DHARMA
May 7, 2017 | Author: TC Müfit Tosyali | Category: N/A
Short Description
Download DHARMA...
Description
2
İÇİNDEKİLER
Tesekkür…................................................................................................................................................................................................................ 5 Özet .......................................................................................................................................................................................................................... 7 1.
Hint Felsef esi .................................................................................................................................................................................................. 9 a. Veda’lar Dönemi ........................................................................................................................................................................................10 b. Destanlar Dönemi.....................................................................................................................................................................................15 c. Sutralar (Darsanalar) Dönemi ................................................................................................................................................................16 d. Sastralar.....................................................................................................................................................................................................29
2.
Dharma ............................................................................................................................................................................................................31 a. Gita’da Dharma .........................................................................................................................................................................................33 b. Hint Dharması ...........................................................................................................................................................................................36 c. Dharma’nın Yapısı .....................................................................................................................................................................................38 d. Dharma’nın Çesitleri.................................................................................................................................................................................39 e. Diger Felsefe ve Dinlerde Dharma ........................................................................................................................................................40
3.
Sonuç..............................................................................................................................................................................................................42
Kaynaklar ...............................................................................................................................................................................................................45
3
4
... Tesekkürler…
“Mavi daglar bizzat mavi daglardır; Beyaz bulutlar bizzat beyaz bulutlardır.”
Zenrin Kushû 5
6
Özet “Kendimize biraz daha derinden baktıgımızda, uyumlu, mutlu ve daha saglıklı bir yasamın cevaplarını bulabiliriz.”
7
8
1. Hint Felsefesi Dharma’nın ne olduğunu anlamak için önce Hint felsefesini anlamak ve bu felsefe
Hint felsefesine göre; kişinin “olduğu” ve
içersinde dharma’nın yerini konumlandır-
“olmak istediği” ile “sahip olduğu” ve “sahip
mak gerekir.
olmak istediği” arasındaki boşluk acıya neden olmaktadır. Kişi yoksuldur; eksikliğini
Hint felsefesi, yaşamın temel sorunlarını çözmeyi ve bu yolla yaşamı daha yaşanılır hale getirmeyi amaçlar. Fiziksel, zihinsel, ruhsal acılara karşı koyup bunların nedenlerini anlamak için uğraşır. Acının nedenlerini bulmak, olanaklı en iyi yaşama ulaşmak için
duyduğu zenginliği ister. Bu onda “acı”ya neden olur. Kişi ölümün kaçınılmazlığını bile bile ölümsüzlüğü ister; bu kaçınılmaz durumdan korkmaktadır. Bu ondaki acı”nın kaynağıdır. Sorunun çözümü açıktır: “olan” ile “olması istenenin” bir kılınmasıdır.
zorunlu görülmüştür.
9
a. Veda’lar Dönemi; Veda’lar Dönemi; 1. Veda-samhita'lar a.
Rg-veda
b.
Sama-veda
c.
Yajur-veda
d.
Atharva-veda
Veda’lar Hint felsefesinin ilk izlerinin
On kitaptan her biri, bir “Mandala” (çem-
bulunduğu kutsal metinlerdir. “Veda”, “yüce,
ber) olarak bilinir. Yaklaşık 10.600 mısradan
kutsal bilgi” demektir. Bu bilgi dört “Samhi-
oluşan
ta”da, yani ayrı özellikte tanzim edilmiş dört
biliniyordu, daha sonra yazılı hale gelmiştir.
koleksiyonda bir araya getirilmiştir. Daha sonraki yazılanlar bir ilave şeklindedir.
bu
eser
önceleri
sözlü
olarak
Rg-veda, dış görünüşü ile bir sürü tanrılardan ibaret olan bir ilahi sistem ve yaradı-
Ezoterik bilginin esasını Veda‘lar teşkil
lışla birlikte evrenin yapısını anlatan hikâ-
eder ve tamamıyla geçmişe bağlı bir üslubu
yeler topluluğudur. Aryan ırkının getirmiş
vardır.
olduğu tanrı isimleri ve bunlara ilişkin nitelik-
2. Brahmana'lar
(1) Veda-Samhita'lar
3. Aranyaka'lar
(a) Rg-veda,
4. Upanisad'lar
ler, Rg-veda'nın içinde daima tekrarlanmaktadır ve sistematik olarak incelenmesi oldukça zordur. Aryan'ların batıdan gelmiş olduk-
Veda-samhita'ların en eskisi “Rg-veda
ları, dinsel anlatımlarında açıkça ortaya
Samhita”dır. Batı’da Rigveda (RV) olarak
çıkar. “İndra”, “Agni”, “Mitra”, “Varuna”,
bilinir. 1.028 tane ilahi on kitapta toplanmış-
“Soma” gibi tasvirler, Zerdüşt öncesi İran
tır.
dininden alınmıştır.
10
(b) Sama-veda
Bunlara ilaveten İndus medeniyetinden almış oldukları Ana Tanrıça tasvirlerini de kullanarak karmakarışık bir hiyerarşi oluşturmuşlardır. Bu hiyerarşinin üstünde Aditi vardır. Ana
Sama-veda 1.810 mısradan oluşur, iki kısımda toplanmıştır. Genellikle Rg-veda'dan alınmış bazı ilahilerin müzik eşliğinde okunmasını sağlar.
Tanrıça sayılabilen bu tasvir ile sınırsız bir kavram anlatılmak istenir. Agni ve Soma
(c) Yajur-veda
(kozmik ateş ve su), sınırsızlıktan doğmuştur. Bunların oluşması ile de İndra ortaya çıkmıştır. İndra kozmik güç ve kudrettir. Yapısında Agni ve Soma bulunur. Varuna da Aditi'nin bir ürünüdür ve İndra'ya nispetle ikinci dereceden kozmik bir gücü temsil eder. Varuna'nın yardımcısı gibi gözüken Mitra ve Aryaman birlikte yaradılışta rol alırlar. Burada son derece basite indirgemeye çalıştığımız bu hiyerarşi Puruşa'nın meydana gelmesine kadar karışık bir biçimde çeşitli ilavelerle çoğaltılmaktadır. Puruşa,
Yajur-veda, mabette mihrabı tanzim eden ve kurbanı kesen rahip sınıfı için hazırlanmış iki kısımdan ibaret bir Samhita'dır. Bu koleksiyonda, kurban kesilirken nelerin yapılacağı ve hangi sözlerin söyleneceği anlatılmaktadır. Metin, Rg-veda'dan alınmış bazı pasajların ayin şeklinde hazırlanmasından ibarettir. Bu üç Samhita, “trayi vidya” (üçlü bilgi) olarak kabul edilir. Daha sonra bunlara ilaveten dördüncü bir Samhita derlenmiştir.
insanın özü’dür. Bir bakıma ruh kavramı ile eşdeğer sayılabilir.
11
(d) Atharva-veda
(2) Brahmana’lar
Atharva-veda ismi verilen bu koleksiyon
Brahmanalar, rahip sınıfının üst kademe-
diğerlerinden oldukça farklıdır. 731 ilahiden
sinde bulunan ve babadan oğula intikal eden
ve 19 düzyazıdan oluşan yirmi kitap halinde-
Brahmana'lar tarafından yazılmıştır. Brah-
dir. Atharvan rahiplerinin maji çalışmala-
man, kast sisteminde en soylu kişidir ve kut-
rını düzenler. Atharvan'lar en üst rahip sınıfı
sal bilgiyi alabilecek kapasitedeki yegâne
olup, ateşi yakmak ve kutsal suyu kullanmak
sınıftandır. Brahman, topluma örnek olan ve
imtiyazına sahip tek seçkin kişilerdir. Zerdüşt
aynı zamanda toplumu yöneten bir rahiptir.
öncesi İran'daki “Mogh” rahiplerini andırırlar.
Brahman “her şeye nüfuz eden ve etrafa
Agni'yi kullanabilen ve Soma'yı içebilen bu
yayılan, kendiliğinden var olmuş kudret”
rahipler, bir majisyen olarak, İndus havzası-
anlamına gelir.
nın bilgilerini Aryan'ların batıdan getirdikleri
Brahmana Samhita'lar, dört Veda-samhita
seremonilerle bağdaştırarak bir sistem kur-
için yazılmış dört kısımdan ibarettir. Her biri
muşlardır. Atharvan'ların güçlerini müsbet
ait olduğu Veda kitabını açıklayıcı karak-
olarak kullanmalarına karşın, Angiras'lar
terde olup rahip sınıfının anlayacağı bir üs-
karanlık güçlerle çalışırlar. Atharva-veda her
lup ile yazılmıştır. Bunlara tefsir kitapları da
iki majisyene de hitap edecek tarzda yazıl-
denebilir.
mıştır. Atharva-veda Samhita'nın yazılması, Brahmana Samhita'larının derlenmesine yol açmıştır.
Rg-veda için iki Brahmana yazılmıştır. Daha doğrusu, iki ayrı tefsir ekolü vardır.
