Download 5007 Fotografta Kompozisyon - Tom Grill - Mark Scanlon...
ISBN 975-8293-50-8 Fotoğrafta Kompozisyon Tom Grill - Mark Scanlon
T O M G R I L L - M A R K SCANLON
Özgün Adı: Photographic Composition, 1983 Tom Grill - Mark Scanlon
Çeviren Nedim Sipahi
Ofset Hazırlık Homer Kitabevi Tasarım Sinan Turan
FOTOĞRAFTA KOMPOZISYON
Baskı Barış Matbaası Cilt Barış Mücellit RenkAyrımı Dört Renk 1. Basım 2003
© Homer Kitabevi ve Yayıncılık Ltd. Şti. Tüm metnin yayım hakkı saklıdır.
Çeviren: N e d i m Sipahi
Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yazarın ve yayımcının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Homer Kitabevi ve Yayıncılık Ltd. Şti. Yeni Çarşı Cad. No: 28/A Galatasaray 34433 İstanbul Tel: (0212) 249 59 02 • (0212) 292 42 79 Faks: (0212) 251 39 62 e-mail:
[email protected]
h o m e r kitabevi
IÇINDEKILER 1-DÜŞÜNCELERIN IFADESI
Bir
Mesaj
İletmek:
7
Kompozisyonun
Temeli
2-GRAFIK K O N T R O L UNSURLARI
Nokta •
Çizgi •
Kurgusal
Çerçeveleme
Form
Biçim
*
29
Çizgilerin Etkisi • •
Psikolojik
Çizgilerin Anlamı •
Çizgiler
ve Anlamı Birleştirmek
• Ağırlık * Derinlik
• Denge •
•
•
Biçim
Kalıp
ve
Ufuk Çizgisi
3-FOTOGRAFİK K O N T R O L UNSURLARI
Objektifte
Perspektif
Objektiflerde Odak
*
Görüntü
Uzaklığı
ve Tekrarlar
71
Bozulması
•
• Netleme • Işık
• Işık
ve
Yarattığı Ortam • Kontrast • $oÕNYHKoyu Yoğunluklu÷X Fotoğraf • Zaman: Perde Hızı • Zaman Kesitleri •
)LOPYH
Format • * U H Q Y H Detay • BasNÕ Boyutu 4-RENK KULLANIMI 1 1 7
Rengin Anlamı • S a UÕ5HQN • M o r Renk • YeúLO5HQN • Renk
Doygunluğu Rengi Konu
•
Uyumsuzluğu
•
Doygunluk
ve
Olarak Kullanmak
•
Renk
ve
Kötü
• Renk Isısı
Pozlandırma
•
Film
Hava
Koşulları
5 - T Ü M KOMPOZISYONA HAKIMIYET 1 4 5
Konu:
Şehir
Konu:
İnsan
Ortamının ve
Konu: Kar ve Bir
Ana
Manzaraları Bir
Ana
Grafik
Fikir
Bu
• İnsanlar
Üzerine
Çalışma:
Amerikan
Kırsal
Üzerine
Çalışma:
Tasarımlar
•
Fikir
TEKNİK VERİLER
bölümde
yandaki
Yalnızlığı
Balon
yer
sembolle
171
verilen
fotoğraflar,
işaretlenmiştir.
kitap
içinde
1
D Ü Ş Ü N C E L E R İ N
İ F A D E S İ
H e r f o t o ğ r a f ı n a r d ı n d a b i r d ü ş ü n c e yatar. B u d ü ş ü n c e , "Ta t i l d e E i f f e l K u l e s i ' n i n ö n ü n d e d u r d u ğ u m z a m a n e t r a f ı m ı işte böyle g ö r m ü ş t ü m " ö r n e ğ i n d e k i g i b i o l d u k ç a sıradan olabilece ği g i b i , "İnsan g u r u r u ancak k e n d i n i aldatabilme yeteneğiyle aşı l a b i l i r " g i b i d e r i n b i r i ç e r i k de taşıyabilir ya da "Bu tavır insan da g e r g i n l i k yaratıyor" tarzında o l d u k ç a soyut o l a b i l i r . Fakat h e r f o t o ğ r a f ı n ortaya çıkışında f o t o ğ r a f ç ı n ı n a n l a m l ı b i r şey söyle m e arzusu m e v c u t t u r . Bazıları i ç i n f o t o ğ r a f sadece anıları saklamak ya da b i r meka n ı veya b i r olayı k a y d e t m e k i ç i n g e r e k l i d i r . B u d u r u m d a f o t o ğ r a f ç ı n ı n mesajının b ü y ü k b ö l ü m ü sadece k e n d i z i h n i n d e kalır. Elde e t t i ğ i f o t o ğ r a f k e n d i s i n e b i r şeyler h a t ı r l a t a c a k t ı r , ancak ilave b i r açıklama v e r i l m e d i ğ i sürece b i r başkası i ç i n fazla b i r an l a m ifade etmeyecektir. (Mesela b u açıklama " B u r a d a kızlarım dan b i r i n i n nikah g ü n ü n ü görüyorsunuz. O n u görmeliydiniz. Ç o k m u t l u y d u . A r k a d a d u r a n ş u vazoyu g ö r ü y o r musunuz? B i r d ü ğ ü n hediyesiydi. K o k t e y l sırasında k ı r ı l ı n c a k ı z ı m ı n t ü m g ü n ü m a h v o l d u " şeklinde o l a b i l i r ) . B u n a benzer d u r u m l a r d a k i fo t o ğ r a f l a r ı n görsel i ç e r i ğ i son derece kısıtlı o l d u ğ u n d a n , gerçek leşen görsel i l e t i ş i m de sınırlı kalır. F o t o ğ r a f ç ı sonuç o l a r a k böyle yapmış olsa da, aslında sığ b i r f o t o ğ r a f ü r e t m e k amacıyla yola ç ı k m a m ı ş t ı r . Eğer tasarladıkla r ı n ı k e l i m e l e r e d ö k m e s i istense m u h t e m e l e n "Gerçekte istedi ğ i m o n u n n i k a h g ü n ü n ü a n l a t m a k t a k u l l a n m a k üzere k ı z ı m ı n h e r h a n g i b i r g ö r ü n t ü s ü n ü elde e t m e k t i . " d i y e c e k t i r . Yahut d a b u n u n yerine "Kızım yarın evleniyor v e o n u n m u t l u l u ğ u n u , ola y ı n heyecanını ve o r a d a o l a n h e r k e s i n yaşayacağı keyfi belgele m e k i s t i y o r u m " g i b i b i r şey söyleyebilir. Kısacası, g e r ç e k amacı nı b e l i r l e m e d i ğ i sürece h e d e f i n e ulaşmasını sağlayacak f o t o g r a f i k k a r a r l a r ı alması m ü m k ü n olmayacaktır. B u n d a n d o l a y ı , f o t o ğ r a f l a r ı n f i k i r l e r i n i l e t i ş i m i n i sağlamayı başaramamasının ö n e m l i b i r n e d e n i , f o t o ğ r a f ç ı b e l l i b i r f o t o ğ rafı n i ç i n ç e k m e k i s t e d i ğ i n i k e n d i k e n d i n e b e l i r l e m e d i ğ i süre-
ce etkin b i r iletişimin o l u ş m a m a s ı d ı r . Neyi yansıtmaya çalıştığı nı bilmediği s ü r e c e , fotoğrafçı görüntüyü nasıl düzenleyeceği n e karar v e r e m e z . Karmaşık f i k i r l e r karmaşık k o m p o z i s y o n l a r a yol açar; a ç ı k ve seçik d ü ş ü n c e l e r s e iyi b i r kompozisyonla etkin b i r fotoğrafın t e m e l taşlarını oluşturur. B i r ç o k insan uygun ta sarım k a r a r l a r ı n a t e m e l teşkil e d e b i l m e s i için d ü ş ü n c e l e r i n i ye terli açıklıkta t a n ı m l a m a k t a zorluk ç e k e r . T ü m fotoğraflarda b i r düşünceyi a k t a r m a arzusu yer a l d ı ğ ı n a g ö r e , fotoğrafçı mesajını etkin b i r şekilde i l e t m e d e n ö n c e işte bu d ü ş ü n c e üzerine yoğunlaşmalıdır. E ğ e r b i r fotoğrafçı düşün c e l e r i n i film kareleri ü z e r i n d e ifade etmeyi başarabilirse, o za m a n o n u n " H a d i b e n i m seyahatte ç e k t i ğ i m diaları izleyelim" sözleri karşılaşılacak f o t o ğ r a f kalitesi açısından fazla kuşku uyan dırmayacak ve m u h t e l i f m a z e r e t l e r e sığınmayı gerektirmeyecek tir. H i ç kimse b i r izleyici kitlesini sıkmak istemez, fakat s a d e c e az sayıdaki fotoğrafçı objektiflerinin yakalamasını istedikleri ke yif ve h e y e c a n ı , çektikleri g ö r ü n t ü l e r vasıtasıyla karşılarındakil e r e iletebilirler. N e d e n ç o ğ u fotoğrafçı d ü ş ü n c e l e r i n i etkin b i r şekilde ilete mez? Ö n c e l i k l e yirminci yüzyıl insanı fotoğrafın görsel olanak larına, sözlü ve yazılı k e l i m e l e r k a d a r aşina değildir. H e r k e s i n bildiği sözel dile b e n z e r b i r şekilde t a n ı m l a n a b i l i r ve öğrenile bilir b i r yapısı olan görsel b i r "dil" m e v c u t o l d u ğ u h a l d e ve yi n e g ü n ü m ü z dünyasında iletişimin görsel b i ç i m l e r i n i n ö n e m i n i n hızla sözel b i ç i m l e r i n i n k i n e yaklaşmasına karşın, görsel "ce h a l e t " ağır basmaktadır. S o n u ç olarak b i r ç o k fotoğrafçı b u ile tişim o l a n a ğ ı n ı etkin bir şekilde k u l l a n a m a m a k t a , b u n a karşılık söz k o n u s u olanağı k u l l a n a b i l e n o l d u k ç a az sayıdaki fotoğrafçı ise, seyirci olarak fotoğrafın güzelliklerini takdir e d e b i l e c e k ve anlayacak k a d a r bilgili olan sınırlı b i r kitleye hitap e d e b i l m e k tedir. H i ç b i r kuralı ve yordamı olmayan b i r dil tam bir karmaşadır. Sözel iletişimde g e ç e r l i kural ve y ö n t e m l e r dil bilgisi ve söz di zimi tarafından b e l i r l e n m i ş t i r . E t k i n b i r iletişim tarafların üze rinde m u t a b a k a t a varılmış dil bilgisi ve söz dizimi kurallarını bil m e l e r i n i ve uygulamalarını gerektirir. Taraflardan biri belirlen miş kuralları ve yordamları bilmediği veya uygulamadığı s ü r e c e iletişim sekteye uğrayacaktır. G ö r s e l sanatların kendi dilinde, dil bilgisi ve söz dizimine kar şı g e l e n kavram k o m p o z i s y o n d u r ve açık bir iletişimi sağlayabilme nin rollü
bir aracı
olarak,
görsel bir çalışmada kullanılan
şekilde düzenlenmesi o l a r a k
tanımlanır.
unsurların
Fotoğrafta
kont
Kompozis
yon kitabında yer alan tüm açıklamalar ve d e ğ e r l e n d i r m e l e r kom-
Kompozisyonda Kontrol Unsurları Genel anlamda belli bir fotografik kom pozisyon grafik unsurların (noktalar, çiz giler ve boşluklar), f o t o g r a f i k öğelerin ( f o t o ğ r a f araçlarının son g ö r ü n t ü üze rindeki etkileri oluşturma biçimi) ve ren gin (izleyiciyi bedensel ve duygusal ola rak etkileyen ışığın dalga boyları) bir ürü nü olarak düşünülebilir. Bununla bera ber gerçek dünyadaki nesneler tanımla nabilir şeylerdir ve genellikle f o t o ğ r a f ç ı nın bir g ö r ü n t ü n ü n bileşenlerini t a m a men soyut ve kompozisyona özgü terim lerle analiz e t m e becerisini etkileyen an lamlar taşırlar. Hemen t ü m görsel sanat larda az ya da çokça karşılaşılan bu so runu çözebilmek için, sanatçılar gelenek sel bir biçimde konu olarak basit geomet rik şekilleri kullanmak suretiyle k o m p o zisyon oluşturma becerilerini geliştirmiş lerdir. Elbette ki koniler, daireler, kare ler, dikdörtgenler ve diğer geometrik şe killer tanımlanabilir biçimler olarak bel li anlamları taşırlar, ancak bu anlamlar genelde konuların fotoğraf çerçevesi için deki düzenlenme biçimlerinden kolaylık la ayrılırlar. Bu da kompozisyonun önem li bir y ö n ü d ü r . Yukarıdaki f o t o ğ r a f sanatsal ü r ü n l e r satan bir mağazadan alınan bir dizi ge o m e t r i k şekli g ö s t e r m e k t e d i r . Şekillerin kendileri t e m e l d e oldukça basit olmakla beraber onların f o t o g r a f i k konular ola
rak kullanılmaları fotoğrafçının k o m p o z i s y o n a y ö n e l i k ilişkileri algılamasına ö n e m l i ö l ç ü d e katkıda b u l u n m a k t a d ı r . Özellikle şekillerdeki farklı yüzeyler sa dece d ü z e n l e m e n i n beğenilmesine çok iyi bir biçimde aracılık etmiş olmakla kal m a m a k t a , aynı z a m a n d a konuların g ö r ü n t ü s ü n d e ışığın etkileri açısından da bir hassasiyete yol açmaktadır. izleyen sayfalarda sunulan f o t o ğ r a f l a r söz konusu g e o m e t r i k şekilleri bu kitap ta detaylı bir biçimde açıklamaya çalışı lacak bazı k o m p o z i s y o n uygulamalarıy la ilgili öngörüleri göz önüne getiren fark lı biçimlerde kullanmışlardır. Sonraki say falarda yer alan f o t o ğ r a f l a r ı n çoğu ge o m e t r i k f o r m l a r d a n daha karmaşık ko nuları içerse de, o k u y u c u n u n şekillerin gerçek hayatta neyi temsil ettiğine bak maksızın, t ü m fotoğrafları çerçevelerde ki bu şekillerin y e r l e ş t i r i l m e l e r i açısın d a n d e ğ e r l e n d i r m e s i n d e f a y d a vardır. Böyle y a p m a k l a o k u y u c u k o m p o z i s y o nun t a m kalbinde yer alan bir yeteneği geliştirmeye başlayacaktır. Bu yetenek bir g ö r ü n t ü y e birbirinden bağımsız un surların birlikteliği olarak bakabilme be cerisidir. F o t o g r a f i k bir sahnenin k o m p o z i s y o n u n u o l u ş t u r m a s ü r e c i n d e her bir u n s u r u n g ö r ü n t ü n ü n içine dahil edil mesi, dışarıda t u t u l m a s ı v e y a h u t yeni den tasarlanması gerekecektir.
pozisyon ö ğ e l e r i n i n d ü ş ü n c e l e r i n ifadesini d e s t e k l e m e d e ya da
ri olarak büyük ö n e m i olabilir, a n c a k o devirlerde bu resimle
zayıflatmada oynadığı r o l l e r e ilişkindir. A m a ç , g e r e k b i r fotoğ
rin işlevi, o k u m a yazma b i l m e y e n kitlelerin d ö n e m i n e g e m e n
rafçının fikirlerini görüntüye d ö n ü ş t ü r ü r k e n kullanabileceği ve
dinsel p r e n s i p l e r i n i a n l a m a s ı n a ve b e n i m s e m e s i n e yardımcı ol
g e r e k s e de b i r izleyicinin f o t o ğ r a f sanatını d a h a iyi değerlendi
maktı. S o n u ç o l a r a k O r t a Ç a ğ ' d a i n s a n l a r ı n görsel b e t i m l e m e
r e b i l m e y e t e n e ğ i n i geliştirmede yararlanabileceği görsel b i r söz
yi algılama, d e ğ e r l e n d i r m e ve a n l a m a k o n u s u n d a k i yetenekle
dağarcığı geliştirmektir.
rinin şimdiye n a z a r a n d a h a iyi o l d u ğ u düşünülebilir. N e t i c e d e
Neyse ki, fotografik kompozisyonun prensiplerinin anlaşılma
m o d e r n insanın yetişme
sı vasıtasıyla, h e r fotoğrafçı fotoğrafı b i r iletişim aracı olarak kul
sürecinde okullarda gör
l a n m a y e t e n e ğ i n i geliştirebilir ve böylelikle farklı şekillerdeki
sel eğitime verilen ö n c e
f o t o ğ r a f s u n u m l a r ı n ı keyifli ve yararlı d e n e y i m l e r h a l i n e dönüş
lik azalmıştır.
türebilir. B u n u n y a n ı n d a fotografik kompozisyon bilgisi fotoğ
G ö r s e l iletişimin ö n e
rafçıyı sıradan b i r fotoğrafçının h i ç f a r k ı n d a o l m a d ı ğ ı , fotoğra
m i n i zayıflatan gelişme
fın yeni, derin ve d a h a tatmin edici boyutlarıyla tanıştırır. B u
ler n e l e r d i r ? M a t b a a n ı n
n u b a ş a r m a k için e l b e t t e k i ç a b a g e r e k m e k t e d i r , a n c a k b u ç a b a
icadıyla yazılı e s e r l e r i n
h i ç şüphesiz karşılığına d e ğ e c e k t i r .
yoğun çabalar ve el e m e ğiyle k o p y a l a n m a zah
Kompozisyon Neden Ürkütücü Görünür
m e t i o r t a d a n kalkmış ve
K o m p o z i s y o n k o n u s u n d a b i l g i l e n m e d ü ş ü n c e s i ç o ğ u insanı
basılı kitaplar geniş çev
ürkütür. Bu tepkinin sebepleri kaynağını k ü l t ü r ü m ü z d e n ve de
r e l e r d e yaygınlaşmıştır.
n e y i m l e r i m i z d e n alır.
Gitgide d a h a fazla insa
G ö r s e l eğitimin ö n e m i k a n ı k s a n m ı ş bir şekilde i h m a l edilmiş
nın okumayı öğrenme-
tir. Yazı dilinin ortaya ç ı k m a s ı n d a n ö n c e , iletişim r e s i m l e r l e sı
siyle yazılı ifade h a b e r ve
nırlı k a l m a k z o r u n d a y d ı . G e r ç e k t e n de ilk yazı dilleri resimsi
bilgi sağlamanın tek ha
s e m b o l l e r i n b i r araya gelmesiyle oluşmuştur. D a h a karmaşık ya
kimi d u r u m u n a gelmiş
zı dilleri geliştikçe b u n l a r a n c a k kısıtlı ve seçkin b i r çevrede kul
tir. R e s i m ve sair görsel
lanılabiliyordu ve O r t a Ç a ğ ' a kadar d u r u m böyle devam etti. Sı radan insan b i r takım çizimler ve r e s i m l e r aracılığıyla bilgi edin m e alışkanlığı kazanmıştı. İsa P e y g a m b e r ' d e n R ö n e s a n s ' a kadar olan d ö n e m d e k i m ü k e m m e l r e s i m l e r i n b u g ü n b i r e r sanat ese
Konuya Dahil Olma Bir f o t o ğ r a f ı n k o m p o z i s y o n u çerçeve içerisindeki nesnelerin göreceli b o y u t u nu doğrudan etkiler. Daha da önemlisi bu boyutsal ilişki izleyicinin duygusal tepki lerini de güçlü bir biçimde etkileyebilir. Burada yer verilen iki f o t o ğ r a f t a farklı tasarlanan kompozisyonlar birbirinden t a m a m e n değişik izleyici tepkilerine ne den olurlar. Yandaki f o t o ğ r a f t a izleyici kendisini g ö r ü n t ü d e n kopmuş hisseder. Burada sadece bir gözlemci d u r u m u n d a dır. Geometrik şekillerle buradaki ilişkisi, bir şehrin üzerinden uçakla geçen bir yolcununki kadar uzaktır. Bu d u r u m u n t a m tersine yukarıdaki f o t o ğ r a f t a ise izleyici g ö r ü n t ü y e katılımcı d u r u m d a d ı r . Uçak t a n inip şehri k e ş f e t m e y e başlayan yol cu gibi artık nesnelerin arasındadır. Bu iki f o t o ğ r a f t a da g ö r ü l d ü ğ ü gibi, iz leyicinin konuya katılımı y ö n ü n d e n fark
lı durumlar yaratmak için kompozisyonlar o l u ş t u r u l u r k e n farklı k a r a r l a r u y g u l a n mıştır. Yandaki f o t o ğ r a f ı n yol açtığı duy gu nesneleri çerçevede küçük g ö s t e r m e ve fotoğrafı masa düzleminin daha yuka rısından çekme kararlarından kaynaklan mıştır. Buna karşılık üstteki fotoğrafın ya rattığı d u y g u y s a ç e r ç e v e k e n a r l a r ı n d a nesneleri kesme ve zemin seviyesinden g ö r ü n t ü l e m e biçiminde uygulanan k o m pozisyon kararlarının bir ürünüdür. Kom pozisyon becerisi fotoğrafçının öncelik le bir g ö r ü n t ü d e k i farklı unsurlar arasın da kurduğu görsel ilişkinin izleyicinin duy gusal ve zihinsel tepkilerini nasıl etkile yeceğini bilmesini; ikinci olarak da belli bir f o t o g r a f i k amaca ulaşmak için gerek tiğinde bu unsurları düzenleyebilmesini gerektirir.
sanatlar eğitsel bir işleve sahip olmayı s ü r d ü r m e k l e b e r a b e r , sı
şekillerin, f o r m l a r ı n ve r e n k l e r i n duygusal içeriği öğretilmiştir?
radan i n s a n ı n g ü n d e l i k yaşantısında bu işlevin ö n e m i o l d u k ç a
B u kavramlar k o m p o z i s y o n u a n l a m a n ı n t e m e l unsurları oldu
azalmıştır.
ğuna göre, kompozisyonun bir ucube, öğrenmesi ürkütücü bir
O z a m a n l a r kimse b u n u fark e t m e s e de on d o k u z u n c u yüzyı
şey olarak a l g ı l a n m a s ı n a ş a ş ı r m a m a k g e r e k i r .
lın b a ş l a r ı n d a f o t o ğ r a f m a k i n e s i n i n icadı, o k u l l a r d a o l m a s a bi
K o m p o z i s y o n u n kuralları g e r ç e k t e kurallar değil yön gösteri
le g ü n l ü k yaşamda görsel iletişimi ç o k ciddi bir şekilde y e n i d e n
ci r e h b e r l e r d i r . Sözel ve görsel dillerin arsındaki b e n z e r l i k ku
c a n l a n d ı r m a sürecini başlatmıştır. F o t o ğ r a f makinesi b i r anlam
ralların uygulanabilirliği n o k t a s ı n d a b i r b i r i n d e n ayrılır. Söz ve
da sözelle görsel arasındaki ilişkide m a t b a a kadar g ü ç l ü b i r et
yazı dilinde b i r ç o k dil bilgisi kuralı tekdüze b i r şekilde uygula
kiye sahip o l m u ş t u r . Bu etkiye ç o k yakın o l m a m ı z a karşın yine
nabilir. E ğ e r koşullar kurala uyuyorsa, kural az sayıdaki istisna
d e o n u y e t e r i n c e t a n ı d ı ğ ı m ı z söylenemez.
ya karşın uygulanmak d u r u m u n d a d ı r . Halbuki görsel sanatlar
S o n 1 5 0 yıl b o y u n c a f o t o ğ r a f makinesiyle geliştirilen t e k n o l o j i s a d e c e d u r a ğ a n g ö r ü n t ü l e r e l d e e t m e k l e k a l m a m ı ş , aynı za
da kurallar ç o k d a h a fazla esnektir. H a t t a b i r b a k ı m a kural yok tur da d e n e b i l i r .
m a n d a sinemayı ve d a h a s o n r a da televizyon ve videoyu da kul lanım alanımıza kazandırmıştır. Bu g e l i ş m e l e r h e p i m i z i n yaşam tarzını, özellikle de bilgi a l m a şeklimizi değiştirmiştir. M e s e l a televizyonun h a b e r l e r i görsel olarak yansıtmada kullandığı yön t e m l e r e k a b e t e d e m e d i ğ i n d e n dolayı gazetelerin e n d i ş e verici b i r hızla kapandığı g ö z l e m l e n m e k t e d i r . Yaşamını s ü r d ü r e b i l e n gazetelerse okurlarını muhafaza e t m e çabasıyla h a b e r içerikle rini kısarak d a h a eğlendirici unsurlara yer vermektedir. Televiz y o n u n etkisi b i r b a k ı m a öylesine ö n e m kazanmıştır ki, b i r ç o k y o r u m c u televizyonların h a b e r i ç e r i k l e r i n i n A m e r i k a n halkın da V i e t n a m Savaşı'na karşı b i r tepkiye n e d e n o l a c a k kadar etki li o l d u ğ u n a i n a n m ı ş t ı r . Ö t e yandan görsel eğitim ivme k a z a n a m a m ı ş t ı r . 1 9 7 0 ' l i yılla rın b a ş l a r ı n d a h e n ü z e ğ i t i m e b o l c a kaynak tahsis e d i l e b i l i r k e n görsel s a n a t l a r ı n e ğ i t m e n l e r i için ayrılan k a d r o l a r hızla arttı. B u n u n l a b e r a b e r b i r ç o k insan sanatsal alanlardaki eğitimi ge reksiz hatta s a ç m a buldu. Böylelikle 7 0 ' l i yılların s o n l a r ı n a doğ ru söz k o n u s u e ğ i t i m l e r için taleplerin azalması b ü t ç e l e r d e kı sıtlamalara yol a ç ı n c a ve k a m u o y u n d a y e n i d e n b i r " t e m e l bilgi lere d ö n ü ş " furyası ş e k i l l e n m e y e başlayınca p r o g r a m l a r d a n çı kartılan ilk d e r s l e r görsel sanatlarla ilgili o l a n l a r o l d u . G ü n ü m ü z d e hala ingilizce, m a t e m a t i k , fen b i l i m l e r i ve sosyal bilim ler gibi g e l e n e k s e l k o n u l a r okullarımızın ç o ğ u n d a öncelikli ola rak e l e a l ı n m a k t a d ı r . Böylelikle o k u l l a r ı m ı z d a v e r i l m e k t e olan görsel sanatlar eği timinin kalitesi m a a l e s e f yetersizdir ve gitgide de kötüleşmekte dir. Mevcut dersler o l d u k ç a basit ve dar kapsamlı o l d u ğ u n d a n nitelikleri sınırlıdır. En iyi haliyle ç o c u k l a r s a d e c e t a n ı m l a n a b i lir şekiller çizmeye y ö n l e n d i r i l m e k t e , a n c a k b e t i m l e m e n i n iletişimsel içeriği es g e ç i l m e k t e d i r . D a h a ciddi sanat derslerini ta kip etmiş ç o c u k l a r d a dahil o l m a k ü z e r e k a ç ç o c u ğ a çizgilerin,
Işığın Kontrolü Son k e r t e d e f o t o ğ r a f ve dolayısıyla k o m p o z i s y o n , ışığın k o n t r o l ü olarak da tanımlanabilir. Sonuç olarak kompozis y o n u ö ğ r e n m e sürecinin bir b ö l ü m ü de hem ışığı tanımayı, hem de çarpıcı bir gör sel etki yaratabilmek için doğrudan ya da dolaylı olarak bir g ö r ü n t ü d e yer alan ışı ğı değiştirebilme becerisini geliştirmeyi içerir. Bu iki f o t o ğ r a f arasındaki t e m e l f a r k onların aydınlatılış biçimlerinden kaynak lanır. Sol t a r a f t a her y ö n e dağılan mat ışık yumuşak gölgelerle aydınlık, havadar ve y u m u ş a k bir his y a r a t m a k t a d ı r . Sağ da ise sert ve belli bir y ö n d e gelen ışık çok daha güçlü ve daha dramatik bir duy guya sebep olmaktadır. Ayrıca gölgele
rin yerleri de rastgele seçilmiş değildir. Her biri öylesine göze b a t a r şekilde ve öylesine dikkatlice yerleştirilmiştir ki, hep si birlikte g e o m e t r i k şekillerin tek tek et kisine göre çok daha güçlü bir kompozis yon etkisi v e r m e k t e d i r . Her f o t o ğ r a f buradaki kadar bariz göl geler içermez, fakat bir f o t o ğ r a f ç ı ışığı her zaman k o n t r o l altında t u t u l m a s ı ge reken fiziksel bir unsur olarak g ö r m e l i dir. Işık gölgelere yol açtığı için fotoğraf çı g ö r ü n t ü d e g ö l g e y e yer v e r i p v e r m e yeceğine karar v e r m e l i d i r . Eğer yer ve recekse çerçevedeki t ü m diğer unsurlar la tek tek ve kararlılıkla nasıl ilgileniyor sa, gölgelerle de aynı şekilde u ğ r a ş m a lıdır.
da f o t o ğ r a f ç ı n ı n a m a c ı ne olursa olsun görsel iletişimin temeli
ötesini g ö r e m e z . B i r ressam çalışmaya başlarken ö n ü n d e sade
ni de o l u ş t u r m a k t a d ı r . A n c a k , b i r fotoğrafçı k e n d i görsel yete
ce b o ş b i r tuval vardır. Yaratmak istediği g ö r ü n t ü kafasının için
n e ğ i n i geliştirmeye b a ş l a m a d a n ö n c e b u n u g e r ç e k t e n arzu et
dedir. Amacı karşısındaki görüntüyü r e s m e t m e k olsa bile bu sü
m e k z o r u n d a d ı r . B i r ç o k fotoğrafçı fotoğrafını g e l i ş t i r m e k için
r e ç saatler, haftalar h a t t a aylar s ü r e b i l e c e ğ i için n e l e r i r e s m i n e
n i y e t l e n m e k t e , fakat p e k azı bu dileği s o m u t e y l e m e dönüştü-
katacağına, neleri kat
r e b i l m e k t e d i r . Fotoğrafçı bu süreçte z a m a n ı n ı , dikkatini ve ama
mayacağına,
c ı n a yoğunlaşarak o n a ulaşıncaya kadar d a sürdürmesi g e r e k e n
d e ğ i ş t i r e c e ğ i n e ve bu
kişisel disiplini s a r f e t m e y e istekli o l m a l ı d ı r .
değişikliği nasıl yapa
neleri
Bazılarının diğerle
c a ğ ı n a k e n d i zevkine
r i n e g ö r e d a h a hızlı
g ö r e k a r a r verir. Böy
ö ğ r e n e b i l m e s i ve gör
lelikle
sel hassasiyeti a r t ı r m a
b u n u t e r c i h ediyorsa,
konusunda
önündeki
insanlar
ressam
eğer
görüntü
arasında kişisel farklı
n ü n " g e r ç e k l i ğ i n i " iç
lıklar
tenlikle t a b l o s u n a ak
bulunabilmesi
m ü m k ü n o l m a k l a be
tarmaya
raber, h e r fotoğrafçı
A m a b u n u t e r c i h et
çalışabilir.
iyi kompozisyon oluş
miyorsa, istediği h e r
t u r m a n ı n prensipleri
değişikliği
ve k a v r a m l a r ı y l a sis
m e k için ihtiyacı olan
temli bir şekilde haşır
z a m a n b o l b o l mev
neşir oldukça b u n u n
cuttur.
yapabil
da göre
Oysa fotoğrafın do
cektir. Kompozisyon,
ğası f o t o ğ r a f ç ı y ı ç o k
içimizde gerçekten bu
d a h a fazla kısıtlar. F o
konuda
yetkinleşme
toğrafı ç e k m e s ü r e c i
arzusu o l d u ğ u s ü r e c e
ö y l e s i n e kısa b i r za-
faydalarını
b i l i n e b i l i r ve ö ğ r e n i
Görüntüdeki Denge
lebilir bir şeydir. Birçok
fotoğrafçı
gerçek olanın
daha
Görüntünün Değişimi Fotoğraf malzemesi makinenin içine gi ren ışığı d e ğ i ş t i r m e k üzere tasarlanmış tır. Sonuç olarak da f o t o ğ r a f t a k i g ö r ü n tü gerçek yaşamdaki g ö r ü n t ü d e n her za man bir ölçüde farklıdır. Fotoğrafçının so r u m l u l u ğ u m e y d a n a gelecek d e ğ i ş i m i n farkında olmak ve bunu kendi lehinde kul lanmaktır. Yukarıdaki f o t o ğ r a f t a yer alan kürenin çapı koninin yüksekliğinden daha küçük tür, ancak f o t o ğ r a f makinesine daha ya kın bir konumda olduğundan daha büyük müş gibi görünmektedir. Boyuttaki bu gö
receli fark daha kısa odak uzaklıklı bir ob j e k t i f i daha yakın bir n o k t a d a n k o n u y a y ö n e l t m e k l e biraz daha vurgulanabilirdi. Sağ t a r a f t a k i f o t o ğ r a f t a boyut ilişkisi da ha doğru gibi gözükmekle beraber bu de fa da gerçek g ö r ü n t ü y e g ö r e başka farkılıklar (özellikle renk kullanımı açısından) o r t a y a çıkmaktadır. Dolayısıyla kompozisyonda ustalaşmak bir f o t o ğ r a f ı çekmek için kullanılan belir li unsurların son g ö r ü n t ü y e nasıl katkıda bulunacaklarını ö n g ö r e b i l m e becerisini içermektedir.
