Clare Gibson - Semboller Nasıl Okunur.pdf

January 27, 2018 | Author: YoncaOlamaz | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

Download Clare Gibson - Semboller Nasıl Okunur.pdf...

Description

Hepimiz sanatın duyusal ve estetik olarak çekici nitelik­ lerinden zevk alabiliriz; ayrıca hepimiz sanatın büyüle­ yici, haz verici, sarsıcı ve yaııı sıra bunaltıcı, şok edici ve tiksindirici gücünü tecrübe etmişizdir. Ancak bir sanat eserinin yüzeyinin altında yatana bakm adıkça ve bu yolla neye bakm akta olduğunuzu anlam adıkça, göreceğiniz şey bir resm in ancak küçük bir kısm ıdır. Zira sanal daha çok sem boller yoluyla iletişime geçer ve her sembol başka bir şeyi tem sil eder. ipuçlarını yakalam ak ve sanatçıların resimlerinde ve el yapım ı nesnelerinde kodladıkları sembolik kaynaklar arasın d a bağlantı kurm ak, anıştırm aların ve gizli anlam ­ ların o zengin diyarına açacaktır gözlerinizi. Zira sem bo­ lizmin kadim gücünden yararlanarak hem sanatçı hem izleyen, insan ruhunun en derinlerine inebilmek için, san atsal üretim araçları ve kültürel uzlaşım lann getirdiği kısıtlam aların çok ötesine seyahat etme olanağı bulur. lîıı kitaptaki sem bolik imgeler sırasıyla kutsal semboller, kimlik sembolleri, sem bolik sistemler ve bazı örneklerde de alegorik sem boller başlıkları altında, hem tem atik hem de coğrafi olarak düzenlendi. Ne ki bazı sembollerin bu sınırları aşm ası, dolayısıyla da birden fazla kategoride yer alınası -in san bilincinin ve kültürünün karm aşıklı­ ğının bir delili o lara k - dikkat çekicidir.

Bazı sembollerin -örneğin renklerin ya da bazı kıışlar ve hayvanların temsil ettiği niteliklerin—pek de açıklam aya ihtiyacı yoktur, zira bunlara içgüdüsel düzlemde tepki veririz. H akikaten de psikanalist Sigm und Freud ve Cari G ustav Ju n g ’un çığır açıcı çalışm aları ışığında biliyoruz ki, insan zihni sembollerle düşünm ek ve iletişim kurm ak üzere donanm ıştır ve sembollerin, özellikle de arketiplerin dili zam an ve uzam ı aşar. O nedenle, elinizdeki kitapta göreceğiniz birçok san at eseri ve onlarla bağlantılı olarak tartışılan birçok sem bolik detay, sembolizmin gerçekten de kadim ve evrensel bir dil olduğunu kanıtlam aktadır.

Anne ve çocuk

Meryem Ana ve Çocuk portresi doğurganlık ve doğum un kutlandığı kad im bir geleneğe aııne ve çocuk tasviriyle u ym aktadır. D olayısıyla H ıristiyan kutsiyetinin derin b ir ifadesi olduğu k a d a r aynı zam an d a arketipsel bir im gedir.

Bununla beraber, yeryüzünde farklı uygarlıklar, inançlar, topluluklar ve kültürler ortaya çıkıp gelişm iş, bövlece her biri, kutsal kavram ları, bireysel ve kolektif kimliklerin farklı yönlerini, soyut teorileri ve fikirleri tasvir ve ifade etmek yoluyla kendi­ sine ait sem bolik bir kelime dağarcığı geliş­ tirmiştir. Bu kitap sem bollerin gram erini ve sem bolizmi, her dönemden ve kıtadan bir dizi m uhteşem san at eserine referansla özet­ leyerek, O scar Wilde’ın sözleriyle, sanatın nasıl “ aynı anda hem yüzey hem de sem bol” olduğunu büyüleyici bir şekilde kavram am ızı sağlam aktadır.

BAŞLANGIÇ

7

SEMBOMLLER ve SEMBOLİZM Ayrıca bkz. K are, sayfa 141 Y ggdrusil, sayfa 177

“ insan sembolleştirme eğilimiyle nesneleri ve formları bilinçsizce sembollere dönüştürür... ve hem dini inancın­ da hem de görsel sanatında onları ifade eder” diye yazmış Aniela Jaff e. intan ve Sembolleri (1.964) adlı kitabında; her kıtadan tarihöncesi kaya sanatının doğruladığı bir gözlem­ dir bu. Bu kadim imgeler sadece hayvanlar, el izleri gibi tanıdık form larla dolu değildir, zira biliyoruz ki daha son­ raki kültürler bu imgelere sembolik anlam lar yüklemiştir. Öyleyse insanoğlu belki de “ av büyüsü” sembollerini kut­ sal sembollere, kimlik sem ­ bollerine ve dünya genelinde birçok farklı sanatsal gelene­ ğin de dahil olduğu sembolik sistemlere dönüştürerek her zaman çevresindeki varlık­ lardan semboller yaratmıştır.

Hayat ağacı

Aslmıole i fay varı Öyküleri kitabındak i bıı resim - 1 3 . yüzyıla ait bir İngilizce tezhipti y azm a- hayat ağacına tünem iş iki güvercini ısıran bir çift fantastik y aratığı tasvir (*dcr. Bu tip ağ açlar kozmik varoluş ile y aşam ve ölüm ün ebedi döngüsünün evrensel sembolleridir. S

SKM BOI.I.

I .R ve

Sf' M B O U Z M

Ağaç

Cadı

Yaprak döken ağaçlar lıcr yıl düzenli olarak sürgün verip yapraklarını düklükleri için hayat döngüsünü tenısil ederken, daim a yeşil kalan ağ açlar ölümsüzlüğü sembolize eder. Bazı kültürler kozmik bir ağaç (İskandinav m itolojisindeki Yggdrasil ağacı gibi) tasavvur etmiştir. Soy ağaçları ise devamlılığı tem sil eder; bu aile şeceresi de olabilir, kutsal veya ezoterik bir kavram da.

Jungcu teoriye göre insanoğlunun kolektif bilinçdışı, tarihten de coğrafyadan da b ağım sız arketipsel sem bollerle doludur. Bunların arasın d a genelde yaşlı bir kadın olarak tasav vur edilen C adı d a vardır; k ara büyü sanatının bu kötü kalpli u stası, gücünü kendi gibi şeytani varlıkların yardım ıyla kötücül am açlar için kullanır.

Gemi

Kare

Bu sem bolik görselleştirm e örneği hayat akışım bir yolculuk olarak resm eder. Bu nedenle alegorik resim lerde gem i sık sık ruhun teknesi —yani b e d en - y a d a hayat su ların d a yolculuk eden b ir taşıt olarak sem bolize edilm iştir. Bundan b a şk a I fıristivan Kilisesi ni de tem sil edebilir.

Şekiller san atta sık sık sem bolik ve alegorik an lam lar taşır. Ö rneğin kare sağlam lık ve durağanlık hissi verdiği içiıı D ünya yı ve m addeyi temsil eder. Ayrıca, dört kenarı olduğu içiıı an a yönleri, elementleri ve m evsim leri de anıştırabilir.

s{ M BOL L E R vi' s E M B O E İ Z M 9

Kozmos ve Doğal Dünya Ayrıca bkz. R a, sayfa 55 G ün eş kachinası, savfa 77

Her gün verilen hayatta kalm a m ücadelesi ilk ataları­ mızın eıı önemli uğraşı olduğu için k aya san atında av sahnelerine sıkça rastlanır. İnsanoğlunun sonraki süreçte göçebe avcı-toplayıcılıktan yerleşik tarım düzenine geçi­ şi de gelişen san at form larına aynı şekilde yansımıştır. Örneğin güneş de su d a ekinlerin başarılı bir şekilde geliş­ mesi için hayati öneme sahipti; ne var ki yıllık güneş ışığı ve yağış m iktarı her zam an en uygun seviyede olm uyor­ du. Bu gibi doğal güçleri anlam a ve kontrol etme arzusu onların kutsal varlıklar ya da fenomenler olarak görsel­ leştirilmesine ve kutsal sanalın ilk örneklerinde görülen sem bolik temsillere yol açtı. Güneş sureti

G üneş diskinin insan yüzü olarak stilize edilm iş sureti, güneşin, arabasıyla seyahat edebilen tan rısal bir varlık olduğu kadim inancım yansıtır. Bu güneş sureti 1 8 1 7 ’de yapılm ış Italyan tören a rab ası “ M ısırlıyım tekerleği için biçim lendirilm iş bir rölyeftir.

10 S E M B O L L E R ve S E M B O L İ Z M

Geyik

G üneş arabası

Geyik, antilop, y aban sığın , bizon ve diğer av hayvanları (türlerin doğası yaygınlıklarına bağlıdır) Paleolitik dönem de yiyecek olarak resm edilm iştir. K aya sanatındaki görünüm leri “ av b ü y ü sü ” nü ya d a bu tür tasvirlerin sihirli bir şekilde gerçeğe dönüşeceği um udunu sem bolize eder.

K u tsal sem bollerle düşünm e geliştikçe, güneşin her gün bir araçla gökyüzünü katettiği tasav vur edilir. Antik M ısırlılar bunu bir güneş teknesi olarak resm ederken, diğer kültürler, I lindu gün eş tanrısı Surya örneğinde görüldüğü gibi, bir at ya da sav aş a rab ası olarak h ayal etm iştir.

Düzenli yağışlar ya da nehir taşk ınları toprağın verim liliği açısından son de,rece önem lidir. K ıyılarda y aşay an lar hayatta kalm ak için denize bağım lıydı; dolayısıyla, örnekteki gibi, Akdeniz kültürlerinde görülen stilize d alg a tem silleri verimliliği ifade ediyordu.

Yiyecek ekinler y aşam ak için onlara bağım lı olan insanların san atın d a sık sık tem sil edilm iştir. Ö rneğin m ısır ve buğday Antik Y unan, M ısır ve Rom a san atın d a y aşam sem bolleri olarak göze çarp arlar; tarım tanrılarını sim gelem ek üzere b a şa k ve dem et şeklinde resm edildikleri görülür.

S E M B O L L E R ve S E M B O L İ Z M

11

Ayrıca bkz. Zeus/Jüpiter, sayfa 165 Hindu Trimurti, sayfa 104-5

Kozmolojiler ve Kutsal V arlıklar İlk zam anlarda göksel cisimler, doğal fenomenler, yeryüziindeki yaşam ve tanrısal varlıklar arasında kurulan bağlantılar zamanla gelişerek ayrıntılı kozmolojiler, mitolo­ jiler ve panteonlar haline gelir. Örneğin Kuzey Amerika’da, oranın yerel canlıları yaratıcı tanrılar ya da kültürel kahra­ m anlar olarak imgelenmiştir. Avustralya Aborjiıı sanatında ise Düş-zamam dünyayı yaratan güçlere ilişkin karm aşık düşler betimlenir. Panteonlara gelince, 1lindu tanrı ve tanrı­ çalarına bugün hâlâ tapınılsa da, tarihsel olarak en etkili olanı herhalde Greko-Romen panteonudur. Ve uyumsuz­ luklarına rağmen (çoğunlukla farklı ilkelerin bağdaştırılması sonucu), farklı panteonlardan birbirine benzer tipte ilah­ ların sembolleri ve özellikleri arasındaki temel benzerlikler çoğu kez dikkat çekicidir. Göksel taht

F ran sız sanatçı Jean A uguste D om inioue Ingres’niıı tablosu Jüpiter ve Thetis\e (1 8 1 1 ) Jü piter’in tahtının altını bulutlar kaplam ak tad ır. A khilleus’ını annesi Thetis, oğlunun iyiliği ad ın a T roy a S a v a şı’na m üdahale etmesi için, laıınların en büyüğü Greko-Konıeıı gök tanrısı Z e u s/Jü p iler’e yalvarırken resm edilm işi ir.

12 S E M B O L L E R ve S E M B O L İZ M

Bulutlar

Ö rüm cek

B ulutlar san atta betim lendiğinde basitçe y ağışı ve bolluğu sem bolize eder. Ne ki gözle görülür am a elle tutulam az olm aları bu lu tlara gizem li bir h ava verir; sürekli değişim halindedirler; arkaların dakin i örtüp gizlerler, a m a bazen de o görkem li güneşe yol verirler. O nedenle tan rısal tah tları, araçları ve h atta gizlenme yollarını sem bolize ederler.

Örümceğin görünüşte sihir li bir kabiliyetle yoktan güzel bir ağ örmesi huşu uyandırır. Bu nedenle bazı kültürler ağı kozm osla, örüm ceği de kozm ik y aratılışla özdeşleştirm iştir: Örneğin Kızılderili N avaholar aynı zam an d a N avaho kadınlarına örm e sanatını d a öğreten bir Örümcek K ad ın’dan bahsederler.

K ır kurdu

K ır kurdu K uzey A m erika geleneğinde ikircikli tepkiler uyandırır. Z ira bazı yerli A m erika kültürlerinde bu hayvan kozm ik yaratılış rolüne layık görülüp, ayrıca bir kültür kah ram anı sayılır; bu n a karşın diğer kültürler onu hilekâr bir figür olarak görür. Yerli Am erikan sanat ı kır ku rdu n a tüm halleriyle değinir.

Trimurti S an atsal tem sillerinde sık sık iç içe geçm iş üç k afay la sem bolize edilen Trimurti, H indu tanrıları üçlüsü B rahm a (“ Y aratıcı” ), Vişnu (“ K oruyucu” ) ve Ş iv a ’nm (“ Yok edici” ) birleşm esinden oluşur. Bunlar birlikte doğum , y aşam ve ölüm ün evrensel ve birbiriyle ilişkili ilkelerini tem sil ederler. S E M B O L L E H ve S E M B O L İ Z M

13

Sosyal Sembolizm ve Sem bolik Sistem ler Ayrıca bkz. T a ç, sayfa 21 V ücut san atı, sayfa 31

T oplum lar geliştikçe, sem bolizm ve sanal karışımı da sosyal kimliğin niteliklerini aktarm ak üzere daha çok kullanılır olmuştur. Örneğin belirli bir kavim ya da grubu temsil eden sembollerin sergilenmesiyle kolektif kimlik işaret edilmiştir. Belirli sem boller zam an la en üst sosyal otoriteyi gösterir olm uş ve yöneticilere ayrılmıştır. Antik Mısır hiyeroglifleri gibi eski yazı sistemlerinde, k a ­ yıt tutm ak ve iletişim kurm ak üzere bazı sem bolik sistemler geliştirilmiş, kavram ları ifade etmek için başlan gıçta sem ­ bolik resimler kullanılmıştır. Ayrıca insanoğlu açıklanam az olayları ve karm aşık fikirleri sembolize etmek için hayalin­ de bir sürü fantastik yaralık canlandırm ıştır.

Krallık sembolleri

K u tsal R om a İm paratoru II. Otto (9 5 5 -8 3 ), 11. yüzyıla ait lıir Alm an elyazm ası olan im parator Otto IncilCndeki bir illüstrasyondu, çeşitli ülkelerden temsilcileri kabul ederken gösteriliyor. O tto’nun haşm etli statüsün e tah ta çıkm asıyla, tacı, asa sı ve küreyle dikkat çekiliyor.

14 S E M B O L L E R ve S E M B O L İZ M

Afrika maskesi

Küre

Afrika m askeleri, takan ların farklı bir kimlik takınm asını sağlarken, aynı an da kolektif kavim kimliğini de vurgular. Bir zam an lar şeflerin taktığı üstteki Chokve m askesi refahın ruhu Chihongo’yu temsil eder. Alna kazınm ış haçım sı ize cingelyengelye denir ve Chokvelerin tanrısı N zam b i’yi sim geler.

Resmi portrelerde Avrupalı hükümdarlar ellerinde bir küreyle resmedilir. Küre yuvarlak şekhvle yervüzüyle özdeşleştirilirken, bazen küreııiıı tepesinde duran haç Hıristiyanlığı temsil eder. Britanya Kralhğı ve Kutsal Roma Im paratorluğu’nun nişanlan arasında yer alan küre, onu elinde tutanın Isa'nın dünyadaki temsilcisi olarak dünyevi hüküm darlığına işaret eder.

A

Hiyeroglif ideogramı

Minotauros

Antik M ısırlılar sem bolik resim ler, belli başlı kapsayıcı piktogram lar, ideogram lar, fonogram lar ve tam lay an lar üzerine kurulu karm aşık bir y azm a sistem i geliştirm işlerdi. Ü stteki ideograrn bir çift yürüyen bacağı gösterir ve hareket an lam ına gelen bir tam layan ol arak k ıı 11anı lirdi.

M inotauros bir bo ğa ile P asip b ae’den (G irit’teki Minos Kralı im i karısı) doğm adır. K rallık sarayının labirentinde dolaşm ış ve Y unanlı k ah ram an T heseus tarafın d an öldürülene k a d a r A tm alıları yem iştir. Boğa k afası ve insan vücuduyla M inotauros, insanoğlunun içinde pu su ya yatm ış hayvani güdüleri sem bolize eder.

S E M B O L L E R ve S E M B O L İ Z M

/,

Bilinçdışının Sembolizmi Ayrıca bkz. Ş a k ti, sayfa 49 H crak le s/IIe rk ü l, sayfa 173

Sigm und Freud ve Cari G ustav Ju n g ’un çalışm aları, s a ­ natın yaratım süreci ve yorum lanm asına dair beraberinde gelen çıkarım larla, 20. yüzyılda insan psikolojisi konu­ sunda yeni bir anlayışa yol açm ıştır. Frend im geliştirdiği teoriye göre, zilıiıı id, ego ve süperegonun birleşim idir ve id ya da biliııçaltıyla içgüdüsel dürtülerini -özellikle cin­ sel dürtülerini—sembolik olarak ifade eder. Jııng’a göre, psişe bilinç, kişisel bilinç,dışı ve kolektif bilinçdışından oluşur ve sonuncusu, evrensel insan deneyimlerini temsil eden arketipsel sem boller içerir. Hem Freud’un hem de Ju n g ’un teorisinde bu tip sem boller düşlerde -v e sa n a tta - açığa çıkar.

Kahram an figürü

Geyiği boynuzlarından tu tarak yere yatıran I>11 bronzdan atletik erkek heykeli MS 1. yüzyıla aittir. İtalya’da, Pom peii’de bulunan bu arkctipscl kahram an figürü, üçüncü işi Kyrencia geyiğini yakalam ak olaıı I Icrakles/ H erkül’ü temsil (Rıııekledir.