12
Sama-veda için yazılanlar önemsizdir. Yajur-veda için yazılan Brahmana'ların sayısı oldukça fazladır. Kurban ayinini düzenleyen “Adhvaryu” rahipleri tarafından hazırlanmıştır ve bu konu üzerinde rahiplerin var-
tanrıyı o işi yapmaya mecbur kılacak durumu sağlamak için yapılır. Tapınan insanın dinî yakarışları, majiysenin bilimsel çalışmalarıdır. Halkın dua ettiği tanrılar, majisyen için süptil güçlerdir.
mış olduğu bilgiyi gösterir. Atharva-veda için bir tek Brahmana vardır; Gopatha. Bunda da Atharvan rahiplerinin majik çalışma usullerinde elde ettikleri formüllerin kullanılış yerleri yorumlanır. Veda'lar ile Brahmana'lar arasında gayet bariz bir fark vardır: Veda'larda hakim olan fikir, düzenlenen âyinin veya yapılan faaliyetin gayesi tanrıların lütfuna mazhar olmaktır. Dua ve kurban daima bu tanrıları hoşnut etmek ve kişinin yakarışını duyurmak için yapılır. Brahmana'larda ise rahiplerin bütün gayesi, istenilen sonucu sağlamak için bu tanrıların vasıflarına sahip olmaktır. Dinsel ayinler, dualar, kurbanlar ve diğer bütün çalışmalar, uygun ortamı yaratıp ilgili
(3) Aranyaka’lar Brahmana'lardan sonra, daha ezoterik bilgileri ihtiva eden Aranyaka'lar yazılmıştır. Bu derlemeler bilhassa ormanlık bölgelerde inzivaya çekilen rahipler için yazılmıştır. Aranyaka'ların gizli bilgileri ihtiva etmesi sebebiyle bu metinleri ancak Brahman sınıfından olanlar okuyabilir. İçlerinde seremonilerin, kurbanın, kutsal sözlerin, v.s. ne anlama geldiği ve ne sebeple kullanılacağı anlatılır. Ayrıca, inzivaya çekilen rahibin tanrısal yetenekler kazanabilmek için ne yapması gerektiğini gösterir. Bir bakıma teknik el kitabına benzerler.
13
(4) Upanişad'lar Ondört Upanisad, yazılıs tarihleri itibarıyla üç bölüme ayrılır:
çıkarmak, okuyanın yeteneğine kalmış bir
Vedalar’ da felsefe adına en fazla şey bulunan bölümler Upanişadlar’dır. Aranyaka'ların
yazılması,
Upanişad'ların
ortaya
iştir. Bütün bu eserler, “Sruti” olarak kabul edilir. Yani, mülhem olan, içerden duyulan
çıkmasına vesile olmuştur. Kelime olarak
şeylerdir. Tradisyona göre,
“Upanişad”, öğreten kişinin yanında oturup
önce “Muni” sıfatını taşıyan üstün kişiler
alınan ilave bilgi anlamını taşır. Bu bilgi,
gerçek sessizliği bilerek bu hakikate vakıf
hakikati gösteren gizli öğreti şeklindedir.
olmuşlardır. Bu sessizlik, bütün dünyevi
4. Kena Upa. (SV)
Ezoterik olması sebebiyle, sadece gizlice
arzuların durulmasıyla ortaya çıkar ve kişiyi
5. Taittiriya Upa. (YV)
öğretilmesine ve yalnız seçilmiş kişilere bah-
kendi benliğiyle baş başa bırakır. Bu benlik,
6. Brihad-aranyaka Upa. (YV)
sedilmesine izin verilmiştir. Bunların sayısı
asıl (öz) benliktir. Dünyevi arzuların “gürültü-
7. Svetasvatara Upa. (YV)
ikiyüzü aşkın olmasına rağmen, içlerinde
sü” içinde asıl benliğin sesini duymak müm-
8. Isa Upa. (YV)
ezoterik bir karakter taşıyanı yalnız onüç -
kün olmaz. Aryan'lar bunları örnek alarak
9. Prasna Upa. (AV)
ondört tanedir. Bir görüşe göre, bunların 108
kendi aralarında “Rşi” denilen bir sınıf yarat-
tanesi geçerlidir, diğerleri ise uydurma ve
mışlardır. Bu Rşi'ler sayesinde Brahman'lar
sonradan yazılmadır.
kutsal yazıları elde etmiş diye kabul edilir.
1. Aitareya Upa. (RV) 2. Kausitaki Upa. (RV) 3. Çandogya Upa. (SV)
10. Mundaka Upa. (AV) 11. Katha Upa. (AV) 12. Maha Narayana Upa. (AV) 13. Mandukya Upa. (AV) 14. Maitrayaniya Upa. (AV)
Aryan'lardan
Upanişad'lar ezoterik bilgiyi bazen soru-
Sruti'lerin dışında önem taşıyan diğer
cevap şeklinde, bazen de hikayeler tarzında
eserlere de “Smriti” denir. Yani, hatırla-
gayet ince bir üslûp kullanarak verir. Bu
nanlar ve anlatılanlar.
diyaloglardan ve hikâyelerden gerekli özü
14
(5) Purana'lar (Eskiyi Anlatan
b. Destanlar Dönemi; Vedalardaki
bilgelik
gizli,
Hikâyeler), kıskançlıkla
korunan bir geleneğin parçasıydı. Dolayısıyla bu metinlere pek çok insan ulaşamıyor, ulaşanlar da genellikle bir şey anlamıyorlar-
(6) Niti-sastra'lar (Ahlaki Yazılar). Bu öykülerle şiirlerin toplandığı iki derleme özellikle önemlidir; Mahabharata ile Ramayana.
dı. Bu açlığı gidermek, kutsal geleneğin düşüncelerini aktarmak için öykülerden, şiirlerden (Smriti - hatırlananlar ve anlatılanlar) oluşan yeni bir gelenek yaratıldı. Smriti bir bakıma şeriatı belirler. Bunları şöyle sıra-
Mahabharata’da Hint ülkesinin ele geçirilmesi anlatılır. Bu yapılırken de her yönüyle bir yaşam kılavuzu; dine, felsefeye, topluma, siyasete hatta hekimliğe dair bir kılavuz verilir. Mahabbharata'nın altıncı kitabın-
lamak mümkündür;
da geçen Krişna'nın görüşleriyle ilgili kısım,
(1) Vedanga'lar (Telaffuz, Vezin,
Bhagavad-Gita (Kutlu Ezgi) ismiyle bilinir ve
Etimoloji, Gramer, Astronomi, Seremoni),
çok önemli bir pasaj olarak kabul edilir. Gita,
(2) Smarta Sutra'lar (Kaideler), (3) Dharma-sastra'lar Kitapları),
(Kanun
insan ile evrenin yapısını açıklar. Yedi kitaptan oluşan Ramayana'da eski kral Rama'nın efsanevi hayatı anlatılır. Sita ile Rama’nın kişiliğinde kadın olmakla, erkek
(4) İtihasa'lar (Meseller),
olmaklığının örneği sunulur.
15
c. Sutralar (Darsanalar) Döne1. Nastika Darsana'lar a. Lokayata - Carvaka'nın ögretisi b. Jaina - Mahavira'nın ögretisi c. Buddhi - Siddhartha'nın ögretisi 2. Astika Darsana'lar
tradisyona bağlı kalarak ortodoks yolu seçmişlerdir. Asıl ayrıldıkları nokta, Veda edebiyatının ilahi bir kaynaktan mı geldiği ve tahrif
mi:
edilip edilmediği şeklindedir. Nastika (hete-
Destanlar Dönemi’nin sonlarına doğru
rodoks) yolu seçenler, ilahi olmadığını ve za-
gerek dünyanın gerek insanın felsefece
manla değişikliğe uğradığını iddia ederler.
yapılmış dizgeli açıklamalarına rastlanır. Bu
Astika (ortodoks) yolu seçenler de ilahi ve
dönemde,
hatasız olduğunu savunurlar. Bu kutuplaş-
tradisyonun
değişik
açılardan
tekrar ele alındığını ve yeni bir anlayış ve
malara her dinde rastlamak mümkündür.
a. Vaisesika - Kanada'nın ögretisi
görüş ile yorumlandığını anlamaktayız. Bu
b. Nyaya (veya Aksapada) -
aşamada çeşitli “Darsana’lar, yani konuyu
(1) Nastika Darsana'lar
Gautama'nın ögretisi
ele alış ve konuya bakış biçimleri ortaya
Buddhacılığın, Jainacılığın, ayrıca Car-
çıkar. Bu dizgeler bütünüyle felsefi çabalar-
vaka Okulu’nun sutraları, ortodoks olma-
dır. Bu dönemdeki felsefe okullarının bir kıs-
yan (nastika) sutralardır. Çünkü bunlar
mı Vedaların yetkesi ile yanılmazlığını kabul
Vedaların ne yanılmaz olduklarını kabul
eden ortodoks (astika) okullar, bir kısmı da
ederler ne de Vedaları yetke olarak kabul
bunu kabul etmeyen ortodoks olmayan
ederler. Bunlardan Carvaka Okulu bütünüy-
(nastika) okullardır.
le maddeci olan, ruhsallığa izin vermeyen bir
c. Samkhya - Kapila'nın ögretisi d.
Yoga - Patanjali'nin ögretisi
e.
Purva Mimamsa - Jaimini'nin ögretisi
f.
Vedanta (veya Uttara Mimamsa) - Badarayana'nın fikri
Nastika Darsana'lar Veda'ları revizyonist
Felsefe okuludur.
bir açıdan ele alır ve radikal bir tutumu vardır. Astika Darsana'lar ise daha ziyade
16
(a) Lokayata - Carvaka'nın “Karma”, fiil veya hareket
öğretisi
(b) Jaina
-
Mahavira'nın
öğretisi
Bu görüşe göre, tek öz maddedir ve mad-
“Jaina” öğretisi, Vardhamana Jnatriputra
de ile bunun hareketinden kâinat meydana
Mahavira'ya atfedilir. Buddha'dan az önce
hareketi, ister iyi, ister kötü olsun,
gelir. Kâinat, birbirine bağlı olan maddi form-
yaşamış bir bilgedir. Mahavira'ya göre mü-
mutlaka bir bedelin ödenmesini
lardan oluşan bir yapıdır ve devamlı değişim
kemmel insandan daha üstün bir varlık yok-
gerektirir. Bazen bu hayattaki Karma,
halindedir. Ruh veya benlik denilen şey,
tur. Bu mükemmelliğe erişmek için doğum-
bir sonraki hayatın bedelini teskil
şuurlu canlı bedenin faaliyetlerinin bir yekû-
ölüm çemberinden kurtulmak gerekir. Kâi-
eder. Veya bu hayattaki lâyık
nudur. Hakikati bilmek, ancak hisler vasıta-
natta iki çeşit varlık grubu vardır: Canlılar
olunmadan kazanılmıs gibi görünen
sıyla duyulan şeylerin idraki sonunda müm-
veya ruhlar (jiva) ile cansızlar. Tabiat güçle-
kündür. İnsanın hayattaki gayesi mutlu ol-
ri, bitkiler, hayvanlar ve insanlar birinci gruba
mak ve ıstıraptan uzaklaşmaktır. Bu maksat-
aittir. Uzay, zaman ve madde de ikinci
la, iyilik yapmak mutluluğu, kötülük ise ıstıra-
gruba.
anlamına gelir. Suurlu bir varlıgın her
bir durum, bir evvelki hayatın Karma'sına bedel teskil etmektedir.
