Alfred Jarry - Übü [MGB 00052]

April 22, 2017 | Author: animamundi | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

Download Alfred Jarry - Übü [MGB 00052]...

Description

U B U

A l f r e d JARRY Asaf ÇİYİLTEPE

..,11.!.

Sanat Dizisi

Alfrcd Asaf

JAKItY

ÇİYİLTEPE

Ü B Ü

Y A Y I N L A R I

:

5

İZLEM Y A Y I N EVİ P.K. C9İ Galata - İstanbul

ALFRED

JARRY

Her sonat kolunda olduğa gibi, tiyatroda da, gelişim çiz­ gisi üstünde ortaya konan kaynak değerleri bilmek zorunda­ yım, aşamalara sağlam gii~.lv. bakabilmek i'in.Rinıbaud'yu bil­ imden Ayollina'-re'i yargılamak bizi yanlışlara götürmez mit loncsco'yıı anlamak için, tiyatronun loneseo'yu besleyen gür 5

kaynaklarına gitmeliyiz. Belki de daha gerilere, Yunan'a de­ ğin. Böyle yapmadık m*, salt beğeniden yürüyerek varacağı­ mız sonuçlar, bizi çıkmaz sokaklarda bırakıverir. Batı'da tiyatroyu uğraş edinen kişi bir yana, batılı tiyat­ ro seyircisinin, çağdaş tiyatro deyince usuna ilk gelen ad "Uhu Roi" dır, diyebiliriz. Gününe derinlemesine bakabildi, içinde bulunduğu. Fransız toplumunun, özellikte burjuvazisinin alaycı taşlamasını veren A. Jarry, tiyatroyu bir yerden alıp, çok değişik bir yere götürmüş. Her yeni gibi o da ağır yargı­ lara uğramış. "Ubu Roi" XIX. yüzyıl sonu Paris tiyatro çev­ relerini uzun - uzadıya konuşturmuş. Jarry'yi bu oyunundan ötürü yerin dibine batıranlar çıkmış ama, bunların yanında göklere çıkaranlar da az olmamış. Örneğin, Albert Thibaııdct, 1S28 Haziranında "NouveUe Revue Françaisc" de yazdığı bir yazıda şöyle diyor: "Raclıilde'in "Saçma Şeytanlar Okulu" diye adlandırdığı akınım kurucusu Jarry değildir yalnız. Onlar en azından üç İçişidirler. Zamana vurunca Jcrry sonuncu geliyor. Ünce Lautreamontı sonra Rimbaud', sonra da Jarry. İlk ikisi kuy­ ruklu- yıldız gibi süzülüp gitmişlerdi. Jarry'yc gelince, başlıbagtna bir edebiyat adamıydı o; çok yanlıydı, tükenir gibi değil­ di. Alkol öldürmeseydi, ünlü bir usta olurdu bugün. Claudcl Valery - Gide üçlüsünün tuttuğu alanda Jurry'yc değin gelen sol bir köşe vardı, onu boş bıraktı Jarry; bu boşluğu Apollinairc de dolduramadı. . . . Ubu'yü yazmaktan da öte bir iş yaptı; Ubu oldu. Ubu için kurban etti kendini. Bu kez aktör Shakcspcarc ya­ zar Shakcspcarc'i yedi. Raslaştıkları yolda, ay ışığı, Homais'nin, Prudlıommc'un, Bonhomet'nin gölgelerini; onları aşan bir yaratış içinde birbirine karıştırıyor. Bu yaratış doğruca Tanrı'mn kuklalarına kadar uzanıyor. Ubu'niin kendisidir bu yaratış." G

Aşağıda A l f r c d J a r r y ' n l n t i y a t r o sorunları üzerine b i r yazısından kişiliğini ve görüşlerini be­ lirten parçalar bulunmaktadır:

TİYATRO

SORUNLARI

Tiyatronun temci .sorunları nelerdir? Şimdiye değin, her •leyin yalın.-: kişilik çevresinde donup durduğu oyunlardaki üç birlik kuralının, ya da eylem birliğinin varolup olmamasını söz konusu etmeği gereksiz buluyorum artık. Halkın utanç duy­ gularına saygı duymak gerektiği ileri sürülürse, Aristophane önyargıyı yanlış çıkarmaya gelişir: Shakespcare'den Ophclia'« D i bazı sözleriyle, kraliçenin Fransızca ders aldığı o ünlü ve çok kez kesilen sahneyi yeniden okumak da aynı sonucu bel­ gitler. Ama hiç değilse MM. Augier, Duma» }ils, Labichc v.b. gibilerini örnek olarak ele almamak gerekiyor. Bu yazarları derin bir sıkıntıyla okuduk çünkü. Bu yapıtların genç kuşağın üzerinde de bir anı bırakmadıkları bize gerçeğe yakın gibi gö­ rünüyor. Belirli bir kişiliği kitap üzerinde İncclcmcktcnse, gö­ rünümünü sahneye salıvermenin daha kolay olduğunu, düşü­ nerek, dramatik kuruluşta bir yapıt vermek için bir zorunluluk olduğunu hiç sanmıyorum. "Kral Übü" dekorların yerini daha clconomik olan yazı­ ların almasından ve belirli bir sözcüğün sürekli olarak kulla­ nılmasından ötürü Shakcspeare, ya da Rabclais'uin kaba bir taklidi olmakla suçlandı. Oysa bugün artık kesin olarak ka­ nıtlanmıştır ki, Shakespcare'ııin dramlarım, çağında göreceli olarak en iyiye varmış bir sahnede ve yeterli dekorlarla oyna­ mışlardır. Alfrcd