Fotoğrafçının niyeti d o ğ r u l t u s u n d a bir f o t o ğ r a f ı n unsurları arasındaki boyut ve mekan ilişkileri k o m p o z i s y o n u daha den geli ya da dengesiz g ö s t e r m e açısından k o n t r o l altında tutulabilir. Görsel denge yakalanması zor bir k a v r a m olup bir çok insan için kolaylıkla algılanabilecek bir şey değildir. Yukarıdaki fotoğraf her ne kadar simet rik değilse bile, yine de bir denge d u y g u su kendisini hissettirmektedir. Denge gö rüntüdeki unsurlar arasındaki ilişkinin dik katlice k o n t r o l altına alınmasından ve fo t o ğ r a f ı hem dikey, hem de yatay olarak eşit parçalara ayıran hayali çizgilerden kaynaklanmaktadır. Dikdörtgen prizma şeklindeki nesnenin üst kenarı yatay o r t a çizgi üzerine çakı
şırken, söz konusu nesnenin sol kenarı ay nı z a m a n d a k ü r e y i de kesen dikey o r t a hattın üzerinde durmaktadır. Öte yandan d i k d ö r t g e n i n sol üst köşesi g ö r ü n t ü n ü n gerçek merkezine denk gelmektedir. So nuç olarak dikey o r t a hattın sağında yer alan d i k d ö r t g e n p r i z m a şekilli g ö v d e n i n "ağırlığı", hattın solunda bulunan koni şe killi nesneyle dengelenmiştir. Görsel denge, her f o t o ğ r a f ı n belli bir iç düzeni yansıtması gerektiği genel pren sibinin özel bir uygulamasıdır. Bazı d u rumlarda iyi dengelenmiş bir fotoğraf ter cih edilirken bazen de farklı tercihler söz konusu olabilir. Ancak içinde hiçbir şekil de belli bir düzen b u l u n m a y a n f o t o ğ r a f lar " B u r a d a sadece k a r m a ş a v a r " d i y e d ü ş ü n d ü r m e k t e n ö t e y e de gidemez.
m a n diliminde g e r ç e k l e ş i r ki, fotoğrafçının ne yaptığını düşün
ler izleyici bakışlarının resim ya da fotoğrafa b a k a r k e n k o n t r o l
meye oldukça az bir zamanı kalır. Dünyayı, görüntüyü t a m a m e n
edilebilir bir seyir izlediğini b i l m e k t e d i r l e r . U s t a bir sanatçı iz
çıplak gözle g ö r d ü ğ ü m ü z gibi bize yansıtan bir vizörden gör
leyicinin bakışını eseri ü z e r i n d e nasıl d o l a ş t ı r m a k g e r e k t i ğ i n e
m e k t e d i r . B i r g ö r ü n t ü d e k i hangi unsurları muhafaza edip, ne
tam anlamıyla hakimdir. G ö z ü ç e l e r e k ö n g ö r ü l e n n o k t a l a r a yö
leri ç ı k a r m a k gerektiği k o n u s u n d a ressama g ö r e ç o k d a h a sınır
nelmesi için çizgiler, şekiller, r e n k l e r kullanır. İzleyici de farkın
lı olanakları vardır. B i r başka ö n e m l i n o k t a da fotoğrafçının, ça
da o l m a d a n , a n c a k isteyerek k e n d i n i bu y ö n l e n d i r m e y e bırakır.
lışmasının farklı i l e r l e m e safhalarını g ö r e m i y o r olmasıdır. G e
S o n u ç olarak fotoğrafçı izleyicinin bakışını ve böylelikle de al
riye d ö n ü p , neticeyi d e ğ e r l e n d i r i p z a m a n z a m a n d ü z e l t m e l e r e ,
g ı l a m a b i ç i m i n i k o n t r o l a l t ı n d a tutmuş olur.
değişikliklere ve yeni d e n e m e l e r e baş vuramaz. P e r d e açılıp ka p a n d ı ğ ı n d a g ö r ü n t ü artık d o n m u ş t u r .
U s t a bir fotoğrafçı ü r ü n ü n ü n duygusal içeriğini nasıl k o n t r o l e d e b i l e c e ğ i n i bildiği için, b u n u n s o n u c u n d a izleyicisinin duy
Yine de fotografik unsurların k o n t r o l ü ve güçlü bir kompozis
gusal tepkilerini de kontrol edebilir. Özellikle şekillerin ve renk
y o n u n ö n şartı, fotoğrafçının görüntüyü b i r ressama g ö r e ç o k
lerin izleyiciler açısından bazı kalıplaşmış çağrışım biçimleri var
d a h a yoğun bir şekilde p a r ç a p a r ç a birleştirmek z o r u n d a oldu
dır. M e s e l a keskin k e n a r l ı ve k a b a şekiller h a r e k e t ve gerilimi
ğu bağımsız bir görsel b ü t ü n l ü k olarak düşünmesidir. Bu yak
ç a ğ r ı ş t ı r ı r k e n , y u m u ş a k şekiller d i n g i n l i k ve h u z u r u algılatır.
laşım f o t o ğ r a f ç ı n ı n kendisini ö n ü n d e k i g ö r ü n t ü n ü n gerçekli
Kırmızı, sarı ve t u r u n c u gibi sıcak r e n k l e r d a h a serin bir özelli
ğ i n d e n ayırarak, o n u tarafsız bir b i ç i m d e ve s a d e c e b i r b i r l e r i
ği o l a n mavi ve yeşil r e n k l e r e g ö r e izleyici ü z e r i n d e d a h a farklı
arasında ilişkili olmayıp aynı z a m a n d a fotoğrafın tüm çerçevesiy
duygular uyandırır. Fotoğrafçı g ö r ü n t ü s ü n ü oluştururken kar
le de ilişki i ç e r i s i n d e olan b i r ç o k görsel unsurun bir b ü t ü n l ü ğ ü
şısındaki s a h n e n i n h a n g i u n s u r l a r ı n ı n fikirlerini destekleyece
olarak g ö r m e s i n i gerektirir.
ğini, h a n g i l e r i n i n s e aykırı d ü ş e c e ğ i n i b i l e c e k şekilde, fotoğra-
B e l k i başka h i ç b i r kompozisyon tekniği, k e n d i n i g ö r ü n t ü n ü n
fındaki tüm ö ğ e l e r i n çağrıştırdığı etkilerin farkında olmalıdır.
salt g e r ç e k l i ğ i n d e n ayırabilme b e c e r i s i n d e n d a h a ö n e m l i olma
K o m p o z i s y o n u n oluşturduğu zihinsel k o n t r o l , fotoğrafın f i
dığı gibi, geliştirme ve s ü r d ü r m e açısından da bu b e c e r i d e n da
ziksel, duygusal ve k o n u s a l i ç e r i ğ i n i n birbirleriyle ilişkisinden
ha zor değildir. Kullandıkları ifade tarzının özelliğinden dola
doğar. Etkin bir kompozisyonla birlikte sunulan kışkırtıcı bir fi
yı bir ç o k fotoğrafçı k o n u s u n u n ötesini g ö r e m e z . B i r başka de
kir zihinsel tepkiye yol açar. B ö y l e bir fotoğrafın ü z e r i n d e ko
ğişle, görüntüyü g e r ç e k yaşamda ifade ettiği şey olarak görmek
nuşmaya ya da en azından d ü ş ü n m e y e değer. İzleyici fotoğrafın
ten ö t e , o n u bir çizgiler, şekiller ve r e n k l e r birlikteliği olarak al
ardındaki fikirden e t k i l e n i r ve belki de h o ş l a n ı r . Bu fikir iyi bir
g ı l a m a k için k e n d i s i n i zorlayamaz. A m a ç g ö r ü n t ü y ü g e r ç e k ç i
kompozisyon aracılığıyla algılanabilir hale gelmiştir.
bir b i ç i m d e s u n m a k olsa bile, fotoğrafın k o m p o z i s y o n u n u n et
Kısacası ciddi bir fotoğrafçı iyi bir k o m p o z i s y o n u n nasıl oluş
kisi ciddi bir şekilde görsel ilişkilere bağımlı o l m a k d u r u m u n
turulacağını a n l a m a d a n ve bu işte ustalaşmadan, d ü ş ü n c e l e r i n i
dadır. Dolayısıyla fotoğrafçı gerçeklikle o l a n b a ğ ı n d a n kurtul
i l e t e b i l m e d e fotoğrafı bir a r a ç o l a r a k k u l l a n m a ü m i d i n e kapıl
duğu sürece, fotografik kompozisyonda ve fikirlerinin etkin ile
m a m a l ı d ı r . B u s ü r e ç p e k kolay o l m a m a k l a b i r l i k t e e l b e t t e k i
tişiminde ustalaşmaya doğru ilk ve ö n e m l i adımı atmış olur.
a m a c a ulaşılabilir ve ulaşıldığında da g e r e k bilinçli fotoğrafçı gerekse de konuya duyarlı izleyici açısından s o n u ç l a r g e r ç e k t e n
Kontrol Yönünden Kompozisyon İşin ö z ü n e b a k t ı ğ ı m ı z d a kompozisyon k o n t r o l a n l a m ı n a ge lir. B i r fotoğrafın kompozisyonu, k e n d i n i ilk a ş a m a d a heyecan l a n d ı r a n bir d ü ş ü n c e y e d o ğ r u b i r başkasını d a y ö n e l t e b i l m e k için f o t o ğ r a f ç ı n ı n k u l l a n ı m ı n d a o l a n bir a r a ç t ı r . B u a n l a m d a kompozisyon insanı etkiler ve yönlendirir. İzleyicisini b e d e n s e l , duygusal ve zihinsel olarak e t k i l e m e s i n e o l a n a k v e r e c e k şekilde fotoğrafçının etkinliğini artırır. Şaşırtıcı gelse de, belli bir a m a ç için kompozisyon başlı başı na yeterli olabilir. Araştırma s o n u ç l a r ı n a g ö r e görsel düşünen-
tatmin edici boyutta ortaya çıkar. Q3
Sıra Dışı Olmak Genellikle bir görüntü içerdiği düşün ceyi ne kadar fazla hayal gücüne dayalı olarak ifade edebiliyorsa o kadar etkili kabul edilir. Dolayısıyla fotoğrafçı fazla ca geleneksel olmaktan kaçınmalı ve ko nu ararken daha acemi bir fotoğrafçının gözden kaçırabileceği yeni yaklaşımların peşine düşmelidir. Mesela yukarıdaki fotoğrafta kullanılan yaklaşım, bakışı geleneksel yatay pers pektifle sınırlamak yerine konuya doğru dan yukarıdan bakmak yönündedir. Da ha uç bir örnek olarak sağdaki fotoğraf ta çerçevedeki sıra dışı yerleştirme he men dikkati üzerine çekmektedir. Ancak bu konuşlandırma sırf yenilik olsun diye seçilmemiştir. Görüntüyü oluşturan nes
nelerin yerleri hep beraber uyumlu ve birbirlerini güçlendirecek şekilde dikkat le ve aynı zamanda da çerçevenin eşke nar dörtgen şeklini dolduracak biçimde özenle tasarlanmışlardır. Film bir sanatçının müsvedde kağıdına benzetilebilir. Fotoğrafçı filmi bir konu yu görsel olarak araştırmakta, bir man zaradan çok değişik görüntüler elde et mek amacıyla farklı koşullarda ve farklı bakış açılarında denemeler yapmakta kul lanmalıdır, ilk elde edilen görüntü çok na diren en iyi görüntü olabilir. Neredeyse değişmez bir şekilde, daha sonraki poz lardan biri diğerlerine göre daha güçlü bir mesaj verecek şekilde öne çıkacaktır.
Bir Mesaj İletmek: Kompozisyonun Temeli B i r fotoğrafçı f o t o ğ r a f makinesiyle b i r şey söylemek niyetinde değilse, fotoğrafın nasıl ç e k i l e c e ğ i k o n u s u n d a k a r a r l a r alabil m e k için uygun b i r ö l ç ü t ü de yoktur. N e s n e l e r i n hangilerini görüntüye dahil etmeli, hangilerini et m e m e l i d i r ? H a n g i objektifi kullanması gereklidir? K o n u n u n ne resi n e t o l m a l ı , n e r e s i o l m a m a l ı d ı r ? B a k ı ş açısını değiştirmeli mi, yoksa b u l u n d u ğ u yerde mi d u r m a l ı d ı r ? Bu ö l ç ü t l e r i n olma ması s o n u c u n d a kompozisyonun nasıl olacağını ç e r ç e v e n i n içe risindeki n e s n e l e r kendileri b e l i r l e r l e r . B i r n e s n e diğerinin ya n ı n d a d a h a güzel g ö r ü n ü r . B a ş k a b i r n e s n e de o a n d a o r a d a ol d u ğ u için çerçeveye dahil edilebilir. Belli b i r r e n k h o ş b i r izle n i m u y a n d ı r d ı ğ ı n d a n g ö r ü n t ü d e k u l l a n ı l m a k d u r u m u n d a ka labilir. Oysa ki f o t o ğ r a f ç ı n ı n kafasında b a ş k a l a r ı n a i l e t m e k istediği belirli b i r d ü ş ü n c e varsa d u r u m o l d u k ç a faklı b i r seyir izler. Fik rini ifade e t m e y e yardımcı o l u p olmadıkları ö l ç ü t ü n e g ö r e ken d i l i ğ i n d e n belli unsurları g ö r ü n t ü y e katıp, d i ğ e r l e r i n i çıkarta caktır. Filmin cinsi, m a k i n e , o b j e k t i f ve filtre türü gibi seçenek ler ç o k d a h a kolay bir b i ç i m d e ç ö z ü m l e n i r l e r . G ö r ü n t ü d e k i un surların son d ü z e n l e m e s i n i n b i r a n l a m ifade e d e b i l m e s i ama cıyla vizörden g ö r ü l e n s a h n e d e d ü z e l t m e l e r yapılabilir. Ö z e t l e , g ö r ü n t ü d e k i n e s n e l e r i n h e r biri kendi b a ş ı n a b i r şeyler anlatı yormuş i z l e n i m i n d e n ziyade, fotoğrafçının söylemek istediği şey ilgi noktası olur. A ç ı k b i r ifade b i ç i m i n i n k o m p o z i s y o n a nasıl h ü k m e t t i ğ i n i ör n e k l e n d i r m e k için yandaki ve sonraki d ö r t sayfada b i r dizi fo toğrafa yer verilmiştir. Bu fotoğrafların k o n u l a r ı sıradanlıktan sıra dışılığa ve s o m u t t a n soyuta d o ğ r u yöneldikleri ve b i r man zara, çıplak bir kadın, b o r u l a r ve iki şehir gibi o l d u k ç a farklı ko nuları yansıttıkları h a l d e , h e r fotoğrafın ardındaki fikir aynıdır: Sakin, belirgin b i r düzen duygusu oluşturmak. B u n u n neticesi ise farklı k o n u l a r a karşın o r t a m a asıl h a k i m o l a n ı n ve tüm fark lı g ö r ü n t ü l e r i b i r b i r i n e bağlayan o r t a k u n s u r u n belli bir düşün c e olmasıdır. Özellikle g ö r ü n t ü l e r i n hepsi belli b i r çizgi tipini paylaşmak tadır: T e m e l d e g e o m e t r i k şekillere b a ğ l a n a n düz. çizgiler. T ü m fotoğraflarda r a h a t ve ferah b i r hava h a k i m d i r . Hepsi karmaşa ya yer v e r i l m e d e n tertipli b i r şekilde e l e a l ı n m ı ş t ı r ve de hepsi üç boyutludan ziyade iki boyutlu olarak g ö r ü n m e k t e d i r . T a s a r l a n a n k o m p o z i s y o n l a r ı n bazı y ö n l e r i n e dikkat ç e k m e k için y a n l a r ı n d a kısa a ç ı k l a m a l a r yapılmıştır. İleriki b ö l ü m l e r d e bu y ö n l e r ü z e r i n d e detaylı olarak durulacaktır. •
Derinlik Duygusu N o r m a l koşullarda f o t o ğ r a f t a derinlik duygusu bir noktada birleşen çizgiler yardımıyla ve ö n d e k i n e s n e l e r e g ö r e arka plandaki nesnelerin daha bulanık g ö r ü n mesine sebep olan a t m o s f e r d e k i pusun etkisiyle oluşturulur. Bu f o t o ğ r a f t a ise ön plandaki çizgiler birbirine paralel gibi dur-
d u d u n d a n ve a t m o s f e r son derece berrak bir yapıda o l d u ğ u n d a n g ö r ü n t ü d e k i iki boyutluluk duygusu muhafaza edılmıştir. Üstüne üstlük m e v c u t çizgilerin genellikle y a t a y ya da y u m u ş a k e ğ i m l e r e sahip olması s ü k u n e t d u y g u s u n u artırmaktadır.
Dengeli bir Asimetri ilk bakışta bu f o t o ğ r a f s i m e t r i k m i ş gibi g ö r ü n ü y o r . Yatay ve dikey çizgiler çer çevenin ortalarında dengeleniyormuş his sini veriyor. Daha yakından incelendiğindeyse çerçevenin her iki yarısında da ba zı ufak farklılıkların olduğu göze çarpıyor. Sonuç olarak g ö r ü n t ü d e k i genel etki bir düzen d u y g u s u v e r m e k t e d i r . Ortada asi metrik bir d u r u m olmakla birlikte, g ö r ü n tüye hakim olan denge kompozisyonu b o z m a d a n f o t o ğ r a f a g ö r s e l bir ilgi kat maktadır. K o n u soyut, ancak ifade edilen şey diğer f o t o ğ r a f l a r d a k i n e oldukça ben zerdir.
Geometrik Kompozisyon Çoğu insan kadın g ö r ü n t ü s ü n ü n ge o m e t r i k olmayıp y u m u ş a k yuvarlak hat lardan o l u ş t u ğ u n u d ü ş ü n ü r . Bu k o m p o zisyonda çerçeve içerisindeki t ü m unsur lar ve kullanılan t ü m f o t o ğ r a f t e k n i k l e r i k o n u y u d ü z g ü n bir g e o m e t r i k şekle dö n ü ş t ü r m e k üzere tasarlanmıştır. Mesela ç e r ç e v e y i kadının başını içermeyecek şekilde d ü z e n l e m e k dikkati ko nunun bir insan o l d u ğ u n d a n uzaklaştırıp,
f o t o ğ r a f ı n ö z e l l i k l e bir dizi köşeli çizgi topluluğundan oluştuğu düşüncesine doğ ru çekmektedir. Bazı yönleriyle bu f o t o ğ raf sayfa 6 0 ' d a g ö r ü l e n ve keskin eğim li çizgilerle beraber adalelerdeki g e r i l i m d u y g u s u sebebiyle daha g ü ç l ü ve dina mik bir etki o r t a y a koyan çıplak f i g ü r d e n ziyade, bir önceki sayfada yer alan b o r u ların f o t o ğ r a f ı y l a daha fazla o r t a k özel lik i ç e r m e k t e d i r .
İki Şehir, Tek Mesaj Şehirler telaş ve saldırganlık h a t t a şid det içeren yerler olarak düşünülür. Oysa ki bu ö r n e k t e şehir yaşantısının farklı bir y ö n ü n ü n yansıtılması amaçlanmıştır. Her iki f o t o ğ r a f t a da ş e h i r saygınlık uyandıran ve sakin bir yer olarak b e t i m lenmiştir. Kargaşa hiçbir yerde göze çarp mamaktadır. Fotoğrafların konularını o l u ş t u r a n New York Ö z g ü r l ü k A n ı t ı v e L o n d r a VVestminster Manastırı ç e r ç e v e içinde özellikle küçük t u t u l m u ş t u r . K o m -
p o z i s y o n l a r genel olarak tek bir r e n g i n h a k i m i y e t i n d e d i r . Çizgiler düz ve t e r t i p lidir. Heykelin meşalesinde yıldız filtresi yardımıyla meydana getirilen parlama çapraz bir hat o l u ş t u r m a k l a beraber, yıl dızın farklı noktalan birbirini dengelemek tedir. New York f o t o ğ r a f ı n d a d e n g e d u y g u sunu verebilmek için zamanlamanın öne mi kendini g ö s t e r m e k t e d i r . Sahne gök y ü z ü n d e n , heykelden ve sudan yansıyan
ışık miktarlarının birbirini tamamladığı bir zamanda görüntülenmiştir. Çekimden yaklaşık beş dakika sonra su yüzeyi t a m a m e n siyah bir renk almıştır. Eğer amaç s a d e c e h e y k e l i g ö s t e r m e k o l s a y d ı ışık miktarının bu dengesi o kadar önemli o l m a y a c a k t ı . Böylelikle daha etkili bir gö r ü n t ü o l u ş t u r u l a r a k f o t o ğ r a f ç ı n ı n ifade e t m e y e çalıştığı sükunet ve düzen duy gusu o r t a y a k o n u l a b i l m i ş t i r .
L o n d r a f o t o ğ r a f ı n d a ise kraliyet rengi olan mor bir saltanat duygusu aktarmak tadır. VVestminster Manastırı b i r d e n b i r e karşıda d i k i l m e k t e n ziyade n e h i r d e n sa kin bir ş e k i l d e y ü k s e l i y o r m u ş i z l e n i m i uyandırmaktadır. Düzen d u y g u s u n u m u hafaza e t m e k l e b i r l i k t e f o t o ğ r a f g ö r ü n t ü n ü n Londra'ya ait olduğunu yüksek ses le s ö y l e m e m e k t e , ancak şehrin t a n ı n m a sına yetecek kadar p r o f i l detayını da iz leyiciye sunmaktadır.
2 GRAFİK KONTROL UNSURLARI Ü ç boyutluymuş gibi g ö r ü n m e k l e b e r a b e r fotoğraf, ü z e r i n d e farklı t o n l a r ve r e n k l e r olan iki boyutlu bir yüzeydir. Bu bakım dan t o p l u c a grafik sanatlar o l a r a k adlandırılan resim, afiş, ka ğıt baskı / baskı ya da iki boyutlu sair iletişim araçlarıyla fotoğ r a f a r a s ı n d a b i r ç o k ortak n o k t a m e v c u t t u r . F o t o ğ r a f d i ğ e r iki boyutlu k o n u l a r ı n b i r ç o k özelliğini paylaştığı için, yetenekli bir fotoğrafçı a n c a k görsel sanatların t e m e l kavramlarını iyi bildiği takdirde bu aracı etkin bir şekilde kullanabilecektir. S a d e c e ç o k az sayıda fotoğrafçının ciddi b i r sanat eğitimi al mış olması olgusu, bir ç o k fotoğrafçının fotoğrafı diğer görsel sanatlardan farklı g ö r m e tavrını açıklamaya yardımcı olur. El b e t t e ki, f o t o ğ r a f o n u farklı kılan k e n d i n e özgü özelliklere sa hiptir. Fakat grafik unsurlardan h a b e r d a r olmayan ya da grafik öğelerin fotoğrafta oynadığı rolü bilmeyen fotoğrafçılar iletişim k u r m a y e t e n e k l e r i n i de ciddi b i ç i m d e s ı n ı r l a n d ı r m ı ş olurlar. Bu d u r u m fotoğrafçının zorunlu olarak bir sanatçı olması an l a m ı n a gelmiyor. Mesela resim gibi bir alanda geçmişte belli bir eğitim g ö r m e k son d e r e c e yararlı o l m a k l a b e r a b e r , a k a d e m i k olmayan bir eğitim de bu yeteneğin artırılmasını sağlayabilmek tedir. B i r fotoğrafçı t ü m grafik s a n a t l a r ı n özelliği o l a n t e m e l p r e n s i p l e r i kavradığı s ü r e c e b u n l a r ı ü r e t i m i n e o l u m l u bir bi ç i m d e yansıtabilir. B u n a karşılık bu prensipleri bilmeyen bir fo toğrafçının ürettikleriyse, iyiden anlayan gözlere eksik bir şey ler kaldığını hissettirecektir. Uygulamaya baktığımızda grafik unsurlar (noktaların, çizgile rin, şekillerin ve fotoğraf çerçevesinin birbirleriyle karşılıklı ilişki si) fotoğrafın adeta kalbine kadar işler. Grafik öğeler doğrudan izleyicinin tepkisini kontrol ettiği için fotoğrafçının mesajını ilet tiği yegane araçlardır. Grafiğe dayalı ilişkiler doğruysa ve fotoğraf çının istediği mesajı desteklemek ve güçlendirmek için itinayla se çilip tasarlanmışlarsa, o takdirde hassas bir izleyici fotoğrafçının söylemeye çalıştığını kolaylıkla anlayacaktır. E ğ e r grafikler uygun değilse mesaj karmaşıklaşacak ve belki de anlamsızlaşacaktır.
