2009 15 Subat

August 28, 2017 | Author: malotof | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

Download 2009 15 Subat...

Description

İÇİNDEKİLER KAPAK

EKONOM / EMEK

ERGENEKON TERTBNN KIRILAN HALKASI ‘Karargâh Evleri’ yalan 4

KATILIMCILAR ORTAK EYLEM PLANI STYOR skenderun Kurultay’na yirmiyi akn örgüt katld 44

TÜRKYE

DÜNYA

OKTAY YILDIRIM, TUTARSIZLIKLARI TEK TEK BELGELERYLE AÇIKLADI Ümraniye bombalar tertipçilerin elinde patlad! 8 P MKK ÜYES ADNAN AKFIRAT SAVUNMASINI YAPTI MT’in emas suçtur! 12 ERGENEKON SAVCISI HAKKINDA BÜYÜK SUÇLAMA brahim ahin: Sorulmayan sorular tutanaa yazlm! 15 YARGI KARARLARI SAVCILARI TEMELDEN ÇÜRÜTTÜ ‘Deliller, delil nitelii tamyor’ 16 AJANDASINDAK BLG NOTU KANIT GÖSTERLD Genel Yayn Yönetmenimiz cinayetten yarglanyor! 17 ABANT PLATFORMU’NUN ERBL TOPLANTISININ PERDE ARKASI Kuzey Irak’ta Fethullah-PKK ortakl 20 TAYYP ERDOAN YÜZDE 47’NN ÜZERNDE OY ALMAYA ODAKLANDI Tayyip ve Fethullah cemaati seçim için uzlat 22 AVRUPA PARLAMENTOSU’NDAN ERGENEKON TALMATNAMES ‘Ergenekon suç örgütü sanklarnn yarglanmasndan memnunuz’ 26 KANUNA GÖRE, ALAN SEÇMEN DE SUÇLU VEREN SYAS DE Seçim yardmnn cezas 1 yldan 3 yla kadar hapis! 28 MEHMET AAR SUSURLUK’TAN HÂKM KARISINDA Türkiye, Aar’n ‘bilmeden’ yaptklarn Aydnlk’tan örendi 30 MUZAFFER TEKN Ç PATS’NE ÜYE OLDU M. Tekin: çi Partisi’ne kabulüm bana eref katt 32 ‘YURTSEVER AYDINLAR SERBEST BIRAKILSIN’ MZA KAMPANYASI DEVAM EDYOR Ergenekon tertibine kar yeni imzalar 34 SLVR’YE MEKTUPLAR ‘Aklanm olarak çktnzda, sizi kapda kucaklayacaz’ 35 COKUYLA GEÇEN 7 UBAT ZMR MTNG zmir’in öncüleri Gündodu Meydan’nda bulutu 39

HUMEYN’DEN, AHMEDNEJAD’A 30 yllk dik duruun ad: ran! 50

Ayd›nl›k Yerel Haftal›k Haber Yorum Dergisi 15 ŞUBAT 2009 Say›: 1126

Sahibi: GÜNEY REKLAMCILIK YAYINCILIK MATBAACILIK ORGANZASYON SANAY ve TCARET LMTED RKET Sorumlu Müdür: Z. Ruhsar enolu Genel Yayn Yönetmeni: Deniz Yldrm Yazileri Müdürü: Özlem Konur Usta Haber Aratrma: Hikmet Çiçek Ankara Temsilcisi: Fikret Akfrat çi-Sendika: Esin Ergenç Turhan Ekonomi: Z. Ruhsar enolu D Haberler: Zeynep Er Yurt Haberler: Emine Dölek Ariv : Ercan Dolapç Fotoraf : Alpay Tulu Datm-Abone Ergin Onay Sayfa Tasarm: Melih Yldrm - Mahmut en Teknik Sorumlu: Mutlu Selçuk BÜROLAR stanbul: Gizem Erturul Koç, Sibel Koç, Ufuk Akkaya, Serkan Koç, Meral Ergene, Veli Sivasl, Sare Bakolu, Merve Aksuna, Emrah Tatan, Teoman Alili, Önder Öztürk, Hakan Eröz, Naci Eri Ankara: Levent Ak, Murat Arsoy, Umut Albayrak, Can Özçelik, Teoman Alver, Bülent Akbua, Sabri Kara, Murat Karabulut, Didem Özder zmir: Hayati Özcan, Ali Karlayan, Belma Yücel Adana: Erkan imek Antalya: Devrim Akn Karasoy, Burdur: Fatih Özcan Çanakkale: Zuhat Yoku Hatay: Hüseyin Güler, Mansur Erk Isparta: Bora Tüfekli Kayseri: Ekrem Demir Kahramanmara: Cafer Sincer

TOPLUM ULUSLARARASI BLM OLMPYATLARI “Bu yetenekler Türkiye’nin pek çok sorununu çözer” 54 BORA GÖZEN, KERM ÖZTÜRK, YÜCEL ÖZBEK, AHMET ÖZDEMR, AL KRAZ, CAFER TOPÇU, GÜROL LBAN, ÜKRÜ ÖKTÜ Filistin kurtulu savann Türk ehitleri! 56 KÜLTÜR / SANAT YAAYAN BR EFSANE: DL BRET Beethoven’a, son yllarn en kapsaml yorumunu getirdi 60 PERDE ARKASI lk kez Aydnlk yazd! 63 YAZILARIYLA

DOU PERNÇEK 2 SÜHA BAYKAL 21 HÜSEYN MACT YUSUF 29 ARSLAN BAER KAFAOLU 46 YILDIRIM KOÇ 47 FKRET OTYAM 58 MECT ÜNAL 62 DEMRTA CEYHUN 64

Mersin: Yusuf Çelik Mu: Cevat Dani, Ordu: Namk Canik, Rize: Gençaa Karafazl, Samsun: Srr Turan, Siirt: Haydar Evin, Sivas: smail Dursun, Tokat: Ali Yönel, Zonguldak: Nazm Ayarolu, Avrupa: Ali Mercan

DAITIM: Turkuvaz Datm Pazarlama A.

ADRES VE TELEFONLAR

Almanya; A.Aslandoan, Postbank Essen 837 839 437, BLZ: 36010043

Yönetim Yeri: Alemdar Mah. Divanyolu Cad. Erçevik han No:54/311 Sultanahmet Eminönü-STANBUL Tel: 0212 520 04 94 E-posta:[email protected] http://www.aydinlik.com.tr OFSET HAZIRLIK VE DAITIM ORGANZASYON : Toros Yaynclk Yapmclk Matbaaclk Reklamclk ve Turizm Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. ti. Tel ve Faks : (0212) 251 51 22 stiklal Caddesi Deva Çkmaz 7/3 Beyolu- stanbul Ankara: Tel: (0312) 229 52 52 Faks: (0312) 229 15 20 zmir: Tel: (0232) 445 27 26 Faks: (0232) 445 46 64 Mersin: Kuvayi Milliye Cad. Akel merkezi K.4 No:63 03243364550 Adana: Fevzi Çnar Tel: (0532) 467 43 27 Almanya: Eylem Demirel Boral - Frankenallee 39, 60327-Frankfurt/M Tel: 0049-69736253 Faks: 0049-6975009310 Cep: 0049-1788547974 e-posta: [email protected] ngiltere: Musa Ballkaya Tel: 0044 2085213525 Faks: 0044 2085093069 Cep: 0044 7961953300

Hollanda; Av. Mahir Önel,

ABONE KOULLARI Yurtd abone:

Tel: 0031640184484 sviçre; Gülay Snac Tel: 0041 32 724 58 54 Cep Tel: 0041 76 302 39 51 e-posta: [email protected], [email protected] Banque cantonale neuchâteloise, compte no 1003.00.73.3 ABONE BEDEL:

6 Aylk

Yllk

TÜRKYE

80

160 YTL

AVRUPA

70

125 Euro

SVÇRE

120

ABD VE UZAKDOU

75

230 Fr. 150 Euro

Azerbeycan: Agil Alesger Tel : 0099 412 409 66 65

AVRUPA SATI FYATI: Avrupa 2.5 Euro, sviçre 5 Fr.

Basld Yer: Rotamat Basn Yayn Limited irketi Turgut Özal Cad. No: 117/B Çelik-Yenal Endüstri Merkezi kitelli / STANBUL

Aydnlk’ta yaymlanan yazlarn iktibas hakk sakldr. ISSN 1301-6579

Ayd›nl›k Bas›n Meslek ‹lkelerine uymay› taahhüt eder

letiim/Abone Tel-faks: (0212) 251 51 22 e-posta: [email protected]

15 UBAT 2009



Aydınlık • 1

BAŞYAZI

Seçenek var ELEŞTİRİ ÇOK, SEÇENEK YOK MU?

Deerli iktisatçılarımız var. Emperyalist-kapitalist sistemin içine girdii krizi çok güzel açıklıyorlar. Eletiri de yerinde. Ancak merakla bekliyoruz; çi Partisi yöneticileri dıında bir seçenek görene ve bir çözüm gösterene pek rastlamıyoDOĞU PERİNÇEK ruz. Örnein deerli iktisatçılarımızdan Prof. Dr. Erdinç Yeldan’la Milliyet’te yayımlanan bir görümeyi kesmi, saklamıım. öyle diyor: “Önce kapitalizmin sonunu getirecek bir alternatifin, bir toplumsal düzenin ortaya çıkması lazım. Böyle bir alternatif düzen ise hali hazırda yok. Sovyet sisteminin 1990’da çöküntüye uraması, kapitalizm sonrası toplum tahayyüllerinin somut olarak gerçekletirilmesi konusunda bize henüz bir dayanak sunmuyor.” İNSANLIĞIN SONU MU?

Bu örnekte de görüldüü gibi, kapitalizmin seçenei olan sosyalizmi, Brejnev-Gorbaçov revizyonizmine kilitlediiniz zaman seçeneksiz kalıyoruz. Emperyalist sistemin de propagandası, 1990’dan sonra budur zaten. Sosyalizm seçenei, onlara göre 1990’da çökmü ve daılmıtır; insanlık çözümsüz kalmıtır. Burada, kimi ilericilerin yanılgısı ile sistemin yanıltması, aynı noktada buluuyor. O da Sovyetler Birlii’nin seçenein simgesi olarak gösterilmesidir. 1960’lara kadar kukusuz doruydu. Ancak 1960’lara doru Sovyetler Birlii’nin kapitalizme geri dönü sürecine girdii artık bir tez deil, fakat ispatlanmı bir saptamadır.

20. YÜZYILDA DEVRİM DOĞU’YA KAYDI

M Yükselen Asya da bir sistemdir; farkl bir sistemdir. Bir ksm iktisatçlarmzn göremedii budur. Çünkü Materyalizmden deil dealizmden etkileniyorlar. Beyinlerinde hayatn dnda bir kapitalizm-sosyalizm çelimesi var ve hayatta bunu göremedikleri zaman seçeneksiz kalyorlar. Tek seçenekleri, kapitalizm oluyor. L

SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN KAPİTALİZME GERİ DÖNÜŞÜ

Dünya sosyalist hareketi 1960’lı yılların ortalarında tarihsel bir tartıma yaamı ve bir yol ayrımına gelmiti. Sovyet revizyonizmi ekseninde öne sürülen tez, Sovyetler Birlii’nin sınıfsız topluma ilerledii yönündeydi. te o koullarda Mao çıktı ve Sovyetler Birlii’nin kapitalizme geri dönü sürecinde olduunu gösterdi. Kapitalizmden sosyalizme geçi “uzun bir tarihsel süreç”ti. Bu dönemde “iki sınıf, iki yol, iki çizgi arasındaki mücadele” devam ederdi. Yani içi sınıfı ile burjuvazi, sosyalizm ile kapitalizm, Bilimsel Sosyaliz ile Revizyonizm arasındaki çelimeler sürmekteydi. 1960’a doru Sovyetler Birlii yönetimi, kapitalizm yolunu tutan bir parti ve devlet bürokratları zümresinin eline geçmitir. Bunlar, devlet mülkiyetini denetim altına alarak bir tür özel mülkiyete dönütürmülerdi. Kendileri 2 G Ayd›nl›kG 15 ŞUBAT 2009

de bir tür “devlet burjuvazisi” haline gelmilerdi. Bütün bu saptamalar 1990 yılında tartıılmaz kesinlik kazanmıtır. Devlet ve parti yöneticileri, kapitalizme döndüklerini ilan etmilerdir. Kukusuz bu olay, 1990’da birden olmadı; bir geri dönü sürecinin tamamlanmasıydı. te o süreç, Mao’nun açıkladıı gibi 1990’ların eiinde balamıtı. Bu büyük mücadele, Türkiye’de de yaandı. Bizim Partimiz, 1970 yılı öncesinde Sovyetler Birlii’nin kapitalizme geri dönü sürecine girmi olduunu anlattı ve haklı çıktı. Bu tartımada günümüze ıık tutan can alıcı bir gerçek var: Sosyalizm, bir süreçtir; kapitalizmden sınıfsız topluma uzanan bir geçi sürecidir. Bu sürecin kendisi çeitli aamalara bölünmütür ve bu nedenle çelimelidir ve sert mücadeleleri içerir. Devrimin merkezinin 20. yüzyılda Dou’ya kayması ve sosyalizmi, ngiltere, ABD vb. gibi gelimi kapitalist ülkelerde deil, Rusya’dan Çin’e uzanan göreli geri ülkelerde kurulması, bu geçi sürecini daha uzun ve daha çetrefil kılmıtır. Seçenek vardır. Yalnız teoride deil, gerçeklik olarak vardır. Esasen gerçeklikte olmayan teoride de olmaz. Deerli iktisatçılarımızın hatası, 19. yüzyıl teorisinde ve gerçeinde kalmı olmalarından ileri geliyor. Oysa Lenin’in 20. yüzyıl balarında açıkladıı gibi, artık dünya, Ezen ve Ezilen Ülkeler diye iki kapa ayrılmıtı. 19. yüzyılda her ülkenin içinde burjuvazi ile içi sınıfı arasındaki çelime belirleyici olmaktan çıkmıtı. Emperyalist devletler ile Ezilen Milletler arasındaki çelimenin çözümü, insanlıını ilerlemesinin anahtarını veriyordu. Seçenek de, ite bu çelimede sak-

lıydı. Hayat Lenin’i doruladı. Devrimler, artık 19. yüzyıldaki gibi gelimi Avrupa ülkelerinde ve Kuzey Amerika’da deil Rusya’da gerçekleti. 20. YÜZYIL DEVRİM DALGALARI

Lenin’in bu tarihi saptaması, bilindii gibi Ezilen Milletlerin Mustafa Kemal Paa gibi devrimci önderleri tarafından da paylaıldı ve eylemle dorulandı. Tarihi seçenekler, Batı’nın emperyalist ülkeleri ile Dou’nun emperyalist zinciri kırma birikimine sahip ülkeleri arasındaydı. Nitekim devrim, Rusya, Türkiye, ran, Çin gibi ülkelerde oldu. Birinci devrim dalgası, 1905 Rus Devrimi’yle baladı. Arkasından 1908 Türkiye, 19071909 ran, 1911 Çin devrimleri geldi. Bunlar emperyalizm çaının demokratik devrimleri idi.

Sonra ikinci devrim dalgası geldi: 1917 Rus, ubat ve Ekim devrimleri, 1920 Türk Devrimi, 1927-1949 Çin Devrimi, Kore, Vietnam, Dou Avrupa, Küba, 1975 Hindi Çini Devrimi’nin tamamlanması (Kamboçya, Vietnam, Laos). te çaımızın seçenei, bu Dou Devrimleri’dir; Ezilen Dünya’nın, Milli Demokratik Devrimleri’dir. Bu devrimler, aynı zamanda sosyalizm yönündeki ataklardır. Sovyet Devrimi de, 1929 yılına kadar içerik olarak demokratik devrimdi. 1929’da tarımda kolektif mülkiyete geçi, Sovyet yöneticileri tarafından toplumun gelime süreci ile uyumlu bir atılım deil, bir erken zorlama olarak açıklandı. Çünkü kinci Dünya Savaı geliyordu ve zengin köylü ehirleri aç bırakıyordu.

ASYA’DAN YÜKSELEN UYGARLIK

Asya’dan yeni bir uygarlıın kamucu ve toplumcu bir uygarlıın filizlendiini görmeden, bugün ne devrimcilik yapılabilir ne de iktisatçılık! Bütün dünyanın Çin’e bakarken gözleri kamaıyor. Gerçekler, rakamlar her ey ortada. Emperyalist dünya, inie geçtiini görüyor. Ancak geçmite Sovyet revizyonizminden etkilenen bazı sosyalistlerimiz, Çin ve Mao dümanlıına öyle kaptırmılardır ki, emperyalizmin çöktüü ve sosyalizmin Çin’in kiiliinde herkesin hayran bıraktıı koullarda seçenek göremiyorlar. Bu seçeneksizlii, aamalı devrimi reddeden Troçkizm kalıntısı teoriler de besliyor. EMPERYALİZMİN MERKEZLERİNİN ÖNÜNDEKİ SÜREÇ

SEÇENEK DOĞU’DA

Aamalı devrim olgusu, bırakalım Asya, Afrika ve Bugüne gelirsek, Lenin’in tanımladıı Dou Devrimleri Latin Amerika’yı; ABD ve Avrupa için de geçerlidir. çaında yaıyoruz. Seçenek de Ezilen Dou’dadır. VenezuBugün üretici güçlerin gelimesini kilitleyen kapitalist ella, Küba, Bolivya, Brezilya; hep o Dou’nun parçasıdır. ilikiler; mafyalama diye özetleyebileceimiz ilikilerdir. Dou, burada toplumsal-ekonomik bir tanımdır. Tefeci sermaye, reel sektörün ayaına balanan pranBugün dünyada genel kabul gören galar, uyuturucu ve silah alım-satımıbir gerçek var: Batı çöküyor; Çin ve nın dünya ticaretindeki payı, kaynakM Seçenek vardr: Hindistan yükseliyor. ların mafyalarca bölüümü, bütün Çöken Batı, bir sistemdir. bunlar emperyalist sistemin kurduu Dou’dan yükselen uygarlk. Yükselen Asya da bir sistemdir; Mafya-Gladyo-Tarikat rejiminin ekoKamucu, toplumcu ve insancl. nomik çıkmazını yansıtıyor. farklı bir sistemdir. Bir kısım iktisatçılarımızın göremedii budur. Çünkü Sistem, yaamı deil ölümü besliVe bu seçenek, özellikle Çin’in Materyalizmden deil dealizmden etyor. kiiliinde herkesin gözünü kileniyorlar. Beyinlerinde hayatın Bu koullarda Batı ülkeleri de öncedıında bir kapitalizm-sosyalizm çelikle tefeci-mafya-tarikat güçlerini tekamatryor. limesi var ve hayatta bunu göremedikmizleyen bir aamadan geçeceklerdir. Asya’da Türkiye, Rusya, ran, leri zaman seçeneksiz kalıyorlar. Tek SEÇENEK HAYATA GEÇİYOR seçenekleri, kapitalizm oluyor. Hindistan büyük birikim tayor. Seçenek vardır: Milli Demokratik Dünya devriminin Lenin ve Mao taLatin Amerika’da Venezuella, Devrim. rafından yapılan 20. yüzyıldaki gerBu seçenek hayata geçmektedir: çeini göremeyince, “dünyanın sonu Bolivya, Brezilya vb. yeni Çin, Vietnam, Hindistan, Venezuella, geldi” teorisine mahkûm oluyorlar. seçenein filizlendii Bolivya, Brezilya vb. MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM Her seçenek, lekeli ve çelimelidir. alanlardr. L Hayat budur! Dou Devrimi, Milli Demokratik Milli Demokratik Devrim, Çin örDevrim’dir. Sovyet Devrimi de az çok neinde görüldüü gibi sosyalizmin öyleydi; dierleri zaten öyle. kuruluuyla iç içedir. Bu iki aama arasında Çin Seddi buMilli Demokratik Devrim kamu mülkiyetinin yönlenlunmuyor. dirici olmasını öngörür. Ancak Özel mülkiyeti de, o aamada en geni istihdamı salamak ve özel giriimin 21. YÜZYILIN DEVRİM COĞRAFYASI üretime katkısını hayata geçirmek için deerlendirir. Türkiye, 1908 Devrimi ve 1920 Kemalist Devrim’le bu Buna “karma ekonomi” de diyorlar. sürece atılım yapan ilk ülkelerdendi. Bu süreç yarım kaldı, O nedenle özellikle Çin ve Vietnam, bugün emperya- geri döndü. Ancak Türkiye, Kemalist Devrim’i tamamlalist sistemin bir parçası deil, kamuya öncelik veren, top- yarak yükselen yeni Dou uygarlıının, halkçı-devletçi selumcu, insancıl, üretici güçleri gelitiren, ufku sosyalizme çenein öncüleri arasında yer alacaktır. açılan yeni bir uygarlıın temsilcileridir. Avrasya’ya bakınız: Çin’in kendisini “Sosyalizmin aaı basamaklarında” Türkiye, Rusya, ran, Hindistan, Çin… Bu ülkeler, devtanımlaması dorudur; aynı zamanda içinde bulunduu rim birikiminin younlatıı ve hayata geçtii ülkelerdir. gelimeleri ve kapitalizme geri dönü tehlikelerini de Eski imparatorluklar corafyası, bugün bir devrim ifade eder. corafyasıdır. Sayın iktisatçılarımızın öncelikle unu anlamaları geYaayacaız, göreceiz.G rekiyor: Her sosyalizm deneyimi kapitalizme geri dönü Düzeltme: Geçen sayıda bayazının ilk arabalıa kadar ki bölümü, yazının parçası deil, yazının özetini içetehlikesini de içerir. Kamu mülkiyetine geçi sürecinin ren vurgulardır. Dizgi yanlıı nedeniyle okuyucuların esas olarak tamamlanmasından sonra bile bu tehlike baılamasını dileriz. devam eder. 15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 3

KAPAK ERGENEKON TERTBNN KIRILAN HALKASI

‘Karargâh evleri’ yalanı çi Partisi Genel Bakan Vekili M. Bedri Gültekin: Tertipçiler, Türk Ordusu’nu ve çi Partisi’ni suçlamak, bir terör estirmek ve bütün milleti teslim almak için böylesine mizansenler hazrlamlardr. Öte yandan bu soruturma, Türkiye’yi, Türk Ordusu’nu ve çi Partisi’ni hedef alan Ergenekon tertibinin ne olduunun bir kez daha aça çkmas açsndan son derece hayrl olmutur. Sorgumda bir kez daha belirttim. çi Partisi’nden arama srasnda “Karargâh evleri” belgesinin bulunduu iddias gerçek ddr. Mart 2007’de, duyumdan ibaret olduu söylenen bir ema; dört sayfalık sözde bir belge Genelkurmay Bakanlıı’na gönderildi. MT, delil olarak kullanılamayacaını 9 Mayıs 2008’de stanbul Basavcılıı’na gönderdii yazıda belirtiyor. Bu yazıda MT’e böyle yüz binlerce duyum ulatıı ve bunun da ikaz istihbaratı olarak Genelkurmay’a gönderildii belirtiyor. Genelkurmay’a gönderilen 5 sayfalık bu bilgi notunda “Hassas kaynak-

29

4 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

tan elde edilmitir. Bilginin kontrolsüz kullanılması durumunda kaynak zarar görebilir” diyor. MT “hassas kaynaına” gösterdii itinayı emada adı geçenlere göstermiyor. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI: TAKLİTLE İMAL EDİLMİŞ

Genelkurmay Bakanlıı, Mart 2007’den sonra bir yıl, bu tasarlanmı belgeyi dikkate almadı. Uydurma belge medyaya yansıyınca 18 Temmuz 2008’de Akam gazetesinde çıkan haber

üzerine Genelkurmay bir açıklama yaptı; “Bu tür haberlerde kasıt aramamak mümkün deildir” dedi. Genelkurmay Türk milletinin de bu konuda tepki göstermesini istedi. Yeni Aktüel dergisinde çıkan bir haber üzerine Genelkurmay 2. Bakanı bir açıklama yaptı. Bu açıklamada, “Adı geçen personel hakkında adeta mahkûmiyet kararı verilmitir” dedi. Genelkurmay, haberde geçen belgelerin, askeri belgeler taklit edilerek imal edildiini belirtiyordu. Tugeneral Metin Gürak da yaptıı açıklamada konunun Ergenekon’la ilgisi olmadıını bildirdi. stanbul 13. Aır Ceza Mahkemesi, sanıklardan Hikmet Çiçek’in talebi üzerine konuyu Genelkurmay’a sordu. Bu konuyla ilgili 2 ayrı yanıt geldi. 14 Ocak 2009’daki son yanıtta, “Egene-

kon tipi bir yapılanmaya ait herhangi bir bilginin Genelkurmay’da bulunmadıı.”söylendi. 29 Aralık 2008’de ise, “MT Raporunun 4’üncü sayfasında belirtilen deerlendirme dikkate alınarak P hakkında bir ilem balatılmamıtır.” deniyor ASKERİ SAVCILIĞIN SORUŞTURMASI

10 ubat Salı günü, Hava Kuvvetleri Komutanlıı Askeri Savcılıı’nın balattıı “Karargâh evleri” soruturması kapsamında, çi Partisi Genel Bakan Vekili Mehmet Bedri Gültekin’in de aralarında bulunduu 6 kii göz altına alındı. Bu arada Fethullahçı basında soruturma kapsamında 5’i subay 23 kiinin gözaltına alındıı yalanı servis edildi. Bunun üzerine Hava Kuvvetleri Komutanlıı Askeri Savcılıı yazılı bir açıklama yaparak, “Soruturma kapsamında 10 ubat ve 11 ubat 2009 tarihlerinde stanbul, Ankara ve Balıkesir’de 6 sivil gözaltına alınmıtır” dedi. Soruturma kapsamında ilk olarak stanbul Metrocity Alıveri Merkezi’nde bir GSM bayisine gidildi. Ozan Ezik adına kayıtlı olduu GSM bayisindeki bilgisayarlar incelemeye alınarak, hard diskleri kopyalandı. Bu esnada baka bir jandarma ekibi de Ezik’in stinye’deki evine baskın yaptı. Ezik’in evindeki aramalar 22.30’a kadar sürdü. Aramaların ardından Ozan Ezik gözaltına alındı. Ozan Ezik’e ait adreslerdeki aramalar sürerken baka bir jan-

Genelkurmay Bakanl, Mart 2007’den sonra bir yl, bu tasarlanm belgeyi dikkate almad. Uydurma belge medyaya yansynca 18 Temmuz 2008’de Akam Gazetesinde çkan haber üzerine Genelkurmay bir açklama yapt, “Bu tür haberlerde kast aramamak mümkün deildir.”

darma ekibi de stanbul Beykoz’daki, Kavacık Aydodu Çıkmazı’nda oturan imam brahim Arslan’ın evinde arama yapıyordu. Jandarma, MT’in hazırladıı “Karargâh evleri eması”nda bir numara olduu ileri sürülen

Arslan’a ait bilgisayarın hard diski ile bazı evraklara el koydu. brahim Arslan’ın gözaltına alınmasının ardından, Arslan adına kayıtlı cep telefonunun ilk sahibi olan Bekir Çakmak da gözaltına alındı. Çakmak’ın hlas

P GENEL BAKAN YARDIMCISI GÜLTEKN:

F tipinin olmadıı yerde hukuk var 13 ubat günü çi Partisi Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen P Genel Bakan Vekili Mehmet Bedri Gültekin özetle unları söyledi: Ergenekon tertibi bir yanıyla tam bir komediye dönümütür. “Karargâh evleri” tertibini tezgâhlayanlar, kendini savunma olanaklarına sahip olmayan, siyasetle ilgilenmeyen, ülkede olup bitenlerden gerçek anlamda habersiz sıradan yurttaları sözde Karargâh evleri örgütlenmesinin içinde göstermiler. Bütün bu yurttalar, adeta bir Kafka romanının kahramanları gibi iki gün boyunca neler olup bittiini anlamaya çalıtılar. Tertipçiler, Türk Ordusu’nu ve çi Partisi’ni suçlamak, bir terör estirmek ve bütün milleti teslim almak için böylesine mizansenler hazırlamılardır. Öte yandan bu soruturma, Türkiye’yi, Türk Ordusu’nu ve çi Partisi’ni hedef alan Ergenekon tertibinin ne olduunun bir kez daha açıa çıkması açısından son derece hayırlı olmutur. Sorgumda bir kez daha belirttim. çi Partisi’nden arama sırasında “Karargâh evleri” belgesinin bulunduu iddiası gerçek dııdır. Böyle bir belgeden Genel Bakanımız bata olmak üzere hiçbir Parti yetkilisinin ve görevlisinin haberi yoktur. “Karargâh evleri belgesi”, “Yargıtay krokisi”, “zmir NATO üssü krokisi” ve Genelkurmay Bakanı Sayın Büyükanıt’ın “Balıkesir gezi programı” gibi belge ve CD’ler kesinlikle Parti binalarımızda aramadan önce yoktu. Açıktır ki arama yapan Güvenlik görevlileri içine sızmı F Tipi örgüt mensupları bu sözde “suç” kanıtlarını imal etmiler bazılarını arama sırasında Parti binasına, bazılarını ise daha sonra götürülen evrak çuvallarının içine yerletirmilerdir. Be katlı Parti binasında, onlarca odada arama yapılırken sadece üç arkadaımızın bulunması, isteyen tarafından her türlü belgenin ve CD’nin rahatlıkla yerletirilebileceini gösterir. zmir Ulusal Kanal Bürosu’nda yapılan aramada ise hiçbir avukatımız içeri girmesine izin verilmedi. Kendi kendilerine ara-

mayı yaptılar. Oradan da zmir NATO üssüne ait krokiler çıktı. çi Partisi’nin Türk Silahlı Kuvvetlerine ilikin politikası “Karargâh evleri” yalanı ile çi Partisi’ne ve TSK mensuplarına kurulan tertibe karı en iyi cevaptır. çi Partisi, daha 25 Kasım 1999’da aldıı Bakanlık Kurulu kararında Türk Silahlı Kuvvetleri içinde herhangi bir çalımayı iddetle reddetmi ve aynen u saptamayı yapmıtır: “Genelkurmay Bakanlıı, yürütme faaliyeti içinde, ulusal güvenliin silahla salanmasından birinci derecede sorumlu komuta makamıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki herhangi bir yeniden yapılanma çalımasının dorudan Genelkurmay Bakanlıı’nın komutası altında olması, tartıılmaz bir ilkedir ve bu kamu faaliyetinin ulusal amaca uygunluu ve meruluu açısından da en temel güvencedir. Komuta zinciri dıındaki veya hiyerariyi zayıflatacak yapılanmalar, çıkı noktasında yurtsever amaçlarla açıklansa bile, Ordunun ve Türkiye’nin birliine zarar veren eilimlere kapılma tehlikesini barındırırlar. Dünyanın çeitli ülkelerindeki tecrübeler, komuta kademesinin denetimi altında yürütülmeyen denemelerin ordu içinde ordu ve devlet içinde devlet gibi oluumlara yol açtıını göstermitir”.

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

5

ifade vermek üzere gözaltında tutulduu Ankara l Jandarma Alay Komutanlıı nezaretinden, 12 ubat günü saat 11’de avukatları aracılııyla bir açıklama yaptı. Türkiye’nin Amerikan planları kapsamında yasa dıı faaliyetler yürüten F tipi çetenin gerçekletirmek istedii bir darbeye sahne olduunu belirten Gültekin, “Ancak Türkiye Amerikan emperyalizmine ve onun aleti üç buçuk Fethullahçıya teslim olmayacaktır” dedi. Soruturma kapsamında gözaltına alınan çi Partisi Genel Bakan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, Bekir Çakmak ve Ozan Ezik Askeri Savcılık sorgularının ardından 12 ubat gecesi; Zeki Alkan, brahim Arslan ve Mümine Öztürk de 13 ubat günü askeri savcı tarafından serbest bırakıldı. L çi Partisi Genel Bakan Yardmcs Av. Hasan Basri Özbey: çi Partisi, konuyu Genelkurmay Bakanl’na dilekçeyle bildirmi ve tertibi sergilemitir. Bunun üzerine Zekeriya Öz, Genelkurmay’n istei üzerine, bu kkrtc tertibin belgesini 9 Temmuz 2008 günü Genelkurmay’a göndermek zorunda kalmtr.

6 G Ayd›nl›k

G

Holding’te muhasebeci olarak çalıtıı örenildi. stanbul’da operasyonlar sürerken Balıkesir ve Ankara’da da gözaltılar vardı. Soruturma kapsamında aynı gün Balıkesir’deki bir lisede memur olarak çalıan Zeki Akan ile Ankara Etimesgut’ta oturan ev kadını Münire Ertürk evinden gözaltına alındı. Gözaltına alınan kiiler Ankara l Jandarma Alay Komutanlıı’na getirildi. “TERTİBİNİN EN AHLAKSIZ MALZEMELERİNDEN BİRİ”

Gültekin’in gözaltına alınmasının ardından 11 ubat günü basın açıklaması yapan çi Partisi Genel Bakan Yardımcısı Av.

“Arama yapan Güvenlik görevlileri içine szm F Tipi örgüt mensuplar bu sözde ‘suç’ kantlarn imal etmiler bazlarn arama srasnda Parti binasna, bazlarn ise daha sonra götürülen evrak çuvallarnn içine yerletirmilerdir.”

15 ŞUBAT 2009

Hasan Basri Özbey, Karargâh evleri yalanının Ergenekon tertibinin en pespaye, ahlaksız ve hain malzemelerinden biri olarak ortaya atıldıını kaydetti. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik yıkıcı amaçlarla kamuoyu gündemine getirilen uydurma belgenin, ileri sürüldüü gibi Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından Genelkurmay Savcılıı’na gönderilmediini belirten Özbey, öyle konutu: “çi Partisi, konuyu Genelkurmay Bakanlıı’na dilekçeyle bildirmi ve tertibi sergilemitir. Bunun üzerine Zekeriya Öz, Genelkurmay’ın istei üzerine, bu kıkırtıcı tertibin belgesini 9 Temmuz 2008 günü Genelkurmay’a göndermek zorunda kalmıtır. Belgenin Genelkurmay’a 22 Mart 2008’den 9 Temmuz 2008’e kadar gönderilmemi olması, ihmalle açıklanabilecek bir uygulama deil, suça ortaklık açısından soruturulması gereken bir konudur” Soruturmanın sonuçlanmasını herkesten önce çi Partisi’nin talep ettiini belirten Özbey, tertibin hedefinin Türk ordusunu zayıflatmak olduunu vurguladı. GÜLTEKİN SERBEST BIRAKILDI

çi Partisi Genel Bakan Vekili Mehmet Bedri Gültekin de

“F TİPİNİN OLMADIĞI YERDE HUKUK ÜSTÜN GELİYOR”

Serbest bırakılmasının ardından çi Partisi’nin Sıhhiye’deki Genel Merkezi’ne gelen Gültekin’i çok sayıda çi Partili “Perinçek Çıkacak Hesap Soracak” ve “Yaasın çi Partisi” sloganlarıyla karıladı. Gültekin, “F tipi yapılanmanın etki alanından çıkılan her yerde hukukun üstün geldiini görüyoruz” diye konutu. Kendisinin iki savcı tarafından 3 saat süren çapraz sorguya tutulduunu belirten Gültekin, savcıların Karargâh evleri konusunda çi Partisi’nin böyle bir eylemi olup olmadıını sorduklarını kaydetti. Bu sayede F tipi ve iktidar yandaı medyanın, çi Partisi’ni karalamak amacıyla attıı bütün çamurları anlatmak imkanı bulduklarını söyleyen Gültekin, “çi Partisi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiyerarik disiplini içinde birlii ve bütünlüünü savunur. Partimiz bu görüü 1999’da en üst organı tarafından karara balamıtır” dedi. “Böylece, geçen Temmuz ayında gündeme getirilen ve son bir aydır F tipi medya tarafından ısrarla gündemde tutulan, Türk Silahlı Kuvvetleri ve çi Partisi’ni töhmet altında bırakan kampanyanın da yalan olduu ortaya çıkmıtır.” G

İZLENİM

Ergenekon kumpanyasında son harika: Her kuşa bir “karargâh evi” Partisiz olur mu? Kim inanır olmazsa? O zaman yazalım İşçi Partisi’nden 510 kişi, inansın buna her saf kişi! Ham istihbaratmış, kanıt yokmuş, bilgiler doğrulanmamışmış… Ne gam! Şema çizildi ya, yeter! MİT, MŞT OLMUŞ

AV. HASAN BASR ÖZBEY

Ergenekon tertibi! ABD’nin BOP uygulanmasında, direnecek güçleri ortadan kaldırma operasyonu! Yani Türk Milletinin karşılaştığı yaşamsal bir tehlike! Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı tertibi! Olay bu yanıyla şaka kaldıramayacak kadar ciddi ve önemli. Ama yaşananların göz ardı edilemeyecek bir boyutu da işin komediye dönüşmüş olması. Evet, Ergenekon ihanet içindeki güçlerin tertibi. “Hainler aptal olur” diye boşuna söylenmemiş. Hainlerin aptallıkları işin komedi yanına ciddi katkı sunuyor. Ergenekon tertibinde yaşanan son olaylar bunun en iyi örneği... HASSAS KAYNAĞIN YARATTIĞI ÖRGÜT

F tipi medya tertip merkezinin güdümünde uzunca bir süre “karargâh evleri” kampanyası yürüttü. Son bir aydır tekrar düğmeye basıldı, Yeni Şafak’tan Taraf’a, Zaman’dan Radikal’e yine manşetleri süslemeye başlamıştı. Öğreniyoruz ki, MİT, birçok benzerinde olduğu gibi “hassas kaynaktan”(!) gelen bilgileri bir şema ile süslemiş. Şemacılar, bütün hünerlerini ortaya koyup şemaya bir sürü ilgisiz isim yazmışlar. Al sana bir örgüt. Hem de ne örgüt. İmam mı ararsın; var! Örgütün lideri! Subay mı ararsın; O da var, kurmayından öğrencisine! Alevi Dedesi de var! İŞÇİ PARTİSİZ OLMAZ

Peki ya İşçi Partisi? Olmazsa olmaz! Böyle bir örgüt İşçi

Görünen o ki Milli İstihbarat Teşkilatı, şema üretim merkezi olmuş! Bakarsınız, AB İlerleme Raporlarında “MİT’in adını MŞT (Milli Şema Teşkilatı) diye değiştirin” talimatı geliverir. Çok görmemek lazım. Bu talimatlarla Milli Güvenlik Kurulu gibi Cumhuriyet’in birçok temel kurumunun içi boşaltılıp, işlevleri yok edilmedi mi? Bağımsızlık ve egemenliğimizin ayaklar altına alındığı, Atatürk Cumhuriyeti’nin yıkıldığı koşullarda, ülkemize yönelen dış yıkıcı saldırıları önleyici istihbarat yapması gereken MİT’e ne lüzum kalır. O’nun görevi de şema çizmek olur! ŞEMA SERVİSTE

Ardından bu şema “işin aciliyetine binaen” 28 Mart 2007 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’na gönderilir. Hassas kaynağın müthiş istihbaratına göre “İşçi Partisi Alevi yurttaşlarla birlikte Türk Ordusu içinde gizli örgütlenmeler yapıyor”muş… Türk Ordusu’nun birlik ve disiplininden birinci derecede sorumlu Genelkurmay Başkanlığı, haklı olarak, derhal önce idari ardından adli soruşturma başlatmış. KARARGAH EVLERİNİN KUŞLARI

İşin hukuksal seyri bir yana, örgüt şeması gelmiş beş sade yurttaş ile İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin’e dayanmış. Askeri savcılar ifadelerini almak zaruretini duyunca, hazır bulundurulmaları için sabah dokuzda polise göndermişler yazıyı. Polis yoğun işleri arasında ancak akşamın sekizinde ulaşabilmiş Sayın Gültekin’e… Akşam saatinde ifade alınması mahir polislerin “özverili” (!) çalışmasıyla imkânsız hale gelmiş. Beş vatandaş Hamdi ile Gültekin’in ifadelerinin alınması kalmış ertesi güne. ÖRGÜTÜN İLK TOPLANTISI

Örgüt militanları reisleri İmam İbra-

him A. başkanlığında toplanmışlar! Örgütün ilk toplantısı! Hem de toplantı İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda! Toplantı mekânının kapısında subaylar, askerler nöbette. Kolay mı, Ordu içinde örgütlenen “Karargahevleri Örgütü”nün toplantısı! Örgütün üyelerine bakın! Tanıyın da yüreğinize korku salınsın! Başkan İmam İbrahim A. Karacaahmet Mezarlığı’nda cenaze yıkar, ekmeğini kazanır! Panik atak rahatsızlığı nedeniyle nezarethanenin hücresine konulamayan, hizmetli olduğu ilkokulda emekliliğine gün sayan Balıkesir’den Zeki A.! Dakika da bir, “ben neden buradayım” deyip, toplantıdan bir an önce ayrılmak isteyen! Bir şirkette muhasebeci olarak çalışan Bekir Ç.! Kafasındaki “neden”lere yanıt arayan ve serbest bırakılıncaya kadar yanıt bulamayan! İstanbul’dan Ozan! İki günde tik sahibi olan genç delikanlı! Politika mı? O da ne? Bir diğeri, belki de en tehlikelisi: Ankara’nın bir kenar mahallesinden başı örtülü, torun sahibi Münire Hanım! Çat pat okuyup yazma bilen ama adına 39 cep telefonu bulunan! Kadere bakın ki hiçbirine sahip olup da evlatlarını arayıp, konuşması nasip olmayan… Hepsinin kafasında bir tek soru var: Ne oldu, ben niye buradayım? Son örgüt mensubu: İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin! Orda durmak lazım! Örgütün beş üyesi, Gültekin’i görünce doğaüstü bir varlık görmüş gibi şaşkın ve merakla bakıyorlar! Hepsi Gültekin’e soruyorlar; “Biz neden buradayız?” Cevap: “Siz kurbansınız. Atatürk Cumhuriyeti’ni yıkma saldırısının kurbanları!” Saatler gece yarısını gösterdiğinde Bay HUKUK hükmünü veriyor ve toplantı sona eriyor. Ve böylece bir toplantılık ömrü sona eriyor Karargâh evleri örgütünün! Üyeler şaşkın halde evlerine nasıl döneceklerini düşünürken hala soruyorlar: “Biz neden geldik buraya?”G

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

7

Mevcut tutanaklar ve yeni gönderilen fotoraflardan çkan sonuç: Birbirinden farkl numaralar tayan 36 fünye ve 35 bomba gövdesi var. Bütün tutanaklarda deimeksizin yer alan sadece 1 bomba ve 19 fünye bulunuyor.

