1
May 13, 2018 | Author: api-396718143 | Category: N/A
Short Description
Download 1...
Description
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ MALİYE BÖLÜMÜ SEMİNER DERSİ
2008 KÜRESEL KRİZİ IŞIĞINDA AVRUPA BİRLİĞİ VE MALİYE
ARMAĞAN UMUT GÖKÇE
ÖĞR. ÜYESİ: YRD. DOÇ. DR. CEYHUN GÜRKAN
ANKARA 23.12.2016
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ ............................................ .................................................................. ............................................ ............................................ ............................................. ........................... .... 1 1. 2008 K ÜRESEL ÜRESEL EKONOMİK KRİZİN DOĞUŞU .......................................... ..................................................... ........... 1 1.1. Finansal Genişleme .......................................... ................................................................ ............................................ .................................. ............ 1 1.2. ABD Konut Piyasası ............................................ .................................................................. ............................................ .............................. ........ 2 1.3. Faiz Sorunsalı ........................................... .................................................................. ............................................. ......................................... ................... 3 1.4. Kamu Müdahalesi ............................................ .................................................................. ............................................ .................................. ............ 3
2. K RİZİN RİZİN EKONOMİK SONUÇLARI .......................................... ................................................................. .................................. ........... 6 2.1. Büyümede Düşüş .......................................... ................................................................ ............................................ ...................................... ................ 6 2.2. Borç “Batağı” ........................................... .................................................................. ............................................. ......................................... ................... 7 2.2.1. Tüketici Borçlanması .......................................... ................................................................. ............................................. ...................... 7 2.2.2. Devlet Borcunda Artış ............................................. .................................................................... ......................................... .................. 9 2.3. Streeck Perspektifinden Bir Bakış ............................................. .................................................................... ............................ ..... 10
3. K RİZ ................................................................. .................................... ............. 14 RİZ SONRASI AB VE MALİYE .......................................... 3.1. Borçlanma ve Kırılganlık ............................................ ................................................................... ........................................... .................... 14 3.2. Euro Bölgesi Politika Yetersizlikleri .......................................... ................................................................. ............................ ..... 15 3.3. Ulusal Refah Devleti ve Avrupa Maliye Bakanlığı ............................................. ................................................. 17 3.4. Olası Politika Çözümleri ......................................... ............................................................... ............................................. ........................... 18
SONUÇ .......................................... ................................................................. ............................................. ............................................ ....................................... ................. 19
GİRİŞ Kapitalist ekonomi, tüm dünyayı nasıl sarmaladığını 2008 yılında ispat etme fırsatı bulmuş ve dünya dünya ilk kez küresel küresel boyutta bir krize sahne sahne olmuştur. Finansallaşma Finansallaşma ve uygulanan yanlış politikalar gerekli zemini hazırlarken ABD mortgage piyasası işleyişinin bozulmasıyla birlikte öngörülemeyen öngörülemeyen sorunlar meydana meydana gelmiştir. 2008 Krizi dünya ekonomik büyüme oranlarını altüst ettiği gibi hem tüketici kesimi hem de ülkeleri borçlanmaya sürükledi. Devlet borçlanmalarındaki fahiş artışlar daha kırıl gan bir ekonomiyi de beraberinde getirdi. Krizin Krizin yansımaları Avrupa Avrupa Birliği’nin geleceği üzerine üzerine daha çok endişe duyulmasına sebep olurken uygulanan u ygulanan maliye politikalarındaki farklılıklar ve yetersizlikler de daha çok sorgulanır oldu. Avrupa çözüm üretmekte geç kaldığı ve halen önüne geçemediği bir krizle hem politik hem de ekonomik açıdan karşı karşıya kaldı. Bu yazıda öncelikle 2008 Küresel Ekonomik Krizi’ni doğuran etmenler ele alınacak, ardından bu etmenlerin ekonomik sonuçları analiz edil ecektir. Euro bölgesi içerisinde henüz kendini gösteremeyen gösteremeyen “mali birlik” kavramına yer verilecek ve krizin Avrupa Birliği ekseni, birliğin iki uç noktası noktası olan Yunanistan ve Almanya açısından açısından incelenecektir. incelenecektir. Son olarak da Avrupa Birliği’nin geleceği üzerine düşünceler ele alınacak ve “Grexit” beklentisinin nasıl “Brexit” ile sonuçlandığı tartışılacaktır.
1. 2008 KÜRESEL EKONOMİK KRİZİN DOĞUŞU 1.1. Finansal Genişleme Finansal kurumlar, tasarruf sahibiyle yatırımcıyı bir araya getirme amacı güderek ortaya çıkmışlardır. Buna karşın özellikle son otuz yıl içerisinde bu amacı gölgede bırakan bir finans sektörü gelişim göstermiştir. Özellikle banka odaklı finansal piyasalardan pi yasalardan piyasa odaklı finansal piyasalara geçiş yapısal anlamda finans sektörünü değişime uğratmıştır (BDDK, 2008: 1). Neoliberalizm Neoliberalizm ile başlayan ve küreselleşme ile süren tarihsel sürecin üçüncü ayağı olarak finansallaşma olgusu ortaya çıkmıştır . çıkmıştır . (Kozanoğlu, 2011: 14’ten nakleden Afşar ve Meçik, 2013: 2). Bankaların yakın geçmişte epey çeşitlenen finans mekanizmaları, sektörü alabildiğine genişletmiş; getiri bakımından sanayinin önüne geçirmiştir. Kârların Kârların üretim sürecinde değil; doğrudan sömürü olarak adlandıracağımız kişisel gelirden devşirilmesini hedef alan finansal kurumlar (Kozanoğlu: 2009) , ihtiyaçlarını kredi yoluyla karşılar hale gelen tüketici kesimi, kendilerine sunulan bu fırsatın tutsağı haline getirmiştir. Her bilginin dikkatle 1
ele alındığı, 24 saat sürekli işleyen ve coğrafi sınırları olmayan, odağında ise ABD piyasalarının olduğ olduğu bir piyasalar sistemi ortaya çıkmıştır ç ıkmıştır (BDDK, 2008: 1). Finansal sermayenin kapitalizmin içerisinde bir hegemonik lider olarak ön plana çıktığı bu dönemde, kapitalist ekonominin tarihinde hiç olmadığı kadar, toplumsal alana gömüldüğü söylenebilir (Gökgöz, 2012). 20 12). Lapavitsas’ın (2009: 27) deyimiyle; finansallaşma, finansallaşma, emperyalizmin karmaşıklığını da derinleştirmiştir. Finansal genişleme, ABD tarafından 2001 krizine çözüm olması ümidiyle körüklenmişti. Gayrimenkul sektöründeki batık kredi oranlarının azımsanamayacak boyutlara ulaşmasıyla borcun borçla finanse edilmesi artık mümkün görünmüyordu. Şişirilen kredi balonunun 2008 2008 yılında ABD konut konut piyasası ekseninde ekseninde patlamasıyla patlamasıyla tüm dünya küresel bir finans kriziyle karşı karşıya kaldı.
1.2. ABD Konut Piyasası Finans sektöründen başlayıp başlayıp reel kesime doğru yayılan küresel kriz; üretim, tüketim ve finans alanlarında ortaya çıkan sıkıntılar nedeniyle birbirini besleyerek bir kısır döngü ortaya koymuş (Karakurt, 2010: 168), finansal dalgalanmaya kaynaklık e den ABD mortgage sistemi, krize adını vermeyi başarmıştır. Mortgage, konut satın almada müşterilere faiz karşılığı kredi vermektir. Ödünç verenle (mortgagee) ödünç alan (mortgator) arasında yapılan ve gayrimenkulün teminat olarak kullanıldığı finansal bir antlaşmadır (Akın, 2014). Konut fiyatlarının beklenmedik düşüşüyle piyasada baş piyasada baş gösteren istikrarsızlığın kaynağı kaynağı da buydu. buydu . ABD’nin 2000-2001 2000-2001 krizini atlatmak yolunda kendi ekonomisinde şişirdiği “finansal genişleme” balonu, küresel çapta balon yaratırken, bunu, 2008’de küresel bir balon patlaması olayı izli yordu (Kazgan, 2012). Temelleri kredi üzerine kurulu ABD ekonomisi, ban kalardan kolayca alınan konut kredilerinin geri ödenememesiyle ödenememesiyle durma noktasına gelmişti. gelmişti . Akın’ın (2014) da değindiği üzere; ellerinde satamadıkları ipotekli taşınmazlarla kalan bankalar, yaşadıkları likidite sıkıntısından ötürü kredi verme güçlerini kaybediyordu. Konut sayısındaki fazlalık sektörün durulmasına sebep olurken, işsizlik artışı ve bir dizi sorunu da beraberinde getirdi. ABD ekonomisine yakıştırılan “açgözlülük” söylemi finansal genişlemeye dayanmaktaydı. dayanmaktaydı. Düşük gelirli kimselere kolayca verilen krediler, konut piyasasında patlak vermişti. Ortaya çıkan tamiri güç vaziyetin belki de en bıçak sırtı noktası ise faiz sorunsalıydı.