10

S E M B O L L E R ve S E M B O L İ Z M

Hindu lingam ve yoni

Moloch

Lingam k u tsal I lindu ve T an tra san atın d a

C an avarım sı, korkutucu varlıklar en derin korkuları sim gelediğinde kâb uslarda, m itlerde, m asallard a ve san atta önemli bir yer tu tarlar. E sk i Ahit’te b ah si geçen Sam i tanrısı Moloch’a k u rban edilm ekle olan çocukların görüntüsü bir çocuğu ya d a “ parlak b u lu şu ” kaybetm enin dehşetini tem sil eder.

sık ça görülen, antik çağ a ait bir fallus sem bolüdür; yoni ise onun içine girebileceği vulvayı sim geler. Lingam erkekliği (Şiv a), yoni dişiliği (Şiva'm n şak tisi), bunların birleşim i ise cinsel birleşm eyi ifad e eder.

Kahram an

Bilge yaşlı kadın

Grcko-Rom en H erakles/H erkü l gibi k ah ram an lar genellikle kötülükle savaşan veya rüştünü isp a t eden savaşçılar olarak tasavvur edilip, bütün d ü n yad a edebiyata, efsanelere, öğretilere ve sa n a ta konu olan arketipsel figürlerdir. Erilliğin pozitif ve etkin yönünü tem sil eden kahram anın negatif karşılığı canidir.

Kızılderili Büyükanne gibi bilge yaşlı kadın arketipleri genellikle büyükanne sim asıyla resm edilir, an cak rahibe olarak d a tasvir edilebilirler. Bilge vaşlı kadın tecrübenin getirdiği bilgeliği ve m anevi bilgiyi sem bolize eder ve bu n u (onun n egatif karşıtı olan cad ıdan farklı olarak) iyilik ad ın a kullanır. S E M B O L L E R ve S E M B O L İ Z M

/

Sanatta Sembolizm Ayrıca bkz. Ucu yu k arı b ak an üçgen, sayfa 141 Ucu a şa ğ ı b ak an üçgen, sayfa 141 Yi/ı ve yang, sayfa 149

Sem boller san at eserlerinde her zam an ilk bak ışta görün­ mez; ancak fark edilir ve anlaşılırlarsa, resmin verdiği m esaja katkıda bulunabilirler. Örneğin -b elk i çok sayıda figür biçim inde- sayıların ve şekillerin (çoğunlukla birbirleriyle bağlantılıdırlar) bir anlam ı olabilir. Renkler de sembolik olabilir: Kırmızı kanı ve dolayısıyla yaşam ı ya da kan dökülmesini anıştırıyor, ya da sarı güneşi, altını veya m utluluğu temsil ediyor ola­ bilir. Fan tastik yaratıklar mitolojik bir karakterden fazlasını sembolize edebilir, özellikle de Sem bolist ve Sürrealist eserlerde. Diğer taraftan, tabloların köşelerinde görülen bazı semboller, yani yaratıcının işareti veya sanatçının m onogram ı genelde derin bir anlam taşım az.

Sem bolist fantezi

F ransız ressam G ustave M oreau’mııı (1 8 2 6 -9 8 ) L a Fee au x Grifforıs (N ym pha ve G riffon) adlı tablosu, bazı Sem bolistlerin en derin gerçekleri ve fikirleri ifad e etmek içiıı m itolojiden nasıl esinlendiklerini gösterir. G riffon gibi fantastik y aratıklar kişisel fantezileri anıştırıyor olabilir.

18 S E M B O L L E R ve S E M B O L İ Z M

Aydınlık ve karanlık

I Iç eşit kenarı olan eşkenar üçgen, her biri aynı derecede önemli üç bileşeni tem sil edebilir: örneğin H ıristiyanlığın K u tsal l Içlüsünü, ya da geçm iş, şim di ve geleceği. Aynı z am an d a, sivri ucunun yukarı yahut aşağ ı işaret etm esine bağlı olarak erillik ve ateşi ya da dişilik ve suyu d a sem bolize edebilir.

Bir resm in aydınlık ve karanlık bölgeleri beyaz ve siyah sem bolizm iyle bağlantılı olabilir. A vrupa kü ltü r geleneğinde beyaz gündüz, ay dın lan m a, iyilik, yaşam ve saflık gibi pozitif kavram ları, siyah ise gece, unutuş, kötülük, ölüm ve y ozlaşm a gibi n egatif k avram ları tem sil eder.

Griffon

M onogram

G riffon’la ilgili birçok m itin kökeni Antik M ısır ve M ezopotam ya’ya dayanır. Tetikte bekleyen bir altın m uhafızı olarak tasav vur edilen G riffon genellikle bir kartalın başı, pençeleri ve kanatları ve bir aslanın vücuduyla resm edilir; her iki canlı da güneşi ve görkem i sim gelediği için b u ra d a sem bolik an lam ikiye katlanm ıştır.

San atçılar bazen y arattıkları eserlere kendi başın a bir sem bol olarak tanım lanabilecek k a d a r stilize im zalar atarlar. Örneğin A lm an ressam ve gravü rcü Albrecht D ürer (1 4 7 1 -1 5 2 8 ) kendi ism inin baş harflerinden oluşan özgün bir ınonogram la belirtirdi im zasını.

S E M B O L L E R ve S E M B O L İ Z M

19

Giriş Ayrıca bkz. Anne ve çoeuk, sayfa 7 F il, sayfa 51

Ün ve servet sahibi olm a arzusu bir yana, insanlar genellikle kutsal varlıkları ya da kavram ları tem sil etmek; kişileri tanım lam ak veya başkalarıyla yakınlık kurm ak; ya da olayları ve bilgileri kayda geçirm ek veya soyut fikirleri ifade etmek için yaratm a itkisi duym uşlardır. Görünümü ve am acı estetik açıdan hoş, m anevi açıdan tatm inkâr, eğitici, bilgilendirici veya etkileyici olm akla birlikte, kutsalı konu alan, kimlik belirten, bilgi ve fikir aktaran her san at genelde semboliktir. D ahası, her yaştan ve kıtadan sanatçıların kullandığı tem alar ve sembollerin birçoğu arasındaki dikkat çekici benzerlik insanoğlunun sem bolik düşünme eğiliminin kanıtıdır.

Fantastik yaratık

A iravata, 19. yüzyıl ortasına ait bu T ay van bly azm asın da olduğu gibi, 33 b aşlı olarak resm edilebilir. A iravata nm - y a d a E rav an ’m fillerin kralı olduğu söylenir; buna k arşın Budizm ’de Irıdra (fenaların (göksel diyarların tanrıları) kralıdır.

20 s t m b o l l e r i n g r a m e r !

İsis ve Horus

Pelikan

E n eski an a tanrıça tem sillerinden biri, oturm uş vaziyette bebek y aştaki oğlu Ilo ru s’u emziren Mısır tanrıçası İsis’tir (inek boynuzundan tacı onun süt üretm e görevini vu rgu lar). B u im genin H ıristiyanlıktaki Bakire ve Ç ocuk tasvirlerine esin kaynağı olduğu düşünülür.

Bir zam anlar pelikanın, y avrularım kanıyla doyurm ak için göğsün ü gagalay arak açtığına inanılırdı. O nedenle, Isa ’nın insanlık için kendini ku rban etm esinin ve tanrısal bir erdem olan yardım severliğin (caritas ) sem bolü olarak H ıristiyan sanatında yan kı bulur.

Taç

Ai ra vata

T aç , ya d a b aşın a tak am dikkatleri çekerek diğerlerinden ayıran herhangi bir başlık, ayrıcalık an lam ın a gelir. San atta m u tlak h üküm darların (göksel veya dünyevi) ya d a yücelm enin (şehit azizler tarafın d an takıldığın da) sembolü olarak sosyal, dünyevi va d a m anevi eıı üst otoriteyi tem sil edebilir.

H indistan’d a 3 ya da 3 3 başlı olarak tasvir edilen A iravata (T ay lan d ’d a E ravan ) adlı efsanevi beyaz fil, H indu inancında doğunun m uhafızı oldu ğu na inanılan gök tanrısı In dra’nın bineğidir. T ıp k ı İııdra’ıım şim şekle b ağ d aştırılm ası gibi, A iravata da koca bir yağm ur bu lu tu nu sem bolize eder,

S E M B O L L E R İN G R A M E R İ 21

Kozmik Yaratılış Ayrıca bkz. Arap k alig ra fisi, sayfa 135 M ason sem bolü . sayfa 227

inanç kozmolojilerinin çoğunda, evrenin nasıl oluştuğu­ na, nasıl şekillendiğine ve bileşenlerinin birbirlerivle nasıl ilişki kurduğuna dair anlatılar vardır. Örneğin tektanrılı dinlerin (Yahudilik, H ıristiyanlık ve M üslüm anlık) k i­ taplarında kozmosu T an n ’nın yarattığı kabul edilirken, Antik Mısır, Yunan, Rom a ve yanı sıra H induizm gibi çoktanrılı inançlar b aşk a b aşk a kutsal varlıklara çeşitli kozmik roller atfederler. Ru anlatıların çoğu sadece ortak unsurlara sahip olm akla kalm az, ayrıca yaratılış ve koz­ m osun yapısı san atta temsil edildiğinde, b aşta daire ol­ m ak üzere belirli sembollerin tekrarlanm ası özellikle dik­ kat çekicidir.

Yaratma eylemi

Avrupa: Bir Kehanet adlı kitabı için yaptığı k ab artm a gravür

Ancient o f Days'de (Günlerin E skisi) hayalperest İngiliz sanatçı W illiam Blake, Y ahudi-H ıristiyan Tanrı "sini yaratm a eylemi içerisinde, elinde bir pergelle resm etm iştir. B lak e’in yarattığı imge Eski Ahit teki “ Süleym an’ın M eselleri” (9 :2 7 ) üzerine kuruludur.

22 S E M B O L ! E R İ N G R A M E R İ

Pergel

Kutsal Kitap

H ıristiyan san atın d a, T an rı kozm osu y ara tm a eylemi içinde resm edilirken ilahi m im ar elinde bir pergel tutar. Bu alet ölçme ve y ara tm a gerecidir ve daireler çizdiği için, kozm osu ve sonsuzluğu ifade eden dairenin sem bolizm ini paylaşır.

B aşlan gıçta Söz v a rd ı... ve Söz T a n rı’ydı.” Yeni A bit, Yu barına İncili (1:1) yaratan T an rı’vı açıkça 44S öz” ile birleştirir. T an rı nın kutsal Söz'ii H ıristiyanların K itabı M u k ad d esi, Yahudilerin T e v rat’ı ve M üslüm anların K uran ıyla d a sem bolize edilebilir.

Tantra y an trası T a n tr a yarıtrası evreni ve onun kozm ik bileşenlerini sem bolize eder. Lotus y apraklarıy la bezeli dıştaki çem berler y aratılışa, varoluşun ve kozm osun sonsuz döngüsüne işaret ederken, içte birbiriyle kesişen üçgenler erkekliği ve dişiliği, m erkezdeki noktaysa m erkezi ve m utlak olanı tem sil eder.

O uroboros Kendi kuyruğunu ısıran yılan sem bolü ouroboros (E ski Y u nan cada “ kuyruğunu yem ek” an lam ına gelir) antik çağlardan kalm adır. D airesel şekli ve kendini yutm ası dolayısıyla evren ve bütünlükle (Antik M ısır ve Yunan d a ), sonsuzluk ve sam sarayla (H induizm ve B u dizm ’de ölüm ve yeniden doğıınuın ebedi döngüsünü sim geler) ilişkilendirilm iştir.

S r. VI BOLLlîRİN GR.VM i; R İ 23

Farklı Kutsal Varlıklar Ayrıca bkz. Şan g o, sayfa 53

Birçok kültür her bir üyesi insan deneyiminin farklı bir yönünü temsil eden kutsal panteonlar tasavvur etmiştir: örneğin güneş ve ay; ya da gökyüzü, yeryüzü ve deniz; güzel san atlar ve el sanatları; savaş ve ölüm. Bazı kut­ sal varlıklar uzakta kabul edilip nadiren betimlenmiştir. Diğerleri ise sık sık resm edilm iş ya d a özel güçlerini ve sorum luluklarını tem sil eden nesnelerde sim geleştirilm iş tir. Bu tip nesneler belirli bir kültüre özgü olsa da ge­ nel özellikleri çoğunlukla evrenseldir; öyle ki Y oruba’nın

M ızrak

M ızrak bir silah olarak savaş tanrılarına atfedilir. Ve savaşm ak geleneksel olarak erkek işi olduğundan, bu tanrılar genellikle erkektir: GrekoRom en A res/ M ars gibi (ayrıca m ızrak bir faIIus sem bolüdür). B ununla birlikte, Greko-Rom en sav a ş tanrıçası ve k ah ram an ların koruyucusu A thena/M i ncrva gibi kadın sav aş tanrıları d a vardır.

Şan go’su veya İskandinav mitolojisi tanrısı Thor gibi yıl­ dırım tanrıları sırasıyla iki başlı balta ve çekiçle sem bo­ lize edilmiştir.

24 SEM ROLLE RİN GRAMERİ

Bereket boynuzu

F ran sa’d a Blois Şatosu uda yer alan 16. yüzyıla ait resim panosu Aşkın Alegorisi nde sağ d a görülen figür sol eliyle bir boynuz taşım aktadır. Cornııcopia (bereket boynuzu), içindeki yeryüzü meyveleri gibi bir bolluk sem bolü olup, resm in m erkezindeki çiftin çocuğu olacağını im a eder.

Th o r’un çekici

Kutsal dişi dom uz

İskandinav m itolojisinde Th or, gökyüzünü katederken at arabasının tekerlekleri gök gürültüsüne neden olan korkusuz ve hiddetli b ir gök tanrısı olarak tasavvur edil nıiştir. T h or’un öfkelen d iğinde fırlattığı (her seferinde ona geri döner) Mjöllnir adı verilen iki başlı çekiç şim şeği tem sil eder.

Çok say ıd a yavru y apan ve onları besleyen dişi dom uz yeryüzündeki birçok ana tanrıça için kutsal kabul edilm iş, onların sim gesi olm uş veya onları tem sil etm iştir. Antik Mısırlı İsis, Greko-R om en D em eter/ Ceres ve G alli ya d a Kelt Ceridwen bu tanrıçalardan bazılarıdır.

C ornucopia

Öreke

Cornucopia ya d a bereket boynuzu

Örgü kadınların işi olduğundan öreke (çevresine eğirm ek üzere keten sarılır) dişilik sem bolü olm uştur. Ayrıca, örme ve doku m a sanatını icat ettiğine inanılan Grcko-Boıııen tanrıça A thena/M inerva’yı ve Klotho adlı kader tanrıçasını d a temsil edebilir.

Greko-R om en Dem eter/C eres gibi yeryüzü tanrıçaların a atfedilen bir doğal bereket sem bolüdür. Boynuz (klasik efsanelerde Z eu s/Jiipiter’i em zirdiği söylenen Am althea ad ın d a bir keçiye aittir) genellikle içinden meyve ve sebzelerle dolup taşm ış olarak betimlenir.

S E MB O L L E R İ N GRAML.Kİ 25

iyilik Kötülüğe K arşı Ayrıca bkz.

Çoğu mitoloji ve dinin doğasında, iyiliğin yapıcı güçleri-

IskchV'^avta 47 ^

■i>> kötülüğün vıkıcı güçleri karşısında cephe aldığı, açık­ ça tanım lanm ış bir çatışm a vardır. Bu kozmik çatışm a sürekli ve daim idir. Ayrıca iyiliğin güçleri üstün durum ­ da olsa bile kötülüğün güçleri -b elki de kıyam et sav a­ şı nihayet dünyanın somum haber verene k a d a r- daimi bir tehdit unsurudur, iyilik temsilcileri gökyüzü, güneş, güııışığı, altın sarısı kuşlar ve beyaz kanatlı varlıklarla sim geleştirilirken, kötülük yapanlar yeraltıyla, ay ve k a ­ ranlıkla, k ara yarasalar ve sürüngenlerle ilişkilendirilir.

Melekler ve kötü ruhlar

Aziz A ugustinus’uıı

Civitas Dei (Tanrı Kenti) adlı yapıtının 1486 tarihli Fransızca baskısına ait İm ah şap b ask ıd a Oliiııı hay at ağacını kesiyor. A ğaçtaki ad am ölmeden önce m anevi zafer (m eleğin elindeki taç) ile dünya nimetleri (kötü ruhun elindeki hazine sandığı) arasın da bir seçim y apm ak zorunda.

26

S E M \i O L L ih R İN G R A M E R İ

Kartallar yılanlara karşı

K artallar gökyüzüne hâkim iyetleri, göksel tan rılarla özdeşleştirilm eleri ve birçok k ültürde çelişkili duygular uyandıran yılanları y ak alam a huyları nedeniyle, kötülüğe k arşı sav aşan iyiliği sem bolize etm işlerdir. H indu san atın d a bu savaş G aru d a ile n agalar arasın dak i çarpışm ayla tem sil edilm iştir.

B od h isattvaiar B u dist inancında bodhisattva , N irvan a’y a u laşm ası için insanoğluna yardım etmek üzere seçilen aydın varlık lara verilen isim dir. Bodhisattvalaı genellikle halim görünüm lüdür, an cak bazen hiddetli biçim de kötücül varlıklara karşı kıyasıya savaşırken betim lenirler.

Melekler

Kötü ruhlar

Isa şeytan tarafından b aştan çıkarılırken ya da o yürek parçalayıcı cehennem sahnelerinde şanlı bir zafer kazanm ış olarak dim dik ay akta dururken tasvir edilir. Ancak H ıristiyan sanatında şeytan ve zebanilerle fiziksel olarak savaşan lar genellikle m eleklerdir. K afaların d a haleleri ve o narin kanatlarıyla m elekler ku şku götürm ez bir biçim de iyiliği sembolize ederler.

Birçok kötü ruhun kılık değiştirm e kabiliyeti olduğuna inanılsa d a, I Iıristiyan san atın d a en çok siyah vücutları, kanatları ve kuyrukları, hayvan boynuzları ve kulakları, sivri dişleri ve pençeleriyle tanınırlar. Ancak kötü ruh lar sadece I Iıristiyanhğa özgü değildir. Örneğin H indu san atın d a d a kötü ruh lar benzer şekilde sivri dişler ve bovnuzlarla betim lenirdi.

s ı: mbo 1. 1. 1: r i \ c; r a me r i 27

Ayr ı bkz.