Z i h i n Belli Şekilleri A r a r Grafiğin t e m e l k a v r a m l a r ı n d a n biri insan z i h n i n i n belli şekil leri a l g ı l a m a k ve t a n ı m a k istemesi olgusudur. T a n ı m l a n a b i l i r şekillerin m e v c u t o l m a d ı ğ ı b i r d u r u m d a y o r u m l a m a imkansız laşır. Zihin görsel a l a n d a n h a m verileri e m e r ; çevresel hatlara, şekillere, r e n k l e r e ve diğer tanıdık b i ç i m ve i p u ç l a r ı n a b a k a r ve algıladığı kişisel g ö r ü n t ü l e r i g ö r ü l e n s a h n e n i n g e n e l yorumlamasıyla h a r m a n l a r . Bu s ü r e ç istem d ı ş ı n d a ve n e r e d e y s e anlık b i r z a m a n d i l i m i n d e gerçekleşir. G ö r ü n t ü d e rasgele serpiştirilmiş u n s u r l a r olsa bile, zihin bel li bir düzen arar. B u l u t l a r ı n oluşturduğu i n s a n a b e n z e r biçim ler ya da m ü r e k k e p l e k e l e r i n d e rastlanan tanıdık şekiller bir an için bilincimizde uyanıverir. Sanki zihin h i ç b i r şeyin rasgele ola mayacağını varsaymaktadır. Belli b i r şekil kalıbı varsa bu mutla ka b u l u n a c a k t ı r ve bu şekil m e v c u t değilse zihin tatmin olmaya caktır. Bu şekil kalıpları farklı düzeylerde mevcuttur. En basit düzey d e zihin k e n d i l i ğ i n d e n n e s n e l e r i t a n ı m a y a çalışır. " B u b e n i m d a h a ö n c e d e n g ö r d ü ğ ü m b i r şey mi? Evet. B u b i r a ğ a ç " . D a h a az b e l i r g i n ve k e n d i l i ğ i n d e n oluşuveren b i r düzeydeyse, zihin karşısındaki n e s n e l e r i n arasındaki ilişkilerde belli kalıplar arar. E ğ e r fotoğrafçı fotoğraftaki n e s n e l e r i belli b i r şekil k a l ı b ı n a uya c a k b i ç i m d e d ü z e n l e m i ş s e zihin b i r düzen duygusu algılayacak tır. D ü z e n l i g ö r ü n t ü n ü n a r d ı n d a k i şekil izleyici için h e r zaman açık olmayabilir ve şeklin tam o l a r a k ne o l d u ğ u n u tanımlayamayan izleyici s a d e c e bu şeklin varlığını sezebilir. E ğ e r görün tüde t a n ı m l a n a m a y a n b i r düzen varsa, zihin ya k e n d i düzenini oluşturacak ya da b i r şeyleri eksikliğini hissedecektir. B u d u r u m d a f o t o ğ r a f ç ı n ı n s o r u m l u l u ğ u fotoğrafının i ç i n d e , çerçeveyle sınırlandırılmış n e s n e l e r ü z e r i n d e oluşturulmuş bel li b i r d ü z e n i sağlamaktır. Bu düzen bazı ö n g ö r ü l m ü ş kurallara uygun o l a b i l e c e ğ i gibi, t a m a m e n f o t o ğ r a f ç ı n ı n k e n d i yaratıcılı ğ ı n d a n da kaynaklanabilir. Grafik sanaüarda ö n g ö r ü l m ü ş belli kurallar yıllardan beri mev cuttur. Bu kurallardan basit bir tanesi g ö r ü n t ü ç e r ç e v e s i n d e çiz giler yardımıyla b i r kafes gibi hayali kare şekilleri oluşturmak ve n e s n e l e r i ç e r ç e v e i ç e r i s i n d e bu çizgilerle o n l a r ı n kesişim nok taları ü z e r l e r i n e yerleştirmektir. H e r h a n g i b i r g e o m e t r i f o r m ü l ü ü z e r i n e b i r grafik kural oluş turulabilir ve özellikle de Altın Kesit diye a d l a n d ı r ı l a n b i r for m ü l d e n t ü r e t i l e n kural yıllardan b e r i ö n e m i n i k o r u m a k t a d ı r . Altın Kesit kısa k e n a r b o y u n u n uzun k e n a r a o r a n ı n ı n , uzun ke n a r b o y u n u n uzun ve kısa k e n a r b o y l a r ı n ı n t o p l a m ı n a oranıyla
Altın Kesit "Altın Kesit", küçük parçasının büyük parçasına oranının, büyük parçasının çiz ginin t a m boyuna oranına eşit olacak şe kilde bölünmüş bir çizgi olarak ifade edi lir, işlemi basitleştirecek olursak Altın Ke sit yaklaşık 8:5 oranında iki farklı parça ya b ö l ü n m ü ş bir çizgidir (şekil a). Altın Kesit'den esinlenerek, eni ve b o y u ara sındaki oran 8:5 olan dikdörtgene de "Al tın D i k d ö r t g e n " adı verilir (şekil b). Matematiksel olarak 5/8 = 0,63 dür ve dolayısıyla 8:5 oranı 1:0,63 olarak da ifa de edilebilir. 35 milimetrelik film çerçe vesinin (şekil c) kenar oranları olan 3:2 aynı zamanda 1:0,67 şeklinde de gösteri lebileceği için, 35 mm'lik f i l m çerçevesi nin kenar o r a n l a r ı Altın D i k d ö r t g e n i n oranlarına oldukça yakındır (1:0,63'e kar şılık 1:0,67). Eğer 3 5 m m ' l i k f i l m ç e r ç e v e s i hayali olarak enine ve boyuna olmak üzere üç eşit parçaya bölünür (şekil d) ve çerçe vedeki nesneler bu yatay ve dikey hatlar üzerine ya da bu hatların kesişme nokta larına yerleştirilirlerse, tecrübeler görün tüdeki farklı unsurlar arasında uyumlu bir denge oluştuğunu ortaya çıkarmıştır. (An cak, Üçte Bir kuralı d e n e n bu kural pek de kesin değildir. Üçte Bir kuralına göre o l u ş t u r u l a n bir t a s a r ı m ı n f o t o ğ r a f ç ı n ı n anlatmak istediğini ifade e d e m e d i ğ i bir Çok d u r u m l a da karşılaşılabilir.)
aynı o l d u ğ u boyutlara sahip bir d i k d ö r t g e n e verilen addır (bkz.
ettirildiğinde ortaya bir çizgi ç ı k a r . Nokta büyütüldüğünde bir
önceki
ç e m b e r elde edilir. B u büyütülen n o k t a n ı n f o r m u n u bozduğu
sayfadaki
şekiller).
Bu formül s a d e c e matematiksel olarak ç o k iyi bir b i ç i m d e ifa
nuzda bir şekille karşılaşılır. Yani n o k t a g e r ç e k t e görsel bir un
de e d i l m e k l e kalmayıp, d o ğ a d a da k e n d i n e geniş bir yansıma
sur işlevini yüklenen herhangi bir n e s n e birimidir. Kandinsky'nin
bulmaktadır. Çiçekler, sümüklü b ö c e k l e r , bir dalın etrafında bi
yaklaşımının ö n e m l i yönü h e r şeyden bağımsız bir b i ç i m d e , çer
ten yapraklar ve d a h a b i n l e r c e doğal olgu Altın Kesit'le tanım
çeve içinde n o k t a n ı n nereye k o n u l d u ğ u n u n bir anlamı olduğu
lanan m a t e m a t i k s e l ilişkiyle aynı özellikleri gösterir. Altın Ke-
dur. B i r başka ifadeyle k e n a r l a r ı sınırlı b i r alan i ç e r i s i n d e bir
sit'i keşfeden eski Yunanlılar o n u n doğadaki yaygın varlığını bil
n o k t a n ı n k o n u m u izleyiciye d o ğ r u d a n bir mesaj verir. T e k ba
miyorlardı. Bu kuralı sadece o r a n l a r ı n ı n göze hoş g e l m e s i n d e n
şına bu k o n u m u n tepkiye n e d e n o l a n bir grafik etkisi mevcut
ötürü sanat ve m i m a r i yapılarında kullandılar. B i n l e r c e yıl son
tur. N o k t a n ı n nasıl b ü y ü t ü l d ü ğ ü n d e n , şeklinin b o z u l d u ğ u n d a n
ra aynı şekil ç o k yaygın olarak kullanılmakta ve b e ğ e n i l m e k t e
ya da h a r e k e t ettirildiğinden bağımsız olarak ve de fazladan kaç
dir. G e r ç e k t e n de 35 m m ' l i k film çerçevesi Altın Kesit oranları
tane n o k t a d a h a e k l e n i r s e e k l e n s i n , farklı noktalar, çizgiler ve
na ç o k yakın boyutlardadır.
şekiller h e r zaman birbirleri a r a s ı n d a ve onları çevreleyen sınır
G ö r ü n t ü n ü n üzerine çizgilerden meydana gelen bir kafes yer
la ilişki içerisinde olacaklardır. Bu ilişki ç o k belirsiz ve karma
leştirmek ve s o n r a da kafesin kalıbıyla uyumlu olarak n e s n e l e r i
şık da olabilir, a n c a k h e r z a m a n m e v c u t t u r ve göz ardı edilme
k o n u ş l a n d ı r m a k fotoğrafta bir düzen oluşturmak için son dere
melidir.
c e g e ç e r l i bir y ö n t e m d i r . İ ç i n d e b u l u n u l a n d u r u m u n ihtiyaçla
Ö z e t l e h e r fotoğraf, çerçevesi içerisindeki görsel unsurlardan
r ı n a uymak açısından kafesin şekli ve kalıbı ö n e m l i d i r . " D o ğ r u "
oluşur. Bu unsurların t a n ı m l a n a b i l i r n e s n e l e r olarak sözel an
ya da "yanlış" kalıplar yoktur. S a d e c e belli bir d u r u m a uyan ya
lamları olabilir ve belirgin bir hikayeyi dile getirebilirler. Fakat
da uymayan kalıplar vardır. F o t o ğ r a f k o m p o z i s y o n u n a fazla aşi
d a h a az belirgin olan m a n a l a r ı da vardır. B u n l a r duygulara ve
na o l m a y a n bir fotoğrafçı fotoğrafladığı g ö r ü n t ü ü z e r i n e zih
b i l i n c e hitap e d e b i l i r l e r ve a n c a k bir sınırla çevresi çizilmiş ba
n i n d e hayali bir çizgi kafesini yerleştirme ve n e s n e l e r i b u n a gö
zı görsel ö ğ e l e r i n mevcudiyetiyle var olurlar. En k ö t ü d u r u m d a
re k o n u ş l a n d ı r m a alışkanlığı e d i n m e n i n ç o k faydasını görecek
a n l a m sadece "sıradanlık" ya da "düzensizlik" olabilir. Bazı ta
tir. Sürekli uygulama yaptıkça bu süreç k e n d i l i ğ i n d e n b i r hale
lihsiz durumlardaysa grafik ilişkilerin anlamı h e r bir görsel öğe
gelecektir.
nin bireysel anlamıyla çelişebilir. B u n u n l a b e r a b e r en uygun du rumlardaysa grafik a n l a m fotoğrafın g e n e l a n l a m ı n a h e m uyum
N o k t a , Çizgi v e Ç e r ç e v e Grafik sanatlarda h e r şey b o ş bir yüzey olarak başlar. Fotoğ rafta karşılaşılan sorun ise bu b o ş yüzeyin h e r z a m a n için tam bir görüntüyle zaten doldurulmuş olmasıdır. B u n u n sonucu ola rak da fotoğrafçı sadece grafik özellikleri göz ö n ü n d e bulundur m a k amacıyla karşısındaki g ö r ü n t ü n ü n b ü t ü n l ü ğ ü n ü görmez d e n g e l m e k o n u s u n d a zorlanır. Bu d u r u m bir şarkının sözleri ni bilmeye b e n z e r . Şarkı ç a l ı n d ı ğ ı n d a akla h e m e n sözleri gelir ve sadece müziğe yoğunlaşmayı güçleştirir. Grafik ilişkiler karmaşık olabilir, fakat bazı t e m e l kavramlara da ayrıştırılabilir. Büyük Rus ressamı Wasily Kandinsky ( 1 8 6 6 1 9 4 4 ) grafik sanatların temel birimlerini nokta ve çerçeve olarak ifade etmiştir. T ü m resmin, bir r e n k noktasıyla o n o k t a n ı n (ya da birden fazla n o k t a n ı n ) içine yerleştirildiği çerçeve arasındaki ilişkiler b ü t ü n ü olarak değerlendirilebileceğini öngörmüştür. Kandisky'nin kastettiği n o k t a , g e o m e t r i d e k i n o k t a t a n ı m ı n dan d a h a e s n e k bir kavramdır. Kandinsky'nin noktası h a r e k e t
gösterir, h e m d e o n u d e s t e k l e r . F o t o ğ r a f l a r ı n d a b u a n l a m s a l uyumun sağlandığından e m i n o l m a sorumluluğu da fotoğrafçı ya aittir. CH
Nokta
B i r cismin g ö r ü n t ü d e büyük ya da küçük gösterilmesi fotoğ
lendirir. M e s e l a ilgi merkezi ç e r ç e v e içerisinde büyük tutuldu
rafçının ne söylemek istediği k o n u s u n d a izleyicinin algılaması
ğ u n d a izleyiciye g ö n d e r i l e n mesaj, fotoğrafçının görüntüye kar
nı etkiler. E l b e t t e ki, izleyici fotoğrafın ü z e r i n e bir cetvel koyup
şı yaklaşımının güç ve kalabalık duygusu v e r m e k olduğudur. Kü
ö l ç e r e k bu s o n u c a varmaz. F o t o ğ r a f ç ı n ı n ortaya koyduğu işaret
çük tutulan n e s n e l e r o n u n yalnızlık duygusunu ö n e çıkardığı
l e r e bakar. Bu işaretler fotoğrafın içindeki unsurların birbirle
n ı n işaretidir.
rine göre göreceli boyutlarından ve bir unsurun çerçevenin tüm boyutuyla olan ilişkisinden ortaya çıkar.
Ç e r ç e v e içerisinde bir n e s n e n i n b o y u t u n u k ü ç ü l t m e k cismin yok o l m a s ı n a n e d e n olabilir. Böylesi d u r u m l a r d a n e s n e n i n bo-
Bu iki f o t o ğ r a f aynı konuya aittir ve iki farklı objektifle çekil
yutsal göze batıcılığındaki eksikliği d e n g e l e m e k için fotoğrafçı
mişlerdir. H e r ikisinde de ilgi m e r k e z i (kıyıdan uzaktaki ada
uygun grafik araçlardan yararlanmak d u r u m u n d a d ı r . Yukarıda
c ı k ) ç e r ç e v e d e ç o k a ç ı k bir şekilde g ö r ü l m e k t e d i r . A n c a k gö
ki fotoğrafta uygulanan ve ç o k g e ç e r l i olan bir y ö n t e m nesneyi
r ü n t ü n ü n verdiği mesaj bir fotoğraftan d i ğ e r i n e ö n e m l i farklı
ç e r ç e v e içerisinde en yüksek k o n t r a s t a sahip n o k t a h a l i n e getir
lıklar taşımaktadır.
meyi ö n g ö r ü r . B a ş k a bir y ö n t e m ise gözü n e s n e y e d o ğ r u yön
Yukarıdaki fotoğrafta, ç e r ç e v e d e nesneyi büyük g ö s t e r m e ka rarı izleyiciyi doğrudan n e s n e n i n kendisine y ö n l e n d i r m e k t e d i r . İzleyici fotoğrafçının, kendisinden nesneyi incelemesini ve o n u n yapısı, şekli, dokusu ya da boyutuyla ilgili bir şeyler öğrenmesi ni istediğini algılamaktadır. Sağ sayfadaki fotoğrafta adacığın ç o k d a h a k ü ç ü k gösterilmesi vurguyu başka y ö n e kaydırmakta dır. İzleyicinin dikkati şimdi k ı s m e n adacığı saran çevresel öğe l e r e y ö n e l m e k t e d i r . N e s n e artık g ö r ü n t ü d e tek b a ş ı n a değildir ve ilgiyi paylaşmaktadır. S ö y l e n m e k istenen mesaj değişmiştir. H e r iki fotoğrafta da o r a d a mevcut unsurların b i r b i r l e r i n e ve çerçeveye g ö r e g ö r e c e l i boyutları fotoğrafçının v e r m e k istediği mesaja ö n e m l i ö l ç ü d e katkıda b u l u n u r ve göz ardı edilemez. So n u ç olarak, fotoğrafçının o b j e k t i f seçimi bir n e s n e n i n n e kadar detaylı g ö r ü n e c e ğ i n i a ç ı k ç a b e l i r l e r . T e r c i h e d i l e n objektifler fotoğrafçının niyeti y ö n ü n d e izleyicinin algılama b i ç i m i n i yön-
l e n d i r e n grafik çizgiler kullanmaktır. •
Çizgi
B i r fotoğrafta mevcut olan çizgilerin özellikleri, o fotoğrafın izleyici üzerindeki duygusal yansımasını d o ğ r u d a n etkiler. Aynı n e s n e n i n bu iki fotoğrafı, f o t o ğ r a f tekniği açısından bir b i r i n e eş i ş l e m l e r d e n geçmiştir. A n c a k h e r b i r i n i n verdiği m e saj çizgilerin grafik etkisi dolayısıyla o l d u k ç a farklıdır. Yukarıdaki fotoğrafta yumuşaklık ve huzur duygusu hakimdir. Yapraklarının zarif kıvrımları sükuneti çağrıştırmakta ve bitki n i n k e n d i doğal h a l i n d e o l d u ğ u i z l e n i m i n i v e r m e k t e d i r . G ö z hoş ve dairemsi bir şekli izleyerek çiçeğin etrafında dolaşan yap rak kıvrımlarını takip e t m e k t e d i r . Z a m a n ve telaş duygusu orta mı karıştırmamaktadır. Yandaki fotoğraftaysa düz ve n e r e d e y s e k a b a hatlarla yansıtı lan bitkinin sert duruşu gerginliğe yol a ç m a k t a d ı r . Ayrıca orta daki sap g ö z ü ç e r ç e v e n i n d ı ş ı n a y ö n e l t m e k t e d i r . Çizgiler tek başlarına fotoğrafın ifade ettiği mesajı d e r i n d e n değiştirmekte dirler. Bitkinin ilk fotoğraftaki ele alınışı son d e r e c e güzel o l m a k l a b e r a b e r , ikinci fotoğraf kompozisyon açısından hatalı kabul edi l e c e k unsurlar taşımaktadır. Uygulanan yumuşak n e t l e m e tek niği üstteki fotoğrafta s ü k u n e t duygusuyla uyum g ö s t e r i r k e n , yandaki fotoğrafta bu teknik biraz ters kaçmıştır. Böylelikle yan daki fotoğrafta izleyicinin aklını karıştıracak çelişkili mesajlara yol a ç a n bir kompozisyon oluşturulmuştur. Fotoğrafçı vizörden bir görüntüyü izlerken karşısındaki çizgi lerin fotoğrafının ifade etmesini istediği a n l a m ı güçlendirdiğin d e n ya da en azından o a n l a m l a ç e l i ş m e d i ğ i n d e n e m i n olmalı dır. E ğ e r çizgiler istediği etkiyi oluşturmuyorsa d a h a uygun bir
bakış açısı b u l a r a k veya d a h a farklı bir o b j e k t i f k u l l a n a r a k ge rekli ayarlamaları yapmalıdır. •
Çizgilerin Duygusal İçeriği izleyicinin dikkatini y ö n l e n d i r m e n i n ya nı sıra çizgilerin d u y g u s a l bir içeriği de vardır ve böylelikle f o t o ğ r a f ı n genel an lamına katkıda bulunurlar. Bir bina cephesinin g ö r ü n t ü l e n d i ğ i bu f o t o ğ r a f t a düz çizgiler izleyiciyi güçlü bir b i ç i m d e arka plana d o ğ r u adeta savur maktadır. Bu çizgilerin işlevi soldaki say fada yer alan fotoğrafın ön planındaki ka visli çizgilerinkiyle aynıdır. Ancak yuka
rıdaki bu f o t o ğ r a f t a çizgiler bu defa düz o l d u k l a r ı için daha çok bir kütle ve güç d u y g u s u n a yol a ç m a k t a d ı r l a r . Kıvrık çiz giler soldaki f o t o ğ r a f a uygun olmakla be raber düz çizgiler kadar kütle ve ihtişa mı v u r g u l a m a z l a r . Düz çizgilerin d u y g u sal içeriği söz konusu yapının özelliği ve fotoğrafın duygusal içeriğiyle uyumlu dur.
kin bir hale g e l m e k t e d i r . Ön plan f o t o ğ rafın ilgi merkezi olan arkadaki m a n z a r a hakkında detaylı bilgi v e r m e k t e d i r . Ger ç e k t e kavisli ç i z g i l e r i n varlığı izleyiciyi ö z e l d e n genele d o ğ r u y ö n l e n d i r m e k t e dir. Bu d u r u m ön plandaki çizgilerin yük lendiği bir işlevdir. Aynı zamanda bu çiz gi kum tepelerinin oluşturduğu genel r i t m d u y g u s u n a da katkıda b u l u n m a k t a d ı r . Bir f o t o ğ r a f ı n k u r g u s u n u o l u ş t u r u r k e n
f o t o ğ r a f ç ı , izleyiciyi f o t o ğ r a f ı n içine çe ken çizgilere ihtiyaç duyar. Fakat aynı za manda kullandığı çizgilerin kendisinin ya r a t m a k istediği genel duygusal havayla u y u m l u o l d u ğ u n d a n d a e m i n olmalıdır. Her d u r u m başlı başına bir özelliğe sa hiptir, fakat geniş açılı objektifler ön plan da yer alan ç i z g i l e r i n v u r g u l a n m a s ı n d a ve konuyla b ü t ü n l e ş t i r i l m e s i n d e bilhas sa çok işe yararlar.
Çizgilerin Farklı İşlevleri Bir f o t o ğ r a f ı n içinde m e v c u t olan çiz gilerin farklı işlevleri olabileceği gibi, ay nı anda birden fazla işlevi de y e r i n e ge tirebilirler. Bu f o t o ğ r a f t a çizgiler hem hoş bir o r t a m y a r a t m a k t a h e m de g ö z ü n ha reketini k o n t r o l e t m e k t e d i r . Kum tepeciklerinin üst kısımlarında be liren yumuşak kıvrımlar hoş bir a t m o s f e r oluşturmaktadır. 3 6 . sayfada yer alan fo toğrafla benzerlik teşkil ederek kıvrık hat
lar h u z u r l u bir o r t a m havası v e r m e k t e dir. Açıkça g ö r ü l m e k t e d i r ki, bu f o t o ğ r a f çölün öğle sıcağındaki haşinliğini göster m e k t e n ziyade g ü n d o ğ u m u n d a k i süku netini yansıtmaktadır. Aynı z a m a n d a ön p l a n d a k i 'S' biçimli eğri çizgi g ö z ü ç e l m e k t e ve izleyiciyi fo t o ğ r a f ı n içine ç e k m e k t e d i r . Bu çizgi ol masa izleyicinin bakışı ön planda kalacak tır. Çizginin sayesinde arka plan daha et-
Çizgilerin Etkisi
Soyut Kompozisyon Bazı k o m p o z i s y o n l a r d a çizgilerin g r a fik özellikleri tek başına f o t o ğ r a f ı n k o n u sunu o l u ş t u r u r l a r . Böylesi k o m p o z i s y o n larda izleyici f o t o ğ r a f ı çekilen nesneleri t a n ı m l a y a m a y a b i l i r . Üstelik n e s n e l e r i n tanımlanması, a r z u edilen etkiyi de o r t a d a n kaldırabilir. F o t o ğ r a f ı n içeriği, g ö r ü len şekillerin ve şekillerle çerçeve arasın daki ilişkilerin ötesine geçmez.
Bu f o t o ğ r a f t a m a m e n bir grafik içeriğe sahiptir. K o n u n u n St. Louis'deki (Missouri) Gateway Kemeri olduğunu biliyor o l m a m ı z ve h e m e n yakındaki sokak lam bası, fotoğrafın etkisine hiçbir katkıda bu l u n m a m a k t a d ı r . K e m e r v e lamba t a m a m e n şekilleri için kullanılmışlar ve neyi temsil e t t i k l e r i n e ö n e m v e r i l m e m i ş t i r . Böylesi soyut kompozisyonları etkin bir b i ç i m d e u y g u l a m a k bazen g ü ç l ü k l e r çı-
kartabilir. Buradaki ö r n e k t e yer alan f o t o ğ r a f ı n anlamı birbirine b e n z e m e y e n iki şekil arasındaki tezatlıkla ilintilidir. Düz bir direk ve ü z e r i n d e k i y u v a r l a k t o p t a n oluşan lamba belirgin, sağlam, kararlı ve g ü ç l ü bir b i ç i m d e kendini g ö s t e r m e k t e dir. Buna karşıt o l a r a k k e m e r kavisli ve zarif bir g ö r ü n t ü v e r m e k t e d i r . Farklı şe killerine karşın iki kütle çerçeve içerisin de birbirlerini dengelemekte ve bakışı ka visli hatla y u k a r ı çıkarıp daire e t r a f ı n d a döndürerek lambaya doğru indirdikten
sonra, yeniden k e m e r i n eğimiyle yukarı ya d o ğ r u y ö n l e n d i r e n bir ç e m b e r i dolaş maya sevk e t m e k t e d i r . Fotoğrafçının g ö z ü şekiller t a r a f ı n d a n çelindiğinde onları soyutlaştırmak, etkin leştirmek ve göze hoş g e l m e y e n unsur ları o r t a d a n kaldırmak için siluetler kul lanmak s u r e t i y l e (bu f o t o ğ r a f t a yapıldı ğı gibi) v u r g u ve a n l a m güçlendirilebilir.
Çizgilerin Anlamı fazla a n l a m içerir. Soldaki fotoğrafta yer alan yatay çizgiler bir b i r l e r i n e g ö r e düzenli bir b i ç i m d e yerleşmiş o l d u k l a r ı n d a n sa kinlik duygusu uyandırmaktadırlar. F o t o ğ r a f m a k i n e s i n i n bakış açısı çizgiler d a h a sert bir b i ç i m d e birbirleriyle kesişecek şekil de değiştirilseydi, bu d u r u m u n ortaya koyacağı görsel etki fotoğ rafta g ö r ü n t ü n ü n geri kalan b ö l ü m ü y l e p e k de uyum içerisinde olamayacaktı. Kı sacası f o t o ğ r a f ç ı bir tüm
görüntüdeki unsurların
fotoğrafın verdiği m e s a j l a ve kulla nılan fotoğraf tek niğiyle uyumlu ol duğundan
emin
olmak için dikkat K o m p o z i s y o n u n gizemli b i r k o n u o l m a s ı n ı n s e b e p l e r i n d e n birisi de m u t l a k ve kesin k u r a l l a r ı n ı n o l m a m a s ı d ı r . Belli yakla
li d a v r a n m a k du rumundadır.
•
şımlar o l m a k l a b e r a b e r fotoğraftaki tek b i r ö ğ e n i n kompozisyo n a yaptığı katkı bile h e r zaman göz ö n ü n d e b u l u n d u r u l m a l ı d ı r . M e s e l a b u r a d a k i iki fotoğrafta da düz çizgiler m e v c u t o l m a k l a b e r a b e r h e r b i r i n i n etkisi ç o k farklıdır. Yukarıdaki fotoğrafta özellikle sakinlik duygusu söz konusu dur. Duvar sert m e r m e r d e n yapılmıştır, fakat düz h a t l a r ı n var l ı ğ ı n a karşın yüzeyler özellikle haşin g ö r ü n m e m e k t e d i r . G e n e l duygu zariflik ve s ü k u n e t çağrıştırmaktadır. Sağdaki fotoğraftaysa düz çizgiler çarpıcı b i ç i m d e farklı b i r et ki yaratmaktadırlar. B u r a d a hatlar güçlüdür, a n c a k birbirine gir miştir. Birbirleriyle gelişigüzel kesişerek dar a ç ı l a r oluşturmak tadır. İzleyicinin bu g ö r ü n t ü karşısında hissettikleri h a r e k e t , çe lişki ve karmaşadır. B u farkın s e b e b i n e d i r ? F o t o ğ r a f ı n diğer unsurlarıyla birlikte d e ğ e r l e n d i r i l d i ğ i n d e , ortaya ç ı k a n e t k i n i n farklılaşması anlaşı labilir. Yukarıdaki fotoğrafta çizgiler birbirleriyle kesişmeyip yu muşak b i r şekilde b i r l e ş m e k t e d i r l e r . Ayrıca aynı aralıklara sahip yatay dizilim özellikle sakinliği çağrıştırmaktadır. Sağdaki fotoğ raftaysa farklı çizgilerin rastgele dizilimi h a r e k e t l i l i k ve gergin lik duygusu u y a n d ı r m a k t a d ı r . Düz çizgiler genellikle hareketi, kıvrık çizgilerse dinginliği çağ rıştırsa da, s o n u ç t a elde edilen etki çizgilerin i ç i n d e b u l u n d u ğ u o r t a m a bağlı olduğu için b a z e n istisnalarla karşılaşılabilir. T e k b a ş ı n a b i r çizginin fazla b i r a n l a m ı yoktur. F o t o ğ r a f t a çizginin d i ğ e r çizgi ve u n s u r l a r ı n k o n u m u n a g ö r e aldığı yön ç o k d a h a
Bir Çizginin Biçimindeki Farklılıklar Fotoğraf çerçevesi içerisindeki çizgile rışım çizginin düştüğü ya da düşmek üze rin biçimleri ve yönleri izleyicide d u y g u re olduğu yönündedir. Bir anlamda f o t o ğ sal tepkilere neden olur. Bu tepkiler çiz rafta çapraz çizgiler bir hareket ya da en gilerle d o ğ a d a b u l u n a n benzer şekiller azından gerginlik d u y g u s u yaratır. arasında kendiliğinden v a r o l a n b a ğ d a n D çizgisi eğimli giderken ayrıca ucuyla kaynaklanır. Yukarıdaki tabloda bir çiz bir de yön ifade e t m e k t e d i r . Bu d u r u m ginin alabileceği t e m e l biçimler gösteril da izleyici bu y ö n d e bir h a r e k e t i algıla miştir. yacaktır. C çizgisinde olduğu gibi bu çiz A çizgisi rüzgarsız bir günde kımılda gide de dinamik bir duruş vardır. madan duran bir ağaç gibi düz ve dimdik E çizgisi şimşek ya da kırılmış bir nes tir. Bir ağaç da devrilebilir ya da kırılabi ne gibi sivri köşeli kırık parçalardan oluş lir, ancak bu d u r u m d a y k e n o r t a y a çıkan maktadır. Kırık çizgiler hareketi çağrıştı çağrışım t ü m g ü ç l e r i n d e n g e d e o l d u ğ u rırken gerginlik ve huzursuzluk duygusu ve ağacın sakin bir biçimde yerinde dur uyandırır. duğu yönündedir. F çizgisi d u r g u n bir havada hafif dalga B çizgisi yukarıda sözü edilen ağacın lı deniz yüzeyi gibidir. Dalgalı çizgiler yu rüzgarla eğilmiş hali gibi kıvrık vaziyet muşak, sakin ve rahatlatıcı bir etki bıra t e d i r . Çizgideki kıvrımın arttığı o r a n d a kır. Hareketi çağrıştırmakla beraber te g e r i l i m ve k u v v e t etkisi a r t m a k l a bera laş duygusu içermez. ber şekil kendi içinde bir incelik taşımak G çizgisi yataydır. Ağaç yere düşmüş ta ve de y u m u ş a k bir hareketi çağrıştır tür ve hareketsizdir. Yatay çizgiler hare maktadır. keti yaratacak güçlerin y o k l u ğ u n u t e m C çizgisi düz ancak eğimlidir. Bu den sil eder. gesiz ve dinamik bir duruştur. Yaptığı çağ
Kurgusal Çerçeveleme A r k a a l a n d a yer alan b i r ilgi m e r k e z i n i d e n g e l e y e b i l m e k için
e ğ e r fotoğrafın ön p l a n ı n d a yer alan bir ağaç dalı çevre ile ilgi
fotoğrafa ön p l a n d a yer alan n e s n e l e r ilave e t m e tekniği olarak
li faydalı bilgiler veriyorsa ya da etkin b i r b i ç i m d e gözü görün
t a n ı m l a n a b i l e n kurgusal ç e r ç e v e l e m e öylesine alışılagelmiş b i r
t ü n ü n ilgi m e r k e z i n e d o ğ r u yönlendiriyorsa b u d u r u m d a dalı
y ö n t e m d i r ki, b i r ç o k uygulamada artık o l d u k ç a sıradanlaşmış-
fotoğrafta m u h a f a z a e t m e k g e r e k i r . F a k a t g ö r ü n t ü y ü b o z u y o r
tır. A n c a k yaratıcı bir tarzda uygulandığında kurgusal çerçevele
ve gözü rahatsız ediyorsa o r a d a b u l u n m a m a s ı n d a fayda vardır.
m e yine d e etkin b i r f o t o ğ r a f tekniğidir.