2
1.3. Faiz Sorunsalı 2000 sonrasında körüklenen tek şey finansal genişleme değildi. FED’in kısa vadeli faiz oranlarını düşürme kararının ardından ABD konut piyasası hareketlenmiş, risk arzeden kimselere (subprime) bile kolayca değişken faizli mortgage kredisi verilmişti. Başkan Bush yönetiminin özellikle düşük düşü k gelirli aileleri hedef alan konut edindirmeye yönelik politikaları politikaları nedeniyle nedeniyle her türlü esneklik sağlanması sonucu subprime ve değisken faizli konut kredilerinin sayısında artış olmuştur (BDDK, 2008: 49). Babalı (2008) bu gidişatı şöyle özetler; Nitekim, FED’in 2004 Haziranında başladığı faizleri arttırma politikasını 2006 yılının ortasına kadar devam ettirmesiyle kredi maliyetlerinin büyük bo yutlara ulaşması sonucu konut sektöründeki canlılık, 2005 yılı sonlarından itibaren yerini durgunluğa bırakarak, yeni inşaata başlanan ev sayısında sayısında ve ev fiyatlarında düşüşler meydana gelmiştir. Konut Konut sektöründeki bu durgunluğun 2007 yılının ikinci yarısında konut sektörü ve emlak piyasasında aşırı daralmalara, fiyatlarda ciddi düşüşlere yol açtığı gözlenmiştir (Babalı, 2008).
Faiz, finansallaşmanın ürünü olan mekanizmalar üzerindeki etkisiyle, özellikle ABD konut piyasasında kötü yüzünü gösterdi. FED, faiz politikalarının sonuçlarını telafi etmeye çalışsa da baş gösteren likidite sıkıntısı ve konut sektöründeki istikrarsızlık ağır basıyordu. Başlıca merkez bankaları tarafından sürdürülen politikalar (aşırı düşük faiz oranları ve trilyonlarca tril yonlarca doların küresel mali sisteme pompalanması) herhangi bir gerçek ekonomik ekonom ik iyileşme sağlayabilmiş değil (Beams, 2016). Hal böyle bö yle olunca, krizin hem nedeni, hem de büründüğü farklı oranlarla sonucunu teşkil eden faiz, dizginlenmesi güç ve tehlikeli bir araç olarak akıllara kazındı. Tüm bu kriz doğurucu etmenlerin birbirine kenetlenmesi ve bir “kısır döngü” ortaya koyması, bu sürece muhalif olmayan ya da içinde bulunduğumuz ekonomik sistemin öngördüğü şekilde davranan “devlet”e atfedilebilir. “Bırakınız yapsınlar” düşüncesinin kriz sürecinde bir nebze yozlaştığını ve daha fazla kamu müdahalesinin gerekli olduğunu söyleyen birçok görüş mevcuttur.
1.4. Kamu Müdahalesi Neolibelarizmin bütün piyasaların piyasaların kamu müdahalesinden arındırılması, serbest olması yoluyla küresel çapta etkinlik sağlanacağı anlayışı ve savı (Kazgan, 2012), bugünkü etkisini, Keynes’in refah devletinin kriziyle tahtından olmasına borçludur. Her kriz sonrası başka 3
açılardan sorgulanan “serbestlik” meselesi, 2008’in ardından tekrar sorgulanmaya başlanmıştır. Krizin zeminini kamu müdahalesindeki müdahalesindeki eksikliğin hazırladığını savunanlar azımsanamayacak azımsanamayacak kadar çoktu. Bazı ekonomistlere göre bu ekonomik krizle kapitalist ülkelerde uygulanan Adam Smith (1723 – (1723 – 1790)’in 1790)’in serbest piyasa ekonomisi teorisi çöktü (Akın, 2014). Duman 2014). Duman (2011), bu sürecin kronolojisini ortaya koyuyor; 1929 Dünya Ekonomik Buhranı’nın yaratmış olduğu ekonomik ve sosyal koşullar Keynesyen iktisadi uygulamaları gündeme taşırken, 1970’li yıllarda yaşanan stagflasyon ise Yeni Liberal iktisadi uygulamalara ortam hazırlamıştır. 200 8 küresel krizinde piyasalara devletin müdahale müdahale etmesi piyasa ekonomisinde sapma sapma olup olmayacağını gündeme getirmiştir getirmiştir (Duman, 2011).
Liberal Liberal anlayış, neoliberal “artçı”larında da görüldüğü üzere kamu müdahalesine karşı temkinlidir . Devletin müdahale etmediği ekonomilerde arz ve talep kanunları ve bireysel çıkarlar üretimi en uygun biçimde gerçekleştirecektir. Bu nedenle neden le ekonomik faaliyetler rekabet ortamında fiyat mekanizmasının işleyişine bırakılmalı ve devlet ekonomiye müdahale etmemelidir (Güngör, 2008: 5’ten 5 ’ten nakleden Duman, 2011). 2011 ). Kriz öncesinde kendine yer edinen bu sav, krizin etkileri görülmeye başlandıkça, başlandıkça, “yangına körükle giden başıboş piyasaların kaynağı” kaynağı” olarak belirmiştir. belirmiştir. Neoliberalizmin egemenliğinde egemenliğinde devleşen devleşen finans, faiz gibi idaresi güç bir araçla dizginlenmeye çalışılan konut piyasası istikrarsızlığından ağır bir darbe yemiştir. Kamu müdahalesini gündeme getiren iktisadi tabloyu görebilmek için öncelikle 1929 yılına bakmak doğru olacaktır. Ancak 2008 Krizi’nin “ilk küresel kriz” olarak nitelenmesinin boşuna olmadığı olmadığı unutulmamalıdır. ABD borsasına atfedilen ve I. Dünya Savaşı’nın etkileriyle de bağdaşan Büyük Buhran, her ne kadar dünya ticaretini ve üretimi büyük ölçüde sekteye uğratsa da o yıllar, ABD ekonomisine “ahtapot” benzetmesi yapmak için epey erkendi. Küreselleşme ve finansallaşma tüm dünyayı sarsmadan önce bunun aksini düşünmek şaşırtıcı değildi . Dünya, sermaye ihracıyla ülkeleri ahtapot gibi saran ve tüm tü m kollarıyla, ihraç ettiğini fazlasıyla geri alan Birleşik Devletler hegemonyası ile henüz tanışmamıştı. Daha çok sanayileşmiş ülkelerde kendini gösteren ekonomik bunalım, sosyalist kabuğun içine sirayet edememişti. Ancak son yıllarda ekonomideki “domino etkisi” inanılmaz boyutlara ulaştı ve 2008 yılında tüm dünya dünya aynı gemide olduğunu hatırladı. hatırladı. Böylece Büyük Büyük Buhran, tahtını, “kardeşi” 2008 Krizi’ne devretti.