JARRY

Yazan: Alfred J A R R Y TUrkçesi vo Yöneten: Asaf Ç Î Y İ L T E P E Dekor: Ergıın K Ö K N A R - t h i n i , im T U F A N Kostüm: Mehmet GÜLER YÜZ - GUncr P E V M A N Selçuk T O L L U Müzik: Mauriee J A R R E - A l i l ' E. GÜZELBEYOĞLU Işık: Asaf Ç t Y Î L T E P E - Yalçın ERDENİZ

R O L

Übü Baba Übü Ana Yüzbaşı Kipislik Pile Coticc Ciron Haberci K r a l Vcncoslas Kötek Vitepsk K o n t u Posen Grandükü Couıiande Dükü Thorn Valisi Podolya Prensi B i r i n c i Hâkim

D A Ci I

T I M I

E r g i m Köknar A n i Şalıııazar Tuncer Ncomioğlıı Başar Sabuncu Mehmet Güleryüz Tuııea Yönder Ege E r n a r t Remzi İnanç Erol Tezeren Tolga Aşkın er Erol Tezeren Mehmet Güleryüz Erol Tezeren Remzi İnanç Ege E r n a r t

İkinci Hâkim üçüncü H a k i m B i r i n c i Tüccar İkinci Tüccar Üçüncü Tüccar B i r Köylü Köylü Stanislas Lecnizki . Çar Aleksi Birinci Polonya A s k e r i . İkinci Polonya Askeri . . General Lascy Rensky Ayı B i r i n c i üzgür Adam . . İkinci özgür Adam . . . . Üçüncü özgür Adam . . Onbaşı Tathsidik Katip Başkan Savcı Savunma Avukatı . . . . L o r d Catoplcpas Jack Birinci Gardiyan İkinci Gardiyan Yaşlı Forsa Fas Sultanı Vezir Eleulherc Pissembock Polis At

"ÜBÜ"

. . .

. . .

Tolga Aşkıner Mehmet Güleryüz Tolga. Aşkıner Ege E r n a r t Mehmet Güleryüz A t t i l a Tokatlı Tun cer Necmioğlu Başar Sabuncu E r o l Tezeren Ege E r n a r t Remzi İnanç. Ege E r n a r t Ege Ernarıl Tünce Yönder Mehmet Güleryüz Başar Sabuncu Tolga Aşkıner A t t i l a Tokatlı Remzi İnanç Tııncer Necmioğlu Ege Ernard Aaaf Çlylltepe Ege E r n a r t Ege E r n a r t Tuncer Necmioğlu Remzi İnanç. Tuncer Necmioğlu Mehmet Güleryüz Serpil Gence Mehmet Güleryüz Tuncer Necmioğlu Mehmet Güleryüz Tuncer Necmioğlu

1962 E k i m ayında A R E N A TİYATROSUNDA y u k a r d a k i r o l dağıtımıyla oynanmıştır.

B Î R I N C Î

Sahne :

B Ö L Ü M

i

ÜBÜ B A B A , ÜBÜ A N A ÜBÜ B A B A —

Boooook...

ÜBÜ A N A — A m m a yaptın Übü Baba. Sen koca b i r ser­ serisin. ÜBü B A B A — Übü ana seni boğanın sonra. ÜBÜ A N A — Aslında beni değil, b i r başkasını boğman gerekir senin. ÜBÜ B A B A — Benim Ö1İİ3Ü kandilli karım, hiç b i r şey an­ lamadım. ÜBÜ A N A — Nasıl anlamazsın Übü Baba. Söyle bana ha­ linden memnun musun ? ÜBÜ B A B A — Tabii, ya, benim ölüsü kandilli, bok karım; memnunum. Şimdi hiç olmazsa k r a l Venceslas'ın en güvendiği süvari yüzbaşısıyım. Polonyanın Kırmızı K a r t a l madalyasına sahibim; Eskiden de Aragon k r a ­ lıydım. Bundan iyisi can sağlığı. ÜBÜ A N A — Nasıl, A r a g o n kralığından sonra, elli tane l a ­ la

ÜBÜ ÜBÜ VllV

ÜBÜ ÜBÜ

UBU tur ÜBÜ

ÜBÜ

ÜBÜ HBÜ

ÜBÜ ÜBÜ

12

hana kesicisini idare etmektense, testi kafanızın üs­ tünde Polonya tacını taşımak daha i y i olmaz mı ? B A B A — Übü Ana, söylediklerinden hiç b i r şey anla­ mıyorum. A N A — Ne kadar aptalsın. B A B A — Ölüsü kandilli. K r a l Venceslas güzelce yaşı­ yor. Hem öldüğünü kabul elsek bile, arkasında b i r t a ­ b u r çocuk bırakacak, değil nü? ANA Bütün aileyi katledip yerine geçmene k i m en­ gel olabilir? B A B A — Übü ana. yine beni kalaylamağa başladın. Böyle devam edene ben de kafana b i r tencere geçi­ receğim senin. A N A — A h , zavallı mutsuz adam, benim kafama ten­ cere geçirsen senin yırtık donlarını k i m diker?.. baba Ne yani, benim kıçını herkesinkine benzemez mi, sanki ? A N A — Ben senin yerinde olsam o kıçı b i r taht üstü­ ne yerleştirirdim. Böylelikle devamlı olarak zengin­ leşir, her zaman kuzu sarması y i y i p arabalarda ge­ zerdim. B A B A — K r a l olsaydım, o azılı İspanyolların terbiye­ sizce Aragond.ı benden çaldıkları gibi b i r taç yaptı­ rırdım. A N A — B i r de şemsiyeyle, topuklarına kadar uzanan kocaman b i r manto yaptırabilirdir.... B A B A — A h , nerdeyse şeytana uyacağım. Bok soyu bok. Onu şöyle b i r orman kenarında yakalarsam, kö­ tü b i r çeyrek saat geçirteceğim. A N A — übü baba, işte şimdi gerçek bir adam olmaya başladın. B A B A — Y o k be, benim gibi b i r süvari yüzbaşısının Polonya kralını öldürmeyi düşünmesi intihar etmek olur.