B ö y l e s i n e b i r f o t o ğ r a f ı n k o m p o z i s y o n u n u o l u ş t u r u r k e n fo
B i r ç o k fotoğrafçı çerçeveye ö n plandaki b i r nesneyi ( ö r n e ğ i n
toğrafçı, k o n u y a yerleştirilecek u n s u r u göz ö n ü n e alarak ve al
m a n z a r a g ö r ü n t ü s ü n d e k i bir ağacın dalı) yerleştirmekle görsel
mayarak sahneyi kafasında c a n l a n d ı r m a y a çalışmalıdır. Kendi
e t k i n i n artırılacağını duymuş ya da o k u m u ş t u r . A n c a k bu yak
sine " G ö r ü n t ü y e ilave e d i l e n bu n e s n e fotoğrafı d a h a iyi yapı
laşım e ğ e r kurgu fotoğrafa o l u m l u b i r etki yapıyorsa d o ğ r u bir
y o r m u ? " diye s o r m a l ı d ı r . Ö n e m l i o l a n b i r başka k o n u d a gö
uygulamadır. Ç o ğ u z a m a n b u tür yerleştirme tasarımları gözü rahatsız e d e r ve da
fotoğrafın ilgi merkeziyle tezat oluşturmalı ya da bu ilgi m e r k e
rafa a ğ ı r l ı ğ ı n ı ko ilgi
zini çağrıştırmalı yahut da g ö r ü n t ü h a k k ı n d a detaylı bilgi ver
merkezi
m e l i d i r . Ç e r ç e v e y e d a h i l e d i l e n n e s n e siluet h a l i n d e g ö r ü n ü
olabilir.
yorsa fotoğrafçı n e s n e n i n şeklinin b e r r a k o l d u ğ u n d a n , yani ko
Ç e r ç e v e y e yerleş
layca t a n ı m l a n a b i l d i ğ i n d e n e m i n o l m a l ı d ı r . Aksi h a l d e bu nes
tirilen b i r u n s u r d a aranması temel
ne g ö r ü n t ü y e b i r şey k a t m a y a c a k ve s a d e c e fotoğrafta ö l ü b i r
gereken
bir
alan oluşturacaktır. •
özellik
vardır. E ğ e r bu yer
Zayıf Çerçeveler
l e ş t i r i l e n n e s n e il g i n ç b i r şekle sahip d e ğ i l s e ya da h e r hangi bir sebeple fotoğrafı bozmaya cak şekilde ortadan kaldırılabiliyorsa, bu durumda söz ko nusu n e s n e n i n etki si zayıf d e m e k t i r ve fotoğrafa dahil edil memelidir.
r ü n m e s i n i sağlamak için yaratıcı y ö n t e m l e r kullanılmasıdır. H e r d u r u m d a ç e r ç e v e y e bazı n e s n e l e r i k a t a r a k o l u ş t u r u l a n k u r g u
ha da kötüsü fotoğ yup
rüntüye e k l e n e n n e s n e n i n ilginç b i r şekilde ya da d o k u d a gö
Yani
Çerçeve İçi Kurgusu iyi bir kurgusal çerçevelemenin iki özelliği vardır: ilginç bir biçime sahip olmak ve f o t o ğ r a f ı n k o m p o z i s y o n u n a olmazsa olmaz bir şeyler katmak. Yukarıdaki fotoğrafta çerçevenin ön alanını oluşturan ağaç dalları oldukça önemli bir yer t u t m a k t a ve fotoğrafın neredeyse üçte ikisini d o l d u r m a k t a d ı r . Öte yandan fotoğrafın ilgi merkezi olan arka alandaki dağlar da gereği kadar vurgulanmış-
tır. Kurgu dağların şeklini hatırlatarak dik kati onların üzerine yöneltmektedir. Burada kurgusal bir yapı oluşturulmasaydı g ö r ü n t ü n ü n büyük bölümü boş bir gökyüzünden oluşabilir ve böylelikle de f o t o ğ raf oldukça zayıf bir içerik taşıyabilirdi, Belli bir kurgu tasarlandığından ve bu kurgu da grafik açıdan ilginç bir şekle sahip olduğundan sonuç yeterli düzeydedir,
Fotoğrafa katılan bazı nesneler le oluşturulan zayıf bir çerçeve fo toğrafın göze hoş gelmesini engel ler ve kompozisyona olumlu bir şey katmaz. Bu fotoğrafta çerçeveye ilave edi len nesnelerden oluşan kurgu bir birinden kopuk iki unsurdan oluş maktadır. Bunların hiçbiri ilginç bir biçime sahip olmadığı gibi konuyla da belirgin bir ilişki içerisinde de ğildir. Çerçevenin ön planına iki ay rı ağaç uzantısı girmiştir. Ne konu nun biçimine bir katkıda bulunmak ta, ne de bina ya da çevreyle ilgili gerekli bir bilgi v e r m e k t e d i r . Bir bütün olarak bakıldığında ger çekte bu f o t o ğ r a f zaten bir mesaj vermemektedir. Bir fotoğrafın kom pozisyonu zihinde belli bir mesaj la oluşturulduğunda çerçeveye bir başka unsuru katmak ya da katma mak, katılacaksa o n u n nasıl tasar lanacağını saptamak kolaylaşır. Bel li bir mesaj verilmiyorsa nereye na sıl bir nesne ilave edileceği konu su güçleşir.
Psikolojik Çizgiler Bu ç ı k a r s a m a l a r d a n dolayı varmışçasına algılanan psikolojik çizgiler ortaya çıkar. B i r fotoğrafta iki kişi b i r b i r l e r i n e doğru ba kıyorlarsa a r a l a r ı n d a psikolojik bir b a ğ oluşur ve bu d u r u m iz leyici tarafından algılanırken sanki bu insanların gözleri arasın da g e r ç e k t e n bir çizgi çizilmiş hissi uyanır. N e r e d e y s e karşı ko n u l a m a z bir b i ç i m d e izleyicinin gözleri bu hayali çizgiyi takip e d e r . E ğ e r fotoğrafta birisi belli bir noktaya bakmaktaysa, izle yicinin gözü fotoğraftaki kişinin bakışı y ö n ü n d e k i çizgiyi izler. Soldaki f o t o ğ r a f bu hayali psikolojik çizgileri ç o k etkin bir şe kilde g ö s t e r m e k t e d i r . Ş e k i l l e r siluet h a l i n d e olsalar bile arala rındaki ilişki belirgindir. A d a m l a k a d ı n ı n yüz ifadeleri görün m e m e k l e b e r a b e r b i r b i r l e r i n e baktıkları anlaşılmaktadır. H e p birlikte bu üç kişi açık bir birlikteliği temsil e t m e k t e d i r . İzleyi c i n i n gözü bu kişiler arasındaki ilişkiyi algılayarak a d a m d a n ka dına, k a d ı n d a n a d a m a , d a h a s o n r a da o n l a r l a el temasıyla iliş kide olan ç o c u ğ a y ö n e l e r e k g ö r ü n t ü d e dolaşmaktadır. El ele tu tuşmuş k o l l a r g ö z ü n izlemesi için fiziki b i r çizgi oluştursa da, aralarındaki psikolojik b a ğ aynı d e r e c e d e g ü ç l ü bir etki uygula maktadır. Cansız cisimler de psikolojik çizgiler oluşturabilir. Böylesi bir çizgi b i r t o p l a o n u n ç a r p m a k ü z e r e o l d u ğ u b i r p e n c e r e c a m ı a r a s ı n d a ya da z e m i n l e ü z e r i n d e k i m a s a n ı n tam k e n a r ı n a yer leştirilmiş hareketsiz bir y u m u r t a a r a s ı n d a da mevcuttur. Ger ç e k t e n d e fotoğrafta h a r e k e t v u r g u l a n m a k i s t e n d i ğ i n d e hare ket e d e n cismin yöneldiği istikamette psikolojik bir çizgi oluşur. B u n u n s o n u c u olarak h a r e k e t ve eylemin ön p l a n a çıktığı spor fotoğraflarında psikolojik çizgiler h e m e n h e r z a m a n kendileri ni belli e d e r l e r . B i r fotoğrafçı mevcut psikolojik çizgileri en iyi şekilde kulla n a b i l m e k için b i r g ö r ü n t ü d e k i akışı t a h m i n e d e b i l m e l i d i r . F o toğrafta insanlar söz k o n u s u o l u n c a psikolojik ilişki öğeleri h e r z a m a n m e v c u t t u r ve c e s u r c a kullanıldıklarında fotoğrafı güzelleştirirler. M e s e l a klasik aile fotoğraflarının g e n e l l i k l e h e y e c a n O l m a d ı ğ ı halde varmış gibi algılanan çizgiler, izleyiciyi ve ba
v e r m e m e s i g ö r ü n t ü d e k i kişilerin psikolojik bir iletişim içerisine
kışlarını fıziken var o l a n çizgiler kadar etkin b i r b i ç i m d e kont
g i r m e m e s i n d e n kaynaklanmaktadır. E ğ e r aile bireyleri anlam
rol altına alabilirler.
lı ve uygun bir şekilde birbirleriyle ilişki içerisindeyseler, bir ai
Zihnimiz sürekli olarak etrafındaki dünyayı t a n ı m l a m a k ve yo r u m l a m a k için ç a b a sarf e d e r k e n , etkin olarak çevreyi i n c e l e r , keşfeder ve gözlerimizin algıladıklarından sonuçlar çıkartır. Geç miş d e n e y i m l e r e dayanarak bir fotoğrafta gördükleriyle ilgili çı karsamalarda b u l u n u r . S o n u ç olarak bir fotoğrafın içeriğini dik katle k o n t r o l e t m e k yoluyla, fotoğrafçı izleyicinin varacağı so nuçları etkileyebilir.
le fotoğrafı pekala ilgi çekici olabilir. Kişiler d o ğ r u d a n objektife b a k m a k yerine k e n d i a r a l a r ı n d a konuşmaya ya da b i r b i r l e r i n e bakmaya yönlendirilebilirler. S o n u ç t a elde e d i l e c e k g ö r ü n t ü ge leneksel aile p o r t r e s i n d e n ç o k d a h a d i n a m i k olacaktır. •
Biçim ve Form G e r ç e k dünya t e m e l olarak grafik dünyasından farklıdır. Ger ç e k dünyada cisimler h a r e k e t e d e r , belli b i r h a c m i işgal e d e r ve etraflarındaki h e r şeyle iletişime girerler. Grafik dünyasındaysa cisimler durağandır; fiziksel olarak s a d e c e iki boyutla var olur lar ve fotoğrafçının oluşturduğu çerçeveyle ç e v r e l e r i n d e n yapay olarak soyutlanmışlardır. B a ş k a b i r deyişle fotoğrafta kullanılan ç e r ç e v e b i r c i s m i n g ö r ü n t ü s ü n ü n o r m a l ö l ç e k ya da o r t a m dı şında göstererek, o n u olması g e r e k e n e g ö r e o l d u k ç a farklılaştırabilir. Bu iki dünya arasında b e n z e r l i k l e r o l m a k l a birlikte, araların daki ilişkinin yakınlığı değişken o l u p fotoğrafçının k o n t r o l ü al tındadır. F o t o ğ r a f ç ı g e r ç e k dünyayla fotoğrafindaki dünya ara sındaki ilişkiyi sınırlı ya da ç o k yoğun b i r şekilde kurabilir. Ya h u t da iki uç a r a s ı n d a b i r yerlere yerleştirebilir. S e ç i m kendisi n e aittir. O n u sınırlandıran yegane e t k e n isteklerini ifade etme ye yarayacak araçları k u l l a n m a y e t e n e ğ i n i n boyutlarıdır. M e s e l a fotoğrafta v u r g u l a n m a k i s t e n e n şey t a m a m e n grafik unsurlardan oluşuyorsa çerçevedeki n e s n e l e r özellikle soyut kur gulamalar halinde düzenlenen nokta ve çizgilerden meydana gelirler. D a h a az grafik u n s u r i ç e r e n b i r fotoğrafta n o k t a ve çiz g i l e r d e n oluşan k u r g u l a m a l a r d a h a fazla t a n ı m l a n a b i l i r özellik ler içerir ve g e r ç e k dünyanın cisimleriyle benzerlikler taşır. E ğ e r fotoğrafta t a n ı m l a n a b i l i r k u r g u l a m a l a r m e v c u t s a , o t a k d i r d e h e m grafik dünyası h e m de g e r ç e k dünya izleyici ü z e r i n d e etki li olacaktır.
Psikolojik Çizgiler Psikolojik çizgiler bir g ö r ü n t ü d e k i kişi lerin gerçek ya da hayali temaslarından o r t a y a çıkar. En ü s t t e k i f o t o ğ r a f t a a d a m ve kadın karşılıklı olarak birbirleriyle temas halin de olduklarından hem fiziksel hem de psi kolojik olarak karşılıklı iletişim içerisinde dirler, izleyicinin bakışı bu teması yaka lamakta ve gözler vücutlarından adamın ayaklarına, sonra yeniden başlarına doğ ru dairesel bir d e v i n i m g ö s t e r m e k t e d i r . Gözlerini b i r l e ş t i r e n hayali çizgi dolayı sıyla izleyicinin bakışı adamla kadının yüz leri arasındaki boşluğu d o l d u r m a k t a ve dairesel takip t e k r a r l a n m a k t a d ı r .
Üsteki f o t o ğ r a f t a y s a t e m a s t a m a m e n hayalidir. F o t o ğ r a f t a k i iki insan ve o y u n cak gemi arasındaki psikolojik çizgiler tek bir konuyu desteklemektedir: Bilginin ne silden nesile aktarılması. T ü m dikkat gemiye doğru yoğunlaşmış tır. Sadece adamla çocuğun bakışları de ğil, kolları, omuzları ve t ü m vücutları ma ketin üzerine y ö n e l m i ş t i r , insanların el leri loş ışıkta kalmış olsalar bile izleyici onların neyin ü z e r i n d e çalıştıklarını bil m e k t e ve adamın çocuğa bir şeyler ö ğ r e t t i ğ i açık bir biçimde belli olmaktadır. T ü m etkin k o m p o z i s y o n l a r d a olduğu gi bi burada da m e v c u t fiziksel ve psikolo jik çizgiler ortak bir amaca hizmet etmek tedirler.
T a n ı m l a n a b i l i r cisimler arasında bile soyutlama dereceleri mevcuttur. Ö r n e ğ i n b i r insan silueti r e n k l i b i r insan görüntü s ü n e g ö r e d a h a soyuttur. H e r iki d u r u m d a d a i n s a n ı g ö r ü n t ü olarak t a n ı m l a y a b i l m e k m ü m k ü n o l m a k l a b e r a b e r , siluet öz iti bariyle d a h a fazla grafik özellik taşır. Fotoğraf, yapısı açısından iki boyutlu o l m a k l a b e r a b e r , b i r ç o k farklı y ö n t e m i n uygulanmasıyla fotoğrafta ü ç boyutlu s u n u m o l a n a k d a h i l i n d e d i r ve yaygın olarak kullanılır. ( B u etkiyi yarat m a k için kullanılabilecek özel teknikler d a h a ileride anlatılacak tır.) i n s a n l a r g e r ç e k dünyayı üç boyutlu g ö r m e y e alıştıkları için, g ö r ü n t ü böylesi b i r y o r u m l a m a y ı bariz o l a r a k geçersiz bıraka cak d e r e c e d e soyut o l m a d ı k ç a fotoğrafta g ö r d ü k l e r i n i üç boyutluymuşçasına y o r u m l a m a e ğ i l i m i n d e d i r l e r . B i r ç o k ciddi fotoğrafçı b a z e n t a m a m e n grafik ö ğ e l e r d e n olu şan soyut k o m p o z i s y o n l a r d e n e m i ş o l m a k l a b e r a b e r , p e k azı sa d e c e b u a l a n a yönelmiştir. B u n u n y e r i n e b i r ç o k fotoğrafçı bi ç i m ya da f o r m aracılığıyla b i l i n ç l i o l a r a k f o t o ğ r a f l a r ı n d a ger ç e k dünyayı yansıtırlar. B i ç i m çizgilerin uyumlu, iki boyutlu ke-
n a r hatları h a l i n d e d ü z e n l e n m e s i n i ifade e d e r k e n , form bir cis
karşın küçük bir fark i ç e r m e k t e d i r . Bakış açısındaki ufak bir de
m i n k e n a r h a t l a r ı n a ilaveten o n u n üç boyutlu h a c m i n i n de vur
ğişiklik n e s n e n i n n e o l d u ğ u n u t a n ı m l a m a m ı z ı sağlayacak b i r
gulanmasını ö n g ö r ü r . F o t o ğ r a f a tanımlanabilir bir n e s n e n i n bi
grafik tasarım oluşturmuştur. G ö r ü n t ü y e sadece tek bir kısa çiz
ç i m ya da f o r m u n u yansıtmak, görüntüyü k e n d i l i ğ i n d e n grafik
g i ilave e d i l m e k l e birlikte, b u e k n e s n e n i n n e o l d u ğ u n a dair
ortamdaki tasarımından en
ö n e m l i bir bilgi i ç e r d i ğ i n d e n etkisi ç o k güçlüdür.
azından bir ölçüde gerçek
B e n z e r b i r şekilde ü ç ü n c ü fotoğrafta d a n e s n e n i n formuyla
hayattaki halini yansıtacak
ilgili bilgi v e r m e k amacıyla bakış açısı farklılaştırılarak k o m p o
şekle d ö n ü ş t ü r ü r . B u n u n l a
zisyon değiştirilmiştir. ( B i r sonraki başlık altında b i ç i m ve f o r m u
birlikte f o t o ğ r a f k e n d i için
vurgulamanın özel teknikleri anlatılacaktır.) O r t a d a k i fotoğraf
de iki boyutlu o l d u ğ u n d a n
ta verilen mesaj " B u bir fincandır" şeklindeyken, alttaki fotoğ
dolayı, biçim ve form bu ara
rafta b u mesaj " B u kalın k e n a r l ı b i r f i n c a n d ı r " h a l i n e dönüş
cın grafik özelliklerinden ka
müştür. B u r a d a kullanılan form f i n c a n h a k k ı n d a b i ç i m i n tek
bul edilir. B i ç i m ve form ger
b a ş ı n a v e r e m e d i ğ i ö n e m l i bilgileri sunmaktadır.
ç e k dünyayı ç a ğ r ı ş t ı r m a k l a
F o t o ğ r a f t a b i ç i m ve f o r m u n ne d e r e c e vurgulanacağı fotoğ
b i r l i k t e grafik a l a n a ait un
rafçının bilinçli k a r a r l a r ı n a dayanmalıdır. F o t o ğ r a f ç ı n e s n e l e
surlardır. B i r ç o k fotoğrafçı
rin g e r ç e k dünya ile olan bağlarını ne ö l ç ü d e k o p a r a c a ğ ı n a ya
b i ç i m ve f o r m u hazır o l a r a k
da bunları muhafaza e d e c e ğ i n e karar vermelidir. Aynı ö l ç ü d e
kullanmaya alışkın oldukla
ö n e m l i o l a n b i r başka k o n u da, fotoğrafçı b i ç i m y a d a f o r m u
r ı n d a n bu ö ğ e l e r i n izleyici
vurgulamak istediğinde ortaya çıkan s o n u c u n izleyiciyi bir an
ye bir mesaj iletmekte ne de
lam kargaşasına y ö n e l t m e m e s i d i r . F o t o ğ r a f ç ı n ı n kendisinin gö
rece önemli olduklarının
rüntülediği n e s n e n i n bir fincan olduğunu bilmesi ve nesneyi
farkına varmazlar. Ö r n e ğ i n
böyle yansıtmak istemesi, o n e s n e n i n fotoğrafta g e r ç e k t e n de
yandaki üç fotoğrafta da ay
bir f i n c a n o l a r a k g ö r ü n m e s i n i garanti e t m e z . Fotoğrafçı nesne
nı fincanın g ö r ü n t ü l e r i ol
nin b i ç i m ve f o r m u n u kısa ve öz bir şekilde ö n g ö r e n grafik un
d u ğ u h a l d e , oluşturdukları
surları tanımlamalı, a r d ı n d a n da bu unsurları a ç ı k ç a gösterebil
k o m p o z i s y o n l a r m e s a j ı ak
m e k için gerekli adımları atmalıdır. G ö r ü n t ü n ü n etrafında do
t a r m a k için farklı grafik kul
laşarak ya da g ö r ü n t ü d e k i n e s n e n i n yerini d e ğ i ş t i r e r e k farklı
l a n ı m şekillerini göstermek
kompozisyonlar oluştururken, vizörden bu pozisyon değişiklik
tedirler.
l e r i n i n b i ç i m ve f o r m ü z e r i n d e k i e t k i l e r i n i izlemelidir. Farklı
Üstteki fotoğrafın k o m p o
objektiflerin n e s n e l e r i n b i ç i m v e f o r m u ü z e r i n d e k i e t k i l e r i n e
zisyonunda n e s n e n i n g e r ç e k
karşı hassasiyet g ö s t e r m e l i d i r . Fotoğrafın çerçevesi ve çerçevey
d ü n y a d a k i k i m l i ğ i belirsiz
le g ö r ü n t ü d e k i n e s n e n i n ilişkisi k o n u s u n d a bilhassa özenli dav
dir. T a n ı m l a n a b i l i r b i r bi
ranması gerekir. Ayrıca nesneyle üzerine düşmekte olan ışık ara
çim, bir kare gibi görünmek
sındaki ilişki de dikkat edilmesi g e r e k e n bir başka k o n u d u r .
le b e r a b e r t a m a m e n iki bo
Fotoğrafçı a n c a k tüm d e ğ i ş k e n l e r i n k o n t r o l a l t ı n d a olduğun
yuta i n d i r g e n m i ş t i r . Z i h i n
dan e m i n o l d u ğ u n d a fotoğrafı ç e k m e y e g e r ç e k t e n hazır duru
b u n e s n e n i n g e r ç e k dünya
ma gelmiştir. V u r g u l a m a grafik kurguya ya da g e r ç e k d ü n y a n ı n
d a neyi t e m s i l ettiği k o n u
aynen g ö r ü n t ü l e n m e s i n e doğru kayabilir, a n c a k hangi tarafa yö
sunda bir sonuca varabilmek
nelirse yönelsin bu vurgu şans eseri değil bir t e r c i h e bağlı ola
için yeterli bilgiye sahip de
rak g e r ç e k l e ş e c e k t i r . •
ğildir. İkinci f o t o ğ r a f da birinciy le n e r e d e y s e aynı o l m a s ı n a
Biçim ve Anlamı Birleştirmek
Biçimin Anlamı
Konu Olarak Biçim ve Form Bir çok f o t o ğ r a f ç ı biçim ve f o r m u n sa dece bir nesneyle ilgili bilgi verdiği ölçü de önemli o l d u ğ u n u düşünür. Oysa ki, bi çim ve f o r m karşımıza başlı başına f o t o g rafik konular olarak çıkabilirler. Bu f o t o ğ r a f ölü bir yaprağın f o r m u n u n ne kadar güzel olabileceği fikrini yansıt mak için özellikle çekilmiştir. Sonuç ola rak bu y a p r a ğ ı n h e m iki b o y u t l u b i ç i m i h e m de üç b o y u t l u f o r m u , h e r h a n g i bir yaprağın zihnimizde genel olarak çağrış tırdığı haliyle pek bir b e n z e r l i k taşıma maktadır. Burada biçim ve f o r m kendilik lerinden sonucu oluşturmaktadır. Yaprak sadece amaca ulaşmak için kullanılan bir araç o l m u ş t u r .
Biçim ve f o r m u d o ğ r u d a n bir nesneyle ilgili bilgi v e r m e k için kullanmanın yanlış bir y ö n ü y o k t u r . Fakat bir çok f o t o ğ r a f ç ı üzerinde fazla kafa y o r m a d a n ve alışıla gelmiş bir şekilde, biçim ve f o r m u n ken di başlarının ç a r e s i n e bakacaklarını ve g ö r ü n t ü d e bir şekilde y e r l e r i n i bulacak larını düşünürler. Oysa ki t a m tersine, bir f o t o ğ r a f t a g ö r ü n d ü k l e r i halleriyle biçim ve f o r m ; ışığa, kullanılan o b j e k t i f e , bakış açısına ve bir çok başka unsura bağlı ola rak değişime u ğ r a r . Başarılı bir k o m p o zisyon üretebilmek için fotoğrafçı, g ö r ü n tüde ortaya koyduğu biçim ve f o r m u n yansıtmayı tasarladığı biçim ve f o r m ol d u ğ u n d a n e m i n olmalıdır.
Etkin olarak kullanıldığında biçim sade ce nesneyle ilgili bir şeyleri o r t a y a çıkar makla kalmaz, ayrıca bağımsız olarak fo t o ğ r a f ı n anlamına da katkıda bulunabilir. Bu f o t o ğ r a f t a biçim kendi başına belir gin bir mesaj v e r m e k t e d i r , izleyici sade ce biçimle karşı karşıya kalmakta ve sa dece bu biçim aracılığıyla g ö r ü n t ü d e n bir çok sonuç ç ı k a r t a b i l m e olanağı bulmak tadır. Mesela bu g ö r ü n t ü d e izlenen şey açık ça bir ağaç olmakla beraber, şüphesiz ki oldukça yaşlı bir ağaçtır. Daha güzel g ü n ler yaşamış ama artık iyiden iyiye koca-
mıştır. K a b u ğ u n u n detayları g ö r ü n m e s e de derin çatlaklar ve kaba hatlar içerdi ği bellidir. Daha da önemlisi, g ö r ü n t ü n ü n bir ağa cı temsil ettiğini b i l m e d e n bile izleyici bu nesnenin dev bir kütle olduğu algılayabi lir. Çerçeve içindeki g ö r ü n t ü daha küçük bir b o y u t t a g ö s t e r i l m i ş olsaydı m u h t e melen ağaç gözde daha kırılgan bir izle nim bırakacaktı. Başka bir deyişle, biçim tek başına mesajın bir b ö l ü m ü n ü aktar m a k t a ve k o m p o z i s y o n u n bu y ö n ü k o n u ya u y g u n d ü ş m e k t e d i r .
Kalıp ve Tekrarlar Fotoğrafta kalıp, görüntüyü oluşturan n e s n e l e r i n düzenli ve sıralı b i r şekilde yerleşimlerini ifade eder. Aynı n e s n e n i n birden fazla g ö r ü n t ü s ü n ü n yansıtıldığı özel durumlardaysa kalıp tekra ra dönüşür.
rarların etkisi mesajın d a h a fazla v u r g u l a n m a s ı n a ve e ğ i m açısı n ı n darlığının iyiden iyiye h i s s e d i l m e s i n e yol a ç m a k t a d ı r . Kalıp ve t e k r a r öylesine g e n i ş b i r b i ç i m d e k u l l a n ı m alanı bul m a k t a d ı r ki, bazı u y g u l a m a l a r d a iyiden iyiye sıradanlaşmakta-
Z i h n i m i z fotoğraftaki kalıpların varlığını ç o k değişik şekiller
dır. Ö r n e ğ i n b i r ç o k fotoğrafçı g e o m e t r i k olarak düz h a t l a r a sa
de algılayabilir. B i r yanda uygulanan kalıp öylesine belirsizdir
hip b i r g ö k d e l e n i n veya dairesel simetriye sahip b i r ç i ç e ğ i n fo
ki, varlığı a n c a k g ü ç l ü k l e algılanır. Ö t e yanda kalıp uygulaması
toğrafını g ö r m ü ş ya da çekmiştir. Fotoğrafçı kalıplar yardımıy
5 5 , 56-57. sayfalardaki fotoğraflarda ö r n e k l e r i g ö r ü l d ü ğ ü üzere
la ifade e d i l e c e k ya da d e s t e k l e n e c e k mesajlar a r a m a l ı d ı r . An
göze b a t a c a k k a d a r açık da olabilir.
cak ö t e yandan mesajı v e r m e k için s a d e c e kalıbı k u l l a n m a k t a n
D a h a ö n c e de söz edildiği gibi, fotoğrafçının i l e t m e k istediği
d a k a ç ı n m a l ı d ı r . B u n u n y e r i n e b i r g ö r ü n t ü d e kalıpların mev
mesajdan bağımsız olarak, güzel b i r kompozisyona sahip fotoğ
cudiyeti a r a n m a l ı , d a h a s o n r a d a s a d e c e " G ö r ü n t ü d e böyle b i r
raflardaki görsel u n s u r l a r belli b i r d ü z e n e ya da kalıba uymak
kalıp var" şeklindeki b i r s a p t a m a d a n ziyade, bu kalıplar mesajı
d u r u m u n d a d ı r l a r . B u n u n l a b e r a b e r bazı fotoğraflarda kullanı
d e s t e k l e m e k ya da d a h a geniş anlamlı bir mesaj v e r m e k için kul
lan kalıplar sadece mesajı desteklemekle kalmazlar, mesajın ken
lanılmalıdır. Başka bir ifadeyle, e ğ e r fotoğraf sadece kalıbın ken
disi (ya da ö n e m l i b i r b ö l ü m ü ) olurlar. Böylesi b i r d u r u m u n or
disinin y e g a n e ilgi m e r k e z i o l d u ğ u b i r g ö r ü n t ü d e n oluşuyorsa,
taya ç ı k m a sebebi belirgin bir kalıbın, kendisinin ya da o n u oluş
bu fotoğrafın izleyiciye keyif v e r m e m e olasılığı hayli yüksektir.
turan öğelerin i n c e l e n m e y e değer olduğuna işaret etmesidir. Ka
Kalıp ve tekrarların yeni ve farklı k u l l a n ı m l a r ı n a h e r yerde rast-
lıbın unsurları h e m e n dikkati çektikleri için, fotoğrafın içerdiği
lanılabilir. O n l a r ı arayıp b u l m a s ı n ı ve a k t a r m a k istediği a n l a m ı
mesaj da ister istemez fotoğrafçının bu n e s n e l e r i böylesine ö n e
d e s t e k l e m e k için k u l l a n m a s ı n ı ö ğ r e n e n b i r fotoğrafçı sürekli
çıkarırken kafasında olan a m a c a uygun olacaktır.
olarak y a r a r l a n a b i l e c e ğ i ç o k faydalı b i r k o m p o z i s y o n becerisi
B i r fotoğrafçı kalıplar kullanarak b i r şeyleri vurgulamayı ter
ne de sahip d e m e k t i r . •
cih e d e r k e n ç o k çeşitli s e b e p l e r i göz ö n ü n e a l a b i l m e k l e bera b e r , özellikle iki s e b e p o l d u k ç a b i l i n e n n e d e n l e r d i r . Ö n c e l i k l e d o ğ a d a b o l m i k t a r d a kalıba rastlanır ve b u n d a n dolayı da belli kalıplara b ü r ü n e n b i r k o m p o z i s y o n o n l a r ı n varlığını özellikle vurgular. Ö r n e ğ i n y a m u k Piza K u l e s i ' n i n b i r ç o k fotoğrafında g e n e l l i k l e aktarılan ilk mesaj "İtalya'da gövdesi dikkati ç e k e c e k d e r e c e d e eğri o l a n b i r kule vardır" ş e k l i n d e d i r . Oysa ki, karşı sayfadaki f o t o ğ r a f s a d e c e b u mesajı vermeyip k u l e n i n m i m a r i özellikleriyle ilgili de bilgi verir. Ön plandaki yapıda göze batan ve t e k r a r e d i l e n m i m a r i s ü s l e m e tarzı, k u l e n i n m i m a r i s i n e de yansımış olan aynı özelliğe dikkati ç e k m e k t e d i r . Böylelikle b i r yapıda y i n e l e n e n b i r özelliğin, başka b i r b i n a d a da tekrar edil mesi d u r u m u , bu kalıbın ö n e m taşıdığını ve dikkate d e ğ e r ol d u ğ u n u ifade e d e r . Belirli bir kalıbının fotoğrafçı tarafından fotoğrafa yansıtılma sının b i l i n e n ikinci n e d e n i dikkati bu kalıbın şekil değiştirme sine ya da ortadan k a l k m a s ı n a ç e k m e k t i r . Mesela Piza Kulesi fo toğrafında ö n d e k i b i n a n ı n sütunları dik olarak g ö r ü n m e k t e d i r . S ü t u n l a r ı n yoğun b i ç i m d e k i tekrarı bu dik duruşu iyiden iyiye vurgulamaktadır. B u n u n s o n u c u olarak da Piza K u l e s i ' n i n eğik açılı sütunları h e m e n dikkati ç e k m e k t e d i r . G ö r ü n t ü d e ö n d e k i b i n a o l m a d a n da kule e l b e t t e eğik g ö z ü k e c e k t i , a n c a k bu tek-
Kalıp Fotoğrafta tekrarlanan bir kalıbın mev cudiyeti genellikle bir anlamı ifade eden ya da f o t o ğ r a f a katkıda bulunan görsel bir r i t m oluşturur. Bu f o t o ğ r a f t a öndeki binanın sütunla rının o l u ş t u r d u ğ u kalıp düzenli bir şekil de tekrarlanarak gözü gayet yumuşak bir biçimde soldan sağa d o ğ r u hareket ettir
meye yöneltiyor. Ancak göz binanın ke narına g e l d i ğ i n d e kalıp k e s i n t i y e u ğ r u yor. Bakış buradaki boşluğu atlamak zo runda kalıyor. Ritm d u y g u s u n d a k i bu kı rılma Piza Kulesi'nin her ne kadar m i m a ri açıdan ön plandaki binaya benzese de yine de ondan önemli ölçüde farklılık ta şıdığını v u r g u l u y o r .