4
Tarih sahnesinde Keynes’in boy göstermesi, yirminci yüzyıl iktisadına damgasını vurmuştur. Keynes’i önemli ve ünlü yapan onun yaşantısı değil, Klasik İktisatçıların çözemediği 1929 Bunalımı’nın yarattığı çöküntüyü düzeltmek amaçlı kuramsal temelli ve sağlam iktisat politikaları ortaya koymasıdır (Özçam, koymasıdır (Özçam, 2012). Keynes, “her arzın kendi talebini yaratmadığı” iddiasıyla talep yetersizliğine işaret etmiş ve devlet müdahalesini savunarak krizi atlatmaya yönelik hükümet politikalarına ışık tutmuştur. 2008 Krizi ile Büyük Buhran’ı “kardeş” ilan etmemiz de elbette boşuna değildi. Yakın geçmişte ortaya çıkan Post Keynezyen yaklaşım da geçen yüzyıla iz bırakan Keynes’in öğretilerini temel alıyordu. Kamu müdahalesini tekrar tartışmaya açan gelişmeler, iki krizin neden kardeş olduğunu anlamak için yol göst erecek olsa da söz konusu benzerlikler üzerine ayrıca bir yazı kaleme almak daha doğru olacaktır. Ancak 1973 yılına değinmek, günümüzdeki günümüzdeki neoliberal düşüncenin, düşüncenin, akıllara ve ekonomiye nasıl yerleştiğini anlamak için önemlidir. Böylece, kesintiye uğrayan Keynezyen süreç bütünüyle anlaşılabilir. Keynes’e göre enflasyon ve işsizlik ters orantılı kavramlardır. Enflasyon artarsa işsizlik azalır, işsizlik artarsa enflasyon azalır. Keynesyenlerin doğru kabul ettiği bu teori, 1973 Petrol Krizi’yle Krizi’yle beraber beraber yanlışlandı. 1973 Petrol K rizi’ rizi’nin diğer adı Stagflasyon Krizi’ydi. Krizi’ydi. Yani, işsizliğin, yetersiz bir ekonomik büyümenin, kullanılamayan üretim kapasitelerinin, yaygın ve sürekli fiyat artışları ile bir arada görüldüğü bir ekonomik rahatsızlık (Atay, (Atay, 2015).
Yanlışlanan teori, devlet için liberal düşünceden farklı bir konum belirleyen neoliberal yaklaşıma kapı araladı. Atay (2015), stagflasyon kavramını tanımlarken, bu kavramı iktisada kazandıran Petrol Krizi’ni ve yaşandığı süreci, başka bir deyişle, Keynezye n refah devleti krizinin doğurduğu sonucu da ortaya koymuş oldu. Devlet aklıyla piyasa aklını birbirinden ayrı tutan ve devlet müdahalesini, “piyasa yüzünden” ortaya çıkabilecek olumsuzlukları gidermek üzere gerekli ölçüde öngören klasik liberal düşüncenin aksine, neoliberal yaklaşımda, devlet bir piyasa aktörüdür ve “piyasa için” işlevini gerçekleştirir. Neoliberal söylemdeki piyasa aklı üstünlüğünü, uygulanması uygulanması öngörülen politikalarda görmek görmek güçtür. Nitekim piyasanın piyasanın şekillendirdiği şekillendirdiği devlet, küresel kriz kriz sonrasında görüldüğü üzere, piyasa için müdahale etme yetkisiyle donatılmıştır. Keynezyen refah devletinde ise devlet aklının üstünlüğünden üstünlüğünden bahsetmek mümkündür. 2008 sonrası yaşanan kriz süreci, daha çok 1980’e işaretlenen i şaretlenen neoliberalizme doğru geçişin tüm toplumsal sancılarını ve kapitalizme özgü kriz koşullarını açıkça göstermesi bakımından önemlidir önemlidir (Gürkan (Gürkan ve Karahanoğulları, 2014). 2008 Krizi’ni doğuran etmenler, yetmişli yılların aksine, piyasaların temizlenmesi için kamu müdahalesinin gerekli olabileceği düşüncesini düşüncesini akıllara getirmiş, 1929 Bunalımı’nda olduğu gibi Keynezyen Keynezyen iktisadın
5
konuşulmasına ortam hazırlamıştır. Her ne kadar bazı ayrışmalar bulunsa da Keynes’in izinden giden Post Keynezyen yaklaşımın temsilcileri, krizle beraber neoliberal düşün cenin çatlaklarından içeri sızmayı başarmıştır. Bu alt başlıkta ele alınan kavram, kuram ve gelişmeleri genişletmek mümkün olduğu gibi söz konusu gelişmeler için ön plana çıkarılması gereken tarihler de iktisatçılara göre farklılık gösterebilir. Konuya Avrupa Birliği ve maliye açısından bakabilmek için önbilgi niteliğinde okuyucuya sunulan bu bölümler, 2008 Küresel Ekonomik Krizi’ni bir çerçeveye koyma çabasının sonucudur. sonucudur. Krizin doğuşunda etkili pek çok etmen gösterilebilir ancak tüm bunlar, birbirini besleyen besleyen ve birbirinden doğan bu dört etmenin “türevi” olacaktır. Tüm bu nedenler, türevleriyle birlikte, ilk küresel ekonomik krizi doğurmuş olup, bu krizin ekonomik sonuçlarına değinmek, değinmek, en az onu doğuran etmenleri incelemek kadar önemlidir.
2. KRİZİN EKONOMİK SONUÇLARI 2008 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz, ilk bölümde değinilen doğurucu etmenler ve türevleriyle, tarihe derin bir iz bırakmıştır. Revize edilerek aşağı çekilen büyüme oranları ve özel sektörle devletlerin dağ gibi büyüyen borçları, kapitalist sistemin “sağlam” temellerini sarsmıştır. Ekonomilerin büyüyememesi, büyüyememesi, bütçe açıklarının devam etmesi, borçlanma gereksiniminin yüksekliği yüksekliği ve borç stoklarının artışı, borçların sürdürülebilirliğine ilişkin kuşkuları artırmıştır (Sezgin, 2012). Bu bölümde küresel kriz sonrası karşılaşılan ve herkesçe önem atfedilen iki büyük sonuç ele alınacaktır. Bu sonuçlar, dünya ekonomisinde azalan büyüme oranları ve aşırı borçlanma olmakla olmakla beraber, bahsedilen bahsedilen borç sorunsalı, sorunsalı, 2011 Avrupa Avrupa Devlet Borç Krizi’ne giden yolun daha net ortaya konması ve konunun Avrupa ve mali ye eksenine indirgenmesi amacıyla, bireybirey-devlet ayrımı yapılarak incelenecektir. Son olarak, Wolfgang Streeck perspektifinden krize giden süreç ve sonrası analiz analiz edilecektir.
2.1. Büyümede Düşüş Finansal krizin reel ekonomiye yansıması nedeniyle hem ABD ve Avrupa gibi gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranlarında azalmalar görülmüş, hatta birçok ülke ekonomilerindeki ekonomilerindeki düşük büyüme rakamları rakamları revize edilerek negatif büyüme yönünde yönünde değiştirilmiştir değiştirilmiştir (Duman, 2011). Dünya ticaret hacminin daralmasına sebep olan küresel kriz, resesyon öngörülerini doğruladı. İthalat ve ihracat oranları kriz sonrasında epey düştü. Tahmin edilen büyüme oranlarının sürekli güncellenmesini gerektiren bu durum, özellikle gelişmiş ülkelerde negatif 6
büyüme oranları oranları ortaya koydu. IMF IMF verileri, krizin ardından dünya ekonomisindeki ekonomisindeki büyüme(me)yi ve ve baş gösteren gösteren açığı gözler önüne önüne serdi;
Kaynak: IMF, World Economic Outlook, April 2009; https://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2009/01/pdf/text.pdf
Küresel ekonomideki frenleme, seksenli yıllardan itibaren baş gösteren ve bu yönüyle, krize zemin hazırlayan etmenler içinde de sayılabilecek bir süreçtir. Krizin sonucu olduğu kadar nedenini de teşkil eden bir başka önemli etmen ise tüketici ve devlet borçları olup, bir sonraki bölümde okuyucuya sunulacaktır.
2.2. Borç “Batağı” 2.2.1. Tüketici Borçlanması Kriz öncesi dönemde düşük gelirli kimselere verilen krediler likidite sıkıntısıyla sonuçlanmış, ortaya çıkan finansal kriz hızla reel sektöre taşınmıştır. Özellikle seksenli yıllarda kendini gösteren ve devletin, borçlanarak finanse edilmesini teşvik eden anlayış, hane halkına “geçim cambazlığı” olarak yansımıştır. Kriz sonrasında da artarak devam eden bu durum, borcunu başka bir borçla karşılayan kesimin genişlemesine sebep olmuştur.
7
İkinci Dünya Savaşı sonrasında başta ABD olmak üzere pek çok gelişmiş ülkede özellikle konut ve dayanıklı tüketim eşyaları için kredi kullanımı giderek yaygınlaştı. 1970 sonrasında ise hane halkları giderek daha yaygın bir şekilde resmi kredi kanalları yoluyla finansal sisteme içerildi ve beraberinde hane halkı borçlanması pek çok erken kapitalistleşmiş ülkede daha önce görülmemiş seviyelere ulaştı. Aşağıdaki grafikten de görülebileceği gibi 21. Yüzyıl itibariyle bu sürece geç kapitalistleşmiş ülkelerde hızla dahil oldular (Karaçimen, (Karaçimen, 2013).