Rg-veda'da “Samsara” kavramı yoktur. Samsara fikrine ilk olarak Upanisad'larda rastlanır. Bu da bize Aryan ırkının yerli halktan etkilenerek yeniden dogus fikrini kabul ettiklerini gösterir.
bı getireceğinden, mutluluğun elden gitme-
İnsanı doğum-ölüm çemberine iten şey
mesi için daima iyi davranmalıdır. Bu kav-
“Karma”dır. Kanunun meydana getirdiği olay
ramların dışında başka birşey yoktur Carva-
da “Samsara”dır. Yani; yaşamak, ölmek ve
ka'nın öğretisinde. Brahman sınıfı tarafından
yeniden doğmak. Bu çemberden kurtulmak
da reddedilmiş olduğundan kimseye etkisi
için kişinin “Jina” olması gerekir: Bedenin
olmamıştır.
getirmiş olduğu engellerden kurtulup hürri-
17
Gautama Buddha (MÖ. 563-483) “Jaina” ögretisinin asıl düzenleyicisi
yete ulaşan kişiye Jina (muzaffer, fatih)
belirlenen bir ananın rahmine düşer. Böylece
denir.
yeni bir şahsiyet ortaya çıkar. Değişik şahsi-
Jaina'cılar zamanla ikiye ayrılmıştır. Bir
yetlere bürünerek, asıl cevher hayatlar boyu
olarak bilinen Mahavira ile aynı dö-
kısmı (Digambara) son derece fanatik dav-
Samsara çemberinde dolanıp durur. Kar-
nemde yasamıs olan Buddha digerine
ranarak, bu doğum-ölüm çemberinden kutru-
ma'ya mecbur olmaktan ve Samsara'dan
nispetle hakkında daha fazla bilinen bir “Ksatriya (Brahman sınıfının bir altında
labilen kişinin hiçbir şey yememesi ve üstü-
kurtulmak için kişinin “trişna”sını tamamen
ne örtü bile örtmemesi gerektiğini iddia et-
yok etmesi, yani bütün arzu ve tutkularından
mişlerdir. Bunlar çıplak ve aç gezinip durur-
sıyrılması gerekir.
olan)”dır. Kuzeydogu Hindistan'da ya-
lar. Diğer grup (Svetambara) daha makul-
Bu sıyrılış ile birlikte, kişi tekrardan bir
samıs olan Buddha‘nın ögretisi zamanla
dür. Kurtuluşu manevi açıdan gerçekleştir-
şahsiyete bürünmez ve Nirvana'ya ulaşarak
Asya'nın birçok yerinde taraftar topla-
meye önem verirler.
Samsara'dan kurtulur. Buddhi öğretisi de bu
mıs ve batıda bile popüler olmustur. Asıl ismi Siddhartha olan Buddha,
çözümü bulmuştur.
(c) Buddhi - Siddhartha'nın
uzun tefekkürün ürünü olarak ihtirasların getirdigi ıstırabın kökünde cehaletin yattıgını idrak ederek; kurtulusun zihin
(2) Astika Darsana'lar
öğretisi Nyaya, Buddhi öğretisine göre, bir insan öldüğünde şahsiyeti aynen kalmamakta ve beden, duyular, idrak, dürtüler ve şuur olarak
disiplini ve dogru yasayıs tarzında oldu-
beş kısma ayrılmaktadır. Böylece şahsiyet
gunu ögretmeye baslamıstır. “Buddha”
çözülmüş olur. Bunlardan “vijnana” (şuurun
(aydınlanmıs) unvanını da bu suretle
özü, bilginin tohumu), Karma kanununa göre
Mimamsa,
Vaisesika, Vedanta
Samkhya, okulları
Yoga,
felsefece
çözümlemelerini Vedalara dayanarak yapan ortodoks okullardır. Nyaya Okulu temel olarak bilmenin araçlarını mantıksal çözümlemesiyle, Vaisesika Okulu da bilinen şeylerin türlerini çözümlemekle ilgilidir; Samkhya
almıstır.
18
Buddha’ya göre Istırabı
dindiren yol Sekiz sekilde gerçeklesir: 1. Dogru görüs 2. Dogru düsünüs 3. Dogru söyleyis 4. Dogru davranıs
Okulu kişinin dış dünyayla ilişkisini araştırır.
ya” (umumilik), “Viseşa” (ferdilik), “Samava-
Yoga Okulu ben’in yapısıyla ve Saf Ben’e
ya” (aslî tabiyet). Daha sonra bunlara ilave-
nasıl ulaşılacağıyla ilgilidir; Mimamsa Okulu
ten “Abhava” (yokluk) yedinci sınıf olarak
bilginin öznel geçerliliğinin ölçütlerini soruş-
kabul edilmiştir. Öz madde (dravya) ise
turur; Vedanta Okulu ise Vedalardın sonuç
dokuz biçimi belirlemektedir: “Prithivi” (top-
bölümleri olan Upanişadlar’a dayanarak ger-
rak), “Apas” (su), “Vayu” (hava), “Tejas”
çeklik ile bilginin ussal çözümlemesini verir.
(ateş), “Akasa” (eter), “Kala” (zaman), “Dis”
(a) Vaisesika - Kanada'nın
5. Dogru yasayıs 6. Dogru gayret 7. Dogru idrak 8. Dogru tefekkür
öğretisi Kanada'nın asıl ismi bilinmez, bu takma isim kendisine atomlarla fazla uğraştığı için verilmiştir. Vaisesika öğretisine göre bir
Buddhi ögretisi eski ögretilerle
şeyin özelliği, o şeyde bulunan fakat gözle
karısarak, Hindistan’da, Tibet’te,
görülemeyen en küçük elemanların nitelik ve
Burma, Güneydogu Asya ve
nicelikleriyle belirlenebilir. Bu zihniyet ilk
Japonya'da bir din haline
önce kendisini atom teorisinde göstermiştir.
gelmistir. Hindistan'da zamanla
Daha sonra da insana tatbik edilmiştir.
etkisini kaybetmistir. Bir sürü kollara ayrılan Buddhizmin bir dalı, “Zen” ismiyle batı dünyasının son zamanlarda dikkatini çekmektedir.
(mekân), “Atman” (varlığın özü), “Manas” (zihin). İlk dört biçim (toprak, su, hava, ateş), fizikî maddenin temel taşları olan atomları meydana getirir ve bunların kombinasyonundan da görünen âlem ortaya çıkar. Bu biçimleri tek başına kavrayabilmek mümkün değildir ama birleşmelerinden ortaya duyularla idrak edilen bir maddi form çıkmaktadır. Diğer beş biçim, daha süptil formların oluşmasına meydan vermektedir. Bu dokuz biçi-
Vaisesika öğretisine göre bu elemanlar altı sınıfa ayrılırlar: “Dravya” (öz madde),
mi değişik düzenlerde ihtiva eden bütün şeylerde de altı sınıfın değişik özelliklerini
“Guna” (kalite), “Karma” (hareket), “Saman-
19
Talebenin biri hocaya sormus: Buddha gelmeden önce dünya nasıldı? Cevap: (sinekligi havaya kaldırıp
tespit etmek mümkündür. İşte, Kanada'nın
Biz herhangi bir şeyi beş duyumuz vasıta-
kâinatı analiz şekli bu yoldan olur. Daha
sıyla idrak ederiz. Beş duyunun yeterli olma-
sonra Nyaya ekolünün etkisiyle; ilk üç sınıf
dığı yerlerde de sezgi yoluyla. Bunlara ait
(öz madde, kalite, hareket) bir şeyin varlığı
idrak bazen tam olmayabilir. Bu durumda,
için gereklidir, son üç sınıf da (umumilik,
muhakeme yoluyla bir anlam kazandırmak
ferdilik, aslî tabiyet) bir şeyin tefriki için
gerekmektedir. Mukayese ise elimizde ilk
gereklidir, denmiştir.
başvurulacak yoldur. Bilinen mantıkî kıyas
sessiz durur). Talebe: Buddha geldikten sonra dünya nasıl oldu? Cevap: (Hoca yine sinekligi havaya kaldırıp sessiz durur).