Bozuk Kalıplar Kalıplar belli a n l a m l a r içeren şekillerde bozul duklarında son derece il ginç olabilirler. Buradaki f o t o ğ r a f t a gö ze ç a r p a n kalıp d a i r e s e l biçimlerin sıkça tekrarlanmasıdır. Ancak görsel ilgi tekrarlardaki ortak unsur dan (çemberler) ziyade bu dairesel b i ç i m l e r i n kendi aralarında farklılaşmala rından kaynaklanmakta dır. Göz kendiliğinden bir ç e m b e r d e n diğerine dola şırken, zihin t e k r a r l a n a n kalıbı algılayıp benzerlik leri ve farklılıkları tanıma sürecine dalmaktadır. Birçok fotoğrafçı g ö r ü n t ü d e kalıplara yer v e r m e ye çalışır. Çoğu zaman fo t o ğ r a f t a k u l l a n ı l a n kalıp kesintiye u ğ r a m a d a n sü rekli tekrarlanarak devam edeceğine bir yerlerde ke silip farklı bir biçimde de ğişikliğe uğruyorsa, bu t ü r f o t o ğ r a f l a r görsel olarak daha etkilidirler.
KALIP ARAMAK
Kalıbın Uyumu Belli bir kalıp tek başına kullanılınca an lamsız olabilir. Bir mesaj verse de görsel ilgi i ç e r m e y e b i l i r . Göz bir kalıbın varlığı nı algılayabilir ancak zihin o n u detayla rıyla incelemek için y e t e r i n c e uyarılmayabilir. Bu ağacın yapraklarıyla kurgulanan ka lıp oldukça bariz olarak algılanmakla be raber kenarlar rastgele çevrelenmiştir. Eğer f o t o ğ r a f sadece y a p r a k l a r d a n oluş muş olsaydı o z a m a n söz k o n u s u kalıp neredeyse t a m a m e n k a y b o l m u ş olacak t ı . A n c a k ağaç g ö v d e s i ve dallarının da g ö r ü n t ü d e olması bu k o m p o z i s y o n u kur
t a r a n bir u n s u r d u r . Bu nesneler k o m p o zisyonu ilginç kılan u y u m ve görsel y ö n lendirmeyi de sağlamaktadır.Tüm g ö r ü n t ü y ü i n c e l e y e b i l m e k için göz g ö r s e l bir güzergah ve referans noktası olarak ağaç gövdesiyle dalları kullanmaktadır. Bir g ö r ü n t ü y e h a k i m olan kalıbı v u r g u l a m a d a n ö n c e f o t o ğ r a f ç ı bu kalıbın tek başına mevcudiyetinin yeteri kadar ilginç o l a c a ğ ı n a ikna o l m a k z o r u n d a d ı r . Aksi takdirde kalıbı birbirine bağlamak ve gör sel bir ilgi y a r a t a b i l m e k için g ö r ü n t ü y e ilave bir unsur ya da u n s u r l a r eklemeli dir.
Kalıplar her z a m a n bariz bir b i ç i m d e karşımıza çıkmazlar. Fotoğrafçı onları t i tiz bir şekilde a r a m a k d u r u m u n d a d ı r . Bu f o t o ğ r a f birbiriyle k o n t r a s t halinde iki kalıp i ç e r m e k t e d i r : Öndeki fidanın ay dınlık f o r m u ve arkadaki ağaçların karan lık d o k u s u . Görsel ilgi g ü n e ş t e n d o l a y ı özellikle daha aydınlık ve daha göze çar pıcı bir biçimde vurgulanan fidan yaprak larının dokusuyla, bununla kontrast oluş t u r a n ve g ö k y ü z ü n e karşı d ü z g ü n bir şe kilde yerleşmiş ağaçların kalıbında o r t a ya çıkıyor. Bu tarz kalıpları o l u ş t u r a b i l m e k için f o t o ğ r a f ç ı bazı o l u m l u a d ı m l a r a t m a k zo rundadır. Manzaraya ilk yaklaştığında sa dece üzerine bir ışık h u z m e s i n i n d ü ş t ü ğü bir m e t r e kadar b o y u olan küçük bir fidan g ö r m e k t e d i r . Bu d ü z e n l e m e d e n f o toğrafçının algıladığı mesaj o r m a n d a bü y ü m e y e çalışan genç bir ağacın kendini g ö s t e r e b i l m e k için ihtiyacı olan gücü g ü
neşten almaya çalışması şeklinde y o r u m lanabilir. Ancak sahneye y a n d a n baktığı mızda genç fidanın etrafının koyu ve ağır ağaç k ü t l e l e r i y l e sarıldığını g ö r ü y o r u z . F o t o ğ r a f ç ı fidanın e t r a f ı n d a dolaşarak daha ilginç bakış açıları tespit edebiliyor. Sonunda fidanın dibine y a t a r a k yukarıya d o ğ r u baktığında t e r s ışıkla a y d ı n l a n a n fidanın renklerinin özellikle titreştiğini ve arka plandaki yüksek ağaç u ç l a n y l a gü zel bir tezat o l u ş t u r d u ğ u n u f a r k ediyor. Geniş açılı bir o b j e k t i f s e ç e r e k y ü k s e k ağaçlar sanki t e p e d e birbirleriyle birleşiy o r l a r m ı ş etkisi elde e d e r k e n , bu f o t o ğ rafın arka planını o l u ş t u r a n d o k u kalıbı nı m e y d a n a g e t i r i y o r . Böylesi kalıplar ender olarak bariz bir biçimde f o t o ğ r a f ç ı n ı n karşısına çıkar. Fa kat f o t o ğ r a f ç ı her an benzer bir d u r u m la karşılaşabileceğini göz ö n ü n d e bulun d u r a r a k dikkatli davranırsa onları yaka laması kolaylaşacaktır.
59
Ağırlık
Görsel Ağırlık Temel olarak g ö r ü n t ü d e k i farklı t o n l a rın psikolojik etkisinden ve yer çekimi kuv v e t i n i n y a r a t t ı ğ ı ç a ğ r ı ş ı m d a n dolayı f o t o ğ r a f l a r belli bir görsel "ağırlık" taşırlar. Bu s o y u t k a v r a m en kolay şekilde bazı ö r n e k l e r i n incelenmesiyle algılanabilir.
Genellikle açık t o n l a r narinlik ve hafif liği çağrıştırırken, k o y u t o n l a r ağırlığı ve kütleselliği hatırlatır. Mesela yukarıdaki f o t o ğ r a f t a yer alan çıplak g ö v d e n i n açık bir tona sahip olması, buna bağlı olarak g ö r ü n t ü n ü n ağırlığını h a f i f l e t m e k t e d i r .
Diğer f o t o ğ r a f a h a k i m olan koyu t o n l a r sa binaya sağlamlık d u y g u s u v e r m e k t e dir. Öte y a n d a n büyük koyu alan aşağıyı g ö s t e r d i ğ i için sanki nesne o y ö n d e ha reket eaecekmiş ve oldukça ağırmış duy gusu u y a n d ı r m a k t a d ı r .
F o t o ğ r a f ı n ağırlığının izleyici üzerinde p s i k o l o j i k bir e t k i y a r a t t ı ğ ı n ı n f a r k ı n d a olan f o t o ğ r a f ç ı , g ö r ü n t ü d e k i r e n k l e r i ve tonları belli bir duygusal tepki y a r a t m a k amacıyla kullanabilir.
Derinlik B i r fotoğrafta ü ç ü n c ü b o y u t u n varlığını en fazla vurgulayan unsur derinlik duygusudur. Bu duygu grafik etkilerden, özellik le de çizgilerin y ö n ü n d e n kaynaklanır. M o d e r n insan üç boyutu iki boyutta yansıtma fikrine öylesine alışmıştır ki, b i r resim ya da fotoğrafı tek n o k t a perspektifi diye b i l i n e n kurallara g ö r e nasıl yorumlayacağını h i ç d ü ş ü n m e d e n bilir. En t e m e l ifadesiyle tek n o k t a perspektifi, b i r b i r i n i n aynı sı iki n e s n e d e n biri g ö r ü n t ü d e d i ğ e r i n e g ö r e izleyiciden d a h a uzaktaymış gibi yansıtılmak isteniyorsa, b u n e s n e n i n d i ğ e r i n e g ö r e d a h a küçük boyutta gösterilmesi olarak açıklanabilir. Pers p e k t i f kavramını b i l e n b i r kimse n e s n e l e r i n boyut farkının ara larındaki m e s a f e d e n kaynaklandığını h e m e n algılayabilir. Bu
davranış
n e s n e l e r i n boyutlarıyla o n l a r ı n f o t o ğ r a f m a k i n e s i n e olan uzak lıkları arasında b i r ilişki kuramazlar. B i r ç o k fotoğrafçı perspektif yaklaşımını keyifle kullanır ve bu nu k e n d i l i ğ i n d e n yapar. B e n z e r b i r şekilde b i r ç o k izleyici de bu kuralları anlar. M e k a n ilişkileri g e r ç e k dünyanın ö n e m l i bir par çası o l d u ğ u n d a n dolayı, aynı z a m a n d a fotoğrafların ve fotogra fik mesajların da ö n e m l i bir unsuru durumundadır. Mesela man zara fotoğraflarında sürekli karşılaşılan mesafe öğesi g e n e l l i k l e k o n u n u n b i r parçasıdır. D e r i n l i k duygusu izleyiciyi fotoğrafın içerisine ç e k e r v e o n a k a t ı l m a duygusu yaratır. B u n u n ö t e s i n d e derinlik duygusu bir g ö r ü n t ü d e k i n e s n e l e r arasında var olan bo yut ve mesafe ilişkilerinin a l g ı l a n m a s ı n a yardımcı olur. T ü m bu
gü-
s e b e p l e r d e n do
n ü m ü z d e ç o k anla
layı fotoğrafçı eli
şılır b i r yaklaşım ol
nin altında olup
makla beraber, bir
da ya doğrudan
zamanlar
sanatsal
perspektifi etkile
b i r çalışmada boyut
yen ya da izleyici
ilişkilerinin s a d e c e
nin
g ü c ü temsil ettiği
derinlik algılama
unutulmamalıdır.
fotoğraftaki
sını değiştirebile
B i r d ö n e m b i r nes
c e k ö z e l uygula
n e n e k a d a r büyük
m a l a r d a n ve tek
se o kadar g ü ç l ü ol
niklerden yararla
duğu varsayılmıştır.
nabilir. Bu uygu
B u g ü n b i l e dünya
lamalar bir sonra
n ı n ü c r a köşelerin
ki başlıkta d a h a
d e ilkel b i r yaşam
detaylı o l a r a k an
tarzı süren ve hayat
latılacaktır. •
l a r ı n d a ilk defa b i r fotoğraf örneğiyle karşılaşan i n s a n l a r perspektifin mını lar.
anla
kavrayamazGörüntüdeki
Grafikler ve Derinlik Grafik u y g u l a m a l a r f o t o ğ r a f t a d o ğ r u d a n d o ğ r u y a bir d e r i n l i k etkisi y a r a t a bilir. Sağdaki f o t o ğ r a f t a ön planda yer alan ağaç gövdeleri bir yol boyunca döşenmiş taşlar misali gözü önce f o t o ğ r a f ı n o r t a sına, oradan da arka plana d o ğ r u yönelt
mektedir. Benzer bir şekilde su yüzeyır deki ışık parıltıları bakışı f o t o ğ r a f ı n içine çekmektedir. Perspektif açıdan değerlendirildiğinde yukarıdaki f o t o ğ r a f t a derinlik ağaçlarıı geriye d o ğ r u gittikçe küçülen boyutlarıy la v u r g u l a n m a k t a d ı r . Fotoğrafın alt bö
lumünde ağaçlar kolaylıkla tek tek a k lanabilmektedir. Bakış yukarılara d o ğ r u Çıktığında ağaçlar küçülmekte, birbiriyle karışmaya başlamakta ve mesafenin uza dığını h i s s e t t i r m e k t e d i r . Dağ sırtlarının Çapraz çizgileri gözü ön plandan arka pla na çekmektedir. Görüntüdeki her bir mesafe kesiti f i l m üzerine daha açık bir tonda yansımakta
dır. Bunun sebebi u z a k t a n gelen ışığın, içinden geçmek zorunda kaldığı ve hava da g i t t i k ç e yoğunlaşan pus tabakasıdır. Açık havalarda bile a t m o s f e r i k pus çok uzak mesafelerde fark edilir ve fotoğraf ta derinliği v u r g u l a m a k için başka grafik unsurlarla birlikte kullanılabilir.
Denge Çerçeve içerisine bir n o k t a k o n u l d u ğ u n d a , e ğ e r bu n o k t a çerevenin kapsadığı alanın tam o r t a s ı n a yerleştirilirse (şekil a ) , iz leyici bu k a l ı b ı n s i m e t r i k o l d u ğ u n u , dolayısıyla da g ö r ü n t ü d e d e n g e b u l u n d u ğ u n u algılayacaktır. E ğ e r n o k t a m e r k e z d e n uzak b i r yere yerleştirilirse simetri o r t a d a n kalkacak ve b i r dengesiz lik duygusu hakim olacaktır (şekil b ) . F a k a t diğer n o k t a ile mer kezden aynı uzaklıkta ve o n a ters istikamette ikinci b i r n o k t a da h a yerleştirilirse (şekil c ) k o m p o z i s y o n u n s i m e t r i k o l d u ğ u v e böylelikle d e n g e n i n y e n i d e n kurulduğu hissi d o ğ a c a k t ı r . Noktaların farklı görsel ağırlıkları olsa bile yine de b e n z e r b i r ilişki ortaya çıkabilir. E ğ e r ç e r ç e v e n i n m e r k e z bölgesinin bir des tek gibi dengeleyici r o l oynaması istenirse, o takdirde m e r k e z e yakın a n c a k "ağır" b i r n o k t a , ters istikamette d a h a uzağa yerleş tirilmiş " h a f i f b i r n o k t a n ı n ağırlığını d e n g e l e r (şekil d ) . N e d e n böylesine görsel ilişkiler mevcuttur? M u h t e m e l e n b u ilişkiler insanın ç o c u k k e n çevresindeki dünyayla ilgili algılama ya alıştığı ve büyüdükçe ç o ğ a l a n bilgiler ve d e n e y i m l e r l e uyum içerisindedir. M e s e l a b i r destek sistemi içerisinde farklı ağırlık ve m e s a f e l e r i n o l u ş t u r d u ğ u etki kavramı b a ş l a n g ı ç t a ç o c u k l a r
Dinamik Dengesizlik Bir kompozisyonda tam bir simetrik den ge genellikle göze ilginç gelmez. Sadece fotoğrafın ilgi noktasının özellikle simet ri koşulunu vurgulaması gerektiğinde kompozisyon t a m bir simetri taşımalıdır. Bu f o t o ğ r a f t a orta dik eksenin hafifçe sağında yer alan koyu pencere çerçeve sinin dışında her şey simetrik bir biçim d e d e n g e l e n m i ş t i r . Pencere f o t o ğ r a f ı n k o m p o z i s y o n u n u çok az da olsa simetri dışına kaydırmakla beraber, göz bu d u r u m u hemen fark e t m e k t e d i r . Bu dengesizlik dolayısıyla, aksi takdir de d u r a ğ a n bir k o m p o z i s y o n haline dö nüşecek bu g ö r ü n t ü belli bir d i n a m i z m
kazanmaktadır. Sadece pencerenin mer kezde olmama olgusu izleyicinin t ü m çer çeveyi etkin olarak araştırmasına ve baş ka farklılıklar aramasına sebep olmakta dır. O koyu p e n c e r e n i n olmaması d u r u m u n d a izleyicinin merakı hemen gideril miş olacaktı. Dolayısıyla bu tek pencere f o t o ğ r a f ı n görsel ilgisine çok büyük kat kıda bulunmaktadır. izleyici t a r a f ı n d a n gösterilen tepki ta m a m e n psikolojik olup her zaman önce d e n hissedilmesi m ü m k ü n değildir. An cak yine de genel bir kural olarak t a m bir görsel s i m e t r i d e n olabildiğince kaçınıl malıdır.
tarafından tahterevalli oyunu sırasında ö ğ r e n i l i r . Z i h i n l e r i far kında olmadan etraflarındaki dünyanın bazı fiziksel ilişkiler içer diğini keşfeder. Bu kavram z i h i n l e r i n e işlenir. İş z a m a n l a dün yayı bir fotoğrafta g ö r ü l d ü ğ ü gibi d e ğ e r l e n d i r m e y e g e l i n c e , ç o cuklar deneyimleriyle t a n ı m ı ş oldukları bu görsel ilişkileri ken diliklerinden algılamaya başlarlar. B i r n e s n e n i n boyutu, t o n u ve e ğ e r n e s n e kolaylıkla tanınabiliyorsa özellikleri gibi tüm unsurlar, izleyicinin bu n e s n e n i n ne kadar görsel ağırlığı olduğuyla ilgili psikolojik d e ğ e r l e n d i r m e sine katkıda b u l u n u r l a r . Bir ö ğ e n i n diğerine g ö r e ne kadar ağırlık taşıdığını b e l i r l e m e k için kullanılabilecek güvenilir nesnel standartlar m a a l e s e f ki yok tur. Fotoğrafçı büyük ö l ç ü d e d e n e y i m i n e , eğitimine, görsel has sasiyetine ve n e t i c e d e i ç g ü d ü l e r i n e g ü v e n m e k zorundadır. S i m e t r i n i n en büyük avantajı bu k o n u d a deneyimsiz b i r göz tarafından dahi kolaylıkla algılanabilmesindedir. Ç o c u k "yarım" kavramını ö ğ r e n i r ö ğ r e n m e z simetri a ç ı s ı n d a n görsel değerlen d i r m e l e r d e b u l u n m a y a başlar. S o n u ç olarak simetri ç o k kolay t a n ı n ı p u y g u l a n a b i l e c e ğ i n d e n k u l l a n ı m ı n e r e d e y s e kendiliğin d e n oluvermektedir.
M a n t ı k l ı Kalıplar T a h t e r e v a l l i m o d e l i g e r ç e k t e n d e etkin k o m p o z i s y o n u n te m e l d e mantıklı b i r k a l ı b a dayanması gerektiği şeklindeki g e n e l
kavramın d a h a özel bir d u r u m u n u ortaya koyar. S i m e t r i k kom
b i r kafes sistemi k u l l a n ı l d ı ğ ı n ı ve n e s n e n i n çizgilerin kesişim
pozisyon g ö r ü n t ü ü z e r i n e zihinsel olarak bir artı şekli getirerek
noktalarından birine yerleştirildiğini kendiliğinden kavrayamaz.
çerçeveyi dört eşit parçaya b ö l m e k l e oluşturulan bir kalıp ola
Ö t e yandan tek b i r yatay çizgi e k l e m e k l e (şekil g) söz k o n u s u
rak düşünülebilir. N e s n e l e r i n ç e r ç e v e d e n e r e y e yerleştirileceği
kalıp olduğu gibi ortaya çıkar. Ç ü n k ü bu çizgi sayesinde şeklin
çizgiler ve iki çizginin kesişme n o k t a s ı n a g ö r e belirlenir. Çizgi
n e d e n oraya yerleştirildiği ç o k a ç ı k o l a r a k anlaşılmaktadır.
lerin kesiştiği yer ç e r ç e v e n i n de m e r k e z i n i oluşturmaktadır.
B i r fotoğrafı oluşturan kalıp izleyici tarafından algılanabildi
Peki görsel alan e n i n e ve b o y u n a ikişer yerine ü ç e r eşit parça-
ği sürece o kalıp f o t o ğ r a f ç ı n ı n arzusu d a h i l i n d e karmaşık ya da
ya ayrılsa ne olur? Bu d u r u m d a iki çizginin kesişen tek bir nok
basit olarak kurgulanabilir. Zihin basit b ö l ü n m e l e r i kolaylıkla
tası yerine kafes b i ç i m i n d e kesişen çizgilerden oluşan d ö r t tane
kavrayabilir. Fakat e ğ e r karşımızdaki kalıp g ö r ü n t ü n ü n üç ya da
n o k t a olacaktır. B u d u r u m d a e ğ e r g ö r ü n t ü d e k i unsurlar çizgi
dört p a r ç a d a n d a h a fazla b ö l ü n m e s i n e yol açıyorsa, zihnin bu
ler üzerindeki kesişme n o k t a l a r ı n a yerleştirilirlerse belli bir ka
kalıbı bariz bir b i ç i m d e algılayabilmesi için bazı ilave bilgilerin
lıba uymuş olacaklardır. Bu kalıp simetrik mi olacaktır? Olabi
de çerçeveye dahil edilmesi gerekir.
lir de, olmayabilir de. Kalıp tahterevalli kavramına g ö r e denge li
E l b e t t e ki bir g ö r ü n t ü üzerine hayali olarak yerleştirilip zihin
mi olacaktır? Belki. Fakat g ö r ü n t ü n ü n g e n e l ağırlığı çerçevenin
de c a n l a n d ı r ı l a n çizgilerden oluşan bir kafes, görsel düşünen
m e r k e z i n i n iki tarafından b i r i n e ya da yukarısına veya aşağısına
lerin zaten kendiliklerinden yaptıkları bir şeyi d a h a anlaşılır kıl
isabet edebilir. Böyle bir d u r u m d a d e n g e simetrinin sağlanma
maya yardımcı o l m a k amacıyla tasarlanmış bir araçtır. B i r ç o k
sından ya da tahterevalli p r e n s i b i n e uygunluktan değil, sadece
insan h e r g ö r ü n t ü karşısında gözlerinin ö n ü n d e bir çizgi kafe
o r t a d a düzenli bir kalıbın o l m a s ı n d a n kaynaklanacaktır.
si c a n l a n d ı r m a ö n e r i s i n e karşı ç ı k m a k t a d ı r . A m a yine de orta
Başka bir ifadeyle simetri yaygın olarak b i l i n e n ve kolayca fark
ya çıkan s o n u ç t a sanki bu araç kullanılmış gibi bir izlenim uyan
edilen bir koşul olmakla b e r a b e r , bazı kalıplar başka şartlara uy
maktadır. Kompozisyon y e t e n e k l e r i n i geliştirmek isteyen fotoğ
maktadırlar. G e r ç e k t e de d a h a ö n c e sözü e d i l e n Altın Kesit do
rafçıların da bu kafes sistemini göz ö n ü n d e t u t m a l a r ı n d a fayda
ğada ç o k yaygın olan bir tespit ü z e r i n e kuruludur. Aynen tah
vardır. G ö r ü n t ü ü z e r i n e böylesine hayali bir çizgi kafesi yerleş
t e r e v a l l i / d e n g e ilişkisinin d e n e y i m l e öğrenildiği gibi Altın Ke
tirmek e n azından fotoğrafçının kendisini g ö r ü n t ü n ü n gerçek
sit olarak t a n ı m l a n a n ilişki de aynı şekilde ö ğ r e n i l m i ş t i r ve aynı
liğinden ayırmasına ve g ö r ü n t ü i ç e r i s i n d e mevcut o l a n unsur
d e r e c e d e göze h o ş g e l m e k t e d i r . Ç e r ç e v e a l a n ı n ı n alt p a r ç a l a r a ayrılması prensibi sonsuz şekil de genişletilebilir. Düzenli tüm b ö l ü n m e l e r işe yarayacaktır. An cak alt b ö l ü m l e r i n sayısı a r t t ı k ç a zihin kullanılan kalıbın algı l a n m a s ı n d a d a h a fazla güçlük ç e k m e k t e d i r . B u n d a n dolayı çiz gilerden oluşan kafes kalıbı karmaşıklaştıkça, fotoğrafçının iz leyici tarafından b u n u n t a n ı n a b i l m e s i n e yardımcı olacak görsel ip uçlarını ortaya k o y m a z o r u n l u l u ğ u da artmaktadır. Ö r n e ğ i n şekil e ' d e n e s n e n i n özellikle bu pozisyonda yerleşti rilmesinin sebebi açıktır. İzleyici ç e r ç e v e n i n ü ç e b ö l ü n d ü ğ ü n ü hissetmektedir ve n e s n e de kesişim n o k t a l a r ı n d a n b i r i n e yerleş tirilmiştir. Bu yerleşim göze h o ş g ö r ü n m e k t e d i r , ç ü n k ü mantık lıdır. ( E l b e t t e ki, izleyici bu s o n u c a ç o k b e l i r g i n bir d ü ş ü n m e süreciyle değil, t a m a m e n k e n d i l i ğ i n d e n ve a d e t a d ü ş ü n m e d e n ulaşmaktadır.) B u n a karşılık şekil f de n e s n e n i n sol k ö ş e d e böylesine kesin bir noktaya yerleştirilme sebebi p e k de açık sayılmaz. B u n u n so n u c u o l a r a k da kompozisyon biraz şaşırtıcıdır. İzleyici zihinde çerçeveyi yatay ve dikey olarak b i r ç o k eşit parçaya b ö l e n hayalı
ların grafik a n l a m d a k i katkılarını d a h a dikkatli k u l l a n m a s ı n a yardımcı olacaktır. •
Ufuk Çizgisi
B i r fotoğrafçı, fotoğrafta ufuk çizgisi b u l u n d u ğ u n d a görüntü n ü n o t o m a t i k olarak ikiye b ö l ü n e c e ğ i n i d a i m a göz ö n ü n d e bu
Ufuk Çizgisini Yerleştirme Daha g ü ç l ü bir k o m p o z i s y o n o l u ş t u r maya katkı sağlayacak şekilde ufuk çiz gisini çerçeveye y e r l e ş t i r m e k için bazen ç e k i m k o n u m u n d a k i ufak bir değişiklik dahi yeterli olabilir. Yukarıda sol t a r a f t a k i f o t o ğ r a f t a ufuk hattı ç e r ç e v e y i o r t a d a n ikiye b ö l m e k t e ve böylelikle gerek ön plandaki suyu, ge rekse arka plandaki g ö k y ü z ü n ü eşit şe kilde vurgulaması sonucu zayıf bir k o m pozisyona sebep olmaktadır. Üstelik yel kenli tekne çerçevenin t a m ortasına yer leştirilip h e m e n arkadaki adanın g ö r ü n tüsüyle de üst üste getirilerek kompozis yon iyiden iyiye güçsüzleştirilmiştir. Öte yandan sahile d o ğ r u bir parça daha yak laşmak ve biraz da kenara d o ğ r u hare ket e t m e k f o t o ğ r a f ç ı n ı n k o m p o z i s y o n u nu olumlu yönde oldukça etkilemiştir. Sağdaki f o t o ğ r a f t a suya d o ğ r u yaklaş
makla f o t o ğ r a f makinesi kumsalı çerçe veye almadan daha fazla aşağıya d o ğ r u yöneltilebilmiştir. Sonuçta ön plandaki su y ü z e y i n i n g ö k y ü z ü n e g ö r e daha ağırlık kazandığı bir g ö r ü n t ü elde edilmiştir. Di ğer yandan sağa d o ğ r u hareket e t m e n i n neticesinde fotoğrafçının görüntüdeki perspektifi değişmiş ve yelkenli tekne adanın gölgesinde kalmak yerine, su üze rinde çok daha kolay ayırt edilir bir nok taya gelmiştir. Üstelik bu k o m p o z i s y o n da her iki adanın da suyla birleşen eğim li kenarları doğrudan tekneyi göstermek tedir. Bu ö r n e k t e çekim k o n u m u n d a sadece ufak tefek değişiklikler söz konusu olmak la beraber, fotoğrafçı bazen zayıf bir kom p o z i s y o n u k u r t a r a b i l m e k için çok daha büyük yer değişikliklerine ihtiyaç duya bilir.