ÜBÜ A N A — Bok herif. (Hr/.lı) Hep böyle sıçan gibi süm­ sük mü kalacaksın? ÜBÜ B A B A — Allahın belası, ölüsü kandilli. Yaramaz ve yağlı b i r kedi gibi zengin olmaktansa, zayıf ama i y i niyetli b i r sıçan gibi sümsük olmak daha iyidir. ÜBÜ A N A — Y a taç? Ya şemsiye? Ya upuzun önlük? ÜBÜ B A B A — Hâla konuşuyor musun, peki ne olacak y a n i Übü ana ? (Kapıyı çarparak çıkar gider.) ÜBÜ A N A — (Yanlız) Koca bok b i r türlü yumuşamıyor. Ben onu biraz olsun sarstım. Bu gidişle A l l a h da yar­ dım ederse sekiz günde Polonya kraliçesi olurum. A... işte Yüzbaşı K i p i s l i k ve taraftarları geliyor. V A T A N I S A T A N L A R MARŞI Biz vatan salarız Korkusuzca Hiç b i r şey olmamış gibi Yürürüz ellerimiz cebimizde Kafamızda kızsa önemi yok Yok zararı gözümü/, dönse Dünyada her şey eğlencelidir. Sahne :

2

ÜBÜ B A B A . ÜBÜ A N A , YÜZBAŞI KİPİSLİK, GİKON, P İ L E COTİCE üBü A N A — Günaydın baylar, sizi sabırsızlıkla bekliyoruz. Oturunuz. K İ P İ S L İ K — Günaydın bayan. Übü baba nerede? ÜBÜ B A B A — Ölüsü kandilli beni görmediniz m i ? Oysa epeyce şişmanım... .

K İ P İ S L İ K — Günaydın Übü Baba. Adamlarım otursun... ( T a r a f t a r l a r oturur.) ÜBÜ B A B A — Of, neredeyse koltuğumu patlatıyordum. K İ P İ S L İ K — Ee, söyleyin bakalım Übü A n a , bize neler ye­ direceksiniz? ü B ü A N A — İşte yemek listesi... ÜBÜ B A B A — A... Bu beni çok ilgilendirir... ÜBÜ A N A — Polonya çorbası, öküz pirzolası, dana, piliç, köpek ezmesi, hindi kıçı, Rus kreması... ÜBÜ B A B A — E., bu kadarı yeter sanırım. Peki daha baş­ ka b i r şey de v a r mı ? ÜBÜ A N A — (Devam eder) Bomba, salata, yemiş, çorba, yer elması, boklu karnı bahar. ÜBÜ B A B A — Sen beni Hindistan İmparatoru mu sandın, bu kadar para harcıyorsun ? ÜBÜ A N A — Dinlemeyin siz onu, aptaldır... i r E P S l — Heh, heh, heh, heh.. ÜBÜ B A B A - Sonra seni baldırından dişlerim. ÜBÜ A N A — Daha iyisi yemek ye t)bii Baba. İşte çorbası...

Polonya

ÜBÜ B A B A — B u çorba berbat... K İ P İ S L İ K — Gerçekten de i y i değil. ÜBÜ A N A — Siz dayak istiyorsunuz, galiba? ÜBÜ B A B A — ( B i r şey hatırlıyarak) Aklıma b i r şey geldi. Birazdan dönerim. (Çıkar.) K İ P İ S L İ K — Dana çok güzel, ben b i t i r d i m . Nefis, nefis, y a ­ şasın Übü ana... H E R K E S — Yaşasın übü Ana... ÜBü B A B A — (Geri gelir.) Birazdan da yaşasın Übü Baba diye bağıracaksınız. (Übü Baha elindeki b i r ayakyolu . süpürgesiyle yemek yiyenlerin içine dalar.) ÜBÜ A N A — Sefil ne yapıyorsun ? ÜBÜ B A B A — B i r a z tadına bakın. (Tadına İmkanlar zelıir14

lcncrck yere düşer.) Herkes kapıya. Yüzbaşı K i p i s l i k sizinle konuşacaklarım var. Sahne :

3

ÜBÜ B A B A , ÜBÜ A N A , YÜZBAŞI K t P t S L İ K ÜBÜ B A B A — Söyleyin bakayım, sayın Yüzbaşım, yemeği beğendiniz m i ? K İ P İ S L t K — Bok hariç, çok güzeldi bayım. ÜBÜ B A B A — Bok da o kadar fena değildi yani... ÜBÜ A N A — Herkesin zevki değişiktir. ÜBÜ B A B A — Yüzbaşı Kipislik sizi L i t v a n y a Dükü yapma­ ğa k a r a r verdim. K İ P İ S L t K — Nasıl olur, Übü Baba. Ben sizi çok f a k i r sa­ nıyordum. ÜBÜ B A B A — B i r kaç güne kadar Polonya benim h a k i m i ­ yetim altına girecektir. K İ P İ S L t K — Venccslas'ı öldürecek misiniz yoksa? ÜBÜ B A B A — Hiç do aptal değil, nasıl da anladı.. K İ P İ S L t K — Eğer mesele Venccslas'ı öldürmekse ben de va­ rım. O benim en azılı düşmanımdır. Adamlarımı da be­ nimle b i r l i k t e sayabilirsiniz. ÜBÜ B A B A — (Kucaklamak için üzerine, yürür) Sizi çok sevdim Kipislik. K l P l S L İ K — Kokuyorsunuz, Übü Baba. Hiç. yıkanmaz mı­ sınız yoksa? ÜBÜ B A B A — Binde b i r . ÜBÜ A N A — Hiç b i r zaman. ÜBÜ B A B A — Sonra senin ayaklarını kırarını. ÜBÜ A N A — Koca bok. ÜBÜ B A B A — Tamam K i p i s l i k , sizinle işimizi h a l l e t t i k , ölüsü kandilli Übü Ananın üstüne yemin ederim k i S i ­ zi L i t v a n y a Dükü yapacağım. 15