Kutsal Kavram ları İfade Etmek

H erm es/M erkür,

sayfa 167 G ökk u şağı y ılan ları, sayfa 239

lîazı kutsal kavram lar kelimelerle zor veya çok kabaca ifade edilir, görsel olarak ise çok dalıa kolay ve zarif bir şekilde ifade edilirler. Efsaneye göre Aziz Patrick H ıris­ tiyanlığın Kulsal Üçlüsünü M andalılara açıklarken böyle yapmıştır. Aziz Patrick yoncayı bir sembole dönüştürmek­ le, karm aşık soyut fikirleri doğadan görünüşlerle açıklam a yönündeki kadim geleneği devam ettirmiştir. Gerçekten de kültürlerin ve inançların tümünde, kutsalı simgelemek için hayvanlar, bitkiler ve mineraller âleminden örneklere —a s ­ lında, ister doğal ister el yapım ı olsun, gökte, denizde ve karada bulunan gözle görülür her şeye- başvurulmuştur.

Nefertari ve b a ’sı Antik Mısır firavunu II. lîaın se s’ in karısı K raliçe N efertari, M ısır’ın T eb şehrinde bulunan Kraliçeler V ad isi’nıJeki m ezarının duvar resm inde, tek b aşın a satranç oynarken betim lenm iştir. N efertari’nin yüz h atların a ve bir ak b a b a başlığın a sahip olan sağd ak i insan başlı kuş onun ba sidir.

28

S E M B O L L E R İ N G H A . ME K İ

Ba Antik Mısır san atın d a, insanın ölüm den son ra h ayatta kalan kişiliğinin ve ruhunun en önemli parçası old u ğu n a inanılan ba, insan başlı (ölm üşün b aşı) bir kuş olarak betim lenir. Melez görünüm ü onun göksel do ğasın a işaret ederken, k an atları hareket özgürlüğünü sim geler.

Asklepios’un asası

Greko-Rom en hekim lik tanrısı A sklepios/ A escu lapiu s’a atfedilen en önemli özellik bir asanın etrafına dolanm ış yılandır (hekim liği tem sil eden bu sem bolün iki öğesi ilk halinde ayrı ayrı resm edilm iştir). Derisini döküp “ yeniden doğm uş” olarak ortaya çıkan yılan birçok kültürde m anevi iyileşm eyi ve yeniden doğum u sem bolize eder.

Gökkuşağı

Birçok kültür gökku şağını yılanlarla özdeşleştirir. A vustralya Aborjinleri için gökku şağı yağm uru ifad e eder. İskandinav m itolojisinde “Titreyen Y ol” ( Bifröst ), yani yeryüzü ile cenneti birbirine bağlayan bir köprü olarak tasv ir edilir. YahudiH ıristiyan geleneğinde ise T an rı nın insanoğluyla akdini, dolayısıyla da barışı sem bolize eder ve ayrıca Isa'nın gökyüzündeki tahtı olarak görülür.

Kutsal Kâse

H ıristiyan efsanesinde O rtaçağ’ın H ıristiyan şövalyeleri K utsal K âse’nin (Isa’nın Son Yemek te kullandığı ve son rasında A ram atyalı Y u su f’un onun dam layan kanını içine doldurduğu k u p a ya da kâse) peşine düşm üştür. E bedi h ayat bahşettiği söylenen K u tsal K âse Isa ’nın gün ah lardan arındırm a gücünü simgeler. S t: M B O L L E R İ N G R A M E R İ

29

Ata, Kabile ve Klan Kim likleri Tarihöncesi kaya sanatındaki el izleri insanın sembolik

Aynca bkz. sayfa 39



Koru, sayfa 237

olarak iz bırakm a dürtüsünün ispatıdır. Kim lik sembolleri, ister kolektif ister bireysel olsun, örneğin bir ailenin, klanın, kabilenin ya da ülkenin ferdi olmayı işaret ederek san atta da her zam an yer bulm uştur. Birlik ya da soydaş­ lık beyanına yönelik bu güçlü arzu ortak ataların port­ relerinde; m askelerde kopyalanarak çoğaltılan kabilesel vücut resmileri veya işaretlerinde; totem yaratıklarının betimlenmesinde; ya da hanedan arm aları yoluyla sem ­ bolize edilir. Askeri birlikler veya gizli topluluklar gibi özel gruplara kabuller ile sosyal statüler de ayın şekilde sembolik olarak belirtilebilir. İlk erkek ve kadın

F ra n sa ’nın St. A m and M an astırın d ak i 16. yüzyıla ait bu Incil’de, Eski Ahit’teki Y aradılış bölüm ü, tezhipli harfle ayrılan iki sahneyle resm edilm iştir. T an rı sold a güneş ve ayı, sağ d ay sa Adem ve F lavva’yı yaratm ıştır.

3 0 S E M B O L L E R İN G R A M E R İ

Âdem ve Havva

V ücut sanatı

ister isim siz b ir çift isterse Adem ve H avva (Y ahudilik, H ıristiyanlık ya da M üslüm anlık geleneğine göre ilk erkek ve kadın) olsunlar, açıkça b ir çift oluşturan erkek ve kadın figürleri genellikle çeşitli insan gruplarının ilk atalarını tem sil ederler. Böylelikle kan bağlarını ve ak rab alığı sem bolize ederler.

Afrika, A m erika ya da O kyanus kültürlerinde görülen bazı dekoratif sem bollerdeki insan temsillerinin -v e vücut san atın d aki y an kılarının- çok derin bir önem i vardır. M aorilerde dövmelerle betimlenen koru m otifi dinam ik büyümeye işaret ederken, A frikalıların deriye kazıyarak y aptıkları işaretler kabile kim liğini ya d a kab u l ayinlerini simgeler.

Totem kazıkları

Milli bayrak

Totem kazık ları genellikle Kuzey A m erika’nın kuzeybatı kıyı bölgesinde görülür. Totem canlılarının ve m itolojik varlıkların belirgin şekilde oyulm uş ve renklendirilm iş tem sillerinden oluşan bu am blem ler bir klanın m itolojik kökeninin ve kolektif kim liğinin çeşitli yönlerini ve yanı sıra her b ir canlının ayırt edici özelliklerini sem bolize eder.

Milli bayrak bir ulusu, ülkeyi ve halkını sim geler; örneğin beyaz üzerine kırınızı haçın (Aziz Georgios haçı) Ingiltere’yi tem sil etm esi gibi. Milli bayrak zam an içerisinde değişebilir, ancak her zam an söz konusu ulusun ortak tarihine ya da karakterine ait önemli bir unsuru işaret etmelidir.

S E MB O L L E R İN G R AM E R İ

31

Savaşçılık ve K abul Töreni Sembolizmi Ayrıca bkz. El izi, sayfa 49 K artal ve şim şe k ler, sayfa 163

Semboller uzun zam an boyunca savaşçılıkla, erginleşme ve kabul törenleriyle ilgili, bazıları savaş alanlarından sa ­ natçıların tuvallerine geçen kavram lar iletmiştir, insanların savaşçı seçkinler araşm a katılabilecek yeterlikte olduğunu kanıtlaması cesaret ve kabiliyet gerektirir ve başarı sembol­ lerle gösterilir; örneğin bir Ortaçağ şövalyesinin m ahm uz­ larıyla ya da Masai kalkanının yüzeyindeki bir .«/«toyla (sembol). Kalkanlar da Kuzey Amerika’daki bozkır yerlile­ rinin “güç” sembolleri gibi koru­ yucu imgeler ya da A vrupaU ann armacıhk geleneğinde olduğu gibi tanımlayıcı işaretler taşıyabilirler. Askeri sancaklar ayrıca arkadan ilerleyenlerin birliğini ve aıııansızlığım ilan etmek için —sıklıkla yırtıcı bir kıışu veya hayvanı anış­ tıran- semboller kullanırlar. Savaş alanı armaları

14. yüzyıl Alm an elyazm ası M anesse Kotie k siiıd e yer alan b u çarpışm a sahnesi A vru pa’d aki hanedan arm acılığının sav aş alanındaki kökenlerini gösterir. Ü stündeki m otif alttaki bazı kalkan lara d a yansım ış olan san cak B raban t ve L im b u rg D ükü I. Joh an n ’ı tem sil eder (yak. 1 2 5 4 -9 4 ) ve B raban t’m şahlanm ış altın sarısı aslan ı ile L im b u rg ’un kırmızı aslanını birleştirir. 3 2 S E M B 0 1 .1 . E R İ N G R A M E R İ

Şövalye m ahmuzları

Kızılderili kalkanı

Süvarinin çizm elerine takılan bir çift m ahm uzun sivri uçlarıyla uyguladığı b a sk ı, atı d ah a hızlı koşm ası için dürter. A vrupa’da “ m ahm uzunu h ak etm ek” deyim i bir erkeğin şövalyeliğe layık olduğu anlam ına gelirdi. Bu nedenle m ahm uz şövalye dem ektir, ayrıca im tiyazı ve kendini kanıtlam ış olm ayı simgeler.

K alk an onu taşıyan kişiyi -gerçek ve sem bolik a n lam d a- korur ve dış yüzeyinde sergilenen im geler de o kişi hakkında d ü şm anlarına birtakım m esajlar verir. Örneğin Kuzey Am erika bozkır yerlilerinin sav aş kültüründe kırınızı el cesareti, gücü ve y aşam enerjisini tem sil eder.

A vrup a’nın armalı kalkanları

Roma askeri sancağı

Soylu kişileri sav a ş alanınd aki am açlara göre basitçe tan ıtan İngiliz arın acılık sistem i gelişip değiştikçe çok d ah a k arm aşık arm alı k alk an lar tasarlanır. Örneğin K ral II. R ich ard’m 1 3 9 7 ’de Norfolk un ilk dükü T h om as M ow bray’e bah şettiği im tiyaz arm ası İtirafçı E d w ard ’a atfedilen arm ayı içinde barındırır.

R om a im paratorlu ğu lejyonunun, bazı san at eserlerinde de rastlan ılan kartal san cağın da ( aq u ila ), şim şeklerin üzerine tünem iş ve defne çelengi içine alınm ış bir kartal betim lenm iştir; bu sembollerin hepsi gücü ve zaferi ifade eder. A ltındaki SPQ R harfleri L atin cede Senatus Populusque Romanus (“ R om a H alkının Sen atosu ” ) deyişinin kısaltm asıdır. S E MBOL!. ER İ\

G R \ ME R î

33

Soyluluk, Aile ve Hanedan Kimlikleri Ayrıca bkz. S a v a ş a lan ı a rm a la rı, sayla 32 sayfa 136-37

Dünya genelinde aile, klan, kabile ve ulusal topluluklar doğal sembollerle, sıklıkla da totem biçiminde temsil edilip tanıtılırlar. Avrupa ülkelerinde ve de Japon ya’da son dere­ ce ayrıntılı arıuacılık sistemleri gelişmiştir; bunların genel­ likle benzer şekilde doğadan esinlenilmiş, dekoratif, stilize sembolleri sanat eserlerinde sıkça görülür. Avrupa armaları ile Japon mo/darımn (arm a) savaş alanında kimlik tespiti­ ne yardımcı olm ak üzere tasarlandıkları düşünülse de, her iki sistem de kendine has arm acılık sembolleri ya da sembol kombinasyonlarıyla soylu aileleri ve hanedanları (daha sonra da tüzel kişileri ve bölgesel oluşumları) ta­ nıtarak zam an içinde daha çok soyla ilgili am açlar taşır lıale gelmiştir.

Japon hanedan nişanları

I5ir Jap o n kabuki oyunundan I>ir sahne: askerlerin gölü geçerek akın ederken görüldüğü hareketli b ir tasvir. 19. yüzyıla ait bu ııkiyo-e baskısın d aki askeri san cak lard a göze çarpan sem boller bazı Japon /«o/zlarında görülen sembolleri yansıtıyor.

As kürkü

Beş yapraklı as

A vru pa’d a yetişen a s (k ak ım ), siyah renkli kuyruk ucu d ışında her tarafı beyaz bir kürk hayvanıdır. As (arm acıh kta renk olarak sınıflandırılm ıştır) soyluluğu, O rtaçağ dönem inin efsanevi m irasım sim geler ve ancak toplum un en üst b asam ağm d ak ile r bu sıcak tu tan göz alıcı kürkü giyebilir.

Cinquefoil (beş yapraklı stilize b ir çiçek) figüründen türeyen beş yapraklı as önce Beauuıont sonra da L eicester ailesinin arm ası olm uştur, ilk olarak Leicester Diikü Robert Fitz-Pem eU ’e (ö. 1206) kelim e oyunuyla gönderm ede bulunm ak için “ farek u lağ ı” (pimpernel) çiçeği deseninin uygulandığı sanılıyor.

Devedikeni

Ogi desenli mon Ü stteki illüstrasyonda gösterilen Japon monu üç katlan m ış yelpaze (ogi) desenlidir. Ihı tarz bir yelpaze gerek taşıyıcı çubukların sayısı gerek ku m aşının tipi, rengi ve dokusuyla (hepsinin sem bolik bir anlam ı vard ır), arm ayı taşıyanın soyluluk statü sü ya d a m esleği hakkında bilgi verir.

Iskoçya d a yetişen devedikeni ülkenin nişanı ve sim gesidir. Ihı dikenli bitki, L al incede Nerrıo me i.mpime lacessit (“ B an a sald ıran cezasız k alm az” ) özdeyişini düstur edinm iş “ En K ad im ve En Soylu Devedikeni T a rik a ti” adlı bir Ingiliz şövalyelik tarikatinin de am blem idir.

S

E M B OI I F Jî İ \ G R A ME Hj 35

K işisel ve Sosyal Kim lik Ayrıca bkz.

San at eserlerinde karşım ıza çıkan belli bazı semboller in­

T aşıy ıcılar, sayfa 209 T u d o r gülü, sayfa 213

sanları tanımlıyor ya da onların sosyal kimliği hakkında bilgiler veriyor olabilir. Sözgelimi hanedan arm aları soy­ luları ya da kraliyet m ensubu kişileri simgeliyor olabilir. İngiliz krallığının veliahtım gösteren devekuşu tüyü nişanı gibi, bazı nişanlar kesin bir şekilde kalıtsal olm asa da ki­ şisel değil sosyal konumu temsil eder olmuştur. Ne ki bir sembol veya amblemin yalnızca soylularla sınırlı olmayıp -sanatçısı da dahil- herkesi temsil edebileceği; ister soytarı şapkası ister kral tacı olsun, bir başlık ya da kıyafetin onu giyenin kimliği hakkında apaçık bilgiler verebileceği de unutulmamalıdır. Tu d o r hanedanı sembolleri

Canterbırry K ated rali dolaylarındaki Christchurch K apısı T u d or hanedanının üyelerinden biri olan VIII. H enry ııiıı hüküm darlığı dönem inde yapılm ıştır (1 5 1 7 ). Bu d etayda bir çift T u d o r taşıyıcısı (ejderha ile tazı) ve T u d or gülü görülüyor.

36 S E M B O L L E R İ N G R A M E R İ

Kraliyet güneş ışığı

Veliaht nişanı

İngiliz kralları III. Edvvard (1 3 1 2 -7 7 ) ve VII. Ilen ry ’nin (1 4 5 7 -1 5 0 9 ) kullandıkları hanedan arm aların d an biri, bir bulutun ardından beliren güneş ışınlarının stilize edilm iş bir tasviri olan güneş ışığıydı. K raliyet açısından neyi temsil ettiği tam olarak belli o lm asa d a güneş ışığı um ut veren iyim ser b ir sem boldür.

A lm anca leh dien (“ H izm etiniz deyim ” ) sloganlı tacın içinden yükselen üç devekuşu tüyü Ingiliz tahtının veliahtının, genellikle de G aller Prensi'nin hanedan nişanı olm uştur. K ay n ağı K ara P ren s’in (1 3 3 0 -7 6 ) annesi H ainault İn P hilippa'nın ailesidir.

Sanatçı monogramı

Soytarı

San atçılar eserlerini bazen im zalarını olduğu gibi a tara k , bazen de Flam an ressam Antlıony varı D yck’m (1 5 9 9 -1 6 4 1 ) yaptığı gibi bir m onogranıla im zalarlar. Bu gibi kişisel işaretler eser ile yaratıcısı a rasın d a b a ğ ku rm ak la kalm az, eserin değerini de artırır.

O rtaçağ A vrupa’sı sarayların d a çalışan soytarılar ya d a profesyonel şakacılar san at eserlerinde -v e iskam bil k artların d aöylesine ilginç ve çok renkli şap k a ve kıyafetler içinde resm edilm işlerdir ki onları 21. yüzyılda bile hem en tanıyabilirsiniz. (Bu “m ask a ra la r” alegorik resim lerde ah m aklığı tem sil eder.)

S

EM BOL

L

ER İ N

G BAME Uİ

37

Yazmak ve Kaydetmek Ayrıca bkz. M ısır hiyeroglifleri: firavunun b e ş ism i, sayfa 66-67 A rap k a lig ra fisi, sayfa 135

Bilgiyi kaydetm e arzusu ve bu arzuyla icat edilen yazı sistemleri insan dili ve uygarlığının evriminden ayrı tutu­ lam az. En eski yazı karakterleri, sembolize edilen bir nes­ neyi, kavram ı ya d a kelimeyi tasvir eden piktogram lar, ideogram lar ve logogram lardır. Ancak zam an la bunlar yetmez olm uş ve böylece soyut alfabeler geliştirilmiştir; yine de yazı karakterleri ile sem bolizm ve sanat arasın d a­ ki güçlü bağ kopm am ıştır. Örneğin Mısır hiyeroglifleri ve Avrupa rııııik harfleri, eşlik eden imgelere dair yazılı bir yorum sunarlar. Eski Yıman yazı karakterleri 1lıristiyanlığm ilk döneminde birçok sembole temel teşkil etmiştir. Parşöm enler üzerine resmedilen Çin yazı karakterleri g e­ nelde san at eseri kabul edilir.

Runik sem boller

8. yüzyılda bu balin a kem iğinden mücevher kutusu üzerine oyulm uş runik yazı karakterleri arasın d a eski A nglo-Sakson alfabesine ait “ r” ve “ t ” harfleri de bulunur. B urada gösterilen detay N orthum bria’d a işlendiği düşünülen Frenklerin Mücevher Kutusu 'mm bir levhasına aittir. .İN

İ M in M| | m \

(.|{ \\|| 1(1

Runik yazı karakterleri

Maya glifi

MS 3. yüzyıldan itibaren İskandinavya ve B atı A vru pa’d a kullanılm ış olan eski Germ en alfabesin e ait harflerin ya da yazı karakterlerinin (rıme) büyülü bir sem bolizm içerdiklerine inanılırdı. Ü stteki h arfler A n glo-Sakson (ııtharkına (runik alfabe) aittir: “ d ” daeg (gün), “ t ” tir (m itolojik tanrı “T y r” ) ve “ r ” rad (at sürm ek) an lam ına gelir.