(b) Nyaya (veya Akşapada) - Gautama'nın öğretisi
durur. Bu ekolün kurucusu Gautama'ya göre, Kanada'nın tabiatı analiz edişi ancak mantıkî bir sistemle mümkündür. Bu sebeple, bize intikal eden bilginin nasıl ve nereden
gidip kendi hocasına durumu anlatır
geldiğini iyi bilmek lazımdır. Bilgiyi alış şekli
ve bu sefer aynı soruları ona sorar.
dört yoldan olmaktadır: “Pratyaksa” (beş duyu ve sezgi), “Anumana” (dolaylı anlam),
sinekligi kaldırır, ikincisinde ise
değişik bir usul de, tefrik etmekte kullanılan Sabda metodudur. Her kavramın, şeklin
Nyaya öğretisi ise bilgi teorisi üzerinde
Bu iki cevabı anlamayan talebe,
Bu hoca da ilkinde cevaben
metotları dışında, Nyaya ekolünün getirdiği
“Upamana” (mukayese), “Sabda” (isimlendirme).
veya cismin bir ismi olduğundan, bu isim ve telaffuz şekli bize o şey hakkında bir malumat verecektir. Bu özelliğinden dolayı Nyaya ekolünün bilgi teorisi batı dünyasından, oldukça farklılık gösterir. Nyaya öğretisi zamanla Vaisesika ile birleştirilmiş ve gitgide Vedanta ekolünün metafizik ağırlığı altında önemini kaybetmiştir.
sinekligi yere indirir.”
20
(c) Samkhya Zen üzerine yazılmıs eski bir siir söyle der;
-
Kapila'nın
öğretisi Samkhya öğretisini ortaya atan Kapila, başlangıçta Upanişad'larda öne sürülen ide-
sonsuzdur, bağımsızdır, sabittir. Puruşa'nın saf şuur olması ve buna karşın Prakriti'nin şuursuz oluşu, ilişkinin doğmasına yol açmıştır. Bu ilişkiden dolayı, tabiatın görünen
Yürürken sadece yürü,
alist tekçiliğe karşı çıkarak, tanrı kavramını
Otururken sadece otur.
devreye sokmadan kâinatı sentetik olarak
Puruşa'nın Prakriti'ye tesir etmesi ile önce
Bunların haricinde,
incelemiştir. Bu görüş bir bakıma tanrısız
“Buddhi” veya “Mahat” denilen ilk değişim
Sakın sallanıp durma.
düalizm olarak kabul edilebilir. İki esas var-
ortaya çıkar. Buna “evrensel akıl” diyebiliriz.
dır: “Prakriti” ve “Puruşa”. Prakriti, evrensel
Fakat asıl anlamı, Puruşa'nın Prakriti üzerin-
şuursuz prensiptir ve tabiatı oluşturur. Bu
deki ilk intibaıdır. Bu intibadan sonra, ikinci
özelliğinden dolayı da devamlı olarak değişi-
değişim olarak “Ahankara” belirir. Burada,
me tabidir. Prakriti, üç değişken (guna) ile
“ferdiyet kesbetme hali” oluşmaktadır. Bu
belirlenir: Bunlar, “Sattva”, “Rajas” ve “Ta-
halin Sattva faktöründen Manas ortaya
mas” olarak bir denge halinde ise, ortada
çıkar. Manas, “idrak ve akıl” anlamını
hiçbir belirti yoktur. Ancak, bu üç değişken
taşıyor. Aynı halin Tamas faktöründen beş
faktör hiçbir zaman denge halini bulamadı-
süptil element ve beş kaba element
ğından tabiattaki değişimler ve hadiseler
oluşur. Bu elementler önce süptil bedeni
zuhur etmektedir. Prakriti'nin bu denge duru-
sonra da kaba bedeni meydana getiren yapı
munu bozan da Puruşadır. Puruşa, özü şuur
taşlarıdır.
Baska bir diyalog da söyledir; Talebe sormus: Hergün yemek yiyip, giyinmek zorundayız. Bütün bunlardan nasıl kurtulmalı? Cevap: Yemek yiyip giyinerek. Talebe: Ne demek istedigini anlamadım. Cevap: Eger anlamadınsa, elbiseni üstüne geçir ve yemegini ye.
gelişimi ortaya çıkar.
olan aklî prensiptir. Kapila'ya göre Puruşa
21
Prakriti'yi olusturan üç “guna” su özelliktedir: Sattva, ısıgı, bilgiyi, aklı ve hisleri belirleyen prensiptir.
Puruşa'nın tam olarak anlaşılması olduk-
leri ve çevrelerindeki dünya, aslını bilmesine
ça güç bir meseledir. Semitik anlamı ile
engel olmaktadır. Fizik ortama yönelmiş
“Ruh” kavramı, Puruşa ile eşdeğerli değildir.
benlik (jiva), bizi gerçek benliğe (atman)
Bazen Puruşa’nın “tanrısal bir cevher”
yönelmekten alıkoyar. Burada müessir olan
olduğu da iddia edilmiştir.
faktör cehalettir (avidya). Cehalet, insanın
Tamas, tutuklugu, baskıyı,
dikkatini fizik ortamın Tamas unsurlarına
pasifligi ve menfiligi belirler.
Puruşa ile Prakriti'nin tam bir tarifini yap-
iterek, gerçek benliğini sahte benliğinden
Rajas, mücadeleci faaliyeti
mak insanoğlu açısından mümkün değildir.
ayırdememesine sebep olur. Bu tefrikten
Zira Puruşa'nın Prakriti'deki meydana getir-
yoksun olan kişi, daima dünyanın kaba ele-
Bir baska açıdan:
diği değişimlerin bir neticesi de insandır.
mentleri arasında bocalarken, sahte benliğin
Sattva, idrak ve tefrik edilecek
Tamas faktörünün oluşturduğu sınırlı vası-
dürtüsüyle kendini ıstırabın kucağına atar.
taları kullanarak, yine aynı faktörün medya-
Kurtuluşun ilk adımı, kişinin asıl gerçek ben-
Tamas, bu idrak yolunu
na getirdiği tabiatın engelleri içinde buluna-
liğinin farkına varmasıyla başlar.
kapayıp örten engel perdesidir.
rak, insan kendini bir canlı (jiva) olarak
belirler.
özelliktir.
Rajas da engelleri ortadan kaldırıp idrak yolunu açmak için gerekli aktivite veya güçtür. Rajas olmadıkça Sattva ile Tamas arasındaki bag kurulamaz.
mütalaa eder. Asıl varlığını idrak edebilmek için, bedeninin ve tabiatın engellerini aşması
(d) Yoga - Patanjali'nin öğretisi
gerekmektedir. İndus havzasında çoktan bulunmuş olan Karma kanununa tabi olarak Samsara çemberine kapılmış insanların, fizik beden-
kurtuluşun yolunun sistemli olarak tekrardan ele alınışı, Patanjali ismindeki bir bilge kişi
22
Yoga'nın sekiz basamagı;
tarafından sağlanır. “Yoga” ismi verilen bu
tipik belirtisi” olarak kabul edilmektedir.
öğretiyi bugün ancak onun yorumuyla ve
Bütün bu dini kavramların kökünde, insanın
Sanskrit lisanından öğrenmek zorundayız.
cehaleti yatmaktadır. Dünyevi arzulara esir
1. Yama (ahlaki yasaklar), (negatiflerden arınma),
olmakla, dini akidelerin maşası olmak ara“Yoga”, isminden de anlaşılacağı üzere,
a. Siddetsizlik,
sında bir fark yoktur. Kişinin asıl gören gözü
başıbozuk giden iki şeyin arasında bir uyum
b. Yalan söylememe,
açılmadıkça, ister zevk-ü sefaya dalsın,
sağlayıp doğru yolu tutturmaktır. Zihin faali-
isterse ibadet için bir ilahın önünde yalvar-
yeti ile beden faaliyeti kontrol altına alınırsa,
sın, hiçbir değişiklik olmaz ve uykuda olanın
etrafımızı kuşatan hayal âleminden sıyrılıp
rüyaları yine devam eder.
c. Hirsizliktan çekinme, d. Cinsel enerji kontrolü ve e. Açgözlülükten çekinme. 2. Niyama (ahlaki emirler) (pozitifleri güçlendirme),
asıl benliğe giden yolu bulabiliriz. Yoga Felsefesine göre “Atman”a ulaşmak, daha doğ-
a. Temizlik,
rusu insanın asıl benliği-nin farkına varması,
b. Iç huzur,
kurtuluş yolunun ilk kapısıdır.
mizde kısaca şunları görüyoruz: “Yoga, zihin faaliyetinin veya düşünce
c. Dayaniklilik, d. Çalismak ve
Patanjali'nin Yoga-Sutra'larını incelediği-
Yoga öğretisinin gayesi tanrıya kavuşmak
dalgalarının kontrol altına alınmasıdır. Ancak
veya onunla birleşmek filan değildir. Zaten,
bu sayede kişi tabii haline ulaşabilir. Aksi
3. Asana (durus),
bir “tanrı” kavramı Yoga'nın özünde görül-
takdirde kişi, kontrolsüz zihin faaliyetinin
4. Pranayama (yasam enerjisinin kontrolü),
mez. “Yogi”nin ilgilendiği şey tanrı değil ken-
esiridir. Zihin faaliyetleri disiplinli bir çalışma
disidir. Asıl benliğini bulmaya çalışmaktadır.
ve nefse hâkimiyet ile kontrol edilebilir.
Daha sonra onun ötesini. Bu bakımdan,
Çalışmanın başlangıcında sadeliğe yöneliş,
7. Dhyana (meditasyon),
“kişinin henüz kendini bilmez bir haldeyken,
kutsal metinleri okumak ve kendini doğru
8. Samadhi (tefekkür).
bir de kalkıp tanrıyla uğraşması cehaletin en
e. Mutlak varligi algilamak.
5. Pratyahara (duyularin kontrolü), 6. Dharana (konsantrasyon),
23
yola
adamak
gerekir.
Ancak
böylelikle
Yama:
Başkalarına
zarar
vermemek,
aydınlanmamızı önleyen engelleri ortadan
yalancı
kaldırabiliriz.
olmamak ve açgözlü davranmamak.
Bu engeller;
olmamak,
çalmamak,
boşboğaz
Niyama: Safiyet, temizlik, haddini bilmek,
•
Cehalet,
tevekkül, nefsin isteklerini kırma, kutsal
•
Bencillik,
metinleri okumak ve doğru yola yönelmek.