ÜBÜ A N A — Ama... ÜBÜ B A B A — Sus bakayım, benim tatlı y a v r u m . (Çıkarlar.) Sahne :

4

ÜBÜ B A B A , ÜBÜ A N A , B İ R HABERCİ ÜBÜ B A B A — Ne istiyorsunuz bayım? Beni yorduğunuzun farkında mısınız? Defolun gidin buradan. HABERCİ — Bayım, K r a l tarafından çağırılıyorsunuzf (Çı­ kar.) ÜBÜ B A B A — A h , bok, itoğlu i t . Ölüsü kandilli. Yakalan­ dım, kafamı kesecekler. Eyvah... Eyvah... ÜBÜ A N A — N e korkak adam... Ne yapmalı acaba? ÜBÜ B A B A — Aklıma b i r şey geldi. Beni yakalarlarsa, Übü Anayla Kipislik'i ele veririm. ÜBÜ A N A — Ah... Koca bok... Bunu yaparsan... ÜBÜ B A B A — Şimdi saraya gideyim. (Çıkar.) ÜBÜ A N A — (Arkasından koşarak) Übü Baba, Übü Baba geri gelirsen sana kuzu sarması veririm. (O (la çıkar.) ÜBÜ B A B A — (Kulisten.) Sen boklu b i r işkembesin... Sahne :

5 ( K r a l Sarayı)

K R A L V E N C E S L A S , S U B A Y L A R , YÜZBAŞI K İ R İ Ş L İ K K R A L I N ÇOCUKLARI, KÖTEK, D A H A S O N R A ÜBÜ B A B A ÜBÜ B A B A — (Girer.) Hayır ben yapmadım. Kipislik yaptı... 16

Übü Anayla,

K R A L — N e y i n var. Übü Baba.. K İ P İ S L t K — Çok içti do... K R A L — Benim gibi, bu sabah ben de fazla kaçırdım. ÜBÜ B A B A — Evet, ben sarhoşum. O güzelim Fransız şara­ bından çok fazla içtim. K R A L — Übü Baba, bana süvari yüzbaşısı olarak yaptığın hizmetlere karşılık seni mükâfatlandırmak istiyorum. Seni Sandcmir K o n t u yaptım. ÜBÜ B A B A — O... Bay Venccslas, size nasıl teşekkür ede­ ceğimi bilemiyorum. K R A L — Bana teşekkür etme Übü Baba. Yanlız yarın sa­ bahki geçit resmine katıl yeter. Ü B t B A B A — i y i l i k yapma duygunuzun hayranıyım. (Çı­ kar.) Evet, ama, Sayın K r a l Venccslas sizi aynı duy­ gular içinde katledeceğim. ( K r a l çıkar, t a r a f t a r l a r gelir.) Şaline :

6 (Übü Bahanın cvl)

CİRON, PİLE, COTICE, ÜBÜ B A B A , A N A , T A R A F T A R L A R ASKERLER, YÜZBAŞI KİPİSLtK ÜBÜ B A B A — Evet, sevgili dostlarım, vatana ihanet plân­ larını hazırlamak zamanı geldi. Herkes f i k r i n i söyle­ yebilir, i z i n verirseniz önce ben başlıyorum. K İ P İ S L İ K — Konuşunuz, übü Baba. ÜBÜ B A B A — Dostlarım, benim görüşüme katılırsanız, K r a ­ lı kahvaltısına arsenik koyarak zehirlemek gerekiyor. Zıkkımlanmak isteyince geberip gider. Böylece dc ben k r a l olurum. H E R K E S — Alçaklık bu ... ÜBÜ B A B A — Ne o, hoşunuza gitmedi m i yoksa? öyleyse K i p i s l i k f i k r i n i söylesin. 17 F.: 2

K İ P İ S L İ K — Bence kılıçla kafasını gövdesinden ayırmalı. H E R K E S — Evet, böylesi daha asil ve cesaretli... ÜBü B A B A — Peki, y a size tekme atarsa. Hatırladığıma gü­ re merasimlerde demirden b i r ayakkabı giyiyor. On­ lar da çok acıtır. Eğer bilseydim, koşup sizi ele v e r i r ve bu pis işten kendimi kurtarırdım. H a t t a bunu y a ­ parsam k r a l bana bahşiş bile verir. ÜBÜ A N A — Alçak, sefil düzenbaz herif. H E R K E S — Übü Babayı lanetleyiniz. HEPSİ — L i n e t . . . K İ P İ S L İ K — E n iyisi hepimiz patırtı edip bütün, gücümüz­ le bağırarak üzerine atlayalım. Böylelikle onun adam­ larını da ardımızdan sürükleyebiliriz. ÜBÜ B A B A — Ben onun ayaklarına basar, bok derim ve siz bu parola üzerine hücuma geçersiniz. ÜBÜ A N A — Evet ama, ölür ölmez elindeki asayla, başın­ daki tacı almayı unutma. K İ P İ S L İ K — Ben de adamlarımla b i r l i k t e K r a l ailesini t a ­ kibe koyulurum. ÜBÜ B A B A — Güzel, b i r de özellikle genç Kötek'i yakala­ man gerektiğini sana öğütlerim. (Çıkarlar.) ÜBÜ B A B A — (Arkalarından koşar ve onları geri getirir.) Baylar, zorunlu b i r merasimi unuttuk. Kahramanca düğüşeceğimize yemin etmemiz gerekiyor. K İ P İ S L İ K — Peki, ama nasıl. Papaz olmadan olmaz. Ü.BÜ B A B A — Übü A n a o işi görür. H E R K E S — N e yapalım, olsun. ÜBÜ B A B A — Kralı iyice öldüreceğinize yemin ediyor m u ­ sunuz? H E R K E S — Ediyoruz. Yaşasın Übü Baba. ıs