OKTAY YILDIRIM, TUTARSIZLIKLARI TEK TEK BELGELERYLE AÇIKLADI

Ümraniye bombaları tertipçilerin elinde patladı! Bombalarn saylar ve numaralar her tutanakta deiiyor. mha edildiklerine dair tutanak düzenlendikten 1 ay sonra, TEM ube Müdürlüü’ne sapasalam teslim edildiklerine dair ayr bir tutanak hazrlanm. Dava dosyasnda, Emniyet ile imha alannn asayi sorumlusu Jandarma arasnda bir yazma da bulunmuyor... GZEM ERTURUL KOÇ

rgenekon davasının 10 ubat’ta yapılan 51. durumasında, sanıklardan Oktay

E Oktay Yldrm, Ümraniye bombalar tertibini belgeleriyle aça çkard.

Yıldırım, Ümraniye’de ele geçirildii iddia edilen ve Ergenekon operasyonuna dayanak yapılan bombalarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Oktay Yıldırım, ele geçirildii iddia edilen bomba ve fünye sayısının bütün tutanaklarda birbirinden farklı olduunu, bombaların seri numaralarının dahi birbirini tutmadıını belgeleriyle anlattı. Yıldırım, “imha ileminin aslında yapılmadıı” yönündeki üpheleri de, yine tutanaklardan yola çıkarak dile getirdi. ÜMRANİYE’DE BULUNDUĞUNA DAİR GÖRÜNTÜ YA DA FOTOĞRAF YOK

Dava dosyasında, söz konusu

8 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

bombaların Ümraniye’deki gecekonduda bulunduuna dair hiçbir kamera kaydı veya fotoraf bulunmuyor. mha öncesi ve imha sonrası çekildii iddia edilen fotoraflar da, bombaların bulunmasından 20 ay, davanın balamasından 3 ay sonra Mahkeme’ye gönderildi. Oktay Yıldırım, konumasına, balamı bir dava ile ilgili delillerin alıkonmasının suç olduunu hatırlatarak baladı. BÜTÜN TUTANAKLARDA ORTAK OLAN BİR TEK BOMBA VAR

ddianamede, dava için balangıç noktası olduu belirtilen 27 adet bomba gövdesi ve fünyeden bahsediliyor. Oktay Yıldırım ise, mevcut tutanakları ve yeni gönderilen fotorafları inceleyerek, birbirinden farklı numaralar taıyan 36 fünye ve 35 bomba gövdesi olduunu saptamı. Her bir tutanaktaki ve fotoraf grubundaki bombalar büyük oranda

birbirinden farklı. Deimeksizin bütün tutanaklarda yer alan sadece 1 bomba ve 19 fünye bulunuyor. Oktay Yıldırım, olay tutanaında, inceleme raporunda ve imha tutanaında yazan bomba numaralarının karılatırmasını yaparak öyle dedi: “mha edildii iddia edilen bombaların tamamı, ele geçirildii iddia edilen bombalardan olumamaktadır. Veya inceleme raporundaki bombaların bir kısmı, ele geçirildii iddia edilenler deildir.” BOMBALARIN SAYISI HER “BELGE”DE FARKLI!

Her tutanak ve fotoraf grubundaki sayılar da birbirinden farklı: -mha öncesi çekildii iddia edilen fotoraflarda 27 fünye ile

Bomba imha uzmanlar “27 bomba ve fünye imha ettik, bunlardan 20’sini TEM’e verdik” diyor. Emniyet Müdürlüü ise; “27 fünye ile 9 gövde imhaya götürüldü, 28 fünye ile 27 gövde geri getirildi, ite fotoraflar” diyor!

9 bomba gövdesi görülüyor. -mha tutanaında, 27 adet bomba gövdesi ve aynı sayıda fünyenin imha edildii; 18 adedi MKE yapımı, 2 adedi Amerikan RFX markalı olmak üzere 20 adet el bombasının maa ve gövde kısmının Terörle Mücadele ube Müdürlüü’ne teslim edildii yazıyor. -mha sonrası çekildii iddia edilen fotoraflarda ise 28 fünye ve 27 bomba gövdesi olduu görülüyor. Bir baka deyile; bomba imha uzmanları “27 bomba ve fünye imha ettik, bunlardan 20’sini TEM’e verdik” diyor. Emniyet Müdürlüü ise; “27

fünye ile 9 gövde imhaya götürüldü, 28 fünye ile 27 gövde geri getirildi, ite fotorafları” diyor! Oktay Yıldırım, fotoraflardaki bir baka çelikiye de dikkat çekti: mha öncesi fotoraflar arasında 18 adet MKE yapımı bomba gövdesi yok. Ancak imha sonrası fotoraflar arasında, 18 adet bomba gövdesi görülüyor. Yıldırım, bu bombaların imhadan önceki varlıkları ve durumlarının aibeli olduunu söyledi. BOMBALAR DİRİLMİŞ VE DOĞURMUŞ!

mha tutanaına göre, bombalar 26 Haziran 2007 tarihinde imha edilmi. imdi dikkatleri,

mha öncesi fotoraflar arasnda 18 adet MKE yapm bomba gövdesi yok. Ancak imha sonras fotoraflar arasnda, 18 adet bomba gövdesi görülüyor.

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

9

imha ileminden 1 ay sonra, 24 Temmuz 2007 tarihinde düzenlenen bir baka tutanaa çekelim. Altında 2 polis memuru ile 2 bomba uzmanının imzası bulunan Teslim Tesellüm Tutanaı’nda, bombaların TEM ube Müdürlüü görevlilerine teslim edildii bildiriliyor! Bir ay önce imha edilen bombalar dirilmi! Ayrıntıları, bombaların sahibi olmakla suçlanan Oktay Yıldırım’ın anlatımıyla aktaralım: “Öldükten sonra dirilen bu bombalar, aynı zamanda dourarak 27 maa ve 20 gövde sayı-

sına ulamıtır. Düününüz, imha edenler 20 fünye ve 20 gövde iade ediyor, ama bir ay sonra 27 maa ve 20 gövde olarak yeniden diriliyorlar!” BULANLAR, İNCELEYENLER VE İMHA EDENLER AYNI, DİRİLTENLER FARKLI

Tutanaklardaki bir dier önemli ayrıntı, altlarındaki imzalar. Tutanakları imzalayan görevlilerin kod numaralarından anlaıldıı üzere, bombaları bulanlar, inceleyip bilirkiilik yapanlar ve imha edenler aynı kiiler. Bir tek, imha edilmi bomba-

ların diriltildii tutanakta baka görevlilerin kod numaraları ve imzaları bulunuyor. ETKİSİZ HALE GETİRİLEN BOMBALAR TEHLİKELİ OLMAYA BAŞLIYOR!

Tutarsızlıklar bunlarla da bitmiyor. Olay tutanaından, bombaların, bulundukları iddia edilen gecekonduda “tehlike arz etmeyecek ekilde etkisiz hale getirildii” anlaılıyor. Ancak bu tutanaın düzenleniinden birkaç saat sonra, “tehlikeli” oldukları gerekçesiyle imha kararı alınıyor ve bu karardan 14 gün sonra da -tutanaklara göre- imha ediliyor. Üstelik imha eden personel arasında, bombaları, bulunduu iddia edilen evde etkisiz hale getirenlerden biri de bulunuyor! BOMBALAR, ELE GEÇİRİLDİKTEN 50 DAKİKA ÖNCE KARAKOLA TESLİM EDİLMİŞ!

Bombalarla ilgili tutanaklar

10 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

mha tutanana göre, bombalar 26 Haziran 2007 tarihinde imha edilmi. 24 Temmuz 2007 tarihli Teslim Tesellüm Tutana’nda ise, bombalarn TEM ube Müdürlüü görevlilerine teslim edildii bildiriliyor! Bir ay önce imha edilen bombalar dirilmi! incelendikçe, aibe de giderek artıyor. Öyle ki bomba sayıları ve seri numaralarındaki çelikiler yetmezmi gibi, bombaların bulunduu iddia edilen saat de her tutanakta birbirinden farklı! Bomba uzmanlarının gecekonduda düzenledii olay tutanaına göre, bombalara el koyma saati 20.30. Ancak Asayi Büro ekiplerinin tutanaına göre, bombalar 19.40’ta karakolda! Üstelik 19.40’ta düzenlenen bu tutanakta, 50 dakika sonra düzenlenecek olan olay tutanaına atıfta bulunuluyor! Öte yandan Teslim Tesellüm Tutanaı’nda 18.30 olarak belirtilen el koyma saati, tutuksuz sanık Ali Yiit’in Mahkeme’deki ifadesine göre ise 16.00 SAVCILARIN KUSURSUZ HEDEF TARİFİ

Ümraniye operasyonunun, Trabzon l Jandarma Komutanlıı 156 hattına yapılan bir ihbar üzerine gerçekletirildii söyleniyor. ddianamenin 33. sayfasında nakledilen ihbarda, gecekondunun adresi ayrıntılarıyla aktarılıyor; “önünde büfe var”, elektrik direinin yanında, “Mithat Paa Caddesi ile Samanyolu Caddesi’nin birletii sokakta”, “Kardak balıkçısının yanında” gibi ifadeler kullanılıyor. ddianamede aktarılan ihbarda ayrıca, “bombaları bir astsubayın temin ettii” yazıyor. ddianamedeki ihbarı, Trabzon l Jandarma Komutanlıı’nın gönderdii ihbar metniyle karılatıran Oktay Yıldırım, metinde ayrıntılı yer tarifinin ve bombaları kimin sakladıı, kimin temin ettii gibi bilgilerin yer almadıını da saptamı.

BOMBA GÖVDES

FÜNYE

MHA ÖNCES FOTORAFLAR 9 (18 adet MKE yapm gövde nerede?)

27

MHA TUTANAI

27 (20’si iade edilmi, 7’si kayp)

27 (20’si iade edilmi, 7’si kayp)

MHA SONRASI FOTORAFLAR

27

28

İKİ AYRI İMHA YÖNTEMİ VE DOSYADAKİ EKSİKLER

Oktay Yıldırım’ın bundan sonra anlattıkları, bombaların aslında imha edilmedii yönündeki üpheleri daha da güçlendiriyor. mha sonrası fotoraflardan anlaıldıı üzere, bombaların bazıları pimleri çekilerek, bazıları da fünyeleri kesilip alınarak imha edilmi. Yıldırım soruyor: “Eer bombalar, aynı gün, aynı yerde, aynı kiiler tarafından imha edildiyse neden iki farklı imha yöntemi kullanılmı?” Ayrıca, imha tutanaında fünyeler ile bomba gövdelerinin ayrı ayrı imha edildii anlatılıyor. Ancak, imha ilemi için ne

Bombalarn imhasna ilikin, dava dosyasndaki eksik belgeler: -mha ilemi için ne tür ve ne miktar patlayc madde kullanldna dair belge veya sarf raporu -Bombalarn imha edildii iddia edilen alann asayi sorumlusu Jandarma ile Emniyet arasnda yaplmas gereken yazma -mha alanna salk ekibinin de çarldn ve ekibin imha srasnda hazr bulunduunu gösterir belge

tür ve ne miktar patlayıcı madde kullanıldıına dair bir belge veya sarf raporu dava dosyasında bulunmuyor. JANDARMA’YA DA SAĞLIK EKİBİNE DE HABER VERİLMEMİŞ

mha ilemine ilikin dava dosyasındaki eksikler bununla da sınırlı deil. Tutanakta bombaların “meskûn mahal dıında imha edildii” yazıyor. “Meskûn mahal dıı” olarak tanımlanan bölgenin, Jandarma’nın asayi sorumluluunda olduunu belirten Yıldırım, imha ilemlerinde, ilemin gerçekletirilecei bölgenin kolluk kuvvetine haber vermenin zorunlu olduunu anlattı. Ancak dava dosyasında Emniyet ile Jandarma arasında böyle bir yazıma bulunmuyor. mha ilemlerinde haber verilmesi gereken bir dier kurum da l Salık Müdürlüü. Çünkü imha alanına bir salık ekibi çarılması gerekiyor. Ancak dava dosyasında, salık ekibinin de imha ilemi sırasında hazır bulunduunu ve ileme tanık olduunu gösteren bir tutanak yok. “ÜMRANİYE BOMBALARI İMHA EDİLMEDİ”

Oktay Yıldırım, imha ileminin kimseye bildirilmeden yapılmı olmasını öyle açıkladı: “Bu ilemin gizlice yapılmasının tek sebebi olabilir; Böyle bir ilem yoktur! Bu sayede, olmayan bombalar gizlice imha edilmi gibi yapıldıı için, küllerinden dirilmitir ya da tertibin bu kısmından haberi olmayan bu personel, kazayla o tutanaı tutmutur.”G

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

11

P MKK ÜYES ADNAN AKFIRAT SAVUNMASINI YAPTI

MİT’in şeması suçtur! Savunmasnda Türkiye’deki gladyo örgütlenmesini ayrntlaryla anlatan Adnan Akfrat, 2003’teki MT yönetiminin “Ergenekon örgütü” emas hazrlamasnn suç olduunu söyledi. emann 2001’de yapldn ve ilk hedefin Org. Kvrkolu olduunu belirten Akfrat, “ema sayesinde Hilmi Özkök Genelkurmay Bakan oldu, Nakibendi müridi Çankaya’ya çkt, BOP Ebakan babakanlk koltuunu igal etti” dedi. rgenekon davasının 50 ve 51. durumalarında çi Partisi Merkez Karar Kurulu (P MKK) üyesi Adnan Akfırat’ın savunma ve sorgusu yapıldı. Aynı zamanda Ulusal Kanal Yönetim Kurulu üyesi olan Akfırat, MT’in “Ergenekon örgütü” emasını deerlendirdi. MT’in hazırladıı emanın altındaki “Tuncay Güney’in verdii bilgilerden hazırlandı” notunu hatırlatan Akfırat, “Kimse Tuncay Güney’in arkasına saklanıp ema yapmanın sorumluluundan kurtulamaz. MT, ulusal güvenlii salamakla görevli Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, devlet kurumlarını hedef alıyor. Böyle bir ema hazırlamak suçtur. MT görevdeki Genelkurmay Bakanı Hüseyin Kıvrıkolu’nu yasa dıı oluum içinde göstermitir. Genelkurmay Bakanı’nı böyle bir emada

E

göstermek suçtur” dedi. 1998 yılında Org. Hüseyin Kıvrıkolu’nun Genelkurmay Bakanı olmasının ardından ABD’nin Türk Ordusu’na karı cepheden taarruza baladıını belirten Akfırat, MT emasıyla balayan tertibi öyle anlattı: “O ŞEMA NAKŞİBENDİ MÜRİDİNİ ÇANKAYA’YA ÇIKARDI”

“Ergenekon belgelerinde yer alan suçlamalar Tuncay Güney mülakatı ile 2001 Mart’ında kayda geçirildi. Bu mülakat ve ‘MT eması’ el altından kullanıldı. “O günleri hatırlayalım. ABD Irak’a saldıracak ve Ecevit hükümeti de buna karı çıkıyor. Genelkurmay Bakanı Hüseyin Kıvrıkolu, Dıileri Bankalıı’yla birlikte Amerika’nın Irak’a müdahalesine karı bir çalıma grubu kurdu. Kıvrıkolu’nun baında bulunduu ve Orgeneral Yaar Büyükanıt’ın da içinde yer aldıı ‘çalıma grubu’ Irak’ın kuzeyinde güvenlik bölgesi kurmak istiyordu. Türkiye’nin bu kararlılıını bertaraf etmek için bu tertip düzenlendi. Kıvrıkolu, Ge-

“Mektup deil ki Hilmi Özkök cebine koyup götürmü olsun. MT’in ‘güvenlik açsndan sakncal’ olduunu belirttii emay Özkök cebine koymu götürmü. Böyle bir devlet idaresi olur mu” 12 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

nelkurmay Bakanlıı’na önerilen Hilmi Özkök’ü istemiyordu. Kıvrıkolu, Özkök’ün Genelkurmay Bakanı olması halinde Türkiye’de ‘güvenlik sorunu’ yaayacaını belirtiyordu. te bu ema Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Bakanı olması için yapıldı. Özkök Genelkurmay Bakanı oldu ancak iler bitmedi. O ema olmasaydı bugün Çankaya’da Nakibendi müridi oturamayacaktı. BOP Ebakanı babakanlık koltuunu igal edemeyecekti. “Biz de çi Partisi olarak bu suçun savcısıyız, takipçisiyiz. Bu suçları yargılayacaız. 2455 sayfa iddianamede 3 Genelkurmay bakanı ve 3 Jandarma Genel Komutanı suçlanıyor, ancak Hilmi Özkök övülüyor. Bu olgu, emanın kimler tarafından hazırlandıını, iddianamenin kimler tarafından yazıldıının kanıtıdır. u anda ema terörü yaanmaktadır. Tertibi düzenleyenler emanın açılmasını istemiyor. Niçin? Çünkü, tertip açıa çıkacak, millet aydınlanacak ve tertipçiler yargılanacak.” ŞEMA HİLMİ ÖZKÖK’ÜN CEBİNDE

MT’in, emayı 10 Temmuz 2003’te dönemin Genelkurmay Bakanı Orgeneral Hilmi Özkök’e yolladıını bildirmesine karın, Genelkurmay Bakanlıı’nın mahkemeye “emanın bulunamadıı” biçiminde açıklama yaptıını hatırlatan Akfırat, “Mektup deil ki Hilmi Özkök cebine koyup götürmü olsun. MT’in ‘güvenlik açısından sakıncalı’ olduunu belirttii emayı Özkök cebine koymu götürmü. Böyle bir devlet idaresi olur mu” diye sordu. Hilmi Özkök’ün bu ema ile özel iliki içine girdiini belirten Akfırat “emayı hazırlamak, alıp cebine koyup götürmek, devlete karı suçtur” dedi. ÇUVAL-ŞEMA2 SAYFA 9 MADDELİK SÖZLEŞME

ABD’nin Ergenekon operas-

yonu ile 1 Mart tezkeresinin hıncını aldıını belirten Adnan Akfırat, tezkerenin TBMM’den geçmemesi, 10 subayımızın baına çuval geçirilmesi ve Abdullah Gül’ün ABD ile yaptıı 2 sayfa 9 maddelik anlamayla Ergenekon operasyonunun balantılı olduunu anlattı: “MT, Ergenekon emasını 10 Temmuz 2003 tarihinde Genelkurmay Bakanı olan Hilmi Özkök’e yolluyor. Ne zaman? Süleymaniye’de Türk subaylarına çuval geçirilmesinden 6 gün sonra. Çuval olayı ile Ergenekon balantılıdır. Abdullah Gül, ABD ile 2 Nisan 2003’te 2 sayfa 9 maddelik gizli anlama yapıyor. Amerika anlamada TSK’nın Irak’ın kuzeyinden çekilmesini istiyor. Gül anlaıyor ancak TSK buna uymuyor. 4 Temmuz’da da 10 subayımızın baına çuval geçiriliyor. Subaylarımızın kafasından bu çuval çıkarıldı ama o çuval hâlâ Genelkurmay Bakanı Hilmi Özkök’ün kafasındadır.” ULUSAL KANAL, AKP GRUBUNU RÜZGAR YEMİŞ BAŞAK TARLASI GİBİ DALGALANDIRDI

Savunmasında Ulusal Kanal’ın milli televizyonculuun yüz akı olduu kaydeden Akfırat, “Ulusal Kanal, ABD’nin bir türlü hazmedemedii 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinde hayati ilev görmütür. Bu davada huzurunuzda olmamın nedenlerinden biri de, 1 Mart tezkeresinin ret edildii dönemde Ulusal Kanal’ın genel müdürü olmamdır” dedi. Adnan Akfırat o dönem AKP Genel Bakanı Yardımcısı olan Erturul Yalçınbayır’ın, 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinde Ulusal Kanal’ın oynadıı rolle ilgili yaptıı sözlerini aktardı. Yalçınbayır öyle demiti: “Sayın Abdullah Gül AKP grubunu toplayıp ikna ediyordu, Ulusal Kanal izleyince, grup rüzgâr yemi baak tarlası gibi dalgalanıyordu. Türkiye, Ulusal Kanal’a teekkür borçludur.’ Akfırat, tezkereden bir gün önce Tayyip Erdoan’ın AKP Grubu’nda “Hayır derseniz Dou Perinçek’e oy vermi olursunuz” dediini belirtti. G

‘Tuncay Güney gitti, belge imalatı bitti!’ Davanın 51. durumasında, Adnan Akfırat’ın çapraz sorgusunun ardından avukatları savunma yaptılar. Ergenekon belgelerinin tarihlerine dikkat çeken Av. Osman Aydın ahin, unları söyledi: “Ergenekon’un temel belgesi olduu ileri sürülen “Yeniden Yapılanma” belgesinin tarihi 29 Ekim 1999, “Lobi” belgesinin tarihi Aralık 1999. Bu temel dokümanların dıında yaklaık 40 adet örgütsel doküman ele geçirildii iddia edilmektedir. ddianamenin 64. sayfasında belgelerin 1999-2000 yılları içinde hazırlandıı tespiti yapılmıtır. Sadece Ulusal Medya 2001 belgesinin yazımı 2001 yılına sarkmı görünüyor. “Örgüt belgelerinin 1999-2001 yılları arasında yazıldıı belirtildiine göre, örgüt bu tarihten sonra kendini fesih mi etti? Ne oldu da 2001 yılından sonra belge yazılmadı? Tuncay Güney’in ABD’ye 2001 yılında gittiini hatırlatırım. Tuncay Güney gitti, doküman imalatı bitti!” Av. ahin, Savcıların Akfırat hakkında somut bir delil göstermeksizin “kuvvetli suç üphesi” taıdıını iddia ettiklerini hatırlatarak, öyle dedi: “ddia makamının ve Mahkeme heyetinin hâlâ daha kuvvetli suç üphesi varsa, tekrar çapraz sorgu yapılsın. Tutukluluk halinin devamını düündüren her ey sorulsun. Yok eer kuvvetli suç üphesi kalmadıysa, tahliye talep ediyoruz.” Av. Zerrin Öztürk de, parti faaliyetleri nedeniyle Adnan Akfırat ve dier çi Partisi yöneticilerine yöneltilen suçlamaları kabul etmediklerini belirterek, P yöneticileri hakkındaki davanın ayrılarak, Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini istedi.

Ulusal Kanal zmir Temsilcisi Hayati Özcan:

Aramada büroya alınmadık Ulusal Kanal zmir Temsilcisi Hayati Özcan iddaanamede kendisinde bulunduu, zmir’deki NATO üssüne yönelik bir saldırı ve provakosyon yapılması için hazırlandıı söylenen krokinin gerçei yansıtmadıını belirtti. çi Partisi olarak kime karı yapılırsa yapılsın her türlü provakasyona karı durduklarını anlattı. Özcan operasyon çerçevesinde Ulusal Kanal zmir Temsilcilii’nin aranması sırsında kanunlara ve hukuka aykırı hareket edildiini, arama sırasında büroya alınmadıını açıkladı. Özcan “Bu dava Türkiye’nin ulusalcı güçlerine yapılmı bir sabotajdır” dedi. Özcan 2001 yılından beri Ulusal Kanal zmir temsilcisi olduunu, bu dönemde 1600 haber yaptıını anlattı.

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

13

P Basn Bürosu Bakan Hikmet Çiçek:

Karargâh evleri de MİT uydurması “P Basn Bürosu Bakanym, gazeteci ve yazarm. Kendimi bildim bileli çi Partiliyim. Bütün devrimciler gibi, Partim dnda bir otorite tanmam, 1 numara, 2 numara bilmem. ddianamede MT’in gönderdii Karargâh Evleri emasnda adm geçiyor. MT’in uydurmasdr. TSK’y ypratmak için uydurulmutur. nanyorum ki bu soruturma birkaç gün içinde takipsizlikle sonuçlanacaktr.” çi Partisi Basın Bürosu Bakanı Hikmet Çiçek 12 ubat günü yaptıı savunmada, iddianamede kendisine yöneltilen “Karargâh evleri yöneticisi olduu” ve “bu evler ile çi Partisi’nin Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlenme yaptıı” id-



dialarına cevap verdi. ddianın hiç bir delili olmadıını belirten Çiçek, “Karargâh evleri Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak için kurgulandı” dedi. Çiçek öyle konutu: “P Basın Bürosu Bakanıyım, gazeteci ve yazarım. Kendimi bildim bileli çi Partiliyim. Bütün devrimciler gibi, Partim dıında bir otorite tanımam, 1 numara, 2 numara bilmem. ddianamede MT’in gönderdii Karargâh Evleri emasında adım geçiyor. MT’in uydurmasıdır. TSK’yı yıpratmak için uydurulmutur. nanıyorum ki bu soruturma birkaç gün içinde takipsizlikle sonuçlanacaktır. ddianamedeki emada adı geçen subaylarla P arasında bir irtibat bulunduuna dair hiçbir delil yoktur.” “İP TARİHİ, TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE TARİHİDİR”

Hikmet Çiçek, ddaaneme’de Ergenekon’un bir çatı örgütü olduunun, PKK, HZBULLAH, DHKP/C, BDA-C gibi örgütleri yönettiinin öne sürüldüünü belirterek “Bu iddiayı tanımlayacak bir sıfat bulamıyorum” dedi.

“Ergenekon Davas Türkiye’nin varlk yokluk kapmas, ölüm kalm savadr. Türkiye Türkiye olarak kalacaksa ya bu gladyo tasfiye edilecek ya da Türkiye dalacak. Ulusal Kuvvetler bu hesaplamadan galip çkacaktr.”

14 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

Çiçek öyle konutu: “Hizbullah tipik bir gladyo örgütlenmesidir. PKK’ya karı Türkiye’yi istikrarsızlatırmak için kullanılmıtır. 2000’e Doru dergisinde Hizbullah’ın Çevik Kuvvet’te eitildiini haberletirdik. Bunu üzerine Diyarbakır büro sorumlumuz Halit Güngen öldürüldü. Hizbul-kontra sözü bize aittir. Hizbullah’ın liderinin Hüseyin Veliolu olduunu ilk biz yazdık, 1993 yılında ilk ve tek fotorafını biz yayınladık smet Sezgin ‘evet vardır’ dediinde 1993’te Hizbullah’ın Güneydou’da iledii cinayetler 178’i bulmutu. P’nin 40 yılı Hizbullah’la, PKK’yla, DevSol’la, terör örgütleriyle mücadeleyle geçti. “Ergenekon Davası Türkiye’nin varlık yokluk kapıması, ölüm kalım savaıdır. Türkiye Türkiye olarak kalacaksa ya bu gladyo tasfiye edilecek ya da Türkiye daılacak. Ulusal Kuvvetler bu hesaplamadan galip çıkacaktır.” “PKK TASFİYE EDİLECEK DENİYORDU, TASFİYE EDİLEN TSK’YMIŞ”

“Bu davanın özü TSK’ya darbedir. Tasfiye hareketidir. Türkiye’nin en vatansever seçkin insanları ayıklanır gibi tutuklanıyor. Gazeteler ‘Türkiye Amerika ile anlatı PKK tasfiye edilecek’ diye yazıyordu. Ama tasfiye edilen TSK imi. Emniyet stihbarat ube Bakanı Ramazan Akyürek 2007’de ‘Hedefimizde ulusalcılar var’ dedi. Emniyet ulusalcılıı suç ilan etti. Vatansever Teröristler diye yeni bir suçlu imal edildi.Gözaltına alınan askerler hayatlarını PKK ile mücadeleye adamı kiilerdir. Beraat edeceklerdir. Ancak bu soruturma sicillerine ilenecek ve terfi etmeleri önlenecektir. Vatanseverlik suç olarak görülürse ortada ordu mu kalır? Ordunun paspas gibi çinenmesine izin vermeyiniz. Bu tertibi bozacaınıza inanıyorum.”G

ERGENEKON SAVCISI HAKKINDA BÜYÜK SUÇLAMA

İbrahim Şahin: Sorulmayan sorular tutanağa yazılmış! “Benim Genelkurmay Bakanl ve Genelkurmay Bakanmz ile hiçbir görümem olmamtr. Savclk makamnda ifade verirken böyle bir soruyla da karlamadm. 70-80 soru ise bana hiç sorulmad, fakat Türk Silahl Kuvvetleri’ni hedef alan bu sorular, sanki sorulmu gibi ifade tutananda cevap haneleri bo olarak yazlm.” Radikal gazetesi, 11 ubat tarihli haberinde, eski Özel Harekât Dairesi Bakanvekili brahim ahin’e ait olduu iddia edilen ifadelere yer verdi. Haberde, ahin’in, Ergenekon savcılıına “Genelkurmay Bakanı Orgeneral lker Babu’un bilgisi dahilinde ve Genelkurmay letiim Daire Bakanı Tugeneral Metin Gürak’ın talimatıyla 300 kiilik S-1 adlı birimi oluturmak üzere çalıtım” dedii iddia ediliyordu. brahim ahin, 13 ubat günü cezaevinden bir açıklama yaptı. Açıklama öyle:

lahlı Kuvvetleri’nin benim gibi hasta ve eski bir mahkûma da ihtiyacı yoktur. “Tüm gerçekler mahkeme safhasında ortaya çıkacaktır. “Türk Milleti’nin ilelebet payidar olması dileiyle.”G

“GENELKURMAY BAŞKANLIĞI İLE GÖRÜŞMEDİM”

“Genelkurmay Bakanlıı’nın 12 ubat 2009 tarihli açıklamaları dorudur. “Benim Genelkurmay Bakanlıı ve Genelkurmay Bakanımız ile hiçbir görümem olmamıtır. “Savcılık makamında ifade verirken böyle bir soruyla da karılamadım. 70-80 soru ise bana hiç sorulmadı, fakat Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan bu sorular, sanki sorulmu gibi ifade tutanaında cevap haneleri bo olarak yazılmı. “Soruların yüzde 70’i emekli Yüzbaı Muzaffer Tekin üzerine hazırlanmı; cezaevinde tanıma erefine eritiim emekli Tugeneral Veli Küçük ve çi Partisi Genel Bakanı Dou Perinçek ile bu partinin dier mensupları üzerine younlamıtı. “Sorgulama tamamen Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef aldıından birçok soruda susma hakkımı kullandım. Ayrıca Türk Si-

GENELKURMAY’IN YALANLAMASI:

‘Haber servis edenler tela ve acz içindeler’ Genelkurmay Bakanlıı 12 ubat’ta bir açıklama yaparak Ergenekon haberlerinde TSK’yı hedef alan medyayı eletirdi. Açıklamada, “Türk Silahlı Kuvvetleri, gelimeleri büyük bir dikkatle yakinen izlemekte olup, kendisini tahrik etmek isteyenlerin amaçlarına hiçbir zaman alet olmadan, emir ve komuta birlii içinde bir bütün olarak, dimdik görevinin baındadır ve baında olmaya da devam edecektir. Bizim en büyük gücümüz, Türk milletinin ordusu olmamızdan gelmektedir” denildi. Radikal gazetesinin haberini yalanlayan Genelkurmay, “Bu haberlerle; Türk Silahlı Kuvvetleri, bir kurum olarak haberin odaına alınmaktadır. Haberi sızdıran veya servis edenlerin tela ve acz içinde olduklarına ve çaresiz kaldıklarına da inanıyoruz” dedi. Tugeneral Metin Gürak’ın söz konusu kiiyle hiçbir temasının olmadıını bildiren TSK açıklamasında u satırlara yer verildi: “700 bin kiilik bir orduya komuta eden, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel niteliklerinden birisini oluturan ‘Hukuk Devleti’ne balılıı ile tanınan bir komutanın, 150 - 300 kiilik yasa dıı bir oluuma ihtiyaç duyması ve bu oluumu, daha önce aynı tip bir olaydan dolayı mahkûm olmu ve salık durumu tartımalı olan bir kiiyle yapmaya kalkmasını düünmek, gülünç ve gayri ciddi bir durumdur. Ancak, böyle bir durumu ciddiye alan kii ve kurumların mevcut olduunu görmek ise, gerçekten vahimdir.” Genelkurmay, söz konusu ifadede adı sıkça geçen Fatma Cengiz isimli kiinin, iddia edilenin aksine Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Savunma Bakanlıı’nın hiçbir biriminde görev yapmadıını bildirdi. Açıklamada “Fatma CENGZ kimdir? Kime ve hangi amaçlara hizmet etmektedir? Türk Yargısının da bunu açıklıa kavuturacaına inanıyoruz” denildi.

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

15

YARGI KARARLARI SAVCILARI TEMELDEN ÇÜRÜTTÜ

‘Deliller, delil niteliği taşımıyor’ Üç önemli yarg makam, iddianamede gösterilen delillerin delil kabul edilemeyeceine karar verdi. stanbul 12. Ar Ceza Mahkemesi, Emekli Orgeneral Hurit Tolon’u tahliye ederken, gösterilen delilerin, delil deeri tamadna dikkat çekti. Adana Cumhuriyet Basavcl Konya’da gözaltna alnan 27 kii hakknda takipsizlik karar verirken “ yeterli delil yok” dedi. 13. Ar Ceza Mahkemesi de 10 ayr iddiann “hata” olduunu kabul etti ve savclardan bu hatalarn düzeltilmesini istedi. 220 gün boyunca tutuklu kalan Emekli Orgeneral Hurit Tolon’u 6 ubat’ta “delil yetersizlii” nedeniyle tahliye eden stanbul 12. Aır Ceza Mahkemesi tahliye kararında Ergenekon yapılanması belgelerinin kanıt deeri taımadıına dikkat çekti. Emekli Orgeneral Tolon, Ergenekon operasyonunun 6. dalgasında örgüt yöneticilii iddiasıyla tutuklanmıtı. Gerekçe olarak da olunun evinde bulunan “Ergenekon Yeniden Yapılandırma” isimli belge gösterilmiti. Orgeneral Tolon’un tahliye talebini deerlendiren mahkeme çeitli basın kurulularınca da haber yapılan bu belgenin fotokopisinin Hurit Tolon’da bulunmasının tek baına delil nitelii taımayacaına karar verdi.

Mahkeme, ayrıca telefon görümelerinin de örgütle baını gösterecek unsur içermedii, örgütün gerçekletirdii iddia edilen eylemlerle Tolon arasında bir ba kurulamadıına dikkat çekti. Ergenekon savcıları tahliye kararı üzerine harekete geçerek 12 ubat’ta tahliyeye itiraz ettiler. tirazı deerlendiren 12. Aır Ceza mahkemesi Ergenekon savcılarının talebini reddetti. Öte yandan yanda medyada günlerce mahkemenin kararı hedef alan yayılar sürdürmekten geri kalmadı. ADANA SAVCILIĞI’NIN TAKİPSİZLİK KARARI “YETERLİ DELİL YOK”

Ergenekon davasını çökerten bir kararı da Adana Cumhuriyet Basavcılıı aldı. 7’nci dalga ola-

rak bilinen Konya Merkezli operasyonda gözaltına alınan 27 kii hakkında takipsizlik kararı alan Savcılık “yeterli delil yok” dedi. Kararda Silahlı terör örgütü suçlamasıyla ilgili olarak Savcılık, yeterli miktarda silah bulunmadıını belirtti. Savcılıın kararında, hükümeti yıkma giriimi için silahlı güce ihtiyaç olduu vurgulandı. üphelilerle ilgili suçlamaları tek tek deerlendiren savcılık, internet ortamında dolaan belgelerin gizli olamayacaına hüküm verirken, “Cumhurbakanı, Babakan ve kamu görevlilerine hakaret” suçlamasıyla ilgili delillerin de yetersiz olduunu bildirdi. Adana Cumhuriyet Basavcılıı, ‘silahlı örgüt için yeterli silah yok’ derken Ergenekon savcıları antika tüfei dahi sözde Ergenekon cephaneliine yazdılar. Gazeteci Vedat Yenerer’in 1873 Avusturya-Macaristan imparatorluu döneminde yapılan ve mermisi bile bulunmayan Wendl marka silahı, Ergenekon savcıları tarafından vahim nitelikte silah olarak tanımlandı. 13. AĞIR CEZA, İTİRAZI KABUL ETTİ; DELİL DEĞİL, HATA!

Ergenekon iddianamesini çökerten bir dier karar da stanbul 13. Aır Ceza Mahkemesi’nden geldi. Mahkeme, hukuk tarihine geçecek bir kararla, Ergenekon savcılarından iddianamedeki yanlılarını düzeltmesini istedi. çi Partisi Genel Bakanı Dou Perinçek’in avukatları Ergenekon savcılarının 10 yanlıını saptayarak bunların düzeltilmesini istemilerdi. Mahkeme de bu yanlıları kabul etti, düzeltilmesine karar verdi, savcılardan yanlıları düzeltmelerini istedi. Savcılar, hatalarını düzeltmek için mahkemeden süre istedi. Mahkemenin düzeltilmesini istedii “hatalar”, çi Partisi yöneticilerinin 1 yıldır hapis yatırılmasının dayanaklarını oluturuyor.G

16 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

DERGMZ BASKIYA GDERKEN

Genel Yayın Yönetmenimiz tahliye oldu Mahkeme bir yandan dava dosyalarnn birletirilmesi yönünde karar almken stanbul 13. Ar Ceza Mahkemesinin Silivri heyeti, Dergimizin Genel Yayn Yönetmeni, 25 yllk gazeteci Dr. Serhan Bolluk’u tahliye etti. Bu haber son anda dergimize girdi. ergimizin Genel Yayın Yönetmeni Dr. Serhan Bolluk, ajandasına bir olayla ilgili aldıı notlar kanıt gösterilerek cinayetten yargılanıyor. stanbul 13. Aır Ceza Mahkemesi, 12 ubat günü, Bolluk’u, “faili meçhul” bir cinayetin suçlusu olduu iddiasıyla yargıladı. Ergenekon’un soruturma savcılarından Ercan afak’ın hazırladıı iddianamenin “kanıti”, 25 yıllık gazeteci Bolluk’un ajandasında yer alan notlar. Notların, terör örgütü DHKP-C’nin Hakan Saraylıolu cinayeti ile ilgili yaptıı açıklamadaki bilgilerle örtümesi, “Bu notları cinayetin kararlatırıldıı toplantıda aldın” suçlamasına gerekçe yapılıyor. Önce iddiaya konu edilen cinayeti hatırlayalım. Hakan Saraylıolu, 1 ubat 2006 tarihinde, boularak öldürülmütü. DHKP-C adlı terör örgütü, internet sitesinden “Bir halk dümanı, bir kontracıyı cezalandırdık” balıklı bir duyuru yayınlayarak cinayeti üstlendi.