•
İhtiras,
•
Nefret,
•
Yaşama arzusudur.
Asana: Rahat, sakin, sağlam ve sabit bir oturuş seçerek dış ve iç tesirlerden uzaklaşmak. Pranayama: Nefes alış – tutuş – veriş -
Tefrik etmesini bilen biri için hayatın getirdiği
tecrübelerin
hepsi
hüsrandır.
Çünkü insan, bu tecrübelerinde hep vasıta ile gayeyi birbirine karıştırmıştır. Bunun sebebi de cahil oluşudur. Cehaletten kurtulan,
bunları
ayırt
etmesini
örten engeli kaldırmak. Pratyahara: Zihni dış dünyanın tesirlerinden uzak tutup hislerin dünya ile olan bağını kopararak iç dengeyi tesis etmek.
bilir.
Bunun için şu yedi aşamadan geçmek gerekir;
tutuş ritmini belirli bir düzene sokup ışığı
Dharana: Dikkatini bir şeyin veya bedendeki bir çakranın üzerine teksif etmek.
24
Dhyana: Dikkatin teksif edildiği bu şey
ve cisim ile ilişkisi kalmamıştır. Bu gerçek
veya çakra ile zihin faaliyeti arasında
Samadhi halinde yogi istediği bilgiyi alabilir,
kesintisiz bir bağ kurarak, düşünce dalgaları
gerekli gücü sağlayabilir.”
ile o şey veya çakranın sempatize olmasını sağlamak. Samadhi: Bu sempatizasyon bağından faydalanarak, dikkatin teksif edildiği şey veya çakranın gerçek anlamını, düşünce dalgalarını durdurarak zihne bir aydınlanış biçiminde intikal ettirmek veya zihni bu aydınlığın içine sokmak.
(e) Purva Mimamsa – Jaimini'nin öğretisi Jaimini'nin öğretisi olan Purva Mimamsa ekolünde ele alınan konu, Samsara çemberinden sıyrılıp kurtulmak için yapılması gerekenlerdir. Jaimini, Veda'lara çok önem verir ve bunların ilâhi bir kaynaktan gelmeleri sebebiyle herşeyi izah ettiğini savunur. İlâhi
İlk beş aşama, hislerin üzerinde bir hâki-
kanunları veren Veda'ları takip etmek yeter-
miyet kurulması için gerekli ön safhadır. Asıl
lidir. Jaimini, Brahmana'lardaki anlamı ile
“Bir ormanda bir agaç devrilse ve hiç kimse olmasa yine de ses çıkar mı?”
işlem son üç aşamada olur ve bu yoldan
dinsel görevini yerine getiren kişi, sonunda
direkt olarak bilgi alınır. Bu Samadhi aşama-
Samsara'dan kurtulur der. Burada iman veya
sında eğer şuur bu aydınlanışın etkilerini de
ahlak söz konusu değildir. Kişi, Veda’larda
Hui-neng
kontrol altına alabilirse, zihin tam bir sükû-
yazıldığı üzere, tanrılara adak adasın, kötü-
nete kavuşur. Bu durumda zihin ile aydınlık
lük yapmasın, bu yeterlidir. “Karmanuş-
aynı seviyededir ve yogi'nin zaman, mekân
tâyin” denilen bu yaşayış, bir bakıma ot
25
Vedanta'cıların metafizigini kavrayabilmek için iki terime önem vermek gereklidir: “Bireysel PrensipAtman” ve “Evrensel PrensipBrahman”.
gibi yaşamayı gerektirir. Uttara Mimamsa
Gaudapada da Mahayana Buddhistlerin-
(Vedanta) akımına oranla çok ilkel olan Jai-
den etkilenerek, ilk defa “Advaita-teklik”
mini'nin öğretisinde önemli bir husus yoktur.
kavramına ağırlık vermiştir. Ona göre Brah-
Bedene ve dünyaya baglı, Samsara'dan dolayı ortaya çıkan benlik jiva’dır. Jiva bir suur halidir ve daima degisime tabidir. Atman ise bu halin üstünde, bireysel olmanın ötesindedir. “Atman” ebedî ve degismeyen benliktir. “Atman”, hayatın özü veya hayat prensibidir. Kelimenin en eski anlamı “nefes”tir.
(f) Vedanta (veya Uttara
“Brahman”, her bir tarafa yayılan
ve kendiliginden var olmus kudrettir. Yaratan, “Prajapati”dir. Brahman ise yaratandan da üstün, ama onunla birdir.
man ve Atman birdir. Bu iki kavramı bir ikili
Mimamsa) - Badarayana'nın fikri
“Advaita Vedanta” ekolünü asıl kuran şa-
“Vedanta” akımı, Veda'ların Upanişad'-
hıs ise Sankara'dır. 780-820 arasında yaşa-
lardaki yorumunu ele alan bazı düşünürler
yan bu filozofa göre insan, çevresini mantıkî
tarafından yaratılmıştır. İlk olarak, Badara-
yoldan analiz ederken, nesneler ve özneler-
yana bu alanda bazı fikirler öne sürmüş.
den bahseder. Bunların arasındaki ilişkiler-
Ardından çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Bu
den yola çıkar ve bir hükme varır. Bu hü-
görüşlerin hepsi, metafizik açıdan “Brah-
kümler
man” kavramını incelerler.
idrakinden gelmektedir. Dünya izafîdir, geçi-
bize
dünyanın
dar
anlamda
cidir ve bir bakıma hayaldir. Görünümden Badarayana'ya
göre,
Brahman
ve
Atman birbirinden farklı iki kavramdır. Brahman'dan kâinat oluşur. Atman'dan bireyler
Dünya hayatına mecbur olan insan için kendine ait ne varsa Jiva‘dır. İnsan, bu geçici benligi veya bedeni ile birlikte kazandıgı sahsiyeti olarak bilir kendisini. Asıl benliginin farkında degildir.
olarak (dvaita) ele almak yanlış olur.
ortaya çıkar. Ama Atman'ın sebebi Brahman'dır. Bu görüşler, Mahayana Buddhistlerini oldukça etkilemiştir.
(maya) ibarettir. Bu görünüşe aldanıp hakikati dünyada aramak, cehaletten doğar. Cehaletten kurtulan kişi, bu görünümün arkasında olanı sezebilir ve ancak böylelikle “tat tvam asi”, “Sen O’sun” cümlesini anlar.
26
Brahman ile Atman'ın aynı oldugunu anlayabilmek için, önce kisinin geçici benliginin (jiva) cehaletinden kurtulması gerekir. Bu kurtulus (moksa) iki yoldan olur: “Sadya-mukti” (anî kurtulus), üstün
Dünya'nın etkisiyle değişime uğrayan ben Jiva'dır. Jiva'yı tefrik eden kişi, asıl benliği olan Atman'ı idrak eder. Bu idrak ile özne-nesne ilişkisini gerektirmeyen bir anlayış ortaya çıkmaktadır. “Tat tvam asi” formülünü bu anlayışla gören kişi, Brahman ile Atman'ın aynı olduğunu bilecektir.
Bu tefrik halini yücelterek ancak Atman'ı bilmek kabildir. Sankara der ki, “eğer insan bu mutlak Brahman'ı idrak edemezse, onu kişileştirir ve İsvara (güçlü efendi) olarak anar.” Sankara, geçici benliğin yarattığı engeli ortadan kaldırıp, hakikatin tefrik edilmesinde bulur kurtuluşu. Ramanuja ise, varılacak
seviyeli kisiler için bir yoldur ve
Brahman ile dünya arasında bir ilişki kur-
hedefin tanrıyla münasebet kurmak olduğu-
dünyevi zevklerden uzaklasmıs
mak mümkün değildir, çünkü biri mutlak
nu söyler. Bu münasebet, ibadet yoluyla
diğeri ise izafîdir. Fakat dünyevi açıdan
olur. Dua ve ibadetin getirdiği iman ile
baktığımızda, Brahman bu dünyanın sebe-
sadakat, kişiyi tanrı sevgisine ve ilahi aşka
bi olarak gözükmektedir.
sokar. Bu durumda, sezgi yoluyla tanrısal
olanların kendilerini hikmete (jnana: tanrı bilgisi) vakfetmeleriyle mümkündür.
Sankara'ya göre, Brahman'a ulaşmak
hakikate
kavuşmak
mümkündür.
Bunun
diye birşey olamaz. Zira Brahman ile
sonunda, insanın kişiliği silinip kaybolmaz.
Atman aynı şeydir. Kişinin Atman'ı tefrik
Aksine, Atman olarak Brahman'da imanının
henüz dünyanın cazibesinden
etmesi için kendisini yüceltmesi gerekir, yok
karşılığını bulur ve ebediyete kavuşur.
kurtulamamıslar için bir yoldur ve te-
etmesi değil. Çünkü Jiva yok edilirse,
Vedanta ekolü, getirmiş olduğu tanrısal
fekkür, ibadet, dua ve dinî ayinlere
Atman'ı tefrik edecek vasıta ortadan kalkar.
lütuf (prasada), iman (sraddha), ibadet
“Krama-mukti” (tedricî kurtulus),
yönelerek (upasana) gerçeklestirilir.
(bhakti) gibi kavramlar ile kurtuluşu (mukti)
27
öğütleyerek, Bhagavad-gita öğretisini can“Visistadvaita” görüsünü ortaya atan Ramanuja'ya göre, Atman ve Brahman, ferdi ve bütünsel olmak üzere bir bütünü olusturur. Brahman, yoktan var etmemistir. Kâinatın ortaya çıkısı, bir çesit
landırmıştır. Hinduizmi oluşturan dinlerin birçoğu,
Vedanta
felsefesinden
etkilenmiş
durumdadırlar. Hindistan'ın batıda en tanınmış filozofu olan Ramakrişna (1836-1886), geçirmiş olduğu safhalar bakımından dikkate değer bir kişidir. Yedi yaşında başlayan öğrenme arzusu, onu sırasıyla önce çeşitli Hint dinle-
degisimin sonucudur. Yeni bir seyin
rine itmiş, daha sonra da İslamiyet’e ve
yaratılması degildir.