Hane halkı borcunun GSYH’ye oranı (%)
Kaynak: McKinsey Global Enstitüsü (2010), Farklı Ülkeler için Finansal İstikrar Raporları’ndan nakleden Karaçimen (2013), http://haber.sol.org.tr/ekonomi/finans http://haber.sol.org.tr/ekonomi/finansallasma-ve-hane-halki-borclanmasi-haberi-81323 allasma-ve-hane-halki-borclanmasi-haberi-81323 Not: (1) 2003-2010 verisi.
Borç “batağı” söylemi, kriz öncesinde borcu borçla finanse eden kesimin, kriz sonrasında da kötüleşmeye kötüleşmeye devam eden finansal durumunu izah etmek için kullanılabilir. “Batak” benzetmesi, ekonomi tarafından “yutulan” hane halkı ve özel sektörün içinde bulunduğu bulunduğu durumu oldukça iyi yansıtmaktadır. 2008 Krizi, bu kesimi, hiç olmadığı kadar güç bir duruma sokmuştur. sokmuştur. Tüketici borçlanmasındaki artışı, krize sebep olan gelişmelerle bağdaştırmak mümkündür. Neoliberalizmin etkisiyle büyüyen finans, çeşitlenen mekanizmalarıyla borçlu birçok aile doğurmuş, doğurmuş, benimsenen benimsenen faiz aracının uzun uzun vadeli bir çözüm çözüm olmaktan uzak uzak yapısı, ABD konut piyasasında krizin patlak vermesine engel olamamıştır. Dünya borcunun, toplam hasılanın iki katına çıktığı günümüzde, günümüzde, küresel ekonomik büy ümenin normale dönmesini beklemek güçtür. güçtür.
8
2.2.2. Devlet Borcunda Artış Kamu sektörünün kriz öncesinde de artan borcu, krizi atlatmak için uygulanan politikalar sonucunda sonucunda aşırı artış göstermiştir. Küresel krizin ortadan kaldırılması için 2008 yılından itibaren izlenen genişletici politikalar yeni kriz dinamikleri doğurmuştur. doğurmuştur. Maliye politikası ekonomide çarkların çarkların yeniden dönmesini sağlamak üzere gevşetilmiştir. Vergiler azaltılmış, harcamalar artırılmış, oluşan bütçe açığı borçlanmayla kapatılmıştır. Uygulanan programın büyüklüğü nedeniyle ciddi bir borçlanma söz konusu olmuştur. Borçlanma oranları son derece yüksek olan gelişmiş ülkelerin ekonomileri tekrar yavaşlamaya durduğunda borçların çevrilebilirliğiyle ilgili be klentiler bozulmuş, borçlanma maliyetleri yükselmiştir (Sezgin, 2012).
Hükümet borcunun hasılaya oranla sunulduğu aşağıdaki grafik, 2004 -2014 yılları arasındaki on yıllık periyotta, ABD ekonomisinin geçirdiği değişimi ortaya koymaktadır . koymaktadır .
Kaynak: The World Bank, International Monetary Fund, Government Finance Statistics Yearbook and data files, and World Bank and OECD GDP estimates; http://data.worldbank.org/indicator/GC.DOD.TOTL.GD.ZS?end=2014&locations=US&start=2004
Borçlanmanın, dünya ekonomisini krize götüren yönünü, başka bir deyişle, krizin sonucu olduğu kadar nedenini de teşkil ettiğini gözler önüne seren süreç, Keynezyen liberal düşünceyle neoliberalizmin bütçe konusundaki konusundaki ayrılıklarını ve finansallaşmanın bu ayrılıklar üzerine temel temel attığını da bize yansıtır. Merkez ülkelerde 1980’den itibaren geniş bütçe açıkları verilmiş ancak bu kamu açıkları Keynezyen bütçe politikasında olduğu gibi, örneğin, kamu istihdamını ve/veya sosyal harcamaları
9
finanse etmek için değil, değ il, özellikle reel üretimden finansal birikime doğru sermaye doğru sermaye birikimini yeniden yapılandıracak şekilde ş ekilde gerçekleştirilmiştir gerçekleştirilmiştir (Gürkan ve Karahanoğulları, 2014). 2014 ).
Devlet borcundaki artışı analiz etmek, krizin “ikinci perdesi” olan 2011 Avrupa Devlet Borç Krizi sürecine nasıl gelindiğini anlamak için önemlidir. Kamu kesimi borcunun küresel bağlamda krizi körükleyen körükleyen etkisi, üçüncü üçüncü bölümde Avrupa Birliği eksenine eksenine taşınacak ve tartışılacaktır.
2.3. Streeck Perspektifinden Bir Bakış Doğurucu etmenleri ve küresel ekonomik sonuçlarıyla ele alınan 2008 Krizi’ne farklı bir pencereden pencereden bakmak mümkün. mümkün. Wolfgang Streeck Streeck imzalı “Satın Alınan Zaman”, Zaman”, bunun için oldukça uygun bir eser. Kapitalizmin dönüşümü ve sınıfsal çatışmalar üzerinden işlenen sürecin, demokrasi ve kapitalizm arasındaki ilişkinin irdelenmesiyle Avrupa eksenine taşınması, bu yazı için biçilmiş kaftan olsa gerek. Krizi incelerken zamanı dahil etmenin birçok bakımdan açıklayıcı olduğunu savunan Streeck, kendi deyimiyle “kapitalist demokrasilerden oluşan konvoyun hareket ett iği yönü önceden belirlemiş tüm gelişmeleri” şu şekilde özetliyor; Bretton-Woods Bretton-Woods sistemi ve enflasyonun sona ermesi, vergiye karşı direnme ve vergi indirimlerinden kaynaklanan bütçe açıklarının ortaya çıkışı, kamu faaliyetlerine giderek daha fazla borçla f inansman inansman sağlanması, 1990’ların konsolidasyon dalgası, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi politikasının bir parçası olarak özel finans piyasalarının deregülasyonu ve elbette 2008 yılındaki finansal ve mali kriz (Streeck, kriz (Streeck, 2016: 41).
1970’ler büyük bir dönüm noktasıdır. Dönemin kriz kuramlarınca açıklanmaya açıklanmaya çalışılan bir gelişim sürecinden bahsetmek ve 2008 Krizi’ni bu sürecin “geçici bir zirvesi” olarak kavramak da mümkündür. Ancak bu kriz kuramları, neoliberal deneyin gösterdiği başarı, piyasa endeksli yaş am biçiminin kabulü ve fazla marjinal kalan ekonomik krizler için hazırlıksızdı. 1945’ten sonra sermaye sahibi sınıfın gösterdiği direnişin başarısı sayılabilecek bu gelişmeler, bankalar, devlet bütçeleri ve ekonomik büyüme krizlerinin etkisiyle etkisiyle şimdiye kadarki kadarki zirve noktasına ulaştı. Bu başarı, güvence güvence altına alınan bir tür kitlesel sadakat ve kapitalist sistem için para karşılığında zaman satın almış bir devlet politikasıyla açıklanabileceği açıklanabileceği gibi siyaset alanından piyasaya kayan zemin de demokrasinin ekon omiden soyutlanmasına ve kapitalist ekonominin demokratik müdahalelerden giderek giderek daha fazla muaf tutulur hale gelmesine işaret eder.
10
Kapitalizmin demokrasiden arındırılması süreci, 2008 Krizi’nden bu yana Avrupa’da da hayli yol almış durumdadır (Streeck, 2 016; 47-51). Bankaların dağıttığı çok sayıda kamusal ve bireysel kredilerin büyük bir kısmının batık kredi haline gelmesi “banka krizine” yol açmıştır. Uzun zamandır süren kamu bütçe açıkları ve artan kamu borçlarıyla tetiklenen “mali kriz” ise 2008 sonrasında finans endüstrisi ve reel sektörün kurtarılması için gerekli olan borçlanmanın bir sonucudur. Ekonomik performansın yüksek işsizlik oranıyla durgunlaşması sonucu ortaya çıkan “reel ekonomik kriz”, mali krizin şiddetini arttırmakla kalmamış, banka sektöründeki sektöründeki krizi de güçlendirmiştir. Ulusal ölçekteki yükselme ve çöküşlerin uluslar arası boyutta etkileri, Avrupa Para Birliği’nin Birli ği’nin kurumsal sistemi nedeniyle Avrupa’da farklı bir biçim ve dinamik kazanmıştır (Streeck, 2016; 51 -56).