D

OLAYA VAKIF, ÖYLEYSE SUÇLU!

Bu cinayetten 2 yıl sonra, 21

Osman Aydn ahin: Bir gazetecinin cinayetle ilgili kendisine gelen ihbar üzerine ald notlarn, terör örgütü açklamasyla uyumlu olduunu iddia etmek ve kant göstermek cinayettir.

Mart 2008 tarihinde yapılan Ergenekon operasyonunda Aydınlık’a baskın düzenleyen polis, Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk’a ait ajandayı “ele geçirdi”. Ardından, Serhan Bolluk hakkında dava açıldı. Dava dosyasındaki doküman inceleme tutanaında u satırlara yer veriliyor: “Cinayet olayı ile ilgili olarak soruturma dosyasında bulunmayan detay bilgi ve belgelere vakıf olunduuna ve bu delillerin güvenlik güçleri ya da Cumhuriyet Savcılarıyla paylaılmadıı gerçei göz önüne alındıında, Serhan Bolluk ile Hakan Saraylıolu’nu öldüren kiiler arasında, dolayısıyla DHKP/C terör örgütü arasında açıklanmaya muhtaç bir ilikinin olduu görülmektedir.” ddia sahibi savcı da, inceleme tutanaından hareketle “DHKP/C militanları ile birlikte sorgusuna katıldıı, sorgusu sırasından ajandasına el yazısı ile notlar aldıı, bu ekilde Hakan Saraylıolu’nun öldürülmesine itirak ettii sonuç ve kanaatine varıldıını” ileri sürüyor. ddianamede bu soruturmanın Silivri’de görülen Ergenekon davasıyla birletirilmesi talep ediliyor. Gazeteci Serhan Bolluk’u bu iddiayla sanık sandalyesine oturtan stanbul 13. Aır Ceza Mahkemesi de, ilk celsede, davanın Ergenekon davasıyla birletirilmesine karar verdi. AMAÇ ERGENEKON’A “FAİLİ MEÇHUL” KANIT YARATMAK

Serhan Bolluk’un avukatı Osman Aydın ahin, iddianame-

nin Ergenekon tertibine “faili meçhul” kanıtı yaratmak için hazırlandıını söyledi. Av.ahin u noktalara dikkat çekti: 1. DHKP-C yalan söylüyor ve savcı bunu doru kabul ederek iddianame yazıyor. 2. Bir gazetecinin cinayetle ilgili kendisine gelen ihbar üzerine aldıı notların, terör örgütü açıklamasıyla uyumlu olduunu iddia etmek ve kanıt göstermek bir garabettir. 3. Savcı dosyaya bakmamı. DHKP-C, cinayeti 2 ubat 2006 tarihinde ilediini söylüyor. Olay yeri inceleme tutanaında ise Hakan Saraylıolu’nun cesedi 1 ubat 2006 tarihinde sabah saat 07.00’de bulunuyor. Açıklamadan 30-40 saat önce. 4. 10 ubat 2006 tarihli Birgün gazetesinde, daha fazla bilgi yayımlanmı, Sabah gazetesi de haber yapmı. Aydınlık ise bu haberi yapmamı çünkü bilgilerin gerçek olmadıını anlamı. 5. Savcının mantıına göre, firari bir sanık olarak bir avukata gelen zanlının anlatımlarını not alan avukatı da, olayın faili haline getirilebilir. Aynı ekilde, bir soruturmayı yürüten emniyet görevlisinin aldıı notlar da o görevliyi olayın faili haline getirebilir. G 15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

17

ABANT PLATFORMU’NUN ERBL TOPLANTISININ PERDE ARKASI

Kuzey Irak’ta Fethullah-PKK ortaklığı Fethullah Gülen’in, Mehmet Eymür’ün ve Tuncay Güney’in samimi beyanlar her eyi açkça ortaya koyuyor. Fethullah’n Abant Platformu’nun Erbil seferinin temelleri, ABD’nin Eymürlerle birlikte Irak’n kuzeyinde oluturduu “güvenli bölge”de yllar öncesinden atld. CIA’nn “güvenli ev” olarak adlandrlan Fethullah okullar, Eymür’ün katksyla ve PKK’ya verilen rüvetle açld. ADNAN AKFIRAT

nursal Bakanı Fethullah Gülen olan Abant Platformu, 15–16 ubat’ta Erbil’de toplanacak. Erbil neresi? Amerikan’ın kurduu kukla devletin bakenti… Türkiye’yi parçalayan BOP Haritasını hayata geçirmenin güncel adımı, Erbil’i Badat’a karı tanımak. ABD, Türkiye’yi Erbil’de toplantıya zorluyor. ABD ile 2 sayfa 9 maddelik hizmet sözlemesi düzenleyen Abdullah Gül de, Erbil’e gidip, Washington’un talimatını uygulayacak. Erbil’de yapılacak toplantının adı “Barıı ve Gelecei Birlikte Aramak” Açı konumasını kukla devletin sözde babakanı Neçirvan Barzani’nin yapacaı toplantının düzenleme heyetinde Ali Bulaç, Mümtazer Türköne,

O

Fethullahçlar, okulun özgürce faaliyet göstermesi ve bir müdahale ile karlamamas için PKK ile anlatlar. Ik Koleji’ni temsil eden Tuncay Güney ile PKK arasndaki iliki, Erbil kalesinin hemen altnda bulunan Taurus Oteli’nde kuruldu. PKK’ye 15 bin dolar rüvet verildi. 18 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

Altan Tan, Ferhat Kentel ve Salih Yaylacı bulunuyor. kinci Cumhuriyetçi ve milli devlet dümanı kiilerin yer aldıı toplantının katılımcıları arasında Mithat Sancar, Abdülmelik Fırat, Beril Dedeolu, Etyen Mahcupyan, Abdurrahman Kurt, evket Süreyya Sırma, Fazıl Hüsnü Erdem, Bejan Matur, Cengiz Çandar, Cüneyt Ülsever, Soli Özel, brahim Kalın, Sedat Yurtta, Sertaç Bucak, ve Haim Haimi dikkat çekiyor. Erbil’deki Khanzad Otel’de düzenlenecek olan toplantı, Irak’taki Selahattin Üniversitesi ve Mukriyan Aratırma Merkezi ibirliiyle düzenleniyor. Toplantının balıkları öyle; Durum Deerlendirmesi, Ortak Kültürel Deerler ve Gelecek, Karılıklı Baımlılık ve Fırsatlar, Gelecek Perspektifi. KUZEY IRAK’TA FETHULLAH OKULLARININ GEÇMİŞİ

1991’den sonra ABD’nin oluturduu Kukla Devlet ile yakın ibirlii içinde olan Fethullah tarikatı, geçen yıl Erbil’de Iık Üniversitesi’ni açmıtı. Fethullah tarikatının, bu bölgede ilk ve orta derecede eitim veren 11 okulu daha var. Peki bu okullara nasıl kuruldu? Önce Fethullah Gülen’e kulak verelim. Fethullah Gülen, Gülçin Tahirolu ile yaptıı ve Aktüel dergisinin 19–25 Eylül 1996 tarihli sayısında yayımlanan röportajında, Erbil’deki okulun MT desteiyle kurulduunu açıklıyor: “Erbil’de Türkmenler için okul

açtıımız zaman orada Barzani ile Talabani hâkimdi. Onun için MT de, oradaki istihbarat örgütleri de bu iin hep yanında oldular. Ve Erbil bombalandıı halde bizim okula bir ey yapmadılar. Irak da yapmadı, Barzani de... Orada eitim devam ediyor. Hatta ikincisi, üçüncüsü açılması bahis mevzuu…” Fethullahçıların, Kuzey Irak’ta Erbil kentinde üç eitim kurumu bulunuyor. Bu okullar, CIA’nın istei üzerine açılıyor. Okulların parası da, CIA’nın kontrolündeki Ulusal Demokrasi Vakfı (NED)’den alındı. Para, Fethullahçıların ABD’deki vakıflarından biri üzerinden Kuzey Irak’a aktarıldı. Fezalar Eitim ve Öretim Ticaret Limited irketi’ne kayıtlı olan bu kurululardan Özel Iık Koleji ile Özel Nilüfer Koleji, Anadolu Lisesi statüsünde. Iık Türk Dil Merkezi ise kayıtlarda “dil kursu” olarak görünüyor. 1994 yılında faaliyete geçen Özel Iık Koleji’nin 140 örencisi, 16 personeli bulunuyor. 1995 yılında kurulan Iık Türk Dil Merkezi’nde iki kii çalııyor. Özel Nilüfer Koleji ise 1996 yılında faaliyete geçti. 44 örencisi, 8 personeli bulunuyor. 2007 yılında, Fethullahçılar Iık Üniversitesi’ni Erbil’de açtılar. TÜRKIYE’YE KARŞI FETHULLAH-PKK İTTIFAKI

Fethullahçılar Özel Iık Koleji’ni açacakları dönemde, Erbil,

Erbil’de yaplacak toplantnn aç konumasn kukla devletin sözde babakan Neçirvan Barzani yapacak.

Türkiye’yi parçalayan BOP Haritasn hayata geçirmenin güncel adm, Erbil’i Badat’a kar tanmak. ABD, Türkiye’yi Erbil’de toplantya zorluyor. ABD ile 2 sayfa 9 maddelik hizmet sözlemesi düzenleyen Abdullah Gül de, Erbil’e gidip, Washington’un talimatn uygulayacak. Talabani liderliindeki Kürdistan Yurtseverler Birlii (KYB)’nin denetimi altındaydı. Barzani liderliindeki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP)’ne karı Talabani-PKK ittifakının kurulduu günlerde, Erbil’in hemen çıkıında, daha sonra kapatılacak olan Med-TV’nin temsilcilii bulunuyordu. Ayrıca o dönemde PKK, Erbil’de Welat adlı bir gazete de çıkarıyordu. Erbil’deki Azadi Hastanesi de, PKK’nin denetimi altındaydı. Fethullahçılar, okulun özgürce faaliyet göstermesi ve bir müdahale ile karılamaması için PKK ile anlatılar. Iık Koleji’ni temsil eden Tuncay Güney ile PKK arasındaki iliki, Erbil kalesinin hemen altında bulunan Taurus Oteli’nde kuruldu. PKK’ye 15 bin dolar rüvet verildi.

PKK’nın okula müdahalede bulunmama koulu, Fethullahçılar’ın Türkiye Cumhuriyeti devletinin sivil ve askeri istihbarat personelini okula sokmamasıydı. Fethullahçılar’la PKK, Türkiye’ye karı bir ittifak oluturmulardı. Nitekim CIA, okulu üs olarak kullandı. PKK’nın de buna bir itirazı olmadı. Bunun karılıında okul, faaliyete baladı. Okulun örencileri, Türkmen ve Kürt airetlerinin zengin kesiminin çocuklarından olutu.

kaldık Oraya gittik Mesut BARZAN’yle görüecektik Neçirvan BARZAN’yle görütük dedi ki Erbil’dir, Erbil Celal TALABAN dedir bunun üzerine biz gittik Erbil’de Türk Kızılayı’nın subayların kaldıı evde kaldık” SORGUCU- Ne Okulu bu? GÜNEY- Özel Erbil Iık Koleji aynı Fetullah Gülen’in kolejleri gibi bir kolej oranın çocuklarını yetitirecekler? SORGUCU- Hangi dönem-

TUNCAY GÜNEY’İN İTİRAFLARI

Tam da burada bu kez Tuncay Güney’in samimi beyanlarını dinleyelim: Mülakat’ın 16. ve 17. sayfalarında Erbil’deki okulun açılmasındaki rolünü anlatıyor: “GÜNEY- Kuzey Irak’a okul açtık biz biliyorsunuz Eref HATPOLU ile gitmitik onu tekrar anlatayım mı Samanyolu televizyonunu ? SORGUCU- Çok kısa? GÜNEY- Kuzey Irak’a Muttalip GÜLEN kameraman çocukla beraber gittik Diyarbakır Alay Komutanı Eref HATPOLU karıladı Helikopterle bizi Silopi Tugayı’na gönderdi Silopi’ de indikten sonra Binbaı Tamer diye birisi vardı o bize yemek yedirdi ondan sonra Bota’a getirdi Bota Silopi Haç Konaklamaya çok yakındı Yüzbaı Ali diye Ali YILDIZ olacak yüzbaı JTEM in kurucularından o zamanlarda onunla görütürdü ondan sonra haç konaklamada 15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

19

CIA güdümündeki komplolarn Kuzey Irak’taki aya da Fethullah Gülen’in okullar oldu. Kuzey Irak’ta “insani yardm” ad altnda faaliyet yürüten NGO’larn CIA ajan personeli de, öretmen kisvesiyle bu okullar kullandlar. Özel Erbil Iık Kolleji Fethullah Hocanın Bilgisayarlı Falan o binada devam etmektedir bilgisayarları falan buradan getirdiler bina onlardan orda ne yapıyorlar hem Türkmen çocuklarını eitiyorlar hem de oradaki Kürtlerin ileri gelen ailelerini eitiyorlar. Çok cüzi miktarda bir para alıyorlar o para o çocukların giden imamların maalarını kurtarmaz” EYMÜR’ÜN ADAMLARI CIA’CILARLA KAÇTI

de? GÜNEY- 1992 1993 yani Samanyolu Televizyonundaydım ben o zamanlar? SORGUCU- Peki bu i kim saladı buradan ta Diyarbakır a kadar? GÜNEY- Ben saladım? SORGUCU- Size kim saladı? GÜNEY- Veli Paa saladı Veli Paa Diyarbakır Alay Komutanı Eref HATPOLU ‘ nu aradı Eref HATPOLU bizi karıladı. ben Zaman Gazetesi Diyarbakır Bürosundan havaalanından bizi aldılar oranın bölge imamı Harun Hoca diye bir adamdı ya Harun ya da Haluk, Harun olsa gerek ama onla beraber o da belletmeler oraya gelmiti Fethullah Hoca’nın Belletmeleri SORGUCU- Bölge imamı Fethullah Hoca’nın bölge imamı? GÜNEY- Tabi Fethullah Hocanın Bölge imamı oraya gidecek

Abdullah Gül, Fethullahç Abant Platformu’nu Çankaya Kökü’nde arlad

20 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

imamları da getirmilerdi? SORGUCU- Cemaatin? GÜNEY- Cemaatin o imamlar konvoyla gelecekler biz helikopterle Diyarbakır Alay komutanı bizi oradan askeri helikopterle Silopi’ye indik. Orda bizim yanımızda baka Timler de vardı zaten sivil deildi onlar sivildi de subaydı silahları falan vardı balarında Binbaı KAMER isimli birisi vardı çakır gözlü böyle bir adamdı sarıın onun üzerine hac konaklamada kaldık ite Bota’ ta Ali’yle tanıtırıldık falan ondan sonra karıya geçtik. Neçirvan BARZAN’yle görütük Neçirvan dedi benim bölgem deil TALABAN’yle yeni yeni anlaıyorlardı o dönem kavga etmiyorlardı. Savatan yeni çıkmılardı önce evine gittik o dönemde BARZAN’nin de TALABAN’nin de bütün Kürdistanın ortak karar almı olduu babakandı imdi ngiltere de kendisi. Bizi aldı Celal TALABAN ye getirdi. Celal TALABAN ye biz burada yurt açılmasını unu bunları bir gazeteci gibi sorduk. O bu ileri bildiini söyledi arkadaları bekliyorum. Bir de yetkili vereceini söyledi halen imdi ki

Fethullah Gülen, 22 Eylül 1996 tarihli Para dergisinde yayımlanan demecinde Kuzey Irak’taki okulu MT’le birlikte açtıını açıklamıtı. Gülen, 1994’te Kontr Terör Merkezi Bakanı Mehmet Eymür ile birlikte hareket ediyordu. Tansu Çiller’in Babakan olmasından sonra, MT Kontr Terör Merkezi, Kuzey Irak’ta TSK’nın etkinliini sınırlamak amacıyla, elemanlarını bölgeye sokmak için çeitli araçları kullanmaya çalıtı. Eymür’ün adamları bu okullarda kaldı. CIA güdümündeki komploların Kuzey Irak’taki ayaı da Fethullah Gülen’in okulları oldu. Kuzey Irak’ta “insani yardım” adı altında faaliyet yürüten NGO’ların CIA ajanı personeli de, öretmen kisvesiyle bu okulları kullandılar. l996 yılının Eylül ayında, ABD’nin Kuzey Irak’taki dayanaı göçtü. KDP’nin, Badat’ın desteiyle Erbil’e yönelik askeri harekâtı baarıya ulatı. Erbil, Barzani denetimine geçtikten sonra da Özel Iık Koleji, faaliyetini sürdürdü. Ancak okuldaki Eymür’ün adamları, CIA ajanları ile birlikte Türkiye’ye kaçtılar. G

AKLIN SESİ

Yıldızlar göz kırparsa, ne olur? Yazıyı okutan, yazarın kimliği kadar, merak uyandıran başlığıdır. İyi bir okur, yazının başlığına bakarak, fikir üretir. Elbette sadece başlık yetmez. Yazar ile okur, yazı içinde paslaşır, birbirlerine orta yaparlar. Önemli olan gol atmaktır. Kimin gol attığı önemli değildir. Değildir çünkü okur ile yazar, aynı kaleyi savunur. Karşı kaleye atılan golün seSÜHA BAYKAL vinci, ortak payda olur. İnanın her hafta, yazıma her başladığımda, sizin de okumaya başladığınızı düşünüyor ve müthiş keyif alıyorum. Madem keyif alıyorum… Öyleyse neden kederleniyorum, sevinci düşleyince? Neden keder bulutları, gölge yapıyor, sevinç şafaklarının üstüne? Bana göre, ulusunu sevmekten başka suçu olmayan aydınlara, bu baskılar reva mı? Karanlığın içine ne kadar çok bakarsan, sonuçta karanlığa düşersin taktiğini, bu ülke aydınına uygulama pratiği içindeler. Kaynak makinesiyle, gözlüksüz çalışanların akıbetlerini, göz doktorları çok iyi bilir. Sam Amcadan aldıkları kaynak makinesi ve elektrotlarla, Orta Doğu’da kalfalığa atanan Başbakan ve Cumhurbaşkanı, olan bitenlere gözlüksüz baktıkları için.. Son telaşları bundandır. Suudi Arabistan, Mısır, Rusya trafiklerinin gerekçesi, ticari açılım paltosuna sarılsa bile, içindeki elbise farklıdır?. Dışişleri Bakanlığı yapmış Cumhurbaşkanı, dış politikaya soyunmuştur. Tıpkı Başbakan’ın, İstanbul Belediye Başkanlığına soyunduğu gibidir. Başbakan iç politikada, AKP adına kendisinden başka kimsenin konuşmaması için, herkesin ağzına kilit vurmuştur. Vurmuştur çünkü laf ebesi iki Genel Başkan yardımcısının, ağızlarının paylarını aldığını… Bundan AKP’nin zarar gördüğünü oy kaybettiğini, Erdoğan unutmamıştır. Başbakanın gölgesinde, İstanbul’u güdümlü yöneten Kadir Bey, ne kadar çok konuşursa.. ayni akıbetle karşılaşacağını iyi bilen Recep Beydir.

Başbakan Davos’ta “van minütle” göklere çıktığını zannederken, dünyanın döndüğünü ya görmüyor... ya da kör taklidi yapmaktadır. Rahmetli Babam; “Birinin suratına tüküreceksen iyi bak! Tüküreceğin suratta, yarın öpmeye mecbur kalırsan, öpülecek yer bırak” derdi. Devletler her alanda ittifak yapabilirler, müttefik olabilirler ama kuzu ciğer sarması olamazlar. Öncelik, kendi uluslarının yararlarıdır. Örnek mi istiyorsunuz? Bunun son örneği, Rusya’nın önderliğinde Ermenistan, Tacikistan, Özbekistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan’la birlikte yedi ülke, “Savunma İşbirliği Antlaşması” için kol kola girdi. ERMENİSTAN-RUSYA VE ABD Bu Rusya’nın ikinci soğuk savaşa soyunduğunun, aynanın arkasındaki ilk görüntüsüdür. Bundan alınacak ders, Ermenistan’ın konumudur. Ermenistan’ın en büyük lobisi nerededir... Amerika’da! Ayni Ermenistan’ın silah ortağı kimdir… Rusya! Şimdi sorun bakalım kendinize. Biz deve miyiz… Kuş muyuz? Açık söylemek gerekirse, biz ABD için çantada keklik… AB için ağda balığız? Yahu düşünsenize.. “Ben kabile reisi miyim? Ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanıyım” diyen sayın Erdoğan… başı poşulu aşiret reisi Barzani’nin, Kürt Devleti kurmasına neden tavır koyamaz acaba? Bunun sonunun Türkiye’nin başına ne belalar açacağını görmez mi? Davos Fatihi’nin “minütleri mi” tükendi? Van minüt, bir türlü “tu minüt” olamadığı gibi... Başbakan’ın “van minütü” Cumhurbaşkanı Gül tarafından… Suudi Arabistan ve Mısır’da… onarılarak(!)…Sam Amca’ya “sadakat yeminine” dönüştüğü konuşuluyor. Gül’ün ziyaretlerindeki ortak basın toplantılarındaki kibar cümlelerinin, içi boştur. Geride kalan “Van minüt” artık Erdoğan’ın iç politika sloganı ve Çarkıfelek’te, Mehmet Ali Erbil’in, dalga geçme malzemesidir. Ne hazindir ki, sözüm ona soldaki partilerin çekişmesi yüzünden. Başbakan, yerel seçimler sonrasında, ikinci bir zafer sarhoşluğu hazırlığı içindedir.

BAYKAL’IN YANLIŞ HESABI

ERDOĞAN’IN ŞAŞIRDIĞI FATURAYI GÜL AYARLIYOR

Ayni kilidi Mehmet Sevigenlere, Sefa Sirmenlere vuramayan Deniz Bey, yukarısı bıyık, aşağısı sakal durumunda yalpalarken… Atatürk ilkeleri delinmiştir. Bu açılımlarla radikal sağın oylarını alacağını sanan Deniz Bey, avuçlarını yalar. Yalar zira ne demiştir takıyye ustası… “Tereciye tere satılmaz”. Laiklik karşıtlığı tescilli bir partiye karşı, CHP’nin tutmak istediği mevziler maalesef bunlardır. Deniz Beyin bu açmazları yetmezmiş gibi, DSP de, CHP ile işbirliği yapmayarak; AKP’ye payanda olduğunu bilmiyor mu? Oysa; ben soldayım diyen radikal İslam’a ümmetçiliğe karşıyım. Atatürk ilkeleri düsturumdur diyen her parti, her partili ve her vatandaş seçim yörelerindeki özellikleri göz önüne alarak müşterek cephe açmak zorundadır. Sağda, MHP dışında adı var ama tabelasının renkleri solmuş, tabansız partiler sayesinde… sağın tek adresinin AKP olacağı, gün gibi aşikardır. Kamu araştırmaları, anket sonuçları… günbegün masasına geldikçe, Erdoğan’ın ayranı kabarmaktadır.

Kendisini Kutup yıldızı sanan Recep Bey, Kutup Yıldızı’nın, kainattaki yerinin değişmez olduğunu unutmuştur. Üstelik, kendi pusulasını şaşırdığının da farkında değildir. Şimdilerde Cumhurbaşkanı Sayın Gül… Erdoğan’ın şaşırttığı pusulayı, eski adresi olan, Atlantik ötesine ayarlamakla meşguldür. Bir yanda, kaybolmuş bir Kutup Yıldızı… Öte yanda, istikameti güdümlü bir pusula? Kafaları karıştırıp, bir ulusun yolunu şaşırtmak istiyorlar. Başarırlar mı? Mümkün değil! Çünkü, bu beyler, hayatlarında ne avcılık yapmışlar, ne de balığa çıkmışlar? Büyük Ayı yıldız takımını bilen herkes, Kutup Yıldızı’nı görmese de, eliyle koymuş gibi bulur. Cezvenin alt kenarındaki iki yıldız arası kadar, yedi kere gittiniz mi… son durak Kutup Yıldızı’dır.. Bunları yazarken, gökyüzüne bakarak, bir talim daha yapayım dedim. Şiddetli Lodos, bulutları öyle hızlı sürüklüyor ki.. yıldızların önünden geçen, yoğunluğu farklı hava tabakaları, yıldızların ışığını kırdığı için.. sanki yıldızlar.. Bana göz kırpıyorlardı. Ben de gülümseyerek, onlara göz kırptım. SON SÖZ: Zulüm mağdurları birleştirir.G

DÜNYA DÖNDÜ BAŞBAKAN GÖRMÜYOR! Başbakan’ın gözü, yerel seçimleri kazanmaktan başka, hiçbir şeyi görmemektedir.

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 21

TAYYP ERDOAN YÜZDE 47’NN ÜZERNDE OY ALMAYA ODAKLANDI

Tayyip ve Fethullah cemaati seçim için uzlaştı Fethullah Gülen cemaatiyle Tayyip Erdoan iktidar 22 Temmuz seçimlerinden beri sava halindeler. Ancak yerel seçimler yaklarken uzlatlar. Tayyip Erdoan, yüzde 47’nin üzerinde oy almak için Fethullah cemaatinin desteine ihtiyaç duyuyor. Fethullah Gülen ise, Türkiye’de iktidar olmak için 15 yllk bir süre öngörüyor ve bu süreyi en iyi ekilde, Tayyip iktidar altnda deerlendirebileceini hesaplyor. Amerika hem Tayyip’in, hem Fethullah’n arkasnda. EROL BLBLK

ayyip Erdoan, Davos efelenmesini Türkiye’deki yerel seçimlerde oylarını artırmak için yaptı. Erdoan, Davos zirvesinden iki gün önce, stanbul’daki bir açılıtaki ko-

T

numasında bunun iaretini verdi. 28 Ocak 2009 tarihli Hürriyet’te “Davos’ta Perez’e ‘demokrasinin özelletirilmesini’ soracaım” balııyla yayımlanan haberde u satırlara yer veriliyordu: “Babakan Erdoan, yarın

Tayyip Erdoan ve Abdullah Gül. Türkiye’de yerel seçimler yaklarken, her iki taraf durdu ve bir hesap yapt. Amerika’nn da yönlendirmesiyle unu bilince çkardlar: Birbirlerine bir süre daha ihtiyaçlar vard… Erdoan iktidarna kar sava balatan da, sulh teklif eden de Fethullah Gülen oldu. Fethullah Gülen’in cesaretini kran, TSK içine szma harekâtn tamamlamam olmas. 22 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

Davos’ta Gazze oturumunda bir araya gelecei srail Cumhurbakanı imon Peres’e ‘Demokrasi ve barıın özelletirilmesi’ ile ilgili sözlerini soracaını söyledi. Erdoan, ‘Soracaım kendisine; demokrasinin özelletirilmesini savunmutunuz, herhalde bundan daha devletletirilmi demokrasi olmaz. Ruhunda otoriter, totaliter yapının olduu barı özlemi olmaz. Bunun neresi özelletirilecek’ dedi. Erdoan partisinin dünkü Meclis grubunda, srail’in Gazze saldırısına ilikin tutumunu anlatırken, ‘Eksen deitiren deil bulunduu eksende kararlılıkla ilerleyen, haksızlık karısında susmayan, haksızlıa ortak olmayan, ezberleri bozan, reformcu, cesur bir dı politika anlayıı izlediklerini’ savundu…” Davos’taki gösterisinin hesaplı kitaplı olduunu bizzat Tayyip Erdoan itiraf etmitir! Babakan Türkiye’deki seçmene oltasını atarken, dıarıya baka bir mesaj verdi. Erdoan, kendisine verdii destei bir süre-

Fethullah Gülen cemaati ile AKP iktidar bir süredir sava halindeydiler. Savan balangc ise, Fethullah Gülen’in Türkiye’de iktidar istemesidir. 22 Temmuz seçimlerinde verdii destekle Tayyip Erdoan’ daha güçlü bir biçimde iktidara getiren Fethullah Gülen, Türkiye’deki koullarn uygun hale getirilmesini ve büyük nümayile Türkiye’ye dönmeyi hesaplyordu.

AKP iktidar istenen koullar salayamad. Cemil Çiçek “Artk gelebilirsin” mesaj verdiyse de, Fethullah Gülen, tutuklanmayacann garantisini görmedii için dönmedi. Tayyip Erdoan ise, ayann altndan kayan zeminin farkna vard. Erdoan, “Yüzde 47’yle iktidar oldum, kendi kanatlarmla uçarm” demeye balad. dir kesen Gülen hareketinden ve Bakan Obama’dan çok daha güçlü destek talep ediyordu. YÜZDE 47’NİN ÜZERİNDE OY ALMAK, HAYAT MEMAT MESELESİ

Tayyip Erdoan ve çevresinde palazlanan sermaye grupları için önümüzdeki yerel seçimlerde yüzde 47’nin üzerinde oy almak “hayat memat meselesi”. Erdoan ve ekibi, oy için her eyi yapmaya hazır. Ergenekon tertibinde attıkları geri adımlar da, “bu tertipten rahatsız olan kesimden de oy alabilir miyim” hesapları çerçevesinde deerlendirilmeli. Erdoan iktidarının “demokrasi” ovuna iddetle ihtiyacı var. Ancak Tayyip Erdoan ekibinin hareketlerini belirleyen asıl hesap u: “Bizim için olmazsa olmaz destek, Fethullah cemaatinin desteidir. Fethullah cemaati destek vermezse, yüzde 47’yi aamayız.” Tayyip Erdoan iktidarıyla Fethullah Gülen cemaati, aralarındaki savaa ara verip yerel seçimler için uzlatılar. Zira ikisi-

nin de u anda birbirine ihtiyacı var. FETHULLAH GÜLEN, İKTİDARI İSTİYOR

Evet, Fethullah Gülen cemaati ile AKP iktidarı bir süredir sava halindeydiler. Savaın balangıcı ise, Fethullah Gülen’in Türkiye’de iktidarı istemesidir. 22 Temmuz seçimlerinde verdii destekle Tayyip Erdoan’ı daha güçlü bir biçimde iktidara getiren Fethullah Gülen, Türkiye’deki koulların uygun hale getirilmesini ve büyük nümayile Türkiye’ye dönmeyi hesaplıyordu. Ancak AKP iktidarı istenen koulları salayamadı. Cemil Çiçek “Artık gelebilirsin” mesajı verdiyse de, Fethullah Gülen, tutuklanmayacaının garantisini görmedii için dönmedi. Tayyip Erdoan ise, ayaının altından kayan zeminin farkına vardı. Erdoan, “Yüzde 47’yle iktidar oldum, kendi kanatlarımla uçarım” demeye baladı. TAYYİP, GÜLEN DESTEĞİYLE İKTİDARA GELMİŞTİ

Fethullah Gülen, iktidara taınması öncesi ve taındıı ilk günden itibaren AKP’ye maddi, manevi her türlü destei vermiti. AKP iktidarının özellikle ilk dönemlerinde Fethullah hareketi, bu destein karılıını da fazlasıyla gördü. Gülen kadroları çileri Bakanlıı, Emniyet Genel Müdürlüü özel harekât, terörle mücadele, istihbarat ve iletiim bölümlerinin kilit kadrolarına, kilit illerin Emniyet müdürlüklerine, Valilik ve Emniyet amirlii makamlarına getirildiler. Bu sürecin sonunda Gülen hareketi, bugün Türkiye’nin güçlü bir “istihbarat örgütü” haline geldi. Tayyip Erdoan, babakan olduktan sonra, Türkiye’de ve yurtdıında Gülen hareketine mensup sermaye gruplarına,

medya gruplarına büyük maliekonomik destek salamıtı. Tayyip Erdoan- Fethullah Gülen arasındaki pürüzsüz ibirlii, 5 yıl sürdü. 1999 Martı’ndan beri Amerika’ya karargâh kurup, 10 yılda Vatikan’ın yönettiinin 2 katı sermayeye hükmeder duruma gelen Fethullah Gülen, Türkiye’de iktidarı istiyordu artık. EŞBAŞKAN’DAN GÜLEN’E KISKAÇ HAREKÂTI

Soros’un renkli darbelerinin ardından Rusya, Özbekistan, Kırgızistan ve Azerbaycan, Soros ofislerinin yanı sıra, Fethullah örgütlenmesine karı okullarını kapatma, ülkeden atma, faaliyetlerini sınırlama operasyonları düzenledi. Fethullah Gülen bölge çapında güç kaybederken Tayyip Erdoan iktidarı, Gülen hareketine hiçbir destek vermedi. Fethullah sermayesinin ve okullarının yeniden palazlanması için ivedi ve etkin giriim-

L Fethullah Gülen, iktidara tanmas öncesi ve tand ilk günden itibaren AKP’ye maddi, manevi her türlü destei vermiti. AKP iktidarnn özellikle ilk dönemlerinde Fethullah hareketi, bu destein karln da fazlasyla gördü. (09 ubat 1998)

Fethullah cemaatinde imamların iktidar çatıması Fethullah Gülen, kendi eliyle yetitirdii 50 ba imamla dünya çapındaki örgütlenmesini balatmıtı. Bunların her biri, kendisine balı 50 imam yetitirdi. 2500 imamla Gülen cemaati bugünkü gücüne kavutu. Ancak, daha sonra

Gülen okullarında yetitirilen elemanlar, Amerikan ve Avrupa üniversitelerinde üst düzey eitimlerden geçirildiler, master ve doktora derecelerine yükseldiler. Bugün Gülen hareketi içinde üst düzey eitimden geçmi imamlarla eski

imamlar arasında çetin bir iktidar mücadelesi yaanıyor. Fethullah Gülen, dünyada 100’e yakın ülkede 300’den fazla Gülen okulunda 60 bin, Türkiye’deki okullarda ise 300 bine yakın örenciye eitim veriyor.

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

23

Fethullah’n iktidar ele geçirme stratejisi, Gramschi’nin “cepheleri ele geçirme” (szma) stratejisidir... Ordu içine daha önce szm Fethullahç kadrolar, yüzba-binba rütbesindedirler; yarbay seviyesinden yukar çkamadlar… Ergenekon tertibiyle müstakbel Fethullahç generaller gözden uzak tutulacak, yaratlan kargaa, TSK içine daha youn szmalar perdeleyecek. LFethullahçlarn hesabna göre, iktidar kanallarn ele geçirmek için uyguladklar “szma harekâtn” ancak AKP iktidar altnda sürdürebileceklerd ir. AKP’nin iktidardan dümesi, Fethullahçlara göre yaklaan iktidar hedefini tamamen berhava edebilir. Ksacas Tayyip Erdoan iktidar, Fethullah’a zaman kazandrmaktadr. O halde Tayyip’i kullanmaya devam!

24 G Ayd›nl›k

G

lerde bulunmadı. Yine Ortadou petrollerinden ve enerji hatlarından pay alma yarıında Erdoan ekibi, Fethullahçılar yerine Kürtlerle ve srail’le ibirliini tercih etti. 22 Temmuz seçimlerinden sonra Tayyip Erdoan, seçim öncesi vaat ettii Milli Eitim bakanlıını da Fethullahçılara vermedi. te bu gelimeler, FethullahTayyip savaını fitillemiti. Türkiye’de yerel seçimler yaklaırken, her iki taraf durdu ve bir hesap yaptı. Amerika’nın da yönlendirmesiyle unu bilince çıkardılar: Birbirlerine bir süre daha ihtiyaçları vardı. Bu noktada u saptamayı da yapmamız gerekiyor: Erdoan iktidarına karı savaı balatan da, sulh teklif eden de Fethullah Gülen olmutur. FETHULLAH GÜLEN, 15 YIL İÇİNDE TSK’YI ELE GEÇİRMEYİ HESAPLIYOR

Fethullah Gülen’in cesaretini kıran, TSK içine sızma harekâtını tamamlamamı olmasıdır. Bugünkü koullarda TSK’nın Gülen iktidarına direnecei açıktı! Fethullah Gülen, iktidara gelse bile bunu uzun süre idame ettiremeyeceini, Türkiye’de bir iç sava çıkabileceini hesap etti. (Bunu, Fethullah Gülen’in Türkiye uzmanlarından Hakan Yavuz, n-

15 ŞUBAT 2009

giltere’de basılan son kitabında ifade etmitir.) TSK’yı ele geçirmeden iktidarı salam bir biçimde ele geçiremeyeceklerdi. Fethullah Gülen’in hesabına göre TSK’yı ele geçirmek için öngördüü süre 15 yıldır. Yine Fethullahçıların hesabına göre, iktidar kanallarını ele geçirmek için uyguladıkları “sızma harekâtını” ancak AKP iktidarı altında sürdürebileceklerdir. AKP’nin iktidardan dümesi, Fethullahçılara göre yaklaan iktidar hedefini tamamen berhava edebilir. Kısacası Tayyip Erdoan iktidarı, Fethullah’a zaman kazandırmaktadır. O halde Tayyip’i kullanmaya devam! ABD BU PROJENİN NERESİNDE?