Alçak ve Yüksek Ufuk Çizgisi Eğer g ö r ü n t ü y e ufuk h a t t ı dahil edil mişse, f o t o ğ r a f ı n g ü c ü bu hattın yeriyle belirlenir ya da en azından f o t o ğ r a f bu h a t t a n etkilenir. Karşı sayfada yukarıdaki f o t o ğ r a f t a al çak bir ufuk çizgisi gökyüzünün daha faz la vurgulanmasına sebep olmaktadır. Ön plandaki kavisli dirseklerle d ö n e n nehir görsel olarak ilginç olsa da, ufuk çizgisi nin yerleşimi gözü gökyüzüne d o ğ r u çel mek için oldukça güçlü bir etki yapmak tadır. Aşağıdaki f o t o ğ r a f t a yukarıya yer
leştirilen ufuk çizgisi v u r g u y u açık bir bi çimde suya d o ğ r u y ö n e l t m e k t e d i r . Her iki f o t o ğ r a f t a da en yüksek kont rast içeren nokta ç e r ç e v e n i n küçük bö lümüne yerleştirilmiştir. Bunun sonucu olarak izleyicinin bakışı öncelikle en yük sek kontrastlı noktaya y ö n e l m e k t e , son rasında hızlı hareket ederek bir süre bu r a d a o y a l a n m a k t a , daha s o n r a d a u f u k çizgisinin ayırdığı büyük bölüme geçmek tedir.
l u n d u r m a l ı d ı r . İzleyici h e r iki b ö l ü m d e n büyük o l a n ı n ı n d a h a ö n e m l i olacağını varsayacağından ufuk çizgisinin yerleştirilmesi g ö r ü n t ü n ü n görsel etkisinin b e l i r l e n m e s i n e yardımcı olacaktır. F o t o ğ r a f ç ı n ı n özel bir n e d e n i o l m a d ı ğ ı s ü r e c e ufuk çizgisinin çerçeveyi eşit iki parçaya b ö l e c e k şekilde g ö r ü n t ü n ü n tam orta ya yerleştirilmesi izleyiciyi yanıltan b i r kompozisyon oluşturur. O r t a l a n a n ufuk çizgisi büyük olasılıkla özel b i r n e d e n d e n ç o k dikkatsizlik n e t i c e s i n d e ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla g e n e l bir kural o l a r a k ufuk çizgisi g ö r ü n t ü y ü b i r b i r i n e eşit o l m a y a n iki parçaya b ö l e c e k şekilde yerleştirilmelidir. Ç e r ç e v e n i n b ö l ü n e c e ğ i özel o r a n l a r g ö r ü n t ü d e k i ö z g ü n ko şullara bağlıdır. F o t o ğ r a f ç ı ağırlığı n e d e r e c e ö n p l a n a v e r m e k istiyorsa ufuk çizgisi o o r a n d a yükseğe yerleştirilmelidir. B u n a karşılık gökyüzüne ne kadar ö n e m veriliyorsa ufuk hattı da o ka dar aşağıya k o n m a l ı d ı r . Kolay b i r uygulama olarak fotoğ rafçıların ç o ğ u n l u ğ u ufuk çizgisini 3 1 . sayfada izah edilen Ü ç t e B i r Kur a l ı ' n a g ö r e yerleştirirler. Yani ufku ç e r ç e v e n i n tam o r t a s ı n d a n g e ç e n yatay hattın ya üzerindeki hayali üç te b i r çizgisine ya da altındaki ü ç t e bir çizgisine oturturlar. A n c a k yine de ufuk hattını bu çizgilerin üzeri ne y e r l e ş t i r m e m e k i ç i n iyi b i r n e d e n varsa fotoğrafçı b u n u uygula makta t e r e d d ü t e t m e m e l i d i r . •
3
FOTOGRAFİK KONTROL UNSURLARI F o t o ğ r a f dünyasında bazı isimler ö n e çıkar: Alfred Stieglitz, Edward S t e i c h e n v e H e n r i C a r t i e r - B r e s s o n b u n l a r d a n s a d e c e üçüdür. Bu insanlar ve o n l a r gibi o l a n l a r ı n fotoğraflarında yap tıkları işleri istisna h a l i n e g e t i r e n ne gibi özellikler vardır? Mil y o n l a r c a insan b o y u n l a r ı n d a f o t o ğ r a f makineleriyle dünyayı ar şınlamaktayken, sadece az sayıda fotoğrafçı h e r k e s ç e kabul gö r e n bir ü n e ulaşabilmiştir. Büyük fotoğrafçıların çalışmaları ara sında a c a b a ortak bir unsur, b i r bağ m e v c u t m u d u r ? G e r ç e k t e n de mevcuttur. Büyük ustalar tarz, k o n u ya da a m a ç a ç ı s ı n d a n b i r b i r l e r i n d e n nasıl ayrılırlarsa ayrılsınlar, h e p s i de tek ve ç o k ö n e m l i bir beceriyi paylaşmaktadırlar: S a d e c e fotoğ r a f olarak var o l a b i l e c e k g ö r ü n t ü l e r i ü r e t e b i l m e becerisi. Şüp hesiz ki, bir fotoğrafçının ş ö h r e t i n e başka unsurlar da katkıda b u l u n u r l a r . F a k a t bu ustalar istisnasız bir şekilde fotoğrafın ola n a k l a r ı n ı başka h i ç b i r iletişim a r a c ı n d a m e v c u t olmayan özel l i k l e r i n d e n yararlanarak s o n u n a kadar kullanmışlardır. Bu baş lıkta fotografik unsurlar diye adlandıracağımız bu özellikler ko n u edilecektir.
Fotografik Unsurları Kontrol Altında Tutmak, K o m p o z i s y o n d a U s t a l a ş m a k İçin Ö n Ş a r t t ı r Fotoğrafın g e n ç l i k ç a ğ l a r ı n d a h e n ü z kimse fotografik unsur ları tam anlamıyla anlayamadığı için, en azından grafik uygula malarla ilgili prensipleri anlayabilenler sanatsal bir avantaj elde etmişlerdi. Grafik b e c e r i l e r ö n e m i n i k o r u m a k l a b e r a b e r artık tek b a ş ı n a yeterli o l m a k t a n çıkmışlardır. G ü n ü m ü z d e k i bir fo toğrafçı, fotoğraf makinesinin kendisinin de son görüntüyle iliş kisini a n l a m a k zorundadır. Böylesi bir bilgiye sahip o l m a d a n da bir fotoğrafçı sanatsal işler ü r e t e b i l i r , a n c a k f o t o ğ r a f s a n a t ı n a yönelik işler ü r e t e m e z . Aradaki fark h i ç de ö n e m s i z değildir. Bazı sanatlar doğası ge reği sadece kavramsaldır. Yani kavramın ifade e d i l m e s i n d e kul lanılan araç değil, sadece sanatın ardındaki kavram ö n e m l i d i r .
Kavramsal olmayan sanat, s a n a t ç ı n ı n ifadesinin o n u nasıl dile getirdiğiyle ilintili o l d u ğ u s o n u c u n u d o ğ u r a c a k şekilde kullanı lan a r a c a bağlıdır. Yani araç d e ğ i ş i n c e mesaj da değişir. B u n u fotoğrafa uyarlayınca, başka araçlarla d a - m e s e l a resim vasıtasıyla - ifade e d i l e b i l e c e k bir mesajın fotografik olarak su nulması sanatsal f o t o ğ r a f o l m a k için yeterli değildir. Ortaya ko n a n iş teknik o l a r a k bir f o t o ğ r a f olabilir, a n c a k tüm büyük sa natsal f o t o ğ r a f işlerinin o r t a k özelliğini teşkil e d e n ve iletişim aracı vasıtasıyla kurulan ilişki eksikliği söz k o n u s u d u r . B i r çalış m a n ı n doğası gereği kavramsal o l u p o l m a d ı ğ ı n ı n basit sağlama sı şu soruyla anlaşılabilir: " B u mesaj bir başka iletişim aracıyla da aynı etkiyi v e r e c e k şekilde oluşturulabilir miydi?". E ğ e r ce vap evetse yapılan iş b i r f o t o ğ r a f o l a r a k d e ğ e r l e n d i r i l m e m e l i , a n c a k bir f i k i r olarak göz ö n ü n d e tutulmalıdır. Fotografik u n s u r l a r t e m e l düzeyde f o t o ğ r a f m a k i n e s i n i n na sıl gördüğüyle, nasıl kaydettiğiyle ve hatta görüntüyü nasıl bozduğuyla y a k ı n d a n ilgili o l d u ğ u n d a n , fotografik unsurları tam anlamıyla anlayıp istifade e d e b i l m e k için fotoğrafçının görkem li sanatsal e s i n l e n m e l e r e ihtiyacı yoktur. F o t o g r a f i k unsurları a n l a d ı ğ ı n d a fotoğrafçı belli bir m a l z e m e n i n görüntüyü nasıl et kileyeceğine ve bu etkinin kendisinin v e r m e k istediği mesajı na sıl d e s t e k l e y e c e ğ i n e ya da zayıflatacağına karar v e r e b i l e c e k du r u m a gelir. B u n u n için d e ö n c e l i k l e kullandığı iletişim a r a c ı n ı n en ö n e m l i y ö n ü n ü , yani ışığı anlaması gerekir.
Işık F o t o ğ r a f t ü m yönleriyle ışıktan h a r e k e t e d i l e r e k tartışılabilir. F i l m ö n c e d e n t a h m i n edilebilir bir şekilde ışığa duyarlılık gös t e r e n bazı kimyasallardan oluşur. Objektifler ışınları kırmaya ve toplamaya yarayan araçlardır. P e r d e film ü z e r i n e az ya da ç o k ışık g e ç m e s i n i sağlayan b i r d ü z e n e k t i r . F o t o ğ r a f ç ı ışığı değer lendirir, b e k l e r v e s o n u n d a d o ğ r u z a m a n ı y a k a l a d ı ğ ı n d a f i l m ü z e r i n e aktarır. Etkili fotoğraflar ç e k e b i l m e s i için bir fotoğraf ç ı n ı n f i z i k ç i olması g e r e k m e z , a n c a k h e r fotoğrafçı taşıdığı h e r m a l z e m e n i n m a k i n e n i n i ç e r i s i n e g i r e n ışığı nasıl etkilediği ko n u s u n d a bilgi sahibi o l m a l ı d ı r . Işığın ö n e m i n d e n dolayı tüm iddialı fotoğrafçılar o n a karşı son d e r e c e duyarlı olmalıdırlar. G e r ç e k t e n de bir fotoğrafçının geliştirdiği hassasiyetin d e r e c e s i o n u n y e t e n e ğ i n i n d e ö n e m l i bir ö l ç ü t ü d ü r . Işığa karşı hassas olmayan bir kimse iyi f o t o ğ r a f çekmeyi b e k l e m e m e l i d i r . Işığa karşı hassasiyet değişik seviyelerde olur. En t e m e l düzey de fotoğrafçı film üzerine anlamlı bir şekilde kaydedilebilmele-
Sadece Fotoğrafa Özgü Görüntüler Fotografik unsurlar sonuna kadar uygu landığında f o t o ğ r a f vasıtasıyla iletilmek is t e n e n son derece özgün g ö r ü n t ü l e r o r t a y a çıkar. New York şehrindeki Times Sguare ışıkla rıyla meşhurdur, ancak tek bir fotoğrafta bu rada y ü r ü y e n bir insanın hissettiklerinin ay nısını izleyiciye aktarabilmek zordur. Yuka rıdaki f o t o ğ r a f yaklaşık bir saatlik bir süre içerisinde aynı film çerçevesi üzerine dokuz kere üst üste çekim yapılarak elde edilmiş tir. Bunun s o n u c u n d a elde edilen g ö r ü n t ü başka hiçbir iletişim aracıyla elde edilemez. Sağ ortada yer alan f o t o ğ r a f t a k i sıra dışı g ö r ü n t ü o r t a m a bir hareket d u y g u s u g e t i ren ve titreşme etkisi yaratan bir prizma filt re vasıtasıyla elde edilmiştir. Prizma filtre ler sadece f o t o ğ r a f t a kullanılabilir. Sağ alttaki f o t o ğ r a f t a makine uzun pozlandırmaya ayarlanmış ve perde açıkken ha reket ettirilmiştir. Bu g ö r ü n t ü f o t o ğ r a f için oldukça uzun kabul edilebilecek bir zaman diliminde kaydedilmiştir. Bir anı d o n d u r m a yıp adeta çekerek onu uzatmaktadır. Bu f o t o ğ r a f l a r ı n her biri bir sahneyi insa nın o n u g ö r m e y i beklediğinden daha farklı bir b i ç i m d e karşımıza ç ı k a r m a k t a d ı r . Yine de g ö r ü n t ü l e r h e m anlaşılabilir bir tarzda dır, hem de bir anlam ifade e t m e k t e d i r . Üs telik etkilerinin ağırlıklı kısmı da sadece fo t o ğ r a f a özgü bazı tekniklerle elde edilmiş tir.
rini sağlamak için n e s n e l e r i n uygun bir b i ç i m d e aydınlanmış ol
Sistemli Yaklaşım
d u ğ u n u tespit e d e b i l m e l i d i r . B u o n u n f o t o ğ r a f ç e k e b i l m e k için
D e n e y i m l e el ele giden bir
yeterli m i k t a r d a ışık o l u p o l m a d ı ğ ı n a k a r a r v e r e b i l m e k zorun
başka unsur da eğitimdir.
d a o l d u ğ u a n l a m ı n a g e l m e z . P o z o m e t r e l e r b u işlemi zaten ko
B u r a d a kastedilen ders biçi
laylıkla y a p a b i l m e k t e d i r l e r . F a k a t b u n a karşılık ışık ve g ö l g e l e r
mindeki resmi bir eğitim de
arasındaki g e ç i ş m e l e r i n , n e s n e l e r i ve o n l a r ı n özelliklerini yete
ğil, d e n e y i m d e n m ü m k ü n
r i n c e anlaşılır b i ç i m d e g ö r e b i l m e k için t o n l a r arasında yeterli
olan en fazla getiriyi e l d e et
farkı yaratıp yaratmadığını algılayabilmelidir.
m e k için g ö s t e r i l e n b i l i n ç l i
D a h a üst düzeyde baktığımızda, b i r fotoğrafçı ışığın niteliği
ç a b a d ı r . B i r fotoğrafçı bin
ne karşı da hassas o l m a l ı d ı r . H e r k e s g ü n e ş ışığının gün doğu-
l e r c e fotoğrafı ç e k i p i n c e l e
m u n d a k i ve ö ğ l e n vaktindeki g ö r ü n ü m l e r i arasındaki farkı al
dikten s o n r a bilgi ve b e c e r i
gılayabilir, a n c a k deneyimli b i r fotoğrafçı ç o k d a h a i n c e farklı
b i r i k i m i n e d a y a n a r a k ufak
lıkları yakalayıp b u n l a r ı özel bazı fotografik ihtiyaçlar için kul
farklılıkları g ö r e b i l m e yete
lanabilir. H a t t a ışığın kalitesindeki belli belirsiz ayrımları bile
neğini geliştirir. Ç o k film tü
teşhis e d e r e k b i r ressamın p a l e t i n d e n değişik r e n k l e r oluştur
k e t e n l e r k u l l a n d ı k l a r ı mal
ması gibi bu özellikleri i l e t m e k istediği mesaja uygun olarak gö
z e m e n i n nasıl çalıştığı konu
rüntüye yansıtabilir.
sunda oldukça fazla bilgi edi
En üst düzeydeyse fotoğrafçı artık karşısında g ö r d ü ğ ü sahne
nirler. Fotoğrafçı sistemli bir
n i n fotografik s ü r e ç vasıtasıyla nasıl değiştirilebileceğini öğren
yaklaşımla h a r e k e t ettiği sü
miş d u r u m d a d ı r . F i l m ü z e r i n e kaydedilen g ö r ü n t ü n o r m a l ola
r e c e ö ğ r e n m e süreci hızlan-
rak g ö z ü m ü z l e g ö r d ü ğ ü m ü z g ö r ü n t ü d e n h e r z a m a n farklıdır.
dırılabilir. Rastgele çekim
Objektiflerin c a m ı , o d a k uzunluğu, kullanılan diyafram açıklı
y a p m a k t a n s a h e r fotoğrafçı
ğı ve p e r d e hızı, filmin türü ve eskiliği, filmi yıkarken kullanı
kendisi için b i r ö ğ r e n m e de
lan kimyasallar, k u l l a n ı l a n a g r a n d i z ö r ü n tipi, baskı k a ğ ı d ı n ı n
neyimi o l u ş t u r m a l ı d ı r . H e r
çeşidi v e b u n l a r a b e n z e r b i r ç o k u n s u r g ö r ü n t ü n ü n son halini
bir değişikliğin
e t k i l e m e k t e d i r . M e s e l a f o t o ğ r a f ç e k m e y e y e n i başlayan birisi
nasıl e t k i l e d i ğ i tam o l a r a k
elektrik ışığıyla aydınlanan o r t a m l a r d a g ü n ışığı filmi kullandı
öğrenilene kadar malzeme
ğ ı n d a g ö r ü n t ü d e sarı b i r r e n g i n h a k i m o l m a s ı n a şaşırır. Muh
ler ve f o t o ğ r a f m a k i n e s i n i n
görüntüyü
t e m e l e n kullandığı objektifin s e b e p o l d u ğ u g ö r ü n t ü bozulma
tüm özellikleri tek tek tecrü
sının da farkında değildir. Ö t e yandan t e c r ü b e l i ve duyarlı b i r
b e edilmelidir.
fotoğrafçı s a d e c e g ö r ü n t ü d e d e ğ i ş i m l e r o l m a s ı n ı b e k l e m e z ay
Fotoğrafçı işe öncelikle ay
n ı z a m a n d a b u değişimleri y ö n l e n d i r e b i l i r . Aldığı h e r kararın
nı konuyu farklı objektifler
ışık ve s o n u ç o l a r a k g ö r ü n t ü n ü n son hali ü z e r i n d e ne tür etki
le, s o n r a d a aynı o b j e k t i f l e
ler y a p a c a ğ ı n ı ö n c e d e n t a h m i n e d e b i l i r . Yani artık fotografik
farklı m e s a f e l e r d e n görün
unsurları k o n t r o l e d e b i l i r d u r u m d a d ı r ; h e m ışığın h e m d e fo
t ü l e m e k l e başlayabilir. Böy
toğrafın ustası olmuştur.
lelikle objektifin o d a k uzak
B i r fotoğrafçı fotografik unsurları nasıl hissedebilir? B u an
Bakış Açısı ve Mesafe Farklı objektiflerin farklı bakış açıları çer çeve içerisindeki nesnelerin boyutlarını et kiler. Yukarıdaki şekilde farklı bakış açılarının yarattığı etkiden dolayı f o t o ğ r a f makinesi nin her üç k o n u m u n d a da k o n u y u teşkil eden " h e y k e l " çerçevenin aynı oranını dol durmaktadır. Bundan dolayı heykel her üç konumda da aynı büyüklükte görünecektir. Fakat arka p l a n d a k i " b i n a " için d u r u m farklıdır. 28 m m ' l i k o b j e k t i f i n bakış açısı çok geniş o l d u ğ u n d a n çerçeve içerisinde bina oldukça küçük görünecektir. Buna kar şılık 135 ve 2 0 0 mm'lik o b j e k t i f l e r l e yapı lan ç e k i m d e bina t ü m çerçeveyi d o l d u r a caktır.
lığı ve m e s a f e n i n görüntüy
c a k d e n e y i m l e g e r ç e k l e ş i r . B a ş k a b i r yol yoktur. A n c a k yüzler
le nasıl b i r ilişki i ç i n d e o l d u ğ u ü z e r i n e b i l i n m e s i g e r e k e n h e r
c e , b i n l e r c e f o t o ğ r a f ç e k e r e k fotografik unsurların oynadığı rol
şeyi ö ğ r e n i p d e n e y i m kazanacaktır. D i ğ e r yandan m e v c u t t ü m
k o n u s u n d a hassaslaşmaya v e y e t k i n l e ş m e y e başlar. D e n e y i m ,
film çeşitleriyle de t e c r ü b e ç e k i m l e r i gerçekleştirilmelidir. Fark
ü z e r i n e bilginin oturacağı b i r t e m e l oluşturur.
lı film k u l l a n m a k görüntüyü nasıl etkiler? F i l m h ı z ı n ı n görün tü üzerindeki n o k t a c ı k l a r a ( g r e n ) tam olarak nasıl bir etkisi var dır? Farklı m a r k a filmlerde kontrast etkisi nasıl değişir? Film hı-
zı, görüntüyü büyültme o r a n ı ve g ö r ü n t ü ü z e r i n d e k i noktacık
Objektif Seçimi
lar a r a s ı n d a nasıl b i r ilişki m e v c u t t u r ? Polarizasyon filtresinin
Herhangi bir objektifi t e r c i h e t m e k sa dece g ö r ü n t ü n ü n b o y u t u n u değiştirmek t e n çok daha fazla anlam ifade eder. Bir f o t o ğ r a f ı n vurguladığı mesaj açısından odak uzaklığı ve makineyle konu arasın daki mesafe birlikte düşünülmelidir. Bu iki fotoğrafta farklı objektiflerin fark lı çekim noktalarından kullanıldıklarında f o t o ğ r a f ı n içerdiği mesajın nasıl da deği şebildiği açıkça görülmektedir. Üstteki fo t o ğ r a f t a heykel kaidesinin h e m e n altın da durarak geniş açılı bir objektif kullan mak f o t o ğ r a f t a k i t ü m v u r g u y u doğrudan heykel üzerine çekmektedir. Uzaktaki bi na ikinci planda kalmaktadır. Aşağıdaki f o t o ğ r a f t a konudan daha da uzaklaşıp bu defa tele objektif kullanmak heykelin görüntü üzerindeki gücünü azalt mış ve arka plandaki binayı daha e t k i n hale getirmiştir. Artık heykel tek başına fotoğrafa hakim değildir ve fotoğrafın or ta alanı birlikte paylaşılmaktadır. Bina gö rüntüde ufak bir ayrıntı olmaktan çıkmış, t ü m çerçevenin arka d e k o r u n u oluştur muştur. Objektiflerin farklı bakış açılarının so nucu olarak odak uzaklıklarındaki deği şim sahnenin görünüşünü de değiştirmiş t i r . Uzun o b j e k t i f l e r kısalara g ö r e daha dar bir bakış açısına sahip olduklarından, görüntüdeki konunun çerçevede daha bü yük bir alanı doldurmasına sebep olurlar. Eğer aşağıdaki fotoğraf yukarıdakiyle ay nı n o k t a d a n çekilmiş olsaydı, dar bakış açısı hem heykelin, h e m de binanın çok büyük boyutlarda görünmesine neden olacaktı. Bunun yerine heykelin göreceli olarak her iki f o t o ğ r a f t a da yaklaşık ay nı b o y u t t a olmasını sağlamak için f o t o ğ raf makinesi yeterince konudan uzaklaş tırılarak çekim yapılmıştır. Bununla bir likte bina f o t o ğ r a f m a k i n e s i n e heykele göre hayli uzakta o l d u ğ u n d a n , çekim ye rindeki değişiklik binanın çerçevede dol d u r d u ğ u yer miktarı üzerinde pek fazla etki yapmamıştır. Böylelikle de arka plan daha ağırlık kazanırken heykelin b o y u t u hemen hemen aynı kalmıştır.
renkli filmler ü z e r i n d e ne gibi etkileri vardır? Ç e k i m ya da film banyosu sırasındaki az ve fazla p o z l a n d ı r m a görüntüyü nasıl et kiler? T ü m b u s o r u l a r ı n c e v a p l a n k i t a p l a r d a n ö ğ r e n i l e b i l i r , fakat b i r fotoğrafçı f o t o ğ r a f ç e k m e k için gerekli t e o r i k bilgiye, uçak kullanmayı ö ğ r e n m e k için b i r pilotun teorik bilgiye olan ihtiya c ı n d a n d a h a fazla itibar e d e m e z . Zira h i ç b i r şey yoğun ve birin ci e l d e n yaşanan d e n e y i m i n yerini tutmaz ve gerekli bilgilerden oluşan b i r dağarcığı geliştirmek için h i ç b i r şey sistemli b i r yak laşımdan d a h a değerli olamaz. F o t o ğ r a f a sistemli bir yaklaşım k o n u s u n d a ö r n e k olarak gös t e r i l e b i l e c e k en iyi kişi ü n l ü fotoğrafçı Ansel A d a m s ' d ı r . O, yıl larını s a d e c e malzemesiyle yeni d e n e y i m l e r k a z a n m a k için har c a m a m ı ş , aynı z a m a n d a son d e r e c e titizlikle g ö z l e m ve değer l e n d i r m e l e r i n i d e k a y d e d e r e k m e ş h u r Z o n e Sistemi y ö n t e m i n i oluşturmuştur. Z o n e Sistemi siyah beyaz fotoğrafta tonların oluş m a s ı n d a poz süresi, b a n y o süresi ve kağıt c i n s i n i n etkileriyle il gili kendi g ö z l e m l e d i k l e r i n i ifade e d e n b i r kurallar b ü t ü n l ü ğ ü olarak s u n d u ğ u d e n e y i m l e r i n i n b i r ö z e t i n d e n başka b i r şey de ğildir. Z o n e Sistemini geliştirmesinin bir neticesi olarak Adams, d a h a d e k l a n ş ö r e b a s m a d a n ö n c e gözleri ö n ü n d e k i m a n z a r a d a yer alan t o n l a r ı n film ü z e r i n e kaydedilme s ü r e c i n d e nasıl deği şeceğini ve kağıt baskı üzerine nasıl yansıyacağını ç o k hassas ola rak g ö z ü n d e c a n l a n d ı r m a s ı n a yardımcı o l a c a k b i r y ö n t e m e sa hip olmuştur. Fotoğrafta b i r fotoğrafçının hepsini b i r d e n b i r se ferde i n c e l e y e b i l e c e ğ i n d e n ç o k d a h a fazla ve birbiriyle etkile şim i ç i n d e olan değişken mevcuttur. Yine de h e r seferinde b i r ya da iki değişkeni i n c e l e y e r e k h e r biri h a k k ı n d a bilmesi gere k e n l e r i a d ı m a d ı m ö ğ r e n e b i l i r . Bu süreç yavaş ve süreklidir. S o n u ç o l a r a k fotoğrafçı farklı d e ğ i ş k e n l e r i n oynadıkları rol l e r e iyice aşina o l d u ğ u n d a , h e r şeyi b i r defada ve fotoğrafı çek tiği a n d a h e m e n b i r araya g e t i r e b i l m e b e c e r i s i n e ulaşacaktır. İş te o zaman ö ğ r e n d i ğ i h e r şey yerli y e r i n e o t u r a c a k ve fotografik unsurları s o n u n a kadar k u l l a n a r a k k o m p o z i s y o n u kurmaya yö nelik kararlarını oluşturan t e m e l de atılmış olacaktır. CB
Her iki uygulama da geçerlidir. Fotoğ rafçının görüntüdeki farklı unsurlara ver mek istediği anlama göre şekillenen şart lar en u y g u n ç e k i m noktası ve o b j e k t i f tercihini belirleyecektir.
Objektifte Perspektif F o t o ğ r a f t a p e r s p e k t i f - m a k i n e d e n farklı uzaklıklarda bulu n a n n e s n e l e r arasındaki boyut ilişkisi - objektifin odak uzunlu ğ u n a bağlı b i r u n s u r olmayıp, fotoğraflanacak nesneyle objek tif arasındaki mesafeyle ilintilidir. M e s e l a karşı sayfada yer alan New York fotoğrafı tele objektifle çekilmiştir. E ğ e r b u n u n yeri ne b i r geniş açı o b j e k t i f kullanılmış olsaydı ve boyut olarak bu radaki görüntüye tıpatıp uyacak şekilde b i n a l a r ı n aynı kesiti fo toğraftan saydı, e l d e e d i l e c e k g ö r ü n t ü l e r büyütülmüş o l a n ı n da ha bariz şekilde grenli olması d ı ş ı n d a b i r b i r i n i n aynısı olurlar dı O d a k u z u n l u k l a r ı n ı n bu özelliği fotoğrafçılar tarafından p e k iyi d e ğ e r l e n d i r i l m e s e de, bu k o n u n u n b i l i n m e s i görsel fikirleri ni f o t o ğ r a f h a l i n e d ö n ü ş t ü r m e k isteyenler için büyük ö n e m ta şımaktadır. Objektifleri iyi tanıyan bir fotoğrafçı odak uzunlu ğ u n u n b i r n e s n e n i n ç e r ç e v e içerisindeki b o y u t u n u etkilediğini bilir. O d a k u z u n l u ğ u a r t t ı k ç a g ö r ü n t ü n ü n b o y u t u d a büyüye cektir. Ö t e yandan grafikle ilgili b ö l ü m l e r d e de ifade edildiği gibi b i r n e s n e n i n ç e r ç e v e i ç i n d e k i b o y u t u a k t a r ı l m a k i s t e n e n görsel mesaja ö n e m l i katkılarda b u l u n u r . Fotoğrafçı istediği perspektifi elde e d e b i l m e k için durması ge rektiği noktayı belirledikten sonra, k o n u n u n n e kadarını ç e r ç e venin içerisine dahil edeceğiyle ilgili tercihi d o ğ r u l t u s u n d a kul lanması g e r e k e n o b j e k t i f tipine, ç e r ç e v e i ç e r i s i n d e ilgi a l a n ı n ı n ne kadar büyük olması g e r e k t i ğ i n e ve farklı o d a k uzunlukları n ı n optik ö z e l l i k l e r i n e g ö r e kararlarını oluşturur. O d a k u z u n l u ğ u özellikleri k a b a c a ü ç g r u b a ayrılabilir. G e n i ş açılı objektifler genişlik ve yaygınlık duygusu verirler; ön plan ve a r k a planı ayıran mesafe abartılı gibi g ö r ü n ü r . N o r m a l ob j e k t i f l e r (kullanılan filmin iç t e n ç a p r a z u z u n l u ğ u y l a aynı odak uzunluğuna sahip objek tiflere n o r m a l objektif denir ve 35 mm film için bu uzunluk yaklaşık 50 m m ' y e karşılık ge lir) mesafe ilişkilerini olabildi ğ i n c e doğal haliyle yansıtırlar. Teleobjektifler mesafenin ade ta sıkıştırıldığı izlenimini verir ler. G e r ç e k t e hayli uzakta olan nesneler olduklarından daha yakındaymış gibi g ö r ü n ü r l e r . E l b e t t e ki bu yayılma ve sıkış t ı r m a etkileri göz yanılmaları dır. Genişlik ve yayılma etkisi
ni oluşturan şey aynı f o t o ğ r a f üzerinde ç o k yakındaki ve ç o k uzaktaki n e s n e l e r i n b i r l i k t e g ö s t e r i l m e l e r i d i r . B u n u n ter sine o l a r a k d a t e l e o b j e k t i f l e r o l d u k ç a dar b i r görüş a l a n ı n ı kapsayarak bu alanı büyülttük lerinden
uzaktaki
nesneler
b e k l e n m e d i k bir şekilde yakın daymış gibi g ö r ü n ü r l e r . Kompozisyon açısından bak tığımızda o d a k u z u n l u ğ u n u n s e ç i m i n d e k i t e m e l ö l ç ü t yara tılmak istenen genişleme ya da sıkışma etkisi veyahut da fotoğ rafçının v e r m e k istediği mesa j a uygun b i r ç e r ç e v e içerisin de boyut ilişkisi vurgulanan bir g ö r ü n t ü e l d e e t m e çabasıdır. F o t o ğ r a f ç ı h e r z a m a n görüntüleyeceği nesneyle arasın daki mesafeyi s e ç e b i l m e k için gerekli hareket özgürlüğüne sahip
olamayabilir.