K lasik M aya dönem inden (M S 3009 0 0 ) kalm a üstteki g lif bir sözcük ya da tüm cenin bütününü ifade eden bir sem bol ya da logogram dır. Ja g u a r kafasın ın tem sili üzerine kıırıılu olan bu Maya logogramı “ja g u a r ” an lam ına gelen balam kelimesini sem bolize eder.

Tezhipli harf

Çin yazı karakteri

“ T ezhipli” ya da süsleıneli b a ş harfler m inyatürde başlı b a şın a birer san at eseridir: Avrupalı keşişlerin MS 4 0 0 d e n O rta ç a ğ d ı son un a kad arki dönem de kopyalayıp yarattıkları H ıristiyan m etinlerinin z a rif bir özelliğidir. Kclls K itabı ad ıy la bilinen İrlan d a’daki tezhipli Incil yazm asın d an alınan üstteki “ D ” harfinde bir kuştan esinlenilm iştir.

Ü stte görülen Çince karakter onur ya da ahlaklılık gibi bir dolu yan anlam taşım akla birlikte tem elde dürüstlük ya da doğru d avran ış an lam ına gelir. Ayrıca K onfüçyüsçülüğün Beş ürdeıni ııden biri olan adaleti (diğerleri cömertlik, edep, bilgelik ve içtenliktir) ifade eder.

S t: M B O L L E R t N G R A M E

R İ 39

Makrokozmos ve Mikrokozmos Ayrıca bkz. Beş Çin Elem enti. sayfa 152-53 D ört Salg ı, sayfa 225

Tüm dünyada toplum lar, evrenin işleyişini ve kozmik enerjilerin ya d a gök cisimlerinin Dünya ya nasıl elki et­ tiğini kavram a uğraşı içerisinde, en bilinenleri (ve sanat eserlerinde en çok temsil edilenleri) Çin ve Batı astrolo­ jilerinin prensiplerinde özetlenmiş olan çeşitli m akrokoz­ mos ve m ikrokozm os teorileri geliştirmişlerdir. Ayrıntıda birbirlerinden ayrılsalar da, lıer iki sem bolik sistem de bir kişinin doğum tarihinin -y a da daha doğrusu, o tarihin çakıştığı ilgili durum ların - onun kişiliğini etkilediği inancını p ay ­ laşır. Ayrıca, Çin’in tıbbi diyag­ ram larında ve Batı nın " Zodyak insanı illüstrasyonlarında sem ­ bolize edildiği gibi, doğal güçle­ rin ve astrolojik faktörlerin insan sağlığını etkilediğine de inanılır.

Zodyak insanı

A lm an tıp adam ı Georg B artisch ’in 1583 İ,i' yayım ladığı, göz bozukluklarına dair bilim sel bir incelem e olan Ophthalmodouleia, D as İst Augendienst'in içinde soldaki ah şap b ask ı da yer alır. Çevredeki 12 im geden ortadaki in san figürüne çizgiler çekilerek, Aslan d a dahil olm ak üzere Batı astrolojisindeki burçlar ile insan vücudundaki organ lar arasın d a bağlan tı kurulur. İti

MB O L L E R İN t; lî A M E HI

Çin zodyakı

Çin tıbbı

Çinlilerin inancında evren p asif ve aktif enerjiler olan yin ve yangın -tai-chi sem bolünde gösterildiği gibi—karşılıklı etkileşimiyle işlem ektedir. 12 Dünyevi Dal dan (TerrestrialBranch) oluşan “ zodyak’ ın (burçlar kuşağı) 12 yıllık döngüsü, lıer biri bir yıla tekabül eden 12 hayvan sembolünden oluşan bir çem berle temsil edilir.

Geleneksel Çin tıbbına göre, y aşam enerjisini tem sil eden chi (veya qi) vücutta m eridyenler (kan allar) yoluyla dolaşır ve bunların tıkan m ası sağlığı kötü yönde etkiler. H er bir m eridyen yirı w yangın etkisi altındadır. (Beş tem el elementin her biri bir organ a karşılık gelir.)

Batı zodyakı

A slan’ın fiziksel etkileri

Balı mn astrolojik prensipleri 10 gezegen ve 12 burç etrafın d a (bunlar glifler ve figüratif im gelerle sem bolize edilm iştir) şekillenir. B u rçlar bir olasılık çerçevesi oluştururken, onları yöneten gezegenler yönlendirici güçler olarak hareket ederek D ü nya’ya ve insan bedenine etki ederler.

E skiden dört elementin “ salg ı” form undaki hareketlerinin insan ak im a ve bedenine yansıdığı düşünülür, bununla beraber burçların bedenin uzuvlarını ve organlarını etkilediğine inanılırdı. Sözgelim i Aslan belkem iği, sırt ve kalbe etki ederdi.

S E M B O L E E R İ N G R A M E ii i 41

Kaderi Etkilemek Ayrıca bkz. El izi, sayfa 49 T a r o l’un A sılm ış A dam ı, sayfa 227

Her çağdan ve uygarlıkları insanlar hayalın rastlantısal niteliklerini gözlemleyerek kaderlerinin ilahi bir el tara­ fından kontrol edildiği çıkarsam asını yapm ışlardır. Mito­ lojide olduğu gibi san atta d a bu kavram sözgelimi çarkını çeviren K ader H anım 9la ya d a yaşam ipliğini tutan Uç K ader Tan rıçası’yla sembolize edilmiştir, insanlar kader­ lerini bir p arça kontrol edebilm ek için faldan, örneğin sembollerle dolıı T arot falından m edet um m uş; kendile­ rini koruyacakları inancıyla m uskalara sembolik anlam ­ lar yüklemiş ve sim ya gibi karm aşık sem bolik sistemler geliştirmişlerdir.

Kader H anım ’ın çarkı

Romalı y azar Boethius’uıı

De consolatione philosophiae (Felsefen in T esellisi) adlı eserinin Jean de M eung tere ii ın es in den alınan 15. yüzyıla ait bu illüstrasyonda K ad er H anını çarkını döndii rürken görülüyor. Ç arkı feleği n dön inesiyle insanların talihleri tersine dönerek sosyal kon u m lan altü st olur. 4 2 S i; VIB 0 1.1. E R İ \ G R A M E R İ

Çarkıfelek

Ü ç Kader Tanrıçası

Ç arkıfelek hayalın öngörü lemezliğini sim geler; öyle ki toplum un en tepesindekiIer bir süre son ra kendilerini en altta bulabilirler, bunun tersi de geçerlidir. Genellikle b aşın d a tacıyla am a bazen de gözleri bağlı resm edilen Kader I lanım (öncülleri Tyhke ve Fortu n a adlı tanrıçalardır) Rönesans san atın d a çarkını çevirirken gösterilir.

Greko-Rom en tanrıçaları M oiraların (L at. Parcae) ya d a Üç K ader T an rıçası ııııı insanın kaderi üzerinde koni rol sahibi olduğuna inanılır, bu d a ellerinde tuttukları iplikle sem bolize edilirdi. Uç kız kardeşten Lak h esis in çu b uğu ipliği ölçer, K lotho’nun örekesi örer ve A tropos’un m ak ası d a keser. Böylece bu üç işlem doğum , y aşam ve ölüm e karşılık gelir.

H am sa ya da H am eş Stilize edilm iş el biçimindeki bu m u sk a genellikle hamsa ya d a hameş (A rapça ve Ibranicede beş anlam ına gelir), O rtadoğu’d a da F a tm a ’nın eli olarak bilinir. N azara karşı korunm ayı simgeler.

N igredo Simyacılığın büyük faaliyetinin ilk evresi olan Nigredo ölüm ve yeniden doğum için gereken arınm ayla eş tutulur. Bir tabut içinde kral (Sol) ve kraliçenin (Luna) bedenleriyle sembolize edilir.

Yıldırım düşen kule

T aro t’un Büyük Sır kartlarından biri olan 16. yüzyıla ait bu kartta, kuleye yıldırım düşm esiyle aşağı düşen iki ad am betim lenir. V ahiy y a da cezalandırm a y oluyla dünyevi bağlardan kurtulnıavı sem bolize eder. .S i: M B O L L i-, R I \

G İt A M E R İ

43

Fantastik Yaratıklar Ayrıca bkz. Ha, sayfa ‘2 9

Sirenlerin şarkıları

Gem isiyle Sirenleri ardında bırakan Odysseus/Ulysses’i betimleyen bir mozaik. Geminin mürettebatı Sirenlerin şarkılarını duym am ak için kulaklarını mum la tıkamışken, Odvsseus/Ulysses yelken direğine bağlanmış olduğundan herhangi bir tepki veremiyor.

44

F an tastik y aratık lara her kıtanın san atın d a rastlanır. Peki, am a var olm adıkları halde nedcıı böyle gök, deniz ve k ara canavarları hayal edilm iştir? Bu sorunun cevabı onların sem bolik anlam ında yatar, zira her bir yaratık, varlığı her daim güçlü bir şekilde lıissedilsc de yaşam ın bilinm eyen ya d a gerektiği gibi anlaşılam ayan bir yönünü tem sil eder. D olayısıyla bu m elez yaratıklar, T rito n d a temsil bulduğu üzere, deniz gibi doğanın gizemli

diyarlarına;

rasgele

yıkıp

geçen

güçlere

(K h im aira); insanoğlunun doğasının hayvansı ve kösnül yönüne (M inotauros ve Sirenler); veya ölüm korkusuna (Cerberııs) işaret ederler.

S E M B O L L E R İ N GRAMERİ

Triton

Khimaira

Triton Poseidon ve Am phitrite’nin oğlu olduğu halde, “ T riton lar” deniz adam larını, yani erkek gövdesi ile balık ya d a yun us kuyruğu karışım ı deniz varlıklarını ifad e eder. Genelde sarm al deniz kab u ğ u n d an borusunu üflerken betim lenen Triton denizlere hükm eden gücü tem sil eder.

Y unan m itolojisinde K h im aira aslan başın a, keçi gövdesine, ucunda yılan k afası olan bir kuyruğa ve bazen de fazladan bir iki hayvan k afasın a sahiptir. Fırtınaların ete kem iğe bürünm üş hali olan bu can avar, kah ram an Bellerophontes onu defederıe k ad ar yeryüzünü ve denizleri yerle bir eder.

Sirenler

Cerberus

Yunan destanı O dysseia1d a betimlenen Sirenler, karşı konulm az çekicilikteki şarkılarıyla, denizcileri kasten tu z ağa düşüren deniz perileriydi. Sıklıkla, örneğin antik çöm leklerde, k ad ın başlı k u şlar olarak resm edilen Sirenler tıaz düşkünlüğünün yol açabileceği olası felaketleri sim geler.

Yunan m itolojisinde C erberus ölüler diyarı H ad es’iıı kapısını koruyan ve hiçbir canlıyı oraya sokrnayıp hiçbir ölüyü de oradan kaçırm ayan üç başlı yırtıcı bir köpekti. A rad a bir kandırılm ış olsa da, C erberus dehşet veren ölüm ü ve ölümün kaçınılm azlığım tem sil eder.

SL M BO LLERİN

GRAMERİ

45

İnsan Varoluşunun Alegorileri Ayrıca bkz. Mmere dane, sayfa 69 D aplıııc, sayfa 173

San at sembolizm yoluyla gözle görünenden çok daha de­ rin anlam lar aktaran alegorilerle m ükem m el uyuşur. Bu tip alegoriler örneğin insan ömrüne, ya da istedikleri k a­ dar güzel ya d a güçlü olsunlar, sonuçta herkesi ölümün beklediği uyarısına işaret ederler. Ölüm Batı ııın Varıitas natürm ortlarının ve Rönesans dönem indeki alegorik z a ­ fer tablolarının odak noktasıydı, insan deneyiminin ha­ yali unsurları olan beş duyu veya I îıristiyanlık erdemleri gibi bazı ortak tem alar genellikle uygun bir vasfı, tabiatı ya da özelliği sem bolize eden sim geler taşıyan kadın fi­ gürleriyle temsil edilirdi.

M em ento m ori Fransız sanatçı Philippe de Gham paigne’in (1 6 0 2 -7 4 ) bu karanlık ve kasvetli tablosu yaşam ın kaçınılm az olarak ölümle sonlanacağım n sak m m aşız bir hatırlatıcısıdır. L ale uçucu güzelliği sembolize ederken, kum saati gelip geçen zam anı, kurukafa ise —iskelet parçası o larak ölüm ü tem sil eder.

46 S EM B O L f. ER İ \ G R A M E H İ

Koku alma duyusu

As ya da kakım

Beş duyu (işitm e, görm e, koku alm a, tat alm a ve dokunm a) B a tı san atın da, her hiri tem sil ettiği duyunun özelliklerine uygun sim geler taşıyan beş kadın tarafın d an resm edilir. Örneğin Koku, elinde hoş kokulu çiçekler tutar. Menekşe gibi kokulu çiçekler farklı alegorik bağ lam lar içerisinde de kokuyu sem bolize edebilir.

İffet bir zam an lar I lıristiyan A vru pa’sın d a öyle değerli bir vasıftı ki san at eserlerinde bir erdem olarak kişileştirilirdi, iffet Rönesans ve Barok tab lolarınd a, bem beyaz kürküyle (gerçi kuyruğu siyah kalırdı) bekâreti sim geleyen a s ya da kakım la tem sil edilirdi.

İskelet

Defne dallarından çelenk

Defne d allarından çelenk ilk olarak GrekoRomen san atın d a, güneş tanrısı A pollon/ Apollo d aim a yeşil kalan y apraklard an oluşan tacıyla resm edildiğinde görüldü. Antik R om a’d a askeri zaferle b ağ d aştırılsa d a, geleneksel bir sim ge olan “ defne yapraklarıy la süslenm ek” kişinin onurlandın İmaya layık olduğunu göstererek aslın d a şiir ve m üzikteki b aşa rıla ra d ikkat çekerdi.

Dünyanın her yerinde ölüm ün doğal sembolle) olan iskelet ve kurukafc O rtaçağ’dan beri memerıto mori deyişiyle (Latin cede “ U n utm a ki bir gün öleceksin” anlam ına gelir) birlikte A vrupa san atın d a yer b u larak , hepim izi ölüm ün beklediğine d air sem bolik bir m esaj verm işlerdir. Bu nedenle m addi başarı sem bolleriyle yan y an a konuldukları d a görülür,

$

#

SEM B O L L E R İ N G R A M E R İ 4

Giriş Ayrıca bkz. M ısır h iyeroglifleri: firavun un b e ş ism i, sayfa 6 6 -6 7 P o p ü le r H indu tan rıları, sayfa 106-7 B u dizm ’in Yedi H âzin esi sayfa 116-17

A frika’da yaşayan insanların çevrelerindeki doğal dün­ yayla kurdukları yakın ilişki, gökyüzünde, k arad a ve de­ nizde gördükleri her şeye derin sem bolik anlam lar yük­ lemeleriyle san atlarında açıkça görülür. Örneğin Aıılik Mısırlılar dünya görüşlerini resmederken, çevrelerinde gözlemledikleri canlılarla açık paralellikler kurm uşlar­ dır. Kabile aidiyeti, savaşçı kimlik ve kan bağıyla ilgili konular da benzer şekilde doğadan esinlenilen sem bol­ ler aracılığıyla aktarılm ıştır. Keza Mısır hiyeroglifleri ve Ashantilerin adirıkra motifleri (bkz. s. 68-71) A frikalıla­ rın karm aşık kavram ları ifade ettikleri, birçoğu doğadan esinlenilmiş sem bolik sistemlerden sadece ikisidir.

Hiyeroglif sembolleri

M ısır’ın Deir el-Baiıri bölgesindeki H atşep sut defin tapm ağın da bulunan rölyefe ait bu hiyeroglif detayın da Firavun III. T h u tm osis’in (lık. MÖ 1 4 7 9 -1 4 2 5 ) kartuşlar içindeki taht ve doğum isim leri görülüyor. Sol iist köşedeki doğan firavunun I lorus ismini gösterir ( bkz. s. 6 6 ). S ağ ali köşede ise ebrdi hayat bah şedilm iş” deyişi görülebilir.

50

VI R İK A

Taveret

Fil

Antik M ısır’d a çocuk bekleyen anneler doğum tan rıçası T av eret’in him ayesine sığınırm ış. H am ile göbeği ve sarkan göğüsleriyle zihinlerde canlandırılan T averet in bedeni, ağırlıklı olarak yavrularım sald ırg an ca savunan hipopotam biçim inde tasarlan m ış, tim sah kuyruğu ve aslan pençeleriyle de yırtıcılığı pekiştirilm iştir.

kil, zekâsı, uzun y aşam ası, büyüklüğü, gücii ve doğal h ay atta düşm anı olm ayışı (insanlar dışında tabii) nedeniyle A frik a’d a hayranlık, korku ve saygı uyandırm ış, b u ndan dolayı d a kabile reisleri ve krallarla özdeşleştirilm iştir. D olayısıyla fil A frika san atın d a bilge, m ü şfik ve de güçlü bir lideri sim geler.

S an k o fa

Sankofa m otifi Ashanti (ya da Asaııte) insanlarının adirıkra sem bollerinden biridir. Y um urtasını geri koym ak için kafasın ı çevirm iş kuş betim lem esi “ geri dön ve oıııı getir” m esajı vererek, kişinin geleceği verim li kılm ak için geçm işine dönm esi gerektiğini iıııa eder. “Ebedi hayat bahşedilm iş”

Bu beş hiyeroglif sem bolü M ısır san atın da sıklıkla firavu nlar için kullanılan bir deyişi ifad e eder: “ ebedi hayat bah şedilm iş” . Üçgen hiyeroglifi koni şeklinde kesilm iş bir ekm ek dilim ini gösterir, “bah şed ilm iş” an lam ına gelir: tepesine ilm ek atılm ış haç (ıanklı) “ lıa y at” dem ektir: “ eb edi” ifadesini veren hiyeroglif ise k ob ra, ekm ek som unu ve to p rak parçasıy la sembolize edilm iştir.

Yoruba Tanrıları Ayrıca bkz. T h o r’un çekici,

sayfa 25

A frika’nın batısındaki Y oruba insanlarının taptıkları tanrılara topyekiın orişa (ya da “ tan rılar” anlam ına ge­ len orisa ) denir. Çok sayıda orişa olduğu lıalde, hepsi s a ­ nat eserlerinde betim lenm em iştir ve çoğu zam an k arm a­ şık özellikler gösterdiklerinden, onlarla ilişkili semboller görece değişkendir. En sık tasvir edilmiş olanlar doğanın çok çeşitli güçlerini temsil edenler ya da arketipsel öne­ mi olanlardır. Bunların arasında fırtına tanrısı kaprisli Şango, ana tanrıça Yem oja, savaş tanrısı Ogıın, avcılık

orişası Oşosi ve aşk tanrıçası Oşun sayılabilir.