ABD bu projenin neresinde? ABD hem Fethullah’ın hem Tayyip’in arkasında. ABD de Tayyip’le yol almak zorunda. Bütün anlamaları yapmı, Tayyip’i kendisine balamı durumda. Yerel seçimlerde yüzde 47’nin üzerinde oy almı bir AKP iktidarı, Ortadou ve Afganistan projelerinde Obama’nın elini güçlendirecek. Obama “yap” diyecek, Tayyip yapacak! Babakan Erdoan, Davos çıkıını yaparken, BOP Ebakanı

olarak kendisine verilen yükümlülükleri hayata geçirmek zorunda olduunu da görüyor. Bakan Obama’nın, kendisinden yükümlülüklerini yerine getirmesini ısrarla talep edeceini, aksi halde iktidarının ve BOP Ebakanlıının sonlandırılacaını biliyor. Önümüzdeki yerel seçimlerde yüzde 47’nin üzerinde bir oy almayı, iktidarını salamlatırmayı, BOP Ebakanlıının gereklerini yerine getirmek için art görüyor. FETHULLAH’IN GİREMEDİĞİ TEK İKİDAR KANALI TSK

Fethullah’ın iktidarı ele geçirme stratejisi, Gramschi’nin “cepheleri ele geçirme” (sızma) stratejisidir: Milli Eitim’e, Emniyet’e, Adalet’e ve TSK’ya sızarak ele geçirmek! Fethullah her yere sızdı ama TSK’ya sızamadı. Sızdıkça, Genelkurmay yakalayıp attı. Fethullah Gülen, kendi generallerini yetitirip Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kadamesini ele geçirmeden Türkiye’de iktidar olamayacaını, anladı. Ordu içine daha önce sızmı Fethullahçı kadrolar, yüzbaı-binbaı rütbesindeler; yarbay seviyesinden yukarı çıkamadılar. Fethullah’ın hesabına göre, bunlar,

Fethullahç Örgütün asl gücü, CIA ve MOSSAD desteinde Türkiye’de kurduu istihbarat adr. Fethullah hareketi, yine Amerika’nn desteinde ve mafyayla ibirlii yaparak; eitim, finans ve emlak alannda, dünya çapnda bir tröst oluturdu. Bu büyük gücü, Rusya ve Bamsz Devletler Topluluu’nun bir kalemde, ama kararl bir hareketle silebildiini de unutmayalm! 15 yıl içinde generaller olarak TSK’nın kilit noktalarına gelebilecekler. te o zaman TSK içinden yıkıma uratılarak iktidara el konulacak! Bu süreçte Ergenekon tertibiyle müstakbel Fethullahçı generaller gözden uzak tutulacak, yaratılan kargaada TSK içine daha youn sızmalar gerçekletirilecek! RUSYA, FETHULLAH’I BİR KALEMDE SİLDİ

Fethullah Gülen’in Türki-

ye’ye dönü ve iktidarı ele geçirme planını ertelemesinde, u saptamalarının etkisi olmutur: Orduyu ele geçirememisen, her yere sızmı olsan bile iktidar olamazsın. unu da belirtmek gerekir ki, Fethullah Gülen’in, Milli Eitim, Adalet ve hatta Emniyet içindeki gücü bile, belli balı kilit noktaları ele geçirmekten ibaret. Fethullahçı Örgütün Türkiye’deki asıl gücü, CIA ve MOSSAD desteinde Türkiye’de kurduu istihbarat aıdır. Fethullah hareketi, yine Amerika’nın desteinde ve mafyayla

ibirlii yaparak; eitim, finans ve emlak alanında, dünya çapında bir tröst oluturdu. Bu büyük gücü, Rusya ve Baımsız Devletler Topluluu’nun bir kalemde, ama kararlı bir hareketle silebildiini de unutmayalım! Okullar, Fethullah’ın hem para kaynaıdır, hem uluslararası sermayeyle i balama, hem istihbarat merkezleri. Rusya ve Baımsız Devletler Topluluu ülkelerindeki imamlar, imdi ticaret yoluyla oralardaki varlıklarını sürdürmeye çalııyorlar.G

L Ordu içine daha önce szm Fethullahç kadrolar, yüzba-binba rütbesindeler; yarbay seviyesinden yukar çkamadlar. Fethullah’n hesabna göre, bunlar, 15 yl içinde generaller olarak TSK’nn kilit noktalarna gelebilecekler...

Babakan’ın Obama’dan ricası: BOP’a bol demokrasi sosu lazım! Tayyip Erdoan, 5 Kasım 2007 tarihinde altına imza attıı “Oval Ofis Mutabakatı” yükümlülüklerinden kaçamayacaının farkında. Erdoan, yükümlülüklerini yerine getirmesi konusunda, Obama iktidarından “yapacaksın”, “edeceksin” ifadesiyle emirler alacaını da hesap ediyor. Erdoan, Obama iktidarının 1 Mart tezkeresinde karılatıı sonuçlara tahammülünün artık olmayacaı mesajını da alıp kabullenmitir. AKP iktidarının ilk döneminde Erdoan, bu görev için gerekli zemini oluturdu. imdi, Obama’nın talimatlarını yerine getirmek için gerekli oyu elde etmek amacıyla seçimlere hazırlanıyor. Tayyip Erdoan’ın 13 Ocak 2009 tarihinde partisinin Meclis grubundaki BOP savunması da yukarda özetlediimiz hazırlıa uygun bir biçimde yapıldı. Yapı-

lan BOP övgüsüydü, araya sıkıtırılan “balayıcılıı yok”, “imza atmadım” sözleri ise, oy için söylendi. “BOP’un amaçları bellidir” dedi Babakan Erdoan, “Ve o amaçların içerisinde Türkiye’nin üstlendii görev de bellidir. BOP, Ortadou barıına yönelik olarak kurulmu, oradaki özgürlüe yönelik, kadın haklarına yönelik kurulmu, eitim özgürlüünü ileri safhalara taımak için kurulmu ve bunun yanında ekonomik kalkınmasına yönelik kurulmu ve atılmı bir adımdı. Ve burada Türkiye’ye bir görev verildi ve biz bu görevi üstlendik.” Erdoan, “u anda domadan ölen bir proje durumuna dütü” sözlerinin anlamını ise Davos’ta 29 Ocak 2009 tarihinde düzenledii basın toplantısında açıkladı. Gazze oturumundan önce Rinaldi Oteli’nde düzenledii toplantıda Erdo-

an, “Ilımlı slam” devletleri yaratılması amacını dılayan, demokrasi getirme amacını öne çıkaran yeni bir BOP tanımı yapılmasını, Bakan Obama’dan rica etti. Erdoan öyle konutu: “Bakan Obama, Ortadou’da terör ve terör gruplarını yeniden tanımlamalıdır. Bu tanımlama dorultusunda Ortadou’da yeni bir Amerikan politikası ekillenmelidir. Terörle mücadelede Ortadou’da yeni bir proje uygulanması gerekir. Bu bireysel bazda olabilir, kurumsal bazda olabilir. Bunların hepsinin bir tanımının, deerlendirilmesinin yapılması lazım.” Babakan Erdoan, Obama’nın bakanlıı devralırken yaptıı konumada, Afganistan ve Pakistan’ı BOP alanı içinde deerlendirdiini de görmezden geliyor.

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

25

AVRUPA PARLAMENTOSU’NDAN ERGENEKON TALMATNAMES

‘Ergenekon suç örgütü sanıklarının yargılanmasından memnunuz’ Avrupa Parlamentosu D likiler Komitesi’nin onaylad 2008 Türkiye taslak raporunun Ergenekon’la ilgili ksmna göz attmzda tertibin emirlerinin nerelerden geldii açkça ortaya çkyor. Raporda Türkiye’de yarg sürecinde olan bir dava ile ilgili Avrupa Parlamentosu açkça talimat yadryor, hüküm veriyor. Deniz Baykal ise geçtiimiz hafta gittii Brüksel’de Ergenekon davasn Avrupa’ya ikâyet ediyor, davann savclna soyunan Avrupa’dan medet umuyor. vrupa Parlamentosu, Ergenekon tertibinin yargı kararlarıyla çökmeye baladıı u süreçte Ergenekon savcılıına soyundu. Deniz Baykal’ın Brüksel’e gidip Ergenekon davasını Avrupa’ya ikâyet etmesinin hemen ardından Avrupa Parlamentosu Dı likiler Komitesi raporu onayladı. Hollandalı Hıristiyan Demokrat Ria OmenRuijten yazılan raporda ilk göze çarpanlar Ergenekon tertibiyle ilgili olan kısımlar. Raporda üstü

A

26 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

kapalı Türkiye’de tertibi yürütenlere emirler veriliyor. AP: “ERGENEKON SUÇ ÖRGÜTÜ”

Avrupa Parlamentosu Dı likiler Komitesi’nin onayladıı taslak raporla Ergenekon tertibinin dı balantıları da kendini ele veriyor. 2008 Türkiye raporunda Ergenekon davasına yer veren Avrupa Parlamentosu, ie “Ergenekon suç örgütü sanıklarının yargılanmaya balamasından memnuniyet duyuyoruz” demek-

le balıyor. Düünün ki baımsız bir ülkede devam eden bir yargı süreci varken Avrupa Parlamentosu çoktan hüküm veriyor, “Ergenekon suç örgütü!”. Avrupa Parlamentosu meer Ergenekon savcısıymı da hükmünü çoktan vermi, böyle bir durumda ne Türkiye’nin ne de Türk yargısının baımsızlıından ne kadar bahsedilebilir? Dahası Türkiye’deki yurtseverlerin yargılanma sürecinden ne kadar memnun olduklarını da raporda açıkça dile getiriyorlar. AP: “TÜRK YETKİLİLERİ ERGENEKON SORUŞTURMASINI SÜRDÜRMEYE TEŞVİK EDİYORUZ”

Raporun devamında; “Örgütün devlet kurumlarına sızan uzantılarının bütünüyle ortaya çıkarılması için yetkilileri soru-

turmayı sürdürmeye tevik ediyoruz.” Bu ifadeyi yorumlamak öyle çok da zor görünmüyor, Türkiye’de devam eden Ergenekon soruturmasını Avrupa sürdürülmesi için tevik ediyor, dava oradaki merkezlerden yürüyor. Bunu artık açıkça dile getirmekten çekinmiyorlar. Emirleri alan tertipçiler de Türkiye’de uygulamaya çalııyorlar. Ancak son dönemde yargı kararlarıyla çökmeye yaklaan Ergenekon tertibinde Avrupa raporunu hemen yazmı, hukuku ayaklar altına alıp devam eden bir davada hükmünü vermi, “delillerin delil olmadıı” kararları alınan bir soruturmayı tevik ediyoruz ifadesini kullanmı. AP: “ HRANT DİNK GİBİ DAVALARI ERGENEKON’LA BİRLEŞTİRİN”

Avrupa Parlamentosu’nun Ergenekon tertipçileri için talimat niteliindeki raporuna eklenen ifadelerden biri de “Hrant Dink’in öldürülmesi gibi çözümlenemeyen davalar deerlendirilirken Ergenekon’un bu tür olaylarda rolü olduu tezi daha çok ciddiye alınmalıdır” oldu. Peki, bu ne demek? Türkiye’de gerçekletirilen faili meçhul ne kadar cinayet varsa, karanlıkta bırakılan dava varsa bunu Türkiye’nin yurtseverlerinin üzerine atın diyor, Avrupa Parlamentosu açıkça tertipçilere emri veriyor. BAYKAL DA ERGENEKON DAVASINI AVRUPA’YA ŞİKÂYET ETTİ

Dier yandan geçtiimiz hafta Brüksel’e giden Deniz Baykal dönüünde “Ergenekon ile konuuldu mu?” sorusuna “ Biz anlattık. Çok açık onlarda görüyor burada ciddi hukuk ihlalleri olduunu. Uluslar arası hukuk standartlarının kesinlikle ihlal edildii açık bir gerçektir.” yanıtını verdi. Baykal Ergenekon davasını Avrupa’ya ikâyet ederken Avrupa da Ergenekon tertibiyle ilgili son emirlerini yazıyormu demek ki. Baykal ite bu Avrupa’ya dert yandı hukuktan, insan haklarından…G

DN VE ETNK AÇILIM

AB komiserlerinden Baykal’a tam not CHP, 29 Mart’taki yerel seçimlere yeni açılımlar ile giriyor. Baykal’ın “etnik kimlik ereftir” sözlerinin parti programına girmesinden sonra, çaraf ve Kur’an kursu açılımı Fethullahçılardan övgü aldı. CHP’nin Brüksel’de AB temsilciliini de açan Baykal, açılımları nedeniyle AB komiserlerinden de tam not aldı. CHP Genel Bakanı Deniz Baykal’ın dini açılımları, parti tabanından youn eletiri alırken destek Fethullahçı basın ve Avrupa Birlii’nden geldi. Çaraflı üyelere parti rozeti takan ve Kur’an kursunu destekleyen Baykal, savunmasını tek parti dönemi eletirisiyle yapmıtı. CHP’nin açılımlarına destek Fethullahçı ve AKP iktidarına yakın basın organlarından geldi. Öyle ki, gazeteler partiden istifa eden çaraflı kadınları uçlayan haberler yapmaya baladı. Köe yazarları da CHP’nin açılımlarının partinin temel politikası olması gerektiini savunan yazılar kaleme aldılar. Partinin yeni programında vurgulanan AB üyeliine tam destek maddesi, 9-10 ubat günleri CHP’nin AB temsilciliini açmak için Brüksel’e giden Baykal tarafından AB komiserlerine anlatıldı. Baykal, Avrupa Birlii’nin Genilemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ve Avrupa Komisyonu Bakanı Jose Manuel Barroso ile görütü. CHP’nin türban açılımına destek veren Rehn, “Avrupa’ya yönelim ve Türkiye’deki farklı hayat tarzlarını kaynatırma konusunda demokratik laiklik ruhu temelinde geni çaplı toplumsal uzlaı bulunması önemli” dedi. Baykal ise CHP’nin Avrupa Birlii’ne karı olmadıını amaçlarının bu olumsuz imajı deitirmek olduunu söyledi. CHP’nin AB sürecine önem verdiini belirten Baykal, “zorlukların aılması için üzerimize düen rolü oynayacaız” dedi. Baykal, parti programına da giren u sözlerini Barroso görümesinde de yineleyerek öyle dedi: “Etnik kimlik bir ereftir. Farklı etnik kimlikler ülkemizin zenginliidir”

BAŞSAĞLIĞI Kim üzülmedi ki gidişine

KEMAL ABİ DR. KEMAL DURSUN Yokki senin özelin Hepimizin başı sağolsun İşçi Partisi Trabzon İl Örgütü

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

27

KANUNA GÖRE, ALAN SEÇMEN DE SUÇLU VEREN SYAS DE

Seçim yardımının cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis! 298 sayl Kanun’un Haksz Oy Temini balkl 152. maddesinde, oy almak için yaplan yardmlarn, açkça suç olduu yazyor. Hikmet Sami Türk, Valilik ve belediyelerin seçim döneminde yaptklar yardmlarn da suç olduunu belirtti. YSK da yardm datanlar hakknda suç duyurusunda bulunulmasn kararlatrd. UMUT ALBAYRAK

ski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Aydınlık’a verdii demeçte, seçim yardımlarını deerlendirdi. Yardımların iktidar partisi tarafından ya da iktidar olanakları kullanılarak yapıldıını belirten Türk, “Yardım adı altında oy avcılıı yapanlar, suç iliyorlar” dedi. Hikmet Sami Türk’ün verdii bilgiye göre, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen

E

MEski Adalet Bakan Hikmet Sami Türk.

Kütükleri Hakkında Kanun’un Haksız Oy Temini balıklı 152. maddesinde, oy almak için yapılan yardımların, açıkça suç olduu yazıyor. YARDIMI YAPAN DA ALAN DA AYNI SUÇU İŞLİYOR

lgili kanunun 152’nci maddesi öyle: “Her kim kendisine veya bakasına oy veya tercih iareti verilmesi veya verilmemesi için bir veya birkaç seçmene menfaat, sair kıymetler teklif ve vaat eder veya verir, yahut resmi, umumi vazifeler veya hususi hizmet ve menfaatler vait veya temin ederse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Verilen, vait veya temin edilen menfaatler seçmenin seyahat, yemek, içki ve nakil masrafları veya hizmetlerinin mukabili olarak gösterilirse dahi hüküm aynıdır. Yukarıda yazılı para, menfaat, vait veya hizmetleri kabul eden seçmen dahi aynı ceza ile cezalandırılır.” Hikmet Sami Türk, Valilik ve belediyelerin seçim döneminde yaptıkları yardımların da aynı çerçevede suç olduunu belirterek, yapılan yardımların siyasi

Tunceli Savcılıı, Valilik hakkında soruturma balattı Tunceli Cumhuriyet Basavcılıı, YSK’dan gelen yazı üzerine Tunceli Valilii hakkında, AKP desteiyle yaptıı yardımlarla ilgili soruturma balattı. Soruturmanın ardından, Sosyal

28 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

Yardımlama ve Dayanıma Fonu kaynaklarını kullanarak vatandalara beyaz eya daıtan yetkililer hakkında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılabilecek.

ahlak açısından da yanlı olduunu, haksız rekabet yaratıldıını söyledi. YSK, SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAK

Öte yandan, Yüksek Seçim Kurulu da, seçim yardımlarının Anayasa ve yasalara aykırı olduunu tespit ederek, yardım daıtanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını 7 ubat’ta oybirliiyle kararlatırdı. Seçimlerin balangıcından bitimine kadar düzen içinde yönetimi ve dürüstlüü ile ilgili bütün ilemleri yapma ve yaptırmakla YSK’nın yetkili ve görevli kılındıının anımsatıldıı kararda öyle denildi: “Sosyal Yardımlama ve Dayanıma Tevik Fonu yürütücüsü vakıflar ile belediyeler tarafından, seçmen vatandalara yasada belirlenen amacı aar nitelikte mobilya ve beyaz eya daıtıldıı, görsel ve yazılı basında yer alan haberlerden anlaılmıtır. Bu yardımların, seçmen oyunu etkilemeye yönelik olduu ve Anayasa’nın 67’nci maddesinde ön görülen, seçimlerin serbestlii ve eitlii ilkelerine uygun dümedii açıktır.” AKP YSK’YA SALDIRDI

Seçim yardımları hakkında 11 ubat günü basın toplantısı düzenleyen Devlet Bakanı ve Babakan Yardımcısı Hayati Yazıcı ise YSK’ya saldırdı. YSK’nın kararını eletiren Yazıcı, YSK’nın böyle bir karar verme yetkisinin olup olmadıının tartımalı olduunu ileri sürdü. Çalımalarının 298 sayılı kanun kapsamında mütalaa edilmesinin mümkün olamayacaını ileri süren Yazıcı, “siz bizim sosyal yardımları hediye, eantiyon diye nasıl nitelersiniz” diye konutu.G

ULUSAL GÖRÜŞ

Kıbrıs satılmamış… Orada yerinde duruyormuş!!! İçimizin çeşitli nedenlerle kan ağladığı bugünlerde beni derinden yaralayıp kahreden bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Haber aynen şöyle: Kıbrıs satılmadı, yerinde duruyor… AKP Genel Başkanı ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “İktidara geldiğimiz günden itibaren, ‘Kıbrıs satılıyor’ diye bağırıyorlar. Kıbrıs satılmadı. Orada yerinde duruHÜSEYİN MACİT YUSUF yor. Üstelik Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti orada onuruyla, gururuyla, itibarıyla duruyor” dedi. Erdoğan, partisince Kırşehir’de Ankara Caddesi’nde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, son 6 yılda atılan adımlarla Türkiye’nin çehresini değiştirdiklerini söyledi. Erdoğan şöyle konuştu: “İktidara geldiğimizde ‘ezberleri bozacağız’ dedik. ‘Çözümsüzlük bir çözüm olamaz’ dedik. Kıbrıs meselesinin üzerine gittik. Kıbrıs’ta dengeleri değiştirdik. Proaktif politika yürüttük. Masadan kaçan taraf biz olmadık. Rum kesimini masaya çeken taraf olduk. Biz iktidar olduk, KKTC Cumhurbaşkanı’nı kırmızı halılarla karşılayan ülkeler oldu. İşte, kurduğumuz bağlarla, Pakistan resmi törenle KKTC Cumhurbaşkanı’nı karşıladı. Peki bizden öncekiler niçin bunu yapamadılar, neden? İşte o itibar meselesidir. Bu itibarı, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri olarak, 58, 59, 60. hükümetler olarak hamdolsun bizler kazandırdık. Bu mudur peşkeş çekmek? Asıl milliyetçilik bizim yaptığımızdır.” ANNAN PLANI KABUL EDİLSEYDİ… Sizler de bu haberi okuyunca büyük bir kızgınlıkla kahroldunuz değil mi? Emperyalistler tarafından hazırlanıp, allanıp pullanarak AKP iktidarı tarafından desteklenen ve Kıbrıs Türkü’nün kabul etmesi için her yola başvurulan Annan Planı, Rumlar tarafından kabul edilseydi; bugün Tayyip Erdoğan Kıbrıs’ın nasıl satıldığını; Girit gibi nasıl elimizden çıkıp bir Yunan adası olduğunu görecekti. Kıbrıs hakikaten yerinde duruyor, ancak referandum günlerinde çektiklerimizi bir de bize sorun. 4-5 kez Rum saldırıları karşısında soykırımdan kurtulan, göçe zorlanan, yıllarca insanlık dışı şartlarda yaşamak zorunda kalan Kıbrıs Türkü 2004’te Annan Planı ile yok edilmek ile karşı karşıya bırakılmıştı. Bin bir meşakkatle kurduğumuz devletimiz KKTC yıkılıyor yerine Rumların egemenliğinde Türklerin zaman içerisinde yok edileceği Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluyordu. Allahtan Papadopulos ve onun gibi düşünen Türk düşmanları bu planın kendilerine kazandırdıklarını az buldular da reddettiler. Rumlar Annan Planı’na hayır demeseydi bugün binlerce Rum, Kuzey Kıbrıs’a yerleşmiş olacak, TSK’mızın önemli bir bölümü adayı terk etmiş olacak ve biz savunmasız Kıbrıs Türkleri, tahayyül edilemeyecek tehlikelere maruz bırakılacaktık. ERDOĞAN KIBRIS TARİHİNİ BİLMİYOR Gazze’de bugün İsrail’in yaptığı, genç, yaşlı, çoluk-çocuk demeden akıttığı masum insanların kanları gibi, Rumların da Kıbrıs Türklerinin kanlarını akıtacaklarından hiç kuşkunuz olmasın. Kıbrıs satılıyor diye bağırdığımız için, bugün biricik Anavatanımızın Başbakanı bizimle dalgasını geçiyor. Vatan toprağına, şehitler diyarı Kıbrıs’ımıza sahip çıktığımız için neredeyse bizi suçlayacak. O günleri hatırladıkça inanın inanılmaz acılar çekmekteyim. Sayın Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs Milli Mücadele tarihimizi iyi bilmediğine inanmaktayım. Hiç olmazsa KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın kaleme aldığı Kıbrıs: Elli Yılın Hikâyesi kitabını okusun da Kıbrıs Türkü’nün neler çektiğini, nereden nereye geldiğini öğrensin. MÜZAKERE MASASINDA HAVANDA SU DÖVÜLÜYOR Şimdi adada müzakereler sürdürülmektedir. Hedef yine Birleşik bir Kıbrıs’tır. Adayı Yunan yapmaktan zerre kadar vazgeçmemiş olan

Rum’la yeniden bir arada yaşamanın yolları aranmaktadır. Emperyalizmin baskısıyla, Türklerle Rumlar masada havanda su dövmektedirler. AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’in “Bence Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi AB, Kıbrıs ve Türkiye için çok önemlidir” söyleminin, AB üyesi Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’ni kollamaya yönelik olduğunu anlamak zorundayız. KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın her geçen gün yoldaşı Hristo-fiyasko’nun gerçek yüzünü ve esas niyetini daha iyi gördüğüne inanıyorum. Hristo-fiyasko’nun da, önceki Rum liderler gibi, Enosisçi bir faşist olduğunu artık anladığına ve Kıbrıs sorununun emperyalizmin dayatmalarıyla Kıbrıs Türk halkının istediği bir şekilde çözülemeyeceğini idrak ettiğine inanıyorum. Talat müzakerelerden bir sonuç çıkmayacağını bence artık anlamıştır. Ancak Türkiye’nin AB yolunda yara almaması adına ve kendisinin de Cumhurbaşkanı seçilmeden önce verdiği ‘Kıbrıs sorununu çözeceğim’ sözüne sadık kalmak adına masadadır. Yoksa müzakerelerin nafile sürdürüldüğünü aklı olan herkes idrak edebilmektedir. YENİ BİR PLANA HAZIRLIKLI OLALIM Yakında, en geç sonbaharda, emperyalizm önümüze yeni bir şer planını koyacak ve bunu kabul etmemiz için dayatacaktır. Yine emperyalizmin ajanları ve işbirlikçileri halkımızın arasına sızarak, milyonlarca doları dağıtarak yeni planın kabul edilmesi için çalışacaklardır. Kıbrıs Türkü yeni bir tehlike ile karşı karşıyadır. Bilindiği gibi 19 Nisan’da KKTC’de Milletvekili Genel Seçimleri yapılacaktır. Bu seçimlerde çıkacak sonuç çok önemlidir. Seçim sonucuna göre sürdürülmekte olan müzakerelerin seyri değişebilecektir. SEÇİM ÖNCESİ DAĞITILAN YABANCI FONLARA DİKKAT! Kıbrıs Türk Varoluş Konseyi, Kıbrıs Türkü’nü önümüzdeki günlerde bekleyen tehlikeyi fark etmiş ve bir uyarı bildirisi yayınlamıştır. Bildiride şu uyarılar yapılmaktadır: “Konseyimiz tarafından, ABD, AB gibi emperyalist ülkelerin ve bu ülkelere bağlı USAID ve UNDP gibi sözüm ona yardım veya kalkındırma kurumlarının, KKTC’de 19 Nisan’da gerçekleştirileceği açıklanan seçimlere yönelik programlı bir saldırı başlattıkları gözlemlenmiştir. Bu saldırı Kıbrıs Türk halkının hür iradesine yöneliktir. Bu saldırıların benzerleri Annan Planı’nın tartışıldığı dönemdeki seçimlerde ve 2004 Referandumu’nda da gerçekleştirilmiş ve ne yazık ki Kıbrıs Türk halkının iradesi olumsuz yönde etkilenmiştir. “Bundan sonraki seçimler ve özellikle de 19 Nisan seçimleri olağan bir seçim değil, Kıbrıs Türklerinin adadaki geleceği ve varlığı ile yakından ilişkilidir. Ülkemizde, bu ülkeler ve kurumlar tarafından hesapsızca dağıtılmaya başlanan paraların dağıtılış amacının Kıbrıs Türklerinin çıkarlarına ve gelişip kalkınmasına yönelik olmadığı açıkça görülmektedir. Bu faaliyetler Kıbrıs Türk halkının yıkımını ve Rum çoğunluk içinde eritilip yok olmasını amaçlayan emperyalist çıkarların gerçekleşmesini amaçlamaktadır. Konseyimiz, bir kez daha Kıbrıs Türk halkının hür iradesinin ABD ve AB ülkelerinin çıkarları doğrultusunda etkilenmesine izin vermeyecektir.” GİRİT DE YERİNDE DURUYOR! Erdoğan’ın “Kıbrıs satılmadı, orada yerinde duruyor” diyerek milliyetçilik taslaması, Türkiye’de yaklaşan yerel seçimlere yönelik iç siyasi bir manevradır. Kıbrıs sorunu bize göre 1974’te Anadolu kahramanlarının adaya ayak basmaları, canımızı namusumuzu kurtarmaları ve 1983’te KKTC’yi kurmamızla bitmiştir. Eksik olan anlaşmadır. Anlaşmanın da adil olması ve Kıbrıs Türkü’nün haklarına zarar vermemesi, olmazsa olmazımızdır. Sayın Erdoğan unutmasın; Girit de orada yerinde duruyor, ancak ne yazık ki Yunan olarak. Tarihimizden gerekli dersleri almanın zaruretini artık anlamak zorundayız. Bizim, Kıbrıs’ın ikinci bir Girit olmaması için ant içtiğimizi, TMT ruhuna bağlı olduğumuzu, Kıbrıs’ı satıp savmak isteyenler, emperyalizme peşkeş çekmek isteyenler kafalarına iyice sokmalıdırlar.G

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 29

MEHMET AAR SUSURLUK’TAN HÂKM KARISINDA

Türkiye, Ağar’ın ‘bilmeden’ yaptıklarını Aydınlık’tan öğrendi Susurluk davasndan yarglanmansa balanan Mehmet Aar, bütün suçlamalar reddetti, ancak “bilmeden görev ihmali yapm olabileceini” söyledi. Abdullah Çatl’y tanmadn iddia eden Aar, uyuturucu ve insan ticareti faaliyetleriyle bilinen Yaar Öz ve Tark Ümit’i muhbir olarak kullandklarn söyledi. okunulmazlıı nedeniyle 12 yıldır yargılanamayan Mehmet Aar’ın, Susurluk davasından yargılanmasına 9 ubat’ta Ankara 11. Aır Ceza Mahkemesi’nde balandı. Mehmet Aar, 1993-1996 yıllarına ilikin u suçlamalarla yargılanıyor: -Cürüm ilemek için silahlı teekkül oluturmak, -Abdullah Çatlı’nın saklı bulunduu yeri bildii halde yetkili mercilere haber vermemek ve gizlenmesine yardım etmek, -Yasalara aykırı olarak Abdullah Çatlı ve Yaar Öz’e silah taıma izin belgesi vermek suretiyle görevi kötüye kullanmak, -Yasalara aykırı olarak Çatlı ve Öz’e yeil pasaport verilmesini salamak suretiyle görevi kötüye kullanmak. Mehmet Aar, davanın ilk durumasında, kamu görevleri sırasında hukuk dıı hiçbir uygulamasının olmadıını savundu, ancak “bilme-

D

30 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

den” görev ihlali yapmı olabileceini söyledi. Aar, bunun dıındaki bütün iddiaları reddetti. “YAŞAR ÖZ VE TARIK ÜMİT MUHBİRİMİZDİ”

Mahkeme Bakanı Hasan atır’ın sorularını yanıtlayan Mehmet Aar, adları uyuturucu ve insan kaçakçılıına karımı Yaar Öz ve Tarık Ümit’i muhbir olarak kullandıklarını söyledi. Aar, Tarık Ümit’in MT için çalıtıını belirtti. Mehmet Aar, Emniyet Genel Müdürü olduu dönemde, Yaar Öz sahte belgelerle ve ruhsatsız silahla yakalanıp gözaltına alındıında, Öz’ün serbest bırakılması için kolaylık salanması talimatı verdiini itiraf etti. “ÇATLI’YI TANIMAM”

Mehmet Aar’ın, Susurluk kazasında ölen Bahçelievler katliamı hükümlüsü, uyuturucu kaçakçısı Abdullah Çatlı’yı tanımadıını, ismini basından ve meslei gerei duyduunu iddia etmesi dikkat çekti. Aar, Susurluk kazasındaki araçta yer alan Sedat Bucak ve dönemin stanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocada’ı tanıdıını, bu kiilerin terörle mücadeleye katkıları olduunu ileri sürdü. Aar, yasalara aykırı olarak Çatlı ve Yaar Öz’e silah taıma izin belgesi verdii iddialarını reddetti. Belgelerin hepsinin sahte olduunu ileri süren Aar, “bu belgelere hiçbir katkım yoktur” dedi. brahim ahin’i de “terörle mücadelede birçok hizmeti olan kii” olarak deerlendiren Aar, ahin’i tanıdıını ancak yasa dıı herhangi bir ilikisi olmadıını ileri sürdü. Duruma Aar’ın yazılı savunmasını

hazırlanması için 13 Mayıs 2009 tarihine ertelendi. AĞAR’IN İDDİANAMESİNİ AYDINLIK YAYIMLAMIŞTI

Susurluk çetesinin üzerine kararlılıkla giden Aydınlık, Mehmet Aar’ın Çiller Özel Örgütü’ndeki rolünü ve faaliyetlerini de ortaya çıkarmıtı. lk kez Aydınlık’ın 22 Eylül 1996’da yayımladıı MT raporu, Mehmet Aar ekibinin uyuturucu kaçakçılıı, tehdit, gasp ve haraç gibi yasadıı faaliyetlerini içeriyordu. Abdullah Çatlı ve grubuna, Aar’ın baında olduu dönemde Emniyet Genel Müdürlüü’nce polis kimlii ve yeil pasaport verildii belirtilen MT raporunda faili meçhul birçok cinayet de Aar ekibiyle ilikilendiriliyordu. Aydınlık, Çiller Özel Örgütü’nün TSK, Emniyet, MT, CIA-MOSSAD ve mafya balantılarını isim isim kamuoyuna açıklamıtı. Tansu Çiller ve Mehmet Aar’ın iddianamesini, eylemleri, suç kanıtları ve hukuki durumlarıyla ilk hazırlayan çi Partisi oldu. 10 Kasım 1996 tarihli Aydınlık Çiller-Aar iddianamesini ek olarak yayımladı.G

Aydnlk, 22 Eylül 1996.

Sevgili…. Babamız Dedemiz SEMİH İRTAN (Emekli Mal Müdürü) 1933 – 2006 14 Şubat’ta senin bizlerden ayrılışının 3.yılı doluyor. Bizler seni özlüyoruz ..

Seninle, senden miras kalan; çalışkanlık, emeğe saygı, gerçeği anlama vicdanlı ve adil olma çabalarıyla ve de ülkemize, geleceğimize duyduğumuz güvenle yaşamaya devam ediyoruz. Eşin – çocukların Gülfeza, Bülent İrtan Nurperi, özer, Ayşegül Sancak Nilüfer, İlhan, Göksu Kırıt

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

31

MUZAFFER TEKN Ç PATS’NE ÜYE OLDU

M. Tekin: İşçi Partisi’ne kabulüm bana şeref kattı Kbrs’a paraütle inen ilk birlik komutanlarndan Muzaffer Tekin Ergenekon Davas’nn 44. durumasnda Mahkeme Heyeti önünde çi Partisi’ne üye oldu. Tekin, Dou Perinçek’e yazd mektupta “çi Partisi saflarnda bir nefer olmann yurttalk görevi olduunu” söylüyor. HAYAT ÖZCAN/ SLVR

Silivri 13. Aır Ceza Mahkemesi salonundayız. 29 Ocak 2009 tarihli 44. oturum. Dou Perinçek’in çapraz sorgusu devam ediyor. Savcı sordu: -Partinizde bulunan belgeler arasında “Öncüler listesi” adlı belge bulundu. Sanıklardan Muzaffer Tekin’in adı orada geçiyor. Bu belge hakkında açıklama yapınız. Perinçek tane tane konumaya baladı. -Sayın Bakan biz toplumun aydın, birikimli öncü isimlerini partimize davet ediyoruz. Bu listede onların isimleri var. Muzaf-

M Muzaffer Tekin ei Müge (sada) ve kz Özge Tekin ile.

fer Tekin’den bize çok övgü ile bahsettiler. Kıbrıs’a paraütle inen ilk birlik komutanlarından, Partimizin Merkez Karar Kurulu üyesi E. Komando Albay Dinçer Kömek bile anlattı, kahramanlıını örendik, partimize üye olmasını önerdi. Biz de uygun bulduk. imdi buradan kendisine çi Partisi’ne üye olması için çarı yapıyorum” dedi. çi Partisi Genel Bakanı Dou Perinçek’in konumasını bütün salon dinledi. Muzaffer Tekin ayaa kalktı, her zamanki zarif davranııyla önünü ilikledi ve Mahkeme Heyeti’ne hitaben kısa, öz konutu. -Sayın Dou Perinçek’in teklifinden eref duyarım. Partiye üye olmayı kabul ediyorum. Ergenekon tertibiyle tutuklanan ve 5,5 ay Tekirda’da aynı kouta kalan Adnan Akfırat, kou arkadaı Muzaffer Tekin için “örnek, güvenilir, saygın, birikimli” sıfatlarını pe pee sıralıyor.

Askeri Lisesi, 1972 yılında ise Kara Harp Okulu’ndan Piyade Temen olarak mezun olur. Komando Temeni Tekin

ZAFER TEPE’YE ADINI VERDİ

Muzaffer Tekin, 1969 Kuleli

1974’te gazeteler Türk subaylarnn kahramanlklarn Tekin’in fotoraflarn basarak haber yaptlar.

32 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

yedi göbek asker çocuudur. Babası Albay Salih Tekin, dedesi Miralay Ahmet Rıza, daha büyük dedeleri Kale-i Sultaniye Kumandanı, Mirliva Cevat Bey, Gelibolu Sancak Kumandanı Ali Nait Bey ve yeniçeri aası Örneksiz Mustafa Aa… Zafer Tekin adı Kıbrıs’ta 20 Temmuz 1974 tarihindeki 1. çıkartmada duyuldu. Bolu Komando Tugayı 2. Tabur, 2. Takım Komutanı olarak Kıbrıs’ta görevinin baındadır. Lapta ile Karapa arasındaki tepeyi Grivas’ın EOKA-B’cilerinden ele geçirir. Buradaki kahramanlıı tarihe geçecek ve tepe “Zafer Tepe” adını alacaktır. Adı artık Zafer Yüzbaı’dır. Sivil hayatta da ona Zafer diye hitap edilir. Yıllar sonra Ergenekon ddianamesi’nde Muzaffer Tekin’in “örgüt içindeki kod adı Zafer” olarak geçiyor. ÇIKARTMAYI NASIL BAŞARDIK!

3 Eylül 1974 tarihli Milliyet’teki köe yazısında Hasan Pulur Muzaffer Temen’in kahramanlıını yazmı. Yabancı bir gazeteci Kıbrıs’taki baarıyı sormu: “Siz bu ii nasıl yaptınız”, Kıbrıs’a nasıl çıkılmıtı, nasıl üç günde adanın kuzeyinin tozunu attırmıtık. Hasan Pulur gazeteciye Kıbrıs’tan gelen iki mektubu okur ve makalesinin sonuna un-

ları yazar: “Yabancı gazeteci dinliyordu ve biz okuyorduk. “Galiba cevabını almıtı… Hasan Pulur’un 1974’te köesinde yayımladıı mektupta Muzaffer Tekin babasına Türk askerinin gücünü öyle anlatmı: “Burun buruna olduumuz düman bizlerin aırlıını kaldıracak güçte deil. Üzerine gitmede tereddüt etmediimiz bu yaratıklar Türk askerinin gücünü bir kere daha anladılar.” “Ölümü hiç düünmedim. ayet ölümü düünseydim o beni çoktan bulmutu bile” “Bu an çok mutluyum. Allah’ım bana bu günleri gösterdii için O’na sonsuz ükran borcum var.” “6 TÜRK SUBAYI RUM ÇEMBERİNİ YARDI VE MÜCAHİT TABURUNU KURTARDI”

Aynı günlerde yayımlanan bir baka gazete, içlerinde Muzaffer Tekin’in de bulunduu 6 Türk subayının mücahit taburunu nasıl kurtardıını anlatıyor. “Hareketin birinci gününde, Hilarion’a ulaıp mücahitlerle kucaklamak için bir sızma teebbüsünde bulunan Komando Tugayı’nın 3. Bölük Subaylarından Piyade Kd. Yüzbaı Osman Baykurt, Piyade Kd. Üstemen Fazıl Münirolu, Piyade Temen

Muzaffer Tekin ve Piyade Astemen Mehmet Manga kalenin yamaçlarında pusuya dümüler… “Sabaha kadar kayalık arazide çetin bir savunma yapan subaylarımız afakla beraber taarruza geçmi ve çemberi yararak St. Hilarion’a ulamılar… Düman aır zayiat verirken, mücahitlerden 28 yiit ehit dümü.”G

L Ergenekon davasnn ilk tahliye edilen san Mahmut Öztürk, Muzaffer Tekin ve Adnan Akfrat. (soldan saa)

MUZAFFER TEKN’N DOU PERNÇEK’E MEKTUBU

Biricik çözüm çi Partisi Sayın Dou Perinçek, çi Partisi Genel Bakanı 1950 yılında dünyaya geldim. 1969 yılında Kuleli Askeri Lisesi, 1972 yılında ise Kara Harp Okulu’ndan Piyade Temen olarak mezun oldum. Türk Ordusu’nda Tk.K.lıı ve Bl. K.lıı görevleri yaptıktan sonra 1985 yılında Silahlı Kuvvetlerden ayrıldım. Emekli olduum tarihten 2000 yılına kadar kardeimle birlikte aktif olarak ticaret hayatımı sürdürdüm. lke olarak bugüne kadar yasal, yasa dıı hiçbir yapılanmanın içinde yer almadım. Ergenekon operasyonu ile tutuklanmamı olsaydım, ölene kadar da hiçbir dernek, sivil toplum örgütü ve de siyasi parti üyesi olmama kararlılıındaydım.

Tutuklu olduum süreçte, Sn. Dou Perinçek ile ve de dava arkadalarıyla birlikte yargılanmam kendilerini yakından tanımama sebep oldu. Sn. Dou Perinçek’in birçok özellikleri yanında, müthi iradeleri, engin bilgi ve birikimleri, önder kiilii, cesareti, alçak gönüllülüü ve ülke severlii beni kendilerine hayran bıraktı. Dava arkadaları Sn. Hikmet Çiçek, Sn. Nusret Senem, Sn. Serhan Bolluk, Sn. Hayati Özcan, Sn. Adnan Akfırat’ı da bu vesileyle tanımak onuruna sahip oldum. Önderlerine ve birbirlerine olan saygı, sevgi ve inanmılıkları, özellikle de ülke meselelerine olan duyarlılıkları her türlü övgü ve takdire layıktır. lk günden, bu güne kadar, yurdun

birçok yerinde çi Partisi’ne gönül veren insanların tek vücut kenetlenmelerini gördüm. “Bir ölürüz, bin doarız” prensibiyle dava arkadalarına ve davalarına nasıl sahip çıktıklarına ahit oldum. Ulusal devletimizin hedef alındıı, küreselleme adı altında parçalanma sürecimizin balatıldıı, emperyalistlerle yerli ibirlikçilerin kol kola girdii bu sıkıntılı günlerde, ülke sorunlarına yegâne çözümün Sn. Dou Perinçek önderliinde çi Partisi programlarında olduunu düündüüm için bu parti saflarında bir nefer olarak yer almayı yurttalık görevi kabul ettim. Cesur yürek Sn. Dou Perinçek önderliindeki bu dürüst, vatansever camiaya kabulüm bana eref katacaktır.