Hıristiyanlığa. Bütün bu öğretileri benimseyerek hayatı boyunca mistik vizyonlar içinde
Brahman, kendisinde meydana
yaşamış olan Ramakrişna, elli yaşında kan-
getirdigi bir degisiklik sonunda, önce
serden ölmeden önce şunu ifade etmiştir:
süptil bir ortamı olusturmus ve bu or-
“Rama, Krişna, Şiva, Kali, Allah, İsa'nın
tamdaki suurlu ve suursuz varlıkların
babası. Gördüm ki bütün bunlar tek bir tanrıya verilen isimler ve her bir yolu
daha yogun bir ortama itilmesinden
takip eden sonunda O'na ulaşıyor. Farklı
de kâinatı meydana getirmistir.
olan, sadece yolların değişik yerlerden geçmesidir.” Tanınmış bir dinî lider olan Vivekananda onun talebesidir.
28
Ramanuja gibi bir “Vaisnava” (Visnu mezhebinden) sayılan Madhva, Brahman'ı Visnu olarak kabul eder ve bu tanrı ile ruhlar arasında kesin bir ayırım yapar (dvaita). Ruhlar, ezelden beri Karma kanunu sebebiyle maddeye baglıdırlar ve
d. Sastralar:
Yaşamın dört amacından ikincisi kamaSastralar sutraları açıklamak için yazılmış kitaplardır. Hint felsefesinde temel olarak yaşamın dört amacı olduğu savunulur. Bunların üçü birer sastrada anlatılmıştır.
meleklerin (deva), insanların, hayvanların, cinlerin bedenlerinde bu kâinatta bulunurlar. “Madde” ve “Ruh”, Visnu ile birlikte daima var olacaktır. Bunların birlesmesi söz konusu degildir. Insanın hedefi, iffetli olmak, cehaletten
(2) Kama
(1) Artha
dır. Sözcük Sanskritçede “zevk”, “aşk” anlamına gelir. Hint felsefesinde Kama, aşk tanrısı (Cupid)’nın tamamlayıcı parçasıdır. Yeniden bedenleniş isteğine karşılık gelen Kama öğretisinin anlatıldığı kitapsa Kamasastra”dır. (Kamasutra diye de bilinir).
Yaşamın ilk amacı arthadır. Bu sözcük
(3) Dharma
“şey”, “nesne” anlamına gelir. Dokunulabilir, sahip olunabilir, hoşa gider, yitirilir tüm nes-
Yaşamın
üçüncü
amacı
dharmadır.
nelerdir. İnsanın gündelik yaşamında bir evi
Dharma
maddeden sıyrılmaktır. Bu seviyeye
çekip çevirmesi, bir aile kurması, dinsel
“kaos”tur (adharma). Adharma acıya neden
erisenler, Visnu’nun ilahi âleminde
ödevleri yerine getirmesi gibi şeyler için
ebediyen kalma hakkını kazanmıs
gerekli olanları dile getirir. Kısacası insanın
olurlar.
elde etmek için peşinden koştuğu nesneler,
kurtulmak, arzulardan, Karma'dan ve
Madhva'ya göre, Visnu yaratıcı degildir, idarecidir. “Madde ve Ruh” üzerinde bir hâkimiyeti vardır ama
istekler anlamına gelir. Bütün bunların anlatıldığı kitap Arthasastra”dır.
“evrenin
yasası”dır;
karşıtıysa
olur; bu acının sebebiyse istemedir. Buna karşılık dharma dinsel, ahlâksal ödevler bütünüdür. Ahlâksal eylemin yasasıdır. Bu öğretinin anlatıldığı kitap Dharmasutra’dır. Hintlilerin en eski hukuk kitabıdır.
bunları yaratmaz veya yok etmez.
29
Trivaga (üçlü öbek) denen dharma, kama, artha dünya nimetlerini imler.
(4) Moksa Yaşamın dördüncü amacı ise mokşa”dır. Mokşa Sanskritçe "kurtuluşa erme" anlamına gelir; sonul amaç, sonul iyidir. İlk üçünün hem üzerinde hem karşısındadır. Hint dininde insanın dinsel çabayla varmak istediği ruh durumunu anlatır. Bu durumda kişi her türlü istekten
“
kurtulur. Yazılı metinlerde; Artha (para), Kama (haz) ve Moksha (ölümsüzlük) gibi İnsan oğlunun 4 Giysi giymenin ve yemek yemenin dengi yoktur. Bunun dısında ne Buddhalar, nede Patrikler vardır.”
Zenrin Kushû
büyük hedefi arasında Dharmaya en üst sıra verilmiştir. Dharma tek başına; ölümsüzlük, sonsuz mutluluk, en üst seviyedeki bilgi ve barışın kapısıdır. Dharma ile uyumlu bir hayat süren kişiler Mokşa (Özgürlük-Kurtuluş) veya kişisel özgürlüğe ulaşırlar.
30
2. Dharma Dharma sanskritçe taşımak, katlanmak,
Doğal olarak svadharma, dharma”nın işleyi-
çekmek, yüklenmek anlamına gelen “dhr”
şiyle uyumludur. Bu iki kavram; makrokoz-
kökünden gelmektedir. Hint felsefesinde;
mik ve mikrokozmik yasalar olarak adlandı-
Dharma kelimesi evrenin devamını sağlayan,
rılabilir.
sürdüren şeyle ilgilidir. Örneğin insanlık,
”Aldanma”
insanlar tarafından yerine getirilen dharma
vardır.
tarafından desteklenir, sürdürülür.
yerine kullanılan olan bu kavram aslında
(Bir dönem ögrencilerinin bütün sorularını istisnasız bu sekilde yanıtlamıştır.)
Bazıları
tarafından svadharma”nın
Dharma; sonsuzluğun üzerinde sonsuzlu-
dharma”nın bir işlevidir ve genel olarak
ğa dahi yön veren değişmeyen kanunlar ve
“nedensellik yasası” diyebileceğimiz bir
mutlak adaletin gerçekleşmesidir. Dharma”-
anlamı vardır. Bireyin dharma”ya uyumlu ya
nın yanı sıra bir de “ssvadharma” kavramı
da uyumsuz fiiller (düşünceler dahil) ortaya
vardır ki, bu da aynı yasanın kişisel boyutta
koymasının neticesi olarak karma oluşur ve
işleyişine verilen addır. Yani dharma kozmik
fizikteki etki-tepki yasasının kozmik bir karşı-
varoluşun yasasıyken; svadharma sadece Maku mozo
Bunların yanı sıra bir de “karma” kavramı
bireysel varoluşun yasasıdır.
lığı olarak bu fiillerin tepkimesi meydana gelir ve bu da “karmik çark” denilen döngüyü başlatır.
31
Zen sisteminde Karma Yasası Batı
öte-âlemdeki yasamı ve tekrar dogus-
dünyasında
Dharma
sözcüğü
ları belirleyen Evrensel Neden-
çoğu zaman din anlamına gelecek şekilde
sellik Yasasıdır.
algılanmaktadır.
Hiçbir neden, herhangi bir sonuç yaratmadan yok olup gitmez.
Doğu
felsefesinde
ise
dharmayı bir din olarak algılamak sözcüğü dar bir kapsama sınırlamaktır. Dharma canlı
Yapılan hareketlerin karsılıgı olarak
varlığın doğal uğraşına işaret eder. Din keli-
yasanması gereken sonuçların planlı ve
mesi ise belli bir tip inancı kasteder. Örne-
programlı bir sekilde düzenlenmis hali-
ğin; nerede ateş varsa orda ısı ve ışık vardır,
ne “Karmik Plan” denir. Kisi her an
ısı
iradesiyle yeni hareketler yapmakta oldugundan karmik plan kısmen belirli, kısmen olusum halindedir.
ve
ışığın
ateşin
dharmasıdır.
mez. Bugün Hindu olan, yarın bir Hristiyan
kavramdır.
ya da Müslüman olabilir. Bu şekilde inançlar
konulardan biri olmustur. Budizm bodhi (aydınlanma) cevabını verirken, Hinduizm'de ise moksa'dır.
lardan ikisi karma yasası ve samsara yasası‘dır,
(2) Ulu düzen, hakiki doğa, (3) Hakikat, (4) Vazife, (5) Doğruluk, erdem, ahlak, bilgelik,
kanlık suyun içsel özelliğidir ve bu nitelik
yeniden dogum döngüsünü anlatan bir
nılacagı Budizm ve Hinduizm'de esas
mi sağlayan kozmik doğa yasaları. Bu yasa-
dharmasını değiştiremez. Aynı şekilde, akış-
değiştirilirse, daha fazla su olarak düşünüle-
den dogum zincirinden nasıl kurtula-
(1) Evrenin düzenini ve ruhsal gelişi-
Ateş
Samsara; reenkarnasyon ya da
Samsara'nın sonsuz ölüm ve yeni-
Anlamlarından bazıları şunlardır:
(6) Öğreti, yüksek hakikate götüren yol,
değiştirilebilir ama bireysel ruhun dharması asla değiştirilemez. Doğu dinleri ve mistisizminde Dharma pek çok farklı anlamda kullanılmaktadır.
32
Dharma’nın Gita’daki diger anlamları; 1. Etik veya ahlaki kurallar, töre kuralları,
a. Gita”da Dharma; Gita”ya göre Dharma “Varoluş Kanunu”dur.