Sahne :

7 (Geçit resmi alanı)

P O L O N Y A O R D U S U , K R A L , K E P E K , P E T E K , ÜBÜ B A B A , YÜZBAŞI K t P t S L t K İLE T A R A F T A R L A R I , G t R O N , P İ L E , COTİCE K R A L — Soylu Übü. Adamlarınızla b i r l i k t e yanıma gelin. Orduyu gözden geçirelim. ÜBÜ B A B A — (Adamlarına.) D i k k a t l i olalım beyler. ( K r a ­ la.) Geliyoruz beyim geliyoruz. (Ubü'nün adamları kral'ın çevresini sarar.) K R A L —- İşte Danzig'li Süvari Muhafız Alayı. Ne kadar güzel değil m i ? ÜBÜ B A B A — Yapmayın. Bana kalırsa sefil b i r görünüşü var. Şuna bakın (Asker'c) Ne zamandan beri suratını yıkamadın, salak herif... K R A L — Fakat, bu asker gayet temiz. Neyiniz v a r sizin Übü Baba? ÜBÜ B A B A — Şimdi görürsünüz... (Kral'ın ayağına hasar.) K R A L — Sefil. ÜBÜ B A B A — BOOOOK. Hücum, bu tarafa gelin. K İ P İ S L İ K — Ateş!... (Herkes Kral'ın üstüne hücum eder. Bu arada b i r de patlama duyulur.) K R A L — Ah... İmdat... Allahım öldüm. K E P E K — (Petek'e) Ne oluyor, sıvışalım buradan... ÜBÜ B A B A — Tacı elde ettim. Şimdi geri kalanları ele ge­ çirelim. KİPİSLÜS — Kahrolsun alçaklar. (Kralın oğulları kaçar. Herkes onların ardından koşar.) 19

Sahne :

8 ( K r a l Sarayı)

ÜBÜ

BABA,

ÜBÜ ANA,

YÜZBAŞı

KİPİSLİK,

TARAFTARLAR Ü B Ü B A B A — Hayır, İstemiyorum bu keleşler için canıma mı okuyacaksınız benim. K İ P İ S L İ K — Yapmayın, Übü Baba, görmüyor musunuz, halk bu m u t l u olaydan kısmetini istiyor. Ü B Ü A N A — E t ve altın dağıtmazsan i k i saate kalmaz a l ­ aşağı edilirsin. ÜBÜ B A B A — E t olur ama, altın olmaz. Derhal i k i tane yaşlı at kesilsin, bu salaklara yeter de a r t a r bile., ÜBÜ A N A — Salak sensin, hayatımda böyle b i r hayvan gör­ medim. ÜBü .BABA — Sana son defa söylüyorum. Zengin olmak is­ t i y o r u m . Kimseye b i r kunış bile vermeyeceğim. Ü B Ü A N A — İnsanın elinde Polonya'nın bütün hazineleri o l ­ duktan sonra... K İ P İ S L İ K — Doğru; kilisenin içinde büyük b i r hazine sak­ lı. Derhal onu bölüştürelim. ÜNÜ B A B A — Doğru m u bu? ÜBÜ A N A — Doğru ya.. ÜBü B A B A — O halde emrediyorum: Halkı davet edin. Üç milyonu b i r araya g e t i r i n . Sonra da yüz elli tane öküzle, koyunu kızartın. B i r bu kadar da bana ayrılsın. Sahne :

9

( K r a l sarayını halk doldurmuştur.) ÜBÜ B A B A , ÜBÜ A N A , GİKON, P İ L E , COTİCE, KİPİSLİK H A L K — İşte k r a l , yaşasın k r a l . Heyyy... 20

ÜBÜ B A B A — (Çevresine, altınlar serperek.) İşte bunlar sizin için. Size para vermek benim pek hojunna g i t ­ miyor ama, ne yapalım k i Übü A n a böyle 'istiyor. A m a hiç olmazsa bana vergilerinizi zamanında ödeyeceği­ nize dair söz vermelisiniz. HERKES — Tabii, tabii. Yaklaşın ırkadaşlar. Yaşasın Baba. KİPİSLİK — Hükümdarların en soylusu. Sahne :

übü

10

ÜBü B A B A — Şimdi de beni çok i y i dinleyip hiç gürültü e t ­ mediğiniz için size b i r şarkı söyleyeceğiz. P A T L A K BEYNİN ŞARKISI ÜBÜ B A B A — Ben çok zaman önce b i r küçük marangozdum, Champ Mars sokağı kilisesi yanında, Karım da terziydi hiç b i r şeyimiz eksik değildi... Ve çok m u t l u yaşarddt i k i m i z ÜBÜ A N A —

Pazar günleri gökte bulutlar olmazsa, (îüzel elbiselerimi giyip de Eehaııdû sokağında patlayan beyinleri görüp do Ne eğlenceli v a k i t geçirirdik.

Bl KLİKTE —

Bakın, bakın makine döner, Bakın, bakın beyinler patlar, Bakın, bakın beyler t i t r e r ;

IIKPS1 —

H u r r a . Kıçlara tekme, yaşasın Übü Baba... 21

ÜBü A N A —

Bizim küçükler, ağızları reçel ılohl, Renkli kâğıt bayraklar sallarlardı, Hep b i r l i k t e b i r arabanın tepesine otururduk Sonra b i r l i k t e neşeyle Kehaude sokağına gidilirdi. Parmaklıkların üstüne doğru koşardık) B i r i n c i sırayı kapmak için herkese b i r yumruk; Ben hep koca b i r taşın üstüne çıkardım. Kunduralarını kana bulunıp kirlenmesin diye.

BİRLİKTE —

Bakın, bakın makine döner, Bakın, bakın peylıılor patlar, Bakın, bakın beyler t i t r e r .