Kaynak: Streeck, 2016; 53.
Yetmişli yıllardan önce ekonominin esas olarak sadece teknik bir mesele olduğu inancını yaygın hale getiren dönemin kuramlarına göre sorun, artık değerin üretimi değil, meşruiyetiydi. Demokratik kapitalizmin meşruiyetini ortadan kaldıracak olanın emek yerine sermaye olması, sermayenin artık bir oyuncak değil, oyuncu olduğunu ortaya çıkardı. Kurumsal prangaların ortadan kaldırılması için gereken fırsatları meydana getiren bu durum, olağandışı bir liberalleşme sürecine yol açtı (Streeck, 2016; 56 -63).
11
Küreselleşmeyle Küreselleşmeyle gerekçelendirilen refah devletinin kökten revizyonu, devlete güvenmeyerek güvenmeyerek piyasaya kaçan kesimin, serbest piyasalar ve deregülasyon yoluyla, uygun u ygun görülen kâr marjlarının yeniden tesis edilmesi beklentisinin bir sonucudur. Sermaye sahibi kesimin beklentileri, istikrarlı bir “kapitalist” sistem için, sermayeye bağımlı kesimin beklentilerinden daha daha önemlidir. Büyüme Büyüme ve tam istihdam da sermayedar sınıfın yatırım yatırım yapmaya istekli olmasını gerektirir. Kapitalist sistemde, sermayenin güven kriz lerinin sonucunda ortaya çıkan ekonomik krizler, toplumun sermayesinin, sahiplerinin keyfine kalmış özel bir mülk olduğunu bize hatırlatır. Ekonomi politikası aracılığıyla krizleri çözmek ise çatışan iki sınıf için bir çeşit dengenin müzakere edilmesinden geçer. Bölüşüm çatışmalarının esas kaynağı, artık gelirin yükselmesinin, yükselmesinin, ücretlerin düşmesini gerektirmesi olarak ifade edilebilirken, bu aşamada, daimi bir taban işsizliğin, sermayenin çıkarına olduğu unutulmamalıdır. Savaş sonrası uzlaşının, büyümedeki büyümedeki ilk zayıflıklara atıfla başlayan kırılması ise 1970’lere işaretlenen bir gelişmedir (Streeck, 2016; 63-73). 63 -73). Stagflasyonun ardından ardından Birleşik Devletler ve FED önderliğinde istikrarı sağlamak için alınan önlemler, kısa süre zarfında enflasyonu bugüne dek sonlandırmıştır. Bununla birlikte, kapitalizmin vaatleriyle alıcıların beklentileri ve piyasaların vermeye niyetli oldukları arasındaki uçurumun büyümeye büyümeye devam etmesi ve yine politik olarak kapatılmak zorunda kalması, devlet borçlanması döneminin başlangıcıdır. Finans piyasalarındaki ilk liberalleştirme dalgasıyla hükümetler, kurtuluşu borçlanmakta bulmuşlardır. bulmuşlardır. 1990’lı yıllardan yıllardan bu yana hızla hızla artan hane halkı halkı borcu, toplam borç yükünde yükünde şiddetli bir artışa yol açmış, açmış, kamu borcunun borcunun özel borçla ikamesi, ikamesi, sorumluluklarından sorumluluklarından kurtulan bir devlet tasviri meydana me ydana getirmiştir. Ekonomi alanından çekilmek isteyen kamu otoritesini oyuna geri dönmeye zorlayan etmen ise uluslar arası banka sisteminin çökme tehlikesi olmuştur. Kamu bütçelerinin konsolidasyonunda konsolidasyonunda kaydedilen başarıyı hiçe sayan sayan 2008 yılı, yılı, devletleri çaresiz bırakmıştır (Streeck, (Streeck, 2016; 73 -85). Enflasyon baskı altına alındı ve yerine geçen kamu borçlanması 1993’e kadar hızla arttı. Ardından, Clinton’ın bütçe konsolidasyonu politikasıyla beraber enflasyon birkaç yıl da 10 yüzde puanından fazla geriledi; bunun karşılığında karşılığında özel borçlanmadaki artış hızlandı. hızlandı. Finans sektörünün çökmesinden kısa bir süre önce, ödeme güçsüzlüğünden dolayı hane halkı borçlarında ilk indirim başladı; buna, sıfıra yaklaşan yaklaşan enflasyon oranı ve yeniden yükselişe yükselişe geçen kamu borçları eşlik etti (Streeck, 2016; 81).
12
Kaynak: Streeck, 2016; 81.
Sırasıyla “vergi “vergi””, “ borç” borç” ve “konsolidasyon” konsolidasyon” devletini okuyucuya sunan Streeck, düşen büyüme oranları, artan eşitsizlik ve yükselen toplam borç üzerinden analizini gerçekleştiriyor. Banka, kamu maliyesi ve reel ekonomik krizlerin üzerinde durmasının yanı sıra bölüşüm çatışmasını “kurucu halk” ve “piyasa halkı” üzerinden ele alıyor. Avrupa üzerine düşüncesi ise şu şekilde; Görünen o ki, günümüzde halen devam eden finans ve maliye krizinin çözümünün asgari koşulu, özellikle modern refah devletinin kalbi konumundaki Avrupa’da devletler sisteminin topyekûn değiştirilerek politikayla ekonomi arasındaki ilişkinin kökten bir şekilde yeniden belirlenmesidir (Streeck, 2016; 84).
Krize giden sürecin farklı bir bakış açısıyla kavranması ve konunun Avrupa bağlamında daha daha sağlıklı ele alınabilmesi alınabilmesi amacıyla başvurduğum başvurduğum “Satın “Satın Alınan Zaman”, Zaman”, özetlemeye çalıştığım bölümlerinde sunduğu tarihsel çerçeve ile 2008 yılına nasıl gelindiğini gözler önüne serdi. Avrupa ekseninden küçük ipuçları da sunmayı ihmal etmedi. İzleyen bölüm için de yol yol gösterici bir rehber olacağını olacağını düşündüğüm düşündüğüm Streeck, krizin krizin hem nedenini nedenini hem de sonucunu teşkil eden etmenler üzerine güzel bir tablo sunarken, bu yazıda ele alınan tüm gelişmelerin arka planını da gün yüzüne çıkarmayı başardı.
13
3. KRİZ SONRASI AB VE MALİYE Finansal deregülasyon, hanehalkının borçlandırılması, devlet devl et maliyesinin finansal birikim için yeni işlevler kazanması, ücretlerin düşük tutulması, düşük tutulması, devletin maliyesinin refah politikaları bakımından kısıtlanması ve mali kurallara bağlanması, gevşek para politikası, enflasyon hedeflemelerinin ve merkez bankasının makroekonomi yönetiminde söz sahibi olması, Euro ile tek bir Avrupa piyasasının Avrupa piyasasının yaratılması, esnek esnek ve güvencesiz emek piyasaları, piyasaları, Avrupa’da Avrupa’ da ulusal kapitalist ve elit sınıfların ulus ötesi bir birikim rejimi aracılığıyla daha fazla kârlılık arayışı ve bunun için Avrupa korporatist devlet devlet yapısının zayıflatılması, borçla ve ihracatla büyüme gibi ülkeler arasında gelir dağılımını bozucu farklı büyüme b üyüme modellerinin ortaya çıkarılması, maliye politikası bakımından bir koordinasyonun koordinasyonun kurulmaması krize giren ve birliği dağılma noktasına noktasına getiren Avrupa neoliberalizminin belli başlı özellikleridir (Stockhammer, 2014’ten 2014’ten nakleden Gürkan, 2016; 33).
Avrupa neoliberalizmi için dile getirilen bu özellikler in in ilgili başlıklar altında irdelenmesi ve günümüz Avrupa Birliği sorunsalının bu yolla çözümlemesi faydalı olacaktır.
3.1. Borçlanma ve Kırılganlık Seksenli yıllar, sosyal demokratların elinden alınan refah devletinin, borç devletine evrilmesine işaret eder. Neoliberal etkilerle özel sektörün sırtlandığı borç yükü, 2008 yılında devleti göreve çağırmıştır. Halen çözüm üretmekten uzak ol duğu bir krizle boğuşan Avrupa Birliği’ni bugüne getiren süreç, çıkış noktası itibariyle i tibariyle şu şekilde özetlenebilir; AB kuruluşundan günümüze pek çok bölgesel ve küresel ekonomik krizle karşılaşmış olsa da, hiçbirinden son yıllarda yaşanan ekonomik k riz k riz kadar kadar etkilenmemiştir. 1970’lerin 1970’lerin ortasında baş gösteren ekonomik krize üye ülkeler kendi aralarındaki ticareti çeşitli tarife dışı engellerle azaltarak tepki vermişler ve böylelikle 1980’lerin başında bölünmüş pazarlardan oluşan Japonya ve ABD karşısındaki rekabet gücünü tamamen kaybetmiş bir AB ortaya çıkmıştır (Oğuz ve Pehlivan, 2012; 5).