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

33

‘YURTSEVER AYDINLAR SERBEST BIRAKILSIN’ MZA KAMPANYASI DEVAM EDYOR

Ergenekon tertibine karşı yeni imzalar Türkiye’nin önde gelen airleri, romanclar, ressamlar, heykeltralar, yazarlar, sinemaclar, tiyatrocular, yönetmenleri, fotorafçlar, her alandan seçkin bilim adamlar, Amerikan tertibine direnen aydnlarmzn yannda olduklarn gösteriyorlar. mzaclara yeni katlmlar devam ediyor. Geçen hafta yayımladıımız “Yurtsever Aydınlar Serbest Bırakılsın” bildirisine imza veren çok sayıdaki yazar, sanatçı ve bilim adamlarımıza yeni adlar katıldı. Türkiye’nin önde gelen airleri, romancıları, ressamları, heykeltıraları, yazarları, sinemacıları, tiyatrocuları, yönetmenleri, fotorafçıları, her alandan seçkin bilim adamları, bu zor günlerde yurtsever aydınlarımızın yanında olduklarını gösterdiler. Onlar, Amerikan tertibine direnen aydınlarımızın yanında yer alıyor ve Türkiye’nin baımsızlık mücadelesine katkıda bulunuyorlar. te “Cumhuriyet yargısı ve Türk milleti bu tertibi çökertecek. Türkiye kazanacak,” diyen imzalara katılan yeni yazar, sanatçı ve bilim insanları:

Ahmet Ada (air-Yazar), Tayfun Akaya (Pro. Dr. Sanat Tarihçi), Tanju Akerman (Yazar), Sunay Akın (air-Yazar), B. Sadık Albayrak (air), Feridun Andaç (Yazar), smet Arslan (Yayıncı), M. Erman Aslanolu (Yayıncı), smail Aydomu

rfan Yalçın

34 G Ayd›nl›k

Hüseyin Feryad

G

15 UBAT 2009

(Halk Ozanı), Mehlika Ba (Resam), Abidin Baysal (Ressam), Erol Bilbilik (Aratırmacı Yazar), Alaattin Bilgi (Yazar-Çevirmen), Osman Bolulu (Yazar), Çetin Çalayan (air), Ergün Çelikhan (Halk Ozanı), Yılmaz Çongar (E. Krm. Alb.Yazar), Aa Demir (Halk Ozanı), Ömer Demircan (Prof. Yazar), Yılmaz Dikba (Aratırmacı Yazar), Cihan Dura (Prof. Dr.) Gülcemal Durdu (air), Hüseyin Ekici (Yazar), Hüseyin Ferhad (air), Turhan Feyizolu (Yazar), Bahattin Fırtına (Et. Yazar), mran Göker (Dr.), Kaan Güner (Sanatçı-Öretim Görevlisi), Aydın Ilgaz (YayıncıYazar), Arife Kalender (air), Kemalettin Kaya (Yazar) Sabahattin Kömürcüolu

Özdemir Nutku

Aydın Ilgaz

(air), Hüsam Kurt (air), Ali Mustafa (air), Ahmet Necdet (air), Ali Narçın (Aratırmacı Yazar), Özdemir Nutku (TiyatrobilimciYönetmen-Yazar), Ahmet Oker (Ressam-Yazar), Mustafa Öne (Yazar), Sabri Özer (Et. Yazar), Ahmet Öztürk (Tiyatro Oyuncusu), A. Kadir Paksoy (air), Hüseyin Peker (air), Barı Sarıba (Ressam), Ülkü Sarman (Ressam), Mehmet Sazak (Et. Yazar), Akif enolu (Ressam), Kemal enolu (Tarihçi-Yazar), Levent Taka (Ressam), Cafer Tiryaki (Yazar), Mehmet Tomak (Prof. Dr.), Metin Turan (Edebiyat-Folklor Gen. Yay. Yönt.-Yazar), Ercü Turan (Sinema, Tuyatro Sanatçısı), rfan Yalçın (Yazar), Ahmet Yıldız (Edebiyat ve Eletiri Dergisi Gen. Yay. Yönt -Yazar), Mustafa Yılmaz (air).

Sunay Akın

SLVR’YE MEKTUPLAR

‘Aklanmış olarak çıktığınızda sizi kapıda kucaklayacağız’ stanbul’dan Av. Nezihi Sanal, Perinçek’in savunmasn büyük bir heyecanla okuduunu belirterek, “Tanr, oradaki savclarn durumuna kimseyi düürmesin” diyor. Ergenekon sanklarndan Kuvayi Milliye Dernei Bakan Bekir Öztürk de Dou Perinçek ve arkadalar için bir iir kaleme alm…

AV. NEZH SANAL

Savunmanız bir bayapıt Aydınlık dergisinde yayınlanan Ergenekon davası savunmanızı her seferinde artan bir heyecanla defalarca okudum. Bu bir savunma deil, bir iddianame. Gerçek bir Atatürk cumhuriyeti evladının manifestosu. Büyük Atatürk’ün Gençlie Hitabesi’nin

ve Bursa Nutku’nun muhatabı, Atatürk Gençliinin davranıı. 50 yıla varan meslek hayatımda, Tophane Kasrı’nda yapılan “Irkçılık Durumaları”nı henüz bir ortaokul örencisiyken izlemitim. Orada Nihal Atsız, Reha Ouz Türkkan, Zeki Velidi Togan, Alparslan Türke gibi sanıkların savunmalarını dinledim. Yassıada Durumaları’nı, sıkıyönetim davalarını takip ettim.

Sizinki gibi yiit ve gür bir ses duymadım. Bu bir savunma bayapıtıdır. Salam hukuk birikiminizi, emsalsiz bir hitabet ve haklılık gücü ile birletirmisiniz. Tanrı, oradaki savcıların durumuna kimseyi düürmesin. çtenlikle inanıyorum ki, bu ses bolukta daılıp gitmeyecek. Bu ses davanın tertipçilerinin çocuklarını ve torunlarını bile takip ve taciz edecek. Bir ngiliz Atasözü, “Eski günahların uzun gölgeleri vardır” diyor. Bu gölgeler hepsinin üzerine düecek. Ülke üzerine çökmü bulunan bu kara duman daılıp güne doduu zaman, bütün yarasalar sıınacak karanlıklar arayacaklar. te o zaman, Falih Rıfkı Atay’ın Akam gazetesinde, zmir’in kurtuluu üzerine yazdıı yazının biti cümlesini hatırlayacaız: “Bu nesil öyle zamanlar geçirdi ki doduuna lanet etti. Fakat birçok nesiller bizim zamanımızda domadıına lanet edeceklerdir.” nanıyorum ki, bütün bu abuk sabuk iddialar tarihin çöplüünü boylayıp, alnımız ak ve baımız dik olarak, aklanmı olarak çıktıımız zaman, sizi kapıda kucaklamak zevkini tadacaız. Size ve bütün arkadalara saygı ve sevgilerimi yolluyorum. Varolun, saolun…G

Çok mu öfkelendiler, beyleriniz Lozan’a? Yalancı Ermeni’nin, oyununu bozana. Çok malzeme verdiniz, bu acemi ozana. Dou Perinçek ile nedir sizin derdiniz? “Ergenekon” diyerek, Türkiye’yi gerdiniz.

“Ergenekon” diyerek, Türkiye’yi gerdiniz. Ferit lsever çıktı, nihayet dıarıya. Adnan, Hikmet, Hayati, ulatı baarıya. Avukatlar çalıkan, benziyorlar arıya. Dou Perinçek ile nedir sizin derdiniz? “Ergenekon” diyerek, Türkiye’yi gerdiniz.

Bin Tayyip’e deimem, yolunda duruunu. Ecnebi bakentinde, masaya vuruunu. Acından ölse yemez, devletin kuruunu. Dou Perinçek ile nedir sizin derdiniz? “Ergenekon” diyerek, Türkiye’yi gerdiniz.

Haberin dorusunu, yayınladı ULUSAL. AYDINLIK BELGELED, fotoraflar bir masal. “llegal çete” deil, “Özel Kuvvetler” yasal. Dou Perinçek ile, nedir sizin derdiniz? “Ergenekon” diyerek, Türkiye’yi gerdiniz.

DOU PERNÇEK

Ne ile suçladınız, Baba Nusret Senem’i? Doktor Serhan Bolluk’un, nerden gelir önemi? Sandıktan mı korktunuz yerel seçim dönemi? Dou Perinçek ile nedir sizin derdiniz?

Bekir Öztürk ‘Sözde Ergenekon’ sanıı Kuvvayı Milliye Dernei Bakanı

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

35

SEYİR DEFTERİ

M. Ali ahin’den ‘paran ‘Tarih affetmeyecek, siz de affetmeyin’ varsa yargıdan kaç’ tasarısı Kanadolu’ndan CHP eletirisi:

16 Mayıs Ulusal Hukuk ve Tavır Dergisi’nin düzenledii “86’ncı Yılında Cumhuriyet’in Neresindeyiz” konulu panel, Türkiye’nin seçkin aydınlarını bir araya getirdi. Panelde konuan Yargıtay Onursal C. Basavcısı Sabih Kanadolu, CHP’in çaraf ve Kuran kursu açılımlarını eletirdi. Kanadolu, “Oy kazanmak için kuruldukları misyondan sıyrılanları tarih affetmeyecektir, sizler de affetmeyin” dedi. Laiklik ve cumhuriyet karıtı eylemlerin odaı haline gelen AKP’nin iktidarda kalmasının izahının olmadıını belirten Kanadolu, Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi kapatmayarak dier partilere de bir özendirme mesajı verdiini söyledi. 6 ubat’ta lk Meclis’te düzenlenen panelde, Aratırmacı-Yazar Orhan Karaveli ve Prof. Dr. Birgül Ayman Güler de birer konuma yaptılar.

Adelet Bakanı Mehmet Ali ahin, Türk yargısına danımadan AB Komiseri Olli Rehn’e verdii “Yargı Reformu Strateji Taslaı”nda yer alan tasarıları, TBMM gündemine getiriyor. Adalet Komisyonu’nda görüülmesi beklenen tasarıya göre, Adalet Bakanlıı bünyesinde bir Arabuluculuk Daire Bakanlıı oluturulacak. Sistemle, tarafların mahkemeye bavurmadan sorunlarını arabulucular yoluyla çözmesi öngörülüyor. Hukukçuların “parası fazla olanın yargıdan kaçması” olarak deerlendirdii tasarıya, Türkiye Barolar Birlii (TBB) ve stanbul Barosu tepki gösterdi. TBB’den yapılan açıklamada, “Arabuluculuun dorudan Adalet Bakanlıı’na balı bir kurum olarak düzenlemesi sakıncalıdır. Örgütlenmenin ve eitimin TBB ve barolar bünyesinde yapılması gerekir” denildi. Gazetelere ilan veren stanbul Barosu da, tasarının yasalaması halinde yargının özelletirileceini vurguladı. landa, “Tüm hukuk kurumlarını, TBB’yi ve il barolarını, bu tasarıya karı balatılacak etkili eylem zincirine destek olmaya çaırıyoruz” denildi. Açıklamada, tasarının yasalaması durumunda yasadıı oluum ve güç odaklarının, hukuku kendi tekeline alabilecei uyarısı yapıldı.

Emniyet’in Dink eması Ergenekon tertipçilerini ele verdi Ergenekon iddianamesini Emniyet’teki F tipi örgütlenmenin yazdıı, Milliyet gazetesinde 9 ubat’ta yayımlanan emayla ortaya çıktı. Ergenekon soruturmasının balamasından 1 yıl önce yasadıı telefon dinleme faaliyetiyle oluturulan ema, yurtsever aydınların büyük kısmının, F tipi örgütlenmenin takibinde olduunu da gösterdi. Hrant Dink cinayetinden 10 gün sonra Emniyet stihbarat Dairesi’nin Tayyip Erdoan’a sunduu belirtilen iki ayrı emada, Dink cinayeti ile Ergenekon sanıkları arasında iliki kurulmaya çalııldıı anlaılıyor. çi Partisi Genel Bakanvekili Mehmet Bedri Gültekin, 10 ubat’ta düzenledii basın toplantısında, yayımlanan emalarla tertipçilerin oyunun bozulduunu söyledi. “Dink cinayetini tertipleyen kuvvetle, Ergenekon tertibini yapan kuvvet aynı merkezdir” diyen Mehmet Bedri Gültekin, öyle konutu: “Ramazan Akyürek bugüne kadar korunmutur. Ancak mızrak artık çuvala sımıyor. Akyürek derhal görevden alınmalı ve hakkında ceza soruturması balatılmalıdır.” Bu arada çileri Bakanlıı, Hrant Dink cinayetindeki sorumluluu Babakanlık Tefti Kurulu raporu ile de tespit edilen Fethullah sicilli Emniyet stihbarat Daire Bakanı Ramazan Akyürek hakkında, “görevi ihmal” suçundan inceleme balattı.

36 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

SEYİR DEFTERİ

Av. Ceyhan Mumcu Fincancı’nın açtıı davadan beraat etti

ABD Kongre üyelerinden Obama’ya:

‘TSK’ya baskı yap, Kıbrıs’tan çıksın’ ABD Kongresi’nin Rum ve Ermeni lobisine yakın 32 üyesi, ABD Bakanı Barack Obama’ya, Türk Ordusu’na Kıbrıs’tan çıkması için baskı yapılması talebiyle bir mektup yolladı. Mektupta, Türk askerinin adadaki varlıı da “igal” olarak tanımlandı. Kongre üyelerinin Obama’dan isteklerinin arasında, Fener Rum Patrikhanesi’nin haklarının iadesi ve “Ege’de kuvvet gösterilerini terk etmesi için Türkiye’ye baskı yapılması” da var. Mektupta Obama’nın geçmite Türkiye aleyhine aldıı tutumlara atıfta bulunularak “Umarız, yönetiminizin bu önemli konulardaki politikaları, sizin ve yardımcınız Joe Biden’ın geçmite aldıınız pozisyonları yansıtacaktır” denildi.

çi Partisi Genel Bakan Yardımcısı Ceyhan Mumcu, Ergenekon davası müdahili ebnem Korur Fincancı’nın açtıı hakaret davasından beraat etti. 11 ubat’ta stanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen davada konuan Mumcu “Kardeimin Uur Mumcu’nun kanlar içerisinde kalan parçalarını gördüm” diyerek sözlerine baladı. Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. ebnem Korur Fincancı’nın verdii raporla, Umut davası sanıklarının susma hakkını kullandıını belirten Mumcu “Böylece dava çözümsüzlüe ilerledi. Rapor verilmeden önce sanıklar pimanlık yasasından yararlanarak suçlarını itiraf edeceklerdi” dedi. Mumcu, Fincancı’nın sanıkları görmeden ve muayene etmeden rapor verdiini de belirtti. Mahkemenin beraat kararını Aydınlık’a deerlendiren Av. Mumcu, “Bu karar, kardeimi öldürenlerin bulunması için bir vesile olsun” dedi.

Düzeltme Aydınlık Dergisinin 19.10.2008 tarih ve 1109 sayılı nüshasının, “2001’deki Ergenekon tertibini açıklıyoruz: Hedef neden Org. Karadayı, Org. Kıvrıkolu ve Perinçek” balıklı yazının, 8. sayfasında “... MHP’den Muhsin Yazıcıolu’nun ayrılması operasyonunda görev alıyor. Fethullah Gülen ile Yazıcıolu’nun FEM Dershanesinin Altunizade ubesi’nin üst katında bulumayı düzenlemeyi de, külliyetli miktarda Amerikan Dolarını götürmeyi de Tuncay Güney yapıyor....” eklinde ifadeler vardır. Bu ifadeler gerçekdıı olup, kamuoyunda yanlı yorum yapma ve kanaat oluturmaya yöneliktir. Bu olay hiçbir zaman gerçeklememi olup, kullanılan ifadeler; müvekkil partinin kurulu sürecini ve Genel Bakanı Sayın Muhsin Yazıcıolu’nu töhmet altında bırakan, siyasi çalımalarda olumsuz ekilde etkileyecek, haksız rekabete yol açacak, haber niteliinde olmayan bir yazıdır. Müvekkil partinin Genel Bakanı ve Sivas Milletvekili Sayın Muhsin Yazıcıolu, Tuncay Güney isimli ahsı tanımamakta, onunla veya baka bir kii ile bu amaçlı bir görüme yapmamı, yazıda belirtilen adrese hiçbir zaman gitmemi, toplantı yapmamı ve para alıp vermemitir. Bu sebeple yazınızdaki ifadeler gerçekdıı, haber nitelikli olmayan, aratırma ve belgeye dayanmayan bir yazıdır. Bu durumu düzeltir, kamuoyunun bilgisine saygı ile sunarız. Keideci Vekili Avukat Murat Ekici

ÇİVİLEMELER / VURAL AHI Yoktan var etmek, vardan yok etmek… M. K. Atatürk TC’yi kurduktan hemen sonra, “Türkiye ne slam devleti olacaktır, ne de slam ülkesi” demiti… “Geçmie mazi derler” demeyin, Türklüünüze sahip çıkarak, Ortaça slamizmini aydınlık yaamdan eleyin…

Kssadan hisse, dini araç etme devri bir bitse! “Dini vaatleri baarıya ulamanın en etkili unsuru sayan Terakki-Perver Cumhuriyet Fırkası programı hain kafaların eseridir” diyen M. K. Atatürk, “Parti dini düünce ve inançlara saygılıdır” ilkesini benimseyenlere tepki göstererek, Takrir-i Sükun kanununu çıkarttı ve partiyi kapattı. (Söylev)

Sözün dorusu, erisi, görülmemitir babakann böylesi. Babakana kim öretmise öretmi, bilmedii ve övgü anlamındaki moner sözcüünü diplomatlara hakaret olarak kullanıyor. Daha komii RTE’nin azından hiç dümüyor moner sözü, pür dikkat AB’de yine gözü…

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

37

Cevap ve düzeltme 14 Eylül 2008 tarihli Aydınlık Dergisi’nde yayımlanan gerçek dıı haberler dizisinde, derginin 4’üncü sayfasında yer alan “Deniz Feneri Dernei ve Kanal 7’nin baını çektii “kara para aklama ve dolandırıcılık örgütüyle...”, derginin 5’inci sayfasında yer alan “Zekeriya Karaman ve smail Karahan, bazı itiraflarda bulunan Firdevsi Ermi’e eski avukatı lknur Baysu aracılııyla “konumasın, suçu üstlensin” diye tehdit içeren mesajlar göndermilerdir” ve derginin 6’ıncı sayfasında yer alan, “Avrupa’da toplanan para hep aynı merkeze, Kanal 7 yönetim kurulu bakanı Zekeriya Karaman’a iletiliyor” ile derginin 8’inci sayfasında yer alan “Deniz Feneri Zenginleri: Zekeriya Karaman, Zahid Akman, Mustafa Çelik, smail Karahan” eklindeki gerçek dıı, mesnetsiz ve maksatlı ifadelerle, 1. Kanal 7 Televizyonu, hiçbir resmi ya da gayrı resmi balantısı olmadıı halde Almanya’da gerçekleen Deniz Feneri E.V. davasıyla ilikilendirilmi, 2. Türkiye’de faaliyet gösteren Deniz Feneri adlı yardım kuruluuyla ortak bir dolandırıcılıa imza atmı gibi gösterilmi, 3. Almanya’daki Deniz Feneri E.V. ile Türkiye’de faaliyet gösteren Deniz Feneri Dernei aynı kurulularmı gibi ifade edilerek, Deniz Feneri Dernei ile ilgili tüm balantısı dernein hazırladıı programları yayımlamaktan ibaret olan Kanal 7 Televizyonu, bu ekilde Almanya’da faaliyet gösteren Deniz Feneri E.V. adlı kurulula ilgili olarak görülen davanın sanıı ilan edilmitir. Derginin 4’üncü sayfasında yer alan; “Deniz Feneri Dernei ve Kanal 7’nin baını çektii “kara para aklama ve dolandırıcılık örgütüyle...” eklindeki ifade haber olmaktan çok uzak, maksatlı bir ifadedir. Nitekim, derginiz böyle bir ifade kullanarak Almanya’da görülen Deniz Feneri E.V. davasında müvekkilim Sayın Zekeriya Karaman’ın da yargılandıı izlenimini yaratıp, hüküm giyen ahısların yöneticisi olarak ilan etmitir. Oysa, müvekkilim Sayın Zekeriya Karaman söz konusu davada yargılanmak bir kenara ifadesine dahi bavurulmamı ve yargılanmamıtır. Yazınızda bahsettiiniz; “kara para aklama ve dolandırıcılık” suçları çok ciddi suçlardır ve derginizin hiçbir dayanaı olmadan, bu tür aır ithamlarda bulunması basın ve ahlak ilkeleri ile örtümemekte, müvekkilin kiilik hakları ihlâl etmektedir. Sayın Zekeriya Karaman’ı suçlayan, müvekkilim aleyhine herhangi bir resmi evrak ya da karar bulunmadıı halde müvekkilimi suçlu ilan eden yayınlar yapan Aydınlık Dergisi yetkililerine hatırlatmak isterim ki; hiç kimse yargılanmaksızın, kendisine isnad edilen suç adli makamlarca tespit edilmeksizin “suçlu” olarak ilan edilemez! Gazetenizde bu tür haberlerin yayınlanması kamuyu aydınlatma amacından çok daha farklı olarak müvekkilin ahsını ve baında bulunduu kurumu karalamaya yöneliktir. Bu tür haberlerin yayınlanabilmesi için ortada somut delillerin bulunması ve iddiaların yargılama yapılanarak ispat edilmi olması gerekmektedir. Kuruluunuz hangi mesnetsiz iddialara dayanarak müvekkillerden Sayın Zekeriya Karaman ve s-

38 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

mail Karahan’ın Firdevsi Ermi’e avukatı aracılııyla tehdit mesajları gönderdiini sanki doruluu ispatlanmı ya da birebir ahit olmu gibi yazabilmekte ve kamuoyunu bu ekilde aldatabilmektedir. Müvekkil Kanal 7 ve yönetim kurulu bakan ve üyelerini hedef haline getirerek gerçee ve basın ilkelerine aykırı haber yapmayı kendisine i edinen kurumunuzun, birtakım medya kuruluları gibi müvekkil irket ve yönetim kurulu bakan ve üyelerini karalama kampanyası içinde bulundukları çok açık bir ekilde ortadadır. Yoksa, derginizin 8’inci sayfasında yer alan Deniz Feneri zenginleri balıı altında saydıınız isimleri adeta yargılanmılar ve haklarındaki iddialar ispatlanmı gibi kamuoyuna aktarması baka hangi ekilde açıklanabilir! 1) Haberdeki yanlı, abartılı ve maksatlı iddiaların aksine, bir kez daha ve önemle altını çizmek isteriz ki, Almanya’da yapılan yargılamada Sayın Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik ve smail Karahan’a karı yapılan asılsız ve gerçek dıı iddialar hiçbir ekilde resmi bir belge ve bilgiye dayanmamaktadır. 2) Müvekkil Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik ve smail Karahan’a karı yapılan bu yakııksız ve asılsız iddialar sadece tanık beyanları üzerinden yürütülmektedir, yani “sözlü ithamlara” dayanmaktadır. 3) Unutulmamalıdır ki, Almanya’daki yargılama uzlama yolu ile sonuçlanmı (!), yargılama sürecinde sanıklar defalarca ifade vermi, ancak müvekkil ve Kanal 7 kurumu aleyhine verdikleri bu ifadelerini hiçbir resmi belge ya da bilgiye dayandıramamılardır. 4) Almanya’da yapılan yargılama sonunda sarf edilen sözler ise hukuk açısından ayrıca üzüntü vericidir. Nitekim, müvekkil Zekeriya Karaman yargılanmamı, temel bir hak olan savunma hakkını dahi kullanmamıtır. Ortada somut deliller yok iken, müvekkil yargılanmamı ve savunma hakkını dahi kullanmamı iken nasıl olur da suçlu olarak ilan edilebilir ve kamuoyu bu ekilde yanıltılabilir. Kaldı ki, bu tür asılsız iddialar ile müvekkilin yayın kuruluunuz tarafından hedef haline getirilmesi ve bu maksatla yanlı ve gerçek dıı haberler yapılması son derece manidardır. 5) Aslında bu durum, haberden ziyade karalama amacı taıyan bir iftira kampanyasının ürünü olduunu da açıkça ortaya koymaktadır. Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, smail Karahan yıllardır ticaret hayatının içinde yer alan ve dürüstlüü kendilerine temel ilke edinen i adamlarıdır. Yayın kuruluunuz, haberin gerçekliini aratırmaksızın eletirilerde bulunmu, eletiri sınırlarını maksatlı bir ekilde amıtır. Bunu yaparken de Basın Meslek lkeleri’ni yok saymıtır. Kanal 7 Televizyonu ve yöneticileri ile ilgili olarak gerçeklerden uzak, aratırılmaya gerek duyulmadan yazılmı, tamamen hayal mahsulü ve karalamaya yönelik verilen bu haberle kamuoyu açık bir ekilde yanıltılmıtır. Açıkça ortadadır ki, müvekkillere karı gerçekletirilen aciz bir karalama amacı taıyan bu iftira

kampanyası son derece maksatlı olarak yürütülmektedir ve bu karalama kampanyasının bir parçası olarak günlerdir çaraf çaraf asılsız haber yorumlarında bulunan yazarınız haberin gerçekliini ve güvenilirliini aratırmaksızın beyanlarda bulunmu; -Doru ve tarafsız habercilik, -Aksi yargı kararı ile kesinlemedikçe hiç kimsenin suçlu olarak ilan edilemeyecei, -Kii ya da kuruluları, eletiri sınırları ötesinde, iftira ve suç tasnii nitelii taıyan yayın yasaklarına ilikin basın ilkelerinin tümünü ihlal etmitir. Ayrıca, ihtarımız konusu haberlerin yayınlanmasında yazar, “basiretli bir gazetecinin” üzerinde önemle durması ve aratırması gereken; Haber kaynaının DORULUUNUN VE GÜVENLRLNN aratırılmasında da hiçbir ihtimam göstermemitir. Kamuoyu tarafından bilinmelidir ki, gazetenizin de içinde bulunduu birtakım yayın kuruluları müvekkilleri özel olarak hedef haline getirmi, bunun üzerinden bırakın habercilii; -Hiçbir ahlaki anlayı ile badamayan karalama kampanyasının içinde yer almılardır. -Bu karalama kampanyası içinde ise her türlü asılsız iddiaları ortaya atmak. -Müvekkilin ahsına ve kurumuna karı “çamur at izi kalsın” propagandası içinde olmak. -Gerçek dıı yayınlar yaparak tüm kamuoyunu aldatmak mubah sayılmı. -Haksız ve maksatlı bir ekilde müvekkiller Sayın Zekeriya Karaman, Sayın Mustafa Çelik ve Sayın smail Karahan, YAKIIKSIZ BR DDA VE LKNN ÇNE ÇEKLMEYE ÇALIILARAK, -Aydınlık dergisi tarafından basın ilkeleri ve etii göz ardı edilmitir. Tüm bu maddi gerçekler varitken; -ddiaların doruluu ve ciddiyeti hususunda bir aratırma yapmaya dahi gerek görmeyen basın kuruluunuz, -Haklarında karalama yapılan müvekkilime iddiaların doruluunu sorma nezaketinde dahi bulunmadan, -Basın ilkeleri ve kiilik haklarını yok sayarak, -Eletiri sınırlarını aarak müvekkilimiz hakkındaki yakııksız ve gerçek dıı suçlamaları gazeteniz aracılııyla okuyucu kitlesi ve kamuya aktarmı, kamuoyu ve gazeteniz okurları bu hususta yanlı bilgilendirilmi, müvekkilimiz aleyhine aldatılmıtır. Açıklanan nedenlerle, yayınlanmaları basın ilkeleri ve ahlak kurallarına uymayan yanlı haberlerde Kamuoyunun ve okuyucu kitlesinin doru bilgilendirilmesi için CEVAP VE DÜZELTME metnimizin, gazetenizin aynı sayfa ve sütunlarında yayınlanmasını dier tüm yasal haklarımızın saklılıı kaydıyla arz ve talep ederiz. Yeni Dünya letiim A.. Zekeriya Karaman Mustafa Çelik smail Karahan Vekili Av. lknur Türker

COKUYLA GEÇEN 7 UBAT ZMR MTNG

İzmir’in öncüleri Gündoğdu Meydanı’nda buluştu 7 ubat’ta Gündodu Meydan’nda yaplan “sizlie, yoksullua ve yolsuzlua kar Ulusal Birlik” mitingi sendikalar, dernekleri, meslek odalarn ve partileri bir araya getirdi. Cokulu kalabalk zmir’den Silivri’ye bin selam göndererek yurtsever aydnlarn tutuklanmasna bir kez daha tepki gösterdi. BELMA YÜCEL / ZMR

“sizlie, yoksullua ve yolsuzlua karı ulusal birlik” mitingi sadece ekonomik krizi deil aynı zamanda Ergenekon tertibine daha da büyüyen bir tepki olarak ekillendi. Yaklaık 4 saat süren mitingde halaylar çekilip arkılar söylendi ve mitingin son dakikalarına kadar daılmayan binlerce kii alanda aynı sesi yükseltti: “Ne ABD ne AB tam Baımsız Türkiye!” Yerel seçimlerde birleme çarılarının yapıldıı mitinge özellikle sendikacılardan gelen destek dikkat çekti. Türk-i 3. Bölge Temsilci Yardımcısı Tuncay Kireçkaya, Tesi 1 ve 2 no.lu ube Bakanları Seydi Önder, Hüseyin nal, Petroli Aliaa ube Bakanı Mehmet Salih Aydın ve ube Sekreteri Salih Rakıcı, Harb-i zmir ube Bakanı Recep Arıkan’ın da aralarında bulunduu çok sayıda sendika temsilcisi mitinge katıldı. KORKMUYORUZ!

Açılı konumasını

kitle örgütü temsilcileri adına Cumhuriyet çin Güçbirlii Platformu Dönem Sözcüsü Av. Erdoan Özer yaptı. Erdoan Özer, 14 ülkede yapılan bir kamuoyu aratırmasının sonucun aktararak, AB karıtlıının en yüksek olduu ülkenin Türkiye olduunu söyledi. Özer’den sonra söz alan zmir Tabip Odası Bakanı Dr. Suat Kaptaner de aydınlarımız yargılanmasıyla ulusal onurumuzun çinendiini belirterek öyle dedi: Bütün Türkiye’yi dinliyorlar. Güya bizleri korkutacaklar! Siz korkuyor musunuz? -Hayır! -Korkacak mısınız? -Hayır! MUSTAFA KAMAL’İN GÜNEŞİ İZMİR’DEN DOĞACAK!

CKD Genel Bakanı ve 14 Nisan Çalıma Grubu Dönem Sözcüsü enal Sarıhan da Tayyip Erdoan’ın Davos tiyatrosunu deerlendirdi: “Dün askerimizin baına çuval geçirilirken susanlar bugün katil ilan edip bu politikadan prim toplamaya çalııyorlar.

Onlara sesleniyorum. Gücünüz yetiyorsa bu sözleri Amerikan Bakanı’na söyleyin.” Yeni Parti zmir l Bakanı Utku Gümrükçü de meydandaki yurttalara öyle seslendi: -Türkiye’nin baından Tayyip Erdoan belasını def edip yollayacak mısınız? -Evet! -O zaman yolumuz açık olsun! M. Kemal’in günei zmir’den doacak!” CHP zmir Milletvekili Ahmet Ersin de yaptıı konumada Ergenekon tertibini bert bir ekilde eletirdi. Eitim- Genel Sekreteri Levent Akça da binlerce öretmen açıı olduunu, binlerce öretmenin de isiz gezdiini anlattı. TÜRKİYE’NİN GERÇEK GÜNDEMİ EKONOMİK KRİZ

çi Partisi Genel Bakanvekili Mehmet Bedri Gültekin, konumasında krizden Ergenekon tertibine, Tayyip Erdoan’ın BOP ebakanlıından Davos ovuna kadar birçok konuya deindi. Gültekin unları söyledi: “Krize çözüm tam baımsızlıktır, halkçı devletçi ekonomidir, M. Kemal Atatürk’tür. Tayyip Erdoan Davos’taki ucuz seçim ovlarıyla Türkiye’nin gündemini deitirme çalııyor. Oysa Türkiye’nin gerçek gündemi ekonomik krizdir, F tipi çetenin devleti igal etmesidir. Türkiye’nin asıl gündemi ABD’nin proje görevlilerinin devletin üst kademelerini igal etmesidir. Silivri zindanına bu ülkenin kahraman evlatlarının yurtsever devrimcilerin tıkılıp zindana atılmasıdır”. Mitingde TGB Genel Bakanı Osman Yılmaz ve SHP Parti Meclis Üyesi Altan nanç da birer konuma yaptılar. Osman Yılmaz, AKP iktidarının yasa dıı olduunu söyledi.G

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

39

HAFTANIN NOTLARI

G Mengi: Toplum komplocuları deşifre etmekte uzmanlaştı Fethullahçı basın son olarak Org. Şener Eruygur’un eşiyle bir GATA doktoru arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmasını ortaya sürdü. Ve yargıyı hedef alan bir terör dalgası başlatıldı. GünSERHAN BOLLUK gör Mengi “İğrenç saldırı!” başlığını attığı yazısında şöyle dedi: “Dün yüz yüze geldiğimiz bir olay, yargıya yönelik baskıların artık bazı mahkemeleri doğrudan hedef seçebilen bir cürete ulaştığını düşündürüyor. “Canı yanmış bir kadının velev ki gerçek kişisel değerlendirmeleri olsun, bunlar niye medyaya sızdırılmıştır? “Emekli Orgeneral Eruygur’un eşi kullanılarak mahkemeler üstünde niçin bu iğrenç baskı oluşturuldu? “İşte tüm bu fitne fesat tertiplerinin varmak istediği hedef yargıçların vicdanlarını baskı altına almak ve onları adaleti değil kendilerini koruma mecburiyetine düşürmektir. “Neyse ki artık toplum uyanmıştır ve komplocuları, niyetlerine bakarak deşifre etmekte uzman hale gelmiştir.” (Vatan, 11 Şubat 2009) Mengi’nin satırlarındaki haklılığı aynı gün yazan Fehmi Koru’ya bakarak anlıyoruz: “12. ve 14. mahkemeler bizdenmiş diyor Mukaddes Eruygur. Hazmı bayağı ağır yeni bir durum. Hazmın kolay olmamasının sebebi ‘Bizden’ diye nitelenen 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, sadece birkaç gün önce, cezaevinde bulunan en son orgenerali ‘beraat gibi bir kararla’ serbest bırakması…” (Yeni Şafak, 11 Şubat)

“Org. Özkök emayı cebinde götürmü” Ergenekon davasında savunma sırası, 9-10 Şubat’ta Adnan Akfırat’taydı. Sevgili Adnan, 30 yıllık birikimini konuşturdu ve yine karanlıklara fener tuttu. Meşhur “şema” için de “Org. Özkök cebinde götürmüş. Org. Özkök’ün bu belgelerle özel bir ilişki kurduğu anlaşılıyor.” Dedi. Şimdi Murat Yetkin’i okuyalım: “Genelkurmay Sözcüsü Tuğg. Metin Gürak’ın 6 Şubat’taki basın toplantısında 10 Temmuz 2003’te MİT’in kendilerine gönderdiğini mahkemeye söylediği Ergenekon belgesinin arşivlerinde olmadığını açıkladı. “Genelkurmay buna karşın yine iddianamedeki MİT belgesinde yer alan ve MİT’in Ergenekon konusundaki bir raporu bu defa Genelkurmay İstihbarat Başkanı’na 26 Mayıs 2006 tarihinde verdiği raporu reddetmediği görülüyor.” “MİT bu belgeyi 10 Temmuz 2003’te Genelkurmay Başkanı’na verdiğini söylüyor. O tarihte MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök idi. “Atasagun belgeyi neden ilk defa geldiğinde Başbakan olan Ecevit’e değil de Genelkurmay Başkanı Özkök’e vermiş?” (Radikal, 8 Şubat 2009)

Yeni afak’ın “ema” yalanı Aydınlık’ın geçen haftaki kapağı, Yeni Şafak’a manşet konusu oldu. Gazete, Aydınlık’ın açıkladığı “MİT şeması”nda doğru ve yanlışların birbirine karıştırıldığını ileri sürüyor ve şöyle yazıyor: Şemada, “uçak kazasında şehit olan Org. Eşref Bitlis bile bulunuyor. Aydınlık grubunun yeni girişimi Ergenekon davasında dezenformasyon çabası olarak yorumlandı.” “Yeni Şafak her zamanki gibi baltayı taşa vurdu. MİT, şemayı 10 Temmuz 2003’te Org. Hilmi Özkök’e yollarken bir önyazı yazmış. Orada şöyle deniyor: “İddialara konu olan 69 şahıstan 2’si (Eşref Bitlis ve Gülçin Telci) halen hayatta bulunmamaktadır.” Parantez içindeki ibare de MİT’e ait!