Ancak
o d a k u z u n l u ğ u s e ç i m i n i zih n i n d e objektifle n e s n e arasın daki mesafeye b a ğ ı m l ı olarak düşünmeye kendini alıştırarak k o m p o z i s y o n l a r ı n ı n etkinliği ni artırılabilir. •
Objektifle Konu Arasındaki Mesafe Objektifle konu arasındaki mesafe pers pektifi belirlediğinden, f o t o ğ r a f ç ı n ı n gör ü n t ü l e y e c e ğ i k o n u d a n ne kadar uzakta d u r d u ğ u göz ardı edilmemesi ve şansa bı rakılmaması gereken bir kompozisyon un surudur. Genellikle önce konuya hangi me safede durulacağı tespit edilmeli, kullanı lacak objektifin odak uzaklığı daha sonra belirlenmelidir. New York'daki Dünya Ticaret Merkezi'nin bu sayfalarda görülen iki fotoğrafında ifa de edilmeye çalışılan mesajlardaki fark, sol daki f o t o ğ r a f ı n geniş açılı bir o b j e k t i f l e , yukarıdakininse tele objektifle çekilmiş ol malarından öte, esas itibariyle objektifler le konu arasındaki mesafe farklılığından kaynaklanmaktadır. Sağdaki fotoğrafta ob jektifle konu arasındaki daha uzun mesa feden dolayı oluşan perspektif Dünya Ti caret Merkezi'ni civarlarındaki binalardan daha yüksek göstermekle beraber bu fark aşırı derecede göze batmamaktadır. Böy lelikle de f o t o ğ r a f t a yer alan mesaj Dünya Ticaret Merkezi'nin boyutlarını öne çıkar maktan çok bu binaların diğer binalar ara sındaki yerini vurgulamaktadır. Soldaki fo toğrafta Ticaret Merkezi öylesine yakın bir noktadan fotoğraflanmıştır ki, bina t ü m gö rüntüye hakim olmuş vaziyettedir. Burada vurgulanan binanın boyutudur. Her iki du r u m d a da odak uzaklığı fotoğrafçının t ü m görüntüden sadece çerçeveye dahil etmek istediği bölüme göre belirlenmiştir. Objektifin seçiminde g e n i ş l e t m e ya da sıkıştırma etkisi t e r c i h i n ana sebebi oldu ğunda bile mesafe ve dolayısıyla perspek tif dikkatle göz önünde bulundurulmalıdır.
Görüntü Bozulması rı h a l d e , e l i m i z e aldığımız da fotoğrafa yaklaşık bir kol boyu kadar uzaktan bakılmasıdır. G ö r ü n t ü bozulmasının bir başka kaynağı da üç boyutlu n e s n e l e r d e ortaya çıkar. G ö r ü n t ü l e n e n n e s n e belli bir h a c m e sahip o l d u ğ u n d a , b u n e s n e n i n objektiften uzakta ki kısımları d a h a k ü ç ü k gö rüneceklerdir. Eğer konu objektiften uzakta duruyor sa bu boyut farkları pek fark edilmez. A n c a k k o n u objek tife yakın d u r u y o r s a b o y u t farkları o l d u k ç a ö n e ç ı k a r . M e s e l a bir p o r t r e ç e k e r k e n eğer fotoğrafçı objektifini k o n u d a n 1,2 m e t r e d e n da ha yakın bir uzaklıkta tutar sa p o r t r e n i n b u r n u kulakla r ı n a g ö r e objektife d a h a ya kın olacağından orantısız bir şekilde d a h a büyük g ö r ü n e cektir. 1,2 m e t r e ile 1,8 met re arasındaki uzaklıklardan ( g ö r ü n t ü b o z u l m a s ı n a yol B i r n e s n e göze ç o k yakın b i r uzaklıkta tutulursa - m e s e l a 15
açmayan yaklaşık mesafe sınırları) görüntüye k o n u olan kişinin
cm mesafede - son d e r e c e büyük g ö z ü k e c e k t i r . Fakat insanlar
baş ve o m u z l a r ı n ı ç e r ç e v e y e r a h a t b i r b i ç i m d e y e r l e ş t i r e b i l e n
ç o k yakından b a k ı l d ı k l a r ı n d a k ü ç ü k n e s n e l e r i n bile devasa bo
objektiflere g e n e l l i k l e "portre objektifi" d e n i r .
yutlardaki g ö r ü n ü m ü n e alışkın olduğu için bu sıra dışı boyut
Sağdaki fotoğrafın yarattığı etki n e r e d e y s e t a m a m e n k o n u
lar fazla t u h a f g e l m e z . Fotoğrafçılıkta ç e k i m sırasında e ğ e r bir
n u n sıra dışı bir b i ç i m d e objektife yakın bir k o n u m a yerleştiril
n e s n e objektife ç o k yakın tutulursa bu n e s n e arka plandaki di
miş o l m a s ı n ı n s e b e p olduğu a n o r m a l boyut ilişkisinden kaynak
ğ e r n e s n e l e r l e kıyaslandığında ç o k büyük g ö r ü n e c e k t i r . Fakat
l a n m a k t a d ı r . B u r a d a g e n i ş açılı bir o b j e k t i f kullanıldığı h a l d e
ç e k i m d e n s o n r a b u fotoğrafa b a k ı l ı r k e n fotoğrafla izleyicinin
teorik o l a r a k aynı f o t o ğ r a f bir tele objektifle de çekilebilirdi ve
g ö z ü arasındaki mesafe, p e r d e a ç ı l ı p k a p a n d ı ğ ı n d a k o n u n u n
aynı boyut d e f o r m a s y o n u oluşurdu. A n c a k bu defa bir farklılık
objektife olan uzaklığından d a h a fazladır. S o n u ç olarak fotoğ
ortaya çıkardı. T e l e o b j e k t i f b u g ö r ü n t ü d e k i ağaç kadar objek
raftaki boyut ilişkisi göze a n o r m a l gelecektir. Ön plandaki nes
tife yakın olan cisimlere keskin n e t l e m e yapamaz. D i ğ e r yandan
n e l e r orantısız bir b i ç i m d e büyük, arka p l a n d a yer alan nesne
tele objektifin görüş açısı öylesine d a r d ı r ki, h e m ağacı h e m de
l e r de yine orantısız b i ç i m d e küçük g ö r ü n e c e k l e r d i r . B i r başka
binaları ç e r ç e v e i ç e r i s i n e yerleştirmek m ü m k ü n olmayabilir. •
deyişle g ö r ü n t ü b o z u l m a s ı n ı n s e b e p l e r i n d e n biri f o t o ğ r a f çekil diğinde g ö r ü n t ü d e k i n e s n e l e r i n m a k i n e y e d a h a yakın oldukla-
Objektiflerde Odak Uzaklığı
İlişkileri Tasarlama F o t o ğ r a f t a k i mesaj fotoğrafçının maki nesiyle görsel ilişkiler yaratmasıyla o r t a ya çıkar. Mesajın özellikleri f o t o ğ r a f ç ı n ı n düşüncelerini f o r m ü l e etme şeklinden, m e v c u t görsel u n s u r l a r ı o r g a n i z e e t m e tarzından ve fotografik öğeleri kontrol e t m e b i ç i m i n d e n doğar. Bu üç f o t o ğ r a f bir çok o r t a k görsel un suru barındırmaktadır: Venedik'deki ay nı bina, deniz ve tekne. Diğer yandan her üç fotoğraf da arka plandaki binadan aşa ğı yukarı aynı m e s a f e d e n çekilmişlerdir ( e l b e t t e ki t a m çekim yerleri b i r b i r i n d e n farklıdır). Her birinde objektiflerin görsel özellikleri ön plana alınarak farklı unsur lar arasında bir ilişki o l u ş t u r u l m u ş t u r . Yukarıdaki f o t o ğ r a f bir iş g ü n ü sabah e r k e n saatlerde çekilmiştir. Bu g ö r ü n t ü de insanlar, m e y d a n , t e k n e ve bina ara sında var olan görsel bağ bir tele objek t i f i n sıkıştırma e t k i s i y l e elde e d i l m i ş t i r . Kullanılan objektif farklı unsurları gerçek te aralarında olan m e s a f e d e n çok daha sıkışıkmışlar gibi g ö s t e r m e k yoluyla, nor mal bir göze aralarında bir bağlantı yok muş gibi g ö r ü n e n öğeler arasında görsel bir ilişki k u r m a k t a d ı r .
Sağdaki sayfada ü s t t e k i f o t o ğ r a f aynı g ü n daha geç s a a t l e r d e ç e k i l m i ş , f a k a t bu defa görsel ilişkiler " n o r m a l " bir ob jektif vasıtasıyla k u r u l m u ş t u r . Bu t ü r ob j e k t i f l e r i n özelliği olan geniş bakış açısı ön plandaki t e k n e y i arka planla aynı çer çeve içerisine dahil e t m e y e olanak ver miş ve böylelikle de tekne, deniz ve geri deki bina arasında görsel bir ilişki k u r u l muştur. Sağda altta yer alan f o t o ğ r a f ü s t t e k i n den sadece kısa bir m e s a f e daha uzak tan çekilmiş ve bu defa geniş açılı objek tif kullanılmıştır. N o r m a l objektif t e k n e lerin hepsini ve arka plandaki binaları ay nı çerçeveye dahil e t m e y e imkan v e r m e miştir. Fotoğrafı arka plan belirlediği için söz konusu arka planla öndeki t e k n e l e r arasında bir ilişki kurulması bu f o t o ğ r a f için ö n e m taşımaktadır. K o m p o z i s y o n açısından d e ğ e r l e n d i r i l diğinde görsel ilişkiler o l u ş t u r u l m a s ı , fo toğrafçının düşüncelerini izleyiciye akta r a b i l m e k için kullanabileceği ö n e m l i bir araçtır. Belli bir o b j e k t i f i n optik özellikle rinin y i n e belli bir g ö r ü n t ü d e k i ilişkileri yaratırken diğer objektiflerden daha faz la işe yaraması sıkça karşılaşılan bir du rumdur.
Objektiflerde Netleme İnsan gözü m ü k e m m e l b i r esnekliğe sahiptir ve koşullara çok
etkinliklerini yitirirler. Bazı h a l l e r d e bu n e s n e l e r i n hafif b i r bu
rahat uyum sağlar. Aslında h e r h a n g i b i r a n d a insanın görüş akı
lanıklık a l t ı n d a kalmaları yeterliyken, b a z e n b u d u r u m u d a h a
n ı n ı n s a d e c e ç o k küçük b i r kısmı keskin netlikte görülebilse bi
fazla vurgulamak gerekebilir. Uygun bulanıklığın miktarı, için
le, gözün n e t l e m e yaptığı farklı n o k t a l a r a büyük b i r hızla yeni
de bulunulan koşullar ve niyet göz ö n ü n e alınarak kompozisyon
d e n odaklanabilirle y e t e n e ğ i n d e n dolayı g ö r ü ş a l a n ı n ı n tümü
oluşturmak için fotoğrafçı tarafından verilecek b i r kararıdır. N e ü e m e n i n fonksiyonel kullanımlarının farkında olmayan bir
t a m a m e n n e t m i ş gibi algılanır. B u n a karşılık fotoğraf makinesi objektifi n e t l e m e yapılan nok
fotoğrafçı m u h t e m e l e n ö n c e l i k l e e n s t a n t a n e d e ğ e r i n i b e l i r l e r
taya sabitlenir. D e k l a n ş ö r e b a s ı l d ı ğ ı n d a objektifin keskin net
ve b u n a bağlı olarak doğru pozlandırmayı oluşturacak diyafram
likte gösterdiği h e r şey film ü z e r i n e kaydedilir. Fotoğrafa bakan
açıklığını saptar. Bazı koşullarda bu yaklaşım gerekli ve uygun
kişi keskin n e t l i k t e olan ve olmayan b ö l g e l e r i h e m e n ayırt ede
olmakla b e r a b e r usta bir fotoğ
bildiği için, n e t l e m e işlemi fotoğrafın en ö n e m l i unsurlarından
rafçı
biridir.
h a n g i alanlarını keskin netlik
öncelikle
görüntünün
te, hangi bölümleriniyse nispe ten b u l a n ı k g ö s t e r m e k istedi
Kompozisyonda N e t l e m e Özelliğinden Yaralanmak
ğ i n e karar v e r m e d e n f o t o ğ r a f
T ü m fotoğrafçılar m a k i n e l e r i n e n e t l e m e işlemi yaptırmaları
ç e k m e m e y e özen gösterir. •
gerektiğini bilirler, a n c a k iyi fotoğrafçılar n e t l e m e y i kompozis yon oluştururken nasıl kullanacaklarını da h e s a b a katarlar. Net l e m e işlemi kompozisyonda genellikle iki şekilde kullanılır: Dik kati bir yere y ö n e l t m e k ve gözü rahatsız e d e n unsurları ortadan kaldırmak. Dikkati bir yöne yöneltmek: İzleyicinin gözü karşı k o n u l a m a z bir b i ç i m d e fotoğrafın e n n e t b ö l ü m ü n e d o ğ r u kayar. Dolayısıyla fotoğrafçı n e t l e m e y i k o n t r o l ettiği için aynı z a m a n d a dikkati de k o n t r o l altına almış olur. N e t l e m e d e k i keskinlik belli bir neden l e b u r a s ı n ı n v u r g u l a n d ı ğ ı n ı işaret e d e r . D i ğ e r y a n d a n keskin netlik a l a n ı n d a yer alan unsurlar, onları ç e r ç e v e d e k i n e t olma yan diğer ö ğ e l e r d e n ayıran psikolojik bir çizgiyle b i r b i r i n e bağ lanmışlardır. B i r başka ifadeyle netlik görsel ilişkilerin kurulma sına ve d e s t e k l e n m e s i n e yardımcı olur. Gözü rahatsız eden unsurların temizlenmesi: Bir görüntüde ön plan ya da arka p l a n d a yer alan n e s n e l e r ç o ğ u zaman gözü rahatsız e d e n özellikler içerebilir. Bu n e s n e l e r netliğin dışına taşındıkla rında gözü fotoğrafın ilgi m e r k e z i n d e n uzaklaştırmaya yönelik
Netlemede Seçicilik Bir f o t o ğ r a f ı n vurguladığı şeyi öne çı karmak ve böylelikle k o m p o z i s y o n üze rinde ince ayar y a p m a y a olanak sağla mak için netleme işleminde seçici davranılabilir. Buradaki f o t o ğ r a f l a r ı n her birinde dik kati fotoğrafçının istediği yere yöneltmek amacıyla seçici netlemeye başvurulmuş tur. Sağ sayfada üstteki f o t o ğ r a f t a net
lik ön plandaki kuşların üzerine yapılmış tır. Fakat arka plan bir binanın cephesi olduğunun anlaşılmayacağı kadar da bu lanık bırakılmamıştır. Gerçekten de söz konusu arka plan f o t o ğ r a f ı n çekildiği yer üzerine fikir vererek f o t o ğ r a f t a k i ifade ye kuşlar kadar katkıda b u l u n m a k t a d ı r . Yanda en sağdaki f o t o ğ r a f t a netlik, de ney kaplarından ziyade deney yapan ada-
mın üzerine de kolaylıkla yapılabilirdi. Fa kat bu d u r u m d a fotoğrafçının vermek is tediği mesaj da önemli ölçüde değişikli ğe u ğ r a r ve dikkat, ne y a p t ı ğ ı n d a n çok adamın kendisi üzerinde yoğunlaşırdı, iki d u r u m arasındaki fark ince olmakla be raber oldukça aykırıdır. Fotoğrafçının bek lenmedik bir biçimde netliği görsel ve şekilsel anlamda farklı bir noktaya yönelte rek dikkati daha ikincil nesnelerin üzeri ne çekmesi sayesinde her iki f o t o ğ r a f da
daha güçlü bir ifadeye kavuşmuştur. Sol alttaki fotoğrafta ön planda yer alan renk lekesinin sebebi, netleme y a p m a y a imkan vermeyecek kadar f o t o ğ r a f maki nesine yakın bulundukları için ne olduğu anlaşılamayan kırmızı lalelerdir. Burada net g ö r ü n m e y e n unsurlar d o ğ r u d a n f o t o ğ r a f ı n mesajına katkıda bulunmak için değil, fakat bir çerçeve oluşturmak ve bir m i k t a r renk etkisi v e r m e k için kullanıl mışlardır.
Objektiflerin beli bir görün tüde yer alan n e s n e l e r i n bazı larını net, bazılarınıysa bulanık olarak gösterebilme özelliği 'se çici n e t l e m e ' olarak ifade edi lir. Seçici n e t l e m e özelliği kom pozisyon oluşturmada fotoğraf ç ı n ı n e l i n d e k i e n ö n e m l i araç l a r d a n biridir. B e l l i b i r fotoğ rafta seçici n e t l e m e n i n n e bo yutta kullanılacağı yaratıcılığa dayalı b i r kararsa da, bu kara rın uygulanması teknik b i r ko nudur.
Seçici N e t l e m e d e Doğrudan Kontrol Objektiflerin üç teknik özel liği alan derinliği üzerinde doğ rudan k o n t r o l olanağı sağlar : Diyafram açıklığı, odak uzaklı ğı ve n e t l e m e mesafesi. Diyafram
açıklığı:
Her
Nötr Yoğunluk Filtresi Pozlandırma Değerleri Filtre Yoğunluğu 10 ' 20 30 60 90
f-stop değeri 1/3 2/3 1 2 3
Nötr Yoğunluk Filtreleri Nötr Yoğunluk filtreleri bir g ö r ü n t ü y ü bozmadan ya da renkleri d e ğ i ş t i r m e d e ! ışık şiddetini azaltmaya yararlar. Bu filt reler parlak ışıklı günlerde filtre kullanıl madiği takdirde mevcut ışığın olanak ver meyeceği yavaşlıkta enstantaneler ya da geniş d i y a f r a m açıklıkları kullanabilmek için çok yararlıdır. Bu filtreleri kullanma dan aynı etkiyi elde e t m e n i n tek yolu ışı ğa daha az hassas bir film kullanmaktır. Yukarıdaki tablo f i l t r e n i n y o ğ u n l u k kat sayısına göre (filtrenin kenarında bu de ğer yazılıdır) o b j e k t i f i n içine girecek ışı ğın f-stop cinsinden ne kadar azalacağı nı g ö s t e r m e k t e d i r .
fotoğ
ö z l e n e c e k t i r . B i r başka ifadeyle b u n u n a n l a m ı fotoğraftaki ko nuya makineyi yaklaştırdıkça arka planın giderek netlikten uzak laşması şeklindedir.
A l a n D e r i n l i ğ i n d e Dolaylı K o n t r o l T e o r i k olarak b i r f o t o ğ r a f ç ı n ı n yapması g e r e k e n tek şey kom pozisyonunun n e k a d a r alan d e r i n l i ğ e ihtiyacı o l d u ğ u n a k a r a r v e r m e k ve s o n r a d a b u n u g e r ç e k l e ş t i r e b i l m e k için en uygun di yafram açıklığı-odak uzaklığı-netleme mesafesi bileşkesini seç mektir. F a k a t uygulamada ortaya ç ı k a n bazı unsurlar karşılaştı ğımız olanakları sınırlayabilmektedir. Ö r n e ğ i n g ö r ü n t ü d e k i ışık öylesine az olabilir ki, arzu e d i l e n diyafram açıklığı kullanıldı ğ ı n d a e n s t a n t a n e i s t e n m e y e c e k k a d a r yavaş kalabilir. O l a ğ a n d ı ş ı ışık k o ş u l l a r ı n ı n üstesinden g e l e b i l m e n i n iki yolu farklı t ü r d e n filmler b u l u n d u r m a k ve tripod taşımaktır. D e n e yimli fotoğrafçılar karşılaşacakları koşulları h e r z a m a n t a h m i n e d e m e z l e r . Y a n l a r ı n d a yüksek hızlı filmler taşıdıkları takdirde yeri g e l d i ğ i n d e film değiştirerek ihtiyaçları o l a n ilave b i r ya da iki f-stop d e ğ e r i n i kullanabilirler. B e n z e r b i r şekilde, fotoğrafçılar y a n l a r ı n d a t r i p o d ve b i r kab l o d e k l a n ş ö r b u l u n d u r m a k suretiyle, m a k i n e y i e l d e tuttukları zaman olası titreşimlerin etkisini azaltmak için kullanmaları ge r e k e c e k yüksek e n s t a n t a n e değerleriyle de k ı s ı t l a n m a m ı ş olur
rafçı objektifin diyafram a ç ı k l ı ğ ı n ı n alan derinliğini etkilediği
lar. E ğ e r s a h n e d e h a r e k e t l i n e s n e l e r varsa yavaş e n s t a n t a n e de
ni bilir. Ö z e t l e n e c e k olursa diyafram açıklığı ne kadar küçükse
ğerleri k u l l a n m a k uygun olmayabilir. F a k a t ö t e yandan tripod
(f-stop d e ğ e r i rakamsal olarak ne kadar büyükse) alan derinli
kullanılması fotoğrafçıya h e r h a n g i b i r sınırlamayla karşılaşmak-
ği d a h a uzun olacaktır. B i r ç o k d u r u m d a s e ç i l e n diyafram açık
sızın istediği diyafram açıklığını k u l l a n a b i l m e o l a n a ğ ı yaratır.
lığı fotoğrafın son h a l i n d e k i görüntüyü ö n e m l i ö l ç ü d e etkiler.
Kimi z a m a n d a b u n u n tersi s o r u n l a r l a karşılaşılır. O r t a m d a
Objektifin odak uzaklığı: f-stop d e ğ e r l e r i n i b e l i r l e m e k için kulla
öylesine fazla ışık o l u r ki, hızlı b i r e n s t a n t a n e değeriyle bile ye
nılan y ö n t e m d e n dolayı h e r h a n g i b i r diyafram açıklığının ger
t e r i n c e dar b i r alan derinliği yaratabilecek kadar diyaframı aç
ç e k çapı objektiften objektife değişikliğe uğrar. M e s e l a f/8 de
m a k m ü m k ü n olmaz. Böylesi d u r u m l a r d a ç ö z ü m l e r d e n biri da
ğeri odak uzaklığı 2 0 0 mm olan bir objektifte, 1 0 0 mm olan bir
ha yavaş b i r film k u l l a n m a k olup, başvurulan bir diğer y ö n t e m
objektife g ö r e fiziksel olarak d a h a geniş b i r diyafram açıklığını
de yanında nötr yoğunluk filtrelerinden bulundurmaktır. Bu
tanımlar. B u n d a n dolayı da f/8 değeri h e r iki objektifte de aynı
filtreler tonları ve r e n k l e r i e t k i l e m e d e n s a d e c e objektife giren
miktarda pozlandırmaya yol açsa da uzun odaklı objektifin alan
ışık miktarını azaltırlar ve d a h a geniş diyafram açıklıklarını kul
derinliği d a h a kısa olacaktır. G e r ç e k t e n de h e r türlü durumda,
l a n m a olanağı yaratırlar.
objektifin odak uzaklığı büyüdükçe h e r h a n g i b i r f/stop değeri için alan derinliği kısa olacaktır.
Farklı fotografik d u r u m l a r karşısında uygulanacak seçici net l e m e n i n n e t ü r d e n olacağı m e v c u t koşullarla b e r a b e r fotoğraf
Netleme Mesafesi: B i r ç o k objektifin halkaları ü z e r i n d e ne ka
ç ı n ı n kurmayı a m a ç l a d ı ğ ı k o m p o z i s y o n a d a bağlıdır. B u a m a c a
dar uzaklığa k a d a r n e t l e m e yapabildiği belirtildiği gibi keskin
ulaşmak için fotoğrafçının k u l l a n m a k t a o l d u ğ u y ö n t e m l e r mal
netlikte gösterilecek mesafeyi belirleyen alan derinliği işaret çiz
zemesinin teknik yeterliliğini tecrübesiyle birleştirerek uygula
gileri d e mevcuttur. Dikkatlice i n c e l e n d i ğ i n d e n e t l e m e nokta
maya dökmesiyle şekillenir. •
sı objektife d o ğ r u yaklaştıkça alan d e r i n l i ğ i n i n gitgide kısaldığı 86
87
Zor Durumların Üstesinden Gelmeye Hazırlık Fotoğrafçı k o m p o z i s y o n o l u ş t u r m a y l a ilgili amaçlarını u y g u l a y a b i l m e k için zor lu koşulların üstesinden g e l m e k o n u s u n da y e t e n e k l i olmak zorundadır. Taşınan m a l z e m e y i a z a l t m a n ı n kendine g ö r e ya rarları olmakla beraber, bu m a l z e m e l e r kimi d u r u m l a r d a f o t o ğ r a f ç ı y a belli bir es neklik v e r e b i l m e u ğ r u n a edinilmişlerdir. Buradaki iki f o t o ğ r a f t a aynı m a n z a r a ya aittir. Soldaki f o t o ğ r a f t a alan derinli ği özellikle ö n e m l i bir unsur olarak göz ö n ü n e alınmamıştır. Buradaki akarsu en ö n e m l i görsel ilgiyi o l u ş t u r d u ğ u için göz o r a y a t a k ı l m a k t a ve arka plandaki ağaç
ların hafif solgunluğu sorun yaratmamak tadır. Güneşi de g ö r ü n t ü y e dahil eden di ğer f o t o ğ r a f t a ise d u r u m oldukça farklı dır. İzleyicinin dikkatini çekme açısından b u r a d a güneş a k a r s u y l a ç e k i ş m e k t e d i ı ve ç e r ç e v e d e k i küçük b o y u t u n u denge leyebilmek için keskin n e t l i k t e g ö s t e r i l mistir. Güneş keskin netlikte o l d u ğ u için göz onunla akarsu arasında ileri geri gi dip g e l m e k t e d i r . Eğer bir t r i p o d kullanılmasaydı böylesi az ışıklı bir o r t a m d a bu kadar uzun bir alan derinliğini elde etmek mümkün olmayacaktı.
Fotoğrafı Kurtaran Netlik Bazı d u r u m l a r d a netlik k o m p o z i s y o n için hayati ö n e m taşır. Bu f o t o ğ r a f ı ba şarılı kılan şey netliği özellikle ön planda ki dalların üzerine getirerek burada oluş t u r u l a n hafif v u r g u d u r .
B a t m a k t a olan güneş çok da ilginç bir g ö r ü n t ü y a r a t m a m a k t a d ı r ve tek başına f o t o ğ r a f ı n ilgi merkezi o l m a k t a n uzaktır. Aynı şekilde ön p l a n d a k i çalılar da pek güzel d u r m a m a k t a d ı r . Üstelik görsel et-
ki anlamında tek başlarına pek varlık gös terebilecekleri de söylenemez. Her iki u n s u r u aynı f o t o ğ r a f t a birleştir mek görsel bir mesajın ilk adımı olmuştur. Fakat eğer güneşe netleme yapılsaydı gö r ü n t ü d e çok baskın olacaktı. Oysa ki, net lik için özellikle ön plandaki çalıları seç
mekle güneş ikinci plana alınmış ve böy lelikle ortaya çıkan f o t o ğ r a f t a bu ortamın alçak gönüllü hoşluğu yansıtılmıştır. Netlemedeki bu seçicilik her iki u n s u r u birbi riyle bütünleştirmiş ve aralarında başarı lı bir denge o l u ş t u r m u ş t u r .
Işık Işık işe yeni başlayan fotoğrafçı için fotoğrafın a n l a m a s ı en zor ve en ö n e m l i alanıdır. T ü m yönleriyle ışık h a k k ı n d a duyar lılık k a z a n a b i l m e k için ö n e m l i b i r z a m a n ve e m e k yatırımı ge rekmektedir.
Işığın N i t e l i ğ i B ü t ü n ışıklar aynı değildir. Ö r n e ğ i n f l ü o r e s a n a m p u l ü n ü n yaydığı ışıkla tungsten fitilli n o r m a l ev a m p u l l e r i n i n verdiği ışık a r a s ı n d a n i t e l i k farkı vardır. F l ü o r e s a n ışığı sert ve p a r l a k t ı r . T u n g s t e n fitilli a m p u l d i ğ e r i n e kıyasla d a h a yumuşak bir ışık ya yar. B i r ç o k insan bu farklılığı göz ö n ü n e alarak belli b i r etki ya r a t m a k için o d a l a r ı n ı aydınlatmakta ne t ü r d e n ışık kullanacak l a r ı n a karar verirler. Fotoğrafçılar ışığın değişik b i ç i m l e r d e farklılaşmasını ifade et m e k ü z e r e g e n e l olarak 'ışığın niteliği' t e r i m i n i kullanırlar. Işı ğın niteliğini t a n ı m l a m a k için en ç o k kullanılan sıfatlar "sert", "yumuşak", "sıcak" ve "serin "dir. S e r t ışık parlak ve h u z m e ha lindedir. Koyu g ö l g e l e r ve parlak aydınlık alanlar oluşturur. Yu muşak ışık h u z m e h a l i n d e değildir ve aşırı ton farklılıklarına se b e p o l m a z . S ı c a k ışık r e n k s p e k t r u m u n d a kırmızıya d o ğ r u ka yarken serin ışık mavi ve yeşile çalar. B i r stüdyodayken fotoğrafçı ışığın niteliğini kolaylıkla kont rol altına alabilir. T u n g s t e n fitilli a m p u l l e r ya da elektronik spot lar kullanarak ışığı değiştirebilir. B i r d e n fazla ışık kaynağını b i r arada kullanabileceği gibi koyu gölgeleri o r t a d a n kaldırabilmek için yansıtıcı p a n e l l e r yerleştirebilir. E ğ e r renkli filmle çalışıyor sa renkli filtreler ya da renkli yansıtıcı p a n e l l e r kullanabilir. Dışarıya ç ı k ı n c a f o t o ğ r a f ç ı n ı n ışığın niteliği ü z e r i n d e doğru dan k o n t r o l ü ç o k kısıtlıdır. A ç ı k havada p o r t r e ç e k e r k e n ışığın niteliği yansıtıcı p a n e l l e r yardımıyla değiştirilebilir, fakat büyük ç o ğ u n l u k l a ışığın niteliği g ö k y ü z ü n d e b u l u t l a r ı n o l u ş t u r d u ğ u t a b a k a n ı n y o ğ u n l u ğ u n a ve g ü n ü n saatine bağlıdır. E ğ e r hava kapalıysa bulutlar arasından süzülerek g e ç e n g ü n e ş ışığı h e r y ö n e d o ğ r u dağılabildiği için yumuşak b i r özelliğe sa hiptir. B u n u n s o n u c u olarak bulutlu bir havadaki gün ışığı göl ge yerleri aydınlatmak için yansıtıcı p a n e l l e r eşliğinde kullanıl d ı ğ ı n d a güzel p o r t r e l e r e l d e edilebilir. Işığın kalitesine etki e d e n d a h a ö n e m l i b i r u n s u r g ü n ü n sa atidir. S a b a h e r k e n saatlerde ve akşam üzeri a t m o s f e r d e n g e ç e n g ü n e ş ışığı sıcak ve yumuşak b i r özelliğe s a h i p k e n , öğle saatle r i n d e bu özelliğini yitirir. G ü n d o ğ u m u ve g ü n b a t ı m ı n d a h e r g e ç e n dakika ışığın niteliği değişikliğe uğrar. H e r değişimle de yeni f o t o ğ r a f olanakları ortaya çıkar.
