Aşk Laftan Anlamaz 2.Bölüm

January 29, 2017 | Author: Anonymous qXs3PR4yE | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

Aşk Laftan Anlamaz 2. Bölüm Senaryosu...

Description

12 Mayıs 2016 tarihli son revize

AŞK LAFTAN ANLAMAZ 2.Bölüm

Nuray USLU – Aylin EREN – Yusuf Kürşad GÜRSES

1

1) SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Suna, Hayat, Murat) Hayat, Murat’ın odasından çıkar. Bir iki adım atar. Ancak hızını ve hırsını alamadığından tekrar kapıya döner. Kendi kendine söylenerek, HAYAT(Murat’ın taklidini yaparak) Sorgulama yap! İş hakkında hiç fikrin yok!(karşısında Murat varmış gibi atarlanarak) Ya senin de insanlık hakkında hiç fikrin yok bir kere. Onu ne yapacağız? Beklemekte olan Suna Hayat’ı fark eder. Kalkar, ona doğru ilerlemeye başlar. Onu fark etmemiş olan Hayat ilerleyip Çağla’nın sandalyesine atmıştır kendini, HAYATAsistanlık mı yapıyorum, çile mi çekiyorum belli değil! Patron değil, cehennem zebanisi. Ya ben ne günah işledim de bu sevimsizin eline düştüm ki? O Suna’nın içine doğmuş da kaçmış vallahi. Genç kız, sırtı kendisine dönük olan Hayat’a doğru ilerler. SUNA – Merhaba. Suna Pektaş’a bakmıştım. Hayat, Murat’ın odasından çıkar. Bir iki adım atar. Ancak hızını ve hırsını alamadığından tekrar kapıya döner. O sırada az önce girdiği koridordan geri dönen Suna görünür. Genç kız, sırtı kendisine dönük olan Hayat’a doğru ilerler. SUNA – Merhaba. Suna Pektaş’a bakmıştım. Hayat, henüz dönerken girdiği cümlesini tam da Suna’nın yüzünde bitirecektir. HAYAT – Suna Pektaş benim. İki kız yüz yüze kalırlar. Birbirlerini hatırlamışlardır. SUNA – Ne tesadüf? Ben de. Ne kadar süredir orada olduğunu bilmediğimiz Murat’ın sesi duyulur bu kez. MURAT – Suna hanım? 2

İki kız da aynı anda Murat’a dönerler. SUNA&HAYAT – Efendim? Murat’ın şaşkın yüzü... Karşılıklı duran gerçek Suna ve Suna rolünü oynayan Hayat’la tam ortalarındaki Murat’ın üçlü resminde KARARMA Resim açıldığında bir önceki bölüm kaldığımız yerden devam ederiz. Murat, bir an kendisine aynı anda ‘efendim’ diyen iki kızı da şöyle bir süzer. Hayat atılır. HAYAT – Adaşız da... SUNA –(şaşkın) Öyle miyiz? Murat, meselenin üstünde pek durmaz. MURAT – Siz neden hala buradasınız? Soruyu üstüne alınan Suna atılır bu kez. SUNA – Daha yeni geldim de ondan. MURAT – Size sormadım. Hayat, Suna’ya açıklama yapar. HAYAT –(sesini indirip) Onun derdi benle. MURAT – Arkadaşlarınızı mesai dışında ağırlayın lütfen. Suna, Murat’ın bu üstten tavrından hiç ama hiç haz etmemiştir. SUNA – Niyeymiş efendim? MURAT – Siz üstünüze alınmayın. SUNA – Konunun muhatabı benim. MURAT – Benim lafım çalışanıma.

3

SUNA – O çalışan ben de olabilirdim. HAYAT –(Suna’ya) Aman Allah korumuş. Murat, bir an dönüp Hayat’a ters bir bakış atar. MURAT – Arkadaşınız da en az sizin kadar cüretkar. Bu kadarı Suna için gerçekten fazladır. SUNA – Biz arkadaş değiliz! Hayat’ın gözleri yuvalarından fırlar. Murat’ın şaşkın yüzü...

1 SARTE/ ANA GİRİŞ

İÇ/GÜN

(Nejat, Derya) Eş zamanlı Derya ve Nejat’ın şirketin ana kapısından içeri girdiklerini görürüz.

2 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat, Suna) Hayat, bir kez daha canla başla durumu toparlamaya çalışmaktadır. HAYAT – Yani, bize ‘arkadaş’ demek aramızdaki ilişkiye haksızlık olur. Suna’yla ben, arkadaştan da öteyiz. Haza kardeşiz yani o derece. Şaşkınlıkla Hayat’a dönen Suna... SUNA – Nasıl?

3 SARTE/ASANSÖR ÖNÜ

İÇ/GÜN

(Derya, Nejat, Çağla) Derya ile Nejat asansöre binerler. Kapılar kapanacaktır ki, koşarak gittiği yerden dönen Çağla seslenir. ÇAĞLA – Pardon! Pardon, kapıyı bir saniye tutar mısınız?

4

4 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat, Suna) Hayat, Murat durumu çakmasın ya da Suna daha fazlasını söylemesin diye tavuk gibi çırpınmaktadır. HAYAT –(Murat’a açıklama yaparak) ‘Hem nasıl’ anlamında nasıl. (Suna’ya dönüp çaresizce ‘bozuntuya verme ne olur’ gibisinden kaş göz ederek) Ya arkadaşım di mi? (Suna’ya sarılıp) İnsan kardeşi olsa bu kadar sevemez belki. Hayat’tan kurtulan Suna... SUNA – Ne kardeşi ya?! Murat giderek durumdan şüphelenmekte...

5 SARTE/ASANSÖR

İÇ/GÜN

(Nejat, Derya, Çağla) Üçlümüz asansörde 4.kata çıkarken... ÇAĞLA –(sevimlilikle) Geleceğinizi bilmiyorduk... DERYA –(ters) Kendi şirketimize gelmek için haber mi vermemiz gerekiyor? Çağla bozulur. ÇAĞLA – O anlamda söylemedim Derya hanım.

6 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat, Suna, Nejat, Derya, Çağla) HAYAT – O anlamda söylemedi Murat Bey. Şimdi kardeş var, kardeş var öyle değil mi? (Suna’ya dönüp sesini indirerek) Ben sana birazdan izah edeceğim. MURAT – Her neyse… Bu gereksiz arkadaşlık şovu için teşekkürler. Belli ki yalnızca iş değil özel ilişkileriniz de sıra dışı. Yani sorunlu.

5

Murat henüz lafını tamamlamamıştır ki, çalışanların olduğu koridorun ucunda Nejat, Derya ve Çağla görünürler. Nejat her zamanki neşeli ve enerjik üslubuyla... NEJAT – Vay! Bizim karşılama komitesi tam tekmil buradaymış yahu! (Derya’ya) İyi ki, habersiz gelmişiz bak. Murat gülümser... MURATHoş geldiniz. Nejat’ı gören Hayat, iyice köşeye sıkışmıştır şimdi. Gözlerine inanamayarak... HAYAT – Sizin burada ne işiniz var Nejat Bey? Murat Hayat’ın tepkisinin yersizliği karşısında sabırlı olmaya çalışırken, ‘Nejat Bey’ adını duyan Suna’nın başından aşağı kaynar sular dökülür. Genç kız, insiyakla gelen gruba arkasını dönerken... NEJAT –(Hayat’ı düzeltir) Nejat Amca. Bak Derya, sana yolda gelirken bahsettiğim küçük hanım bu. Suna. Bizim Kemal’in kızı. Derya, eşim. Hayat’ı şöyle bir baştan ayağa süzen Derya, genç kıza elini uzatıp... DERYA – Memnun oldum. Hala alnından soğuk terler boşalan Hayat, zoraki bir gülümsemeyle... HAYAT – Ben de. MURAT – Odama geçelim isterseniz. Suna hanım da misafirini uğurlayıp işinin başına dönsün artık. Murat, Nejat ve Derya’yı alıp odasına yönelirken aynı anda derin birer nefes alan Suna ve Hayat... İki kızımızın hafiften arkalarında kalmış olan Çağla... ÇAĞLA – Suna hanım? Kızlarımız yine aynı anda dönerler. SUNA&HAYAT –(aynı anda) Efendim?

6

HAYAT –(bir kez daha atılıp) Adaşız, arkadaşız, kardeşten öteyiz. Öyle böyle değiliz. ÇAĞLA – Murat Bey’i duydunuz. Kardeşten öte adaş arkadaşınızı bir an önce uğurlayıp işinizin başına lütfen. SUNA – Bir saniye yalnız!.. Suna’nın daha fazla konuşmasına mahal vermeyen Hayat, hızla onun koluna girer. Genç kızı asansöre doğru sürüklerken... HAYAT – Murat Bey’i duyduk ama di mi? (Suna’ya eğilip) Valla birazdan izah edeceğim. İtişe çekişe giden ikilinin bir süre arkasından garipseyen gözlerle bakan Çağla, işinin başına döner.

7 SARTE/MURAT ODA

İÇ/GÜN

(Murat, Nejat, Derya) Derya, odanın içinde gezinip dekorasyonu incelerken Murat ile Nejat karşılıklı oturmuş, konuşmaktadırlar. Derya, yanlarında oturmasa da kulakları, ikilidedir. NEJAT – Ee, anlat bakalım... Bu Araplar’la toplantı ne iş? MURAT – Şimdilik sır. Bir an için Murat’a dikkat kesilen Derya... NEJAT – Yeni bir ihracat kapısı mı? MURAT –(gülerek) Hiç boşuna uğraşma baba, oltaya gelmem. Bekleyip göreceksin. Derya daha fazla dayanamaz. Kocasının yanına gelirken... DERYA –(kinayeli) Oğlun seni emekli olmadan tasfiye etmeye ne de meraklıymış Nejat. Nejat, yanına gelen karısının beline sarılıp... 7

NEJAT Fena mı, biz de Uzakdoğu seyahatimizi erkene alırız. Murat, Derya’nın çaktığı lafın farkındadır ve babası oradan gelmese de altında kalmaz. MURAT – Konunun, babamı tasfiye etmekle ilgisi yok Derya anne. Büyük bir girişim peşindeyim ve her açıdan değerlendirmediğim bir projeyle babamın karşısına çıkmak istemem. DERYA –(tek kaşını kaldırıp) Büyük bir girişim?.. MURAT –(gururla) Evet. Derya’nın işkilli, fesat, haset, manidar yüzünde kalırız.

8 SARTE BİNA/ TERAS veya BAHÇE

DIŞ/GÜN

(Hayat, Suna) Hayat ve neredeyse sürüklediği Suna, binanın terasına veya bahçesine çıkarlar. Genç kızın elinden kurtulan Suna, son derece öfkeli ve tahammülsüzdür. SUNA – Bana artık burada neler döndüğünü açıklayacak mısın?! HAYAT – Ben de onu yapmaya çalışıyorum. SUNA – Nejat amca babamı arayıp benden ne kadar da memnun olduğunu anlatıyor. Oysa ben görüşmeye bile girmedim! Az önce de adam, seni ben diye tanıştırdı karısına. Bütün bunlar ne demek oluyor, söyler misin? Hayat ıkınıp sıkılıp... HAYAT – Şimdi... Şöyle ki... Sen o gün görüşmekten vazgeçince hani beş sayfalık cv’ni yüzüme çarpıp gittin ya... SUNA –(tahammülsüz) 8

Evet?! HAYAT – (iyi bir şey yapmış olmanın gururuyla) Ben de toplayayım da öyle durmasın, hem benden bilmesinler dedim... SUNA – Evet?! HAYAT – Tam o sırada asansörün kapıları açıldı... SUNA – Ee? HAYAT – (gülerek, bak şu işe der gibi) Sonra… Çağla geldi. Murat Bey’in asistanı… elimde cv’yi görünce... Beni, sen sandı. SUNA – Yani? HAYAT – (suçlu gibi, itiraf ederek) Ben de bozmadım. Daha doğrusu bozamadım. (ağlamaklı) Bozamazdım, çok zor durumdaydım. (derin bir nefes alıp) Hala öyleyim. Yalvarıyorum birkaç gün daha... Sadece birkaç gün daha sen olarak burada çalışmama izin ver. Hayat ağladım ağlayacaktır. Bir an kala kalan Suna, yumuşayıp oyunu bozmayacak zannederiz. Ancak Hayat’ın burnuna kadar ağır adımlarla ilerleyen Suna... SUNA – Yok öyle bir dünya. Yarın bu işe bir son veriyorsun. Hem de benim zarar görmeyeceğim bir formülle!

9

Suna basıp gider. Hayat’ın çaresiz yüzü...

9 SARTE/TUVAL ÇALIŞMA ALANI

İÇ/GÜN

(Tuval, Derya) Derya, Tuval’in yanına gelmiştir. Akşamki davet için giyeceği elbisenin son rötuşları yapılmakta... Derya, Nejat’ın karısı olduğundan Tuval, bizzat ilgilenmekte... Derya, aynadaki aksine ve elbisenin orasına burasına bakıp... DERYA – Fazla mı iddialı oldu acaba? TUVAL – Kadın dediğin iddialı, özgüvenli ve (üstüne basa basa) dişi olacak tatlım. Ne giydiğinin bir önemi yok ki... Önemli olan nasıl taşıdığın... Bir kere daha aynadaki aksine bakan Derya, yine de rahatsızdır. DERYA – Yırtmacı kapasak biraz?.. TUVAL – Anorakla bere de vereyim mi üstüne? Haziran ayındayız. Taş gibi hatunsun. Mermer, seni görse hasedinden çatlar. Güven bana, emin ellerdesin. Hatta bence şu göğsü de biraz açmalı. Tuval, elbisenin göğsünü biraz daha açarken... TUVAL – Bu açtığım senin göğsün değil, vizyonun Deryacığım. Hayatta hayran olduğum bir kişi varsa... O da benim. Tek bir hareketle yakaladığım dinamiğe bakar mısın? Modanın Messisi miyim acaba ben! Neydi yakanın o bir önceki hali? Baktıkça bana hararet bastı. Kısa bir an işini yapan Tuval’i izleyen Derya’nın aklına bir şey düşer. DERYA – Tuvalciğim... TUVAL – Söyle tatlım...

10

DERYA Senin şu yeni girişimle ilgili kulağına bir şeyler çalınmış olabilir mi? Yeni bir havadis duyan Tuval, yaptığı işi bırakıp zınk diye doğrulur. TUVAL –(bir avazda) Hangi yeni girişim?! Kim yapıyor? Neden? Kaç kişiler? Ne zaman başlayacak? Karlı mıymış? DERYA – Murat bahsetti az önce. TUVAL –(büyük bir ilgiyle) Hı? DERYA Daha doğrusu bahsetmedi. TUVAL –(Büyük bir hayal kırıklığıyla) Hıııı... DERYA Bir şeyler netleşmeden bizden bile saklayacakmış. Sır. TUVAL –(abartılı bir ‘bak sen’ gibisinden) Hııı. Tuval’in konuyla ilgili her hangi bir şey bilmediğini anlayan Derya... DERYA – Neyse... Öylesine sordum zaten. Tekrar işine konsantre olan Tuval, derinleştirdiği göğüs dekoltesine şöyle bir aynada bakıp... TUVAL – Yemin ederim kabiliyetim beni dehşete düşürüyor. Dahilikten kafam ağrıdı… (asistanına) Kafeinim nerde benim! Derhal Türk kahvemi getirin! Oh şöyle! Senin göğüs açılınca benim de bir içim açıldı valla...

10 SARTE-ARŞİV ODASI/İPEK OFİS/ASLI HASTANE İÇ/GÜN (Hayat) (İpek) (Aslı) Hayat’ın, İpek ve Aslı’yla telekonferans halindeyken bir yandan da hırsla portatif bir merdivene çıkıp indiğini görürüz. Arşiv 11

odasında üst raflardaki dökümanları indirmektedir. HAYAT – Yarın bu işe bir son veriyorsun. Hem de benim zarar görmeyeceğim bir formülle, dedi. Ekran üçe bölünür. Ofisteki kahve makinesinin başında kendisine geniş geniş kahve hazırlayan İpek’le bir hastaya pansuman yapmakta olan Aslı’yı görürüz. ASLI – Zarar görmeyeceği formül neymiş ben anlamadım. İPEK – Çok basit. Tercüme edeyim: Koyun can derdinde, kasap mal derdinde! HAYAT –(ağlamaklı bir kızgınlıkla) Şu gerçek Suna, birkaç gün daha meseleye ayılmasa ölür müydü? En azından annem gidene kadar bekleseydi. Yarın ne ya? Yarın ne? ASLI – Dur bir sakin ol, yerlere yapışma hemen. Neredesin sen? HAYAT – Arşiv odasında. İPEK –(şaşkın) Niye ki? HAYAT – Murat beyefendiler, eski yıllara ait dökümanları sisteme girmemi istediler de efenim! İPEK – O değil, niye hala şirkettesin? Kovulmuşsun zaten. HAYAT – Kovulmadım. Çünkü işe hiç alınmadım İpek. ASLI – Olsun, bırak kız kafasını dağıtsın en azından. 12

İPEK – Ne münasebetmiş canım? Yarın zaten gitmeyeceği bir işte niye çalışıyormuş hala? Çıksın, hava alsın, gezsin, tozsun. İstanbul’daki son günlerinin tadını çıkarsın. ASLI – Çalışmak istemiş, çalışsın. İPEK – Bir de o ukala patronuna bedavaya iş yapsın öyle mi? Çalışmasın! ASLI – Ne istiyorsa onu yapsın ay! HAYAT –(iyice çaresiz) Ben ne yaptığımı biliyor muyum ki, ne istediğimi bileyim? Tek bildiğim şey şu. Memlekete geri dönmek istemiyorum. Ve yarın artık beni burada tutacak bir işim olmayacak!

11 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Didem) Asansörün kapıları açılır. Didem iner. Küçük dağları ben yarattım havalarıyla doğruca Murat’ın odasına yönelir.

12 SARTE/MURAT ODA ÖNÜ

İÇ/GÜN

(Didem) Murat’ın oda kapısının önüne gelen Didem, üstüne, yüzüne ve saçına son bir çeki düzen verip kapıyı tıklatır. Ancak ‘gel’ diyen olmaz. Didem, bir kez daha kapıyı tıklatır, yine ses gelmez. Genç kız, kapıyı açıp başını içeri uzatır. Oda boştur!

13

13 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Didem, Çağla) Boş odadan dönen Didem elinde bir iki çıktıyla henüz yerine gelmekte olan Çağla ile karşılaşır. DİDEM – Hah Çağla... Murat nerede? ÇAĞLA – Az önce arşiv odasına doğru giderken gördüm kendisini.

14 SARTE-ARŞİV ODASI/ İPEK OFİS/ASLI HASTANE

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat) Hayat, üst raflardan bir kucak dolusu dökümanı yüklenirken kızlarla telekonferans görüşmesi devam etmektedir. ASLI – En iyisi çık patronunun karşısına, de ki böyleyken böyle. Belki adam insafa gelip seni işe alır. İPEK –(ciddiyetle dalgacı) Ya da Hayat’ı kimlik sahteciliğinden karakola çeker. İşe almazsa bile ifadesini alır. Bence de Aslı’yı dinle sen. HAYAT – Benim daha iyi bir fikrim var. İPEK&ASLI –(aynı anda) Nedir? HAYAT – Gideyim o bencillik anıtına, ağzıma geleni söyleyeyim... Nasılsa işimden oldum, bari içim rahatlasın! O sırada kapıda beliren Murat... MURAT – Hayat hanım... Tam da ondan bahsederken Murat’ı karşısında gören Hayat’ın eli ayağına dolanır. HAYAT –(panikle) Hii! Murat Bey! 14

Kızların sesleri, telefondan gelmeye devam eder. İPEK –(SES) Sen o manyağa bey mi diyorsun hala? ASLI –(SES) Gidip yüzüne söyleyeceğine, arkasından söv de bari başın belaya girmesin. Murat, söylenenleri duymuştur. Hayat ile ikisi göz göze kalırlar. Genç kız, panikle telefonu kapatayım derken dengesini kaybeder. Ağır çekim: Elindeki dosyalar havada uçuşurken Hayat da Murat’ın kucağına düşer. İkili yüz yüze, göz göze ve de nefes nefese kalır. Murat’ın Hayat’ın sırtını ve belini sıkıca kavrayan elleri... Genç kızın iki yana salınan kolları... Hayat’ın alnından yüzüne düşen bir tutam saçı... Genç kızın yüzündeki saçı, Hayat’ın yüzüne iyice yaklaşıp üfleyerek savuşturan Murat’ın dudakları... Murat’ın dudaklarında kalan Hayat’ın gözleri... Genç kız bir an için karşısındaki adamın gözlerinde, dudaklarında kaybolur adeta... Bu adamdan garip bir biçimde etkilenmekte... Aralarındaki elektriğe karşı koyamamaktadır.

15 SARTE/ARŞİV ODASI ÖNÜ

İÇ/GÜN

(Didem) Tam da odaya girmeye hamle etmişken açık kapıdan ikiliyi o halde gören Didem’in şoka giren yüzü...