40 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

HAFTANIN NOTLARI

Hıncal Uluç: Küçük Amerika sürecinde bir adım daha, ‘one minute man’ “Amerikan devrim tarihi Minutemen adlı kahramanlarla başlar. Genç ve çok hızlı oldukları için bu adı alan ‘Dakika adamlar’ İngiliz kuvvetlerinin hareketini hızla Amerikan kolonilerine ve birliklerine ulaştırır, önlem alınmasını sağlar, bu arada kırmızı ceketlilere, yani İngilizlere vur-kaç kayıplar verdirirlerdi. En ünlüleri Paul Revere olan Minutemenler, ülke tarihine zaferin ve kahramanlığın simgesi olarak geçtiler. Amerika pek çok askeri birlik ve araca bu adı verdi. Mesela soğuk savaş yıllarında ilk kıtalararası nükleer füzenin adı Minutemen idi. “Efendim Devr-i Süleyman’dan beri Küçük Amerika olma hedefimiz var ya… Bir adım daha attık… “Şimdi bizim de bir ‘One Minute Man’imiz var.” (Sabah, 7 Şubat 2009)

Amerikan devrim tarihindeki Minutemenlerden biri Paul Revere

Türkel Miniba’a saygıyla Prof. Dr. Türkel Minibaş’ı 6 Şubat’ta yitirdik. Kendisini saygıyla anıyor ve Cumhuriyet’teki son yazısından aşağıdaki satırları, bizlere son katkısı olarak alıntılıyoruz: “Cuma günü ABD’den gelen büyümeyle ilgili son çeyrek verileri bizim ülke iyimserlerini bile sukûtu hayale uğrattı… ABD ekonomisi 2008’in üçüncü çeyreğinde 0,5 oranında daralırken, daralmanın son çeyrekte birdenbire 3,8’e sıçraması dünya ekonomisi açısından çok riskli bir gösterge. “Teşhis belli oldu: ABD artık resesyonda! “ABD resesyonda olduğu sürece kaynak gereksinimini karşılamak için Ortadoğu’daki paylaşımında iyice vahşileşecek. ABD vahşileştikçe silah gereksinimimizde kutsal müttefikimizle, İsrail’le olan varyetemiz daha renklenecek. Halkımız da bu varyeteyi dik durmak sanacak.” (2 Şubat 2009)

BBC anketi: AB’ye en souk ülke Türkiye BBC 21 Kasım 2008- 1 Şubat 2009 arasında GlobeScan adlı araştırma kuruluşuna bir anket yaptırdı. 21 ülkede 13 bin 575 kişiye, “hangi ülke dünyanın hâlini olumlu, hangisi olumsuz etkiliyor” diye soruldu. Sonuçlara göre, bir yıl içinde AB’ye olumlu bakan Türklerin oranı yüzde 44’ten yüzde 34’e gerilerken, olumsuz bakanların oranı yüzde 40’tan yüzde 44’e yükseldi. Dünyada yalnız Türkiye’de, AB’ye olumsuz bakanların oranı, olumlu bakanlardan yüksek çıktı. (Hürriyet, 7 Şubat 2009)

Irak’ta halk bütünlükten yana oy kullandı Irak’ta 31 Ocak’ta yapılan vilayet seçimlerinden bazı sonuçlar: Musul’u da kapsayan Ninova vilayetinde yerel Sünni parti El Hadba yüzde 25’e karşı yüzde 48 ile Kürtlerin listesini geride bıraktı. Maliki hükümetiyle işbirliği yapan Sünni gruplar Diyala, Selahaddin ve Anbar’da birinci çıktı. Kuzey’de durum böyle. Basra’da Şii federasyonu isteyen Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi de güneyde yenilgiye uğradı. IİDYK en büyük kalesi Necef başta olmak üzere Babil, Semava, Amara ve Kadisiye’de kaybetti. Irak Diyalog listesinden parlamentoya giren Abdullah İskender El-Cezire’ye yaptığı değerlendirmede seçim sonuçlarını “Federalizm karşıtlarının zaferi” sözleriyle yorumladı ve ekledi: “Irak’ın bölünmesi yönünde çağrılar yapan siyasi gruplar, il meclisi seçimlerinde başarı elde edemediler, bu nedenle projelerinden geri adım atacaklar.” (Radikal, 7 Şubat 2009)

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

41

HAFTANIN NOTLARI

Asaf Sava Akat: Her yerden kötü haber fıkırıyor Türkiye’de ve dünyada durum ne? İşte Asaf Savaş Akat’ın iki yazısı: “Durumun çok daha kötü olduğu düşüşün toplam sanayide yüzde 17,6’ya imalat sanayiinde 19,9’a ulaştığı anlaşıldı. Aylık bazda son on beş yılın en vahim sayılarıdır. 2001 krizinde bile sanayi üretiminde böylesine bir çöküş yaşanmamıştı. 2001’in en karanlık aylarında üretim düşüşü yüzde 14-15 civarında kalmıştı. Türkiye 2009’a sanayi üretiminin çöktüğü bir ortamda girmiştir.” (Vatan, 10 Şubat 2009) “Her yerden kötü haber fışkırıyor. Cuma günü ABD’de Ocak işsizlik verileri çok yüksek geldi. Küresel resesyonun birkaç ay öncesinde öngörülenden çok daha ağır geçeceği giderek belirginlik kazanıyor. IMF’nin 2009 tahmin’i bana biraz iyimser geldi. Yılbaşında 2009 için yüzde 2 küçülme öngörmüştüm. Son veriler daha derin bir resesyon işaret ediyor.” (8 Şubat 2009)

TSK: çi-iveren alevler içinde Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Danışma Konseyi 6 yıl aradan sonra 10 Şubat’ta İstanbul’da toplandı. Meral Tamer’in toplantıdan notları şöyle: “Başkan Tuğrul Kutadgubilig’in toplantıyı açış konuşmasında çizdiği tablo: ‘Bu öyle bir yangın ki, alevler hangi yandan geliyor, hangi yana gidiyor belli değil. Yangının ne zaman külleneceği, neleri tahrip edeceği bilinmiyor. Kor hâlâ ortada duruyor. Ateş topları hangi sektöre düşerse o sektörü yakıyor, eritiyor. Türk sanayiinin küçük büyük her işletmesi, bu yangını hissediyor; işçisi işvereni alevler içinde kalıyor.’ “TÜİK’in rakamlarına göre sanayi üretiminde son 5 aydaki keskin dönüş: Ağustos: -yüzde 3,5 Eylül: -yüzde 4,3 Ekim: -yüzde 6,8 Kasım: -yüzde 13,3 Aralık: -yüzde 17,6 “Ve TİSK’in yılın ilk ayına ilişkin beklentisi: Ocak: -yüzde 20’nin üzeri. “Türk-İş krizin ilk işaretlerinin görüldüğü 2008’in son üç ayında 400-500 bin kişinin işini kaybettiğini açıklamıştı. Dünkü konuşmaları dinleyince gördüm ki, maalesef asıl işten çıkarmalar bundan sonra!” (Milliyet, 11 Şubat 2009)

ABD ordusunda intiharlar rekor düzeyde ABD ordusundan yapılan açıklamada, Ocak ayında intihar eden asker sayısının 24’e ulaştığı ve bu sayının 2008’in ilk ayında sadece 4 olduğu belirtildi. Çatışmaların hâlâ devam ettiği Irak ve Afganistan’da Ocak’ta toplam 16 Amerikan askeri öldürülmüş. Bir ordu yetkilisi intiharlar için “Bu dehşet verici bir durum. Biz ne olduğunu anlayamıyoruz.” diye konuştu. Ayrıca geçen yılki intihar vakalarının da son 28 yılın en yüksek rakamı olduğu kaydedildi. (Zaman, 8 Şubat 2009)

42 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

EĞRİYE EĞRİ / DOĞRUYA DOĞRU Mehmet Ali Birand

Derya Sazak

Tam üyelik için Anayasa’yı değiştir!

Seçim vaatleri…

Dahası, AB’ye dört elle sarılmak ve örneğin Anayasayı AB’ye tam üyelik için değiştirmek, bu partinin gücünü artırır. Uluslararası alandaki prestijinin tekrar eskiye dönmesini sağlar. Posta, 6 Şubat 2009

İsmail Küçükkaya

ABD endişe taşımıyor Çarşamba günü ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi James Jeffrey ile dört gazeteci öğle yemeğindeydik… ABD, Ankara’nın Batı’dan uzaklaştığı ve Ortadoğu’ya yöneldiği konusunda en ufak bir endişe taşımıyor… Akşam, 6 Şubat 2009

Cengiz Çandar

Nakde tahvil edin! Holbrooke’a Davos sorusunu yönelttiğimde Amerika’nın süper-diplomatı önce bir duraladı. Ardından, “Çok can sıkıcı bir durum oldu. Erdoğan, bir yanlış anlama nedeniyle öyle bir tavır takındı” karşılığını verdi. “Ama” diye itiraz ettim, “Bunu nakde tahvil etmek sizin elinizde. Tayyip Erdoğan o sayede ‘Arap sokağı’nın kahramanı haline geldi...” Radikal, 8 Şubat 2009

Gülay Göktürk

Ekonomik krizin, yoksulluğun, işsizliğin kuşattığı bir Türkiye’de en başta CHP’nin seçmenlerin “maneviyatı”na girmeden dünyevi sorunlara çözüm bulacak projeler ve “sol” bir refleksle kampanya yapması, seçim kazanması gerekmiyor mu? Milliyet, 6 Şubat 2009

Serdar Akinan

Taraf-Gülen ilişkisi Hesap hâlâ ortada: Ayda birkaç yüz bin dolar net zarar yazıyorsun, reklam alamıyorsun ve paranın kaynağını açıklayamıyorsun. Çok basit bir soru: Taraf’ta Gülen cemaati aleyhine tek bir satır yazıldı mı? Gören, duyan, bilen var mı? Akşam, 6 Şubat 2009

Ahmet Ünal

Başkası adına liderlik ‘imtiyazı’ BOP’da olduğu gibi kamuoyuna sıcak gelen kavramların içini ABD veya süper devletler kendileri dolduruyor. Bizim önceden etraflıca hazırladığımız planlarımız olmadığı için Cumhurbaşkanı Özal zamanında Orta Asya Türk cumhuriyetlerine yönelik açılımlarda da aynı sorunu yaşadık. Türkiye’ye bazen Türk dünyasının, bazen de Ortadoğu’nun liderliği ‘imtiyazı’ verilmek isteniyor, fakat hep başkası adına... Yeniçağ, 6 Şubat 2009

Oktay Akbal

Erdoğan’dan inciler Evi basılan, her yanı didik didik aranan, sonra yargıç önüne çıkabilmek için aylarca bekletilen insanları, Başbakan Bey nasıl görmezden gelir de “Türkiye artık düşünceyi mahkûm eden bir Türkiye değil” diyebilir? Kamuoyunun gözü önünde olup bitenleri nasıl tersine çevirebilir? Cumhuriyet, 6 Şubat 2009

Din ve siyaset Hiçbir din insanla tanrı arasında sıkışık bir vaziyette yaşayamaz… Dolayısıyla, din bu toplumun içindeyse, siyaset de toplum için yapılıyorsa, din elbette siyasetin içinde olacak. Bugün, 8 Şubat 2009

Oktay Ekşi

İstismar yarışı Bakalım seçmenden oy almak için “din veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar etme” yarışında Tayyip Erdoğan mı daha başarılı olacak, yoksa “çarşaf”ı baş tacı eden, “türban-show”lara sığınan Deniz Baykal mı? Hürriyet, 6 Şubat 2009

Nuh Gönültaş

Yeni BOP Görevi: İran’ı değiştirin Dünyanın en sevilmeyen ilk iki ülkesi olan İran ve İsrail de değişmek, ya da değiştirilmek zorunda. Bunlar kendilerini değiştirmeyeceğine göre onları değişime zorlamak gerekecek. Tabii ki bunu da ABD ve Türkiye yapacak! Bugün, 8 Şubat 2009

Cemil Ertem

Katiller ortada!

Tufan Türenç

Egemen Bağış’ın uydurma çuval senaryosu Türk askerleri, Başbakan ile Cheney’nin konuşmasından tam üç gün sonra serbest bırakılıyor. Büyük aşağılama ve hakarete varan muameleye tabi tutulmuşlar. İki kez sorgulanmışlar. Turuncu tulum giydirilmiş, kelepçelenmiş ve başlarına çuval geçirilmiş. Egemen Bağış, boşuna Başbakan’a kahramanlık senaryoları yazmaya kalkmasın. Hürriyet, 7 Şubat 2009

Oktay Akbal

Atatürk Devriminin Partisi

Katiller ortada; hadi elinizi uzatın ve tutun onları; bakın teker, teker bırakılıyorlar.

Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi yok olmaya doğru gidiyor!.. Şimdi görev, Atatürk devriminin partisini oluşturmaktır. O da olmazsa, elveda laiklik, halkçılık, Atatürkçülük...

Taraf, 10 Şubat 2009

Cumhuriyet, 10 Şubat 2009

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

43

EKONOMİ / EMEK KATILIMCILAR “ORTAK EYLEM PLANI” STYOR

İskenderun Kurultayı’na 20’yi aşkın örgüt katıldı Kurultay için bütün siyasi partilere, sendikalara, demokratik kitle örgütlerine ve aydnlara çar yapld. Çalmalar srasnda Ulusal Kanal’n önemli bir görev yapt ve gerçekten ulusun televizyonu olduu her kesim tarafndan vurguland. Katlmclar, bir eylem plan belirlenerek, krize kar etkinliklerin sürdürülmesi gerektiini belirttiler. HÜSEYN GÜLER / SKENDERUN

lusal Kanal önderliinde, yurdun çeitli illerinde balatılan Krize Çözüm Kurultayları sürüyor. Kurultay son olarak 7 ubat’ta skenderun’da toplandı. Belediye Meclis Salonu’nda gerçekletirilen kurultaya 20’yi akın örgüt destek verdi. Krize Çözüm Kurultayını Türkiye çi Emeklileri Dernei skenderun ubesi, ADD, Köy Muhtarları Dernei, s-Der, Abacılar Dernei, Türk Metal Sendikası, Türk-Eitim Sen, Eitim-, TEMAD sk.ube, skenderun Gazeteciler Cemiyeti, Anadolu Basın Birlii Hatay ubesi, Tüm Bel-Sen Hatay ubesi, Türkiye Çevre Platformu Ortak Sekreterlii, Hepar skenderun lçe Örgü-

U

44 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

tü, çi Partisi skenderun lçe örgütü, ANAP, DSP, skenderun OSB, TGB, CHP, DP, Kimsesizleri Koruma Dernei, Öz Çelik- Sendikası ortaklaa düzenlediler. Sendikalardan, derneklere, siyasi partilerden gençlik örgütlerine çok sayıda kitle örgütünü skendurun’da bir araya getiren asıl etmen, ilçede hızla artan isizlikti. skenderun Demir Çelik Fabrikası taeron kesimin çalımalarını durdurdu. Bölgenin en büyük holdingi olan Tosyalı A de son olarak 400 içiyi iten çıkardı. lçede yeni yatırımlar tamamen durdu. İSKENDERUN KURULTAYA NASIL HAZIRLANDI

Kurultay hazırlıklarını yürüten Emilhan Güçlü, çalımalarını

ve tepkileri öyle anlattı: “Krize çözüm kurultayının örgütlenmesini yaparken, öncelikle skenderun’da krizden etkilenen kurumları esas aldık. Sendikaları ziyaret ettik. Daha sonra da meslek örgütlerini, siyasi partileri, aydınları da içine alan bir çalıma yaptık. Bu ziyaretlerimizde gittiimiz yerler bu etkinliin olumlu olacaını belirttiler. Desteklediler. Destek için de kamuoyuna bir bildiri ile duyurulmasını önerdiler. Biz de tüm katılımcılar adına basın toplantısı yaptık. Sanırım bine yakın davetiye daıttık. Gazete ilanları verdik. lk balangıç olarak olumlu bir yankı uyandırdı. Toplumun büyük kesimi krizden etkilendii için destek vereceklerini belirttiler. Kurultay sonrası görütüklerimiz de daha çaplı ve geni bir çalıma ile krize karı ortak miting gibi etkinlikler yapılabileceini belirttiler.” HERKES TAVRINI BELİRLEMELİ

Kurultay açı konumasını skenderun Belediye Bakanı Mete Aslan yaptı. Aslan konumasında “Biz pamuk ekeriz, buday ekeriz, daha sonra hükümetler bunları ithal ederler. Bizim de ürünlerimiz elimizde kalır. Ben açım diyerek bu ii çözemeyiz, herkes bu konuda tavrını belirlemelidir” dedi. Aslan’ın ardından Anadolu Basın Birlii Bakanı Cevdet Uygun, Sanayici ve i adamı Erol Aygen, Esnaf Hasan Garipolu, ODTÜ ktisat Bölümü Öretim Üyesi Yıldırım Koç, Eski Sanayi Genel Müdürü Bülent Esinolu, Ulusal Kanal Danımanı Mehmet Akkaya, skenderun Organize Sanayi Bölgesi Bakanı Bülent Bozdoan birer konuma yaptılar.

“KRİZ YENİ DEĞİL”

Anadolu Basın Birlii Bakanı Cevdet Uygun Türkiye’yi etkileyen küresel krizi, daha önceden var olan krizin iddetlenmesi olarak deerlendirdi. “Hükümet bu kriz bizim krizimiz deil diyor. Peki kimindir?” diyen Uygun öyle konutu: “Önlem alınması gerekir diyorlar ama önlem almıyorlar. Önlemi de sermayenin kurtarılması olarak görüyorlar.” Esnaflar adına kurultaya katılan Hasan Garipolu, Türkiye’nin milli güvenlik anlamında zor günler yaadıını, 2009 yılının ise her anlamda daha zor bir yol olacaını vurguladı. Garipolu, “Bu hükümetin çözümü yoktur. nsan emei daha üretken bir alanda kullanılmalıdır. Hükümet açıklarını tefeci faizi ile kapatmaya çalııyor” dedi. Sanayici ve adamı Erol Aygen ise bölge açısından çözümlerin olduuna vurgu yaparak “önemli olan planlı bir ekonominin hayata geçirecek bir hükümettir” dedi. YENİDEN KAMULAŞTIRMA YAPILMALI

ODTÜ Öretim Görevlisi Yıldırım Koç, cumhuriyet tarihindeki dört büyük krizi hatırlatarak bu krizlerin devletçi ve halkçı model ile aıldıını belirtti. Koç, konumasında önemli vurgular yaptı ve dikkatleri u noktalara çekti: “Bu son krizi de aarız diyenler, doruyu söylemiyorlar. Bu kriz son derece derindir ve aılması da zordur. Önümüzdeki süreçte esnaf ve zanaatkârlar tasfiye edilecektir. Köylü topraını ekmekten vazgeçecektir. Toplumsal çürümenin boyutu daha da derinleecektir. Buhrandan çıkı devletçiliktir. Atatürk’ün politikasıdır. Özelletirme durdurulması yetmez. Aynı zamanda yeniden kamulatırma yapılmalıdır.” Sanayi Eski Genel Müdürü Bülent Esinolu “Biz baımsızlıımızı terk ettiimiz zaman, ne üreteceimizi de elimizden aldılar” dedi. Esinolu, Kırıkkale’de silah üretirken, gaz ocaı üretmeye

baladıımızı belirterek “silah üretmeyin dediler, böylece biz de bu alanda Amerika”ya baımlı hale geldik. Uluslararası diye bir ey yok, Uluslararası denildii zaman emperyalizm akla gelmelidir” dedi. SONUÇ BİLDİRGESİ

Kurultayın sonunda Hatay’ın dier ilçelerinde de çözüm kurultayları düzenlenmesi kararı alındı. Bu etkinliin bir panel, ya da bilgilendirme konferansı deil milli bir hükümetin kurulması için çalımalar olduunun da altı çizildi. 1- Türk milleti Avrupa Birlii kapısında Kemalist Devrimini yitirmekte, devletsiz kalmakta, eyaletlere ve cemaatlere bölünmekte ve ulusal ekonomisini çökertmektedir. 2- Gümrük Birlii’nden çıkılmalı. ABD ve AB güdümlü IMF ve Dünya Bankasının direktifleri yönündeki politikalara son verilmelidir. 3- Avrupa Birlii üyelik bavurusu geri çekilmeli, Ulusal baımsızlıımız yeniden kazanılmalıdır. 4- ç borçlar ertelenmeli, tefecilere aktarılan kaynaklar yatırımda kullanılmalıdır. 5- Özelletirmelere son verilmeli, stratejik kurumlarımızdan balayarak, özelletirenler kamulatırılmalıdır. 6- Hortumcuların çaldıklarına el konulmalı ve kaynaklar, tarım, sanayi bata olmak üzeri yatırım ve istihdamda kullanılmalıdır.

7- Devlet yabancı sermaye yerine, KOB’lere destek olmalı, bata kapanmak üzeri olan fabrikalarımızla birlikte ulusal sanayimiz desteklenmelidir. 8- Ulusal tarım ve hayvancılıımız desteklenmeli, tarımsal sanayimiz güçlendirilmelidir. 9- Devlet yatırım yapmalı ve herkese i imkânları vermelidir. 10- Yabancı ilaç tekellerinin insan salıını tehdit eden politikalarına karı önlem alınmalı, ulusal ilaç sanayimiz korunmalı ve desteklenmelidir. 11- Bu fikirler temelinde skenderun bata olmak üzeri Hatay’ın dier ilçelerinde kurultaylar düzenleyerek, bu mücadeleyi sürdürmeyi karar altına alıyoruz. DEVAMI GELECEK

Kurultay’ın ardından katılımcılara, yapmayı düündükleri baka ortak eylemler olup olmadıını sorduk. Anadolu Basın Birlii Bakanı Cevdet Uygun, skenderun’da bütün siyasi partilerin, sendikaların ve meslek örgütlerinin kolaylıkla yan yana gelebileceini belirterek, “skenderun daha büyük eylemlere sahne olacak” dedi. HEPAR ilçe Bakanı Hasan Garipolu da krize karı güçlü bir eylem planının hayata geçirilmesi gerektiini belirterek, Kurultay’da bir araya gelen örgütlerin bundan sonra da, daha geni çaplı eylemler örgütlemesi gerektiini söyledi. Garipolu, “Bu anlamda bize düen görev neyse yerine getirmeye hazırız” dedi.G 15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

45

EMEK DÜNYASI

Çöken mali disiplin 2002 yılı son aylarında iktidara eksiği sadece binde 3’tür. Yani Erdoğan Hükümeti, gelen AKP’nin iktisat politikasını ne geçen yıl kadar harcama yapmış olsaydı açık sadece bu kadar eleştirsek de bir noktada düşük rakam kadar artacaktı. Hayır, böyle olmamış, Hüsağlamlığı hep kabul etmek gerekir kümet harcamaları yaklaşan yerel seçimler dolayısıyla idi. Bu ‘Bütçe Disiplini’ydi… Maliye geçen yıla göre yüzde 15,3 artırma “marifet ve dirayetiBakanı Unakıtan her yeni bütçeyi ni!” göstermişti. Hem de piyasa para diye kıvranırken. BMM’ye sunarken bu konuda ne Hem de fabrikaların çalışmalarını kısıp atıl kapasiteyle ARSLAN BAŞER derece dikkatli ve başarılı olduğu- çalışırken; hem de fabrikalar on binlerce işçiye yol verirken. Ya da kısmi-büsbütün üretime nu övünerek KAFAOĞLU son vermişken... anlatırdı. Doğrusu hakM Bütçe aç, büyük harcama BAŞBAKAN’IN GERÇEK DIŞI lıydı da… 2009 yılı bütçesinde de kalemi olan faizler azald halde, ÖVÜNMELERİ aynı şekilde bütçeyi sunuş konuşBaşbakan, ülkenin fabrikalarının masına başladı. Oysa dikkatli olma- ho görülmesi mümkün olmayan bir yarattığı ürünler bir yıl öncesine sı gerekirdi. Çünkü Bütçeyi ülke düzeye yükselmiti. Aslnda göre yüzde 17 azalırken, işverenler ekonomisinin yüzde 4 oranında büdünyada birçok ülkede iç talebi yandık Allah diye feryat edip en yüyeceğini hesaba katarak yaptığını büyük kusurun Hükümet’e ait olgerekçede belirtiyordu. Oysa bu canlandrmak gereken bunalm duğunu avaz avaz ilân ederken, işkerte bir büyümenin artık hayal olyllarnda, bütçeler içi ve çiler mitinglerle meydanları dolduduğu, Unakıtan bütçe takdim korurken; meydanlara çıkıp Hükümeiverenleri biraz ferahlatmak için nuşmasını yaptığı günden çok önce tinin ekonomik başarılarından söz belli olmuştu… Belki bütçe uygulaaçk verir. Ama AKP henüz bir etmektedir. 200 milyar dolardan nırken disiplinli davranılır da bu şicanlandrma paketi hazrlamad fazla borçlanıp, 50 milyar dolardan şirme atlatılır diye düşünenler vardı fazla değerde kamu ve özel sektör herhalde. için verilen açn bu gayeye servetinin yabancılara satılarak elde OCAK 2009 BÜTÇE yönelik olduunu kimse iddia edilen paralarla bunların yarısı UYGULAMALARI GÖSTERİYOR kadar etmeyecek yatırımlarla övüedemez. Bu açk, Babakan Ne var ki bütçenin uygulanışının Erdoan’n yerel seçime gidilirken nüyor, gece gündüz halkı kandırmaya çalışırken, burnunun dibinde ilk ayı olan 2009 Ocak ayı uygulagösteri harcamalarn yükseltme Bursa’da, İzmit’te, Denizli’de, K. maları, AKP’nin mali disiplin uyguMaraş’ta, Adapazarı’nda kapanan lamasının çöktüğünü gösteriyor. hedefinden meydana çkmt. L fabrikalardan hiç söz etmemekteBütçe açığı, büyük harcama kalemi dir. olan faizler azaldığı halde hoş görülmesi mümkün olmayan bir düzeRTE SULTAN AZİZ’E BENZİYOR ye yükselmişti. Aslında dünyada birçok ülkede iç talebi Aslında ülke servetinin yabancılara satışı ya da yükü canlandırmak gereken bunalım yıllarında bütçeler işçi ve işverenleri biraz ferahlatmak için açık verir. Ama AKP fakir halkımızın sırtından çıkan ve çıkacak borçlanmalarhenüz bir canlandırma paketi hazırlamadığı için verilen la yapılan yatırımlarla R.T. Erdoğan Osmanlı padişahlaaçığın bu gayeye yönelik olduğunu kimse iddia edemez. rından Sultan Aziz’i andırmaktadır. Erdoğan eski futbolcu, Sultan Aziz ise o günlerin gözde sporu Güreş spoPİYASA PARA DİYE KIVRANIRKEN… runda nam almış kişi. Sultan Aziz Osmanlı padişahlarınBaşbakan Erdoğan’ın yerel seçime gidilirken gösteriş dan en çok borçlananların ön sıralarında yer alır. Aldığı harcamalarını yükseltme hedefinden meydana çıkmıştı borç paraları saraylar yaptırarak ya da eski sarayları gübu açık. İşin tuhafı Başbakan bu gösteriş harcamalarına zelleştirerek harcamıştır. Tayyip Erdoğan da en değerli devam edileceğini ilân ediyor, yolların demiryolların har- sanayi kurumlarını satıp savıp 200 milyar dolar borç camalarının devam edeceğini her gün durmadan, mey- almış ve bunların karşılığının yarısı kadar bile verimli yadan meydan, şehir şehir anlatıyordu. Verilen bütçe açık- tırım yapmamıştır. Şimdi 2009 yılı Ocak ayında da Bütçe açıkken, yani devlet giderleri için ya para basılıp ya da ları da az buz değildi. Örneğin 2008 yılı Bütçesi Ocak ayındaki açığı sadece milli servetler satıp savılırken, elde edilen paraları ya 524 milyon lirayken bu yıl beş kata yakın -yüzde 465- ar- uzun sürede nema verecek alt yapılara harcanmakta, ya tarak 3 milyar sınırlarını zorlamıştı. Denebilir ki, “Kriz yı- da eşe dosta, akraba hısıma, siyasi çevreye saçılmaktalıdır, vergi gelirleri başta, bütçe gelirleri azalmıştır dır.G ondan”. Hayır, bu yılın bütçe gelirlerinin geçen yıldan 46 G Ayd›nl›kG 15 ŞUBAT 2009

SINIF GÖZLÜĞÜ

Küresel kriz ve enternasyonalizm Küresel kriz etkisini hissettirmeye İŞÇİ SINIFIYLA EMPERYALİZMİN ORTAKLIĞI! başladıkça, emperyalist ülkelerin işçi Türkiye’den TÜRK-İŞ, DİSK, HAK-İŞ ve KESK’in üyesi busınıflarının enternasyonalist mi, millilunduğu Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, Avrupa Birliyetçi mi oldukları daha açık ortaya çıği’nin beslemesidir. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’nun kıyor. Özetle, kriz küreseldir; emperfaaliyetleri için harcadığı paranın yaklaşık yüzde 85’i, emyalist ülkelerin işçi sınıflarının tepkisi peryalist Avrupa Birliği tarafından sağlanmaktadır. Emperise milliyetçidir. Emperyalist ülkelerin yalist Avrupa devletlerinin sendikal merkezleri de kendi devişçi sınıfları, emperyalistlerin sömületleriyle tam bir uyum ve işbirliği rüsünden YILDIRIM KOÇ içindedir. Bazılarınca demokrasinin pay aldığının beşiği olduğu ileri sürülen AvruM Avrupa Sendikalar bilinciyle, pa’nın, çok büyük mücadelelerden emperyalist politikaları açıkça desKonfederasyonu’nun faaliyetleri için geçtiği zannedilen işçi sınıfları da teklemektedir. harcad parann yaklak yüzde 85’i, aptal olmadığından, sendikalarının “BURJUVA PROLETARYA” bu politikalarını desteklemektedir; emperyalist AB tarafndan çünkü komünistler dışındaki tüm Ocak ayının son günlerinde İngilkesimlerin kısa vadeli çıkarları salanmaktadr. Emperyalist Avrupa tere’de Lincolnshire’da Lindsey Rafibunu gerektirmektedir. nerisi’nde işçi eylemleri başladı. Bu devletlerinin sendikal merkezleri de Şimdi küresel kriz var. Fazla lafa eylemler daha sonra diğer işyerlerigerek yok. Komünistler enternasyokendi devletleriyle tam bir uyum ve ne de yayıldı. Sendikaların talimatı nalisttir. Ancak komünistlerin günüve hatta denetimi dışında gelişen bu ibirlii içindedir. Bazlarnca müzde emperyalist ülkelerin işçi sıeylemlere 3-5 bin civarında işçi katılnıflarının politikalarını belirleyemedemokrasinin beii olduu ileri dı. Bu eylemlerde ön plana çıkan dikleri de açık. Bu koşullarda emperslogan, “İngiltere’deki iş olanakları sürülen Avrupa’nn, çok büyük yalist ülkelerin işçi sınıfları kapitalizİngiliz işçilerine” idi. Bu anlayış, kapitalizmi aşan bir mücadelelerden geçtii zannedilen içi me karşı mı, kapitalizmden ve emperyalist sömürüden yana mı? Entersiyasal bilince sahip olmayan işçinin snflar da aptal olmadndan, nasyonalist mi, milliyetçi mi? doğal tepkisidir. Diğer bir deyişle, Kriz gerçekleri birilerinin kafasısendikalarnn bu politikalarn komünistler dışında İngiliz işçi sınıfı na kafasına vuruyor. Emperyalist kendi kısa vadeli çıkarlarını İngiliz desteklemektedir; çünkü komünistler ülkelerin işçi sınıfları bugünün koemperyalizminin başarıları ile özdeş şullarında emperyalist sömürüden dndaki tüm kesimlerin ksa vadeli görmektedir. Engels’in yaklaşık 150 yanadır, emperyalist sömürüden yıl önce İngiliz işçi sınıfının bütünü çkarlar bunu gerektirmektedir. L pay almaktadır, emperyalistlerin için söyledi “burjuva proletarya” ortağıdır ve milliyetçidir. sözleri doğruluğunu bugün yine Bu sorulara hayal dünyasından göstermektedir. değil de gerçeklerden hareketle samimi ve doğru yanıtlar “DTÖ’YE DAHA FAZLA İHTİYACIMIZ VAR” veriyorsanız, o zaman krize karşı mücadelede temel mütteAvrupa Sendikalar Konfederasyonu Genel Sekreteri fikiniz Türkiye’deki diğer emekçi sınıf ve tabakalarla tüm John Monks, 8 Ocak 2009 günü “Yeni Dünya, Yeni Kapita- anti-emperyalist ulusalcı unsurlar mıdır, yoksa emperyalistlizm” sempozyumunda yaptığı konuşmada şunu söyledi: lerin müttefiki burjuva proleterler mi?G “Biz –ve dünyanın çoğunluğu- açık küresel ekonomiden yararlananlar olmuş olabiliriz. Ancak Avrupa’da ve diğer yerlerde milyonlar işsizlikle karşı karşıya kalınca bu yararlar hızla unutulacaktır.” John Monks, şunları da söylüyor: “Dünya Ticaret Örgütü çok eleştirilmiştir. Ancak bizim göSilivri İlçe Yönetim Kurulu üyemiz, rüşümüze göre, daha fazla Dünya Ticaret Örgütü’ne ihtiyaMelike Dal’ın babası cımız var. Daha azına değil.” Üzeyir Dal’ı kaybettik. Dünya Ticaret Örgütü, emperyalist ülkelerin politikalarıAilesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. nı azgelişmiş ülkelere dayatmak için kullandığı ana araçlardan biridir. Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası neyse, Erkan Önsel Dünya Ticaret Örgütü de odur. İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’nun ve diğer uluslarİşçi Partisi İstanbul İl Başkanı arası sendikal örgütlerin IMF ve Dünya Bankası’na yaklaşımları da benzer niteliktedir. Emperyalist ülkelerin işçi sınıfları ve sendikal merkezleri, emperyalist sömürü ve tahakkümün Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. araçları olan bu kuruluşların, bazı değişikliklerle işe yarar hale getirilebileceğini savunmaktadır. Ergin ONAY

BAŞSAĞLIĞI

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 47

VARDİYA

TÜRK- zmir’de Özbek’e destek için toplandı Türk-i’e balı sendika üyeleri ve Türk Metal Sendikası’nın zmir ve Manisa ilinde çalıan üye içileri Türk Metal Sendikası Genel Bakanı Mustafa Özbek’in tutuklanmasını 12 ubat Perembe günü Türk-i 3. Bölge Temsilcilii önünde yaptıkları basın açıklamasıyla protesto etti. “Ne Mutlu Türküm Diyene” , Gün gelecek devran dönecek AKP içiye hesap verecek” , “Türk-i nerede biz oradayız” sloganlarının sık atıldıı açıklamada Türk-i 3. Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçı öyle konutu: “Türk-i olarak bizler yargının baımsızlıını, hukukun üstünlüünü savunuyoruz. Bugünkü iktidar ve onun yandaı medya, bizim bu demokratik varlıımızdan rahatsız oluyor. Uslu sendikacılar istiyorlar.” Kundakçı ekonomik kriz yüzünden iten atılmaları da eletirerek hükümete seslendi “Krizin isizlik, fukaralık olduunu söyledik. Bunda uzlaacaız. Fabrikalarda isiz kalan aç açıkta kalan insanı düüneceksiniz” dedi. Türk-i’e balı zmir ve Manisa ube Bakanları, yeri temsilcileri, çi Partisi zmir l Yönetim Kurulu Üyeleri de basın açıklamasına katılarak destek verdi.

BELMA YÜCEL / ZMR

Maliye Bakanlıı, salık çalıanlarının yemeinden elini çekti Maliye Bakanlıı salık çalıanlarının bir öün yemeinden katkı payı alınması için genelge yayınlamıtı. Çalıanların uzun süredir imza kampanyaları, simit yeme, a evi kurma ve yemek boykotları biçiminde yürüttüü eylemler üzerine Maliye Bakanlıı geri adım attı. 11 ubat Çaramba günü salık çalıanları, zmir Cumhuriyet Meydanı Postane önünde toplanarak basın açıklaması düzenlendi. zmir Tabip Odası, SES, Pratisyen Hekimlik Dernei, Türk Hemireler Derneklerinin zmir ubeleri adına basın açıklamasını okuyan Ses zmir ube Bakanı Erbil Demir “Her eyi parayla satmayı politika haline getiren hükümete, en güzel cevabı birbirine sımsıkı kenetlenerek eylemlikleri ören salık emekçileri vermitir. Kazanım mücadele eden salık emekçilerinindir” dedi. Daha sonra söz alan zmir Tabip Odası Genel Sekreteri Mete Güzelant ise “23 yıldır kimsenin aklına gelmeyen bir düzenlemeyi uygulamak için yola çıkan AKP hükümetinin Maliye Bakanı, salık çalıanlarının tepkisi üzerine genelgesini geri çekmek zorunda kaldı. Hak yerini buldu” dedi. Güzelant; Kemal Unakıtan’ın ABD’ye gitmesine de deinerek “Bizler, ülkesinin hekimlerine güvenmeyip ABD’ye tedaviye giden Sayın Bakan’ın niyetinin ne olduunu gayet iyi biliyoruz.” dedi.

TSK: Hükümet krizi yönetemiyor TÜK, ‘hesabı-kitabı’ aırdı Türkiye veren Sendikaları Konfederasyonu Danıma Konseyi’nin 11 ubat’ta stanbul’da yapılan toplantısında, dünyada ve Türkiye’de etkisini giderek artıran kriz konusu görüüldü. Toplantının ardından, hükümete sert eletiriler içeren bir bildiri yayınlandı. TSK Danıma Konseyi’nin bildirisinde, hükümetin, sanayi iletmelerine dönük somut önerileri hâlâ hayata geçiremedii belirtildi. Hükümetin “krizi tam karılayacak paketi ortaya koyamadıı” ifade edildi. Bildiride, “Hükümet krizi yönetememi ve gereken güven ortamını salayamamıtır” denildi. Dünya ekonomisinin ei görülmemi bir “güven krizi”nin etkisi altında olduu ifade edildi. Bu krizden önce de ciddi sorunlar yaayan reel sektörün krizin yansımasıyla birlikte hem dı ve hem iç pazarlardaki daralma sonucunda buhrana sürüklendii belirtildi. Ekonominin adeta durma noktasına geldii vurgulandı. Kriz nedeniyle üretimin giderek azalması ve isizliin artmasının, üretici ve tüketici açısından endie ortamını younlatırdıı vurgulandı.

48 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

Türkiye statistik Kurumu 9 ubat sabahı 2008 yılı Aralık ayı sanayi üretimi endeksi verilerini açıkladı. TÜK’in bu açıklamasına göre sanayi üretimi yılın son ayında 11,9 geriledi. Ancak, bu açıklamadan 4 saat sonra beklenmedik bir gelime oldu ve TÜK, sanayi endeksi konusundaki açıklamasını yeniledi. kinci açıklamada, Aralık ayında sanayi üretiminin yüzde 17,6 daraldıı kaydedildi. Ekonomideki gelimeleri yakından takip eden çevreler için, 11.9 oranı hiç de gerçekçi deildi. Zira, tekstil sektöründe gerçekleen gerileme, sanayideki toplam daralmaya denk düüyordu. TÜK, bunun fark edilmesi üzerine yeni bir endeks açıklamak zorunda kaldı. Uzmanlar, TÜK’in AKP Hükümeti döneminde iktidarın arka bahçesi haline geldiine ve sık sık hesap hataları yaparak, yanlı ekonomi politikalarının dourduu olumsuz sonuçları gizlemeye çalıtıına dikkat çekiyor.

VARDİYA

Mersin liman içilerinin direnii sürüyor Sendikaya üye oldukları için Mersin Limanı’nda faaliyet gösteren MIP firmasına balı taeron firma Akan-Sel Nakliyat’tan 5 Ocak’ta atılan içilerin, liman önündeki eylemi devam ediyor. Türk- Adana Bölge Temsilci Yardımcısı Edip Gülnar, Koop- Adana ube Bakanı Atilla Tekerlek, KESK Dönem Sözcüsü Güven Boa, Disk Bölge Temsilcisi Kemal Aslan, Adana Tabip Odası Yöneticisi smail Bulca ve Petrol  Sendikası Mersin ube Bakanı Adil Alaybeyolu eyleme devam eden içilere destek ziyaretinde bulundu. çiler sendika temsilcilerini “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Destek büyüyor direni sürüyor” ve “ ekmek yoksa barı da yok” sloganlarıyla karıladı. Tümtis Genel Sekreteri Gürel Yılmaz, iten çıkarılan içiler geri alınana kadar eylemi sürdüreceklerini söyledi.

YUSUF ÇELK/ MERSN

sizlik oranı yüzde 95 arttı Türkiye  Kurumu verilerine göre, isizlik bavuruları Ocak’ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 94.9 artarak 151,530 kii oldu. kur tarafından 12 ubat’ta yapılan yazılı açıklamada, Kurum’da yer alan açık ilerin sayısının ise Ocak’ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20 azalarak 10 bin 713 adet olduu belirtildi. Açıklamada, Ocak ayında sizlik Sigortası Fonu’ndan 244 bin 359 kiiye 87.04 milyon lira ödeme yapıldıı belirtilirken, Fon’un toplam varlıının 31 Ocak 2009 itibarıyla 39.1 milyar lira olduu kaydedildi. Türkiye statistik Kurumu’na göre, isizlik oranı yüzde 10.9 düzeyinde bulunuyor. 2008 Ekim dönemi itibarıyla 2 milyon 687 bin isiz bulunuyor. Verilere göre, her be gençten biri isiz. Krizin etkisi ve büyümenin negatife dümesiyle isizlik oranının bu yıl daha da artı göstermesi bekleniyor.

TMSF, Nergis Holding içilerinin tazminatını bir yıldır ödemedi TMSF tarafından el konulan Cavit Çalar’a ait Nergis Holding’ten yaklaık bir sene önce, tazminatları ödenmeden çıkarılan içiler 12 ubat’ta, Bursa Kent Merkezi’nde yaptıkları basın açıklamasıyla tazminatlarının halen ödenmemesini protesto ettiler. Bursa  Mahkemesi’nde balattıkları hukuk mücadelesini kazanan içiler, mahkeme kararına ramen tazminatlarının ödenmemesini “Bu nasıl hukuk devleti?” sözleriyle eletirdiler. Ev kiralarını ve faturalarını ödeyemediklerini; çocuklarına harçlık veremediklerini söyleyen içiler “Borcumuzu ödeyemediimiz için bizi icraya veren devlet, hakkımızı ödemeyenlerden neden hesap sormuyor” diyen içilere çi Hakları Dernei Bakanı Rasim Dede de Nergis holding içilerine destek verdi.