Yunanistan kamu borcunun, hasılasına oranla fahiş düzeydeki düzeydeki artışı sonrası İspanya ve Portekiz’in de aynı akıbeti paylaşması hiç iyi değildi. Avrupa Birliği artık “refah” değil “kırılganlık” ile betimlenir olmuştu. Avrupa Birliği’nde liderlik vasfı için mücadele vermek, birlikteki çevre ülkelerin himayesini de gerektiriyordu ancak lokomotif Almanya dahi küçülme eğilimindeydi. Sonuç olarak küresel kriz, 2011 yılında “Avrupa Devlet Borç Krizi” görünümüne kavuştu.
14
Kaynak: Eurostat’tan nakleden Sezgin, 2012; 142.
Borçla ve ihracatla büyüme gibi ülkeler arasında gelir dağılımını bozucu farklı büyüme modellerinin modellerinin ortaya çıkarılmasıyla, çıkarılmasıyla, günümüze dek dek kırılganlığı giderek artan bir Avrupa tablosu ortaya çıkmıştır. Avrupa neoliberalizmindeki finansal deregülasyon ve devleti sınırlayan mali politikalar, hanehalkının borçlandırılmasıyla sonuçlanmıştır. sonuçlanmıştır. Korporatist yapıyı zayıflatan bu gelişmeler, ekonomi dışında, birliğin siyaset ve meşruiyet sorunsalına da bir açıklama getirebilir. getirebilir. Borçlanma ve kırılganlık, Avrupa Birliği için ele alınması gereken tüm konu başlıkları açısından hayati önem taşımaktadır. İrdelenen ve okuyucuya okuyucuya sunulan her akıbet, Avrupa maliyesindeki sorunlara işaret etmektedir. Ekonomik yapının mali açıdan daha tatmin edici yanıtlar vermesi gerektiği açıktır. Ortak para biriminin “vurduğu” çevre, yanlış politikalar sonucu “bakıma muhtaç” hale gelmiştir. Euro bölgesinin krize verdiği yanıt, izleyen bölümde ortaya konacaktır. Birliğin itici gücü Almanya ve iflas eden Yunanistan açısından konuya bakmak, liderlik yarışındaki merkez ülkelerle, kendini finanse edemez hale gelen çevre ülkeler üzerine fikir edinmek için faydalı olacaktır.
3.2. Euro Bölgesi Politika Yetersizlikleri 21. yüzyılda Avrupa Birliği daha fazla birlik olmak istedi ve “Euro”, ekonomideki yerini aldı. Bu gelişme, ortak bir pazar arayışının sonucuydu. Küçük ülkeleri büyük ekonomilere dönüştüren ve rekabeti tetikleyen bu gelişme, işgücü üzerindeki olumlu etkisiyle kabul gördü. Tarihine bakıldığı zaman 1970’lere dayandığını göreceğimiz AB’nin tek para birliği amacının geçen yıllarda adım adım bir Euro Bölgesi halini aldığı görülmektedir. Avrupa’nın 15
entegrasyonunda ciddi bir hareket olarak görülen parasal görülen parasal birliğin sağlanması AB üye ülkeleri ülkeleri için eski milli egemenlikten finansal bir politikaya geçiş anlamına da gelmektedir. Bu durum politikanın ekonomi üzerindeki etkisini etkisini de ortaya çıkarmıştır (Sülün, 2006; 7’den nakleden nakleden Odabaş ve Bahtiyar, 2011; 103).
Streeck perspektifiyle bugünün Avrupa’sını anlamak için işaretlenen yetmişler, parasal birlik sürecine de ışık tutar. Bu birlik arayışı, arayışı, aynı zamanda politiktir. Ortak bir finans politikası güdülmesi güdülmesi sonucunu doğurduğu doğurduğu gibi ulusal ulusal refah devletinin çözülmesini çözülmesini de yansıtır. yansıtır. Bu bölümün amacı, Euro Bölgesi’ndeki mali koordinasyon eksikliğine dikkat çekmektir. 2008 Krizi ile zirveye ulaşan koordinasyon koordinasyon sorunu, Avrupa Birliği’nin ihtiyaç ihti yaç duyduğu ortak ve sağlam bir maliye politikasını tekrar gündeme getirmiştir. Bu kriz, birçok önemli üye ülkenin 2. Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar görülmemiş boyutlarda bütçe açıkları vermesine neden olmuş ve bu ülkelerin kamu borç stokları da hızla yükselmeye yükselmeye başlamıştır (Şanlıoğlu ve Bilginoğlu, 2010; 2010; 154). Özellikle Özellikl e Yunanistan ve Almanya, Maastricht Kriterleri’ne Kriterleri’ne tezat bütçe verileriyle Euro Bölgesi’ndeki Bölgesi’ndeki yapısal ve kurumsal sorunlara ışık tutmaktadır. Bölgede uygulanan genişletici maliye politikalarının tatmin edici yanıtlar vermemesi, ihmalci ülkelerin ihracına yönelik konuşmaları arttırmıştır. Vergilerin azalması ve transfer harcamalarının artışıyla sonuçlanan küresel kriz, üye devletlerin aşırı borçlanmaya gitmesine gitmesine yol açmıştır. Ancak Ancak her üye ülke ekonomisinin krize verdiği tepki aynı olmamakla birlikte bu durum, öne sürülen kriterlerin her ülke için i çin öngörülemeyeceğini öngörülemeyeceğini de açıklar. Sağlıklı bir veri alışverişinin olmadığı Euro bölgesinde, istikrar ve büyüme hedefini muhafaza etmesi ve başka bir boyuta taşıması amacıyla imzalanan, mali denetime önem atfeden Lizbon Sözleşmesi de amacına ulaşamamıştır. Büyük ölçüde ortak para birimiyle finanse edilen Avrupa Birliği ülkelerinin borçlanması ve kırılganlaşması, kriz sonrası sonrası konjonktürde konjonktürde uygulanan yanlış yanlış ya da eksik eksik politikaların bir sonucu olmakla beraber, beraber, bu akıbeti, “Eurozone” “Eurozone” kavramını ekonomiye ekonomiye tanıtan 2002 yılına veya daha da geriye giderek yetmişlerin Keynes sonrası atmosferine işaretlemek mümkündür. Euro Bölgesi fikri başlarda benimsenmiş, takdir edilmiş ve kazandırmış olsa da farklı ülkeler ve farklı ekonomiler için aynı politika ve kriterlerin gündeme getirilmesi, küresel krizin eleğinden geçememiştir. Bir sonraki bölümde ortak maliye mali ye politikaları üzerine tartışılacak ve bugüne dek uygulanması uygulanması öngörülen ama bölgedeki ülkelerce ihmal edilen mali politika ve kriterl krit erl erin işlerliği sorgulanacaktır. Birlik çabasının arkasındaki yapısal ve kurumsal sorunların nasıl 16
giderilebileceği ve çözümün, daha fazla birlik olmakta mı yoksa ayrışmakta mı olduğu sorunsalı incelenecektir.
3.3. Ulusal Refah Devleti ve Avrupa Maliye Bak anlığı anlığı Keynezyen düşünce düşünce menşeli refah devleti, Avrupa Birliği oluşumuna ışık tutmuştur. Ulusal sınırlar aşılmış, zamanla daha kapsamlı, politik ve ekonomik bir birlik sağlanmıştır. Ancak küresel krizle beraber ortaya çıkan yapısal sorunlar, birliğin geleceğine ilişkin tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Çözümün, daha fazla ayrışmakta mı yoksa birliğin mali sorunları gidermesi beklenen bir “Avrupa Maliye Bakanlığı”nda mı olduğu o lduğu sorusu, bu bölümün konusunu konusunu teşkil etmektedir. etmektedir. Vergi devletinin yerini alan borç alan borç devleti, finans ve maliye krizinin krizinin ardından kendini bir konsolidasyon devleti ne dönüştürüp, Avrupa devletler sistemi ve bu sistemin Keynesçi kuruluş
evresine ait politik ekonomisinden neoliberal kopuş sürecini sonuçlandırmak zorundadır...Hayek’e göre böyle göre böyle bir düzen ancak devletlerarası devletlerarası bir federasyon aracılığıyla temin edilebilirdi; edilebilirdi; bu federasyon, üye ülkeler arasındaki çatışmaları yatıştıracak ve dışarıya karşı kolektif güvenliği sağlayacak güçte olmalıydı (Streeck, 2016; 129).