16 SARTE/ARŞİV ODASI

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat) MURAT – Her fırsatta kucağıma düştüğünün farkında mısın? HAYAT – Ne münasebet! Ben düşüyorum, siz beni kucaklıyorsunuz. MURAT –(hınzırca gülüp) Bırakayım o zaman?.. 15

HAYAT – Bırakın lütfen. Murat, Hayat’ın sırtındaki elini çekince genç kızın başı aniden geri düşer. Bir kez daha panikleyen Hayat, düşmemek için iki eliyle genç adamın boynuna sarılır güzelce. HAYATAy ay bırakmayın! MURAT –(gülerek) Gerçekten bir söylediğin, bir söylediğini tutmuyor. Denize düşen, yılana sarılır ha?.. Hayat bozulur. Murat’ın da yardımıyla toparlanıp kalkarken... HAYAT – Bırakın derken, öyle küt diye bırakın anlamında demedim ki! İnsan gibi bırakın. Ayaklanıp üstüne başına çeki düzen veren Hayat, bütün ciddiyetini takınıp hiçbir şey olmamış gibi... HAYAT – Siz ne istemiştiniz? MURAT – Swot analizi. Hayat, hayatında ilk defa duyduğu bu analiz türü karşısında gözlerinin faltaşı gibi açılmasına engel olamaz. HAYAT – Swot analizi? MURAT –(olağan) Evet. (laf çakarak) O kadar eğitimden sonra ne olduğunu biliyorsunuzdur herhalde?.. Hayat, aşırı bir kendinden eminlikle... HAYAT – Tabi biliyorum. Hayatım, swot analizi yapmakla geçti desem yeridir.

17 FADİK EV GENEL

DIŞ/GECE

Evin genel görüntüsü... Kamera, ışıkları yanan kızların odasına ağır ağır yaklaşırken sesler, görüntü üzerine düşecektir. İPEK –(SES) Swot analizi ne be?! ASLI –(SES) 16

Buldum buldum. Okuyorum... Bir projede ya da bir ticari girişimde kurumun, tekniğin, sürecin, durumun veya kişinin güçlü ve zayıf yönlerini belirlemekte, iç ve dış çevreden kaynaklanan fırsat ve tehditler saptamak için kullanılan stratejik bir teknik...

18 KIZLAR EV/KIZLAR ODA

İÇ/GECE

(Hayat, İpek, Aslı) Aslı ile İpek, bilgisayarın başında; Hayat ise yatağına kendisini yüzü koyun bırakmış, depresyondadır. ASLI – ... imiş. HAYAT – Yarın işe gitmeyeceğime göre öğrenmeme de gerek kalmadı. Sinir bozukluğuyla ağlama arasında bir ‘ühühüüüü’ tutturan Hayat, başını yastığın altına gömer. İPEK – Bence gerçek Suna’yla bir kere daha konuşalım. ASLI – Ne diyeceğiz ki? Kız, tavrını kesin koymuş baksana. İPEK –(hinlikle) Herkesin bir zaaf noktası vardır. Bir an için başını gömdüğü yastığın altından kaldıran Hayat... HAYAT Evet, var. Kuşlar. Suna’ya bir kafes dolusu kuş hediye etsek, kararından cayar belki. Söylediği şeye kendi bile inanmayan Hayat, tekrar ‘ühühüüü’leyerek başını, yastığın altına gömer. Aslı, kalkıp Hayat’ın yanına giderken...

ASLI – Niye böyle yapıyorsun canımın içi? Ağlanacak zaman mı şimdi? Hep birlikte kafa kafaya verip bir çaresini bulacağız. 17

Hayat, anlık bir umutla başını yastığın altından çıkarıp... HAYAT – Bulacağız arkadaşım di mi? İpek de yatağa zıplayıp Hayat’ın diğer tarafına geçer. İPEK – Evet. Hayat ve Aslı, ilk kez İpek’in ağzından olumlu bir şey çıktığı için dönüp şaşkınlıkla kıza bakarlar. İPEK – Kafa kafaya verip çaresini bulamazsak, el ele verip valizlerini toplarız. No problem. EMİNE –(SES) Yemek hazır! Gelip sofrayı kurun bakalım kızlar! İpek’in söylediğinin üzerine bir de annesinin sesini duyan Hayat iyice kötü olur. HAYAT – Yemek hazır diyor kadın ya... Söyleyin bari üstüne helvamı da kavursun... Ühühüüüü... Hayat, tekrar başını yastığın altına gömer. İPEK – Devekuşu gibi o kafanı yastığa gömüp durma. Kalk hadi, bulacağız bir çaresini, tamam.

19 İSTANBUL GÖRÜNTÜLERİ

DIŞ/GECE

İstanbul’da günden geceye geçiş...

20 SARSILMAZ EV/ EBEVEYN ODA

DIŞ/GECE

(Derya, Doruk, kuaför) Derya, tuvalet masasının karşısında akşam katılacakları bir organizasyon için saçlarını taratmakta... (Üzerinde şık bir sabahlık olabilir.) Kuaför, henüz fön aşamasındadır. Doruk gelir. DORUK – Buyursunlar efenim! Beni çağırtmışsınız...

18

Derya da Doruk, fön makinesinin sesinden dolayı bağırarak konuşacaklardır. Hatta Doruk, bir süre sonra bu durumu bir oyuna çevirip el kol hareketleriyle söylediklerini desteklemeye çalışacaktır DERYA –(doğrudan konuya girip) Senin haberin var mıydı? DORUK – Neyden? DERYA – Abinin iş planlarından. DORUK – Hangisinden? DERYA – Büyük bir girişim peşindeymiş kendileri. DORUK – Küçük girişimler abimi kesmez zaten. DERYA – Ben çok ciddiyim Doruk. Haberin var mıydı, yok muydu? DORUK – Daha bir şey söylemedi. DERYA – Buyur işte! Bu oğlan, senin arkandan iş çeviriyor deyince ben suçlu oluyorum sonra. Doruk bu sefer bozulur artık. Kuaförün elindeki makineyi susturup... DORUK – Abim benim arkamdan iş çevirmez. Derya ise geri basmaz. DERYA – Büyük girişim planları senden niye saklandı o zaman? DORUK – Söylemeye fırsatı olmamıştır. DERYA – Tam da baban emekli olmayı düşünürken? Tam da altı aylık mühlet koymuşken? Tam da performanslarınıza bakıp şirketin başına sadece birinizi geçirecekken? 19

Doruk, gelip annesini alnından öper. Ağzı yanmış gibi geri çekilip... DORUK –(dalgacı haline geri dönüp) Tahmin ettiğim gibi fönden. Fazla ısınmış o güzel kafan... DERYA – Doruk!!! Annesine sevimlilikle gülümseyen Doruk, sıvışıp kaçar. Derya’nın yüzünde kalırız.

21 KIZLAR EV/SALON

İÇ/GECE

(Hayat, İpek, Aslı) Hayat, Aslı ve İpek, bir yandan masa kurarken bir yandan da fısır fısır konuşmaktadırlar. HAYAT – İyi diyorsun hoş diyorsun da bakalım gerçek Suna, konuşmayı kabul edecek mi bizimle? İPEK – Etmese de ettiririz. ASLI – Nasıl olacakmış o? İPEK – Bizim de kendimize özgü bir takım yöntemlerimiz var çok şükür. EMİNE –(SES) Biriniz şu salatayı alsın bakayım! HAYAT –(mutfak tarafına seslenip) Geliyorum anne! (kızlara dönüp) Konuşacaksak bile, yarını beklemez bu iş. Aslı’yla İpek, Hayat’a iyice yaklaşırlar. ASLI – Gece evden çıkamazsınız ki... İPEK – Kim demiş? ASLI – Birinin söylemesine gerek yok. (Hayat’a) Annenle Fadik teyze zebellah gibi başımızı bekliyorlar sabaha kadar. 20

Tam o sırada içeri giren Emine’nin lafıyla üç kızımız da olduğu yerde sıçrayacaktır. EMİNE – Kime diyorum ben?! HAYAT – Geliyorum dedim ya anne. EMİNE –(şüpheci) Ne konuşuyorsunuz siz orada bakayım öyle fısır fısır? Üç kız aynı anda farklı cevaplar vereceklerdir. HAYAT – İş. İPEK – Aşk. ASLI – Hayat. Emine’nin duruma her hangi bir anlam veremeyen yüzü... İpek, konuyu toparlar. İPEK Hayat’ın iş aşkından bahsediyorduk. (Hayat’ı kanadının altına alıp sarsalayarak) Helal olsun arkadaşıma valla. Yatıyor işle, kalkıyor işle. Ben böyle bir iş aşkı görmedim hayatımda. Emine, elindeki salatayı masaya bırakıp mutfağa yönelir. Emine’nin arkasını dönmesiyle birlikte gevşeyen kızlar birbirlerine sokuşup yeniden kaynamaya başlarlar. Ancak Emine’nin ani dönüşü bir kez daha put kesip gülümsemelerine neden olur. Kısa bir an kızların gözlerinde kalan Emine, mutfağa girer.

22 KIZLAR EV/ MUTFAK

İÇ/GECE

(Fadik, Emine) Emine, mutfağa girdiğinde Fadik, ekmek kesmektedir. Emine, tekrar ocağın başına geçerken... EMİNE – Bunlar yine bir işler çeviriyorlar ama dur bakalım hayırlısı. FADİK –(pek de önemsemeden) Kimler ayol? 21

EMİNE – Benim Hayat’la çetesi.

23 MURAT EV/ MUTFAK-SALON

İÇ/GECE

(Murat) Murat, açık mutfakta kendisi için akşam yemeği hazırlamaktadır. Fiks erkek yemeği gibi düşünebiliriz. Yakın plan: Tencereden süzgece boşaltılan havalı bir makarna (ravioli veya tortellini)... Döküm tavada yüksek ateşte pişirilen bir parça biftek... Makarnanın yanına yerleştirilen etle birlikte tamamlanan akşam yemeği... Varsa mutfağın bartezgahına yerleştirilen tek kişilik yemek servisi... Murat, tabağını bar-tezgaha henüz yerleştirmiştir, ellerini omzundaki beze silmektedir ki, dairenin zil sesi duyulur. Elini, beze silerek kapıya giden Murat, kimseyi beklemediğinden saatine bakar.

24 MURAT EV/SALON-ANTRE

İÇ/GECE

(Murat, Didem) Mutfak tarafından gelen Murat, kapıyı açar. Karşında Didem durmaktadır. Genç kız, elindeki bir şişe şarabı ve küçük-şık tatlı kutusunu gösterip... DİDEM – Sürpriz! Murat’ın ise bu sürprizden hiç hoşlanmadığı her halinden bellidir. MURAT – Bu gece için sözleştiğimizi hatırlamıyorum. DİDEM -(neşeli) Sözleşsek sürpriz olmazdı zaten değil mi? Didem, fütursuzca içeri dalarken... DİDEM – Tahıllı barlar üzerine bol meyveyle hazırlanmış muhteşem tatlılar aldım. Şarapla iyi gider.

22

Murat’ın olduğu yerden sıkkınlıkla ittiği kapı kapanır. MURAT – Daha yemek yemedim ben. Aynen gerisin geri Murat’ın yanına dönen Didem, genç adamın yanağına küçük ancak cilveli bir öpücük kondurur. DİDEM – Tamam hayatım, sorun değil. Önce yemeğimizi yer, tatlıya öyle geçeriz. Didem, aynı neşe ve fütursuzlukla mutfak tarafına yönelirken Murat’ın sıkkın yüzü...

25 KIZLAR EV/ KIZLAR ODA

İÇ/GECE

(Hayat, İpek, Aslı) Aslı, odanın içinde gergin voltalar atarken İpek ile Hayat, hazırlanmaktadırlar. Çantalara, cep telefonları konulmakta... İpek araba anahtarını almış eline… ASLI – Ay siz şimdi ciddi ciddi evden mi kaçıyorsunuz yani? HAYAT – İzin verseler Allah’ın emriyle giderdik. İPEK – Biz kaçıyoruz, sen de durumu idare ediyorsun Aslı. ASLI – Şimdiden ateş bastı. Ya ben beceremem öyle şeyler diyorum. Ben gitsem Hayat’la, sen kalıp idare etsen? İPEK – Arabayı kim kullanacak canım? Bi dolu taksidi var daha. Şoförlük konusundaki yeteneğin de malum di mi kuzum? ASLI – (şöyle bir düşünür) Evet… Arabaya yazık olur… yayalara da… her türlü canlıya…Dehşet saçıyorum. Peki sen kullan, ben geleyim, Hayat kalsın? Hayat ile İpek’in ‘olur mu hiç’ bakışı karşısında... ASLI – O hiç olmaz, evet. 23

26 MURAT EV/ SALON

İÇ/GECE

(Murat, Didem) İkilimiz, salondaki yemek masasına taşınmıştır. Belli ki Murat, Didem için de bir tabak hazırlamış... İkilimiz yemek yemekte... Didem, soluksuz konuşurken Murat sadece yemeğine konsantredir. DİDEM – Bebek’te yeni bir mekan açılmış. Kızlar gitmiş dün gece, bayılmışlar. Önce dedim, Murat’ı da alayım dışarı çıkalım bu gece. Sonra ev gibisi yok oldum, tatlıya döndüm. (bir an durup) Senin neyin var Allah aşkına? MURAT –(nötr) Misafir beklemiyordum. DİDEM – Baş başa yemek yiyoruz, fena mı oldu yani? MURAT – Sürprizlerden ve emrivakilerden hoşlanmıyorum. Didem’in ise konuşmak istediği şey başkadır. Murat’ın bu cümlesini fırsat olarak değerlendirir. DİDEM – Aynen valla. Ben de. Örneğin misal, yeni bir asistanın olduğunu yeni öğrendim. Murat, peçetesiyle ağzını silip... MURAT –(laf çakarak) Personel değişikliğinden seni haberdar etmem gerektiğini bilmiyordum, af edersin. Murat ayağa kalkıp... MURAT – Kahve? DİDEM – E, içkimiz bitmedi daha?.. Murat, hız kesmeden mutfak tarafına geçerken... MURAT – Ben tamamım.

24

27 MURAT EV/MUTFAK-SALON

İÇ/GECE

(Murat, Didem) Murat, kahve makinesine su ve kahve ilave ederken Didem gelir. DİDEM – Bir de bana laf çaktı terbiyesiz. Murat, aynı ciddiyetle işini yapmaya devam ederken... MURAT –(nötr) Kim? DİDEM – Yeni asistanın. Bir an Hayat’ın laf çakan halini düşünen Murat’ın yüzüne istemsiz küçük bir tebessüm yayılır. Ancak Didem görmez. MURAT – Hm... Ne dedi? DİDEM – Tuvalette karşılaştık geçen gün. Yardım istedim ben bundan. Peçete filan yani. Bi havalar, bi tafralar görsen. ‘Ben Murat Sarsılmaz’ın asistanının asistanıyım’ dedi. Murat, dolaptan iki kahve kupası çıkarırken... MURAT – E, doğru. DİDEM – ‘Ben de Murat Sarsılmaz’ın sevgilisiyim ne olmuş yani’ dedim. Sevgililik bir pozisyon değilmiş! Murat yine için için gülmesine engel olamaz. MURAT – E, bu da doğru. Kaldı ki, ‘bir zamanlar sevgiliydik’ demek istedin herhalde. Murat’ın bu lakayt tavrı karşısında iyice çileden çıkan Didem... DİDEM – Kız beni aşağıladı diyorum, sen neredeyse gidip teşekkür edeceksin Murat! O kızı, işten çıkarmanı istiyorum. Murat’ın neşesi yüzünde donar. Ciddiyetle Didem’e dönüp... MURAT – Anlamadım?.. 25

DİDEM – O kızı kovacaksın! MURAT – Doğruları söylediği için mi? Bu laf Didem’in niyeyse pek bir ağrına gider. Hırstan gözleri dolar. DİDEM –(patlar) Sizi gördüm tamam mı? MURAT – Neden bahsediyorsun sen? DİDEM – Arşiv odasında gördüm sizi bugün! Alt alta, üst üsteydiniz. MURAT – Kazaydı o. Murat’ın açıklamasına rağmen hızını alamayan Didem... DİDEM Bravo ama kız işi biliyormuş! Arşiv odasından daha şahane bir fantezi mekanı gelmiyor aklıma! Murat, tuhaf bir biçimde Didem’in Hayat hakkında bu şekilde konuşmasından son derece rahatsız olmuştur. Asla sesini yükseltmeden ancak otoriter. MURAT Kazaydı dedim Didem! İkili bir an yüz yüze, göz göze kalırlar. Murat, öfkesine zor hakim olmaktadır. MURAT – Üstelik bunu, sana açıklama yapmak zorunda olmadığım halde söyledim. Didem, fazla ileri gittiğini anlamıştır ancak geri dönüşü de yoktur. Onun için taktik değiştirip boynunu büker. DİDEM –(usulca ve kırgın) Kalbimi kırıyorsun... MURAT –(nötr) Bunu sen istedin. Didem, hafiften Murat’a yaklaşıp sırnaşarak... DİDEM – Bana bir şans daha veremez misin?

26

MURAT – Kimse kimseye şans veremez. İnsan, şansını kendi yaratır. Ya da yakaladığı şansı, senin gibi kendi elleriyle kaybeder. DİDEM – Düzeltebilirim. MURAT – Yanlış yoldasın Didem. Bir kez daha hata yaptığını kabul etmek istemeyen Didem’in yüzüne bu cümle bir tokat gibi iner. Gururlu kadın pozlarına dönmekten başka çaresi kalmamıştır. Didem, gözlerine hücum eden yaşlara engel olamaz. Çantasını kaptığı gibi gider. Kapının ‘dank’ diye kapanma sesi Murat’ın yüzüne düşecektir.

28 KIZLAR EV/ KIZLAR ODA

İÇ/GECE

(Aslı, Hayat, İpek) Hayat, heyecandan ve gerginlikten eli ayağı titreyen Aslı’yı kollarından cesaretlendirmek istercesine tutarak... HAYAT – Bir şey olmayacak tamam mı? Annemle Fadik teyze diziye dalmışlardır şimdi. On birden önce başından kalkmazlar zaten. Bir şey isteyecek olurlarsa da onlar odaya gelmeden fırla sen git yanlarına. ASLI –(kaygılı) Adresi şey ettiniz di mi? Gidip de bulamamak, dönüp de kalamamak var sonra. Hayat, cebinden çıkardığı cv’nin ilk sayfasını gösterip... HAYAT Adres de telefon da cepte. Korkma. Hazırlıklarını tamamlayan İpek, montunun fermuarını çekip... İPEK – Hadi miyiz? Hayat da aynı şekilde montun önünü kapatır. HAYAT – Hadiyiz. 27

İpek, oda penceresini açar. İki kızımız, pencereye yönelirken... ASLI – Ay ben bakamayacağım.

29 YOL

DIŞ/GECE

Yol alan Murat’ın arabası... Kerem ile Murat’ın sesleri araba üzerine düşecektir. KEREM – Bu saatte arayınca şaşırdım... Bir terslik olmadığına eminiz di mi Murat Bey? MURAT – Mesain bittikten sonra aradığıma göre ‘bey’i kaldıralım Kerem.

30 MURAT ARABA

İÇ/GECE

(Murat, Kerem) Murat ve Kerem konuşması devam etmektedir. Murat, can sıkıntısını her ne kadar belli etmemeye çalışırsa da dikiz aynasından gözlerini askerlik arkadaşına dikmiş olan Kerem, bir tatsızlık olduğunun farkındadır. MURAT –(espriye vurmaya çalışıp) Ev bastı diyelim. KEREM – Sen kolay kolay program değiştirmezsin de... MURAT – Değiştirmedim zaten. Bizimkilere gitmeye karar verdim. Yine bir süre Murat’ın yüzünü izleyen Kerem... KEREM – Bir anda? MURAT – Benim hakkımda konuşmayı bıraksak artık. Sen neler yapıyorsun? Anne, baba nasıllar?

28

31 YOL

DIŞ/GECE

(Murat, Kerem) Kerem’in aniden direksiyonu kırıp sağa çekerek zınk diye durdurduğu araba... Genç adam, araçtan inip Murat’ın kapısını açar. KEREM – İn bakalım. MURAT – Niye? KEREM – Göz bunlar göz. Radar değil ki birader. Neyin olduğunu anlayacağım diye gireceğim bir direğe o olacak. Murat isteksiz de olsa arabadan iner. MURAT – Yok bir şeyim dedim ya. Taksi çağırmadığıma pişman etme beni Kerem. KEREM – Taksi yerine beni çağırdığına göre, iki kelam edesin var belli. Murat, askerlik arkadaşı da olsa biri tarafından deşifre edilmekten rahatsızdır. Kısa bir süre susup uzaklara bakar. KEREM – Anlat. MURAT – Ev bastı. Bizimkileri göresim geldi, hepsi o. KEREM – Adam, çelik kasa mübarek! Ne demiş atalarımız? İçinde tutup dert olacağına, dışına çıksın bok olsun. Murat elinde olmadan güler. MURAT – Yok öyle bir atasözü. Kerem de hafiften gülüp... KEREM – İleride kesin olacak. Tutar bu laf, görürsün. (kısa bir an Murat’ın gülen yüzünde kalıp) Bir kere de ‘darlandım tertip’ diye arar insan. Çıkalım, iki demlenelim, iki muhabbetin belini kıralım, havamız değişsin, nedir yani? 29

MURAT – Olur, bir dahakine öyle ararım. Ama bu gecelik azat et. Gerçekten bizimkilere görmek istedim. Başka zaman. KEREM İlle ailemin sıcak kolları diyorsun. Sen de haklısın. Baba ocağının yerini hiçbir şey tutmaz tabi. Murat’ın bir an yüzü bulutlanır. MURAT Ben kendimi, hiçbir yere ait hissetmiyorum. Murat tekrar arabaya yönelirken... MURAT Haydi gidelim. Kerem’in yüzü...