Oşun

Cinsel güç ve şiddet

Şan go ’nun üç karısından biri olan O şun N ijerya’nın Oşun (ya d a O sun) N ehri’yle özdeşleştirilm iş ve bu nedenle tatlı suyla b ağd aştı rılm ıştır. Gel geleli m esasen cinsel aşk ve güzellik tanrıçası olarak ululanır; elinde bir ay n ayla sem bolize edilm esinin nedeni de bu olabilir.

A frika’nın batısındaki Berıirı C um huriyeti’ne ait bu eserde T an rı Şarıgo’nun iki başlı baltasın ın stilize edilm iş yorum u tüm dikkatleri üzerinde topluyor. Şan go ’ya öylesine güçlü bir erillik ve d oğurtkanlık atfedilir ki (aynı zam an d a d a ikizlerin koruyucusuydu) rahipleri onıın bu cinsel gücünü dengelem ek için kadın kıyafeti giyer.

5 2 AFRİ KA

Şango

Yemoja

E skid en O yo’nun savaşçı ve acım asız büyücü kralı olan am ansız Şan go, öldükten son ra Y o ru b a’nın gök gürültüsü ve şim şek tanrısı olarak ilahlaşır. Yeryüzünde öfkesini k a b artan lara fırlattığı şim şekleri sim geleyen iki başlı b a lta başlıca sem bolüdür.

O rsa la rın birçoğunun anası olan Yem oja anneliğin ve O gün N ehri’nin ilahi tem silcisidir (özellikle su ve doğurganlıkla bağdaştırılm asınm nedeni de bu du r). D olayısıyla balık kuyruğuyla ya d a bir çift dolgun m em e gibi anneliği çağrıştıran işaretlerle sem bolize edilir.

Ogün

Ogün sa v a ş ve kurban etm eyle ve yanı sıra Yoruhalıların bıçak gibi geleneksel kesici silahlarının an a m ad d esi dem ir ve çelikle özdeşleştirilen bir o rg a d ır. O nedenle genellikle başlıca sem bolleri olan p alalar ve dehşet uyan dıracak k a d a r geniş ağızlı bıçak veya kılıçlarla betim lenir.

Oşosi hayvanların ve de dü şm anların avlanm asını sağlad ığın a inanılan Yoruba onmasıdır. Bu nedenle çoğunlukla avcıların geleneksel sim geleri olan yarım ay şeklindeki y ayla ve ölüm cül görünüm lü bir okla sem bolize edilir.

\ İ Hİ KA

53

Mısır Tanrıları Ayrıca bkz. İMısır k rallığ ı,

sayfa 64-65

Doğal dünya Mısırlı yazıcılar ve sanatçıların tanrılarının temsilinde kullandıkları sembollerin birçoğuna esin kay­ nağı olmuştur. Gökyüzüne baktıklarında, tezahürlerinden birine bürünm üş olarak gökyüzünü kateden giiııeş tanrısı R a’yı gördüklerine inanırlardı; havada süzülen bir doğan onlar için H orus’u, daireler çizen bir çift çaylak ise Isis ve kız kardeşi Neftis i temsil ederdi. Bu tanrıçalar çaylak kı­ lığında, ölümü ve yeniden doğumu kendi sembolik tem si­ line zemin oluşturan erkek kardeşleri Osiris’i arayıp oııun ardından yas tutarlardı. Ayrıca H athor’a olduğu gibi Isis’e de ana tanrıça olarak tapındırdı. Bu nedenle her iki tanrıça da inekleri beslerken betimlenildi.

Osiris

Ana tanrıça İsis

O siris öldürülüp p a rçalara ayrıldıktan sonra ceset parçaları toplanıp bir a ray a getirildi ve m um yalandı. Böylece yeniden canlanıp yeraltı ııın ve yaşam d an sonraki dünyanın ölüm süz hüküm darı oldıı. Ö lüm ü yenm esi m um yalanm ış bedeniyle, hüküm darlığı ise değnek, gürz ve ate f tacıyla sim gelenir.

Isis de H athor da güneş diski ile öküz boynuzlarından oluşan b ir başlıkla resm edilir. Firavun H orem heb (lık. MÖ 1 3 1 9 -1 3 0 7 ) göm ütün dek i duvar resmine ait bu detayda, soldaki taht hiyeroglifi sayesinde tanrıçanın Isis olduğunu teşhis edebiliyoruz.

54 AFRİKA

Ra

Horus

M ısır’ın güneş tanrısı R a’nm birçok tezahürü vardır; örneğin doğan şeklinde tem sil edilen Rc-I Iorakti. E n çok da, güneş diskini tem sil eden (bazen üzeri uraeusla kap lan m ış olarak; bkz. s. 65) ve genellikle kırm ızı renkte bir çem berle sem bolize edilm iş ve bu sık sık onun b aşlığı olarak betim lerıı niştir.

F iravun la özdeşleştirilen Horus yükseklerden u çarak her şeyi gören doğanla (bazen tüm üyle bir doğan bazen de doğan başlı b ir adam olarak) sem bolize edilm işti. T an rısal krallığın sim gesi olduğu için çifte taç (pscherıt ) giyerdi. Re-1 Iorakti olarak temsil edildiğinde ise tacı bir güneş diskiydi.

Isis ve Neftis

Hathor

Isis O siris’in karısı (ve kız kardeşi) ve H oru s’un annesidir. İsm i (Isis “ tah t” dem ektir) tahtın hiyeroglif tem sili olan başlığıyla (sold a) sem bolize edilir. N eftis İsis ve O siris’ in kız kardeşidir. Başlığı (sağ d a) ism inin hiyeroglif biçimini gösterir: geniş bir konutu ta rife d e n dış duvarın tepesindeki kâse “ Evin H anım ı” olarak okunur.

I Iathor’a ana tanrıça olarak tapınılır, dolayısıyla d a genellikle em ziren, sü t veren in e k Ie tem s il edili rd i. S ığı r sembolü genelde güneş diskini k ap say an sığır boynuzlarıyla kısaltılır ve bu aynı zam an d a Isis i de temsil ederdi. H er iki M ısır tan rıçası d a farklı m itolojik geleneklerde H oru s’un an ası olarak bilinir.

AF Rİ KA 55

Mısır Tanrıları Ayrıca bkz. Kybele, sayfa 171

M ısır’ın Ölüler Kitabı nda en çok anlatılan sahnelerden biri kalf) tartm a töreniydi. O siris’in m ahkem e salon u n ­ daki tan rılar ara sın d a ilahi yazıcı Thoth, m um yalam a tanrısı Anubis, h ak ik at ve ad alet tan rıçası M a’at vardı. Bu tanrıların her birinin -v e dah a pek çoğu n u n - ana sem bolünde esin kaynağı doğaydı. Zira Antik M ısırlılar çevrelerinde yaşayan varlık lar ile ku tsal d iyarda y a şa ­ yan lar arasın d a sem bolik bir bağlan tı ku rm aya son de­ rece yatkındılar.

M a’at

Evrensel düzen ve uyum , ad alet ve h ak ik at tanrıçası M a’a t genelde k alasın a taktığı devekuşu tüyüyle tem sil edilm işti. V arlığı, örneğin k alp tartm a töreninde, hakikati tem sil eden bu tüyle de sem bolize edilirdi.

Kalp tartm a töreni

Ü çüncü A ra Döııcm deri (MÖ 1 0 7 0 -7 1 2 ) k alm a bir ah şap sandık üzerindeki bu detaylandırılm ış sahne A nubis’i ölen kişinin kalbini b aşın a küçük bir tüylü taç takılm ış M a’a t figürüyle tartarken gösterir. İbis başlı Thoth, tah tta oturan Re-I lorakti’nin huzurunda, ölen kişinin ‘tem ize çıktığını” gösteren neticeyi kaydediyor.

5 6 AFRİ KA

Anubis

Thoth

N ekropolis tanrısı Anubis siyah bir çakal veya köpekle sim gelenirdi; zira gömii alan ların d a köpekgillere sık ça rastlarındı ve A nubis’in Mısırlıların m ezarlarını bıı leşçil h ayv anlardan koru yacağı varsaydırdı. Bir psychopornp yani “ ruh kılavuzu” olan Anubis ayrıca ölüleri O siris’in m ahkem e salon un a göt iirürdü.

Ay, bilgelik, bilgi, ölçüm tanrısı ve ilahi yazıcı Thoth iki h ayvanla sembolize edilm iştir: I lab eş m aym unu ve ibis. Dolunayı taşıyan hilal şeklindeki aydan oluşan başlığı onun ayla bağlantısını vurgular ve ayrıca çoğu kez yazıcı aletlerivle betim lenir.

Sekhm et

Khepri

S a v a ş tan rıçası ve h astalık getiren Sekhm et (“ K udretli O lan” ) dişi a slan la tem sil edilirdi. Bu dişi aslan şekli onun vahşi ve saldırgan olduğunu gösterir, aynı zam an d a d a kızgın güneşi sem bolize ederdi; zira altın sarısı aslan lar güneş varlıklarından sayılır ve Sekh m et’in B a’ııın —ya da “ göz’ iin kızı olduğuna inanılırdı.

M ısırlılar dışkı öbeği iten bokböceği ili* güneşin gökteki hareketi arasın d a paralellik kurm uş, y uvarlak öbekten çıkan yavru bokböceklerini güneşin şafak sökerkenki görüntüsüne benzetm iştir. D olayısıyla bokböceği K hepri’yi, yani giincş tanrısının sab ah görünüm ünü sim geler.

\ !’ B İKA

57

M ısır’ın Kutsal Sembolleri Mısır sanatında en sık görülen sem boller arasında, h a­ yat, sağlık, refah ve sonsuzluk gibi insanoğluna dair en temel ve en önemli kavram lara işaret eden sem boller var­ dır. Ankh, H orus’un gözü, asa (uas) ve shen halkasıyla gösterilen bu sembollerin güçlü sihirli özellikleri olduğu­ na inanılırdı, in sanlar m uska biçim inde tasarlanan bu sembolleri takar veya taşırdı, aynı zam an da da ölülerin yeniden dirilmesine yardım edeceği ve dirilişten sonra sonsuza dek sorunsuz bir hayat sürmelerini sağlayacağı um uduyla n aaşla birlikte gömerlerdi.

Hayat ve güç

Kom O nıbo’daki Sobek ve H aroeris T a p ın a ğ ın d a yer alan Ptolerrıaios H anedanı (MÖ 3 0 4 -3 0 ) dönem ine ait b u dekoratif alçak k ab artm a detayında, bir ankhsi asaları tu tm ay a yarayan iki kol verildiği görülür. Asaların b a ş kısım ları hayvan başlarıyla olan bağlantılarını vu rgu lam aktadır.

58

AFRİKA

M ısır’ın Kutsal Sem bolleri Ayrıca bkz. L otus, sayfa 113 L otu s, sayfa 123 L o tu s ç a k r a sı, sayfa 140

Genel olarak Mısır san atında görülen birçok sem bo­ lik öğe, firavunun krallığının ve tebaasının başarısı ve refalıı için haya) i bir önem taşıdığı kabul edilen birlik, uyum ve istikrar ilkelerini sadece onaylam ak değil, aynı zam an da d a sihirli bir şekilde harekete geçirm ek üzere tasarlanm ıştır. Bu yolla lotus çiçeği ve papirüs bitkisi gibi doğadan esinlenilmiş sem bol­ lere katm an katm an anlam lar (hem tekil hem ikili) yükle­ nirken, ikilik ve süreklilikle ilişkili derin kavram ları ifade etmek için de sem a-taui m o­ tifi ve djed sütunu gibi başka sem boller geliştirilmiştir.

Öteki dünyada yeniden doğmak

19. I lanedaıı dönem inde (MÖ 1 3 0 7 -1 1 9 6 ) yaşam ış Khabeklıerıt’ in ve karısının ah şap lahit üzerine resm edilm iş ikili bir portresi. H oru s’un bir çift koruyucu gözü tarafın d an gözetlenen çi ftin çevresi, yeniden doğum u sem bolize etm ek üzere belirgin b ir şekilde betim lenen lotus çiçekleriyle süslenip şenlendirilmiş.

60 M-KİK A

M asai K alkanları Ayrıca bkz. K ızıld e rili k alk an ı, sayfa 33 A vrupa’n ın arın alı k a lk a n la r ı, sayfa 33

Afrika nın doğusunda yaşayan M asai halkının sav aşçı­ larının ( rııoran) yaptıkları kalkan lar gün geçtikçe birer sanat form u olarak görülm ekle birlikte, hem savunm a am acı taşır hem de yüzeylerini süsleyen sem boller yoluyla sahipleri hakkında birçok bilgi aktarırlar. M asai halkının erkek çocukları uygun y aşa geldiklerinde, morarı yani savaşçı sıfatını kazanm aya layık olduklarını isp atlam a­ dan önce hep birlikte sünnet edilirlerdi. M anda derisiyle kaplı oval şeklindeki kalkan lar üzerine resmedilen sem boller (sira ta ) onların morarı olduğunu ilan ederken hem bağlı oldukları klanı ve yaş küm esini hem de (zam anla) gösterdikle­ ri bireysel kahram anlıkları ifade eder­ di. K ullanılan temel renkler siyah, beyaz ve griydi; kırm ızı kendini kanıtlam ış savaşçılara ayrılmıştı.

Masai savaşçısının işaretleri

D ah a ilk b ak ışta bir M asai morartın a y a d a savaşçısın a ait olduğu an laşılan bu inanda derisiyle kaplı kalkan , sirata segirayla, yani stilize edilm iş deniz salyangozu kabuk larından oluşan dikey bir çizgiyle ikiye ayrılm ış. K alk an onu kullanan kişinin savaşçı kardeşleri, kişisel geçm işi ve savaştaki perform ansı h ak k ın d a bilgi veren sem boller de sergilem ektedir.

62 AFRİ KA

S ira ta se g ir a K alkanın ortasından geçen sirata segira deseni onu dikeyine keserek iki eşit p arçay a böler. Sirata segirayı oluşturan m otif ve renkler çeşitli olsa d a, geleneksel olarak gücün ve talihin sem bolü olan deniz salvangozu k ab u ğ u üzerine kuruludur.

Yaş kümesi ve klan sembolleri

Aynı yaş küm esinde ya d a klan da olanların kalkan larında genelde sold a olm ak üzere aynı elips biçim li m otifler bulunur. Dolayısıyla b u şekiller ortak deneyim veya kan bağıyla birbirine kenetlenm iş belirli bir morarı grubunun aidiyetini simgeler.

Kişisel sem boller

S irata e l langarbw ali

Önden bak ıld ığın d a, kalkan ın sa ğ tarafını süsleyen sem boller genelde ona salıip olan morarı h akkın d a kişisel bilgiler verir. Ö rneğin bu sem boller belirli bir aile gru bu n a aidiyetin işareti ya d a takdire değer bir kah ram anlığın kaydı olabilir.

Sirata el langarbıvali denilen kımızı leke ya d a çiçek m otifi bir askerin savaş m eydanında kazandığı m ad aly ay a benzetilebilir, çünkü çarp ışm a esnasın da sergilenen sıradışı cesareti ifade eder. Morarı bu sem bolü aııcak b ir şefin onayıyla kalkan ına çizebilir.

Mısır K rallığı Ayrıca bkz. Pschent, sayfa 48 O siris, sayfa 54

Antik M ısır san atı tan rıla ra d a ölüm lülere de yer verir­ ken, dünya üzerin d eki yaşam ı boyu n ca H o ru s’un k u t­ sal tem silcisi o ld u ğu n a in anılan ve ölüm ünden sonra O siris’le özdeşleştirilen firavun figürü onların ara sın d a benzersiz bir k o n u m a sahiptir. F iravunun k işiliği, çe­ şitli kral portrelerinin, b azıları Y ukarı ve A şağı M ısır'ın uyum içerisin deki birlikteliğini an ıştıran çeşitli sem bo­ lik un su rlarıyla - b ilh a ssa ta ç la rla - ayırt edilir. Nemes b aşlığı; uraeus; ta k m a sak a l; değnek ve gü rz; b o ğ a ku y ­ ruğu gibi b a şk a k raliy et sim geleri de onun k u tsal h ü ­ küm darlığını sem bolize eder.

N e m e s başlığı F ira v u n u n nemes b a ş lığ ı, k u m a ş a şa ğ ı in ip om uzların ön k ısm ın d a n sa rk a r a k s ır t t a to p lan acak şe k ild e şeritli sert k e te n bezden y a p ılırd ı. B aşlığın a s la n yelesine, y a n i güneş ve R a ’yla ilişk ilen d irilen a s la n a b e n zem esin d en d o la y ı sem bolik b ir an lam ı vard ı.

64 AF Rİ KA

Yeraltı dünyasının kralı

F iravun 1Iorem heb’in (hk. MÖ 1 3 1 9 -1 3 0 7 ) K ra lla r V adisi ’ndeki m ez arın a yapılm ış bir d u v ar resm in d e O siris’in m u m y alan m ış figürü betim lenir. B aşın d a a t e f tacı, elinde değnek ve gürzle görülen yeraltının kralın ın yeşil teni bitkisel y aşam ı ve yeniden doğum u sim geler.

U raeu s K rallığa sald ıracak herhangi bir güce ateşli zehir tükürm ek üzere firavunun gözlerinin ü stü n d e durup şah a kalkm ış kob ra yılanı uraeus tan rısal korum ayı sim geler. Uraeus genellikle k o b ra tan rıçası U d jat’ı tem sil eder. Ancak R a’nın gözünü de işaret edebilir.

Takma sakal

Firavunun k ayışla bağlanm ış sert görünüşlü takm a sakalını doğalm ış gibi gösterm ek için herhangi bir çab ay a gerek duyulm am ıştır, çünkü bu onun hü kü m dar statüsün ün sem bolüdür. Bu tip bir sak al ucu kıvrık olarak betim lendiğinde, am aç kral ile O siris, yani yeraltı dünyasının ilahi hüküm darı arasın d a b a ğ kurm aktır.

Değnek ve gürz

Boğa kuyruğu

M ısır’ ın krallık sim gelerinin önemli sem bolik öğelerinden biri olan değnek (aslen çiftlik hayvanlarını kontrol etmek için kullanılırdı) ve gürz (eskiden kam çı ya d a sinek kovucıı olarak kullanılm ış olabilir) kralın otoritesini tem sil eder. Ayrıca firavu n ile onun gibi bu aletleri taşıyan y eraltı dünyasının kralı O siris arasın da bağ oluştururlar.

