Daniel Goleman - Duygusal Zeka.pdf
March 22, 2017 | Author: adnans | Category: N/A
Short Description
Download Daniel Goleman - Duygusal Zeka.pdf...
Description
DANIEL GOLEMAN
DUYGUSA
^EKÂ neden IQ’dan daha önemlidir?
içindekiler
10. Yıl Baskısına Önsöz Aristo’nun Çağrısı
7 19
Birinci Bölüm DUYGUSAL BEYİN 1. Duygular N eye Yarar? 2. Duygusal Korsanlığın Anatomisi
29 40
İkinci Bölüm DUYGUSAL ZEKÂNIN DOĞASI 3. 4. 5. 6. 7. 8.
Akıllı Kişi Aptallık Yaptığında Kendini Bil Tutkunun Köleleri Temel Beceri Empatinin Kökleri Sosyal Sanatlar
61 77 89 116 137 155
Üçüncü Bölüm DUYGUSAL ZEKÂ 9. Yakın Düşmanlar 10. Kalbiyle Yönetmek 11. Zihin ve Tıp
177 201 221
Dördüncü Bölüm FIRSATLARA AÇILAN PENCERELER 12. Ailenin Potasında 13. Travma ve Yeniden Alman Duygusal Dersler 14. Mizaç Kader Değildir
251 264 283
Beşinci Bölüm DUYGUSAL OKURYAZARLIK 15. Duygusal Cehaletin Bedeli 16. Duyguiaruı Eğitilmesi
303 340
EK A: Duygu Nedir
374
EK B: 1)uygusal Zihin Özellikleri
377
EK (': Korkunun Sinir Devreleri
384
EK I): W.T. Grant Konsorsiyumu; Önleme Programlarmm Etkin Öğeleri
388
EK iv: ()z Bilim Müfredatı
390
EK I'': Sosyal ve Duygusal Öğrenme: Sonuçlar
392
Kaynakça Notlar
400 404
10. Yıl Baskısına Ö N SÖ Z
İ 9 9 0 ’da, N ew York Times'âa bilim muhabirliği yaparken, küçük bir akademik dergide bir makale çarptı gözüme. Biri şu anda N ew Hampshire Ü niversitesi’nde, diğeri de Yale’de bulunan John Mayer ve Peter Salovey adlı iki psikolog, bu makalede “duygusal zekâ” diye adlandırdıkları bir kavramı ilk kez dile getiriyorlardı. O dönemde, hayatta mükemmellik standardı olarak IQ’nun üs tünlüğü sorgulanamazdı; bu zekânın genlerimize mi işlendiği, yoksa deneyime mi bağlı olduğu konusunda bir tartışma almış başım gidi yordu. Ama işte, birdenbire, hayattaki başarının unsurları hakkında yeni bir düşünme şekli belirmişti. Beni heyecanlandıran o kavramı, 1995’te bu kitaba başlık yaptım. Mayer ve Salovey gibi, ben de bu deyimi çok çeşitli bilimsel bulgulardan bir sentez üretmek, eskiden ayrı araştırma dalları olan şeyleri bir araya getirmek -yalnızca onla rın kuram ını değil, daha pek çok heyecan verici bilimsel gelişmeyi de, sözgelim i duyguların beyinde nasıl düzene sokulduğunu ince leyen yeni bir alanın, etkileyici sinirbilimin ilk meyvelerini gözden geçirm ek- amacıyla kullandım. On yıl önce bu kitap yayımlanmak üzereyken, günün birinde iki yabancının duygusal zekâ deyimini kullandıkları ve ne anlama gel diğini her ikisinin de anladığı bir konuşmaya kulak verecek olursam, bu kavramı kültüre daha yaygın bir biçimde yerleştirmekte başarıya ulaşmış sayılırım, diye düşündüğümü anımsıyorum. Pek az şey biliyormuşum. D uygusal zekâ deyimi, ya da onun kısaltması olan EQ her yere yayılarak, hiç beklenmedik biçimde D ilberi ve the Pinhead Zippy gibi çizgi bantlarda ve Roz Chast’in A^evv 7orfer’daki çizim dizisinde bile ortaya çıktı. Çocukların EQ ’sunu güçlendirme iddiasını taşıyan
(ivııiKilk kutuları gördüm; sevgilisi tarafından terk edilmişlerin kişiM'l ıhınian, bazen eş bulmayı umanların gözüne sokuyor bu kavramı. İtil kelesinde otel odamdaki şampuan şişesinin üzerine basılmış, EQ İMkkmda bir espriyle bile karşılaştım. Hu kavram gezegenimizin uzak köşelerine kadar yayıldı. EQ'mm Almanca, Portekizce, Çince, Korece ve Malezce gibi farklı diller de bilinen bir sözcük olduğunu söylüyorlardı bana. (Yine de ben, i’motional intelligence’m İngilizce kısaltması olan E F yi tercih edi yorum.) Elektronik posta kutumda çoğu zaman, örneğin Bulgarislıuı’daki bir doktora öğrencisinden, Polonya’daki bir öğretmenden, l .ndonezya’daki bir üniversite öğrencisinden, Güney Afrika’daki bir iş danışmanından, Umman’daki bir yönetim uzmanından, ŞanHiiy’daki bir üst düzey yöneticiden gelen sorular bulunuyor. Hindisliuı’daki işletme öğrencileri Duygusal Zekâ’yı ve liderliği okuyorlar; Arjantin’deki bir CEO, o konuda sonradan yazmış olduğum kitabı öneriyor. Ayrıca Hıristiyan, Yahudi, Müslüman, Hindu ve Budist din bilginlerinden, duygusal zekâ kavramının kendi inançlarındaki gö rüşlere uyduğunu duydum. Beni en çok memnun eden şey de, bu kavramın eğitimciler ta nı (iııdan “sosyal ve duygusal öğrenim” (SEL/social and emotional Ifiinıing) programlarına dahil edilerek benimsenmesi oldu. 1995 yıiııulii, duygusal zekâ becerilerini çocuklara öğreten bu tür programl;iKİ:ın ancak bir avuç kadar bulabilmiştim. On yıl sonrasında bugün, tlılııyanın dört bir yanındaki on binlerce okul, çocuklara sosyal ve duygusal öğrenim sunuyor. A B D ’de pek çok bölge, hatta eyaletlerin laıııanıı, SEL’i şimdilerde müfredatın bir parçası haline getiriyor ve (ip.n-ncilerin matematik ve dilde belirli bir yeterlik düzeyine erişmeIfi I i-’ercktigi gibi, bu önemli yaşam becerilerinde de ustalaşmalannı /(IIunlu kılıyor.
View more...
Comments