32 KIZLAR EV/KIZLAR ODA

İÇ/GECE

(Aslı) Aslı, soğuk terler dökmekte stresten... Otursa olmamakta... Saatine bakar, zaman geçmemekte... Kalkıp odanın içinde turlar. Camdan bakar. Gelen giden yoktur. Derken içeriden Emine’nin sesi duyulur. EMİNE –(SES) Hayat! Aslı, elini bir an için yerinden fırlayacakmış gibi atan kalbine koyar. ASLI –(kendi kendine) Kalp krizi geçiriyorum galiba... EMİNE –(SES) Hayat buraya bak biraz kızım! Emine’nin ikinci kez seslenmesi üzerine iyice fenalaşan Aslı... ASLI – Bilemedin panik atak. (gücünü toplayıp) Bismillahirahmanirahim.

33 KIZLAR EV/ SALON

İÇ/GECE

(Aslı, Fadik, Emine) Emine ile Fadik, tv’de dizi izleyip meyve yemektedirler. Aslı gelir. ASLI – Efendim Emine teyze? 30

EMİNE – Hayat’a seslendimdi ben. ASLI – Hayat yok. Emine ile Fadik, bir an için Aslı’ya dikkat kesilirler. FADİK – O ne demek yavrum? ASLI – Yani var da yok... İpek’e iş yerinden yeni bir maske mi ne vermişler. Sürdüler yüzlerine. Yarım saat konuşmadan yatmaları gerekiyormuş öyle. FADİK – Ne idüğü belirsiz şeyleri sürmeyin öyle yüzünüze, gözünüze. Dokunur mokunur, şişer sonra maazallah. (tahtaya vurur) Emine, içerisini kollayıp sesini indirerek... EMİNE –(Aslı’ya) Sen bi gelsene azıcık benim yanıma bakayım... Aslı, Emine’nin gösterdiği yere, kadının hemen yamacına otururken... ASLI –(son derece tedirgin) Niye Allah korusun? EMİNE – İçlerinde yine en aklı başında olan sensin. Anlat bakayım ne işler çeviriyor bu ikisi yine? ASLI – Ne işler çevireceklermiş canım? (bir avazda) Hayat, başka birinin kimliğiyle işe girdi de, gerçek kız, ortaya çıktı, bizimki de seninle memlekete dönmek istemiyor diye, gecenin bu saatinde evden kaçıp kızı ikna etmeye gitmedi herhalde. Emine ile Fadik’in adeta donup kalmış yüzleri... Aslı’nın tedirgin yüzü... Tekrar Emine ve Fadik... Bir kez daha nefesini hala tutmakta olan Aslı... Fadik kahkahayı koyverir. FADİK – O kadarı dizilerde bile olmuyor.

31

Emine de Fadik’e katılmıştır şimdi... İki kadın kahkahalarla gülerken... FADİK Hay Allah iyiliğini versin be Aslı... Hiç güleceğim yoktu... EMİNE – Benim de... En son tuttuğu nefesi verip sinir bozukluğundan onların gülmesine eşlik etmeye başlayan Aslı... ASLI – Hele benim hele benim... Üçlümüz gülüşürken KESME

34 YOLLAR/BENZİN İSTASYONU

DIŞ/GECE

(İpek, Hayat) Hayat ve İpek, İpek’in küçük ve sevimli arabasındadırlar. İkilimiz yol almakta... İpek’in benzinliğe girmek üzere sinyal vermesi üzerine... Görüntüye kızlarımızın sesleri düşer. HAYAT –(SES) Ne oluyoruz, niye döndük? İPEK –(SES) Benzin bitti.

35 BENZİN İSTASYONU

DIŞ/GECE

(Hayat, İpek) İpek, şık siyah bir arabanın yanında durur. Arabadan inerlerken... HAYAT – Tam da sırasıydı! İPEK – Beş dakka sürmez. Geliyorum hemen. (pompacıya) Fulle abicim fulle. İpek, markete doğru ilerlerken Hayat, gergin ve endişeli kala kalır. Hemen yanlarında duran siyah film camlı arabadaki aksine bakıp evden dağınık çıktığı saçını başını düzeltirken söylenmektedir.

32

HAYAT – Ben böyle şansın içine tüküreyim! Acelemiz var ya! Şu halime bak! Gerçi kız da tipime bakıp mı karar verecek Suna olup olmayacağıma?..

36 MURAT ARABA İÇİ

İÇ/GECE

(Murat) Hayat’ın bakıp konuştuğu araç camının arkasında Murat’ın olduğunu görürüz! Genç adam bir an için elindeki tabletten başını kaldırdığında Hayat’ın aksini görür.

37 BENZİN İSTASYONU/MARKET İÇİ

İÇ/GECE

(Kerem, İpek, fgr) Kerem kasadaki adamın karşısında durmuş, ödemeyi yapmaktadır. Bir yandan da tezgahta duran çikolataları incelemektedir. O sırada hızla içeri giren İpek de kasaya doğru yaklaşır. Acelesi olduğu her halinden bellidir. Sabırla önündeki adamın yani Kerem’in işini bitirmesini bekler. İpek’in üstündeki telaşlı halin tam tersi bir ağırkanlılık, yavaşlık içindedir Kerem. KEREMPaşam ne kadar tuttu bizim günahımız? GÖREVLİ320 abi. KEREMOkey. Peki şimdi bu çikolatanın olayı nedir? GÖREVLİNe açıdan abi? KEREMYani serotonini artırması, mutluluk hormonu salgılatması falan? GÖREVLİÖyle diyorlar abi.

33

KEREMAma bir yandan da kan şekerini düşürüyor. O da halsizlik yapar. Tam bir çelişki yani. Mutlu ama yorgun olur insan. İpek darlanmıştır, keser. Kerem’in muhabbeti bitecek gibi gözükmemektedir. İPEKÇikolata mevzunuz bende asabiyet yaptı fakat. Yayılmasak? Müsaade etseniz de işimizi halletsek? Kerem İpek’e doğru döner. Bakışları değişir. Adeta kitlenmiştir. İPEKHayrola ? Kal mı geldi? KEREMBeni tanımadın mı? İpek Kerem’i şöyle bir süzer, çıkarmaya çalışarak, İPEKPardon çıkaramadım? KEREM- (kendinden emin) Sen osun. Vallahi osun. An bu an. Kaderimizin bağlandığı saat bu saat. Kendimi bildim bileli seni bekliyorum ben. Kaç kez evlendirmeye kalktılar hayır dedim. Doğru insan bir gün karşıma çıkacak dedim. Oldu işte. Alınyazınım ben senin. Kerem’im ben. İPEKDe ben Aslı değilim. Hadi kardeşim, işine gücüne bak, gece gece sinirimi zıplatma benim. Yoluna git! KEREM-(İpek’in halleri çok hoşuna gitmiştir, gülerek, gurur duyarak) Ya şu atarın tatlılığına bak. Hay Allahım. Tam hayal ettiğim tarz hareketler. Burada ayrılıp farklı istikametlere gitsek bile yolumuz bir bizim. Bak görürsün. İPEKBak kardeşim şurayı görüyor musun? KEREM- (dikkat kesilir İpek’in işaret ettiği yere) Evet.

34

İPEKHa işte, tam oradan bastır git! KEREM-(güler) Tilki seni ya. Bak, nasıl tavırlar ya. İPEKYok yok ben anladım seni. Şimdi atla arabana. Şurdan önce düz git, sonra bir kavşak var, ordan sola döneceksin. KEREMNedir, neresi orası? İPEKHastane kardeşim hastane. Git baktır bir kafana. Bir şey yaptır. Ateşini ölçtür. Ne sayıklıyorsun sen ya? Hadi acelem var benim.

38 BENZİN İSTASYONU /MURAT ARABA

DIŞ/GECE

(Hayat) Hayat, kendini iyiden iyiye kaptırmış, arabanın siyah film camına yansıyan kendi aksiyle dövüşmektedir adeta. HAYAT – Hayır yani ölür müydün, iki gün daha ağzını tutsaydın, ölür müydün? Hanfendinin tuzu kuru tabi... Halden anlar mı? Üç gün ya, alt tarafı üç gün daha sıkacaktı dişini, sorun kalmayacaktı!

39 MURAT ARABA İÇİ

İÇ/GECE

(Murat) Murat’ın kızın bu sinirli hallerinden tuhaf bir keyif aldığı bellidir.

40 BENZİN İSTASYONU/MURAT ARABA

İÇ/GECE

(Hayat, Murat, Kerem, İpek) Hayat, iyice coşmuştur. HAYAT – Ben bayılıyordum sanki Suna Pektaş olmaya! 35

Tam o sırada Murat, Hayat’ın bakıp saydırmakta olduğu camı indirir. İkilimiz yüz yüze kalır. Hayat şok! HAYAT – Aa! Murat Bey! MURAT – Demek artık işi, araba camlarıyla kavga etmeye kadar götürdün. Hayat hafiften bozulur, biraz da endişeli... Murat’ın her hangi bir şey duyup duymadığını bilmiyordur çünkü. HAYAT – Kendimle kavga ediyordum ben. MURAT –(hınzır) Sonunda doğru adresi bulmuşsun. Hayat, Murat’ı bir kez daha sinirlendirmeyi başarmıştır. HAYAT – Size de tavsiye ederim. Böylelikle etrafınızdaki insanlara daha az eziyet edersiniz belki. Murat da hafiften bozulmuştur şimdi. O sırada marketten dönen Kerem, gelip şoför mahallindekini yerini alır. MURAT –(kinayeli) Yarın görüşmek üzere... Murat’ın camı Hayat’ın yüzüne kapanır. Kerem’in kullandığı araba hızla uzaklaşırken... HAYAT –(Murat’ı taklitle) ‘Yarın görüşmek üzere’ ymiş! Tabi, altta kalmayacak ya... Hesabını, işte sorarıma getirdi lafı! Sinir şey! İpek de gelir. O da aynı şekilde Kerem’e saydırmaktadır hala... İPEK – Manyağa bak ya! İki kız, hırsla arabaya binerlerken... HAYAT – Al birini vur ötekine! İPEK Erkek milleti değil mi? Hepsi yüzsüz, hepsi pişkin! HAYAT – Hem nasıl!

36

Tam hareket edeceklerdir ki duruma ayılırlar. İPEK – Kimden bahsediyorsun sen? HAYAT – Murat kod adlı sadist patronumdan. Sen? İPEK – Ne adını, ne kodunu bilmediğim öküzün tekinden! İki kız tekrar yollara düşerler.

41 SARSILMAZ EV/ BAHÇE

DIŞ/GECE

(Azime, Doruk, Nejat, Derya) Azime yanına Doruk’u da almış laptopun karşısında, bahçedeki masada oturmaktadır. Gözünde gözlükleri, ciddiyetle monitöre bakmaktadır. Masada akide şekeri, kolonya… Doruk’un suratında muzip bir gülümseme, Azime’nin yanağından bir öpücük alır… DORUKBabaannem ilk laykın ben olayım! Bak gör, seni her gün dürteceğim. Seni en çok ben beğeneceğim! AZİMEDalga geçme babaanneyle, ben dürterim asıl seni! O layk da kötü bir şeyse bak sorarım hesabını. Düştüm eline tabii, eğlen Doruk efendi! DORUKYa en son üç aylar ne zaman başlıyor, sor bir gogıla demiştin. Şimdi geldiğimiz aşamaya bak! Sen de internetin esiri olacaksın ha Azime Sarsılmaz! AZİMEBen kimsenin kölesi olmam! Bir iş için lazım işte. Sabret, anlarsın niye olduğunu. Doruk işlemler yapmaya devam ederken, DORUKPeki. Her şey tamam, şimdi bir profil fotosu koymamız lazım. Şöyle boydan afili bir şey seçelim de görenlerin aklı şaşsın. 37

AZİMESakın! Elalem niye benim resmimi görecekmiş ! Mantı yapmıştım geçen, baban çekmişti fotoğrafını. Onu koy! DORUKYa hiç mantı olur mu babaanne. Belki bu platformda hayatının aşkıyla karşılaşacaksın. (göz kırpar) Al şuradan bir akide! Valla şahane. AZİMESen yut o akideyi terbiyesiz! Babaanneye ettiği lafa bak! Derya ve Nejat şık bir şekilde giyinmiş olarak bahçeye gelirler. NEJATGençler, biz çıkıyoruz! İyi geceler… Doruk onlara bakar, ıslık çalar, DORUKValla bradangelina gibi olmuşsunuz. Baba, seni de ekliyorum babaannemin arkadaşı olarak tamam mı? NEJAT- (gülerek) Oooo anne? Hesap mı açtırdın kendine? Azime Doruk’u ayağıyla dürter, AZİMELazım oldu oğlum. DERYA-(imalı gülerek) Anne, arkadaşlarınızı eklemek zor olur ama sizin için. Çoğu öteki dünyada ya hani. AZİMESen dua et, teknolojiyi geriden takip ediyorum! Zamanında olacaktı ki bu icatlar, oğlumu hayırlı bir kısmetle evlendirecektim. DORUK-(güler) Eveett, babaannem sert bir çalımla, topu ağlara gönderdi! AZİMEAnneni ekleme Doruk. Lazım değil.

38

Nejat ve Doruk güler, Derya bozum... Murat bir süre önce gelmiş, yüzünde belirsiz bir tebessüm kapıya dayanmış onları izlemektedir. NEJAT-(Murat’ı fark eder) Oğlum! Bu ne güzel sürpriz ya. Bilsem valla hiç giymezdim takımları. Nejat Murat’a sevgiyle sarılır. MURATDavet var anlaşılan. Öylesine uğradım. Ben de kaçarım zaten… NEJATNeden? Kal. Dönüşte laflarız. Burası senin evin oğlum! Keşke hep yanımızda olsan. DERYA-(bu davetten rahatsız) Yani Nejat... Murat, kocaman adam. Kendine göre bir hayatı var. AZİME-(ters) O hayat biziz. Hoş geldin oğlum evine! DORUKZaten ben bu gece bir yere bırakmam abimi. İşimiz var. Abi baksana bir telefonuna. Murat, telefonuna bakar, MURATOoo. Azime Sarsılmaz’dan arkadaşlık isteği. Benim için bir şereftir. AZİMEHemen ekle. Babaanneler bekletilmez. Azime, Murat, Doruk ve Nejat gülerler. Derya bozum.

42 SUNA EV ÖNÜ

DIŞ/GECE

(İpek, Hayat, hizmetçi) Suna’nın evinin önüne park etmiş olan İpek’in arabası... Hayat, bir elindeki cv yaprağına bir de müstakil eve bakar. HAYAT – Burası. İpek, kendinden emin ve girişken, zillere yönelirken... 39

İPEK –(telaşlı) Onu biliyoruz! Evet, basıyorum, hadi bismillah. Hayat, gerilmiştir şimdi. İpek’le evin arasına siper olup... HAYAT –(endişeli) Önce bir arasa mıydık acaba? İPEK – Olmaz! Baskın basanındır. İpek, yine zillere hamle eder. Tek tek isimleri tararken bir kez daha evle arkadaşının arasına giren Hayat... HAYAT – Ya biz baskına gelmedik ki... Uzlaşmaya geldik! İPEK – Ne oldu Hırçın Kız? ‘Atar’damarını, birilerine hibe mi ettin? HAYAT –(bir an atarlı) Ne alakası var?! (bir an durup) Teklifimizi kabul etmese ne yapacağımı bilmiyorum sadece. B planım yok. İPEK – Onun için A planının tutması şart! Çekil. Hayat, mecburen kenara çekilir. Ancak samimiyetle korktuğu bellidir. HAYAT – Ya evde yoksa? ‘Pektaş’ yazılı zile basarken bir an için Orhan Gencebay’ın ‘Ya evde yoksan’ nağmesiyle... İPEK – Ya evde yoksa nırı nırı nı... Ya evde yoksa... Hizmetçi kapıyı açar. HİZMETÇİ – Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim? İPEK-(gülümserken Hayat’a fısıldar) Bak evdelermiş.

40

43 AĞAÇLIK ALAN

DIŞ/GECE

(Suna, Gökçe) Ağaçlık bir alana park etmiş olan Gökçe’nin Lada Nivası... İki sevgili, gözlerinde gece görüşü gözlükleri olduğu halde ellerinde dürbünleri, önlerinde teleskopları, fotoğraf makineleri kuş beklemektedirler. Suna, hırsla sabah olanları anlatırken Gökçe’nin bütün ilgisi ve konsantrasyonu henüz ufukta görünmeyen kuşlardadır. SUNA – Bir an ne diyeceğimi de bilemedim. Yarın bu işe bir son veriyorsun dedim sadece. Ha bir de... Benim zarar görmeyeceğim şekilde diye de ekledim. GÖKÇE – (bambaşka bir kafadadır. son derece kendinden emin dürbünden bakarken) Hiçbir zarar söz konusu değil Suna. SUNA – Olur mu Gökçe? Babam çok üzülür. Hem arkadaşına nasıl mahcup olur ayrıca. GÖKÇE Bu onların doğası, üremeleri için çiftleşmeleri lazım! Baban niye zarar görsün kuşum? Duruma ayılan Suna, Gökçe’ye dönüp... SUNA – Neden bahsediyorsun sen Gökçe? GÖKÇE – Tabii ki havada çiftleşen ebabil kuşlarından sevgilim. Çılgın bunlar. Dehşetengiz bir doğa olayı. Aldığım duyumlara göre burada olmaları an meselesi. SUNA –(tribal) Beni dinlediğin için teşekkür ederim sevgilim. Gökçe, Suna’nın gönlünü alırken... GÖKÇE Tamam kuşum, bozulma hemen. Niye atar yaptın kıza? Bıraksaydın, sen olarak işe devam etseydi. Biz de burada rahat rahat kuş gözlerdik. 41

SUNA – O iş öyle değil işte. Kız bir çuvallasa, babama salladığım yalana, bir de kimlik sahteciliğine ortaklık eklenecekti. Suna’nın telefonu çalmaya başlar. Ekrana bakan Suna... SUNA Babam arıyor eyvah! (açar) Efendim babacığım? (dinler) Kim kim? (dinler, şaşırır) Allah allah... Peki. Tamam, geliyorum ben hemen. Telefonu kapatan Suna şoktadır. GÖKÇE – Ne olmuş kuşum? SUNA –(son derece şaşkın) İşyerinden arkadaşlarım ziyaretime gelmişler!

44 SUNA EV/SALON

İÇ/GECE

(Kemal, Hayat, İpek) Kemal’in henüz kapattığı telefon elindedir hala... Hayat ve İpek ise kedi gibi adamın hemen karşısındaki kanepede oturmaktadırlar. Kızlara dönen Kemal... KEMAL – Haber verdim, gelir birazdan. İPEK – Acele etmeseydi Kemal amca... Sohbet ediyorduk ne güzel. Hayat, İpek’e küçük bir dirsek atar. Kemal de koltuğuna geçerken... KEMAL – Ee, biraz da siz anlatın bakalım... HAYAT –(gergin) Ne anlatalım? KEMAL – Nereli olduğunuzdan başlayabilirsiniz mesela. İPEK – Ben Tekirdağlıyım Kemal amcacığım, Hayat da Karadeniz kökenli. Hem de koyusundan. 42

45 SARSILMAZ EV/ BAHÇE

DIŞ/GECE

(Azime, Murat, Doruk) Bahçedeki masada Azime önünde laptop iki yanında Murat ve Doruk olduğu halde oturmaktadır. Azime elindeki listeyi sallar, AZİMEBu listedeki kızların yedi göbek sülalesine hakimim. Bunlar gibisi yok, garanti veriyorum. Günlerdir araştırıyorum hep sizin için. MURAT-(güler) Azime Sultan, senin azmin Steve Jobsu sollar. Bu sistemli çalışma, profesyonel yaklaşım… Hayran kaldım valla. AZİMENapayım evlatcım. Hamam devri bitmiş. Artık hep buralardan oluyormuş bu işler. Mecbur kaldım. DORUKBen de babaannem kafayı değiştirdi, interneti fethedecek, dünyaya açılacak diyordum! Derdi yine bizmişiz. AZİMEKonuşma da yaz Doruk. Aslıhan Gödekli. Doruk facebooka (ya da benzeri yapılacak bir siteye) ismi girer. Kızın hesabı çıkar. Kız biraz balık etli bir kızdır. Doruk kızın fotoğraflarını incelerken, MURATBabaanne kim bu kız? AZİMETanımadın mı oğlum? Amcanızın karısının ablası Mürüvvet yok mu? MURAT-(asla hatırlamadan) Muhakkak var. AZİMEOnun kayınçosunun kız kardeşinin arkadaşı! Hatırlamadın mı? MURAT-(tebessümle) Pek çıkaramadım. 43

AZİME-(ısrarla) 10 yaşında vardın, memlekete gitmiştik hani. Oynamıştınız güzel güzel. Nasıl hatırlamadın ki? DORUK-(imalı) Abim hep böyle babaanne. Kızlarla oynuyor oynuyor. Sonra onları hiç hatırlamıyor. Murat Doruk’a gene yaptın yapacağını der gibi başını sallar. AZİMESanki sen çok matah bir şeysin de! Neyse… Maşallah şu güzelliğe bakın çocuklar. Edebli, terbiyeli… Mutfağı 10 numara. anaokulu öğretmeni. Boy 1.64. Ölçüleri 105, 95-100. Taşı sıksa suyunu çıkarır. MURATElektrik alamadım babaanne. AZİMEBir çay içseydiniz oğlum? MURATBana hitap etmedi. AZİME-(doruk’a döner) Sen Doruk? DORUKHoşlantım olmadı babaanne. Şansımı başka adaylarda denemek istiyorum. AZİME-(sinirlenir) Siz anca eti kemiğine yapışmış, tahtakurularına bakın. Kadın dediğin iş görecek! Güçlü kuvvetli olacak! Yaz, Fatma Nur Sevcan. Doruk gülerek ismi yazar. Güzelce bir kızın hesabı görülür monitörde. Doruk yaklaşır ekrana, DORUKHımmm. Bir elektrik hissediyorum. Babaanne bu kızın cebi ne? Ben bunu bi ekliyim. Hiç fena değil! Valla şahane. AZİMEO elektirikle ben çarparım seni! Yüzük takmadan eklemek de ellemek de yok! 44

46 SUNA EV/ TERAS veya BALKON

DIŞ/GECE

(Suna, Hayat, İpek) Bu kez Suna’nın sürüklercesine evin terasına ya da balkonuna çıkardığı İpek ve Hayat... Suna, içeriyi kollayıp balkon veya teras kapısını sıkı sıkı kapatırken... SUNA – Sizin ne işiniz var burada söyler misiniz?! (Hayat’a) Daha doğrusu senin ne işin var (İpek’e) Ayrıca sen kimsin?! İPEKHayat’ın ev arkadaşıyım. Ama bugünlük avukatı olarak da kabul edebilirsin. SUNA – Burada avukat tutması gereken biri varsa o da benim! HAYAT – Bir saniye bir saniye... Ortamı hemen öyle germeye gerek yok. Biz buraya seninle insan gibi konuşmaya geldik. SUNA – Bana nedense baskına gelmişsiniz gibi geldi de! İPEK –(fütursuz) Zaten ben de öyle dedim Hayat’a. Baskın basanındır dedim. SUNA – Ha hem suçlu, hem güçlüyüz diyorsunuz! HAYAT – Sadece o işe birkaç gün daha ihtiyacım var, diyorum. İPEK –(Suna’ya) Hatta bence senin de var tatlım. SUNA – Ne demek o? İPEK –(hinlikle) Sen gelmeden önce babanla biraz sohbet etme fırsatı yakaladık da... 45

Suna’nın yüzü...