Firavun çoğu kez beline bağlanm ış stilize bir ku yru kla betim lenir. Bu boğa kuyruğunu temsil eder ve am aç firavunun tab iatın dak i hayvani kuvveti, saldırganlığı ve cinsel gücii sem bolize etm ektir; bunlar sıklıkla “ güçlü b o ğ a” olarak anılan h üküm darların ideal nitelikleri olarak görülür.

AFRİKA 65

Mısır Hiyeroglifleri: Firavunun Beş İsmi Ayrıca bkz. Ilo ru s, sayfa 55

Antik Mısır’da her firavunun beş “ resm i” ism i vardı: H orus ism i; İki İlanım ın ism i; Altın Iloru s ismi; taht ismi yani prae/ıonıen:, ve doğuştan gelen isim yani no/nen. Doğuştan gelen isim ler kişiden kişiye değişse de, unvanın cinsini gösterm ek için aynı hiyeroglif semboller kullanılırdı. Mısır san atında karşınıza çıkan bu görsel işaretler kralın bir ya da birden fazla ismi olduğuna dikkatinizi çekecektir. Bir praenomem veya noırıem teşhis etmenin bir b a şk a yolu ela onları çevreleyen oval k artu şlara (sherıu ) bakm aktır.

Horus ismi

Firavun, krallık konutunun kerpiç cephesini ve arkasın d aki duvarları temsil eden dikdörtgen şeklinde bir çerçevenin (serekh) tepesine tünem iş doğanla gösterilen tanrı H orus’la özdeşleştirilir. F irav u n ’un I lorus ism i bu serekhu ı içine yazılm ıştır.

6 6 AF R İ KA

Firavunlukta veraset

18. H an ed an dönem ine ait Tutan kam on m ezarındaki duvar resm inde, T u tan k a m o n (sol) ve ardılı Ay (sağ) figürlerini isim lendiren iki çift oval k artu ş görülüyor. Ay, T u tan k am o n ’un m u m yası üzerinde, ölenin duyularını yeniden can landırdığın a inanılan b ir ayin olan ağzın açılm ası törenini icra ediyor.

İki H anım ’ın ismi

Altın Horus ismi

A k bab a ve şah a kalkm ış kobra hiyeroglifleri, sırasıy la Y u karı ve Aşağı M ısır’ı tem sil eden a n a tan rıçalar N ekhbet ve U d ja t’ı sim geler. H er birinin üstünde durduğu sepet (neb) ise '"hanım i - y a da efendiyi—gösterir. Bu gru plan dırm a firavunun " ik i H an ım ”m ı ya d a rıeb ti yani ism ini tanım lar.

Firavunun Altın H orus ismini vurgulayan hiyeroglif işareti iki bileşenden oluşur: gösterişli bir tabure (esasen "a ltın ” an lam ın a gelen hiyeroglif sem bolik olarak hem güneşi hem de yok edilem ezliği im a eder) ile onun üstüne tünem iş bir doğan (ku tsal H oru s’u işaret eder).

Taht ismi

Doğuştan gelen isim

Saz bitkisi ve arı hiyeroglifleri "saz bitkisinden ve arıdan gelen” anlam ına gelir ve bu da firavunun talıt ism idir (ayrıca onun pracnomcm y a d a ncsu-bitysi olarak bilinir). Saz bitkisi Y ukarı M ısır’ı, arı ise Aşağı M ısır’ı sim geler ve böylece unvan "Y ukarı ve Aşağı Mısır K ralı” anlam ına gelir.

F iravun un doğuştan gelen ism inin ( nornerı) b aşın a kaz ya d a ördek (se ) ve güneş (re) hiyeroglifleri konur; bu nedenle b u n a se-re ism i de denir. Se "o ğ u l” an lam ına gelir, re ise B a ’yı, yani G üneş tanrısını gösterir. Böylece bu ikili sem bol "R a nın oğlu” olarak kralın tanrısallığını ilan eder.

Adinkra Sembolleri Ayrıca bkz.

Batı A frika’d a G an a’da yaşayan Ashanti (ya da Asante)

E şm crk ezli çem b erler, sayfa 243

ğu yüzlerce motiften oluşur. Bunların başlan gıçta cenaze

halkı tarafından geliştirilmiş adinkra sem boller toplulu­ m erasim lerinde kullanılan kum aşlara basıldığı, ancak sonradan giderek yaygınlaştığı düşünülür. Bugünse el yapım ı nesnelerden m imariye, dokum adan şölen kıya­ fetleri 11e her tür nesneyi süslemektedirler. Bazı adinkra sembollerinin özgün an lam lan unutulm uş olsa da, çoğu popüler adinkra evrensel -örneğin kutsala ve ölüme d airilkeleri ifade eder ya da geleneksel bir deyişin sembolik kısaltm ası olarak kullanılır.

Owuo atvvedee

Tanrı andaçları

Adinkra sem bolik sistem ine göre oıvuo atıvedee m otifi,

G an a, K u m asi’cleki geleneksel bir tap ın ak ta yer alan d u var resm inden alınan bu detayda iki adinkra sem bolü sergilenm ektedir. Serb est çeviriyle "T a n rı cennettir” an lam ın a gelen

ycryiizündeki vaktim iz sona erdiğinde bizi b u dünyadan öteki dünyaya çıkaran ölüm m erdivenini tem sil eder. Dolayısıyla, hepim izin günü gelince öleceğini h atırlatarak bize erdem li bir hayat sürm eyi tavsiye eder.

68 A F R İ K A

Nyarhe biribi ıvo soro sem bolünün altın d a görülen Gye Nyame, T an rı’nm , yüzünü ona çevirenlerin sesini duyup onlara yol göstereceğini söyler.

M m usuyidee

Adinkrahene

Mmusuyidee adinkra m otifi kutsiyeti ve

Adinkrahene " adinkranm kralı' dem ektir ve bu m otif adinkra sem bollerinin en

aynı zam an d a iyi talihi sem bolize eder. Bazı yorum lara göre, bu işaret kedinin titizlikle kendini temizleyip pisliklerden arındırm asını a k la getirir, dolayısıyla saflığı, kötü talihin defedilm esini ve kutsan m ışlığı ifad e eder.

M m ere d an e

Mmere dane m otifi adinkra sembolik dilinde bize "z a m a n geçiyor” dem ektedir. Birbirinin ayna im gesi üçgenler zam an ölçen kum saatin i akla getirir; onları birleştiren çem ber ise hiçbir şeyin sab it veya aynı kalm adığının tem inatı olan zam anın sürekli hareket halindeki sonsuz çevrim ini tem sil eder.

önemlisi kab u l edilir. Birçok em saline esin kaynağı olduğu düşünülen adinkrahene nin ilk anlam ı liderlik vasfıdır: eşmerkezli üç çem ber şefliği, yayılm ayı ve yandaşları işaret e(ler.

Gye N yam e E n popüler adinkra sem bollerinden biri, "T an rı h ariç” an lam ına gelen ve insanın “T a n rı’d an b a ş k a ” hiçbir şeyden korkm am ası gerektiğini ifade eden Gye Nyame m otifidir. D olayısıyla bu şekil bir yerde N yam e’nin m utlak gücünü ve evrensel üstünlüğünü belirtmektedir.

Adinkra Sem bolleri Ayrıca bkz. Aziz A n dreas, sayfa 185 Koç, Aries , sayfa 219

Çağrıştırdıkları atasözlerine, hikâyelere ve kavram lara aşina olanlar adinkra sembollerinin dekoratif tasarım lar­ dan ibaret olmadığını, “ nasıl yaşam alı” sorusu hakkında anlam lı m esajlar ve akıllıca öğütler içeren bir başvuru kay­ nağı olduğunu bilirler. Ne ki bazı

adinkra sembolleri öyle stilize edilmiştir ki. konuya yaban­ cı olan bir kişinin özellikle de şekillerden yola çıkarak anlam lan

hakkında

bir

tahminde bulunm ası zor­ dur. Gerçi, tarak biçimi­ nin kolayca seçildiği duafe deseni

örneğinde olduğu

üzere, daha temsili sembol­ leri yorum lamak o kadar da zor değildir.

Ayin tarağı

Ashantilerin cenaze törenlerinde kullandığı düşünülen soldaki ah şap tarak ile cluafe adinkra sem bolü arasın da su götürm ez bir bağlantı vardır. T arağın sapının ortasındaki yüz, bir doğurganlık sem bolü olaıı ak uaba figürünü andırır.

70

\ 1 HIK \

N yam e nnwu n a m aw u Dört ucu oval şekilli bir h açı andıran adinkra sem bolüne “ T an rı ölm ez, öyleyse ben de ölm eyeceğim ” an lam ına gelen nyame anımı na rnaımı denir. D olayısıyla N yam e'niıı ve ona inanan ların ruhlarının öliim süzliiğü 11ii anlatır.

Duafe

Dnafe adinkra sem bolü Ashanti kadınlarının kullandığı ah şap tarak la tem sil edilir. Böylelikle, kişinin görünüşüyle g uru r du ym ası, bakım lı ve güzel olm ak gibi, geleneksel olarak kadınlara atfedilip değer verilen niteliklerin yanı sıra, d ah a güçlü “ k ad ın sı” erdem ler olan diğerkâm lık ve başkaların ın bakım ını üstlenm ek gibi an lam lara da gelir. AFRİKA

71

Karga Ana kach in ası

M ısır bitkisi

Angıvusnasomtaka yani K arg a A na tüm kachinaiann, ya d a Kuzey A m erika’nın

M ısır M ezoam erika d a temel besin m addesi olarak o k ad ar önemli bir ekindi ki, yaşam ın ve bereketin bu evrensel, sembolü ilahi bir konum a sahipti. Örneğin M ayaların erkek m ısır ilahlarının birçok tasvirinde bu tahılın başağı y a da koçanı insanın yüz batlarını ya da başlıkları andıran m otiflerle birleştirilm iştir.

güneybatısındaki I lop i insanlarının yardım cı olarak gördüğü liirn ruhsal varlıkların anası kabul edilir. Ksasen iki y an m a k arg a tüyleri takılm ış tnrkuaz başlıklı m askeler ve oyuncak bebeklerle sem bolize edilir.

Ayı

Tavşan

Kuzeybatı Pasifik Kıy ısı'uda yaşayan Amerikan yerlilerinin sanat eserlerinde temsil edilmiş birçok klan hayvanında olduğu gibi, bu ayı da kulakları kafasında taç şeklini alınış biçimde resmedilmiştir. Ayrıca geniş pençeleri, birçok dişi ve dışarı fırlamış bir dili vardır. Ayı avcılıkta ya da ev idaresinde güçlii ve kabiliyetli olmayı simgeler.

T av şan Azteklerin 2 6 0 günlük takvim inin bir parçasını oluşturan 20 gün ism inin çevrim inde sekizinci günü (Tochtli) tem sil eder. M ezoam erika da tavşan özellikle ayla ve pulcjue denilen —bulanıklığı nedeniyle sütü, doğurganlığı ve anneliği çağrıştı ran alkollü b ir içecekle özdeşleştirilir.

AMERİKA

Navaho Y e isi Ayrıca bkz. Dönen kütiik, sayfa 91 Gökkuşağı, sayfa 29

Navaho yeisi yani “ kutsal insanları” , K utsal Yol gibi sağaltm a ya da uyum sağlam a törenleri için özellikle y a­ ratılan, kum veya toprak boyayla yapılm ış resimlerde be­ timlenir. Önceden belirlenmiş kalıplara ve ilkelere göre yapılan bu resim ler hem kutsal (yei varlıkları için taşıyıcı görevi görürler) hem de kısa öm ürlüdür (tören sonrasın­ da im ha edilirler). Bu imgelerin kutsal olm ayan ve daha kalıcı benzerleri günüm üzde kilimlere ve battaniyelere dokunm akta ve Navaho yerlisi olm ayanlara yei sem bo­ lizmi ve işlevi hakkında bilgi vermektedir. Bu ruhani var­ lıklar önden stilize ve sabit bir şekilde resm edilm iş uzun, dik vücutlu insanlar biçim inde temsil edilir.

“Dönen kütükler”

Genellikle Gece Yolu İlahisi için canlandırılan “ dönen kü tü kler” hikâyes in i temel alan bu N avaho ku m resm inde dört çift kadın ve erkek yei vardır. Bundan b aşk a, gökku şağı tan rıçası ve K on uşan T an rı da görülebilir (resm in ü st kısm ında, elinde sincap derisinden b ir çan ta tutuyor).

74 A M E R İ K A

Konuşan Tanrı

H astseyalti (K on uşan Tan rı veya Sessiz Konuşan) Cece Yolu İlahisi’nde öne çıkan ve doğu, gündoğum u ve m ısırla ilişkilendirilen önemli biry eıd ir. Bu eğitici rııh beyaz bir yüzle; lic terliği sim geleyen, tüyleri dik bir başlık la; ve içinde m ısır poleni bulunan sincap derisinden bir çan tayla tem sil edilir.

Erkek y ei E rk ek y ei dişi m uadillerinden genel olarak y uvarlak k afalarıyla ayrılır (çünkü iki cins de etekli tasvir edilebilir). Erkek ruhunu sim geleyen diğer nitelikler arasın da, siyah ve sarı renk kullanım ı ile şim şek ya d a çarpık çizgi süslem eleri vardır.

Kadın yei

Gökkuşağı tanrıçası

Kadın yei. N avalıo kum resim lerinde ve dokum alarında genellikle k are ya da dikdörtgen k afalarıyla tanınır. Buna ek o larak, bu kadın figürlerini tem sil eden renkler çoğunlı ıkla m avi ve beyazdır. A yrıca süslem e am açlı düz çizgiler eklenebilir.

G ökkuşağı y eisi N avaho sanatındaki diğer y ei figürlerini çevreleyerek, boşluk (“ rulı açıklığı” ) d oğ u d a ya da üstte olacak şekilde üç kenarlı bir “ çerçeve” oluşturur. Bu koruyucu tanrıça yem in gökyüzü ile yeryüzü arasın dak i yolunu sim geler ve ıızuıı, çok renkli bir bedenle gösterilir.

AMERİKA

75

Hopi K achiııaları Aynca bkz. Ihılülo, savfa 87

Kıızey A m erika’nın kuzeybatısında ya'

,

,

, .

,

'.

şayan, tarım a dayalı bir toplum olan H opiler kış gündönüm ii ile yaz gündönüm ü arasındaki dönemde 3 0 0 kadar

kachinanm (yağm ur getiren doğa ve bereket ruhları) aralarında yaşadığına inanırlar. Hu zam an zarfında, onları canlandırarak aracılık edenlerin giydik­ leri kostüm ler ve m askelerle sembolize edilen bu ruhsal varlıkların eşliğinde ritüel danslar icra edilir. I ler bir kachinayı tanım layan nitelikler ve sem boller (en çok fabfetalarında ya d a başlıklarında görülür), genelde Hopi çocuklarına eği­ tim am açlı verilen ve bugünlerde hızla bir san at biçimine dönüşen, kavak kö­ künden yapılm ış oyuncak bebeklerle çoğa İl ılır.

Zım ilerin k achin a bebekleri

Kachirıalar sadece H opi kültürüne m ahsus değildir, diğer A m erika yerlileri için de önemlidir. Bıı alacalı bıılacalı Zııııi kachina bebeği 1 9 1 5 yıllarında ah şap , boya, b am deri ve b a şk a m alzem elerden yapılm ış. K afasındaki boynuzlar bir bu falo kachinası tem sili olduğunu gösteriyor (ayrıca karşı say fay a bakınız). 76

\ ME R İK A

G üneş k ach in ası

Kelebek Kız

G üneşin ruhu olarak görülen T aw a (Güneş) kachinası haliyle sıcaklık, ışık ve m utluluk an lam ına gelir. Çeperi tüylerle bezenm iş yuvarlak başlığı, ışıyan güneş diskini sem bolize eder. Bu yuvarlağın alt yarım dilim i gök m avisine, üst varışındaki iki çeyrek dilim ise güneş kırm ızısı ile sarıya boyanm ıştır.

Kim ileri onu b ir kachirıa olarak görm ez, am a b ir tören dansçısı olan Palhik M ana (Kelebek K ız), b aşın a bir “ saygı ru h u ” {kachirıa) tablelası takm ış olarak temsil edilir. Kelebekleri ve mısırı (ikisi de bereket ve y aşam dem ektir) işaret eden sem boller, şekli y ağm u r bulutunu andıran bu tabletayı süsleyebilir.

Kartal kach in ası Kw ahu (k artal) kachinasıyla özdeşleştirilen kostüm bir çift kartal kan ad ın d an , sarı gagalı turkuaz bir m askeden ve tüylü bir başlıktan oluşur. K artallar, insan lar ile ruhlar âlem i arasın d a m esaj taşıdıkları düşüncesiyle, H opilerce k u tsal addedilir.

Beyaz Bufalo kach in ası M osairu (Beyaz Bııfalo) kachinası. başın a bir çift kıvrık uçlu bufalo boynuzu takm ış halde resm edilir. Ayrıca beyaz şeritli başlığı ve kostüm ü hayvanın postunu akla getirir. Türlerine ender rastlan dığı için beyaz bu falolar k u tsal addedilir. K utsiyeti veya talihi sem bolize ederler.

AMERİKA

77

Aztek Tanrıları Ayrıca bkz. S orgu çlu y ılan , say fa 93 A sk lep ios’tın a sa sı,

sayfa 29

Isp an yo l istila c ıla r ta ra fın d a n

yok ed ilen e k a d a r

Mezoamerika’da lıüküm süren Aztek uygarlığı kendinden önceki uygarlıklardan, özellikle de Mayalardan birçok tan­ rıyı miras almıştır. Bununla beraber, bu tanrıların kolektif ve bireysel özellikleri Aztek halkının ilgi ve ideallerini yansıtsa da, temsil edilen sem bolik değerlerin çoğu hem önceki panteonlardan türe­ m iş hem de doğadan alınmıştır. G erçekten de A zteklerin oldukça stilize edilmiş bir sanatı olduğu halde," örneğin O D günümüze kalan heykeller, el yapımı nesneler ve tezhipli yazm alarda, onların tanrıla­ rını tespit edip tanım lam aya

Xochiquetzal

Quetzal kuşunun kızı I ve yeşil tüyleri güzelliğin doğal bir sembolü olarak hayli değerliydi. Bu zarif kuş, ideal kadınlığı tem sil eden sevgi ve d oğurganlık tanrıçası Xochiquetzal’la (“ Ç uetzal Ç içeği” ) üzd eşleştirilirdi. X rica bkz. Meryem A n an ın Yedi Acısı,

sayfa 183

Voodoo ve onunla ilintili Vondou, Santeria ve M acumba gibi kutsal inanışlar Kuzey ve Güney Amerika kıtalarında, Afrikalıların köle olarak yaşadıkları New Orleans, Louisiana, l laiti, Dominik Cumhuriyeti ve Brezilya gibi yerlerde ortaya çıkıp gelişmiştir. Kölelerin birçoğu Batı Afrika’dan getirildiğinden, Voodoo geleneği o bölgede gelişmiş, ancak Rom a Katolikliği gibi inanışların bazı unsurlarını da bün­ yesinde toplamıştır.