SEVM EROL/ BURSA

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

49

DÜNYA HUMEYN’DEN, AHMEDNEJAD’A

30 yıllık dik duruşun adı: İran! 11 ubat günü ran halk sokaklara dökülerek 1979 Devrimi’nin 30’ncu yln kutlad. 1979 öncesi ABD’nin kuklas olan ah’n ran’, yumurtasn bile dardan alrd. ran, dünyann ikinci petrol rezervine sahip olmasna ramen milyonlar yoksulluk içinde kvranyordu. ERCAN DOLAPÇI

ran 20. yüzyılın balarında özgürlük mücadelesini balattı. 1909 yılında bastırılan bu hareket, 1951 yılında Babakan Musaddık önderliinde tekrar ortaya çıktı. Musaddık, ngiliz ve ABD irketlerinin kontrolündeki petrolü milliletirdi. 1953 yılında ise tertiple devrildi. ran halkı bunu bir kenara yazdı ve bu olay dönüm noktası oldu. Bundan sonra gerek sol, gerek mollalar önderliinde mücadele durmadı. 1962 ayaklanmasından sonra ‘Alayan ve dövünen slâm yeri-



ne direnen ve ülkesinin sorunlarına sahip çıkan slâmi anlayıı’ savunan Ali eraiti, büyük bir fikir mücadelesiyle ran halkını aydınlattı. rad merkezli bu hareket, önce mollaları sarstı sonra bütün toplumu… Marksizm’den de etkilenen eraiti, önce slami anlayıta devrim yapmıtı. eraiti’nin açtıı bu yolda mam Humeyni yürüdü ve 15 yıllık sürgün hayatına ramen baarılı oldu. ABD’YE VURULMUŞ EN BÜYÜK TOKAT

ran’daki ayaklanmalar 197779 arasında arttı ve tamamen ah’ı hedef aldı. ah ran’ı açık cezaevine

çevirdi. Savak gizli servisi CIA ile birlikte halkın özgürlük ve baımsızlık mücadelesini bastırmaya çalıtı. ran halkı inadından vazgeçmedi. On binlerce insan ya ikenceden ya da hapishaneden geçti. Binlercesi ehit verildi. Kadın, erkek ran halkı artık ant içmiti. ‘Amerikan zincirine vurulu ah’ı devireceklerdi. Öyle de yaptılar. ah Ocak ayında ran’ı terk etmek zorunda kaldı. 1 ubat 1979 günü de mam Humeyni ran’a ayakbastı. 11 ubat günü de ah’ın ordusu ve kurumları teslim oldu ve inkılâp baarısını ilan etti! ABD’yi 50 bin ‘danımanı’ ve üsleriyle söküp attı. ranlılar ABD’den, ah’ı ve el konulan 170 milyar dolar ile parası ödenmi 45 sava uçaının teslim edilmesini istediler. ABD buna yanamadı. ran’ı kaybettiini anlayan ABD, 20 Eylül 1980 günü kıkırttıı Irak ordusunu ran’ın üzerine saldı. 8 yıl süren savata bir milyondan fazla insan öldü. EKMEK VE SİLAH SENİN OLACAK

ABD, ran Devrimi’yle aslında en önemli siyasi tokatlarından birini yemi oldu. ran’dan sökülüp atıldı. Bir daha da giremedi. Hep bunun sıkıntısını yaadı. Bölgedeki stratejik derinlii kaybetti. ran, onun için Orta Asya’ya ulamanın en önemli yoluydu. ran ise büyük bedel ödeyerek elde ettii baımsızlık ve özgürlüünü pekitirmek için ekonomik kalkınma içine girdi. Yüz milyarlarca doları aan dı borcunu kapattı. ‘Ekmek ve silah senin olacak’ parolasıyla milli ekonomi ve savunmasını kurdu. Bugün gördüümüz birçok aırtan ilerleme hep bunun eseri oldu. ran kendi bilim adamlarıyla savunmadan sanayiye bugün harikalar yaratıyor. te yarattıkları: İÇERDE GÜÇLÜ DIŞARDA DA GÜÇLÜ

ran dünyanın 21’nci ekonomisi. Ciddi dı borcu yok. Enflasyon % 13 oranında. Genç nüfusunun çokluu nedeniyle isizlik % 10 civarında. Okuma yazma oranı %

ran Devrimi’nin 30. Yl kutlamalar. 50 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

86, eitime, savunmadan daha fazla pay ayırıyor. Üniversitelerde okuyanların % 64’ü bayan! Bayanlar her alanda aktif. Devrim yıllarından gelen güçleri var. ran dı yatırımlara da özel önem veriyor. Yurt dıında 20 milyar dolara yakın yatırımı var. Yurt dıında yaayan ranlıların ise 800 milyar doları var. Petrol dıı ihracat aırlıını dier alanlara kaydırmak isteyen ran yönetimi bu konuda da büyük gayret gösteriyor. Tarımsal sanayiye de özel önem veriyor. Tarımda yüzde 95 oranında kendisine yeterlilik seviyesine geldi. 2007 yılında 1, 5 milyon ton buday fazlalıına ulatı. 2,5 milyar dolarlık tarımsal ürün ihraç ediyor. Yılda 65 milyar dolar ihracat (20 milyar dolara yakını petrol dıı ihracat), 51 milyar dolar da ithalat yapıyor. u anda 81 milyar dolar döviz rezervi olduunu açıkladı. MOLLALARIN ‘KEMALİST’ DIŞ POLİTİKASI

Ahmedinejad yönetimi komu ülkelerle ilikileri gelitirme siyasetini daha aktif hale getirdi. ran 1930 Türkiye’sinin ‘Bölge Merkezli Dı Politikası’nı uyguluyor. Irak igaline ramen, Irak yönetimiyle ilikilerini her alanda gelitirdi bu ülkeye yılda 8,5 milyar dolarlık ihracat yapıyor. Suudi Arabistan ve Mısır ile dier Arap ülkeleriyle ilikilerini gelitirdi. Lübnan’da Hizbullah’ı destekliyor (Hizbullah, Temmuz 2006’da srail’in 33 günlük saldırısını göüsledi ve srail’i yendi) ve dier gruplara yapıcı davranıyor. ran yönetimi, bölge ülkelerine ‘Körfez Güvenlik birlii Tekilatı’ kurulması önerisini getirdi. Suriye ile stratejik ortaklık içinde. Bunun sayesinde Esad, Suriye’deki konumunu güçlendirdi. Ahmedinejad, Türkiye ile ilikilerine de özel önem verdi ve PKK konusunda birlikte mücadele etme olanaını gelitirdi. Ekonomik ilikiler de bir hayli geliti. ki ülke arasındaki ticari hacim 10 milyar doları atı. 20 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor. ASYA’DAN AFRİKAYA KADAR HER YERDE AKTİF

ran yönetimi Asya’nın önemli ülkesi Pakistan ve Hindistan’ı birbirine barı projesiyle balayacak

ve yıllardır aralarında süren sorunu çözecek bir proje gelitirdi ‘Barı Hattı’ isminin verildii bu projeyle ran doalgazı Pakistan üzerinden Hindistan’a ve oradan da Çin’e akacak. ‘anghay birlii Tekilatı’na 2007 yılında gözlemci olarak Pakistan ve Hindistan’la birlikte kabul edilen ran, tam üyelik için de bavurusunu yaptı. Çin ile doalgaz, petrol ve tarımsal alanlarda ortak projeler gelitiriyor. ran- Çin ticaret hacmi 20 milyar dolar civarında. ran’ın Afrika ve Güney Amerika ülkeleriyle de ilikileri bir hayli geliti. KENDİ SAVUNMA SANAYİNİ KURDU

ran, özellikle savatan sonra kendi silahını kendisinin üretmesi için büyük bir seferberlik balattı. Bugün nükleer çalımalardan, sava uçaına kadar birçok yenilii baardı. 2000 km. mesafeli füzeler, denizaltılar, sava gemileri, yolcu ve sava uçakları (en son radara yakalanmayan sava uçaı yaptı), helikopterler ve birçok sava malzemesini kendisi üretiyor, hatta 100 milyon dolara yakın bir miktarda da ihracat yapıyor. ran’ın elinde orta ve uzun menzilli 6 bin füzesi olduu bildiriliyor. Ayrıca yüz binlerce kısa menzilli füzeye de sahip. UZAY ÇALIŞMALARI

ran ya ortalaması 27 olan bilim adamlarıyla nükleer çalımalarını sürdürüyor ve bu alanda bir hayli mesafe aldı. Aynı tempoyla uzay çalımalarını da yürütüyor. lk olarak 18 Austos 2008 günü

uzaya haberleme uydusu gönderdi. 3 ubat 2009 günü de ‘Sefir-i Ümid’ isimli füzeyi fırlattı ve baarılı bir ekilde yörüngeye oturttu. ranlı yetkililer yakın zamanda ran’ın 16 motorlu uydu taıyıcısıyla uzaya uydu gönderileceini de açıkladılar. Dini lider Ali Hamaney, ‘ran devrimi bilim adamları sayesinde yükseldi’ diyor.

L ran, bu gün 1930 Türkiye’sinin ‘Bölge Merkezli D Politikas’n uyguluyor (Shangay birlii Örgütü Toplants)

İRAN DEVRİMİNİN BAŞARAMADIKLARI

ran Devrimi iktidar kavgasında sola karı acımasızca davrandı. Çok büyük bir aydın kesim kırıldı ya da yurt dıına kaçmak zorunda kaldı. Hâlâ yurt dıında 5 milyondan fazla ranlı yaıyor. Bu alanda toplumsal barı salayamadı. kinci önemli konu ise köklü toprak reformu gerçekletiremedi. Eski sistemin üzerine oturdu. Çarı esnafı ve airet/aalık yapı uzlatı. Bu da muazzam ekonomik hamleyi ve toplumsal ilerlemeyi önledi. Çaraf meselesi bunun en tipik örnei. Rejim hâlâ sokaklarda örtü ve kıyafet denetimi yapıyor. Dier bir konu ise ‘halkçı-devletçi’ vurguya ramen son yıllarda küresel ekonomi politikalarına dönülmesi! Yakın zamanda 150 milyar dolarlık özelletirme yapıldı. Ekonomik kalkınmada dı sermayeden medet umuluyor. Yolsuzluun önüne geçilemiyor. Bu da eskiye dönüü hızlandırır ve emperyalizmle uzlamayı getirir. ran Devriminin gelecei ve rengi bu alanlardaki yönelime balı olacak gibi… Sevindirici olan ise halktaki antiemperyalist bilincin canlı olması!G

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

51

BEŞ KITADAN

HAZIRLAYAN: AHU YALÇIN-AFAK TERZ

ABD: Afganistan’da 90 bin silahımız ‘buhar oldu’ ABD’de hükümetin icraatlarını denetleyen Kamu Hesap Verilebilirlik Kurumu’nun (GAO) raporu 13 ubat günü Temsilciler Meclisi’nde tartııldı. GAO raporuna göre; Pentagon’un Afganistan’a gönderdii silahların 2004 yılından balamak üzere 2008 yılına kadar, giderek artan oranda ‘buhar olduu’ belirtiliyor. 2007 yılında Irak ile ilgili de benzer bilgilerin bulunduu raporda; Kabil’deki karargâha gönderilme amacıyla yola çıkan ve daha sonradan bir kısmı ABD kontrolündeki Afgan kuvvetlerine verilecek olan 225 bin kadar silahtan yaklaık 90 bininin kaybolduu ve bu silahların Taliban savaçılarının eline geçmi olabilecei anlatılıyor. Rapora göre bu silahlardan bazılarının makineli tüfekler, havan topları ve bazukalar olduu vurgulanıyor. Raporda, 46 bin kadar silahın seri numaralarının kaydedilmedii ve yaklaık 41 bin silahın nereye yollandıının da tespit edilemedii belirtiliyor.

“Gazze’ye saldırıda kullanılan silahlar Amerikan malı” Gazze’de incelemelerde bulunan ABD’nin en büyük avukat meslek örgütlerinden olan The National Lawyers Guilt, srail’in Gazze saldırılarında dorudan sivilleri hedef aldıını açıkladı. ifa Hastanesi önünde yapılan basın açıklamasında “Heyet birçok srail askerinin, aralarında kadınlar, çocuklar ve yalılar da bulunan, sivillerin balarına, göüslerine ve midelerine hedef alarak ate ettiini saptamıtır” denildi. Açıklamayı yapan Tom Nelson ayrıca saldırıda kullanılan çou silahın Amerikan malı ve yardımı olduunu söyledi. Nelson srail’in bu silahları kullanmasının Amerikan Anayasası’na aykırı olduunu da belirtti.

srail seçimlerinden sol partiler aır yenilgiyle ayrıldı srail’de geçen hafta yapılan genel seçimleri, Tzipi Livni’nin bakanlıını yapıı Kadima Partisi kıl payı önde bitirdi. Kadima 28 sandalye kazanırken Netenyahu liderliindeki Likud ise 27 sandalye kazandı. Seçimlerde üçüncülüü ise çi Partisi’ni geride bırakan aırı sacı parti srail Evimiz aldı. Bu partinin lideri Lieberman “Gazze’ye atom bombası atalım” sözleriyle tanınıyor. Barak önderliindeki çi Partisi ise dördüncü parti olarak tarihinin en kötü sonucunu aldı. srail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz seçim sonuçlarını yorumlarken “Gelecekteki hükümetle ilgili yeterli bir öngörü olmamasına ramen, acı olan tek bir ey apaçık ortaya çıkıyor; tüm sol blok seçimlerden büyük bir yenilgiyle çıktı.” ifadelerini kullandı. Haaretz’de yayımlanan bir baka makaleye göre ise sol partileri Tzipi Livni yok etti. Seçmenlerin ya Netanyahu korkusundan ya da Ehud Barak’ın isteksizliinden dolayı Livni’ye yöneldii öne sürülüyor ve gelecekteki hükümetin sol partiler olmadan kurulması durumunda bunun ülkenin gelecei için kapkaranlık günler anlamına gelecei belirtiliyor.

52 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

Rusya, Gürcistan’a yardım eden ülkelerle ibirliini kesiyor Rusya’da yayımlanan Pravda gazetesinin haberine göre Rusya Osetya Savaı’nda Gürcistan’a yardım eden Dou Avrupa ülkelerine yaptırım uygulamaya hazırlanıyor. Gazetenin haberine göre Rusya Devlet Bakanı Dimitriy Medvedev Gürcistan’a silah destei veren bu ülkelerle askeri ibirliini durdurmak için hükümete yetki verdi. ABD, Ukrayna ve srail gibi Gürcistan’a 2008 Austosu’ndaki savaın öncesinde, sava sırasında ve sonrasında silah salayan ülkelerin baında Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan ve Polonya geliyor. Bu ülkeler cephaneliklerinde Sovyetler döneminden kalma ve düzenli modernizasyon gerektiren silahlar bulunduruyor. Uzmanlara göre bu ülkelerle askeri ibirliini kesme kararı, ülkelerin askeri güçlerine önemli ölçüde zarar verecek.

BEŞ KITADAN

Mitterrand’ın oluna silah kaçakçılıı suçlaması Angola’ya yapılan silah kaçakçılıı ile ilgili siyasi dava Fransa’yı çalkalıyor. 11 ubat günü Paris’te, ‘Angolagate’ adı verilen davada eski Bakan Charles Pasqua, eski devlet görevlisi Jean-Charles Marchiani ve 1981–1995 yılları arasında iki dönem Cumhurbakanlıı yapan François Mitterrand’ın olu Jean-Christophe Mitterrand’ın aralarında bulunduu sanıklar hakkında hapis ve para cezası talebinde bulunuldu. Savcı, sanıkların 1993–1997 yılları arasında, Angola’da 1975 yılında balamı olan ve o günlerde süren iç savaa göndermek amacıyla silah kaçırma iini Paris’ten yönlendirdiklerini belirtiyor. Sanıkların, o sırada ABD kontrolünde yıkılmı Sovyetlerden Angola’ya 790 milyon dolar deerinde silah taınmasında aracı olduklarını vurguluyor. Savcı, ABD kontrolünde gelien bu ticaretten bazı Fransız ve ABD kuklası Angolalı politikacı ve bakanlar ile birlikte sanıkların yaklaık 43 milyon Euro pay aldıklarını iddia ediyor. Savcı Victor’a göre Fransız devletinin silah ticaretinden, resmi onayı olmazsa da, haberi vardı.

New York Times’ın Sudan Bakanı El Beir ile ilgili yalan haberi! New York Times 11 ubat’ta yayımlanan Marlise Simons ve Neil MacFarquhar imzalı haberinde, Sudan Devlet Bakanı Ömer Hasan El Beir hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi Basavcısınca Darfur’da soykırım yaptıı gerekçesiyle “uluslararası tutuklama emri” çıkartıldıını iddia etti. Uluslararası yargıyı yönlendirme olarak deerlendirilebilecek bu habere göre Basavcı “birkaç gün içinde kararı açıklayacak”. Ancak 12 ubat günü mahkeme sözcüsü yaptıı basın açıklamasında böyle bir kararın kesinlikle söz konusu olmadıını söyledi. Sudan Devlet Bakanı Ömer Hasan El Beir konuyla ilgili; Darfur’da ekonominin gelimekte olduunu, güvenlikte ilerlemeler salandıını ve bölgedeki tüm gruplarla iliki içinde olduklarını söylemiti, “Ancak bölgede barıı istemeyen güçler var. Onlar savaı devam ettirmeye ve Sudan’ı bölmeye çalııyorlar’’ diye konumutu. El Beir, bu iddiaları ‘‘Sudan’a düman silahlı güçlerin propagandası’’ olarak nitelemiti.

DEVR ALEM -Rusya’nın NATO nezdindeki Daimi Temsilcisi Dimitri Rogozin, Ukrayna’nın NATO’ya girme çabalarını Türkiye’nin AB’ye girmeye çalımasına benzetti. Rus temsilci Ukrayna’nın NATO’ya girme giriimleri için “Ukrayna daha 15, 20, 25 yıl bekler” diye konutu. -ABD Senatosu Adalet Komitesi Bakanı Senatör Patrick Leahy, George Bush Dönemi Politikalarının soruturulması için bir komisyon kurulmasını önerdi. -Ekvador Devlet Bakanı Rafael Correa, Quito’da görevli ABD ataesi Armando Astorga’yı ülkesinden kovdu. Correa’ya kızıp ABD’nin Ekvador polisine yaptıı mali yardımı kesen ABD ataesine Correa’nın cevabı “Bay Astorga, kirli paran sende kalsın, ihtiyacımız yok” oldu. -ili Devlet Bakanı Michelle Bachelet, 37 yıl aradan sonra Küba’yı ziyaret etti. Bachelet, Salvador Allende’den beri Küba’yı ziyaret eden ilk ili devlet bakanı oldu. -Japon elektronik irketi Pioneer, dünya çapında toplam 10 bin çalıanını iten çıkaracaını açıkladı. -Ukrayna’nın bakenti Kiev’de sosyal hizmetlere yapılan zamlar ve isizlii protesto etmek için binlerce vatanda Kiev Belediyesi’ni abluka altına aldı. -Norveç, “telekulak yasası” ile insan haklarını ihlal ettiini öne sürdüü sveç’i Avrupa nsan Hakları Mahkemesi’ne ikâyet etti. -sviçre’de yaayan Brezilyalı avukat Paula Oliveira ülkenin ırkçı partisi sviçre Halk Partisi yandaları tarafından kaçırıldı. Genç kadının karnına ve bacaklarına bıçakla partinin isminin ba harfları olan “SVP” harfleri kazıldı.

Uluslararas Kriz Grubu’ndan Obama’ya:

“Türkiye’yi kullan, ran ve Suriye ilikilerini zayıflat” Merkezi Brüksel’de bulunan Uluslararası Kriz Grubu adlı düünce kuruluu ABD-Suriye ilikilerindeki sorunları ve fırsatlarını analiz eden raporunda, Türkiye ile ilikilerin Suriye dı politikasının temel unsuru haline geldii deerlendirmesinde bulundu. ABD yönetiminin Ortadou’da önemli bir güce sahip Suriye ile ilikilerinin güçlendirilmesi gerektii belirtilen raporda, Obama yönetimine, Türkiye’nin de aralarında bulunduu ülkeleri devreye sokarak, bölgenin iki stratejik ülkesi olan ran ve Suriye arasındaki ilikileri zayıflatması tavsiye edildi. Raporda, Obama’ya srail-Suriye müzakerelerini yeniden balatması, Suriye’nin ran’la stratejik önemdeki ilikilerini Türkiye, Fransa, ngiltere ve Avrupa Birlii gibi alternatif balarla zayıflatması, srail’in Golan tepelerinden çekilmesini desteklemesi, am’a büyükelçi ataması ve Suriye’ye uygulanan ABD yaptırımlarını gevetmesi tavsiyelerinde de bulunuldu.

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

53

TOPLUM ULUSLARARASI BLM OLMPYATLARI

‘Bu yetenekler Türkiye’nin pek çok sorununu çözer’ Uluslararas Bilim Olimpiyatlar’nda daha önce ülkemize altn, gümü ve bronz madalya kazandran örenciler, kendi alanlarnda yetkin öretim üyelerinin gözetiminde bu kez daha büyük baarlar için Antalya’da 50. Uluslararas Bilim Olimpiyatlar’na hazrlanyorlar. Olimpiyatlarn önemini ve ülkemizin olimpiyatlardaki baar düzeyini öretim üyeleri ve örencilerle konutuk. DEVRM AKIN KARASOY/ ANTALYA

Ocak 14 ubat tarihleri arasında Antalya Göynük Elizabeth Otel’de hummalı bir çalıma yürütüldü. Geçtiimiz yıl spanya’da yapılan 49. Uluslar arası Bilim Olimpiyatları’nda Matematik, Fizik, Kimya ve Biyoloji dallarında ülkemize altın, gümü ve bronz madalya kazandıran 100 örenci bu kez, kendi alanlarında yetkin öretim üyelerinin gözetiminde 50. Uluslararası Bilim Olimpiyatları’na hazırlandılar. Çok sayıda üniversitenin öretim üyelerinin dönüümlü olarak rehberlik ettii hazırlık çalımaları sıkı bir disiplin ve sıcak bir arkadalık ortamında yürütülüyor. Eurovizyon gibi sansasyonel yarımaların gündemi igal ettii bu günlerde, büyük bir özveriyle ele ele veren öretim üyeleri ve

31

Olimpiyat birincileri “Ülkemizi temsil etmek büyük gurur kayna” diyorlar

örencilerle; olimpiyatların önemi, amacı ve ülkemizin olimpiyatlardaki baarı düzeyiyle ilgili keyifli bir söylei yaptık. Sohbet ettiimiz örencilerden Umut Varol Güne, Ömer Faruk Tekin ve Melih Üçer 49. Uluslararası Bilim Olimpiyatları’nda altın, Fehmi Emre Karan ve Semih Yavuz gümü, Alper necik ise bronz madalya kazandılar. Sohbetimize katılan öretim üyeleri ise Bilkent Üniversitesi Matematik Bölümü Öretim Üyesi Prof. Dr. Semih Koray, ODTÜ Kimya Bölümü Öretim Üyesi Prof. Dr.

Prof. Dr. Semih Koray: Bilim olimpiyatlarnn hedef kitlesi iin balangcnda olan gençlerdir. Geçmie deil, gelecee yönelik yetenei ifade eder”

Hüseyin çi, ODTÜ Fizik Bölümü Öretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Tomak ve Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öretim Üyesi Prof. Dr. Ertunç Gündüz’dü. PROF. DR. SEMİH KORAY: “TEMEL BİLİMLERDEKİ BAŞARILAR GELECEĞE UMUDU GÜÇLENDİRİYOR”

Söyleimize Bilkent Üniversitesi Matematik bölümü Öretim Üyesi Prof. Dr. Semih Koray’la baladık. Prof. Dr. Semih Koray, Türkiye’nin matematik olimpiyatlarına katılmaya baladıı 1985 yılından beridir bu iin içinde yer alan öretim üyelerinden biri. Koray, olimpiyatların amacının temel bilimler alanında yetenekli gençleri bu alana çekmek olduunu söylüyor. “Neden bilim olimpiyatları çünkü örnein spor olimpiyatları belli bir birikimin sonucunu ifade eder. Oysa bilim olimpiyatlarının hedef kitlesi iin balangıcında olan gençlerdir. Geçmie deil, gelecee yönelik yetenei ifade eder” Yetenek kefinin bir ülke için en önemli süreç olduunu söyleyen Prof. Dr. Semih Koray, çünkü “Örenciler meslek seçimleri öncesinde kefedilecekler ki, temel bilimlerde ilerlesinler. Gençlerimizin bu alanlardaki baarıları gelecee olan umudumuzu ayakta tutuyor” diyor. İNSAN GÜCÜ BİR ÜLKENİN EN ÖNEMLİ GÜCÜDÜR

Bir ülkenin insan gücünün o ülkenin en önemli ulusal ve kamusal gücü olduunu söyleyen Koray “nsan gücünü piyasanın bir unsuru olarak görürseniz, yeteneklerin gelimesini ve bunun sonucunda üretime dönümesini piyasa kurallarına uygun ve bireysel bir i olarak görürseniz bilim olimpiyatları da anlamını

54 G Ayd›nl›k

G

15 ŞUBAT 2009

kaybetmi olur.” diyor. Koray’ın dikkat çektii bir dier nokta da olimpiyatlarda görev alan öretim üyelerinin özverileri. “Bu iin yönetimindeki kurumların uyguladıkları engelleyici unsurların bu etkinlii ciddi bir biçimde etkilememi olmasının en önemli nedeni bu alanda çalıan öretim üyelerinin özverileri ve emekleridir.” diyor PROF. DR. TOMAK: “BU YETENEKLER ÜLKEMİZİN PEK ÇOK SORUNUNU ÇÖZER”

Sohbetimize ODTÜ Fizik bölümü öretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Tomak’la devam ediyoruz. Tomak Olimpiyatların ezbercilii deil, düünmeyi ve iin ruhunu kavramayı gerektirdiini, Türkiye’de uygulanan eitim sisteminin ise bu anlamda pek salıklı olmadıını söylüyor. Yetenek konusunda Türkiye’nin bir sorunu olmadıını vurgulayan Tomak, sözlerini öyle sürdürüyor “Türkiye’de yetenek var ama yöneticiler bunun farkında mı? Bu kadar yetenein Türkiye’nin pek çok sorununa çare olacaını düünüyorum. Onlara hedef gösterilmesi, imkân salanması gerekir.” Türkiye’nin geleceinin buradan geçtiini söyleyen Tomak “Bir ülkenin en önemli zenginlii ne petroldür, ne enerjidir, ne madendir. En önemli zenginlik iyi yetimi insan gücüdür. Teknoloji dediimiz ey insan gücüdür. Makine deil, çünkü makineleri yapan da insandır.” diyor. PROF DR. ERTUNÇ GÜNDÜZ: “EN ÖNEMLİ SORUN BEYİN GÖÇÜ”

Biyoloji dalında Türkiye’nin

Prof. Dr. Mehmet Tomak: Bir ülkenin en önemli zenginlii ne petroldür, ne enerjidir, ne madendir. En önemli zenginlik iyi yetimi insan gücüdür. Teknoloji dediimiz ey insan gücüdür. Makine deil, çünkü makineleri yapan da insandr.

49. Dünya Bilim Olimpiyatlar’nda altn madalya kazanan Melih Üçer: “Yabanc bir ülkede ülkesini temsil etmek insan çok mutlu ediyor, ülkesine hizmet etmi olmann gururunu yaatyor.” 16 yıldır olimpiyatlara katıldıını söyleyen Hacettepe Üniversitesi Biyoloji bölümü Öretim Üyesi Prof. Dr. Ertunç Gündüz, “bu alandaki en önemli sorununun, örencilerin çounun çevresel telkinlerle tıpa yönelmeleri, yine en baarılı örencilerin davetlerle ABD ve ngiltere gibi ülkelere gitmeleri” olduunu vurguluyor. PROF. DR. HÜSEYİN İŞÇİ: “14 YILDIR MADALYAYLA DÖNÜYORUZ”

Ortadou Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü öretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin çi, Türkiye’nin kimya alanında olimpiyatlara katıldıı 1994 yılından beridir bu iin içinde. çi, ilk yıl hariç, kimya olimpiyatlarına Türkiye’yi temsilen katılan örencilerden madalya almadan dönen örenci olmadıını vurguluyor. Kimya olimpiyatlarına katılmak için liselerden her yıl iki binin üzerinde örencinin bavurduunu söyleyen çi, olimpi-

yatlara katılacak 4 örencinin bu iki bin örencinin aamalı olarak elenmesiyle seçildiini anlatıyor. ÜLKEMİZİ TEMSİL ETMEK BÜYÜK MUTLUKUK

Geçen yıl spanya’da yapılan 49.Dünya Bilim Olimpiyatları’ndan altın madalyayla dönen örencilerden Umut Varol Güne’le devam ediyoruz sohbetimize. Bilim Olimpiyatlarının lise düzeyinde bilime ilgi duyan örenciler için büyük bir fırsat olduunu söyleyen Güne, olimpiyat tanıtımlarının yaygınlatırılarak katılımın arttırılması gerektii söylüyor. 49.Dünya Bilim Olimpiyatları’nda gümü madalya kazanan örencilerden Fehmi Emre Karan ise ÖSS birincileri çok ön plana çıkarılırken, olimpiyatlarda dünyanın en iyileriyle yarıarak, Türkiye’ye ödül kazandırılan olimpiyatlara gerekli önemin verilmemesini eletiriyor. Bilimle uramanın verdii mutluluu ie u cümleyle anlatıyor “Zor bir soruyu çözmek insana büyük mutluluk veriyor.” Bu etkinliin içinde yer almanın verdii mutluluu 49. Dünya Bilim Olimpiyatları’ndan altın madalyayla dönen örencilerden Melih Üçer ise u sözlerle anlatıyor. “Yabancı bir ülkede ülkesini temsil etmek insanı çok mutlu ediyor, ülkesine hizmet etmi olmanın gururunu yaatıyor.”G

Muhabirimiz Devrim Akn Karasoy, Bilim Olimpiyatlarna hazrlanan örenciler ve çalmann bandaki seçkin öretim üyeleriyle birlikte

15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

55

BORA GÖZEN, KERM ÖZTÜRK, YÜCEL ÖZBEK, AHMET ÖZDEMR, AL KRAZ, CAFER TOPÇU, GÜROL LBAN, ÜKRÜ ÖKTÜ

Filistin kurtuluş savaşının Türk şehitleri! Bir çok Filistinli ehit gibi Türk devrimci ehitler de Filistin topraklarnn derinliklerinde mezarsz yatyor… Çok sayda TKP mensubu, FDHKC’nin Suriye ve Lübnan’daki Golan Tepeleri, Readiye, Burc El Baracne(Beyrut), Nahr El Bared(Trablus) kamplarnda, askeri eitime ve srail’e kar düzenlenen çarpmalara katldlar… Bora Gözen ve arkadalar, 21 ubat 1973’te MT-MOSSAD ibirliiyle öldürüldüler. ARSLAN KILIÇ/ Teori Dergisi Genel Yayn Yönetmeni

srail’in Gazze vahetine karı dünyada en büyük toplumsal ve siyasi tepki, Türkiye’den yükseldi. Türkiye Filistin Ulusal Kurtulu mücadelesini 40 yıldır destekliyor. Destek önceleri devrimci öncüler düzeyindeydi. Giderek kitleselleti ve bugünkü, toplumumuzun her



M Bora Gözen, ei Engin’le… (ili, 1967).

kesiminden ve her eilimden insanlarını içine alan büyük destee dönütü. Bunun ana nedeni, aynı dine mensup olmaktan önce, Türkiye’nin bugün, 60 yıllık TürkAmerikan ilikileri tarihindeki en yüksek ABD tehdidi ile yüz yüze gelmi olması ve halkın bunu hissetmesidir. Türk halkı, Filistin’de, Lübnan’da, Irak’ta, Afganistan’da elde edilecek ABD baarılarının dorudan kendi güvenliini tehdit edeceinin farkına varıyor. SİLAH ARKADAŞLIĞI

1960’larda yükselen antiemperyalist ve sosyalist devrimci hareket, Filistin Ulusal Kurtulu mücadelesine de destek olmutu. Mitinglerde, yürüyülerde, toplantılarda, üniversitelerde, fabrikalarda, köylerde; bildirilerle, afilerle, konumalarla, sloganlarla… Vietnam Ulusal Kurtulu Savaı gibi, Filistin halkının FKÖ (Filistin Kurtulu Örgütü) önderliindeki mücadelesi de desteklenmi, ABD ve srail kınanıp lanetlenmiti. Bu destek 1960’ların sonunda ve 1970’lerin baında, FKÖ saflarında srail’e karı fiilen savama noktasına vardı. Çok sayıda devrimci genç FKÖ kuvvetleri safında savaa katılmak üzere Suriye, Lübnan ve Ürdün’e gittiler. 12 MART’TAN ÖNCE…

TKP daha kurulduu günlerde, FDHKC ile bir dayanıma ve yardımlama anlaması yapmıtı. Bu anlamaya göre, TKP’nin, hem srail’e karı savaa destek olmak amacıyla, hem de Ameri-

56 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

kan emperyalizminin Türkiye’de devrimci hareketin yükselmesi ile birlikte tertipledii suikast, bombalama gibi kontrgerilla eylemlerine karı korunmak amacıyla askeri eitim almaları için gönderecei kadrolar FDHKC tarafından eitilecekti. 12 Mart darbesi ön günlerinde gerçekleen bu anlama ile çok sayıda TKP mensubu, FDHKC’nin Suriye ve Lübnan’daki Golan Tepeleri, Readiye, Burc El Baracne(Beyrut), Nahr El Bared(Trablus) kamplarında, askeri eitime ve srail’e karı düzenlenen çarpımalara katıldılar. MOSSAD-MİT OPERASYONU

12 Mart günlerinde, MT içindeki CIA-MOSAD kolunun elebalarından Hiram Abas, MT’in Filistin kamplarına gidip gelmi olanların sorgularından elde ettii bilgileri günü gününe MOSAD’a aktarıyor; bu bilgiler MOSAD tarafından Filistin örgütlerine sızmı srail ajanlarının verdii bilgilerle birletirilerek kamplardaki Türk devrimcilere karı katliamlar planlanıyordu. 21 ubat 1973’te Nahr El Bared kampına düzenlenen saldırı da bir MOSADMT(Hiram Abas) ortak operas-

Türkiye Filistin Ulusal Kurtulu mücadelesini 40 yldr destekliyor. Destek önceleri devrimci öncüler düzeyindeydi. Giderek kitleselleti… Türk halk, Filistin’de, Lübnan’da, Irak’ta, Afganistan’da elde edilecek ABD baarlarnn dorudan kendi güvenliini tehdit edeceinin farkna varyor.

Bora Gözen ve dier ehitlerimiz, bizim, mazlum uluslar kardelii ve dayanmas ilkemizin, enternasyonalizmimizin sembolleridirler. Sadece çi Partililerin deil, Türk devrimcilerinin ve Türk ulusunun da sembolleridirler. Filistin halk ile Türk halk arasndaki sevgi ve kardelik bann köprüsüdürler, kurucusudurlar. yonu olarak hazırlanmıtı. srail 21 ubat gecesi Nahr El Bared kampına denizden çıkartma yaparak baskın düzenlediinde kampta TKP’li 11 Türk devrimci bulunuyordu. Bunlar, Bora Gözen, Kerim Öztürk, Yücel Özbek, Ahmet Özdemir, Ali Kiraz, Cafer Topçu, Gürol lban, ükrü Öktü, Faik Bulut, Ali Ergün ve Hüseyin Tüysüz’dü. srail baskınında, yukarıda adlarını saydıımız TKP’li devrimcilerinden Bora Gözen’in de içinde bulunduu ilk sekizi ehit oldu. Faik Bulut yaralı olarak esir alınıp srail’e götürüldü, öldü sanılarak bırakılan son ikisi ise yaralı olarak kurtuldu. FKÖ, srail tarafından öldürülen sekiz Türk devrimcisini, Beyrut’taki mülteci kampları çevresinde kurulan “Enternasyonalizm ve Halkların Kardelii ehitlii”ne koydu. Fakat srail’in mülteci kamplarına düzenledii sayısız saldırılarda ve ABD emperyalizminin kıkırttıı Lübnan iç savalarında, mülteci kamplarıyla birlikte bu ehitlik de tamamen tahrip oldu. Sekiz Türk devrimcisinin mezarı silindi ve koyun koyuna yattıkları Filistinli ve dier uluslardan devrimci kardelerinin mezarlarıyla birbirine karıtı. BORA GÖZEN, AHMET ÖZDEMİR, YÜCEL ÖZBEK…

Filistin devriminin bu Türk

devrimci ehitlerinden üçünü, TKP Merkez Komitesi üyesi Bora Gözen’i, stanbul Üniversitesi’nden devre arkadalarım Ahmet Özdemir ve Yücel Özbek’i yakından tanıyorum. Bora Gözen, Türk Solu-Aydınlık dergilerinin stanbul bürosunda tanıtıımızda, büronun önce fiili, sonra da resmi sorumlusuydu. TÜ Maden Fakültesi’ni bitirmiti. Ârif insanlara özgü bir alçakgönüllülüe sahipti. Büro temizliinden dergi gazete paketleyip daıtmaya kadar küçük büyük hiçbir devrimci ii küçümsemeden, yüksünmeden yapan örnek bir kiilii vardı. Dürüst, çalıkan, devrimci teoriye önem veren, çok okuyan, büronun bütün ileri yanında içi eylemlerine de koan, daha düne kadar birlikte olduu devrimci gençlik önderleriyle ilikisini sürdüren, TP içindeki çalımalara katılan genç bir devrimci önderdi. Eski kuak devrimcilere saygı gösterir, onların deneyimlerinden örenmeye önem verirdi. Ahmet Özdemir ve Yücel Özbek de genç yalarında profesyonel devrimcilie atılmı, gösterisiz, çalıkan, kararlı devrimcilerdi. Her ikisi de Ü ktisat Fakültesi örencileriydiler. Ahmet Özdemir bir sanayi içisinin oluydu. 1969’da, Beikta’taki Özel Iık Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulu’nun devletletirilmesi için okul örencilerinin yürüttüü mücadele, okul patronunun kiralık silahlı adamlarınca bastırılmak istenmiti. 19 Eylül günü Iık Okulu örencilerinin eylemine destek için dier okullardan gelen devrimci örencilerin üstüne, okula üslenmi kiralık saldırganlar tarafından uzun namlulu silahlarla ate edildi. “Yeniden Milli Mücadele” grubundan olan saldırganların kurunları ile Orman Fakültesi devrimci örencisi Mehmet Cantekin öldü, Ahmet Özdemir de bacaından yaralandı. Bacaında kalan kurun, zaman zaman bacaını sızlatıyordu. TKP’nin gençlik önderlerinden olan Ceyhanlı Kerim Öztürk, ele avuca sımaz bir Çukurova çocuuydu. 12 Mart darbesinden hemen sonra tutuklanmı, fakat bir süre sonra Mamak Ceza-

evi’nden firar etmeyi baarmıtı. Mamak’tan çıkınca, Filistin kamplarına gitmiti. SADECE BİZİM DEĞİL, TÜRK ULUSUNUN SİMGELERİ

L Teori dergisi, ubat 2009 saysnda “Filistin sorunu” dosyasyla çkt.