47 SARSILMAZ EV/ DORUK ODA

İÇ/GECE

(Doruk, Murat) Doruk’la Murat, gülüşerek ve de kaçarcasına odaya girerler. Doruk, kapattığı kapının arkasına en yakınındaki sehpayı çekerken... MURAT –(gülerek) Ne yapıyorsun oğlum? Hızını alamayan Doruk, sehpanın üzerine birkaç eşya daha yüklerken... DORUK – Aman abicim aman... Biz önlemimizi alalım da... Babaannem bu, sağı solu belli olmaz. Zor kurtulduk elinden zaten. MURAT – Abartma istersen... DORUK – Ben senin iyiliğin için. Kadın, 11. Gelin adayına geçtiğinde çizgi filmlerdeki sinirlenen karakterler gibi tependen dumanlar çıktığını gördüm. MURAT – Evlilikle işimin olmayacağını söyledim. Hala neyi zorluyor anlamıyorum. Doruk, Tv kumandasını eline alıp kendisini yatağa bırakırken... DORUK – Şansını. MURAT – Israr, bende işe yaramaz. Doruk bir yandan kanalları zaplarken... DORUK –(kinayeli) Bilmez miyim? İş inada binerse yapacağından da vazgeçersin sen. Tersin pis. MURAT – Yok be oğlum, ne tersliğimi gördün bugüne kadar? DORUK – Allah için, hiç. Senin zorun kadınlarla. 46

Murat, Doruk’un elindeki kumandayı alıp kardeşinin yanına geçerken... MURAT – Uğraşmasınlar benle o zaman. Şimdi Murat, kanalları zaplamaktadır. DORUK – Allah aşkına abi ya... Şu yeni asistan mesela. Kız sana ne yapmış olabilir ki? Ama sen ona neler yaşattıysan ağzını açmış, gözünü yummuş saydırıyordu sana. MURAT – İki defa hayatını kurtardım. Üstüne teşekkür olarak övgü değil, sövgü yedik. DORUK –(dalgacı) Ha bu sefer taktik başka diyorsun?.. Şövalyeliğe oynuyoruz yani? MURAT –(muzır gülümser) Şövalyelik bana göre değil. Benim işim rodeo. Doruk, abisinin elinden kumandayı geri alırken... DORUK –(eğlenerek) Vihuuu! Büyük iddia. Hadi Özge’yi, Dido’yu anladık da... Elin halk tipi kızından ne istiyorsun? Doruk’un ettiği laf, Murat’ın yüzünde bir çeşit aydınlanmaya yol açar. MURAT Ben de günlerdir doğru tanımı arıyordum. Evet, tam olarak ‘halk tipi’. (Doruk’a dönüp) Sence de Hayat, bir müsteşar kızı için fazla halk tipi değil mi Doruk?

48 SUNA EV/TERAS veya BALKON

DIŞ/GECE

(Hayat, İpek, Suna) Hayat, Suna’ya iyiden iyiye dökülmektedir. HAYAT – Sence ben mecbur kalmasam, başka birinin yerine geçecek ya da o sadist adamın emrinde çalışacak bir tipe benziyor muyum? SUNA – Sorun da o ya... Bana benzemiyorsun. Bunu seni aşağılamak için söylemiyorum. 47

Babamın istediği formasyonu edinmek için bir ömür tükettim ben. İPEK –(hesap sorarcasına) Onun için mi adamcağıza işe girdim diye yalan söyledin? HAYAT –(ikaz tonunda usulca) İpek!.. İPEK – Ne İpek ne? (içeri hareketlenip) Ben gidip bu konuyu bir de Kemal amcamla konuşayım o zaman... Hayat ile Suna aynı anda İpek’le balkon kapısı arasına siper olurlar. SUNA – Olmaz! İPEK – Ben de onu diyorum ya tatlım. Olmaz. Senin bu yaptığın insanlığa sığmaz. Bir kadın bile hemcinsine destek çıkmayacaksa Allah sonumuzu hayretsin. Suna bir an düşünceli kalır. Onu hazır yumuşamışken yakalayan Hayat, son derece samimi ve yumuşak bir üslupla... HAYAT – Ben senin kadar şanslı değilim Suna. Özel okullarda okumadım. Değil yurtdışında yaşamak, Türkiye sınırları dışına adım atmadım. Doğduğumdan beri hayatım için mücadele veriyorum. Doğduğum yeri küçümsemiyorum ama oraya dönersem beni bekleyen hayat belli. İPEK – Babası memur olarak bir daireye sokacak, sonra da istemediği biriyle evlenip çoluk çocuğa karışacak. Suna’nın yüzü giderek yumuşamaktadır. HAYAT –(gözleri dolarak) Yalvarıyorum sana... Sadece birkaç gün daha idare et. Annem dönene kadar Suna olarak şu işe devam edeyim. İPEK – Ya da ben gidip hakkat’ten babana güzel bir konuşma çekeyim. Bak bu da bir seçenek! 48

HAYAT – İpek!!! (Suna’ya dönüp) Lütfen... Kısa bir an düşünceli kalan Suna... SUNA – Peki tamam. Ama sadece birkaç gün. Sonra kalıcı bir çözüm düşünmek zorundasın. Üstelik, işe benim cv’imle girdiğini de unutma. Açık verirsen hem sen yanarsın, hem ben. HAYAT – Tamam, yardım et bana o zaman. SUNA – Ne istiyorsun? Hayat’ın yüzü gülmektedir şimdi... HAYAT – Swot analizinden başlasak?

49 İSTANBUL GÖRÜNTÜLERİ

DIŞ/GECE

Şehrin genel görüntüleri...

50 KIZLAR EV/ SALON

İÇ/GECE

(Aslı, Fadik, Emine) Fadik ile Emine’nin izledikleri dizinin son jeneriği akmaktadır. Resim açıldığında Fadik bir koltukta, Aslı diğer koltukta güzelce uyuklamaktadırlar. Durumu fark eden Emine... EMİNE – E ama bayıldınız siz?.. Huu! Ahretlik? Uyanır uyanmaz eski haline dönen Fadik... FADİK – Ne oldu? Kız yakalandı mı anasına? Bu lafı duyan Aslı da aynı şekilde olduğu yerden fırlayıp... ASLI – Kim yakalandı Allah korusun?! FADİK – Kim yakalanacak evladım? Ceyda. Derin bir nefes alan Aslı... ASLI – Ha tamam o zaman. Hayat yakalanmasın da... 49

Ortalığı toplamakta olan Emine, Aslı’ya dönüp... EMİNE –(şüpheci) Ne konuda yakalanmasın Hayat? ASLI – Ne yakalanması? FADİK – E sen dedin ya şimdi? ASLI – Ne dedim ben? Uyku sersemi ne dediğimi biliyor muyum ben? Emine’nin elindekilerle odadan çıkmaya yeltenmesi üzerine panikle oturduğu yerden fırlayan Aslı... ASLI – Sen nereye?! EMİNE A-aa... Üstüme iyilik sağlık. Nereye olacak evladım? Mutfağa. (bir an şüpheci kalır) Bana bak, siz benden bir şey mi saklıyorsunuz? FADİK –(içeriyi işaretle) İçeridekilerin de sesi soluğu çıkmıyor nicedir?.. Fadik de işkillenmiştir şimdi. Aslı, kapıyla kadınların arasına girip... ASLI Maske var yüzlerinde dedim ya... Sonra da uyuya kaldılar besbelli. EMİNE – Benim hacıyatmaz, öldürsen uyumaz bu saatte. Sen şöyle bir çekil bakayım. Emine önde, Fadik arkada odadan çıkarlarken Aslı korkuyla gözlerini yumar. EMİNE –(SES) Ne oluyor burada?! ASLI –(kendi kendine) Korkunun ecele faydası yok kızım, yürü!

50

Aslı da kızlar odaya doğru hareketlenir.

51 KIZLAR EV/KIZLAR ODA

İÇ/GECE

(Emine, Fadik, Hayat, Aslı, İpek) Aslı odaya girdiğinde, Emine ile Fadik kapının ağzında; henüz içeri girmiş olan İpek ile Hayat da açık pencerenin önündedirler. ASLI – Ay hakikaten de ne oluyor burada çok şükür. HAYAT –(olağan) Hava alıyorduk. FADİK – Bu saatte? İPEK – Niye atmosfer, mesaiyle mi çalışıyor Fadik teyze? ASLI –(kızlara kaş göz ederek) Dedim ama ben, kesin o maskeden dolayı ateş bastı yüzlerine. Serinlemek için çıktınız cama herhalde?.. EMİNE – Yavrum haziran ayındayız. Hava kırk derece. Ne serinlemesi? FADİK – Sırtınızdaki omzunuzdaki çantalar ne iş diye sormuyoruz bile bak. Kızlar sinir bozukluğuyla gülmeye başlarlar. HAYAT – Allah’tan. Çünkü ona verecek cevabımız gerçekten yoktu. Emine cama gidip dışarısını kolaçan eder. Aşağıda kimse yoktur. Kızlar kahkahalara boğulurken... FADİK –(gülerek) Deliler ayol! Nispeten Emine de rahatlamıştır. EMİNE – Yatın hadi artık. Geç oldu. Yarın iş var. 51

Emine ile Fadik çıkarken... FADİK – Haydi Allah rahatlık versin kuzularım. KIZLAR – ‘Sana da’ ‘Size de’ ‘İyi geceler’ Emine ile Fadik’in çıkması üzerine merakla kızlara dönen Aslı... ASLI –(Hayat’a) Yarın işin var mı gerçekten? İPEK – Evelallah. Onun arkadaşı kim? Aslı sevinçle ikiliye sarılır. Üçlümüz neşeyle zıplarken... EMİNE –(SES) Yatın dedim artık! Bir an basılmışçasına zınk diye kala kalan üçlümüz, sessizce gülüşüp sevinmeye devam edecektir.

52 İSTANBUL GENEL GÖRÜNTÜLERİ

DIŞ/GÜN

Geceden güne geçiş...

53 YOL

DIŞ/GÜN

Murat’a ait hususi minibüs yol almaktadır.

54 MURAT ARABA İÇİ-SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Murat, Doruk, Kerem) Doruk ve Murat, Kerem’in kullandığı arabada yol almaktadırlar. Doruk, oradan oraya kaykılarak... DORUK – Arabamı almama izin vermedin bari uzanmama izin ver accık... Murat, elindeki telefondan bir arama başlatırken... MURAT – Arabanı almana izin versem, basıp kaçardın. Ayrıca uzanma, ayıl. Bugün önemli görüşmelerimiz var. Alo Çağla. Çağla masasının başındadır.

52

ÇAĞLA – Buyurun Murat Bey... MURAT – Toplantıdan önce fotoğraf çekimine uğrayacağım. Hayat hanım’ı doğrudan çekim mekanına yönlendir. ÇAĞLA –(şaşkın) Hayat hanımı? Emin misiniz? MURAT – Evet, bugün Araplar’la görüşeceğiz. Dört dili yok mu bu kızın? DORUK – Yuh! Hatuna bak! Dört dil mi biliyormuş? ÇAĞLA – Arzu ederseniz toplantı mekanına da yönlendirebilirim. MURAT – Hayır hayır, çekime gelsin. Oradan birlikte geçeceğiz, yolda toplantıyla ilgili aldıracağım notlar da var. Murat telefonu kapatır. Doruk, pis pis sırıtarak ağabeyine bakmaktadır şimdi. MURAT – Ne? Ne var yine? DORUK – Onu sen anlat valla. CV incelemeler filan?.. MURAT – Hayat’a özgü bir şey değil. Kiminle çalıştığımı bilmek bir patron olarak hakkım. DORUK – Helal olsun kıza be! Dört dil ha? Gerçi sıksan en fazla kafa kol İngilizcesi çıkar gibi duruyor ama... MURAT – Bugün göreceğiz bakalım... O cv’yi babasının parasıyla mı satın almış yoksa bileğinin hakkıyla mı kazanmış...

53

DORUK – Vaaay büyük sınav günü diyorsun?.. Büyük sınav dedim de... Şu büyük girişim mavrası ne iş? Sürpriz hazırlıyormuşsun bizimkine? MURAT – Toplantıya gel, öğrenirsin. Doruk, yine kendini oradan oraya kaydırıp... DORUK – Off abi ya... Gerçekten çok acımasızsın. Kardeşinin bu hallerine bakıp sevecenlikle gülümseyen Murat’ın yüzü...

55 KIZLAR EV /KIZLAR ODA

İÇ/GÜN

(Hayat, İpek, Aslı) Hayat, ağır çalışan bir yazıcının başında esneyip bir şeylerin çıktısını almaktadır. İPEK – Ne oluyoruz ya sabah sabah tor tor beynimde? HAYAT – Onu bana değil, ağır vesait gibi çalışan yazıcımıza söyle. Suna’nın gönderdiği swot analizini basıyorum. Yatakta doğrulan İpek... İPEK – Hadi canım! Kız uyumayıp bu saate kadar analiz mi yazmış? HAYAT –(düzeltir) Sabaha karşı göndermiş. Allah razı olsun ondan. Sayesinde güne umutla uyandım. İPEK – Babanın hayrına değil ya... (gülerek) Babasının korkusuna yaptı. Hayat’ın da keyfi yerindedir. İki kız gülüşürler. Derken gözleri horul horul uyuyan Aslı’ya ilişir. İPEK – Bu da dünya yansa horul horul uyumuyor mu sinirime batıyor. HAYAT –(muzır) Hadi uyandıralım o zaman. 54

İPEK –(gözleri parlar) Valla mı? HAYAT – Valla. Üç, iki, bir! Hayat ile İpek, olanca güçleriyle kendilerini Aslı’nın üstüne bırakırlar. Genç kız hiç de bekledikleri gibi bir tepki vermez. ASLI –(yüzünü büyük bir gülümseme kaplar, gözleri kapalı, yumuşacık bir sesle) Günaydınnn… Ve de gerisin geri uykuya döner. İPEK – Yuh arkadaş! Yemin ederim bir milleti uyandırmak, bunu uyandırmaktan daha kolay!

56 SARTE BİNA/4.KAT

İÇ/GÜN

(Çağla) Çağla’nın masasında Suna Pektaş’a ait cv... Genç kız, bir kez daha tek tek kağıtta yazan numaraların üstünden geçip bir arama başlatır. ÇAĞLA –(kendi kendime) Ee numara doğru. Niye açmıyor şimdi bu kız?

57 SUNA EV/SUNA ODA

İÇ/GÜN

(Suna) Yatağında, analiz çalışması sayfaları arasında uyuyakalmış olan Suna’nın başındaki telefon sessizde olduğu için titreşimle çalmakta ancak genç kızın kılı kıpırdamamaktadır.

58 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Çağla) Bir kez daha arama başlatıp sonuç elde edemeyen Çağla, mesaj yazmaya başlarken... ÇAĞLA – Eceline mi susadın kızım sen? Mesaj yazacağız mecbur. 55

59 KIZLAR EV/ SALON

İÇ/GÜN

(Aslı, İpek, Hayat) Kızlar bir yandan ağızlarına kahvaltı sofrasındakilerden bir şeyler atarken bir yandan da işe gitmek üzere hazırlanmaktadırlar. (Son bir saç toplama, gömlek düğmesi ilikleme, parfüm sıkma,..v.s.) Son analiz kağıdını da dosyaya yerleştiren Hayat, mutfağa doğru seslenir. HAYAT – Anne biz çıktık! İPEK – Yedi içti kaçtı gibi olacağız ama Emine teyze, söz akşam ödeşiriz. ASLI – Otlu yumurtan muhteşem olmuş, eline sağlık. EMİNE –(SES) Bekleyin, ben de geliyorum! HAYAT –(kızlara dönüp şaşkın) Ben de geliyorum, derken?

60 KIZLAR EV/ANTRE

İÇ/GÜN

(Aslı, Hayat, İpek) Kızlar antreye geldiklerinde diğer yatak odasından çıkan Emine, elindeki ütüyü ve eteği gösterip... EMİNE – Şuna bir ütü vurduğumla çıkarız. HAYAT – Anlamadım, sen nereye? EMİNE –(net) İş yerine. HAYAT – Benim iş yerime? EMİNE – Yok, İpek’inkine. 56

ASLI – Ha iyi o zaman. EMİNE –(Hayat’a) Tabi senin işyerine evladım. Ne işim var İpek’inkinde? İPEK – Hayat’ınkinde ne işin var Emine Teyze? EMİNE – Babası dedi. Git gör bakalım ne menem bir yerde çalışıyormuş bu kız dedi. Öyle uğursuz nursuz tipler varsa olmaz o iş, al getir ben ona başkasını bulurum burada dedi. Burada dediği, memlekette. ASLI – Onu anladık, maalesef. Bir an kızlarla bakışan Hayat, İpek’in ‘kaçalım’ gibisinden bir baş hareketi üzerine... HAYAT – Bugün mümkün değil anne! Hayat hızla ayakkabılarını giyerken... EMİNE – Neden çocuğum? HAYAT – Fena halde geç kaldım. Bekleyemem çünkü! İPEK – Bekleyemez, evet! Hayat, kapıdan fırlayıp çıkarken... HAYAT – Başka zaman! İpek de Hayat’ın peşinden koşar. Neye uğradığını şaşıran Aslı’yla Emine açık kapının arkasından baka kalırlar. Kısa bir an sonra birbirlerine dönerler. Bir şey söyleme ihtiyacı duyan Aslı... ASLI Benim işyerime buyur gel diyeceğim ama bildiğin hastane işte...

57

Emine’nin tekrar kapıya dönen işkilli yüzü...

61 SARTE BİNA GENEL

DIŞ/GÜN

Binanın genel görüntüsü...

62 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Çağla, Hayat, Derya) Koridorda telaşla kendisine doğru gelen Hayat’ı gören Çağla... ÇAĞLA – Senin burada ne işin var? HAYAT – E, burada çalışıyorum. (tedirgin) Çalışmıyor muyum yoksa? ÇAĞLA – Mesajımı almadın mı? HAYAT – Ne mesajı? Çağla, sıkıntı ve stresle elini alnına vurup... ÇAĞLA – Murat Bey seni çekim mekanında bekliyor. HAYAT –(iyice şaşkın) Niye? Benim ne işim var ki orada? ÇAĞLAOrada işin yok zaten. Murat Bey’le çekim mekanında buluşup Araplar’la toplantıya geçeceksiniz oradan. Çevirmenlik yapacaksın. HAYAT –(dehşete düşüp) Ben?! Araplarla? Çevirmenlik yapacağım? ÇAĞLA Papağan gibi her söylediğimi tekrar etmeyi bırak da yola çık bir an önce. Vakit yok. Murat Bey, bekletilmekten nefret eder. (Hayat’ın eline bir bluetooth kulaklık tutuşturup) Al şunu da.