Voodoo

yüzlerce ilahı ya da loayy (yüce varlık ile insanoğlu arasındaki aracılar) tanır. Bir loamn var­ lığı Voodoo törenlerinde bir ritüel dahilinde, onun bireysel sembolünün (nere) çizilmesiy­ le uyandırılır. Bazılarını bu­ rada göreceğiniz nereler sanat eserlerinde her geçen gün daha fazla yer bulmaktadır.

Erzulie Dantor

I lailili sanatçı Andre Pierre’in 1978 tarihli L a Reirıe dit Vodoun Mııî/ırssc Erzulie Dantor (Voodoo K raliçesi - Erzulie D an tor I lam ın) adlı tablosu nda E rzulie’nin karanlık yönü betim leıım iştir. K alple çevrili b a ş harfler göğsünü süslem ekte, veresi —bir kılıcın deştiği k alp—ise ayaklarının dibinde gösterilm ektedir.

S2 t MERİK A

Damballa

Legba

E n önemli /o a, hepsinin b a b a sı kab u l edilen D am b alla’dır (ayrıca D am balla-W edo ya d a D anblıalalı-W edo da denir). “ Büyük Y ılan ” olarak D am b alla piton ya da boğa yılanı gibi oldukça büyük yılanlarla sem bolize edilm iştir. D olayısıyla yılan D am b alla peresinin en önemli parçasıdır.

Güneş ve büyücülükle ilişkilendirilir, ancak L e g b a ’nın en önemli rolii ölümlü dünya ile yoldaşı /onlar arasın d a kapıcılık yapm asıdır. Ona M aître C arrefour (“ Kesişen Yolların E fen d isi” ) da denir ve peresinin esası, kesişen yolları sim geleyen haçtır.

Erzulie

Baron Samedi

Dişi locı E rzulie ya d a E rzulie H anım ayla özdeşleştirilir. Güzel, erotik ve kibirli olarak nitelendirilen E rzulie varsıllık, mal varlığı ve aşk gibi hayatın güzelliklerine düşkünlüğüyle bilinir. Aşkın sem bolü olan kalp onun peresini özetler.

Baron Sam edi (“ C um artesi” ) guedeler olarak bilinen /oolar g ru b u n a aittir. Tehlikeli ruh lar olarak görülen bıı grup şehvet d üşkünüdür, am a en tem elinde ölümle bağlantılıdır. Bi r gııecle olarak Baron Sam ed i’nin peresi tab u t ve m ezar gibi ölüm le ilgili sem boller üzerine kuruludur. AMERİKA

83

Ayrıca bkz. Kartal ve şim şekler, sayfa 163 S a v a ş tan rıç a la rı, sayfa 175

Kartal

K uzeybatı Pasifik K ıyısı’nm biçim çizgisi anlayışına göre kartalın en belirgin özelliği aşağ ı doğru kıvrılan g agasıd ır (başlıca biçim çizgisi olarak genellikle siyah renktedir). B aşat bir H aid a arm ası olarak kartal olağanü stü avcılık hünerini ve yanı sıra duym a, görm e ve liderlik gibi üstün yetileri tem sil eder.

84

AMERİKA

Kuzeybatı Pasifik Kıyısı Kabile Armaları Kuzeybatı Pasifik Kıyısı bölgesinde yaşayan Amerikan yerlileri (Tlingit, I lakla ve Tsim slıian; Bella Bella, Bella Coola, Kw akiutl ve N ootka yerlileri ile Sahil Salişleri) g e­ leneksel olarak balıkçılıkla geçinm iş, aynı soydan veya kabileden grupların yaşadığı geniş ahşap kom ün evleriy­ le, bölgenin sahil köylerinde kalıcı yerleşimler kurm uş­ lardı. Bu kabileler tarih boyunca ortak kimliklerini koyu renkli kabile arm alarıyla, ya i ki boyutlu olarak ah şa­ b a oyarak ya da evlerin ön cephelerine, totem kazıklarına ve diğer el yapım ı gereçlere res­ m ederek -tek tek veya kom binasyonlar halin­ d e- ifade ederlerdi. Bu arm aların birçoğunda o yörenin canlıları görü­ lür. Bu hayvanların her birine farklı sembolik anlam lar yüklenmiştir. Haida kuzgun totemi

19. yüzyılda arjilitten (bir tür k ay rak taşı) oyulm uş bu H aid a kuzgun totem inde, Kuzeybatı P asifik Kıyısı san atın d a kuzgun resm etm ekte faydalanılan karakteristik k a b a biçim çizgileri kıı ilanıIrnıştır. H aid alar arjilitten yapılm ış z arif san at eserleriyle tanınırlar.

Katil balina

K unduz

K atil balin alar H aielalara göre tüm canlıların ve iktid ar sem bollerinin en kudretlisidir. K uzeybatı P asifik K ıyısı san atın d a genel olarak büyük sırt yüzgeçleri ve onun önündeki h ava deliğiyle ayırt edilirler; yan yüzgeçleriyle resm edildikleri de olur.

Su bendi yapıcısı kunduz yaratılışı, inşa etmeyi ve çalışkan lığı tem sil eder. K uzeybatı P asifik K ıyısı san atın d a sıklıkla bir çift kesici diş; uzun ve y ukarı kalkm ış bir kuyruk; ve bazen de ön pençeleriyle b ir balık y a d a kü tü k y akalam ış halde betim lenir.

Kuzgun

Kurbağa

Kuzeybatı Pasifik K ıyısı’nın belki de en popü ler arm ası olan kuzgun düz ya d a çok h afifçe kıvrılm ış bir gagay la tem sil edilm iştir. E fsaneye göre, insan oğluna gök cisim lerini ve bu yolla ışığı ve ateşi verm iş bir hileci ve kültürel k ah ram an olan leşçil kuzgun aynı zam an d a düzenlilikle ilişkilendirilir.

K u rb ağ a kütlem si form ların yum urtam sı ve U -şeklindeki öğelerle birleştirildiği K uzeybatı Pasifik Kıyısı san atın da genellikle kocam an gözler ve geniş bir ağızla betim lenir. B u rad ak i k u rb ağ a haberci olarak kabul edilir, ayrıca büyü ve talih sem bolü o larak d a görülür.

A M E R İK A

85

Aztek Tonalpohuallisi Ayrıca bkz. Su, sayfa 11

Aztek gün isimleri

Aztek gün isim leri Miquizli, Ati, T ecp atl ve Izcuintli’nin sem bolleri sırasıyla k afa ta sı, su akıntısı, çak m ak taşı ve köpektir. Bunları betim leyen dört glifin her biri 15. veya 16. yüzyıla ait bu B orgia E ly azm ası’n da görülebilir.

94

\WI r j k \

Güney A m erika kültüründe bin yıllık dönem de çeşitli takvim ler kullanılm ıştır am a en önemli ve yaygın olanı 26 0 günlük alm anaktır. Aztekler buna tonalpohııalli der. 20 gün ism i ve 13 gün sayısından oluşan iki çevrimin birbiri içine geçm esinden ibaret olan bu 2 6 0 günlük takvim kehanetsel am açlar için özel bir önem taşır, çiiııkü 20 günün her biri farklı sem bolik çağrışım larla yü k ­ lüdür: B azıları uğurlu bazıları uğursuz bu çağrışım lar hangi günün şan s hangisinin ise şanssızlık getireceğini söyler. Tonalpohuallimıı tekil bileşenlerini tem sil eden güller (gün isim lerini sim geleyen birkaçım bu rada gö ­ rebilirsiniz) ta şlara oyulm uş ve elyazm aları aracılığıyla bugünlere ulaşm ıştır.

/M •



(jirış Ayrıca bkz. Hindu Trinıurti, sayfa 104-5 Çiıı İni-clıi sembolü v e pa-kııa trigram ları, sayfa 148-51

Kutsal ve toplum sal inanç, düzenleme ve zenginleşme konusunda en ileri düzey sistemlerden bazıları A sya’da gelişm iş ve nerede olursa olsun, sanatta en anlam lı -ve en z a rif- biçim de ifade edilmiştir. Eski M ezopotamya'nın, Hinduizm in, Budizm in. T aoizm ’in ve Şintoizm ’in do­ ğaüstü varlıkları ve dinamik panteonlarından Yahudilik ve İslam ’ın tektanrıcılığm a k ad ar tüm derurıi inançlar, san atta akıl alm az derecede karm aşık olanlardan nefes kesici derecede basit olanlara kadar çok çeşitli sem bol­ ler içinde vücuda gelmiştir. Japon lar kimlik am blem le­ rini bir sanat form una dö­ nüştürm üş (bunlara morı denir), Çinliler ise m akro ve mikro kozm oslara iliş­ kin fikirlerini sembollerin en yalın olanlarıyla akı a r­ ılıkları sanat biçimlerinde ııstalaşm ışlardır.

Asurlu gardiyan

Yaridak i melez lamassu figürü MÖ 8. yüzyıla tarihlenen alçı kabartmada gururlu bir şekilde duruyor. Şeytan kovarı koruyucu bir sembol olarak iktidarı, anıtsal gücü ve otoriteyi ifade etmesi amacıyla boğa gövdesi, kartal kanatları ve insan başının birleşiminden ohlşt urulmuştur. 96 İSVA

Kurm a

Kurm a, Hindu tanrısı Vİsını nım insan suretindeki ikinci imgesi ya da Dünya ya inişinin tecellisidir. Kurm a olarak Vişnıı. belden yukarısı bir erkek biçiminde, geri kalanı ise sarhoş edici soma sıvısını yaratmak üzere okyanusun çalkalanm ası sırasında M andara Dağı nı daha iyi taşıyabilmesi için bir kaplum bağanın belden aşağısıyla sembolize edilmiştir.

Tai-chi ve p a-k u a şans tılsımı Sekiz pa-k u a y a d a bagııa trigraıııının çevrelediği tai-chi (laiji ya d a yin-yang ) çem beri, geleneksel Çiıı inancına göre tem el kozm ik enerjiler olan yin ve yarıg arasın d ak i etkileşim i sim geler. Ih. sem bolün Beş Z ehir” de dahil zararlı etkilere karşı en kuvvetli tılsım lardan biri ol d ıı ğıı dü şii n ii 1iir .

Laı B oğa gövdeli, kanatlı ve insan başlı melez bir varlık olarak gücü ve doğaüstü ya da dünyevi yetkeyi tem sil eden Uımassuyn betimleyen taş k ab artm alar, Eski M ezopotam ya’nın şehir k apıların d a ve girişlerinde, içeridekileri zarar görmekten korum ak üzere konum landırılm ıştır.

Hindu Trim urti Ayrıca bkz. Trimurti, sayfa 13 Kurma, sayfa ()7

En önemli Hindu tanrıları Brahm a, Vişnu ve Şiva dır. Hep birlikte Trimurti (Sanskritçede “Uç Biçimi O lan” an ­ lam ına gelir) olarak bilinirler. “ Y aratıcı” (Brahm a), “ K o­ ruyucu” (Vişnu) ve “ Yok edici” (Şiva) tanrılar, tek tek taşıdıkları anlam ların birbiri içine geçmesiyle, varoluşun tümüne zemin teşkil eden o yüce kozmik dengeyi m uha­ faza ederler. Brahm a ahenk veren dah a soyut bir tanrı olarak kabııl edilir, am a yine de san atta temsil edilir. Vişnu ve Şiva resim ve heykel için çok dah a popüler konulardır ve çok farklı suretlerde resm e­ dilmişlerdir. Hele ki Vişnu nııu biri henüz görünmem iş olan on tane avatarı (dünyevi görü­ nüm) vardır.

Vişnu Visvarupa

Ja ip u r’d a bulunan 19. yüzyıla ait bu tab loda V işnu, m avi tenli Vişnu V isvarupa ya d a “ Evren Biçimli V işnu ” olarak resm edilm iştir. Dört eliyle geleneksel sim gelerini tu tm aktadır. Sol alttan b aşlayarak sa a t yönünde okunduğunda: topuz, disk, deniz kabuğu ve lotus çiçeği.

t ()-t

\M \

Popüler Hindu Tanrıları Ayrıca bkz.

Aralarında tanrıçaların da bulunduğu birçok 1lindu tanrısı

Üçüncü göz, sayfa 123 Lotus ça k ra sı, sayfa 140

insanlarda huşu uyandırm ış, dolayısıyla d a sanat eserle­ rine sık sık konu olmuştur. O koca ağzının iki yanından fırlayan kaplan dişleriyle, m anda iblisi M alıişa’yı yok eden tanrıça Durga, ya da Büyük Tanrıça Devi (Kali de benzer şekilde onun gazap dolu bir suretidir) imgelerinde oldu­ ğu gibi, bu temsillerden bazılarında çok sevilen mitlerden sahneler betimlenir. Şans tanrı­ çası L akşm i ya da saadet tanrısı Ganeşa gibi diğer tanrıların gö­ rünüşü -b ir lotus sembolü ya da pahalı olm ayan bir kutsal suret şeklinde—pek incelikli olm asa da yine aynı ölçüde güzel sanat nes­ neleriyle evlere ya da işyerlerine konuk olabilir.

Gazap dolu Kali

Yok edici tanrıçanın 19. yüzyıla ait bu tasvirinde, dehşet uyandıran k a lf a in sa ğ ellerinde ve dilinde k an vardır, sol elleriyle de bir kılıç ve kesik bir lıaş tutar. Şiv a’m n şaktisi (dişil enerji ve eş) olaıı k ali. tanrıyla ilintili üçüncü bir gözle betimlenir.

/ 06

\S VA

Budizm ’in Yedi Hâzinesi Bir Hint efsanesi evrenin Çakravartin adlı kusursuz lıir Ayrıca bkz. F il, sayfa 51 At, sayfa 145

kralından söz eder. “ Tekeri H arekete Geçiren” bu kral zam anla “ Y asa T ekeri”ni (dharm a-çakra) döndüren B u d a’yla özdeşleşm iştir. Çakravartin Yedi H azine’nin ya da Kraliyet Gücünün Yedi Mücevheri’nin (Sanskritçede

Saptaratn a) sahibidir. Bu yedi hâzinenin b u rad a açık­ lanan dördü fil, at, ışık saçan mücevher ve kraliçedir; diğerleriyse teker, rahip (hazine sorum lusu) ve general­ dir (askeri lider). Yedi H azine -id eal kralın sem bolleriÇ akravarlin’in çevresini sarm ış olarak betimlenir ya da Budist sanatının dekoratif öğeleri olarak karşım ıza çıkar.

Budist m ücevher

Heybetli filler A sya’da öyle büyük say gı görü r ki hem ruhani otoriteyi hem de gelip geçici gücü tem sil eder. T ay v an ’da yapılm ış, 1850 yılından kalına bu fan tastik fil tasviri çok çeşitli Budist tanrı ve figürü bir a ray a getirerek bu tür sembolik b ağ lan tılara vurgu yapar.

116 AS Y A

Budizm ’in Dört Kutsal K ralı Ayrıca bkz. Bishüinoıı, sayfa 133 E jd e rh a, sayfa 159

Budist geleneğe göre Dört M uhafız K ral (Sanskritçede

Lokap ala ), Göksel K rallar ya d a K utsal K rallar kozm o­ sun dört bir tarafını -y a da Budist Y asa’yı- kötülükten korur. Dolayısıyla bu dörtlünün her biri bir an a yönle ya da mevsimle ilişkilendirilir ve lıer biri kötücül güçleri defetmek için farklı bir silah savurur. Toplu halde genel­ likle m andala\ann çeperinde, Budist stupaları (kubbeli tapm aklar) ve sunakları korurken temsil edilirler. Çin tasvirlerinde lliııdıı san atına göre daha az hiddetli g ö ­ rünürler; b u rad a gösterilen illüstrasyonlarda da kralların Çin tem silleri esas alınmıştır. D oğunun kralı

D ört K u tsal K ral ın isim leri ve tem silleri lıer ülkenin Bııdist geleneğe göre değişir. T ib et’te doğı ınun m uh afız kralı D h ritarash tra’dır (ya da D h rtarash tra); Ijitan g C hode M an astırın d ak i L h ak h an g K arpo T a p ın a ğ ın d a bulunan soldaki resim de telli bir çalgı çalarken betim lenm iştir.

Kutsal Asya’nın “Geçişli” Sembolleri Ayrıca bkz.

A sya’nın kutsalı konu alan sanatında, özellikle de Hin-

sayfa 105

duizm ve Budizm ’in san at geleneklerinde bazı “ geçişli” sem boller vardır; örneğin Budizm benzer kavram ları

B u d a,

aktarm ak için Hindu tanrılarıyla ilintili birçok sim ge ve ikonografi (gerçi Budist anlam lar taşırlar) benimsemiştir. Göze çarpanlardan bazıları: kutsal ya da üstün ruhani varlıkların donatıldığı birçok çift kol; alnın merkezinde görülebilen “ üçüncü göz” ya ela göz benzeri işaret; ku t­ sal Om hecesini ifade edeıı Sanskritçe kaligrafi; ve o zarif lotus çiçeği.

Krişna Banasura’yla savaşıyor

17 9 5 ’te N epal’de yapılm ış bu guvaş resim de, 1.000 kollu as ura ya da iblis B an asu ra’yı konu alan H int m asalın d an destansı bir sav aş sahnelenir. Resm in her yerinde çok çeşitli silahlar tu tan eller görülür. B an asu ra bu sav a şta K rişn a’ya m eydan okum uş ve yenilmiştir.

Î22

ASYA

Taoizm ’in Sekiz Ölümsüzü Ayrıca bkz. Hsi W ang Mu, sayfa 125

T aoizm in Sekiz Ö lüm süzü (Pa hsierı ya d a B axian ) ya da onları tem sil eden sem boller (özellikler) Çin resm inde, özellikle de porselen san atın d a sıklıkla bctim lenm iştir. Sekiz, Çinliler için uğurlu bir sayıdır ve bir bütünsellik sem bolüdür. Keza Pa hsierı1in bu sihirli sayısı değişm e­ m iş, ancak ölüm süz bireyler değişkenlik gösterm iştir. Ne var ki ileri ki say falarda tan ıtılanlar (altısı erkek, ikisi kadındır) yüzyıllar boyunca tan rısal sekiz­ linin bir parçası olarak kabul

edilm iştir.