HEPSİ —

Kıçlara tekme, yaşasın t'hü Baba.

ÜBÜ B A B A — Birden parmaklığın üstünden uçtum, Kızgın kalabalık beni itiyordu. Ve en başta koşmağa haşladım, Gidenin gelmediği kara deU_ğe ulaştık, İşte pazarları gezmek dediğin budur, EehaudC sokağında kafaların koptuğunu görmek, Salına salına y a da yalpa vurarak, Canlı gidilen bitik dönülen... Bakın, bakın makine döner, Bakın, bakın beyin patlar. Bakın, bakın beyler t i t r e r . HEPSİ 22

Kıçlara tekme, yaşasın t)bü Baha,

Sahne :

11

ÜBÜ B A B A , ÜBÜ A N A , SONRA ASİLER, H A K İ M L E R BAŞKA İ N S A N L A R ÜBÜ B A B A — Hırt... ölüsü k a n d i l l i . İşte bu memleketin kralıyım. Bana asil sopamı, asil bıçağımı, asil kılıcımı getirin, sonra da asilleri getirin. (Asilleri iterek içeri sokarlar.) ÜBü A N A — Merhamet, kendine hâkim ol Übü Baba.. ÜBÜ B A B A — Sizlere imparatorluğu zenginleştirmek için bütün asilleri katlederek malarına el koyacağımı b i l ­ dirmekle şeref duyarım. A S İ L L E R — Korkunç. Askerler, vatandaşlar, b i z i kurtarın. ÜBÜ B A B A — B i r i n c i asili buraya getirin ve bana da asil sopamı verin. İdama mahkûm olanları kubura ataca­ ğım. Orada da onları katledecekler. (Birinci Asil'c) Kimsin sen salak? I . A S İ L — Vitepsk Kontu. ÜBü B A B A — Gelirin ne kadar? I . A S İ L — "üç milyon rizdal. ÜBÜ B A B A — Mahkûm oldun. (Sopayla iter.) ÜBÜ A N A — Alçakça b i r vahşet. ÜBü B A B A — İkinci asil, sen kimsin? Cevap versene sa­ l a k herif ? ASİL — Posen Grandükü. ÜBÜ B A B A — H a r i k a , h a r i k a . Daha fazlasını isteyen de yok. Kubura. (Sopayla iter.) Üçüncü asil, sen kimsin? A p t a l b i r suratın var. ASİL — Courlande, Riga, Revel ve M i t a u Dükü. ÜBÜ B A B A — Çok güzel çok güzel, daha başka? A S İ L — Başka yok. ÜBÜ B A B A — öyleyse kubura. Dördüncü asil, adın ne se­ nin? 23

A S İ L — Padolie Prensi. ÜBÜ B A B A — Gelirin ne kadar? A S İ L — İflas e t t i m . ÜBÜ B A B A — Böyle kötü b i r söz için hemen k u b u r a . (Hız­ la İter) Beşinci asil, sen kimsin? Senin suratını be­ ğendim. A S İ L — T h o r n ve Polock Valisi. ÜBÜ B A B A — Bunlar önemli değil. Daha başka b i r şey yok mu? ASLL — Bana yetiyordu. ÜBÜ B A B A — Eee, hiç yoktan iyidir. Kubura dostum. Ne öyle dövünüp duruyorsun Übü A n a ? ÜBÜ A N A — Çok vahşisin Übü Baba. ÜBÜ B A B A — Ne yaparsın, zengini eşiyorum, Şimdi malla­ rıma ait listemi hazırlayayım. Okuyun benim malla­ rıma a i t listemi.. D E F T E R D A R — Sandomir kontluğu. ÜBÜ B A B A — önce prensliklerden başla, aptal kaz. D E F T E R D A R — Podolic Prensliği. Posen Grandüklüğü. Courlandc Düklüğü, Sandomir Kontluğu, Vitcpsk Kont­ luğu, T h o r n ve Polock Vilayeti... ÜBÜ B A B A — Eeee, sonra? D E F T E R D A R — Hepsi bu kadar, ÜBÜ B A B A — Hepsi bu kadar mı ? O halde hakimlere geçe­ lim, artık kanunları ben yapacağım. B A Z I L A R I — Görürüz. ÜBÜ B A B A — önce adalet reformu yapacağım, sonra da maliye reformu... B A Z I H A K İ M L E R — Bütün değişikliklere karşı koyacağız. ÜBÜ B A B A — Bundan böyle hakimlerin maaşı ödenmeye­ cek. H A K İ M L E R — Peki, neyle geçineceğiz. B i z f a k i r insanlanz. ÜBÜ B A B A — Verdiğiniz cezalarla, idama mahkûm olan­ ların paraları size kalır. 21

B İ R H Â K İ M — Korkunç. İ K İ N C İ S İ — Rezalet. ÜÇÜNCÜSÜ — Skandal. DÖRDÜNCÜSÜ — B u şartlar altında kimseyi yargılayanla­ yız. Kepazelik. ÜBÜ B A B A — Bütün hâkimler kubura. (Hâkimler boşunu karşı koymağa çalışırlar.) ÜBÜ A N A — Ne yapıyorsun, übü Baba. Şimdi Adaleti k i m dağıtacak ? ÜBÜ B A B A — Ben. Göreceksin o zaman işler nasıl güzel yürüyecek. ÜBÜ A N A — Evet, t a m temiz iş olur. ÜBÜ B A B A — Öyleyse kes sesini cadaloz. Beyler, şimdi de maliye reformuna geldik. TÜCCARLAR — Hiç b i r değişikliğe lüzum yok. ÜBÜ B A B A — Nasıl yok, ben her şeyi değiştirmeği düşü­ nüyorum, önce bütün vergilerin yarısını kendime ayınyorum. TÜCCARLAR — Bize ne. ÜBÜ B A B A — Beyler, emlâk başına yüzde on vergi alına­ cak. Sonra Ticaret ve endüstriden, üçüncü olarak da evlenmelerden, son olarak da bekârlarla, ölülerden on beşer frank. BİRİNCİ TÜCCAR — A m a bu çok aptalca, Übü Baba.. İKİNCİ TÜCCAR — Saçmalık bu. ÜÇÜNCÜ TÜCCAR — Nc başı belli, ne kıçı... ÜBÜ B A B A — Benimle dalga mı geçiyorsunuz. Derhal b i r tencere g e t i r i n heriflerin kanından b i r tüccar salçası yapayım. ÜBÜ A N A — B u kadarı fazla, Übü Baba, Neredeyse herkesi katledeceksin. ÜBÜ B A B A — Hepiniz k u b u r a . B u önemli ve gerekli adam­ lardan geriye nekadar kaldıysa hepsini g e t i r i n . Sen Elysee sarayının kapıcısına benzeyen herif, kubura. 25