58

HAYAT – Bu ne? ÇAĞLA – Bluetooth kulaklık. Benim asistanımsan, notunu da benim yöntemimle tutacaksın. Hayat durup döner. HAYAT – Adres? ÇAĞLA – Mesajlarına bak! Hayat, tam cep telefonunu çıkarmıştır ki, jeton düşer. HAYAT – Aa bakamam... Yani baksam da göremem. Sen cv’de yazan numarayı aradın değil mi? O numarayı kullanmıyorum artık ben. Değişti. ÇAĞLA – Hadi diyorum hadi. Yeni numaranı mesaj at yoldan, adresi gönderirim tekrar. O sırada koridorun ucundan Derya belirmiştir. Hayat telaşla geri dönerken, Derya’ya çarpar. HAYAT – Ay pardon... Pardon ay... Merhaba... Hoşça kalın... Derya neye uğradığını şaşırmıştır. Kısa bir an Hayat’ın yüzünde kalır. Hayat aceleyle koridorda gözden kaybolur. Üstüne başına çeki düzen veren Derya, Çağla’nın yanına ilerlerken... ÇAĞLA – Hoş geldiniz Derya hanım... Murat Bey de Doruk Bey de fotoğraf çekimine gittiler. DERYA – Biliyorum. Seni görmeye geldim zaten ben. Çağla’nın şaşkın yüzü...

59

63 ÇEKİM MEKANI

DIŞ/GÜN

(fgr) Fotoğraf çekimi mekanı... Etrafında ağaçlar bulunan büyükçe bir süs havuzu... Havuzun hemen arkasında kalacak şekilde yüksek bir salıncak kurulmakta... (*Havuzun fıskiyelerinden yükselen suların fonunda salıncakta sallanan Didem’in çekilmesi planlanmış.) Fotoğraf sanatçısı, ışığın durumuna bakarken sanat grubu, havuzun kenarına aksesuarlar, içine ise çiçek yaprakları yerleştirmekte... Bir görevli de fıskiyeyi açıp kapatıp suyun ne kadar yükseldiğini kontrol etmektedir. Hummalı çekim hazırlıkları devam ederken Didem’in karavanını buluruz.

64 ÇEKİM MEKANI/KARAVAN

İÇ/GÜN

(Tuval, Didem, makyöz) Didem, bir gece önce Murat’la yaşadıklarından dolayı bok gibidir. Tuval ise her zamanki gibi işinin peşinde... Genç kızın son hazırlıkları sürmekte... Saçları yapılmış... Makyöz, son bir iki parlamayı alırken Tuval de genç kızın üzerindeki elbiseyle oynamakta... TUVAL – Hadi ama bu ne surat Didemcim? Gören de güzellik yarışmasından mansiyonla dönmüşsün sanacak. DİDEM – Morallerim bozuk. TUVAL – Hepsi birden mi? DİDEM – Hiç espri kaldıracak durumda değilim Tuval. TUVAL –(laf çakarak) Murat’la mı bozuştunuz yine diye soracağım ama aranız ne zaman iyi oldu ki. Degaje yaka gibisiniz... Bir o yana devriliyorsunuz bir bu yana. Didem sinirini makyözden çıkarır. 60

DİDEM –(makyöze) Ay tamam! Yeter! Bitsin artık şu pudra! Makyöz, Didem’e bozuk bir ifadeyle baka kalır. Tuval, ona başıyla ‘gitmesini’ işaret eder. Makyöz gider. DİDEM – Sen şu yeni kızı tanıyor musun? Uzaktan Didem’e şöyle bir bakan Tuval, yeni bir çift ayakkabı uzatırken... TUVAL – Bir de şunları dene bakayım. Hangi yeni kızı? DİDEM – Murat’ın asistanının asistanını. Tuval, kocaman şen bir kahkaha patlatır. TUVAL – O ne öyle, dış kapının dış mandalı gibi? DİDEM – Kızdaki havalar hiç de öyle değil ama. TUVAL – Aralarında bir şey mi var diyorsun? DİDEM – Var mı diye soruyorum. TUVAL – Ben Murat’ın has odabaşı değilim ki Didemcim, baş tasarımcısıyım. Nereden bileyim?

61

Didem’e daha fazla dayanamayan Tuval, bir tafrayla karavandan çıkar. Didem’in hayal kırıklığına uğrayan yüzünde kalırız.

65 ÇEKİM MEKANI

DIŞ/GÜN

(Doruk, Murat, Kerem, Tuval, Didem, fgr) Karavandan inen Tuval... Çekim için çevre düzenlemesi devam ederken Murat’a ait hususi minibüs, alana yanaşıp durur. Aracın otomatik olarak açılan kapısından Murat ve Doruk inerler. Üstlerinde takım elbiseler, gözlerinde gözlüklerle ortalığı yakıyorlardır. Hatta alanda prova çekim yapmakta olan fotomodellerden birkaçı dönüp kahramanlarımızı şöyle bir beğeniyle süzer. Hafifçe aşağı indirdiği güneş gözlüğünün üzerinden hatunlara çapkın bir bakış atan Doruk... DORUK – Abi sözü dinleyip işe geldiğime hiç bu kadar sevinmemiştim. Valla şahane! Doruk’la aynı şekilde hafifçe gözlüğünü indiren Murat, kardeşine bakıp... MURAT – Toplantıda da aynı enerjiyi bekliyorum senden. Tuval’in kendilerine doğru gelmekte olduğunu gören Doruk... DORUK – İşte hayatımın kadını geliyor! Tuval’in Doruk’la arasında Murat’la olduğundan daha sıcak ve samimi bir ilişki vardır. Doruk’un lafı dolayısıyla iyice havalanan ve dişileşen Tuval, genç adamı yanaklarından öperken... TUVAL –(Doruk’a) Deme öyle... Kısmetlerimi kapatacaksın. DORUK – Mümkün mü! Gücüm yetmez. Meşale gibisin Tuvalcim. Hepimizi yakar geçersin sen. Bizim dükkan kapanır, senin kısmetlerin kapanmaz. İkili gülüşürler. Tuval, Murat’la tokalaşırken... MURAT – Selam. Nasıl gidiyor? 62

TUVAL – Hoş geldin Muratcım. Hazır gibiyiz. MURAT – Güzel. Şu dekora bir bakacağım ben. Tuval, tam Murat’ın peşine düşmüştür ki, Doruk onu durdurur. DORUK – Sen bir dur, iki kaynayalım ya... Anında çark eden Tuval... TUVAL –(ilgiyle) Kaynamak benim işim Dorukcum… Isı benim göbek adım. Dökül bakalım… Ay yoksa yeni havadis mi var? DORUK – Bilmem. Havadisler sende. TUVAL – Aman ne havadis olacak bende? Ruhsuz bacaklılar, kafasız vücutlular! Uğraş dur! Anca yeni yetme kaprisi çekiyoruz işte. DORUK – Yeni yetme kaprisi alt başlığı, bende Didem üst kimliğini çağrıştırdı nedense?.. TUVAL – Tam isabet. (şevkle bir dedikodu modu tutturup) Geldiğinden beri beş karış surat. İnsanın beş parmağını birden yapıştırası geliyor. Modumu yedi bitirdi. Enerjimi emip çökertti. Gülüşürler. TUVAL – Murat’ın yeni asistanıyla aralarında bir şeyler olduğundan şüpheleniyor sanırım. DORUK –(aynı dedikodu modunda) Yok artık! TUVAL – Valla... DORUK – Yok ya abimin işi olmaz o hatunla. (güler/şakacı) Bir kere fazla düzgün.

63

Tuval de şen bir kahkaha patlatır. Doruk, genç kadının koluna girer. İkili kaynaya kaynaya sete doğru yürürken... DORUK – Sonra hatun, babamın arkadaşı... Bildiğin torpilli. Abimde de torpil alerjisi var biliyorsun... Doruk ile Tuval, Murat’ın yanına doğru ilerlerken karavanın kapısı açılır. Didem iner. Murat’ı gören Didem iyice kötü olur. Yine de bir umut genç adama tebessüm eder. Murat ise hiçbir şey olmamış gibi, profesyonel tavrını sürdürmekte... Didem ise Murat’ın kendisine nasıl davranacağını tartmaktadır. Murat, kendisini öpmek üzere hamle eden Didem’e elini uzatıp tokalaşmakla yetinirken... MURAT Merhaba Didem hanım. Didem, ultra bozulmuştur ancak suçlu olduğunu bildiğinden trip atamaz. Murat hızla Tuval’e dönüp... MURAT – Şu prova çekime bir göz atalım mı? TUVAL – Hay hay. Murat ile Tuval, çekim alanına doğru ilerlerken Didem’e yaklaşan Doruk, elini dostane bir biçimde kızın omzuna koyup... DORUK – Ne oldu yine, neye bozuldun sen? Didem hazır bir soranı bulmuşken dökülür. DİDEM Şu yeni asistan yüzünden birbirimize girdik dün gece. DORUK – Hangi asistan? DİDEM – Çağla’nın yanına verdiğiniz tipsiz. DORUK – Tipsiz? Doruk, Didem’in hassasiyetinden bir eğlence çıkaracağını düşünür.

64

DORUK – Sakın abimin yanında böyle bir laf edeyim deme. DİDEM – Niye ki? Doruk, Didem’e iyice yaklaşıp etrafı kollayarak önemli bir şey söyleyecekmişçesine... DORUK – Aa... Sana söylemedi mi? O senin tipsiz dediğin kız var ya, hani asistanın asistanı... Abimin çocukluk aşkı. Didem’in yüzü...

66 SARTE BİNA/ NEJAT ODA

İÇ/GÜN

(Derya, Çağla) Derya, Çağla’yı Nejat’ın odasına çekmiştir. Derya, kocasının makamında oturmakta; Çağla ise karşısında dikilmektedir. ÇAĞLA – Tam olarak benden ne istediğinizi anlamadım Derya Hanım. DERYA Sen Murat’ın asistanı gibi görünsen de Sarte’nin bir çalışanısın. Yani senin bir değil üç patronun var. O yüzden üçüne de hizmet etmen gerekiyor. ÇAĞLA – Etmediğimi mi düşünüyorsunuz? DERYA – Tam tersine. Sana Murat haricinde Nejat ve Doruk’a da sadakatini göstermen için bir şans veriyorum. (kısa bir sessizlik) Patronunun hazırlandığı büyük girişimin içeriği ne? ÇAĞLA – Murat Bey, sizinle paylaşmadığına göre şimdilik gizli kalmasını istediği bir şey sanırım. DERYA – Bak Çağla... Sen akıllı bir kızsın. Nejat emekli olmayı planlıyor. Şirketin başına 65

Doruk veya Murat geçecek. Murat geçerse hayatını yönetici asistanı olarak tamamlarsın ama Doruk geçerse belki bir müdürlük düşünebiliriz senin için. ÇAĞLA – Aksi takdirde? DERYA – Aksi takdirde hayatını bir yönetici asistanı olarak bile tamamlayamazsın. ÇAĞLA – Ama bu teklif değil, tehdit Derya Hanım. DERYA – Bu hangi açıdan baktığına göre değişir. İçinde bulunduğun durumu avantaja çevirmek senin elinde. Bir daha soruyorum: Murat’ın hazırlandığı büyük girişimin içeriği ne? Çağla’nın yüzü...

66

67 ÇEKİM MEKANI

DIŞ/GÜN

(Didem, Murat, Doruk, Hayat, Tuval, fgr) Çekim ufaktan başlamıştır. Salıncak kurulmuş, Didem yerini almıştır. Tuval, Murat ve Doruk da oradadırlar. Hayat’ın içinde bulunduğu taksi alana yanaşır. Genç kız, aceleyle taksiden iner. Çekim alanına doğru seri adımlarla ilerlerken Didem’in üzerinde olduğu salıncağı görüp dona kalır. Tuval ile konuşup çekimi izlemekte olan Murat, uzaktaki Hayat’ı fark etmiştir. Genç kız, transa girmiş gibidir. Salıncakta sallanıp süs havuzunun fıskiyelerinden yükselen suların ardında poz vermekte olan Didem... DİDEM – Ay bu salıncakta bir sorun var galiba... FOTOĞRAFÇI – Rahat olun, çocuklar tekrar tekrar kontrol ettiler, problem yok. DİDEM – E, sallanıyor bu! TUVAL –(espriyle karışık) Sallanacak tabi Didemcim, adı üstünde salıncak. Ancak henüz çekim alanına bir parça uzak olan Hayat, salıncağın kopmak üzere olan ipini fark eder. Hayat’ın gözünden giderek incelen ip... Genç kız, bir zayıflayan ipe, bir de Didem düştüğü takdirde başını vurma tehlikesi olan havuzun kenarına bakar. Tuhaf bir hal içerisindedir. Sanki karşısındaki Didem değil de başkasıdır. Ağır çekimde elindeki çantayı ve analiz dosyasını fırlatıp canhıraş salıncağa doğru koşan Hayat... İleri geri hareket ettikçe incelen salıncak ipi... Didem’e ve salıncağa fokuslanmış olan Hayat... Kopan salıncak ipi... İyice hızlanıp Didem’i kurtarayım derken havuzun içine düşen Hayat... Kopan salıncaktan yerdeki matların üzerine oturan Didem... Herkes ortada hiç bir halt yokken çığlık çığlığa bağıran Didem’in başına koştururken sırılsıklam olmuş ve gözlerine yaşlar hücum etmiş Hayat’a bir el uzanır. Genç kız, başını elin geldiği yöne doğru kaldırınca Murat’la göz göze gelir. 67

MURAT –(hafiften dalgacı) Sonuç başarısız da olsa kahramanca bir hareketti, tebrikler. HAYAT –(bozuk) Kendim kalkabilirim, teşekkür ederim. Suyun içinde kısa bir an debelenen Hayat, ayağa kalkmayı tam başarmıştır ki, bu kez de dengesini kaybeder. İkinci kez düşecekken Murat onu belinden yakalamak suretiyle tutar. Islandığı için elbisesi üzerine yapışmış olan Hayat’ın saçlarından, alnından sular süzülmektedir. İkili yine bir an için göz göze kalır. MURAT-(eğlenerek) Bu sefer ne yapayım? Tutayım mı, bırakayım mı? HAYAT –(gayet ciddi) Sizden bir şey isteyeceğime yeniden düşmeyi tercih ederim. Murat’tan kurtulan Hayat, havuzdan çıkar. Ancak bu kez bu durum ne fotoğrafçının elinden ne de Didem’in gözünden kaçmamıştır.

68 ÇEKİM MEKANI/KARAVAN ARKASI-ASLI HASTANE-YOL DIŞ/GÜN (Hayat, Tuval, asistan) (İpek) (Aslı) Üzerinde şık bir sabahlık, başında havlu olduğu halde karavanın arkasını kendisine siper almış olan Hayat, Aslı ve İpek’le telekonferans şeklinde konuşmaktadır. Büyük bir bahçe şemsiyesinin altına ayaklı askılıklar dizilmiş... Çekim boyunca giyilen ve giyilecek olan elbiseler sıralı... Tuval de bir Hayat’ın endamına bir elbiselere bakıp uygun bir şey seçmenin peşinde... Beğendiği elbiseleri işaret edip asistanına ayırtmakta... Ve de bütün bunları yaparken konuşmaya kulak misafiri olmaktadır. HAYAT – Hayır İpekcim, yanlış duymadın. Bugün, hatta birazdan Arap iş adamlarıyla toplantımız var. Murat Beyefendiler de çevirmenlik yapmamı istediler. İPEK – Eyvah! Ne halt edeceğiz şimdi? 68

Hayat, yanında Tuval olduğu için rahat konuşamamakta... HAYAT – Ben de onu sormak istedim size fakat ortam müsait değil ne yazık ki... Hayat ile Tuval bir an için göz göze gelirler. Genç kız, Tuval’e sevimlilikle gülümser. İPEK – Dur ben bir Suna’ya ulaşmaya çalışayım. Belki onun aklına bir formül gelir. ASLI – Benden ne istiyorsun peki? HAYAT – Toplantının kaçta biteceği belli olmazmış. Evdekini haberdar et istersen... ASLI –(anlamaz) Evdekini? HAYAT – Emine Hanım var ya... ASLI – Annen olan? Hayat, Tuval duyacak diye gerim gerim gerilmekte, Aslı’ya da fena sinirlenmekte ancak yüzüne yapıştırdığı sahte ve sevimli tebessümden de vazgeçmeden... HAYAT – Benim annem öldü Aslı. ASLI – Ne diyorsun kızım sen Allah korusun? HAYAT – O anlamda değiiiiiil. Yıllar önce hani... Onun için bizim evdeki kahya Emine Hanım’ı arayıp geç kalacağımı söylersen, yemeğe beklemesin beni kadın. İşini bitiren Tuval, gelip Hayat’ın başına dikilir ve gözlerini kırpmaksızın genç kızın yüzüne odaklanır. ASLI –(anca çakar) Haaa... Yanında birileri var senin... HAYAT – Ya ya... Çok şükür. Kapatıyorum şimdi.

69

Hayat, telefonu kapatır. Tuval’in yüzünde öyle nötr bir ifade vardır ki, ne istediği hiç belli değildir. Genç kadın bir şey de dememekte, sadece gözlerini dikmiş Hayat’ı izlemektedir. Durumdan rahatsız olan genç kızımız, elini kolunu nereye koyacağını bilemez önce... Sonra da dayanamayıp... HAYAT – Bir şey mi vardı? TUVAL – Bana mı soruyorsun tatlım? Hayat, tepkilerini hiçbir yere oturtamadığı bu değişik kadın karşısında ne diyeceğini bilemez bir an... HAYAT – Anlamadım?.. Tuval’in yüzüne tatlı bir tebessüm yayılır. TUVAL – Patron asistanının asistanını asiste edeyim o zaman. (saatine bakıp) Yarım saat sonra toplantın var, sıçana dönmüş durumdasın. (tebessüm yüzünde donar, ciddileşip) Peş düşüme! Tuval kararlı adımlarla karavanın ön tarafına doğru ilerlerken neredeyse bir düzine elbiseyi kucaklamış olan asistanı da hemen peşindedir. Bir an ‘Allahım ben ne yaşıyorum’ ifadesiyle kalan Hayat... HAYAT –(anlamaya çalışarak) Peş düşüme??? Genç kız da Tuval’in arkasına düşerken... HAYAT – Peşeyim, peki.

69 KARAVAN İÇİ

İÇ/GÜN

(Tuval, Hayat, asistan) Karavanın kapısı açılır. Tuval girip bir komutan edasıyla beklemeye başlar. Asistan ve peşindeki Hayat da girerler. ASİSTAN –(kucağındaki elbiseleri gösterip) Bunları nereye bırakayım Tuval hanım? TUVAL –(sevimlilikle) Dolmabahçe Sarayı’nı biliyor musun? ASİSTAN –(boş bir nazarla) Evet. 70

TUVAL – Tamam, oradaki kuş kafesinin yanına bırak, gel. Tuval’in esprisini anlayan Hayat, elinde olmadan bir küçük gülücük kaçırır. Asistan hala boş boş bakmakta... TUVAL –(hafiften sinirlenip/asistana) Bırak şöyle masanın üstüne. Sonra da mümkünse görünmez ol, en az bir hafta karşılaşmayalım. Asistan söyleneni yapıp çıkarken Hayat’ın Tuval’le eğlenmeye başladığı bellidir. İkilimiz baş başa kalmıştır. Tuval, bir kez daha gözlerini Hayat’a dikip bir süre öylece kalır. HAYAT – Yalnız siz böyle durup bana bakınca ben bir tuhaf oluyorum... TUVAL – Evet. İnsanlar üzerinde böyle bir etkim olduğu söylenir. (cilveli ve eğlenceli bir gülüşle) Özellikle erkekler üzerinde. Hayat’ın bir kez daha şaşkın yüzü... Tuval, hızla elbiselerin içine dalıp seçim yapmaya çalışırken... TUVAL –(Hayat’a bakmadan) Demek büyük patronun arkadaşının kızıyız?.. HAYAT – Öyle olduğum söyleniyor. Bir an için Hayat’a dönen Tuval... TUVAL – Hı... Espriliyiz. (tekrar işine dönüp) Murat’la iş dolayısıyla mı tanışıldı yoksa öncemiz var mı? HAYAT – Neden sordunuz? Yine bir an için Hayat’a dönen Tuval... TUVAL – Hı... Özgüvenin dışında meraklıyız da. Tuval elbise arayışını sürdürürken... TUVAL – Didem’le aramızda ne geçti peki? HAYAT – Didem? Haa şu sevimsiz sarı çiyan...

71

Hızlı ve keskin bir hareketle Hayat’a dönen Tuval, bu kez genç kızın yüzünde kalır. Son derece ciddi görünmektedir. Hatta genç kızımız bir parça gerilmiştir şimdi... TUVAL – Hıı... Sevimsiz? (Hayat başıyla korka korka da olsa onaylar) Sarı? HAYAT –(aynı tedirgin ifadeyle) Değil mi? TUVAL – Çiyan? HAYAT – Evet, o kısmı bana da biraz fazla geldi şimdi. TUVAL – Esprili, özgüvenli ve meraklısın, üstelik de ‘bazı’ konularda hemfikiriz. Tuval şen bir kahkaha patlatır. TUVAL Tuttum seni! Hayat da rahatlamıştır. Tuval, elindeki iki elbise alternatifini Hayat’a göstererek... TUVAL – Bu mu, bu mu? HAYAT – İkisi de olmaz. Toplantı için fazla iddialı değiller mi? TUVAL – Karşında Tuval Yanıkoğlu var tatlım, tezgahtar değil, di mi yavrukuş. Burası da giyim mağazası değil. HAYAT – Renk sorun değil de daha derli toplu bir şey ayarlayamaz mıyız? TUVAL – Galata Köprüsü’nü biliyor musun? HAYAT – Evet. Gidip kendimi oradan mı atayım?

72

Bir an insanı huzursuz edecek biçimde ciddi kalan Tuval, yine sağlam bir kahkaha patlatıp... TUVAL – Ay valla tuttum ben seni!