Salıip

oldukları sıradışı T ao n i­ telikleri sayesinde her b i­ rinin ebedi varoluşu elde ettiği söylenir.

S ekiz Ö lüm süz

E d w ard T .C . W em er’in

Çin Milleri ve Efsaneleri k itabından alm an bu illüstrasyonda Sekiz O lüm süz’den yedisi bir tekneyle denizi aşıyor; sekiziııcisi vaııi C han g K uo ise onlarla birlikte katırıyla yolculuk ediyor. Başlarının üstünde u çan tu rna Bir uzun öm ür sem bolüdür. 1 26 ASV

Japon Şintoizm’inin Önde Gelen Tanrıları Ayrıca bkz. Ju ro jin , sayfa 133 Ş eftali, sayfa 125

Japon yerel dini Şintoizm in başlıca tanrısı, aynı zam an ­ da da Jap on im paratorların tanrısal atası olarak kabul edilen güneş tanrıçası A m aterasu’dur. im paratorlara ondan yadigâr kaldığı söylenen üç kutsal em anet (ayna, kılıç ve mücevherler) U ji-Y am ada’daki kraliyet tapm ağı İse-Jingu’d a saklı tutulur. Japon san atında A m aterasu bıı kutsal nesneleri elinde tutarken tasvir edilir. Şintoizm in Yedi Saad et T anrısı (Shichi Fukujin) inananların kendi­ lerine daha yakın bulduğu, şans getiren ilahi varlıklardır. Biri dışında (Benten) hepsi erkektir: Motci, Fukurokııju, Ebisu, Bisham on, D aikoku ve Jurojin. Her biri kendi ki­ şisel sim gesiyle tanınır.

Şinto güneş tanrıçası

Ukiyo-e üslubunun ustası Ut'agaWa K urıisada’nın (1 7 8 6 -1 8 6 5 ) bu eserinde Am aterasu, Ilir zam anlar inzivaya çekildiği m ağarad an çıkarken canlandırılm ış. Işıyan güneş tanrıçası, elinde kılıcıyla, yansım ası onu kendinden geçiren aynaya bakarken gösteriliyor. 130 \ S Y A

/

Japon Şintoizm ’inin Önde Gelen Tanrıları Ayrıca bkz. V aish rav a n a ya da M o-li S h ou, sayfa 121 F u k u ro k u ju , sayfa 131

Yedi Saad et Tanrısı (Shichi Fııkujin) genellikle grup halinde, hazine gemileriyle ( Takara-bune ) denizde yol­ culuk ederken canlandırılır. Bu sihirli teknede tanrılara bağlı toplanı 21 hazine ( Takara-rnono ) vardır. Bunlar zenginlik ve talihin çeşitli yönlerini simgeler, ayrıca h a­ zine gemisi bağlam ından çıkarılıp şans getiren dekoratif motifler olarak da kullanılabilirler. Takara-bune im ­ geleri tanrısal yolcularıyla bir bütün olarak Japonların Yeni Yılı boyunca her yerde göze çarpar, zira bu gem i­ nin Jap on ya’ya yılbaşı arifesinde vardığı söylenir. Ayrıca zarifçe oyulm uş m inyatür heykellere de (netsuke ) sıkça konu olurlar.

Mutluluk muhafızı tanrı

S o ld a gördüğünüz bu servi ağacın d an oyulm uş laklı figü r 13. yüzyıl başların da Jap o n y a’d a yapılm ış. Bu heybetli ad am ın üstündeki zırh kom binasyonu ve sol elinde tu ttu ğu m inyatür p ag o d a onuıı Bisham oıı ya d a Bisham on-ten olduğunu gösteriyor.

Kutsal İslam Sanatı Ayrıca bkz. K u tsal K itap , sayfa 23 Hanısa ya d a harneş, sayfa 43

Allah’tan başka ilah yoktur. Bu İslam ’ın temel öğretisidir ve ayrıca canlıların -insan lar ve hayvanların—resmedilmesi yasağına temel oluşturur; zira bu imgeler putperestliğin odağı olabilir. Dahası, Allah’ın yarattığı kanlı canlı varlıklaruı gerçekçi bir şekilde temsiline yönelik herhangi bir teşebbüs hakaret sayılır. Dolayısıyla figüratif sanatı seçmekten başka şansı olmayan Müslüman sanatçılar yüzyıl­ lar boyunca -özellikle geo­ metrik ve bitkisel form lar­ dan fayd alan arak- kaligrafi ve soyut süsleme sanatları­ nın gelişip manevi tefekkür için incelikli birer araç haline gelmesine çalışmışlardır.

Fas’ın zellij çinileri

Saad i Mezarları nın pişm iş topraktan yapılm ış dekoratif zellij çinilerini gösteren detay da, K ıırarfd an ayetlerin yazıldığı çetrefilli kaligrafi, bitkisel ve geom etrik form ların yinelenm esinden oluşan girift bir desene bordü r teşkil ediyor. F a s’ın M arakeş şehrinde 16. yüzyıldan k alm a bu m ezarlık Su ltan Ahmet el-M ansur tarafın dan yaptırılm ıştır.

Arap kaligrafisi

Kâbe

Sayısız yazı tarzını birleştiren A rap kaligrafisi İslam dünyasında büyük saygı uyandırır, çünkü Allah’ın (yu karıda ismi yazılıdır) k u tsal kelam ını İslam ’ın kutsal k itab ı K u ran ’d a yazıldığı gibi cisiuıleştirip iletir. Güzel sanatların birçok dalı, özellikle de çini bu kaligrafinin akışkan form larını sergiler.

K âb e (A rapçad a “ k ü p ” an lam ına gelir) Su u d i A rabistan ’ın Mekke şehrindeki M escid-i H aram ın içinde, Başmelek C ebrail tarafından A dem ’e verilm iş olduğu söylenen Siyah T a ş ııı bulunduğu küp biçim inde b ir ibadethanedir. K âbe im gesi M üslüm anların n am az kılarken kullandığı seccadelere de dokunur.

Arabesk motifler

Geom etrik motifler

İslam san atın a özgü, zarifçe kıvrılan dolaşık bitkisel m otiflere Batı d a “ arab e sk ” (yani “ A rap tarzın d a” ) denir. Genel olarak d oku m a, seram ik ve oym a san atların d an izler taşıyan bu m otifler A llah’ın dünyevi yaratısının güzelliğini taçlandırır ve ayrıca Cennet Bahçesi ’ni anıştırır.

Daire, kare, üçgen ve özellikle de yıldız gibi form lar üzerine kurıılıı olan sim etrik, yinelenen geom etrik m otifler, örneğin İslam âlem indeki cam i ve saray yapılarım süsleyerek, A llah ’ın evrenini düzenleyen doğa y asalarını tan ım layan düzen, uyum ve birlik gibi dinam ik niteliklere gönderm e yapar.

ASYA

135

Japon Motın Ayrıca bkz.

Japon /«onunun ya da hanedan nişanlarının, savaş bey-

B am bu d esen li rnoıı. sayfa 97

ı • Ierinin

ı

ı

, .

,.v. .

..

ve adam larının kimliğim gösteren savaş san cak ­ larından doğduğu düşünülür. Bu bayrakları süsleyen sem boller (buradaki illüstrasyonlarda görüldüğü gibi,

birçoğunda açm ış çiçekler vardır) yüzyıllar içinde bir saıııurayın veya askeri hizmetlinin şahsında sergilenen morıa taşınmıştır. Morı sonradan soylu ailelerin m ensuplan ve onların hizmetlileri ta ­ rafından giyilen giysilerin kum aşına eklenerek ya da dokunarak barış zam anı da kullanılır olm uştur. K lan ­ ların en az bir monu v a r­ dır, buna jo-mon (“ sabit nişan” ) denir. A lternatifle­ rine ise kae-mon adı verilir.

Kimlik nişanları

18. yüzyıla ait bu Japon paravan resminde, kılıç taşırken betimlenen sam urayın ya da savaşçının giysisi çeşidi türde koca koca mo/ılarla süslü. I Irbastnm eteğinde kiku-mon denen, 16 taçyapraklı krizantemi simgeleyen moıı dikkat çekiyor.

136

Japon Monu Ayrıca bkz. Ogi desenli man, sayfa 35

Morn 1 1 dairesel şekli Japon kültürünün etkin bir simgesi olan güneşi anıştırır. Bu dairenin içinde bitki ve hayvan formlarının yanı sıra, Japon ya’da olumlu çağrışım larla yüklü olan m otif ve nesnelerin stilize temsilleri (yanda bazı örnekleri verilmiştir) vardır. Bazıları genellikle talihi çağrıştırdığı için, bazıları da bir klanın tarihinde önemli bir olaya değindiği için seçilmiştir. Tarih boyunca yüzlerce

jo-morı klanlar tarafından resmi şekilde kaydedilm iş, klan üyeleri bir kimlik ve sadakat işareli olarak bunları takm ış­ tır. Ancak bugün aile kim li­ ğinin ve hatta şirket kimli­ ğinin sembolü olarak o denli resmiyet taşım azlar.

Askeri rütbeler

I. Toyokuni olarak d a bilinen, ah şap baskılarıy la ünlü Japon sanatçı U tagaw a Toyokuni (1 7 6 9 -1 8 2 5 ) tarafın dan resm edilm iş bu sam u ray y a da savaşçı, giysisinin kolu nda tek renkli tipik bir rnorı sergiler. Sıradan bir sam u ray m genellikle tek bir monu olurken, onun daimyo su (feodal efendi) iiç tane rnorı kullanabilir.

138

AS YA

Hinduizm ve Budizm ’de M andala ve Yantra Ayrıca bkz. V ajra , sayfa 111

Hinduizm ve Budizm ’deki mandala ve yantra\ax (Sanskritçede sırasıyla 44çember” ve 44araç” anlam ına gelirler) konunun yabancısı Batıkların gözüne soyut birer sanat eseri gibi görünebilir. Gerçekten de hepsi birer sanat for­ mudur. Ancak bunların yaratılm asındaki temel neden, bir meditasyon, dolayısıyla da bir ruhani eğitim aracı vazife­ si görmeleridir. Genellikle Tibet ve Nepal thangkai&ruva ("d ü z” resim) resmedilen mandalal&rı ya da geometrik

yantraları —genelde, üçboyutlu karşılıkları olan stupalar gibi kozmos ve bilinç sembollerini—oluşturan varlıklar ve şekillerin (bazıları burada görülebilir) temelinde yatan an ­ Lotus çakrası

K ozm ik yaratılış sem bolü olan lotus çak rası (çem ber ya d a teker) taçyaprağı şekilleriyle (genelde sekiz tane) çevrili bir çem berle tem sil edilir, çünkü lotusun kad im su lard a kendiliğinden doğduğuna inanılır. Ayrıca kozm ik rah m i, ana tanrıçayı y a d a dişil yaratıcı gücü ifade

140

lam lar kişiyi dalıa yüksek bir manevi düzleme yükselmeye teşvik eder. Vajrasattva

m an d alası Bu Tibet

rnandalasmın m erkezindeki figü r B u d a ya d a bodhisattva V ajrasattv a’dır (“ E lm as Ö zü” ya d a “ Şim şek Ö zü” ). O ndan doğan lıaç şekli, birbirini kesen iki vajra asasını anım satır. M andalası daire ve karelerden oluşur.

Çin Zodyakı Ayrıca bkz. Çin zod yak ı, sayfa 41 Tai-chi ve pa-kua şa n s tılsım ı, sayfa 97

12 Dünyevi D al (Terrestrial Branch) B atı’da “ Çin zodyakı” olarak adlandırılır, ayrıca B atı’daki burçlar kuşağı gibi 12 “ b u r ç ta n oluşur: fare, öküz, kaplan, tavşan, ej­ derha, yıları, at, keçi, m aym un, horoz, köpek ve domuz

^

açıklanm ıştır). Bıı

burçların her birinin, onların etkisinde doğanlara güçlii bir şekilde tesir ettiği söylenir. Ne ki bu iki sistem birbi­ rinden çok farklıdır. Z ira 12 Dünyevi D al güneş (takvim ) aym a karşılık gelmez, dah a ziyade 24 saatlik gün çevrimi içerisinde iki saatlik periyotlara ve yaııı sıra kam er ayına ve bütün bir yıla denk gelir.

12 Dünyevi Dal

Çinlilerin 12 Dünyevi D al’ı temsilen kâğıt 1 kesme,tekniğiyle . yaptıkları bu çemberde, her biri bir D al’ı sembolize eden on iki hayvan resmedilmiştir. Merkezde tai-chi sembol ünün etrafında sekiz pa-kua trigramı, onların etrafında da her biri bir hayvana karşılık gelen Çin kaligrafi karakterleri vardır.

142

As v \

Çiıı Zodyakı Ayrıca bkz.

Çinliler doğdukları yıldan bahsederken, geleneğe göre o

At, sayfa 117 E jd e rh a, sayfa 159

sırada etkin olan hayvanın ism ini kullanırlar (örneğin “ ejderha yılı” ):, başlangıcını teşkil eden Yeni Yıl, kış döııümünden sonraki ikinci dolunaya denk gelir. 12 Dün­ yevi Dal dizisi fareyle başlayıp dom uzla biterek sürekli tekrar eden 12 yıllık bir çevrim oluşturur. Takvim de bu çevrim bir b a şk a 60 yıllık çevrim oluşturm ak üzere On Göksel Sap (bunlar ikişerli olarak gruplandı­ ğında beş elemente k arşı­ lık gelir) çevrimiyle iç içe geçer.

Yedinci hayvan

5. ya da 0. yüzyılda Wci I lanedanı döneminde, pişm iş topraktan yapılm ış bu figürün eyer ve dizginle d onatılm ış olm ası Ç in’de atın ne k ad ar erken evcilleştirilm iş olduğunu gösterir. Al 12 Dünyevi D al ın yedinci hayvanıdır.

144 ASYA

Çin T ai-ch i Sem bolü ve P a-k u a Trigram ları Ayrıca bkz. Çin zodyakı, sayfa 41 Jurojin, sayfa 133

Kadim Çin inancında varoluşun ve evrenin işleyişine ze­ min oluşturan ikilik tai-chi (taiji ya d a yin-yang) çembe­ riyle simgelenmiştir. Bu basit grafik sembol, kozmosun -ve kapsadığı her şeyin—birbirine zıt iki hareket enerjisinden,

yin ve lu/vg'darı ibaret olduğu ve m akrokozm osta da mikrokozmosta da uyumun ancak iki encıji mükemmel bir şe­ kilde dengelendiği zam an sağlanacağı fikrini zarifçe özet­ leyip aktarır. Geleceği görmek için kullanılan sekiz pa-kua ya da bagua trigramı da (üç çizgiden oluşan sem ­ boller) yin (kesik çizgi­ lerle ifade edilir) ve yan g (düz çizgilerle gösterilir) arasında durm adan de­ ğişen ilişkileri simgeler.

Uyum ve uzun öm ür

18. yüzyılda yaşam ış bir Çinli sanatçı k ırd a tai-chi sem bolünü inceleyen bir grup yolcuyu betim lem iş. Bu kişiler arasın da, uzun öm rün sim gesi geyiğiyle birlikte, başı kubbe şeklindeki uzun öm ür tanrısı (ve yıldızların üç saad et tanrısından biri) Shou H siııg de var.

148

AS 1 A

Zhen trigram ı E n alttaki düz çizgiyle (y an g ) dengelenen üst ü ste iki kesik çizgi iyin) zhen trigram ım tanım lar. U ç çizginin bu özel kom binasyonu şim şeğe ve ayrıca kuzeydoğu ile mitsel ejderh aya karşılık gelir. Zhenm o lası anlam ları a ra sın d a heyecan, hareket ve etkinlik vardır.

Gen trigram ı Gen trigram m d a tek bir düz çizgi (yang) iki kesik çizginin iyin) üstünde durur. Bu sem bolik düzenlem e tepeleri ve d ağları, yanı sıra kuzeybatı yönünü ve köpeği işaret eder. İşe a ra vermeyi ya da dinlenm eyi im a eder.

Xun trigram ı

Xıın trigram ı tek bir kesik çizginin iyin) üstüne gelen iki düz çizgiden (yang) oluşur. Esnem e kabiliyeti, u zlaşm a, uyum lu olm a ve içe işleme gibi k avram ları işaret eden xun aynı zam an d a rüzgâr ve tah tayla, gün eybatıyla ve horozla ilintilidir.

K an trigram ı İki kesik çizgi (yiri) arasın d a tek düz çizgi (yang) kan trigram ım gösterir. Kan hareket halindeki suyla (yağm ur ve bu lu tlar ya da ak arsu ve nehirler şeklinde olabilir), ayla, batıy la ve dom uzla (ya d a y ab an dom uzu) özdeştir. Tehlike ve zorluk an lam ına gelir.

Kun trigram ı Üç yatay kesik çizgi (yiri) kun trigram ım oluşturur. T o prağı, kuzey an a yönünü ve öküzü sim geler, yanı sıra itaat ve ferahlık gibi yine ait bir dizi k avram ı tem sil eder.

A

151

Beş Çin Elementi Ayrıca bkz. Çin tıbbı, sayfa 41 Dört Elem ent ve S alg ı, sayfa 2 2 4-25

Burada gördüğünüz, dekoratif parşöm enler üzerine b a sı­ lan Çin kaligrafi karakterleri,' Çin geleneğine göre kozmik s O s D O O cevherin tümünü oluşturan ve dinam ik etkileşimleriyle doğal dünyanın işleyişini düzenleyen beş elementin isim ­ lerini verir: su, ateş, tahta, m etal ve toprak. Tem sil san a­ tında beş element toplu olarak beş kaplanla ya da farklı hayvanlarla simgelenir. Ayrıca uygun bir doğal olguyla ya da üretilmiş bir nesneyle de işaret edilebilirler: örneğin nehir (su anlam ına gelir): alev ya da fener (ateş); ağaçlar (tah ta); m etal aletler ya d a altın (m etal); ve yer ya da kap kacak (toprak).

Toprak

Beş gezegenin

T o p rak elementi herhangi b ir an a yönle değil de merkezle ve ayrıca insan m idesiyle eşleşir. M etali ya d a ondan çıkardan m etal özü ürettiği söylenir. Ancak sııyla negatif bir ilişkisi vardır, zira suyun özgürce ak m asın a engel olur.

ruhları

152

AS V A

Beş gezegenin ruhlarının 19. yüzyıla ait bir tem silinin bu
View more...

Comments

Copyright ©2017 KUPDF Inc.
SUPPORT KUPDF