Bora Gözen ve dier ehitlerimiz bizim, mazlum uluslar kardelii ve dayanıması ilkemizin, enternasyonalizmimizin sembolleridirler. Sadece bizim, yani çi Partililerin deil, Türk devrimcilerinin ve Türk ulusunun da sembolleridirler. Onlar Türk ulusunun, insanlıın yüce deerlerini savunmadaki yüz akıdırlar. Filistin halkı ile Türk halkı arasındaki sevgi ve kardelik baının köprüsüdürler, kurucusudurlar. Bora Gözenlerden bize kalan dier bir deer, devrim davasına balılıkta ve devrim yoluyla halka hizmette gösterdikleri kararlılık, inanç ve özverdir. (*) Bu yazı, Teori dergisinin ubat/2009 sayısında “Filistin Ulusal Kurtulu Savaının Türk ehitleri” balııyla yayımlanan yazıdan Aydınlık için özetlenmitir.G 15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

57

FİKRET OTYAM İLGİLİ İLGİSİZ TÜM HUKUKÇULARA SORUYORUM: TÜRK CEZA KANUNU’NUN RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK’LE İLGİLİ MADDELERİ HALÂ YÜRÜRLÜKTE Mİ? YANİ ŞUNLAR: “MADDE 204– (1) BİR RESMİ BELGEYİ SAHTE OLARAK DÜZENLEYEN, GERÇEK RESMİ BİR BELGEYİ BAŞKALARINI ALDATACAK ŞEKİLDE DEĞİŞTİREN VEYA SAHTE RESMİ BELGEYİ KULLANAN KİŞİ, İKİ YILDAN BEŞ YILA KADAR HAPİS CEZASI İLE CEZANLANDIRILIR. (2)GÖREVİ GEREĞİ DÜZENLEMEYE YETKİLİ OLDUĞU RESMİ BİR BELGEYİ SAHTE OLARAK DÜZENLEYEN, GERÇEK BİR BELGEYİ BAŞKALARINI ALDATACAK ŞEKİLDE DEĞİŞTİREN, GERÇEĞE AYKIRI BELGE DÜZENLEYEN VEYA SAHTE RESMİ BELGEYİ KULLANAN KAMU GÖREVLİSİ ÜÇ YILDAN SEKİZ YILA KADAR HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILIR. (3) RESMİ BELGENİN, KANUN HÜKMÜ GEREĞİ SAHTECİLİĞİ SABİT OLUNCAYA KADAR GEÇERLİ OLAN BELGE NİTELİĞİNDE OLMASI HALİNDE, VERİLECEK CEZA YARISI ORANINDA ARTIRILIR.” …SAYIN İÇİŞLERİ BAKANI, SAYIN EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ MERAKIMI LÜTFEN HOŞ GÖRÜN SİZLERİ İLGİLENDİREN AŞAĞIDAKİ MADDELER DE HALÂ GEÇERLİ Mİ? ŞUNLAR YANİ: “Karayolları trafik yönetmeliği sürücülerin ve yolcuların koruyucu tertibat kullanma mecburiyeti: Madde 150- Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları mecburidir. …Üç tekerlekli yük motosikletleri hariç, motorlu bisiklet ve motosikletlerde sürücülerin koruma başlığı ve koruma gözlüğü yolcuların ise koruma başlığı….. Kullanılması zorunludur.” ...“Öğürtü veren resimli haberler” nedense meydan okurcasına sürüyor! “Sayelerinde”, bunları yazıp karnımızı doyuruyoruz.. Bu gidiş kanımca “hayırlara vesile” olmayacak! “İNTERNETTE YAYINLANIYOR, DELİL SAYILAMAZ” Sayın Hurşit Tolon Paşa, “rakamla 220” “yazıyla iki yüz yirmi” gün sonra, İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi yargıcı tarafından” evinde bulunan Ergenekon belgesi, internette yayınlanıyor delil sayılamaz” gerekçesiyle tahliye edildi. Tolon Paşa, gasp edilen özgürlüğünüze hoş geldiniz de şu 220 günün acısı “kâr” hanenize mi yazılacak? Sonucunuz dileriz başkaları için de geçerli olur toplumun dileği bu, o zaman yazım “zarar” hanelilerine gelecek.. RAKAMLA: “10” YAZIYLA: “ON” ŞEY! İP Genel Başkanı Doğu Perinçek canın savunmanları Ergenekon Savcılarının 10 yanlışını saptamış ve mahkeme bu yanlışları kabul etmiş, iddia makamı da bu maddi hatalarla ilgili görüşlerini vermek için süre istemişti.. Yazımı, 9 Şubat 2009 akşamı bitirdim..sKediyi merak, bu canı da bazı şeyler öldürecek! Neden mi? Neden olacak yahu sadece 10’un birinden söz edeyim!. Perinçek, Veli Küçük’e yazdığı mektubu güya “arz ederim” diye bitirmiş! Oysa dava dosyasında bulunan mektupta “arz ederim” yok! Maddedeki şeylerin içinde üstelik en masumu da bu! “Arz ederim”i, “başkalarını aldatacak şekilde değiştiren” kim ola? Hangi amaçla ekledi ya da “eklendi?” Bu “yapım ” yukarıdaki 2. maddede yer alan “..Görevi gereği düzenlemeye yetkili 58 G Ayd›nl›kG 15 ŞUBAT 2009

olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”la örtüşüyor mu ? Şu yaşımda, ilk kez Hukukçu olmadığıma yandım!. “İddia makamı mütalaaları”nda buna da açıklık getirirse meraktan anca kurtulacağım vesselam! “HUZUR KENTİ(!) “ANTALYA’MIZDAN HUZUR VE TRAFİK MANZARALARI! “N’apim”, cennet kent Antalya sınırları içinde yaşıyoruz otuz yıldır.. Bu canı, olumlu olumsuz her şey ilgilendiriyor ve bunları haklı olarak yazıya dökünce, kimileri de “susturma babında” mahkemeye gidiyor! Geçen hafta, bir İstanbul gazetesinin bura ekinde bazı fotoğraflı haberlerin, artık “öğürtü verecek” kadar “neden” yer aldığına “şimdilik” en kısasından değinmiştim. Vay sen misin değinen? Yanıtlar hazırmış meğer, örneğin teleferik bin ziyaretçi ile rekor kırmış! Bu rakam, kimin/kimlerin ve neyin “sayesinde” demem ayıp kaçar mı? Antalya halkının yakındığı ”Antkart” haber kesintisine bakar mısınız? Öğenler/ savunanlar değil, halk haklı çıktı! Trafik kazalarını azaltanın/ azaltanların başarılı çalışmalarına, bir sayım severe göre rakamla “70 bin”, yazıyla “yetmiş bin” emeklinin “huzura kavuşturulması” eklenmiş. Allah da razı olacak muhakkak, O’na her şey malûm olur gazete ekini görmesine gerek yok.. Kapılarımıza yapıştırılan ayakkabılara da bakar mısınız kapıların her açılıp

kapanmasında suratınıza çarpan! Antalyalılar sanki Buşoğlubuş! Bunların ve diğerlerinin basım masrafını kim/ kimler ödedi, kimin matbaasında basıldı diye yazmaz olaydım! İki gün sonra, al sana dercesine aynı haberlerle doluydu ekimiz, iyi mi? İşin güzel yanı övmeler birinci sayfada, yazıma aldığım beceriksizliklerin çoğu da 3.sayfadan! Olacak o kadar elbette! Dedim ya çok meraklıyım tüm bunlar neden, neden? BUYRUN BAKALIM! Bir zamanlar kamyonet altında kaldığım neredeyse beş metre enindeki “İNSANLARA MAHSUS” kaldırımdayım(!) Konyaaltı Caddemizde. Vızır vızır işleyen motosikletlerin/ bisikletlerin altında kalmamaya özenle ve can bakanımın umutlu haberleriyle, Aşık Veysel dostumun “Uzun ince bir yoldayım/ gidiyorum gündüz gece”sini içimden avazlayarak gider iken, coştuğumdan olacak, eşimin kolundan da çıkıvermişim, “huzura kavuşturulmuş (83’lük) “yetmiş bin BİR” sayılı emekli olarak! Gerisi eşimin çektiği acı fotoğraflarda! Namesi kulağımda olan o şarkı ”Geç geçebilirsen” miydi, yoksa “Git gidebilirsen” mi? Hiç fark etmez! Çare tükenmez, o “İNSANLARA MAHSUS” kaldırımdan(!), “MOTORLU ARAÇLARA MAHSUS” yola iniverdim ve huzura kavuşturulmuş emeklilerden birisi olarak, güven içinde, hiçbir araca çarpıp zarar marar vermeden/ kazasız belasız/ sağ salim evime geldim! Ne ki, Allah başkalarını göstermeye, kapımızın önünde, tastamam “nizami” park edilmiş ve İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürülüğü’nün biriminin verdiği basın kartlı arabamızın ön plakasının parçalanmış tutucularını yerde, plakayı da silgiç yanına “terfi ettirilmiş” bulduk, kutladım kendisini! LÜTFEN KİMSE DARILMASIN/ ALINMASIN HELE HELE AKSİNİ SAVUNMASIN.. O ZAMAN “HODRİ KALDIRIM” DENMEZ Mİ? Dünyaca ünlü uygar kentimizde yıllardır tanığı ve yıllardır bu ve benzerleri için ısrarla üzerinde durup, bıkmadan usanmadan yazdığım konularım var. İnsanlarımız ışık ihlallerinden ve motor sürerken kask takmamaktan ölmesin/ ölmesinler/ öldürülmesinler! Bu niyazıma ortak olup görevleri gereği de omuz verileceğini beklerken tam aksine 20 milyar lira istemle mahkeme omuzlandı! Sadece “Berlin”de mi “hakimler var? ” Omuzda kaldı.. Şu cennet Antalya’mızda “İNSANLARA MAHSUS KALDIRIMLAR”da (!) motosiklet kullanılmasını önlemeye, hiçbir makamın/ hiçbir yetkilinin gücünün/ kuvvetinin yetmediğine ve dahi bunun konu bile edilmediğine yazılarımla da tanık olmanın şaşkınlığını ve acısını halâ yaşıyorum! “Bari, bisikletlere dünyada ol-

duğu gibi sarı çizgiyle bir metre yer ayrılsın”ı ise, geçin düşünülmesini sanki kimse okumadı/ duymadı/ görülmedi bile! Motorlusu, motorsuzu sanki “İNSAN!” Kask takmak yasal zorunluluk, ama takmayanlara ceza yazmaya giden trafik polisi ya da motorlu polis kaskını kafasına değil arkasına takıyorsa bunu bile önleyememenin adı nedir söyler misiniz? Fotoğrafını gördüğünüz bu yasa tanımazlığı, on gün önce Milli Egemenlik Caddesi’nde çektim! Bir de gazete haberi “POLİSLER İSYAN İÇİNDE”imiş! Ne olursa olsun polis isyan eder mi? Ettirmemek kime düşer söyler misiniz? Kazaları azalttık dendiği ve bunun o ek tarafından hallice verildiği gün, kentimizde üç ölü! Bunun fotoğraflı/fotoğrafsız haberini ekte göremediğim için, gördüğünüz kesintiyi yerel gazetemiz “Antalya ekspres”ten makasladım!. Diğer kesintilerdeki olaylarsa, “Huzur Kenti”mizden (!) olağan birkaç örnek! BU FOTOĞRAFI ÇEKERKEN AĞLADIĞIMI NEDEN SAKLAYAYIM? Kış kıyamet yine Doğu’daydım ve köyde bir kız bebesi, üşümüş elini “el içine” almış! Çıplak ayakları evet çıplak ayakları ise bileğine kadar karda! Yol yok!. Su yok! Elektrik yok! Yıkanacak üst baş yok, ayakta giyecek yok! Ne var? Mart ayında yerel seçimler! “Halk sevdalısı”(!) AKP iktidarı, yolu/ suyu/ elektriği olmayan köylere karlar yağarken buz dolabı, çamaşır makinesi ve elektrikli fırın yağdırıyor! Ey dağıtım Valisi, olmayan elektrikte çalışan o fırında, olmayan aşını pişiren o olmayanı yiyen halk ağızlarını neyle silecek, “kâğıt peçete”yi nasıl unuttunuz söyler misin? Böyle “halk sevgilileri”nin taksiratını af ve bebelerin ayağına hiç olmazsa lastik pabuç ihsan eyle yarabbi!G 15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 59

KÜLTÜR / SANAT YAAYAN BR EFSANE: DL BRET

Beethoven’a, son yılların en kapsamlı yorumunu getirdi dil Biret’i, yorumlamak, onu çözümlemek, onun inanlmaz enginliklerdeki evrenini bütün boyutlaryla anlamak için, Biret’i bilmek gerekiyor. Dünya piyano edebiyatn, dönemlerine göre bestecilerini bilen ve olaanüstü güzellikte yorumlayan bir piyano virtüözü; bir büyük müzik insan… HAYAT ASILYAZICI

dil Biret, konsey piyanosu alınan her kente, salonunda ilk aydınlanma ııı olan resitalleriyle büyük katkılar salıyor. Yıllardır bu anlayıı destekleyerek ülke geneline konser piyanolarının alımını salayanlara, sanatıyla yardımcı oluyor. Bu kez de böyle bir yurtiçi turnesinden döndü ve stanbul-Kadıköy’deki Caddebostan Kültür Merkezi’nde konser verdi. stanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Howard Griffiths’in yönetiminde, dil Biret’e elik etti.



dil Biret, Ludwig van Beethoven’in 2. Piyano Konçertosu’nu (Si bemol Majör Op. I9) olaanüstü güzellikte yorumladı. Beethoven’a, son yılların en kapsamlı yorumunu getirdi. Bir Beethoven uzmanı olan Biret, tüm Senfonileri’nin transkripsiyonlarını yaparak piyanoya uyarlayan dünyanın ilk ve tek piyanistidir. BİRET’LE ORKESTRA BİR BAŞKAYDI

Beethoven’in 2. Piyano Konçertosu, yaayan efsane piyanistimizin olaanüstü seslendiriiyle, stanbul Devlet Senfoni Orkestrası’na da deer kattı. Ünlü sanatçılara, özellikle dil Biret’e elik eden orkestralar dünyaca ünlü virtüözlere elik etmekle onurlanırlar ve orkestralar da gelime ve müziksel düzeylerini yükseltme konularında ivme kazanırlar. stanbul Devlet Senfoni Orkestrası (DSO), disiplinli birliktelii ile dikkatleri çekiyor. Griffiths, orkestramızı ve izleyicilerimizi tanıyan tavırlarıyla, baarılı ve ilgi gören bir düzeydeydi. Griffiths’in yönettii konserde ilk seslendirilen; Beethoven’in tek operası “Fidelio” uvertürüydü. Uvertürle, Beethoven havasını yakalamılardı. dil Biret’in 2. Piyano Konçertosu ile havaya girmekle kalmadılar, bestecinin, büyük yorumcumuzun biçemine (üslûbuna) inanılmaz uyum saladılar. Efsane piyanistimizle orkestra bir bakaydı. CARMEN SUİTE BAŞARIYLA YORUMLANDI

dil Biret, ‘bis’ olarak, W.

60 G Ayd›nl›k

G

15 UBAT 2009

Kempf, Bach’tan piyanoya uyarladıı bir transkripsiyonunu, üstün güzellikte dinletti. kinci bölümde G. Bizet’nin ünlü Carmen Operası müziini artılarla boyutlayan R. Schedrin’in Carmen Suite’i seslendirildi. Carmen’in özgürlüünün simgesi olan müzii, türünün ve özgür davranıın, aka karı özgürlüünü yitirmeyen bir karakteri betimler. Schedrin’in, baleye uyarladıı Carmen Suite, dünya bale repertuarına girmitir. lk oynanıını Moskova Boloy Balesi’nde izlemitim. Schedrin, ei balerin Maya Plisetskaya için uyarlamı ve olaanüstü ilgi görmütü. Böylesine sıcak, etkileyici; akla-tutku arasında gidip gelen Carmen Suite, 13 sahne ayrımıyla, seslendirilip, baarıyla yorumlandı. REKORLARA İMZA ATACAK

Ayrıca, dil Biret, Beethoven’in bütün yapıtlarını CD için seslendirdi. Önümüzdeki günlerde Türkiye ve Avrupa’da satıa sunulacak. Sırada olanlar var: CD’leri tamamlanmak üzere, Brahmslar, Chopinler, Rahmaninoflar vb birbirini izleyecek. Cumhuriyet aydınlanmasının önde gelen yıldızı; yaayan efsane; CD’leriyle rekorlara imza atacak. Üretkenliiyle görülen gerçek budur. GENÇ PİYANİSTLERE TAVSİYE

Bir kısa anımsatma notum var: dil Biret’in konserlerini ya da resitallerini genç piyanistlerin, konservatuarın piyano bölümündeki örencilerin izlemelerini; piyano hocalarının CD’lerinden Biret yorumuna dikkat çekerek, kendi örencilerine dinletmelerini öneriyorum. Yorum derslerinde dil Biret’i dinlemek, ders için gereklidir diye düünüyorum.G

Eser Ad› Yazar Dizi Editör Kapak Tasar›m› Cilt Bas›m Tarihi Bask› Sayfa Say›s› Boyut ISBN No Barkod Etiket Fiyat›

: Tevrat’taki Ütopya ve Oidipus’un ‹ki Cürmü : Kaan Polatlar : ‹nceleme / Araşt›rma : Aşk›n Güngör : Sermet Öner : Karton kapak : Ocak 2009 : Birinci Bask› : 224 : 13,5 x 21 cm : 978-605-5882-19-8 : 9786055882198 : 12 TL.

‹srail Hükümeti ülke politikalar›n› Tevrat'›n vaatlerine göre mi belirliyor? ‹srail'in amac› ne? Büyük biraderi Amerika'n›n desteğiyle Ortadoğu'yu yeniden biçimlendirmeye çal›şan ‹srail, küresel bir plan›n tetikçiliğini mi yap›yor? Musa'n›n torunlar›n›n beklentisi nedir ki, ülke politikalar›n› ac›mas›z bir yok ediş üzerine inşa ediyorlar? Son y›llarda gündemi fazlas›yla meşgul eden sorular bunlar. As›l önemli soruysa fazlaca dikkatten kaç›yor: ‹srail'in sald›rgan politikas›n›n alt›nda, kutsal kitab›n›n izinden gitmesinin etkisi olabilir mi? Tevrat'taki Ütopya, Museviliğin kutsal kitab›ndaki gizleri bir bir çözerek, bu ve benzeri sorular›n kaynağ›na iniyor. Adem ile Havva'n›n cennetten kovulmas›ndan tutun da, Y›lan Simgeselliğinin Mitsel Kökenine, Tabu ile Totem ilişkisine, Tanr› Tasavvuruna, Tanr›-Kralla Mücadeleye, Tevrat'taki Diğil ‹lkeye ve hatta Mu K›tas› ile Türk Tarih Tezi'ne dek pek çok ilginç konuyu bar›nd›ran bir kaynak bu. Sadece yan›t arayanlara değil, yeni sorular türetmeye cesareti olanlara da öneriyoruz. CREA YAYINCILIK MERKEZ: Fatih Mah. Cengiz Topel Cd. No: 3 Ar›kent Sitesi, B Blok, D: 5 Büyükçekmece / ‹stanbul Tel: 0212 883 00 33 – Faks: 0212 883 69 33 ‹RT‹BAT BÜROSU: Ankara Cad. No: 49 Kat: 1 Ca! alo! lu / ‹stanbul Tel: 0212 528 89 46 – Faks: 0212 528 89 16 www.creakitap.com – [email protected]

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

61

İNSAN YAŞADIĞI YERE BENZER

Yönetmenlerimizin kafasındaki yapay gerçek Kahramanlarının karılama sahnele- alama seanslarını hatırlarsak, bu filmin de benzer bir melodrini kitapçıda kuran birçok film var son ram içerecei varsayılabilir. Kimileri için bu içerii salamı da zamanlarda. olabilir. Ancak, ne var ki, daha ilk sahnelerde bütün o gazete Çaan Irmak’ın “Issız Adam” filmi haberlerinin uydurma olduunu, bu filmde kimsenin alamadıbunlardan biri. ını, alayacak ve alanacak bir durum olmadıını, alayanın Sonbahar filminde Yusuf ve Eka bir da duygularından kukulanmak gerektii sonucuna varıyorsukitapçıda karılaıyorlardı. nuz. “Issız Adam” ancak Çaan Irmak’ın kafasında var olan Semih Kaplanolu’nun “Süt” filmin- “ıssız” bir “tip”in hikâyesi. de de benzer bir sahne var. MECİT ÜNAL FİLMİN ANLATMAYI DÜŞÜNDÜĞÜ “TUTKULU AŞK” Bu ve daha baka filmlere bakarsak Hikaye öyle: Türkiye’de kitap okuma oranının hayli Otuzlu yalardaki Alper, babasının satıverdii iki tarlanın payüksek olduu sonucuna varabiliriz. Öte yandan akamları, “Yerasıyla stanbul’da açtıı kafe-restoran karıımı bir dükkânın samekteyiz”, “Var mısın Yok musun”, “Komedi Dükkânı”, “Avhibi ve iletmecisidir. Aynı zamanda iyi bir açıdır. yi kazanır, rupa Yakası” gibi izleyenlerin bütün bir akamını alıp götüren lüks yaar. Her gün farklı kadınlarla para karılıı birlikte olbazı program ve dizilerin yayınlandıı Televizyon kanallarına bamakta, hatta ikili üçlü ilikilere de girmektedir. Onca bilgi ve görkarak da Türkiye’de her eyin yolunda gittiini sanabiliriz. Kimin güye karın –sanki Cambridge’de master elinin kimin cebinde olduunu gösteren sıyapmıtır- hiçbir ey okumadıını gördüücaı sıcaına magazin programlarıyla bu giM Daha önce “Mustafa müz, tutkusu eski plaklar üzerine olan, bu diin çok iyi bir gidi olduu da ayrıca vurgulanabilir. Ancak aynı kanalların bir de Hakknda Her ey” ve “Babam konuda parasını da esirgemeyen Alper’in ailesiyle bütün ilikisi de para üzerine kurulhaber bültenlerine bakmak bütün bu varsave Olum” adl filmleriyle mutur. Sevgisizdir. Yıllardır görmedii anyımları tersine çevirmeye yetecektir: nesiyle yalnızca telefonda konuur ve para Türkiye Sodom ve Gomore’yi yaamaktannan, televizyon dizileri de gönderir. Öyle ki, konuma kısa sürsün diye tadır! çeken Çaan Irmak, yalnzca sanki bir yandan da içinden dua etmektedir. YÖNETMENLERİMİZİN KAFALARINDAKİ Günler böyle geçerken Beyolu Balıkpazakafasndaki gerçei çeken GERÇEK rı’ndaki sahaflar pasajında eski bir plaı yönetmenlerimizden sadece Konuya dönerek unu söyleyeceim; yaaradıı bir gün Ada’ya rastlamasıyla her ey yıncıların iir kitabı basmadıı Türkiye’de, deiir. Eski bir kitabı bulmak için o an biri. “Issz Adam”, ksaca okuma-yazma oranı “Haydi Kızlar Okula”, orada olan aynı yalardaki Ada, özel çocuk “modern hayatn “Kardelenler”, “Baba Beni Okula Gönder” kostümleri tasarlayıp diken, mütevazı, hagibi kampanyalara ramen git gide dütükyatta fazla inileri çıkıları olmadan kendinyalnzlatrd insanlar çe yönetmenler filmlerdeki kahramanlarını ce yaayıp giden bir kadındır. Ada’nın güanlatan, yemekler, anneler, kitapçıda karılatırıyorlar. Okuma oranı zelliinden etkilenen Alper, onu izlemeye dütükçe filmlerdeki kitap ve kitapçı sahneeski arklar ve ak üzerine bir balar. Ada’nın aradıı kitabın yeni baskısılerinin artması arasındaki iliki ayrıca incenı bir kitapçıdan satın alır ve ilk sayfasına da film” diye tantlyor. L lenmeye deer, çünkü aynı anda filmlerde telefon numarasını yazar. Genç kadını iyeartan bir baka ey de sevime sahnelerinin rine kadar izleyip kitabı verdiinde filmin artıı. (80’li yıllarda çekilen filmlerde ise anlatmayı düündüü “tutkulu ak”ın ilk cami ve minare göstermek, sahnelere ezan efekti yerletirmek belirtileri ortaya çıkmaya balamıtır. sanki film çekmenin olmazsa olmazıydı). “E,EEE NE ANLATTIN SEN ŞİMDİ?” Yönetmenlerimizin kafalarındaki gerçei çekerken ona uygun Ancak, Alper gibi neredeyse her yol var diyebileceimiz ve hiçmekanlar kullanmaları elbette ki yaptıkları iin gereidir. Salt mekanla da sınırlı deil üstelik bu; kafalarındaki gerçee uygun kii- bir yanı gerçek olmayan bir kiiliin bakii olarak yer aldıı ler de yaratmak durumundadırlar. “Issız Adam” filmindeki “ıssız böyle bir öyküden tutkulu bir ak çıkmaz. En bata Alper’in geradam” tam da bu durumun bir yansıması. Yönetmenlerimizin ka- çeklii tartıılır çünkü. Konumasından giyimine, annesine yaklafalarındaki gerçein hayattaki gerçee ne kadar uyduu ise tartı- ımından, yanında çalıanlara gösterdii ilgiye ve ilgisizlie, konumalarından davranılarına –buna imdilerde trip de diyorlar ılabilir elbet... galiba- kadar hepsinin yapay olduu apaçık olan bencillii ve biTOPLU AĞLAMA SEANSLARI reycilii dahi bu topraklara uzak bir kiilik. Bakiisi böyle olunDaha önce “Mustafa Hakkında Her ey” ve “Babam ve ca “tutkulu ak” da yönetmenin kafasında var oluyor sadece. Olum” adlı filmleriyle tanınan, televizyon dizileri de çeken Bence bir filmin baarılı olup olmadıının ölçütlerinden birisi, Çaan Irmak, yalnızca kafasındaki gerçei çeken yönetmenleri- belki de en önemlisi, izleyicide ne bıraktıı… mizden sadece biri. “Issız Adam”, kısaca “modern hayatın yal“Issız Adam”ın bıraktıı ey u: nızlatırdıı insanları anlatan, yemekler, anneler, eski arkılar “E,eee ne anlattın sen imdi?” ve ak üzerine bir film” diye tanıtılıyor. Gazete haberlerine Alatmak ise, her halde bu filmin “Babam ve Olum”dan inanmak gerekirse, izleyicilerin alayarak çıktıkları film daha miras en geçerli tanıtım “tüyo”su. gösterime girer girmez eski plak ve pikap satılarını yükseltmi. (Son zamanlarda filmlerdeki alama konusu üzerine de haftaSinema salonlarının “Babam ve Olum”la düzenledii toplu ya duracaız).G 62 G Ayd›nl›kG 15 ŞUBAT 2009

PERDE ARKASI

Hazrlayan: Frat Kayra

İlk kez Aydınlık yazdı! İki hafta önce Teknik Direktör Suat Kaya’nın Çaykur Rizespor’un başına nasıl geçtiğini ilk kez Aydınlık yazmıştı. “İşte Müdahale!” başlığıyla duyurduğu haberde, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın devreye girmesiyle bu işin olduğu bilgisini ayrıntıları yer almıştı. Geçtiğimiz hafta Radyospor’a konuşan Çaykur Rizespor Yöneticisi Ulvi Süvarioğlu, bu konuda “Suat Kaya Çaykur Rizespor’un başına gelirken Başbakan Tayyip Erdoğan’ın referansı vardı” diyerek Aydınlık’ın haberini doğruladı. Milliyet gazetesi yazarı Ercan Güven’de bu haberi köşesine taşıyarak, “Keşke dedikodu olarak kalsaydı” başlığı altında şöyle yazdı: “…Ocak başında Emre’nin düğünü vardı ya -Eeee -Hani basın mensupları alınmamıştı, nikah şahidi sayın Başbakan’dı. -Sonra… -İşte o düğünde Galatasaraylı Hakan Ünsal, eski takım arkadaşı Suat Kaya’nın, Rizespor teknik direktörü olması fikrini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a açmış. Başbakan referans olunca Suat Kaya hooop Rizespor’a. Koskoca Başbakan, Bank Asya Ligi’ndeki bir takıma teknik direktör tayin edecek. Daha neler demiştik.Suat Hoca’yı “başarılı” teknik direktörlük yaşamını beğenip almış olmalıydı Rizespor!.. Aradan bir ay geçti, Rizespor kendisine veda ettiyse; sadece kan uyuşmazlığı. Buraya kadar “kreatif bir dedikodu” olarak kaldı Suat Kaya- Rizespor birlikteliğinin arka planı.” Lakin bundan sonrası fena… Hafta sonu Çaykur Rizespor Yöneticisi Ulvi Suvarioğlu, Radyospor’da “Haber Aktif” programına bağlandı. Son dönemin en başarılı radyo habercilerinden Aydın Cingöz sordu: “Suat Kaya’nın, Çaykur Rizespor’u çalıştırması için Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yönlendirmesi oldu mu?” Yanıt netti: “Suat Kaya, Rizespor’a teknik direktör olurken Başbakan Tayyip Erdoğan referans oldu”! Dedikodunun gerçek olduğu ile “siyaset futbola karışmasın” söylemindeki ben ve benim gibilerin romantik birer aptal olduğu, aynı anda ortaya çıktı böylece…” Aydınlık haberi duyurduktan sonra Suat Kaya bir hafta sonra istifa etti. Tesadüf mü değil mi bilinmez ama bilinen bir gerçek var artık. O da: Siyasi erkin futbola müdahalesi bir yönetici tarafından ilk kez açık açık dile getirildi.

Ouz Sarvan’a kötü haber! Samimiyetsiz yöneticiler yine yaptı yapacaklarını. Hakemler üzerinden iktidar savaşları yine başladı. Hakem hatalarına basit bir hata olarak bakmanın ötesine geçip art niyet aramalar, bildiriler yayınlama devri başladı. Gerisi gelecek gibi görünüyor. Daha ateşli ve sert tartışmalar yaşanacak. Bu bir bilgi değil ama yaşananlar ve gelişmeler bu yönde. Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Oğuz Sarvan yeniden dünyaya gelse herhalde bir daha asla o koltuğa oturmayı tercih etmez çünkü baskılar ve açıklamalar dayanılacak gibi değil. Evet, göreve geliş şekilleri, arkalarındaki destek açık ve net ama “vurun abalıya” durumuyla karşı karşıya. Önümüzdeki hafta yaşananların perde arkasını daha geniş bir şekilde ele alacağız. Şimdi Sarvan’a buradan kötü bir haber verelim. Sezon başında nedensiz bir şekilde görev verilmeyeceği açıklanan ve camiadan uzaklaştırılan, başta Bülent Demirlek olmak üzere, Cem Deda, Hakan Sirviselvi olmak üzere çok sayıda hakem MHK’ye isyan bayrağını çekip, bir iki hafta içerisinde konuşmaya başlayacaklar. Konuşmaların içeriği ise Sarvan’ı ve ekibini üzecek cinsten. Bizden hakemlere tavsiye, onlara görev verilmesini istemeyen kulüp başkanlarını da açıklasınlar….

15 UBAT 2009 G Ayd›nl›k

G

63

SİS ÇANI

Şimdi ben İstanbullu muyum? Yaşar Kemal Demirciler Çarşısı Cinayeti adlı romanında “O güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler” der… Vedat Dalokay can da 1991 yılında kuğu aklığındaki otomobiline atlayıp uçup gitmişti ansızın. Bilmem işitmişliğiniz var mıdır Vedat Dalokay adını. DEMİRTAŞ CEYHUN

VEDAT DALOKAY

1968 yılında bir uluslararası proje yarışmasını kazanıp Pakistan’da dünyanın en büyük camisini yapmış ünlü bir mimardı. 1973 yılında da seçimi kazanıp DP’lilerin 1950’lerden itibaren hızla gecekondulaştırarak kocaman bir taşra kasabası haline dönüştürdüğü Atatürk’ün başkentinin yeniden modern bir hale getirilmesini başlatmış Ankara’nın 1973-77 arasındaki ünlü Belediye Başkanı idi Dalokay. Turgut Özal dönemi henüz yaşanmadığından o yıllarda büyük kent belediye başkanlarının şimdiki gibi görevden ayrılır ayrılmaz bir siyasi parti kuracak kadar bir elleri yağda bir elleri balda olması şöyle dursun, çalışanların ücretlerini bile ödeyecek paraları yoktu. İşte Vedat Dalokay da göreve başladığında kasa tamtakır olduğundan çalışanların ücretlerini ödeyememiş ve kamuoyunun dikkatini çekebilmek amacıyla Nasrettin Hoca’nın torunlarına yakışır bir incelikle Ulus’taki Belediye Binası’nın alnına “Bu bina satılıktır” diye kocaman bir afiş astırıp, Belediye Meclisi’ne başvurmuştu kendisine satış yetkisi verilmesi için. Belediye Meclisi’nin o günkü toplantısının görgü tanığıyımdır. Oturum açılır açılmaz, 1966-67’lerde de Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP’in) İstanbul il kongresine “Komünistler kahrolsun! Komünistler Moskova’ya!” diye MHP adına bir telgraf çekip uzun uzun yuhalanmış Muhlis Şenöz adında biri gene MHP adına Belediye Meclis üyesi olarak kürsüye fırlamış, “Arkadaşlar, biliyorsunuz başkanımız espri yapmayı çok sever. Eminim biraz sonra kürsüye çıkıp binanın alnına astırdığı bu satılık ilanının da bir espri olduğunu açıklayacaktır. Bu bina bize atalarımızdan yadigârdır, bir anlamda vatan sayılır. Yani bu bina vatanımızdır. Vatan satılır mı hiç?” diye bar bar bağırmağa başlamış, iyice gerginleştirmişti oturumu. Ama Dalokay, Nazım’ın deyimiyle “Hoca Nasrettin gibi ağlayıp, Bayburtlu Zihni gibi gülen” gözlerinde bir hınzır çocuk ışıltısı, kürsüye çıkmış; “Arkadaşlar!” demişti. “Biliyorsunuz Muhlis Şenöz MHP’lidir. En az bizler kadar Orta Asya’daki soydaşlarını da düşünür. Yani bin yıl önce yaşamış olsaydı kuraklık yüzünden göçmeğe kalkan atalarımıza da, hiç kuşku yok ‘Vatan terk edilir mi?’ diyerek karşı çıkar, orada kalırdı. Dolayısıyla şimdi de bir devedikeni olurdu o steplerde. Oysa atalarımız anavatanlarını terk edip önce İran’a, oradan Arabistan’a göçmüşler, Arabistan çöl olduğu için daha sonra da hayvan sürülerini önlerine katıp Anadolu’ya geçmişlerdir. Biliyorsunuz atalarımız Orta Asya’da Şaman’ken, yolda İslamiyet’le tanışarak dinlerini de değiştirip Müslüman olmuşlardır. Yani, yalnız vatanlarını değil, dinlerini de değiştirmişlerdir. Anadolu’da da önce Konya’yı başkent yapmışlar, sonra Söğüt kasabası başkent olmuş, daha sonra da fethedildikçe başkent Bursa’ya, Edirne’ye, İstanbul’a taşınmıştır. Mustafa Kemal de Ankara’yı başkent yapmıştır. Kısacası şu bin yıl içinde bunca vatan değiştirmişiz, bunca başkent değiştirmişiz, hatta dinimizi değiştirmişiz, şimdi şu belediye binasını mı değiştiremeyeceğiz? Kıytırık bir belediye binasını değiştirince mi vatan haini olacağız Allah aşkına!” demiş kahkahalar ve alkışlar arasında inmişti kürsüden.

ACABA VATAN NEDİR? Hani ne Muhlis Şenöz’ü tanırdım, ne de siyasal görüşlerini payla-

şırdım. Fakat nasıl anlatsam bilmem ki… İnsan evini bile değiştirirken gerçekten bir şeylerden kopmaz, bir şeylerini yitirmez mi? Öyleyse nedir acaba vatan? Nasıl unuturum, yıllar önce bir kez de ben yaşamış sanki o duyguyu ve günlerce arpacı kumrusu gibi düşünmüş durmuştum. Süleyman Demirel, kuşkusuz seçim yatırımı olarak, ülkeyi biraz daha dış borç batağına sokup “İstanbul’un iki yakasını bir araya getireceğiz” yaygarasıyla Boğaz’a bir asma köprü yaptırma sevdasına kapılmıştı ve karşı çıkan Karayolları mühendislerinin derhal işine son verdiriyordu. Halim Ağaoğlu tanığımdır. Bizler de Mimarlar Odası yöneticileri olarak, ülke ekonomisine getireceği yük bir yana, köprünün asıl Nâzım planı bile olmayan İstanbul’u göbeğinden hançerleyip kentin gelişme doğrultusunu kuzeye çevirerek Boğaz’ın iki yakasındaki nüfus yoğunluğunu hızla artırıp, ülkeyi her on yılda bir Batılılara yeni bir köprü yaptırmak zorunda bırakacağını öne sürerek asma köprü’nün yapımını engellemeye çalışıyor ve önce metro yapılmasını öneriyorduk. Demek 1970 yılı başları... Raporlar yayımlamış, basın toplantıları düzenlemiş, heyetler halinde siyasi parti genel merkezlerine gidip sorunu yöneticilere anlatmış, broşürler bastırmış, otobüs duraklarında halka “Köprü mü, Metro mu?” diye bildiriler dağıtmış, ama köprünün yapımını engelleyememiştik. Süleyman Demirel “ben yaptım oldu vurdumduymazlığıyla inşaat ruhsatı almağa bile gerek görmeden” törenle temel attırıp başlatmıştı yapımı. “Nasıl önleriz” diye tartışıp duruyorduk saatlerdir. Avukat arkadaş birden araya girip, “Buldum! Ruhsatsız başlatıldığı için İmar Kanunu’na göre her İstanbullu inşaatın mühürlenmesi istemiyle Danıştay’da dava açabilir” deyince öyle sevinmiştik ki… Ama kimi devlet memuru olduğunu, kimi geçimini devletten iş alarak sağladığını öne sürerek dava açmaya bir türlü yanaşmıyordu İstanbullu arkadaşlar. N’apacağımızı şaşırmış, biz kara kara düşünürken Avukat arkadaş; “Dava açabilmek için İstanbul doğumlu olmak şart değil. Mahalle muhtarından ikametgâh ilmühaberi alabilen herkes dava açabilir” demez mi… Bu kez de hep birlikte bana dönmüşler; “Sen zaten solcusun, nasıl olsa devletle aran açık. Memur değilsin, devletten iş almıyorsun, ne kötülük yapabilirler ki sana. Mahalle muhtarından bir ikametgâh ilmühaberi al açıver şu davayı.” diye başlamışlardı şamataya. “Yahu alay mı ediyorsunuz benimle?” diye öfkeyle bağırdım çağırdım. Zaten aşiretimi kaybetmiştim, şimdi de hemşeriliğimden mi olacaktım? “Yahu İstanbul’dan bana ne, ben Adanalıyım. Otuz beş yıl sonra ihanet mi edeceğim Adana’ya? Adanalıların yüzüne nasıl bakarım sonra? Tövbe!” dedimse de, olanaksız dinletemedim. “Ne var bunda?” diyorlardı. “Zaten İstanbul’da yaşamıyor musun?” Bana zorla mahalle muhtarından bir ikametgâh ilmühaberi aldırtıp, Danıştay’da adıma davayı açtırmışlardı. Gerçekten nedir acaba “vatan”? O akşamı nasıl unuturum, öyle bir hüzün çömüştü ki üstüme… Sanki sevgilime ihanet etmişim… İki duble fazla içmiştim o akşam rakıyı. DANIŞTAY BENİM İSTANBULLULUĞUMU MU BEĞENMEDİ Köprü, Cumhuriyetin kuruluşunun 50. yılında trafiğe açıldı. On iki yıl sonra 29 Mayıs 1985’te de ikinci asma köprünün temeli atıldı. Neredeyse 40 yıl geçti aradan, bana hâlâ Danıştay’dan bir yanıt gelmedi ama. Sıra mı bekliyor, yoksa Danıştay benim İstanbulluluğumu mu beğenmedi? Bilemiyorum. Gerçekten, şimdi ben İstanbullu muyum?G [email protected] 15 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 64

View more...

Comments

Copyright ©2017 KUPDF Inc.
SUPPORT KUPDF