70 ÇEKİM MEKANI

DIŞ/GÜN

(Doruk, Murat, Kerem, Didem, Hayat, Tuval, fgr) Salıncak tamir edildiğinden çekime ara verilmiştir. Murat, aracın ve Kerem’in yanında, Didem tribal bir şekilde oturtulduğu sandalyede limonata içmekte, Doruk ise fotomodel kızlarla kaynamaktadır. Karavanın kapısı açılır. Ağır çekimde: Araçtan dışarı çıkmak üzere adımını atan Hayat’ın ayağındaki şık, ince topuklu, ten rengi stilettoları görünür. Ardından ayaktan başa genç kızımızı tarayan kamera, önce üzerindeki parizyen ancak iddialı bir renkteki (kırmızı, nar çiçeği, cam göbeği,..) üzerine oturan, belki yandan yırtmaçlı elbiseyi, ardından da saçları sade bir şekilde ensesinde topuz olarak toplanmış ve hafif ancak elbisesiyle uyumlu makyaj yapılmış Hayat’ın yüzünü bulur. Henüz saatine bakmış olan Murat, başını kaldırdığında genç kızı görür. Ne kadar açık etmese de şaşırdığı ve beğendiği bellidir. Murat’ın bu bakışını yakalayan Didem, genç adamın gözlerini diktiği yöne dönünce Hayat’ı o halde görür ve iyice bozulur. Hayat, Murat’a doğru ilerlerken kendinden emin ve elinde olmaksızın havalıdır. Genç adamın yanına kadar gelen Hayat... HAYAT – Ben hazırım Murat Bey. MURAT – Görüyorum. (Kerem’e) Çıkalım Kerem. KEREM – Baş üstüne. MURAT –(Doruk’a) Doruk hadi! Uzakta fotomodellerle muhabbeti iyice koyultmuş olan Doruk... 73

DORUK Ben kalıyorum, gidin siz. Murat ‘tehey Allahım’ gibisinden bir hareket yaparken şoför mahalline geçen Kerem, hususi minibüsün kapısını açar. Murat, Hayat’a çıkması için yardım etmek maksatlı elini uzatır. Hayat, tam tutacakken geri çekip... MURAT Gerçi sen elimi tutmaktansa düşmeyi yeğliyordun değil mi? Murat minibüse biner. Bir kez daha genç adama sinir olan Hayat... HAYAT –(kendi kendine) Ben senin ağzını burnunu kırmayı yeğliyorum asıl... Neyse... Hayat, küçük bir kösteklenme hareketinin ardından yüksekçe basamağa tırmanmayı başarıp araca biner. Kapılar kapanır. Hususi minibüs yola çıkar. Murat’ın arabası uzaklaşırken Didem giden arabayı izleyen Doruk’un yanına yaklaşır. Doruk yanına gelen Didem’i sanki fark etmemiş gibi davranır, DORUK- (kendi kendine) Fanteziye bak ya… Sen yıllar sonra çocukluk aşkını bul. Sonra onunla Gri’nin 50 tonu hesabı yönetici-asistan pozisyonlarında actionlar yakala. Vay be abi. Sen neymişsin. (Didem’i fark etmiş gibi yapar) Aaa Didem, sen burada mıydın ya? DİDEMDoruk, bana doğruyu söyle. Nereye gidiyorlar? Ne toplantısı bu? Hem sen niye gitmiyorsun? DORUK- (manidar bir bakış fırlatır ) Sence? DİDEM- (korkuyla) Yoksa? DORUK-(başını sallar, gözlerini kısar) Hı hı... Tam da öyle. DİDEM-(isyan eder) Ne? Açıkça söyle. Ben anlamıyorum hiçbir şey!

74

Doruk Didem’n kulağına eğilir. DORUKToplantı paravan. Yalan. Birlikte yemeğe çıkıyorlar. Mevzu çakılmasın diye toplantı kamuflaj! Herkes tamam da sen nasıl yersin bunu Didocum? Didem mosmor bir halde kalmıştır.

71 MURAT MİNİBÜS İÇİ

İÇ/GÜN

(Kerem, Murat, Hayat) Hayat ve Murat arabada yan yana oturmaktadırlar. Genç kızın, alışık olmadığı bu giyim tarzı içinde pek de rahat ettiği söylenemez. Küçük küçük eteğini çekiştirir. Ancak yırtmaç dekoltesinden bacağı görünmektedir. Yanındaki analiz dosyasını kucağına koyar. Ayakkabılarının topuklarını oynatır hafiften. Ve bütün bunlar Hayat’ı göz ucuyla izleyen Murat’ın nazarından kaçmaz. MURAT –(Hayat’a bakmadan) O elindeki dosya ne? HAYAT – Az kalsın unutuyordum, benden istediğiniz swot analizi. Hayat, dosyayı Murat’a uzatırken stresten hafiften elleri titremektedir. Murat dosyayı alır. Murat şöyle bir bakar, dosya kusursuz görünmektedir. Bu duruma şaşırdığını belli etmez. MURAT –(gözü dosyada olduğu halde) Hangi okulda okudum demiştin? HAYAT – Öyle bir şey demedim henüz. (toparlanıp) Michigan State Üniversitesi. MURAT Yüksek lisans? HAYAT Sourbon’da yaptım. MURAT Tez konusu?

75

HAYAT –(ezberlediği üzere) Büyük atılımlar için gerekli ivmelerin yapılandırılması organizasyonu. MURAT –(laf çakarak) Cankurtaranlık kursunu Michigan’da mı aldın peki, Sourbon’da mı? Yeniden salıncak olayını hatırlayan Hayat’ın yüzü bulutlanır. Genç kız bu kez susmakla yetinir. Kısa bir sessizliğin ardından... MURAT –(Sorgulayıcı) Daha geçenlerde takıştığın birini kurtarmak için kendini sulara atman takdire şayandı doğrusu. HAYAT – Takıştığımızı siz nereden biliyorsunuz? MURAT – Patronum ben. HAYAT –(sıkkın) Konunun Didem hanımla ilgisi yoktu. MURAT – Yoksa kapalı alanda kalma korkusu dışında, salıncak fobin de mi var? Murat’ın sorusu Hayat’ta hiç beklemediği bir reaksiyon yaratır. Hayat her zamankinden farklı, hatta belki gözleri dolarak, soğuk ve mesafeli bir ses tonuyla... HAYAT – Bu konuda konuşmak istemiyorum. Hayat, dolan gözlerini yeniden yola diker. Murat, genç kızın sakladığı bir şeyler olduğunu sezer ama üstüne gitmez.

76

72 ÇEKİM MEKANI

DIŞ/GÜN

(Tuval, Didem) Dekor ve çekim ekipmanları toplanırken Tuval ile Didem de portatif koltuklarında oturmuş konuşmaktadırlar. Didem, güneş gözlüklerinin altından iki gözü iki çeşme ağlamakta... Tuval ise hem onu dinleyip hem de elindeki kahveyi yudumlamaktadır. Elindeki elektronik yelpazeyi ise bir fenalaştıkça Didem’e ancak genellikle kendine tutmakta... DİDEM – Gördün değil mi? Murat, benden önce o asistan bozuntusuna koştu. TUVAL –(geniş) Pozisyon öyle gerekti. Güzel pozisyon oldu ama… Ay sıcak bastı yine bak. Sen alt tarafı minderde poponun üstüne oturdun, kızcağız havuzu boyladı. DİDEM – Bir karış suda boğulacak hali yoktu ya! TUVAL – Ayrıca sana bütün set koştu. DİDEM – Ben de onu diyorum işte. Bütün set bana koşarken Murat, çocukluk aşkının peşindeydi. (daha da ağlayarak) Tuval’in gözleri yuvalarından fırlar. TUVAL –(şevkli dedikodu modunda) Aa! Hayat’la Murat çocukluk aşkı mıymış? (gülerek) Bu bir hayat murat meselesi miymiş yani? Didem’in bozulan ifadesi üzerine toparlanan Tuval... TUVAL – Sen nereden öğrendin? DİDEM – Doruk söyledi. Ama ben de Didemsem o kızı geldiği gibi göndermesini bilirim. TUVAL –(geniş) Hıı... O biraz zor görünüyor işte.

77

DİDEM – Neden? TUVAL – Kız akıllı bir kere. DİDEM – Ben aptal mıyım Tuval? TUVAL ––(yarım ağız) Aaaaa… Olur mu hiç? Estağfurullah. Özgüvenli sonra... DİDEM – Onun o özgüvenini patates cipsi gibi yerim ben. TUVAL – Esprili, eğitimli... DİDEM – Ne var? Sirkteki maymunlar da öyle. TUVAL – Haaa bir de... Bunca şeyin yanında küçük ve önemsiz bir ayrıntı ama... Kız, Nejat Bey’in de arkadaşının kızıymış. Bildiğin aileden torpilli. (keyifli bir kahkaha patlatır) 150 tonluk tırı yerinden oynatmak, Hayat’ı yerinden etmekten daha kolay anlayacağın. Didem’in iyice hırslanan yüzü...

73 ÇEKİM MEKANI/ SARTE BİNA ÖNÜ

DIŞ-GÜN

(Doruk, fgr) (Derya) Doruk mankenlerle samimi bir sohbetin içindedir. Bu sırada telefonu çalar. Derya aramaktadır. DORUK –(kızlara esprili) Sessiz ol harem, validem arıyor. Kızlar kendi arlarında kikirdeşirler. Doruk, bir kez daha ‘sessizlik’ işareti yapıp telefonu açar. DORUK – Dinlemedeyim... DERYA – Derhal konuşmamız lazım Doruk. 78

DORUK – Fakat tam da son derece ciddi bir toplantının ortasındaydım. Kızlar tekrar kikirdeşir. Bu sesleri duyan Derya... DERYA –(kinayeli) Belli. DORUK – Telefonda anlatsan olmuyor mu annem ya? DERYA –(net-kararlı) İtiraz istemiyorum Doruk. Yarım saat içinde söylediğim yerde oluyorsun. Doruk’un yüzü...

74 TOPLANTI MEKANI ÖNÜ

DIŞ/GÜN

(Murat, Hayat) Murat’a ait hususi minibüs, toplantı yapılacak mekanın önünde durur. Aracın kapıları açılır. Murat inip elini Hayat’a uzatır. MURAT – İnat etme de tut elimi. Bana lazımsın bugün. Kısa bir tereddüt yaşayan Hayat, Murat’ın kendisine uzattığı eli tutar. Yakın plan: Kavuşan eller...

75 TOPLANTI MEKANI GİRİŞ

İÇ/GÜN

(Hayat, Murat) Seri adımlarla ilerleyen Murat önde, Hayat ise hemen peşinde oldukları halde toplantı yapılacak mekanın lobisinden içeri girerler. Genç kızın gözü cep telefonundadır. Vakit daraldıkça iyice gerildiği bellidir. HAYAT –(kendi kendine) Hadi kızlar... Hadi kızlar... Restoran bölümüne yönelen Murat, Hayat’ın geçmesi için kapıyı kısa bir an açık tutar. Ancak genç kızın gelmediğini görüp... MURAT – Ne bekliyorsun orada?

79

HAYAT – Telefon. Ay telefonda saate bakıyordum. MURAT – Gelsene hadi. HAYAT –(sevimlilikle son bir şansını dener) Gelmeme şansım var mı? MURAT – Anlamadım? HAYAT – Yani, benim acilen bir lavaboya kadar gitmem lazım da... Bir kez daha saatine bakan Murat... MURAT – Acele et. Gelmek üzeredirler. Hayat koşa koşa tuvalete doğru hareketlenir.

76 TOPLANTI MEKANI/ TUVALET-ASLI HASTANE-İPEK OFİS İÇ/GÜN (Hayat) (Aslı) (İpek) Boş kadınlar tuvaleti... Kapı açılır. Telaşla içeri Hayat girer. Derhal, Aslı ve İpek’i arar. Ekran üçe bölünür. İşlerinin başındaki kızları görürüz. HAYAT – Doğrudan konuya giriyorum. Vaktim yok. Ne yaptınız? ASLI – Emine hanımla... Ay Emine teyzeyle konuştum. Geç geleceğini haber verdim. HAYAT – Tamam. O ne dedi peki? ASLI – Böyle iş mi olurmuş. Bu nasıl işmiş. Daha ilk haftadan bu neyin yemeğiymiş. HAYAT – Beklenen tepkiler. Sıkıntı yok. Asıl sen ne yaptın İpek? Ulaşabildin mi Suna’ya? İPEK – 80

Suna cepte. Şimdi sana bir telefon kulaklığı lazım sadece. Hayat, çantasından Çağla’nın verdiği bluetooth kulaklığı çıkarırken... HAYAT – Sabah Çağla vermişti bir tane ama işe yarar mı bilmiyorum. Kablosuz bir şey. Nasıl kullanılır ki bu? İPEK – Çok kolay. Cihazı telefonuna tanıt. Toplantıya girmeden önce Suna’yı ara. Telefonunu açık bir biçimde masaya koy. HAYAT – Allahım sen bana yardım et.

77 BİR ARAZİ-TOPLANTI MEKANI/KORİDOR İÇ-DIŞ/GÜN (Suna, Gökçe) (Hayat) Gökçe ve Suna, yüksek tepelerden birinde yürüyüp dürbünlerle kuş gözlemlemektedirler. SUNA – Bu sefer kesin duyum mu? GÖKÇE – Evet evet. Amerika’daki fırtına yüzünden büyük bir kaz sürüsü İspanya’ya gelmiş. Migel fotoğraflarını yolladı. Bence buraya da gelmeleri an meselesi! Çok heyecanlıyım! SUNA – Ben de canım. Bu birlikte gördüğümüz ilk kaz sürüsü olacak. GÖKÇE –(aşkla) Ama son olmayacak kuşum. Birlikte daha ne kazlar, akbabalar, ak başlı kiraz kuşları göreceğiz seninle. Gülümserler birbirlerine. O sırada Suna’nın telefonu çalar. Arayan Hayat’tır. Genç kız telefonu açar. SUNA – Efendim? Bir yandan hızlı adımlarla toplantının yapılacağı restoran kısmına doğru ilerlemekte olan Hayat... HAYAT – 81

Hazır mısın Suna? Toplantıya girmek üzereyim. SUNA – Hazırım hazırım. Ancak Suna’nın sesi Hayat’a kesik kesik gelmektedir. HAYAT – Ne dedin anlamadım? SUNA –(bağırarak) Hazırım diyorum, aramanı bekliyorum. GÖKÇE – Çok bağırıyorsun, gelmeden kaçıracaksın kuşları bak. HAYAT – Sesin niye kesik kesik geliyor? SUNA – Gökçe’yle arazideyiz. Bir kuş sürüsü bekliyoruz da... (bir an gökyüzüne bakıp deli gibi bir coşkuyla) Ay ay ay geliyorlar galiba! HAYAT –(kendi kendine) Bana da geliyorlar yavaştan. GÖKÇE – Toz bulutu o kuşum. SUNA –(heyecanla Hayat’a) Yanlış alarm. Toz bulutuymuş. Hayat’ın yüzü...

78 TOPLANTI MEKANI

DIŞ/GÜN

Mekanın genel görüntüsü...

82

79 TOPLANTI MEKANI/BİR ARAZİ

İÇ-DIŞ/GÜN

(Hayat, Murat, Adamlar) (Suna, Gökçe) Arap iş adamları gelmiş, Murat ve Hayat’la bir masa etrafındadırlar şimdi. Genç kızın, cep telefonu açık bir biçimde masanın üzerinde durmakta... Kulağında ise bluetooth kulaklık bulunmaktadır. Hayat, bir parça gecikmeli de olsa söyleneni Arapça’ya çevirmektedir. MURAT – Telefonda da bahsettiğim üzere Sarte olarak bir atılım peşindeyiz. Arazide bir yandan elinde dürbünle kuş bekleyen Suna, bir yandan da telefondan duyduğu cümleyi Arapça’ya çevirir. Arapça cümlenin ilk yarısını Suna’dan, ikinci yarısını ise Hayat’tan duyarız. SUNA –(Arapça) Telefonda da bahsettiğim üzere... HAYAT –(Arapça) Sarte olarak bir atılım peşindeyiz. 1.ADAM –(Arapça) Hayırlı olsun diyelim. HAYAT –(Murat’a) Hayırlı olsun diyorlar. 2.ADAM –(Arapça) Ben ortağım gibi değilim. Konuyu uzatmayı sevmem. Bizden talebiniz ne? Suna, cümleyi o kadar hızlı çevirir ki, Hayat yetişememiştir. HAYAT – Yalnız biraz tane tane! Murat, şaşkınlıkla Hayat’a döner. MURAT – Arapçanız yeterli değilse başka bir çevirmen ayarlayalım Hayat hanım. HAYAT – Ne münasebet? (gerçekte Suna’ya gönderme yaparak) Aksan farkımız var, onun için tane tane konuşmalarını rica ettim.

83

MURAT – Keşke bunu Arapça isteseydin. HAYAT –(kendinden emin) Onu da yaparız efendim. (Adamlara Arapça) Biraz tane tane konuşmanız mümkün mü, yetişemiyorum... ADAMLAR –(Arapça) ‘Tabi tabi’ ‘Olur’ Hayat, Murat’a dönüp ‘gördün mü nasıl da istedim’ bakışı atar. MURAT – Evet? HAYAT – Evet ne? Derin bir sabır soluğu çeken Murat... MURAT – Ne dediler? HAYAT – Haaa... Bir saniye hatlarda bir problem oluştu da... SUNA – Alo? Alo? Sesim geliyor mu? HAYAT –(telefona doğru) Kesik kesik... (Murat’a) Kesik kesik de olsa çevireyim... SUNA Ben ortağım gibi değilim. Konuyu uzatmayı sevmem. Bizden talebiniz ne? Dedi az önce. Hayat, duyduğu kadarıyla toparlar. HAYAT –(Murat’a) Kısa keselim aydın havası olsun. (açıklar) Demek onlarda da var aynı deyim. Talep neymiş talep? MURAT – Sarte’yi konsept bir marka haline getirebilmek için imalatı da kendi bünyemizde çözmek istiyoruz. HAYAT –(merakına yenik düşüp) Yani? Murat’ın ters bakışı üzerine...

84

HAYAT –(toparlanıp) Yok yani ben hepsini birden toparlayıp çevirebilmek adına şey ettim. MURAT – Türkiye’de kurup tutturamadıkları mobilya fabrikalarına talibiz. Suna yine Arapça çeviriye başlar. SUNA –(Arapça) Sarte’yi konsept bir marka haline getirebilmek için... Hayat, Suna’nın söylediklerini tekrarlamakta... HAYAT –(Arapça) ...imalatı da kendi bünyemizde çözmek istiyoruz. Bu anlamda... (ses gidip gelir) Bu anlamda... MURAT – Ne oldu? HAYAT – Ses kesildi. Ay yani (suyundan bir yudum alır) Sesim kesildi, ay kısıldı bir an... SUNA – Beni duyuyor musun Hayat? (Arapça) Mobilya fabrikalarınıza talibiz. Ecel terleri döken Hayat, yeniden adamlara dönüp... HAYAT –(Arapça) Mobilya fabrikalarınıza talibiz. Oh çok şükür! Murat’ın kızı garipseyen bakışı...

80 BİR YER

DIŞ/GÜN

(Doruk, Derya) Derya oturmuş gergin düşünceli kahvesini yudumlamaktadır. Hızlı adımlarla gelen Doruk, annesinin karşısına oturduğu gibi konuya girer. DORUK – Buyursunlar efenim. Nedir bu kadar acil olan, ben bile merak ettim. DERYA – Abin sana şu büyük girişimin içeriğiyle ilgili bir şey söyledi mi? 85

DORUK – Off anne ya, yine mi aynı konu? DERYA – Söyledi mi söylemedi mi? DORUK – Fırsat olmadı. DERYA – Ben ne olduğunu öğrendim. Küçük beyimiz şimdi de Sarte’yi konsept bir şirkete dönüştürme peşindeymiş. DORUK – Konsept şirketten kasıt? DERYA – Sadece giyim değil. Bundan sonra aksesuar, çanta, ayakkabı, mobilya, dekorasyon malzemeleri, aklına gelebilecek her şey diyelim. DORUK –(gururla) Vay be Murat Sarsılmaz’a bak! Gözünü yine yükseklere dikmiş. DERYA – Ve de niyeyse baban, şirketin başına birinizi geçireceğini söyledikten sonra. DORUK – Anne lütfen... DERYA –(kararlılıkla keser) Abin dediğin gibi sana karşı iyi niyetli olsa bu durumu senden saklamazdı oğlum. Fırsatı olmadı, bir bahane değildir. Olsa olsa oyalama taktiğidir. Doruk’ın yüzü...

81 İSTANBUL GÖRÜNTÜLERİ

DIŞ/GECE

İstanbul’da gece olur.

86

82 TOPLANTI MEKANI

İÇ/GECE

(Murat, Hayat, Adamlar) Toplantının sonlarına gelinmiştir. İki taraf da el sıkışır. Kalkmak üzere hareketlenirler. Murat, Araplar’ı uğurlarken şakır şakır İngilizce konuşur. Araplar da İngilizce karşılık vermektedir. MURAT –(İngilizce) Tanıştığımıza gerçekten çok memnun oldum. Umarım bu toplantı, bir ortaklığın temelini oluşturur. 1. ADAM –(İngilizce) Bizim açımızdan da keyifliydi. Teklifinizi, ortaklarımızla da paylaşacağız. MURAT En kısa sürede görüşmek üzere... Adamlar, önce Murat’la ardından da Hayat’la tokalaşıp giderler. Hayat hala şoktadır. HAYAT – E ama siz?.. Yani madem iki taraf da İngilizce biliyordu... MURAT İnsanların anadili dururken neden İngilizce konuşalım ki? Üstelik de Arapça bilen bir asistanım varken. Murat, adamlara eşlik ederek mekandan çıkarken hafiften arkalarında kalan Hayat’ın dumura uğrayan ve öfkeden kuduran yüzü...