2. Ölümsüz kanun,
Dharma en üst prensibimiz, kaynağımız,
3. Davranıs kanunu,
kaidemizdir, bu da mutlak olandır. Gita her-
4. Yasamın kanunu, görevleri, 5. Geçmiste yapılanlarla ilgili karma görevleri, 6. İnsan dogasına uygun görevler,
(3) Varoluş kanunu, (4) Gelenek,
şeyin Dharma”ya uygun olarak yapılması
(5) Kültür,
gerektiğini savunur.
(6) Düzen,
Gita insanoğlu ile doğasını, gerçeğin
(7) Sistem,
7. İlahi bilinç, Bilinçlilik prensibi,
doğasını ve bu ikisi uyumlu olduğu zaman
8. Bir ırkın görevi, Toplumun beyni,
doğru yaşamın nasıl başlayacağını izah
9. Dünya, ülke, topluluk, arkadaslar,
eder. Dharma “takip edildiğinde insan için
(9) Hareket tarzı,
faydalı olandır”. Bütün davranışların kendi-
(10) Davranış el kitabı,
ve tüm iliskilerimize yönelik görevlerimiz, 10. Çevremize karsı yükümlülüklerimiz,
sine göre yapılması gerektiği bir davranış el
11. Problem
kitabıdır.
yasamadan,
hayattaki
görevlerin nasıl yapılacagı, 12. Ruhsal hayat için saglıklı olan, 13. Dogru olarak yasamak, 14. Nihai mutluluk, 15. Neyin dogru, neyin yanlıs oldugunu ayrıt etmemizi saglayan bilim, 16. Varlıgın ilahi kıvılcımı,
Dharma kelimesi Gita”da birçok anlamda kullanılmıştır;
(8) Disiplin,
(11) Aile ve toplum gelenekleri, (12) Yaşça büyükler, Din ulemaları ve büyükleri tarafından karar verilen mutlak emirler,
(1) Kanun,
(13) Özellikler,
(2) Kurallar, 33
Upanişadlarda, dharma tanrıya ulaşma-
Bhagavat Purana’ya göre Dharmik bir yolda sürdürülen dogru bir yasamın 4 özelligi vardır;
nın
birincil
bilgisidir.
Vedik
metinler
dharmayı, insanların tatmin olmuş ve mutlu olmalarını sağlayan ve bozulma ve acı çekmekten koruyan doğal evrensel kurallar
1. Sadelik (tap),
olarak tarif ederler. Dharma insanın hayatına
2. Temizlik, saflık (shauch),
yön veren, şekillendiren ahlak kuralları ile
3. Merhamet, sefkat (daya),
ruhsal disiplinin birleşimidir.
4. Dogruculuk (satya).
Atharva Veda Dharma”yı sembolik olarak tarif eder; “Prithivim dharmana dhritam”
Adharmik veya dogru olmayan yasam tarzının 3 kusuru vardır;
yani; “Dünyayı ayakta tutan Dharma”dır. İnsanın tanrıya ulaşmasını sağlayan herşey
(1) Sabır (Dhriti), (2) Bağışlayıcılık (kshama), (3) Kendine hakimiyet, kendini kontrol (dama),
(4) Doğruluk, dürüstlük (asteya),
(5) Kutsallık (shauch), (6) Muhakeme (dhi), (7) Duyguların kontrolu (indraiyanigrah),
1. Gurur, kibir (ahankar),
dharma’dır. Ve insanın tanrıya ulaşmasına
(8) Bilgi, eğitim (vidya),
2. Temas, iliski (sangh) ve
engel olan herşey adharma”dır.
(9) Doğruculuk (satya),
3. Sarhosluk (madya)
Kadim bilge Manu tarafından kaleme alınan Manusmriti”de Dharma”ya riayet için
(10) Öfkelenmemek (krodha).
10 olmazsa olmaz kuraldan bahsedilir;
34
Dharmasastra'lar içinde en tanınmısı Manu-smriti denilen kanun kitabıdır. “Sevgili dostum, sen zannediyorsun ki, Etrafında kimse kalmayınca, tek basınasın. Ama sunu unutma, kalbinde daima var olan, iyi ile kötüyü ayırteden bir yargıç duruyor.”
Manu”ya göre dharmanın olmazsa olmazları şöyle devam eder;
(1) Şiddete baş vurmama, (2) Gerçekçilik, (3) Haset olmama, (4) Beden ve zihinin saflığı, Bundan dolayı Dharmik kurallar sadece kişiyi değil tüm toplumu yönetir. Rishi Kanada “Vaisesika”da dharma’yı “dünyevi keyifi sunarken mutlak saadete yönlendiren” olarak tanımlamaktadır.
“Her kim ki arzularına gem vurur,
Dharma sadece mutlak gerçeklik ile ru-
“Kendi içindeki nefret ve sevgiyi yok eder,
hun birleşmesi/uyumu için değil, hem mutlak
Ve dünyada kimseye fenalık yapmazsa,
gerekenleri önermektedir.
Onun kazancı ölümsüzlüge erismek olur.”
saadet hem de dünyevi keyif için yapılması
35
b. Hint Dharması: Hinduizm, dünyanın en eski dinidir. Baslangıcı belli degildir ve yazılı tarihten öncesine kadar uzanır. M.Ö. 3000 yıllarında PreHarappa ve Harappa dönemlerinde Indus uygarlıgı yıllarından kalma çesitli Siva kalıntıları bulunmustur. Belli bir kurucusu yoktur.
Hint felsefesine göre; daha dünya üze-
tutulurlar. Dharmaya uyum bu kuralın tanın-
rinde hiçbir din yokken, insanlar günümüzde
ması ve onunla yaşanmasıdır. İnsanoğluna
Hinduizm’in temelini oluşturan ve “doğal
iyi, doğru, erdemli olmayı sağlayan budur.
kurallar” olan Sanatana Dharma’ya uygun
Dharma sonsuz mutluluk ve ölümsüzlüğü geti-
olarak yaşıyorlardı. (Sanatana başlangıcı
rendir.
olmayan anlamına gelmektedir.) Krishna”-
Hindu kutsal metinleri Sruti ve Smriti olarak iki kategoriye ayrılır. Sruti Sanskritçede "isitilen sey" anlamına gelmektedir. Sruti'nin kutsal kisilere (Risiler) iletilen ilahi kayıtlar olduguna inanılmaktadır. Vedalar, Upanisadlar ve Mahabarata destanının bir bölümü olan Bhagavad Gita Sruti kategorisi içerisindedir.
dan çok önce var olan Rama zamanında
Smriti ise Sanskritçede "hatırlanan/korunmaya deger sey" anlamına gelmektedir. Dindeki otoritesi Sruti'den sonra gelir.
dünyayı, insanları ve mikrokozmostan makro-
dharma vardır. Toplumlar insanların içlerine yerleştirilmiş bulunan dharma sayesinde varlıklarını sürdürürler. Dolayısıyla Hint felsefesine göre Hinduizm hayatın başlangıcından itibaren vardır. Hint etiğinin kalbi dharmadır. Dharma tutan, devam ettiren, çeken şey anlamındadır. Bu
kozmosa herşeyi tutan, devam ettiren şey. O ebedi ilahi kanundur. Tüm yaradılanlar bu güçlü kanun tarafından var olurlar ve birarada
Hint felsefesine göre Dharma insanoğlunun karakterini yücelten düşünce ve diğer mental faaliyetleri ihtiva ettiği gibi dışsal eylemleri de ihtiva eder. Dharma ilahi kaynaktan gelir ve kişiyi ilahi kaynağa götürendir. Dharma karmaşayı sona erdirip, birlik ve uyum getirendir. Herkesi birleştirmeye, saf ilahi bir aşk ve evrensel kardeşliği getirmeye yardım eden herşey dharmadır. Dharma sosyal yaşamın çimentosu
ve
idame
gücüdür.
Dharma
kuralları insanoğlunun dünyevi faaliyetlerini düzenlemek üzere getirilmiştir. Zenginlik,
36
güzellik ve sonsuzluğa götürür. Sonuç olarak
yazılı kaynakların en eskisi olan vedalar te-
Hinduizm (Sanatana Dharma veya Vaidika Dharma diye de bilinir) genelde Hindistan ve çevresinde inanılan çok kapsamlı ve genis bir dindir.
hem bu dünyada hemde devamında mutlulu-
mel ve son kaynaktır. Vedalar haricinde hiçbir
ğu getirir. Öldükten sonra sizinle yalnız o
kaynaktan dharma anlaşılamaz.
Hinduizm'de en önemli ilke dharmadır. Dharma, insanların sosyal ve dini konumlarının geregi davranıs biçimlerinden, dini uygulama tarzlarına kadar uzanan prensipler bütününe isaret eden bir kavramdır.
Diğer bir tanımlamaya göre dharma; kişiyi
Monist perspektiften, ikililige Düalizm, ortadogu dinlerindeki gibi yüce bir Tanrı'ya dayalı deizmden, çok tanrıcılıga bütün ruhsal yolları kabul eder. Her varlık kendi yolunu seçmekte özgürdür; bunu ister dua ile, ister inzivayla, ister meditasyonla yapar, isterse fedakârca davranıslarla. Dinsel bayramlar, haç, kutsal ilahiler ve evlerde tapınak uygulanan geleneklerdir. Hinduizmde bütün karmalar temizlenene, Tanrı fark edilene kadar her varlık yeniden bedenlenir.
gelecektir. O insanlığın tek sığınağı, barınağıdır.
mükemmelleşmeye
ve
zafere
götürendir.