Işığın Niteliğini Mesaja Uyarlama Bir f o t o ğ r a f t a yer alan nesnelerin nite likleri bu g ö r ü n t ü y ü aydınlatmak için kul lanılan ışıktan kaynaklanır. Bu lale f o t o ğ r a f ı n ı ç e k m e k t e k i zorluk çiçeğin ö z ü n ü y a n s ı t a b i l m e k o l m u ş t u r . S o r u n g ö z ü n algıladığı ışığın nitelik ve özelliklerinin m ü d a h a l e e d i l m e d i ğ i tak dirde film üzerine kaydedilememesinden kaynaklanmaktadır. Lalenin üzerine yerleştirilen bir lamba ışığı çanak yapraklarının arasına yönele rek o n l a r ı n ışığı g e ç i r e c e k denli ş e f f a f özelliğini vurgulamaktadır. Fakat yine de çiçeğin alt kısmıyla a r k a plan arasında yeterli kontrastın olmadığı görülünce bu
nu dengelemek için lalenin altına yansı tıcılar yerleştirilmiş ve ışık yukarıya doğ ru yansıtılmıştır. Bu f o t o ğ r a f t a m a m e n onu aydınlatmak için kullanılan ışığın niteliğine bağımlıdır. Eğer farklı davranılmış ve flaş kullanılmış olsaydı yapraklardaki bu şeffaf g ö r ü n t ü kaybolacak ve bunu sonucunda verilmek istenen mesajın içeriği önemli ölçüde de ğişecekti. F o t o ğ r a f ç ı kullandığı ışığın niteliğinin f o t o ğ r a f ı n d a k i mesajdan ayrı düşünüle meyeceğini her zaman hatırlamak zorun dadır.
Ciddi fotoğrafçılar ışığın niteliğindeki bu i n c e farklılıklara du
dolayı bu tür görüntüler genellikle yüksek kontrastlı olurlar. Ço
yarlı olup b u n u h e y e c a n l a d e ğ e r l e n d i r m e y e çalışırlar. Gerçek
ğu zaman bu tür g ö l g e l e r kompozisyon oluşturmada ö n e m l i bir
ten de tecrübeli fotoğrafçıların ç o ğ u çekim zamanlarının önem
unsur h a l i n e gelirler. Yandan aydınlatma r e n k l e r i n zengin gö
li bir b ö l ü m ü n ü sabahın e r k e n ve akşam üstü saatlerine ayırır
r ü n m e l e r i n e yol açar. Özellikle polarizasyon filtresi kullanıldı
lar. G ü n ü n d i ğ e r saatleriniyse ç o ğ u n l u k l a ışığın özelliklerinin
ğ ı n d a b u d u r u m d a h a d a dikkat ç e k i c i bir h a l e d ö n ü ş ü r .
ç o k d a h a elverişli olacağı akşam saatlerinde ya da ertesi sabah
Ö n d e n aydınlatılmış bir s a h n e d e ışık kaynağı f o t o ğ r a f maki
en iyi h a n g i noktalardan f o t o ğ r a f ç e k e b i l e c e k l e r i n i araştırmak
nesinin arkasında yer alır. Işık düzgündür, kontrast ve gölge ya
la geçirirler.
ratmaz. K o n u n u n detayları göze batmaz ve n e s n e l e r i n özellik leri anlaşılmaz. Kompozisyon açısından ö n d e n aydınlatma yan yana g e t i r i l e b i l e c e k soyut şekiller ve d o k u l a r ortaya ç ı k a r ü r .
Konu Işık O l d u ğ u n d a Işık fotoğrafçılar için öylesine ö n e m l i d i r ki, birçokları fotoğ raftaki n e s n e l e r i n s a d e c e ışığın g ö r ü l m e s i n e ve s a p t a n m a s ı n a yarayan yüzeyler o l d u ğ u n u düşünür. Bu insanlar için h e r fotoğ rafın k o n u s u g e r ç e k t e ışıktır. Işık doğru o l m a d ı k ç a f o t o ğ r a f da olmaz. Ö r n e ğ i n d o ğ u m g ü n ü pastasındaki m u m l a r ı üfleyen bir ç o c u ğ u n fotoğrafını ç e k e r k e n duyarlı bir fotoğrafçı flaş kullan mayı tercih e t m e z . Bu g ö r ü n t ü d e k i asıl ö n e m l i u n s u r m u m ışı ğıdır. Flaşın vereceği ışığın niteliği görüntüyü t a m a m e n değiş tirecektir. B e n z e r şekilde h e r g ö r ü n t ü d e fotoğraflanan şey bel li bir n e s n e değil, a m a o n u n ürettiği ya da yansıttığı ışıktır. İyi fotoğrafçıların ç o ğ u k e n d i l e r i n e bir ışık tarzı b e l i r l e r l e r ve özellikle de ışığın belli niteliklerini t e r c i h e d e r l e r . Bu fotoğraf çılar h o ş l a r ı n a giden belirli bir ışığın peşine d ü ş e r l e r ve rastla dıklarında da o l a b i l d i ğ i n c e yararlanmaya çalışırlar. Işığı fotoğ rafına yansıtma k o n u s u n d a bir tarzı yakalamak ışığın niteliğiy le ilgili o l d u k ç a i n c e bir duyarlılığı gerektirir ve b u n u elde ede b i l m e k de o l d u k ç a güçtür. A n c a k tüm fotoğrafçılar da bir sah neyi aydınlatmak için kullanılan ışığın özelliğinin fotoğrafın ver m e k istediği mesajı doğrudan etkilediğini göz ö n ü n e almak du rumundadırlar. B i r görüntüdeki ışığın niteliği genellikle ışık kaynağının ve fo t o ğ r a f m a k i n e s i n i n b i r b i r l e r i n e g ö r e nasıl yerleştiğine bağlıdır. Işığın kaynağına g ö r e m a k i n e n i n n e r e d e tutulduğuna bağlı ola rak
fotoğrafın
konusu
arkadan
aydınlanmış,
yandan
aydınlanmış
veya önden aydınlanmış d u r u m d a olacaktır. K o n u n u n arkadan aydınlandığı (ters ışıklı) bir d u r u m d a ışık kaynağı fotoğraf makinesinin tam karşısındadır ve bazen de çer çevenin içine girer. Böyle bir d u r u m d a kontrast ç o k azdır ve ko nular genellikle siluet şeklindedir. B u n u n s o n u c u olarak da doğ ru p o z l a n d ı r m a söz k o n u s u olamaz. K o n u n u n yandan aydınlandığı d u r u m l a r d a ışık kaynağı ma k i n e n i n sağında ya da s o l u n d a yer alır ve k o n u n u n b i ç i m i n i n ortaya ç ı k m a s ı n a yardımcı olur. Ortaya çıkan derin gölgelerden
Işığın y ö n ü n ü n görüntüyü nasıl etkilediğinin öğrenilmesiyle fotoğrafçı bir g ö r ü n t ü n ü n g ü n ü n farklı z a m a n l a r ı n d a nasıl gö r ü n e c e ğ i n i t a h m i n etmeyi de ö ğ r e n m e y e başlayacaktır. O t e yan dan b i r taraftan b a k ı l d ı ğ ı n d a p e k b i r özelliği o l m a y a n b i r gö r ü n t ü diğer taraftan b a k ı l d ı ğ ı n d a ç o k ilginç g ö r ü n e b i l i r . Ö r n e ğin aşağıdaki fotoğraflar sadece birkaç dakika arayla, a n c a k fark lı açılardan çekilmişlerdir. S a d e c e ışığın y ö n ü n d e k i değişimden kaynaklanan fark o l d u k ç a ç a r p ı c ı d ı r . S a h n e n i n özelliği farklı açılardan elde e d i l e n farklı ışık nitelikleri sebebiyle k ö k t e n de ğişime uğramıştır. Ç e k i m yerini değiştirmesinin ışığın açısı üzerinde yapacağı et kileri g ö z ü n d e c a n l a n d ı r a b i l e n bir fotoğrafçı h a n g i n o k t a d a n d a h a çarpıcı bir g ö r ü n t ü e l d e e d e b i l e c e ğ i n i kolaylıkla t a h m i n edecektir. •
Işığın Önemi Bu f o t o ğ r a f ı n başarısı neredeyse tama m e n sahneyi aydınlatan ışığın nitelikleri nin bir s o n u c u d u r . Günün başka bir sa atinde çekilmiş olsaydı bu g ö r ü n t ü olduk ça sıradan olabilirdi. Dağların şekli, renk ve objektifin neden olduğu yansımalar f o t o ğ r a f ı n mesajı için önemli unsurlar ol
makla beraber, hepsi de f o t o ğ r a f ı n çekil diği sırada m a n z a r a üzerine v u r a n ışığın bir s o n u c u d u r . Fotoğrafçı ışığın g ü n ü n farklı saatlerin de nasıl g ö r ü n e c e ğ i n i t a h m i n edebilmeli ve ışığı kompozisyonunu oluşturmada et kin bir b i ç i m d e kullanabilmelidir.
Işık ve Y a r a t t ı ğ ı O r t a m
Işığın Ani Etkilerini Yakalamak Daha önce birçok kez g ö r ü l e n bir sah ne, birdenbire sıra dışı bir ışığın ilginç bir aydınlatması sonucu aniden farklı bir fo t o ğ r a f karesi olarak karşımıza çıkabilir. Bu f o t o ğ r a f ı çeken f o t o ğ r a f ç ı bu bina nın ö n ü n d e n yıllarca her gün geçtiği hal de g ö r ü n t ü hiçbir zaman ona ilginç gel m e m i ş . Fakat bir g ü n y u m u ş a k ve sıcak bir ışık binanın girişini öylesine farklı bir şekilde aydınlatmış ki, y ü r ü y e n m e r d i v e nin metal özellikleri çarpıcı bir şekilde or
taya çıkmış. Sonuç olarak ışık ve gölge ler kullanılarak tasarlanan k o m p o z i s y o n da yaratılan o r t a m m o d e r n yaşamın do ğal ç e v r e d e n k o p u k l u ğ u üzerine bir me saj aktarmış. Bir f o t o ğ r a f ç ı her zaman kafasında bir f o t o ğ r a f tasarlayıp onun bir gün gerçek leşmesini bekleyemez. Fakat değişik bir o r t a m o l u ş t u r a n ve görsel mesajlar ver meye yarayan ilginç ışık özelliklerini de sü rekli olarak izlemelidir.
Kontrast B i r çizginin kolay fark e d i l e b i l m e s i için arka planla kontras i ç i n d e olması g e r e k i r . T o n ya da r e n k t e k i k o n t r a s t tüm görsel s a n a t l a r d a m e v c u t o l m a k l a b e r a b e r fotoğrafta özellikle önem kazanmaktadır. Siyah beyaz fotoğrafçılıkta k o n t r a s t ı n a n l a m ı g ü m ü ş çökelti sinin r e n g i n d e k i siyahtan beyaza d o ğ r u değişimini ifade < der Siyahtan beyaza doğrtı geçiş yaparken gri tonlara çok az mik arda yer veren fotoğraflar yüksek k o n t r a s t a sahip o l a r a k değeri
uç};,
r i l i r k e n , b u g e ç i ş i n b i r ç o k gri t o n i ç e r d i ğ i fotoğraflar düşük kontrastlı kabul edilir. ( R e n k kontrastı bir sonraki b a ş l ı k l ı an latılacaktır.) Fotoğraftaki kontrast miktarı tercih edilen film, fy_ min nasıl pozlandırıldığı, nasıl banyo ve baskı yapıldığı gibi u n . surlar vasıtasıyla büyük ö l ç ü d e f o t o ğ r a f ç ı n ı n k o n t r o l ü altında dır. Fotoğrafa bakan kişinin gözü h e m e n en kontrastlı noktaya çe kilir. B u n d a n dolayı fotoğrafçı f o t o ğ r a f ı n ı n k o m p o z i s y o n u n u oluştururken g ö r ü n t ü d e k i en kontrastlı n o k t a n ı n ilgi merkeziy le çakışmaması h a l i n d e izleyicinin dikkatinin başka yere yöne l e c e ğ i n i n b i l i n c i n d e olmalıdır. E ğ e r fotoğrafta b i r d e n fazla yük sek kontrastlı n o k t a varsa göz ö n c e l i k l e b u n l a r d a n en keskini n e , yani görsel olarak en y o ğ u n u n a y ö n e l e c e k , d a h a sonra nis p e t e n yaygın kontrast i ç e r e n l e r e kayacaktır. Ö t e yandan kontrast k e n d i n e özgü b i r mesaj verir. Fotoğraf ta b i r dizi küçük ve yüksek kontrastlı alan b u l u n m a s ı gerginlik duygusu, bazen de k a r m a ş a yaratır. ( E ğ e r yüksek kontrast nok taları düzenli b i r doku oluşturuyorlarsa bu duygu d a h a az etki li olur.) B u n a karşılık düşük kontrastlı geniş alanlar yumuşak, zarif ve sakin duygulara s e b e p olurlar. K o n t r a s t l a oluşturulan mesaj nadiren tek başına b i r ifade bulur. G e n e l l i k l e kontrast da ha geniş ve d a h a iyi t a n ı m l a n m ı ş mesajları d e s t e k l e m e k amacıy la kullanılır. •
Ton Kontrastı Tonlar arasındaki k o n t r a s t t ü m f o t o ğ rafların ortak özeüiklerindendir. Kontrast f o t o ğ r a f ı n k o m p o z i s y o n u n a güçlü bir biçimde katkıda b u l u n m a k l a beraber mesajın iletilebilmesi için genellikle g r a f i k unsurlarla birlikte ele alınmalıdır. Yukarıdaki f o t o ğ r a f t a merkeze d o ğ r u yönelen dik çizgiler izleyicide güç ve gerginlik duyguları uyandırmaktadır. Bu duygu üst üste ç e k i m ve g ö z ü ç e l e r e k g ö r ü n t ü d e k i
g e r g i n l i k hissini d e s t e k l e y e n , binalarla g ö k y ü z ü arasındaki yüksek t o n kontrastı vasıtasıyla daha da kuvvetlenmektedir, Aşağıdaki dağ f o t o ğ r a f ı n d a y s a düşük k o n t r a s t ufuk h a t t ı n d a uzanan zarif ve dalgalı çizgilerin o l u ş t u r d u ğ u y u m u ş a k duygulara katkıda bulunmaktadır. Siyah beyaz bir g ö r ü n t ü y ü çağrıştıran solgun renkler fotoğrafın düşük kontrastlı olmasında önemli bir etkendir.
Açık ve Koyu Yoğunluklu Fotoğraf Ç o ğ u zaman bir fikri fotoğrafla y a n s ı t m a n ı n y e g a n e yolu , görsel olarak a b a r t m a k t ı r . M e s e l a etki yaratma açısından ] rast k u l l a n ı m ı n ı n en uç ö r n e k l e r i n e açık yoğunluklu ve ko\ ğıınluklu fotoğraflarda rastlanır. A ç ı k yoğunluklu b i r fotoğrafta açık (aydınlık) t o n l a r ağı
>nu >ntyo-
lıkh
züne v e şişeye d o ğ r u ç e k m e k t e d i r . E ğ e r ç o c u ğ u n yüzüne d a h a fazla yaklaşılmış olsaydı koyu yoğunluklu özellik o r t a d a n kalka cak ve b u n a bağlı olarak da fotoğrafta yer alan ç o c u ğ u n k e n d i dünyasına ait etraftan soyutlanmış a n l a m zayıflayacaktı. B i r ç o k fotoğrafçı a ç ı k yoğunluklu ve koyu yoğunluklu kom
olarak görüntüye h a k i m d i r ve sadece küçük b i r alanda koyu ton
pozisyonların t a n ı m l a d ı ğ ı u ç ö r n e k l e r i n i n a r a s ı n d a b i r seçim
lar k e n d i n i gösterir. Koyu yoğunluklu fotoğrafta ise tam tersine
yapar, a n c a k tüm d u r u m l a r d a k o n t r a s t ı n miktarı izleyicinin gö
koyu ( k a r a n l ı k ) t o n l a r ağır basar, fakat ufak b i r yerde de aydın
rüntüye karşı tavrını en a z ı n d a n b i r şekilde etkileyecektir. •
lık göze ç a r p a r . Böylelikle h e r iki d u r u m d a da görsel etki önce likle, son d e r e c e yüksek kontrastlı küçük b i r a l a n ı n vurgusuyla b e r a b e r , g ö r ü n t ü y e h a k i m y o ğ u n l u k t a b i r t o n u n varlığından k a y n a k l a n m a k t a d ı r . A ç ı k yoğunluklu ve koyu yoğunluklu kom pozisyonlar yapıları itibariyle g e n e l l i k l e basittirler ve içinde yer aldıkları g ö r ü n t ü l e r d e k o n t r a s t ı n g e n e l l i k l e tek b a ş ı n a destek ten ziyade baskın b i r kompozisyon r o l ü oynadığı uygulamalara d a k o n u olabilirler. Yandaki sayfada yer alan a ç ı k yoğunluklu ç i ç e k fotoğrafının
Tipik bir açık yoğunluklu fotoğrafta fonların dağılım oranları
verdiği mesajda büyük ö l ç ü d e açık yoğunluklu kompozisyonla rın t e m e l özelliği olan yumuşak ve r a h a t b i r duygu hakimdir. Çi çeğin kendisi a d e t a tarafsız bir unsurdur. B e n z e r bir şekilde aşa ğıda yer alan fotoğrafta h a k i m o l a n soyutlanmışhk duygusu te m e l olarak koyu y o ğ u n l u k l u k o m p o z i s y o n l a r ı n özelliği olan ko yu t o n l a r ı n b o l l u ğ u n d a n k a y n a k l a n m a k t a d ı r . Bu fotoğrafta ge niş koyu a l a n l a r ç o c u ğ u n g ö z l e r i n d e n yansıyan özgün duygusal ifadenin g ü ç l e n m e s i n e ve k o r u n m a s ı n a yardımcı o l u r k e n , ço c u ğ u n profilinin k e n a r ı b o y u n c a yer alan ışık dikkati o n u n yü-
Ton Dağılımı
Tipik bir koyu yoğunluklu fotoğrafta tonların dağ ılım oranlan
Fotoğrafların çoğunda yer alan tonlar orta gri etrafında eşit ağırlıklı olarak da ğılmışlardır. Açık yoğunluklu fotoğraflar da g ö r ü n t ü d e k i t o n l a r gri ö l ç e ğ i n açık ucuna d o ğ r u , koyu yoğunluklu fotoğraflardaysa tonlar koyu uca d o ğ r u t o p l a n mışlardır. Standart, d i k d ö r t g e n biçimli gri ölçek önceki sayfada gösterilmiştir. Her f o t o ğ rafın yanında gösterilen üçgen şekilli gri ölçeklerdeyse fotoğraflardaki tonların nispi miktarları ve dağılımları verilmiştir. Genellikle açık y o ğ u n l u k l u f o t o ğ r a f l a r yüksek m i k t a r l a r d a dolgu ışığına ihtiyaç duyarlar. Yukarıdaki f o t o ğ r a f t a yer alan beyaz çiçek beyaz bir arka planın önüne
yerleştirilmiş ve pencereden gelen ışıkla aydınlatılmıştır. K o n t r a s t ı azaltabilmek amacıyla, ışığı t ü m açılardan çiçeğin üze rine yansıtıp gölgeleri yok e t m e k üzere geniş yansıtıcı paneller kullanılmıştır. Çi çeğin içinden geçen ışık taç yaprakları nın ışığın geçmesini engelleyecek kadar kalın o l d u ğ u yerler dışında k o n u n u n ta m a m e n beyaz g ö r ü n m e s i n i sağlamıştır. Karşı sayfadaki koyu yoğunluklu f o t o ğ raftaysa dolgu ışığı kullanılmamıştır. Zira daha fazla ışık görüntüdeki kontrastı azal tıp koyu tonlarının bolluğundan kaynak lanan soyutlama ve gizem duygularını or t a d a n kaldırırdı.
Z a m a n : Perde Hızı (Enstantane) T ü m z a m a n l a r ı n e n t a n ı n m ı ş fotoğraflarından birisi Harold
Bazı fotoğraflarda k o n u z a m a n ı n kendisidir. M e s e l a ç o ğ u za
E. E d g e r t o n ' u n b i r tasın içerisine düşüp etrafa sıçrayan süı dam.
m a n üst üste ç e k i m l e r zaman s ü r e c i n d e m e y d a n a g e l e n değişi
lası fotoğrafıdır. B e k l e n m e d i k bir şekilde ortaya çıkan f i l d i ş i r e r ı
mi g ö s t e r m e açısından ç o k etkilidirler. Karanlık b i r o d a d a uzun
gi ve taç b i ç i m i n i a n d ı r a n bu g ö r ü n t ü yıllar boyu insanlaı in be
bir p o z l a n d ı r m a sırasında yürüyen b i r i n s a n ı n ü z e r i n e belli ara
genişini kazanmış ve bir sıvı damlasının h e m sıradan h e m d e bi
lıklarla flaş çaktırıldığında, z a m a n s ü r e c i n d e v ü c u d u n şekil ve
limsel algılanışını değiştirmiştir.
k o n u m u n u n nasıl değiştiği film ü z e r i n e yansıyacaktır. G e c e vak
E d g e r t o n ' u n fotoğrafı, fotoğrafçılığın b i r ç o k kişi taral
ıdan
h i ç göz ö n ü n e alınmayan b i r özelliğinin dikkat çekici bir örne
ti gökyüzünün uzun süreli pozlandırılması d ü n y a n ı n d ö n ü ş ha reketini d e g ö s t e r e c e k t i r .
ğidir. F o t o ğ r a f ve zaman ayrılmaz b i r b i ç i m d e birbirlerini bağ
Yapısı g e r e ğ i
lıdırlar. H e r f o t o ğ r a f ışığın bir zaman dilimi içerisindeki davra
fotoğraf zaman
nışının kaydından oluşmaktadır. Z a m a n dilimi E d g e r t o n ' ı m fo
la d o ğ a arasın
toğrafında o l d u ğ u gibi son d e r e c e kısa; a s t r o n o m l a r ı n çı ktiği
daki ilişkiyi keş
g ö k c i s i m l e r i fotoğraflarındaki gibi o l d u k ç a uzun ya da < iğer
fetmek için ide
b i r ç o k fotoğrafta rastlayacağımız üzere bu iki sürenin ara u d a
al b i r a r a ç ola
olabilir.
rak
Z a m a n insan hafızası için süreklilik g ö s t e r i r k e n f o t o ğ r a f ma
bize
yar
d ı m c ı olur. •
kinesi için d u r u m h i ç de böyle değildir. Z a m a n ı n etkisi h e r du r u m d a f o t o ğ r a f m a k i n e s i n i n yakaladığı g ö r ü n t ü n ü n i ç i n e yer leşiktir. Z a m a n ı n fotoğrafçı için ö n e m taşımasının n e d e n i her fotoğrafın belli b i r p e r d e hızı ( e n s t a n t a n e ) i ç e r m e s i n d e n d i r . Fotoğrafçı h e r d e k l a n ş ö r e basışında belirli b i r s e b e p t e n ölürü bir p e r d e hızı d e ğ e r i n i seçmiş o l m a k t a d ı r . B a z e n bu sebep ma k i n e n i n sallanmasının yaratacağı b u l a n ı k etkiyi e n g e l l e m e y e yö nelik b i r p e r d e hızı t e r c i h i gibi t a m a m e n pratik n e d e n l e r e da yanabilir. A n c a k b i r ç o k koşulda ve de bilhassa g ö r ü n t ü d e hare ketli n e s n e l e r o l d u ğ u n d a p e r d e hızı e l d e edilen g ö r ü n t ü n ü n ni teliğini, b u n u n n e t i c e s i n d e de fotografik mesajın içeriğini <
>ğ-
rudan etkiler. S e ç i l e n p e r d e h ı z ı n a bağlı olarak e l d e e d i l e n g ö r ü n t ü zama n ı n ya akışını ya da b i r kesitini vurgulayacaktır. B i r başka ifadey le e ğ e r ç e r ç e v e d e k i n e s n e l e r h a r e k e t ediyorlarsa (ya da fotoğraf makinesi n e s n e l e r e g ö r e h a r e k e t halindeyse) ya h a r e k e t i n etki siyle b u l a n ı k bir g ö r ü n t ü ortaya ç ı k a c a k ya da n o r m a l koşullar da açık olarak g ö r ü l e m e y e c e k kadar hızlı b i r h a r e k e t yüksek bir p e r d e hızı kullanılarak d o n m u ş gibi gösterilecektir. H e r iki du rum da izleyicinin fotoğrafa karşı farklı tepkiler v e r m e s i n e ne den olur. B u r a d a k i d ü ş ü n c e belli b i r fotoğrafta algılanan bula nıklığın d e r e c e s i n i n bilinçli bir kararın s o n u c u n d a oluşmasıdır. Ö r n e ğ i n b i r yüksek atlayıcı fotoğrafı atleti b u l a n ı k ve titrek bir şekilde g ö s t e r d i ğ i n d e b u r a d a a ç ı k ç a vurgulanan o n u n hare ketidir. E ğ e r aynı yüksek adayıcı havada d o n m u ş bir b i ç i m d e fo toğraf! a n m ı ş olsaydı, vurgu sıçrayışın belirli b i r a n ı n d a atletin v ü c u d u n u n aldığı şekle y ö n e l m i ş olacaktı.
Zamanın İfadesi Her fotoğraf zamanla ilgili bir mesaj içe rir. Bu mesaj f o t o ğ r a f ç ı n ı n özellikle ak tarmak istediği temel mesajla u y u m için de olmalıdır. Bu f o t o ğ r a f t a her iki kuş da birbirlerine göre farklı durumlarda görüntülenmişlerdir. Teller tarafından adeta yakalanmış gi bi g ö r ü n e n kuş hareketsiz bir konumda dır. Öbürü ise serbesttir; kuş olmayla öz deşleşen en önemli niteliği, yani uçma ye teneğini özgürce yansıtmaktadır. Her iki kuş da bir zaman aralığında kay d e d i l m i ş ve her bir kuşun bu s ü r e ç t e k i hareketi o r t a y a çıkan g ö r ü n t ü s ü y l e yan
sıtılmaya çalışılmıştır. Sabit duran kuş net olarak g ö r ü n ü r k e n uçan kuş titrek ve bu lanık bir g ö r ü n t ü vermektedir. Her iki ko nunun da zamanla ilgili verdiği mesaj fo t o ğ r a f ı n genel mesajıyla u y u m l u d u r ve düşük p e r d e hızı t e r c i h edilmesi isabetli olmuştur. Bazı f o t o ğ r a f l a r d a g ö r ü n t ü n ü n zama nı y a n s ı t a n t a r a f ı nispi olarak ö n e m s i z kabul edilebilir. Yine de f o t o ğ r a f ç ı f o t o ğ rafın o l a n a k l a r ı n d a n biri olan zamanın geçişini ifade edebilme özelliğinin farkın da olup b u n u m ü m k ü n olduğunca kullan malıdır.
Z a m a n Kesitleri
Zaman Kesitleri Konular hızlı bir şekilde hareket e t t i ğ i z a m a n g ö z ü n h a r e k e t i küçük parçalara ayırabilme olanağı söz konusu olmaz. Sü rekliliği olan ve hızla cereyan eden bir ha reket, hafızanın h a r e k e t i safha safha al gılama yeteneğini sekteye uğratır. Fotoğ raf m a k i n e s i n i n p e r d e hızı ayarı d o ğ r u dan hareketin neticesi olan fakat n o r m a l şartlarda g ö z ü n fark e d e m e y e c e ğ i kesit leri tek başına t e s p i t e t m e k t e kullanıla bilir. Hızlı h a r e k e t l e r i n f o t o ğ r a f l a n m a s ı n d a ki başarı büyük ölçüde şansa bağlıdır. An cak hareketli konularla bir süre çalıştık t a n sonra f o t o ğ r a f ç ı kullanması g e r e k e n en iyi perde hızı değeri ve deklanşöre bas ması için en uygun an konusunda yetkinleşecektir. Buradaki her iki f o t o ğ r a f t a da z a m a n a bağlı kesitler konu edilmektedir. Bisiklet
çilerin g ö r ü n t ü s ü düşük bir perde hızı kul lanılarak f i l m d ü z l e m i üzerine yayılmış tır. Görülen t i t r e k l i k h a r e k e t i n hızını vur gulamaktadır. Konuyu net gösterebilmek için daha yüksek bir p e r d e hızı kullanıl mış olsaydı h a r e k e t i n etkisi kaybolacak t ı . Bisikletçiler göze bulanık gelmemenle b i r l i k t e hızlı h a r e k e t eden nesneler ba zen böyle g ö r ü n d ü ğ ü n d e n , bulanıklık hı zın algılanmasına yardımcı olmaktadı . Benzer bir şekilde kadının saç hareke t i n i n kesiti g ö z ü m ü z c e algılanamama••