi......

Salıife No: 43

Vesika No: 27 18 Mart 1920

Amiral Sir F. de Iîobeek’teıı Lord Cıırzoıı’a : ....... Anadolu hareketinin sebebi Yunan işgali ve yaptığı dehşet verici hareketlerdir. Ayrıca büyük Erme­

268

nistan ve Rum Pontus devletlerinin kurulması bu hare­ ketin sebebidir. Sahife No: 44

Vesika No: 29 21 Mart 1920^

Amiral Sır F. de Robeck’ten Lord Curam’a : ...... Müttefik komserinin yayınladığı bildiri ; Türk hükümeti 5,5 sene önce birleşme ve ilerleme (İttihat ve Terakki partisi) komitesi tarafından harbe sokuldu. Ve sonra ateş kes sırasında memleketten kaç­ tılar. Şimdi gene bu komite milliyetçiler adı altında sulhe ve hükümete karşı koyuyor, yorgun Türk halkım har­ be sürüklüyor. Biz Osmanlı kalplerine huzur vermek 'is­ tiyoruz, milliyetçiler bir türlü durmak bilmiyorlar, ga­ yet Allah saklasın Hristiyan katliâmı devam ederse sizi İstanbul’dan atacağız ve bu şahısları tevkif edeceğiz, sultanın vaziyeti tehlikeye girecek...... Sahife No: 47

Vesika No: 31 25 Mart 1920

Lord Curzoıı’dan Amiraî Sir F.de Robeck’e : ....... İstanbul’a yiyecek yollıyabilmemiz çok şüphe­ lidir, Türkler İstanbul halkını açlıktan öldürmek istiyor­ larsa bize ne. Yalnız İngilizler için nasıl bir tedbir ala­ biliriz ?....... Sahife No: 47

Vesika No: 32 25 Mart 1920

Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a : __ Türklerle yapılacak sulh konuşmasının gene geri bırakıldığı haberini aldım. Amerikan hükümeti öncü­ lük yapmak istiyor. Wilson Türklerin İstanbul’dan atıl-

269 ra ası için İsrar ediyor, bukadar şiddetli tedbirler silâhlı çatışmaya sebep olur..... ,

Sahife No: 49

Vesika No: 33 26 Mart 1920

Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a : ...... Kürdistan Türkiye’den tamamen ayrılıp hür olmalıdır. Ermenilerle Kürtlerin menfaatlerini bağdaş­ tırabiliriz. îstanbuldaki Kürt Kulübü başkam Said Abdül Kadir veya Paristeki Kürt delegesi Şerif Paşa emri* mizdedir.......

Sahife No: 49

Vesika No: 34 29 Mart 1920

Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a : ...... Kürtlerin çoğu bir başkan tarafından idâre edilmek ister, buna rağmen Şerif Paşa Kürtler üstünde hiç bir tesiri yoktur. Şerif Paşa üstünde hiç vakit kay­ betmeyiniz......

Sahife No: 51

Vesika No: 36 30 Mart 1920

Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a : ...... Başvezirden Mustafa Kemal’i kötüleyen ve on­ ların hükümetin emrine karşı gelen asiler olduklarını bildiren ve halkın hükümete iteati gerektiğini anlatan bir yazı aldık......

Sahife No: 52

Vesika No: 37 30 Mart 1920

Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a : ....... Şimdiki kabine mümkün olduğu kadar yerinde

270 kalmağa uğraşıyor. Millî harekete muhalif olanlar ise* bunları yerlerinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Muvaf­ fak olurlarsa : .1 — Tevfik Paşa veya onun kadar ehemmiyetsiz bir kabine kurabilir. 2 — Kabine millî harekete tam mânâsiyle karşı ko­ yabilir bu taktirde Damat Ferit başa geçecektir. 3 — İstanbul’da hiç hükümet olmaz ki, bu bizim işimize gelmez. İstanbul'un işgal şoku geçmek üzeredir, Türkler ha­ rekete geçtiler Yunanlıların ilerlemesi nefreti büsbütün arttırdı. Sulh biran Önce imzalanmalıdır.......

Sahife No: 54

Vesika No: 4ö; 1 Nisan 1920

Türklerle yapılacak sulh anlaşması hakkında, generailerin toplantısı : 1 Sulh konferansı biran önce yapılmalıdır. 2 — Türklerin tahammül edecekleri bir sulh tercih ederiz. 3 — Türklerin tahammül edecekleri sulh: İzmir, Doğu Trakya ve Doğuda bazı bölgeleri içine alır. 4 — Yunanlılar büyük bir ihtirasa sahip oldukları halde umumî durumda bir değişiklik yapamazlar, ancak mahallî tesire sahip olabilirler. Türkiye’nin çok uzak böl™ gelerinde olan Ermeniler için hemen hemen hiç ümit yoktur. 6 — Türkiyeye tesirli bir blokaj koymamıza imkân yoktur. ,
View more...

Comments

Copyright ©2017 KUPDF Inc.
SUPPORT KUPDF