83 TOPLANTI MEKAN ÖNÜ

DIŞ/GECE

(Hayat, Murat, Kerem, adamlar) Murat, misafirlerini uğurlamaktadır. Kısa bir süre mekanın ana kapısında Hayat belirir. HAYAT –(kendi kendine) Hava kararmış yaaa... (saatine bakıp) Emine hanım öldürecek Emine hanım.

87

Hayat, mekana sırtını dayayıp Murat’ın işini bitirmesini beklemekte olan Kerem ile göz göze gelir. Genç adam, Hayat’ın söylediklerini duymuştur. HAYAT – Aa... Sen de mi buradaydın?.. KEREM – Nerede oturuyorsun? HAYAT – Reşitpaşa... Ay! Tarabya diyecektim. Eskiden otururduk orada. KEREM – Tarabya şurası. Bırakırız biz seni, sıkma canını. Murat’ın ikilinin yanına doğru geldiğini gören Hayat, iyice gerilir. HAYAT – Ama sonra bir de oradan dönmesi var, kalsın! KEREM – Nereye döncen? Murat yanlarına kadar gelmiştir. MURAT – Nedir? KEREM – Saat geç oldu, Hayat hanımı evine kadar bıraksak sizin için sorun olur mu Murat Bey? MURAT – Yoo... Bir an önce evime gitmek dışında istediğim herhangi bir şey yok. HAYAT – Benim de. Onun için siz hiç zahmet etmeyin, bir otobüse atlayıp giderim ben. MURAT – Otobüse? Koskoca müsteşar kızı? HAYAT – Yani lafın gelişi otobüs... Taksiye binerim herhalde.

88

KEREM – Ya ne gerek var şimdi bu kılık kıyafetle taksiye filan. Bu saatte geçmez buradan zaten. Atla, Tarabya şurası, bırakırız biz. MURAT – Küçük hanımın tanımadığı insanlarla aynı araca binme fobisi var Kerem, sen bilmezsin. Hayat bozulur. KEREM – E taksici tanıdık mı? Murat muzır bir biçimde gülerek Hayat’a bakar. MURAT Onlar klasman dışı. (eliyle hususi minibüsü işaret edip) Buyurun Hayat hanım siz önden düşün. Bir in cin top oynayan boş yola, bir saatine, bir de araca bakan Hayat’ın kararsız yüzü...

84 YOL

DIŞ/GECE

Kerem’in kullandığı Murat’a ait hususi minibüs yol almaktadır.

85 MURAT ARABA İÇİ-KIZLAR EV/MUTFAK

İÇ/GECE

(Kerem, Murat, Hayat) (Emine) Hayat ile Murat yine arka koltukta yan yana oturmakta... Hayat, sürekli saatine bakıp tırnaklarını kemirmekte... Göz ucuyla genç kızı izleyen Murat, ona bakmadan... MURAT – Gerginiz? HAYAT – Çok geç kaldım. Murat, olta atar. MURAT – Söyle erkek arkadaşına alışsın. Bizim işimizin mesai saatleri belli olmaz. HAYAT – Erkek arkadaşım yok benim. İstediği yanıtı elde eden Murat... 89

MURAT –(laf çakarak) Şaşırmadım. O sırada Hayat’ın telefonu çalmaya başlar. ‘Annem’ ismini gören Hayat, Murat görmeden panikle telefonu sessize alır. MURAT – Şimdi de olmayan erkek arkadaşın mı arıyor? HAYAT – Hayır, evden arıyorlar. MURAT – Açsana. HAYAT – Gerek yok. MURAT – Aile merakta bırakılmaz, aç o telefonu. Hayat mecburen açar. HAYAT – Efendim? EMİNE – Neredesin annecim sen? HAYAT – Yoldayım Emine hanım. EMİNE – Kim kim kim? HAYAT – Uzatmayın, müsait değilim şu an. EMİNE – Üç oldu yemekleri ısıtıyorum. Baban dört defa aradı. Bu nasıl iş dedi. Bu saate kadar mesai mi olurmuş dedi baban. Ayrıca baban dedi ki... Murat’a bakıp sahte bir tebessüm savuran Hayat... HAYAT – Uzatmayalım dedim Emine hanım. Yoldayım, geliyorum birazdan.

90

Hayat, telefonu annesinin suratına kapatır. Emine’nin iyiden iyiye işkillenen ve endişelenen yüzü...

86 YOLLAR

/MURAT ARABA

DIŞ/GECE

(İpek, Kerem) Kerem, Murat’ın arabasını kullanırken, İpek de arabasında son sürat aynı yolda ilerlemektedir. İpek arabaları sollayarak ilerlerken Murat’ın arabasının arkasına gelir. Ancak Kerem aracı son derece sakin bir şekilde kullanmaktadır.

87 MURAT ARABA

İÇ/GECE

(Kerem, Murat, Hayat) (İpek) İpek yol ister, ancak Kerem tavrını bozmaz. KEREMÇok agresif bir sürücü. Ama şoförlük sabır işidir. Sabretmeyen varamaz. İpek bir sağ bir sol hamlelerle öne geçmeye çalışsa da bir türlü Murat’ın arabasını geçemez. El kol hareketleriyle İpek Kerem’e yol ver işareti yapar. Kerem de noluyor, olayın nedir şeklinde küçük bir hareketiyle ona karşılık verir. KEREMYok bu böyle olmayacak. Müsaadeniz varsa Murat Bey, bir dakikalığına sağa çekmek istiyorum. MURATTamam Kerem. Gerekeni yap.

88 YOL KENARI

DIŞ/GECE

(Kerem, İpek) Kerem işaret vererek arabayı sağa çeker. Son derece sinirlenmiş olan İpek de arabasını onun arkasına çeker ve durur. Kerem arabadan inerken İpek de arabasından iner. Kerem’e doğru yürür.

91

İPEKİki saattir yol istiyorum senden? Nedir yani? Arabayı çekmeler falan? Ne o efelik mi taslayacaksın bana? İpek Kerem’i tanır, kalakalır, İPEKOff…Sen? Hayır ama ya. Kerem ise karşısında İpek’i yeniden bulmanın mutluluğuyla dolmuştur. Yüzünü bir gülümseme kaplar. KEREMEvet ben. Kaderin. Elbet karşılaşacağız ayrı yollara gitsek de demedim mi ben sana? İPEKHah bir sen eksiktin! Bela mısın kardeşim, yine çıktın karşıma? Ben böyle tesadüfün… KEREMTesadüf dediğin tanrının şaka yapma şeklidir adını bile bilmediğim eş ruhum. Egon farkında değil, ama bilinçdışın çoktan peşime düşmüş benim. Tamamdır bu iş. İPEKBu kabus olmalı. KEREMRüya gibi değil mi? Ama aşkımız, gerçeğin dibi, rahat ol sen. İPEK-(hamle yaparak) Aşk maşk doğru konuş, yoksa patlatırım kafanı! Hadi git işine! KEREMYemin ediyorum bayılıyorum bu delibozuk hallerine. Adını bahşet bana kalbimin üstüne dövme yaptıracağım.

89 MURAT ARABA

İÇ/GECE

(Murat, Hayat) Arabanın içindeki Hayat, telaşla saatini kontrol eder. HAYATAma geç kalıyorum ben ya. N’oluyor acaba orada? 92

Hayat, arka taraftaki durumu kontrol etmek için döner. HAYATAaaa. İpek bu! MURATİpek kim? HAYATEe... Bir arkadaşım. Hayat, arabadan fırlayıp inerken...

90 YOL KENARI

DIŞ/GECE

Hayat arabadan apar topar iner. Topuklularla zorlukla koşturarak, HAYATİpekkk! İpek… İPEKSenin ne işin var kızım bu dangozun arabasında? (Hayat’ın üstündeki kıyafeti fark edip) Vauw ne acayip olmuşsun ayrıca! HAYAT – Kerem, Murat Bey’in şoförü. (üstündekileri gösterip) Mecburiyetten oldu, anlatırım sonra. KEREMİpek… Demek adın bu. Kerem’le İpek… İpek ve Kerem… Aşkın ahengi, bundan böyle isimlerimizden sorulur yemin ederim. İPEKHayat bir an önce gidelim buradan, yoksa ben bu adamı öldüreceğim. HAYAT(Göz kırpmaya çalışarak) Onlar da beni eve bırakıyorlardı sağ olsunlar. İPEK – Reşitpaşa nere bura nere?.. HAYAT – Reşitpaşa ne alaka zaten arkadaşım? Ne işim var benim orada? Tarabya’ya gidiyorduk biz. Emine hanım da arayıp 93

duruyor mütemadiyen. Seni Allah çıkardı karşıma yani. KEREMHayat’ın arkadaşı olmana şaşırdım mı, hayır. Hayat bizi karşılaştırmak için oyunlar oynuyor işte. Siyah beyaz film gibiyiz yemin ederim. İPEK –(Hayat’a eğilip) Ben şunu siyah beyaz bir aksiyon filmine kurban etmeden topla pılını pırtını, bir an önce gidelim. Bu kez ayağındaki topukluları çıkarıp eline alarak minibüsün yanına koşan Hayat, Murat’ın indirdiği cam üzerinden... HAYATBen yola arkadaşımla devam edeceğim. Yine de teşekkür ederim. Hayat öyle telaşlıdır ki, başını minibüs camından içeri sokup çantasına uzanır. Ancak geri çekilirken yine kafasını pencere tavanına çarpacaktır. HAYAT – Ah kafam! Bir an için Hayat’a yaklaşıp elini, genç kızın alnına koyan Murat... MURAT – Bakayım... Anlık bir göz göze kalış... Hayat da Murat’ın bu ilgisi karşısında şaşkındır şimdi... MURAT – Korkma... (Murat’ın ciddiyeti yerini hin bir gülümsemeye bırakır) yaşayacaksın. Hayat, bozulur ve sinirlenir. O hırsla geri çekilirken bir kez daha başını tavana vurur. Hırsından neredeyse Murat’ı dövecektir. HAYAT –(küfür eder gibi) İyi geceler! MURAT – Sana da.

94

Çantasını alan Hayat gider. Murat’ın kızın bu sarsak ve atarlı hallerinden hoşlandığı bellidir. Yüzünü keyifli bir tebessüm kaplar. Kerem gelip şoför mahallindeki yerini alır. Aracın içinden, içinde İpek ve Hayat’ın olduğu arabanın gidişini bir süre izledikten sonra... KEREM – Gidiyor gönlümün efendisi!

91 BİR GECE KULÜBÜ veya BAR

DIŞ/GECE

Mekanın genel görüntüsü...

92 BİR GECE KULÜBÜ veya BAR

İÇ/GECE

(Tuval, Didem, Doruk, barmen, fgr) Tuval ile Didem, mekanın bar kısmında yüksek taburelerde oturmuş konuşmaktadırlar. Yakışıklı ve genç bir barmen de servis yapmakta... Bütün günü beraber geçirdiği Didem’den içi şişmiş olan Tuval’in gözü barmendedir. DİDEM –(sarhoş) Ben anlamıştım zaten bir şeyler olduğunu... Anlamıştım ben... Ben anlamıştım anlamıştım... TUVAL – Ay şimdi karpuz gibi ortadan ikiye çatlayacağım, çekirdeklerim bardan sekip barmenin açık yakasından göğüs kıllarına yapışacak... (bir an durup cilveli güler) Ne fantezi ama... DİDEM – Ben ne diyorum sen ne diyorsun Tuval ya... TUVAL – Sen (saatine bakıp) tam dört buçuk saattir Murat diyorsun, ben de dinliyorum. Şiştim. (parmaklarını kollarına basıp) Şuraya bak. Kilo değil bunlar. (barmeni kesip cilveli) Hep ödem... (tekrar Didem’e dönüp) Şişirdin beni Didem! Barmen, ikilinin önündeki boş bardakları alırken... 95

BARMEN – Yenileyeyim mi? TUVAL – Yenileme. Yinele. Ne güzel ‘yenileyeyim mi’ diyorsunuz. Barmen, Tuval’in bu hallerini sevimli bulmuştur. BARMEN –(espriyle karışık) Yineliyorum: Yenileyeyim mi? Şuh ve şen bir kahkaha patlatan Tuval... TUVAL –(Didem’e) Ay bir de esprili bu serseri! (barmene) Ben aslında ‘farklı’ bir şey içmek istiyorum. Nasıl söyleyeyim? ‘Farklı’ arayışlar içerisindeyim. İnsanın ‘içini’ ısıtırken yüzüne serin serin, ılık ılık çarpacak bir rüzgar gibi... BARMEN –(yine şaka yollu) Klimanın altına geçin, size bir kahve hazırlayayım. Tuval iyice etkilenmiştir barmenden. Yine Didem’e dönüp şuh ve şen bir kahkaha patlatır. TUVAL – Ay yüzde kesin serseri! (barmene) Sen iyisi mi bize bir ‘.......(Almanca)...’ hazırla. BARMEN – Hiç duymadım. İçeriği? TUVAL – Almanca’da ‘ıslak kumlar üzerinde yanan diri vücutların devinimi’ demek. İçeriğini zenginleştirmek artık bize kalmış (göz kırpar). Genç adam, barına dönüp bir karışım hazırlamaya başlarken... DİDEM – Flört etmen bittiyse bana şimdi ne yapacağımı söyler misin lütfen? O sırada kapıdan Doruk’un girdiğini gören Tuval... TUVAL – An itibariyle mesaim dolar. Ama yerime, dermansız derdine doktor olacak birini bırakıyorum.

96

Tuval, Doruk’a ‘buradayız’ gibisinden el sallar. Genç adam ikiliye doğru ilerlerken tekrar barmene dönen Tuval... TUVAL – İstersen ‘şeykırı’ sallamana yardım edebilirim.

93 FADİK EV

DIŞ/GECE

Müstakil evin genel görüntüsü...

94 KIZLAR EV/SALON

İÇ/GECE

(Emine, Fadik, Aslı) Emine ayılıp bayılmakta... Aslı, kadının tansiyonunu ölçerken Fadik de yüzüne bağrına kolonya vurmaktadır. EMİNE – Ay bu kız öldürecek beni ay! Bu saat oldu, nerede bunlar ay! FADİK – Yoldaymışlar ya Emine. Sakinleş azıcık. EMİNE – Ne bitmez yolmuş bu? Nerede toplanmışlar, fizan’da mı? ASLI – Bak tansiyonun 18’e yükselmiş, yapma ama böyle... EMİNE – Ben ne yapacağımı biliyorum buna ben! Babası da dedi zaten. Eti senin kemiği benim bundan sonra dedi. Bunun gelişinden belliydi tersliği gelişinden. ASLI – Niye, zor bir doğum mu oldu? EMİNE – Tersten geldi kızım bu. Milletin çocuğu ya başından ya ayaklarından gelir. Benimki poposundan geldi. İç dış 33 dikiş. Sekiz aylık üstelik.

97

ASLI – Aaa, adını da ondan mı Hayat koydunuz? Hani zor geldi, uzun yaşasın diye. FADİK – Yok. İki günlükken evin hayatına atmış kendini divandan, ondan öyle koymuşlar. ASLI – Bildiğimiz hayat? EMİNE – He he... Evin avlusu. Neyse... Kolonya ferahlattı biraz. Başımın zonklaması da geçiyor gibi... İPEK –(SES) Biz geldik! O sırada içeri İpek ve Hayat girerler. Hayat’ın üzerindeki kıyafeti gören Emine... EMİNE – Bu ne hal Hayat? O üzerindeki ne kızım? HAYAT – İş kıyafeti diyelim konu uzamasın anne. Emine, şakkadanak bayılır. Ev ahalisi kadının başına toplaşırken KESME...

95 MURAT EV/MUTFAK

İÇ/GECE

(Murat, Didem, Doruk) Murat ve Doruk, dairenin salon tarafında fısır fısır konuşmaktadırlar. Murat, Doruk’a kızgındır. DORUK – Ya kız iki gözü iki çeşme ağlıyordu abi diyorum ya... Kafayı da tutmuş. Ne yapacağımı bilemedim. MURAT – Aferin, sen de tuttun kolundan buraya getirdin. DORUK – Yok, kolundan tutsam düşerdi, bildiğin sırtlamak zorunda kaldım.

98

Sıkkınlıkla derin bir nefes alan Murat, salon tarafındaki Didem’e şöyle bir göz atıp... MURAT – Sabah bir şeyi yoktu. Niye coştu tekrar anlamadım... Doruk aslında sebebi gayet iyi bildiği halde... DORUK Ya ya... Ben de. Murat, salon tarafına geçerken Doruk’un ‘yandım ben’ ifadesi...

96 MURAT EV/SALON

İÇ/GECE

(Murat, Didem, Doruk) Murat’ın geldiğini gören Didem, bir yandan burnunu silerken... DİDEMÇok kırdın beni Murat. Bizim ilişkimiz sürerken de görüşüyor muydun o kızla? Doruk Didem’in arkasında başını esefle sallayarak çatlak işareti yapar Didem için Murat’a… Murat gözünü Doruk’tan alır. Didem’e, MURATDüzelteyim. Bizim seninle bir ilişkimiz yoktu Didem. Ayrıca kimden bahsettiğini anlamadım. DİDEMÇocukluk aşkın işte… Suna! Doruk sessizce şaşkın bir ifadeye bürünür, Didem’in sözlerine inanamamış gibi davranır, MURATBu da nereden çıktı? DİDEMDoruk her şeyi anlattı bana. Doruk sessiz bir “aaaa” yapar. Murat arkasına yaslanır, her şeyi anlamıştır. MURATDoruk… Dorukcum, Didem’e işin aslını anlatır mısın? Doruk gözlerini kısar, abisine hiddetle,

99

DORUKHayır abi, asıl sen Didem’den gizleme artık! Bırak yalan söylemeyi. Deli gibi seviyorsunuz o kızla birbirinizi. MURATDoruk uzatma, doğruyu söyle. DORUKAşıksınız 5 yaşından beri. İlk öpüştüğün kız. Didem hıçkırır. Murat sesini yükseltir. MURATDoruk! Doruk üstünü giyip kapıya doğru yaklaşırken çok seri bir halde konuşur. DORUKTamam hepsi yalandı. Abimin gözü senden başkasını görmüyor Didocum. Ben, aranızı düzeltmek için böyle bir şey uydurdum. Çünkü sizin ayrı kalmanıza dayanamıyorum. Didem, abim, kaç gündür kendinde değil. Beti benzi soldu. Lütfen birbirinize sarılın ve bir daha da bırakmayın. Gerçek aşk kolay bulunmuyor! Murat yüksek sesle, MURATDoruk! Doruk kapıyı kapar ve gider. Didem gözlerini silerken, yüzü gülmektedir…

97 KIZLAR EV/BAHÇE

DIŞ/GECE

(Emine, Fadik, Aslı, İpek, Hayat) Hava alsın diye bahçeye oturtulan Emine’yi hafif hafif yelpazeleyen Aslı bir yanında, annesinin bileklerini kolonyayla ovalayan Hayat ise diğer yanındadır. İpek ayakta takılırken Fadik, sürahiden bardağa doldurduğu suyu ahretliğine uzatır. FADİK – İç şunu biraz iç. Emine sudan birkaç yudum alırken... HAYAT – Bu kadar büyütecek ne vardı anlamadım. EMİNE – Bak hala bu kadar büyütecek ne vardı diyor bak! 100

İPEK – Tamam daha ilk haftadan eve geç gelmeler, pahalı kıyafetler, telefonda anneyle ‘Emine hanım’ diye konuşmalar falan... İnsanın aklına hoş şeyler getirmiyor tabi. ASLI – Yangına körükle gitmesene İpek, şakanın sırası mı şimdi? Hayat, hepsini bir güzel izah etti demin. FADİK – İş yerine gelmesini niye istemedin annenin? HAYAT – Daha ilk günlerden olur mu öyle şey Fadik teyze ya? İlkokula başlayan çocuklar gibi anne elinden tutup... tcık... Hem ben gelmesin demedim ki... Bugün olmaz, başka zaman dedim. EMİNE – Baban da öyle dedi. Bugün olmazsa başka zaman nasılsa kokusu çıkar o işin dedi. Adam haklı çıktı. Dedi ama bana dedi. Daha İstanbul’da okul kazandığında dedi göndermeyelim dönmez bir daha bu diye. Ben dinlemedim. Hayat en sonunda patlar. Ayağa kalkıp... HAYAT – Dinlemedin de ne oldu anne!? Öyle bir tablo çiziyorsun ki, işe gitmemişim de kötü yola düşmüşüm gibi. EMİNE – Kafanın dikine gidersen o da olur yakında! Ay bana bir şeyler oluyor yine... Hayat şimdi daha yumuşak ve altta alan bir üslup takınır. Yeniden annesinin yanına oturup onun ellerini avuçları arasına alırken... HAYAT – Kafamın dikine gitmiyorum anneciğim. Benim için doğru olanı yapmaya çalışıyorum. EMİNE – Sen nereden bileceksin eğriyi doğruyu acaba?