Sen Polis Müdürü, bütün haşmetinle kubura. Sen İngUiz Hariciye V e k i l i k u b u r a . Kıskanmasın diye şimdi de bana b i r Fransız Hariciye V e k i l i getirin? Son y a hudi düşmanı kubura... Son, sansürcü... Sen tefeci k u ­ bura... Bak, bak yolunu şaşırmış b i r şarkıcı, seni de amma dinledik bu güne kadar, kubura Vay, vay b u şarkı söylemez ama gazetelere makale yazar. Yaz­ dıkları da hep birbirinin aynı, kubura.. Hadi, herkesi g e t i r i n kubura... Kubura.. Çabuk olun. Kubura. K u b u ­ r a Boooook.. ÜBÜ A N A — Ne adalet kaldı, ne maliye kaldı, ne de... ÜBÜ B A B A — K o r k m a benim küçük y a v r u m , köyden kö­ ye dolaşıp vergilerimi kendim toplayacağım. Sahne :

12

(Varşova yakınlarında b i r köy evi. tçerde köylüler oturur.) B İ R K Ö Y L Ü — Büyük b i r haber getirdim. K r a l ölmüş. Dük­ ler de.. Genç Kötek annnesiyle b i r l i k t e dağa kaçarak saklanmış. Tahtı Übü Baba ele geçirmiş. S T A N İ S L A S — Ben daha başka şeyler biliyorum.. Karakovide üç. yüz asil, ve beşyüz hâkimin cesedlcrini gör­ düm. Söylendiğine göre vergiler i k i misline çıkarıla­ cak ve Übü Baba bizzat gelerek vergi toplayacakmış. H E R K E S — Büyük A l l a h , peki biz ne olacağız? Übü Baba aşağılık b i r domuzdur. Söylendiğine göre ailesi de korkunçmuş. (Bakın, duydunuz m u ? Bana kapı çalındı gibi geldi.) BİR SES — (Dışardan.) Canına yandığımın bokları, Saint Jcan'ın, Saint Pierre'in, Saint Nicolas'nın adına açın kapıyı. Vergi toplamağa geldim. (Kupı kırılır, übü adamlarıyla b i r l i k t e içeri girer.) 2fi

ÜBÜ B A B A — E n yaşlınız k i m ? ( B i r köylü ilerler.) Adın ne senin ? KÖYLÜ — Stanislaz Lcnkzizki. ÜBÜ B A B A — Şimdi dinle beni, canına yandığımın adamı. Eğer dinlemezsen bunlar kulaklarını keser. Söyle, din­ leyecek misin? D i n l i y o r musun? STANİSLAZ — A m a Ekselansınız daha b i r şey söylemedi­ ler. ÜBÜ B A B A — Nasıl, b i r saatten beri konuşuyorum. B u r a ­ ya palavra mı atmaya geldiğimi sanıyorsun? STANİSLAS — Böyle b i r düşünce benden uzaktır. ÜBÜ B A B A — Sana söylemek istediğim şudur k i : şimdi ge­ l i r i n i ve mahsulünün miktarını dosdoğru bildirmezsen seni katlederim. STANİSLAS — Sir, biz resmi kütüğe yüz elli i k i akçe üze­ rinden katılıyoruz. Bunu da ödedik. Saint Mathicu'den altı hafta önce... ÜBü B A B A - - Olabilir. A m a ben hükümeti değiştirdim. KÖYLÜLER — B a y übü, merhamet, bize acıyın. Biz zaval­ lı vatandaşlarız. ı ıt(ı B A B A — Bana ne bundan. Siz paraları verin. KÖYLÜLER — Veremeyiz, daha önce ödedik. üBü B A B A — Ödeyin yoksa kafanızı koparıp cebime koya­ rım. Canına yandığımın herifleri bu memleketin k r a ­ lıyım sanırım. HERKES — öyle m i ? Arkadaşlar silâha sarılın. Yaşasın Kötek, Polonya L i t v a n y a kralı. üBü B A B A — Vergi memurları ileri. Görevinizi yerine ge­ tirin. (Büyük bir kavga çıkar. Bu arada Stanislas'ın kaçlığı görülür. Übü Baha ile Übü A n a yere dökülen para­ ları toplarlar.) 27