Tanrı ile birleşmeye götürendir. Kişiyi ilahi yapandır, tanrı katına çıkaran merdivenlerdir. Vaiseshika Felsefe sisteminin kurucusu Rishi Kanada, kaleme aldığı Vaiseshika Sutralarında dharmanin tanımını şu şekilde verir; “Dünyada huzur ve refahı getiren ve devamında acıları tamamen sona erdirerek, sonsuz mutluluğu getiren dharmadır.” Manu”ya göre; 4 Vedayı özümseyerek yaşamın burada yazılan emirlere göre düzenlenmesi dharmanın temelidir. Hint inanışına göre; dharma konusunda dünya üzerindeki
37
c.
Dharma”nın Yapısı;
Hinduizmde Dharma zamana, çevreye, gelişmişlik derecesine ve bağlı olunan topluma göre farklılık gösterir. Çeşitli ırklara, cinslere, topluluk ve sınıflara göre farklı kurallar
geliştirilebilmektedir.
Yüzyılımızdaki
dharma onuncu yüzyıldaki dharmadan farklıdır. Çeşitli insanlar için farklı görevler tanımlanmaktadır. Ayrıca Dharmayı değiştiren şartlar vardır. Çok ağır felaket dönemlerinde uygulanan Apad-Dharma geleneksel dharmadan farklı bir uygulamadır. Bir dönemde Adharma olan diğer bir dönemde Dharma olabilmektedir.
38
• Samanya
Dharma;
(Genel,
evrensel Dharma.)
Dharma pekçok şekilde sınıflara ayrıl-
Hosnutluk, affedicilik, kendini kontrol, çalmama, saflık, duyguların kontrolu, yanlıs ve dogruyu ayrıt edebilme, ruhsal bilgi, gerçekçilik ve öfkelenmeme evrensel Dharma ile ilgilidir
• Visesha Dharma; (Özel Bireysel
maktadır.
(1) Samanya; (Genel, evrensel Dharma)
(2) Visesha; (Özel Bireysel Dharma) (3) Sanatana Dharma (Ebedi Dharma),
Dharma) Sosyal sınıfların kuralları ve yasam kuralları bireysel dharmadır
• Sanatana
d. Dharma”nın Çesitleri;
Dharma;
(Ebedi
Dharma), Sanatana dharma Ebedi görev – misyon demektir. Vedalardan kaynaklanır, Yasayan en eski dindir.
(4) Varnasrama Dharma (Sosyal sınıf ve düzenden kaynaklanan
Dharma),
(5) Svadharma (Kişisel Dharma), (6) Yuga Dharma (Çağın Dharması),
(8) Manava Dharma (İnsanoğlu Dharması),
(9) Purusha Dharma (Erkek Dharması),
(10) Stri Dharma (Kadın Dharması), (11)
Raja Dharma (Kral Dharması),
(12) Praja Dharma (Nesnelerin Dharması),
(13) Pravritti Dharma (Dünyevi hayata ilişkin Dharma)
(14) Nivritti Dharma (Ruhsal hayata dair Dharma)
(7) Kula Dharma (Ailevi Dharma),
Hinduizm de aynı adla “Sanatana
Dharma” olarak anılır.
39
e. Diger
Felsefe ve Dinlerde
Dharma; Plato, Sokrat, Aristo, Kant ve diğer batılı düşünürler doğruculuğu
ahlaklılık, hayatın
ve
kavramının da kaynağı budur. Bu konunun
arasına
“yasa-d dharma” ile belirgin olması “Yeryüzünde
misyon hedefleri
Bir yönü ile islam felsefsindeki kader
koymuşlardır. Tüm dinlerde de dharmanın belirli yönlerine belirli paralellikler vardır. Hint felsefesindeki “dharma” ifadesi İslam felsefesinde “ilke-yasa” veya “şeriat”a karşılık gelmektedir.
vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah’a göre kolaydır.” (57-22) ayeti ile açıklanmaktadır. “Bidayette Allah vardı, O’ndan önce başka bir şey yoktu. O’nun Arş’ı suyun üzerinde
İslam geleneğinde yasa kavramıyla ev-
bulunuyordu. Sonra gökleri ve yeri yarattı.
renin (Sonsuz sayıdaki alemlerin) durmaksı-
Sonra zikr, her şeyi yazdı." (Buhari), "Allah’-
zın devam ederek işleyen çarkı ifade edil-
ın ilk yarattığı şey kalemdir. Kalemi yarattı
mektedir. Yine islam felsefesine göre bu çark
ve; "Kıyamete kadar olacak şeylerin miktar-
bir düzenin kaidelerini belirler. Bu da zorunlu-
larını yaz! dedi. Kim bu inanç dışında olarak
luk ilkesidir. Yani her şeyin olması gerektiği
ölürse benden değildir." (Ebu Davud)
biçimde olması ve gerçekleşmesi.
40
Bu hadisler kader ve yasanın zorunluluk biçiminde gerçekleşmesini ifade etmektedir. İslam felsefesine göre değersiz bir fiil olamaz ya da en önemsiz görülen fiil ve düşüncelerin bile sonuçları yaşanacaktır. Bunun yanı sıra tüm varoluş ve insanın egosu hiçbir şeyden bağımsız değildir ve tüm zihin ve fizik olayları bireysellikten öte tek bir kudretçe yönetilmektedir. İslam felsefesinde peygamber vasıtası ile ulaştırılan ilahi kanunlar en üst kanunlardır ve doğal olarak şeriattan önce gelirler.
41
3.
Sonuç
Sadece Erdemli olmak ve erdemli bir hayat sürmenin ötesinde; yaşamda herkesin kendi çapında, kendi potansiyeline uygun insanlığa karşı bir misyonu ya da misyonları vardır. Bizim yapmamız gereken şey, bir an
“Buda nedir” diye sorulduğunda Ma-tsu cevap verdi “Iste bizzat bu zihin, bu Buda’dır”.
mütevazi bir yere sahibiz. “D Dharma”yı bireye uyguladığımızda Svadharma’yı buluruz. Bu şekilde; Dharma, yani
önce bu misyonun ne olduğunu bulup, onu
evrensel yasa; Svadharma’ya yani, her bire-
gerçekleştirmeye çalışmaktır.
ye ait belirli bir göreve dönüşür. Çoğu bilim-
Ancak çoğu insan için bu misyon son derece belirsizdir ve farkında olmaksızın gelişir. Belli bir yerde belli bir zamanda
“Buda nedir” diye soruldugunda Ma-tsu cevap verdi “Ne zihin ne Buda”
olmak, belli bir şekilde davranmak ya da belli
“Buda nedir” diye soruldugunda Ma-tsu cevap verdi “Senin zihnin, o Buda’dır”.
şünürsek, pek çoğumuz doğum, yaşam ve
Ma-tsu
de daha az önemli olmayan bir halkasında
bir yerde ölmek gibi. İnsanlığın varoluşundan bu yana olan gelişimini bir zincir olarak dü-
ölüm süreci içinde farkında olmadan yaptığımız şeylerle, bu zincirin çok önemsiz görünen ama aslında en önemli halkasından hiç
adamı, filozof, lider, kaşif, sanatkar gibi özel ve üstün yetenekli insanların, insanlığa karşı misyonu son derece açık ve belirgindir. Çoğunluğu oluşturan sıradan insanlar ise, farkında olmadan gerçekleştirdikleri ve bize son derece önemsiz gibi görünen misyonları ile insanlık zincirinin halkalarındaki yerlerini alırlar. Mahabharata’nın bir bölümü olan Bhagavad Gita şöyle der;
42
görevini (Svadharma) yerine getir,
yaşanması gereken şeylerdir. Sonrakine
alçak gönüllü olsa da, büyük olmasa da,
ulaşmadan önce bir önceki yaşanmak zorun-
baska birininki olmasındansa, kisinin ken-
dadır.
"Ve
di görevinde ölmesi yasamdır, baskasınınkinde yasamak ölümdür." Her bireyin kendine özgü bir doğal yasası vardır ve her birey varlığının kusursuz durumunu elde etmek için rolünün bütün gereklerini yerine getirmelidir.
Bu düşünceyi iyice daraltıp, yalnızca bir tek insana da uygulayabiliriz. Her insan, yaşamı boyunca yaptığı bütün iyi, kötü, güzel, çirkin, erdemli, erdemsiz davranışlarının toplamının ürünüdür. Bir tek hatasını ya da iyi davranışını yapmamış olsaydı artık o insan değil başka bir insan olurdu. Bizler tüm dav-
İnsanlığın, varoluşundan bu yana yaşanan her şeyin bu günkü durumumuzda bir payı vardır. En önemsiz gibi görünen bir değişiklik, kendinden sonraki tarihte değişikliğe yol açar. Sonuç olarak; yaşanan her
ranışlarımızın ve seçimlerimizin ürünleriyiz, keşke o zaman böyle yapmamış olsaydım dediğimiz davranışlardan bir tekini bile yapmamış
olsaydık
bugünkü
kendimiz
olamazdık.
şey, bugünkü durumumuzun varolması için
43
44
Kaynaklar • Advanced Course In Yogi Philosophy And Oriental Occultism, Ramacharaka, Yogi, Chicago, 1905 • All About Hinduism, Sri Swami Sivananda • Khaur Khalsa, G. “Insanın Sekiz Yetenegi”, Dharma Yayınları, (2004) • Essays on Philosophy and Yoga, Sri Aurobindo • Mama Dharma (My Dharma), Sarva Dharman Parityajya • What is Dharma And Its Relevance In All Religion. • Dharma, Karma, Re-enkarnasyon, Pandora, Internet • Hint Felsefesi, Internet • Yasa ve Seriat, Mora Dogru, Internet • Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, Internet • Nasuh Mahruki, Internet • Hermetizm , M. Halûk AKÇAM - Ruh ve Madde Dergisi, 1981 Mart
45
View more...
Comments