101

HAYAT – Peki sen nereden bileceksin benim için neyin doğru olduğunu. Zaman değişti. Bir kadın olarak, çocuk doğurup evlenmekten daha fazla beklentilerim var hayattan. (gözleri dolar) Bir kerecik de kızmak yerine anlamaya çalışın... Bir kerecik de benim ne istediğimi sorun... Siz böyle yaptıkça hayattan soğuyorum... Herkesin önünde ağlamak istemeyen Hayat, kalkıp içeri girer. EMİNE – Ne dedi şimdi bu?..

98 MURAT EV/SALON

İÇ/GECE

(Murat, Didem) Üzerinde Murat’a ait uzunca bir tişört ve başında havlu olan Didem belli ki duş almıştır. Kesinlikle ayılmış görünmekte... Murat’ın kendisine uzattığı kahveyi alırken son derece mahcup olmuşu oynamakta... (Fakat o kadar inandırıcı ki, kendi bile kanacak) DİDEM – Senin de canını sıktım gece gece... Kusura bakma. Duş iyi geldi ama. MURAT – Kahveni içersen daha da iyi hissedersin. DİDEM – Hiçbir şey bana kendimi iyi hissettiremez. (başını önüne eğerken) Çok utanıyorum. Murat, kızın haline neredeyse üzülecektir. Derin bir nefes alıp Didem’in yanına oturur. MURAT – Tamam takılma bu kadar. Herkes sarhoş olabilir. DİDEM – Sorun o değil. MURAT – Doruk’un söylediklerine de takılma. Bizimkinin her zamanki eşek şakaları işte. DİDEM – 102

Ben nasıl oldu da seni o kızla yakıştırdım diye utanıyorum şimdi kendimden. MURAT – Yine mi aynı konu?.. Murat sıkkınlık ve biraz da kızgınlıkla kalkacak olur, elinden tutan Didem onu yeniden yanına oturtur. DİDEM – Yo yo... O anlamda söylemedim. Babanın arkadaşının kızı olduğunu bilmiyordum bir kere. MURAT –(sıkkın) Ee? DİDEM – Öyle olduğunu bilsem bana yaptığı terbiyesizliği de saklardım, söylemezdim. MURAT – Sen hala orada mısın Didem? O kız bugün seni kurtarmak için kendini ortaya attı. DİDEM – Nedeni beni kurtarmak değilmiş. MURAT –(pek de önemsemeden) Neymiş nedeni? Didem iyice masum, mazlum pozlarındadır şimdi. DİDEM – Senmişsin Murat. Senin dikkatini çekebilmek için yapmış. Doğrusu müthiş numara. Bir anda setin ilgi odağı oldu. MURAT – Bırak Allah aşkına ya... Murat, ayağa kalkıp pencereye doğru yürür. DİDEM – Ben de inanamadım. Resmen ruh hastalığı bu kadarı. Asistan kızlardan biri zaferini telefonda bir arkadaşına anlatırken duymuş. Ayrıca tek terbiyesizlik ettiği kişi de ben değilmişim. Torpilli oluşuna güveniyor herhalde. Nasılsa yakında kokusu çıkar, sen de gerçekleri görürsün. Murat’ın şehir manzarasını izleyen yüzü...

103

99 KIZLAR EV/KIZLAR ODA

İÇ/GECE

(Hayat, İpek, Aslı) Kızlar yataklarında... Hayat, sırt üstü yattığı yerden tavanı izlemekte... HAYAT –(bezgin) Benim hayatım hep böyle mücadeleyle mi geçecek?.. İPEK – Sana özgü bir durum değil. Herkesin hayatı kendine göre zor. ASLI – Ayrıca biraz da iyi yanından bak. Yatakta doğrulan Hayat... HAYAT –(dalgacı) İyi yanından? Aslı, Hayat’ın yanına oturup... ASLI – Evet. Suna, sana yardım etmeyi kabul etmeyebilirdi. İpek de gelip diğer yanına oturur. İPEK – Sadece birkaç günlüğüne o. ASLI Oynadığın rolle ilgili açık verebilirdin. İPEK – Bu vermeyeceği anlamına gelmiyor. ASLI – Patronunla aran da düzelmeye başladı. İPEK – Ölüm iyiliğidir o. HAYAT – Hiçbir şeyin düzeldiği yok. Adam sanki bir şeylere ayıldı da beni sınıyor gibi daha çok. İPEK – O ne demek be? HAYAT – Arşivi düzenlememi istemişti. Suna’yı gördükten sonra swot analizi işini çıkardı başıma. İki taraf da İngilizce bildiği halde saatlerce Arapça çevirmenlik yaptırdı bana. 104

Arabada giderken de uzun uzun cv’mle ilgili sorguya çekti. ASLI – Şüphelense niye saklasın ki? Doğrudan sorar. HAYAT – Sormaz bu. Sormaz, süründürür. Emin bile olsa susup kök söktürür. İPEK – Tipik patron işte. HAYAT – Bunun patronlukla ilgisi yok. Adam bir tuhaf. Ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini anlamak imkansız.

100

İSTANBUL GENEL

DIŞ-GECE/GÜN

Şehrin görüntüleri üzerinde günden geceye geçiş.

101

SARTE/MURAT ODA

İÇ/GÜN

(Murat, Çağla) Murat odasında çalışmaktadır. Kapı tıklatılır, Çağla girer. Elinde kalınca bir fotoğraf dosyası veya zarfı vardır. ÇAĞLA – Dünkü çekim fotoğrafları geldi. Katalog için seçim yapmanızı bekliyorlar efendim. MURAT – Masama bırak Çağla.

105

Çağla fotoğrafları, Murat’ın masasına bırakıp odadan çıkar. Kısa bir an daha yaptığı işe devam eden Murat, yorulan boynunu tutarak koltuğunda arkaya doğru esner. Gözü, fotoğrafların olduğu zarfa ilişir. Uzanıp alır. İçindeki fotoğraflara gelişigüzel bakıp beğendiklerini ayırmaya başlar. Derken Hayat’ın havuza düşme anının ve Murat’ın onu çıkarırken yakınlaşmalarının fotoğrafları çıkar aralardan. Genç adam, bu karelere takılıp kalır.

102

SARTE BİNA/ 4.KAT

İÇ/GÜN

(Hayat, Doruk, Murat) Hayat, elinde birkaç çıktı olduğu halde masasına ilerlerken koridorun diğer ucunda telefonda konuşan Doruk görünür. DORUK – Satış matış yok hatun. Ben bu gece çıkarız demedim ki, bir gece çıkarız dedim. Doruk, eliyle Hayat’a ‘selam’ gibisinden bir hareket yapar. Genç kız da sevecenlikle karşılık verir. Doruk, Hayat’ın yanına kadar gelirken... DORUK – Tehdit var, ısrar yok diyorsun?.. Belli ki, Doruk, kızın ısrarcılığı karşısında sıkılmaya başlamıştır. Hayat’a el kol hareketleriyle bir şeyler anlatmaya çalışır. DORUK – Başka program yaptım anlamıyor musun? Dur bak, vereyim akşamki programın muhatabı kendi anlatsın. Doruk, bir anda telefonu Hayat’ın eline tutuşturur. HAYAT –(Doruk’a) Ne demem gerekiyor? DORUK –(geniş) Ağzına geleni söyle işte. HAYAT –(çekinerek) Olur mu canım öyle şey?.. DORUK – Ya rahat ol. Hak etti diyorum. Sülük gibi yapıştı yakama. 106

Hayat, gayet iyi niyetle telefonu eline alıp... HAYAT –(telefona) Alo? Ben mi? Ben şeyim... (Doruk’a) Kimim ben? DORUK – Kız arkadaşımsın. HAYAT –(telefona) Kız arkadaşıymışım. Doruk Bey’in (doruk’un yaptığı hareketler üzerine düzeltir) yani Doruk’un kız arkadaşıyım ben. DORUK –(Hayat’a fısıltıyla) Daha samimiyiz, öyle düşün. HAYAT –(telefona) Çok samimiyiz biz. Doruk inanılmaz eğlenmektedir. Hayat da elinde olmadan bir ufak gülücük kaçırır. Sonra toparlanıp yeniden telefondaki kişiye dönerek... HAYAT –(gayet kibar) Bakın hanfendi... (belli ki karşı taraf dinlememekte) Hayır öyle düşündüğünüz gibi de değil. (karşı taraf durmadan konuşmakta) İzin verirseniz anlatacağım. Doruk Bey’in, ay yani Doruk’un bu gece için başka bir programı var anladığım kadarıyla...(sonunda isyan eder) Ama siz insanı hiç konuşturmuyorsunuz ki! DORUK – Konuşturmaz. HAYAT –(duydukları karşısında şoktan şoka girip) Aa?.. Aaa... A-a! Bu kadarı da fazla ama! Çocuk müsait değilim diyor, daha neyi zorluyorsun anlamdım? Doruk eliyle ‘aynen böyle devam’ hareketi yapar. HAYAT – Bu kadar yüzsüzlük de olmaz ki canım? Bir kadın olarak ağırlığın olsun azıcık. Tutkal gibi yapışmışsın çocuğa. Ben mi? Bizim durumumuz farklı.

107

DORUK – Sözlüyüz de. HAYAT –(telefona aynen tekrar edip) Sözlüyüz de. (toparlanır)Ay sözlüyüz biz. Evleneceğiz yakında. Düş yakamdan sözlümün. Hayat, elindeki telefona bakakalır. DORUK – Ne oldu, ne dedi? HAYAT – Küfür edip kapattı. DORUK – Valla şahane! İkisi birden kahkahayı basarlar. Doruk, genç kızın omzuna elini atıp... DORUK – Hayatımı kurtardın, borçluyum sana. HAYAT – Rica ederim, görevimiz. Ayrıca zevk duydum. İnsanda azıcık utanma olur yani. Bir daha gülüşürler. O sırada odasından çıkmış olan Murat’ın kendilerini izlediğinden haberleri yoktur!!! Kısa bir süre daha gülüşen ikilimiz... Derken Murat’ı fark eden Hayat... Genç kız, suçüstü yakalanmışçasına toparlanır nedense... Murat, hiçbir şey söylemeden odasına döner. Doruk, ona bir şeyler anlatırken Hayat’ın yüzünde kalırız.

103

FADİK EV/FADİK DAİRE ÖNÜ

DIŞ/GÜN

(Emine, Fadik) Giyinip hazırlanmış olan Emine, üst üste Fadik’in zilini çalar. Bir süre sonra kapıyı nefes nefese açan Fadik... FADİK – Ay sen miydin? Aklımı aldın, alacaklı gibi. EMİNE – Yürü gidiyoruz. FADİK – Nereye ayol? 108

EMİNE – Hayat’ın iş yerine. FADİK – Ne işimiz var orada? EMİNE – Babası dedi. Dönmeden önce git nasıl bir yerde çalıştığını gözünle bir gör dedi.

104

SARTE/MURAT ODA

İÇ/GÜN

(Murat, Doruk) Murat, odasında pencerenin önünde dikilmiş, eller cepte... Kapı açılır, Doruk başını uzatıp... DORUK – Müsaade var mı? Murat’ın cevap vermesini beklemeden... DORUK – Gerçi artık girmiş bulundum. Doruk, koltuklardan birine geçerken... Murat, olduğu yerde kardeşine dönmekle yetinmiştir. MURAT –(nötr) Sizi Sarte’de görme şerefini neye borçluyuz Doruk Bey? DORUK –(eğlenerek) Gitmesek de görmesek de, burada bir işyerimiz var çünkü babamıza ait. Murat, masasına dönerken... MURAT – Aklına gelmesi iyi olmuş... DORUK – Valla şahane. Tadından yenmiyorsun bugün abi. MURAT –(yarı şaka yarı ciddi) Sen de çalışanlarla kaynayacak kadar keyifli bir günündesin anlaşılan. DORUK – Kim? Suna mı? MURAT – Hanımefendi kendisine Hayat denilmesini tercih ediyor. Daha oralara kadar gelemediniz mi? 109

DORUK – Bana bak, sen bizi kıskandın mı yoksa? MURAT – Özel hayatlarınızda ne yaşadığınız beni ilgilendirmez ama çalışanlarla bu kadar laubali olman doğru değil. DORUK – Kızla aramda bir şey yok. Olsa saklamaz söylerdim zaten. Ben sen değilim abi. MURAT – Benim de senden her hangi bir şey sakladığım yok. DORUK Sarte’yi konsept bir markaya dönüştürmeyi planladığını başkalarından öğreniyorum ama. Murat’ın yüzü...

105

YOLLAR

DIŞ/GÜN

(Fadik, Emine) Müzik altı sahne... Emine ve Fadik, şirkete gelmek üzeredirler. İkiliyi ellerindeki adresi bulmaya çalışırken görürüz.

106

SARTE/ MURAT ODA

İÇ/GÜN

(Murat, Doruk) Murat, Doruk’un konsept fikrini öğrenmiş olmasından dolayı belli etmese de şaşkındır. MURAT – Dediğim gibi senden gizli değildi. Toplantıya gelsen bizzat öğrenecektin. DORUK – Tamam ya öyle diyorsan öyledir. Sorgulamıyorum, takıldım sadece. Doruk oturduğu yerden kalkıp... DORUK – Ben kaçar. Babama da uğrayayım bir beş dakka. Murat, abice dostane bir biçimde kardeşinin sırtını sıvazlayıp... 110

MURAT – Tamam kardeşim, sonra görüşürüz. Doruk tam kapıdan çıkacaktır ki... MURAT – Ha Doruk... DORUK – Efendim abi? MURAT – Konsept fikrini sen nereden öğrendin? Babamın bile haberi yok daha. DORUK –(gülümser) Kuşlar söyledi. Doruk çıkar. Murat’ın bir an için düşünceli kalan yüzü... İki elini masasına dayayıp bir an için kalan Murat’ın gözü, kısa bir süre sonra Çağla’nın getirdiği katalog fotoğraflarına ilişir. Murta, fotoğrafların arasından Hayat’a ait olan bir tanesini alıp üste koyar. Flash-Geçme ile... (97.sahne finalinden şutlar girer) Gülüşen Doruk ve Hayat... Derken Murat’ı fark eden genç kız... Hayat’ın suçüstü yakalanmışçasına toparlanması... Flash-Geçme ile an’a dönen Murat... MURAT – Neyin peşindesin sen Suna Pektaş?

107

SARTE/ SHOWROOM-TOPLANTI ALANI

İÇ/GÜN

(Didem, Hayat) Etrafına bakına bakına showroomda ilerleyen Didem, toplantı masasındaki kağıtları ve çizimleri toplamakta olan Hayat’ı görüp durur. İleri geri bir kez daha bakıp kimsenin gelmediğinden emin olduktan sonra genç kızın yanında biter. DİDEM – Hah! Ben de seni arıyordum. HAYAT – Niye ki? 111

DİDEM – Tabi ki haddini bildirmek için. Bu tatlı kız numaralarını yemediğimi söylemek için. HAYAT – Ne diyorsun sen ya?.. Hayat’a biraz da yaklaşan Didem... DİDEM –(meydan okurcasına) Murat’tan uzak dur diyorum yavrum. HAYAT – Murat Bey patronum sadece. Zaten uzağım da. Asıl sen kim oluyorsun da benimle böyle konuşuyorsun? DİDEM – Ooo... Bakıyorum torpiline güvenip kıvırıyorsun. Ama bana sökmez bebeğim. Murat’ı avucum içi gibi bilirim ben. Çok yakında seni buradan uçurmazsam ben de Didem değilim. Hayat, sonunda çıldırır. HAYAT –(isyan ederek) Gerçi anlayabileceğini düşünmüyorum ama ben ekmeğimin derdindeyim. Kimsenin peşinden de koştuğum yok! Yakın değilim ki, uzak durayım! İşimi yapıyorum ben, işimi! Hatta sana da aynısını tavsiye ederim. Göz ucuyla Murat’ın Hayat’ın arkasındaki derinlikte belirdiğini fark eden Didem, genç adamı görmemiş gibi yapıp konuşmayı sürdürecek ve yine o masum/mazlum pozlarını takınacaktır. DİDEM – Bana işimi doğru yapmadığımı mı söylüyorsun, anlamadım? HAYAT – Benim söylememe gerek yok ki! Azıcık aklı olan, gözü gören durumu anlar. Murat Bey gibi bir adam seni neden yanında tutuyorsa artık... DİDEM –(ağlamaklı- alınmış) Bu tavırların gerçekten kırıcı ve incitici Hayatcığım... Ben sana dün için teşekkür etmeye geliyorum, senin ettiğin laflara bak.

112

Hayat, Didem’in bu son söylediğinden hiçbir şey anlamamıştır. HAYAT – Ne teşekkürü, neden bahsediyorsun sen ya? Murat’ı yeni görmüşü oynayan Didem... DİDEM – Murat?.. Didem’le birlikte arkasında kalan Murat’a dönen Hayat... HAYAT – Murat bey ben... Murat, Hayat’ın konuşmasına izin vermeyip... MURAT –(keser) Derhal odama. Didem’in yüzünde beliren zafer ifadesinde kalırız.

108

SARTE BİNA ÖNÜ

DIŞ/GÜN

(Emine, Fadik) Emine ile Fadik, Sarte binasından içeri girerler.

109

SARTE/DANIŞMA

İÇ/GÜN

(Emine, Fadik, danışma görevlisi) Kısa bir an etrafa bakınan Emine ile Fadik... EMİNE – Koskoca yer, kime sorup bulacaksak bizim kızı. Fadik, az ilerideki danışma deskini işaret edip... FADİK – Bak bak şurada danışma yazıyor. Danışma değil mi, onlara soralım. Danışma deskini yaklaşan Emine ve Fadik... EMİNE – İyi günler evladım. Hayat Uzun’a bakmıştık biz. GÖREVLİ – Hangi birimde çalışıyor teyze? FADİK –(övünerek) Genel müdür asistanının asistanı. 113

Görevli, dahili bir numaraya basıp... GÖREVLİ –(telefona) Hayat Uzun’un ziyaretçisi var. Hayat Uzun. Genel müdür asistanının asistanıymış. (dinler) Emin misiniz? Tamam. Telefonu kapatan görevli Emine ve Fadik’e dönüp... GÖREVLİ – Hayat Uzun adında biri çalışmıyormuş bizde. Emine ile Fadik’in yüzleri...

110

SARTE/MURAT ODA

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat) Murat, Hayat’ı karşısına çekmiştir. Kız her ne kadar durumu izah etmeye çalışırsa da onu dinlememektedir. HAYAT – Gerçekten düşündüğünüz gibi değil... Ne olur izin verin de açıklayayım... MURAT –(keser) Ben duyacağımı duydum. HAYAT – Ama öncesi var. MURAT – Öncesinden de haberdarım. HAYAT – Size ne anlatıldı bilmiyorum ama kendimi gerçekten oyuna getirilmiş hissediyorum. Bir kere de benden dinleyin lütfen. Ayağa kalkan Murat, Hayat’a doğru ilerlerken... MURAT – Duyduklarımı bir kenara bırakıp gördüklerimle devam edelim istersen... İşe alındığın hafta arkadaş ağırlamaya başladın. Baş modelimizle takıştın. Dahası hakarete varan laflar ettin. (bir an öfkesine yenik düşüp) Patronlarınla iş yerinde kurduğun laubali ilişkiden söz etmiyorum bile.

114

İkili oldukça yakın bir mesafede yüz yüze, göz gözedirler şimdi... Hayat, hem Murat’a bu kadar yakın olmaktan hem de içine düştüğü durumdan dolayı iyice bocalamakta... HAYAT – Patronlarımla? Nasıl? Hangi... (anlar) Doruk Bey’den bahsediyorsanız... Düşündüğünüz gibi bir şey değildi. Kendisi benden yardım istedi. Ben de... MURAT –(keser) Ve en önemlisi... Benim emrim ve iznim olmadan, Araplar’la yaptığımız toplantı içeriğini başkalarına anlatman. HAYAT –(şok) Ben öyle bir şey yapmadım. Murat, nefesleri birbirlerine değecek kadar Hayat’a sokulup... MURAT – Babanın, babamla olan dostluğuna güveniyorsan yanılıyorsun Hayat. İkili arasındaki gerilim de elektrik de yükselmekte şimdi... İki taraf da gözlerini bir an olsun yek diğerinden kaçırmamakta... HAYAT –(isyan etmekte artık) Asıl siz yanılıyorsunuz! Hem de başından beri. Bugüne kadar ne tür insanlarla çalıştınız ya da ne tür insanlarla takıldınız bilmiyorum. Ama şöyle bir etrafınıza bakınca tahmin etmek güç değil. Şu kadarını söyleyeyim, ben düşündüğünüz insan değilim. Köstebek hiç değilim! Hayat, arkasını dönüp yürümeye başlar. MURAT –(kızgın) Nereye?! Konuşmam daha bitmedi. Hayat tekrar geri döner. HAYAT – Benim için bitti. Bana istediğiniz işi verebilirsiniz. İşle ilgili istediğiniz kadar zorlayabilir ya da eziyet edebilirsiniz. Ama beni karaktersizlikle suçlayamazsınız Murat Bey. MURAT – Ne yapıp yapmayacağımı sana soracak değilim. Patron olan benim.

115

HAYAT – Artık değilsiniz. Çünkü istifa ediyorum! Hayat ve Murat’ın yüz yüze kalmış ikili resminde KARE DONAR. 2.BÖLÜMÜN SONU

116

View more...

Comments

Copyright ©2017 KUPDF Inc.
SUPPORT KUPDF