“Borcunu ne inkar eden ne de ödeyen” konsolidasyon devletiyle Avrupa neoliberalizmine değinen Streeck, Keynes’ten Hayek’e uzanan zaman çizelgesi üzerinden, “birlik” olma sürecini bize sunuyor. “Düşüncesiz bir deney” olarak nitelendirdiği Euro ile Avrupa Birliği’ni ayrıştıracak a yrıştıracak mali mali federalizme ve karşıt görüşün birleştirici mali politikalarına işaret ediyor. ediyor. Yakın gelecekte gelecekte bu ikilemin, birliğin kaderini kaderini belirleyeceği belirleyeceği kuşkusuz. Avrupa Birliği, içinde bulunduğu politik ve ekonomik sorunlarla daha fazla birlik olarak savaşabileceği savaşabileceği gibi üye ü ye ülkelerin kendi yoluna gitmesi de söz konusu. Parasal birliğin ardından mali birlik kurma çabaları sonuçsuz kalsa da halen ihtiyaç duyulan kuru mun, her üye ülkenin içinde bulunduğu konjonktüre göre (Yunanistan ve Almanya gibi iki uç nokta için bile) esneyen esneyen ve denetim yetkisiyle yetkisiyle donatılmış bir Avrupa Maliye Bakanlığı olduğu olduğu ortada. Ancak bu sayede “düşüncesiz deney”in yaraları sarılabilir ve Avrupa yeniden refah kaynağı bir oluşumun ev sahibi sahibi olabilir. Ulusçu politikalar gütmek, küresel krizin kardeşi Büyük Buhran döneminde revaçtaydı ancak artık yerini küreselleşmeye bıraktı. Neoliberalizmin yanıtlayamadığı kriz sorunsalının faturasını küreselleşen dünyaya kesmek doğru olmasa gerek.
17
3.4. Olası Politika Çözümleri Parasal birliğin yanında mali koordinasyonun gerekli olduğu gerçeği, küresel kriz sonrasında daha çok önem kazanmıştır. Bu durumun gerekçesi şu şekilde özetlenebilir; Parasal birlik ile ekonomik bütünleşmenin sağlanması Avrupa Birliği’ni belirli Birliği’ni belirli kriterlerin uygulanması zorunluluğu doğurmaktadır. Bu zorunluluk tek paranın kullanımıyla para politikasında birliğin sağlanmasının sağlanmasının yanında maliye politikalarında da koordinasyonun koordinasyonun sağlanması ger ekliliği ekliliği ile oluşmaktadır. Genişleyen Avrupa Birliği ülkeleri arasında koordinasyon mecburiyetinin altında ise üye ülkelerin birbirlerini ülkelerin birbirlerini ekonomik ve mali açıdan açıdan etkileyebilmeleri yatmaktadır (Özpençe, 2008; 2-3). 2 -3).
Politika yetersizliklerinden bahsedilen Euro Eu ro Bölgesi için sunulan olası politika çözümlerinin başında Maastricht ya da Yakınlaşma Kriterleri olarak bilinen mali ye politikası araçları gelmektedir. Özpençe’nin (2008) ekonomik bütünleşmenin özelliklerini derlediği aşağıdaki tabloda yer alan “tam ekonomik birlik”, maliye politikasında gerekli olan uzlaşıyı da kapsamaktadır. Ekonomik ve parasal birliğin rayına oturması, ancak bu aşamadan sonra mümkün olabilir.
Maastricht Kriterleri ile öngörülen mali bütünleşmenin işlerlik kazanması için sağlıklı bir veri akışına ihtiyaç duyulduğu açıktır. Bu amaçla Euro Bölgesi’ndeki ülkelerin düzenli olarak toplanması gerektiği görüşü oldukça yaygındır. Ulusçu menfaatler bir kenara bırakılarak “birlik” statüsüne statüsüne önem verilmesi gerekmektedir. gerekmektedir. Ayrıca istikrarın sağlanması sağlanması için ortak kurumlar vergisi ve ortak işsizlik sigortası de öngörülmektedir. Bütçelerini denkleştirmeyen, denkleştirmeyen, “ ahlaki tehlike” tehlike” sorunu ortaya çıkaran ve kendi bütçe sorunlarının maliyetlerini diğer üyelere aktarmaya çalışan ülkelere izin verilmemelidir. Aşırı borç yükü olan üyelerin borçlarını üyelerin borçlarını hızlı bir şekilde azaltarak, azaltarak, yeniden yeniden büyüme sürecine sürecine sokulmaları uygun bir politika olacaktır (Şanlıoğlu ve Bilginoğlu, 2010; 166). 18
SONUÇ 1929 Buhranı’yla tarih sahnesine çıkan Keynes, K eynes, gündeme getirdiği politikalarla bir refah devleti kurgulamış, bıraktığı miras, sosyal demokratların elindeki devlete “el koyan” sermayedar sınıfla, farkında olmadan onlara yardım eden işçi kesimin isyanına i syanına dek etkili olmuştur. Avrupa “konsolidasyon” devletinin gelişimi, “borç” devletine geçişin bir meyvesi olmakla beraber, Keynezyen düşünce, neoliberalizm altında ezilmeye mahkum olmuştur. Yetmişlerden sonra benimsenmeye başlanan neoliberal politikaların egemenliğinde körüklenen finansal genişleme, içinde bulunduğumuz yüzyıla damgasını vurmuştur. Faizle önü alınamayan finans mekanizmaları, ABD konut piyasasında piyasasında krizin patlak vermesine sebep olmuştur. Küresel bir finans krizine dönüşen bu gelişme, kısa zamanda reel sektöre de sirayet etmiş ve sonucunda mali bir kriz halini almıştır. Dünya ekonomik büyüme oranlarının dibe vurduğu, devletlerin aşırı borçlanmaya gittiği bu süreçten en zararlı çıkan ise hiç şüphesiz Avrupa Birliği olmuştur. Avrupa Birliği, içinde bulunduğu borç krizini, daha fazla birlik olarak mı yoksa ayrışarak mı aşacağını düşünmektedir. Mali federalizmin birlik için çözüm olmayacağı, olmayacağı, ulusal refah devleti yerine, benimsenecek ortak bir maliye politikasının politi kasının daha faydalı olacağı görüşü baskın çıkmaktadır. çıkmaktadır. Küreselleşen dünya dünya ülkelerinin içine içine kapanması kapanması ve radikal söylemlerin söylemlerin kol gezdiği gezdiği bir konjonktüre kapı açılması elbette olumlu ol umlu olmayacaktır. Avrupa Birliği, yeniden refahla tanımlanan bir oluşuma dönmeye ve sorunlarını, daha fazla “birlik” olarak çözmeye mecburdur. Streeck kadar karamsar olan İngiltere, “Brexit” ile gemiyi terk eden ilk ülke olmuştur. Yunanistan ise herkesin “Grexit” beklentisini boşa çıkarmış, Euro Bölgesi ve Avrupa Birli ği yoluna devam ederek borçlarını yapılandırma yoluna gitmiştir. Borçlanma maliyetlerini birliğe yükleyen ülkeler kadar, kendi kendi menfaatlerini gözeterek, gö zeterek, öngörülen mali kriterleri göz ardı eden ülkelerin de günümüz Avrupa Birliği sorunsalında payı büyüktür. Olası politika çözümleri, Euro deneyinin yeniden işlerlik kazanabilmesi için maliye politikasında da birlik çağrısı yapmaktadır. yapmaktadır. Geçmişte yapılan sermaye ihracının geri alınmasını içeren ve daha içine d önük bir ABD tasviri sunan politikalarıyla politi kalarıyla Trump, henüz koltuğa oturmadan, küreselleşen dünyanın seyrini değiştirmeye başladı. Tüm dünyada radikalleşme yoluna giden ve refahla demok rasiyi demok rasiyi karşı karşıya getiren siyasi söylemler, “milliyetçiliğe dönüş” mottosu taşıyan haberlerin 19
oldukça yaygınlaşmasına yaygınlaşmasına sebep oldu. İçinde bulunduğumuz bu geçiş süreci, Grexit beklentisinin Brexit’le sonuçlanmasına sonuçlanmasına ortam hazırladı. İngiltere kendi içine k apanarak k apanarak kararlarını “bizzat” vermek istedi. Almanya ise liderlik savaşına kaldığı yerden devam ediyor. Avrupa’da “refahtan pay alamayanların suçladığı göçmenler” için halen çözüm üretilebilmiş değil. Merkez ülkelerde patlak veren küresel krizin bu kez çevre ülkeleri “teğet” geçmeyeceği geçmeyeceği de çok açık. Dünya borcunun, “piyasa için” işlevini gerçekleştiren maliye politikalarıyla finanse edilmesi de artık mümkün mümkün görünmüyor. görünmüyor. Avrupa Birliği, tarihinin en önemli mali ve politik sorunlarıyla boğuşurken, boğuşurken, küreselleşen dünyanın, Brexit ve Trump etkisinden çıkmak için daha çok zamana ihtiyacı var. Belki de önümüzdeki yıllarda, “geçici zirve” olan 2008 Krizi, yerini bir başka küresel krize ya da öncesinde bir savaşa devreder. Böylece dünya ülkeleri, neoliberal söylemi ra fa kaldırmak ve içine sığmaya sı ğmaya çalıştıkları “neoulusçu” kabuğu “kırmak” için bekledikleri akıbete ulaşmış olur.