Sahne : 13 (Moskova Sarayı) ÇAK A L E K S İ , K İ P İ S L t K A L E K S İ — Sen misin alçak maceraperest yeğenim kral Vencealas'ın katledilmesinde suç ortağı olmuşsun. K İ P İ S L İ K — Sir, beni affedin. İstemiyerek UbU Babaya alet oldum. A L E K S İ — Rezil, yalancı. Söyle ne istiyorsun? K İ P İ S L İ K - - Übü Baba beni ihanetten dolayı hapse attı. Kurtulmağa muvaffak olup. beş gün, beş gece stepler­ de at üstünde alicenap efendimize yüz sürmek için yol aldım. A L E K S İ — Hizmetime girebilmek için bana ne t e k l i f ediyor­ sun ? K İ P İ S L İ K — Maceracı kılıcımla, Thorn şehrinin plânım; A L E K S İ — Kılıcı kabul ediyorum. Ama, Saint Gcorge adı­ na bu plânı yakın, Zaferimi b i r ihanet üstüne k u r ­ mak istemem. K İ P İ S L İ K — Venceslas'ın oğullarından biri. genç Kötek ha­ yatta. Onu tekrar tahta geçirmek için elimden geleni yapacağım. A L E K S İ — Ordudaki rütben ne idi? K İ P İ S L İ K — übü Babanın ordusunda beşinci süvari bölü­ ğünde yüzbaşıydım. A L E K S İ — Çok i y i . öyleyse ben de seni Onuncu Kazak Bö­ lüğünde Astsubay yaptım. Bana da ihanet edersen ken­ dini yok b i l . Eğer iyi savaşırsan mükâfat alırsın. K İ P İ S L İ K — Cesaretime güvenebilirsiniz Sir. A L E K S İ — Tamam. Huzurumdan yok ol. (Kipislik çıkar). T6

Sahne : 14 (übu'nün l»planlı .sulunu.) üBü B A B A , üBü A N A , T İ C A R E T M Ü Ş A V İ R L E R İ ÜBÜ B A B A — Baylar, o t u r u m açılmıştır. İyice dinleyin ve uslu durmağa gayret edin. önce ticaretten, sonra ela güzel havalar ve yağmur yağdırmak için hayal etmiş olduğum küçük b i r sistemden söz edeceğiz.. BİR MÜŞAVİR — Mükemmel, bay Übü. I'BÜ A N A — N'e aptal adam. ÜBü B A B A — Benim boklu karım, kendinize gelin, bu saç­ malıklarınızı daha fazla çekecek değilim. Diyordum k i , baylar, ticaret işleri fena değil. H e r sabah çok sa­ yıda tüyü dökülmüş köpek sokaklara yayılıyor. Her yerde b i r sürü kül olmuş ev enkazı. E n önemlisi insan­ lar ticari işlerimizin mükemmelliğinden ötürü sırtları­ na yüklenen ağırlığın altında i k i büklüm olmaktadır­ lar. İlli: MÜŞAVİR — Ya, yeni vergiler nasıl, Bay Übü; r i H ! A N A — Evlenmeler üzerinden alınan vergiler şimdiye kadar otuz para getirdi. Übü Baba her yerde insanları evlensinler diye sıkıştırıyor. I'İlli B A B A —- Canına yandığımın iktisatçı karısı, herkes bilir k i , benim konuşmak için b i r .kulağını, söyledik­ lerimi işitmek için de b i r ağızıııı vardır. (Gülüşmeler) Yine beni şaşırtıyorsunuz, benim aptallığımın sebebi sizsiniz. A h boynuzlu Übü. (.Bir haberci g i r e r ) . Tamam, iyi. ne v a r yine? Defol buradan domuz. Yoksa kafa­ nı ve bacaklarını kopartıp kebab yaparım. ÜBÜ A N A --- A, işte kaçtı. A m a b i r m e k t u p getirmiş. I Itü B A B A — O k u onu. Bana kalırsa y a aklımı kaybediyo29

m m , y a da okuma bilmiyorum. Çabuk ol, kocakarı, mektup Kipislik'den olmalı. ÜBÜ A N A — Çok doğru. D i y o r k i , Çar onu çok i y i kabul etmiş, genç Kötek'i tahta çıkarmak için senin ülkele­ r i n i işgal edeceğini söylüyor, sonra da seni öldürecckmiş. ÜBÜ B A B A A y . A y k o r k t u m . A y ölüm aklıma geliyor. A h , ne kadar zavallı adammışım. Büyük Aüahım ne yapmalı. Bu hınzır .adam beni öldürecek.. Saint A n toine ve bütün azizler beni koruyun, korursanız size m u m l a r dikerim, k r e d i açarım. (Ağlamaya başlar: bu arada hıçkırıklar da duyulur.) ÜBÜ A N A — Yapacak tek b i r şey var, Übü Baba. ÜBü B A B A — Nedir o, sevgilim? ÜBÜ A N A — Savaş. H E R K E S — Yaşasın. İşte soylu b i r düşünce. ÜBü B A B A — Doğru, ama yine mi dayak yiyeceğim? BİRİNCİ MÜŞAVİR — Koşalım, koşalım ordumuzu k u r a ­ lım. İ K İ N C İ MÜŞAVİR — Erzak toplayalım. ÜÇÜNCÜ MÜŞAVİR — Kalelerle, topçuyu hazırlayalım. DÖRDÜNCÜ MÜŞAVİR — Askerler için para alalım. ÜBü B A B A O, hiç de öyle değil; Gebertirim sonra seni, herifçioğlu. Hiç kimseye para vermek niyetinde de­ ğilim. Şimdiye kadar savaşmam için bana para veri­ l i r d i . Şimdi ise benim hesabıma olacakmış. Kabul et­ miyorum. B u kadar kudurduysanız savaş yapılsın ama bir kuruş harcanmadan. H E R K E S — Yaşasın savaş... Sahne :

13

(Sağda b i r değirmen, solda k a ­ yalar, dipde ileni/, görülür.)

P O L O N Y A ORDUSU İLERLER, B A Ş I N D A LASCY BULUNMAKTADIR

GENERAL

YÜRÜYÜŞ Ş A R K I S I Ceketimde var i k i , üç d o r t düğme, Beş düğme Altı yedi, seki/, düğme, Dukır/., on, on b i r on i k i düğme, On ü
View more...

Comments

Copyright ©2017 KUPDF Inc.
SUPPORT KUPDF