20
KAYNAKÇA
Afşar, Muharrem ve Oytun Meçik (2013), “Finansallaşma Süreci ve Sonuçları: G8 Ülkeleri Örneği”, http://www.ekonomikyaklasim.org/eyc2013/?download=Paper%20207.pdf http://www.ekonomikyaklasim.org/eyc2013/ ?download=Paper%20207.pdf (28.10.2016). Akın, Reşat (2014), “2008 Ekonomik E konomik Krizi”, Krizi”, http://www.stratejikanaliz.com/ek http://www.stratejikanaliz.com/ekonomi/2008-ekonomikonomi/2008-ekonomikkrizi/#axzz4MtniwWkp (28.10.2016). Atay, Burak (2015), “1973 Stagflasyon Krizi”, https://ekonomikultur.wordpress.com/2016/02/17/1973stagflasyon-krizi/ (23.11.2016). Babalı, Tuncay (2008), “ABD Ekonomisi ve ‘Mortgage’ Krizi Nereye Gidiyor?”, http://www.mfa.gov.tr/abdekonomisi-ve-_mortgage_-krizi-nereye-gidiyor_.tr.mfa (02.11.2016). BDDK (2008), ABD Mortgage Krizi (Ankara). Beams, Nick (2016), “2008 Krizi ve Tarihin Dersleri”, https://www.wsws.org/tr/2016/sep2016/fina-s23.shtml (28.10.2016). Duman, Erhan (2011), “Krizlerin Anatomisi: 1929 Ekonomik Buhranı ve 2008 Küresel Krizi’nin Karşılaştırılması”, http://sbe.kmu.edu.tr/userfiles/file/te http://sbe.kmu.edu.tr/userfiles/file/tezler/iktisat/erhanduman.pdf zler/iktisat/erhanduman.pdf (02.11.2016). Gökgöz, Gökhan (2012), “Finansallaşma Sürecinde ‘Tarih’in Yeniden Keşfi: Yazılı Basında ‘İstanbul Finans Merkezi Projesi’”, Projesi’”, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/23/2066/21443.pdf (01.11.2016) Gürkan, Ceyhun (2016), “Maliye Teorisinde ve Politikasında Güncel Eleştirel Yaklaşımlar”, http://www.ejovoc.org/makaleler/october_2016/pdf/03.pdf http://www.ejovoc.org/makaleler/october_201 6/pdf/03.pdf (10.12.2016). Gürkan, Ceyhun ve Yiğit Karahanoğulları (2014), “Neoliberalizmin Krizi ve Kamu Maliyesi”, http://kosbed.kocaeli.edu.tr/sayi27/1.pdf http://kosbed.kocaeli.edu.tr/say i27/1.pdf (23.11.2016). IMF (2009), “World “World Economic Outlook; Crisis and Recovery”, Recovery ”, https://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2009/01/pdf/text.pdf https://www.imf.org/external/pubs/ft/we o/2009/01/pdf/text.pdf (01.12.2016). Karaçimen, Elif (2013), “Finansallaşma ve Hanehalkı Borçlanması”, http://haber.sol.org.tr/ekonomi/finansallasma-ve-hane-halki-borclanmasi-haberi-81323 http://haber.sol.org.tr/ekonomi/finansallasm a-ve-hane-halki-borclanmasi-haberi-81323 (28.10.2016). Karakurt, Birol (2010), “Küresel Mali Krizi Önlemede Maliye Politikasının Rolü ve Türkiye'nin Türkiye' nin Krize Maliye Politikası Cevabı”, Cevabı”, http://e-dergi.atauni.edu.tr/atauniiibd/article/view/1025006510/1025006088 (26.10.2016). Kazgan, Gülten (2011), “2008 Küresel Krizi: Nedenleri, Etik İlkeleri ve İktisat Eğitimi”, http://www.tek.org.tr/dosyalar/bunalim1.pdf http://www.tek.org.tr/dosyalar/buna lim1.pdf (25.10.2016). Kozanoğlu, Hayri (2009), “Finansallaşma…”, “Finansallaşma…”, http://www.birgun.net/haber-detay/finansallasma-11429.html (28.10.2016). Lapavitsas, Costas (2009), Finansallaşma ve Kapitalizmin Kapitalizmin Krizi (İstanbul: Yordam Kitap) (Çev. Tuncel Öncel). 21
Odabaş, Hakkı ve Ercan Bahtiyar (2011), “Euro Bölgesi ve Mali İstikrarsızlık: Yeni Avrupa İstikrar Mekanizması Başarılı Olacak Mı?”, Mı?” , http://www.sobiad.org/ejournals/ http://www.sobiad.org/ejournals/dergi_EBD/arsiv/2011_2/hakki_odabas.pdf dergi_EBD/arsiv/2011_2/hakki_odabas.pdf (28.10.2016). Oğuz, Ahmet ve Gülçin Güreşçi Pehlivan (2012), (2012), “2008 Küresel Kriz Sürecinde Avrupa Birliği, Birlik Olabildi Mi?”, Mi?”, http://teacongress.org/papers2012/OGUZ-PEHLIVAN.pdf http://teacongress.org/papers2012/OGUZ-PEHLIVAN.pdf (26.10.2016). Özçam, Meryem (2012), “Keynesyen Teorinin 1930’da Gelişmesi”, http://www.iktisadi.org/keynesyen-teorinin1930da-gelismesi.html (23.11.2016). Özpençe, Özay (2008), “Avrupa Parasal Birliği'nde Maliye Politikası Koordinasyonu ve Türkiye Analizi” http://dspace.deu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/12345/12308/220302.pdf?seque http://dspace.deu.edu.tr/xmlui/bitstream /handle/12345/12308/220302.pdf?sequence=1 nce=1 (28.10.2016). Sezgin, Zafer (2012), “Küresel “Küresel Krizin İkinci Perdesi: 2011 Avrupa Borç Krizi”, Krizi”, http://www.isarder.org/tr/2012cilt4no2/Vol.4_Issue.2-07_full_text.pdf http://www.isarder.org/tr/2012cilt4no2/Vol.4_Iss ue.2-07_full_text.pdf (21.10.2016). (21 .10.2016). Streeck, Wolfgang (2016), Satın Alınan Zaman: Demokratik Kapitalizmin Gecikmiş Krizi (İstanbul: KÜY) (Çev. Kerem Kabadayı). Şanlıoğlu, Ömer ve Mehmet Ali Bilginoğlu (2010), “Euro Bölgesi'nde Yaşanan Mali Sorunlar ve Maliye Politikalarında Uyum Arayışları”, http://iibf.erciyes.edu.tr/dergi/sayi35/sanlioglu_bilginoglu.pdf Arayışları”, http://iibf.erciyes.edu.tr/dergi/sayi35/sanlioglu_bilginoglu.pdf (26.10.2016). The World Bank, “Central government dept, total (% of GDP) – GDP) – United United States”, http://data.worldbank.org/indicator/GC.DOD.TOTL.GD.ZS?end=2014&locations=US&start=2004 (05.12.2016).
22
View more...
Comments